#Tarımsal Kuraklık
Explore tagged Tumblr posts
Text
Dr. Oğuz Tutal yazdı: İklim değişikliği tarımı vurdu
Türkiye için önemli beş tarımsal ürünün iklim değişikliğinden nasıl etkilendiğini inceleyen bir araştırmaya göre, üretimde en büyük tehlike kuraklık ve aşırı sıcaklar. Düşük veya düzensiz yağışlar da verimi düşürüyor. Gerekli önlemler alınmazsa, gıda enflasyonu daha da şiddetlenebilir. Tarım, iklim değişikliğinin en önemli sorumlularından olduğu gibi, etkileri karşısında en kırılgan sektörlerin…
View On WordPress
#ayçiçeği üretimi#buğday üretimi#çay üretimi#gıda enflasyonu#iklim değişikliği#kuraklık#pamuk üretimi#sıcaklar#su yönetimi#tarım etkileri#tarım politikaları#tarımsal ürünler#Türkiye tarımı#verim düşüşü
6 notes
·
View notes
Text
Üç Nehirli Bir Şehir: Edirne Kuraklıkla Mücadele Ediyor
Edirne’nin kuraklıkla mücadelesini simgeleyen bu görüntüde, Meriç, Tunca ve Arda nehirlerinin suları çekilmiş, tarım arazileri kuraklıkla yüzleşiyor. Uzakta Selimiye Camii’nin silueti görülürken, bölge halkı bu zorlu durum karşısında çaresizce çözüm arıyor. Edirne, üç nehrin şehri olarak, su kaynaklarına olan bağımlılığını azaltmak ve sürdürülebilir bir gelecek için mücadele ediyor. Edirne,…
#Arda Nehri#edirne#Edirne Tarım#Edirne&039;nin tarihi#iklim değişikliği#iklim koşulları#kuraklığa dayanıklı ürünler#kuraklık#Meriç Nehri#Osmanlı İmparatorluğu#su kaynakları#su yönetimi#sürdürülebilir tarım#tarım zorlukları#tarımsal üretim#Tunca Nehri
0 notes
Text
Güneydoğu'da Yağışlar Tarımda Yüksek Rekolte Umudunu Artırdı
Güneydoğu’da mart ayında düşen yağış, hububat ve yem bitkisi üreticisinin yüksek rekolte beklentisini artırdı. Tarımın lokomotif sektör olduğu Diyarbakır, Mardin ve Batman’da, mart ayında etkili olan yağış çiftçinin kuraklık endişesini giderdi. Üreticiler rekoltenin artması için nisan ayında da yağış bekliyor. Diyarbakır Tarım ve Orman İl Müdürü Mustafa Ertan Atalar, ilde 2 milyon 800 bin…
View On WordPress
0 notes
Text
Kuraklık Uyarısı!
✍🏻 Prof. Dr. Murat Türkeş
KURAKLIK UYARISI, DURUM CİDDİ!
Bölgesel düzeyde “resmi” kuraklık uyarısı ile aşamalı sektör ve kullanıcı hedefli gönüllü ve zorunlu kuraklıkla mücadele önlemler paketi şimdi açıklanmazsa, bu ne zaman yapılır bilemiyorum!
Türkiye’nin özellikle batı, iç batı, kuzeybatı ve güneybatısında çeşitli kuraklık indislerinin 3 (SPEI’ya göre), 6, 9 ve 12 aylık (SPI ve SPEI) zaman adımlarına göre şiddetli ve çok şiddetli tarımsal ve hidrolojik kuraklık olayları yaşanıyor. Ekim ayı gözlemleri hesaplamalara dahil edildiğinde, kuraklıkların şiddeti artabilecek ve meteorolojik kuraklık da kuvvetlenecektir.
Prof. Dr. Murat Türkeş
0 notes
Text
"Prlanta'nın Geleceği: Yapay Zeka, Yenilikler ve Ekonomik Dinamikler"
Prlanta, her geçen yıl daha büyük bir ilgi odağı haline geliyor. Geleneksel tarım yöntemleriyle üretilen bu değerli tarım ürünü, dünyanın birçok yerinde ekonomik kalkınmanın bir parçası olarak görülüyor. Ancak, geleceği düşündüğümüzde, prlanta üretimi ve pazarı birçok zorlukla karşı karşıya. Bu zorluklar arasında iklim değişikliği, üretim teknolojilerindeki yenilikler ve uluslararası ticaret anlaşmaları yer alıyor. Öte yandan, yapay zeka ve dijitalleşme gibi yeni teknolojiler de prlanta üretiminde köklü değişimlere yol açabilir.
1. İklim Değişikliğinin Etkileri
İklim değişikliği, tarımsal üretimin her alanında olduğu gibi prlanta üretiminde de önemli bir tehdit oluşturuyor. Artan sıcaklıklar, kuraklık ve değişen yağış rejimleri, bitkilerin verimliliğini ve kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu durum, üreticilerin daha dayanıklı ve iklim değişikliklerine adapte olabilen prlanta çeşitleri geliştirmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Ancak bu çeşitler, zaman alıcı ve maliyetli araştırmalar gerektiriyor. Üreticiler, bu zorlukları aşmak için sürdürülebilir tarım tekniklerine yönelmek zorunda kalacaklar.
2. Teknolojik Yenilikler
Prlanta üretiminde teknoloji, geleceğin şekillendirici unsurlarından biri olacak. Özellikle yapay zeka destekli tarım uygulamaları, üretim sürecini optimize etme potansiyeline sahip. Örneğin, bitkilerin büyüme aşamalarını izleyen sensörler ve bu verileri analiz eden yapay zeka algoritmaları, en verimli sulama ve gübreleme yöntemlerini belirleyebilir. Bu tür yenilikler, sadece maliyetleri düşürmekle kalmaz, aynı zamanda çevresel etkileri de minimize edebilir. Ayrıca, dijital pazarlama stratejileri sayesinde üreticiler, tüketicilere doğrudan ulaşarak aracıları ortadan kaldırabilir. Bu, hem üreticiye hem de tüketiciye fayda sağlayacak bir model yaratabilir.
3. Ekonomik Dinamikler ve Uluslararası Ticaret
Prlanta'nın geleceğinde uluslararası ticaretin rolü büyük olacak. Ticaret anlaşmaları, ithalat ve ihracat üzerindeki kotalar ve tarifeler, prlanta üreticilerinin küresel pazarlara erişimini belirleyecek. Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki üreticiler, bu anlaşmaların koşullarına bağlı olarak büyük kazançlar elde edebilir ya da zorluklarla karşılaşabilir. Ayrıca, tüketici talebi de büyük ölçüde ekonomik durgunluk ve küresel ekonomik koşullarla bağlantılı olacaktır. Ekonomik belirsizlikler, lüks tüketim ürünlerine olan talebi azaltabilir, bu da prlanta gibi daha özel tarım ürünlerinin pazarını daraltabilir.
0 notes
Text
Eğirdir için hassas seferberlik!
https://pazaryerigundem.com/haber/188422/egirdir-icin-hassas-seferberlik/
Eğirdir için hassas seferberlik!
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, kuraklığın etkisiyle su seviyesi hızla düşen ve biyolojik kirlilik oluşan Eğirdir Gölü’nde 9 maddelik eylem planını hayata geçirdi.
ANKARA (İGFA) – Eğirdir Gölü’nün kuraklık tehdidi, alg patlaması ve biyolojik kirliliğe karşı korunması ve rehabilite edilmesi amacıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un talimatıyla ilgili kurumlar harekete geçti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Tabiat Varlıklarını Koruma (TVK) Genel Müdürlüğü koordinesinde, Isparta Valiliği, Belediye Başkanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Eğirdir Su Ürünleri Araştırma Merkezi, TÜBİTAK, üniversiteler, kamu ve özel sektör kuruluşlarıyla komisyon oluşturuldu. Arazi çalışmalarıyla beraber alınması gereken tedbirler belirlendi.
Göldeki sucul bitkilerin ve dipte biriken sediment ile biyokütlenin kaldırılmasına ilişkin TVK Genel Müdürlüğü tarafından ön fizibilite raporu hazırlandı. Süleyman Demirel Üniversitesi ile Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nden bilim insanları da Ekosistem Değerlendirme Raporu’nu (EDR) hazırladı. Bakan Kurum, bu çalışmalar ışığında belirlenen 9 maddelik eylem planını kamuoyuna duyurmuştu.
ÖNCE KORUMA KALKANINA ALINDI
Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdür Yardımcısı Beyhan Oktar, eylem planının uygulanmaya başlandığını açıkladı. Oktar, gölün ekolojik değerini ortaya koymak, göl ve çevresindeki faaliyetleri mevzuat kapsamında sınırlandırmak ve koruma-kullanma dengesini gözetme amacıyla TVK Genel Müdürlüğü’nün, Eğirdir Gölü ve kıyı kesimini, “Kesin Korunacak Hassas Alan”, “Nitelikli Doğal Koruma Alanı” ve “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak ilan ettiğini belirtti.
Çalışmalar kapsamında acil müdahale olarak göl yüzeyindeki alglerin ve göl kıyısındaki ölü sucul bitkilerin temizlenmesi amacıyla Gemi İnşa Sanayi A.Ş. (GİSAŞ) amfibi sulak alan rehabilitasyon aracı tasarladı. Bu araçlarla göl yüzeyinde, göl içindeki hassas bölgelerde ise özel ekipmanlı dalgıçlarla temizlik çalışmalarına başlandığını açıklayan Oktar, gölü besleyen Çayköy Dere ağzında biriken rüsubatın da (ağaç dalları ve bitki tortusunun) DSİ’ye ait araç ve ekipmanlarla temizlendiğini kaydetti.
DİP ÇAMURU İÇİN BİLİMSEL İNCELEMELER SÜRÜYOR
TVK Genel Müdürlüğü, göl tabanında dip çamuru temizliği yapılmasına yönelik fizibilite çalışmalarına devam ediyor. Elde edilecek bilimsel veriler doğrultusunda dip çamuru temizliği başlatılacak. TVK Genel Müdür Yardımcısı Oktar, “Çalışmalar kapsamında akademisyenlerimiz gölün içerisinden ve dip sedimanından 20 farklı noktadan alınan örnekleri analiz ediyorlar. Analizler tamamlandığında gölden çıkarılacak çamurun hangi bilimsel metotlarla bertaraf edileceği ve bununla ilgili yapılacak tüm önlemleri bizlere sunmuş olacaklar ve bu doğrultuda tedbirlerimizi almaya devam edeceğiz” dedi.
İL MÜDÜRÜ ÇELEN: EĞİRDİR’İ GELECEK NESİLLERE AKTARACAĞIZ
Isparta Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Bekir Çelen de Eğirdir Gölü’nün bölge ve ülke için önemine dikkat çekerek, Zon yıllarda yaşanan iklim değişikliği ve kuraklık göldeki su seviyesinin hızla azalmasına sebep olduğunu, yağış rejimindeki değişiklikler, ondan sonra sıcaklık artışları ve bölgedeki insan faaliyetleri, göl ekosistemini olumsuz etkilediğini söyledi.
“Su seviyesinin azalmasıyla birlikte göldeki biyolojik kirlilik, alg patlamaları ve kötü koku gibi sorunlar ortaya çıktı” diyen Çelen, “Eğirdir Gölümüz bölgedeki içme suyu kaynağı olmasının yanı sıra tarımsal sulama, turizm ve balıkçılık gibi birçok alanda kritik öneme sahip. Dolayısıyla bu sorunların giderilmesi acil bir ihtiyaç haline geldi. Bakanlığımızın ve yerel yönetimlerin koordinasyonuyla başlatılan rehabilitasyon çalışmaları sayesinde gölün ekosistemini koruyarak bu eşsiz doğal kaynağı gelecek nesillere aktarmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Başlıca Antik Yunan Festivalleri/Bayramları
Yeni Ay'dan sonraki gün: Noumenia
Bu, Yunanlıların ev tanrıları için düzenledikleri bir kutlamadır. Noumenia, Hestia'nın yanı sıra diğer ev tanrılarını da onurlandırırdı.
Ocak ayının sonu: Lenaia
Bu festival şarabın tadını çıkarmak ve komik oyunlar izlemekle ilgiliydi. Dionysos festivalin baş tanrısıydı.
19-21 Şubat: Anthesteria
Bu üç günlük kutlama Dionysos ve karısı Ariadne'ye adanmıştı. Bayramda hem şarap hem de ölmüş atalar kutlanırdı.
Şubat ortası ve sonu: Küçük Gizemler
Persephone'nin gizemleri olarak da bilinen Küçük Gizemler, ilkbaharın başlarında Atina'da bir nehrin kıyısında Demeter'e adanmış bir tapınakta düzenlenirdi. Büyük Gizemler için öğretici ve hazırlayıcıydılar ama zorunlu değillerdi. Arınma, oruç tutma, banyo yapma, şarkı söyleme ve dans etmenin yanı sıra Persephone hakkında hikâyeler anlatılır ve oyunlar oynanırdı. Bu aynı zamanda tanrıçaya saygı gösterme ve ona kurbanlar sunma zamanıydı. Küçük Gizemler, daha önce başka birinin kanını dökmüş olanları temizlemek için bir fırsat olarak da kullanılmış olabilir. (Katillerin, eylemleri haklı olsa bile, arınmadan Büyük Gizemler'e katılmalarına izin verilmezdi). Arınmaya ihtiyacı olanlara bir arınma biçimi olarak "Zeus'un postu" sunulurdu.
Mart Ortası: Büyük Dionysia (veya Şehir Dionysia'sı)
Bu Atina festivali Mart ayının ikinci haftasında Dionysos onuruna düzenlenirdi. Dionysos'a içki ve kurban sunmanın yanı sıra, Büyük Dionysia trajik oyunların ve diğer eğlence biçimlerinin de izlendiği bir zamandı.
24-25 Mayıs: Thargelia
Atina'da Artemis ve Apollon onuruna düzenlenen bu festival muhtemelen kuraklık ve hastalıklardan uzak bir büyüme mevsimi sağlamak için kutlanırdı.
20 Haziran: Adonia
Adonia, Yaz Gündönümü'ne yakın bir zamanda kutlanmış olabilir, ancak bazıları bunun ilkbaharda olabileceğine inanmaktadır. Afrodit'in sevgilisi Adonis'in ölümü anısına kutlanırdı. Bayram sadece kadınlar tarafından kutlanırdı ve kadınlar birlikte dans eder, ağlar ve şarkı söylerdi. Festival, genellikle kırık bir çömlek içinde bir "Adonis bahçesi" dikilmesini gerektiriyordu. Sıcak Yunan güneşinde tohumlar filizlenir ama sonra hızla ölürdü. Ölü bitkiler daha sonra gömülür ya da Adonis'in onuruna düzenlenen sahte bir cenaze töreniyle denize götürülürdü. Adonia, kederin sosyal olarak kabul edilebilir bir şekilde dışarı atıldığı bir zamandı.
28 Haziran Panathenaea
Antik Atina'nın en önemli bayramı olan Panathenaea, Athena'nın onuruna kutlanırdı. Festivalin ne zaman yapıldığına dair çelişkili tarihler vardır; bazıları Athena'nın doğum gününde Haziran ayında yapıldığına inanırken, diğerleri Ağustos ayında yapıldığına inanmaktadır. Etkinlik aynı zamanda Olimpiyat Oyunları'na da benzerdi, çünkü büyük haliyle her dört yılda bir düzenlenirdi. Diğer üç yılda daha küçük bir kutlama yapılırdı.
Temmuz sonu/Ağustos başı: Aphrodisia
Afrodit onuruna yapılan bu kutlama genellikle birkaç gün sürerdi.
Eylül ortası/Ekim: Eleusinian gizemleri
Tanrıçalar Demeter ve Persephone'ye (Kore) adanan Eleusinian gizemleri antik dünyanın en ünlü gizli, inisiyatik geleneğiydi. Gizemler hakkında çok az şey biliyoruz, ancak büyük olasılıkla ölümden sonraki yaşamla ilgili bir şeyleri açığa çıkarıyorlardı. Gizemler ayrıca hasat ve Persephone'nin sembolik olarak yeraltı dünyasına inişi (ya da muhtemelen geri dönüşü) ile de ilgiliydi. Gizemleri bir şekilde onurlandırmayı seçerseniz, bunları yaşadığınız yere göre oluşturun. Eğer Güney Yarımküre'de yaşıyorsanız, Persephone'nin dönüşünü kutlayın. Kuzey Yarımküre'de yaşıyorsanız, onun yeraltı dünyasına inişini kutlayın.
Ekim sonu: Persephone ve Demeter onuruna kutlanan ve sadece kadınlarla sınırlı bir tarımsal kutlama olan Thesmophoria, Atina gibi yerlerde ya geç hasat ya da tohum ekimi anısına düzenlenirdi. (Atina'da tohumlar kışın ekilirdi. Yaz, büyüme mevsiminin bir parçası olamayacak kadar sıcaktı). Thesmophoria Ekim ayının sonuna doğru gerçekleşir ve Atina'da üç gün sürerdi. Diğer bölgelerde festival sonbaharın başlarında düzenlenirdi.
Ekim sonu/Kasım başı: Chalceia (ya da Khalkeia)-Bu Yunan bayramında sanat ve zanaat, özellikle de metal işçiliği kutlanırdı. Athena ve Hephaestus onuruna düzenlenirdi.
Aralık: Kırsal Dionysia
Dionysos'un doğumunun kutlandığı bu festivalde sokaklarda komik büyüklükte fallusların geçit töreni yapılır, içki içilir, dans edilir ve eğlenilirdi.
Modern Witchcraft with the Greek Gods: History, Insights & Magickal Practice - Jason Mankey and Astrea Taylor.
0 notes
Link
0 notes
Text
İklim Değişikliği Ne Demektir?
BirPaylaş Paylaşım Platformu https://birpaylas.com/iklim-degisikligi-ne-demektir.html
İklim Değişikliği Ne Demektir?
İklim Değişikliği Ne Demektir? İklim değişikliği, dünya genelindeki iklim koşullarında meydana gelen uzun vadeli değişiklikleri ifade eder. İklim değişikliği, atmosferdeki sera gazı konsantrasyonlarındaki artışın ve insan etkileşimlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Fosil yakıt kullanımı, endüstriyel faaliyetler, ormansızlaşma ve tarımsal uygulamalar gibi insan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonları, atmosferdeki sera gazı miktarını artırır. Bu sera gazları, güneşten gelen ışığın bir kısmının atmosferde hapsolmasına ve dünya yüzeyinin ısınmasına neden olur. Bu durum, iklim sistemini etkileyerek küresel ısınma, iklim modellerinde değişiklikler, deniz seviyesi yükselmesi, hava koşullarındaki anormallikler gibi bir dizi etkiyi tetikler.
İklim değişikliği, uzun vadeli eğilimlerle birlikte daha sık ve yoğun doğal afetler, ekosistemlerin bozulması, su kaynaklarının azalması, tarım üretiminde değişiklikler, biyolojik çeşitlilik kaybı ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler gibi bir dizi soruna yol açabilir. Bu nedenle, iklim değişikliği küresel ölçekte ciddi bir endişe kaynağıdır ve uluslararası toplum tarafından ele alınması gereken bir sorundur.
Reklam (İklim Değişikliği Ne Demektir?)
İklim Değişikliği Ne Demektir?
KPSS Başvuru 2023 Ne Zaman?
Piller Nasıl Oluyor ve Piller Neden Eskir
TOGG Özellikleri Nelerdir?
Evde Tutumlu Olmanın Yolları Nelerdir?
İklim Değişikliğine Ne Sebep Olur?
İklim Değişikliğine Ne Sebep Olur? İklim değişikliğinin temel nedeni, atmosferdeki sera gazı konsantrasyonlarındaki artıştır. Sera gazları, güneş ışınlarını yüzeye doğru tutarlar ve dünya yüzeyinin ısınmasına neden olurlar. İklim değişikliği ise bu artan ısınmayı, dünya genelindeki iklim koşullarında meydana gelen uzun vadeli değişiklikler olarak ortaya çıkarır.
Sera gazlarının atmosferdeki artışı, insan faaliyetlerinden kaynaklanır. Fosil yakıt kullanımı, endüstriyel faaliyetler, ormansızlaşma ve tarımsal uygulamalar gibi insan faaliyetleri, sera gazı emisyonlarını artırır. Özellikle karbondioksit (CO2), metan (CH4) ve azot oksitler (NOx) gibi sera gazları, atmosferdeki konsantrasyonlarını artırarak küresel ısınmaya katkıda bulunurlar.
Ayrıca, doğal faktörler de iklim değişikliğine neden olabilir. Güneş ışınlarının şiddetindeki değişiklikler, volkanik faaliyetler, okyanus dolaşımındaki değişiklikler, buzulların erimesi gibi doğal faktörler, atmosferdeki sıcaklıkları etkileyerek iklim değişikliğine neden olabilirler.
Ancak, bilim insanları, iklim değişikliğinin temel nedeninin insan faaliyetleri olduğunu ve sera gazı emisyonlarının azaltılmasının küresel ısınmanın etkilerini azaltmak için önemli olduğunu vurgulamaktadırlar.
Küresel İklim Değişikliği Nedir?
Küresel İklim Değişikliği Nedir? Küresel iklim değişikliği, dünya genelindeki iklim koşullarında meydana gelen uzun vadeli değişikliklerin küresel ölçekte gözlemlendiği bir fenomendir. Bu değişiklikler, yıllar veya hatta on yıllar boyunca ortaya çıkar ve genellikle küresel ortalama sıcaklık artışıyla ilişkilidir. Küresel iklim değişikliği, atmosferdeki sera gazlarının artması ve insan faaliyetlerinin etkisiyle güçlendirilmektedir.
Küresel iklim değişikliği, çeşitli etkileri beraberinde getirir. İklim modellerindeki değişiklikler, hava durumu olaylarının frekansı ve yoğunluğunda artış, deniz seviyesi yükselmesi, buzulların erimesi, ekstrem hava olayları, kuraklık ve sel gibi doğal afetlerde artış, ekosistemlerin bozulması, biyolojik çeşitlilik kaybı, tarım üretiminde değişiklikler gibi etkileri içerir. Bu etkiler, insanlar, doğal sistemler ve ekonomiler üzerinde önemli sonuçlara yol açabilir.
Küresel iklim değişikliği, büyük ölçüde insan etkileşimlerinden kaynaklanmaktadır. Fosil yakıt kullanımı, endüstriyel faaliyetler, araç emisyonları, ormansızlaşma, tarım uygulamaları ve sera gazı emisyonlarını artıran diğer faaliyetler, atmosferdeki sera gazı konsantrasyonlarını artırarak küresel iklim değişikliğini hızlandırmaktadır. Bu nedenle, küresel iklim değişikliğiyle mücadele etmek için sera gazı emisyonlarının azaltılması ve sürdürülebilir enerji ve endüstriyel uygulamaların teşvik edilmesi önemlidir.
0 notes
Text
Orta Asya Hariç, Küresel Ani Kuraklıklar Yoğunlaşıyor!
İklim değişikliği, dünya genelinde birçok çevresel soruna yol açmaktadır. Bunlardan biri de ani kuraklıklar, yani flash droughts olarak bilinen, kısa sürede meydana gelen ve ciddi etkiler yaratan kuraklık türleridir. Bu makalede, ani kuraklıkların küresel dağılımı, nedenleri ve Orta Asya'nın bu trendden neden etkilenmediği detaylı bir şekilde incelenecektir.
Ani Kuraklıkların Artışı ve Küresel Dağılım
Ani kuraklıklar, birkaç gün veya hafta içinde hızla gelişen ve su kaynaklarını hızla tüketen kuraklık olaylarıdır. Küresel iklim değişikliği, bu tür kuraklıkların sıklığını ve şiddetini artırmaktadır. Ani kuraklıklar, tarım alanlarını, su kaynaklarını ve ekosistemleri hızla etkileyerek büyük ekonomik ve çevresel zararlara yol açmaktadır. Küresel Eğilimler: - Amerika: ABD'nin Ortabatı ve Güneydoğu bölgeleri, ani kuraklıklardan en çok etkilenen yerler arasındadır. Bu bölgelerde ani kuraklıklar, tarım verimliliğini düşürerek ekonomik kayıplara yol açmaktadır (Yeşil Gazete) (Gastro Eko). - Avrupa: Avrupa'nın birçok bölgesi de ani kuraklıklardan etkilenmektedir. Özellikle Akdeniz bölgesi, kuraklık riskinin yüksek olduğu bir alandır. - Afrika: Afrika kıtasında da ani kuraklıklar sıkça görülmekte olup, özellikle Sahra Altı Afrika'da gıda güvenliğini tehlikeye atmaktadır. - Asya: Asya genelinde ani kuraklıklar artarken, Orta Asya bu trendden önemli ölçüde etkilenmemektedir (AA Şarkul Avsat) (Yeşil Gazete). Kurak bir nehir yatağı, küresel ani kuraklıkların etkisini gösteriyor.
Ani Kuraklıkların Nedenleri
Ani kuraklıkların başlıca nedenleri arasında küresel ısınma, insan faaliyetleri ve doğal iklim değişiklikleri yer almaktadır. Küresel Isınma: Küresel ısınma, ani kuraklıkların başlıca nedenlerinden biridir. Artan sıcaklıklar ve değişen yağış modelleri, toprak nemini hızla azaltarak ani kuraklıklara yol açar. İklimbilimciler, son 50 yıl içinde ani kuraklıkların sıklığında önemli bir artış gözlemlemişlerdir (Yeşil Gazete) (Yeşil Gazete). İnsan Faaliyetleri: İnsan faaliyetleri, ani kuraklıkların artmasında önemli bir rol oynamaktadır. Ormansızlaşma, tarımsal uygulamalar ve su kaynaklarının aşırı kullanımı, toprak neminin hızla tükenmesine neden olmaktadır. Endüstriyel faaliyetler ve fosil yakıtların kullanımı, atmosfere sera gazları salarak küresel ısınmayı hızlandırmaktadır (Gastro Eko). Doğal İklim Değişiklikleri: Doğal iklim değişiklikleri de ani kuraklıkların oluşumunda rol oynar. Güneş aktivitesindeki değişiklikler, volkanik patlamalar ve Dünya'nın yörüngesindeki değişiklikler gibi faktörler, iklimde doğal dalgalanmalara neden olabilir (Yeşil Gazete).
Küresel Isınma ve Orta Asya’nın İstisnai Durumu
Orta Asya, ani kuraklıkların artış trendinden önemli ölçüde etkilenmeyen nadir bölgelerden biridir. Bu durum, bölgenin benzersiz coğrafi ve iklimsel özellikleriyle açıklanabilir. Orta Asya'nın dağlık bölgeleri ve büyük su havzaları, ani kuraklıkların etkisini azaltmaktadır. Ayrıca, bu bölgede yer altı su kaynaklarının bol olması, kuraklık riskini azaltan bir diğer faktördür (Yeşil Gazete).
İklim Değişikliği ve Sosyo-Ekonomik Etkiler
Ani kuraklıklar, tarımsal verimliliği düşürerek gıda güvenliğini tehlikeye atar ve su kaynaklarının yönetimini zorlaştırır. Özellikle tarım sektöründe büyük ekonomik kayıplara yol açar. Ayrıca, su kaynaklarının hızla tükenmesi, şehirlerde su sıkıntılarına ve su yönetiminde zorluklara neden olur. Ekosistemlerin bozulması, biyolojik çeşitliliğin azalmasına ve doğal habitatların yok olmasına yol açabilir (AA Şarkul Avsat) (Gastro Eko) (Yeşil Gazete).
Su Yönetimi ve Çözüm Önerileri
- Sera Gazı Emisyonlarının Azaltılması: Küresel ısınmayı yavaşlatmak için sera gazı emisyonlarını azaltmak önemlidir. Bu, fosil yakıt kullanımının azaltılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişle sağlanabilir. - Sürdürülebilir Tarım Uygulamaları: Su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi ve tarımsal verimliliğin artırılması, ani kuraklıkların etkilerini azaltabilir. Sulama tekniklerinin geliştirilmesi ve su tasarrufu sağlayan tarım yöntemlerinin benimsenmesi gerekmektedir. - Erken Uyarı Sistemleri: Ani kuraklıkları önceden tespit edebilecek ve etkilerini en aza indirebilecek erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu sistemler, meteorolojik verilerin izlenmesi ve analiz edilmesiyle kurulabilir (AA Şarkul Avsat) (Gastro Eko) (Yeşil Gazete). Küresel olarak ani kuraklıkların sıklığı ve yoğunluğu artarken, Orta Asya'nın bu trendden etkilenmemesi dikkat çekicidir. Küresel iklim deği��ikliği ile mücadele etmek ve ani kuraklıkların etkilerini azaltmak için sera gazı emisyonlarını azaltmak, sürdürülebilir tarım uygulamalarını benimsemek ve erken uyarı sistemlerini geliştirmek kritik öneme sahiptir.
Kaynaklar:
- ScienceDaily: Worldwide distribution, drivers and trends of sudden droughts - ScienceDaily: 'Flash droughts' coming on faster, global study shows - UN News: WMO report: Asia hit hardest by climate change and extreme weather - Yeşil Gazete: Dünya ısındıkça ortaya çıkan yeni tehdit: Ani kuraklıklar - Turkish Aawsat: İklim değişikliği nedeniyle ani kuraklıklar hızla tekrarlanıyor - Gastro Eko: “Ani kuraklık” nedir? Niçin giderek yaygınlaşıyor?
İlginizi Çekebilir:
- Evrim Teorisi ve Genetik Analizler: Bilimsel Bir Bakış - Kuantum Bilgisayarlar: Geleceğin Hesaplama Teknolojisi - Yenileyici Tarım: Geleceğin Sürdürülebilir Çözümü - Küresel Isınma: İklim Değişikliği ve Gelecek İçin Tehlike
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Ani kuraklık nedir?Ani kuraklık (flash drought), birkaç gün veya hafta içinde hızla gelişen ve su kaynaklarını hızla tüketen kuraklık türüdür. Geleneksel kuraklıklardan farklı olarak, ani kuraklıklar çok kısa bir süre içinde meydana gelir ve ciddi çevresel ve ekonomik etkiler yaratır.Ani kuraklıkların başlıca nedenleri nelerdir?Ani kuraklıkların başlıca nedenleri arasında küresel ısınma, insan faaliyetleri ve doğal iklim değişiklikleri yer alır. Artan sıcaklıklar, değişen yağış modelleri ve aşırı buharlaşma, ani kuraklıkların oluşumuna katkıda bulunur.Ani kuraklıkların etkileri nelerdir?Ani kuraklıklar, tarımsal verimliliği düşürerek gıda güvenliğini tehlikeye atar, su kaynaklarının yönetimini zorlaştırır ve ekosistemlerin bozulmasına yol açar. Ayrıca, şehirlerde su sıkıntılarına ve su yönetiminde zorluklara neden olabilir.Orta Asya ani kuraklıklardan neden etkilenmiyor?Orta Asya, ani kuraklıkların artış trendinden önemli ölçüde etkilenmeyen nadir bölgelerden biridir. Bu durum, bölgenin benzersiz coğrafi ve iklimsel özellikleriyle açıklanabilir. Orta Asya'nın dağlık bölgeleri ve büyük su havzaları, ani kuraklıkların etkisini azaltmaktadır.Ani kuraklıklarla mücadele etmek için ne yapılabilir?Ani kuraklıklarla mücadele etmek için şu önlemler alınabilir: Sera Gazı Emisyonlarının Azaltılması: Küresel ısınmayı yavaşlatmak için sera gazı emisyonlarını azaltmak önemlidir. Sürdürülebilir Tarım Uygulamaları: Su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi ve tarımsal verimliliğin artırılması, ani kuraklıkların etkilerini azaltabilir. Erken Uyarı Sistemleri: Ani kuraklıkları önceden tespit edebilecek ve etkilerini en aza indirebilecek erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir.Ani kuraklıkların önümüzdeki yıllarda artması bekleniyor mu?Evet, iklim değişikliği ve küresel ısınma nedeniyle ani kuraklıkların sıklığının ve şiddetinin artması beklenmektedir. Artan sıcaklıklar ve değişen yağış modelleri, ani kuraklıkların daha sık görülmesine yol açacaktır. Read the full article
#anikuraklık#çevresorunları#iklimdeğişikliği#küreseliklimdeğişikliği#Küreselısınma#OrtaAsya#suyönetimi#SürdürülebilirTarım#tarımsalverimlilik
0 notes
Text
Elazığ'da tarımsal kuraklık ele alındı http://dlvr.it/T70n2g
0 notes
Text
Arbusküler Mikoriza Mantarları Nedir?
Bitkilerin kökleri ile arbusküler mikoriza mantarları arasındaki simbiyotik ilişki, doğanın gizemli ve hayret verici bir örneğidir. Bu karmaşık etkileşim, bitki ve mantar arasında karşılıklı bağımlılık temelinde şekillenir. Topraktaki bitkiler, kök sistemlerinde özel bir ilişki kurarak, arbusküler mikoriza mantarlarıyla ortak bir yaşam sürerler. Bu simbiyoz, bitkilerin topraktan daha etkili bir şekilde beslenmelerini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda mantarlar için de hayati önem taşır, çünkü bitkilerden elde ettikleri karbonhidratlarla beslenirler. Yazımda, bitki-mantar simbiyozunun temel dinamiklerine odaklanarak, bu benzersiz etkileşimin önemini vurgulayacağım. Bitkilerin kök sistemleri ile arbusküler mikoriza mantarları arasındaki bu özel bağ, bitki sağlığından toprak verimliliğine kadar bir dizi faktörü etkiler. Giriş kısmında, bitki-mantar simbiyozunun ekosistemdeki rolüne dair genel bir anlayış sunularak, daha sonra makalenin detaylı analizine geçilir. Bu temel bilgiler ışığında, simbiyotik ilişkinin evrimsel, ekolojik ve tarımsal bağlamdaki önemi tartışılır, okuyucuya bu derin ve etkileyici dünyaya daha yakından bakma fırsatı verilir. Mikoriza Mantarları Oluşum Mekanizmaları Simbiyotik ilişkiler, evrimsel bir dansın ürünü olarak ortaya çıkar. Bu dans, organizmalar arasında uzun bir uyum sürecini içerir. Bitki-mantar simbiyozu örneğinde, bitkiler ve mantarlar zaman içinde birbirlerine adapte olur. Bitkiler, mantarlarla olan ilişkilerinde avantaj sağlamak için genetik ve fizyolojik değişikliklere uğrar. Mantarlar da aynı şekilde evrimleşerek, bitkilerle karşılıklı bağımlılık geliştirir. Bu evrimsel süreç, simbiyotik ilişkinin temelini oluşturur ve organizmalar arasında bir tür uyum içinde ilerler. Bitki-Mantar Simbiyozu: Arbusküler Mikoriza Mantarları ile Bitkiler Arasındaki İlişki Arbusküler mikoriza mantarları, bitki kökleriyle özel bir bağ kurarak bitki-mantar simbiyozunu oluştururlar. Bu benzersiz ilişki, bitki köklerinde bulunan hücrelere penetre olarak, bitkilerin topraktan su ve mineralleri daha etkili bir şekilde emmelerine yardımcı olur. Aynı zamanda, mantarlar bitkilerden aldıkları karbonhidratlarla beslenir. Bu karşılıklı bağımlılık, bitkilerin daha verimli büyümesine ve mantarların yaşamasına olanak tanır. Bitki kökleri, mantarların geniş bir toprak alanına yayılmasına aracılık eder, bu da ekosistemdeki toprak yapısını iyileştirir ve bitki büyümesini teşvik eder. Mikoriza Mantarları Ekosistemdeki Rolü Bitki-mantar simbiyozu, ekosistemlerde kritik bir rol oynar. Bu ilişki, toprak verimliliğini artırarak bitki büyümesini teşvik eder. Ayrıca, bitki kökleri aracılığıyla mantarların toprak içinde daha fazla alana yayılmasına yardımcı olarak, toprak yapısını iyileştirir. Bu, ekosistemde dengenin sağlanmasına ve çeşitliliğin sürdürülebilir şekilde korunmasına katkıda bulunur. Bitki-mantar simbiyozu, ekosistemdeki anahtar oyunculardan biri olarak doğal dengeyi destekler ve sürdürülebilir bir çevre oluşturur. Mikoriza Mantarları Faydaları ve Zararları Bitki-mantar simbiyozunun avantajları ve dezavantajları, bu özel ilişkinin karmaşıklığını belirler. Avantajlar arasında bitkilerin daha etkili bir şekilde beslenmesi ve topraktan su ve mineralleri daha verimli bir şekilde emmeleri bulunur. Aynı zamanda, mantarlar da bitkilerden aldıkları karbonhidratlarla beslenirler. Ancak, bu avantajlarla birlikte, mantarların bitkileri hastalıklardan koruma ve zararlı organizmalarla mücadelede etkili olma yetenekleri sınırlıdır. Bu durum, simbiyotik ilişkinin bir tür ikilemini oluşturur. Bir yandan bitkiler ve mantarlar birbirlerine bağımlıdır, ancak diğer yandan her iki tarafın da birtakım zayıflıkları ve kısıtlamaları vardır. İklim Değişikliği ve Bitki-Mantar Simbiyozu İklim değişikliği, bitki-mantar simbiyozu üzerinde potansiyel etkiler yaratır. Artan sıcaklık, kuraklık ve diğer iklim değişkenleri, bu simbiyotik ilişkiyi etkileyebilir. Bitkilerin su ve besin alımı üzerindeki baskılar artabilir, bu da simbiyotik ilişkinin dengesini bozabilir. Gelecekte, bitki-mantar simbiyozunun sürdürülebilirliğini sağlamak için adaptasyon stratejileri ve genetik uyum mekanizmaları geliştirilmelidir. Bu başlık altında, iklim değişikliğinin bitki-mantar simbiyozu üzerindeki potansiyel etkileri ve bu değişikliklere uyum sağlama stratejileri ele alınacaktır.bit Bitki-mantar simbiyozu, bitkilerin büyümesi ve gelişmesi için kritik bir faktördür. Arbusküler mikoriza mantarları, bu simbiyotik ilişkinin önemli bir parçasını oluşturur ve bitkilerin ekosistemdeki rolünü güçlendirir. Gelecekteki araştırmalar, bu benzersiz ilişkinin daha derinlemesine anlaşılmasına ve tarım uygulamalarında daha etkili bir şekilde kullanılmasına katkıda bulunabilir. Bitkiler ve mantarlar arasındaki bu karmaşık ilişki, doğanın mucizelerinden biridir ve sadece bitkilerin değil, aynı zamanda tüm ekosistemin sağlığı için hayati öneme sahiptir. Read the full article
0 notes
Text
Hububatta Ekim Alanındaki Artışın Kuraklıktan Kaynaklı Rekolte Kaybını Kapatması Öngörülüyor
Ulusal Hububat Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Özkan Taşpınar, bu yıl sulak alanlarda yapılan ekimlerde yüzde 20’ler seviyesinde artış gerçekleştiğini, bu artışın kuraklık nedeniyle oluşacak kayıpları kapatacağını söyledi. Taşpınar, 2022 güz aylarından 2023 şubata kadar önemli kuraklık yaşandığını söyledi. Ülke genelinde yaşanan mevsimsel kuraklığın bazı bölgelerde daha ağır seviyelere geldiğini…
View On WordPress
0 notes
Text
50 YILA KALMADAN BAŞIMIZA GELECEKLER;
KÜRESEL ISINMA, ÇÖLLEŞME, KURAKLIK,
İÇİLEBİLİR SU KITLIĞI…
Küresel ısınma, dünya genelindeki iklim değişikliklerinin en önemli ve endişe verici sonuçlarından biridir.
Son yıllarda, insan faaliyetlerinin neden olduğu sera gazı emisyonları atmosferde birikmekte ve dünyanın ısınmasına yol açmaktadır. Bu fenomen, iklim sistemimizde önemli değişikliklere neden olmakta ve birçok ekolojik, sosyal ve ekonomik sorunları beraberinde getirmektedir. Bu yazımda, küresel ısınmanın nedensel faktörlerini, etkilerini ve alınabilecek önlemleri detaylarıyla ele alacağız.
Küresel Isınma Nedir?
Küresel ısınma, atmosferdeki sera gazlarının birikimi sonucu dünya yüzeyindeki ortalama sıcaklıkların artması olarak tanımlanabilir.
Bu artışın temel nedeni ise insan faaliyetlerinin sonucunda ortaya çıkan sera gazı emisyonlarıdır. Fosil yakıtların kullanımı, sanayi üretimi, ormansızlaşma ve tarım faaliyetleri gibi faktörler, atmosfere sera gazları salınımını artırmaktadır.
Küresel Isınmanın Nedenleri
Fosil Yakıt Tüketimi ve Sera Gazı Emisyonları
Küresel ısınmanın temel nedenlerinden biri, fosil yakıtların (kömür, petrol, doğalgaz) yaygın kullanımıdır. Endüstriyel süreçler, enerji üretimi, ulaşım ve tarım gibi sektörlerdeki faaliyetler, büyük miktarda sera gazı emisyonuna neden olmaktadır. Özellikle karbondioksit (CO2), metan (CH4) ve azot oksitleri (NOx) atmosfere salınarak sera etkisini artırmaktadır. Bu gazlar, güneşten gelen ısıyı atmosferde hapseder ve dünya yüzeyinin ısınmasına yol açar.
Orman Tahribatı ve Karbon Döngüsü
Ormanlar, karbon döngüsünün önemli bir parçasıdır ve atmosferdeki CO2 seviyelerini düzenleyen doğal bir süreç olan fotosentez yoluyla karbondioksiti emerler. Ancak, ormanların tahrip edilmesi ve yok edilmesiyle, bu karbon döngüsü etkilenir ve atmosferdeki CO2 seviyeleri artar. Ağaç kesimi, ormansızlaşma ve tarım alanlarının genişlemesi, küresel ısınmanın hızını artıran etkenler arasında yer almaktadır.
Endüstriyel Süreçler ve İklim Değişikliği
Sanayileşme ve endüstriyel faaliyetler, küresel ısınmayı hızlandıran bir diğer faktördür. Fabrika emisyonları, kimyasal atıklar, sera gazı salınımı ve enerji yoğun üretim süreçleri, iklim değişikliği üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Özellikle büyük şehirlerdeki hava kirliliği ve sanayi bölgelerindeki emisyonlar, iklim sistemine zarar veren etkileriyle bilinir.
Küresel Isınmanın Etkileri ve Sonuçları
Küresel ısınma, dünyamızı etkileyen birçok olumsuz sonuçla birlikte gelir. İşte küresel ısınmanın başlıca sonuçları:
Hava Durumu Değişiklikleri: Küresel ısınma, iklim sisteminde önemli değişikliklere neden olur. Sıcaklık artışı, daha sıcak yaz ayları, daha uzun ve daha sıcak dönemlerin yaşanması anlamına gelir. Aynı zamanda, daha sık ve şiddetli hava olayları, özellikle fırtınalar, kasırgalar ve seller gibi doğal afetler meydana gelme olasılığını artırır.
Deniz Seviyesi Yükselmesi: Küresel ısınma, buzulların erimesine ve deniz seviyelerinin yükselmesine yol açar. Bu durum, kıyı bölgelerindeki yerleşim alanlarını ve ekosistemleri tehdit eder. Deniz seviyesindeki yükselme, tuzlu suyun tatlı su kaynaklarına sızmasına ve içme suyu kaynaklarının tuzlanmasına da neden olabilir.
Ekosistem Bozulması: Sıcaklık artışı, bitki ve hayvan türlerinin dağılımını etkiler. Bazı türler, iklim değişikliğine uyum sağlamak için yeni bölgelere göç ederken, diğerleri yaşam alanlarını kaybedebilir. Bu durum biyolojik çeşitlilik kaybına ve ekosistemlerin dengesinin bozulmasına yol açar. Ayrıca, mercan resiflerinin beyazlatılması gibi olaylar da küresel ısınmanın etkileri arasındadır.
Tarımsal Verimde Azalma: Yüksek sıcaklıklar ve değişen yağış desenleri, tarımsal üretim üzerinde olumsuz etkileri olan faktörlerdir. Kuraklık, su kaynaklarının azalması, tarımsal hastalıkların yayılması gibi etkiler, tarım üretimini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu durum, gıda güvenliği konusunda ciddi tehditler oluşturabilir.
Su Kaynaklarının Azalması: Küresel ısınma, su döngüsünü etkiler ve su kaynaklarının azalmasına yol açar. Sıcaklıktaki artış, su buharının daha fazla buharlaşmasına ve yağışların azalmasına neden olabilir. Kuraklık, su kaynaklarının azalması ve içme suyu temininde sorunlar yaşanması gibi sonuçlarla karşılaşılabilir.
Sağlık Sorunları: Yüksek sıcaklıklar ve değişen iklim koşulları, insan sağlığını da olumsuz etkiler. Artan sıcaklık, sıcak çarpmaların riskini artırır. Ayrıca, artan hava kirliliği, solunum yolu hastalıklarının ve alerjik reaksiyonların yayılmasına neden olabilir.
Küresel ısınmanın sonuçları, tüm dünya için önemli bir tehdit oluşturur. Bu nedenle, sera gazı emisyonlarının azaltılması ve sürdürülebilir çözümlerin benimsenmesi önemlidir. İnsanların, hükümetlerin ve uluslararası toplumun bu soruna karşı ortak hareket etmesi gerekmektedir.
Küresel Isınmayla Mücadele ve Önlemler
1. Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği
Küresel ısınmanın azaltılması için en önemli adımlardan biri, fosil yakıtlardan kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azaltmaktır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının (güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, hidroelektrik enerji) kullanımı teşvik edilmeli ve enerji verimliliği ön planda tutulmalıdır. Bu sayede, temiz enerji üretimi ve tüketimi artırılarak sera gazı salınımı azaltılabilir.
2. Ormancılık ve Ağaçlandırma Projeleri
Orman tahribatının önlenmesi ve ağaçlandırma projelerinin desteklenmesi, küresel ısınmanın etkileriyle mücadelede önemli bir rol oynamaktadır. Ormanların korunması, karbon döngüsünün devamını sağlar ve CO2 emilimini artırır. Ayrıca, ormancılık projeleri, ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına da katkı sağlar.
3. Uluslararası İşbirliği ve Politikalar
Küresel ısınmanın etkileriyle mücadele etmek için uluslararası işbirliği ve etkili politikalar önemlidir. Uluslararası anlaşmalar, sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğiyle mücadele için stratejilerin belirlenmesinde rol oynar. Ülkeler arasındaki ortak çabalar, küresel ölçekte olumlu sonuçlar doğurabilir ve iklim değişikliği krizini yönetmede etkili olabilir.
Küresel ısınma, dünya genelindeki iklim değişikliklerinin en büyük tehditlerinden biridir. Fosil yakıtların kullanımı, endüstriyel faaliyetler ve ormansızlaşma gibi insan kaynaklı etkenler, küresel ısınmayı hızlandırmaktadır. Bu durum atmosferde ve ekosistemlerde önemli değişikliklere yol açmakta ve birçok olumsuz etkiyi beraberinde getirmektedir. Ancak, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, ormanların korunması ve uluslararası işbirliği gibi önlemlerle küresel ısınmanın etkileriyle mücadele edilebilir. Toplumların ve hükümetlerin bu konuda bilinçlenmesi ve harekete geçmesi, gelecek nesillerin yaşayabileceği sağlıklı ve sürdürülebilir bir dünya için elzemdir.
0 notes
Link
[ad_1] Edirne'de, kuraklık nedeniyle su seviyesi azalan Meriç Nehri'nde tarihi ahşap köprünün ayakları ortaya çıktı.Edirne'de, aşırı sıcaklara bağlı buharlaşma ve tarımsal sulama nedeniyle nehrin su seviyesinde düşüş yaşandı. Nehir üzerine asırlar önce inşa edilen ve nehrin iki yakasını birleştiren tarihi ahşap köprünün ayakları görünür hale geldi.Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, AA muhabirine, Meriç Köprüsü'nün her iki tarafında gözlenen eski köprü ayaklarının ilgi çekici olduğunu belirterek, "Daha önceki yıllarda pek görülmeyen bir durumla karşı karşıyayız. Tarihi köprünün ayakları Meriç'teki ulaşım tarihi açısından ilginç bir belge olarak karşımıza çıkmakta. Uzun yıllardır suyun bu kadar çekildiğine şahit olmadım. Bu sene oldukça net bir şekilde eski köprünün ahşap ayakları görünür halde." dedi.Beksaç, nehirde yüz yıllar öncesinde yapılan köprülere dair kesin kayıtların bulunmadığına dikkati çekti. Daha önceki süreçlerde nehirde ulaşımın sağlanmasını için ahşap köprülerin olduğunu bildiklerini ifade eden Beksaç, "Ancak tarihlemesi konusunda net bir bilgiye sahip değiliz. Tarihsel olarak bildiğimiz 2. Mahmut döneminde burada bir ahşap köprü olduğu ve çok iyi durumda olmaması nedeniyle buraya bir taş köprü yapılması yönünde emir var. Bugün de kullanılan köprü Sultan Abdülmecid zamanında tamamlandığı için Mecidiye Köprüsü olarak da biliniyor." diye konuştu. [ad_2]
0 notes
Text
Yenişehir Kocasu’da ekosistem çöktü
https://pazaryerigundem.com/haber/187105/yenisehir-kocasuda-ekosistem-coktu/
Yenişehir Kocasu’da ekosistem çöktü
Bursa’nın Yenişehir ilçesinden geçen Kocasu Deresi’nin tamamen kurumasıyla ortaya çıkan manzarayı görenler üzüntü ve korkuyu bir arada yaşıyor.
Gürhan ADANA / BURSA (İGFA)- Uludağ’ın eteklerinden gelen sularla beslenen ve Yenişehir’in Çayırlı, Ayaz, Söylemiş, Subaşı, Akdere, Mahmudiye, Çamönü, Ebeköy ve Köprühisar köylerindeki 40 kilometrelik yolculuğunun ardından Sakarya Nehri’ne dökülen Kocasu Deresi’nde ekosistem çöktü.
Derenin içinden geçtiği Ayaz Köyü’nde kuraklığın arkasında bıraktığı manzara adeta korku filmi setini andırıyor. İlkin binlerce balığın öldüğü dere yatağında devrilen ağaçlar ve bu ağaçları kaplamış kuru yosunlar göze çarpıyor. Yer yer bataklığa dönüşmüş küçük birikintilerde yaşam mücadelesini kaybetmiş sazan, imron, yayın ve delibalıklar hareketsiz yatıyor.
Dere yatağında inceleme yapan Yenişehir Çevre Platformu Sözcüsü Erkan Erdem, “Yenişehir’de kuraklık ve yanlış su yönetimi politikaları nedeniyle dereler kurudu, ekolojik denge bozuldu. Bu durum, bölgede yaşayan birçok canlı türünün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına neden oldu. Bölgede sadece balıkların ölmediğini ekolojik hayatın sona erdiğini gördük” dedi.
Yenişehir’de tehlike çanlarının çaldığını söyleyen Erdem,canlı türlerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını vurguladı. Erdem, “Bursa’nın Yenişehir ilçesinde, son dönemde artan sıcaklıklar ve yetersiz su yönetimi, doğal yaşamı tehdit ediyor. Boğazköy Barajı’ndaki su seviyesinin kritik seviyenin altına düşmesi ve bölgede etkili olan aşırı sıcaklar, birçok derenin kurumasına yol açtı. Su kaynaklarının tükenmesi, sadece tarım sektörünü değil, aynı zamanda derelerdeki ekolojik hayatı da olumsuz etkiliyor” diye konuştu.
Derelerin kurumasının, bölgede yaşayan balıklar, su böcekleri, kurbağalar ve diğer sucul canlılar için hayati öneme sahip suyun tamamen yok olmasına neden olduğuna işaret eden Erdem sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle balık popülasyonu, su seviyelerinin azalmasıyla birlikte kitlesel ölümlerle karşı karşıya kaldı. Kurbağalar ve su böcekleri gibi suya bağımlı diğer türler de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Su kaynaklarının azalması, ayrıca derelere bağlı bitki örtüsünün de kurumasına yol açıyor. Bu durum, bölgedeki biyolojik çeşitliliği ve ekolojik dengeyi derinden etkileyerek bir zincirleme reaksiyona neden oluyor. Bitki örtüsünün yok olması, toprak erozyonunu artırarak bölgenin genel ekosistemini tehdit ediyor.”
YANLIŞ SU YÖNETİMİ VE KONTROLSÜZ KULLANIM
Derelerin kurumasının ana nedenlerinden biri yanlış su yönetimi ve kontrolsüz kullanım. Boğazköy Barajı’ndan elektrik üretimi için gereğinden fazla su salınmasının ve kaçak su kullanımlarının, su seviyelerinin bu denli düşmesine yol açtığı çevre köylerde yaşayanlar tarafından ifade edildiğini söyleyen Erdem, su yönetimi politikalarındaki eksikliklerin, bu süreçte doğrudan etkili olduğunu belirtti.
ACİL EYLEM PLANI GEREKLİ
Su kaynaklarının korunması ve derelerin yeniden canlandırılması için acil bir eylem planı hazırlanması gerektiğini bildiren Erdem, sözlerini şöyle tamamladı: “Ekolojik dengeyi korumak ve doğal yaşamı sürdürebilmek için etkili bir su yönetim planının yanı sıra, bilinçli tarım ve su kullanımının teşvik edilmesi gerekiyor. Bölgedeki su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi, sadece tarımsal faaliyetler için değil, aynı zamanda ekolojik hayatın korunması için de büyük önem taşıyor. Yenişehir’de yaşanan bu çevresel kriz, su kaynaklarının doğru yönetilmesi ve korunması gerekliliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Doğal yaşamın ve ekolojik dengenin korunması için tüm paydaşların sorumluluk alması gerektiği açıkça ortada.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes