#Ne Zaman Çıkacak?
Explore tagged Tumblr posts
kimmkitsuragi · 2 years ago
Text
yav yine noluyor aman aman moduna girdik. biri öyle diyor biri böyle diyor ama sonuç olarak verileri girerken bir bokluk olduğu kesin. fakat bunun sonuçları hakkında (sanırım daha işlemler devam ettiği için???) kesin bi şey söylemiyor kimse. yine gelmiş insanlar YINE KANDIRILDIK falan moduna girmiş aq ben gerçekten bu dönüş hızına yetişemiyorum günde 10 kere dönüyoruz bu ne
4 notes · View notes
it-system-engineer · 2 months ago
Text
Windows Server 2025: Yeni Dönemde Bizi Neler Bekliyor?
Teknoloji dünyası hızla gelişmeye devam ederken, Microsoft da yeni işletim sistemleri ve sunucu çözümleriyle bu trende ayak uyduruyor. Windows Server 2025, özellikle kurumlara yönelik çözümler sunarak daha verimli, güvenli ve esnek bir altyapı vaat ediyor. Peki, Windows Server 2025 ile birlikte bizi hangi yenilikler bekliyor? Gelişmiş Güvenlik Özellikleri Güvenlik, her işletim sisteminde olduğu…
0 notes
siegram-com · 4 months ago
Text
Nintendo Switch Pro Ne Zaman Çıkacak?
Nintendo Switch Pro Sızıntıları: 2024’te Çıkacak mı? İşte Bilmeniz Gereken 7 Çarpıcı Detay! Giriş: Nintendo hayranları, dikkat! Uzun zamandır beklenen Nintendo Switch Pro hakkında heyecan verici gelişmeler var. Peki, bu güçlü konsol ne zaman raflarda yerini alacak? 2024, Switch ailesinin yeni üyesi için doğru zaman mı? Bu yazıda, Nintendo Switch Pro’nun çıkış tarihi, özellikleri ve fiyatı…
0 notes
playstation-team · 5 months ago
Text
PS6 Ne Zaman Çıkacak? Oyunseverlerin merakla beklediği yeni nesil konsol hakkında tüm bilgileri burada bulabilirsiniz! Sony’nin resmi açıklamaları, sızıntılar ve tahminler ışığında PS6’nın çıkış tarihiyle ilgili güncel bilgileri ve beklentileri paylaşıyoruz. En yeni gelişmeleri takip edin ve oyun dünyasındaki yerinizi şimdiden hazırlayın!
Tumblr media
0 notes
alkimoberon · 9 months ago
Text
Rockstar Games, GTA 6 için çalışanlarının 5 gün ofise dönmesini istiyor - Son Dakika Teknoloji Haberleri
Rockstar Games, Grand Theft Auto 6’nın resmi fragmanını geçtiğimiz yılın Aralık ayında YouTube kanalında yayınlamış ve çıkış tarihi belirtmişti. UZAKTAN ÇALIŞMANIZI İSTEMİYOR Yapım şirketi, 2025 yılında çıkacağını duyurduğu GTA 6’nın geliştirme sürecinin son aşamaları için Nisan ayından itibaren çalışanlarının uzaktan çalışmasını istemiyor. Şirket, merakla beklenen GTA serisinin geliştirme…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ikdlin · 1 year ago
Text
sınıfta bi çocuk var (birhat) beni izliyor dümdüz ilk başlarda bana bana öyle geliyor zannediyordum ama bu aralar bana baktığını hissediyorum hani böyle biri baktığında hissedilir ya öyle öyle
0 notes
lcnpo · 1 year ago
Text
Extraction 2 Filmi Altyazılı izle | Netflix izle
Extraction 2 cast, Extraction 2 ekşi sözlük, Extraction 2 HD Film cehennemini, Extraction 2 imdb puanı, Extraction 2 incelemesi, Extraction 2 izle, Extraction 2 izle Netflix, Extraction 2 karakterleri, Extraction 2 konusu, Extraction 2 ne zaman çıkacak, Extraction 2 olacak mı, Extraction 2 oyuncuları, Extraction 2 Türkçe Dublaj izle, Extraction 2 Türkçe Dublaj izle Jet film, Extraction 2 Türkçe Dublaj izle Netflix, Extraction 2 yorum, Extraction 2 yorumları, Extraction 3 var mı, Watch extraction 2
0 notes
hataysekshikayelerisblog · 6 months ago
Text
Nasıl Yani? (2) (Kerim 31 Y., İzmir)
Ertesi gün sabah tam 9:30'da geldi Elif, poğaçalar ve çay hazırdı. Kasadan 4.000 Dolar çıkarıp verdim, "Al, bununla git altınlarını al tekrar!" dedim. "Ya işlesin..." dedi. "Ana parayı kenara koyalım, yatırım böyle yapılır. 15.000 Dolar paran var bundan hariç!" dedim. "Nasıl yani?" dedi. Aldığım kripto paralar iyi gidiyordu. "Gelip bakmak ister misin?" dedim elimi yine bel hizasında kaldırıp. "Hayırrr!" dedi ve elimden çekip kaldırdı. İçerdeki odada bulunan çekyata doğru gittik. "Oturup kalkarken kalçalarım acıyor. Sütyen her sürttüğünde göğüs uçlarım sızlıyor, ama akşamdan beri o sızılar bana dünkü harika sevişmemizi anımsatıyor, çok güzeldi. İyi ki dokundun bana!" deyip, pantolonumu ve boxerimi sıyırdı. Önümde diz çöktü.
Önden düğmeli kot eteğinin düğmelerini ben ekrandan bakıp dış kapıyı açtıktan sonra merdivenlerden çıkana dek tek tek açmış, neredeyse külodu görünecek kadar yırtmaçlandırmıştı. Kamera ile izlediğimi bilmiyordu.
Önce yarağımın kafasını küçük küçük öpücüklerle ıslatıp, sonra ağzına aldı. Taşaklarıma kadar inip toplarımı dudaklarının arasında çekiştirip, tekrar eliyle sıvazladığı yarağımı ağzına alıyor, "Mmmhhh, çok kalın, çok büyük, sıcacık ve çok tatlı!" diyordu. Uzun uzun emdi yarağımı. "O kadar uzun süredir emmedim ki, çok güzelmiş, unutmuşum, hem bu kadar tatlısını hiç emmemişim!" deyip hiç susmuyor, sıvazlarken konuşuyor, emerken ara verip konuşuyordu...
Ayağa kalkıp soyundu ve çekyata sırtüstü yattı. İki eliyle elimi tutup iki parmağımı amcığına sürtmeye başlayıp, "Anlatacaklarımı dinler misin?" dedi. "Anlat!" dedim parmaklarımın arasına aldığım klitorsiyle oynarken. "Bak, kocamla 6 aydır sevişmedim, hayatımda hiçbir zaman da başka erkek olmadı sana kadar, ama 6 aydır seks aklıma bile gelmezdi. O ilk akşam mesaj attığında hiçbir şey olmamasına rağmen genç kız gibi heyecanlandım. Ama telefonda, Paran bu kadar oldu dedin ya, o sesin şiir gibi geldi. Ben parayı sevmezdim bu kadar, ama kazanmak başkaymış!" dedi. Arada parmaklarım hızlanıp yavaşladıkça, "Ohhh!" çekiyor bir eliyle bacağını okşayıp diğeriyle göğsünü avuçluyordu. "Hele, Geleceksen gelirim diye yazdın ya Cumartesi büroya, o an nasıl sikişmek sikilmek istedim anlatamam!" dedi.
"O zaman neden kaçtın ilk gün?" dedim. "Hazırlıksızdım! Kocam sikmeyince kendime bakmadım ki hiç, kıl yumağı gibiydim, iğreneceğinden, sikmeyeceğinden çekindim. İki kez sokağın başına kadar geldim çıktıktan sonra, tekrar geri gittim!" dedi. Gülümsedim. "Bu mu kıllıydı?" dedim eğilip emmeye başladım amcığını ve "Kıllı da olsa yalar sikerdim!" dedim dişlerim arasına alıp amcık dudaklarını. "Ahhhhh! Kıllı da sever misin yani?" dedi. "Bu kadar güzel amcığın her halini severim!" dedim. "Sik o zaman, bu güzel amcık güzel yarağını özledi dünden beri!" dedi.
Yarağımın kafasını dayadım sokmadan, fırçalar gibi amcık dudaklarına sürtüyor, dün ısırdığım yerleri, göğüslerinin uçlarını dişlerimle çekiştirip ısırıyordum. "Ahhhh, ohhh, evet, canımı yak, akşam seni düşünürken heryerim sızlasın!" diyordu. Yarağımı içine kaydırıp gitgele başladım. Ayaklarını tamamen kaldırıp neredeyse çenesine gelecek gibi bitişik tutarak amına gömdüm yarağımı. "Ohhh, ez aşkım, kemiklerimden ses gelsin!" diye inliyordu. Sikişirken bambaşka biri oluyordu o dışardan baktığındaki narin kadın. Neredeyse ağzından çıkacak kadar sert köklüyordum yarağımı amının dibine dibine. "Ohhhh, ahhhh!" diye inlerken kendimi tutamadım daha fazla ve "Geliyorum!" dedim. "Çıkma! Akşam Eczaneden hap aldım, bu sabah da hapa başladım, içimi doldur aşkım!" dedi. İkimiz de aynı anda kasıla kasıla boşaldık...
"Bana ne oldu anlamıyorum!" dedi 5 dakika yanyana uzandıktan sonra. "Neden?" dedim. "Ben uslu uslu yatar gıkım çıkmadan sevişirdim. 9 yıldır evliyim ve bir elin parmaklarını geçmez orgazmlarımın sayısı, ama kendimi tanıyamıyorum. Şu an bile 5 kez orgazm oldum!" dedi. Omzumda yatıyordu, göğüsleri göğsüme değerken, "İştahın var mı daha?" dedi elini yarağıma atıp. "Ben de götünü avuçlayıp, "Burdan yedin mi hiç?" dedim. "Hayır!" dedi. "İster misin?" dedim. "Çok kalın!" dedi yarağımı sıkıp. "Çok zevk alacaksın, çünkü canın yanacak!" dedim gülerek. "O zaman öğleden sonra olur mu?" dedi saate bakıp. Saat 11:00 olmuştu. "Eve gidip Mehmet'i kontrol edeyim. Çocuk 13:00'de gelir, onu annemlere bırakır gelirim! Hem sen paralarımıza para kat biraz!" dedi gülerek. Ben sigara yakıp, yattığım yerden onu seyrederken, kalkıp gülerek öpücük atarak giyinip gitti...
Kadında gerçekten şans vardı. Piyasa aşağı yöne dönmüşken onun parası katlanıyordu. Ya da ben işimde çok iyiydim. Önce bana mesaj atıp, saat 14:00 gibi geldi. Cumhuriyet altınlarını masaya koyup, "Bunlar senin kasada dursa olur mu, evde kaptırırım diye korkuyorum!" dedi. Altınları kasaya koyduk.
"Sana sürprizim var!" dedi. Bu kez üzerinde o ilk günkü siyah eteği vardı, eteğini kaldırıp götünü döndü, incecik siyah bir G-String giymişti. "Hayatımda ilk kez alıp giydim. Az önce burdan çıkınca aldım!" dedi. "Çok yakışmış!" dedim götünü avuçlayıp. "Beğendinse çeşit çeşit var, alırım!" dedi. "Çok beğendim! Hazır mısın?" dedim. "Hazırım, ama çok zamanım yok haberin olsun, istersen sabah gelirim yaparız :)" dedi. "Gel buraya!" dedim. Tutup çekyata götürüp domalttım, eteğini çözüp aldım. Hazırlıklı gelmişti, çantasına uzanıp Bebe yağı çıkardı ve "Bundan sürer misin?" dedi. Parmaklarımla yedirdim biraz, parmağımı sokup gevşettim göt deliğini. Yine de benim kalın yarağıma göre daracıktı pembemsi göt deliği.
Yarağımın kafasını götüne dayayıp ittirmeye başladığımda, bacaklarını iyice ayırmaya çalışıyor, "Ohhh, çok acıyorrrr, ohhhh, lütfen sok aşkımmmm, çok acıyor ohhh!" diye inliyordu. Onca acıya rağmen tamamını aldı götüne. Ben küçük küçük ileri geri gidip gelirken, "Ohhhhh, yırtıldı götüm!" diye inliyordu. "Götünün bekaretini aldım yavrum, bundan sonra hep isteyeceksin!" dedim kalçalarına yine beş parmağımın izi çıkarken. "Vur erkeğim, vur, her deliğimden sik kanata kanata, ne olur tokatla kıçımı!" diye yalvarıyordu. 10 dakika anca siktim ve daha fazla tutamadım kendimi, döllerimi fışkırttım. Elif, "Birşey daha öğrendim sayende!" dedi. "Nedir?" dedim. "Götünden sikilirken bile orgazm olabiliyormuş insan!" dedi gülüp beni öperek. Giyinip gitti.
İyi ki gitmiş, yarım saat sonra karım geldi. Biraz hoşbeşten sonra, "Bunu küçük baldızın gönderdi!" deyip, masaya 700 Dolar koydu ve "Eniştem beni kırmaz, bu kadar param var, benim için işletsin!" dediğini söyledi. "Sevmediğimi biliyorsun bunları!" dedim. "Maalesef, anlattım ama anlamadı. Riskleri de söyledim, ama istersen çağır bir de sen anlat!" dedi. "Söyle yarın öğlen 12:00-13:00 arası gelsin borsanın öğle seansı başlamadan!" dedim. Küçük baldız Funda muhteşem güzel bir kızdı. Bukle bukle sapsarı saçları, uzun ince bacakları, kalemle çizilmiş gibi yüz hatları, yemyeşil gözleri olan bir kızdı. Çok talibi vardı, sonra gidip sırf avukat diye bir öküzle evlendi.
Büyük bacanakla çok iyi anlaşırdım da, avukatı her gördüğümde gırtlaklayasım geliyordu. Dangalak ve patavatsızdı. Villayı yeni yaptırıp taşındığımızda, havuz başında ilk mangal yakışımızda Funda'nın hatrına onları da çağırdık. Çoluk çocuğun, kaynanam ve kayınpederin yanında, "Birader, uyuşturucu kaçakçılığına mı başladın, bu kadar kısa zamanda bu kadar parayı nereden buldun?" demişti. Ben de altta kalmamak için, "Hee, nekadar lazımzsa söyle, senden para almam!" deyip bozmuştum şerefsizi. Büyük bacanak gülmekten ölmüştü tüm gece.
Gece çalışma odama geçince telefona baktım, "Götümün üstüne zor oturuyorum, ama bu muhteşemmiş!" yazmıştı Elif. "Yarın uğrama, karım ve baldızım gelecek!" yazdım. "Tamam :(" yazıp yolladı. Hemen ardından da, "Seni biraz azdırayım mı?" yazıp, amının dudaklarını iki parmağıyla açarak resmini çekip yolladı ve "Bu yine ıslak!" yazdı. "Para kazanmam lazım, hem sana hem bana!" yazdım.
Ertesi gün öğlen (karımla birlikte gelecekler diye beklerken) Funda tek başına geldi. Bacanak nedeniyle çok sık görüşemiyorduk. Ama sanki o ışığı sönmüş gibiydi. O an öyle hissettim. Riskleri tek tek anlattım. Bol kazanç olduğunu, ama bir anda sıfırlandığını da anlattım. "Enişte bana bu para şimdi lazım değil, ama ileride bunun çok fazlası lazım olacak!" dedi. Anlam veremediğim için, "NASIL YANİ?" dedim. "Zamanı gelince enişteciğim! Ben arasıra uğrar durumu sorarım, elime geçerse biraz daha getiririm!" dedi. Ve gitti.
Karımı arayıp durumu anlattım. "Funda'da tutukluk gördüm, hayırdır, sorun mu var?" dedim. "Sonra konuşuruz!" dedi. Saat 16:00'da borsadaki alım satım emirlerimi vermiştim ve işime birkaç saat ara verebilirdim. Elif'e, "Kaçabilirsen gel, bir saat vaktim var!" yazdım. 15 dakika sonra kapıdaydı. Kapıdan girdi direk eteğini indirdi, altında bir şey yoktu. "Ne olur çabuk sok, tüm gün gel demeni bekledim, sırılsıklamım!" diyerek masaya ellerini dayayıp domaldı. Ayağa kalkıp alttan amcığına soktum yarağımı. Gerçekten de fırın gibi yanıyor ve vıcık vıcıktı. Daha birkaç sokup çıkarmayla orgazm olmaya başladı. "Ne yaptın kız, tüm gün parmakların içinde hazırladın mı?" dedim Elif Ahlar Ohlar içinde titreyerek orgazm olurken. "Sen gel dedin ya, külot giymediğime pişman oldum, yolda bacaklarımdan aka aka geldim, iyi ki ev yakın!" dedi gülerek.
Yarağımı amcığından çıkarıp göt deliğine dayadım. "Ohhhhh, evet!" dedi. Bastırdığımda, dünden daha büyük bir acıyla bir an öne çekildi. Dün yırtılmamıştı ama şimdi yırtılmıştı götü. Yarağım girip çıktıkça daha çok kan oluyor bu da beni kırmızı görmüş boğa yapıyordu. "Götün kanıyor, alışamadı koca yarağıma!" dediğimde, "Ohhh, kanasın, daha çok sok, tokatla kıçımı tokatla, vur aşkım!" diye inliyordu. Yapış yapış olmuş yarağımla götünün dibini buluyor, sonra kafasına kadar çekip tekrar köklüyordum. Dünkü tokatlardan kalçaları kirli sarı ile mor arası olmuş, ama ben bugün daha çok tokatlıyordum. Acıdan bu kadar zevk alır mıydı ki insan?
Böğüre böğüre boşaldık ikimiz de. Nerdeyse 20 dakikada hem amdan hem götten sikmiştim. Çantasından bir külot çıkardı, bir de ped, götünün olduğu kısma koyup, külodu giydi. Beni öpüp, "Beni sikmeni seviyorum!" dedi ve gitti.
[Kerim]
125 notes · View notes
selcandy · 3 months ago
Text
Çocuklar iys.org.tr’e gidin, sağ üst köşeden vatandaş girişi yapın. Sonra karşınıza elektronik ileti göndermesine izin verdiğiniz markaların listesi çıkacak, hatta üzerlerine tıkladığınızda kime ne zaman, nasıl izin vermişsiniz onlar da görünüyor. Mesaj ve arama izinlerinizi teker teker kaldırabiliyorsunuz. Mesela ben Akbank’tan kurtulduğuma çok mutluyum şu an ehhegn
63 notes · View notes
quilainworld · 8 months ago
Text
Kalabalıktan hoşlanmaman umurlarında değil, kimse senden bu yüzden hoşlanmayacak, kimse sessizliğini anlamayacak; kimse içinde kopan fırtınaları, omzunda eksik olan eli, buz tutmuş kalbini, gölgelerden saklanmak istediğini, yatağın altına süpürdüğün ağlama seslerini duymayacak. Herkes, her zaman bekleyecek. Ve seni çok sevdiğini iddia edecek bu insanlar, senin için ne kadar acı çektiklerinden bahsedecekler, aslında hep kafalarında kurdukları bambaşka bir seni beslemeye devam ederken. Sana dans etmeyi sevdiren kişi olma ihtimalini sevecekler, senin içinde sakladığını düşündükleri kahkahayı dudaklarına ulaştırabilme ihtimalini. Sende sevdikleri şey hep kendileriyle ilgili olacak. Gülümseyemediğini fark ettiklerinde, dans edemediğinde ve ayaklarına bastığında ilk seni suçlayacaklar, sevilmeyi bilmediğinde zaten sevilmeyi hak etmediğini söyleyecekler ve sen onca zaman onları incitmemek için kendi kendini yaralarken onlar, bir gün seni terk edip giderken iki kez düşünmeyecekler. Hep terk ettiler, her zaman terk edecekler. Ama sende her zaman kötü olmaya devam edeceksin, bir gün bir başkası çıkacak ve seni ne kadar çok sevdiğini, diğerlerinden ne kadar farklı olduğunu söyleyecek ve seni diğerlerine benzetmeye çalışırken öncekilerin yarım bıraktığı şeyi tamamlayacak, sen yok olacaksın ama onların hiç bir haberi olmayacak. Seni bir çamur gibi işleyemediklerini fark ettiklerinde ellerini kirlettiğin için hesabını senden soracaklar. Sen hiç sevilmemiş olacaksın, sevmenin ne demek olduğunu da hiç bir zaman anlamayacaksın...
132 notes · View notes
derdiderun · 8 months ago
Text
Tumblr media
Bir şeyler yapmanın verdiği yorgunluk dinlenince geçiyor da hiçbir şey yapamamanın verdiği yorgunluk hiçbir şekilde geçmiyor!
Her bir kişi, derdini taşıdığı şeyle beslenir. Kişi bir şeyi dert ettiği zaman da onu çok anar.
Cihad diye bir derdimiz, gündemimiz olmalı artık. Sıra bize de gelecek şüpheniz olmasın. Kâfirden merhamet bekleme zilletinden tez zamanda kurtulmamız lazım.
Hükümete, liderlere suç bulmaya da gerek yok. Biz ne kadar ümmet dertlisi isek başımızdakiler de o kadar ümmet dertlisi. Bizler ne kadar hassas isek bu konuda onlarda o kadar hassas. Kısaca biz ne kadar imanımıza, değerlerimize sahip çıkıyor cihadı istiyor isek onlarda o kadar sahip çıkacak, isteyecek bu böyledir...
İnsanın ahireti olmazsa dünyası da olmaz. Gazze diye, Kudüs diye, cihad diye, ümmet diye bir derdimiz olmazsa yani dünyayı ahiretimize tercih etmeye devam edersek elimize ne dünya geçecek ne de âhiret...
İnancımız tam olur, güvenimiz tam olur, sabrımız tam olur, ama cihad olmazsa yine olmaz cihad da tam olduğu anda, zafer tam olur...
Rabbim ümmetin bu sefil durumunu temize çekecek bir cihad ve şehadet nasip eylesin cümlemize. Amin...
72 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 1 year ago
Text
Tumblr media
OKUYANA HELAL OLSUN OKUMAYANDA ÇOK ŞEYİ KAÇIRIR DEMESİ BENDEN .
5 DAKİNANI ALIR
~CEHENNEM~
Artık sokağa çıkacak takati kalmamıştı İhsan beyin... Her sabah mutlaka gittiği çorbacıya gidecek gücü dahi yoktu ayaklarının sancısından... Uzun uzun aradı masanın çekmecelerini... Nihayet bulmuştu lokantanın kartını...Yakın gözlüklerini takıp numarayı çevirdi...
-"On kere çaldı telefon. Ağaç olduk burda.Hadi uzatmada bir kase çorba gönder benim eve... Hadi hadi söylenme... Senin o ekşi kokan çorbalarını bir ben alıyorum zaten. Soğuk gönderirsen geri gönderirim.Para filanda vermem-"
Lokantacı Hüseyin sinirle kapattı o an telefonu.Ve,
-"Şu yaşlı bunak deli eder adamı. Hem cimri. Hem huysuz... Hemde lanet herifin teki.Birtek zavallı eşi katlanabilirdi buna. ALLAH rahmet eylesin... Çocukları bile terketti bunu... Hadi Safderun al şu çorbayı da Yeşil sokak, Hanzade apartmanı 7 nunaraya götür. Yoksa bu huysuz ihtiyar mahalleyi başımıza yıkar... - "demişti yeni çırağına... On dakika sonra kapı çalınmış İhsan bey söylene söylene açmıştı kapıyı... Sonrada,
-" Aptal çocuk. Açlıktan öldük burda. Bir saat oldu neredeyse.Şeytan diyor dök şu çorbayı kafasından aşağıya-"demişti. Tam çocuğun koluna asılı poşeti alırken kolunun yarıdan aşağıya çolak olduğunu görmüş, fakat yine yüzünü ekşiterek parayı uzatmıştı... Tam kapıyı kapatırken ise ayaklarındaki acıyla yere yuvarlanmıştı biranda... Çocuk hemen yardımına koşmuş ve içeriye kadar yürümesine yardımcı olmuştu yaşlı adamın... İhsan bey dikkatlice bakınca çocuğun sağ ayağının da protez olduğunu görmüştü...
-"Ne oldu koluna ve ayağına? -" diye sorunca çocuk içtenlikle gülümseyerek,
-"Köyde küçükken döver biçere kaptırdım. Kolumda, bacağımda çolak kaldı. Ama şükürki diğerleri var işimi görebiliyorum-" demişti... Yaşlı adam tekrar,
-"Adın ne? -" diye sordu yüzünü herzamanki gibi olabildiğince ekşiterek.
-"Safderun dur adım...-"
-"Ne aptal bir isim. İlk defa duydum. Hadi hadi çık evimden. Patronun olacak adamada söyle hergün aynı saatte çorbayı kapımda isterim.İnsanın elinde azıcık lezzet olur.Yakınlarda başka biri şu çorbayı yapmış olsa. Yemin billah almam şu bulaşık suyu gibi çorbayı.Bak hala duruyor aptal çocuk. Hadi kış kış-"dediğinde çocuk adamın söylediklerine aldırmamış bir halde sızladığı için elleriyle ovuşturduğu ayaklarına, dizlerine bakıyordu...
Ertesi sabah Safderun beş dakika önce kapıdaydı. Ve kapıyı çalınca bağıra çağıra kapıya yaklaşan İhsan beyin sesini duymuştu...
-" Patlama be... Geldik işte... Saf bilmemnemiydi adın? Sağır değilim bir kere çal kapıyı yeter. Anladınmı? Aptal aptal bakma? -" demiş ve çolak koluna asılı olan çorba kasesinin olduğu poşeti almıştı yine.
-"Diğeri de senin İhsan emmi. Zor oldu ama. Bir aktardan hatmi çi��eği buldum. Sana çayını yaptım.Babam köyde biryerimiz ağrıdığı zaman hep bunu içirirdi bize. Bak bunu iç ayaklarında ağrı kalmayacak-" demişti ışıl ışıl gözleriyle gülümseyerek.
-"Doktor musun sen? Hem sana ne benim ayağımın ağrısından. Hem kolun hem bacağın yok.Kendi derdine yanacağına milletin işine burnunu sokuyorsun... -" Yaşlı adam böyle karşılık verince gözlerini yere çevirmişti çocuk.
-"Ustam doğru demiş. Çocukları bile gitmez ziyaretine. Huysuz aksi ihtiyarın tekidir. Bu adam yalnız ölecek diye. Şimdi anladım sebebini. -"
-"Hadi be ordan aptal çocuk. Sen ne biliyorsun da konuşuyorsun. Ben cehennem hayatı yaşıyorum. Herkes kendi derdini bilir.Ustan halt etmiş. Fazla uzatma da yarın sabah aynı saatte getir çorbamı-"
-"Rahmetli dedem hep derdi cehennemin neresi olduğunu...-"
-"Başlatma dedenden. Hadi yoluna...Kış kış-"
Çocuk kapıyı kapattıktan sonra çorbasını içmişti İhsan bey. Ayaklarının ağrısı dayanılmaz olduğunda ise çocuğun getirdiği bitki çayını içti biraz sonra söylene söylene... Bir saat sonra ayaklarında ağrı kalmayınca şaşırmış, uzun zamandır ilk defa rahat bir öğlen uykusu çekmişti. Ertesi sabah kapısı çalınınca. Bu defa söylenmeden aldı çorbayı.Çocuğun bir önceki gün söylediklerine hiç aldırmamış gibi yine aynı bitki çayından getirdiğini görünce şaşırmıştı. Usulca içeri buyur etti ve bir çay getirdi ışıl ışıl gözleriyle kendisine gülümser gibi bakan çocuğa...
-"Kaç para bu çayın karşılığı-"
-"Ben onu para için getirmedim emmi.Sen iyi ol diye-"
-"Hadi hadi uzatmada söyle-"
-"İyiliğin karşılığı beklenmez-"
-"Yani para istemiyormusun? Harbiden aptal bir çocuksun-" demişti ilk defa gülümseyerek. O gün öyle sıcak bir sohbet etmişlerdiki Safderun la.Çocuk köyündeki kırlardan, okulundan,komşularından, arkadaşlarından, köydeki köpeği Boncuktan bahsettikçe gerçekten ne kadar saf kalpli olduğunu anlamıştı... Hergün Safderun aynı saatte çorbasını getiriyor, sanki onun ellerinden çorba dahada lezzetli bir hal alıyordu....Bir gün yine ona çay ikram ettiğinde,
-"Bilirmisin oğul şu kapıdan içeri belki on beş yıldır tek çocuk girmedi.Kendi evlatlarım bile bana düşman.Neymiş efendim cimriymişim.Katı yüreli, şirret bir adammışım... Cehennemi yaşıyorum Safderun.Hani ustan demişya yalnız ölecek bu adam diye. Korkuyorum... Ben yalnız ölmek istemiyorum. Cehennem neresi bilirmisin? Şu sessiz sedasız evimin ortasıdır cehennem. -"demişti gözyaşlarını çocuğa göstermek istemeyerek...
O an çocuk heyecanla yerinden kalkmıştı...
-" Sende biten şeyleri geri almamız gerek İhsan emmi-"
-" Ne bitmişki? Ne diyorsun sen çocuk? Ben anlamadım birşey? -"diye sorduğunda masanın üzerinde duran boş kağıt ve kalemlerden birini getirmişti. Ben senin çocukların olsam. Şunca boşa geçen zamandan sonra neler demek isterdin bana. Onca kavgadan sonra. Onca küskünlükten sonra. Hadi beni oğulların ve kızlarının yerine koy. Torunlarında varmış bak. Hayal et bunları. Hergün yaz olurmu? Ve yazdıklarını bana ver. Ha birde para lazım. Eğer bana güveniyorsan birazcıkta para ver-"
İhsan bey yine çelişkiye düşmüş," acaba bana para içinmi iyi davranıyor? - "hissine kapılmıştı. Fakat yinede bir miktar para verdi Safderun'a... Her gece oğullarına kızlarına hissettiği şeyleri yazıyor. Onca senenin pişmanlıklarını onlara söyleyemediği biçimde, gururunu yenerek kağıda döküyor ertesi sabah çorbasını getiren Safderun'a veriyordu. İçindekileri kağıda dökmek, onca senenin suskunluğunu bozmak öyle huzurlu hissettirmiştiki İhsan bey'e.Yaşlı adamın huysuzluğu günden güne geçiyordu. Safderunla her sabah yaptığı güzel sohbetler, aralarında oluşan güzel dostluk sanki yeniden hayata bağlamıştı onu... Bir sabah penceresinden bir ses işitti. Başını pencereden dışarıya uzattığında yirmi kadar çocuğun sevinçle kendisine el salladığını görmüş ve çok şaşırmıştı.
-"İhsan dede... İhsan dede... -" diyede bağırışıyorlardı üstelik...
Ertesi sabah Safderun babasının şehirdeki işinden ayrıldığını ve tekrar köylerine döneceklerini söylediğinde içine ılık ılık birşeyler akmıştı İhsan beyin. Küçük dostuna sarıldı sarıldı. Adresini alıp her ay mutlaka mektup göndereceğini söyledi... Çok zor vedalaştılar...
-"İhsan emmi ben seni unutmayacağım. Sende beni unutma emi? -" derken ikisininde gözlerinden yaşlar akıyordu...
İki gün sonra kapısı çalınmış oğullarını ve kızlarını torunlarıyla birlikte kapıda gördüğünde öyle tarif edilmez mutluluk duymuştuki...
-"Baba onca mektupta yazdıkların bizi öyle etkilediki.İnatlarından vazgeçip, huysuzluklarını bir kenarıya bırakmış olman bizi çok mutlu etti.İlk adımı attınya bizi daha hiçbirşey koparamaz. Seni böyle sevecen görmek ne güzel -" demişler ve yüzünü gözünü öpmüşlerdi huysuzluklarını bırakmış pamuk gibi olmuş ihtiyar babalarının... Ve kızları muazzam bir sofra kurdular hemen. Neşe içinde yemeklerini yediler. O anlarda kapı çalmış ve yirmi kadar çocuk içeriye ellerinde çiçeklerle girmişlerdi... Her hallerinden sokak çocukları olduğu belliydi..
İçlerinden biri çiçeği İhsan bey'e uzatarak,
-"Hayatımızda ilk defa senin sayende güzel elbiselerimiz ve oyuncaklarımız oldu. Çorbacı çırağı o elbiseleri ve oyuncakları senin aldığını ve bizi manevi torunların olarak gördüğünü söyleyince ne kadar mutlu olduk bilemezsin İhsan dede. Seni çok seviyoruz-" dediğinde İhsan bey gözyaşlarıyla düşüncelere dalmıştı çocuklara sevgiyle sarılırken... Safderun 'un yazdığı mektupları oğullarının ve kızlarının adresilerine gönderip, kendisinden aldığı paraylada bu kimsesiz çocukları kendi adına sevindirdiğini anlayınca öylesine mutlu olmuştuki... İçi sevgi doluydu... Hayatının en mutlu aynıydı o anlar....
Ertesi gün postacı bir mektup bırakmıştı posta kutusuna. Kucağında torunuyla mektubu açtığında bir demet hatmi çiçeği görmüştü. Gözyaşlarıyla kokladı küçük dostunun gönderdiği bir demet çiçeği... Hemen bir mektupta o yazdı...
İki gün sonra Safderun köyde dere kenarında İhsan emmi sinin yazdığı mektubu okuyordu. Şöyle yazıyordu mektupta:
-"Kendi torunlarımın haricinde yirmi kadar manevi torunum var artık... Biliyormusun sokağa bile çıkmaya başladım.Dizlerimin ağrısı geçti. Ne zaman sokağa çıksam çocuklar etrafımda pervane oluyor ellerimden tutup şarkı söylüyorlar. Bir oyuncak bir elbiseyle bu kadar mutlu olabiliyormuş demek çocuklar. Oğullarım kızlarım eskisindende iyi bana karşı... Anladım çocuk anladım. Bitti dediğin şey benim içimdeki sevgiymiş... Cehennem evimin orta yeri değilmiş meğer.Cehennem insanın yürrğinde sevginin bittiği yermiş... Sayende cenneti yaşıyorum. Bitki çayın sayesinde ayaklarım, sıcacık sevgin sayesinde yüreğim iyileşti... En kısa zamanda seni köyünde ziyaret edeceğim adı gibi saf yürekli çocuk... İHSAN EMMİN"
Emin olun bir hikaye bazen binlerce gönüle dokunabilir. Hikayeyi beğendiyseniz paylaşıp yoruma sevdiklerinizi etiketlerseniz daha çok yüreğe dokunabiliriz....
"YAZAR SUAT ÖZGE"
167 notes · View notes
cicekbozugu · 1 month ago
Text
size komik olmayan ama komik bisi söyleyim mi dedem ben ne zaman şehir dışına çıkacak olsam hastaneye yatıyo
22 notes · View notes
sahnearkasi · 3 months ago
Text
hikayemin sonu | bir.
Hayatın bu kadar güzel olduğunu çok yenilerde öğrendim ben. Evet, yine bir gideri vardı ve güzeldi ama bu kadar olduğunu yeni öğrendim. Ağaçlar yeşil, gökyüzü mavi amenna ama yürürken ansızın durup ciğerlerini havayla doldurup o havanın serinliğini hissetmeyi yeni öğrendim ben. O serinlikte kişisel huzurumun gizli olduğunu yeni sezdim. Ne zaman başladı olanlar olmaya ve benim aklımı başıma getirmeye, tam olarak bir gün veremesem de bundan aslında yıllar öncesiydi. Temeli doğuştan saflığımı görmezden gelip kendimi akıllı sandığım ama aslında enayiliğe kaçacak bir iyi niyet beslediğim yıllardı. Aşkı hep uzakta arardım ve bir gün zengin olacağıma inanırdım. Zengin oldun mu derseniz, zenginlik aslında nedir derim. Zamanla kelimelerin anlamlarının değiştiğine şahitlik ettim. İnsanların değiştiğini görmekten çok daha iyi olsa da en acısı insanları hiç tanımadığınızı fark etmekti. Bu geç fark ediş de aslında kibrimde boğulup kendime yakıştıramadığım enayiliğimdendi. İnanın, gerçek bir enayilik bu. Saflık diyerek yumuşatmaya hiç niyetim yok. Çünkü siz kendinize acısanız da size acımayan başka birileri elbet çıkacak karşınıza ama eğer kendinizin en ağır eleştirmeni ve dürüstü olursanız hiçbiri çıkamaz karşınıza. Kulak verin sözlerime. Bundan yıllar önce birileri bana bunları söylemiş olsaydı size bugün çok daha farklı bir hikaye anlatabilirdim. Bi ihtimal anlatacak bir hikayem de olmayabilirdi ama işte nasılsa “yaşadığım her an aleyhime bir delil doktorların ve devletin nazarında”.
23 notes · View notes
japonyamesken · 2 months ago
Text
zihinseli
Üçüncü ya da dördüncü sınıftayım. Yemekhanedeyiz, o zaman kahvaltı tarzı bir şey veriliyor sanki okulda? Masada bir sürahinin içinde süt var, bardaklara pay ediliyor. Bardağı elime alıyorum, soğuk. İçmek için dudaklarıma götürüyorum zorla; tuhaf, soğuk, ürpertici bir kokusu var.
İşte bilmem kaç sene sonra, az önce bir anda o bardağın, o sütün, o yemekhanenin kokusunu hissettim birkaç saniyeliğine. Geldi ve geçti, sanki bi portal açıldı, unuttuğumu bile unuttuğum kısacık bir an ve her zerresiyle hissettiğim o koku zihnimde parladı sanki.
Hani o anıyı ortaya çıkacak bir şey de yapmıyordum. Privacy & Data Protection kaydı dinleyip notları düzenliyordum sadece. Ama hava çok soğuk ve hala yazlık ev kıyafetleriyleyim ve bi an bir ürperti geçti içimden, o soğuk bardağı tutarkenki ürperti mi?
İnsan zihni ne kadar tuhaf bi şey, bazen o tuhaf muhteşemliği ve bilinmezliği düşünürken aklımı yitirecek gibi hissediyorum.
13 Eylül 2024
31 notes · View notes
alkimoberon · 10 months ago
Text
Apple'ın katlanabilir iPhone endişesi: Üzerinde çalışmaya devam ediyor - Son Dakika Teknoloji Haberleri
Apple’ın kapaklı ve katlanabilir bir iPhone tasarımı üzerinde çalıştığı iddia edildi. Halen geliştirilme aşamasında olan ve firmanın 2024-2025 yılları arasındaki seri üretim planlarında yer almayan bu cihazın, 2026 ve sonrasında dolaşıma girmesi bekleniyor. Macrumors’un haberine göre, Apple’ın Asyalı bir tedarikçiyle görüşme halinde olduğu ve şirketin standartlarını karşılayamaması durumunda…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes