Henüz daha vakit erken,dolaş güzel sende gez,Tat zevkini bu hayatın, giden gün geri gelmez.Bülbüller şarkı söyler, güller ise naz bilmez, Zannetme ki aşk ateşi,nihayetsiz hiç sönmez.Dolsun gönlün aşk ile, güzelliğin bitmeden,Sevdiğine sıkı sarıl, bir kenara itmeden.Seneler merhametsiz, takvim kopup bitmeden,Bil hayatın değerini, gençlik elden gitmeden.Anlamadan bitecek, hayatının en güzelim yılları,
Ne bir gül kalacak, ne papatya, ne gelincik alları.Buruk bir mutluluk kalacak, çözebilsen sırları,Mümkün değil çiçek açmaz, kırık bahar dalları.
Sonra vakit çabuk geçer, kullan bu imkanını.İhtiyarlık bir başlar ki… unutursun adını,Kimse kalmaz etrafında, duymazlar feryadını.
Hayatını iyi yaşa, feda et sen…malları,Sakın boşa geçirme, bu muhteşem yılları. Yaşa aşkın en güzelini kır zincirlerini, Bir gün bembeyaz olunca ,saçının tüm kılları,
Zannetme ki çiçek açar, kırık bahar dalları.
Gelmedin be birtanem. Gelmedin yine. Bugün doğum günündü oysa ben gelirsin sandım. Fazla mı aptalım ben? Yoksa unuttun mu bizi birtanem? Yaşıyor musun, bunu bilsem yeter. Çünkü ben artık iyi düşünemiyorum. Sesler beynimi ele geçiriyor, yalnızlık ruhumu çevreliyor. İhtiyacım var sana birtanem, çok ihtiyacım var. Yokluğunla sınamayı kes artık nolur. Yetmez mi bu kadar şaka? Gel artık, gel sarıl bana. Yemin ederim bütün kırgınlıklarım geçer. Yokluğun çok koyuyor bana. Mesajları okuyorum, ağlamaktan gözlerim şişiyor ama sen gelmiyorsun. Gelip sarılmıyorsun bana, sen sarılmayınca geçmiyor hiçbir şey. Kimse kalmadı, yapayalnız hissediyorum. Sandığın kadar güçlü olmadığımı fark ettim, sen yokken çok şey oldu. Yetişemedin yine (: ama olsun. Seni çok özledim, geldiğin zaman sımsıkı sar kollarını bana lütfen.
Acıyan yerlerini öpecek biri varsa hayatında…Önemli olmaz düştüğün yerler, atıldığın kuyular,aldığın yaralar,yalan çıkan bildiğin tüm doğrular…İşittiğin tüm kötü sözlerin yeri bile çabuk iyileşir o zaman…Nasihat etmeden,küçümsemeden dinleyen,anlatırken bile geçecekmiş gibi gelen,ateş sıcaklığında bakışlarıyla içini ısıtan…İstediği kalıplara uymasan da seni sevmekten vazgeçmeyen biri varsa eğer…Korkma incinmekten…Bırak sıyrıklar olsun dizlerinde…Öper ve geçer...
BEN EYLÜL SEN HAZİRAN
Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgar
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar
Neydi o bir zamanlar, o delişmenlikler neydi, kadere boyun eğmişliğim
bu acıdan korlaşan yürek, kurumuş nehir gözyaşım, Önümdeki diz boyu karanlıklar da ne ardımdaki köz yığını
Beni kötü yakaladın
Gamlı, yıkık eylül sonuma
Bir ilk yaz tazeliği getirdin
Masmavi göğünle
Cana can katan güneşinle
Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime
Çiçekler açtı dokunduğun
Çimler büyüdü yürüdüğün
Ve güller katmer oldu güldüğün yerde
Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi
Oldurduğun yemişlerin ağırlığından
Dallarım yere değiyor
Güneşi batmadan saçlarının
Bir dolunay doğuyor bakışlarından
Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma
Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık
Başım dönüyor, of başım dönüyor yaşamaktan
Ölebilirim artık
Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma
Baksana; parmak uçlarım ateş
Lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe
Benimle uyu, benimle uyan
Birlikte varalım on üçüncü aylara..
Acıyan yerlerini öpecek biri varsa hayatında…Önemli olmaz düştüğün yerler, atıldığın kuyular,aldığın yaralar,yalan çıkan bildiğin tüm doğrular…İşittiğin tüm kötü sözlerin yeri bile çabuk iyileşir o zaman…Nasihat etmeden,küçümsemeden dinleyen,anlatırken bile geçecekmiş gibi gelen,yuva sıcaklığında bakışlarıyla içini ısıtan…İstediği kalıplara uymasan da seni sevmekten vazgeçmeyen biri varsa eğer…Korkma incinmekten…Bırak sıyrıklar olsun dizlerinde…Öper ve geçer...
BEN EYLÜL SEN HAZİRAN
Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgar
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar
Neydi o bir zamanlar
Sevmişliğim, sevilmişliğim
O heyheyler, o delişmenlikler neydi
Ne bu kadere boyun eğmişliğim
Ne bu acıdan korlaşan yürek
Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım
Önümdeki diz boyu karanlıklar da ne
Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım
Beni kötü yakaladın haziran
Gamlı, yıkık eylül sonuma
Bir ilk yaz tazeliği getirdin
Masmavi göğünle
Cana can katan güneşinle
Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime
Çiçekler açtı dokunduğun
Çimler büyüdü yürüdüğün
Ve güller katmer oldu güldüğün yerde
Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi
Oldurduğun yemişlerin ağırlığından
Dallarım yere değiyor
Güneşi batmadan saçlarının
Bir dolunay doğuyor bakışlarından
Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma
Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık
Başım dönüyor, of başım dönüyor yaşamaktan
Ölebilirim artık
Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma
Baksana; parmak uçlarım ateş
Lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe
Benimle uyu, benimle uyan
Birlikte varalım on üçüncü aylara..
Acıyan yerlerini öpecek biri varsa hayatında…Önemli olmaz düştüğün yerler, atıldığın kuyular,aldığın yaralar,yalan çıkan bildiğin tüm doğrular…İşittiğin tüm kötü sözlerin yeri bile çabuk iyileşir o zaman…Nasihat etmeden,küçümsemeden dinleyen,anlatırken bile geçecekmiş gibi gelen,yuva sıcaklığında bakışlarıyla içini ısıtan…İstediği kalıplara uymasan da seni sevmekten vazgeçmeyen biri varsa eğer…Korkma incinmekten…Bırak sıyrıklar olsun dizlerinde…Öper ve geçer...
BEN EYLÜL SEN HAZİRAN
Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgar
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar
Neydi o bir zamanlar
Sevmişliğim, sevilmişliğim
O heyheyler, o delişmenlikler neydi
Ne bu kadere boyun eğmişliğim
Ne bu acıdan korlaşan yürek
Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım
Önümdeki diz boyu karanlıklar da ne
Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım
Beni kötü yakaladın haziran
Gamlı, yıkık eylül sonuma
Bir ilk yaz tazeliği getirdin
Masmavi göğünle
Cana can katan güneşinle
Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime
Çiçekler açtı dokunduğun
Çimler büyüdü yürüdüğün
Ve güller katmer oldu güldüğün yerde
Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi
Oldurduğun yemişlerin ağırlığından
Dallarım yere değiyor
Güneşi batmadan saçlarının
Bir dolunay doğuyor bakışlarından
Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma
Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık
Başım dönüyor, of başım dönüyor yaşamaktan
Ölebilirim artık
Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma
Baksana; parmak uçlarım ateş
Lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe
Benimle uyu, benimle uyan
Birlikte varalım on üçüncü aylara..
Seviyorum.
Onu o kadar çok seviyorum ki ne kadar yazsam da ne kadar anlatmaya çalışsamda yetmez. Ne aşk üzerine yazılmış bir şarkının sözleri, ne de up uzun sayfalar dolusu koca bir kitap.
Yetmez işte, yetmiyor. Sarılmam gerek
Henüz varamadım kokusunu içime çekmenin hazzına.
Yine de diyorum ki hayat bize bazen öyle güzel şanslar veriyor ki. Bizden bir şeyler de götürse, hiçbir zaman güldürmese de bir yerden mutlu ediyor işte. Hayatı ben onu tanıdıktan sonra sevmeye başladım bunu itiraf etmeliyim.
Ahhh ahhh…
Tebessümünde insan huzur bulur mu böylesine delice? O ses tonu, en güzel şarkıları kapattırır. Dinletir kendini göz kapaklarımı indirip derin düşlere daldırarak.
O adam öylesine güzel ki, hayal kurmayı da biliyor. Üstelik hayallerimiz hep iki kişilik. Öylesine güzel bir ruhu var ki ve kadını olmak o kadar güzel ki o ruhun...
Seviyorum sevgili şair. Yazsana hadi. Hangi şiire sığdıracaksın bu hisleri? Peki ya siz? Siz çizsenize sayın ressam. Hangi tabloda harmanlayıp resmedeceksiniz hayallerimi? Söylesenize sevgili müzisyenlerim. Bir notaya bir besteye sığar mı kalbimdekiler? Sığmaz.
Siz sığdıramazsınız. Vereceksiniz bana kalemi ben yazacağım. Vereceksiniz bana tabloları ben çizeceğim. Vereceksiniz bana enstrümanları ben çalacağım bu aşkın şarkısını. Siz bilmezsiniz.
O benim limanlarım. O benim okyanuslarım o benim fenerlerim.
Ve bu kadın o limanları da o okyanusları da o fenerleri de çok seviyor.
O benim cennetim.
O adam benim...💕 Diyecekmisin
1 note
·
View note