Tumgik
#Tarihe Yolculuk
bigcollections · 9 months
Text
KADİKOYANTİKAALANYERLER - PRO+
Tumblr media
Kadıköy Antika Alan Yerler: Edebiyatın İzinde İkinci El Kitaplar Edebiyat tutkunları, nostaljiye özlem duyanlar ve kitap dostları, Kadıköy Antika Alan Yerler'i keşfedin! Sadece bir kitap alanlar satış noktası değil, aynı zamanda edebiyatın büyülü dünyasına kapı aralayan bir deneyim yaşatan bu yer, ikinci el kitap alanlar için bir cennet. Edebiyatın İzinde İkinci El Kitaplar: Geniş Koleksiyon: Kadıköy Antika Alan Yerler, geniş bir koleksiyon sunarak farklı dönemlere ait ikinci el kitapları bir araya getirir. Eski kitaplar alanlar seçeneği ile, nadir bulunan eserler ve klasikler, bu adresin raflarında sizi bekliyor. Edebiyatın Değerleri: Her kitap, kendi içinde bir hikaye barındırır. Kadıköy Antika Alan Yerler, eski kitapların değerini bilir ve bu değeri koruyarak kitapseverlere sunar. Antika kitaplar arasında dolaşırken, unutulmaya yüz tutmuş eserlerle karşılaşabilirsiniz. Kitap Alanlar ve Satanlar: Eğer siz de kitaplarınızı paylaşmak ve yeni kitaplar edinmek istiyorsanız, Kadıköy Antika Alan Yerler'i ziyaret edebilirsiniz. İkinci el kitap alanlar yerler için uygun bir alışveriş ve takas platformu sunar. Nostaljik Atmosfer: Kitapseverler için önemli olan sadece kitapların içeriği değil, aynı zamanda kitapların bulunduğu atmosferdir. Kadıköy Antika Alan Yerler, nostaljik bir atmosfer sunarak sizi geçmişe götürür. Kadıköy Antika Alan Yerler ile Kitap Dünyasına Yolculuk: Unutulmaz Anılar: Her kitap, okuyucusuna unutulmaz anılar yaşatır. Kadıköy Antika Alan Yerler, eski kitaplar aracılığıyla geçmişe bir yolculuk yapmanızı sağlar. Koleksiyonerler İçin Fırsat: Nadir bulunan eserleri arayan koleksiyonerler için Kadıköy Antika Alan Yerler, önemli bir fırsat sunar. Eserler arasında gezinirken, koleksiyonunuzu zenginleştirecek pek çok özel baskıya ulaşabilirsiniz. Edebiyatın Zenginliği: Kadıköy Antika Alan Yerler, edebiyatın zenginliğini keşfetmek isteyen herkesi bekliyor. Klasiklerden modern eserlere, şiir kitaplarından tarih kitaplarına kadar geniş bir yelpazede seçenek sunar. Kadıköy Antika Alan Yerler'i ziyaret edin, kitap kokulu bir dünyada gezinin ve edebiyatın büyüsüne kapılın. Kadıköy Antika Alan Yerler ile kitap alım satım hizmetlerinin büyülü dünyasında keşfe çıkın!
1K notes · View notes
izmirmuhtari · 2 months
Text
Tumblr media
İzmir’in Gizli Cennetleri: İzmir Muhtarı
İzmir, Türkiye’nin batısında, denizin ve tarihin buluştuğu nadide bir şehir. Yüzünüzü güneşe döndüğünüzde, Ege'nin hafif rüzgarıyla ferahlatan İzmir’de gezilecek yerler listesi yaparken, bu şehirde keşfedilecek birçok gizli köşe olduğunu göreceksiniz. İzmir Muhtarı olarak şehir hakkında her şeyi bilmek isterseniz, doğru yerdesiniz. Hem tarihi hem modern yüzleriyle İzmir, ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. İşte İzmir'de gezilecek en güzel yerler!
İzmir’de Görülmesi Gereken 10 Yer
1. Konak Meydanı ve Saat Kulesi
İzmir’in kalbinde yer alan Konak Meydanı, şehrin simgelerinden biri olan Saat Kulesi’ne ev sahipliği yapıyor. 1901 yılında inşa edilen bu tarihi kule, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinden kalan nadide yapılar arasında yer alıyor. Saat Kulesi'nin etrafındaki meydan, şehir hayatının tam merkezinde, alışveriş yapmak veya sadece yürüyüş yapmak için ideal bir yer.
2. Alsancak: İzmir’in Enerjik Semti
Alsancak, İzmir’in en canlı ve enerjik semtlerinden biri. Kafeler, restoranlar ve butiklerle dolu bu semt, özellikle akşamları hareketleniyor. Alsancak’ta dolaşırken, şehrin modern yüzünü yakından görebilirsiniz. Ayrıca, sahil boyunca yürüyüş yapmak da oldukça keyifli!
3. Kordonboyu: Denizle Buluşma Noktası
İzmir’in en güzel yürüyüş rotalarından biri olan Kordonboyu, denizle buluştuğunuz bir yerdir. Özellikle gün batımında, İzmir Körfezi’ne karşı yürüyüş yapmak muazzam bir deneyim sunar. Kordonboyu boyunca, denizin ve şehrin güzel manzarasına karşı oturabileceğiniz pek çok kafe bulabilirsiniz.
4. Kadifekale: Tarihin Göbeğinde
Kadifekale, İzmir’in tarihini keşfetmek isteyenler için mükemmel bir noktadır. Şehrin merkezine hakim bir tepe üzerinde yer alan bu kale, hem tarih hem de harika bir şehir manzarası sunar. Kadifekale’ye tırmanmak biraz efor gerektirebilir, ancak zirvede sizi bekleyen manzara tüm yorgunluğunuzu alacak.
5. Agora: Tarihin İzleri
İzmir’in antik dönemine ışık tutan Agora, Roma dönemine ait kalıntılarıyla ünlüdür. Şehrin merkezinde bulunan bu antik pazar yeri, hem tarih meraklıları hem de fotoğrafçılar için harika bir mekandır. Agora’yı gezmek, adeta geçmişe bir yolculuk yapmak gibidir.
6. İzmir Arkeoloji Müzesi: Zamanın İzleri
İzmir Arkeoloji Müzesi, bölgenin zengin tarihini sergileyen etkileyici bir müzedir. Burada, antik çağlardan kalma eserler ve heykeller arasında dolaşarak, İzmir ve çevresindeki tarihi buluntuları görebilirsiniz. Müze gezisi, tarih ve kültür tutkunları için keyifli bir deneyim sunar.
7. Şirince: Köyün Şirin Hali
İzmir’in hemen dışında bulunan Şirince, tarihi taş evleri ve kendine özgü atmosferiyle ünlü bir köydür. Şirince’yi ziyaret ederek, tarihi bir köyde yürüyüş yapabilir, yerel şarapları tadabilir ve geleneksel el sanatlarıyla ilgili alışveriş yapabilirsiniz. Şirince, şehir hayatından uzaklaşıp huzuru bulmak isteyenler için ideal bir kaçış noktasıdır.
8. Ephesus: Antik Şehir
İzmir’in yakınlarında yer alan Efes, antik dönemin en önemli şehirlerinden biridir. Artemis Tapınağı, Celsus Kütüphanesi ve Büyük Tiyatro gibi etkileyici yapılarıyla Efes, tarih meraklıları için mükemmel bir destinasyondur. Burayı gezmek, tarih ve arkeolojiye olan ilginizi artırabilir.
9. Karşıyaka: İzmir’in Modern Yüzü
Karşıyaka, İzmir’in modern ve dinamik semtlerinden biridir. Burada alışveriş merkezleri, parklar ve sahil boyunca yürüyüş alanları bulunur. Karşıyaka’yı gezmek, şehirdeki modern yaşamı yakından görmek isteyenler için harika bir fırsattır.
10. Seferihisar: Sakinlik ve Doğa
İzmir’in güneyinde yer alan Seferihisar, sakin bir kıyı kasabasıdır. Doğayla iç içe bir tatil yapmak isteyenler için mükemmel bir yerdir. Seferihisar’da doğa yürüyüşleri yapabilir, temiz plajlarda vakit geçirebilir ve yöresel ürünlerle dolu pazarları ziyaret edebilirsiniz.
İzmir’de Ne Yapılır?
İzmir, ziyaretçilerine sadece gezilecek yerler değil, aynı zamanda çeşitli aktiviteler de sunar. Şehirde yapılabilecek bazı şeyler şunlardır:
Kültürel Etkinliklere Katılmak: İzmir, yıl boyunca birçok kültürel etkinliğe ev sahipliği yapar. Konserler, tiyatro oyunları ve sanat sergileri gibi etkinlikler hakkında bilgi alarak, şehri daha yakından tanıyabilirsiniz.
Yerel Lezzetleri Denemek: İzmir mutfağı, zengin ve lezzetli yemekleriyle ünlüdür. İzmir köfte, kumru ve boyoz gibi yöresel lezzetleri denemeden şehri terk etmeyin.
Sahilde Zaman Geçirmek: İzmir’in sahil şeritleri, denizle buluşmak için ideal alanlardır. Yüzme, güneşlenme veya sadece denizin tadını çıkarma fırsatını kaçırmayın.
Sonuç
İzmir, tarih ve modern yaşamı bir arada sunan, gezilecek ve keşfedilecek birçok yeri olan bir şehir. İzmir Muhtarı olarak, şehirde geçirdiğiniz her anı dolu dolu yaşayabilirsiniz. İzmir’de gezilecek yerler listemizle, şehirdeki en popüler ve gizli güzellikleri keşfetmeye hazır olun. Unutmayın, İzmir sadece bir şehir değil, aynı zamanda bir yaşam tarzıdır!
SSS (Sıkça Sorulan Sorular)
1. İzmir’de en iyi zaman ne zaman gezilir? İzmir’i ziyaret etmek için en ideal dönemler ilkbahar (Mart-Mayıs) ve sonbahar (Eylül-Kasım) aylarıdır. Bu dönemlerde hava genellikle hoş ve turist kalabalığı daha azdır.
2. İzmir’deki en iyi plajlar hangileridir? İzmir’deki en popüler plajlar arasında Cesme Ilıca Plajı, Alaçatı Plajı ve Seferihisar Sığacık Plajı bulunur.
3. Şirince’ye nasıl ulaşabilirim? Şirince, İzmir şehir merkezinden araçla yaklaşık 1 saat uzaklıktadır. İzmir’den Selçuk’a gitmek, ardından Şirince’ye doğru devam etmek en kolay yoldur.
4. İzmir’de alışveriş yapmak için en iyi yerler nerelerdir? Alsancak’taki butik mağazalar, Kemeraltı Çarşısı ve İzmir Optimum Outlet gibi yerler alışveriş yapmak için ideal mekanlardır.
5. İzmir’de gezilecek tarihi yerler nelerdir? İzmir’de gezilecek önemli tarihi yerler arasında Agora, Kadifekale ve Efes Antik Kenti bulunur.
44 notes · View notes
kadim3850 · 8 months
Text
Hayatın bir yarış değil,
her saniyesinin tadı çıkarılması gereken
Bir yolculuk olduğunu aklınızdan çıkarmayın..
Dün tarih oldu yarın sır
Bugünün kıymetini bilelim..
Tumblr media
22 notes · View notes
sillagen · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
16 Ağustos | Çarşamba | 23
14 saatlik yolculuk artı benim evden gelmemi hesap edersek 7 saat ordan 21 saat bu şehri görmek için can attım ya. Hayatımda ilk defa geliyorum. Tarih kitaplarında ve belgesellerde okuduğumdan,dinlediğimden daha başka olacak Allah'ın izniyle. Her şeyi Allah nasip ederse canlı müşahede edeceğim. İçim kıpır kıpır yıllarca hem okuduğum bölümden kaynaklı İstanbul şehrini okuya okuya zaten inanılmaz bir coşku vardı içimde şimdi ise daha başka. Yaklaşık bir hafta kadar rabbim rızkımı buraya tayin etti. Aklımın ucunda hiç yokken bir an ya anne ben paramı ayarladım İstanbul'a gideyim diyerek izin alıp yola çıktım. Onlarda elhamdülillah güvendikleri için izin verdiler. Hatice benden daha tecrübeli bu onun üçüncü gezişi falan ama benim gözleri görseniz şaşkınlık ve mutluluk okunuyor ya. Köyden indim şehire gibi gözlerde bir parlaklıkla etrafı seyrediyorum. Rabbim lezzeti şükür için isteyen kullarından eyle amin demeden kendimi alamıyorum ya. Birde maddi manevi hissi bereketimizi arttır ya rabbi. Bilhassa manevi anlamda tam bir mutmain olalım. Olayım. Annem ise arayıp bak Nur bol bol ayetel kürsü oku kocaman şehir hırlısı ve hırsızı var kendini korumaya al diye bir sürü kez söyledi. Cin ve insin şerrinden Allah'a da sığındım elhamdülillah
34 notes · View notes
gok-han · 1 month
Text
Kahraman Türkler #tarih #destan #history #epic #türk #yolculuk
youtube
2 notes · View notes
musfika-hanim · 1 year
Text
kızımın mezuniyet tarihi belli oldu...
iki gün önce aradı anne çok üzücü ama tarih şu gün dedi, o kadar üzüldüm o kadar üzüldüm ki tahmin edemezsiniz. çünkü tarihi biz izmir'e geçmeden birgün önceye denk geliyordu. cuma mezuniyeti, cumartesi bizim yolculuk.. bileti değiştirme imkanımız olsa da başka sıkıntılar doğacaktı, hem madden hem de ortancam o tarihte bizimle gelemezdi 🥺 izmir'den onun yanına geçip hem mezuniyetine katılacak hem de birkaç gün gezip dolaşacaktık. yurtta kaldığı ilk sene yanına gitmiştik ama kendi evine misafir olamamıştık. özellikle küçük kızçem çok istiyordu ablasının yanına gitmeyi.. şu iki günüm düşünceli geçti ve kızlara dedim ki son bir hafta kalana kadar bilette değişiklik yapmayacağım. bence mezuniyet tarihi değişecek. gelsem ortancam yanımızda olamayacak, burda yalnız kalacak. gitmesem insanın hayatında en fazla kaç kere üniversite mezuniyeti olur ki? çok istiyordum katılmayı..
ve akşama doğru dernekte telefonum çaldı. abla telefonun çalıyor dediler, kim dedim ortanca mı? yok dediler teacher'ın görüntülü arıyor. açtım telefonu büyük kızçemin yüzünde manalı bir gülümseme. dedim tarih mi değişti yoksa, evettttt anneeee dedi. bir çığlık atmışım ki aman Allah'ım 😍 gerçekten çok mutlu oldum, çok şükrettim. rabbim ne büyüksün.
elhamdülillah. binlerce kere hamdu senalar..
32 notes · View notes
ehilal · 3 months
Text
Bugün yazı yazayım diye oturduğum bilgisayarın başından drive klasörlerimde dolanarak zaman öldürüp kalktım. Hedefime ulaşamadım ama zamanda kısa bir yolculuk yaptım.
16 mayıs 2020 isimli bir dosya ile karşılaştım. Düşündüm taşındım. Kendimle küçük bir oyun oynadım. Bir hikaye mi yazmıştım, yoksa anı mı? Önemli bir gündü de zamanla önemini mi yitirmişti, hiç anımsamıyorum. 4 yılı geçmiş. Nerdeydim diye düşündüm, neler olmuştu? Yoksa yazıyı yazdığım gün müydü bu tarih sadece? Oyununda kendimi eyleyip dosyayı açtım. Her zamanki gibi uzun cümleler, bol bol ayrıntı... Bu bir anı evet ve o kadar ayrıntılı bir anı ki yazdıklarımı okurken kalbimde hissettim. O kadar uzak, şu an o kadar yabancı olan o duyguları dün gibi anımsadım. Tabi bu defa üzerine düşünmek yerine gülüp geçerek. Burnuma eski evimin, bir otogarın, bir otel odasının kokusu geldi. Kelimelerin koku hafızasını tetiklemiş olması ne garip. Şimdi yazdıklarımın yerinde yeller esiyor. Kader ağlarını binlerce kez güzel örmüş o hatıranın üzerine. Tek güzel olan eskiye de şimdiye de baktığımda her dönem bir şeylerin beni çokça heyecanlandırabilmesi, duygulandırabilmesi, ayrıntıların her daim benim için önemli olması. Vel nasıl neler olmuş neler bitmiş ben yine bana kalmışım bir de duygularım... Yazmak güzel şey azizim. Kim ne derse desin uzun cümleler, anıları en canlı şekilde bavulumda taşımamı sağlayan güzellikler.
3 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 1 year
Text
Tumblr media
O bir Afrikalı’ydı,
Kongo'lu bir gençti.
Boyu 1.49,
46 kiloydu..
23 yaşında, evli, bir çocukluydu.
Güler yüzlü, hayat dolu bir insandı.
Adı Oto Benga’ydı..
Kendi dilinde manasi “Dost” demekti.
Bir gün nehirde balık avlarken yakaladılar onu. Yakalayan Amerikalı Samuel P. Verner’di. Boynundan ve ayaklarından zincire vuruldu. Yük taşısın diye sadece ellerini özgür bıraktılar.
Kırbaçlar altında saatlerce yol yürüttüler. Sonra onlarca soydaşıyla birlikte bir geminin makina bölümüne konuldu. Zifiri karanlıkta, haftalar süren bir yolculuk sonrası New York’ta gün ışığıyla buluştu. Soydaşlarından ayırıp bir kafese koydular kendisini. Bir depoya hapsettiler. Günlerce orada tutuldu. Hergün önüne bir kuru somun attılar. Tarih 9 Eylül 1906’ydı.
Oto Benga, Amerika kıtasına ayak basan ve adına 'insan' dedikleri bu mahlukun bu kadar gaddar, bu kadar acımasız, bu kadar zalim olduğunu bilmiyordu. Onun vatanında aslanlar, aç timsahlar ve yırtıcı hayvanlar bile bu derece vahşi değildi.
New York Bronx Hayvanat Bahçesi’nde o gün görülmemiş bir kalabalık vardı. Hayvanat Bahçesi hasılat rekoru kırıyordu. Nedeni New York Times Gazetesi’nde çıkan bir haberdi. Şöyle yazıyordu. “Vahşi adam Bronx’da maymunlarla aynı kafesi paylaşıyor. İnsanın ilk ataları ile bir arada. Bakıcısı bazen serbest bırakıyor. Eylül ayı boyunca akşamüstleri ziyaret edilebilir.”Gazete haberine bir de not eklemişti. “Bazı kesimler bu olaya tepki gösterse de, bilim adamları Benga’nın insan olarak değerlendirilemeyeceği kanaatindedir."
Oto Benga’yı önce hortumla yıkadılar. Sonra hayvanat bahçesinde içinde ağaçlar olan geniş bir kafesin içine koydular. Kucağına Dohong adlı yavru orangutanı verdiler. Gazeteciler fotoğraflarını çekerken, binlerce insan merakla kendisini izledi. Oto Benga da onları. Yüzünde garip bir ifade vardı. Hüzün ve kin. Yavru orangutan korkudan sımsıkı ona sarılmıştı..
Hergün saatlerce poz verdiler. Bir hafta içinde ziyaret edenlerin sayısı 250 bini geçti. Bazıları kafese kemik atıyordu. Oto Benga sinirlenip, sivri dişlerini gösterince, “Cannibal, cannibal” (Yamyam yamyam) diye tempo tutuyorlardı. Gazeteler “Benga bir yamyamdır” diye yazıyordu.
Oto Benga’ya yapılan bu zulme, çoğu Hıristiyan olan New York halkından kimse ses çıkarmadı. Ne politikacılar, ne bilim adamları, ne gazeteciler, ne aydınlar. Yüreklerin kulakları sağırdı. Bronx Hayvanat Bahçesi Oto Benga’yı serbest bıraktı. Pantalon, ceket giydirdiler. Ayak işlerinde çalıştırdılar. Tarih 20 Mart 1916 idi..
Eşinden, çocuğundan, soydaşlarından binlerce kilometre uzakla olan Oto Benga, çaldığı bir silahla kendisini kalbinden vurarak intihar etti. Çünkü ölüm onun için özgürlüktü. Öldüğünde henüz 32 yaşındaydı. Bronx Hayvanat Bahçesi zamanla Oto Benga ile ilgili tüm kayıtları sildi. Ancak gazete haberleri ve fotoğraflar gerçeği gizleyemiyordu. Hayvanat Bahçesi yetkilileri, tepkiler artınca “Dünyanın her yerinde yapılıyor, biz niye yapmayalım?” dediler..
Söyledikleri doğruydu. O yıllarda uygar medeni denilen Avrupa’nın bir çok yerinde aynı vahşet sergileniyordu, Londra, Paris, Berlin, Brüksel, Stuttgard, Barcelona, Milan, Hamburg gibi metropollerde kafes içinde Afrikadan kaçırılan insanlar sergileniyoru, diğer insanların eğlencesiydi. Bu vahşet öylesine bir gelir kapısı olmuştu ki, “Hayvanat Bahçeleri”nin yerini, “İnsan Bahçeleri” almıştı. 1960’lara kadar binlerce insan kafeslerde hayvanlar gibi sergilendi. Çığlıkları yeri, göğü inletti. Ama modern insanlar. kör ve sağırdı..
Bugün dünyaya ÇAĞDAŞLIK, MEDENİYET ve İNSAN HAKLARI NUTUKLARI ATAN ALÇAKLAR, DÜN İNSANLARI KÖLE DİYE SATANLARIN, BUGÜN PETROL İÇİN IRAK ve SURİYELİLERİN ÜZERİNE BOMBA YAĞDIRANLARIN TA KENDİLERİ...
Mehmet Akif ne güzel demiş,"MEDENİYET DEDİĞİN TEK DİŞİ KALMIŞ CANAVAR"
Batılılar bugünkü Şatafatlı hayatı sömürdükleri mazlumların kanlarına, ALTIN ve ELMAS madenlerini çalıp açlıktan öldürdükleri, KÖLE YAPIP sattıkları AFRİKALI ÇOCUKLARA BORÇLULAR...
Alıntı
İyiki cehhennem var ve zalimler için yaşasın cehennem...
Gökhan Karaman
...........
He was an African,
He was a young man from Congo.
His height is 1.49,
It was 46 kilos.
He was 23 years old, married, with one child.
He was a smiling and lively person.
His name was Oto Benga.
In his native language, it meant "Friend".
One day they caught him fishing in the river. The catcher was the American Samuel P. Verner. He was chained around his neck and feet. They just left their hands free to carry the load.
They walked for hours under the whips. Then he was put in the engine compartment of a ship with dozens of his kinsmen. After weeks of travel in total darkness, he met the light of day in New York. They separated him from his kin and put him in a cage. They were imprisoned in a warehouse. He was held there for days. They threw a dry loaf in front of him every day. The date was September 9, 1906.
Oto Benga did not know that this creature that set foot on the American continent and called 'human' was so cruel, so cruel, so cruel. In his homeland, even lions, hungry crocodiles, and predators were not so wild.
There was an unprecedented crowd that day at the New York Bronx Zoo. The Zoo was breaking records. The reason was an article in the New York Times Newspaper. It read like this. “The wild man shares a cage with the monkeys in the Bronx. together with the first ancestors of man. The caregiver sometimes lets it loose. It can be visited in the afternoons throughout September.” He added a note to the newspaper article. "Although some groups reacted to this event, scientists are of the opinion that Benga cannot be considered as a human."
They first washed Oto Benga with a hose. Then they put them in a large cage with trees in the zoo. They gave him a baby orangutan named Dohong. Thousands of people watched him curiously as the journalists took their pictures. Oto Benga also has them. He had a strange expression on his face. Sadness and hatred. The baby orangutan hugged him tightly in fear.
They posed for hours every day. Within a week, the number of visitors exceeded 250 thousand. Some were throwing bones into the cage. When Oto Benga got angry and showed his fangs, they were chanting "Cannibal, cannibal" (Cannibal cannibal). “Benga is a cannibal,” the newspapers wrote.
The people of New York, most of whom are Christians, did not speak out against this persecution of Oto Benga. Neither politicians, nor scientists, nor journalists, nor intellectuals. Hearts were deaf. The Bronx Zoo has released Auto Benga. They wore pants and jackets. They did legwork. The date was March 20, 1916.
Oto Benga, who was thousands of kilometers away from his wife, children and relatives, committed suicide by shooting himself in the heart with a stolen gun. Because death was freedom for him. He was only 32 when he died. Over time, the Bronx Zoo deleted all records related to Auto Benga. But newspaper reports and photographs could not hide the truth. When the reactions increased, the zoo officials said, "It is done all over the world, why shouldn't we do it?" they said..
What they said was true. In those years, the same brutality was exhibited in many parts of Europe, which was called civilized, in metropolitan cities such as London, Paris, Berlin, Brussels, Stuttgard, Barcelona, Milan, Hamburg, people smuggled out of Africa in cages were exhibited, it was other people's entertainment. This brutality became such a source of income that the "Zoos" were replaced by "Human Gardens". Until the 1960s, thousands of people were displayed as animals in cages. His screams made the sky and earth groan. But modern people. was blind and deaf.
Today, the scoundrels who are lecturing the world on CONTEMPORARY, CIVILIZATION and HUMAN RIGHTS, THEY ARE THEY THINGS WHO SELL PEOPLE AS SLAVE IN THE YEARS, AND TODAY TAKE A BOM ON IRAQ AND SYRIANS FOR OIL FOR OIL...
How well Mehmet Akif said, "CIVILIZATION IS THE ONE TOO LEFT MONSTER"
Westerners owe today's pompous life to the blood of the oppressed, to the blood of the oppressed, to the AFRICAN CHILDREN they stole the GOLD and DIAMOND mines, killed them with hunger, made them slaves and sold them...
Quotation
Good thing there is hell and long live hell for the oppressors...
Gokhan Karaman
17 notes · View notes
dokmimarlik · 7 months
Text
Yerebatan Sarnıcı -Batık Tarih
Tumblr media
Yerebatan Sarnıcı, İstanbul'un gizemli ve büyüleyici yapılarından biri olarak tarihte kendine özgü bir yer edinmiştir. İşte bu mistik atmosferde, su altında gizlenen sütunlar arasında dolaşırken, insanı tarih ve sanatın derinliklerine çeken bir yolculuğa çıkılır. Bu antik yapı, sadece İstanbul'un değil, aynı zamanda dünya tarihinin bir parçasıdır ve ziyaretçilere binlerce yıllık geçmişiyle yüzleşme fırsatı sunar. Yerebatan Sarnıcı'nın etkileyici atmosferi, sadece mimari bir yapı olarak değil, aynı zamanda sanat ve tarih arasındaki ilişkiyi de ele almamıza olanak sağlar. Benzer şekilde, Asmund Havsteen-Mikkelsen'ın Villa Savoye modelini batırma eylemi gibi, Yerebatan Sarnıcı da modern sanatın ve düşüncenin derinliklerine inmemize neden olur. Bu antik yapı, sadece bir mekân değil, aynı zamanda insanın varoluşu ve geçmişi üzerine düşünmesine yol açan bir sembol haline gelir. Gelin, Yerebatan Sarnıcı'nın bu gizemli atmosferinde, antik ve modern arasındaki dengeyi bulmaya çalışalım. Yapı sadece tarih ve mimari açısından değil, aynı zamanda insanın kolektif belleği ve kimliği üzerine de derinlemesine bir düşünce yolculuğu sunmaktadır.
Tumblr media
Yerebatan Sarnıcı / Dök Mimarlık Öne Çıkanlar: - Yerebatan Sarnıcı, dünyanın en büyük şehir altı su kaynağı sistemlerinden biridir. - Mimari yapısı ve benzersiz detaylarıyla Yerebatan Sarnıcı, İstanbul'un tarihi mirasının önemli bir parçasıdır. - Yerebatan Sarnıcı, İstanbul'da turistler için popüler bir ziyaret noktasıdır ve etkileyici atmosferi ile büyüler. - İçerisinde bulunan su sistemi ve restorasyon çalışmaları, Yerebatan Sarnıcı'nın tarihini ve önemini anlamamıza yardımcı olur. - Ziyaretçiler, Yerebatan Sarnıcı'nın tarihini ve kültürel önemini keşfetmek için şaşırtıcı detayları içeren bir yolculuğa çıkabilirler.
Yerebatan Sarnıcı Özellikleri
Yerebatan Sarnıcı, İstanbul, Türkiye'deki bir Bizans yeraltı su deposudur. İngilizce'de "Basilica Cistern" olarak da bilinen Yerebatan Sarnıcı, şehrin tarihi yarımadadaki Sultanahmet Meydanı yakınında yer almaktadır. Bu antik su deposu, 6. yüzyılda Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından yaptırılmıştır. Büyüklüğü ve kompleks yapısıyla dikkat çeken Yerebatan Sarnıcı, İstanbul'un en önemli tarihi ve turistik mekanlarından biridir. Sarnıcın içinde 336 sütun bulunur ve bu sütunlar üzerinde birçok farklı stil ve desende başlıklar yer alır. En ünlü sütunlar, Medusa başlıklarıdır. Bu başlıkların gizemi ve etkileyici duruşu, ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Yerebatan Sarnıcı, sadece su deposu değil, aynı zamanda tarihin derinliklerine yolculuk yapabileceğimiz mistik bir mekandır. İhtişamlı ve büyüleyici atmosferiyle ziyaretçileri etkilemeyi başarıyor. Yerebatan Sarnıcı'nın mimarisinde dikkat çeken noktalardan biri de detaylı bir su sistemi olmasıdır. Su deposu, İstanbul'un yeraltı su kaynaklarından beslenir ve tarih boyunca şehrin su ihtiyacını karşılamıştır. Yerebatan Sarnıcı, tarih ve mimari sevenler için vazgeçilmez bir durak olduğu kadar, film ve dizi yapımcıları için de popüler bir mekandır. Birçok ünlü yapım, bu büyüleyici yapıyı çekim mekanı olarak kullanmıştır. Yerebatan Sarnıcı'nı ziyaret etmek, İstanbul'un zengin tarihini keşfetmek ve etkileyici atmosferinde kendinizi kaybetmek için muhteşem bir fırsattır. Yerebatan Sarnıcı Yapı Karnesi: - Başlıca İsim: Yerebatan Sarnıcı - Yapım Tarihi: 6. yüzyıl - Yapı Malzemeleri: Mermer, tuğla - Sütun Sayısı: 336 - Sütun Başlıkları: Medusa başlıkları
Yerebatan Sarnıcı'nın Konumu
Yerebatan Sarnıcı, İstanbul'un tam kalbinde bulunmaktadır. Sarayburnu'nun güneybatısında, Sultanahmet Meydanı'nın hemen altında yer almaktadır. Bu konumu, sarnıcın tarihi ve kültürel önemini daha da artırmaktadır. Yerebatan Sarnıcı, Bizans İmparatoru I. Justinianus Dönemi'nde inşa edilmiştir. İstanbul'un merkezi bir noktasında yer alması, saray ve çevresindeki su temini için stratejik bir konuma sahip olduğunu göstermektedir. Bu muhteşem yeraltı yapısı, geçmişin bu önemli dönemine büyüleyici bir yolculuk sunmaktadır. Ziyaretçiler, sarnıcın mistik atmosferinde dolaşarak, İstanbul'un tarihine bir soluk alabilirler. Yerebatan Sarnıcı'nın Konumu MesafeYer0.2 kmSultanahmet Camii0.4 kmAyasofya Müzesi0.8 kmTopkapı Sarayı1.2 kmGalata Kulesi
Yerebatan Sarnıcı'nın Tarihçesi
Yerebatan Sarnıcı, İstanbul'un tarihi yapılarından biridir. İnşa edildiği tarih ve bu dönemdeki önemi ile ilgili araştırmalar yapılmıştır. Biz de bu bölümde, Yerebatan Sarnıcı'nın tarihçesini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Yerebatan Sarnıcı, İstanbul'u yöneten Bizans İmparatoru I. Justinianus döneminde inşa edilmiştir. İnşa tarihi olarak 6. yüzyılın başları gösterilmektedir. O dönemde su temini büyük önem taşıyordu ve sarnıç, şehri susuzluktan kurtarmak için yapılmıştır. Sarnıcın mimarı ise Aetius ve Anthemius olduğu düşünülmektedir. İnşa edilirken Roma döneminden kalan sütunlar ve payeler kullanılmıştır. Bu da sarnıcın mimari açıdan zengin bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
"Yerebatan Sarnıcı, Bizans İmparatorluğu döneminde İstanbul'un su temini için büyük bir öneme sahipti. İnşa edildiği dönemde İstanbul, su kaynaklarına sahip olmadığı için sıcak yaz aylarında susuzluk çekmekteydi." Yerebatan Sarnıcı, uzun yıllar boyunca unutulmuş bir şekilde yaşamıştır. Ancak 16. yüzyılda dünyaca ünlü seyyah Petrus Gyllius tarafından keşfedilmiş ve kaydedilmiştir. Bu keşifle birlikte Yerebatan Sarnıcı'nın tarihi ve mimari önemi tekrar gündeme gelmeye başlamıştır. Yerebatan Sarnıcı, günümüzde İstanbul'un turistik bölgelerinden biri haline gelmiştir. Yapının geçmişi ve mimarisi, ziyaretçiler tarafından büyük bir ilgi görmektedir. Ayrıca sarnıcı ziyaret edenler, geçmişteki yaşamın izlerini sürme fırsatı bulmaktadır.
Yerebatan Sarnıcı'nın Mimarisi
Yerebatan Sarnıcı, İstanbul'un eşsiz tarihi yapılardan biri olan Bizans dönemine ait bir yeraltı su deposudur. Bu sarnıcın mimarisi, dönemin geleneksel Bizans stilini yansıtmaktadır. Mimarisi, ziyaretçileri etkileyen gizemli ve büyüleyici bir atmosfere sahiptir. Sarnıcın mimarisinde dikkat çeken en önemli özelliklerden biri, yüzlerce sütunla desteklenen devasa bir iskele sistemiyle inşa edilmiş olmasıdır. Bu sütunlar, sarnıcın tavanını desteklerken aynı zamanda da etkileyici bir görsel şölen sunmaktadır. Sarnıcın büyük bir kısmı suyla doludur ve bu görüntü, ziyaretçilere adeta sarnıcın bir su altı sarayına dönüştüğü hissini vermektedir. "Yerebatan Sarnıcı'nın mimarisi, büyüleyici atmosferi ile ziyaretçileri derin bir hayranlıkla karşılamaktadır." Sarnıcın mimari detayları da dikkat çekicidir. Sarnıcın sütunlarının üzerindeki oymalar, geometrik desenler ve bitki motifleri ile süslenmiştir. Bu detaylar, sarnıcın kadim ve mistik ruhunu yansıtmaktadır. Sarnıcın iç mekanı, yüksek tavanları, kemerli geçitleri ve ışık oyunlarıyla da benzersiz bir atmosfer yaratmaktadır. Yerebatan Sarnıcı'nın mimari yapısı, ziyaretçilere tarih ve sanatın birleştiği bir deneyim sunmaktadır. Sarnıcın gizemli atmosferi ve etkileyici mimarisi, İstanbul'un kültürel mirasının önemli bir parçasını oluşturmaktadır.
Yerebatan Sarnıcı'nın İçi
Yerebatan Sarnıcı, İstanbul'un en etkileyici yapılarından biri olarak ön plana çıkar. Bu bölümde, sarnıcın içine girerek keşfedilebilecek önemli detaylara odaklanacağız. 1. Su Sütunları Sarnıcın içinde dolaşırken, dikkatinizi çekecek olan şey su sütunları olacaktır. 336 adet granit sütun, sarnıcın tavanını desteklemektedir. Bu sütunlar üzerindeki oymalar ve desenler, sarnıcın estetik değerini arttırırken, ziyaretçilere büyüleyici bir atmosfer sunar. 2. Medusa Başları Sarnıcın en ilginç detaylarından biri de Medusa başlarıdır. Bazı sütunların başlarında bulunan bu taş heykeller, Bizans döneminden kalma eserlerdir. Medusa'nın yüzü, sarnıcın mimarisini süsleyen gizemli ve etkileyici bir unsurdur.
Tumblr media
Medusa Başları / Dök Mimarlık 3. Aydınlatma Sarnıcın içinde olanca gizemini korurken, aydınlatma da önemli bir rol oynar. Tavan arasındaki yarıklardan sızan ışık, sarnıcın atmosferini daha etkileyici hale getirir. Özellikle gün ışığıyla birleştiğinde, su sütunları üzerinde yansımalar oluşur ve büyüleyici bir manzara ortaya çıkar. "Yerebatan Sarnıcı'nın içi, zamanın izlerini taşıyor ve ziyaretçileri büyülü bir yolculuğa davet ediyor."
Tumblr media
Ali Abayoğlu'ın Denizanası adlı eseri
Tumblr media
Ozan Ünal'ın Zambaklı Lavi adlı eseri
Tumblr media
Ozan Ünal'ın Anksiyöz Bilgeler adlı eseri
Tumblr media
Jennifer Steinkamp'in Mars’a Uçuş 9 adlı video yerleştirme eseri Yerebatan Sarnıcı'nın içinde keşfedilecek daha birçok detay bulunmaktadır. Sarnıcın atmosferi ve tarihi dokusu, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunar. Siz de Yerebatan Sarnıcı'nı ziyaret ederek bu büyülü yapıyı keşfedebilirsiniz.
Yerebatan Sarnıcı'nın Su Sistemi
Yerebatan Sarnıcı, etkileyici su sistemiyle dikkat çeken bir yapıdır. Bu sistem, İstanbul'un su temini ve depolaması için önemli bir role sahiptir. Sarnıcın içindeki su sistemi, dönemin mühendislik ve su mimarisi becerilerini gözler önüne sermektedir. Yerebatan Sarnıcı'nın su sistemi nasıl çalışır? Yerebatan Sarnıcı'nın su sistemi bir dizi su kanalı ve sarnıçlardan oluşur. İstanbul'a su sağlayan Valens Su Kemeri'nden gelen su, bu kanallar aracılığıyla sarnıçlara ulaşır. Sarnıçların içindeki su, çeşitli tesisatlardan geçerek şehre dağıtılır. Bu sistem, döneminde şehirde su temini ve depolaması için oldukça gelişmiş bir altyapı olarak kabul edilirdi.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
"Yerebatan Sarnıcı'nın su sistemi, İstanbul'un su temini ve depolaması için gelişmiş bir altyapı örneği olarak kabul edilir." Yerebatan Sarnıcı'nın su sistemi, tarihi bir başarı örneğidir. İstanbul'un su ihtiyacını karşılayan bu sistem, o dönemdeki mühendislik ve su yönetimi becerilerini yansıtır. Bu sistem, günümüzde turistlerin büyük ilgisini çeken ve İstanbul'un tarihi mirasının önemli bir parçası olan Yerebatan Sarnıcı'nı keşfetmek isteyenler için büyüleyici bir deneyim sunar.
Yerebatan Sarnıcı'nın Restorasyonu
Yerebatan Sarnıcı, tarihi ve kültürel değerlerinin korunması amacıyla birçok restorasyon sürecinden geçti. Bu restorasyon çalışmaları sayesinde, Yerebatan Sarnıcı'nın özgün yapısının korunması ve gelecek nesillere aktarılması hedeflendi. Restorasyon süreci, ilk kez 1985 yılında başladı ve büyük bir titizlikle yürütüldü. Kalıcı çözümler üretmek ve yapıyı orijinal haline en yakın şekilde restore etmek için uzmanlar ve arkeologlar iş birliği yaptı. "Yerebatan Sarnıcı'nın restorasyonu, büyük bir özen ve sorumluluk gerektiriyor. Amacımız, bu benzersiz yapıyı geleceğe taşırken, tarihin izlerini korumak ve ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunmaktır." Restorasyon sürecinde, sarnıcın yapısının sağlamlaştırılması, nem ve su problemlerinin giderilmesi, duvarların ve sütunların tamiri gibi çalışmalar gerçekleştirildi. Ayrıca, aydınlatma sistemi ve güvenlik önlemleri de yenilendi. Bu restorasyon süreçleri, Yerebatan Sarnıcı'nın özgünlüğünü korumak ve ziyaretçilere güvenli bir ortam sunmak için yönetilen uzun vadeli projelerdir. Bugün, Yerebatan Sarnıcı, restorasyon çalışmalarının bir örneği olarak ziyaretçilere açıktır ve büyüleyici atmosferiyle İstanbul'un turistik cazibe merkezlerinden biridir. Restorasyon AşamalarıYılFizibilite Çalışmaları1985-1986Restorasyon1987-1991Aydınlatma Sisteminin Yenilenmesi2004Güvenlik İyileştirmeleri2016 Yerebatan Sarnıcı'nın restorasyon çalışmaları, yapıya olan ilgiyi artırmış ve İstanbul'un önemli tarihi miraslarından biri olarak korunmasını sağlamıştır.
Yerebatan Sarnıcı'nın Ziyaretçilere Açıklığı
Yerebatan Sarnıcı, ziyaretçileri ağırlamak ve tarihi değerlerini paylaşmak için kapılarını açmaktadır. İstanbul'un en önemli turistik mekanlarından biri olan bu antik su sarnıcı, ziyaretçilere benzersiz bir deneyim sunmaktadır. Sahip olduğu büyüleyici atmosfer ve etkileyici mimarisiyle Yerebatan Sarnıcı, ziyaretçilerini tarihin derinliklerinde bir yolculuğa çıkarmaktadır. Büyük sütunlar ve göz alıcı kemerler, sarnıcın büyüklüğünü ve görkemini vurgulamaktadır. Sarnıcın içinde dolaşırken, suya gömülü hissiyatınızı hissedecek ve geçmişin mistik havasına kapılacaksınız. Yerebatan Sarnıcı, her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlamaktadır. Turistler ve yerli halk, burayı gezip keşfetmek için buraya akın etmektedir. Sarnıcın ziyaret saati ve giriş ücreti gibi bilgiler, ziyaretçilere kolaylık sağlamak için önceden paylaşılmaktadır.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Yerebatan Sarnıcı'nı ziyaret etmek isteyen gezginler, önceden biletlerini satın alarak sıra beklemeden içeri girebilirler. Sarnıcın içindeki sessizliği ve gizemi hissetmek için erken saatlerde gelmek tavsiye edilir. Sarnıca yapılan restorasyon çalışmaları sayesinde, ziyaretçiler mekanın tarihini ve kültürel değerini daha iyi anlamaktadır. Rehberli turlar, ziyaretçilere Sarnıca ve su sisteminin işleyişi hakkında ayrıntılı bilgi vermektedir. Ayrıca, ziyaretçilerin sarnıcın derinliklerinde geçmişe dönük bir yolculuk yaparken fotoğraf çekebilmesi için özel izinler verilmektedir. Yerebatan Sarnıcı, ziyaretçilere kapılarını açarak İstanbul'un tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçasını keşfetme fırsatı sunmaktadır. Bu etkileyici yapıyı ziyaret etmek, İstanbul seyahatinizin unutulmaz anılarından biri olacak. Ziyaretçi İstatistikleri: YılYıllık Ziyaretçi Sayısı2015250,0002016300,0002017350,0002018400,0002019450,0002020350,000 Yerebatan Sarnıcı'nın yıllık ziyaretçi sayısı, geçmiş yıllarda sürekli artış göstermiştir. Bu, sarnıcın popülerliğinin ve öneminin her geçen yıl daha fazla kişi tarafından fark edildiğini göstermektedir. Siz de Yerebatan Sarnıcı'nı ziyaret ederek, İstanbul'un tarihi ve kültürel dokusunu keşfedebilir ve büyüleyici atmosferin keyfini çıkarabilirsiniz.
Yerebatan Sarnıcı'nın Kültürel Önemi
Yerebatan Sarnıcı, İstanbul'un kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. Sarnıç, tarih boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve şehrin sosyo-kültürel dokusunu şekillendirmiştir. Türkiye'nin en eski su yapılarından biri olan Yerebatan Sarnıcı, hem mimarisi hem de tarihi değeriyle ziyaretçilerini etkilemektedir. Sarnıcın kültürel önemi, İstanbul'un geçmişine ve zengin kültür mozaiğine olan vurgusunda yatmaktadır. İnsanların su kaynaklarını kullanma, depolama ve yönetme ihtiyacı, bu yapıların inşasına yol açmıştır. Yerebatan Sarnıcı da Bizans İmparatorluğu döneminde su temin etmek amacıyla inşa edilmiştir.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Sarnıcın mimarisi ve estetiği, Bizans İmparatorluğu'nun döneminin güzellik anlayışını yansıtmaktadır. İçerisinde bulunan sütunlar, başlıklar ve işlemeler, dönemin mimari özelliklerini yansıtmaktadır. Sütunlar arasında dolaşırken, tarihle iç içe olduğunuzu hissedersiniz. Yerebatan Sarnıcı, İstanbul'un UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan birçok tarihi ve kültürel yapıya komşuluk yapmaktadır. Ayasofya, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii gibi önemli yapılarla aynı bölgede bulunması, buradaki kültürel turizmi canlandırmaktadır. Read the full article
2 notes · View notes
vizelazim · 8 months
Text
Almanya'da Tren Biletiyle Kaç Ülkeyi Gezebilirsiniz?
Almanya, Avrupa'nın merkezinde yer alan bir ülke olmasıyla birlikte, çeşitli tren hatlarıyla zengin bir ulaşım ağına sahiptir. Bu nedenle Almanya'da tren biletiyle seyahat etmek, farklı ülkeleri keşfetmek isteyen gezginler için ideal bir seçenektir. Avrupa'daki yoğun demiryolu ağı sayesinde Almanya'dan bir tren biletiyle pek çok ülkeye kolaylıkla seyahat edebilirsiniz. Örneğin, çoğu Avrupa ülkesine direkt tren seferleri düzenlenmektedir. Paris, Viyana, Amsterdam, Prag gibi popüler destinasyonlara rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Bunun yanı sıra, komşu ülkeler olan Fransa, Avusturya, Hollanda, Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerle sınırlarını paylaşması, Almanya'yı çevreleyen ülkelere gitmek için harika bir geçiş noktası haline getirmektedir. Almanya'nın tren ağı, yüksek hızlı trenlerden bölgesel trenlere kadar çeşitli seçenekler sunmaktadır. Özellikle Almanya'nın ana şehirleri arasında seyahat etmek için ICE (InterCity Express) adı verilen yüksek hızlı trenleri tercih edebilirsiniz. Bu trenler, hızlı ve konforlu seyahat imkanı sunarken, genellikle farklı ülkelere de bağlantı sağlamaktadır. Almanya'dan tren bileti alarak seyahat etmek, Avrupa'nın kültürel ve tarihi zenginliklerini keşfetmek için büyük bir fırsattır. Örneğin, Viyana'ya giderken geçtiğinizde, Mozart'ın büyülü şehirdeki eserlerine tanıklık edebilirsiniz. Paris'e yolculuk yaparken Eiffel Kulesi'nin görkemli manzarasını izleyebilir veya Amsterdam'a giderken kanallar boyunca romantik bir yürüyüş yapabilirsiniz. Sonuç olarak, Almanya'da tren biletiyle seyahat etmek, farklı ülkeleri keşfetmek isteyen gezginler için ideal bir seçenektir. Zengin demiryolu ağı sayesinde kolaylıkla ulaşabileceğiniz çeşitli destinasyonlar, unutulmaz deneyimler yaşamanızı sağlayacaktır. Tren ile yapılan seyahatler, güvenilir, konforlu ve heyecan verici bir yolculuk sunarak Avrupa'nın sunduğu çeşitlilik ve zenginlikleri keşfetme fırsatı sunmaktadır.
Almanya'dan trenle komşu ülkeleri ziyaret edin.
Tren yolculukları, seyahatseverler için sık kullanılan ve keyifli bir alternatif olmuştur. Almanya'nın merkezi konumu, zengin tarih ve kültürel mirası sayesinde trenle komşu ülkelere kolayca ulaşmanızı sağlar. Bu makalede, Almanya'dan trenle yapılabilecek birkaç keyifli gezi rotasını paylaşacağım. Birinci durak olarak, Polonya'ya giderek Krakow'u ziyaret edebilirsiniz. Tarihi Orta Avrupa şehri olan Krakow, Gotik ve Rönesans döneminden kalma mimarisiyle büyüleyici bir atmosfere sahiptir. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Krakow'un en önemli cazibe merkezlerinden biri Wawel Kalesi'dir. Burada, eşsiz müzeleri ve tören salonlarıyla geçmişin büyüsüne kapılabilirsiniz. İkinci olarak, Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'a gitmek hayranlık uyandırıcı bir deneyim olacaktır. Avrupa'nın en güzel şehirlerinden biri olarak kabul edilen Prag, gotik kaleleri, barok kiliseleri ve Karl Köprüsü gibi tarihi yapıları ile ünlüdür. Ayrıca, Astronomik Saat Kulesi'ni görmek için Staré Město (Eski Şehir) Meydanı'na uğramayı unutmayın. Prag sokaklarında dolaşırken, Orta Çağ'dan kalma büyülü atmosferin tadını çıkarabilirsiniz. Üçüncü seyahat rotası olarak, Hollanda'nın başkenti Amsterdam'a gitmek sizi renkli bir deneyime sürükleyecektir. Kanalları, bisiklet yolları ve tarihi evleriyle ünlü olan Amsterdam, sanatseverler için bir cennettir. Van Gogh Müzesi ve Rijksmuseum gibi dünya çapında üne sahip müzeleri keşfedin veya Anne Frank Evi'ni ziyaret ederek tarihle dolu bir yolculuğa çıkın. Ayrıca, ünlü "Coffee Shops" ve nefes kesen çiçek pazarı olan Bloemenmarkt gibi Amsterdam'ın eşsiz deneyimlerini yaşamayı unutmayın. Almanya'dan trenle komşu ülkelere yapılan bu yolculuklar, size Avrupa'nın muhteşem çeşitliliğini keşfetme fırsatı sunar. Trenler genellikle rahat, hızlı ve güvenilir bir ulaşım seçeneği olduğundan, bu rotaları planlayarak keyifli bir seyahat deneyimi yaşayabilirsiniz. Almanya'dan Polonya'ya, Çek Cumhuriyeti'ne ve Hollanda'ya yapacağınız bu tren yolculukları, unutulmaz anılar biriktirmenize yardımcı olacaktır. Unutmayın, komşu ülkeleri ziyaret etmek için trenle seyahat etmek, hem kültürel alışveriş yapabilmeniz hem de etkileyici manzaralar eşliğinde seyahat edebilmeniz açısından harika bir seçenektir. Almanya'nın merkezi konumu sayesinde, bu ülkelerin tarihi ve turistik yerlerine kolayca ulaşabilirsiniz. Planladığınız tren yolculuğu ile bu ülkelerin büyüsünü keşfetmek için heyecanlanın ve valizinizi hazırlayın.
Tren yolculuğuyla Almanya sınırlarını aşın.
Almanya, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ünlü bir Avrupa ülkesidir. Bu nedenle, Almanya'yı keşfetmek için tren yolculuğu mükemmel bir seçenektir. Trenler, konforlu ve hızlı bir ulaşım sağlayarak seyahat deneyiminizi unutulmaz kılabilir. Münih'ten başlayarak Almanya'nın muhteşem şehirlerini gezmeye başlayabilirsiniz. Berlin'e doğru ilerlediğinizde, Doğu ve Batı Almanya'nın tarihi ayrılığını hissedebilirsiniz. Berlin Duvarı'nın kalıntılarına tanıklık ederken, bu sembolik yapının geride bıraktığı derin etkileri de gözlemleyebilirsiniz. Tren yolculuğunuzla devam ederek, Dresden'in barok mimarisine hayran olabilirsiniz. Şehrin tarihi merkezi, 18. yüzyıldan kalma binalarıyla sizi büyüleyecek. Elbe Nehri'nin yanında yer alan bu cazip şehir, kültürel etkinlikleri ve sanatsal sahnesi ile ünlüdür. Köln'e varışınızda, görkemli Kölner Dom'un gökyüzüne doğru yükselen siluetini karşılayacaksınız. Gotik tarzdaki bu muhteşem katedral, Almanya'nın en tanınmış simgelerinden biridir. İç mekanındaki güzellikleri keşfederken, tarihi ve dini önemi hakkında da bilgi sahibi olabilirsiniz. Tren yolculuğunuzun son durağı olarak Hamburg'u seçebilirsiniz. Bu canlı şehir, limanı ve su kanallarıyla ünlüdür. Elbe Nehri boyunca yapılan tekne gezileriyle şehrin güzelliklerini keşfedebilirsiniz. Ayrıca, tarihi depo binalarının bulunduğu Speicherstadt'a da uğrayarak, bu benzersiz atmosferin tadını çıkarabilirsiniz.
Tumblr media
Almanya'nın büyüleyici şehirlerini tren yolculuğuyla keşfetmek, size olağanüstü bir deneyim sunacaktır. Trenlerin sağladığı konfor ve esneklik sayesinde, istediğiniz yere kolayca ulaşabilir ve Alman kültürünü yakından tanıyabilirsiniz. Unutulmaz anılar biriktirmek için, bir sonraki tatil planınızda Almanya'yı trenle gezmeyi düşünebilirsiniz.
Almanya'da seyahat etmek için tren bileti avantajları.
Almanya, tarihi ve kültürel zenginlikleri, nefes kesen doğal güzellikleri ve etkileyici şehirleriyle seyahat edenler için benzersiz bir destinasyondur. Almanya'yı keşfetmek isteyen gezginler için en popüler ulaşım seçeneklerinden biri de tren seyahatidir. Tren bileti avantajları, seyahat etmeyi daha kolay, konforlu ve ekonomik hale getiriyor. Almanya'daki tren ağı son derece kapsamlıdır ve neredeyse her şehre ve bölgeye bağlantılar sunar. Bu, seyahat planlarınızı esnek bir şekilde düzenlemenizi sağlar. Bir tren bileti satın aldığınızda, farklı şehirler arasında serbestçe seyahat edebilirsiniz. Böylece, Almanya'nın farklı bölgelerini keşfetmek ve daha fazla deneyim kazanmak için zamanınızı değerlendirebilirsiniz.
Tumblr media
Bir diğer avantajı ise tren yolculuklarının rahatlığıdır. Genellikle modern ve iyi donanımlı olan Alman trenleri, geniş oturma alanları, wifi erişimi ve yemek servisi gibi olanaklar sunar. Uzun mesafe seyahatlerde, konforlu bir tren yolculuğu sizin için büyük bir fark yaratabilir. Ayrıca, trenler genellikle şehir merkezlerine ulaşım sağlar, bu da size zamandan tasarruf etme imkanı verir. Almanya'da seyahat etmek için tren bileti satın almanın maliyet açısından avantajlı olduğunu söylemek de mümkündür. Özellikle önceden planlama yaparak biletinizi erken rezervasyonla satın alırsanız, indirimli fiyatlardan yararlanabilirsiniz. Ayrıca, Almanya'da çeşitli tren pasaportları ve indirim kartları da bulunmaktadır. Bu kartlar, seyahat maliyetlerinizi daha da düşürebilir ve bütçenizi korumanıza yardımcı olabilir. Sonuç olarak, Almanya'da seyahat etmek için tren bileti kullanmanın pek çok avantajı vardır. Kapsamlı tren ağı, rahatlık, erişilebilirlik ve ekonomik seçenekler, gezginlere mükemmel bir seyahat deneyimi sunar. Almanya'nın güzelliklerini keşfetmek isteyen herkes için, tren yolculuğu tercih edilesi bir seçenektir. Tren bileti avantajlarıyla dolu bir seyahat deneyimi yaşamak için rotanızı Almanya'ya çevirebilirsiniz.
Almanya merkezli tren seyahatiyle Avrupa'yı gezin.
Almanya merkezli tren seyahatiyle Avrupa'yı gezmek, heyecan verici bir deneyim sunuyor. Tren yolculuğuyla Avrupa'nın bu güzel kıtasını keşfetmek, şaşırtıcı manzaralarla dolu bir macera sunuyor. Trenler, Almanya'daki uygun fiyatlı ve etkileyici demiryolu ağı sayesinde seyahat etmek için mükemmel bir seçenek sunuyor.
Tumblr media
Bu tren yolculuğu sadece ulaşım sağlamakla kalmaz, aynı zamanda keyif dolu bir yolculuk yaşamanızı sağlar. Almanya'dan başlayarak, Hollanda'nın renkli çiçek tarlalarını, Fransa'nın romantik şehirlerini ve İtalya'nın tarihi bölgelerini gezebilirsiniz. Her adımda farklı kültürleri ve muhteşem manzaraları deneyimlemek için tren seyahati idealdir. Trenlerin sunduğu konforlu ve modern iç mekanlar, seyahatinizi daha da keyifli hale getirir. Rahat koltuklar, geniş pencereler ve bol miktarda bacak alanıyla kendinizi rahat hissedersiniz. Ayrıca, trenlerdeki restoranların ve kafelerin lezzetli yemekler ve içecekler sunması, seyahatinizin tadını çıkarmak için harika bir fırsattır. Avrupa'nın her bir köşesinde duraklama yapabileceğiniz esnek bir rota oluşturabilirsiniz. Almanya'nın başkenti Berlin'de tarihi yerleri keşfedebilir, Amsterdam'da kanallar arasında bisiklet sürerek dolaşabilir veya Roma'da antik yapıları ziyaret edebilirsiniz. Tren yolculuğunuz boyunca çeşitli kültürel deneyimler yaşayacak ve Avrupa'nın zengin mirasını keşfedeceksiniz. Tren seyahatiyle Avrupa'yı gezmek, aynı zamanda çevre dostu bir seçenektir. Trenler, diğer ulaşım modlarına göre daha az karbon salınımı sağlar. Bu da doğayı koruma çabalarına katkıda bulunarak seyahat keyfinize ek bir avantaj sağlar. Almanya merkezli tren seyahatiyle Avrupa'yı gezerken, anılarınızı paylaşacak ve farklı kültürleri deneyimleyeceksiniz. Trenlerin sunduğu rahatlık, esneklik ve manzaralarla dolu yolculuk, unutulmaz bir deneyim için mükemmel bir seçenektir. Hazır olun, valizlerinizi toplayın ve bu benzersiz tren macerasını yaşamak için Avrupa'ya adım atın!
Almanya'da trenle seyahat ederek farklı kültürleri keşfedin.
Almanya, tarihi zenginlikleri, çarpıcı manzaraları ve çeşitli kültürel deneyimleriyle ünlü bir seyahat destinasyonudur. Ülke, tren seyahati için mükemmel bir yerdir ve bu ulaşım modu, Almanya'nın farklı bölgelerini keşfederek benzersiz bir deneyim sunar. Trenle seyahat etmek, turistlere rahatlık, esneklik ve özgürlük sağlar. Almanya'nın iyi organize edilmiş demiryolu ağı, trenle seyahati kolaylaştırır. Ana şehirler arasında hızlı ve sık tren seferleri bulunur ve çevresindeki kasaba ve köylere de erişim sağlar. Deutsche Bahn, Almanya'nın ana tren işletmecisi olup, modern ve konforlu trenlere sahiptir. Tren içi hizmetler, Wi-Fi bağlantısı, restoranlar ve geniş koltuklar gibi olanakları içerir, böylece yolculuk boyunca keyifli bir deneyim yaşarsınız. Trenle seyahat etmek, Almanya'nın kültürel çeşitliliğini keşfetmenin harika bir yoludur. Başkent Berlin'de, tarihi anıtlar, ünlü müzeler ve enerjik gece hayatı sizi bekliyor. Münih'te Bavyera kültürünü deneyimleyebilir, Oktoberfest gibi renkli festivallere katılabilirsiniz. Köln'de, Gotik tarzdaki Katedrali ve Ren Nehri manzarası ile büyülenebilirsiniz. Trenle seyahat ederek, her bir bölgenin kendine özgü atmosferini keşfedebilir ve Almanya'nın zengin tarihini yakından hissedebilirsiniz. Trenlerle seyahat etmek aynı zamanda doğal güzelliklerin tadını çıkarmak için ideal bir yöntemdir. Almanya'nın pitoresk bölgelerindeki manzaraların keyfini çıkarmak için trenle seyahat edebilirsiniz. Örneğin, Bavyera Alpleri'ndeki nefes kesici dağ manzaralarını görmek için trenle Garmisch-Partenkirchen'e gidebilirsiniz. Rügen Adası'nda Baltık Denizi kıyısında gezebilir veya sihirli Orta Ren Vadisi'nde romantik bir yolculuk yapabilirsiniz. Her bölgenin kendine özgü doğal güzellikleriyle sizi büyülemesi kaçınılmazdır. Trenle seyahat etmenin farklı kültürleri keşfetmek için ideal bir yol olduğunu unutmayın. Almanya'da seyahat ederken, yerel halkla etkileşime geçmek, geleneksel yemekler tatmak ve yerel festivallere katılmak gibi deneyimler yaşayabilirsiniz. Tren seyahati, farklı şehirleri ve bölgeleri birbirine bağlayarak size çok çeşitli kültürel deneyimler sunar. Almanya'da trenle seyahat etmek, hem rahatlık hem de keşif açısından mükemmel bir seçenektir. Demiryolu ağından yararlanarak, ülkenin farklı bölgelerine kolayca ulaşabilir, tarihi ve kültürel zenginlikleri keşfedebilirsiniz. Tren penceresinden geçerken göreceğiniz manzaralar sizi büyüleyecek ve unutulmaz anılarla dolu bir seyahat deneyimi yaşatacaktır.
Almanya tren biletleriyle sınırları aşan bir yolculuk yapın.
Almanya, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ünlü olan bir ülkedir. Bu güzel ülkeyi keşfetmek isteyen gezginler için tren seyahati harika bir seçenektir. Almanya tren biletleri, sınırları aşan bir yolculuğa çıkmanızı sağlayarak benzersiz deneyimler sunar. Almanya'nın geniş demiryolu ağı, her şehre kolay erişim sağlar ve seyahat etmek için mükemmel bir seçenek sunar. Berlin'in tarihi atmosferinde dolaşırken veya Münih'in canlı sokaklarında gezerken, trende geçirdiğiniz zaman keyifli ve rahat olacaktır. Almanya trenleri modern, konforlu ve güvenlidir, bu da seyahatinizi daha da keyifli hale getirir.
Tumblr media
Trenle seyahat etmenin bir avantajı, manzaraların tadını çıkarabilme imkanıdır. Almanya'nın renkli kırsal alanlarından geçerken, pastoral güzellikleri gözlemleyebilirsiniz. Rüdersdorf'daki doğal rezervatlardan geçerken ya da Ren Nehri boyunca ilerlerken, kendinizi büyüleyici bir yolculuğun içinde bulacaksınız. Almanya tren biletleri, seyahat süresince farklı şehirleri keşfetmenize olanak tanır. Frankfurt'un finansal merkezinden, Köln'ün gotik katedraline kadar birçok ilginç yeri ziyaret edebilirsiniz. Trenle seyahat etmek, zamanınızı en iyi şekilde değerlendirmenizi sağlar ve farklı şehirlerdeki kültürel deneyimlere dalmanıza imkan verir. Almanya tren biletleri, aynı zamanda Avrupa'daki diğer ülkelere geçiş yapmanızı da kolaylaştırır. Örneğin, Paris'e giden bir trenden Berlin'e aktarma yapabilir ve bu şekilde farklı ülkeleri keşfedebilirsiniz. Sınırları aşan tren yolculuğunuz boyunca, farklı kültürleri birleştiren benzersiz deneyimler yaşayacaksınız. Sonuç olarak, Almanya tren biletleriyle yapacağınız bir yolculuk sınırları aşan bir macera sunar. Trenlerin konforu, manzaraların güzelliği ve farklı şehirlerin keşfiyle unutulmaz anılar biriktireceksiniz. Almanya'nın tarihi atmosferini hissetmek, kültürel zenginliklerini keşfetmek ve Avrupa'nın kalbine doğru bir yolculuğa çıkmak isterseniz, tren biletlerinizi alarak bu benzersiz deneyimi yaşayabilirsiniz. Read the full article
2 notes · View notes
balkongunlukleri · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
: bolu günlükleri -1 // bayram & yol
: bir yıl sonra yeniden yollardayız. bu sefer bütün aile boluda toplandık. normalde bir ya da iki kişi istanbulda kalırdı fakat bu sefer eksiksiz. evde kimsenin kalmamış olması üstümde bir tedirginlik oluşturmuştu, düşünmemeye çalışıp yola odaklandım.
: yeni başlamış sayılabilecek kitabımı okudum, 5 yıl önce öğrendiğim bilgileri canlandırdı. siyaset veya tarih okumuyorum grafik tasarımcıyım :)) umarım siyaset veya tarih okuyup beyaz türk olmadan önce bütün öğrenciler okurlar.
: üçüncü fotoğraftaki manzarayı o kadar çok seviyorum ki, yolun bu kısmı gelince içim açılıyor ve bir kez daha istanbulu bırakıp taşınmak istememe sebep oluyor. istanbula sahip çıkalım…
: ek bir konu da var ki, en ön koltukta yolculuk yapmak cidden çok güzelmiş denendi onaylandı ✅
10 notes · View notes
tripuck · 7 months
Link
1 note · View note
doriangray1789 · 2 years
Text
"kafka’nın değişim eserinde hayvanlaşan hayat anlayışımızı kaç kişi anlayabildi ki, intihar etmek için çabalarını kaçımız düşündü ki, yoksa hasta bir kişiliği mi okuyoruz? kaç kişi sanat adı altında mozart’ın sarayda kızların peşinde koşarken krala yakalanmasını biliyor ki? kız çığlıklar içinde kaçarken mozart onun peşinde koşuyordu. üstü başı dağınık, kendinden geçmiş bir halde kralı karşısında görünce susmak yerine krala şunu demişti: “ben bayağı biriyim ama yazdıklarım bayağı değildir.” zweig’in, tanrı’nın bileklerinden tuttum derken, “kaderime ben hakimim” demek istediğini. hugo’nun kadın düşkünü olduğunu, dostoyevski’nin kumar tutkunluğunu, balzac’ın dolandırıcılığını, poe’nin ayyaş olana kadar içtiğini, “sen sarhoş mu yazıyorsun?” dedikleri zaman, kaç kişi yüzünde beliren sanat anlayışı ile yaşamının arasındaki uçuruma kendini koydu? tarih deliliklerle dolu, kaç kişi bu deliliklerin arasında yolculuk yapmak ister? “gecenin mahremiyetini yırttım” derken rimbaud’u kaçımız anladı, verlain korkularının kendini uyutmadığını, nietzsche otel odasında kusmukları içinde ölürken yanında hiç kimsenin olmamasını, miller’in karısını sattığını bile bilmiyoruz belki de… gorki gibi yazabilmek için on yılımı harcarım diyebilecek kaç deli var aramızda, descartes’in alın kuralları eserini yazdıktan sonra tebessüm içinde övünerek kahvesini yudumladığını, kendi romanında kurguladığı kişiliğe herkesten önce kendisinin inandığı gogol gibi, kaç kişi var kurgusuna güvenen? tarih deliliklerle dolu… cipolla’nın iktisat tarihine meydan okuduğunu bile unutmuşuzdur. ibni sina’nın “tıbbı üç kelime içine alıyorum” dediğinde kibirli halini , batuta her gördüğü yüze inancını sorduğunu, farabi mutluluk teorisini kalem alırken mutsuz olduğunu kaçımız düşündü ki? düşüncelerin sakıncalı olabileceğini bile kralların savaşları kaybettiklerinde anladıklarını, kardeş kavgalarının gölgesinde suskunlukları, saray odalarında musiki yerine fransız müziğinin seslendirildiğini, kaç kişi gerçeklerin bizim düşündüğümüz gibi olmadığını biliyor ki? tarih deliliklerle dolu…. sanat anlayışını hayatları ile kıyasladığınızda kaç sanatkar, kaç yazar, kaç şair, aklımızda hayal etmiş olduğumuz şekilde yaşadı ki? sanat delilik ister demiyorum, ama sanatkar deli olabilir…"
10 notes · View notes
korayaker · 1 year
Text
SİYASET Lenin Sol komünizm Lenin Nisan tezleri Lenin Proleter devrim dönek kuattscki Lenin devlet ve devrim Lenin Emperyalizm Lenin Burjuva demokrasisi ve proleterya diktatörlüğü Lenin Ne yapmalı Lenin Materyalizm ve Ampiryokritisizm Lenin Bir Adim Ileri Iki Adim Geri Lenin Din Üzerine Lenin Ssosyalizm ve Savaş Marx Engels Komünist manifesto Yahudi Sorunu Alman İdeolojisi Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı Ücretli Emek ve Sermaye Ailenin ve özel mülkiyetin kökeni Konut Sorunu Mao Zedong Çelişki Üzerine Uzatmalı Savaş Üzerine Seçme Eserler -ı-ıı-ııı Kızıl Kitap Josef Stalin Diyalektik Materyalizm ve Tarihsel Materyalizm Marksizm, Ulusal Sorun Leninizmin İlkeleri Anarşizmi mi Sosyalizm mi Bolşevik parti Tarihi Muhalefet Üzerine Georgi Dimitrov Faşizme Karşı Birleşik Cephe Leo huberman Sosyalizmin alfabesi Politzer Felsefenin başlangıç ilkeleri Politzer Felsefenin Temel İlkeleri Nikitin Ekonomi politik Maksim Gorki Küçük burjuva ideolojisinin eleştirisi Kalinin Devrimci Eğitim Devrimci Ahlak Che Guevara Ekonomi ce sosyalist ahlak Paul lafargue Tembellik hakkı A.Şnurov Türkiye proleteryası John Reed Dünyayı Sarsan On Gün Ellen Meiksins Wood Sınıftan Kaçış İbrahim kaypakkaya Seçme eserler Mahir çayan Bütün Yazıları Hikmet kıvılcımlı Türkiyede kapitalizmin gelişimi Emrah cilasun - Mustafa suphi ve yoldaşlarını kim öldürdü Kapitalizm, Arzu ve Kölelik, Frederic Lordon Yeryüzünün Lanetlileri - Frantz Fanon Terry Eagleton Marx Neden Haklıydı Jhon Zerzan Gelecekteki ilkel Paulo Freire Ezilenlerin Pedagojisi Kropotkin- Ekmeğin Fethi Ivan Illich'in Okulsuz Toplum Hüseyin Can Sosvyetler ve Kürtler A.Kollontai Komünizm ve Aile N. kruspkaya Halk eğitimi Platon Socratesin Savunması Arthur Schopenhauer- Eristik Diyalektik
TOPLUMSAL CİNSİYET
Friedrich EngelsAilenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni Clara Zetkin Kadın Sorunun Üzerine – Clara Zetkin Lenin'in Bütün Dünya Kadınlarına Vasiyetleri Auguste Bebel Kadın ve Sosyalizm Alexandra Kollontai Marksizm ve Cinsel Devrim Alexandra Kollontai Komünizm ve Aile Alexandra Kollontai Bir çok hayat yaşadım Sibel Özbudun Marksizm ve Kadın Emek, Aşk, Aile Sibel Özbudun Küreselleşme , Kadın ve Yeni - Ataerki Ricardo Coler Kadın Krallığı Elisabeth Badinter Biri Ötekidir Shulamith Firestone Cinselliğin Diyalektiği Diana Gittins Aile Sorgulanıyor Simon de beauvoir ikinci cins Valeri solanes -Erkek doğrama cemiyeti Judith Butler- Cinsiyet Belası
PSİKOLOJİ
Sigmund Freud Totem ve tabu Sigmund Freud uygarlığın huzursuzluğu Sigmund Freud Düşlerin Yorumu Joel Kovel Tarih ve Tin Michel Foucault Deliliğin Tarihi Jean Twenge Ben nesli Rollo May Kendini Arayan İnsan Pascale Chapaux-Morelli İkili İlişkilerde Duygusal Manipülasyon Erich Fromm Sevme Sanatı Eric Fromm- Özgürlükten Kaçış Caren Horney Çağın Nevrotik kişiliği  POSTMODERN FELSEFE john zerzan- Gelecekteki ilkel Terry Eagleton Postmodernizmin Yanılsamaları Fredric Jameson, Postmodernizm ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı Jean Baudrillard Simülakrlar ve Simülasyon Jean Baudrillard Tüketim Toplumu Jean Baudrillard Kötülüğün Şeffaflığı Jean Baudrillard baştan çıkarma üzerine Jean Baudrillard Neden herşey hala yok olup gitmedi Rainer Funk Ben ve Biz Postmodern İnsanın Psikanalizi - Zygmunt Bauman Akışkan Aşk / İnsan İlişkilerinin Kırılganlığına Dair Zygmunt Bauman  Akışkan Modernite Jean François Lyotard Postmodern Durum Michel Foucault Özne ve İktidar / Seçme Yazılar Michel Foucault Cinselliğin Tarihi Karakter Aşınması - Richard Sennett Kamusal insanın Çöküşü Richart Sennet Guy Debort- Gösteri toplumu
VAROLUŞÇU FELSEFE
Arthur Schopenhauer Cinsel Aşkın Metafiziği Arthur Schopenhauer ,Hayatın Anlamı Arthur Schopenhauer İsteme ve Tasarım Olarak Dünya Emil Michel Cioran Çürümenin Kitabı Terry Eagleton Hayatın anlamı Fernando Pessoa Huzursuzluğun Kitabı Ferdinand celine gecenin sonuna yolculuk Jean Paul Sartre Bunaltı Cesare Pavese Yaşama Uğraşı Franz Kafka Dönüşüm Samuel Beckett Godot'yu Beklerken Hermann Hesse Siddhartha Dostoyevski Yeraltından Notlar Dostoyevski Suç Ve ceza Nietzsche Böyle Buyurdu Zerdüşt Nietzsche Ecce homo Nietzsche Decal Candide - Voltaire Albert CamusYabancı Jhon fante toza zor Terry Eagleton Kötülük Üzerine Bir Deneme
ROMAN VE KLASİKLER
Maksim Gorki Ana Maksim Gorki Benim üniversitelerim Dimitır Dimov Tütün Kropotkin Ekmeğin Fethi Jack London’ Demir ökçe John Steinbeck Fareler ve İnsanlar Harper Lee Bülbülü Öldürmek Victor Hugo Sefiller Goethe Genç Werther'in Acıları Balzac vadideki zambak Dostoyevski Suç ve Ceza Dostoyevski Kumarbaz Dostoyevski Budala Dostoyevski Ev sahibem Dostoyevski Yeraltından notlar Stefan Zweig Satranç Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Irvin D. Yalom Nietzsche Ağladığında Lev Tolstoy Anna Karenina Vladimir Bartol Fedailerin Kalesi Alamut Amin Maalouf Doğunun Limanları Harper Lee Bülbülü Öldürmek George Orwel Hayvan Çiftliği Jhon Steinbeck Fareler ve İnsanlar
Türk Edebiyatı
Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna Sabahattin Ali Kuyucaklı yusuf Sabahattin Ali İçimizdeki Şeytan Ahmet Hamdi Tanpınar Huzur Ahmet Hamdi Tanpınar Saatleri ayarlama enstitüsü Yaşar kemal İnce memed Recaizade Mahmut Ekrem Araba Sevdası Mehmet Rauf Eylül Peyami Safa Yanlızız Peyami Safa Fatih-Harbiye Peyami Safa Dokuzuncu Hariciye koğuşu Peyami Safa Bir teredüdün Romanı Namık Kemal İntibah Orhan Pamuk Orhan pamuk kırmızı saçlı kadın Yusuf atılgan Aylak adam Ahmet Ümit İstanbul Hatırası Yakup Kadri Karaosmanoğlu Kiralık Konak
Yakup Kadri Karaosmanoğlu Yaban
Distopya-Ütopya
Aldous Huxley Cesur Yeni Dünya 1984 - George Orwell Ursula K. Le Guin Mülksüzler Damızlık Kızın Öyküsü
Din Tarih ve Antropoloji
Tanrı'nın Tarihi - Karen Armstrong
Ludwig Feuerbach-Hristiyanlığın Özü Marx Engels- Ailenin ve özel mülkiyetin kökeni Lewis Henry Morgan-Eski toplum Wilhelm Reich- Cinsel ahlakın boy göstermesi Freud totem ve tabu Claude Levi – Strauss  Yapısal Antropoloji Samuel NoahbKramer Tarih Sümerlerle Başlar Samuel noah Kramer Sümer mitolojisi M. İlin-İnsan Nasıl İnsan Oldu Darwin Türlerin kökeni Turan Dursun Din bu Dine Karşı Din - Ali Şerati Ataların Hikayesi Richard Dawkins Sibel özbudun -Antropoloji: Kuramlar, Kuramcilar Lenin Din Üzerine Karl -Marx Yahudilik Üzerine Hayvanlardan Tanrılara - Sapiens , Yuval Noah Harari Deccal - Friedrich Nietzsche Ahlakın Soykütüğü- Friedrich Nietzsche Peter Hopkirk İstanbulun Doğusunda Bitmeyen oyun Hans Lukaks kieser- Iskalanmış Barış
Martin Van Bruinessen Kürtlük Türklük Alevilik
Nuri Dersimi Kürdistan Tarihinde Dersim
Erdoğan Çınar Kayıp Bir Alevi efsanesi
Erdoğan Çınar Aleviliğin Kayıp Bin yılı
Ahmet Taşağıgil Gök Tengrinin Çocukları
Jena Paul Roux. Türklerin Tarihi
Tori Bir Kürt Düşüncesi Yezidilik
İrene Melikoff Uyur idik uyardılar
Hamza Aksüt Aleviler
Jean Hamilton Aanadoluda Heretik Hareketler
Faik Bulut Dersim Raporları
Mehmet Bayrak Dersim Koçgiri
Mehmet Bayrak Alevilik Kürdoloji Türkoloji Belge.
Hakkı Naşit Uluğ Dersim Medeniyete Açılıyor
4 notes · View notes
kaanozer · 2 years
Text
Toplama Kampları
Pasolini, Mayıs 1958’de İtalyan Komünist Partisi’nin haftalık dergisi Vie Nuove’ye “Roma’da ve Çevresinde Yolculuk” başlıklı bir araştırma yazısı yazar. Yazı için, zaten iyi bildiği ve hem filmlerinde hem de romanlarında işlediği Roma’nın kenar mahallelerine yeniden gider. Aşağıda inceleyeceğiz pasajlar, bu yazının “Toplama Kampları” başlıklı ikinci bölümünden seçilmiştir. Kaynak: “The Concentration Camps”, Stories from the City of God: Sketches and Chronicles of Rome 1950-1966 içinde, çev. Marina Harss (New York: Other Press, 2003) [İtalyanca baskı: Storie della città di Dio: Racconti e cronache romane (1950–1966)].
Tumblr media
Her İtalyan şehrinde, hatta ülkenin kuzeyinde bile, son bostanın bittiği yerde, çoğunlukla ambarlardan, kulübelerden, barakalardan oluşan, yoksullara mahsus “toplama kampları” görürsünüz. Fakat bu hadisenin en çarpıcı, en karmaşık, hatta görkemli diyeceğim örnekleri Roma’dadır. Roma borgata’sı, başkenti Roma olan Faşist devletten türemiş, tam anlamıyla modern bir olaydır. Bu mahallelerin bugün bile inşa edildiği bir gerçektir. Tabiricaizse “başıboş” mahallelerdir bunlar – taşrada yıllar boyu tamamlanmadan bırakılmış, bir veya iki katlı, çatısı olmayan, sıvasız, kireç beyazı baraka kümeleri… Roma’nın kırsal bölgeleri, çevre yolu boyunca böyle borgata’larla doludur.
Bu alanlar, yoksul ama genellikle dürüst ve çalışkan olan insanların evidir. Çoğu göçmendir, ya bölgeden ya da civar bölgelerden gelmişlerdir – kentin keşmekeşine ve yaşadıkları mahallelerin daha küçük çaplı keşmekeşine, derin taşranın ağırbaşlı ve vakur havasını taşımış insanlar.
Ancak asıl borgata’lar bunlar değil. Asıl borgata’ların ayırt edici özelliği, “resmî” mahiyetleri. Bunlar yoksulları ve istenmeyenleri biraraya toplama planı kapsamında kent yönetimi tarafından inşa edildi. Hem kronolojik hem de ideolojik kökenleri budur.
İlk borgata’ları Faşistler, şehir merkezindeki koskoca mahalleleri yerle bir ettikten sonra inşa ettiler. Bu planlama projeleri, [Gabriele] D’annunzia’dan mülhem bir estetik ideali somutlaştırmakla kalmıyordu, bunlar aynı zamanda esasen birer polis operasyonuydu. Roma’nın geniş proletarya-altı [lümpen-proletarya] kitleleri tarih boyunca şehir merkezindeki kadim mahallelerde toplanmıştı; bunlar taşraya, tahmin edilebileceği üzere kışla ve hapishaneye benzeyecek şekilde inşa edilmiş yalıtılmış mahallelere “sürüldüler”.
Borgata “stili” bu dönemde doğdu. İlham alınan başat kaynaklar “klasik” ve emperyal stillerdi. Borgata stilinin bir diğer ayırıcı özelliği, tek bir mimari motifin takıntılı biçimde tekrar edilmesiydi: Aynı ev, bir sıra boyunca beş, on, yirmi defa tekrar ediyordu. Bir ev grubu da aynı şekilde beş, on, yirmi defa tekrar ediyordu. İç avlular tıpatıp aynıydı: Çamaşır iplerinin konduğu, darağacına benzeyen sıra sıra beton zeminleri, müşterek helaları ve çamaşırhaneleri olan soluk, pis hapishane avluları.
Hakları alınmış bu ilk gruplar Faşistler eliyle sürüldükten sonra, evlerinden çıkarılan ailelere, onlardan sonra da tahliye edilenlere sıra geldi. Ardından, [güney İtalya’daki] Cassino ilçesinden insanlar sürüler halinde buralara gelmeye başladı.
Geçenlerde Gordiani borgata’sına yeniden gittik. Şimdi burası yıkılıyor. İnsanın içini acıtacak kadar kasvetli, pis, gayri insani sıra sıra barakaların yerinde şimdi kızıla çalan kırmataşlardan gepgeniş bir alan uzanıyor.
Hâlâ ayakta kalmış birkaç baraka var, onlar da kısa süre içinde yok olmayı bekliyor. Yakında Gordiani platosu dümdüz olacak, mahalleyle ilgili tüm anılar da yok olacak.
Bu evlerde yaşayanların çoğu, çatışma ve umutlarla geçen on yılın ardından, Via Prenestina üzerinde yeni inşa edilen, eski borgata’ya çok da uzak olmayan Villa Gordiani ile Villa Lancellotti’ye taşındılar.
Onları görmeye gittim. Gerçekte değişen bir şey yok. Önünde avlusu olan küçük, tek katlı  barakalar yerine, kazı alanlarının, metruk arazilerin ve çöplüklerin ortasındaki yepyeni binalar var. Bu yeni binaların stilistik, sosyolojik veya insani ölçütleri neler? Öncekilerden bir farkları yok. Burası hâlâ bir toplama kampı. İki-üç sene sonra bu duvarlar da dökülecek, avlular leş olacak, yer darlığı olacak. Hatta şimdiden var. Ortada bir toplumsal yenilenme yok, yeni bir toplumsal çevre oluşturulmuş değil, özgürleşme namına bir şey yaşanmış değil. Aynı insanlar, toplu halde, bir toplama kampından diğerine nakledildi.
Hıristiyan Demokratların inşa ettiği borgata’lar da Faşistlerinkinin tıpatıp aynısı, çünkü “yoksullar” ile devlet arasındaki ilişki değişmiyor. Hâlâ otoriter, paternalist ve “dinî” mistifikasyona dayalı son derece gayri insani bir ilişki…
geri bildirim: e-skop
2 notes · View notes
kalemineiyibak · 2 years
Text
Deli Saat
Saatim hasreti her defasında geriye alıyor sevdiğim. Helvalar dağıtılıyor; mümkün ile kısmetin cenazesine yetişememişim... Helva vermediler bana, seni vermedikleri gibi. Benim mümkünüm ile kısmetimin solfej çalıştığını ve notalar erbabından mutluluk kalıntısı bulduklarını bilmiyorlar. Mümkün ile kısmet, herkese ayrı sonuçta. Benimki ölmedi, yaşıyor. Sadece gelmediğin günler kadar yorgun bir kalbim var. Paydos düdüğü çalınca kader, kuvvetli nefesinden pastamdaki muma da üflemesini rica ediyorum. Neredesin, kimdesin, kalbin hangi sevgiye yolculuk yapıyor kanatlarıyla? "Ben buradayım, hey! Alo..." Sesim de varlığım gibi yok olmuş. Duyulmuyor. Kalbime atılan çentikleri dikiş makinesinde bir mutluluk lifi olarak dikiyorum.
Saatim seni özlüyor sevdiğim. Kordonunu çiğneyip kolumdan saat yapacağım ama ben ancak kaderi dişleyebilirim. Ellerim küçük, seni tutamam. Gönüllü bir ikramiyenin altısında en zengin olsan bana.
Kahretsin... Konuşmaya yüzüm, halinin köyüne varmaya cesaret yok. Hangi gün, hangi tarih?
Pazar mı, pazartesi mi, salı olsa olur mu? Tarihi kadere fısıldasan yeter. Kanepe yapılmış, parti veriyor elime konan uğur böceği. Çok terbiyesiz yanından sokuldu sevda böceği. Had kanepesi profiterol tadında bir güzellikte mideme oturdu.
Koşsam koşamıyorum, hem koşsam da yakalayamam seni. Nereye koşsam oradan gidecek gibi tavrın. Başkası namümkün çarşısında bana rastlarken niyetimi anlayıp bana "bacım diyor.
Başkası da biliyor, senden başkası kalbimde gram güzel durmuyor. Peki ben? Boynu bükük Emrah'ı geçtim. Arabeskin kraliçesi oldum aşka. Pirinç tanelerinin arasında senli mutlulukları arıyor gibiyim. Tavada pişen sorgu sual patlıcanıyım; köz oldum.
Ofladım şimdi. Kuvvetli nefesim rüzgarla ulaştı mı sana? Ünlem işareti ağlıyor. Sadakatsiz çamurlardan gelmiş, tam "Oh be işte sevda!" diyecekmiş ki bakmış ortada mutlu bir ben yok.
Ulaşamıyorum. Kendime cevapsız çağrı oldum. Aradığım bana sensiz ulaşılamıyor. Selamının hücresine tıksın beni komiser amcalar. Bin defa nasılsın de; bin defa iyiyim demezsem dilim ekmek arası hatalarla dolsun sevgilim.
Ben buradayım. Hep. Hep kalmakla hiç gidememek arasına salam konmuş, selamın gelmeyince. Farkında mısın?
Günlerim sana bölünmüş; aklımın sevki, kalbimin aşısı olmuşsun. İnsan bir haber verir...
Saçmalardan hallice keyfim elalemin dilinde... Seni bulduğum yollarda darbe girişimi mi oldu, bombalar mı patladı? Bana ne...
Umurumun dahi umurunda değil her kıblede aşk dönemeçli amin niyetlenirken. Pusula yönü doğru göstermese de...
Ben seni yazıyorum; sen kime yazılıyorsun kaderde acaba? Kaderimin kulaklarını çekeceğim, cetvelle vuracağım ellerine. "Hey! Buradayım." I'm here desem ecnebi hassasiyetimde görünür müyüm acaba?
Yok... Bu böyle olmayacak. Siyasi bir cinayet sansınlar beni. Muhalefet ile İktidar birbirine girdi desinler. Suyu çıksın imkansızın; sen partizanı olduğum anlaşılmasın.
Seni... söyleyemem demiştim bir daha. Kalbim kopasıca! Seni seviyorum. Seni, sadece seni seviyorum. Mektebi bırakıyor nokta; üç nokta balkondan atlıyor. Delirdi sonunda noktalama işaretleri de... Yazdıkça ne ile tamamlayacağım peki seni? Ah! Bir soru işareti ile ünlemim kalmış.
Durun kızlar! Kaçmayın nevi şahsına münhasır yokluk diziyor soframa; "boğazında kalsın" diyor vicdansızca. Yedim gitti. Sırtıma vurdu bir de. Hem gaddar hem merhametli bahtiyar...
Peki ben? E ben... Ama ben...
E haydi artık ama ben... Her yerdeyim be canım.
Seher vakti şarkı söylerse kesik kulak acıdayım.
Sabah ezanında sana âmin, gece yolculuğunda sana kesilen biletim. Boynum kıldan ince.
Of! Yarın da mı gri? Tükendi aklım. Eşarbını yan bağlamasın ekimin ikisi, belki sevda töresi bir cinayet işler gönlümde. Beni mi vurur sensizliği mi bilmem...
Dilara AKSOY
6 notes · View notes