Tumgik
#acayip bir deniz yolculuğu
a-y-i-s-i-g-i · 3 years
Text
Türkiye'deki erkeklerinin abaza oldukları gibi bir yanılgı var. Yanlış. Mesele seks falan değil. Doğrusu; devasa bir eziklik, korkunç bir ispat arayışı, akıl almaz bir kendini kanıtlama çabası...
Sevişmeyi de bilmiyor çoğu. Kendilerini hep yetersiz görüyorlar.
Yani sevişerek çözülebilecek bir sorun değil bu. Ömrü boyunca aşağılanmış ve tokat yiye yiye büyütülmüş adamların belli bir sosyal çevre içinde kabul görme ağrıları sanılanın çok daha ötesinde büyük bir mesele. İnsan olmadıklarını düşünüyorlar. Ne yazık ki haklılar.
Toplumuzda din ve seks iç içe. İkisi hakkında da toplumun genelinin sahici hiçbir bilgisi yok. En temel biyoloji bilgilerinden dahi yoksun milyonlar var bu ülkede. Buna rağmen çocuk yapabilme ehliyetlerinin olduğu gibi tuhaf bir kanaat var. Araba kullanmak için dahi ehliyet gerek.
Bu ülke, mutsuz kadınlarla dolu. Bunun bir nedeni de iki lafından biri sokmak olan yığınla leş erkeğin yatakta armut toplaması. Dahası, bunu gurur meselesi yapması. Eşcinsel milyonlarca erkek, bir kadınla evlenip kendini saklıyor. Bu da var. Çok acayip işler.
Memleketimiz insanı, seks bilincine yaklaşık olarak ellili yaşlarına doğru varıyor. O da yarım yamalak yine. Özsaygısı olmadan yaşayan bireylerin kendi kendileri ile karşılıklı iki çift laf etmeleri ve bedenleriyle yüzleşmeleri kolay olmuyor.
Sohbet edecek insan kıtlığı yaşıyoruz. Vasat, ilkel duygular eşliğinde cehenneme çevirilen bu ülkede! Bir bedenin bir bedeni sömürmesini de aşk zannediyoruz. Özel alan kavramı diye bir başlığımız yok. Herkes herkesle iç içe. Sanki iş çıkışı, sonsuz bir metrobüs yolculuğu...
Erotizmin pornografiye linç ettirildiği bir coğrafyada, her şey gelebilir bir canlının başına. İnceliksiz, hadsiz ve ego patlamalarıyla dolu bir çağ yaşamamız da bundan değil mi?
İyiliğin pornografisi var. Vicdanın pornografisi var, mağduriyetin pornografisi var...
İnsanları, kendi bedenleri ve tamamen kendi hayatları ile ilgili olan duygu ve düşüncelerinde, ayıplı ve suçlu bir psikolojiyle başbaşa bırakıyoruz. Neden?
Oysa ahlâk başka, etik başkadır. Ahlâk, pornografi kokar. Etik ise evrenseldir. Erotizm bilinci taşır.
İki kişi öpüşüyorsa, onları rahatsız etmeden ve hatta varlığımızı bile fark ettirmeden yanlarından geçip gitmeyi öğrenmemiz gerek. Fingirdeşmeden yaşanan bir hayat hayat değildir. Bunu onursuzluk, terbiyesizlik ya da bir ayıp olarak görmek olsa olsa şuursuzluktur.
Her olayda olduğu gibi aşkta da sekste de kahramanlar ve şehitler yaratıyoruz. Post-Arabesk duygu patlamaları, beylik laflar, Karlofça Antlaşmasının maddeleri ve bir yığın zırva...
Çevremdeki erkekleri ve hatta kadınları şarjı yarıda kalmış telefonlara benzetiyorum. Yarıda dediysem, şöyle %5 dolmuş, sonra öylece kalmış. Bir gıdım ilerleyememiş. İletişimsizliğimiz belki de bu yüzdendir. Yok yani, çekmiyor. Çeyrek insanlar görüyoruz. Bozuk paralar gibi...
Bir kadınla yürürken inanılmaz daralıyorum. Çevredeki o gözleri, o bakışları ben de görüyorum, duyuyorum, boğuluyorum. Yani kadınlar nasıl zıvanadan tamamen çıkmıyorlar hayret ediyorum. Cinnet geçirmiş bir kadına bu ülkede ben sadece saygı duyabilirim. Ötesi haddim değil.
Lütfen kimseyi rahatsız etmeyin. Kimseyi taciz etmeyin. Sevişmek, fingirdeşmek vs güzel şeyler ama inanın fazla abartılıyor. Biz bundan ibaret değiliz ki? Kafalarımız mı fahişe? Ruhlarımız mı satılmış? Ne anlıyoruz ki birbirimizden? Nedir yani? Hayat bu değil.
Günün sonunda bir yoldaş ararsınız. Nefes alıp verdiğiniz şu çağın ve sizin tanığınız olmuş birini ararsınız. Hani gerçek bir dost özlemi gibi... Yoksa akşam bir yerde ye iç, sonra seviş uyu kütük gibi... Ne kadar gider ki bu? Böyle bir şey değil. Kendine saygını yitirirsin.
Burada durmuş, koca koca insanlara, sömürmeyen ve sömürtmeyen kişiler olmaları gerektiğini söylüyoruz. Bu bana da tuhaf geliyor. Fakat günden güne; birer masaya, sandalyeye, bardak altlığına dönüşen, yani eşyalaşan insanların buhranını çekiyoruz. Boğuluyoruz. Katlediliyoruz!
Velhasılıkelâm, bizler sahiden yaşamak istiyoruz!
Ölü çocukların kahraman ilan edilmeleri de pornografik değil mi? Ya da bir sunucunun, katledilmiş bir kadının yavrusunun çığlığını reklam olarak kullanması?
Parmağımızı dünyanın ağzına sokabilsek keşke. Bizi kussa da kurtulsa...
Tekin Deniz
2 notes · View notes
bit şiir önerebilir misin
Melih Cevdet Anday - Teknenin Ölümü
undefined
youtube
Kara yakındı önce, hem çok yakın, Elimi uzatsam tutardı. Yıldızsız teknemdi inip çıkan gece, Kurumuş gece, kum, kömür, arduvaz... Kara yakındı önce, hem çok yakın, Denizleyin inip çıkan önümde Bir tanrının atardamarı.
Açtım, yorgundum ama uykum yoktu. Günlerce yekesiz yelkensiz Ne de çok kuş takılmıştı ardımıza, Ne çok harman gördüm köpükten beyaz... Açtım, yorgundum ama uykum yoktu. Güneşler hala sağımda solumda, Sürer gibiydi açık deniz.
Deniz en ince hayvanı belleğin Nerden  kalktım, o rıhtım, o çan... Bilmiyorum o gök kıyı nereye gitti! Bir masal şebboyu çarmıhtaki yaz. Deniz en ince hayvanı belleğin bir kuşluk vakti tanrının sevdiği Görünür zaman yaratan.
Canlı mıydım? O uğursuz kıyıda Öldüğüm gün de bilemedim. Hep o sallantı, o devinim, o avcıl Bayrak, bir aş tenceresi, bir az Küfür, karı kız öyküleri, sonra Dipteki ölülerin fısıl fısıl Konuşmalarını dinledim.
Doğdum mu? Nasıl? Belki bir tezlik Yeli kımıldadı, kan gibi. Ağaç ve kızak, demir, yağ, halat, katran, Boya kutuları, sünger, tel ve gaz... Derken gün kokulu yüreğimdi ilk Yapının boş gömütünde dikili Sabırsız kaburgama çarpan.
Ruh, şarabı gördü üzümden önce Süt, kan olmak için devinir Tohum bildi herkesten önce ekmeği Gün, denizi salıvermeden batmaz. Ruh, şarabı gördü üzümden önce Ağaç ne diye kalktı çiçeklendi, Denize inmesi nedendir?
Ah yalnızlığın gömük kapıları, Aysız ayışığı gibiydim, Geceleyin gece, gündüzleyin gün Gibi suyun altınavuran yalaz. Ah yalnızlığın gömük kapıları Bir yağmuru dinlercesine bütün Anları iç içe bilirim.
Bir tekne her zaman düşüncelidir. Bizimle demirledi gece. Karaya çıktı tayfalarım uykulu. Pruvamda çok acayip bir yıldız Konmak istercesine gider gelir, Suları budanmış bir yolculuğu Sürdürmek isterdi kendince.
Kara yakındı önce, ödağacı Kokusu sarmıştı geceyi. Ve bir kuş bağırdı çağırdı tepemde, Fosforlu sesi kabarık ve ıssız. Lale rengindeydi şimşeğin dalı, Ve güneydoğunun yangını pembe Nakışlı bir çanak gibiydi.
Unutmak istemiyorum bunları, Göğün damarlarını gördüm, Fırtına kırının yaban keçisini, Koşar küpeşteme saçsız sakalsız... Ağaç gibi yırtılan karanlığı, Koca kulaklı lodosu, o fili, Ah yay biçimdeydi ölüm.
Yalnızlıktır denizin tek yasası, Aşkın altın yasasıdır o. Bir gün kum uaynır, ay gıcırdarsa Çalınırsa bir gün gömük kapımız Kalamazsın sabaha inen suda, Kalk kürek, yola düşmenin sırası Aşkın altın yasasıdır o.
Kükürt rengindeki ağzı gecenin Üfürdü huysuz karanlıkta Sintineme düşçül bir ateşböceği Kömürdüm, tahtaydım, kurumuş anız, O böcek oldu yangımı teknemin, anladım kuşun, yıldızın gizini, Başladım usuldan yanmaya.
Söndüremezdi kimse bu ateşi, Kıyıdan kesilmiş sularda, Kara hem yakındı şimdi, hem çok uzak Bir yanyanaydım onunla, bir yalnız. Devirdim bütün yüklediklerimi Ve demiri uykuda bırakarak Bindirdim eskil kayalara.
Parçalanıyordum kimse bilmeden, Ateştim cevizin içinde, Ve bir gece içinde bilmeden öldüm. Ey gece, nereden yol bulacağız, ey yaralı göğsüme düşen yelken, Ya sen kürek, solmuş rüzgar gülüm, Ya sen ne diyeceksin, söyle!
Deniz durdu, mumyası yıldızların Erir gün görmüş kayalıkta, Ve yürüdü sabah, denizin ineği. Ölünce ne yapsak sabah oluruz... Ah kara yakındı ve darmadağın Kuşları durmuş zaman kadar eski, Taşları hüzün olan kara.
Kopmuş uykunun iskeletiyim ben, Artık yelin göğsü olamam. Gördün mü ölümün gözündeki mor rengi, Söyle, ölüp dirilen Tanrı, Temmuz, Ay yapraklarının indiği bu dam, Eski düşleri taşır mı yeniden, Koca karınlı kuşlar gibi.
Bir yanda parçalanmış teknem durur, Sert tütünüyle gün bir yanda. Kara yakındı önce, hem çok yakındı, Elimi uzatsam tutardı ama Yalnızlıktır denizin tek yasası, Bütün ölüler unutulur, Yaşayanlar kalır tek başlarına.
Akşamleyin kaptan, birkaç gemici Gelip dizildiler kıyıya. Tutunacak bir tekne arar gibiydi Ayağı kayan meltem ve cigara İçerek konuştular gizli gizli, Bense dalgın bakıyordum, boşuna Koparılmış süsendim sanki.
Çalıştılar bir hafta, Ağustosun Altısında bütün iş bitti. Kesik baş çapa, iplerim, küreklerim Kumsalda şaşkın bir yığındır şimdi. Tüter el ayak, tüter ıslak odun, Denizin uzaklardan getirdiği Yabancı, anlamsız bir şeyim.
4 notes · View notes
gezginpandaa · 4 years
Text
BODRUM
Yaz tatili denildiğinde ülkemin ilk akla gelen mekanı, Bodrum! Muğla’nın benzersiz tatil beldelerinden (ilçelerinden) biri olan Bodrum, Pandemi süreci nedeniyle bizim de bu yıl tercih ettiğimiz konum oldu. Normalde Tayland gezisi planlamış, her şeyi ona göre ayarlamışken araya sürpriz bir biçimde giren Covid-19 nedeniyle bu planlardan vazgeçmek zorunda kaldık. Biz de hazır kırk yılın başı bir tatile çıkacağız (ki ikimiz de hemşire olduğumuz için tatillerimiz iptal edilmekten bir hal olmuştu) o halde ülke içinde bir program yapalım istedik ve yolumuzu Bodrum’a doğru çevirdik. İlk etapta planlar Kuşadası, Alaçatı, Bodrum, Fethiye gibi sırasıyla gezilecek ve bol aktivite üstlenecek rota üzerineydi fakat yine pandeminin getirdiği yorgunluğun getirisiyle ultra her şey dahil bir otel tatili yapalım dedik. Bodrum içerisinde de bu tanıma en uygun olan otel Voyage Bodrum olarak görünüyordu. Hiç tereddüt etmeden burayı seçtik ve yerimizi ayırttık. (Ufak hatırlatma, söz konusu otel Bodrum Bardakçı Koyu’nda yer alan Voyage Bodrum, Torba’da yer alan aynı isimli otel değil.)
Tumblr media
Öncelikle size standart bir Bodrum tatili nasıl ne şekilde yapılabilir onun kolaylıklarından bahsedeceğim. Böylelikle Bodrum’a tatile gitme planınız varsa, ulaşımdan yemeğe hiç bir sorun yaşamadan kolaylıkla tatilinizi organize edebilirsiniz. OTELLER
Bodrum merkezde pek çok küçük pansiyon, apart veya butik otel mevcut. Bunları tek tek internetten araştırarak öğrenebilirsiniz. Ama hepsi mahalle aralarında olduğu için yüzme konusunda sıkıntı yaşayabilirsiniz. Çünkü elinizde malzemeleriniz, en yakın halk plajına (ki bu da baya bir mesafe demek) gitmeniz gerekir. Bu tarz sıkıntılar yaşamamanız için, koylarda yer alan ve denize sıfır biçimde konumlanmış otellere göz atmanızı tavsiye ederim. Örneğin bizim gittiğimiz Voyage, yanında yer alan Salmakis ve Azka otelleri yan yana yer alan ve içerisinde hem havuz hem de denize kıyısında olmalarından ötürü deniz imkanı da sunan oteller. Şahsen havuza hiç girmedik, denizden de hiç çıkmadık. Bu söz konusu üç otel Bardakçı Koyu olarak nitelendirilen, merkeze araçla 5, yürüme 25 dk mesafede yer alan oteller.  BODRUMA ULAŞIM
Aman diyim otobüs yolculuğu düşünmeyin. Biz Karadeniz’den kalkıp uçakla gittik fakat eğer otobüsle gitseydik, Ege sınırına geldiğimizde haşat olurduk. Hem yolculuk uzun, hem de sıcaklar illallah ettirecek düzeyde. Uçak tercih etmenizde fayda var. Uçak yolculuğunun da şöyle bir dezavantajı mevcut. Genel olarak İstanbul, İzmir, Antalya veya Ankara hariç Bodrum’a direk uçuş yok. Bu nedenle aktarma yöntemi ile uçmak zorundasınız. Eğer sıkı bir uçuş takipçisi iseniz bekleme süresi az olan uçuşları seçerek bu sorunu ortadan kaldırabilirsiniz. Ama eğer bu durumun üstüne düşmezseniz, uçuşlar arası 4-5 saat bekleme süreniz olur, bu da tatilin başında veya sonunda bir yorgunluk bıkkınlık hissi verir. BODRUM DA ULAŞIM
Diyelim uçakla geldiniz ve Milas havalimanında indiniz. Bundan sonrası çok basit. Havalimanı kapısında sizi iki seçenek bekliyor. Biri Mutaş denilen, Muğla B.Ş. Belediyesi’ne ait otobüsler (Havaş türevi), veya Havaş otobüsleri. MUTAŞ ücreti 2020 Ağustos itibariyle Bodrum merkeze 23 tl. Yıllık değişimleri internetten takip edebilirsiniz. Havaş için de aynı fiyatlarda bir ücret söyleniyordu ama tam emin değilim. Mutaş veya Havaş’a binerek yolculuğunuza başlamanın yanında, eğer tur veya oteller üzerinden tatil aldıysanız onların da sizlere özel ulaşım seçenekleri olacaktır. Fakat bu programlar adam başı 60-70 tl den başlayacağı için en ideali yine Mutaş veya Havaş oluyor.
Otobüs seçerek yolculuğa devam edelim. Havalimanı - Bodrum arası yaklaşık yarım saat sürüyor. Bu yarım saatlik yolculuğun ardından Bodrum otobüs terminaline ulaşıyorsunuz. Burada kime sorsanız gideceğiniz yere gereken ulaşımı tarif edecektir. Her koy, her ilçeye minibüs seferleri mevcut. Fakat bu minibüslerde Kent Kart kullanmanız gerekiyor. Kent Kart’lar ise yine Akbil, Samkart vb gibi paramatik veya veznelerde mevcut. Otobüs terminali içerisinde temin edebilirsiniz. Şimdi bu noktada yine kendi tatilimizden örnek verirsek, eğer Bardakçı Koyu’nda yer alan  yukarıda saydığım 3 otelden birine ulaşım sağlamak istiyorsanız, hiç kent kartla falan uğraşmanıza gerek yok. Otobüs terminalinden 3-4 dakika sahile doğru yürüyerek inip, sahilde yer alan deniz taksileri kullanabilirsiniz. Normal minibüs 5 tl, deniz taksi ise 10 tl ücret alıyor. Minibüste tıkış tıkış gidecek ve covid’e göğüs gereceğinize, 5 tl fazla vererek deniz taksiye binerek direkt otelin iskelesine ulaşabilirsiniz. Hem de 10 dakikalık bir sürede. Oteller harici şehir içi ulaşıma ise hiç gerek yok. Bodrum merkez’de her yer yürüme mesafesinde. Sadece diğer ilçelere (Gümbet, Torba, Gümüşlük vb) gitmek istiyorsanız minibüs kullanmak zorundasınız. Eğerki yürürüm, yürümeyi severim derseniz yine yukarıdaki oteller ve Gümbet, yarım saatlik bir yürüyüş ile ulaşabileceğiniz konumdalar. Bunların yanında Bodrum merkez’de yine yürümek istemiyorum çok sıcak derseniz, Martı Scooter’lar mevcut. Telefonunuza Martı uygulamasını indirerek bu scooter’ları kentin her noktasında alıp dakikası 0.59 krş’a kullanabilirsiniz. Acayip pratiklik sağlıyorlar ve keyifli oluyor.
Tumblr media
BODRUMDA NERELER GEZİLMELİ 
Öncelikle Bodrum merkezde yer alan çarşıyı bir gezmelisiniz. Daha çok İstanbul Galata’yı andıran bir yapıya sahip olsa da, pek çok hediyelik eşya veya kıyafet mağazasına burada ulaşabilirsiniz.  Çarşının bitim noktasında Bodrum Kalesi mevcut. Kaleye girmek, Su Altı Arkeoloji Müzesini gezmek isterseniz sahil kısmında kapısı ve müze giriş bankosu mevcut. Müze kartınız varsa kullanabilir veya bankodan müze kart alarak giriş yapabilirsiniz.  Bodrum denilince akla gelen simgelerden Zeki Müren’i unutur muyuz? Tabii ki hayır! Kendisinin Bodrum’da yaşadığı ve daha sonradan müze haline getirilen evi, merkeze 15 dakikalık bir yürüyüş mesafesinde. Bodrum çarşı üzerinden yürüyerek ulaşabileceğiniz evin girişi 10 tl ücrete tabii. İçeride ise Müren’in kullandığı malzemeler, plakları, elbiseleri ve hayranlarından gelen mektupları mevcut.  Müren’in evini gezdikten sonra, hemen altında yer alan sahiple inerek halk plajı boyunca güzel bir yürüyüş yapabilirsiniz.
Tumblr media
Bardakçı Koyu’nun hemen sırt kısmında yer alan ve Bodrum’un eski simgelerinden olan Yel Değirmenleri’de görmeniz gereken yerler arasında. Değirmenlerden geriye pek bir şey kalmamış olsa da, bir yanınızda Bodrum bir yanınızda Gümbet manzarasıyla harika bir ambiyans yaşayacağınız yegane ortam. Bizden tavsiye buraya çıkmayı düşünüyorsanız tam gün batımı öncesi çıkın. Güneş Gümbet üzerinde batarken hem fotoğraf çekimi için, hem de ortamın keyfini çıkarmak için ideal zamanlama oluyor.  BODRUM’DA NE YENİR?
Vallaha açıkcası bunun cevabını biz de çok aradık. Böyle aman aman diyeceğimiz bir lezzet söz konusu değil. Sebzeli dürümleri meşhur fakat bu da normal dönerden pek farklı sayılmaz. Dört bir yanda Bitez Dondurması adıyla dondurmacılar da mevcut fakat öyle aman aman bir lezzetleri yok. Maraş veya Samsun Bafra dondurmasını yedikten sonra Bitez pek makul olmuyor. Ha acıktığınızda yemek yiyeceğiniz, içmek istediğinizde kafayı bulacağınız pek çok mekan merkezde mevcut. Gırla gidiyor ama eğer otel tatili yapıyorsanız zaten otel yemeklerinden bunlara pek fırsat bulmazsınız.
Tumblr media
ÖNERİLER
Bodrum’a yaz aylarında tatile gidiyorsanız şunu unutmayın, acayip yanacaksınız. 35-40 derecelerde seyreden bir havası mevcut. Denizi zaten ayrı tuzlu ve Karadeniz insanının garipseyeceği, yüzerken ilk başlarda zorlanacağı bir tuz oranı bu. Sonrasında tabii ki alışıyorsunuz ama o rabdeye gelene kadar boğazınız yanıyor, sinüzitleriniz güzel bir biçimde açılıyor. Burun akmasından bir hal oluyorsunuz :)  Aşırı sıcak bir yer olduğu için gündüz saatlerinde gezme planları sakın yapmayın. Gün batımına doğru çıkın gezin. Yoksa hem bunalır hem kavrulursunuz. Yine aynı şekilde pantolon falan sakın yanınızda götürmeyin boşa yük olur. Şort veya kapri harici giymek istemeyeceksiniz o derece bir bunaltıcı hava var. Yanınızda mümkünse bir su matarası da bulundurun. Sık sık su içme ihtiyacınız olacak. Toplu taşıma yerine mutlaka Martı’ları veya yürümeyi tercih edin. Böyle daha çok keyfi çıkıyor. Bir de internet veya Bodrum içerisinde mutlaka etrafı takip ederek hangi konser hangi aktivite var bir göz atın. Mevcut konser, tiyatro vb tüm aktiviteleri değerlendirin. Bodrum Kalesi’ndeki Açık hava Sahnesi’nde yer alan bu aktiviteler size keyif sunacaktır.  Eğer su sporları, tekne turu, dalış vs yapmak istiyorsanız da, Bodrum merkez’de bunlarla ilgilenen pek çok nokta göreceksiniz. Hepsi sizi kafalama peşine düşecek. Sıkı bir pazarlıkla tüm aktivitelerden yararlanabilirsiniz. Dalışlar genellikle kişi başı 200 tl gibi ücretler istiyorlar bilginiz olsun.
Tumblr media
0 notes
kitapindiroku · 7 years
Text
Bir Sevdadır Tirebolu Kitabı pdf indir pdf indir
Bir Sevdadır Tirebolu Kitabımızı okurken 1915 yılında Almalıoğlu İbrahim ve ailesinin küçük bir kayığın içersinde haftalar sürecek deniz yolculuğu sonunda Gerze’ye varışlarına tanık olacaksınız. Burada geçen 4 yıl sonunda Tirebolu’ya geri dönüş ve hazin, çile dolu muhacirlik hikayelerini okurken duygulanacaksınız. … Mevlüt Kaptan, bacağına inen kılıç darbesi ile kanlar içinde kayığın içerisine yığılır. O sırada akşam karanlığında kayıktakiler görmeden kayığın lavasını (tıpa) yerinden çıkarıp kayığı batırmak gelir aklına. Ancak, Tirebolu’daki ailesi gözünün önüne gelir. Kayığı ile beraber Bavlaki ve adamlarına satıldığını anlamıştır. Kayık Trabzon’a varana kadar sabredecektir… … 1915 yılı… Cindioğlu Hasan, Babası İbrahim ile beraber Harşıt Deresi kenarında tarlada çalışırlarken, deniz tarafından acayip gacur gucur sesler, horultular duyarlar. İbrahim, oğlu Hasan’a ağaca çıkıp denize bakmasını söyler. Hasan denizde 36 parça Rus savaş gemisi olduğunu babasına söyler. Cindioğlu İbrahim başını öne eğip: -Desene oğul! Bize seferberlik yolu gözüktü!… Der. … Güzel çocuklardık. Kafamıza cırtlayan martılar, temiz hava, deniz.. Her şeyden az az vardı. Bahar gelince uçurtmalar yapılır, rüzgâr için dualar edilirdi. Bisikletlerin zincirleri yağlanır, tekerlerin havası kontrol edilirdi.
Yine bir balık avı gecesinde tayfalardan birisi, sırtında zehirli bir dikeni olan mezgit çalağanını gizlice Bülent’in cebine atar. Bir müddet sonra Bülent, elini pantolonun cebine sokunca kayıktan acı bir feryat yükselir. Çalağan balığının dikeni Bülent’in eline batar, dömbek gibi şişirir. Açık denizde tayfalar bu acıyı dindirmek için epeyce uğraşırlar. Tek çare doğal amonyaktır. Sabaha doğru Bülent’in elinin acısı azalmış, şişlik geçmeye başlamıştır. Eeee! O kadar idrardan sonra!…
Bir Sevdadır Tirebolu Kitabı pdf indir pdf indir oku
0 notes
bilgisitesi · 8 years
Text
Omur Geciyor
Ömür su gibi akıp gidiyor. Herkesin farklı bir hayatı, herkesin farklı yolculuğu, herkesin farklı dertleri var. Kendi yolculuğumu düşünüyorum, geçmişimin muhasebesini yapıyorum bu aralar. Ömrümün yol ayrımlarında hep Rabbim beni kendine çeker yani bana acayip dertler verir ve ben bu dertler sırasında yalnızlığa, kendime çekilir ve Allah'a sığınırım. Bu benim seçimim hep böyle miydi dertler karşısındaki tavrım hayır ama çoğunlukla böyleydi, böyle olduğu zamanlar sonrasında hep büyük hediyelerle karşılaştım. Rabbime hamdü senalar olsun. Düşünüyorum da halime bakıyorum bir de aynı dertlerle veya daha basitleriyle veya hiç bir dertle karşılaşmamış insanların sapmış, yoldan çıkmış, isyan etmiş haline bakıyorum ve görüyorum ki sınavlarımda başarılı olmuşum. Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a dır.  Bugün deniz kenarında yürürken düşündüm de bazı insanlar çok şanslı her yönden her şeye sahipler bir insanın bu dünyadaki sahip olabileceği en güzel şeyleri Allah onlara vermiş ama ne alınları secde görüyor ne de dillerinde dua şükür var. Dedim ki kendi kendime ''Rabbim her şeyin en iyisini bilir Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a dır.'' Her ne kadar bu aralar çok zor bir sınavdan geçsem de biliyorum ki Rabbim beni seviyor beni sevdiği için bana bunları yaşatıyor. Her şeyi kolay olan insanlar şükretmiyor benim ise bu hayatta hiçbir şeyim emeksiz ve kolay olmuyor ama şükrediyorum ve kalbim temiz. Zor anlarda hep hayatımdaki iyi şeylere odaklanır onlar için şükrederim, şanslı olduğum çok şey var, Allah cc hep beni korur, Allah cc hep her sabrımdan sonra bana büyük hediyeler verir, Allah cc hep beni en mutlu eden şeyleri bana nasip eder. Denizi çok seviyorum ya Rabbim de beni seviyor evlenince oturduğum ev denize üç dakika yürüme mesafesinde hem de öyle bir sahil ki nezih, huzurlu, temiz,muhteşem sanki İstanbul da değil Antalya'dayım veya Abant, Sapanca gölü kenarındayım gibi hissediyorum. Abdest alıp yürüyüşe çıkıyorum yanıma minik kuran kitabımı da alıyorum maviliklere martılara karşı oturuyorum dualarımı okuyorum. ''Rabbim teşekkür ederim bu hallerim için hamdü senalar olsun Sana.Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a dır.'' diyorum.  Hafta sonları çıktığımda moralim bozuluyor çünkü insanlar o güzelim sahili,her yeri çöp yapıyor çöplerini bırakıp gidiyor nasıl insanlar ki doğaya pisliklerini bırakıyorlar ve sanki bir daha oraya gelmeyeceklermiş gibi pisletip gidiyorlar anlamıyorum. Ben çocukluğumdan beri minik bir çöp parçasını bile yere atmam bazen çöp kovası bulamam çantama koyar çöp kovası bulana kadar yanımda taşırım keşke tüm insanlar benim gibi davransa. Ömür geçiyor, neler geçti, bu hayatta neler yaşadım, dolu dolu yaşadım Allah'a hamdü senalar olsun. Bu günler geçecek, 'her Halükarda Allah'a hamd olsun.' hissediyorum yakında Rabbim sabrımın, şükrümün,iyi ve temiz kalbimin, yolundan ayrılmayışımın hediyesini verecek. Ömür geçiyor,Allah ömür verirse yıllar sonra bu yazıyı okuduğumda bak geçti o günler iyi ki o anlarda sabredip, şükretmişim diyeceğim. Rabbim bu dünya sınavını imanla ve salih amellerle geçmemi nasip etsin inşaAllah. Siz de sabredin, dua (dualar için tıklayın) edin, şükredin (şükür duaları için tıklayın) canım dua dostlarım. Türlü türlü dertleriniz var yazıyorsunuz, üzülüyorum sizin için dua ediyorum. Rabbim inşaAllah dua isteyen dostlarımızı selamete çıkarır. Allah gönlünüzden geçen dualarınızı hayırlısıyla kabul etsin inşaAllah. Selam ve dua ile, Zehra
0 notes
mugeiplikci · 8 years
Photo
Tumblr media
0 notes