Tumgik
#In Verram
Text
Tumblr media
Omnium est communis inimicus qui fuit hostis suorum. Nemo umquam sapiens proditori credendum putavit.
He is the common enemy of all humankind who has once betrayed his own people. No wise man ever thought that a traitor was to be trusted.
—Marcus Tullius Cicero, In Verram, lib i, cap xv, sec xxxviii (70 BCE)
(Robert Scott Horton)
6 notes · View notes
fictionadventurer · 2 years
Note
For the ask game:
Title: As Falls the Midnight Moon
Genre: fantasy (any sub-genre)
Tumblr media
As Falls the Midnight Moon by Jodie Akres
In the secret-filled city of Verram, knowledge is power. Restia, the unassuming caretaker of the city's archives, knows this better than anyone, so when a thief gets away with a secret that could bring down an empire, Restia takes to the dark and winding city streets to track him down. Her journey entangles her with ruffians, gamblers, smugglers, and some of the most powerful men in the city, but she will do whatever it takes to track down the document before the moon sets.
16 notes · View notes
juan-potgieter · 3 years
Text
Foto kuns
Dit was die eeste,
Dit was die laaste, wat ek jou gesien het.
Jou beeldskoonheid skrikwekkend,
Ek kon myself nie help om na jou te kyk.
Ek het n foto van jou geneem,
Deur die lense van my oë,
Omdat dit teveel was vir my hart.
Jy het om gedraai, my stom geslaan
Ons oë gesluit, vas gevang in tyd.
Nes kuns.
Jy het weg gestap.
Ons aleen gelos, besig om te gesels in my kop.
Kom vat my hart,
Kom wees tuis by my.
Sê vir my jy is lief vir my,
Ek sal seker maak die lens bly skoon,
Die beligting van ons harte altyd helder,
En die kuns werk altyd kleurvol.
Vang my vas in jou foto, sodat ek altyd daar sal bly.
Sit my langs jou bed, verram ons liefde.
Fotografie is n kuns.
Jy is my foto kuns.
-J
0 notes
etaali · 7 years
Photo
Tumblr media
Medine Hurmalığında Hazin Bir Münacat Urve bin Zübeyir, uzun bir rivayette Ebu Derda'dan şöyle nakleder: ... Bir gece Medine yakınlarındaki Benî Neccar hurmalığına gittim. Orada dostlarından ayrılmış, hurma ağaçlarının arkasına saklanmış, ibadetle meşgul olan birini gördüm. Hüzün ve dert dolu, yanıklı bir sesle şöyle diyordu: “Allah'ım! Nice helak edici günahlar gördün; ama nimetinle sabrettin, cezalandırmak için acele etmedin. Nice kötülüklere şahit oldun; ama kereminle onları açıp rezil etmedin. Allah'ım! Eğer ömrüm sana karşı günah işlemekle geçtiyse ve amel defterim günahlarla dolduysa senin affından başka ümidim kalmamış, senin rızandan başka da bir arzum yok.” Sesin geldiği yere doğru gittim, İmam Ali (a.s) olduğunu anladım. Ağacın arkasına saklandım. Bir süre sonra namaza kalktığını gördüm. Hz. Ali birçok rekât namaz kıldı, namazı bitince ağlayarak şöyle dua ediyordu: “Allah'ım! Affını ve rahmetini düşününce günahlar bana kolay geliyor. Ardından korkunç azabını hatırlıyorum, günahlarım bana ağır geliyor. Benim unuttuğum, ama senin kaydettiğin günahları amel defterimde okuyunca ne yapacağım? Emrin üzere melekler yakalar, esir alırlar. Öyle bir esir ki aşireti onu kurtaramaz, kabilesi feryadına yetişemez, bütün mahşer ehli ona acır. Ah ciğerleri-yürekleri pişiren ateşten! Ah, beynin derisini yüzen ateşten! Ah, insanı adeta yutan alevlerden!..” Uzun süre ağladı ve ondan sonra artık bir ses duymadım. Uyuduğunu zannettim. Namaza kaldırmak istedim; ne kadar çağırdıysam da uyanmadı. Bedeni kuru bir ağaç gibi hareketsizdi. Öldüğünü zannedip, “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun” dedim. Sonra evine doğru koşup gördüklerimi eşi Fatıma'ya (s.a) anlattım. Bana şöyle dedi: “Ey Ebu Derda! O, genelde Allah korkusundan böyle baygınlık geçirir.” (Biharu’l-Envar, c.41, s.11; Macmuatu Verram, c.2, s.156-157) İşte İmam Ali'yi İmam Ali yapan, onun Allah'a ibadeti ve teslimiyetiydi...
0 notes