#Kahvekokanadam
Explore tagged Tumblr posts
kahvekokanadama · 1 year ago
Text
Özgür olmaya ihtiyacım var. Kalbimdekileri duyman için artık bu kelimeler okyanuslara dökülmeli. Her gün uyandıp aynaya baktığında kendini dah iy hissetmelisin bu cümlelerle.
Her sabah yüzümü yıkarken aeni hissetmek için kahve kokan sabunlara ihtitacım olmasın mesela. Sen ol uyandığımda ve her uyuduğumda. Bir hayalete sarılarak uyumak istemiyorum artık!
Gelmeden girtğin günlerim birbirini kovalarken sadece rüzgarda hissetme beni. Teninin her zerresinde önce beni hisset, benimle yan.
Cesur olmam gerek hem de hiç olmadığım kadar. Hem de tam sa şimdi. Sürgüne gönderdiğim kalbim yeniden bedenimde can bulmuşken kalbimi dolduran sevgiler kalbimde kalmasın.
Gel ya da git faslının üstünden çok çöp arabası geçti. Ne geldin ne de gidebildin. Artık sar kalbimi kanatlarınla. Biliyorum, ordasın, okuyorsun. Şimdi değilse bile bir gün..
Bir gün, mutlaka!
3 notes · View notes
kahvekokanadama · 2 years ago
Text
"Bir çocuk sevdim uzaklarda
Sanıyordum ki onun özlemi de buydu
O ise bir bakışta beni örtülerimden
Yalnızca yalnızca duygularıyla soydu"
Biraz sitemliyim bugün. Ne olduğunu bilmediğim bir deniz şimdilerde okyanus gibi. Dehlizimin sonunda ışık bitmiş gibiydi ama bir anda bir ışık göz kırptı. Bir anda o soğuk nemli duvarları kahve kokusu kapladı. Buram buram bu kokunun beni içine almasına sarıp sarmalamasına engel olamadım, olmak da istemedim.
Artık ne zaman ondan bahsetmek istesem kendimi burada buluyorum. Vazgeç, kralın umrunda bile değilsin cümleleri değil canımı yakan, bunun gerçek olması fikri.
Kral yaralarını kapatmanın derdinde. Kendi güvenli alanından dışarıya çıkmamak için her şeyi yapabilir bence. Aslında belki de haklı olan o. Geçmeyen yaralar varken neden yenileri eklensin? Gerçi yara mı olur bazı anlar merhem mi bilinmezken bu kadar kabuklarında saklanmak nedendir?
Acaba bilse ne olurdu yanından geçerken mor pelerinli kız dua ederdi kalbinin atışını duymasın diye. Belki bilseydi her gün onun için sevgi sözcüklerini duayla gökyüzüne saldığını gökyüzü olmak isterdi.
Bu sevgi değil, aşk da değil galiba. Daha önce bir kez gördü aşkı da sevgiyi de mor pelerinli kız. Bu başka bir şey. Uzaktan, çok uzaktan, incitmeden, incinmeden ruhuyla ruhunu okşuyor her sabah ve her akşam. Her kokuda onu arıyor, hatırlatan kokularda onu anıyor. Andıkça yüzünde bir gülümseme ve sadece diyor ki mutlu ol.
1 note · View note
kahvekokanadama · 2 years ago
Text
"Aşk nasıl da kırılgan
'Sus' dedim, ama olmadı
Kalbimden ismin geçti, ah
Kimseler duymadı"
Kalbimin bir yerinde çıgın bir arzu vardı, ama durmalıydı. Her defasında bu defa olacak dediğim yolda yok sayılmaktan başka bir şey görmedim aslında. Etrafımı saran cam fanusum patladı, kalbime saplandı. Önceleri sabit duran cam kırıkları her yok sayılmada biraz daha sarsıldı. Her hareket bir deprem yarattı, her deprem br kan seli.
Bazen bilirsin gitmen gerek ama etrafını saran o kokuyu terketmek de imkansız. Siz hiç sizi kanatacağını bildiğiniz birine sarıldınız mı? Canınız acırken kaçmanın korkaklık olduğunu düşünüp kor alevde yürüdünüüz mü? Sonrasında bunun kendinize söylediğiniz yalanlar olduğunu, sadece çok sevdiğinizi kendinize itiraf ettiniz mi? Ben bir defa yaşadım, oldu biraz.
Kral pelerinine sıkıca sarıldığında kırılgan ama yumuşak demiştim kendime. Oysa kırıkları ve kırdıkları epey derinmiş, yaraları kadar yarmayı amaç edinmiş belki de.
Ben pes etmeyi sevmem, sevemedim erken gidenleri. Şimdi bir kova sıcak suya atılmış bir tane kahve gibiyim. Ne kovaya yetecek kadar özüm var ne o kovadan çıkabilecek gücüm. Dahası beni oradan çekip çıkartabilecek...
Şehrin grisine dönen kralla aynı havayı solumak nefesimi kesiyor her gün. Diyorum ki git, git bu şehirden. Sen buradayken ve senden uzakken her gün daha çok kaybediyorum. Sonsuz bir gerginlik ve telafisi olmayan bir kırgınlık içindeyim.
Terk et şehrimi kralım, ben sana göre değilim. Sen ise bana onlarca beden fazla. Terk et şehrimi kralım, sen burada kaldıkça her rüzgarda fısıldadığım adın kulağına gelir diye korkuyorum. Ey mor pelerinli kral git buradan, git başımdan, kokun burnuma geliyor duymadığım kokunu özlüyorum.
Ya da gitme kal, bu kokuya sarılıp her gece huzur bulayım. Kal şehrimde ki seni sarıp sarmalayayım.. Kal ki yaralarım yaralarına karışsın, iyileştirsin ruhum ikimizi de.
1 note · View note
kahvekokanadama · 2 years ago
Text
"Başıma bin bir bela gelir bu ruhumun yüzünden
Ben onun gönüllü işçisi
Bu devirde söylenir mi böyle yangınlı şiirler?
Ben o geçmişin misafiri"
Biri vardı, bir prens, rivayete göre elleri kahve kokardı.
Ne zaman ki koku başladı o zaman çok mutlu oldu prens.
Önceleri mutlu olan hayatı sonradan darmaduman oldu. Olmadıysa bile çok uzaklara kaçtı önce hikayesinden sonra kendinden. Bir denizden başka bir denize yuvarlandı. Ne yaptıysa kendinden kaçamadı ve sonunda buzdağına çarptı.
Şehrin grisinden doğanın yeşiline attı kendini. Defalarca ellerini yıkadı ama geçmedi kokusu. Baktı olmadı sonunda kabul etti ve öğrendi yaşamayı bununla. Herkes sorarken bu koku ne diye, utandı söylemeye prens, dedi çok uzun mesele. Kendine bile söyleyemedi önceleri, itiraf etmek ağır geldi genç bedenine.
Sonra kabul etti ve gelişti. Yeni hayatlarda, yeni yaşam formları oluşturdu kendine ve oldu genç bir kral. Uzaktan bakan herkes imrendi bu haline. Ne kadar mutlu ve hayat ona ne kadar cömert davrandı dedi durdu bütün kıskançlar. Mor pelerininin ardına saklanıyordu oysa genç kral. Kalbini dolduran acıların kalbini sıkıştırdığını kimse anlamadı. Kral yaşıyordu öyle dümdüz. Sanırsın ki ölümsüz. Öylesine heybetli ve öylesine pürüzsüz. Ya numara yapıyorsa kral?
Hikayeyi anlatan ufak kız aşık oldu bu hikayeyi anlayana kadar. Şimdi hazır artık herkesin bunu bilmesine. Mor pelerinli krala aşık oldu bu yazar.
0 notes
kahvekokanadama · 2 years ago
Text
'o kadar sevdim ki resmini
İşte bugün konuştu benle
Yorulmuştum çalışmaktan
Karda uzun yürüdüm senle'
Bir şarkı olsaydı sana söylemek istediğim bu olurdu herhalde.
Romantik şeyler yazmam gerek belki kalbimi dolduran cümleleri anlatmak için ama kalbimi dolduran hisleri kelimelere sığdırmak kalbimdekilere ancak ihanet gibi geldi nedense.
Önceleri sadece bir hayalet vardı. Hayran olduğum ama hissetmediğim. Sonra mor pelerinli bir kral oldu damarlarımda hissettiğim.
"Denizci, senin kalbinde sonsuz su kütlesinden başka sevdalara yer yok mu?" diye haykırmak istedim sadece. Söyle denizci sevdan sadece geçip giden dalgalara mı?
Zamanın bir yerinde sessizce sıkışmış o devasa kalbin sadece denizde mi huzur buldu?
Bir kadın gelmiş vaktinde. Turuncuya sevdalıyken siyahla karışmış. Biraz ordan biraz burdan derken kahveye bağlanmış. Avucundaki kahve kokusunu ciğerlerine çeken her kadın gibi tutulmuş kahve kokan adama. Sonra mı? Sonrası onlar arasında. Bana sorarlarsa mor pelerinli kralın pelerinini yelken yapmış küçük takasına ve düşmüşler ada yoluna. Şimdi ise kralın ne pelerini var ne kokusu ortada. Kral unutmuş, nerde bıraktı yarısını acaba?
Ben mi? Anlatıcıya zeval olmaz derler ya, bu anlatıcı olmuş biraz rezil rüsva. Bir kısmını dinlemiş çıplak kraldan kalanı da biraz uydurma. Çok ama çok da uzak değil ama.
Neden diye soran olursa anlatıcı her bir kan hücresini doldurmuş kahve kokusuyla. O söylemeden de hissetmiş acıları, mutlulukları ve daha nicelerini aslında.
Ben, yani anlatıcı aşık oldum krala onun haberi olmasa da.
Nasıl olur bu dediğinizi duyar gibiyim, ben de öyle dedim aslında. İnsan ciğerine kadar çekemediği bir kokuyu kilometrelerce öteden duyumsar mı? Sanki her gece bu anı yaşıyormuşçasına rüyasında kendiyle anlaşma yapar mı?
-5 dakika daha. Avuçları hala sıcak, uyanmadı henüz o da.
Mor pelerinli kral herkesin aklında kaldı kahve kokusuyla, oysa o sadece oydu, kahve yokken de varken de hep kraldı. Elleri kahve koktu mu bilmiyorum ama gözleri parlardı. Şimdikinin aksine gülümsemesi sahici ve ruhu özgürdü o zamanlarda.
Kral pelerinini yelken yaptı ve kayboldu uzaklarda. Geri döndüğünde ise artık kraldan eser kalmamıştı, bir parca hayalet dışında.
1 note · View note