#Laik Türkiye Cumhuriyeti
Explore tagged Tumblr posts
Text
Bundan 15 yıl önce...
Evet, 15 yıl önce Fetöş ile aynı yatakta yatanlar Türkiye Cumhuriye'nin kurumlarından "T.C." kısaltmasını kaldırmak istediler. Bu ülkenin evlatları ise "Bu ihanettir!" dedi.. 15 yıl önce T.C.'ne düşmanlık yapanlar mitinglerinde bayrağımız üzerinde namaz kılıp sonra çöpe atanlar bugün milliyetçilik yapıyor!
21 yıllık "ümmetçilik" reklamı (!) bitti. Ümmetçilik olsaydı bizden önce arap çocukları birleşir, yapardı. Sana noluyor ey BOP eş başkanı!..
Ve sen adı devlet olan zaat; bir vatandaş olarak senin akli dengenin bağımsız ve özgür bilim insanlarımız tarafından incelenmesini istiyorum. Bu ülkede bir mal varlığını satmak isteyen 65 yaş üstündeki insanlarımızdan nasıl "akli dengesi yerindedir" raporu isteniyorsa bizi temsil etmek isteyen her 65 yaş üstü siyasetle ilgilenenlerden de bu rapor istenmeli.. Siyasi partiler yasası ve Vakıflar yasası derhal değiştirilmeli...
Biz milletin ortak mutabakat metni olan Anayasa'mızın bekçisi ve adaletin simgesi olan Anayasa Mahkemesi için "KAPATILSIN" diyenler bu milletin ve devletin düşmanıdır..
Anadolu'muzda bir atasözümüz vardır; "Havlayan it ısırmaz.." derler.. ;) Birilerinin sarayın çitlerinin arkasından havlamayı bırakmalısı gerekiyor artık.. Millet burada, çıkın milletle yüzleşin yüreğiniz varsa..
Sonuna kadar laik Türkiye Cumhuriyeti...
Sonuna kadar Ata'mızın izinde yürümeye devam...
12 notes
·
View notes
Text
Atatürk'ün büyük eseri, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, sonsuza kadar bağımsız ve özgür yaşayacaktır. Atatürk, dünyanın çok nadir yetiştirdiği dâhilerdendir. O, bütün bir tarihin seyrini değiştirmiştir. Ruhun şad olsun.
76 notes
·
View notes
Text
Atatürk’ün aması fakatı lakini bahanesi olmaz…….!
Yaşasın Tam Bağımsız Laik Türkiye Cumhuriyeti 🇹🇷..
105 notes
·
View notes
Text
Genç teğmenlerden rahatsız olanlar şöyle bir düşünün.
Diyanet işleri başı minbere neden kılıçla çıkıyor. ? Din düşmanlarına gözdağı için.
Peki teğmenler kime gözdağı veriyor.? Laik Türkiye cumhuriyeti devleti ve Atatürk düşmanlarına.
Siz bu grupta değilseniz korkmayın..
31 notes
·
View notes
Text
Türkiye Cumhuriyeti laiktir, laik kalacak.
35 notes
·
View notes
Text
Deprem olur Hatay alevi diye gitmez, yangın olur İzmir laik diye gitmez *rap ne olduğu belirsiz birisi geberir yas ilan edilir sorsan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı yerseniz tabi, ben bi 22 yılın bi gününde bile yemedim bi 3 yıl daha sabredemem yetti artık..
9 notes
·
View notes
Text
Türkiye Cumhuriyeti Devleti; —Laik üniter devlettir. —Dili Türkçedir. —Bayrağı beyaz ay yıldızlı al bayraktır. —Milli marşı "İstiklal Marşı"dır. —Başkenti Ankara'dır.
56 notes
·
View notes
Text
HALKIN PARASINI “SERVET” DİYE PAYLAŞMA KAVGASI!
Şeyh unvanlı Abdulbaki Elhüseyni’nin geçen yaz ölümünden sonra Menzil Cemaati’nde liderlik kavgası yaşanmış ve cemaatin yönetimi Elhüseyni’nin oğulları Muhammed Saki, Muhammed Fettah ve Muhammed Mübarek arasında “eş şeyhlik” sistemine geçmişti.
Ancak durdurulamayan kriz servet kavgasına dönüştü! Milyarlarca liralık servet, şirketler ve gayrimenkulün paylaşımı sorun olunca, cemaat içinde şeriat mahkemesi kuruldu. Yaklaşık iki saat süren kayıtlar, sosyal medyada dolaşıyor...
Üç mollanın başkanlık ettiği mahkemede, Muhammed Saki Elhüseyni, kardeşlerini “FETÖ ile bunların patronları aynı” diyerek suçluyor; “Bu iş cumhurbaşkanımıza kadar gitti. İnşallah cumhurbaşkanımız çözecek” diyerek cemaate ait varlıkların değerinin 17 milyar TL’yi aştığını, 1500 dergâh ve ev olduğu tahmin edilen 5 bin kiralık yerlerinin bulunduğu belirtiyor.
ŞERİAT MAHKEMESİ KURULAN ÜLKE TÜRKİYE CUMHURİYETİ!
Tekke ve zaviyelerin yani tarikat ve cemaatlerin, 30 Kasım 1925 tarihli devrim kanunu ile kapatıldığı ülkede oluyor bunlar.
Nasıl oluyor da laik Cumhuriyet karşıt�� bu oluşumlar, 99 yıl sonra hâlâ varlığını sürdürüyor? Nasıl oluyor da bu yasadışı yapılanmalar, kamu olanaklarından faydalanıp böylesine büyük servetlere ulaşıyor, sanayi imarı çıkarabiliyor? Nasıl oluyor da taht kavgası yaşanınca anayasasında laik bir devlet olduğu yazan ülkede şeriat mahkemesi kurulabiliyor? Nasıl oluyor da meslek adının önünde “cumhuriyet” olan, temel görevi suç ilendiğine dair ihbar ya da duyum üzerine harekete geçip konu hakkında soruşturma açmak olan cumhuriyet savcıları bunlara seyirci kalıyor!
2 notes
·
View notes
Text
Türkiye Cumhuriyeti Devleti laik üniter devlettir, dini ve din kardeşi yoktur.
2 notes
·
View notes
Text
Bütün kutlamaları kaçırmış olsam da çok mutluyum.
Yaşasın Tam Bağımsız, Laik
Türkiye Cumhuriyeti!
5 notes
·
View notes
Text
Suriye gibi
Filistin gibi
Suudi gibi
İran gibi olmamak için
Yaşasın tam bağımsız laik Türkiye Cumhuriyeti!
3 notes
·
View notes
Text
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti değerleri pazarlık konusu DEĞİLDİR. Pazarlık konusu yapan kim olursa olsun VATAN HAİNİDİR, ALÇAKTIR, O.Ç.dur (Operasyon Çocuğu).
Kim ki bu pazarlığın paydaşı olursa onu LANETLİYORUM!.
Telefonunda fetöşün bylock'u çıkan TFF başkanı zaat istifa etmeli.
Fenerbahçe ve Galatasaray dik durup sahaya çıkmadan ülkemize dönsünler. Biz Türk Ulusu olarak onların yanındayız. Yok arapların baskılarına boyun eğerlerse ben artık Fenerbahçe taraftarlığını bırakacağım. Galatasaraylı dostlarımız da aynı şeyi yapabilirler.
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
..
ATA'M İZİNDEYİZ..
7 notes
·
View notes
Text
BİRİNCİ MECLİSTE MUHALEFET
Ahmet Hulusi KIRIM
İlk dönem Cumhuriyet tarihi, ülkenin en karmaşık ve bilinmeyen dönemlerinden birini oluşturur. Savaşı başarıya ulaştıran birinci meclis içerisinde cereyan eden siyasi tartışmalar karartıldığı için doğru olarak bilinmez.Mustafa Kemaltarafından temsil edilen birinci grup ile Trabzon mebusuAli Şükrü, Hüseyin Avni, Lazistan mebusu Ziya Hurşit’inde içinde bulundukları ikinci grubun(İkinci Müdafaa-i Hukuk Gurubu)siyasal yönelimleri, proğramatik görüşleri maalesef resmi tarihçe tahrif edilmiştir.
Resmi tarih görüşüne göre; İkinci grup ve onun önderleri Hüseyin Avni, Ali Şükrü, Ziya Hurşit Beyler hilafeti kurmak isteyen, Osmanlı kurumlarının muhafazasını amaçlayan şeriat yanlısı, dinci, gerici insanlardı. Mustafa Kemal önderliğindeki birinci grup ise; çökmüş Osmanlı kurumları ve kültürünü ortadan kaldırıp yerine modern, laik, devrimci demokratik kurumlarla, rasyonel bir ideoloji ve mantalite getirme hedefiyle hareket eden ve sonunda bunu başaran radikallerin gurubuydu.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en demokratik meclisi olan birinci mecliste bir yılı aşkın süre örgütsüz mücadele eden muhalif mebuslar1922 Temmuz’unda İkinci Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Gurubunu kurarak,siyasal mücadelelerini meclisin tatil edildiği 1 Nisan 1923’e kadar örgütlü siyasal yapı içerisinde sürdürdüler.
İKİNCİ GRUBUN KURULMASI
Meclis çalışmaları içerisinde ki kırılmanın esas nedeni, giderek meclis yani halkın egemenliği yerine kişi egemenliğine gidişin bazı mebuslarca kabul edilmemesi olmuştur. 1921 Anayasasının vermiş olduğu bir yetkiyle, hem yürütme hem de yasamanın başı olan M. Kemal’e meclis yetkilerini kullanma hakkı gibi olağanüstü yetkiler de verilmişti. Bu durum yakın zamandaEnver, Cemal, Talatkişisel yönetiminin sıkıntılarını yaşayan bazı mebusların zihninde kuşkuya yol açıyordu. Bu mebuslar geçmişin de etkisiyle, tüm yetkilerin tek kişinin elinde toplanmasına karşı çıkıyordu. Anayasanın ayrı bir yasa ile düzenlenmesini öngördüğü Bakanlar Kurulunun görev ve sorumluluklarını düzenleyen yasanın çıkarılmamış olması, Meclis başkanlık divanının tarafsızlığı sorunu ve İstiklal mahkemeleri de iktidar ile muhalefet arasında sürekli tartışma konusu oluyordu.
1921 Mayıs’ından 1922 Temmuz’una kadar geçen sürede yoğun tartışmalara neden olan sorunları konu başlıklarıyla şöyle özetlemek mümkündür. Bakanlar Kurulunun görev ve sorumlulukları Meclise ait yetkilerin kullanılış biçimi Başkumandanlık yasası Milletvekili seçimlerinde aday gösterme yönteminin uygulanışı Meclis başkanlık divanının tarafsızlığı İstiklal mahkemeleri Temel hak ve Özgürlükler
Bu konu başlıkları daha sonra kurulacak olan İkinci Grubun 7 maddelik ilk programında aynen yer almıştır. Bakanlar Kurulunun görev ve sorumluluklarının düzenlenmesi konusu iktidar ile muhalifler arasındaki çatışmanın en önemlilerinden biridir. 1921 Anayasasının 7. maddesine göre Bakanlar kurulunun görev ve sorumlulukları için ayrı bir yasa çıkarılması hükme bağlandığından Anayasanın kabulünden 10 gün sonra Erzurum mebusu Hüseyin Avni Bey’in teklifi üzerine yasayı hazırlamak için komisyon kuruldu. Komisyonun hazırladığı yasa tasarısında,”kuvvetler ayrılığı”ilkesinden hareketle yasama ve yürütme birbirinden ayrılıyor, kabine sistemine geçiş öngörülüyordu.1.12.1921 tarihli meclis oturumunda söz alan M. Kemal öneriyi ve kuvvetler ayrılığı ilkesini eleştirip reddini isteyince yasanın kabulü engellenmiş oldu.
Yetkilerin kullanılış biçimiyle ilgili en temel tartışma konularından birisi de Başkumandanlık sorunudur. Cephelerde savaşın kötüye gittiği bir dönemde M. Kemal Meclis yetkilerini kullanma gibi olağanüstü yetkilerle donatılarak Başkumandanlığa getirilmişti. Muhalif mebuslar M. Kemal’in Başkumandanlığa getirilmesini desteklemekle birlikte Meclis yetkilerinin sınırlı bir süre için dahi olsa bir kişiye devrini kabul etmemişlerdir. Muhaliflerin ikinci grup olarak örgütlenmelerinde bu yasanın önemli rolü olmuştur.
Olağanüstü yetkilerle kurulanİstiklal Mahkemelerive bu mahkemelerin yaptığı haksız uygulamalar da bir başka tartışma konusu olmuştur.İstiklal Mahkemeleri 11. Eylül. 1920’de asker kaçakları sorununu çözmek amacıyla kurulmuştu.Mahkemelerin nerdeyse her konuda yetkili olması, keyfi ve vahşi uygulamalar yapması Mecliste tepki uyandırmış, yetkilerinin sınırlandırılması için önergeler verilmiştir.
Muhalif mebuslar ülkede yasa hakimiyetinin sağlanması, kişi hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması konusunda da duyarlık gösterip sert eleştiriler yapmışlardır.
İkinci grubun kuruluşundan sonra muhalifler daha önce eleştirdikleri uygulamaları kendi görüşleri doğrultusunda çözmek amacıyla çeşitli girişimlerde bulunmuşlar ve bunların önemli bölümünden sonuç almışlardır. Örneğin bu çaba sonucunda, Bakanların seçiminde M. Kemal tarafından aday gösterme yöntemi, Başkomutana verilen sınırsız yetkiler ve İstiklal Mahkemeleri kaldırılmış, en önemlisi hukukun üstünlüğü ile kişi hak ve özgürlüklerini güvence altına alanHürriyet-i Şahsiye yasasıçıkarılmıştır.
Tartışma konuları ve tarafların görüşleri incelendiğinde tartışmanın ana temasının Demokratik Cumhuriyetçiler, Muhafazakar Hilafet-Saltanatçılar çatışması olmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır.Kaldı ki ikinci grup kurulmadan önce yapılan yasal düzenlemelerle de saltanat sorunu büyük ölçüde çözülmüş bulunuyordu. O noktadan sonra tartışılan esas olarak yeni Türkiye’nin rejimi ve onun taşları idi. Temel çatışmada yanlardan birisini yürütmenin üstünlüğünü savunan bürokratik seçkinciler, diğerini ise yasamanın üstünlüğünü savunan “demokratlar”teşkil ediyordu.
ALİ ŞÜKRÜ BEY’İN KATLİ
26 Mart 1923 günü akşamı ikinci grup sözcülerinden Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey aniden ortadan kaybolur.İkinci gruba mensup mebusların ısrarlı talepleri karşısında Başbakan Rauf Bey harekete geçer ve yapılan soruşturmada cinayetiM. Kemal’in muhafız komutanı Topal Osman’ın işlediği anlaşılır.Cinayet failinin, M. Kemal’in muhafız komutanı olması, en tepeden örgütlü bir cinayetin gerçekleştirildiğini zihinlerde çağrıştırır. Ortamın gerginleşmesi üzerine katilin yakalanması kararı alınır.Muhafız bölüğü Komutanı İsmail Hakkı tarafından, Topal Osman teslim olmasına karşın 9 adamıyla birlikte infaz edilir. Böylece Deli Halit Paşa cinayetinden sonra bir cinayet daha tarihin kirli sayfalarında yerini alır.
Ali Şükrü Bey, Trabzonlu olup, 1844 yılında doğmuştur. Bahriye zabiti olup, 1904 senesinde Deniz Kurmay Subayı olarak orduya katılmıştır. Saltanatçı ve Hilafetçi olan Ali Şükrü Bey, İttihat ve Terakki’nin kendinden olmayanı barındırmak istememesi üzerine askerlikten istifa etmiştir. Ali Şükrü Bey, aktif siyasi hayatına son Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda başladı. Parlamento tarihimizin en kısa ömürlü(12 Ocak 1920-16 Mart 1920) meclisinde Trabzon Mebusu olarak görev yaptı. Meclisin feshinden sonra Birinci Büyük Millet Meclisine Trabzon mebusu olarak iştirak etti.
TBMM’nin en faal, ateşli, muhalif mebuslarından olan Ali Şükrü Bey, siyasi tartışmalarda çok sık konuşan ve mevcut hükümeti fütursuzca eleştiren kişi olarak temayüz etti. İlk icraatı olarak Meclisin açılışından hemen sonra“Men’i Müskirat Kanunu’nun (İçkinin yasaklanması kanunu)çıkarılmasına önayak oldu.
Ali Şükrü Bey’i ölüme götüren en önemli iki neden, Bursa’nın Yunanlılar tarafından işgali üzerine, Meclis de yapılan gizli celselerde hükümete ve komutanlara yönelik sert eleştirileri ile Lozan müzakerelerinin kesilmesi üzerine Meclis de, hükümete ve M. Kemal’e aşırı saldırganlığıdır. Bursa işgalinde sorumlu komutanların cezalandırılmasını istemiş, Lozan müzakerelerinde iseMisak’ı Milli’dentaviz verilmesini şiddetle eleştirmiş hatta bir keresinde M.Kemal ile yumruk yumruğa gelmiştir.
Bursa tartışmaları, gurupların bir daha uzlaşmalarına imkan olmayacak surette ayrılmalarına sebep oldu.Bu ayrılık, Lozan Konferansı kesildiğinde, Meclis’deki gizli celselerde had safhaya varacak, muhaliflerin elebaşısı olarak gözüken Ali Şükrü’nün 20 gün sonra caniyane bir surette katledilmesine kadar sürüp gidecektir. Kısaca ifade edilmek gerekirse, bütün faaliyet ve mücadeleleri meyanında, bu iki gizli celse müzakerelerindeki tartışmalar, O’nun bazı muktedir çevrelerce ortadan kaldırılmasını düşündürtecek ve istetecek bir olumsuz siyasi gelişmeye neden olmuştur.
Ali Şükrü bey’in katlinin yarattığı olumsuz havanın da etkisiyle 1 Nisan 1923’de Meclis seçimlerini yenilenmesine karar verilir. Seçim kararının alınmasından sonraki en önemli gelişmelerden biri deHıyanet-i Vataniye kanununun değiştirilmesidir.İkinci grubun direnmesine karşın yasa kabul edilmiştir. Bu değişiklikten sonra artık birinci grup dışında ki siyasi grup ve örgütlerin faaliyetlerini sürdürme olanağı kalmamış ya da en azından vatan hainliğiyle suçlanma tehlikesi doğmuştur.
Mevcut gelişmeler sonucu, ikinci grubun seçimlere grup olarak katılmama kararını almasını takiben birinci grup yalnız başına kalmış, iki dereceli güdümlü seçimler sonucu ikinci grup tarih sahnesinden silinmiştir.
İKİNCİ GRUP NİÇİN TASFİYE EDİLDİ?
Kurutuluş savaşı döneminde kalıcı bir sistem olarak M. Kemal tarafından tek parti yönetimini kurma yönünde irade belirlenince bu yönetim biçiminin önünde engel oluşturacağı açık olan ikinci grubun niçin tasfiye edildiği hemen anlaşılır. Çoğulculuğu reddeden seçkinci anlayış muhalefet odaklarını hoş karşılamamış ve bu odakları ortadan kaldırmıştır.
İkinci grup faaliyet gösterdiği süreçte dönemi olağanüstü kılan konularda muhalefet etmemiş, muhalefetini esas olarak iç politikada kurumsallaşma eğilimi gösteren otoriter yapıya yöneltmiştir. Grup M. Kemal’in kişi tahakkümü anlayışına tavır almış, Meclis egemenliği kavramına dayanarak ülkede kanuna dayalı, temel hak ve özgürlüklere saygılı yönetimin kurulması için siyasal çaba göstermiştir.
Ali Şükrü ve Topal Osman’ın katliyle M. Kemal bir taşla iki kuş vurmuş, hem azılı bir muhalifini ortadan kaldırtmış hem de Topal Osman’ı öldürterek ilk cinayetin kanıtlarını ortadan kaldırmıştır.
İkinci grubun verdiği siyasal mücadele Birinci Meclisin günümüzde de ülkenin en demokratik Meclisi olarak anılmasını olanaklı kılmıştır.12.12.2022
KAYNAKÇA Ahmet Demirel-Birinci mecliste muhalefet Falih Rıfkı Atay-Çankaya Kadir Mısırlıoğlu-Ali Şükrü olayı. Cemal Şener-Topal Osman olayı.
Yukarıda ki makale ”sosyalizm.org” da yayınlanmıştır…
1 note
·
View note
Text
Siyasette İmralı çağrısı gerginliği!
https://pazaryerigundem.com/haber/191867/siyasette-imrali-cagrisi-gerginligi/
Siyasette İmralı çağrısı gerginliği!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bugün MHP Grup Toplantısında yaptığı konuşmada terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan’ın umut hakkı çerçevesinde affını istemesi ve TBMM’de DEM grubuna hitap ederek PKK’nın lağv edilmesini istemesini tekrar gündeme getirmesi siyaseten ortamı gerdi. Bahçeli’nin söylemlerine karşı açıklama yapan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Bahçeli’ye, MHP’ye İmralı’da ilçe başkanlığı açılmasını önerdi. Özdağ’a yanıt MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’dan geldi.
ANKARA (İGFA) – Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin partisinin TBMM Grup Toplantıs’ında sarfettiği, bebek katili Öcalan’a özgürlük çağrısı olan umut hakkı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tekrar seçilmesi sözlerine cevap verdi.
Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’ın serbest kalması için çalıştığını öne süren Ümit Özdağ, “Türkiye Yüzyılı, süper güç, gibi süslü lafların arkasına saklanarak terör örgütü elebaşısı Öcalan’ı İmralı’dan çıkarmak için mücadele etmektedir. Öcalan’a umut hakkı vermek, Türk Milletinin gelecek umudunu elinden almaktır. Öcalan’a umut hakkı vermek binlerce asker, polis, jandarma, öğretmen, savcı, hakim, korucu şehidinin ailelerinin adalet umudunu ellerinden almaktır. Öcalan’a umut hakkı vermek, bacağını, kolunu gözünü bazen hepsini kaybetmiş şehitlerimizin gazilerimizin adalet umutlarını ellerinden almaktır” diye konuştu.
“Devlet Bahçeli, terörist başının ‘TBMM DEM parti grubuna gelmesine itiraz ediyor da İmralı’da kalmasına niye tepki göstermiyor? Bu ne yaman çelişkidir’ diyor. İnanılır gibi değil” diyen Özdağ, “TBMM Gazi, İstiklal Harbi vermiş milli mabettir. İmralı ise Türk adaletinin terörist başını yolladığı hapishane. Nasıl bir akıl bahçelinin söylediğini söyleyebilir. Bunu Türk Milletinin sağ duyusuna bırakıyorum. Öcalan’ı TBMM’de konuşmaya davet etmek, Türkiye Cumhuriyeti’ni terör örgütü karşısında mağlup etmek demektir” dedi.
ÖZDAĞ’DAN BAHÇELİ’YE SORULAR
Bahçeli’ye çeşitli sorularda yönelten Özdağ, konuşmasında şu soruları yöneltti:
“Bahçeli, Atatürk’ün Şeyh Sait’i TBMM’de konuşmaya davet ettiğini duymuş mu? Bahçeli, Atatürk’ün Seyyit Rıza’yı TBMM’de konuşma yapmaya davet ettiğini duymuş mu? Türk Milleti hiç böyle rezil bir teklif ile karşı karşıya gelmedi. Bahçeli, ‘Zaman Türk ve Türkiye yüzyılı zamanıdır’ diyor. Biz de Bahçeli’ ye soruyoruz, Türk ve Türkiye yüzyılını Öcalan’ı TBMM de konuşturarak mı kuracaksınız? Bahçeli, ‘Osmanlı İmparatorluğu yerel kültürleri ve etnik toplulukları bünyesinde nasıl bir arada tutup barış ve sükunet ortamına tesis etmişse, ecdadımızın ayak izlerini takip ederek Türk barışı devrinde aynısını yaşatabilecektir ’diyor. Türkiye Cumhuriyeti milli- üniter- laik devletinin 101. yılında bahçelinin kafasında gelmiş olduğu yer burası mıdır?”
Özdağ, konuşmasının sonunda MHP’ye İmralı’da ilçe başkanlığı açılmasını önererek, “Bir oy bir oydur. Türk milliyetçilerinden alamadığınız oyu Öcalan’dan alın.” çağrısında bulundu.
ÖZDAĞ’A MHP’DEN YANIT GECİKMEDİ
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümti Özdağ’ın açıklamalarına MHP’den yanıt gecikmedi.
MHP Genel Sekreteri ve aynı zamanda Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, Özdağ’ın Bahçeli’nin açıklamalarını çarpıttığını iddia etti.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin, terörü Türkiye’nin gündeminden çıkarmayı hedefleyen açıklamalarını çarpıtarak, tarihi çağrısını sulandırmak için çırpınan Ümit Özdağ şunları aklına iyi soksun; Milliyetçi Hareket Partisi ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli en…
— İsmet Büyükataman (@buyukataman) November 5, 2024
Büyükataman sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Ümit Özdağ şunları aklına iyi soksun” diyerek, “MHP ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli en başından itibaren terörle mücadeleyi kararlılıkla desteklemiş ve savunmuştur. Ve bundan sonra da aynı kararlılıkta savunacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hiçbir terör örgütü ile masaya oturmasını kabul etmemiş, etmeyecektir. Milliyetçi Hareket Partisi, Ümit Özdağ gibi birkaç bakanlık için Kandil’deki teröristlerin Cumhurbaşkanı adayıyla pazarlık yapmaz. Birkaç bakanlık alacağım diye sizin gibi gizli protokollere imza atarak Türk milletini kandırmaya teşebbüs etmez. 1937-1938’de Tunceli’de Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı isyan eden teröristlere sahip çıkan Kılıçdaroğlu ile gizli protokoller imzalayarak Türk milletinin geleceğini kumar masasında pazarlık konusu yapan Ümit Özdağ’a tavsiyemiz Kılıçdaroğlu’nun ofisinde bir oda talep etmesidir” ifadelerini kullandı.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Ümit Özdağ’dan Özgür Özele 11 Maddelik Ders
“Bir grup Zaza, bir grup Arap kökenli yurttaşımız 'Eğer etnisite merkezli yurttaşlık verilecek ise biz de isteriz, bizim neyimiz eksik?' derlerse 'Sizin terör örgütünüz eksik. Bir terör örgütü kurun, biraz terör yapın, size de aynı hakları verelim' mi diyeceğiz?” Zafer Partisi Lideri Prof. Dr. Ümit Özdağ, geçtiğimiz günlerde Kürt ve Alevi vatandaşların kendilerini eşit hissetmediğini iddia ederek, Kürtler ile diğer etnik köken ve mezheplerin yeni anayasada olması gerektiğini savunan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i X platformundan yaptığı 11 maddelik paylaşımla uyardı. Zafer Partisi Lideri Özdağ X platformundan, CHP'li Özgür Özel'e hitaben yazdığı açık mektupta şu uyarılarda bulundu. Sayın Özel, CHP Genel Başkanı, 1) Kürtlerin kendilerini Türkler ile eşit hissedeceği bir çözüm bulacağınızı ifade etmişsiniz. 2) Kürt kökenli milyonlarca yurttaşımız kendilerini zaten etnisiteden bağımsızlaştırılmış “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk kabul edilir” ifadesi çerçevesinde Türk kabul ediyor. 3) Türkiye’de herkes eşit vatandaşlık haklarına sahip. Eşit olmadıklarını iddia eden PKK/DEM’liler “Biz bu hakları Türk olarak değil, Kürt olarak istiyoruz” diyorlar. 4) Vatandaşlığın etnik esasa bağlanmasını isteyen PKK/DEM çizgisi ise anayasada etnik Kürt kimliğinin yer almasını istiyorlar. Sayın Özel, Siz Kürtleri değil, PKK/DEM çizgisindeki Kürtleri memnun etmekten bahsediyorsunuz. 5) PKK/DEM çizgisini memnun etmek için Atatürk’ün mucize gibi bir formülünün sonucu olan ve anayasal vatandaşlığın en mükemmel şekli olan 66. Maddeyi silerek, Yugoslavya, SSCB, Çekoslovakya, Irak, Lübnan anayasalarını taklit ederek kisvesi ile etnisite ile vatandaşlığı bağdaştırmak Türkiye’nin anılan ülkelerin kaderini paylaşmak anlamına gelecektir. 6) Sayın Özel, bu kapıyı açarsanız Zaza kökenli yurttaşlarımız içinden bir grup, Arap kökenli yurttaşlarımızdan bir grup veya Kuzey Kafkas kökenli yurttaşlarımızdan bir grup çıkıp “eğer etnisite merkezli yurttaşlık verilecek ise biz de isteriz, bizim neyimiz eksik” derlerse “Sizin terör örgütünüz eksik. Kurun bir örgüt. Biraz terör yapın, size de aynı hakları verelim” mi diyeceğiz? 7)Ya da başlamışken herkese etnik merkezli yurttaşlık tanımlaması yapalım mı diyeceğiz? Anayasamızı Birleşmiş Miletler listesine mi çevireceğiz? 8) Sayın Özel, siyasal Kürtçü hareket sürekli mağduriyet söylemi ile siyaset yapar. “Kürt’üz mağduruz, ne yapsak mazuruz” şeklinde özetlenebilecek bu politik psikoloji üzerinden çözüm ararsak, Türkiye Cumhuriyeti’ni bir etnik cehenneme kendi ellerimiz ile sürükleriz. 9) Sayın Özel, Atatürk’ün modeli, olabilecek en mükemmel model. Atatürk’ün modelini terk edip Erdoğan-Bahçeli-Öcalan uzlaşmasının ürünü olacak Anayasa değişikliği ve terörle müzakerenin parçası olmayın. 10) Ve sayın Özel, göreceksiniz bu ikinci terörle müzakere süreci de birincisi gibi başarısız olacak. Ancak birinci terörle müzakere sürecinin bedelini Türk Milleti’nin kahraman evlatları olan 739 Jandarma Özel Harekât ve polis özel Harekât mensubunu şehit vererek ödedik. Korkarım bu sefer ülkemizin ödeyeceği bedel çok daha fazla olacak. 11) Sayın Özel, Alevilere AKP tarafından yapılan haksızlıkları düzeltmenin yolu da anayasamıza mezhepleri yazmak değil laik cumhuriyeti savunmak ve yaşatmaktır. Ne mutlu Türk’üm diyene! Read the full article
0 notes
Text
☀️🇹🇷___cCc T. C. cCc___
Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, her yıl 19 Mayıs tarihinde kutlanan, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin
[2] resmî bayramıdır.
[3] 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Atatürk Bandırma Vapuru ile Samsun'a çıkmıştır ve bu gün, İtilaf Devletleri'nin işgaline karşı Türk Kurtuluş Savaşı'nın başladığı gün kabul edilir.
Atatürk bu bayramı Türk gençliğine armağan etmiştir.
Uzun yıllar "Gençlik ve Spor Bayramı" adıyla kutlanan bayram,
Atatürk Yılı kabul ve ilan edilen
1981'de dönemin Devlet Başkanı Kenan Evren tarafından yapılan değişiklikle "Atatürk'ü Anma,
Gençlik ve Spor Bayramı" adını almıştır….
🇹🇷Laik CUMHURİYET Fazilettir….
🇹🇷Ne Mutlu TÜRKÜM Diyene….
☣️☀️🇹🇷cCc @yemisenlioglu cCc
0 notes