#Murat Devres
Explore tagged Tumblr posts
Text
Mostafa Minawi – İstanbul’u Kaybetmek (2023)
Mostafa Minawi, ödüllü bu çalışmasında bir zamanlar çokkültürlü bir yapıya sahip olan Osmanlı İmparatorluğu’nun sona ermesiyle imparatorluk başkentindeki evlerinden hatta kimliklerinden vazgeçmek zorunda kalanların tarihini anlatıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarının alternatif bir tarihini sunan ‘İstanbul’u Kaybetmek’, imparatorluk düzeninin yıkılış tarihinin bireylerin tarihiyle nasıl…
View On WordPress
#2023#Arap-Osmanlı Emperyalistleri ve İmparatorluğun Sonu#Fol Kitap#Mostafa Minawi#Murat Devres#İstanbul’u Kaybetmek
0 notes
Text
Devre ortası kardeşinin mevt haberini aldı, maça devam etmek istedi! Adana Demirspor- Beşiktaş....
XFUTBOL HABER Süper Lig ekibi Adana Demirspor’un Başkanı Murat Sancak, sosyal medya üzerinden Maestro’nun kardeşinin vefat ettiği haberini duyurdu. Yıldız isim kardeşinin mevt haberini maçın devre ortasında öğrendi. Devre ortasında öğrendi Adana Demirspor oyuncusu Maestro, devre ortasında kardeşinin mevt haberini aldı. İkinci yarıya çıktı Murat Sancak’ın bilgisine nazaran; Ekibini yalnız…
0 notes
Link
[ad_1] Can ÇELİK / ADANA, (DHA)Oluşturulma Tarihi: Eylül 28, 2023 15:27TwitterLinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı TipiAdana Demirspor’un Beşiktaş’ı 4-2 yendiği maçın ilk yarısında takım arkadaşı Niang ile çarpışarak sakatlanan ve ilk yarının ardından sol gözünde hafif görme bozukluğu şikayetiyle hastaneye kaldırılan Belhanda, bu sabah taburcu edildi.Süper Lig'de 3’üncü haftanın erteleme maçında dün Adana Demirspor, konuk ettiği Beşiktaş’ı 4-2 yendi.Maçta mavi lacivertli ekibin ilk golünü atan Younes Belhanda, ilk yarıda takım arkadaşı M'Baye Niang ile çarpıştığı pozisyon sonrası kendini iyi hissetmediğini belirterek devre arasında oyundan alındı.Maç bitiminde basın mensuplarına açıklama yapan Adana Demirspor Başkanı Murat Sancak, Belhanda’nın hastanede tedavi altına alındığını söyleyerek, “Belhanda'yı hastaneye gönderdik. Niang'la bir çarpışması oldu, gözlerinde bir problem vardı. İnşallah önemli bir şey yoktur. Niang'da da bir şişme var. O biraz daha devam etti ama onun da başı dönüyordu” şeklinde konuştu.TABURCU EDİLDİSol gözünde hafif bir görme sıkıntısı yaşadığı öğrenilen Belhanda, geceyi kontrol amaçlı hastanede geçirdi.Bu sabah doktorların kontrolünün ardından durumunun iyi olduğu ve sağlığında kalıcı bir sıkıntı olmadığı görülen Belhanda, işlemlerin ardından taburcu edildi.Evinde istirahate çekilen Faslı yıldızın yarın takımla birlikte antrenmana çıkacağı öğrenildi. [ad_2]
0 notes
Text
FM 20 Hikaye Başlamış
Steam sağolsun beleş verdi oyunu Korona Karantinaları sürecinde bizde Nisan ayında başlamıştık oynamaya. Bedava sürecinin son saniyesine kadar oynadığım oyunda FM 2020 ile TFF 1. lig’in yeni güzide takımı KEÇİÖRENGÜCÜ’nü seçtim. “Aktepe stadı halısaha gibi oraya gelen takımlar oynayamıyor, Keçiörengücü öyle yeniyor” diyen kitleler başka kapıya. Sizi sahanızda da yendik. Neyse. Aklıma gelmişken Ali Ece’ye selamlar. 2019 yılında TFF 1. lig 3. cüsü olarak tamamlayan Keçiörengücü 2020 yılına kabusla başladı. Fakat pandemi yardıma yetişti ve Pandemi sonrası tüm maçları kazanarak 7. bitirdi. Biz ise bir hayali gerçekleştirmeye başladık ve TFF 1. lig’den şampiyonlar ligi şampiyonu yapmaya yola çıktık. Steam kampanyası sürecinde Sadece 1 sezon oynayabildiğimiz takımımızla, Epic Games kampanyası ile 20 Ocak 2024′e gelmişiz. Bu süreçte neler yaşadık kısaca anlatalım.
TFF 1. ligi şampiyon olarak tamamladık. O sene devre arası transfer yapmak istedik. Beceremedik. Kimse gelmiyor arkadaş. Yedek Sağ bek Kerim Zengin, Sol bek Yasin Güreler ve Orta saha Atakan Kesgin ile Sağ kanat Cherif Sane falan aldım. hiçbiri oynamadı ve oynatmadım düzgün. :D Satış olarak sezon sonu Kerim Zengin’i para gelsin diye 2 bin euro’ya alt lige gönderdim. Forvet Kone, Bokila, Orta saha Madinda gerçek hayatta olmasa da oyunda performans yaptı. Defans Samet - Erdi ikisili süper idi. Erdi’yi Trabzonspor istedi, Samet’i Başakşehir, sürekli sakatlanan Devrim’i Genoa satmadım. Sene Sonu bedavaya Nabil Touazi, Del Sole, Burak Süleyman, kaleci Djigui Diarra, Mustafa Kapı, Aldin Cajic alındı. İshak 100 Bin Euro’ya satılmış. Aldıklarımı da gönderdim. TFF 1. lig de sıralama şu şekilde olmuş.
Süper Lige çıktığımızda Madinda, Mustafa Kapı, Del Sole, Touazi çok iyi performans gösterdi. İlk maçlarda coşmuştuk. Fenerbahçe’yi 1-0 ileyeniyor, Beşiktaşı eziyorduk. Süper Lig’e çıkınca biraz para verdiler. Asıl para canlı yayınlar, Lig promosyonlarından geldi.her ay kar üstüne kar yaptık. Para oldukça üst yapı tesisleri geliştirdik. Alt yapımız berbat idi. Birşey olmayacağından ilk 3 sene dokunmadım. Şimdi Altyapı tesislerini de geliştiriyoruz. Federasyon “Aktepe Stadında oynayamazsınız” dedi. 10000 kişilik Keçiörengücü Stadyumu yapıldı. İnsan ismimi verir oraya. Erken vakitte yapımı karar verilince öyle oldu işte. 2024 Tesisler durumu aşağıdadır.
Her sene Personel alımı yaptık ve ligin en iyi antrenörleri bizde. Altyapı ligimizde önemli takım olmadığından orası da en üst seviyede gösteriyor ama diğer büyük takımların altyapıları ile kıyaslamadım. Asistan olarak 2 sene sonunda Hollandalı Fred Grim ile anlaştım. Personelleri Türk seçmeye çalışıyorum fakat fazla iyi antrenör yok. Halil Altıntop ve Emre Aşık antrenör ekibimde, onun dışında bosnalı Bajramovic var. Gelir gider tablomuz ise aşağıdadır. Her şey şeffaf. Yönetim beni para konusunda kırdı. Onun dışında tesis geliştirme kısmında neyseki hiç kırmadı. ilk sene dışında süper lig’de mücadele etme ile yayın gelirleri ve galibiyet primleri sayesinde hep artı para ile kapattık ayları. Süper ligteki ilk sene sonunda Madinda 1,5 Milyona Bursa’ya gönderdik. Udinese’den Balic 800Bin’e, Süleyman Luş 1.2 milyona GS’den aldık. İkinci sene sonunda Djigui Diarra, Del Sole ile yaklaşık 4,5 milyon kazandık sanırım. Orellano ve Odeja’yı toplam 9 Milyona euro’ya aldık. Üçüncü olduk diye iyi bütçe vermişlerdi.
En son ligde üçüncü oldum ve yine iyi miktarda para verdiler. Son transfer dönemimizde Arjantinli kanatlar Odeja, Orellano süper olunca orta sahaya iyi bir Arjantinli bir mezzala oyuncusu alayım dedim. Moreno. Harlley Sağ kanatta genç yetenek olarak keşfedince parayı ona kıydık. Öncesinde Sağ kanat Türk Egemen Özel aldım. Orada hata yaptım. Sol bek beleşe Finnson almıştım. Onu göndermeye çalıştım anca kiralık gitti. Genç yetenek Abdulcebrail’i aldım. Defans’da Adil Demirbağ ilk sene sonunda 2.7 milyon euro’ya almıştım. Ankaragücü’ne kıyak geçtim ucuza sattım. Bedavaya aldığım pivot santrafor Lucca 3 milyona satınca iyi kar elde ettim. Balic ve Elvis’i 800, 600 civarında alıp 3 Milyon Euro satarak kar elde ettik. geçen seneki açığı kapatmak adına yaptığımız bu hareketlere rağmen Egemen Özel ve Messias Harley alarak açık kapanmadı. Çoğu oyuncuyu alırken taksitli alıyorum. 12 ay vadeli böylece sonraki sene transfer bütçesinden karşılanıyor. Borcu borç ile kapatmak gibi birşey. Kış transfer dönemini bekledik. Bu son Kışta, tam 2 sene önce bedava kış transferi diye aldığım Nicolas Acevedo’yu Çin ekibine 15 Milyona sattım. Geçen sene Watford 25 milyon euro vermişti ama bedava transfer 4 yıldız oynuyor diye satmadım -_- kötü tercih yaptık. Bu sene bedavaya Benavidez’i aldığımdan ötürü aynı mevki olması ve yabancı sınırımdan yer açmak için sattım. Ayrıca Awua 2 milyona sattık. Bedava almıştık. Bugünlerde, Süper ligin ilk senesinde bedava kiralık olarak alıp sonrasında sezon sonu 450 bin euro satın alma maddesi ile kadromuza kattığımız Lukas Mai’yi Wolfsburg’a 10 milyon euro’ya sattım. Satış resmi aşağıda yok öncesinde çekmişim. Defans hattını yenilemeyi düşünüyorum. 37 bin’e aldığım Fabiano bütün bir senede defans oyuncularımdan daha yetenekli oldu. Samet aynı özellikte ve yedek idi. As olacak gibi. İyi bir Pas atan stoper arıyorum ama uygun bulamadım. Arjantin’den libero oynayan genç var ama üçlü defans oynamayacağımdan saçma transfer olacak ve tutmaz. Odeja’yı isteyenler var. Değeri 7 milyon euro ve 12 milyon euro veren alacak. O kanatta GS’nin beğendiği şimdiki gibi kararsız kalıp alamayıp, bizim bedava aldığımız Karadağlı Stijepovic olunca satabilirim diye düşünüyorum. Ligin ilk yarısı 8-10 gol atıyor fakat ilerleyen haftalarda tıkanan bir oyuncu.
Kadromdan memnunum. Faruk Bolat isimli kaleciyi Fener altyapısından bedava aldım. Milli takım yolcusu. Sağ bek Abdulkadir Korkut vazgeçilmezim. Neyseki tutabildim. Beşiktaş istemişti. Nabil Touazi’yi geçen sene kış transfer döneminde 10 milyon Euro teklif geldi ama golcü idi ve satmadım. 15 gol atmıştı. Bu sene gol atamadı ve teklif yok. Marcos Leonardo birezilya ekibinden 225 bin Euro’ya almışım. Değeri 20 kat katladı. Mustafa Kapı da geçen sene 1 milyon yaptı bu sene değerini 3.5 milyona yaklaştırmış. Onun yedeği Fenerbahçe altyapısından Evren Kocabal. Onun izinden gitmekte. Değerleri de onun gibi yükselmektedir. İlk kaptanı Orellano yaptım ve hemen benimsedi. Kaptan maestro Süleyman Olgun emekli olunca kaptanlığı devraldı.
En son ligde üçünc�� olduğumu söylemiştim ama Türkiye Kupasını kazanan Gençlerbirliği olunca o Euro Cup’a gitti. Biz Euro Cup II’ye. Önceki sene Euro Cup’da Milan ve Ajax olduğu grupta Ajax’ı devirip ikinci çıktık ve Shaktar’a elendik. Tek maç usülü olduğunu maç sırasında öğrendim. Güncelleme sağolsun -_-. Şimdi ise Euro Cup II de Gençlerbirliği, Denizlispor ve Keçiörengücü olarak mücadele ettik ve gruplardan çıktık. Keçiörengücü ve Gençlerbirliği ikinci turda oynayacak sanırım. Denizli ilk turda rakibi Legia. Oynadıkça öğreniyoruz formatı. 2024 yılı Fikstüründen görebildim durumumuzu. İlk ön eleme oynamayı atladık galiba.
Taktik dikey tiki taka. Pas oyunu Keçiörengücü çok iyi oynamakta. Takım artılarından bahsedecek olursak, teknik, çeviklik, hız, dribling iyi. Ama Sol bek ve Defans’ta kaliteli oyuncu alternatifi yok. Lukas Mai gitti. Kalecilerin hava topu ve kafa vuruşu önleme eksikliği varmış. Yeni gördüm.Yine de topsuz alanda iyiyiz ve çok iyi kaleci var. Takım uyumu iyi, kanattan içe kat eden kanat forvetleri ile golleri atıyoruz. orta sahada Mustafa, Awua (gitti) Moreno uzaktan şutları gol olmakta. Abdulkadir Korkut ortalarda iyi idi. Ama son sene düşüşte. Yedeği Murat Sağlam olarak belirledim. Takımda kararlılık iyi. 4-1-4-1 düzeninde oynuyoruz orta saha ikisi Hücum olarak Kanat ve Ters Ayaklı Kanat Forvet. Forvet Yaratıcı. Orta saha ortası, 1-2 şeklinde, Defansif oyun kurucu, Ofansif, Mezzalla veya iki yönlü. Defansta Pas atan defans severim ama ikisi de Standart stoper şuan. Mai pas atan idi. Kanat beklerimiz var. Kaleci Libero Kaleci seviyorum aynı şimdiki Keçiörengücü gibi. Murat Uçar, iki defans ortasına kadar gelerek 3 lü pas kombinasyonuna dahil olmaktadır. Oyunda bu gözükmüyor pek ama öyledir umarım :D 90 dakikasını izlemiyorum oyunun. Forvette Denizliden aldığım genç yetenek Hüseyin iyi olacak gibi o yüzden Touaizi’yi satacağım ama 10 milyon veren yok şimdi. Orta sahada alternatif bedava aldığım Macar defansif ortasaha var. hep oyun kurucular. O yüzden bir savaşcı veya iki yönlü bakıyorum. Büyük ihtimalle bir sonraki sezon alacağım. Büyük takımların genç yeteneklerine bakıyorum. Sözleşmesi bitenlere. GS’de bir tane defans var idi ama biz nedense sözleşme teklif edemedik. Öyle bir seçenek çıkmadı. Valencia edebildi ve 18 yaşına gelince transfer olacak (6 ay var). Oyunun bu yönünü anlamadım. Kanatta Orellano ve Ojeda iyi golcüler. Son ligin ilk sezonunda ligde 6-7 golleri var. UEFA II de toplam assist ve gol 5′e yakınlar sanırım. UEFA II ‘yi kazanmayı planlıyorum. Geçen sene yendiğimiz Ajax kazandı biz neden kazanamayalım? ;Güçlü gördüğüm rakipler Lazio, Stuttgart, Everton, Sociedad... Şema’da kendimi göremiyorum. Acaba oyunun bug’ı mı var?
Yazı bitsin yahu anlat anlat bitmiyor. Ligde üst sıralardayım. Beşiktaş, Fenerbahçe, Yeni Malatya ve Galatasaray ile kapışıyorum. Kalecim Faruk ilk yarı en çok kalesini gole kapatan kalecim oldu. Gol krallığında Vedat Muriç, Konya altyapısından genç Orkun ve GS’den Ante Rebic var. Çift hanedeleri. En çok asist Llajic yapmış. Denizli, Göztepe, Konya, Erzurum, Gazişehir ve Altınordu düşme hattında oynuyorlar. En az yenilen takım Beşiktaş, en çok yenilen Gazişehir ve Altınordu. Sıradaki maç Gazişehir ile olması güzel ;). En az berabere kalan takım Yeni Malatya - En çok Erzurum. En çok galip gelen takımlar ise Keçiörengücü ile Beşiktaş. Ow yeah. Transfer için ise defansın ortasına ayağı iyi pas atan stoper arıyorum. Onun dışında bedava transferlerin peşindeyim. 2 milyon 3 milyon karla satıyorum. (Ödediğim maaşı saymıyorum. Maaş bütçem 1 milyon euro haftalık ama ben 800 bin euro’yu geçmiyorum). Harlley’i ise iyi para ile kiralık yollayabilirim.
1 note
·
View note
Text
Dervişin ‘Hilm’i
Hilm, en ağır tahrikler karşısında bile öfkeye kapılmadan, ölçü ve dengeyi kaybetmeden, vakar ve teenni ile, aklederek mukabelede bulunmaktır. Her hususta olduğu gibi bunda da ölçüyü anın şartları değil, Kur’an ve Sünnet belirler.
Dervişlik “hilm” ile muameleyi gerektirir. Tasavvuf ehlinin ekseri halim selim insanlar olması bundandır. “Hilm” aslında “vakar” veya “ağırbaşlılık” demektir. Kaynaklarda bu kavram tarif edilirken sıralanan itidal, sükûnet, sabır, nezaket, müsamaha, rıfk, mülâyemet gibi haller, belli durumlarda vakarın şartlarından sayıldığı için hilmin kendisi gibi anlaşılagelmiştir.
Böyle olmakla birlikte mümine mahsus vakarı zedeleyecek tarzda her zaman alttan almak, müsamaha göstermek yahut yumuşak davranmak hilm değildir. Âlicenaplık esastır, lakin yeri geldiğinde şer’î ölçüler içinde kalmak kaydıyla sert karşılık vermek de hilme dahildir. Mülâyemet telkininin bu kadar ön plana çıkması, insanların hiddet ve sertliğe yatkın olmalarındandır.
Hilm, eskilerin “cahillik” diye adlandırdığı ve olgunluğa erişememiş kimselerin aklı devre dışı bırakan nefsanî bir öfke haliyle sergiledikleri, insanı küçük düşüren tutumlardan azade olmak şeklinde de tarif edilebilir. Bu tariften anlaşılacağı üzere hilm, aklın eseridir, akledebiliyor olmanın tezahürüdür.
Nitekim müfessirler Tur suresinin 32. ayetinde çoğul haliyle geçen hilm kelimesine “akıl” manası vermiş, İmam-ı Gazalî rh.a. hilm’i “aklın kemale ermesinin delili” saymıştır. Akletmeyi mümin kalbinin bir fiili olarak anlamak kaydıyla, hilm ile muameleyi “aklederek muamele” diye okumakta bir beis yok şu halde.
Ölçü Kur’an ve Sünnet’te
Evet; hilm, en ağır tahrikler karşısında bile öfkeye kapılmadan, ölçü ve dengeyi kaybetmeden, vakar ve teenni ile, aklederek mukabelede bulunmaktır. Her hususta olduğu gibi bunda da ölçüyü anın şartları değil, Kur’an ve Sünnet belirler. Fakat meselenin bu boyutu bazen gözden kaçırılmakta, hilm ile davranma telkini ya bir acziyete, duyarsızlığa veya sorumsuzluğa bahane yapılmakta yahut birtakım nefsanî hesaplara alet edilmektedir. Bazı çevreler her türlü fiili hoş görmek, hiç kimseye veya hiçbir şeye müdahale etmemek gibi bir tavrı hal dili ile olsun tasavvuf adına dışa vururken, hariçtekilerin suizannına da davetiye çıkarmakta, tasavvufun dinde lâkaytlığa yol açtığına dair tenkitleri çoğaltmaktadır.
Doğrudur, derviş tevazu sahibidir, kibirlenmez. Kimsenin ayıp ve kusurunu gözetmez, tecessüs eylemez. Kimseye suizanda bulunmaz. Kendisine sataşan cahillerle cedelleşmez, öfkesini yutar ama kin tutmaz. Hata yapanlara mühlet verir, affetmeyi sever. Kendisine gelmeyene gider, vermeyene verir, kötülüğe kötülükle mukabele etmez. İyimser ve ümitvardır. Güzel görür, güzel düşünür. Muhatabı kim olursa olsun ona öncelikle yumuşak bir üslupla, gönül alıcı bir tarzda söz söyler. Söylediği mutlaka hayırdır. Eğer hayır söyleyemeyecekse susmayı tercih eder. Fakat işte bütün bunlar Kur’an ve Sünnet’e bağlılığın tezahürü; mümin izzetinin, müslümanların birbirlerine merhametle muamele mükellefiyetinin eseri olduğu için hilmdendir. Yahut hilmin bu çeşidi müminler arasındaki kardeşlik hukukunun iktizasıdır; müslümana gösterilir.
Hilm mülâyemetten ibaret değil
Derviş, İslâm’a ve müslümanlara saldırmadıkça, ümmet-i davet hükmündeki gayri müslimlere de tebliğ vazifesi çerçevesinde mülâyemetle yaklaşır. Fakat bu mülâyemet bir müdahane olmadığı, hakikati söylemekten kaçınmayı gerektirmediği gibi, her durumda sürdürülecek bir tavır da değildir. Hz. Musa a.s. Firavun’a elbette ilk etapta tatlı dille tebliğde bulunmuştur ama hakkı ve hakikati en çıplak haliyle söylemiş, Firavun’un azgınlık ve saldırganlıktan vazgeçmemesi üzerine de ona karşı “çok çetin ve şiddetli” bir duruş sergilemiştir. Çünkü böyle durumlarda hilm yahut mümin vakarı yumuşaklıkta değil, sertliktedir.
Dervişin kâfirlere ve aleni günahlarında ısrarcı olan fasıklara mülâyemet tarzındaki hilm’i, onların iyiliğini yani hidayetini murat eylemesindendir. Hilm ile davranacağım diye böylelerinin işlediği günahları meşrulaştıracak bir tavır takınmak, yanlışına yanlış dememek, gerekli ikazları yapmamak muhatap için bir iyilik olmadığına göre hilm de olmayacaktır. Hilmde ikaz etmemek değil, ikazı güzellikle, kırıp dökmeden, karşımızdakini incitmeden, tenha kalındığında yapmak esastır. İncitmemek dahi tek başına maksat değildir. İncinmesi halinde muhatabın öfke veya alınganlıkla bir yanlışa yönelmesine, işlediği günahı sürdürmesine mani olmanın bir tedbiridir sadece. Zaten derviş, bırakın insanı, herhangi bir mahluku bile incitmemek için azami dikkat gösteren kimsedir. Onun nefreti günahkâra değil günahadır. Üstelik son nefeste kimin nasıl göçeceğinin bilinemeyeceğini bilir.
Yaradan’dan ötürü seviyorsak
Tasavvuftaki hilmden bahis açıldığında hemen herkes derviş Yunus’un “Yaradılmışı severiz Yaradan’dan ötürü” mısralarını sözün bir yerine koyar ve herkesi, her şeyi kayıtsız şartsız sevmek, hoşgörülü olmak gerektiğini bir şekilde buraya bağlar. Halbuki “Yaradan’dan ötürü” ifadesi mahlukata gösterilecek şefkat ve muhabbet için bir kayıttır ve bize Allah Tealâ’nın hoş görmediğini hoş görme hakkı vermez. Üstelik hoş görebilmek için, görülende sayısız çirkinlik içinde olsa dahi bir hoşluğun, bir güzelliğin bulunması da esastır. Ve nihayet sevgi, sevileni her halükârda hoş görmeyi gerektirmez.
Dervişlerin muhabbet ve mülâyemete çağıran sözlerindeki bu incelikleri çoğu zaman gözden kaçıranlar oluyor. Böyleleri hoş görmeyi, bir yanlışı, bir masiyeti güzel görmek; haramların helal gibi anlaşılmasına yol açacak tarzda sükût etmek sanıyor.
Bir de sosyal statüsü yüksek fasıklara, kâfir ve müşriklere gösterdikleri sınırsız hoşgörünün kırıntısını bile, ufak tefek yanlışlarla malûl samimi fakat sıradan müslümanlardan esirgeyenler var. Bu tutum vakarın, hilm sahibi olmanın değil; sekinet mahrumiyetinin, gönül darlığının, dolayısıyla bir zillet halinin alameti şüphesiz. Oysa Cenab-ı Hakk’ın esma ve sıfatlarının tecellisine mazhar olan derviş gönlü, bütün mahlukatı şefkat, merhamet ve muhabbetle kucaklayacak genişliktedir. İşte bu şefkat, merhamet ve muhabbet sebebiyledir ki derviş, bütün insanların hidayetini ister, hoşgörü adına günahlarını meşrulaştırarak onları isyana sürüklemekten sakınır. Ve bir dost olarak söylenmesi gereken yerde de acı söylemekten kaçınmaz.
Bir tasadduk türü: Müsamaha
Bazı kimselerin hilm ile davranacağım derken vakarlarını zedelediklerinin farkına varamaması ise tasavvuf erbabının müsamahasını yanlış anlamaktan kaynaklanıyor. Bunda “müsamaha”yı sadeleştirip Türkçeleştireceğiz diye “hoşgörü” kelimesiyle karşılamanın payı büyük. Hoşgörü, çağrışımları sebebiyle riskli bir kelime. Öyle bir kastımız olmasa bile bir yanlışı, bir hatayı, bir kusuru “hoş” görmemiz, birileri tarafından pekala o yanlış, hata veya kusuru kabul ettiğimiz, meşru saydığımız, doğru ve güzel bularak onayladığımız gibi de anlaşılabilir. Hele de bir günah söz konusuysa bunu hoş görmenin ağır vebali vardır.
Derviş müsamaha eyler. Müsamaha cömertlik demektir ve bir tasadduk türüdür. Müsamahada tasadduk edilen şey, olumsuz tavırlarla karşılaşıldığında kişinin nefsine ait ayniyle karşılık verme hakkıdır. Bu feragat bir gönül zenginliğinin, nefsini alt etme yiğitliğinin, ruh yüceliğinin tezahürüdür. Dolayısıyla insan ancak kendi şahsını ilgilendiren bir haksızlık yahut kabalığa maruz kaldığında, nefsini inciten bir meselede müsamaha gösterebilir. Başkasının kesesinden cömertlik yapılamayacağından, bir kimsenin başkalarına ait haklardan onlar adına feragat etmesi, dinin esaslarından tavizler vermesi asla müsamahakârlık olamaz.
Dervişlerin, toplumda ifsada yol açmayacak bazı günahları faillerinin yüzüne vurmaktan, bunları ikaz maksadıyla olsun dillendirmekten kaçınması dahi müsamaha değil, mazur görmektir; düzeleceği ümidiyle muhataba mühlet vermektir. Fakat ancak dervişler gibi, yapılması gereken doğruları hal ile yaşayarak örnek olarak gösterenler bu ümidi beslemeye, bu mühleti vermeye izinli ve ehliyetlidirler.
Ahmet Nafiz Yaşa
26 notes
·
View notes
Text
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, Üst Klasman ve FGAT Temsilci Semineri'ne katıldı
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, Üst Klasman ve FGAT Temsilci Semineri'ne katıldı
Türkiye Futbol Federasyonu Temsilciler Kurulu tarafından düzenlenen 2022-2023 Futbol Sezonu Üst Klasman, Federasyon Güvenlik ve Akreditasyon Temsilcileri (FGAT) Devre Arası Semineri bugün başladı. Riva’da düzenlenen seminere Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi, Başkan Vekili Murat Aksu, Yönetim Kurulu Üyeleri Müslüm Özmen, İdil Karademirlidağ Suher, Talat Papatya, Murat Şahin,…
View On WordPress
0 notes
Text
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, Üst Klasman ve FGAT Temsilci Semineri'ne katıldı
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, Üst Klasman ve FGAT Temsilci Semineri'ne katıldı
Türkiye Futbol Federasyonu Temsilciler Kurulu tarafından düzenlenen 2022-2023 Futbol Sezonu Üst Klasman, Federasyon Güvenlik ve Akreditasyon Temsilcileri (FGAT) Devre Arası Semineri bugün başladı. Riva’da düzenlenen seminere Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi, Başkan Vekili Murat Aksu, Yönetim Kurulu Üyeleri Müslüm Özmen, İdil Karademirlidağ Suher, Talat Papatya, Murat Şahin,…
View On WordPress
0 notes
Text
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, Üst Klasman ve FGAT Temsilci Semineri'ne katıldı
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, Üst Klasman ve FGAT Temsilci Semineri'ne katıldı
Türkiye Futbol Federasyonu Temsilciler Kurulu tarafından düzenlenen 2022-2023 Futbol Sezonu Üst Klasman, Federasyon Güvenlik ve Akreditasyon Temsilcileri (FGAT) Devre Arası Semineri bugün başladı. Riva’da düzenlenen seminere Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi, Başkan Vekili Murat Aksu, Yönetim Kurulu Üyeleri Müslüm Özmen, İdil Karademirlidağ Suher, Talat Papatya, Murat Şahin,…
View On WordPress
0 notes
Text
Murat Sancak: Galatasaray ve Fenerbahçe istiyor
Murat Sancak: Galatasaray ve Fenerbahçe istiyor
Devre arası transfer döneminde stoper hattını güçlendirmek isteyen Fenerbahçe, Adana Demirspor’da forma giyen Samet Akaydın’ı gündemine almıştı. Mavi Şimşekler’in başkanı Murat Sancak, sarı-lacivertlilerin ilgisini doğrularken Galatasaray’ın da 28 yaşındaki oyuncuya talip olduğunu söyledi. Sancak, “Samet Akaydın için Fenerbahçe’den teklif olduğu doğru. Ancak henüz anlaşmadık. Fenerbahçe’nin yanı…
View On WordPress
0 notes
Text
Bucaspor’de Mazlum Demir sesleri
Bucaspor’de Mazlum Demir sesleri
TFF 2. Lig’e zirve hesaplarıyla start verecek olan Bucaspor takviye çalışmaları sürüyor. İç transferde Gökhan Köseoğlu ve Murat Demir ile yollarını ayıran, dış transferde ise kadrosunu Erhan Şentürk ve Furkan Çil ile güçlendiren İzmir ekibinin gündemine Mazlum Demir’i aldığı öğrenildi. Sarı-lacivertlilerin, geçtiğimiz sezonun devre arasında Menemenspor’dan Kocaelispor’a giden ve küme düşme…
View On WordPress
0 notes
Text
BUCASPOR 1928’DE DEPREM
Buca 1928 deprem oldu. Bucaspor 1928, kul��p başkanı Cihan Aktaş’ın talimatıyla 5 ismin kadro dışı bırakıldığını açıkladı. İzmir temsilcisinde Gökhan Köseoğlu, Ahmet Aktaş ve Osman Işıklı ile devre arasında gelen Ahmet Sun ve Murat Demir, takımdan uzaklaştırıldı. https://www.youtube.com/watch?v=26VKAwCiFvY Read the full article
0 notes
Text
Herbalife Nutrition Kadınlar Basketbol Süper Ligi
Herbalife Nutrition Kadınlar Basketbol Süper Ligi
Salon: Şehit Polis Recep Topaloğlu Hakemler: Mehmet Keseratar, Muhammed Murat Zafer, Hakan Gerey İzmit Belediyespor: Gülşah Duman 18, Kübra Erat 5, Elif Demirkan, Siksniute 6, Wheeler 4, Jovanovic 16, Dos Santos 21 Nesibe Aydın: Snytsina 15, Merve Uygül 2, Büşra Akgün 2, Peddy 15, Hülya Çoklar, Simon 2, Melike Tuğba Oral 5, Hebard 24, Harika Gözde Eldaş 10 1. Periyot: 12-13 Devre: 31-30 3.…
View On WordPress
0 notes
Photo
Murat Sancak: "5 adım sonra inşallah mutlu sona ulaşırız..."
Ligin ilk yarısını 17 maçta 6 galibiyet 6 beraberlik alarak 24 puanla 8’inci sırada tamamlayan mavi-lacivertliler, devre arası yaptığı …
0 notes
Text
Göztepe - Gençlerbirliği! Maçta iki gol var! CANLI
Göztepe – Gençlerbirliği! Maçta iki gol var! CANLI
GÖZTEPE 0-2 GENÇLERBİRLİĞİ (DEVRE ARASI)
GOLLER: 33′ Sio, 45′ Stancu
STAT: Gürsel Aksel Stadyumu SAAT: 21:00 HAKEM: Mete Kalkavan YAYIN: beIN SPORTS HD 1
GÖZTEPE: Göktuğ, Murat, Alpaslan, Atınç, Berkan, Poko, Soner, Castro, Yalçın, Tripic, Wilczek. TEKNİK DİREKTÖR: Ersan Parlatan
GENÇLERBİRLİĞİ: Ertaç, Erdem, Flavio, Toure, Polomat, Berat, Soner, Candeias, Sefa, Sio, Stancu. TEKNİK DİREKTÖR:Hamza…
View On WordPress
0 notes
Text
Sivasspor - Giresunspor! Maçta 2 gol var...
Sivasspor – Giresunspor! Maçta 2 gol var…
SİVASSPOR 2-0 GİRESUNSPOR (DEVRE ARASI) GOLLER: 35′ Yatabare, 45′ Dia Saba (Sivasspor) İLK 11’LER SİVASSPOR: Ali Şaşal, Murat Paluli, Goutas, Caner Osmanpaşa, Uğur Çiftçi, Robin, Hakan Arslan, Saba, N’jie, Erdoğan Yeşilyurt, Yatabare GİRESUNSPOR: Onurcan, Alper, Perez, Arias, Hayrullah, Savicevic, Campuzano, Sainz, Görkem, Kuwas, Bajic STAT: Sivas 4 Eylül Stadı HAKEM: Bahattin Şimşek SAAT:…
View On WordPress
0 notes
Text
Dünya futbolu son 50 yılını yaşıyor
Mehmet Bayer – Yurt Haberler – 3 Mayıs (HİBYA) – TRT'nin eski deneyimli maç spikerlerinden Akın Göksu, dünya futbolunun son 50 yılını yaşadığını söyledi.
Göksu, HİBYA muhabirine yaptığı açıklamada, meslek yaşantısıyla ilgili bilgi verdi.
Önceden, ticari ve devlet radyoculuğu diye bir olayın varlığından bahseden, radyonun icadından sonra Amerika kıtasında ��zel, Avrupa'da ise devlete bağlı bir radyoculuk anlayışı bulunduğunu aktaran Göksu, bu ikisinin yayıncılık anlayışlarının da farklı olduğunu bildirdi.
Göksu, bu ayrımın bilhassa savaş dönemlerinde kendisini belli ettiğine işaret ederek, ''Bunların gelir kaynağı da değişiyor. Amerika'da ticari anlayış ön planda olduğu için gelir reklama dayanıyor. Diğer tarafta ise devletin finansmanı söz konusu.'' dedi.
Türkiye'de de radyoculuğun devlet desteğiyle geliştiğini anlatan Göksu, ''Biz spor spikerliği olarak devlete ait yayıncılık anlayışının son dönemlerini yaşadık. Sonra özel kanal ve radyoların açılmasıyla görev yapacak insanların nitelikleri de değişti. Bu açıdan bakıldığında biz çok şanslı bir dönemdeydik. Sadece az sayıdaki spor spikeri arkadaşla, TRT'nin yetiştirdiği yani devletin yetiştirdiği kimseler olduk.'' diye konuştu.
Göksu, Çanakkale Dardanelspor'un Fenerbahçe ile yaptığı maçta Fenerbahçe'yi tutmak gibi bir lüksleri olmadığını belirterek, şöyle konuştu:
''Tarafsızlığı, dengeyi kurma politikaları, bizim kuşağımızı bu sınırlar içinde tutmuş bir olgudur. Bu olgu doğrultusunda biz çok popüler olduk, çok güzel işler yaptık. Bunun karşılığında bizi dinleyen insanlar çok sempati duydu, moral verdi, zaman zaman hayliyle kızdıkları da oldu. Ama biz bu mesleği bu ortamda gerçekleştirmiş şanlı bir gruptuk. Bu grupta, Öztürk Pekin, Ümit Aktan, Murat Ünlü, Tansu Polatkan, Abidin Aydoğdu vardı. Mesela ben İstanbul radyosunda taş plaklardan maç anlatımlarını dinledim. Şöyle antılıyor, 'sayın Zeki Sporel' diyor futbolcuya. Çok yavaş ve saygılı bir anlatım şekli varmış.''
– Pele, Yaşin ve Puşkaş ile konuştum
Akın Göksu, meslek hayatında sohbet ettiği dünyanın en ünlü futbolcularının ayrı bir yer tuttuğunu söyledi.
Brezilyalı dünyaca ünlü futbolcu Pele ile Meksika'da oturup sohbet ettiklerini anlatan Göksu, ''1986 yılındaki Dünya Kupası'nda Fransa-Brezilya maçı oynanıyordu. Bu maç tarihte seyrettiğim en muhteşem maçtı. Maçı ben anlatmıştım. Devre arasında Pele ile tercüman aracılığıyla konuştuk. O da maçın çok müthiş, iki takımın futbocularının çok kaliteli, dünya kupasının en büyük maçı olduğunu söylüyordu. Bunları söylerken çok mütevazi bir insandı, kibar bir adamdı. Herkesle konuşabilen, önüne gelen herkese imza atabilen bunları ben yanında gördüğüm için söylüyorum. Hangi ülkeden geldiğimizi sormuş, Türkiye'nin ileride bu tür turnuvalarda yer alması gibi temennilerde bulunmuştu.'' ifadesini kullandı.
Göksu, dönemin dünyaca ünlü Sovyetler Birliği kalecisi Yaşin ile de görüşme fırsatı bulduğuna işaret ederek, anılarıyla ilgili şunlardan bahsetti:
''İki kez karşılaştım onunla. Birincisinde yine TRT'deyken rahmetli Turgay Şeren'in jübile maçında karşılaşmıştık. O zaman dünyanın bir numaralı kalecisi Yaşin. Bu maçta onunla birlikte olma şansını yakaladım. Hatırladığım kadarıyla Türkiye'de futbola büyük ilgi olduğunu söylemişti. Bunun iyi bir şey olduğunu söylüyordu. Aynı Yaşin ile 1988 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda görevli, medya mensubu olarak, bacağının birinin kesilmiş olduğunu görerek, Münih'te yan yana oturma fırsatımız oldu, konuştuk.''
Macaristan'a karşı milli takımın efsane bir galibiyeti olduğunu, bu maçın 50 sene ''3-1 yendik'' diye konuşulduğunu aktaran Göksu, dönemin ünlü Macar oyuncusu Puşkaş ile ilgili anılarını şöyle anlattı:
''Onunla da bir röportaj yapmak istedim. İstanbul'a başka bir sebeple gelmişti. Konuştuktan sonra, bizim o anlı şanlı muhteşem 3-1'lik galibiyeti sorucağım. O maçı hatırlıyor musunuz? diye sordum. Adam şöyle duraksadı. 'Evet ya çok kötü bir saha vardı, çamur içindeydi' dedi. Adamın maçla ilgili hatırladığı tek şey bu. Biz yıllarca Macarları şöyle yendik, böyle yendik diyerek gelecek kuşakları motive edeceğiz diye anlattığımız olayı adam böyle hatırlıyor.''
– Türkiye'deki maç anlatımları
Akın Göksu, kendisi için Türkiye'de derbi maçı anlatmanın en kolayı olduğunu bildirdi.
''Çünkü bütün olayı biliyorsun, futbolcuları yakından tanıyorsun.'' ifadesini kullanan Göksu, ''Yeni lige çıkmış bir Kayserispor'un futbolcusunu tanımada zorlanabiliyorsun. Ama derbi maçlarda, sabah akşam bildiğin, merhaba dediğin, arkadaş olduğun insanlar var. Mesela 1983 yılında 4-4'lük Fenerbahçe-Galatasaray maçını anlatıyorum. O maçta demişim ki 'İki takım da şan ve şöhretlerine yakışır bir futbol bize sunuyor.' Geçen gün sosyal medyadan biri 'Akın bey, işte böyle böyle demiştiniz' diye 37 yıl sonra bana hatırlatıyor. O dönem 'Fenerbahçe iyiydi de Galatasaray'ı şansı götürdü' falan diyemezsin.'' dedi.
En çok Beşiktaş maçlarını anlattığını aktaran Göksu, ''Beşiktaş'ı tutuyorum ayrıca. Rıza, Metin, ama yıllardır görüşmüyoruz. Herkesin yolu ayrılıyor, gidiyor. Tanju Çolak mesela heyecanlı, her şeye gider, gelirdi. Fatih Terim hoca olsun, onun futbolculuğundan beri tanırım. Samet Aybaba, Ulvi Fenerbahçe'den Oğuz, İsmail Kartal, Cem gibi hepsinle aramız iyiydi. Herşey güzeldi. Bu tip ilişkilere girmek istemeyenler de vardı.'' diye konuştu.
Göksu, kendi kuşaklarından sonra yaşanan gelişmeler hakkındaki görüşlerini şöyle açıkladı:
''Bizim kuşağımızdan sonra özelleşen televizyonlarda spiker arkadaşlar, 'ben yaparım, iyi o zaman gel sen yap' zihniyetiyle oluştu. Bu arkadaşlarımız bugün hala öyle devam ediyor. Bunlar bir eğitim almadılar, bir yarışmadan geçmediler. Çünkü özel sektörün tek hedefi para kazanmaktır. Yani işi, gücü yok da spiker yetiştirmek gibi bir gayretleri de olmaz. Özel sektördeki yayıncılıkta patronun 'nasıl daha çok para kazanırız' düşüncesinden başka bir gayesi yoktur. Dolayısıyla maçı anlatacak adama demiştir ki 'heyecanlı anlat.' İşte bütün sihir, bizim dönemimizle şimdiki dönem arasındaki anlayış farkı budur. Patronların heyecanlı anlatım talebidir. Bu talepten sonra geçim sıkıntısı yaşayan bir genç spikerin maçı heyecanlı anlatmaktan başka hiçbir seçeneği yoktur. Eğer bağırıp, çağırma işi bugün futbola bir kalite getirdiyse diyecek hiçbir şeyim yok. Maç anlatma açısından söylüyorum. Hayır kalitesizlik getirmişse o zaman bunun vebali o televizyonların patronlarına aittir. Heyecan yaratmak için zengin bir dil bilmek gerekiyor. Bir pozisyonu farklı cümlelerle anlatabilme kabiliyeti gerekiyor. Bunların hiçbiri yok, 'ben anlatırım ağabey' diyor o da 'geç anlat' diyor, sonra bağırıyor, çağırıyor. Dolayısıyla bugün insanlar, maç anlatan insanları bizim kadar sevmedi. Ben bunu hissediyorum. Bizi sevdiler. Bunların ömrü devamlı da olmuyor. Bugün A, yarın B oluyor.''
Kendilerinden sonra TRT'de yetişen spor spikerlerinin uzun yıllar özel sektörde yer edinmeye çalıştığını dile getiren Göksu, ''Bizden sonra gelen Ercan Taner çok başarılı bir arkadaş. Ben çok seviyorum onun anlatım biçimini. Levent Özçelik, rahmetli Hüseyin Başaran, Yalçın Çetin, Erdoğan Arıkan bunlar hep başarılı arkadaşlarımız.'' ifadesini kullandı.
– Futbol son 50 yılını yaşıyor
Tecrübeli spiker, dünya futbolunun kendisine göre son 50 yılını yaşadığını söyledi.
Artık futbolun dünyada ömrünü tamamlamış bir spor aktivitesi olarak tarihe gömülmek üzere olduğunu savunan Göksu, sözlerini şöyle tamamladı:
''Çünkü işin içine video girdi. İki, taraftarın aidiyet yapısı hızla değişiyor. Amatör takımı kabullenmekle, acayip parasal imkanlara sahip takımları kabul etmek, taraftar üzerine değişik etkiler yaratan önemli bir olay. Kendiliğinden 'bu okul benim ilkokulum, bu mahalle benim mahallem, bu benim mahalle takımım' diyen insanların yerine şimdi bana daha büyük reklam yapan takım 'benim takımım' anlayışı geliyor. İşin ekonomisi değişti. Endüstrileşti futbol. Dolayısıyla futbolu var eden taraftardır ve taraftar üzerindeki biçimler değişmeye başladı. Futbol bu yüzden yıkılmak üzere. Bana göre bu olay bitmiştir, bunun çözümü yok artık.''
Hibya Haber Ajansı
Hibya Haber Ajansı
The post Dünya futbolu son 50 yılını yaşıyor appeared first on Kamu365 | Dünya Gündemi.
from WordPress https://ift.tt/2KTxZIv via IFTTT
0 notes