Salih bir kul olduğu hüsn-ü zannıyla, Mü'min kardeşinin elinden birlikte Allah'a tövbe etmeyi, hristiyan papazının elinde günah çıkarmaya benzetmek; büyük gaflettir.
Tarikattaki şekliyle tövbenin neden ve nasıl yapıldığını ya bilmiyor!
Ya da biliyor, saptırıyor!
Tarîkatlarda tövbe nasıl yapılır
Kısaca anlatalım.
1- Tövbe eden; günahkar bir kuldur,
2- Tövbe edilen merci/makam; Ahiret gününün, Cennetin, Cehennemin sahibi, günahları silme yetkisi sadece kendi elinde olan Cenabı Allahdır.
3- Tövbede Mürşidin konumu;
Günahkar kula Allahtan korkmayı, utanmayı hatırlatan, ahireti düşündüren, dünyanın çirkinliğini gösteren, en önemlisi ona Allahı hatırlatan kişidir.
Bir gün Ashâb-ı Kirâm:
“–Allah’ın velî kulları kimlerdir?” diye sorduklarında, Allah Rasûlü (s.a.v):
"Sizden önce yaşayan ve doksan dokuz kişinin katili bir adam vardı. Dünyanın en alimini sordu. Kendisine bir rahib tarif edildi.
Gidip, doksan dokuz kişi öldürdüğünü, tövbesinin olup olmadığını sordu.
Râhib: 'Hayır yoktur!' dedi.
Adam onu da öldürüp yüze tamamladı."
"Adamcağız, en alimi aramaya devam etti.
Kendisine âlim bir kişi tarif edildi.
Ona gelip, yüz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tövbe imkânı olup olmadığını sordu.
Âlim: 'Evet, vardır, seninle tövben arasına kim perde olabilir?' dedi. 'Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zîra orada Allah'a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah'a ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin. Zira orası kötü bir yer.'"
"Adam yola çıktı. Giderken yarı yolda ölüm meleği ruhunu kabzetti. Rahmet ve azab melekleri onun hakkında ihtilâfa düştüler. Rahmet melekleri: 'Bu adam tövbekâr olarak geldi. Kalben Allah'a yönelmişti.' dediler. Azab melekleri de: 'Bu adam hiçbir hayır işlemedi.' dediler."
Onlar böyle çekişirken insan suretinde bir başka melek, yanlarına geldi. Melekler onu aralarında hakem yaptılar. Hakem onlara: 'Onun çıktığı yerle, gitmekte olduğu yer arasını ölçün, hangi tarafa daha yakınsa ona teslim edin.' dedi. Ölçtüler, gördüler ki, gitmeyi arzu ettiği (iyiler diyarına) bir karış daha yakın. Onu hemen rahmet melekleri aldılar."
Bir rivayette şu ziyade var: "Bir miktar yol gidince, ölüm gelip çattı. Adamcağız yönünü sâlih köye doğru çevirdi. Böylece o köy ehlinden sayıldı."
[Buharî, Enbiya 50; Müslim, Tövbe 46, (2766);]
Salihlerin arasına katılmak;
Nebevî bir nasihattır.
Tevbeden dönmemenin sigortasıdır.
Kendine iyiliği anlatacak, kötülükten nehyedecek dostlar edinmektir.
Tövbe ile birlikte kendi ortamını terkedip, salih bir ortama hicrettir.
Ümit Yaşar Oğuzcan hayatı boyunca onlarca başarısız intihar girişiminde bulunmuş senelerce bu psikoloji ile yaşamını sürdürmüş. Babasının bu ruh hali büyük oğlu Vedat’ı da etkilemiş ve Vedat henüz 17 yaşındayken Galata Kulesinden atlayarak hayatına son vermiş. Bu trajik intihardan sonra Ümit Yaşar Oğuzcan ‘Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın’ diye başlayan bu şiiri oğlu Vedat için yazmış, Münir Nurettin Selçuk ise seneler sonra bu şiiri besteledi ve şarkıyı kendisi seslendirdi. Münir Nurettin Selçuk’un oğlu Timur Selçuk ise babasının bestelediği bu şarkıyı okuyarak 1987 senesinde çıkardığı Dünden Bugüne albümünde yer verdi.
Hakikat şu ki, millet bünyesinde inkılâplar mektepte başlar ve
her milletin, kendine özel olan mektebi vardır. Millî mektep, zihniyet ve örflerde, metodları ve müfredatile, terbiye prensipleri ve psikolojik temellerde, hattâ binasının yapı tarziyle kendini başka milletlerinkinden ayırır.
Bin nedametle nihayet anladık ki dünyada belki herşeyi bulmak kolay, kendini bulmak zormuş. Kendimizi nerede bulalım? Kendi dışımızda nereye koştuksa gurbette kaldık. Kendimize nasıl koşalım?
"Kainata hayranlıkla bakan, insanlara minnetle çevrilen çocuğu, inanış ve sevgi aşısı yapmadan hayata salanlar, dünyamızın ilk ve en gaddar zalimleridir."