#Tülay Hatimoğulları
Explore tagged Tumblr posts
Text
Müşterek Hayata Ne Olacak
Bilinçli olarak var edilmiş kötülükler sarmalında basbayağı dipsiz bir karanlığa doğru tüm hızıyla bir seyrüsefer var ediliyor. Biteviye çürümenin bağrında kotarılan, her yeni eylem, söylem yığını bu seyrüseferin başka bir durağını oluşturuyor. Düzen erk, muktedir, iktidar eliyle her pratiğiyle bu tahakküm cenderesini yeniden var eder. Yinelenen, yeniden, daimi bir biçimde güncellenen tahakküm / tehdit / terörle birlikte bir sarmalın dipsiz koyakları arşınlanır. Daha önce gördüğümüzden de beter, yarın neyle karşılaşacağımızın da meçhul kılındığı bir denklem karşımızda bina edilir. Deprem fecaati sonrasında bütünüyle kralın nasıl çıplak olduğunun imgesi kesintisiz karşımızdadır. Düzen afetten bile kendisi için bir beka inşa etmeye girişirken, olan biten yine yeniden sıradana olur. Sıradan insanların en yakınlarını yitirdiği, tanışlarından ayrı düştüğü, dahası kaybın telafi edilmesinin imkansız olduğu kayıpların, zayi etmelerin, yok saymaların bağında o karanlığa doğru seyrüseferin bir girdap hali sürekli yenilenir.
Baş amirinden baş faşistine, bu yıkımın etrafından dolaşan, gel gelelim yaraya merhemin ta kendisi olmayı değil, onu icap ettiği kadar kanatıp, yok sayıp, kimi zaman da hakaretler sıralayarak bir geçiştirme hali ivedilikle var edilir. Her şey gelip geçmiş gibi bir fasıl, ara, nefes almak için bir boşluk tamamlanmış gibi bir basiretsizlikler zinciri içerisinde olmaya devam eden her şey sindirilir. Böyle bir toplamla, bu kadar afaki bir tahayyülle her şeyin unutulabileceği varsayılır. Bir sarmal içinde debelenip dururken her dem fenanın, hep, her defasında apayrı bir yıkımın rotası takip ediliyor bugün şu ülkede, o devlette. Devlet her nerede sorgusunun var edilmesi üstünden haftalar geçtikten sonra şiddetiyle İstanbul’da ve Ankara’da kendini gösterendir misal o yapı. Hatay, Defne’de imece usul ortak yaşam çabasının, bir imdat çığlığının duyulduğu, yaraya merhem olma gailesini yok etmeyi tam anlamıyla var ederken çıka gelendir devlet. Devlet fecaatin ta kendisi olarak bile isteye bir çiftliğe dönüştürdüğü, eline ulaşan yardım malzemelerini satmaktan çekinmeyen ol Kızılay’dan görünür misal. Bilinçsiz değil basbayağı derli toplu bir tahayyüller toplamı ile çıkagelen bir yıldırı halinin ta kendisinden günceldir devlet. Önümüz, ardımız, sağdan sola dört bir yanımız bu karanlıkları var eden devlettir, nerede olduğundan artık eminizdir bu kadar.
Evrensel Gazetesinden aktaralım: “Maraş merkezli depremler ve Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) toplanan Meclis Genel Kurulu’nda konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Tülay Hatimoğulları, depremin enkaza dönüştürdüğü memleketi Hatay’da yaşananları ve tanıklıklarını anlattı. Depremin ilk saatlerinde yola koyularak Hatay’a gittiğini söyleyen Hatimoğulları, “Benim ailemin yaşadığı mahallede şu an 5 ev ayakta ve tamamı yıkılmış durumda; şu an ne bir komşumuz kaldı ne bir yakınımız kaldı” dedi.
"Oradaydım, Hiçbiriniz Yoktunuz"
AKP ve MHP’nin “Burada depremin yaralarını sardık” diyemeyeceğini vurgulayan Hatimoğulları, “Siz yara sarmadınız; depremin ilk saatlerinden itibaren ben oradaydım. Bazı bölgelerde iki gün, bazı bölgelerde üç gün boyunca devlet yoktu, yoktu, yoktu; yoktunuz, hiçbiriniz yoktunuz. Ailesini kaybetmiş olanla, hangi siyasi partiden olursa olsun, başım gözüm üstüne, aynı acıyı yaşadık. Herkese başsağlığı diliyorum. Ama giderken, radyoda dinledim; Milli Savunma Bakanı ‘Askerimizle enkaz kaldırma çalışmalarındayız’ dedi, Bir asker yoktu. Yurttaş çatlamış yollarda mandalina sandıklarıyla trafik polisliği yaptı adeta” diye aktardı.
"AFAD Küreği Benden İstedi"
Günlerce enkazlardan “Kurtarın bizi” seslerinin yükseldiğini aktaran Hatimoğulları, “Dışarıdaki ailelerin çığlığına ortak olduk. Önlüklü AFAD'cılar geldi, elinde bir kürek, bir kazma yoktu, küreği benden istediler; kepçeyi Samandağı Cumhuriyet Mahallesi'nde ben buldum, küreği ben verdim onlara; ağlayan AFAD'çıya tanık oldum, ‘Elimiz kolumuz böyle gönderildik, yurt dışından gelecek ekiplerin ekipmanını kullanacağız’ demişler onlara, oysa yurt dışından gelen ekiplerin Adana Havalimanı'nda nasıl bekletildiğine de ben tanığım; oradan oraya nasıl havale ettirilmesi gerektiğine, AFAD'la olan protokollerinin karşılığının verilmediğine canlı tanık benim” şeklinde konuştu.
3 Hafta Geçti: Devlet Yok
Yaşananların utanç verici olduğunu ifade eden Hatimoğulları, “Burada çıkıp kimse hikâye anlatmasın, Utanç verici bir şey ya, yüzü olan Kızılay'ın yüzüne tükürür. Kızılay çadır sattı, kan sattı, konserve sattı. Biz ise yana yana çadır aradık. Su aradık, yemek aradık akrabalarımıza, ailelerimize, komşularımıza vermek için. Gidin, bakın, bugün Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı açıklama üstüne açıklama yapıyorlar; gidin herhangi bir deprem bölgesine; normal yurttaşla, önceden planladığınızla değil, gerçek yurttaşla gidin konuşun ‘Defolun gidin’ diyecekler size. ‘Gelmeyin’ diyecekler, ‘Yoktunuz’ diyecekler size. Demeye de devam edecekler, çünkü üç hafta geride bıraktık devlet hâlâ yok” ifadelerini kullandı.
Toplumsal Dayanışmaya Operasyon
Parlamentonun depremzedelerin taleplerini kararlaştırarak yaraları sarması gerektiğinin altını çizen Hatimoğulları, “Depremzede hâlâ çadırsız, hâlâ kuru gıdaya muhtaç, hâlâ hijyen malzemesine muhtaç ve toplumsal dayanışma ağları bunları hâlâ karşılamaya çalışıyor. Şimdi ise toplumsal dayanışma ağlarına operasyon üzerine operasyon çekmeye çalışıyorsunuz; utancın daniskası. Bakın, bir tane depremzede ne dedi biliyor musunuz? Dedi ki: ‘Bugün bir utanç müzesi kurmalıyız’. Bir depremzede hayatta tanımadığım ve bu utanç müzesine AKP iktidarının yandaşlarının fotoğraflarını sergileyeceğiz. Yüz yılın utancıdır bu; bu yüz yılın utancıyla yaşayacaksınız, bu yüz yılın utancıyla bu iktidardan alaşağı edileceksiniz, bunu böyle bilin” dedi.
"Yeniden İnşayı Konuşmalıyız"
Hatimoğulları, şöyle devam etti: “Acımız çok derin, yaramız çok derin, kentlerimiz yıkıldı, hâlâ kentlerimiz üzerinde ‘Nasıl ticaret yaparız, çadırla nasıl ticaret yaparız?’ diyen içi bomboş AFAD, bomboş Kızılay’la karşı karşıyayız. Bu kürsüden çıkıp asla konuşma hakkına sahip değilsiniz. Bu iktidar derhâl istifa etmelidir, bir dakika bile burada kalamazsınız. Bu iktidar derhâl istifa etmelidir ve bundan sonraki süreçte bu Parlamentonun en temel görevi: Depremzedelerin yaralarını nasıl saracağız? Depremzede, evi yıkılmış, ertesi gün ne olacağını bilmiyor, nasıl bir sabaha uyanacağını bilmiyor. Burada, biz, hep birlikte, meslek odaları, kitle örgütleri depremzedelerle birlikte yeniden kentlerimizi nasıl inşa edebileceğimizi konuşmak zorundayız. 5’li çeteyle, tüccarlarla değil, çadır satanlarla değil, gerçekten kamusal anlayışla bizim buna çözüm üretmemiz lazım. Bugün depremzede bunları bekliyor; evim yıkıldı, ne olacak? Yerine kim, ne inşa edecek? Ne karşılığında bu evler bize verilecek? Göç mü ettirileceğiz? Bütün bu soruların yanıtlanması gerekiyor, yanıtlaması gereken de bu Parlamentodur.”
AKP’li sıralardan sataşmalara da Hatimoğulları, “Utanmadan konuşuyorsunuz bir de değil mi? İnsanlar öldü. AFAD’ın eli bomboştu ya. Utanmadan konuşuyorlar” diyerek yanıt verdi.”
Bir sarmal ki her yanından cerahat akmaya devam ediyor. Bir hal bir gidişat ki bütünüyle yaraların onarılması değil kanatılması önceleniyor hala ve hala. Tülay Hatimoğulları’nın suna geldiği, bütünüyle içten gelen o isyanı meramı olabildiğince yalın bir halde devletin eylediklerinin hasarın ta kendisinin ne olacağını sorgulamaya davettir. Bütünüyle bariz bir girdap haline rehin edilenin hayatlar olduğunun ikrarından evvel, suçlunun her ama her zamanki gibi devlet olduğunun bilinmezlikten gelinmesine itirazdır mesele. Tülay Hatimoğulları’nın aksettirdiği itiraz, dayanaksız değil yok yere değil bile isteye açıkça mahvedilmiş, çalınmış hayatların akıbetini sual etmektedir. Yıkıntılar arasında unutturup gidilmeye çalışılan o karanlığın mimarlarından hesap sorulmasının elzem hali bir kere daha en yüksek perdeden sorgulanandır. Cürümlerin peşi sıra yepyeni cerahat hallerinin var edildiği bir düzlemde, evin, ev olmaktan alıkonulması karşısında hazirunun sofrasında edilmiş kelamın, bugün üçüncü haftasını çoktan geride bırakmış olan depremin kalıcı var ettiği hasarları onarabilme derdine düşmek ne zamandır, sahiden ne zaman?
Kötülükler sarmalında dipsiz bir karanlığa doğru tüm hızıyla bir seyrüsefer var ediliyor. Biteviye çürümenin bağrında kotarılan, her yeni eylem, söylem yığını bu seyrüseferin başka bir durağını oluşturuyor. Deneyimlenen ile gerçeklik arasında bağlara yapılan her bir müdahale çok daha derin açmazları var ediyor. Deprem fecaatinin üstünden bir aya yakın zaman geçti. Geldiğimiz noktada doğrudan bir yardıma ulaşamayan insanların halleri, bölge dahilinde yaşanan kırılmalara halen kulak kapatılan bir zemini gösteriyor. Muktedir kendi bildiğini okurken, depolardan malzemelerin istif edildiğine dair haberler düşüyor. Kızılay nam bir zamanlar devlet üstü bir kurumun dahi içinin boşaltılıp bir çiftlik kılındığının tahayyülleri ulu orta internette yayılıyor. Saklanmış yardımlar, üst üste biriktirilmiş bir moda markasından gelen pahalıca montlardan, hazır monte edilmiş özellikli konteynerlara yapıştırılmış etiketlerden bir yağmadır sürdürülüp duruyor. Olası İstanbul, Malatya, Bingöl, İzmir depremleri için de ne kadar hazırlıklı olunduğunun hesabı her dem meclis tutanaklarında sus konuşma, edepsiz, hain, mihrak söylemlerinin arasında yitip gidiyor. Bütünüyle derli toplu bir çürümenin ortasında cümbür cinnet ilerliyor memleket. Bir çuval inciri berbat etmekle meşgul kılınmış muhaliflerin, her şeyi tam da istediği gibi maniple eden iktidarı ve bunlardan azade kalarak mücadele vermeye çalışan, hdp, tip, halkevleri, sykp, tkp, sol parti, töp ve nicesi. Görünen köy kılavuz istemiyor artık. Bildik cümleler yaraları sarmaya da kafi gelmiyor. Bir türlü yas tutulamayan, bir türlü yaraya merhem olunamayan, bir türlü hakikatten bahis açılamayan bir düzlemde kime neyi nasıl aksettirip anlaşılır k��labilirsiniz. Eksik kılınan hayatların hiç ama hiçbir türlü fark edilemeyecek yaraların, sürekli şüphe ve daimi psikolojik yıkımların ortasında gümbür gümbür gelmekte olan karanlığın karşısında kim neyi, nasıl, ne halde kurtaracaktır, muhafaza edecektir. Vardığımız odağın orta yerinde sora geldiğimiz yegane şey budur! Kimimiz var sahiden, kimler var gerçekten! Müşterek hayat deneyimini bütün bu hengame / katran karanlığı içinden nasıl geri kurtarabileceğiz, düşünüp taşınmamız en elzem olan bahistir. Düşünür müydünüz?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel İçin Kaynakça: #Kahramanmaraş, Şubat. 8, 2023. (AP Photo/Hussein Malla)
#meram#arzihal#durum tahayyülü#kötülük#sarmal#fecaat#facia#deprem#maraş#hatay#adıyaman#amed#kör karanlık#cehalet çağı#vurdumduymazlık#nefret söylemi#tülay hatimoğulları#yol nereye?#müştereklerimiz#çözümsüzlük#devlet nerede?#kötürüm#hainlik#yaşama tutunmak#hayat akarken#biyopolitika#can#savaş#hayatta kalmak#mesele
0 notes
Text
BIRAKINIZ HALKIN TEPKİSİ SÖNÜMLENMESİN!
Belki iyi niyetle yapılmış bir öneri diye görenler olabilir ama Özgür Özel’in cuma günü Antalya Gazipaşa’da konuşurken yaptığı çağrı, ana muhalefet lideri olarak hâlâ “normalleşmeye” çalıştığını gösteriyor.
Şöyle bir çağrı yaptı Özel: “Sayın Erdoğan’a sesleniyorum: 29 Ekim resepsiyonunu milletin evinde Çankaya Köşkü’nde yapınız. Çok uzun yıllar sonra tüm siyasi partiler bir araya gelelim.”
TARİHİN EN İKİYÜZLÜ BULUŞMASI
Bir anda gözümün önünde canlandı. Özel’in hayal ettiği gibi Erdoğan yanında siyasi parti temsilcileriyle foto muhabirlerine poz veriyor.
Devlet Bahçeli, Numan Kurtulmuş, Zekeriya Yapıcıoğlu, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Temel Karamollaoğlu, Mustafa Destici, Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan… Bu kadronun 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hatırasıyla dolu Çankaya Köşkü’nde bir araya gelmesi, tarihin görebileceği en ikiyüzlü buluşma olur.
Bu yüzden Atatürk’ün ömrünü cephelerde harcayarak kurduğu tam bağımsız laik Cumhuriyeti, ABD liderliğindeki Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanı olarak yirmi iki yıldır emperyalizme tam bağımlı bir şekilde yöneten, laikliği yok farz eden, hukuk devletini çiğneyip geçen, ülkeyi çetelerin her alanda cirit attığı ve halkın açlıkla sınandığı hale getiren bir siyasal İslamcının yanında dizilmeyi önermek, CHP genel başkanına düşmez.
Bırakınız ülkeyi bu duruma düşürenler ve destekçileri Saray’da toplansın, Cumhuriyeti kuran partinin lideri olarak siz 29 Ekim’de halkla sokakta buluşun. Bırakınız bu anormal durum normal gözükmesin, halkın tepkisi sönümlenmesin!
6 notes
·
View notes
Text
Özel'den Erdoğan'a erken seçim çağrısı... Kaçma, gel ve çık karşımıza!
https://pazaryerigundem.com/haber/191003/ozelden-erdogana-erken-secim-cagrisi-kacma-gel-ve-cik-karsimiza/
Özel'den Erdoğan'a erken seçim çağrısı... Kaçma, gel ve çık karşımıza!
CHP’nin çağrısıyla Esenyurt Belediyesi’ne kayyım atanmasını protesto etmek için yapılan mitingte seslenen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a erken seçim çağrısı yaptı. Özel, “Erdoğan, kaçma gel ve çık karşımıza. Biz seçime hazırız. Varsa cesaretin” dedi.
İSTANBUL (İGFA) – İstanbul’da Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in dün sabah saatlerinde gözaltına alınması ve 4 saat süren savcılık ve hakimlik ifadesi ardından tutuklanarak cezaevine gönderilmesi ardından CHP ve DEM Parti miting için vatandaşları Esenyurt’a davet etti.
Esenyurt Belediyesi’nin çevresi gün boyunca güvenlik çemberine alındı. Mitingde DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel konuştu.
İstanbul Esenyurt Cumhuriyet Meydanı'nda halkımızın iradesine sahip çıkıyoruz https://t.co/4GiyvkzXzg
— Özgür Özel (@eczozgurozel) October 31, 2024
ÖZGÜR ÖZEL AHMET ÖZER’İN MESAJINI AKTARDI
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ahmet Özer’in cezaevinden gönderdiği “‘İlk sözümüz personel ve arkadaşlarımın işlerine dört elle sarılmasıdır. Vatandaş asla mağdur olmamalıdır! Daha güçlü çıkacağım ve hizmetlerime kaldığım yerden devam edeceğim” notunu aktardığını söyledi.
Konuşmasında operasyonu yöneten İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e tepki gösteren Özgür Özel, “Bir telefonla aldığı emirle koştu geldi, dünkü operasyonu yönetti. Buradan sesleniyorum; Akın Gürlek, Zekeriya Öz’ü hatırlıyor musun? Ona da talimatı FETÖ veriyordu. Sonra günü gelince sıçan gibi kaçtı. Sen Recep Tayyip Erdoğan’ın Zekeriya Öz’üsün!” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenen CHP lider Özel, “Erdoğan, kaçma gel ve çık karşımıza. Biz seçime hazırız. Varsa cesaretin… Sayın Erdoğan, bir ses duyuyorum, sen duyuyor musun? Talimatınla sözünü söyledin, Beyoğlu’nda partili kaymakam olan kişiyi dün vali yardımcısı yapıp sözünü söyledin. Bak ne diyorlar? ‘Hükümet istifa’ diyorlar! Buradan bütün muhalifleri uyarıyorum. Sine-i millet demek erken seçim demek değildir. 90 gün sonra ara seçim demektir. Bu tuzağa kimse düşmesin. Bundan sonra alınan bütün kararlar, artık erken seçimi zorlamaya, mücadeleyi yükseltmeye, bunlardan kurtulmaya yöneliktir” diye konuştu.
İMAMOĞLU: “YAPAMAYACAKSINIZ”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Ekrem İmamoğlu ise, meydanların böyle dolmaması gerektiğini belirterek, “Bu meydanların böyle dolma biçimi ve bir araya gelişimiz gerçekten üzüntü vericidir. Ama bir hak arama mücadelesidir bugün burada Esenyurt’un güzel insanları var. Memleketin karması var ben biliyorum. Memleketimizin doğusundan güneyinden kuzeyinden Kardeniz’den Doğu Anadolu’dan Güneydoğu Anadolu’dan her yerden Türkü Kürdü Alevisi Sünnisi her insanı burada. Esenyurt sadece bir milyon insanın yaşadığı bir ilçe değil Esenyurt aynı zamanda koca bir yürek” dedi.
Her gün bir başka şaibeli sürecin içerisinde olduklarını öne süren İmamoğlu, “Bir başka karanlık hamlenin peşine koşan bir iktidarla karşı karşıyayız. Şimdi de Esenyurt’un üzerine kirli bir oyun kurguluyorlar. Benim uzun yıllardır tanıdığım bir bilim insanını bu memleketin yetiştirdiği bir profesörü ve bütün Esenyurt’un katılımıyla büyük desteğiyle seçtiği Ahmet Özer başkanımızı uyduruk sebeplerle terörist ilan edip tutuklayıp kayyıma emanet ettiler. Bakın az önce söyledim. 2019 yılından bu yana seçildiğimiz 31 Mart gününden bu güne hep aynı uygulamaları hep sandıkta kaybettiklerini yargı aracılığıyla gei almak istemediler mi? Bugün de yaptıkları aynı şey. Milletin onlara vermediği yetkiye siyasi güdümlü mahkemeler aracılığıyla ulaşmak istiyorlar. Önümüzdeki seçimi bugünden kazanmak ve tahakküm altına almak için şimdiden milleti baskı altına almak istiyorlar. Ama yapamayacaksınız” diye konuştu.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Photo
Tecrit Kaldırılsın, Onurlu Barış İçin Hazırız! DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan çağrısına yanıt verdi. Partisinin TBMM’deki grup toplant https://bursahabermedya.com/tecrit-kaldirilsin-onurlu-baris-icin-haziriz/ #BursaGündem #bursahaber #bursasondakika #bursahaberleri #haberler #bursa
0 notes
Link
CHP Genel Başkanı Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile dün gerçekleştirdikleri görüşme hakkında, "Kamuoyunun gündeminde ne varsa hepsini dün Sayın Erdoğan ile konuşma imkanı bulduk. Ortaya koyduğum gündemlerin tamamını kendisi dinledi, not alındı. Dünkü toplantının Türkiye demokrasisi açısından önemli bir kilometre taşı olduğunu ifade etmek isterim" açıklaması yaptı. Özel açıklamasında deprem bakanlığı kurulması önerisinde bulunduğunu da dile getirerek, “Mecliste grubu bulunan bütün siyasi partilerden birer bakan yardımcısı talep etmesi durumunda ben partimden bir bakan yardımcısı görevlendireceğimi ve deprem meselesini siyaset üstü bir şekilde ele almanın, siyasetin kısır tartışmalarının dışına çıkarmanın, bir beka sorununu el birliği ile ortadan kaldırmanın önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundum” ifadelerini kullandı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i ziyaret etti. CHP genel merkezine gelen Hatimoğulları ve Bakırhan'ı Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer kapıda karşıladı. Yaklaşık 2 saat süren görüşmenin ardından CHP Genel Başkanı Özel ve DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları ortak basın açıklaması yaptı. Özel, yerel seçim sonuçları, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un CHP ve DEM'e yaptığı ziyaretler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi ve gündeme ilişkin diğer konularla ilgili fikir alışverişinde bulunduklarını söyleyerek, ziyaretlerinden dolayı Bakırhan ve Hatimoğulları'na teşekkür etti. Özel, açıklamaların ardından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin içeriğine ilişkin soruları yanıtladı. Görüşmedeki oturma düzenine ilişkin bir soru üzerine Özel, aşılmış bir krizi konuşmanın anlamlı olmadığını belirterek, "Orada ortaya çıkan tablo ve aramızdaki görüşmeden sonra Sayın Erdoğan'ın Cumhuriyet Halk Partisi'ne bir ziyaret yapma talebini iletmesiyle birlikte olabilecek en iyi şekilde çözümlenmiş oldu." dedi. Özel, şöyle konuştu: "Burada artık dönüp de tekrar bir değerlendirme yapmayı doğru bulmam. Nezaketli de bir davranış olmaz. Kamuoyunun gündeminde ne varsa hepsini dün Sayın Erdoğan ile konuşma imkanı bulduk. Ortaya koyduğum gündemlerin tamamını kendisi dinledi, not alındı. Biz de Sayın Erdoğan'ın yapmış olduğu değerlendirmeleri dinledik. Dünkü toplantının Türkiye demokrasisi açısından önemli bir kilometre taşı olduğunu ifade etmek isterim." Siyasetçilerin el sıkışmadığı dönemlerin sonunun demokrasi için hep felaket olduğunu vurgulayan Özel, 1977-80 arasının, iktidarla ana muhalefetin el sıkışmadığı, konuşmadığı bir dönem olduğunu hatırlattı. Özel, "Türkiye'de ana muhalefetle, iktidarın ve bütün siyasi partilerin birbirleriyle konuşabilen, el sıkışabilen her şeyde anlaşmak mümkün değildir ama tartışabilen bir çizgide kalmalarını son derece önemli buluyoruz. Dünkü konuşmalar, tartışmaların bu anlamda nasıl sonuç verdiğini önümüzdeki günlerde, haftalarda, aylarda biz de takip edeceğiz." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde CHP İstanbul milletvekili eski büyükelçi Namık Tan'ın da bulunmasına ilişkin soruya Özel, şu cevabı verdi: "Sayın Cumhurbaşkanı ziyaret etmeden önce seçilmiş son tarafsız Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer'e bir ziyarette bulundum. Ziyaretim hem kendisinin bana nazik kutlama mesajına teşekkür etmek içindi hem de bir cumhurbaşkanıyla yapılacak görüşmeden önce kendisinin önerilerini almak ve bazı sorularıma kendisinden yardım istemek üzereydi. Bana uyarısı şöyle oldu, Cumhurbaşkanlığının özel kaleminin ve protokol müdürlüğünün bir büyükelçi olduğunu, onun için benim de partimde bulunan büyükelçilerden birini görevlendirmek suretiyle bu protokol akışını, randevulaşmayı ve devamını özel kalemimizle koordineli bir büyükelçinin götürmesinin doğru olacağını ifade ettiler. Ben de partimizde görev yapan Namık Tan'ı görevlendirdim. Kendisi de hem Cumhurbaşkanlığı protokol başkanıyla hem de özel kalem müdürüyle dünkü görüşmenin detaylarını görüştüler. Böylece iki büyükelçinin görüşmeyle ilgili not tuttukları bir süreci hep birlikte yaşadık." "İSTANBUL DEPREMİ ÜLKE İÇİN BİR BEKA SORUNUDUR" Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Deprem Bakanlığı ile ilgili öneri sunup sunmadığı sorulan Özel, Deprem Bakanlığının kurulmasını önemsediğini söyledi. Türkiye'nin en önemli beka sorunlarından bir tanesinin hazırlıksız yakalanılacak olan İstanbul depremi olduğunu vurgulayan Özel, şu değerlendirmelerde bulundu: "İstanbul depreminde milyonlarca kişi ölebilir. İstanbul depreminin yaşandığında eğer tam hazır değilsek Türkiye ekonomisi çöker. Türkiye'nin ayrıca finans dünyası ile irtibatı kesilir. Türkiye'nin bazı şirketlerinin yöneticilerini ve o şirketlerin yönetim merkezlerini kaybederiz. Türkiye'nin Avrupa ile Asya arasındaki bağlantısı ortadan kalkabilir. O şehre insani yardım ulaştırmak da imkansız hale gelebilir. Bu mesele ne iktidarın tek başına bir meselesidir, ne o kenti yöneten belediyenin tek başına çözebileceği bir meseledir, ne de muhalefete muhalefet alanı tanıyacak bir durumdur. Bu meselenin kendisi ülke için bir beka sorunudur." Erdoğan ile deprem bakanlığı üzerine konuştuklarını bildiren Özel, "Sayın Erdoğan'a bir deprem üzerine, ismi doğrudan deprem bakanlığı olarak konur mu, yoksa doğal afetlerle mücadele ve depreme hazırlık bakanlığı mı olur ama bir bakanlık kurmasını önerdim." dedi. Özel, şöyle devam etti: "Dahasını önerdim, mecliste grubu bulunan bütün siyasi partilerden birer bakan yardımcısı talep etmesi durumunda ben partimden bir bakan yardımcısı görevlendireceğimi ve depreme meselesini siyaset üstü bir şekilde ele almanın, siyasetin kısır tartışmalarının dışına çıkarmanın, bir beka sorununu el birliği ile ortadan kaldırmanın önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundum. Sayın Cumhurbaşkanı dikkatle takip etti, not aldı ve not aldırdı. Ancak bu konuda biliyorsunuz, Anayasa gereği yeni bakanlıklar kurulması kendi yetkisindedir. Kendi uhdesindedir. Nasıl bir adım atacağını bilmiyorum. Kurulmasını önemserim. Partimizden talep olduğu takdirde deprem bakanlığına bir bakan yardımcısı vermeyi siyasi açıdan değil insani açıdan, vicdani açıdan ve o gün pişman olmamak için almamız gerekli sorumluluk olarak görürüm." Özel, bazı DEM Parti belediyelerinde İstiklal Marşı ve bayrağa yönelik iddialar üzerine sorulan soruya, "Olaylar yaşandığında diyalog halindeydik. Birincisi bir Atatürk'e ve Sayın Erdoğan'a saygısızca ifadenin DEM Parti Eş Başkanları tarafından sarf edildiği noktasındaki yanlış iletişim kendileri tarafından düzeltildi. Ardından kolluk güçlerinin yapmış olduğu soruşturma ve kovuşturma aşamasında da netleşti. DEM Parti'nin seçilmiş başkanları değildi onu söyleyenler. İkinci husus da bayrak konusu. O konuda ben her iki Sayın Eş Başkanın yapmış olduğu açıklamaları DEM'in kurumsal tavrı olarak görüyoruz." yanıtını verdi. Aynı soruyu cevaplayan Tülay Hatimoğulları ise "Bu konuda her iki eş başkan ve yerelde belediyelerimiz açıklamalarını yaptı. Bizlerin bayrakla, sembollerle hiçbir biçimde hiçbir sorunu yok. Yansıtılan haberler asla doğru değildir. Bunu kayyum atamak için bir zemin hazırlama olarak okuyoruz. Bir yönlendirme, dezenformasyon olarak okuyoruz. Dem Parti olarak bayrakla, sembollerle asla hiçbir sorunumuz yoktur." dedi.
0 notes
Text
CorpMedia #Oligarchs #MegaBanks vs #Union #Occupy #NoDAPL #BLM #SDF #DACA #MeToo #Humanity #FeelTheBern
JinJiyanAzadi #BijiRojava DEM Party Co-Chairs start election campaign tour in Kurdistan
DEM Party co-chairs Tuncer Bakırhan and Tülay Hatimoğulları have started their month-long campaign tour in eastern Turkey, calling for an end to the trustee administration of Kurdish municipalities in the local elections in March…
0 notes
Text
Just leaving this here.
Feel free to reblog.
#dougie rambles#news#political crap#syria#assyria#bethnahrin#kurdistan#rojava#western armenia#syriac#syriac language#kurdish#Kurdish language#armenian#armenians#Armenian language#unesco#fuck Erdogan#languages#human rights#feel free to reblog#reblog this
1 note
·
View note
Video
youtube
2024 Mart Yerel Seçimler Belediye Seçimleri Aykut ilter 2024 Mart Yerel Seçimler Belediye Seçimleri Nasıl Oy Kullanırım Hazırlayan Aykut ilter 0532 322 2351 2024 Türkiye yerel seçimleri, Türkiye'deki yerel yönetimlerin belirlenmesi için 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlerdir.[1][2] Seçim sonucunda belediye başkanları, büyükşehir belediye başkanları, belediye meclisi üyeleri, il genel meclisi üyeleri, muhtarlar ve ihtiyar heyetleri belirlenecektir. 🔆 YEREL SEÇİMLER (2024 Mart) Seçime katılan siyasi partiler 2 Ocak 2024 tarihi itibarıyla seçime katılma şartlarını yerine getiren partilere ilişkin genel bilgiler burada listelenmektedir.[29][30] Yenilik Partisi seçime katılmayacağını açıkladı.[31] 35 siyasi partinin oy pusulasındaki yerleri 27 Ocak 2024 tarihinde YSK tarafından açıklandı.[32] # Siyasi parti Kuruluş Lider Ulusal üyelik Üye sayısı[not 2] 1 AK Parti Adalet ve Kalkınma Partisi 2001 Recep Tayyip Erdoğan Cumhur İttifakı 11.041.464 azalış 2 İYİ Parti İYİ Parti 2017 Meral Akşener — 508.578 azalış 3 SOL Sol Parti 2019 Önder İşleyen Sosyalist Güç Birliği 5764 artış 4 BBP Büyük Birlik Partisi 1993 Mustafa Destici Cumhur İttifakı 112.277 azalış 5 Memleket Memleket Partisi 2021 Muharrem İnce — 66.738 artış 5 ANAP Anavatan Partisi 2011 İbrahim Çelebi — 24.240 azalış 7 DSP Demokratik Sol Parti 1985 Önder Aksakal — 25.570 azalış 8 Yeniden Refah Yeniden Refah Partisi 2018 Fatih Erbakan — 365.767 artış 9 DEM Parti Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi 2012 Tülay Hatimoğulları Oruç Tuncer Bakırhan Emek ve Özgürlük İttifakı 10.353 artış 10 TKP Türkiye Komünist Partisi 2001 Kemal Okuyan[not 3] Sosyalist Güç Birliği 7846 artış 11 ABP Anadolu Birliği Partisi 2020 Bedri Yalçın — 3142artış 12 Zafer Partisi 2021 Ümit Özdağ — 43.515 artış 13 HKP Halkın Kurtuluş Partisi 2005 Nurullah Ankut — 1016 azalış 14 TKH Türkiye Komünist Hareketi 2015 Aysel Tekerek[not 3] Sosyalist Güç Birliği 1179 azalış 15 BTP Bağımsız Türkiye Partisi 2001 Hüseyin Baş — 12.162 artış 16 Gelecek Partisi Gelecek Partisi 2019 Ahmet Davutoğlu Saadet ve Gelecek İttifakı 70.451 azalış 17 YTP Yeni Türkiye Partisi 2013 Engin Yılmaz — 10.620 azalış 18 CHP Cumhuriyet Halk Partisi 1992 Özgür Özel — 1.428.800 artış 19 EMEP Emek Partisi 1996 Selma Gürkan Emek ve Özgürlük İttifakı 5165 artış 20 HÜDA PAR Hür Dava Partisi 2012 Zekeriya Yapıcıoğlu — 13.741 artış 21 HAK-PAR Hak ve Özgürlükler Partisi 2002 Düzgün Kaplan — 1604 azalış 22 Ocak Ocak Partisi 2023 Kadir Canpolat — 4996 artış 23 AB PARTİ Adalet Birlik Partisi 2018 İrfan Uzun — 3573 azalış 24 DP Demokrat Parti 2007 Gültekin Uysal — 342.256 azalış 25 GBP Güç Birliği Partisi 2020 Ali Karnap — 3846 azalış 26 MİLLET Millet Partisi 1992 Cuma Nacar — 4536 artış 27 Milli Yol Milli Yol Partisi 2021 Remzi Çayır — 4618 artış 28 AP Adalet Partisi 2015 Vecdet Öz — 5546 azalış 29 GP Genç Parti 2002 Hakan Uzan — 23.466 azalış 30 ADP Aydınlık Demokrasi Partisi 2021 Zeynep Yıkarbaba — 7220artış 31 MHP Milliyetçi Hareket Partisi 1993 Devlet Bahçeli Cumhur İttifakı 486.896 artış 32 TİP Türkiye İşçi Partisi 2017 Erkan Baş Emek ve Özgürlük İttifakı 43.206 artış 33 DEVA Partisi Demokrasi ve Atılım Partisi 2020 Ali Babacan — 146.820 azalış 34 SAADET Saadet Partisi 2001 Temel Karamollaoğlu Saadet ve Gelecek İttifakı 243.312 azalış 35 VP Vatan Partisi 2015 Doğu Perinçek — 13.955 azalış Seçime katılabilen Büyük Türkiye Partisi, Ocak Partisi'ne katıldığını açıklamıştır.[33] İYİ Parti 6 Eylül günü İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Fatih Altaylı ile yaptığı programda Akşener 81 ilde ittifaksız aday çıkaracaklarını açıkladı ve İzmir milletvekili Ümit Özlale'nin İzmir Büyükşehir Belediyesi başkanlığına aday olabileceğini açıkladı.[47] 18 Eylül'de Akşener "GİK'imizin de aldığı karar ki ben de aynı fikirdeyim, biz ittifak sisteminden vazgeçtik. Dolayısıyla ittifak sistemini reddediyoruz ve ittifak sistemiyle yol yürümeyeceğiz" açıklamasında bulundu.[48] 20 Eylül'de Akşener, Özlale’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olduğunu açıkladı.[49] 5 Ekim tarihinde Akşener, Melih Aydın'ın Eskişehir Büyükşehir Belediyesi başkanı adayı olduğunu açıkladı.[50] Akşener, sonra da Kahramanmaraş Belediyesine Mesut Dedeoğlu'yu aday gösterdi[51] İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, şarkıcı Hakan Peker'e İYİ Parti rozetini takarken, Karabük'ün Safranbolu ilçesinden belediye başkan adayı olduğunu açıkladı.[52] 30 Kasım 2023'te CHP genel başkan Özgür Özel, İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener'i ziyaret ederek iş birliği teklifi sundu fakat 4 Aralık 2023'te İYİ Parti, CHP'nin yerel seçimde iş birliği teklifini reddettiğini açıkladı.[43] İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Yücel Coşkun, İBB Grup Başkanvekili İbrahim Özkan'ın istifasının istendiğini açıkladı. İstifasının ardından Özkan, parti içi kararların nasıl değiştirilebileceği konusunda istişare yollarının kapanmadığını belirtti. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in talebi üzerine istifa eden İbrahim Özkan, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi (İBB) Grup Başkanvekili olarak yeniden seçildi.
0 notes
Text
Tülay Hatimoğulları: Siz hangi garantörlükten bahsediyorsunuz?
http://dlvr.it/SyVbkp
0 notes
Text
Tülay Hatimoğulları: "Hatay'da bilerek ve isteyerek ölüme terk edildik"
HDP Adana milletvekili ve Eş Genel Başkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları, Pazartesi günü TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Hatay kentindeki deprem ve deprem mağdurlarının karşı karşıya bırakıldıkları terkedilmişlikle ilgili gözlem ve deneyimlerini aktardı. Kendisi de Hatay’ın Samandağ ilçesinde doğup büyüyen Hatimoğulları yaşanan felaketin büyüklüğüne karşın, Erdoğan yönetiminin Hatay’daki…
View On WordPress
0 notes
Text
Mücadele
Gündelik yaşam pratiğinin her evresinde daha zor, daha beter hallere terk ediliyor insan. Yenilendiği bildirilen bir ülkede vahametin yolu ve yönü bariz düş kırımı pratikleriyle biçimlendirilirken umut berhava ediliyor. Behemehal var edilen kötülük bir biçimde tüm o sıradan insanların hayatlarını daha da çekilmez kılıyor. Yaşama eylemi zorun ta kendisi ve bariz ayrımcılığa rehin edilirken cerahat el üstünde tutuluyor. Erk, muktedir, iktidara ait pratikler, var edilen hemen her hamleyle sıradanın yaşamı imkansıza koşturulması, hiç nedensiz, niyetsiz, düşünülmeden, sorulmadan kuşatılması bir hakikat eyleniyor. Planlara hiç ihtiyaç duyulmadan dün olur verilenler bugün imkansız addediliyor. Bugün olanlar içinse yarın aynen devam. Bir hayat tecrübesinin noksan kılınmasının cerahatli yüzeyleri ardışık tereddütsüz yıkımlarla güncelleniyor. Adaletsizliğin alıp yürüdüğü bir menzilde hakkaniyet de un ufak ediliyor bir biçimde. Hürriyet tırpanlanırken, özgürlüklerin varlığı muamma konuluyor. Eşitlik haddizatında lafta dahi geriye konulmazken bütün bu menzili dehşet dolu bir karabasana dönüştürenlere yollar açılıyor, en eşit yüzde birin varlığına özel iltimas geçiliyor. Hayat ehven olandan çekilip kopartılırken cerahat içinde yüzen yeri modern ülkenin, ikinci yüzyılına ev sahibi diye bildiriyorlar. Her şey bir asırdır gerileme sürecinin en derin, kalıcı kırılmalarına rehin edilmişken, bugün her şey tarumar edilirken.
Gündelik yaşam alenen delik deşik ediliyor. Biteviye koşuyoruz, ilerliyoruz, güçleniyoruz denilip durulurken o ezberlerin yaşamı kurtarmadığı bahsi örtbas ediliyor. Geleceksizliğin artık kanıksanan bir mesele dönüştürülmesi için var edilen çabalar göz ardı edilmeyeceği ortadayken, her gün kemer sıkıyoruz diye bildiren bir iktidar kliği paraları iç etmeye devam eder. Koca bir karanlık, doymak bilmez bir iştahla sömürü sürekli güncellenir. Bir biçimde geleceği önemsediğinden dem vurulan bir yapının, gaz almak dışında hiçbir şeyi var etmediği emeklilerden, asgari ücretin sefalet düzeyine rehin edilmesine birbiri ardına hakikat karşımıza çıkarken her şey yolunda türküsünün daim seslendirilmesinin utancıdır mesela gündelik yaşamın delik deşik olunması. Basbayağı ağaların kafa bulmaya devam ettiği bir sarmal içerisinde direnen, hayatta kalmaya çalışan insanlara vergi vermeyenleri ifşa etmekle yetinecek bir düzen adamının sunabileceği hiçbir iyileştirmenin söz konusu dahi edilmeyeceği yerin meselesidir, gündelik yaşamın tarumar olunması. Ne yani tüm o kalbur üstü denilen burjuvanın, kan emici tiplemelerin, asalak gibi gezinen ama vatana da millete de bağlı sürünün, kurt diye çıkagelen çakalın, tik tok bilmem ne platformlarında cirit atanların nicesinin iç ettiklerine karşı beddua kartı her şeyi düzeltir mi? Sahiden de!
Yeni Yaşam Gazetesinden aktaralım: “Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi öncülüğünde 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın katılımıyla İstanbul Okmeydanı’nda bulunan bir düğün salonunda kahvaltı etkinliği gerçekleştirildi.
Etkinliğe Barış Anneleri, Tevgera Jinên Azad aktivistleri, DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, DEM Parti İstanbul İl Eşbaşkanı Gonca Yangöz ve DEM Parti yöneticileri katıldı.
‘Biz barışı getireceğiz’
Etkinlikte ilk olarak söz alan Barış Annesi Sabiha Bozan, “Biz anneler her zaman barış istedik. Ayakta olduğumuz sürece barış için mücadele edeceğiz. Barış isteyen herkesin Dünya Barış Günü’nü kutluyorum.Bütün iktidarlar Kürtleri bitireceğiz dediler ama Kürtler bitmedi ve bitmeyecek. Kürtler barış için hakikatin yolunda” dedi.
Devamında söz alan Barış Annesi, Bedia Gökguz, “Biz onurlu bir barış istiyoruz. Tecrit kalkmazsa bu ülkeye barış gelmez. Cezaevlerinin, Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecrit kaldırın barış gelsin” ifadelerini kullandı.
‘Zenginin daha zengin olması için yürütülen savaş’
Son olarak söz alan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Dünya Barış Günü’nü silahların gölgesinde karşıladıklarını ancak halkların savaşa karşı barış mücadelesinin sürdürdüğünü belirtti.
Bugün dünya emperyalist güçlerin paylaşım savaşları bambaşka bir evreye geçmiş durumda diyen Hatimoğulları, dünyanın yeniden şekillendiğini belirterek, “Çoklu krizden bahsediyoruz ya zaten bütün bu savaşların asıl sebebi sermayenin paylaşım savaşıdır. Yani dünya ölçeğinde zenginin daha zengin olması için bir savaş. Bugün bahsedilen 3’üncü Dünya savaşı ölçeğinde büyük bir savaşın yaşanması demek, dünyanın yok olması anlamını taşır. Şimdi emperyalist güçlerin bölge dışında daha büyük bir savaşa yönelmesi demek aynı zamanda nükleer silahların kullanılması demektir bunun da yeryüzünün ve dünyanın ortadan kalkması anlamına gelir” sözlerini kullandı.
‘Kurdistan ve Filistin sorununun çözülmeden barış sağlanamaz’
Son bir yılda Gazze’ye yapılan saldırılarda 40 bini aşkın insanın yaşamını yitirdiğine dikkat çeken Hatimoğulları, Kurdistan sorunu ve Filistin sorununun çözülmediği sürece barışın sağlanamayacağını vurguladı.
Filistin halkının yanında olduklarını vurgulayan Hatimoğulları, “Ey AKP timsah gözyaşı dökmekten vazgeç, ey AKP İsrail ile ticari anlaşmaları bitirdin diye kamuoyuna yalan söylüyorsunuz” diye konuştu.
45 yıldır Kürt sorununun örgütlü mücadelesine silahla ve çatışmayla yanıt verildiğini ifade eden Hatimoğulları, “Bakın Türkiye kısa süreli bir barış dönemi yaşadı. Ama bu fırsatı ne yazık ki bu iktidar ve geleneksel devlet aklı barıştan yana olmadı. Savaşın yeni bir boyutu örgütlendi. Milli Güvenlik Kurulu’nun aldığı karar ve Kürt halkına çöktürme planının hayata geçmesi barış sürecini bitirmiştir. Erdoğan şunu demişti: ‘Biz Kürt sorununu dolaba kaldırdık, dondurduk.’ Biz de bir kez daha diyoruz ki; Kürt sorunu çözülmeden bu ülkede barış olamaz, bu ülkede bir adaletten bahsetmemiz mümkün değildir, birlikte yaşadığımız halklarla barıştan ve kardeşten yana bir mesaj vermenin hiçbir sahiciliği ve samimiyeti yoktur. Her kesimin hepimizin elini taşın altına koyması gereken bir dönemden geçiyoruz” dedi.
İşçi emekçilere seslendi
İktidarın topluma güvenlik sorunu vardır algısı yaratarak fakirliğin ve yoksulluğun üstünü örttüğünü belirten Hatimoğulları, işçi ve emekçilere seslenerek, “Kürt sorununun çözülmesi konusunda dayanışma içinde olalım. Ekmeğin de adaletin de yaşam bulacağı bir düzeni kurmak konusunda kararlıyız mücadele ediyoruz. ‘Ben açım, ekmeğe muhtacım, çocuklarım açlık içinde kıvranıyor dediğimizde onlar bize merminin fiyatını soruyor. Buradan barış için ekmeğin adaleti için eşitlik için hep birlikte dayanışmacı daha örgütlü daha kitlesel bir mücadelenin önünü açalım. Savaşa karşı en güçlü barış mücadelesini hep birlikte mutlaka yürütmeliyiz” şeklinde konuştu.
Tecrit vurgusu
Kürt halkının Rojava’da DAİŞ’e karşı verdiği mücadeleyi hatırlatan Hatimoğulları, “Kobani direnişi bizim için çok önemlidir. Sadece Kürt halkı için değil bölgedeki Arap, Êzidî bütün halklar için çok anlamlı bir direniştir. O yüzden bu direnişi bu ülkede ve Suriye’de cezalandırmaya kalkanlara bir kez daha diyoruz ki; Kürt halkı statü talep ediyor. Bu statüyü Suriye’de de Türkiye’de de talep ediyor. Bu statünün önünün açılması bölge barışına hizmet edecek çok önemli noktalardan biridir. Buradan bir kez daha diyoruz ki, bu ülkede barışın önünü pekala açabiliriz. Bunun için tecrit ortadan kalkmalıdır bunun için Sayın Öcalan ile başta ailesi ve avukatları görüşebilmelidir” ifadelerini kullandı.
‘Barış mutlaka kazanacak’
Hatimoğulları sözlerini şöyle sonlandırdı: “Barış bir çocuğun gördüğü düştür, ananın gördüğü düştür, Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir. Bir sıcak yemekte tutan kokudur bir tas süttür barış der şair. Barış aşktır, sevdadır, bir oya gibi yüreğimizde işlenmiş toplum dokunun ta kendisidir, barış gençlerin ve kadınların ağız dolusu kahkahasıdır. Barış dolu dolu yaşayabilmektir, geleceğe umutla geleceğe sevda ve inançla yaşama dört elle sarılmak demektir. Barış anaların yüreğinde büyüttüğü arzuladığı ve bu ülkenin, bu coğrafyanın topraklarında kanı dindiren duygununun, düşüncenin, bilincin ta kendisidir barış. O halde bizler bu bölgede bu kadar acı çeken halklar olarak başta Orta Doğu olmak üzere büyük barış harekatını hep birlikte örgütlenmenin zamanı geldi ve geçti. Sınırları aşan bize cetvelle çizilmiş olan Orta Doğu sınırlarını asla tanımayan bir barış hareketine, sınırsız bir barış hareketine, sınırları aşmış, birbirimize rengimiz, dilimiz, dinimiz, ırkımız, ne olursa olsun birbirimize dört elle sarılabilen dört elle birbirine tutuşabilen güçlü bir barış hareketine ihtiyacımız var. Bizler büyük barış hareketini hep birlikte örgütlemek gibi görev ve sorumluluğumuzun olduğunu farkındayız. Barış mutlaka kazanacak. Barış cesurdur, barış yüzleşmektir. Tarihi yüzleşmeyi gerçekleştirmektir barış. O yüzden barış asla birilerinin tanımladığı gibi pasif olan değil, tam tersi aktif ve etkin olandır. Biz bu aktif ve etkin fikri bu yaşam tarzını demokratik bir zeminde hep beraber inşa edeceğimizin sözünü veriyoruz.”
Gündelik yaşam pratiğinin her evresinde daha zor, daha beter hallere terk ediliyor insan. Dem Parti Eş Genel Başkanı, Hatimoğulları’nın beyan ettiği üzere, barışı sorgusuz sualsiz yerle bir etmeye çabalayan bir aklın karşısında direniş kalıyor geriye. Bir de bir gün mutlak bir biçimde var edilmesi elzem olan barışabilme umudu. Tümüyle yaşam aksiyonu zehirlenmeye devam edilirken, gündelik yaşam bir gösterinin küçücük detayı kılınmaya her an çabalanırken cerahat karşısında insani olanın seslendirilmesini elzemliliği bir defa daha meydana seriliyor. 1 Eylül Barış Günü, öncesi, sırası ve ertesinde çıkagelen inkarın, yok etme çabalarının, imhaya varmasına ramak kalan “malum koronun” zikrettiği nefretin can almalarının yekununda çanlar bu ülke için çalıyor. Kötülüğü sahiplenirken nefretin ta kendisinden nemalanıp, şiddeti çağıranlara karşı elimizdeki yegane şey o zora karşı mücadeleyi diri tutabilmekten geçtiğini, şu karanlığın ortasında bir kere daha yinelemeliyiz. Bu kadar beter, bu kadar kötü, bu kadar yıkıcı bir menzilde dahi ol hayatın akışı / sözü / meseli devam edebilsin diye... Kötüye, betere, zora, binbir türlü hinliğe ve yıkıma karşı, mücadele...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Artwork ::: Broken Self-Image (Detail) – SOYO – Tique Art
Hatimoğulları: Kürt Sorunu Çözülmeden Barış Olmaz - Yeni Yaşam https://yeniyasamgazetesi6.com/hatimogullari-kurt-sorunu-cozulmeden-baris-olmaz/
#meram#arzihal#durum tahayyülü#mücadele#söz hakkı#yaşam#örselenmiş#hayat#gibi#sözcükler#geleceksizlik#çürüme#şiddet#yol nereye?#anlık#mesel#yara#kılıç artıkları#söz#anlam#biyopolitika
0 notes
Text
SİYASET DOSYASI /// Cihat Yaycı : Ülkesinin sınırlarını fazla bulan bir siyasi parti olur mu ????
SİYASET DOSYASI /// Cihat Yaycı : Ülkesinin sınırlarını fazla bulan bir siyasi parti olur mu ????
Cihat Yaycı : Ülkesinin sınırlarını fazla bulan bir siyasi parti olur mu ???? 26.12.2022 Geçtiğimiz hafta HDP’nin vekili Tülay Hatimoğulları ve beraberindeki HDP heyeti bir forum nedeniyle Hafter kontrolündeki Bingazi’ye gitti. HDP heyeti 19 Aralık 2022’de Hafter’in El-Mustakbel Partisi’nin Başkanı Dr. Abdulhadi El Huvej ile bir araya geldi. Hafter kontrolündeki Bingazi’de ortak konferansta…
View On WordPress
0 notes
Text
HDP'li Hatimoğulları, Adana'daki kadın sığınmaevlerinin yetersizliğini Meclis'e taşıdı
HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Adana’daki kadın sığınmaevlerinin sayıca yetersiz olduğunu, belediyelere ait konukevinin ve kadın danışma merkezi’nin olmamasına ilişkin Bakanlığın yanıtlaması için Meclise soru önergesi verdi.
HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Adana’daki kadın sığınmaevlerinin sayıca yetersiz olduğunu, belediyelere ait konukevinin ve kadın danışma…
View On WordPress
0 notes
Text
Hatimoğulları: Demokrasi İttifakı toplumun sorunlarını çözecek adres
Hatimoğulları: Demokrasi İttifakı toplumun sorunlarını çözecek adres
HATAY – “Çoklu Kriz Düzeni ve Seçimler” başlıklı panelde konuşan HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Demokrasi İttifakı’nın toplumun bütün sorunlarını çözecek adres olduğunu söyledi. Samandağ Kalkındırma Derneği ve Akdeniz Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından düzenlenen 22’inci Geleneksel Evvel Temmuz Festivali’nin son günü panel ve konserlerle devam etti. “Çoklu Kriz Düzeni ve…
View On WordPress
0 notes
Text
Sancar Dersim anmasında konuştu: Sistem değişmezse 2011’de Dersim diyen başbakan, bugün o dönemin zihniyetini hayata geçirir
Sancar Dersim anmasında konuştu: Sistem değişmezse 2011’de Dersim diyen başbakan, bugün o dönemin zihniyetini hayata geçirir
Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, Dersim’de gerçekleştirilen Dersim Katliamı anmasına katıldı. Sancar’a, Eş Genel Başkan Yardımcımız Tülay Hatimoğulları, MYK üyemiz Celalettin Can, Alevi Masamızın Sözcüsü Turgut Öker, milletvekillerimiz Alican Önlü, Kemal Bülbül, Ali Kenanoğlu, Zeynel Özen, PM üyemiz Nesimi Aday ile il ve ilçe yöneticilerimiz eşlik etti. İl örgütümüzü ziyaret eden Sancar ve…
View On WordPress
0 notes
Text
Tülay Hatimoğulları: Kaybettirme siyaseti yeterli değil
http://dlvr.it/SxnXYd
0 notes