#acaba onun isminden mi geliyor?
Explore tagged Tumblr posts
vashak · 6 years ago
Link
Kuş mevzusu bitemedi… Yok ama bunu ayrıca paylaşmak zorundaydım, çünkü şimdi bir şey fark ettim. Banana Fish’in animatörü Noriko Itou, bu tweet’i animenin son bölümü yayınlandıktan sonra atmış. Bir de Eiji’nin mektubuna gönderme yaparak “Kuş da hep seninle” yazmış XD
4 notes · View notes
karasaliklim · 4 years ago
Text
mart ayının yirmi altıncı günü
-bu yazı mutluluk içerir- hayatımın seyri heh, bak nasıl da değişti. günler, uykular, gülmekler, düzenli iş, yaşadığın kentte ait olduğun bir şeyler, ansızın gelen hafif bir sızıyı hemence kovma, yıllar ile ilgili serin, yeşil, ağaçlar olan ve kediler hayaller kurmak ve bir küçük aptal gamze pardon belediye çukuru.
bu sürece girebilmiş olmanın mutluluğu beni uzun bir süre götürür, bunu hissedebiliyorum. geçen said’e şöyle bir şey dedim mesela çok alakasız bir anda, konumuz çok başka bir şey iken: “Bir de şey, ben çok mutluyum bu zamanlar biliyor musun?  Uzun yıllardır -seninle konuşmaya başladığımız süreçten de eskiye git- böyle derin nefes almamışım. Meselenin sebebini bilmiyorum, belki her şey belki hiçbiri değil.” -yanıtına da sarıldım ama bundan burada kime ne- Sahiden bunu kendi kendime içimden sık sık ve bazen de böyle dışımdan yinelemeye başladım: “belki her şeyden, belki hiçbiri değil”. 
Ama bir saniye bir şey yapmak istiyorum. Burada şimdi Said’den de bahis getirebilirim bir ve az. Yeri iki cümle arası asla değildir. O yer çok daha fazlasıdır da fazlası işte nasıl da hep saklıdır. O bile ona, beni uzun uzun nezaketle ve sükûnetle yıllarca dinlemesine, benim çok basit, çok zor, çok kısa ve önemsiz ve önemli her ne varsa anlatmama aynı ciddiyetle özen göstermesine, benim buna, asıl buna nasıl da ihtiyacım olduğuna ve onun bu ihtiyaçtan hem haberdâr hem habersiz duruşuna ne çok şey borçlu olduğumu tam olarak bilebilir mi emin değilim. Onun deyimi ile aramızda “biricik” olan o yere yani. Önceleri, boğulmak üzere olduğum aylarda, bir hayatın nasıl da yalan olduğu meselesi ile karşılaşıp kendimi iyice serdiğim anlarda, mektuplarındaki basit soruları ve olanca dürüstlüğü ile ruhumu sadece ona yazmak seyrine bırakmam belki bu hassasiyetin esas sebebidir. Ama çok daha fazlası, yıllar sürdükçe kuvvetlenmesi ve artık sadece ruhumu serdiğim anlara değil havalandırdığım zamanlarda da bana aynı yükseklikten aynı serinlikle eşlik etmesi kısmıyla ilgili biraz, MSA’lık ile ilgili. Geçenlerde “acaba” dedim, “acaba hayatlarımız yine çok başka zamanlara ve insanlara seyreder mi? seyretse dahi bunca paylaşabilecek miyim onunla her ama her şeyi?”. bunu bilemiyorum, belki de biliyorum ama bilmezden gelmek şimdilik iyi geliyor. said’den burada bu kadar söz edip, esas sürecin içindeki daimi eşlikçimin parantezini şimdilik kapatabilirim. 
ve.
Artık az da olsa bir şeyler biliyorum, rahatlık da var şüphesiz bu anlarda ve nasıl da dile getiriyorum hafif hafif. Burada belki ilk defa ikinci bir kişinin isminden bahis getirdim az önce, bu bile benim ruhumun hafiflediğinden, hafif hafif salındığından bize bir işarettir belki. kendimi zaman zaman gülümsüyorken buluyorum artık ve tam o anı yakalayıp saklıyorum ansızın. başkasının üzerinde bile durmayacağı basit temaslar, onu uzun zaman bekleyen, arzulayan biri için nasıl da kıymetli, anlıyorum. bunu hem tanık olarak hem temas eden olarak biliyorum ya şimdilerde. oysa çok değil daha birkaç hafta önce bekleyendim ve sadece “umuyordum”.  şimdiyse yaşıyorum. hadi güzel bir nefes var burada. güzel bir şarkı, nasipse ada ve rakı.
1 note · View note