Tumgik
#Hüsnü Mahalli
onderkaracay · 2 months
Text
Tumblr media
Astık duvarlara. Anlatabilirsek anlatacağız ..............lara
3 notes · View notes
musfika-hanim · 2 years
Text
hayatında insanlara zulmetmiş, kötülük yapmış, evlatlarının yuvası bozulsun diye çabalamış, insanlığa beş kuruş faydası olmamış, adı duyulunca insanın içini titreten birinin öldüğünü duymak o kişi için ne kadar acınası bir hismiş. çok feci bir his bu, düşünüyorum da insan yaşarken kendisi ve kişiliği ile ilgili olumlu yorumlar duyduğunda mutlu olur, hayatı güzelleşir, daha iyi bir insan olmak için gayreti artar ya. ya göçerken, göçerken arkasından söylenenler? evet az önce bir vefat haberi aldık, yukarıda saydığım hasletlere sahip biriydi. insanların dünyada yaptıkları ahiret sermayesi hep, yine de ölmüş denilince aklıma olumsuz düşünce getirmek istemedim. hesabını Allah'a verecek inşallah çok çetin olmaz diye dua ettim. yaşadığı süre içinde çocukları dahil olmak üzere çevresinde kötü intiba bırakan biri olmanın ceremesi ölünce çekiliyormuş. insan bunu biliyor ama birgün öleceğim ve hesaba çekileceğim düşüncesi ile hareket etmiyor. hiç tanımadığım birinin selasını duyunca her defasında gözlerim dolar, o kişiden çok arkasında gözü yaşlı bıraktığı yakınlarına, acılarına üzülürüm, kul hakkında da hüsnü zan yaparım. bu sefer gidene üzüldüm, Allah taksiratını affetsin, dünyada yaptığı küçük bir iyilik ahirette kurtarıcısı olsun, hesabı kolay olsun. kötü insan olmak için harcanılan eforu iyi ve faydalı insan olmak için harcamazsak birgün bu dünyaya elveda dediğimizde insanların zihninde böyle yer ederiz. Allah'ım sana sığınırım, azabından korkarım, sadece bu korkumdan değil iyi insan olmak için sarfettiğim gayretim hayırla tamamlansın dünyada isterim, arkamdan tek bir suizana mahal vermeyeyim, kul olarak Sen'in hüsnü zannına ereyim isterim. elimle kimseye kötülük yapmam, meyletmem, kaçarım. dilimle yapmaktan da kaçmak isterim, nefsime uyarak farkında ya da farkında olmadan yaptıklarım için de affını talep ederim. dünya kolay, dünyada yaşamak çok kolay, bunu şimdi daha çok farkettim. asıl zorluk göçerken insanlarda bıraktığın his ve buradan ne götürdüğün. kul olarak elinde, heybende ne var. iyilik terazin ne kadar dolu? etrafında "öldü" denilince insanların aklına ilk olarak hangi davranışın, hangi iyiliğin, hayrın geliyor? ya da yaptığın hangi zulüm ile hatırlanıyorsun? ibretlik.. Allah hepimize hayırlı yaşam, hayırlı iş güç, iyilikle dolu bir hayat, insanların hayatını kolaylaştıran, mutlu eden, özü sözü bir, ismi duyulunca mutlu olunan, bir yere girince o yeri hayırla güzelleştiren, zerre kötülük yapmaktan ödü patlayan, ailesine, yakınlarına, arkadaşlarına sadık, tüm güzel hasletleri üzerinden taşıyan ve temiz bir kul olma yolunda telaşları olan iyi insanlar zümresine dahil olacak kullarından olmayı nasip etsin. tam tersi bir yaşam tarzıyla yaşadığını ve bu dünyadan gittiğine şahit olduğumuz kullarından merhametini esirgemesin, hesap çetin ve zor ve bir müslüman olarak tanıdığım hiçbir kimseye içimde olumsuz bir düşünceye ve bedduaya yer vermem. Allah'ın kuluna da yakışmaz zaten. rabbim affetsin, kul bilmez hiç bilmez yaradan bilir. tövbesini, pişmanlığını, duasını Mevlâ bilir. burada anlatmak istediğim şey dünyayı terk-i diyar ederken insanlar üzerinde bıraktığımız olumlu ya da olumsuz yansımanın tesiri, giden kişiye ve çevresine nasıl yansıyışı. Allah yardım etsin hepimize. amin
17 notes · View notes
Photo
Tumblr media
ABDÜLBAKİ EFENDİ Mevlevi
Onsekizinci yüzyılın sonlarında yaşamış ve Velîkapı Mevlevihanesi’nin ünlü Şeyhlerinden biridir. 1776 yılında, kardeşi Ali Efendi’nin yerine postnişin olmuştur. Dergahtaki etkisiyle bilinen Abdulbakî Efendi, Aşçıbaşı Mehmed Dede’yi kovmasıyla İstanbul’un konuşulan olaylarından birine neden olmuştur. Mevlevihane, bu Şeyhin yönetimi altında hemen yeniden inşa edilmiş, 1816 (1232 H.) yılında parlak bir Mevlidi Şerif cemiyeti ile açılış törenine ev sahipliği yapmıştır. Bu törene II. Mahmud, değişik kıyafetle katılmış ve Şeyhin özel bir dostu olarak iştirak etmiştir. Abdulbakî Efendi, 1820 (1236 H.) yılında oldukça yaşlı bir halde vefat etmiş, yerine oğlu Hüsnü Dede Şeyh olarak atanmıştır.
ABDÜLBAKİ EFENDİ (Sirkeci tamlam)
Onyedinci yüzyıl ulemalarından ve dönemin ünlü çiçekçilerinden biridir. Özellikle Rumi lalede birçok tohum elde etmesiyle tanınmış, nadide bir kırmızı lale olan “Sirkeciah” adlı çiçeği tescillenmiştir. 1663 (1074 H.) yılında vefat etmiştir Bulgaria Tours.
ABDÜLBAKİ EFENDİ CAMİİ (kil tamlam)
Onyedinci yüzyıl ulemalarından biri olan Abdulbakî Efendi’nin adını taşıyan camii, Sirkeci’de Sultanahmet’in yakınında, Servilik Caddesi üzerindedir. Aslında onyedinci yüzyıla ait bir yapıdır ve yanında eski bir mahalle mektebi bulunmaktadır. Avluya, beş altı basamaklı taş merdivenle inilmektedir ve önünde bir kuyusu bulunmaktadır. Kagir yapı, dört duvar üzerine kiremit örtülü bir çatıdan ibarettir. İçerisi, oymalı ahşap minberi ve diğer tezyinatından dolayı küçük bir kiliseye benzer bir ağırlığa sahiptir. Asılı levhalarda yüksek sanat kıymeti taşıyan eserler bulunmamakta, sadece bir top kandil ve bir kandilli avize yer almaktadır. Zemin, yıpranmış bir halı ve bu halıdan kesilmiş parçalarla döşenmiştir. Taş minarenin boğumlu külahı da estetik açıdan çekici değildir. Cephesine, camekânlı ve lizoz kiremit örtülü ahşap bir bölme eklenmiştir. Caminin kendi kapısının üzerinde, biri ilk yapımına, diğeri tamirine ait iki manzum hitabe bulunmaktadır. Ancak Abdulbakî Efendi’nin kim olduğu ve kabrinin nerede olduğu hala bilinmemektedir.
0 notes
korkutkalkan · 1 year
Link
Ortadoğu uzmanı Hüsnü Mahalli "Filistinliler toprağını sattığı için yaşadıklarını hak etti" yorumlarına sitem etti.Sosyal medya fenomeni Oğuzhan Uğur Hamas’ın gerçekleştirdiği “Aksa Fırtınası Operasyonu” hakkında bir paylaşımda bulunmuştu. Uğur’un “Filistinliler, açgözlü dedelerinin sattıkları topraklar üzerine kurulmuş İsrail’e intihar saldırısı yaptı.” İfadelerinin yer aldığı paylaşımında Suriyeli Türkmen Orta Doğu ve siyaset uzmanı, akademisyen, gazeteci ve yazar Hüsnü Mahalli sert ifadelerle karşılık verdi.“RUH HASTASI”Hüsnü Mahalli isim vermeden yaptığı açıklamasında “Ulan ruh hastası ben bununla alakalı 550 sayfalık kitap yazdım. Bana birisi gelsin desin ‘Filistinliler toprak sattı’ desin. Ben bu mesleği bırakıyorum. İsrail Devleri 1948’de kuruldu. Bu tarihte kurulduğunda İsrail, Yahudilerin Filistin’deki tapulu malı yüzde Filistin’in yüz ölçümünün yüzde 5.7’si kadar” ifadelerini kullandı.
0 notes
bantuhd · 1 year
Text
Hüsnü Mahalli, Akşener'i yerden yere vurdu: Son seçimde yediğimiz kazıkt...
youtube
0 notes
ramazanserdar · 1 year
Text
EN ESKİ SUSURLUK KİTABI…
Susurluk hakkında bildiğim en eski kitap 1963 basımlıydı.
Kitabın ismi “Balıkesir Susurluk İlçesi”, yazarı Kemal Özer’di.
İçinde o yıllara ait sosyal, kültürel, ekonomik, demografik tüm bilgilerimiz mevcuttu.
Susurluk ve köylerimizde söylenen manilerden ninnilere, türkülerden bilmecelere, atasözlerinden hayır dualara, değişik adet ve inanmalardan oyun ve eğlencelere kadar ne varsa derlenmiş, toparlanmış, istatistiki bilgilerle de zenginleştirilmişti.
Köşemde bu kitabı anlatmıştım.
Ben bu kitabı Susurluk ile ilgili en eski kitap olarak düşünüyordum.
Ta ki “Türkiye Kılavuzu” isimli kitabı görüp okuyana kadar…
O kitap 1946 yılında basılmıştı.
Yani Kemal Özer’in kitabından 17 yıl daha eskiydi…
Dönemim Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in özsözüyle başlayan kitabın 1. cildinde Susurluk’tan bahsedilmişti.
Susurluk’un 40’lı yılları anlatılıyordu.
Halkın genellikle ziraatla geçimini sağladığı, diğerlerinin arabacılık, marangozluk, demircilik, dokumacılık gibi küçük sanatlara yöneldiği,
Çaylak Suyu ile işleyen, 6 km mesafede Belediyeye ait bir elektrik fabrikasıyla iki un fabrikası olduğu,
Kepekler, Ömerköy Ilıcalarının çeşitli hastalıklara iyi geldiği,
Acı Su olarak nitelendirilen Dereköy İçmesi’nin,
Çataldağ’dan çıkan Ekşi Suyun özellikleri anlatılıyordu.
Kitabı benim için ilginç kılan yönlerinden biri de o yılların tüccar ve iş adamlarımıza yer vermesiydi…
Bayram Altunbaş’tan Celal Cem’e, Hüseyin Tunalı’dan Mehmet Kula’ya,
Nuri Akyol’dan Kasap Ziya’ya kadar birçok isim, çalışma alanlarıyla birlikte yazılmıştı.
Hüsnü Aykut’un işlettiği odun sobasıyla ısıtılan Bursa Otelinin temiz olduğu,
Ömer Konak Otelinin diğer otele göre daha küçük sayıldığı,
Ahmet ve Ömer Konak tarafından işletilen iki hamamın da elektrik tesisatları olduğundan bahsediliyordu.
Bu kitabı da yine köşemde yazmış, okuduğum “en eski kitap” olduğunu söylemiştim.
Ha bir de Amerikalı yazar Paul J. Magnarella’nın 60’lı yıllarda şehrimizde kalarak Susurluk hakkında İngilizce yazıp Amerika’da yayımladığı “Bir Türk Kasabasında ve Değişim” isimli kitap da bu kategoriye girebilir.
Ve şimdi değerli ağabeyim Nurettin Kuş’un paylaşımları sayesinde hepsinden daha eski bir “Susurluk kitabı” olduğunu öğrendim.
Balıkesir Vilayet Matbaasında basılan kitap “Susığırlık” adını taşıyor.
Aslında üçünün de “ana kaynağı” olan bu kitap, 1933 yılında Nuri Dündar tarafından yazılmış.
Çiftçiler Derneği tarafından hazırlatılan kitabın içeriğinde Susurluk’un coğrafi, iktisadi, zirai, sıhhi, mahalli ananelerini içeren çok faydalı bilgiler mevcut.
Nurettin Ağabey’e bu değerli kitabı bizlere sunduğu için teşekkür ediyorum…
(Kitabı “Susurluk Sevdalıları” sayfasında okuyabilirsiniz.)
Ramazan S.TOPRAKTEPE
0 notes
nekadarhaber · 1 year
Text
Hüsnü Mahalli: AKP dağıldı, parti marti kalmadı
Tumblr media Tumblr media
Hüsnü Mahalli: AKP dağıldı, parti marti kalmadı Hüsnü Mahalli: AKP dağıldı, parti marti kalmadı. Gazeteci Hüsnü Mahalli, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal'ın AKP'nin milletvekili aday listelerine dahil edilmesi hakkında yaptığı açıklamaların yanı sıra, AKP içinde yaşanan son gelişmeleri de değerlendirdi. Mahalli, özellikle AKP'nin önde gelen isimlerinin yeniden aday gösterilmediği bu seçimlerde, partinin örgütünün dağıldığı ve moralin sıfır olduğu yönünde bir izlenim edindiklerini belirtti. Ayrıca, Kemal Kılıçdaroğlu'nun DSP lideriyle görüşmesi ve ardından AKP'nin Kılıçdaroğlu'nu milletvekili yapmaya çalışması gibi olaylar hakkında da konuşan Mahalli, bu durumun DSP'nin kurucu lideri rahmetli Ecevit'in mezarında ters döneceği kadar utanç verici olduğunu söyledi. Özetle, AKP'nin aday listeleri ve parti içindeki son gelişmeler hakkında Hüsnü Mahalli'nin yorumları oldukça çarpıcı ve düşündürücüdür. Read the full article
0 notes
ozel-buro · 2 years
Text
SİYASİ DOSYA /// VİDEO : Soylu adresi değiştirdi, Hüsnü Mahalli yorumladı
SİYASİ DOSYA /// VİDEO : Soylu adresi değiştirdi, Hüsnü Mahalli yorumladı
VİDEO LİNK : https://www.youtube.com/watch?v=7NDVT6V1kGI
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
turkudostu61 · 2 years
Text
Ekonomik gerekçelerle küçülmeye giden, Sözcü ve Korkusuz gazeteleri Çiğdem Toker, Serpil Yılmaz, Sinan Meydan, Hüsnü Mahalli, Ahmet Takan ve Sezgin Özcan ile yollarını ayırdı. Ayrıca 40 kadar editör, sayfa sekreteri ve teknik elemanın işine son verdi. Çok üzüldüm.
0 notes
malumatfurusorg · 3 years
Text
"Bana Vicdansız Bir Medya Verin, Size Bilinçsiz Bir Halk Sunayım" Sözünün Joseph Goebbels'e Ait Olduğu İddiası
“Bana Vicdansız Bir Medya Verin, Size Bilinçsiz Bir Halk Sunayım” Sözünün Joseph Goebbels’e Ait Olduğu İddiası
“Bana Vicdansız Bir Medya Verin, Size Bilinçsiz Bir Halk Sunayım” Sözünün Joseph Goebbels’e Ait Olduğu İddiası Doğru Değil   Nazi Almanyasının 1930lu yıllarda uyguladığı taktiklerin 2000’li yıllarda ülkemizde vücut bulduğunu vurgulamak ve karşı mahalle basınına yüklenmek için her kesimden birçok ismin sıklıkla başvurduğu bir sözü konu edineceğiz. Nazi Almanyasının lideri Adolf Hitler’in yakın…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
zerrin-kamir · 5 years
Text
Tumblr media
Bugüne kadar Ortadoğu ve özellikle Suriye konusunda söylediklerinin tek tek çıkması konusunda tanınan YURT Gazetesi yazar Hüsnü Mahalli Türkiye'yi Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) konusunda uyardı. 
Hüsnü Mahalli, "Afrin operasyonu, ÖSO, Cerablus, Azez, Nusra, Soçi ve benzeri konularla ilgili olarak gerçekleri anlatmanın yolu var mıdır? Ya da bu konularla ilgili sessizce düşünebilir miyim?" diye başladığı uyarılarında çok önemli bilgiler verdi.
ÖSO ÇOCUK KAFASI KESTİ
Mahalli twitter hesabından yaptığı açıklamasında, "ÖSO militanları 19.7.2016’da Halep yakınında yakaladığı 13 yaşındaki Filistinli çocuğun kafasını kesmiş videoyu aynı gün paylaşmıştı. Belki de iyilik olsun yapmıştı!" hatırlatmasını yaptı.
'BİR GÜN GELECEK TÜRKİYE'YE KAZIK ATACAK'
Mahalli, "Türkiye Cumhuriyeti, devleti ve onurlu halkı  hiç bir şekilde ÖSO ile yan yana olamaz ve olmamalı. Onlar bir çok ülkenin istihbarat örgütü ile çalışmış ve çalışıyor. Bir gün gelecek Türkiye’ye kazık atacak. Yazın bir kenara." uyarısında bulundu.
Mahalli ÖSO ile ilgili şu bilgileri paylaştı:
'BİRBİRLERİNİN BOĞAZINI KESTİLER'
‘Çok sempatik’ ÖSO militanları 2011-2015 döneminde benim akrabadan en az 10 kişiyi hunharca öldürdü.
Aynı şeyi IŞİD ve Nusra militanları yaptı.
Sonra da bu militanlar  birbirinin boğazını kesti, idam etti, havaya uçurdu...
Ama terörist değiller!
ÖSO HATAY'DA KURULDU
Suriye’de kurulan ilk silahlı grup ÖSO’dur.
Hatay’da kuruldu.
Sonra kurulan bütün örgütler ÖSO militanlarının katılımıyla çoğaldı.
Örneğin Mart 2012’de Cerabblus’u işgal edenler ÖSO, Nusra ve IŞİD militanlarıdır.
Bir yıl sonra IŞİD’çiler diğerlerini temizledi.
8 notes · View notes
baybaykus · 5 years
Text
Mhp liyim diyen arkadaşlar okuyup yorum yaparlarsa sevinirim.
Davayı Satan Kimdir?
Bahçeli'midir?
MHP den İYİ partiye geçenlermidir yazıyı okuyalım.
Mhp'de siyaset yapmaya devam eden ağabeylerimizin,ablalarımızın son günlerde İyi Parti'ye geçmiş olanlara yapmış oldukları hakaret vari söylemlerine binaen cevabımdır.
Önce sormak istediklerimi sorayım sonra azıcık vicdanı olan kimin davayı sattığını söyler zannımca.....
*Efendim Chp ile nasıl yan yana gelip halk tv ye çıkıyormuşuz?
1999'da Dyp fazilet partilerinin açıktan destek vermelerine rağmen DSP ile koaliyon kurup Rahşan Ecevitin hakaretlerine rağmen masaya oturan kimdi. Bizler sizin gibi dün hakaret eden iktidar sahiplerine yakınlık göstermediğimiz için havuz medyasında yer alamıyoruz görüyorsunuz ki partimiz her kanalda konuşuluyor ama partimize mensup bir kişi orada bulunmuyor
* 99 iktidarı döneminde gdo lu tohumlara karşı çıkan mhpli tarım bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp bu duruşundan dolayı görevden Ecevit'e ricada bulunup görevinden alındı mı alınmadı mı?
* 99 iktidarı döneminde Ali Güngör mecliste af yasasına karşı koyduğu için ihraç edilip öldükten sonra af edildi mi edilmedi mi?
* Son Türk dünyası kurultayına destek vermeyen Bahçeli ye rağmen Süleyman Demirel'in çabasıyla toplanan kurultayı düzenleyen Abdülhaluk Çay İhraç Edildi mi edilmedi mi?
* 99 İktidarıyla tarihin en büyük başarısını sağlayan Mhp önüne gelmiş ondan daha büyük fırsat Ülkücü Cumhurbaşkanı adayı Sadi SOMUNCUOĞLU ağabey devlet bahçelinin talimatıyla Cemal Enginyurt tarafından vuruldu mu vurulmadı mı? herşeye kılıf uyduran sizler ülkücü cumhur başkanına karşı koyan Devlet beyi hangi gerekçe ile aklayacaksınız merak ediyorum doğrusu
* İdeolojik fikir partisi olan Mhp nin Turan ülküsüne giden yolda Erciyes kurultayını iptal ederek Turan Ülküsünün dibini boşalttı mı boşaltmadı mı?
*Yine Turan ülküsü yolunda Erciş yayla şenliklerini kaldırdı mı kaldırmadı mı?
* Abdullah GÜL Cumhurbaşkanı seçilirken meclise girerek gardı düşen AKp yi ipten aldı mı almadı mı
* Sokaklara hakim olan Devlete hakim olur sözünü eden Başbuğ Alparslan Türkeş i Yok sayıp Sokaklar karanlıktır diyip ülkücüleri sokaktan çekip SOKAKLAR KARANLIKSA AYDINLATMAK ÜLKÜCÜNÜN VAZİFESİDİR DİYEN AĞABEYLERİ ihraç etti mi etmedi mi?
*Rahşan affında Dhkpc,pkk,tikko cular affedilirken ülkücü mahkumların fazladan 13 yıl yatmasına sebep oldumu olmadı mı?
*2007 de Mahalle ocaklarını kapatıp gözünü Ülkü ocakarını kapatmaya dikti mi dikmedi mi
*2007 seçimlerinde büyük kayıplar yaşayan akp yi Erzurum da ip atarak güçlendirip seçim kazandırdı mı kazandırmadı mı?
*2011 seçimlerinde yine türlü entrikalar ile akp ye seçim kazandırdı mı kazandırmadı mı?
*2013 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekmelletin beyi getirip Erdoğan ı cumhurbaşkanı yaptırdı mı yaptırmadı mı?
* 2015 2 haziran Elazığ mitinginde 11 defa Şerefsiz dediği adama bugün Mhp gibi koca çınarı peşkeş çektimi çekmedi mi?
* 17\25 yolsuzluklarına binaen devlet beyin söylemerini söylemiyorum bile
* haziran seçimleri akşamı iş ekmek hayali ile gökte yıldızı olmayan ülkücülerin daha seçim sandıkları kapanmadan hayalleri ile oynadı mı oynamdı mı?
*1 kasım seçimlerinde milletvekili sayısını 80 den 40 a düşürüp Türk milliyetçilerinin mecliste bölücülerin gerisinde kalmasına sebep oldumu olmadı mı?
* Bölücülerin gerisinde kalmayı kendine yediremeyip kurultay isteyen ülkücüleri ihraç etti mi etmedi mi?
*Bütün ihraçlara rağmen 10 temmuz kurultay tarihimizdir diyip Ankaranın dört bir yanına kurultay için devlet sözü ver oyunu boz oyunu afişleri asıp kurultay yapmaktan vaz geçip Akp ye sığındı mı sığınmadı mı?
* Her şeye rağmen kurultay için ihraç oldukları halde 2 yıl bekleyen ülkücüleri yine akp yargısının haksız kararıyla kurultayın önünü tıkayarak kendisine inanıp güvenmeyen ülkücüleri yeni bir parti kurmak zorunda bıraktı mı bırakmadı mı?
Eğer benim bu yazdıklarımdan bir tane yalan varsa eyvallah davamı satmış olayım. Şayet yok doğru ise bundan sonra bize davayı sattı diyenler AYNAYA BAKIP Davayı kimin sattığını söylemezlerse HAİN BİZZAT ONLARDIR.....SELAM VE DUALARIMLA ALLAHA EMANET OLUN...Haluk Kul reis güzel yazmış. ..
12 notes · View notes
buyukakin · 5 years
Text
2 notes · View notes
derdiderun · 5 years
Text
Anonim Soru: Selamun aleykum kurbanım. Genel bir sorunsalı paylaşıp fikrini almak istiyorum. Bizim camiada genel itibarla “intisap ettik, dergaha gidip gelsek, bu kapıda kalsak yeter” anlayışı var. Elbetteki öyle fakat bu gevşemeye yol açıyor. İlim konusunda genel bir eksiklik var. Ve “evliya mı olacaksın, bu kapıdan ayrılmayalım yeter” görüşü ön plana çıkıyor. Biz, Allah’a (C.C) yakınlaşmak ahlakımızı sünnete göre güzelleştirip nefsimizi kamil etmek için burada değil miyiz? Neden ufkumuz dar bu anlamda?
Anonim Soru Devam: Allah Dostları bizim kurtuluşumuza vesile olurlar amenna. Fakat kuru kuru çalışmadan bu iş olur mu? Bu fazla hüsnü güvenden mi ileri geliyor? Verilen görevleri yerine getirsek dahi, çuvalın delik olmamasına özen göstermek gerekmez mi? Ahlaken, edeben, amelen, fikren, kalben kendimizi düzeltmemiz ve her daim çıtayı yüksek tutmamız, meratip kat etmeye şevkli, nefsi tezkiye etmede gayretli olmamız gerekmez mi? Benimkisi eleştiri, kınama, itiraz etme değil hâşâ. Sadece merak, belki biraz sitem.
.....
Ve Aleykümselam. Bir kişi şunu derse; bu kapıda ilim yok, ilme önem verilmiyor, ilim eksik bu iftiradır, böyle söyleyen büyük vebaldedir. Ama bir kişi şunu derse; bu kapıda ilim var, ilmede önem veriliyor, öğreten de var ama almak isteyen az, talep eden az. Genel sıkıntımız bu değil mi zaten. Bu sıkıntı müslümanların genel bir sıkıntısı, şu tarikat bu tarikat ile alakası yok yani. Genel sıkıntıyı bir kenara bırakıp tasavvuf açısından ele alalım. Neden böyle? Asıl soru bu, senin sorunda bu...
Bu tasavvuf kapısına, tasavvufa girmezden önce de namaz kılan insanlar, belli bir ilme sahip insanlar, belli bir maneviyata sahip insanlar geldiği gibi hiç namaz kılmayan, hiç ilim bilemeyen, hiçbir maneviyata sahip olmayan, iman konusunda büyük sıkıntılara sahip insanlarda geliyor. Kişiler kap kap, kişiler kabiliyet kabiliyet...
Geçen bir kardeşimiz paylaşmıştı, Allah razı olsun kendisinden Dilaver Selvi Hoca şöyle diyordu: Tasavvuf, yüksek seviyede takvâyı tahsil için kurulmuş bir terbiye okuludur. Ancak, günümüzdeki insanların birinci derdi takvâ noksanlığı değil, iman eksikliğidir. İmansız din başlamaz ki, takvâ tahsil edilsin. Onun için kâmil mürşidler, bugün işe iman noktasından başlamaktadırlar ve imandan sonra, namazı muhafaza ettirmeye, büyük günahlardan el çektirmeye, adım adım diğer farzları yerine getirt-meye ve özellikle Allah u Teâlâ'yı zikrettirmeye çalışmaktadırlar. Muhammedî sevgiyle herkese kucak açan veliler, bu yolla nice dinsiz ve ibâdetsiz insanları dine ısındırmışlar ve kulluğa başlatmışlardır.
“İntisap ettik, dergaha gidip gelsek, bu kapıda kalsak yeter” anlayışı var.”
Bu sözü söyleyenler Dilaver Hocanın da belirttiği gibi büyüklerin iman noktasından başlattığı kişiler yani aslında kapları ölçüsünde konuşuyorlar. Şöyle ki genelde bu anlayışa sahip kişiler tasavvufdan önce hiç ilim bilmeyen, hiç namaz kılmayan, türlü büyük günahlardan kurtulmuş kişiler; Namazımızı kılsak, hatmemizi yapsak, zikrimizi çeksek, rabıtamızı yapsak, sohbetlere gelsek, hizmet etsek yeter der. Çünkü kapları şu an bu kadarına müsait. O sadatlar ne kadar güzel ki; hiç ilim bilmeyen, hiç namaz kılmayan, hiçbir maneviyata sahip olmayan böyle insanlara bile yukarıda saydığımız güzel amelleri yaptırır hale getirmişler. Bu ilim öğretmek değil mi, buda ilimdir. Herkes kabı neye, ne kadar müsait ise Sofi...
Büyükler vakıflara Molla gönderiyor. Her bölgenin en az 1 Mollası var. Geldiği zaman herkese telefon numarası verir, sorusu olan sorsun fıkıhsız, akaidsiz iş yapmasın diye. Molla her gün bir dergaha akaid ve fıkıh dersine gider. Mollaların haftada bir gün tatilleri var. Her Cumartesi Merkezi sohbet olur. Her dergahın kendi mahalli sohbet günleri var. Diğer günlerde ise yine yukarıdan gelen çizelgeye göre tasavvuf okumaları, dergi okumaları yapılır. Aslında dergaha gelsem yeter diyen Sofi bu kadar ilimle iştiyak halinde. Ama bunun üstü için kişinin talebi gerekli, istemesi gerekli ve kabiliyet gerekli. İşte 3 yıllık sohbet okulları da bunun için. Böyle talep eden, isteyen kişilere, kabiliyeti olan kişilere 3 yıl boyunca Kur’an, Akaid, Fıkıh, Tasavvuf dersleri verilir ve Sohbetçi olarak yetiştirilirler....
Bizler merak etmek yerine, sitem etmek yerine ilmi sevdiren kişiler olalım, ilmi öğrenen ve öğreten kişiler olalım daha güzel olmaz mı? Böyle yaparsak ilim öğrenmek kişi kendi ister, sever, sevdiği iş kendisine kolay gelir, zorla olmadığı için daha kalıcı olur. Herkes öğretici olacak diye bir şey yok. Öğrenen de olsa kişi yeter. Hadisi biliyorsun sevse bile yeter. Yeter ki sonuncusu ilmi istemeyen, sevmeyen olmasın.
Allah razı olsun. Derdiniz güzel ama çalışmak yerine durup sitem etmek ne sana faydası olur ne de diğer kardeşlerine. Ama sen öğrensen, sonra da öğretsen her ikiniz fayda görecek. Müslüman akıllı olur....
Fark edersen her tasavvuf büyüğünün müridleri farklı farklıdır. Bu yüzden her tasavvuf büyüğünün terbiye metodu da farklıdır, müridlerine göredir. Bu aslında rahmettir. Kimisi Efendi Hazretlerinde yapamaz, kimisi de Gavs-ı Sani Hazretlerinde. Kimisi içeriden dışarıya doğru bir terbiye metodu uygular. Kimiside dışarıdan içeriye doğru. Ama hepsinin derdi, gayesi, amacı aynı. Herkes kabiliyeti ölçüsünde artık. Niye Yunus Emre bir tane niye Aziz Mahmud Hüdayi bir tane. Herkes kap kap, herkes kabiliyet kabiliyet. Sofi Dikkatini kendi adımlarına yönelt. Bırak başkası koşsun, öteki geride kalsın.
9 notes · View notes
Video
Erol Mütercimler // İran'daki olaylar Türkiye'yi nasıl etkiler?
0 notes
bagimsizweb-blog · 6 years
Text
Hüsnü Mahalli'den AKP'ye olay çıkış : Ben 7 yıldır anlatıyorum her yerden kovuldum...
Detaylar için https://bagimsizweb.com/husnu-mahalliden-akpye-olay-cikis-ben-7-yildir-anlatiyorum-her-yerden-kovuldum/
Hüsnü Mahalli'den AKP'ye olay çıkış : Ben 7 yıldır anlatıyorum her yerden kovuldum...
Korkusuz yazarı Hüsnü Mahalli sosyal medya hesabından hükümetin Suriye konusunda eleştir. Suriye politikalarının başarısız olduğunu söyleyen Mahalli, 7 yıldır bu politikasının yanlış olduğunu söyledi.
İşte o mesajlar
Meğer herkes ne kadar ‘insancıl’! Suriye ordusu Suriye kenti olan İdlib’i Nusra’cı teröristlerin işgalinden kurtaracak ama herkes ‘Olmaz’ diyor. İyi o zaman olmaz diyenler gitsin 50 bin teröristi alıp evine götürsün. Ha bu arada İdlib’in nüfusu 4 milyon değil 400 bin bile değil!
Ben 7 yıldır Türkiye’nin Suriye politikasının yanlış ve tehlikeli olduğunu yazıp anlatıyorum ama her yerden kovuldum. Yandaş Mehmet Barlas şimdi doğruyu görüp yazmış. Bu da iyi bir gelişme. Umarım hükümet onu dinler.
0 notes