Tumgik
#PrimerAçıkAçılıGlokom
hekimbulnet · 3 years
Text
Göz Tansiyonu
Tumblr media
Glokom, halk arasında kullanılan adıyla göz tansiyonu, göz sinirlerinin hasar görmesiyle oluşan ilerleme olasılığı çok olan bir göz rahatsızlığıdır. Genellikle gözün içinde bulunan sıvı basıncının görmeyi sağlayan göz sinirlerine zarar verecek derece yüksek olması sebebiyle ortaya çıkar. Tedavi edilmezse sinirlerde oluşan hasar görme kaybına yol açabilir. Glokom dünya üzerinde görülen en sık görme kaybı nedenidir. 40 yaşın üzerindeki her 40 kişiden 1’inde görülebilir. Göz tansiyonu ortalama olarak 4 kişiden 1’inde bir tek gözde, 10 kişiden 1’nde ise her iki gözde birden kalıcı görme kaybına neden olabilir. Dünya üzerinde 2010 yılında tahmini olarak 64 milyon kişide olduğu düşünülen Glokom hastalığının 2021 yılında 76 milyon, 2040 yılında ise 111 milyon kişide görülebileceği öngörülmektedir. 2010 yılında tahmini olarak 8.4 milyon kişide olan Glokom hastalığına bağlı her iki gözdeki görme kaybının, 2021 yılında 11.1 milyon kişiye ulaşabileceği düşünülmektedir. Göz tansiyonu hastalığının dünya üzerindeki yaygınlığı ve insan sağlığı üzerindeki etkileri sebebiyle bu hastalık konusunda daha bilinçli olunmasını sağlamak amacı güdülerek her yıl 12 mart “Dünya Glokom Günü” olarak kabul edilmektedir ve bir hafta boyunca bütün dünyada göz tansiyonu (Glokom) belirtileri, tanısı ve tedavisi hakkında bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetleri düzenlenmektedir. Göz tansiyonunun oluşması, göz içinde bulunan sıvının yeterli olarak boşalmamasına bağlı olarak basınç yükselmesi ve yükselen göz içi basıncının görmeyi sağlayan göz sinirlerine zarar vermesiyle gerçekleşir. Göz sinirini oluşturan sinir lifleri yükselmiş olan göz içi basıncı sebebiyle hasar görerek ağır ağır ölmeye başlar ve çevreden başlayarak göz merkezine doğru görme kaybı ortaya çıkar. Göz içindeki göz sinirinin damarsal dolaşım bozukluğu sebebiyle veya kafa içi basıncı gibi yapısal sebeplerle, göz içi basıncına karşı aşırı derecede hassas olan gözlerde aynı olayın basınçta belirgin bir artış olmadan da gerçekleşmesi olasılık dahilindedir. Sinir liflerinin zaman içerisinde tamamının hasar gördüğü ve öldüğü durumlarda kalıcı görme kaybı oluşur.
Göz Tansiyonu Belirtileri
Glokom, göz tansiyonu ya da halk arasında “Karasu Hastalığı” hastalığı olarak da bilinir. Göz içi basıncının yükselmesi sonucunda ortaya çıkan göz siniri harabiyeti olarak tanımlanır. Çok sık görülen, erken fark edilmediği takdirde kalıcı görme kaybına neden olan bir göz hastalığıdır. Glokom hastalığının maalesef erken evrelerinde herhangi bir belirti ve bulgu yoktur. Gözümüzün içerisinde bulunan ve “Aköz Sıvı” olarak da bilinen bir sıvı vardır. Bu göz içi sıvısı eş zamanlı olarak farklı yollarla gözü terk eder. Glokom hastalığında ise, göz içi sıvısının dışarı çıkış yolunda çıplak göz ile görülemeyecek boyutta bir tıkanıklık oluşur. Buna bağlı olarak artan göz içi sıvısı göz içi basıncında artışa sebep olur. Artmış olan bu göz içi basıncı optik sinir olarak bilinen görme sinirine zarar vererek, bu sinirin geriye dönüşüm olanağı olmayacak bir şekilde zarar görmesine sebep olur. Daha çok 40 yaşın üzerinde sıklıkla görülen bu sinsi hastalığın en fazla görülen tipi “Primer Açık Açılı Glokom” olup, görme kaybı oluşmaya başladıktan sonra geri dönüşü olmamasından dolayı erken teşhis edilmesi çok önemlidir. Göz tansiyonu riski olan kişiler, ileri yaştakiler, aile içerisinde göz tansiyonu hastalığı bulunanlar, sigara kullananlar, şeker hastalığı olanlar, miyop hastaları, uzun süre kortizon tedavisi görmüş olanlar ve göz yaralanması geçirmiş olanlar olarak sıralanabilir. Göz tansiyonunun belirtileri nelerdir diye sorduğumuzda, erken safhalarda belirgin belirtilerinin olmadığı cevabına rastlarız. Çünkü hastaların büyük çoğunluğunda herhangi bir belirti görülmez. Bazı hastaların aktardıkları belirtiler, sabahları daha çok belirginleşen baş ağrıları, zaman zaman görmede bulanıklık, geceleri ışıkların çevresinde halka halka görülen ışıklar, televizyon izlerken göz çevresinde ağrı olması şeklindedir. Glokom hastalar tarafından ileri döneme geçtiğinde ve belirgin görme kaybı başladığında fark edilmektedir. Diğer bir göz tansiyonu hastalığı tipi ise, ilerlemiş yaşlarda aniden bir kriz şeklinde ortaya çıkan glokomdur. Aşırı şiddetli göz ağrısı, görmede azalma, göz içinde kızarıklık, mide bulantısı ve kusma şeklinde ortaya çıkar. Acil müdahale gerektirmektedir. Bebek ve çocukluk çağında ise gözlerde sulanma şikayeti, ışığa duyulan hassasiyet ve gözde büyüme olarak kendini gösterir.
Göz Tansiyonu Nedir
Halk arasında “Karasu” olarak da adı geçen Glokom yani bu rahatsızlığın genel olarak belirti göstermeden gizli bir şekilde ilerleyen çok yaygın bir göz hastalığıdır. Tedavi uygulanmadığı takdirde kalıcı görme kaybına neden olmaktadır. Hastalığında göz içerisinde bulunan sıvı basıncı görme yetisi için gerekli olan göz sinirine zarar verebilecek düzeyde yükselir. Göz tansiyonu (Glokom) her yaş düzeyinde görülebilmektedir. Fakat 40 yaşın üzerine gelmiş kişilerde daha sık görülmesinden dolayı, bu yaştan itibaren kişilerin yılda en az bir defa kontrolünden geçmeleri tavsiye edilmektedir. Eğer aile içerisindeki bireylerde görülmüş olanlar var ise daha sık kontrolden geçilmesi gerekebilir. Bu rahatsızlığın kişiye tanı koyulduktan sonra ne yazık ki tamamen iyileştirilip ortadan kaldırılması mümkün değildir. Ancak uygun bir tedavi uygulanarak başarılı bir şekilde kontrol altına almak mümkün olabilir ve görme kaybının ilerlemesinin önüne geçilebilir. Göz tansiyonu (Glokom) öncelikle, göz içi basıncını düşürmeye yarayan çeşitli ilaçlarla tedavi edilir. Direnç gösteren vakalarda veya göz tansiyonu tipine göre cerrahi tedaviler de uygulanabilmektedir. Bazı hastalarda ise birden fazla cerrahi müdahale gerekebilmektedir. Ani bir kriz ile ortaya çıkan dar açılı bu rahatsızlığın tipinde ise tedavinin çok acil uygulanması gerekir. Lazer tedavileri, kontrol altına alınmakta zorlanılan glokomda veya kapalı açılı glokomda uygulanabilmektedir. Sinsi ilerleyen bir hastalık olduğu için her yıl düzenli olarak kontrole gidip bu rahatsızlığı ölçtürmek erken teşhis açısından çok önemlidir. Şeker hastalığı (diyabet) ve guatr rahatsızlığı bulunan hastalarda bu rahatsızlığın oluşma riski çok daha fazladır. Ciddi göz yaralanması geçirmiş olan kişilerin göz içi basıncının yükselme olasılığı bulunmaktadır. Diğer risk faktörleri ise, göz içi tümörleri, retina dekolmanı, kronik üveit ya da iritis gibi göz iltihaplanmalarıdır. Bazı göz cerrahi operasyonları da göz tansiyonu gelişimini tetikleyebilmektedir. Uzağı iyi görememek olarak da bilinen miyopi rahatsızlığında bu rahatsızlığın sıklığı yaklaşık olarak iki kat artmıştır. Uzun süre, damla şeklinde ağızdan veya pomat yoluyla deriden kortizon tedavisi alınması da göz tansiyonu gelişimine neden olabilmektedir. Bu özellikleri bünyelerinde barındıran kişilerin erken tanı açısından düzenli göz muayenesi olmaları önem taşımaktadır.
Göz Tansiyonu Neden Olur?
Daha çok ilerlemiş yaşa bağlı olarak ortaya çıkan bu rahatsızlık erken yaşlarda da görülebilmektedir. Bu rahatsızlığın gelişmesine sebep olan faktörler, genetik yatkınlık yani ailede daha önce başka kişilerde bu hastalığının görülmüş olması, ince kornea tabakası, diyabet (şeker hastalığı), ileri yaş, kansızlık, miyop ya da hipermetrop rahatsızlığının bulunması olarak sıralanabilir. Belirtileri arasında ise, görme duyusunda azalma, gözlerde kızarıklık, aşırı göz ağrısı, görmede bulanıklık, mide bulantısı ve kusma bulunmaktadır. Hastalığı göz içi sıvısının basıncının yükselmesi ve göz sinirine zarar vermesi durumudur. Sağlıklı bir gözde göz sıvısı sürekli olarak üretilir ve üretim sonrasında düzenli ve dengeli bir biçimde boşaltılır. Bu sayede göz içi basıncı yükselmez ve olması gereken seviyede kalmaya devam eder. Göz tansiyonu hastalığında bu olay gerçekleşmez ve göz içi basıncı artarak görmeye yarayan göz sinirleri ve damarları üzerinde baskı artar. Bu sebeple göz siniri zaman içerisinde zayıflar ve kalıcı görme kaybına yol açar. Hastalığı erken teşhis edildiğinde ilaç tedavisi uygulanması mümkün olmaktadır. Göz içi sinirlerinin ileri derecede zarar görmediği durumlarda bu sinirleri korumak için damla tedavisi uygulanabilmektedir. Bu damlalar hem bu rahatsızlığı düşürür hem de göz içerisinde üretilmekte olan sıvının yeniden dengelenmesini sağlar. Damla tedavisinin yeterli gelmediği durumlarda ise, lazer tedavisine yönelinmektedir. Bu tedavi ile tansiyonu dengelenmekte ve göz içerisindeki fazla sıvı boşaltılmaktadır. Ancak her iki tedavinin de yetmediği durumlar bulunabilmektedir. Böyle vakalarda cerrahi müdahalelere başvurmak gerekebilmektedir. Gözde birikmiş olan sıvının boşaltılabilmesi için yeni bir kanal açılmaktadır. Eğer göz sinirleri fazlaca zarar görüp tahriş olmuş durumda ise bu yöntem uygulanmaktadır. hastalığına sahip kişiler aşırıya kaçmamak şartı ile, düzenli bir şekilde karabaş otu, domates, bakla, havuç ve çörekotu tüketirlerse tansiyonlarının dengede kalmasını ve göz sağlıklarını korumayı sağlayabilirler. Bir çok hastalığın tedavisinde olduğu gibi göz tansiyonu hastalığında da erken tanı hayatımızı olumsuz etkilenmekten kurtarabilir. Düzenli olarak göz sağlığı kontrolü ve göz tansiyonunun ölçülmesi bu hastalığın tedavisinde önemli rol oynamaktadır. Göz Tansiyonu Kaç Olmalı Erken tanı konmadığı ve tedaviye başlanmadığı takdirde kalıcı görme kaybına neden olan göz tansiyonu (Glokom) hastalığı en yaygın görülen göz hastalığıdır. İleri yaşlarda görülme sıklığı daha fazla olsa da, her yaş grubunda olma olasılığı vardır. Aile bireylerinde daha önce görüldüyse, şeker hastalığı, kansızlık, miyop ya da hipermetrop rahatsızlıkları bulunuyorsa göz tansiyonunu düzenli olarak ölçtürmek oldukça gereklidir. Göz tansiyonunun, göz içi sıvı basıncındaki yükselme ile göz sinirlerinin tahrip olma durumudur. Eğer bu (Glokom) hastalığı tanısı almışsanız, hastalığın tedavisi ve doktorunuzun belirteceği aralıklar ile takip edilmesi hayatınızın geriye kalan bölümünde de sürekli bir şekilde devam edecektir. Bu sebepten ötürü, göz doktorunuzun size tavsiye ettiği takip programına düzenli bir şekilde uymanız ve önerilmiş olan tedaviye dikkatli bir şekilde devam etmeniz çok önemlidir. Göz tansiyonu (Glokom) hastalığının maalesef erken evrelerinde hastalarda herhangi bir belirti veya bulguya rastlanılmamaktadır. Göz içinde bulunan göz içi sıvısının gün içinde oluşan farklılığından kaynaklanan baş ağrısı, gözün çevresinde oluşan ağrı, göz içi basıncının artması sebebiyle gelip geçen görme bulanıklığı, ışıkların çevresinde halkalar görülmesi, gözde sertlik hissedilmesi ve sadece göze dokunulduğu zaman oluşan ağrı başlıca belirtiler olarak düşünülebilir. Fakat “açı kapanması glokomu”  denilen alt tür bir hipermetrop karma rahatsızlığına sahip bireylerde göz tansiyonunun ağrılı kırmızı bir göze neden olabilmektedir. Bu belirtiyi gösteren kişiler hiç vakit kaybetmeden, acil bir şekilde göz doktoruna başvurmalıdırlar. Doğuştan gelen bir glokomda (göz tansiyonu) ise, gözlerde irilik, iki göz arasındaki boyut farkı dikkatli ebeveynler tarafından aktarılmış belirtilerdir. Göz tansiyonunun kabul edilmiş normal değeri 10-20 mmHg arasındadır. Eğer göz tansiyonunun sınırı 20’yi aşmış ise hastalığa ilişkin belirtiler de ortaya çıkmaya başlayabilir. Belirtilmiş olan en ideal göz tansiyonunun değeri ise 17 mHGg olarak kabul edilmektedir. Yaşam kalitemizin düşmemesi ve göz sağlığımızın bozulup, görme kaybı yaşamamamız için düzenli bir şekilde göz doktoru kontrolüne gitmemiz oldukça önem arz etmektedir.   Read the full article
0 notes