#ab konsey başkanı
Explore tagged Tumblr posts
Text
AB’de aşırı sağın önlenebilir yükselişi - Hayri Kozanoğlu
Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin 400 milyona yakın seçmeni 6-9 Haziran tarihleri arasında Avrupa Parlamentosu (AP) üyelerini seçmek için sandık başına gidiyor. Bilindiği gibi AP birliğin yasama organı. Yürütme organı Avrupa Komisyonu’nun (AK) başkanı da, AP tarafından seçiliyor. Avrupa Konseyi, üye ülkelerin hükümet başkanlarından oluşuyor. Komisyon için başkan adayını konsey belirliyor,…
View On WordPress
0 notes
Text
İsviçre'nin yeni Konfederasyon Başkanı geleneksel olarak Avusturya'ya ilk ziyaretini gerçekleştirdi
VİYANA- Alain Berset, İsviçre'nin AB'nin Horizon Europe programına katılımını önemli ölçüde desteklediğini ifade eden muadili Alexander Van der Bellen ile görüşmek üzere Cuma günü Viyana'daydı. Van der Bellen, İsviçre Federal Konsey başkanı (her yıl kabine üyeleri arasında dönüşümlü olarak) her zaman ilk devlet ziyaretini Avusturya'ya yapması şeklindeki "güzel geleneğin" komşular arasındaki yakın ve güvene dayalı ilişkilerin bir işareti olduğunu söyledi. İsviçre İçişleri bakanlığından yapılan açıklamaya göre ikili, Avrupa Birliği (AB) ilişkileri de dahil olmak üzere birçok konu hakkında konuştu ve Berset, Bern'in Brüksel ile karşılıklı yarar sağlayan bir ortaklığı daha da geliştirme isteğinin altını çizdi. 2021'de İsviçre, son on yıllardır ilişkileri düzenleyen 120'den fazla ikili anlaşmanın yerine geçecek bir çerçeve anlaşmayla ilgili olarak AB ile müzakereleri tek taraflı olarak durdurdu. Bu da Bern ile Brüksel arasındaki ilişkilerin bozulmasına yol açtı. HORİZON PROGRAMI Diplomatik çıkmazı kırmaya yönelik müteakip çabalar başarılı olmadı ve İsviçre de şimdi kendisini kazançlı Horizon Europe araştırma programından dışlanmış buluyor. Avusturya haber ajansı APA'ya göre Van der Bellen, "Dünyanın en iyi üniversitelerine sahip İsviçre'nin şu anda Horizon Europe'un dışında kalmasını kişisel olarak katlanılmaz buluyorum" dedi. İlişkinin her iki yönde de işlediğini söyleyen yetkili, "Avusturya, AB ile İsviçre arasındaki ilişkiyi bu düzeyde geliştirmek için her şeyi yapacaktır" ifadelerini kullandı. Berset'in Cuma günkü programında çeşitli diğer üst düzey Avusturyalı siyasilerle görüşmeler yer aldı. Read the full article
0 notes
Text
Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO G. Sekteteri ve AB Konsey Başkanı ile Görüştü
Cumhurbaşkanı Erdoğan, günübirlik ziyaret kapsamında gittiği Brüksel’de temaslarda bulundu. Günübirlik çalışma ziyaretinde en önemli gündem maddeleri Suriye ve sığınmacılardı.
Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile görüştü.
Daha sonra ise, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile 3’lü toplantıya geçti.
Görüşme 1,5 saat sürdü.
View On WordPress
0 notes
Text
Son Dakika! Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ramazan ayının ilk iki haftasında kısmi kapanmaya geçilecek
Son dakika: Cumhurbaşkanı Erdoğan, tam kapanmanın konuşulduğu Kabine toplantısı sonrası açıklama yaptı. Ramazan ayının ilk iki haftasında kısmi kapanmaya geçileceğini belirten Erdoğan, hafta içi sokağa çıkma kısıtlaması saatleri akşam 19 sabah 5 olarak güncellendiğini açıkladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Kabine toplantısı sona erdi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki toplantı 2 saat 45 dakika sürdü. Toplantının ardından kameraların karşısına geçen Erdoğan açıklamalarda bulunuyor. Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları; "Sözlerime başlarken, milletimizin ve tüm İslam aleminin bugün ilk orucunu tuttuğumuz ramazan şerifini tebrik ediyorum. Rahmet ve bereket ayı olan ramazanın milletimizle birlikte tüm insanlığın sağlık huzurlu günlere kavuşmasına vesile olmasını diliyorum. Rabbimden bizleri ramazana ulaştırdığı gibi sağlık ve afiyetle bayrama eriştirmesini niyaz ediyorum. "AB İLE İLİŞKİLERİMİZDE SAMİMİ VE ŞEFFAF OLDUK" Son kabine toplantımızdan bu yana diğer çalışmalarımızın yanı sıra, ülkemiz açısından çok önemli bir dizi programa katıldık. Sağlıktan ticarete işbirliği ilerletmenin yollarını aradık. Tam ve gözlemci üyelerin yanı sıra, Türk konseyine katılmak isteyen ülke bulunuyor. Konsey bünyesinde kurulan çok sayıda yapı ile çok daha güçlü kurumsallaşmayı ortaya koyuyor. Salgın şartlarının el vermesi halinde, Kasım'da ev sahipliği yapmayı planladığımız 8. olağan zirvede somut adımları atacağız. Geçtiğimiz hafta AB konsey başkanı ve von der Leyen'i ülkemizde ağırlayarak gündemimizdeki konuları konuştuk. Çok geniş bir yelpazeye yayılan bu gelişmenin ilişkilerimiz bakımından yeni dönemi teşkil etmesini umuyoruz. Hep söylediğimiz gibi Türkiye, AB ile ilişkilerinde samimi ve şeffaf olmuştur. AB'ye tam üyelik adımları birer birer attık. Bizden sonra başvuru yapan ülkelere rağmen çok önlerinde olduğumuz bir gerçektir. AB'nin ciddi siyasi ekonomik krizlerine yol açacak göç akınının önüne geçtik. AB'den tek talebimiz üyeliği kabul edilen diğer ülkelerle aynı sürece tabi tutulmamızdır. Türkiye'nin demokrasi, insan hakları ekonomi ve güvendeki gayretleri, kendi vatandaşlarının hak ve özgürlükleri yükseltmeyi amaçlamaktadır. Bu süreci AB ile yönetirsek daha memnun kalırız. RUSYA UKRAYNA KRİZİ Kısaca D-8 diye ifade ettiğimiz gelişen 8 ülkenin 10. zirvesine de çevrimiçi olarak iştirak ettik. Bu teşkilat savaşın yerine barışın, çifte standardın yerine adalet ve kalkınmanın hakim kılınması gibi ulvi değerler esas alınarak kurulmuştur. Bu anlayışla Türkiye olarak çoğunluğu gençlerden oluşan D8'i güçlendirmek için her gayreti gösteriyoruz, göstermeye devam edeceğiz. Geçtiğimiz cuma günü Rusya Devlet Başkanı Putin ile turizmden Ukrayna krizine kadar pek çok konunun yer aldığı bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Bu güçlü etkin, ve yapıcı diplomasi işbirliğinin bölgemizdeki ve dünyadaki sorunların çözümünde iyi bir sonuç teşkil ettiğini düşünüyorum. Hemen ertesi gün Ukrayna başbakanını ağırladık. Sayın Zelenski ile Rusya krizi başta olmak üzere bölgesel birçok konuyu değerlendirdik. Bu görüşmede serbest ticaret anlaşmasını da imzalama konusunda mutabık kaldık. Karadeniz'in 2 yakasındaki Ukrayna ve Türkiye'nin ilişkilerinin geliştirme yönünde atılacak her adımın önemli olduğuna inanıyoruz. Yaklaşık 60 yıl önce misafir işçi olarak gittikleri Avrupa'da bugün 6 milyonluk bir sayıya ulaşan vatandaşlarımızın, her alanda gösterdikleri başarıyı takdir ediyoruz. Irkçı ve ayrıştırıcı durumlara rağmen her zaman vatandaşlarımızın yanında olduk, olmayı sürdüreceğiz. LİBYA SORUNU Dünde Libya Başbakanı'nı Ankara'da ağırladık. Libya bizim için herhangi bir ülke değildir. Yaklaşık 500 yıllık kadim ilişkilere sahip olduğumuz Libya'nın barış içinde yaşamasını en az kendi bekamız kadar önemsiyoruz. Bu ülkenin egemenliğine, toprak bütünlüğüne yapılan saldırılar karşısında Libyalı kardeşlerimizin yanında yer almaktan sarfınazar etmedik. Libya'nın yeniden istikrar ve huzur yoluna girmesini sağladık. Uluslararası toplumdan beklentimiz ise darbecileri kenara bırakarak Libya'nın meşru hükümetinin yanında yer almasıdır. "SALGINDA TÜM KESİMLERİ DESTEKLEDİK" Görüldüğü gibi Türkiye'nin bölgesinde tüm taraflar için somut ve hayırlı neticelere ulaştırmak amacıyla yoğun gayret sarf ediyoruz. Hukuk ve ekonomi reformlarıyla ilgili takvimleri yakından takip ediyor, adım adım hayata geçiriyoruz. Sivil anayasa ülkemize kavuşturmak için titiz bir çabayla gayret ediyoruz.Ekonomi ve üretim tarafında işler iyi gidiyor. İhracatımız her ay rekor kırarken, fabrikalarımız gece gündüz çalışıyor. Taleplere yetişebilmek için sürekli yeni yatırımlar ve ilave istihdamlar yapılıyor. Türkiye'nin terör örgütleriyle, darbe heveslileriyle siyaset mühendisleriyle mücadelesinde kritik bir safhaya geldik. Ancak birliğimize beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkarak aşabileceğimiz mücadelenin önünü tıkamak isteyenlere aradıkları fırsatı vermeyeceğiz. Salgında işleri aksayan tüm kesimleri destekliyoruz. Salgın tedbirleri sebebiyle faaliyetlerine ara vermek veya sınırlandırmak zorunda kalan esnaflarımızı pek çok başlık altında destekliyoruz. Sosyal destekte verdiğimiz katkı 60 milyar doları aşmıştır. Turizm sektörü tüm hazırlıkları tamamlamış bir vaziyette şartların normale dönmesini bekliyor. Ciro katkısından, kira yardımına, kredi imkanından hibelere kadar esnaflarımıza sahip çıkıyoruz. "GENÇ İSTİHDAMINI ZORUNLU KILIYORUZ" Emeklilerimizin durumlarını her fırsatta iyileştirecek adımlar atıyoruz. Geçmişte 66 liradan başlayan emekli maaşını 1500 liraya çıkardık. Çiftçilerimize 24 milyar liralık destek bütçesi ayırdık. Ürünleri depolarda çürüme tehlikesiyle karşı karşıya olan soğan ve patates üreticilerine müjde verdik. Bu ürünlerin bir kısmını satın alarak ihtiyaç sahibi ailelere vermeye başladık. Satın alma ve dağıtım işlemleri önümüzdeki günlerde de sürecektir. Edirne başta olmak üzere çeltik üreticilerinin sorunlarını da çözüme kavuşturuyoruz. Dün Külliye'de millet kütüphanesinde gençlerimizle birlikteydik. Ülkemizde artık hiçbir evladımız okul öncesinden üniversiteye kadar her kademede istediği eğitimi almaya sahiptir. Bugünkü toplantımızda özellikle sanayi ve Teknoloji Bakanımıza verdiğim talimatlar, endüstri bölgesindeki işverenlerle irtibata geçip gençlerimizin üniversiteyi bitirmeden staja başlaması için kendilerine talimatı verdim. Kamudaki sınırlı istihdam yerine özel sektöre yönelen gençlerimize desteğimizi arttırıyoruz. Genç istihdamını zorunlu kılıyoruz. Şehit yakınları ve gazilerin istihdamını 320 atamayla 45 binin üzerine çıkardık. Türkiye'yi hizmet ve eser siyasetiyle nice badirelerin üstünden gelerek bugünlere ulaştırdık. RAMAZANDA YENİ TEDBİRLER GELİYOR AB başta olmak üzere pek çok yerde süren kısıtlamaların kademeleri gerisinde kalmamak için gayret gösteriyoruz. Aşılamada toplamda 19 milyonu bulan rakamımızla dünyada ilk sıralarda yer alıyoruz. Tedarik imkanlarını geliştirerek bu rakamı arttırmak içinzorluyoruz. Vaka artışında ister istemez tedbirleri sıkılaştırmak zorunda kalıyoruz. Bugünkü toplantımız süreci tüm boyutlarıyla yeniden değerlendirdik. Ramazan ayının ilk 2 haftasında tedbirleri biraz daha sıkılaştırarak kısmi kapanma uygulamasına geçiyoruz. 2 haftalık dönemde beklediğimiz durumda iyileştirme olmazsa çok daha kalıcı kararlar alabiliriz. Aşı sırası gelenlerin bu imkanı derhal değerlendirmelerini istiyorum. Aşının vaka ve vefat sayısını düşürmesi rakamlarla tespit edilmiştir. YENİ TEDBİRLER Hafta sonu sokak kısıtlaması sürerken, hafta içi sokak kısıtlaması saatleri akşam 19:00 sabah 05:00 olarak güncellendi. Sokağa çıkma saatlerinde zorunlu haller dışında şehirler arası seyahate izin verilmeyecek.
Read the full article
0 notes
Link
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile AB liderleri arasında dün gerçekleşen kritik görüşme Avrupa'nın gündemine oturdu. Görüşmede Erdoğan'ın yanına AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’in yerine AB Konsey Başkanı'nın oturtulması tartışma yarattı. Bild,
0 notes
Text
Hükümet NATO ile ilişkileri güçlendirmek istiyor
BERN- İsviçre, Ukrayna'daki savaş nedeniyle NATO ile askeri işbirliğini güçlendirmek istiyor. Bu amaçla Federal Konsey tarafından bugün kabul edilen güvenlik politikasına ilişkin 2021 raporu kabul edildi. Savunma Bakanı Viola Amherd ve Genelkurmay başkanı Thomas Suessli Bern'de basın toplantısı düzenlendi. Amherdc, "İsviçre kendini mümkün olduğu kadar savunabilmelidir" dedi. Tarafsızlığın sona ermesi anlamına gelen NATO üyeliğinin İsviçre için bir seçenek olmadığını, ancak yeni durumu da hesaba katması gerektiğini söyledi. Hükümet, Rusya'nın Ukrayna'ya askeri saldırısıyla Avrupa'da kurallara dayalı bir barış düzeninin temellerini yıktığını söyledi. Avrupa orduları kendilerini askeri saldırılara karşı caydırıcılık, savunma ve konvansiyonel savaşa yönlendiriyor. Avrupa devletleri arasında yeni bir işbirliği dinamiğinin yolda olduğu sonucuna varıldı. Hükümete göre, İsviçre kendi savunma kapasitesini güçlendirmek için bunu dikkate almalıdır. Bu ruhla, Güvenlik Politikası Raporu 2021'in ek raporu, NATO ve AB ile işbirliğini geliştirme olanaklarını sunmaktadır. Bu, "tatbikatlara artan katılımı, askeri işbirliği kapasitesinin genişletilmesini, NATO ile ortaklık statüsünün yoğunlaştırılmasını ve ordunun kurtarma veya tahliye operasyonları için AB oluşumlarına katılımını" içerir. Raporda, işbirliğine paralel olarak İsviçre ordusunun modernizasyonunun hızlandırılması gerektiği vurgulanıyor. Federal Savunma Bakanlığı, tank karşıtı savunma alanındaki kritik eksikliklere ve özellikle artırmak istediği mühimmat stokları konusunda uzun vadede bir çatışmayı sürdürme kabiliyetine işaret ediyor. Read the full article
0 notes
Text
AB dışişleri bakanları konsey toplantısında Rusya ilişkileri ve yaptırımları görüşecek
AB dışişleri bakanları konsey toplantısında Rusya ilişkileri ve yaptırımları görüşecek
Avrupa Birliği’nin Rusya ile gergin ilişkileri, Pazartesi günü Brüksel’de yapılacak AB Dışişleri Bakanları toplantısında gündemin ilk sıralarında yer alacak. AB defalarca Kremlin eleştirmeni Alexei Navalny’nin serbest bırakılması çağrısında bulunarak Rusya’yı olası yeni yaptırımlarla tehdit etti. Blok başkanı Josep Borrell Pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Rusya’nın Avrupa Birliği ile çatışma…
View On WordPress
0 notes
Text
‘Ticari Diplomasi Yolculuğu” toplantıları başladı https://ift.tt/39L6Y7g
Ekonomi Gazeteciler Derneği (EGD) pandemi döneminde de ekonominin gündemde kalmasına destek olmaya devam ediyor. Bu kapsamda Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ile birlikte “Ticari Diplomasi Yolculuğu” adıyla yeni bir toplantı dizisine başladı.
Her salı saat 11.00’de bir ülkenin İş Konseyi Başkanları’nın katılacağı toplantılar dizisinin açılışında konuşan DEİK Başkanı Nail Olpak şunları söyledi:
“Tedarik zinciri kavramı dünyanın bu salgın ile birlikte en önemli gündem maddesidir, bunu çalışmalıyız. Avrupa ile tek gündemiz Gümrük Birliği değil, Yeşil Mutabakat ne getiriyor buna çalışmalıyız. Sonuncusu da ticaret blokları oluşuyor. DEİK’in bu alanlara yoğunlaşması gerekiyor.
Bugüne kadar yaşanan her türlü siyasi sorun, çalkantı, gerilim adına her ne derseniz deyin, bizim buna siyasi anlamda, o jargon içerisinde taraf olmamızı istemediler. Türk tarafı hep dedi ki ‘Biz kendi diyaloglarımızı kendimiz götürürüz, siz ekonomiye kilitlenin, ekonomik ilişkilerimizi artırmaya çalışın ve yapılması gereken ne varsa bunlara kilitlenin.
Türkiye’nin Mısır’da çok ciddi yatırımları var. En gergin olduğumuz dönemlerde de herhangi bir şekilde o yatırımların faaliyetlerine zarar vermeyecek süreç yürütmeye çalıştık. Suudi Arabistan çok soruldu, ‘Türk mallarına ambargo var mıydı, yok muydu?’ Resmi yetkililer bunun olmadığını ifade ettiler ama piyasada iş insanlarımızdan gelenler adı konulmadan malların bloke edildiği yönündeydi. Geldiğimiz noktada 3 Şubat itibarıyla belki hemen tam serbestliğe geçilmedi ama iş insanlarımızın konsey başkanımızın yaptığı temaslarda tablo şu, önceden kapı duvar olan görüşmeler bugün rahat bir şekilde yapılabilir hale geldi. DEİK’in fonksiyonunun bu olduğunu düşünüyoruz. Bir ülkeyle ilgili kırmızı çizgi varsa, diplomatik ilişkilerimiz hiç olmayacaksa, bu noktada farklı çizgi sürdüreceksek başka. Ama bunun dışında ülke ya da zemin ayrımı yapmaksızın, siyasi tartışmalara girmeksizin bizim bir tek amacımız var, ekonomik ilişkilerimizi lehimize artırmak.
Bugün Türkiye, Asya Pasifik ile ilgili dış ticaret açığını sıfırlayabilse cari açığı konuşmayacak. Demek ki Türkiye’nin o ülkelerle olan ikili ilişkileri ne olursa olsun, benim DEİK olarak sorumluluğum bu nokta üzerine çalışmaktır.
Çin bugün düşüğü değil, orta teknolojiyi bırakma noktasında. Kiminle rekabet ettiğimizi iyi görmemiz lazım. Orta teknoloji, düşük teknoloji konusu Türkiye’nin tercihi falan değil, olmazsa olmazıdır. Ama bunu tek başına ne DEİK ne de bakanlık yapabilir. Beraberce bunu yapmaktan başka çaremiz yok. Yapmazsak, Kuşak Yol Projesi’yle, treniyle, zaten orta teknolojiyi bile terk etmeye geldiği yeriyle en fazla pazarımız olan Avrupa’ya mallarını ulaştıracak. Karşılığında top tüfek çekecek halimiz yok, biz de gidip kaderimizle baş başa kalacağız. Böyle bir kader olamaz. Biz ana yol haritalarını götürmek durumundayız.
İki gün sonra AB der ki ‘Yeşil Mutabakata uymayan ürün ve hizmetler kapıdan giremez.’ Bu farkındalığı oluşturmak durumundayız.
Avrupa tarafına toplantılarda Olpak “yeni bir adı konulmamış tarife dışı engel olarak koymaya çalışıyorsanız açık açık konuşalım” dediklerini ama bunu sanayimize erken yük taşıttıracak noktaya getirmemiz, zaten rekabetçilikte zorlanan sanayimizi erken doğum ile karşı karşıya bırakmamamız lazım.
Salgın sürecinde tedarik zinciri içerisinde Türkiye’nin altyapısını herkesin gördüğünü belirterek, yapının daha fazla nakde çevrilmemesi için hiçbir sebep olmadığını belirtti.
The post 'Ticari Diplomasi Yolculuğu'' toplantıları başladı first appeared on Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2NY34PO via IFTTT
0 notes
Text
Kalın, AB yetkilileriyle görüştü: 'Üyeliği stratejik bir öncelik olarak görüyoruz'
Kalın, AB yetkilileriyle görüştü: ‘Üyeliği stratejik bir öncelik olarak görüyoruz’
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 10-11 Aralık’ta yapılacak Avrupa Birliği (AB) Zirvesi öncesinde dün Brüksel‘e bir ziyaret gerçekleştirdi.
Sözcü Kalın, temasları kapsamında AB Konsey Başkanı Charles Michel‘in Dış Politika Başdanışmanı Maryam Van den Heuvel, AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen‘in Kabine Şefi Bjoern Seibert ve AB Dış İlişkiler Servisi Genel Sekreteri Helga Schmidile…
View On WordPress
0 notes
Link
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile AB liderleri arasında dün gerçekleşen kritik görüşme Avrupa'nın gündemine oturdu. Görüşmede Erdoğan'ın yanına AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’in yerine AB Konsey Başkanı'nın oturtulması tartışma yarattı. Bild,
0 notes
Photo
Husilerden AB’ye Yemen’de siyasi çözüm için adım atma çağrısı Yemen'deki İran destekli Husilerin Yüksek Siyasi Konsey Başkanı Mehdi el-Meşat, Avrupa Birliğine (AB) ülkedeki krize siyasi bir çözüm bulmak için adım atma çağrısı yaptı.
0 notes
Text
Erdoğan: Siparişle kongre olmaz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Zirve Toplantısı'na katılmak ve resmi temaslarda bulunmak üzere gittiği Bosna Hersek'ten yurda döndü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bosna Hersek dönüşü gazetecilerle mülakat gerçekleştirdi. Erdoğan'ın açıklamaları şöyle: "Türkiye'nin olması zirveye ayrı zenginlik kattı" 8-9 Temmuz tarihlerinde Bosna Hersek'in ev sahipliğinde yapılan Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Zirve Toplantısı bizim açımızdan son derece başarılı şekilde sonuçlandı. Zirve oturumları ve liderlerin yemeğinin yanı sıra bir dizi ikili görüşmeleri de bu arada gerçekleştirmiş olduk. Kuzey Makedonya, Arnavutluk, Slovenya, Bulgaristan cumhurbaşkanlarıyla görüşmelerim oldu. Bütün bunların yanında her üç konsey üyesiyle de görüşmeler gerçekleştirdik. Türkiye'nin burada olması zirveye ayrı zenginlik kattı. "2020-2021’de inşallah bu zirveyi Türkiye olarak biz yapacağız" Balkan ülkelerinin tamamını kapsayan tek bölgesel işbirliği platformu olan zirvenin bölgede bizim açımızdan stratejik önemi var. 2020-2021 dönemine biz talip olmuştuk. Burada da bu kabullenilmiş oldu. 2020-2021’de inşallah bu zirveyi Türkiye olarak biz yapacağız. "Belgrad-Sarayova otoyolunu bir Türk firması yapacak" Balkanlarda ekonomi, ticaret, ulaştırma, alt yapı ve yatırım konularını gündeme getirdik. Bunların arasında en önemlisi Belgrad-Sarayova arasında yapılacak otoyol. Bu konuda bir adım daha attık. Birkaç ay içinde artık buradaki çalışmalar bir Türk firması tarafından başlayacak. Özellikle Sırbistan ve Bosna-Hersek arasındaki bu yol aynı zamanda bir de “barış yolu” havasını taşımış olacak. "Balkanlardaki mevcudiyetimiz tarihi, kültürel, jeopolitik ve stratejik unsurlara dayanıyor" Ayrıca bölgenin Avrupa-Atlantik mekanizmalarına entegrasyonuna verdiğimiz desteği de ifade ettik. Bu sürece verdiğimiz desteğin bir tezahürü olarak bu konuda yapılan birçok lobide, çalışmada bütün arkadaşlarımız çok ciddi gayret içinde. Bu konuda başta Dışişleri Bakanlığımızın gayretleri var. Bu lobilerle de oralarda bu ülkeler kendilerine bir yer edinme imkanı yakalıyorlar. Dönem başkanlığımızda bölgesel sahiplenme ve kapsayıcılık temalarını öne çıkaracağız. Bunun için de şimdiden hazırlıklara başlıyoruz. Ayrıca düzensiz göç ve beyin göçünün önlenmesi konularına da ağırlık vereceğiz. Bu başlıklar çerçevesinde Balkan politikamızı güçlendirerek ve alana yayarak uygulamaya devam edeceğiz. Bizim Balkanlardaki mevcudiyetimiz ve etkinliğimiz hem tarihi ve kültürel hem de jeopolitik ve stratejik unsurlara dayanmaktadır. Bazıları bizim buradaki varlığımızdan rahatsızlık duyabilir. Fakat ne biz ne bu bölgenin yabancısıyız ne de gizli bir gündemimiz var. Amacımız Balkanlarda barış, istikrar refah ve güveni sağlamaktır. Buna mukabil bölgeyi istikrarsızlaştırmak için kimlerin ne tür operasyonlar yaptığını da gayet iyi biliyoruz. Zaman zaman gündeme getirilen bize ve kurumlarımıza yönelik algı operasyonların arkasında da zaten bu gerçek yatıyor. "Ortak hedeflere nasıl yürüyebileceğimizi konuştuk" Zirve münasebetiyle yaptığımız ikili görüşmelerde de özellikle bu dostlarımızın ne tür taleplerinin olduğunu bizzat kendilerinden öğrenme, dinleme fırsatını bulduk. Burada Bosna-Hersek Halklar Konseyi Başkanı, Arnavutluk, Slovenya ve Kuzey Makedonya cumhurbaşkanları ve Bulgaristan başbakanı ile yaptığımız görüşmeyle de aramızdaki ikili ilişkilerde ticaret hacmimizi çok daha ileri taşımaya yönelik hedefleri belirleme imkanını yakalamış olduk. Yine ikili ilişkilerimizi ele almak suretiyle ortak hedeflere nasıl yürüyebileceğimizi konuştuk. Bu çerçevede de önümüzdeki dönemde Balkan ülkelerine de ziyaretlerim olacak. "Soykırımı biz de unutmayacağız, unutturmayacağız" Programım sonunda Srebrenitsa soykırımında şehit edilen kardeşlerimizin uğurlama törenine katıldık. Ben önce sembolik zannettim. Meğer sembolik değilmiş. Hepsinin kemiklerini bulmuşlar. Adeta nakli kubur yapıyorlar. Srebrenitsa’ya götürmek suretiyle onların definleri gerçekleştirilmiş olacak. 24 yıl önce tüm dünyanın önünde yaşanan, 8 bin 373 masum insanının hunharca katledildiği bu soykırımı biz de unutmayacağız, unutturmayacağız. Bu konuda Bosna-Hersekli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu ortaya koymuş olacağız. Soru: S400 sadece acil durumlarda mı kullanılacak? Teknoloji transferi konusunda Rusya ile tam bir iş birliği yapiliyor mu? "Rusya ile ortak üretime geçeceğiz, herhangi bir sıkıntı yok" Öncelikle bir defa ortak üretim noktasında bizim Rusya ile sıkıntımız yok ve Sayın Putin ile bu işi ilk görüşmeye başladığımız andan itibaren bu konuda mutabakatımız var. Ortak üretime de inşallah geçeceğiz. Herhangi bir sıkıntı yok. Bu spekülasyonlar maalesef bizim S400 alımından vazgeçmemizi isteyenlerin ileri sürdüğü bir tezdir. Bundan vazgeçin diyorlar, böyle bir şey söz konusu değil. "Uygun şartlar olursa Patriot da alabiliriz" Diğer soruya gelince; böyle bir alım veya böyle bir yatırım niye yapılır? Bize nerede, nasıl gerekli olursa bizde bunu tabi ki aynı şekilde kullanma imkanına, hakkına sahip olacağız. Bu bir hava savunma sistemi. Böyle olduğuna göre, eğer birileri bize bir saldırı yaparsa bu saldırı karşısında biz de bu savunma sistemimizi devreye sokacağız. Böyle bir yatırıma bunun için giriyoruz. Biz şu ana kadar en idealini yakalayabilmek için -kendimiz bir defa çalışmalarımızı yapıyoruz o ayrı- ama bir de Patriotlarla ilgili çalışmamızı Obama döneminde başlattık. Fakat Sayın Obama maalesef bize hep “Kongre izin vermiyor” dedi. “Kongre izin vermiyor” diye diye bu döneme geldik. Şimdi Sayın Trump bunu bildiği için buradan hareketle haklılığımızı teslim etti ve “Bunların hepsi Obama’nın yanlışları” dedi. Çok da ağır ifadeler kullanıyor ve "Haklısın" dedi. En sonunda hakkımızı teslim etti ve bütün medyanın önünde de kendi mesai arkadaşlarına da bunu söyledi. Patriot olayı bundan dolayı ilerlemedi ki Sayın Trump'ın döneminde de bu iş sarktı. Burada da yine “tamam verdik, veriyoruz” diyemedi. Bize mesela şimdi de uygun şartlarda böyle bir şeyi vermeye kalksaydılar biz Patriot da alabiliriz, çeşitlendirebiliriz ama burada kazan-kazan esasına göre hareket edeceksek… Tabi ki Türkiye de kendi ülkesinin güvenliği ve ülkemizin güvenliğinin ötesinde hele hele bir de bunu pazar olmak anlayışıyla değil, üretir hale gelebilmek anlayışıyla da başından beri adımlarımızı attık. Şu anda da S400 konusunu Sayın Putin ile her görüştüğümüzde "Başından itibaren nasıl anlaştıysak öyle devam edecektir” demiştir. Soru: Doğu Akdeniz’de kısa, orta, uzun vadede stratejimiz nedir? "Kuzey Kıbrıs'taki Türk kardeşlerimizin haklarını korumak için çalışıyoruz" Şu an zaten süreç başladı. Bir taraftan bölgede arama çalışmalarımız devam ediyor, bir taraftan sondaj gemlerimiz bölgeye yönlendirildi. Gerek Fatih gerek Yavuz şu anda bölgede onlar da çalışmalarına başlayacak. Biz oralarda birilerinin alanı üzerinde çalışma gayreti içinde değiliz. Orada özellikle de Kuzey Kıbrıs’taki Türk kardeşlerimizin hakları neyse bu hakları savunmak üzere adımımızı atıyoruz. Oradaki tüm alanların hepsinde Kıbrıs’ta yaşayan insanların hakkı var. Bu hak nedir? Hepsi oradan çıkan nema, ister su ürünleri olsun ister petrol olsun, bunlar üzerinde eşit oranda hak sahibidirler ve biz onların bu hakkını korumak için çalışıyoruz. Soru: AB ile göçmenler konusunda yeni müzakere olur mu? "37 milyar dolar harcama yaptık" Şu anda AB’de zaten yönetimler değişti. İşbaşı yaptıkları andan itibaren yeni yönetimlerin yaklaşımı nasıl olacak göreceğiz. Bu konu ile ilgili olarak Dışişleri Bakanımızın orayla münasebetleri önem arz ediyor. Verilen söz 3 artı 3 milyar euroydu. Süreler geçti. Uluslararası kuruluşlar aracılığıyla AFAD ve Kızılay’a verilen 2 milyar 250 milyon euro para var. Bizim yaptığımız harcama 37 milyar dolar. Böyle bir tablo var. Bunu kimle konuşursak AB ülkelerinin hepsi “Sizin bu yaptıklarınız hiçbir şeyle mukayese edilemez, gerçekten siz dünyada örneği olmayan işler başardınız” diyor. İyi güzel ama biz 37 milyar dolar harcama yaptık. Hiçbiriniz taşın altına elinizi sokmuyorsunuz. İkili görüşmelerde farklı, sırtımızı dönünce farklı konuşuyorsunuz. Şu anda biz yine bir taraftan Dışişleri Bakanlığımız aracılığıyla yakın markajımızı devam ettireceğiz. Netice alırız almayız o ayrı mesele. “Bu terör koridorunu bir barış koridoru haline getirmeliyiz" En son G20 zirvesinde gündeme getirdiğimiz konu şuydu: Suriye'nin kuzeyindeki koridor meselesi var. Sayın Trump ve Sayın Putin başta olmak üzere görüşmelerimizde kendilerine şunu söyledik: “Bu terör koridorunu bir barış koridoru haline getirmeliyiz. Yani çadırlarda, konteyner kentlerde kalan mültecileri buralarda yapacağımız konutlara taşıyabiliriz. Biz burada inşaatına girebiliriz ama sizler de bu konuda mali desteği verecek olursanız… Burası aynı zamanda güvenli bölge olmuş olur. Burada 40 km bir derinlikten bahsettik. Yeter ki burada hava noktasından işin korunması, lojistik destek konusu, bunların halledilmesi; öbür taraftan da bu konutlarını yapımı… Burada iki şey yapılabilir. Bu konutlar belli ölçülerde olabilir. Mesela onların yerel mimarisiyle yapılmış 500 metrekarelik bahçeli konutlar olabilir veya normal konut olur ama ortak kullanım alanı olarak tarıma ve hayvancılığa yönelik adımlar atılabilir ki bu insanlar balık tutmayı zaten bilen insanlar aslında. Böylece bu insanlar tekrar kendi topraklarında süratle asıllarına dönebilirler. Hastanesiydi, okullarıydı bunların hepsini yapmak suretiyle, nasıl Cerablus’a 330 bin kişi döndüyse, şimdi Afrin’de bu tür dönüşler var. Aynı şeyi buralarda yapmak suretiyle bir an önce bunu başlatalım diyoruz ama hiçbiri iyi niyet ifadelerinden öteye gitmiyorlar. Biz de şu anda bu işin propagandasını onlara karşı yapıyoruz, süreci de takip ediyoruz. Soru: Kemal Kılıçdaroğlu seçim sonrası tartışma başlatti, "Partili cumhurbaşkanı olmasın, anayasa değişikliğini konuşalım" dedi... "Kılıçdaroğlu demokratsa milletin kararına saygı duymalı" Bu konuyla ilgili biz referandum yaptık. Bu referandumla beraber yeni yönetim sistemine geçtik. Bu parlamentoda verilen bir karar değil, halka gidilerek verilen bir karar ve halkımız bu işe yüzde 52’nin üzerinde evet demek suretiyle kararı verdi. Şimdi bununla birlikte çok farklı sürece başlatmış olduk. Bu süreçte de tabi ki eksiklikler olabilir ama parlamenter demokrasi olarak gelen sürecin içinde bu ülkenin neler çektiğini, ne bedeller ödediğini de biliyoruz. Bu ülkede 8 ayda bir hükümetlerin değiştiği dönemler oldu. Artık biz bunları yaşamak istemiyoruz. Çok daha seri kararların alınabildiği, çok daha seri adımların atılabildiği bir dönem ve uluslararası alanda da güven telkin eden bir yapıyı istiyoruz. Nitekim şu anda sene-i devriyesindeyiz, daha bir yıl oldu ve konuyla ilgili çalışmalarımızı kararlı şekilde sürdüreceğiz. Sayın Kılıçdaroğlu her şeyden önce yenile yenile doymayan pehlivan gibi bir durumun içerisinde. Eğer bir demokratsa milletin verdiği bir karara saygı duyması lazım. Bu iş bitti. Biz kalkıp da ayda bir, senede bir referanduma gidemeyiz. Referandumun farklı alanlarda sık sık yapıldığı ülkeler var. Örneğin İsviçre öyle şeyler oluyor ki bakıyorsunuz bir şehirde herhangi bir konuda referanduma gidiyor ama bunlar anlık, günlük meseleler. Burada bir ülkenin yeni yönetim sistemini halka soruyorsunuz ve halk bir karar ortaya koymak suretiyle tavrını belirliyor. Şimdi şöyle bir yürüyelim, bakalım nasıl netice alıyoruz, bunları görelim. İki kavram çok önemli; güven ve istikrar ama şimdi Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu yaklaşımı güveni de ve istikrarı da tehdit ediyor. Onlar buna yardımcı olsunlar. Bir de diyor ki “CHP’li hangi belediye işçiyi atarsa karşısında beni bulur”. Bunca işçiler şu anda CHP’li belediyelerden atılıyor, yürüyüşler yapılıyor. Biraz sözümüzün arkasında duralım. Partili cumhurbaşkanı da zaten yeni yönetim sisteminin içinde olan ifade. Bu bizim gökten zembille indirdiğimiz bir ifade değil. Bu da bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımda da cumhurbaşkanının aynı zamanda partisinin başında olması mümkündür. Biliyorsunuz bu ülkede CHP’li il başkanlarının valilik yaptığı dönemler olmuştur. Onun bununla benzer hiçbir yanı yok. Bunu halka götürüyorsun. Orada CHP’nin il başkanının o ilin valisi olması ise bir dayatmadır. Bu ülke bunları da yaşadı. Soru: Yüzde 50+1 meselesi… Belediye başkanlarında olduğu gibi en çok oy alan partinin hükümet kurma ve Cumhurbaşkanı seçme şeklinde bir revize düşünülebilir mi? Şu anda böyle bir şey söz konusu değil. Bizdeki yapıda ittifaklar oluşturuldu. Bu ittifaklar oluştuğu için belediye başkanlıklarında yüzde 50 artı 1 söz konusu olmuyor. Burada en fazla oyu alan seçimi kazanmış oluyor. Bizim şu anda gündemimizde böyle bir şey yok. Belki bu konuda geçmişe yönelik bazı değerlendirmeler yapılabilir. Bu konuda ittifakların oluşumu bundan sonraki süreçte nasıl olur; belki bunun üzerine değerlendirmeler yapılabilir ama bu tabi her partinin masaya yatırıp üzerine çalışacağı konulardır. Soru: Sistemde revizyona ihtiyaç var mı? "Sayın Bahçeli ile bir değerlendirme yaparız" Yeni yönetim sistemiyle ilgili çeşitli bilgilerin, yaptığımız istişarelerde ortaya çıkacak düşüncelerin analizini yapmak suretiyle böyle bir şey varsa biz de ileri süreriz. En azından Cumhur İttifakındaki ortağımız Sayın Bahçeli ile bir değerlendirme yaparız. Diğerleri aynı şekilde böyle bir değerlendirmeye girerler mi girmezler mi bilemiyorum. Buna göre de adımlar atabiliriz. Soru: Ali Babacan partinizden istifa etti. Ali Babacan sizinle istifa etmeden önce görüşme yaptı mı? Ali Babacan’ın kuracaği parti sizi nasıl etkiler, etkiler mi? Benimle randevu talebi neticesinde bir görüşmesi oldu. Bu görüşmesinde de kendisi “Şu seçimden sonra istifamı vereceğim. Çünkü partiye karşı olan aidiyet duygularımı kaybetmeye başladım” dedi. “Nedir aidiyet duygularınızı kaybetme gerekçeleriniz?” deyince de “Ülkedeki ekonomik durumlar gibi şeyler söyledi. Şu an tabi istifa mektubunu görmediğim için bilemiyorum ama bana da o gün bir mektup vermişti. O mektuptaki metin bu. İşte “Kurucu üyesi olduğum AK Parti’den bu safhada aidiyet duygularımın kaybolmaya başladığını görüyorum ve bundan dolayı da ayrılma kararı veriyorum” şeklindeydi. Tabi kendisiyle bir çok şey konuştuk. Birçok insanla görüştüklerini, çeşitli görüşmelerle bazı adımlar attıklarını anlattı. "Davada gidilmez terk edilmez, sonuna kadar hizmet söz konusudur" Ben kendisine “Parti mi kuracaksınız?” dedim. “Şu anda düşünmüyoruz ama bir platform olarak çalışıyoruz” dedi. Dedim ki ‘Bak Ali Bey, eğer senin bu kabineye katkı verme noktasında yaptığınız çalışmalar varsa, vereceğiz bilgiler varsa biz bunlardan istifade ederiz. Malum ben sana partide danışmanlık teklif ettim, kabul etmedin.” Daha ileri gidiyorum; Özbekistan Başkanı benden orada devletin yapılanmasında eleman istedi. Ali Bey’i teklif ettim. Kendisine de söyledim. Maalesef oraya da evet demedi. Bizim dava arkadaşlığımızda bir şey var. Dava terk edilmez. Burada sonuna kadar hizmet söz konusudur. Ali Bey, AK Parti içinde belki de Türkiye’de en genç yaşta bakanlık görevlerine gelen birisidir. Ondan sonraki her dönemde de kendisini bakan yaptık. Anlaştığımız anlaşamadığımız birçok konu olmuştur. Bunlardan en önemlisi de faiz meselesidir. Faiz konusunda hiçbir zaman anlaşamadık kendisiyle. Çünkü faizin bizden ne denli götürüsü olduğunu hep kendilerine söylemişimdir. Uyulduğu zaman enflasyon nerelere kadar inmiştir. 4,6’ya kadar faiz düştü. Enflasyon da 7 civarındaydı. Hatırlayın ondan sonra bize hemen ciddi darbe olayı yapıldı. Bu darbe olayında da bir anda Taksim Gezi olaylarını yaşadık ve faizde, enflasyonda çift haneli rakamlara çıkmış olduk. Burada arkadaşlarımızın duruşları ciddi sıkıntılar oluşturdu. Bu sıkıntıları ben yaşadım, milletimiz yaşadı. Dolayısıyla da ilanihaye bu insanlar burada kalacak diye bir şey yok. Aynı şekilde Başbakanlık koltuğuna gelip oturan arkadaşlarımızın nereden nereye nasıl geldikleri malum. Cumhurbaşkanlığı makamına gelip oturanların nereden nereye nasıl geldikleri malum. Bütün bunlarla beraber, yola çıkarken her şey iyi, güzel ama Cumhurbaşkanlığı makamından ayrıldıktan sonra mensubu olduğu partisine üye dahi olmamıştır. "Bu ümmeti parçalamaya hakkınız yok" Şimdi Ali Bey de hemen rahatlıkla istifasını vermiştir, hayırlısı olsun. Partimizden bu şekilde ayrılanlar daha önce de olmuştu. Hatta grup kuracak milletvekiliyle ayrılanlar olmuştu. Bu isimler kimlerdi diye sorsam acaba hatırlar mısınız? 17-18 kişi başkalarını da kattılar ve grubu kurdular. Olsa olsa bir Erkan Bey’i hatırlarsınız ama diğerlerini herhalde hatırlamazsınız. Aynı şekilde ondan sonra da yine ayrılanlar oldu. Mesela bir tanesi şu anda Sayın Kılıçdaroğlu ile beraber. Çok büyük bir aşkla ayrılmıştı, partisini kurmuştu. O da ayrıldı ama yürümedi, tutmadı. Bir başkası daha yine aynı şekilde ayrıldı, o da tutmadı. En sonunda tutmayınca Ordu’dan belediye başkanı adayı oldu. Ama Ordu’da bizim aday yaptığımız Hilmi Bey açık ara belediye başkanlığını aldı. Şimdi bu gerçekler ortada. Şunu çok ve açık samimi söylüyorum; bizim partimizin oturmuş, yerleşmiş bir altyapısı var. Ben Ali Bey’in kendisine de söyledim; “Yolunuz yolunuzdur eyvallah ama şunu unutmayın ki bu ümmeti parçalamaya hakkınız yok. Siz bunu yapıyorsunuz. Bunun parçalanmasıyla da bir yere gidemeyeceksiniz” dedim. Şunu da söyledim, “Fazla da geç kalmayın” dedim. Bir an önce kursun ki daha seçime dört sene var. Soru: Babacan, Davutoğlu ve Gül'e kırgınlığınız var mı? Bunlara kırgınlık olmayacak da kime olacak? (Kaç senedir kırgınsınız?) Bu tür yaklaşımların olmasıyla başlayan bir süreç… Ama biz baldıran zehrini içerek hep sabrettik ve aleyhte herhangi bir şey konuşmadık. Cumhurbaşkanlığı seçimleri oldu. Bakın şu son belediye başkanlığı seçiminde İstanbul’da olanlar çıkıp da Binali Bey’le ilgili bir tane olumlu ifade kullanmadılar. Siz nefsinizle bir muhasebe yapın. “Bu kim? Benim arkadaşım. Bununla ilgili bir ufak ifade kullanmayayım mı? Daha önce yine mesela referandumda bakıyorsunuz hayır oyu kullandılar. Ama biz bir şey konuştuk mu? Konuşmadık. Herkesin yaptığı yanına. Başka hiçbir şey yok. Soru: MKYK toplantısı var, parti yönetiminde bir değişiklik için olağanüstü kongre kararı çıkar mı? "Sipariş üzerine kongre yapılmaz" Asla böyle bir şey söz konusu değil. Sipariş üzerine kongre yapılmaz. Olağanüstü kongreye gidecek şartların oluşması lazım. Bizim böyle bir kongreye gitmemiz için önce ilçe kongrelerinden başlarız, il kongreleri yaparız, ardından da büyük kongreye gideriz. Soru: Binali Bey ile ilgili bir tasarrufunuz olacak mı? "Binali Bey dava arkadaşım, kenarda bırakmak gibi bir şey düşünülemez" Binali bey benim yol arkadaşım, dava arkadaşım. Nerede, nasıl değerlendirme hususu olacaksa bunların da yapı içindeki gelişmelere bakarak değerlendirmeleri yaparız. Ama benim bir dava ve yol arkadaşım olarak bu denli yetişmiş, kaliteli bir arkadaşımızı tabi ki kenarda bırakmak gibi bir şey düşünülemez. Soru: Geçtiğimiz günlerde Reyhanlı‘da bir patlama meydana geldi, bir örgüt bağlantısı tespit edildi mi? Bizimle paylaşabileceğiniz herhangi bir bilgi var mı? Reyhanlı olayında boyutları itibarıyla bir defa o üç kişinin ölüm olayı var. Daha sonra bunun takibinde de bazı gelişmeler oldu. Hatta ardından Mihraç Ural olayı oldu. Bütün bu gelişmelerle birlikte yeni bir gelişme daha var. Dolayısıyla gerek Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığımız gerek Silahlı Kuvvetlerimiz şu anda yakın süreç içerisinde bu olayların takibini yapıyor. İyice açıklığa kavuştuktan sonra bunları konuşmamız daha isabetli olacaktır diye düşünüyorum. Soru: Merkez Bankasında görev değişimi geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Süreçle ilgili çok fazla bilgi sahibi değiliz. Süreçle ilgili siz bize neler söylemek istersiniz? Bir de kısa dönemde ekonomiye dair yeni atılacak adımlar ile ilgili paylaşacağınız bilgiler olur mu? "Başkan’ın kendine has tasarruflarıyla ağır bedeller ödendi" Merkez Bankası ile ilgili attığımız adım yeni yönetim sisteminin cumhurbaşkanına vermiş olduğu bir yetkinin neticesidir. Çünkü Merkez Bankası Başkanı daha önce layüseldi, hiçbir şey soramazsınız, istediği gibi adım atar. Şimdi burada da yapı içerisinde Sayın Başkan'ın kendine has birçok tasarrufu olmuştur ve bu tasarruflar neticesinde de maalesef ağır bedeller ödendi. "Değişikliğe gitmenin faydalı olacağına inandık" Bu artık bir yere kadar katlanılabilirdi, çekilmez oldu ve ondan sonra da bunu başta Hazine ve Maliye Bakanım olmak üzere arkadaşlarımızla değerlendirmemizi yaptık ve bu değerlendirmeyi yaptıktan sonra da burada bir değişikliğe gitmenin faydalı olacağına inandık ve yine Merkez Bankasına yabancı olmayan, orada başkanvekili konumunda olan bir arkadaşımızı sektörün içerisinde olan, finans sektöründe olan bir arkadaşımızı bu göreve getirmiş olduk. "Piyasalara güven vermedi, piyasalarla iletişimi iyi değildi" Tabi Merkez Bankası özellikle de ekonominin finans ayağında en önemli kilit. Orayı tamamıyla biz revize edemezsek, orayı sağlam temellere bağlayamazsak orada ciddi sıkıntıları yaşamayla karşı karşıya kalabiliriz. İşte mali istikrar diyoruz, finans noktasındaki atılacak adımlardaki kararlılık diyoruz. Bütün bunlarla en önemli adım tabi para politikası meselesi. Para politikası noktasında hep Para Politikası Kurulu toplandığı zaman “Acaba buradan bu defa ne çıkacak?” Bir diğer taraftan ayda bir toplanan Para Politikası Kurulu, beyefendinin zamanında biliyorsunuz senede 10 aya indirildi. Tabi bütün bunlar da niçin? Bunlar bize sorularak değil kendi kendine yapılmış şeyler. Bütün bunların yanında bir başka adım daha atıldı. Başkan yardımcılıkları yetmiyormuş gibi bir de genel direktörlükler adı altında direktörlükler oluşturuldu. En önemlisi piyasalara güven vermedi. Piyasalarla iletişimi iyi değildi. Tabi bunların hepsi oralarda başka sıkıntıları da meydana getirdi. Bundan dolayı artık böyle bir değişime gidilmesinin ülke ekonomisi için hayırlı olacağına inandık ve bu adımı attık. Read the full article
0 notes
Text
Dünyayı endişelendiren gelişme! ABD, Rusya ve Avrupa Birliği'nde acil toplantılar - Gerçek Gündem
ABD, Rusya ve Avrupa Birliği’nde eş zamanlı olarak yaşanan acil toplantı hareketliliği endişelere neden oldu. ABD, Rusya ve Avrupa Birliği’nde eşzamanlı yaşanan olağandışı hareketlilik sosyal medyada merak konusu oldu. İlk olarak ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Beyaz Saray'a acil olarak çağrıldı. Pence'in New Hampshire eyaletine bağlı Manchester kentinde bir programı vardı. Rus denizaltısında yangın: Çok sayıda ölü var İddiaya göre; Pence'in uçağı acil durum gerekçesiyle havada dönerek başkent Washington'a hareket etti. Pence'in Beyaz Saray'a dönüşü ilk olarak 'acil durum' olarak tanımlansa da, daha sonra yetkililer durumun 'acil' olmadığı yönünde açıklamalar yaptı. Beyaz Saray'dan Donald Trump'ın sağlık durumu hakkında açıklama Pence'in sözcüsü Alyssa Farah tarafından yapılan açıklamada, "Başkan Yardımcısı'nın Washington'da kalmasını gerektiren bir şeyler oldu. Alarm vermek için bir neden yok. New Hampshire'a yapacağı ziyareti yeniden planlamak için sabırsızlanıyor" ifadelerini kullandı. New Hampshire'da Pence'i bekleyen kalabalığa yapılan duyuruda ise Başkan Yardımcısı'nın uçağının bir 'acil durum çağrısı' nedeniyle geri dönüş yaptığı belirtilmişti. Ancak daha sonra Pence'in sözcüsü tarafından yapılan açıklamada, Pence'in uçağının Washington'dan hiç ayrılmadığı ifade edildi. PUTIN DE TÜM PROGRAMINI İPTAL ETTİ Pence'in Beyaz Saray'a çağrılmasından kısa bir süre önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin gün içerisindeki bütün programlarını iptal ederek Savunma Bakanı Şoygu ile bir görüşme planlamıştı. Rus basını görüşmenin 14 denizcinin öldüğü denizaltı yangını ile ilgili olduğunu belirtirken, görüşmenin içeriğine ilişkin Kremlin'den resmi bir açıklama yapılmadı. PUTİN DENİZALTI KAZASI İÇİN SORUŞTURMA EMRİ VERDİ Bu gelişmeyle hemen hemen aynı zamanlarda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, planlanan programını iptal ederek, Savunma Bakanı Sergey Şoygu'yu acil toplantıya çağırdı. İkili arasındaki toplantının Rus denizaltısında çıkan yangın sonrası 14 Rus askerinin hayatını kaybetmesiyle ilgili olduğu ortaya çıktı. Toplantıdan edinilen bilgilere göre, Putin denizaltı kazasıya ilgili soruşturma emri verdi. Nükleer denizaltıda herhangi bir radyasyon sızıntısının yaşanmadığı belirtildi. AB’DE ACİL GÜVENLİK TOPLANTISI PLANLIYOR Akabinde Avrupa Birliği içinde bir güvenlik toplantısı gerçekleştirileceği öne sürüldü. Ancak bahsi geçen bazı birimlerin AB içinde bulunmayışı bu iddiaya yönelik kuşku doğuruyor. Avrupa Konsey Başkanı Donald Tusk’ın Twitter’dan bir saat önce yaptığı “Gittikçe daha çok yaklaşıyor…”paylaşımı ise kafaları daha çok karıştırdı. Avrupa Birliği yeni liderini seçti Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi'nin de acil olarak toplandığı iddialar arasında yer aldı. NÜKLEER SIZINTI İDDİALARI Rus basınından RBC, denizaltının nükleer motorlu olduğu iddiasını ortaya atmıştı ancak konuyla ilgili resmi bir açıklama yapılmadı. NORVEÇ'TEN RUS DENİZALTISI HAKKINDA AÇIKLAMA Sosyal medyada yayılan nükleer sızıntı iddialarının ardından, Norveç Radyasyon ve Nükleer Güvenlik Kurumu'ndan bir açıklama yapıldı. Açıklamada, Rus denizaltı kazasının yaşandığı bölgede yüksek seviyede radyasyon gözlenmediği, Rus meslektaşlarının olayın bir gaz patlaması olduğu yönünde bilgi verdikleri ifade edildi. KAYNAK HABER SİTESİ Read the full article
0 notes
Text
Şişli “Şeref Bayrağı”nı göndere çekti
Şişli “Şeref Bayrağı”nı göndere çekti
Şişli Belediyesi Avrupa’nın en prestijli ödüllerinden biri olan “Şeref Bayrağı”nı görkemli bir törenle göndere çekti. CHP Milletvekilleri, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türk Grubu Üyeleri, Başkonsoloslar ve AB temsilcilerinin katıldığı törende Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin ödülü Avrupa Konsey Parlamenteri ve CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke’den teslim aldı.
Şişli Belediyesi,…
View On WordPress
0 notes
Text
Euro dolar karşısında güç kazanmaya devam edecek mi?
Avrupa bahar aylarında koronavirüs pandemisinin merkezi haline geldikten sonra oluşan panik ortamı, salgının yayılmasını önlemek amacıyla alınan tedbirler ve ekonomilerin kapanması Euro Bölgesi’nde sosyal ve ekonomik bir tahribat yarattı. Euro Bölgesi pandemi öncesinde de birtakım yapısal problemlerle başa çıkmaya çalışıyordu. 2000’li yılların başındaki Birleşik Avrupa hayali gerek siyasi gerek ekonomik problemlerin gölgesinde kaldı. Mülteci akını, Brexit, yaşlanan nüfus, üye ülkeler içerisindeki ayrışmalar, yüksek borçluluk oranları ve mali problemler yaşlı kıtanın pesimist bir havaya bürünmesine neden oldu. Geçtiğimiz aylarda telekonferans yoluyla görüşen Merkel ve Macron yeni bir teşvik paketi için harekete geçti. Fransa ve Almanya koronavirüs pandemisinden en ağır etkilenen Avrupa Birliği ülkelerine hibe ödemeleri için 500 milyar Euro ve toplamda 750 milyar Euro tutarında yardım paketi konusunda kısmen anlaşma sağladı. AB Konsey başkanlığını devralmaya hazırlanan Merkel, herkesin kurtarma paketinin fark yaratacak şekilde tasarlanması gerektiğini bildiğini, zamana karşı yarıştıklarını, Temmuz ayında bir anlaşma olmasının iyi olacağını ifade etti. Merkel AB Liderler Zirvesi’ne AB bütçesi ve kurtarma fonu konusunda anlaşmaya varma isteğiyle gideceğini ve bunun için yoğun bir şekilde çalışacağını belirtti. “Bu yaz bir anlaşma olması lazım. Başka bir seçenek düşünemiyorum.” değerlendirmesinde bulundu. Avrupa Konseyi 17 ve 18 Temmuz tarihinde Covid-19 salgınının Avrupa ekonomisi üzerinde yarattığı ekonomik ve sosyal tahribatı minimuma indirebilmek için yeni bir kurtarma paketi için Brüksel’de bir araya gelecek. Pandemi nedeniyle işini kaybeden çalışanlara, işletmelere ve hükümetlere yardım eli uzatılması planlanıyor. Avrupa Birliği için var olmanın yolu bir olmaktan geçiyor.
Son dönemde açıklanan PMI verileri Avrupa ekonomisinin beklenenden hızlı bir şekilde toparlanmaya devam ettiğini ortaya koysa da ECB Başkanı Lagarde’ın açıklamaları toparlanmadan ziyade ekonomide dönüşüm olacağına işaret ediyor. ABD ekonomisinde ise yükselişe geçen vaka sayılarına rağmen pozitif bir hava var. İstihdam verilerindeki artış ABD ekonomisindeki toparlanmayı teyit ediyor. Geçtiğimiz hafta açıklanan ISM İmalat verisi son 13 ayın en hızlı yükselişini gösterdi. Powell verinin umut verici olduğunu ifade etse de istihdam piyasasındaki tam manada toparlanmanın zaman alabileceğinin altını çizdi.
ECB’nin likidite desteğinin etkileri olumlu olsa da koronavirüs salgınında ikinci dalga endişeleri ek mali desteğe olan ihtiyacı da artırıyor. Euro Dolar paritesi Almanya ve Fransa arasındaki görüşmeler sırasında iyimser beklentilerin etkisiyle 1.14 seviyelerini test etmişti. Sonrasında somut bir gelişme olmaması nedeniyle tekrardan 1.11 seviyelerine yöneldi. Euro Dolar paritesi oldukça geniş bir bant içerisinde hareket ediyor. Bunda haber akışına bağlı olarak değişen risk algısının payı oldukça fazla. Güvenli varlık talebinden destek bulan Dolar, iyimser beklentilerin artışa geçmesiyle birlikte değer kaybederken, terazi Euro’nun lehine dönüyor. Risk iştahı yeni haftada gelen makroekonomik verilerin etkisinde olumlu seyrediyor. ABD’de işsizlik oranı üst üste ikinci ayda da düşerken, tarım dışı istihdam verisinin 4.8 milyon ile beklentilerden iyi gelmesi ekonomideki hızlı toparlanmaya işaret ediyor.
Teknik açıdan incelendiğinde Euro’nun önemli bir trend değişimini ifade eden “golden cross” sinyalini tamamladığı Grafik 1’de görülebiliyor. Makroekonomik ve siyasi açıdan incelendiğinde ise teknik açıdan alım sinyali veren Euro Dolar paritesi için teşvik paketi önemli bir katalizör olacak. Bu süreçte Dolar endeksi de yükselme konusunda çok istekli bir görünüm sergileyemiyor. Dolar endeksi 97 seviyelerinde sıkışırken, paketin onaylanması durumunda Euro’nun global bazda güç kazanması ve 50 aylık ortalama olan 1.14 seviyelerine yönelmesi beklenebilir. 22 günlük ortalama olan 1.1225 seviyelerin üzerinde kalıcılığın sağlanması durumunda ise 1.1385 seviyeleri gündeme gelecektir. Geri çekilmelerde ise 1.1225 ve 1.1165 seviyeleri takip edilebilir. 2008 yılından bugüne oluşan trend, Euro’nun orta ve uzun vadede 1.15-1.17 seviyelerine doğru güç kazanabileceğine işaret ediyor.
Kaynak Alan Yatırım Hibya Haber Ajansı
Hibya Haber Ajansı
The post Euro dolar karşısında güç kazanmaya devam edecek mi? appeared first on Kamu365 | Dünya Gündemi.
from WordPress https://ift.tt/3e49MLt via IFTTT
0 notes
Link
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile AB liderleri arasında dün gerçekleşen kritik görüşme Avrupa'nın gündemine oturdu. Görüşmede Erdoğan'ın yanına AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’in yerine AB Konsey Başkanı'nın oturtulması tartışma yarattı. Bild,
0 notes