#Nezihe Güler
Explore tagged Tumblr posts
Text
Tbmm Danışma Kurulu, 28. Yasama Dönemi'nin İlk Toplantısını Gerçekleştirdi
TBMM Başkanlığından yapılan bilgilendirmeye göre, Kurtulmuş başkanlığındaki Danışma Kurulu toplantısı, AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, CHP Grup Başkanı Özgür Özel, YSP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül ve İYİ Parti Grup Başkanvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu'nun katılımı ile TBMM Divan Salonu'nda yapıldı. Toplantıda konuşan Kurtulmuş, 28. Dönem ilk Danışma Kurulu toplantısının hayırlı olmasını temenni etti. Kurtulmuş, "Huzur, karşılıklı anlayış içerisinde, farklı fikirlerimizi sonuna kadar dile getirerek, fikirlerimiz etrafında siyasi mücadelemizi vererek ama milletin bizden beklediği Türkiye'nin sorunlarını çözme yeteneği yüksek bir parlamento çalışmasını hep beraber inşallah icra edeceğiz." diye konuştu. Kamuoyu ve ilgili kurumların Meclis çalışmalarını dikkatle izlediğini belirten Kurtulmuş, "Eğer biz burada nezih, anlayışlı, Türkiye'yi ileriye taşıma kapasitesine sahip olduğunu her vesileyle gösteren bir parlamento çalışması ortaya koyabilirsek, inşallah çok faydalı hizmetlerin de kapısını açmış oluruz. Bu anlamda her birinize ve gruplarınıza kapımızın da gönlümüzün da açık olduğunu ifade etmek isterim." dedi. Kurtulmuş, Meclis ve ülke gündemindeki bazı önemli sorunlar ile ilgili birlikte çalışmanın önemine de dikkat çekerek, şunları kaydetti: "Yıllar içerisinde konuştuğumuz meselelerden birisi de Meclis içtüzüğüyle ilgili sorunlardır. Ümit ederim ki bu parlamentoda gerçekten Türkiye'ye yakışır yeni bir Meclis içtüzüğü yapmak ya da Meclis içtüzüğünde ihtiyaç duyulan değişiklikleri hep beraber yapabilmek konusunda da bir anlayış birliğine ulaşırız. Yine siyasilerin, siyasi partilerin gündeme getirdiği bir diğer konu da Türkiye'nin yeni bir anayasa yapma ihtiyacıdır. Çağdaş, demokrat, katılımcı, toplumun bütün kesimlerini içinde temsil ettiği milli bir anayasanın yapılabilmesinin Türkiye'nin ve bu Meclisin önünde bir sorumluluk olarak durduğunu bir kere daha teyiden söylemek isterim." Read the full article
0 notes
Text
ARMUDUN İYİSİNİ AYILAR YER...
Doğan Cüceloğlu Kaliforniya'da Long Beach şehrindeki Eyalet Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak ders verirken, aynı sömestrde benim iki dersimi alan bir kız öğrencim dikkatimi çekmeye başlamıştı.
Bu genç bayanın şu özelliklerinin farkına varmıştım: Her şeyden önce çok güzel bir kızdı; gözüm gayri ihtiyari ona gidiyordu. İkinci olarak çok iyi bir öğrenciydi; bütün sınav ve ödevlerde en yüksek notu o alıyordu. Ayrıca, çok hanımefendi, çok nezih bir kişiliği vardı. Bölümün
bir pikniğinde kız öğrencimin nişanlısıyla tanıştım ve
itiraf edeyim, ilk aklımdan geçen, 'Armudun iyisini ayılar yer' düşüncesi oldu. Yukarıda özelliklerini saydığım o güzel kızın bana tanıştırdığı erkek, yirmi yedi-yirmi sekiz yaşlarında, saçı biraz dökülmüş, şişman denecek kadar toplu, çirkin, kısa boylu biriydi.
Bu kişiye parası için yüz vermiş olabileceğini düşündüm. Daha sonra öğrendim ki, bu genç adamın parasal gücü yok; başka bi üniversitenin psikolojik danışmanlık bölümünde doktora öğrencisi olarak okula devam ediyor ve ileride akademisyen olarak kariyer yapıp profesör olmak istiyor.
Acaba benim güzel öğrencim bu adamda ne bulmuştu? Bir hafta sonra ders çıkışı koridorda öğrencimin yanına yaklaştım ve Sally adıyla anacağım öğrencimle aramızda şöyle bir konuşma geçti:
'Sally, nişanlınla nasıl tanıştığınızı merak ediyorum?
'Bir kilise faaliyetinde aynı komitede çalıştık; o zaman tanıdım kendisini
'Nesi seni etkiledi; hangi özelliklerini sevdin?
Sally, bir Amerikalı olarak bu soruyu hiç beklemiyordu. Amerikan kültüründe, bu tür sorular kişinin mahremiyetine tecavüz olarak
kabul edildiğinden pek sorulmaz. Amerikan kültürüne göre ben o anda
Sally'nin mahremiyetine 'burnumu sokuyordum.'
Şaşkınlığı geçince çok içten, gözlerinin içi gülerek, 'O şahane bir insan;
o benim kahramanım! Ben ondan çok şeyler öğrendim'
dedi.
O anda ilk hissettiğim şey kıskançlık duygusu oldu. Güzel bir kadının erkeğine, 'Sen benim kahramanımsın' duygusu içinde
bakmasının erkeğe verilmiş en büyük hediye olduğunu hissettim ve anladım.
Bu hediyeyi, hayatım boyunca hiç almadığımı biliyordum
ve o kişiyi kıskandım.
'Nasıl yani?' dedim.
'Frank bir yetimhanede büyümüş. Yetim olmanın ne demek olduğunu bildiği
için, üniversite öğrencisi olunca, yetimhaneden iki çocuğa
ağabeylik yapma kararı almış. Haftada on saatini onlara ayırıyor; onlarla
buluşup oynuyor, kitap okuyor, onları müzeye götürüyor.
Onların iyi gelişmesi için elinden geleni yapıyor. Biri ameliyat oldu,
hastanede yatıyor ve Frank şimdi akşamları hastanede
kalıyor, geceleri ona bakıyor.'
Kendime kızdım.Yüzüme tokat yemiş gibi oldum. Utandım.Ben güya en yüksek
eğitim düzeyine gelmiş biriydim ve karşımdakini hala
dış görünüşe göre yargılıyor ve onu 'ayı' olarak görüyordum. İçimdeki
pislikten utandım. Bir süre sonra Sally'nin içinde yetiştiği
aile ortamını merak etmeye başladım. Şöyle bir mantık yürüttüm: o adama
baktığım zaman ben neden, 'Armudun iyisini ayılar yer'
diye düşündüm? Çünkü ben, içinde yetiştiğim ortamda sık, sık bu benzetmeyi
duyarak büyümüştüm. İçinde yetiştiğim ortam beni nasıl
etkilemişse, Sally'nin içinde yetiştiği ortam da onu öyle etkilemiş olmalıydı.
Birkaç hafta sonra Sally'e, ailesinin nerede oturduğunu sordum. Los
Angeles'in üç yüz elli km kuzeyindeki bir kasabada
oturuyorlarmış. Onun ailesiyle tanışmak istediğimi, bunu mümkün olup
olamayacağını sordum. 'Kendilerine bir sorayım, eminim
sizinle tanışmak isteyeceklerdir,' dedi ve iki gün sonra, 'Ailemle
konuştum; sizinle tanışmaktan mutlu olacaklarını söylediler,'
dedi. Dört-beş hafta sonra San Francisco'ya gidecektim, Sally'nin ailesinin
yaşadığı kasaba yolumun üstündeydi, onlara
uğrayabilir, onlarla tanıştıktan sonra yoluma devam edebilirdim.
Bu planımı Sally'e söylediğimde Sally, 'O gün ben de aileme gidecektim;
isterseniz beraber gidebiliriz,' dedi. Ailesine haber
verdi. Onlar da sabah kahvaltısına gelmemizi söylemişler. Long Beach'ten
sabahın altısında yola çıktık ve dokuz buçuk civarında
Sally'nin ağabeyi Brian'ın evine vardık. Sally'nin babası George orada
buluşmamızı uygun görmüş. Çok güleryüzlü bir aileydi.
Brian'ın, en ufağı dört yaş civarında dört çocuğu vardı.
Ziyaret ettiğim bu güler yüzlü sıcak ailede, iki olay gerçekten dikkatimi
çekti. Bunlardan ilki, Sally'nin babası George'un
torunlarıyla konuşurken onların göz hizalarına inmesiydi. Bunu o kadar
doğal yapıyordu ki, artık farkına varılmadan yapılan bir
davranış olduğu belliydi. Sally'ye, babasının torunlarıyla hep böyle mi
konuştuğunu sordum. 'Evet' yanıtını alınca, kendisi
çocukken de babasının, onunla göz hizasına inerek mi konuştuğunu sordum.
'Evet, biz böyle biliyoruz. Ağabeyim Brian da
çocuklarıyla böyle konuşur; ben de kendi çocuklarımla böyle konuşacağım.
Biz böyle biliyoruz', dedi. Tüylerim diken diken oldu.
Ben üniversite öğretim üyesiydim ve insan psikolojisi benim uzmanlık
alanımdı ama üç çocuğumdan hiçbiriyle göz hizasına inerek
konuştuğumu hatırlamıyordum. Kendime kızdım; sonra kendime kızmaktan da
vazgeçtim, beni yetiştirenlere kızdım. Sonra onlara
kızmaktan da vazgeçtim ve bütün nesilleri yetiştiren kültür ortamına
kızdım. Daha sonra kimseye kızmayacağımı anlayarak, oradaki
öğrenme fırsatından yararlanmaya karar verdim. Torunlarının önünde diz
çökerek konuşan dede George'a 'Beyefendi, çocukların göz
hizasına inerek konuşuyorsunuz!' dedim. Bana biraz şaşkınlıkla
gülümseyerek, 'Tabii, onlar küçük insanlar!' yanıtını verdi. Öyle
bir bakışı vardı ki, bu bakış sanki 'Bu kadar doğal bir şey ki, herhalde
bunu herkes yapıyordur; sen yapmıyor musun?' diyordu.
O bakışa karşı bütün yaptığım, mahcup bir gülümseme oldu.
Bu güler yüzlü sıcak ailede dikkatimi çeken ikinci olay, Sally'nin ağabeyi
Brian'ın davranışı oldu. Brian, Pasifik ülkeleriyle
ticaret yapan, oldukça varlıklı biriydi. Evlerinin büyüklüğünden, yüzme
havuzundan, çiftliklerinden, arabalarının türünden ailenin
zenginliği belli oluyordu. Kahvaltıdan sonra saat on bir dolaylarında
telefon çaldı ve Brian bir süre telefonla konuştu. Ofisten
arıyorlarmış, Koreli bir işadamı Los Anegeles'ta imiş, kendisiyle görüşmek
için helikopterle saat 14'te gelmek istiyormuş. Başka
bir randevusu olduğunu söyleyerek bu teklifi reddetmiş olan Brian, bize
durumu şöyle açıkladı: 'Dört çocuğum var ve her hafta
biriyle dört saat baş başa geçiririm. Bugün dört yaşındaki kızım Mary'le
randevum var. Çocuklar çok çabuk büyüyorlar, eğer dikkat
etmezsen, bir bakıyorsun, büyümüşler ve onlarla beraber zaman geçirme olanağı kaybolmuş.
Brian'ın yaşam vizyonunu sormadım, ama davranışından nelere öncelik verdiği
belli oluyordu. Brian için çocukları şüphesiz en az
işi kadar önemliydi. Brian'ın yaşamında bununla ilgili bir pişmanlık
duygusu, bir 'keşke' olmayacak.
Sally'e sordum: 'Baban seninle randevulaşır mıydı?'
'Evet', dedi, 'yalnız benimle değil, her çocuğuyla sırasıyla baş başa zaman
geçirirdi. Ve ilave etti, 'Biz böyle gördük, böyle
biliyoruz. Benim çocuğumun da babası böyle yapacak!'. Gülümseyerek,
'Nereden biliyorsun?' diye sordum.
'Biz Frank'le konuştuk' diye cevap verdi. Yine içim cız etti. Daha doğmadan
çocuğun gelişme ortamıyla ilgili bir bilinç oluşmuştu.
Kendi çocuklarıma içim yandı. Evlenmeden önceki bilincimi, kafamın
karmaşıklığını, evlendiğim kıza ettiğim eziyetleri ve ondan da
acısı, kendi yavrularıma çektirdiğim acıları düşündüm. Biraz daha düşününce
kendimin de acı çektiğini anladım ve bu sefer kendi
çocukluğuma içim yandı. Daha sonra babamın, anamın çocukluğuna içim yandı.
Ve son durak olarak ülkemin tüm çocuklarına içim yandı.
Yine kimseye kızamayacağımı anlayınca, 'bundan sonra ne yapabilirimle
ilgili düşünmeye karar verdim. İşte değerli okurum; yazdığım
kitaplar, verdiğim seminerler, hazırladığım televizyon programları, 'Ne
yapabilirim?' sorusuna verdiğim yanıtların öğeleridir.
Sally'nin içinde yetiştiği ortamı görmüş ve anlamış biri olarak onun davranışlarına şimdi daha iyi anlam verebiliyorum. Sally,
içinde yetiştiği ailede, var oluşun beş boyutunu da doya, doya
yaşayabilmişti. Çocuğun hizasına inerek onunla göz göze
konuştuğunuz zaman çocuk, 'Sen varsın, sen doğalsın, sen değerlisin, sen
güçlüsün ve sen sevilmeye layıksın', mesajı alır ve
çocuğun CAN'ı beslenir.
Çocuğuyla randevusuna sadık kalan baba, 'Seninle zaman geçirmek istiyorum,
seni özledim', mesajını güçlü olarak verir. Çocuk bu
mesajı zihinsel olarak değil, sezgisel olarak alır ve aldığı bu sezgisel
mesajlar sayesinde çocuğun hamuru, 'Ben sevilmeye layık
biriyim!' diye yoğrulur.
3 notes
·
View notes
Video
Ezo Gelin Gerçek bir efsaneden alınmış dahası esinlenmiş olduğu iddia edilen filmin ilki 1968 yılı yapımı. Beş yıl sonra yeni bir türevi daha çekilmiş.
#Ahmet Kostarika#Atıf Kaptan#Behçet Kemal Çağlar#Bilal İnci#Cenk Er#Ezo Gelin#Fatma Girik#Gülten Ceylan#Hakkı Haktan#Memduh Ün#Nermin Özses#Nezihe Güler#Orhan Elmas#Süleyman Deveci#Selahattin İçsel#Sıdıka Duruer#Sırrı Elitaş#Tugay Toksöz
0 notes
Photo
DÜET OCAKBAŞI 2015 yılından bugüne siz değerli konukarımıza hizmet vermektedir. Kalite hizmet anlayışını misyonumuz haline getirerek, Beylikdüzü'nde Ocakbaşı anlayışını farklı kılarak, siz değerli konuklarımızın vazgeçemeyeceği bir mekanı sunuyoruz hizmetinize. Canlı müzik programlarımız, zengin mutfağımız ve güler yüzlü servisimiz ile sizleri ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. DÜET OCAKBAŞI'ında sizlere hizmet verdiğimiz 2 katımız var. Giriş katımızda ocakbaşı ve masa düzenimiz, üst katımızda ise sadece masa düzenimiz bulunmaktadır. Özel günleriniz, doğum günleriniz, iş yemekleriniz ve grup yemekleriniz için sizlere samimi bir ortamda, eğlence dolu saatler ve zengin bir menü sunuyoruz. Haftanın 3 günü Çarşamba - Cuma - Cumartesi akşamları, canlı fasıl müziği eşliğinde sanatçımız YASEMİN ile kaliteli müzik ve eğlence anlayışıyla, sizlere eşsiz bir program sunuyoruz. Salı akşamlarını ise türkü severler için açıyoruz kapılarımızı. Açıldığımız ilk günden bu güne, Beylikdüzü'nde bir marka olmayı hedeflediğimiz mekanımızda, siz değerli konuklarımıza nezih bir ortam sunmak, ailece de rahat bir şekilde gelebileceğiniz huzuru oluşturmak ilk amacımız. Güzel Günlerinizde Buluşmak Dileğimizle...
#düetmeyhane#beylikdüzü#meyhane#ocakbaşı#esenyurt#hadımköy#büyükçekmece#restorant#avcılar#yakuplu#beykent#büyükşehir#bizimkent#doksanlar#seksenler#balık#rakı#etyemekleri
1 note
·
View note
Photo
#Selinos Antik Kanal Projesi UNESCO Bergama Danışma Kurulu gündeminde Bergama UNESCO Danışma Kurulu, genişletilmiş toplantısını Selinos Antik Kanal Restorasyon ve Islah Projesi gündemi ile gerçekleştirdi. Toplantıda Bergama’nın hayali Selinos Projesi çalışmaları değerlendirildi. Ardından alanda inceleme gezisi yapıldı. SELİNOS PROJESİ BERGAMA TURİZMİ’NİN KURTULUŞ REÇETESİ Bergama Belediye Başkanı Hakan Koştu’nun “Başlamak en büyük hayalimdi” dediği projenin ne kadar önemli olduğu, nefes alan tarihi şehir Bergama turizminin kurtuluş reçetesinin bu projede yer aldığı bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu. Tarihi değerlerin proje ile gün yüzüne çıkacağı, turizmden kazanamayan ilçe esnafının projenin tamamlanması ile yüzünün güleceği ve eski Bergama Tarihi Bölgesi’nin turizme hizmet eder bir yapıya kavuşacağı gerçeği görülmüş oldu. Haluk Elbe Salonu’ndaki toplantıda kadim şehir Bergama’nın yıllardır bir mücevher gibi parlatılmayı bekleyen tarihi değerlerini gün yüzüne çıkaracak Selinos Antik Kanal Restorasyon ve Islah Projesi ile ilgili konular masaya yatırıldı. Projenin detayları, merak edilen konular, yapılan çalışmalar, amacı, derenin ıslah edilip taşkın riskinin azaltılması, kültürel mirasının bozulmadan koruma altına alınması ve gelecek nesillere aktarılması, yapılan kamulaştırmalar hakkında bilgilendirme yapıldı. Teknik açıklamalara yer verildi. Toplantıda verilen bilgiler ışığında daha sonra proje alanına geçildi. Projenin başlangıcından bugüne kadar yapılan çalışmalar gezilerek, incelemeler gerçekleştirildi. TOPLANTIYA KİMLER, HANGİ KURUMLAR KATILDI Haluk Elbe Salonu’ndaki toplantıya Belediye Başkan Yardımcısı Cüneyt Umutlu, UNESCO Alan Başkanı Dr. Emre Ataberk, Bergama Kazı Başkanı Doç. Dr. Güler Ateş, Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi Türkiye Milli Komitesi Üyesi Prof. Dr. Zeynep Enil, İzmir 2 Numaralı Kültür Varlıkları Koruma Kurulu Müdürü Deniz Durdu, Bergama Müze Müdürü Nilgün Ustra, Bergama Belediyesi UNESCO Komisyonu Başkanı Nezih Özuyar, UNESCO Komisyon Üyesi Mahmut Sağlık, Belediye Meclis Üyesi Cihan Öztürk, Bergama Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ali Sarıl, Kurtuluş Mahallesi Muhtarı Nizamettin Büken, Bergama Kültür ve Sanat Vakfı Başk (Bergama, İzmir) https://www.instagram.com/p/CUHqLdvIRN9/?utm_medium=tumblr
0 notes
Text
30 Adet Kahve Çeşidiyle BONİTA Hizmette
30 Adet Kahve Çeşidiyle BONİTA Hizmette
30 Adet Kahve Çeşidiyle BONİTA Hizmette Dinar’a bağlı Korbaşı mahallesinde Halil İbrahim KINIK ve Önder KINIK tarafından halkın hizmetine sunulan BONİTA Dünya Kahveleri’nde 30’a yakın kahve çeşidi siz değerli vatandaşlarımızı bekliyor. Son derece nezih bir ortam, güler yüz, hızlı servis anlayışı ile en kaliteli hizmeti vermeye devam eden BONİTA’da serpme kahvaltı, pizza, soğuk kahve çeşitleri,…
youtube
View On WordPress
0 notes
Photo
@eslem_agda_salonu Sıradan Bir Salon Değildir. Kaliteli ,Nezih ,Güler Yüzlü Bir Ortamıyla Elazığ’ın En uygun Fiyatları ile Müşterilerine Hizmet Vermektedir. Güzellik Uzmanlık Gerektirir! 🔻 🔻 🇭 🇴 🇸 🇬 🇪 🇱 🇩 🇮 🇳 🇮 🇿🌺🌷🌹 🔻 🔻 . . . . YORUMLARINIZ DEĞERLİDİR ❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥ ✔KAYDEDEREK BEĞENEREK 🔘▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬���🟨 ✔YORUM YAPARAK DESTEK 🔘▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬🌹🟦 ✔OLURSANIZ SAYFAMIZ DAHA 🔘▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬🌹🟨 ✔ÇOK KİŞİYE ULAŞACAKTIR 🔘▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬🌹🟦 ✔SONSUZ 🆃🅴🆂🅴🅺🅺🆄🆁 🅴🅳🅴🆁🅸🅼 🔘▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬🌹🟨 ♦🌷H O Ş G E L D İ N İ Z 🌷 🔘KESFETTEN GELENLER TAKIBE AL🌼🌷 ♦༄❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥ 🔘 ▬▬▬▬▬ஜ۩🌸⬇⬇⬇🌸۩ஜ▬▬▬▬▬♦ ♦༄❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥ 🔘 ☯️ @elazigsayfasi ☚☚☚☚☚✍ ☯️ @elazigsayfasi 👈☸️✍ ❥❥❥❥❥❥❥❥❥❥ takip edin 😊 ▬▬▬▬▬ஜ۩🌷 @elazigsayfasi 🕊️ #elazığ #elaziğ #elazig ##elazığağda #ağdasalonu #ağda (Elazig) https://www.instagram.com/p/CNcU5RAAtc-/?igshid=1uxjvo2qfb4zk
0 notes
Text
Kaliforniya’da Long Beach şehrindeki Eyalet Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak ders verirken
Kaliforniya’da Long Beach şehrindeki Eyalet Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak ders verirken, aynı sömestrde benim iki dersimi alan bir kız öğrencim dikkatimi çekmeye başlamıştı. Bu genç bayanın şu özelliklerinin farkına varmıştım: Her şeyden önce çok güzel bir kızdı; gözüm gayri ihtiyari ona gidiyordu. İkinci olarak çok iyi bir öğrenciydi; bütün sınav ve ödevlerde en yüksek notu o alıyordu.
Ayrıca, çok hanımefendi, çok nezih bir kişiliği vardı. Bölümün bir pikniğinde kız öğrencimin nişanlısıyla tanıştım ve itiraf edeyim, ilk aklımdan geçen, ‘Armudun iyisini ayılar yer’ düşüncesi oldu. Yukarıda özelliklerini saydığım o güzel kızın bana tanıştırdığı erkek, yirmi yedi-yirmi sekiz yaşlarında, saçı biraz dökülmüş, şişman denecek kadar toplu, çirkin, kısa boylu biriydi. Bu kişiye parası için yüz vermiş olabileceğini düşündüm. Daha sonra öğrendim ki bu genç adamın parasal gücü yok; başka bir üniversitenin psikolojik danışmanlık bölümünde doktora öğrencisi olarak okula devam ediyor ve ileride akademisyen olarak kariyer yapıp profesör olmak istiyor.
Acaba benim güzel öğrencim bu adamda ne bulmuştu? Bir hafta sonra ders çıkışı koridorda öğrencimin yanına yaklaştım ve Sally adıyla anacağım öğrencimle aramızda şöyle bir konuşma geçti:’Sally, nişanlınla nasıl tanıştığınızı merak ediyorum? ‘Bir kilise faaliyetinde aynı komitede çalıştık; o zaman tanıdım kendisini ”Nesi seni etkiledi; hangi özelliklerini sevdin? Sally, bir Amerikalı olarak bu soruyu hiç beklemiyordu. Amerikan kültüründe, bu tür sorular kişinin mahremiyetine tecavüz olarak kabul edildiğinden pek sorulmaz. Amerikan kültürüne göre ben o anda Sally’nin mahremiyetine ‘burnumu sokuyordum. ‘Şaşkınlığı geçince çok içten, gözlerinin içi gülerek, ‘O şahane bir insan; o benim kahramanım! Ben ondan çok şeyler öğrendim’ dedi. O anda ilk hissettiğim şey kıskançlık duygusu oldu.
Güzel bir kadının erkeğine, ‘Sen benim kahramanımsın’ duygusu içinde bakmasının erkeğe verilmiş en büyük hediye olduğunu hissettim ve anladım. Bu hediyeyi, hayatım boyunca hiç almadığımı biliyordum ve o kişiyi kıskandım. ‘Nasıl yani?’ dedim. ‘Frank bir yetimhanede büyümüş. Yetim olmanın ne demek olduğunu bildiği için, üniversite öğrencisi olunca, yetimhaneden iki çocuğa ağabeylik yapma kararı almış. Haftada on saatini onlara ayırıyor; onlarla buluşup oynuyor, kitap okuyor, onları müzeye götürüyor. Onların iyi gelişmesi için elinden geleni yapıyor. Biri ameliyat oldu, hastanede yatıyor ve Frank şimdi akşamları hastanede kalıyor, geceleri ona bakıyor. O hayata farklı bakıyor… ‘Yüzüme tokat yemiş gibi oldum.
Utandım. Kendime kızdım. Ben güya en yüksek eğitim düzeyine gelmiş biriydim ve karşımdakini hala dış görünüşe göre yargılıyor ve onu ‘ayı’ olarak görüyordum. İçimdeki pislikten utandım. Bir süre sonra Sally’nin içinde yetiştiği aile ortamını merak etmeye başladım. Şöyle bir mantık yürüttüm: o adama baktığım zaman ben neden, ‘Armudun iyisini ayılar yer’ diye düşündüm? Çünkü ben, içinde yetiştiğim ortamda sık, sık bu benzetmeyi duyarak büyümüştüm. İçinde yetiştiğim ortam beni nasıl etkilemişse, Sally’nin içinde yetiştiği ortam da onu öyle etkilemiş olmalıydı.
Birkaç hafta sonra Sally’e, ailesinin nerede oturduğunu sordum. Los Angeles’in üç yüz elli km kuzeyindeki bir kasabada oturuyorlarmış. Onun ailesiyle tanışmak istediğimi, bunu mümkün olup olamayacağını sordum. ‘Kendilerine bir sorayım, eminim sizinle tanışmak isteyeceklerdir,’ dedi ve iki gün sonra, ‘Ailemle konuştum; sizinle tanışmaktan mutlu olacaklarını söylediler, ‘dedi. Dört-beş hafta sonra San Francisco’ya gidecektim, Sally’nin ailesinin yaşadığı kasaba yolumun üstündeydi, onlara uğrayabilir, onlarla tanıştıktan sonra yoluma devam edebilirdim.
Bu planımı Sally’e söylediğimde Sally, ‘O gün ben de aileme gidecektim; isterseniz beraber gidebiliriz,’ dedi. Ailesine haber verdi. Onlar da sabah kahvaltısına gelmemizi söylemişler. Long Beach’ten sabahın altısında yola çıktık ve dokuz buçuk civarında Sally’nin ağabeyi Brian’ın evine vardık. Sally’nin babası George orada buluşmamızı uygun görmüş. Çok güleryüzlü bir aileydi. Brian’ın, en ufağı dört yaş civarında dört çocuğu vardı. Ziyaret ettiğim bu güler yüzlü sıcak ailede, iki olay gerçekten dikkatimi çekti.
Bunlardan ilki, Sally’nin babası George’un torunlarıyla konuşurken onların göz hizalarına inmesiydi. Bunu o kadar doğal yapıyordu ki, artık farkına varılmadan yapılan bir davranış olduğu belliydi. Sally’ye, babasının torunlarıyla hep böyle mi konuştuğunu sordum. ‘Evet’ yanıtını alınca, kendisi çocukken de babasının, onunla göz hizasına inerek mi konuştuğunu sordum. ‘Evet, biz böyle biliyoruz. Ağabeyim Brian da çocuklarıyla böyle konuşur; ben de kendi çocuklarımla böyle konuşacağım. Biz böyle biliyoruz’, dedi. Tüylerim diken diken oldu.
Ben üniversite öğretim üyesiydim ve insan psikolojisi benim uzmanlık alanımdı ama üç çocuğumdan hiçbiriyle göz hizasına inerek konuştuğumu hatırlamıyordum. Kendime kızdım; sonra kendime kızmaktan da vazgeçtim, beni yetiştirenlere kızdım. Sonra onlara kızmaktan da vazgeçtim ve bütün nesilleri yetiştiren kültür ortamına kızdım. Daha sonra kimseye kızmayacağımı anlayarak, oradaki öğrenme fırsatından yararlanmaya karar verdim. Torunlarının önünde diz çökerek konuşan dede George’a ‘Beyefendi, çocukların göz hizasına inerek konuşuyorsunuz!’ dedim. Bana biraz şaşkınlıkla gülümseyerek, ‘Tabii, onlar küçük insanlar!’ yanıtını verdi. Öyle bir bakışı vardı ki, bu bakış sanki ‘Bu kadar doğal bir şey ki, herhalde bunu herkes yapıyordur; sen yapmıyor musun?’ diyordu.
O bakışa karşı bütün yaptığım, mahçup bir gülümseme oldu.Bu güler yüzlü sıcak ailede dikkatimi çeken ikinci olay, Sally’nin ağabeyi Brian’ın davranışı oldu. Brian, Pasifik ülkeleriyle ticaret yapan, oldukça varlıklı biriydi. Evlerinin büyüklüğünden, yüzme havuzundan, çiftliklerinden, arabalarının türünden ailenin zenginliği belli oluyordu. Kahvaltıdan sonra saat on bir dolaylarında telefon çaldı ve Brian bir süre telefonla konuştu. Ofisten arıyorlarmış, Koreli bir işadamı Los Anegeles’ta imiş, kendisiyle görüşmek için helikopterle saat 14’te gelmek istiyormuş. Başka bir randevusu olduğunu söyleyerek bu teklifi reddetmiş olan Brian, bize durumu şöyle açıkladı:
‘Dört çocuğum var ve her hafta biriyle dört saat baş başa geçiririm. Bugün dört yaşındaki kızım Mary’le randevum var. Çocuklar çok çabuk büyüyorlar, eğer dikkat etmezsen, bir bakıyorsun, büyümüşler ve onlarla beraber zaman geçirme olanağı kaybolmuş.Brian’ın yaşam vizyonunu sormadım, ama davranışından nelere öncelik verdiği belli oluyordu. Brian için çocukları şüphesiz en az işi kadar önemliydi. Brian’ın yaşamında bununla ilgili bir pişmanlık duygusu, bir ‘keşke’ olmayacak.Sally’e sordum: ‘Baban seninle randevulaşır mıydı?”Evet’, dedi, ‘yalnız benimle değil, her çocuğuyla sırasıyla baş başa zaman geçirirdi. Ve ilave etti, ‘Biz böyle gördük, böyle biliyoruz. Benim çocuğumun da babası böyle yapacak!’. Gülümseyerek, ‘Nereden biliyorsun?’ diye sordum.’Biz Frank’le konuştuk’ diye cevap verdi. Yine içim cız etti. Daha doğmadan çocuğun gelişme ortamıyla ilgili bir bilinç oluşmuştu. Kendi çocuklarıma içim yandı. Evlenmeden önceki bilincimi, kafamın karmaşıklığını, evlendiğim kıza ettiğim eziyetleri ve ondan da acısı, kendi yavrularıma çektirdiğim acıları düşündüm. Biraz daha düşününce kendimin de acı çektiğini anladım ve bu sefer kendi çocukluğuma içim yandı. Daha sonra babamın, anamın çocukluğuna içim yandı. Ve son durak olarak ülkemin tüm çocuklarına içim yandı. Yine kimseye kızamayacağımı anlayınca, ‘bundan sonra ne yapabilirimle ilgili düşünmeye karar verdim. İşte değerli okurum; yazdığım kitaplar, verdiğim seminerler, hazırladığım televizyon programları, ‘Ne yapabilirim?’ sorusuna verdiğim yanıtların öğeleridir. Sally’nin içinde yetiştiği ortamı görmüş ve anlamış biri olarak onun davranışlarına şimdi daha iyi anlam verebiliyorum. Sally, içinde yetiştiği ailede, var oluşun beş boyutunu da doya doya yaşayabilmişti. Çocuğun hizasına inerek onunla göz göze konuştuğunuz zaman çocuk, ‘Sen varsın, sen doğalsın, sen değerlisin, sen güçlüsün ve sen sevilmeye layıksın’, mesajı alır ve çocuğun CAN’ı beslenir. Çocuğuyla randevusuna sadık kalan baba, ‘Seninle zaman geçirmek istiyorum, seni özledim’, mesajını güçlü olarak verir. Çocuk bu mesajı zihinsel olarak değil, sezgisel olarak alır ve aldığı bu sezgisel mesajlar sayesinde çocuğun hamuru, ‘Ben sevilmeye layık biriyim!’ diye yoğrulur.
Bir ana babanın çocuklarına verebileceği en büyük miras, var oluşun beş boyutunda beslenmiş ve buna inanmış güçlü bir CAN’dır.
Doğan Cüceloğlu
www.instagram.com/dusunenakil
0 notes
Text
“Master” Ara Güler
Dün dükkanın önünde okurken bu kitabı, bir teyze geldi oturdu karşıma; adı Yeter. Tekel’den emekli, 73 yaşında.
Babası okutmamış, “ilkokulu bile bitiremedim” dedi üzülerek...
Manukyan’ın vergi rekortmeni olduğu günlerde, Ankara’ya yürümek istemiş. “Kadın eti satarak köşeyi dönen birisinin ödüllendirilmesi çok ağırıma gitmişti kızım. Diğer kadın arkadaşları da yanıma katmak istedim. Ama bazıları, ‘biz Manukyan falan tanımazken, bu nereden biliyor? Demek O da oradan çıkmış ki, tanıyor’ diyerek hakkımda söylenti çıkarmışlar. Kavga kıyamet, attılar beni patronun önüne.” dedi...
Fabrikanın duvarları sarmaşıktan görünmezmiş. “Bu bina roma imparatorluğundaki arenalar gibi müdürüm” demiş. “O meydanlarda; ‘yaşamak için biriniz ölecek, ötekine ise öldürmesinin karşılığında yaşaması lütfedilecek’ denirdi. Durum hâlâ çok da farklı değil...” Yeter Teyze’yi dinlerken küçüldüm, ufacık kaldım karşısında. Nasıl bilge... Erdoğan’ın fotoğraflarını çektiği için çokça kızmıştık Ara Güler’e. En azından ben, sanki tüm hayatı boyunca muhalif bir tutum içinde olmuş da şimdi buna ihanet etmiş gibi hissetmiştim. Oysa zaten hiçbir zaman öyle olmamış. Menderes’e yaranmak isteyen patronları, her baraj, köprü açılışında falan “git fotoğraf çek” demiş, gitmiş... 6-7 Eylül olaylarında, bir dükkanın üst katından piyanoyu sokağa atmak isterken yağmacılar, “Dur!” demiş, “makinam hazır değil. şimdi istersen at”... Sultanahmet’te gerçekleşen bir infazdan iyi görüntü alamıyor diye, ipin ucunda sallanan adamı kendi yönüne doğru çevirmiş ki, önündeki kanun numarasının yaftası görünsün... 1957’deki büyük tren faciasında, kompartmanlardan birinde ölü bir adam görmüş. Bir de imdat freni. Kafasındaki kompozisyona uysun diye, cenazeyi yerinden oynatmış, frene eli yaklaştıracak ki “imajinasyon” tam olsun... Yani olağanüstü bir “iş” insanıymış Ara Güler. Leica Master seçilmesi falan boşuna değil. Ama işte... Nezih Tavlaş harika bir kitap hazırlamış. Arka planda olan bitenle ilgili, yurttan/dünyadan isimlerle, hikayelerle dolu. Ama hani çok da anlam yüklememeli öyle herkese. Bazısı insan, bazısı “insan” insan. Yeter Teyze gibi...
(27.06.2019) Foto Muhabiri Ara Güler’in Hayat Hikâyesi - Nezih Tavlaş YKY - 2009
0 notes
Photo
Evdeyken nereye gezi düzenleyelim dedik ve Kaş’tayız☺️👩🏼🌾#GününÖnerisi Kaş @hotelno37 🌸 Haydi hayal etmeye başlayalım ☺️ 🌿 Kaş'ta eşsiz Akdeniz güzelliğinde marine edilmiş bir huzur düşleyin. Otel sahibi Engin Bey bu formüle No.37 adını vermiş ve otel olarak Küçük Çakıl Plajı'nın tam karşısına konumlanmış. Sahte gülümsemeler ve sıkıcı ekip kıyafetleriyle dolu otelleri unutun ve butik bir düşün içinde muhteşem anılar biriktirmek için hem ev sahibi hem de misafirleri olun. 🌿 Gündüz yama�� paraşütü ve dalış etkinlikleri ile adrenalin dolu anlar yaşarken, akşam Yarımada, Limanağzı ve Meis Adası'nın ışıltılarına göz kırpan teraslarının keyfini sürün. 🚗 Sen de buraya beraber gitmek istediğin kişiyi etiketle ve #berabergidelim demeyi, oteli arayacak olursan da @kucukoteller ‘den selam söylemeyi de ihmal etme✈️☺️ 🌿 Temiz, nezih ve lokasyonu muhteşem bir yer de kalmak isterseniz otele direkt ulaşabilirsiniz. ✨ Sezon açılışını ay sonu yapacaklar. Harika bir manzaraya karşı kahvaltı ediyor olacaksınız. 🍳. 📞 0242-8361270 📚 Detaylar blogda www.kucukoteller.com.tr/hotel-no37 🍴 Kaş’ta Nerede Ne Yiyelim? Kaş’ın en güzel İtalya’nı: Bella Vita. Manzarası şahane, tüm Kaş meydan ayaklarınızın altında. Gamze ve Ahmet adında çok tatlı genç bir çift işletiyor. İkisi de İtalyan mutfağına gönül vermiş, pizzaları ve makarnaları kendileri yapıyor. Özellikle deniz mahsullü makarnası, dört peynirli pizzası ve Gamze’nin elinden çıkan panna cotta tatlısı çok lezzetli. 🌿Bahçe Restoran. Humusu, balık köftesi, mücveri, mantar topları ve daha birçok enfes tadın yaratıcısı Bahçe Restoran, konuklarını muhteşem bir bahçede ağırlıyor. 🌿Maya Garden Restaurant. Müzikleri, servisi ve ambiyansıyla tek kelimeyle Kaş’ın en iyi restoranlarından. Özelllikle etleri ayrıca bahçeden yeni toplanmış fesleğenler Maya Garden Restaurant’ı vazgeçilmez kılıyor. 🌿En güzel bahçeli: Zula Meyhane. Mezeleri ve etleri çok lezzetli, çalışanlar çok güler yüzlü ve servisi çok hızlı. Menüden mezelerden Antep usulü muhammara, sıcak humus, arap salatası ve et olarak zula kebabı öneririm. 🏝 Son kare derya beach. (Kaş,Antalya) https://www.instagram.com/p/B_4p-KTgqMs/?igshid=1q5ivc1c75ctm
0 notes
Photo
Çalınan Kovanlarının Bulunmasına Değil, Jandarmanın İlgisine Sevindi
Kayseri’den Kozan’a gelen emekli öğretmen Nezih Yağlıpınar’ın, 20 yıldır yaptığı arıcılıkta ilk kez binlerce arının bulunduğu 23 kovanı çalındı. Yaklaşık 14 bin lira değerinde olan ve bir yıllık kazancını hırsızlara kaptıran Yağlıpınar, ilk kez kovan hırsızlığı ile karşılaştığını söyledi. Yağlıpınar, sıradan birinin arıları sokmasını göze alamayacağını belirterek, bu işin uzmanı biri veya birileri tarafından kovanlarının çalındığını söyledi.
Jandarma ekipleri hırsızlık olayının ardından çevredeki 24 saatlik MOBESE kayıtlarını inceleyerek 48 saat içinde çalınan kovanları buldu.
23 kovanı ve arılarına kavuşan arıcı Nezih Yağlıpınar, kovanların bulunmasından çok jandarma ekiplerinin kendisine gösterdiği ilgiye sevindiğini belirterek, "Ben Kayseri’den emekli öğretmenim, gezgin arıcılık yapıyorum öğretmen iken 20-30 kovanla hobimi yapıyordum. Akşam yemek yerken gelmişler kapalı kasa araca 22 arı kovanı yüklemişler. Bu hırsızlık acemi işi değil. Kovanı normal bir insan alamaz. Arıların sokma ihtimali var. Bir kovanda 3 bine yakın arı oluyor. Benim şu an 100’den fazla kovanım var. Sabah kovanlar arasında boşluklar vardı. Jandarmayı aradım geldiler. Kozan jandarmasına teşekkür ederim. Kovanlarımı bulduğu için değil ama. Sevgi saygı güler yüzlüler. Ben öğretmenlik hayatımda göstermedim. Zararım 13 bin TL civarındaydı. Asıl derdimiz bu insanlar polisi jandarmayı oyalıyor vatandaşı mağdur ediyor. Amacım bu insanlar toplumdan temizlenmeli. Ben olmaz diyordum 20 yılda bir ilk kez başıma geldi. Arıcılar kovanlarının başında dursunlar” diye konuştu. Çalınan Kovanlarının Bulunmasına Değil, Jandarmanın İlgisine Sevindi
0 notes
Photo
DÜET OCAKBAŞI 2015 yılından bugüne siz değerli konukarımıza hizmet vermektedir. Kalite hizmet anlayışını misyonumuz haline getirerek, Beylikdüzü'nde Ocakbaşı anlayışını farklı kılarak, siz değerli konuklarımızın vazgeçemeyeceği bir mekanı sunuyoruz hizmetinize. Canlı müzik programlarımız, zengin mutfağımız ve güler yüzlü servisimiz ile sizleri ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. DÜET OCAKBAŞI'ında sizlere hizmet verdiğimiz 2 katımız var. Giriş katımızda ocakbaşı ve masa düzenimiz, üst katımızda ise sadece masa düzenimiz bulunmaktadır. Özel günleriniz, doğum günleriniz, iş yemekleriniz ve grup yemekleriniz için sizlere samimi bir ortamda, eğlence dolu saatler ve zengin bir menü sunuyoruz. Haftanın 3 günü Çarşamba - Cuma - Cumartesi akşamları, canlı fasıl müziği eşliğinde sanatçımız YASEMİN ile kaliteli müzik ve eğlence anlayışıyla, sizlere eşsiz bir program sunuyoruz. Salı akşamlarını ise türkü severler için açıyoruz kapılarımızı. Açıldığımız ilk günden bu güne, Beylikdüzü'nde bir marka olmayı hedeflediğimiz mekanımızda, siz değerli konuklarımıza nezih bir ortam sunmak, ailece de rahat bir şekilde gelebileceğiniz huzuru oluşturmak ilk amacımız. Güzel Günlerinizde Buluşmak Dileğimizle...
0 notes
Text
Kayseri Sohbet Odaları
Kayseri Sohbet Odaları mıza Hoş Geldiniz... Değerli kullanıcılarımız sizlere en iyi şekilde hizmet veren Kaliteli Sohbet Sitemiz Kayseri Sohbet Odalarımız da eğlencenin ve sohbetin tadını bizimle çıkarmaya ne dersiniz..
Sohbet Odalarımız da Türkiye' nin her kesiminden halka hitap eden kullanıcılarımız ile bir çatı altına toplandık en güzel sohbetleri www.SevdaSehri.com sitesinde yapıyoruz.
Her kesimden bay bayan kullanıcıların bulunduğu sitemiz 7/24 online olup kesintisiz hizmet vermekte sizler için en güzelini istiyoruz.
Rahat bir şekilde arkadaşlarınız ile sohbetlerinizi sürdürebilmeniz açısından yönetimde bulunan arkadaşlarımız her daim hizmetiniz de.
İnternetin bulunduğu her ortam da ister bilgisayarlarınızdan ister tablet ister telefonlarınızdan rahatlıkla girebilirsiniz. Google arama motoruna www.SevdaSehri.com yazıp sitemize girdikten sonra kendinize bir nick (rumuz) seçmeniz ve sohbete başlamanız yeterli olacaktır.
Nezih olan sitemiz de kullanıcılarımız sizleri en hoş en güzel sohbetleri ile karşılayacaktır. Kaliteli mobil sohbet sitemiz de en güzel arkadaşlıkları kuracağınıza bizler inanıyoruz sizlerde bunu istemezmisiniz eğer ben de kaliteli arkadaşlar istiyorum diyorsanız sitemizi mutlaka ziyaret etmelisiniz..
Kayseri ve çevre ilçelerinden tüm bay bayan kullanıcılarımızı sitemizde ağırlamaktan memnun olacağız.. Sitemizin amacı tüm kullanıcılarımıza bay bayan ayırt etmeden en ideal ortamı sunabilmek..
Sitemizde eğlencenin tadı müziğin farkı diyoruz SevdaSehri.com da görün ve yaşayın...
Sitemiz siz değerli Kayserili dostlarımıza sadece sohbet imkanı sunmuyor Oyun ve Yarışma odalarımız da eğlenceyi sunuyor.. Arkadaşlarınız ile sohbet ederken yarışma odalarımız da bilgilerinizi tazelemek istemezmisiniz.
Aylık puan sistemimiz de adınızı (nickinizi) görmenin keyfini sürün.. Her ay yenilenen sistemiz de sürekli birinci olma şansınızı kaçırmayın..
Radyo odamızdan isteklerde bulunun.. Yayında bulunan dj arkadaşlarımız hem eğleniyor hem eğlendiriyor keyfinize keyif katmanın mutluluğunu yaşıyoruz..
İstek şarkılarınızı arkadaşlarınıza isteyebilir onları mutlu edebilirsiniz hem yayında bulunan arkadaşımızın arşivine yeni şarkı girmiş olacak hem siz sevdiğiniz şarkıyı sevdiklerinize dinletebileceksiniz..
Güler yüzlü, samimi ve sıcak kanlı kullanıcılarımız ile tanışma fırsatını kaçırmayın.
Kayseri Sohbet Odalarımıza hoş geldiniz...
Sevdaların Şehrinde Hoş Sohbetleriniz Olsun...
0 notes
Photo
Hacı Ali Baba Etli Ekmek Lahmacun - Birmilyonnokta Hacı Ali Baba Etli Ekmek Lahmacun olarak hizmetimizde geleneği en kaliteli hizmetleri sunarak geleceğe taşıyoruz. Sektörde kazandığımız tecrübelerle başarı odaklı politikamızdan asla şaşmadan faaliyetlerimizi her geçen gün daha iyi yere taşımak adına çaba gösteriyoruz. Konya restaurant hizmetinde yüksek özen ve titizliğin getirdiği başarıyla en yüksek kaliteyi hedefliyoruz. Çalışanlarımızı titizlikle seçerken mekanımızın hizmetini güler yüz ve samimiyetle birlikte değerli müşterilerimize sunuyoruz. Müşteri odaklı faaliyetimizi sürd��rürken her zaman geri bildirimlere açık şekilde kalitemizi arttırmayı hedefliyoruz. Her geçen gün daha fazla başarıyı hedef alarak sektördeki varlığımızı, ayaklarımızı yere daha sağlam basacak şekilde arttırmak konusunda özen gösteriyoruz. Konya’nın etli ekmek ve lahmacun kültürüne sadık kalarak yıllardan aldığımız tecrübeyle mekanımızı en nezih şekilde tutuyoruz. Misafirlerimize verdiğimiz özen bizi her adımda daha bir üst noktaya taşıyor. Gelenekten beslenen lezzetimiz sofralarımıza ayrı bir lezzet katıyor. Sizi sevdiklerinizle sıcak ortamımızda bir araya getirmek adına çabalarımızı sürdürüyoruz. İlk günden bu yana her geçen gün artan başarı odaklı çalışmalarımız müşterilerimizle aramızdaki bağı arttırıyor. Başarı ve hedeflerimize gösterdiğimiz özeni aynı şekilde hijyen ve temizlik noktasında da gösteriyoruz. Kaliteyi asla tesadüf olarak görmüyor ve bu amaçla ulaşabildiğimiz tüm noktalarda çaba gösteriyoruz. Kültürümüzün verdiği geleneksel anlayış bu sektörde gösterdiğimiz faaliyetleri her geçen gün daha anlamlı kılıyor. Müşteri memnuniyetiyle hedeflediğimiz başarıya ulaşırken sizleri de mekanımıza bekliyoruz. #birmilyonnokta @birmilyonnokta Hacı Ali Baba Etli Ekmek Lahmacun - Birmilyonnokta
0 notes
Photo
Hacı Ali Baba Etli Ekmek Lahmacun - Birmilyonnokta Hacı Ali Baba Etli Ekmek Lahmacun olarak hizmetimizde geleneği en kaliteli hizmetleri sunarak geleceğe taşıyoruz. Sektörde kazandığımız tecrübelerle başarı odaklı politikamızdan asla şaşmadan faaliyetlerimizi her geçen gün daha iyi yere taşımak adına çaba gösteriyoruz. Konya restaurant hizmetinde yüksek özen ve titizliğin getirdiği başarıyla en yüksek kaliteyi hedefliyoruz. Çalışanlarımızı titizlikle seçerken mekanımızın hizmetini güler yüz ve samimiyetle birlikte değerli müşterilerimize sunuyoruz. Müşteri odaklı faaliyetimizi sürdürürken her zaman geri bildirimlere açık şekilde kalitemizi arttırmayı hedefliyoruz. Her geçen gün daha fazla başarıyı hedef alarak sektördeki varlığımızı, ayaklarımızı yere daha sağlam basacak şekilde arttırmak konusunda özen gösteriyoruz. Konya’nın etli ekmek ve lahmacun kültürüne sadık kalarak yıllardan aldığımız tecrübeyle mekanımızı en nezih şekilde tutuyoruz. Misafirlerimize verdiğimiz özen bizi her adımda daha bir üst noktaya taşıyor. Gelenekten beslenen lezzetimiz sofralarımıza ayrı bir lezzet katıyor. Sizi sevdiklerinizle sıcak ortamımızda bir araya getirmek adına çabalarımızı sürdürüyoruz. İlk günden bu yana her geçen gün artan başarı odaklı çalışmalarımız müşterilerimizle aramızdaki bağı arttırıyor. Başarı ve hedeflerimize gösterdiğimiz özeni aynı şekilde hijyen ve temizlik noktasında da gösteriyoruz. Kaliteyi asla tesadüf olarak görmüyor ve bu amaçla ulaşabildiğimiz tüm noktalarda çaba gösteriyoruz. Kültürümüzün verdiği geleneksel anlayış bu sektörde gösterdiğimiz faaliyetleri her geçen gün daha anlamlı kılıyor. Müşteri memnuniyetiyle hedeflediğimiz başarıya ulaşırken sizleri de mekanımıza bekliyoruz. #birmilyonnokta @birmilyonnokta Hacı Ali Baba Etli Ekmek Lahmacun - Birmilyonnokta
0 notes
Photo
Hacı Ali Baba Etli Ekmek Lahmacun - Birmilyonnokta Hacı Ali Baba Etli Ekmek Lahmacun olarak hizmetimizde geleneği en kaliteli hizmetleri sunarak geleceğe taşıyoruz. Sektörde kazandığımız tecrübelerle başarı odaklı politikamızdan asla şaşmadan faaliyetlerimizi her geçen gün daha iyi yere taşımak adına çaba gösteriyoruz. Konya restaurant hizmetinde yüksek özen ve titizliğin getirdiği başarıyla en yüksek kaliteyi hedefliyoruz. Çalışanlarımızı titizlikle seçerken mekanımızın hizmetini güler yüz ve samimiyetle birlikte değerli müşterilerimize sunuyoruz. Müşteri odaklı faaliyetimizi sürdürürken her zaman geri bildirimlere açık şekilde kalitemizi arttırmayı hedefliyoruz. Her geçen gün daha fazla başarıyı hedef alarak sektördeki varlığımızı, ayaklarımızı yere daha sağlam basacak şekilde arttırmak konusunda özen gösteriyoruz. Konya’nın etli ekmek ve lahmacun kültürüne sadık kalarak yıllardan aldığımız tecrübeyle mekanımızı en nezih şekilde tutuyoruz. Misafirlerimize verdiğimiz özen bizi her adımda daha bir üst noktaya taşıyor. Gelenekten beslenen lezzetimiz sofralarımıza ayrı bir lezzet katıyor. Sizi sevdiklerinizle sıcak ortamımızda bir araya getirmek adına çabalarımızı sürdürüyoruz. İlk günden bu yana her geçen gün artan başarı odaklı çalışmalarımız müşterilerimizle aramızdaki bağı arttırıyor. Başarı ve hedeflerimize gösterdiğimiz özeni aynı şekilde hijyen ve temizlik noktasında da gösteriyoruz. Kaliteyi asla tesadüf olarak görmüyor ve bu amaçla ulaşabildiğimiz tüm noktalarda çaba gösteriyoruz. Kültürümüzün verdiği geleneksel anlayış bu sektörde gösterdiğimiz faaliyetleri her geçen gün daha anlamlı kılıyor. Müşteri memnuniyetiyle hedeflediğimiz başarıya ulaşırken sizleri de mekanımıza bekliyoruz. #birmilyonnokta @birmilyonnokta Hacı Ali Baba Etli Ekmek Lahmacun - Birmilyonnokta
0 notes