#Kanaviçe
Explore tagged Tumblr posts
Text
Pink flamingo 🦩
28 notes
·
View notes
Text
Belki de göründüğü gibi değildir bilemezsin ..
6 notes
·
View notes
Text
İnsan hiç kendi ördüğü duvarlara çarpıp neye uğradığını şaşırır mı bilmiyorum ama ben bugün hem kendime hem de çevreme karşı ördüğüm bir yıllık bir duvara çarptım resmen...
Ama o duvar bilerek veya isteyerek ördüğüm bir duvar değildi bazen bazı şeyler kendiliğinden olur ve insan nasıl olduğunu dahi anlamadan kendini onun içinde bulur ya sanırsam benimki de öyle bir şeydi. Hem belki ruhum yorulmuş ve her şeyden, herkesten, hatta benden bile uzaklaşmak istemiş de olabilir. Ben kendi kendine konuşmayı seven biriyim yine kendi kendime konuşurken çoğunlukla keşke ile başlayan cümleler kurduğumu fark ettim ama sonra kendime dedim ki Mine ben keşke o olmasaydı veya keşke böyle olsaydı diye söyleniyorum ama belki o keşkelerim gerçekleşseydi veya gerçekleşmeseydi o zaman ben şu anki düşünce yapısına sahip olmaz ya da ben olmazdım farklı bir Mine olurdum onun için hayıflanmaktan vazgeçtim ve kendimce keşkelerin beni ele geçirmesine izin vermemeye çalışıyorum.
Küçüklüğümden bu yana el sanatları olsun veya sanat olarak nitelenen ve ruhuma iyi geldiğini hissettiğim ne varsa çoğunlukla ilgimi çekmiştir ve bunun için de kendimce bir şeyler yapmaya çalışır, öğrenmeye de çabalarım. Öğrencilik hayatım da öyle geçti çok şükür. Ama hayatta karşılaşılan sorunlar her zaman oluyor ve ben bunlarla ilgilenirken elimde olmayan bazen maddi bazen ise maddiyatın dışında engellerle karşılaştım ama bu engeller beni onlardan uzaklaştırmadı aksine kendimce yeni şeyler öğrenmekten vazgeçmedim çünkü sanatın bana ve ruhuma iyi geldiğini hissettiğim bir enerjisi var gibime geliyor.
Evde temizlik yaparken fark ettim ki her yerde benim yarım kalmışlıklarım vardı bazılarına şu an tekrar vakit ayırmaya vaktim olmaya bilir ama bazılarını değerlendirebileceğimi fark ettim ve bunların ziyan olmasını istemediğim için aklıma bir fikir geldi inşaallah onu gerçekleştirmeye çalışacağım.
Hani bazı teyzeler hep yanlarında şeker taşır ve nerede bir çocuk görse verir ya ben de şeker yerine ayraç taşıyan bir insan olmak istiyorum. Allah nasip eder ve öğrencilerim olursa onlara hediye ederim yok eğer nasip olmazsa ben de sürekli yanında ayraç taşıyan abla veya teyze her ne ise o olmaya karar verdim...
Ve bugün tüm bunları bir arada görünce bir kez daha zamanın kıymetli olduğu gerçeğiyle yüzleştim...
# Çok şükür ve iyi ki Allah var...#
#benim kadrajım#benim dünyam#benimgozumden#bana iyi gelen#ruhuma iyi gelen#kendime not#maviyenot#elhamdülillah#çok şükür#allah#artists on tumblr#postlarım#my post#my art#resimlerim#ebru sanatı#kara kalem#vitray çalışması denemeleri#kendimce kanaviçe yapımı#photography#sanat#resim sanatı
47 notes
·
View notes
Text
beyza'mın elleriyle gelen her şey pek hoştur. 🤍
123 notes
·
View notes
Text
Kanaviçe yapan kanaviçe yapar mesela, kitap okuyan kitap okur.
Bense daha ilginç duruyorum. Bir elimde kanaviçe, seccadeyi bitirmeye çalışıyorum. Diğer elimde kitap. Şimdi ben bu haftaya bakaluup kaç gün sığdıracağım.
Sınava çalışmayı son güne bırakan öğrenciler gibiyim. Çok çok sıkıştım. Ve ne yârdan geçerim ne serden.
16 notes
·
View notes
Text
Nerede onlar....?!
Ne güzeldi çocukluğum....! Kanaviçe işli sedir örtüleri, süt beyazı yatak çarşafları yastıklar, saten yorganlar .!
Yer minderleri, yer sofrası, bir tabaktan çalakaşık yemeler!
Bacasından duman tüten bahçeli kerpiç evler türlü çiçekler kokulu...!
Hanımelleri, Şekayikler, yediveren çardakları onbiray Gülleri şimdi Neredeler?!
Nerede sabah kahveleri....! Fesleğen kokulu.!
Akşamüstü oyunların kızıştığı vakitler!
Saklambaç, çelik çomak, voleybol, çizgi yani seksek, yağ satarım bal satarım ustam ölmüş ben satarım..
Nerde benim basma elbiselerim çiçek çiçek...?!
Nerede benim üzerinde kestane kebap yaptığımız teneke sobam?!
Nerede benim közlerinde patates közlediğimiz mangalım?!
Nerede faytonlar....
At arabaları..?!
Hepsi nereye kayboldular?!
Şimdi her şey değişti..
Ben de dahil...!
Nerede onlar?!
62 notes
·
View notes
Text
O güzelim misafir odaları vardı ya şimdi yok.
O kiyamadiginiz kanaviçe ler varya çöpe attılar
koltuklar vardı ya oturmaya kiyamazdiniz onlarda kırıp yaktılar
Hadi misafirliğe gidin misafir çağırın evinize samimi siyasetten gıybet ten uzak sohbetler edin
Evinize misafir çağırın...🙋♂
Siz de misafirliğe gidin...
Sevin, sevilin şu ahir yalan ömürde...
Nasıl olsa dünya birgün bize *"HAYDİ DIŞARI"* diyecek...
Yalvarıyorum hepinize, daha çok görüşün birbirinizle... ❤
Daha çok sevgi sözleri konuşun ve yazın...
Bırakın milyonluk 120 ay vadeli evlerinizin yalancı konfor sunan yalnızlıklarını...😟
Ailece yaşayın dipdibe... Ananeyi, dedeyi, torunları yeğenleri buluşturun...
Yeni yetmeleri fazla özgür bırakmayın...
Bir yere giderken zorlayın, onları da götürün...
Şimdiki nesilde görüyorum çocuk dedesine gitmiyor.
Neymiş? "dersi varmış.."
Anne eve büyüğünü almıyor, neymiş çocuk TEOG, YGS'ye hazırlanıyormuş...
Yalan! inanın...
Odalarda internete yalnızlığa depresyona mahkum edersiniz...
Damla kadar çocuğa sussun diye cep telefonu vermeyin! 😯
Verin eline bezelyeyi ayıklasın...
En azından bezelye canlıdır.
Gelecek 10 yılda kanserli hasta sayısı yüzde altmış olacak unutmayın!..
Duayı öğretin.
Konuşun bol bol birbirinizle.
Kuşak kavgaları yapın.
Trip atın, çözüm yolları için konuşun.
Hayat bu...😊
Hayat deney tüpü kılıklı apartmanlarda sıkışıp bakteri gibi yaşadığını sanmak değil inanın... 🤔
Hadi kalkın birine çaya, kahveye gidin.. kek yapın, mısır patlatın.
Siz çağırın...
yemek hazırlayın..
Zor mu çorba makarna?😋
Alo diyin birinin derdini alın...
İki gülün, koca bir kahkaha atın...🤨
En kalbi sevgilerimle...💕🌹"
21 notes
·
View notes
Text
yeni uyandım.
dünyada yeni uyanma anına benzeyen bir an var.
ölemediğin,
ama yaşamaya da devam edemediğin bir zaman.
yastığının altında bir muska,
üstünde birkaç yıllık gözyaşı,
kenarında hüzün tanelerinin olduğu bir kanaviçe.
ağlayarak uyanan kaç kişi kaldı?
ağlayarak uyanıyorsun çoğu zaman.
herkesin herkesten biraz almak istediği bu çağda,
sen, birinin her şeyi olmak istiyorsun,
birinin ama her şeyi.
sabahın körü,
çok sevdiğin bir yerden
hiç istemediğin bir yere gitmenin gömleği üzerinde.
…
29 notes
·
View notes
Text
Sende Beni... Bende Seni Görmeli İnsan ! Birbirine Ayna Olmalı İnsan... Doğruyu İşlemeli, Kanaviçe Misali İnsan ! Dürüstlük, İnsanlık Bâkî... Bir Götüreceği İnsanlık, İnsan ! Lisan Değil, Harf Değil, Kelime Hiç Değil... Ödülünü Bu Dünyadan, Alıp Götürecek İnsan !
Nasip PAMUK ✍🏻
3 notes
·
View notes
Text
Sleeping… 🧡🦁
.
.
.
.
12 notes
·
View notes
Text
18-24 mart. Yaşlılar haftasıymış.
Ben hiç te yaşlı değilim.
Sahi kaç darbe gördü bu nesil.
Kaç deprem enkazı temizledik ellerimizle
Kaç savaş.
Kaç hükümet.
Kaç başbakan.
Şimdi oda yok değil mi
Ama ben yaşlı değilim.
Radyoların bile kanaviçe işlemelerle süslendiği zamanları yaşamış olabilirim
Çevirmeli telefonlarla sevdiğim kızın numarasını çevirip bir kaç kez alo demesini bekledikten sonra hiç konuşmadan telefonu kapatmış da olabilirim
Yazlık sinemalarda dizilmiş tahta sandalyelerin arasının çekirdek kabukları ile dolup taştığı günleri,
Karartma gecelerini yaşamış olabilirim.
Belki kısa pantolonla dolaşırken şükran Ay ın sesinden "Ya beni de götür ya sen de gitme" türküsüne eşlik etmiş te olabilirim.
Ama ben yaşlı değilim.
Küçücük radyonun içine bu kadar insan nasıl sığabilir denen günlerden
Şimdi elimdeki telefonla dünyanın öbür ucunu görebilmenin zevkini yaşamışım ben.
Siyah önlükle gittiğimiz okuldan her köşe başına bir yenisi kurulan kolejlere uzanan bir yolculuğun şimdiki zamanında hiç bir şeye hayret etmeden ve hiç bir şeyi elimin tersiyle itmeden
Her şeyi aklın ve vicdanın süzgecinden geçirip yaşıyorum ben.
Ama yaşlı değilim .
Abisine yakalanmamak için kırk takla atıp sevdiğim kızla sinema kapılarında buluşurdum elbette
Ve parmaklarımız birbirine değince bir şehri besleyecek elektrikler çıkardı ortaya.
Yüreğimizin deli deli atışından biz bile korkardık.
Pele yi izledim ya.
Ne diyorsunuz.
Maradonayı.
Brezilya hep tuttuğum tek takımdı
Deniz ler asılırken küçücük çocuktum.
Ama resimlerine baktığım zaman anlamıştım bu işte bir yanlışlık olduğunu.
Yaşlı değilim işte.
Kim ne derse desin.
Çılgın bir çocuk hala top koşturuyor sokak aralarında
Hala paylaşıyor yüreğindeki sevgiyi
Hala gülümsüyor
Ve hala seviyor
Yağmuru, kar ı, yürümeyi, koşmayı
Masmavi bir yolculuk hala aklının bir köşesinde.
Ve hala inanıyorum işte güzel günlere.
Belki ağlayarak geldim bu dünyaya
Ama ağlayarak gitmeyeceğim.
Yaşlı değilim işte.
Var mı itirazı olan.
Ahhh . Dizlerim🤣🤣🤣
Yılmaz Pirinççi
3 notes
·
View notes
Text
Mutlu ol🌸
Güzellikler Sizinle Olsun🍃
#hoşgeldinnisan
https://www.instagram.com/ebrudesigner/
1 note
·
View note
Text
Ne güzel çocuk doğurmuşum yareppim,uyurken yüzünü kirpiklerini dudaklarını inceledim..kanaviçe gibi işlemiş de vermiş allah onu bana heeee😇
4 notes
·
View notes
Text
Uğur Demir- Çin Lokantası Şiir Sözleri
‘beni sevmene asla izin vermeyeceğim’
diye yazmıştın kapımdaki not defterime
kendi kapımı çalmak zorunda kalmıştım
içerde olmadığımı bile bile
gövdeni hatırlıyorum ansızın bu kış ormanında işte
uzun, büyük, parlak
siyah ve vahşi!
parçalayacak kadar siyah
ve onarabilecek kadar vahşi!
sanki
aşka hayattan daha fazla özen gösteren, çocuksu
ama hep parçalanmış, hırpalandıkça palazlanmış bir ziyaretçi!
gövde’nin tarihi’nde yan yana dururdu yalnızlıklarımız
plastik ve acımasız, zehirli ve karmaşık
kısaca, birbirlerine sevgiyi öğretmeye çalışırken
birbirlerine kan içirdiklerini anlayan iki serseri aşık!
ellerin saklamaya çabaladığı o şehir gecesi
başın omzumda, gözlerin kapalı, saçların açık
giderken citroen: dudaklarını döven neon gazı
dudaklarındaki kazı tozu, ‘ölelim mi? ‘ demiştin
bak şimdi tam sırası!
dağlarda bir çin lokantasıydık senle ben
müşterisiz
mütemadiyen ağlamaklı
için için eğlenceli
temiz…
çevresinde çizgifilm hayvanlarının oynaştığı
bir çin lokantasıydık dağlarda senle ben
bir tahta masa, iki iskemleyle sınırlıydı ülkemiz!
mesela
yeni pişmiş pirinç pilavı dilinin üstünde yürürdü kokarca
ve sağ kulağındaki yabanıl bitki örtüsü
biz birbirimizin çatalı, bıçağı
biz birbirimizin incecik hırsızı, gönül süsü
ayrılık, bir yutulmaz lokma gibi kaldı boğazımızda
sevgilim, sevdanın sevdaya ettiğini etmez et, kemiğe
sarayın çıkışlarını tutarken uyuşturucu ve kaftan
merdivenlere yığılıp ölen son şehzade
son fırsat, kaçınılmaz son düet, son soytarının son yemini
son sonsuzluğa dokunan küstah kızıl kanaviçe!
dağlar, dersini verir acının kuşkusuz
aslolan, savruk ruhlara yakışan sahici ölümler bulmakta
yoksa kimin kimin tabutunu çakacağı mühim değil!
gecenin koynuna ihanet, bir orospu gibi sokulmakta!
Işıktan ışığa geçen o tenha yolda
o karanlık nefes alışta ve o darmadağın boğulmada
seni sevmeme asla izin vermediğin o kör noktada
o hırçın, o fazla erkek, fazla kadın noktada
tanımadığım
tanımaya kalkışmadığım
izahı zor, kavranması imkansız bir hastalık gibi
ilerledim gövdenin gövdemi bulandırdığı
şaha kaldırdığı boşluklarda!
iz sürmedim
ad sormadım
dönüp bakmadım ardıma!
hatırla sevgilim, mutlaka sen de hatırla
o kadar çok kovaladık ki hayat içersinde
kendi kendimizi
mecali kalmadı hayatların başka hayatları yakalamaya!
‘beni sevmene asla izin vermeyeceğim’
diye yazmıştın kapımdaki not defterine
ben de eklemiştim altına:
‘aşkı dövmek lazım
kalbe terbiyesizlik ettiğinde! ..’
2 notes
·
View notes
Text
75 notes
·
View notes
Text
"artık bitse de gitsek" dedim. Ne bitse ki dedi. Dünyadaki işimiz dedim.
Bi kaç dakka sonra aaa havaya baksana ne güzel biraz dolaşmaya mı çıksak dedim. Yan yan baktı sanki iki saat sonra çarşıya gitmiycez sanki bi sürü işimiz yok dedi. Neyse dedim o zaman ben balkonda biraz kanaviçe yapayım.
Sonra sordu 'hem dünyadan bu kadar nefret edip hem de bu kadar nasıl seviyorsun anlamıyorum."
Ben dünyayı değil insansız hava sahası seviyorum bi kere. Dedim.
Balkondayım kanaviçe işliyorum. Kardeşimin bitmeyen -bitiremediğim- seccadesi. Kuş sesleri ve bir de diş etlerimin sebepsiz ağrısı ile başbaşayım.
Dünyanın sevilecek hiç bir tarafı yok elbette. Kalbinizin ritmini değiştiren güzellikler olmasa.
.
16 notes
·
View notes