#Kürşat Coşgun
Explore tagged Tumblr posts
Text
Tüyap’ın bu yıl ki kitap fuarında, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın onur ozanı seçilmesi, çok yerinde bir değerlendirme. Sergievinin yüz kişiyi zor alan, küçük salonunda, omuz omuza belki iki yüz kişi sıkışmış. Geç kalmamız yüzünden, kızım Emine ile içeriye güçlükle girebildiğimizde, Dağlarca özlediğim o tok sesiyle, Alpay Kabacalı’nın sorularını yanıtlıyordu. Kırk yıllık dostum Dağlarca’nın söyledikleri, elbet benim için yeni olamazdı. Ama salonu dolduran gençler bakımından hem yeniydi, hem de yarım yüzyılı aşan bir şiir deneyimini yaşayan bir ozanın sözleri olarak çok önemliydi. Dağlarca, olgun bir bilge söylemiyle, şiirin büyük bir çile işi olduğunu belirtiyor, şiiri darıltmamak için, düzyazı yazmaya bile yanaşmadığını anlatıyordu. Bir dizesinde eksikliğini duyduğu bir sözcüğü bulması, eğer Bolu dağına gitmesini gerektiriyorsa, hiç yüksünmeden, yürüyerek gidebilirdi. Bunu göze alamayacakların, şiire hiç başlamamaları daha yerinde olurdu. Alpay Kabacalı ve meraklı dinleyicilerin soruları sona erince, daha doğrusu izlencenin saati dolunca, birlikte sergievinin konuk salonuna geçtik. Biz kahvelerimizi söylerken, Tüyap’ın davetlisi, Dağıstanlı Sovyet ozanı Resul Hamzatov ile Vera Feonova da geldiler. Babacan görünümlü ve iri cüsseli Hamzatov’un Dağlarca’ya ilk sözü: “Dağıstanlı ben olduğuma göre, Dağlarca adı, sizden çok bana yaraşırdı. Ama siz benden önce davranmışınız,” biçiminde oldu. Kahveler içilirken, yarım saate yakın süren özel söyleşinin konusu şiir çevirisiydi. Şiir çevirisinin ve şiir çevirisinde yeterli olacak ölçüde yabancı dil öğreniminin güçlüğü üstünde duruldu. Dağlarca’ya göre, insanın yetmişinde bile ana dilini öğrenme süreci son bulmadığı göz önüne alınırsa, bir yabancı dili yeterince kavrayabilmek kolay olmamalıydı. Hele birkaç yabancı dili bildikleri savında olanlar herhâlde ciddiye alınamazlardı. Fazıl Hüsnü Dağlarca, Türkiye Yazarlar Sendikası’nın imza köşesinde beklenildiğinden, kahve söyleşisini uzatmadık. Sergilenen kitapların arasından geçerken, Feyzi Halıcı ile İmren Aykut’a rastladık. Dağlarca, imzalayacağı kitaplarına yazacağı sunu dörtlüğünü, lastik mühür olarak hazırlatmış. Kendisine yardım eden görevli genç kız, getirilen kitapları mühürleyip usta ozanın önüne koyuyor, o da: “Yaşarım Bir daha Okusa beni Biri daha.” Dizelerinin altına, imza isteyenin adını yazarak, imzasını atıyordu. Dağlarca’nın onur ozanlığı dolayısıyla, Alpay Kabacalı’nın hazırladığı Türkçenin Ses Bayrağı Fazıl Hüsnü Dağlarca adını taşıyan, güzel baskılı kitap, seçme şiirleriyle, hakkında yazılanlarla, kendisiyle yapılan konuşma ve çeşitli konular üzerine görüşleri, açıklamalarıyla, doyurucu bir yapıt. Gerçi Tüyap’ın bin tane bastırıp ilgililere dağıttığı, satış dışı bu kitabın sunuş yazısında: “Elinizdeki bu küçük saygı kitabı, Fazıl Hüsnü Dağlarca yüceliğindeki bir ozanın yarım yüzyılı aşkın şiir geçmişi karşısında yapılması gerekenlerin en basitidir,” denilmekteyse de, hiç çekinmeden söylemek gerekir ki, Türkçenin Ses Bayrağı Fazıl Hüsnü Dağlarca adına uygun düşen, yararlı bir çalışma olmuş. (Bebek, 6 Kasım 1987) - Naim Tirali, Türkçenin Ses Bayrağı (Geçmiş Zaman Külleri / Edebiyatımızdan Portreler, Tartışmalar ve Fısıltılar) - Görsel: Kürşat Coşgun (Fazıl Hüsnü Dağlarca)
#Naim Tirali#Türkçenin Ses Bayrağı#Fazıl Hüsnü Dağlarca#Türkçe#Şair#Şiir#Edebiyat#Anı#Tüyap#Kitap#Kürşat Coşgun#Yürekbalı
22 notes
·
View notes
Text
Atatürkçü Düşünce Derneği Kültür ve Sanat Kurulu Kürşat Coşgun Belgesel Karikatür Sergisi Açılışını Gerçekleştirdi
Atatürkçü Düşünce Derneği Kültür ve Sanat Kurulu Kürşat Coşgun Belgesel Karikatür Sergisi Açılışını Gerçekleştirdi
Atatürkçü Düşünce Derneği Kültür ve Sanat Kurulu, kurul üyelerimizden karikatür sanatçısı ve Cumhuriyet gazetesi karikatüristlerinden Kürşat Coşgun’un hazırladığı belgesel karikatür sergisinin açılışını Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras ile birlikte gerçekleştirdi. Bodrum’da yaşayan fotoğraf ve heykel sanatçıları ile Bodrum şubemizin yönetici ve üyelerinin de yoğun katılım gösterdiği sergi,…
View On WordPress
0 notes
Photo
Altı Yedi Dergisi-Sayı:4 Zonguldak'tan çıkan bir dergiye Samsun'dan selam olsun. Tanıtım bültenlerinden; Ön Kapak tasarımını yine Mine Yörük’e, arka kapaktaki “karga kafası” ise Kemal Gökhan’a ait dergide “leke oyunları” ile Cemil Cahit Yavuz, Behzat Taş, Mete Arif Tokmak, Kürşat Coşgun yine çizerler arasında.
0 notes