#Hellmut Ritter
Explore tagged Tumblr posts
eyeoftheheart · 23 days ago
Text
Tumblr media
The Ocean Of The Soul: Men, The World And God In The Stories Of Farīd Al Dīn ˁ Aṭṭār by Hellmut Ritter
The Ocean of the Soul is one of the great works of the German Orientalist Hellmut Ritter (1892-1971). It is a groundbreaking exploration of the Persian mystic and poet Farīd al-Dīn ‘Aṭṭār, who is thought to have died in April 1221 during the Mongol invasion of Nīshāpūr. Originally published in 1955, this masterful work remains an unparalleled study of ‘Aṭṭār’s philosophical and mystical vision, as well as an essential guide to pre-modern Islamic literature. Based on decades of rigorous research, Ritter delves into the rich spiritual and intellectual traditions of Islamic mysticism, drawing extensively from ‘Aṭṭār’s writings and other key sources. Through vivid analysis and direct quotations, he illuminates the religious and ascetic ideals of the time, offering deep insights into the mystical thought and practices that shaped the Islamic world.
0 notes
aliiylmazbirhayaldee · 6 years ago
Text
Dünya'nın önde gelen bilim tarihçilerinden Prof. Dr. Fuat Sezgin, 24 Ocak 1924'te Bitlis'te doğdu. 
Sezgin Hoca, bilimler tarihçisi olmasında en büyük rolü, Alman Hocası Hellmut Ritter’in (1892-1971) oynadığını söyler. Hocam Ritter, bilimlerin temelinin ‘İslam Bilimleri’ne dayandığını söylerdi. Yabancı bir hocanın bu tespiti beni bu ilim dalına yöneltti. 
İlmi çalışmama yön veren Ritter, bir gün bana sordu; “Kaç saat çalışıyorsun?”
Ben de; "Günde 13-14 saat çalışıyorum" dedim. 
“Neee! Herr Sezgin bu tempoyla bilim adamı olamazsın. Eğer bilim adamı olmak istiyorsan bunu çok daha artırmalısın” dedi. 
Kendisi 24 saat çalışırdı. Eğer günler uzun olsaydı, daha çok çalışacaktı. Ben ondan sonra çalışmamı, 17 saate çıkardım. Bu durum 70 yaşıma girinceye kadar devam etti. Yetmiş yaşımdan sonra, çalışmamı, bir iki saat azalttım. Şimdi gene, 13-14 saat çalışmaya gayret ediyorum.
-Kendi adıma utandım..
23 notes · View notes
rest-in-being · 6 years ago
Text
❝While walking, 'Alī (the son in law of the Prophet) inadvertently injures an ant. He's extremely upset because of this, weeps and attempts to set things right again. At night in a dream he hears reproaches from the Prophet: he should be careful when he walks, for two days now the whole of heaven has been in sorrow over the ant. Ants are continually engaged in giving praise to God. A trembling comes over 'Alī, but finally the Prophet is able to console him by informing him that the ant itself has interceded on his behalf.❞
—— Paraphrase of story from Farid al-Din Attar, in Hellmut Ritter, "The Ocean of the Soul: Men, the World and God in the Stories of Farid Al-Din 'Attar", pp. 337-338. Image, from Surat al-Naml ("The chapter of the ant", Quran). Courtesy of Arslan Akhtar.
0 notes
korrektheiten · 8 years ago
Text
Blog von Gudrun Eussner Genug der Belehrungen durch Navid Kermani!
PI: Ich will von solchen Schwätzern im Dienste des Islam nichts mehr hören und lesen. FAZ-Redaktion, scheren Sie sich zum Teufel mit diesem Verächter der Deutschen und der Kultur der westlichen Welt, mit dem Plagiator des Hellmut Ritter, dem angeblichen Oppositionellen des iranischen Regimes. Hier ist Navid Kermani [Foto] auf meinem Blog, ab 2011. Leider sind […] http://dlvr.it/PSxcb5
1 note · View note
msxlabs-forum · 6 years ago
Text
Hellmut Ritter
Ritter Hellmut Attachment 68350 (https://www.msxlabs.org/forum/attachments/68350-hellmut-ritter-hellmut-ritter2.jpg) (d. 27 Şubat 1892, Hessisch Lichtenau - ö. 19 Mayıs 1971, Oberursel, Taunus), *İslam araştırmalarıyla tanınan Alman Doğubilimci.* Halle-Wittenberg Martin Luther Üniversitesi’nde öğrenim gördü.... https://www.msxlabs.org/forum/bilim-ww/510120-hellmut-ritter-yeni-mesaj.html
0 notes
foroelgrancapitan · 7 years ago
Photo
Tumblr media
FULL STORY=> http://ift.tt/2yNlIyf El cerco de Minsk - Julio 1941 (I) El cerco de Minsk - Julio 1941 (I) Con el LVII AK (Mot) de la frontera a Minsk. Organización. La 12. Pz fue organizada el 05 de octubre de 1940 a partir de la 2. ID (Mot) compuesto por el Panzer Regiment 29 y la 12. Schützen-Brigade (SR 5 y SR 25). Su primer comandante fue el Generalmajor Josef Harpe. En cambio la 19. Pz fue organizada el 01 de Noviembre de 1940 en el Wehrkreis XI, a partir de la 19 ID con el Panzer Regiment 27 y la 19. Schützen-Brigade (SR 73 y SR 74). Su primer comandante fue el Generalmajor Otto von Knobelsdorff y el primer Oficial de Operaciones el Oberstleutnant i.G. Sigismund-Hellmut Ritter und Edler von Dawans. El Ayudante ó IIa era el Hptm Franz v. Mentz. Mientras que la 18. ID regresó a su guarnición de orígen en septiembre de 1940 y fue reorganizda como división motorizada a partir del 01 de noviembre de 1940. Su fuerza de maniobra lo constituían el IR (Mot) 30 y el IR (Mot) 51. El primer comnadante fue el Generalleutnant Friedrich-Carl, Cranz. Al comienzo de la campaña el PR 29 contaba con 40 Pz Kw I, 33 Pz Kw II, 109 Pz Kw 38(t), 30 Pz Kw IV y 8 Befehlspanzern 38(t). El Panzer Regiment 27 (Pz Ers. Abt 11, 25 y 10); al comenzar la Campaña contra la Unión Soviética tenía 42 Pz Kw I, 35 Pz Kw II, 110 Pz Kw 38 (t), 30 Pz Kw IV y 11 Befehlspanzern 38 (t). Las mencionadas divisiones formaban parte del LVII AK (Mot) al mando del General der Panzertruppen Kuntzen y estaba encuadrado dentro de la 3 Agrupación Panzer del Generaloberst Hoth.
0 notes
keremulusoy · 7 years ago
Text
Bilim Tarihçisi Prof. Dr. Fuat Sezgin’i 1960 cuntacıları fişledi “Zararlı Profesör” ilan etti, o çok sevdiği ülkesini terk etek zorunda kaldı. Yabancı kimse maktup yazdıysa herkes kucak açtı. O Almanya’yı tercih etti. Bilim Tarihi konusunda onu dünya tanıdı.
Öyle bir tarihe sahibiz ki, yüzyılları yıllara ve sayfalara sığdırmamız mümkün değil. Koca bir imparatorluğun devamı olarak ne kadar övünsek azdır. Ancak şu gerçeği de kabul etmemiz gerek ki yakın tarihimizde dövünebileceğimiz olaylarımız da vardır. Mesela yaşı 20’lerde hatta 30’larda olan sokakta gördüğümüz vatandaşlara veya bu yazıyı okuduktan sonra yakın arkadaşlarınıza “Fuat Sezgin kimdir, tanıyor musun?” diye sormanızı öneriyoruz. Eğer akademisyen değillerse ve tanıyorlarsa hüzünlü hikayemizde sevinç duymalıyız o kadar da enseyi karartmamalıyız demektir. İnsan hayatının belli dönüm noktaları vardır. Bu Fuat Sezgin’in dönüm noktası da sanırız 1960’a dayanıyor. Önce kısa bir tanıtım yapalım. 1924’te Bitlis’te doğan Sezgin, 1943-51 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Şarkiyat Enstitüsü’nde İslami Bilimler ve Oryantalizm alanında öncü olan Alman oryantalist Hellmut Ritter’in yanında öğrenim görür.
1951’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirdikten sonra Arap Dili ve Edebiyatı üzerine doktora yapar. 1954’te “Buhari’nin Kaynakları” adlı doktora tezini tamamlayarak doçent olur. Ve tezinde Buhari’nin bilinenin aksine sözlü kaynaklara değil yazılı kaynaklara dayandığını ortaya atar. Bu tez çok ses getirir ve Avrupa merkezli oryantalist çevrelerde tartışılır.
‘TEKLİFİ GÜLEREK REDDEDER’ Ve gelelim hayatında ülke değişikliğine kadar neden olan olaya. Fuat Sezgin, 1960 cuntacılarınca “Zararlı Profesör” diye üniversiteden atılır. Yıl 1961’dir ve Sezgin 36 yaşında çok sevdiği ülkesinden ayrılmak zorunda bırakılır. O dönemi kendini şöyle anlatır: “Hükümet darbesi oldu. Askerler devletin idaresini ele geçirdiler. Milli Eğitim Komitesi diye bir komite kurdular. Bunlar, ‘hangi profesörler zararlıdır?’ diye 147 kişilik liste çıkarmışlar. Ben de varım. Bir gün üniversiteden atılacağımı beklemiyordum. Hatta Türkiye’yi kendiliğimden terk etmeyi de düşünmüyordum. Bu hadiseden bir yıl evvel, Almanya’da misafir doçent olarak bulunuyordum. Bana orada, doçentlik yapmamı teklif ettiler. Bu teklifi gülerek reddettim. ‘Ben İstanbul’u, Türkiye’yi nasıl terk ederim?’ dedim. Gazetedeki ‘zararlı profesörler’ listesini ve ismimin bu listede olduğunu görünce, ülkeden gitmemin, artık benim iradem dışında olduğunu anladım.
Gazeteyi çantama koydum, üç tanıdığım dostuma mektup yazdım. İki Amerikalı, bir de Frankfurt Üniversitesi’nin eski rektörü olan dostlarıma; ‘Bana bir yer bulun, geleceğim’ diye yazdım. Üçü de beni, memnuniyetle kabul ediyorlardı.Ancak ben Frankfurt’u tercih ettim.”
İşte bizim dışladığımız Almanya’nın ise kapılarını sonuna kadar açtığı Fuat Sezgin, iki bavul dolusu fiş ve belge ile gider. Frankfurt Üniversitesi’nde ilkin “misafir doçent” olarak dersler verir. 1966’da profesör olur. 1961’de fişlerle başladığı çalışmaları, sesini duyurur ve 1978 yılında, Kral Faysal mükafatını kazanır. Bu vesileyle Arap dünyasının devlet adamlarıyla tanışır ve büyük projesini onlara aktarır. Destek görür. 1982’de J.W.Goethe Üniversitesi’ne bağlı Arap-İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsü’nü ve 1983’de de buranın müzesini kurar. Enstitü’ye bağlı olarak kurduğu müzede, Müslüman bilginler tarafından yapılmış aletlerin ve bilimsel araç ve gereçlerin, yazılı kaynaklara dayanarak yaptırdığı numunelerini sergiler.
O, dünyanın neresinde olursa olsun, “İslam Bilim Tarihi” adına; fizik, kimya, biyoloji, hayvancılık, veterinerlik, ziraat, tıp, astronomi, coğrafya gibi bütün bilim dallarına ait bir eser veya orijinal bir aletin varlığını duyunca; bir dedektif gibi, o eserin peşine düşer. Gerekirse özel uçakla oraya gider. O kitabın değeri ne olursa olsun alır ve bulduğu eseri hemen incelemeye başlar.
İslam Bilim Ve Teknoloji Tarihi Müzesi
İslam Bilim Ve Teknoloji Tarihi Müzesi
Prof. Dr. Fuat Sezgin
Prof. Dr. Fuat Sezgin
Prof. Dr. Fuat Sezgin
EN ÖNEMLİ BULUŞ Enstitü’de yapılan çalışmaları; Geschichte des Arabischen Schrifttums (Arap-İslam İlimleri Mecmuası’nda) yayınlanır. Böylece bu dergi-ansiklopedi, kısa sürede, dünya çapında bir kaynak haline gelir. Bilim tarihçilerinin temel müracaat kaynağı olur ve en son 15. cildi çıkar. Bir bibliyografya olarak da görülen bu eser; mevcut en sahih kaynaklarla yazılmış bir “İslam Bilim Tarihi”dir. Ne acı ve aynı zamanda vefa örneğidir ki İstanbul Gülhane Parkı içindeki Has Ahırlar Binası’nda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açılan “İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi”yle, Türk insanı onu yeniden kucaklama fırsatı bulur. Ve Müslüman bilim adamlarının buluşları burada sergilenir. Müzede astronomi, coğrafya, deniz bilimleri, saat  teknolojisi, geometri, optik, tıp, kimya, maden, fizik ve mekanik, savaş teknolojisi ve mimarlık dallarında eserler ve aletler vardır. Fuat Sezgin Hoca, Memun’un haritasını en önemli buluş olarak görür ve “Bundan 23-24 sene evveldi. 9.yüzyılın başında, Halife Me’mun’un yaptırdığı bir harita vardı. Onu,Topkapı Sarayı’nda bulunan bir ansiklopedide keşfettim. Bu haritaya dayanarak, kitabımın coğrafya cildini yazmaya başladım. Coğrafya cildini yazarken, elimizdeki bütün haritaların, Avrupalılar’ın yaptığını zannediyordum. Tamamıyle bir karanlık içerisindeydim. Fakat İslam coğrafya tarihi üzerinde çalışmam, 10. yüzyıla uzanınca, benim dünyam değişmeye başladı. Yavaş, yavaş baktım ki, Müslümanlar, ‘matematik coğrafya’yı kurmuşlar. “Matematik coğrafya” nedir? Dünya haritasının, matematik esaslara; enlem ve boylam derecelerine dayanarak haritalandırılmasıdır” der. Fuat Sezgin şu anda Dünya’nın önde gelen bilim tarihçilerinden. Gururumuz, onurumuz.
NOTLAR
‘GÜNDE KAÇ SAAT ÇALIŞIYORSUN?’ Bu belkide öğrencilerin belki de en çok karşılaştıkları soru. Fuat Sezgin de öğrenciliği döneminde hayatında önemli bir yeri olan hocası Alman oryantalist Hellmut Ritter ile nasıl bir anısı olmuş. Hocası bir gün Fuat Sezgin’e “Günde kaç saat çalışıyorsun?” diye sorar. Sezgin “Günde 13-14 saat çalışıyorum” der. Hocası “Ne! Bu tempoyla bir bilim adamı olamazsınız. Eğer bilim adamı olmak istiyorsanız bunu çok daha artırmalısınız” dedi. Çünkü o 24 saat çalışırmış. Ve bu konuşma sonrası Sezgin günlük çalışma saatini 17 saate çıkarır. Bu 70 yaşına kadar da devam eder. Sonrasında ise tekrar 13-14 saate düşürür.
VEDA VE GÖZYAŞI “Türkiye’yi, İstanbul’u terkedeceğim akşam, Galata Köprüsü’nün Karaköy tarafına gittim. Oradan 15-20 dakika kadar Üsküdar’a baktım. Güzel bir geceydi, artık vakit de gecikiyordu. Döndüğümde, gözlerimin yaşını silmek zorunda kaldım. İşte son hislerim buydu. Kızmadım da, o zaman tabi üzülmüştüm. Bugün bir kızgınlık duymuyorum. Memleketime, yine ne vermek mümkünse onu vermeye çalışıyorum.”
ÖDÜLLERİ » Kral Faysal Ödülü (1978) » Frankfurt am Main Goethe Plaketi (1980) » Almanya 1. Derece Federal Hizmet Madalyası (1982) » Almanya Üstün Hizmet Madalyası (2001) » İran İslami Bilimler Kitap Ödülü (2004) » Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü (2013)
5 CİLTLİK MÜTHİŞ ÖZET Enstitü’de bulunan bütün eserleri, kataloglar halinde yayımlar. “Wissenchaft und Technik im Islam” (İslam’da Bilim ve Teknoloji) isimli 5 ciltlik eseri, mükemmel bir özettir. 2003’ te Almanca ve 2004’te de Fransızca neşredilen bu eserin; 1. cildinde, çok muhtevalı bir giriş ve genel bilim tarihi anlatıldıktan sonra; 2. ciltte astronomi, 3. ciltte coğrafya, denizcilik, saatler, optik ve geometri, 4. ciltte tıp, kimya ve mineraloji, 5. ciltte ise fizik, mekanik, mimari ve harp aletlerinden bahsedilmektedir. Almanca yazılan bu eser, Türkçe’ye de çevrilmiştir.
Yazı: İsmail Doğan
Bu yazı Marmara Life Sayı 87’de yayımlanmıştır.
DOĞUYU AYDINLATAN PROFESÖR Bilim Tarihçisi Prof. Dr. Fuat Sezgin'i 1960 cuntacıları fişledi "Zararlı Profesör" ilan etti, o çok sevdiği ülkesini terk etek zorunda kaldı.
0 notes
msxlabs-forum · 6 years ago
Text
Hellmut Ritter
RİTTER Hellmut*alman doğubilimci* (Hess lichtenau, 1892 - Frankfurt 1971). Öğrenimini Halle üniversitesi nde Cari Brockelmann, Strasbourg'ta Th. Nöldeke gibi ünlü alman doğubilimcilerinin yanında tamamladıktan sonra Hamburg Üniversitesi 'nde C. H. Becker’ın asistanı oldu (1914). Öğrenimi... https://www.msxlabs.org/forum/bilim-ww/510120-hellmut-ritter-yeni-mesaj.html
0 notes