Tumgik
#Gizli Cemaatler
selam-yurduna-yolcu · 6 months
Text
YUH BABA
Vaktiyle Gaziantep'de meczûbândan YUH BABA diye anılan bir eskici varmış.
Bu zât, dükkanının önünden bir cenâze geçerken ölenin kim olduğunu sorar, ismi söylenince de, eğer ölen sâlih bir müslümân ve kâmil bir mü'min ise yüksek sesle :
- "Mevlâ rahmet eyleye!...Menzili mübârek ola!.." diye uğurlarmış... Eğer ölen kişi kötülükleriyle nâm salmış, âsî ve günâhkâr biriyse veya dindar göründüğü halde, gizli gizli günâh işleyen bir riyâkâr ise, yine yüksek sesle :
- "Yuh onun ervâhına!.." diye uğurlarmış...Bu yüzden de asıl adı unutulmuş ve lakabı YUH BABA olarak kalmış...
Birgün şehrin ileri gelenlerinden birisi vefât etmiş...Cenâze kalabalık bir cemaatle Yuh Baba'nın dükkânının önünden geçerken, Hazret âdeti olduğu üzere, yine ölenin kim olduğunu sormuş ve kim olduğunu öğrenince de korkunç bir na'ra atarak :
- "Yuuuh onun ervâhına!.." diye haykırmış...
Cenâze sâhipleri fenâ halde sinirlenip Hazret'in üstüne yürümüşler fakat cemâatden Yuh Baba'yı tanıyan akıllı uslu kimseler araya girmiş ve O''nun bir meczûb olduğunu, sözlerine aldırış edilmemesi gerektiğini. söyleyerek ortalığı yatıştırmışlar.
Fakat ölen adamın küçük oğlu kendi kendine ahdetmiş ve :
- "Şu eskicinin geberdiğini duyunca ben de onun tabutunun arkasından bir yuh çeker ve babamın intikâmını alırım" diye içinden geçirmiş...
Her fânî gibi Yuh Baba da bir gün Hakk'a yürümüş... Cenâzesini kabre götürürlerken, vaktiyle babasının cenâzesinde Yuh Baba'ya kinlenerek intikam almağa ahdeden delikanlı ortaya çıkıp, bütün gücüyle :
- "Yuh onun ervâhına!.." diye bağırmış...
Herkes kim bu bağıran diye bakarken birdenbire tabutun kapağı kalkmış ve tabutun içinde doğrulan YUH BABA delikanlıya hitâben şöyle demiş :
- "Huzûr-ı Hakk'a baban gibi gidiyorsam, yuh olsun benim ervâhıma! Ama ben senin baban gibi gitmiyorum..
Yuh sizin ervâhınıza!..."
8 notes · View notes
onderkaracay · 1 month
Text
Tumblr media
🎯 Otoriter Rejimler Aydınlanmış Bir Toplum İstemezler 🎯
Sanat, edebiyat, tiyatro, sinema vb tüm aydınlanma çabaları neden tarafgirlik bir seçime zorlandı?
İnsanlık devrimini yaşatmak toplumun sürdürülebilir bir şekilde aydınlanmasına bağlı olduğunu bildikleri için kendi yanlarında olmayan her aydınlanma çabasını ya engellediler ya yok saydılar ya da suçladılar.
Aydınlanma faaliyetlerinin karşısına para ve çıkar ilişkili, cehaleti diri tutacak tarikat ve cemaatler yerleştirildi. Devlet ve kamu kaynaklarını tarikat ve cemaatlere sivil toplum kuruluşları adı altında bu sebeple aktardılar.
Dayatmacı otoriter rejimler toplumdan gizli ajandaları oldukları için bu hale mecburen gelirler. Bir taraftan sonlarını da düşündükleri için taraftarlarını mama ile besleyerek hedefe koydukları tarafa karşı ahlaksız işlere bulaştırarak tüm taraftarlarını suçlarına ortak ederler.
Sandıklar üzeri örtü çekilecek konular yüzünden sürekli onlar yararına patlayarak oy fışkırır. Meydanlar aldatmaya yönelik bak biz ne kadar güçlüyüz mesajı vermek için kalabalık gösterilir.
Otoriter rejimler aydınlanmış bir toplumu kendi iktidarının devamı için tehdit olarak görürler ve istemezler.
Her sokak başında her evin altında ilim yayma cemiyeti adı altında tarikat ve cemaatler bu sebeple aktif bir şekilde rol alırlar.
Para ve menfaat bağlantılı ilişkiler bu sebeple tarikat ve cemaatler üzerinden yürütülür.
Her gizli ve karanlık düşünce kendi sonunu kendi çabasıyla getirir.
Kendi kendilerini suçlamak dışında bir seçenekleri kalmadı.
Maddi gücü olmadığı halde insanlık adına devrimi savunan tüm yurttaş yürekler aydınlanma çabası ortaya koyarak bugün tek seçenek haline yine geldiler.
Önder Karaçay
3 notes · View notes
doriangray1789 · 9 months
Text
mevlîd okumak, okutmak, sünnet ve nafile namazları kılmak da Vehhâbîlerin yasakladıkları şeyler arasındadır
Vehhâbîlere göre, Allah’a şirk koşmanın gizli ve manevî olanı da vardır. Riya olarak namaz kılmak, sofuluk etmek bu nevîdendir; çünkü bu işler, Allah’tan başkasına gösteriş için yapılmaktadır. Bir kimsenin sâlih adam gibi görünerek menfaat sağlaması da şirktir. Dehre, havaya, rüzgâ­ra sövmek şirktir. Camilerin süslenmesi kubbe ve minare yapılması, Hz. Peygamber zamanında olmadığı için bîd’attır. Ayrıca namazların yalnız kılınması da yasaklanmıştır. Beş vakit namazın cemaatle kılınması farzdır.
Kaynak- Diyanet İslam Ansiklopedisi ve sorularla islamiyet.com linki
7 notes · View notes
judasizm1 · 1 year
Text
Hain kimdir?
Türkiye Cumhuriyeti'mizin tapusu gibi görebileceğiniz Lozan Anlaşması ve boğazların bizim kontrolüne geçmesini sağlayan Montrö Anlaşmasına kim çamur atıp, gerçekleri saptırmak veya cebini doldurmaya çalışan "hırsız" varsa bilin ki HAİN'dir..
Lozan'ın gizli maddeleri var diyen YALANCI, HAİNLER siz de EŞŞEK gibi biliyorsunuz gizli madde yok ve 1933 yılında çıkan kanunla milli doğal kaynakları araştırma, çıkartma devlette yeni oluşturulan kuruma devredildi ve öyle de yaptılar. Tutturmuşlar Lozan'ın gizli maddelerinden dolayı petrol çıkartamıyoruz diye, yalanınız S..KSİNLER.. Yıllardır Türkiye kendi topraklarında kendi devlet kurumunun çabalarıyla petrol çıkartıyor. Siz nasıl omurgasız yalancısınız?
Tabi siz cahil toplum istediğiniz, okumayan-yazmayan kara cahil bir ülke hayal ettiğiniz için bu gerçekleri söyleyemezsiniz. Biz sizin gibi korkan besleme tavuk değiliz. Hayallerinizi Irak'ta başımıza geçirdiğiniz o çuval gibi başınıza geçireceğiz BOP'çular..
..
BOP'çuların ve SERV'cilerin hayal ettiği Türkiye haritası işte budur;
Tumblr media
Bu Serv haritasıdır. Batılıların Osmanlıya "hadi neysee" deyip bıraktıkları toprakların haritası.. Atatürk'e düşman omurgasız yılanlar (özellikle tarikatlar ve cemaatler) iyi baksınlar bu haritaya.. Özellikle Adıyaman şehrimizde kendine köy kuran amerikan beslemesi tarikat iyi baksın; Adıyaman hangi ülkenin kontrolüne geçecekmiş?
Bir de çıkıp Osmanlıyı Atatürk yıktı YALANINI yayıyor malum hainler.. Birinci Dünya Savaşını Türkiye Cumhuriyeti değil Osmanlı İmparatorluğu kaybetti. Sonuç ise yukarıdaki haritadır. Ve o dönem Atatürk, Osmanlı topraklarını korumak için savaştaydı. Lan siz yoksa Fuller'in tarih kitaplarını mı okuyorsunuz?.. Acınacak durumdasınız 😮😂😂 Merak etmeyin fuller'de ölümlü; hasta.. Bakmışınız bir anda akıl babanız ölmüş! Aynı çarşafları sarınıp "kefenimizle geldik" naraları atıp 15 temmuzda tünellerde saklanan, ortadan kaybolanlar gibi bir anda ortadan kaybolacaksınız.. Her şey durulunca ertesi günü hepiniz CeHaPe'li olacaksınız 😂😂😂 Haberiniz olsun, Bukalemun sizi tanımlarken örnek verilmesine karşıymış 😮😜😂😂 Ben de hayvanım ama bu kadar hayvanlık bende dahi yok diyormuş..
..
(SERV'ciler 17 adamızı Yunan'a teslim etti, coniler o adalarda üs kuruyorlar şimdi. Bitti mi? Bitmedi; Suriyedeki pkk uzantılarına savaşmak için mühimmat verdikleri gibi bir kaç gün önce eğitim bile verdiler. Fransa, İngiltere, İtalya, Yunanistan ve bilimum Serv'deki ülkeler etrafımızda, bizi kuşatıyorlar.. Bizde ne var? Ülke ekonomisini bilinçli olarak uçuruma götüren, Türk düşmanı araplara dilenenler var.. Arjantin'in durumunu biliyorsunuzdur umarım; işte biz onlardan daha kötü durumdayız ama sağolsun manipulatör TUIK var :)) )
Tehlikenin farkında mısın? Suriye, Irak sınırlarımızdaki mayın temizleme ve sözde "tarıma açağız" yalanı BOP projesinin adımlarından biri idi; istilanın, kaosun ve sonunda iç savaşın sesleri adım adım topraklarımıza sokuldu. Sokaklarınızda kızınız, eşiniz ve hatta siz gece dolaşabiliyor musunuz? Bu "açık kapı politikası" diyenler gibi yüzlerce korumayla dolaşıyor musun?
Bu hainlere en büyük desteği "Yetmez ama evet!" diyen Sezen Aksu gibi dangalaklar çıktı. Ne oldu? Yılan onu da soktu; afaroz etmeye çalıştılar. Kaç kez paylaştım burada ikinci dünya savaşında Almanya'da komşusu göz altına alınırken "bana dokunmazlar" diyerek susan din adamının hikayesini.. Sıra ona da gelmişti aynı Sezen Aksu gibi.. Yetmez ama evet; sıra bütün yandaşlara da gelecek, er ya da geç...
Çıkıp televizyon kanallarında "Sınırlarımız bizim namusumuzdur" diyenler; sizin namusunuz bizi ilgilendirmiyor, GÖREVİNİZİ YAPIN VE ÜLKEMİZE DAHA FAZLA SUÇA MEYİLLİ KAÇKIN SOKMAYIN... GİRENLERİ DE GELDİKLERİ YERE GÖNDERİN...
Not: Neden Fetöşün hainleri tek tek hapisten çıkartılıyor? Nedeni siyasetteki ve adalet sistemimizdeki fetö terör örgütü üyelerinin temizlenmeyişi mi yoksa temizlenmek istenmeyişi mi?.. Merak etmeyin devlet unutmaz...
8 notes · View notes
muslumannotdefteri · 1 year
Text
Namazda Huşu İçin On Altın Kural
Abdestinize büyük özen gösterin:
Ne zaman alındığı belli olmayan, bozulup bozulmadığı konusunda şüpheli olduğunuz yıpranmış abdestlerle namaza durmayın. Abdestinizi ne kadar huşu ile alırsanız namazınızı da o kadar huşu ile kılarsınız. Temizliğinize çok dikkat edin. Abdest suyunu israf etmeyin. Abdestin sizi günah kirlerinden temizleyip Allah’ın huzuruna hazırlayan bir ibadet olduğunu unutmayın.
***
Kalbinizi namaza hazırlayın:
Namazınızı geçiştirecek bir ruh hali ile namaza durmayın. Şu namazı kılayım da aradan çıksın düşüncesi ile namaza durmayın. Abdest sıkışıklığı varken, yemek hazırken namaza durmayın. Bedeninizle birlikte kalbinizi de namaza getirin. Bedeniniz namazdayken kalbiniz dizide, filmde, yemekte, iş yerinde, kasada, müşteride, internette, whatsappta, sosyal medyada kalmasın.
***
Namaza dertlerinizle gelin:
Namaza durmadan önce dertlerinizi ve bu dertlerinizi de ancak Allah’ın giderebileceğini hiç aklınızdan çıkarmayın. Her bunaldığınızda ve sıkıldığınızda hemen namaza koşun! Size hiç bir faydası dokunmayacak insanlara sorunlarınızı anlatıp durmaktansa her şeyin Rabbi olan Allah'a dökün içinizi ve ondan isteyin!
Unutmayın! "Namaz, kulun Rabbiyle gizli konuşmasıdır" (Buhari)
***
Bu kapıdan boş dönülmeyeceğini aklınızdan çıkarmayın:
Namaza durmadan önce asla eli boş dönmeyeceğiniz tek kapının Allah'ın kapısı olduğunu yani namaz kapısı olduğunu hatırlayın. Çünkü kul Allah'a dua edince ya istediği nimete kavuşur, ya duası kadar günahı affolunur, ya duası kadar bela ve musibetten kurtulur, ya da duası ahirette daha hayırlısı ile karşılık bulur. Ama asla eli boş olarak dönmez.
***
Allah’tan isteyeceklerinizi namazla isteyin:
Namaza dururken şu an sizin ihtiyacınız olan her nimetin sahibinin Allah olduğunu hatırlayın. “Her şeyin hazinesi Allah’ın katındadır.” (Hicr, 21) Bu hazinelerin anahtarları da Allah’ındır. “Göklerin ve yerin anahtarları O’nundur.” (Şura, 12) Bu hazinelerden ve nimetlerden isteme anahtarından birisi de namazdır. Çünkü Rabbimiz “(Benden) sabır ve namazla yardım isteyin” (Bakara, 153) buyuruyor. O halde ne isteyecekseniz namazla isteyin.
***
Allah dilerse tüm sorunlarınızın anında çözülebileceğini hatırlayın:
Namaza dururken hiç aklınızdan çıkarmayın; şifa veren Allah’tır, ecelimizi belirleyen Allah’tır, evlere huzur veren Allah’tır, rızka bereket veren Allah’tır, evlat veren, verdiği evlatların kız mı erkek mi olacağını belirleyen Allah’tır. Evlatlarımıza hidayet ve ahlak veren de Allah’tır. Başarı Allah’tandır. İzzet ve itibar Allah’ındır. Kalpler Allah’ın elindedir. Kalpleri kaynaştıran da Allah’tır. İnsanı bir makama çıkaracak olan Allah’tır. Dilediğini dilediği anda indirecek olan da Allah’tır. İşte böyle bir Rabbin huzurunda durduğunuzu hiç unutmayın.
***
Her namazı son namazınızmış gibi kılın:
Her namazınıza durduğunuzda bu namazınızın elinizdeki son fırsatınız ve son namazınız olduğunu düşünün. Belki de günahlarınızın affı ve dualarınızın kabulü için son ibadetinizi yaptığınızı ve son fırsatınızı kullandığınızı düşünün. Sürekli ölümü ve hesabı hatırlayın. Namazınızı hızlıca değil ta’dil-i erkan ile kılın.
***
Namazda okuduğunuz surelerin anlamlarını öğrenin:
Başta Fatiha suresi olmak üzere namazda okuduğunuz tüm surelerin, yaptığınız tesbihlerin ve duaların anlamlarını öğrenmeye çalışın. Böylece namazda ne söylediğinizin farkında olun. Yeni sureler ve özellikle dua ayetlerini manaları ile birlikte ezberlemeye gayret edin.
***
Haram lokmadan kaçının:
Kazancınıza faiz, rüşvet, haksız kazanç gibi haramlar karıştırmayın. Yediğiniz ve içtiğiniz gıdaların içinde haram katkı maddelerinin olmamasına özen gösterin. Helal sertifikalı ürünleri ve helal kesim etleri tercih edin. Çünkü yediklerimizin ve içtiklerimizin de huşu ile direkt ilgisi vardır.
***
Evinizde namaz için özel bir mescit edinin:
Namazlarınızı camide cemaatle kılmaya çalışın. Evde kıldığınız namazlarınız için de temizliği, sadeliği ve sakinliği olan bir köşeyi mescit olarak belirleyin.
Sakın unutmayın! Huşu büyük bir nimettir. Bu nimeti elde etmek için vakit ayırmak, gayret etmek, sabırlı olmak ve Allah’a yönelmek gerekir. Çünkü her nimet gibi bu nimeti de verecek olan Rabbimizdir.
2 notes · View notes
yavuzbay-fan · 10 months
Text
*BOP PROJESİ*
*Ve Saddam...*
*Her şeyi anladığında vakit çoktan geçmişti. Ordu birlikleri savaşmadan sahayı teslim ettiler.*
*Emperyalist ülkeler her zaman tarikatları kullanmışlardır, çünkü o tarikatları kuran yine kendileridir…
Osmanlı topraklarında böyle milleti ve devleti aleyhine kullanılan tarikatlar İngilizler tarafından kurulmuştu. Bugün İsrail gizli hizmeti Türkiye’de 70 tane tarikat kurduğunu ve finanse ettiğini saklamıyor.*
*Prof. Dr. Yavuz Kaya diyor ki:*
*Bir kez daha düşünün!
Bu ülkede;*
*-Neden ağır bir ekonomik yıkım yaratıldı?*
*-Neden varlıklarımız satıldı?*
*-Neden altın rezervimize kadar ihtiyat akçemiz harcandı?*
*-Neden inanılmaz bir dış borç yaratıldı?*
*-Neden Londra mahkemeleri yetkili kılındı?*
*-Neden maliyetinin çok üzerinde alt yapı çalışmaları yapıldı, 30 yıllık garantiler verildi, hem de enflasyona indeksli kur ile?*
*-Neden Atatürk ismi silinmeye çalışılıyor?*
*-Neden T.C. tabelaları kaldırıldı?*
*-Neden sınır güvenliği yok ve vasıfsız milyonlarca sığınmacı ülkeye dolduruldu?*
*-Neden bir demografik bozulma yaratıldı?!*
*-Neden yetişmiş insan gücümüz yurt dışına sevk ediliyor ve çekiliyor?*
*-Neden stratejik devlet kurumları yok edildi?*
*-Neden, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi önlendiği halde rejim değişikliği yapılıp tek adam rejimine geçildi?*
*-Neden Meclis’in üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı ilkesi kaldırıldı?*
*-Neden denetleme-dengeleme mekanizmaları kaldırıldı?*
*-Neden vergilerimizin akibetinin hesabı sorulamıyor ve verilmiyor?*
*-Neden Milli Güvenlik Güçleri sistemi değiştirildi?*
*-Neden askeri okullar ve askeri hastaneler kapatıldı?*
*-Neden bazı savunma sanayii kuruluşları satıldı ve üretim yapamaz hale getirildi?*
*-Neden ülkenin telekomünikasyonu satıldı?*
*-Neden eğitim sistemi laik sistem dışına çıkarıldı, teknik ortaöğretim bırakıldı, yıl sonu ve kademe bitirme sınavları kaldırıldı?*
*-Neden ulus-devletin belkemiği olan orta ekonomik sınıf yok edildi?*
*-Neden üniversitelerin kalitesi düşürüldü: yüksek öğrenime giriş maliyetli ve zor, diploma verip çıkartmak kolay?*
*-Neden sağlık sistemi kötü işliyor, SGK fonlarını gereksiz tahlil ve ilaçlarla emiyor, sağlık görevlileri neden fazla nöbet ve çalışma karşılığında düşük ücretle çalıştırılıyor?*
*-Neden Anayasa hükümlerine uyulmuyor, en hayatî konularda ülke neden KHK’lar ile keyfi uygulamalara tabi?*
*-Neden uyuşturucu ve mafyanın merkezi olduk?*
*-Neden bağlı olduğumuz AİHM kararları uygulanmıyor?*
*-Neden tarikat ve cemaatler holdingleşip devlete yerleştirildi?*
*-Neden ortak akıl devre dışı bırakıldı?*
*-Neden yetişmiş insan gücümüzü kaybediyoruz?!*
*-Neden üretim ekonomisinden vazgeçildi?*
*-Neden kendimize yeten tarım ve hayvancılıkta, dışa bağımlı olduk?*
*-Neden bu kadar çok gaz, petrol nadir element kaynakları keşfedilirken (!) enerjide dışa bağımlılık arttı?*
*-Neden yıllar öncesinden bir Varlık Fonu oluşturuldu ve sorgulanamaz kılındı?! Yıllar öncesinden!…
Neden İstanbul Finans Merkezi bir Enerji Hub’ı ile açılacak ve ülkemizin yeraltı zenginliklerinin pazarlaması buradan yapılacaktır?*
*-Neden Biden ile başbaşa yapılan görüşmeye Dış İşleri diplomatları alınmadı ve hemen ardından sınırlarda “açık kapı” politikası ile genç erkek Afgan, Paki ve diğerleri akın akın ülkeye girmeye başladı?*
*Tek cevap: Yıkıcı ve Bölücü Emperyalist BOP projesi işliyor? Görevlisi de işbaşında!*
*Prof. Dr. Yavuz Kaya*
Kaynak link:
koroglugazetesi.com/cok-ilginc-deg…
0 notes
cemakkilic · 1 year
Text
Şemsiye açılmadan...
Egoist ve cahil birisi olsaydım CHP'nin bugün düştüğü duruma aldırış etmez, içine aldığı FETÖ artıklarını umursamazdım... Çünkü CHP kazanırsa, Tayyip ile ilgili devam eden 40'dan fazla (kırk) dosyam silinecek... Ne büyük rahatlık değil mi?!.. Pasaportumu yeniden çıkartacak, gözlerimi bağlayıp, dünya haritasına ok atıp, o ok hangi ülkeye saplanırsa oraya gidebileceğim... Liman Cüzdanımı çıkartıp mesleğime uygun işlerde; misal, Alman firmalarında çalışabilecek ve karada sigortasız abuk sabuk işlerde asgari ücretin yarısına çalışmaktan kurtulacağım... 
Kısacası hayatım kurtulacak CHP iktidar olsa...
Peki; ülke kurtulacak mı?..
Hayır!..
Bana CHP'yi eleştirerek kimlere hizmet ediyorsun diye soranlar var...
Ben MUSTAFA KEMAL ATATÜRK dışında kimseye hizmet etmem... 
Egoist birisi olsaydım, cemaatlerin parmağında oynattığı CHP'yi yüzde yüz desteklerdim... Ülke batmış umurumda olmaz, yıllarca yaptığım gibi valizimi toplar Kamboçya'da, Arjantin'de, Portekiz sahillerinde fink atardım... Sonuçta ben denizciyim... 6 ay çalışır ikramiyeli 7 maaş alır, 6 ay kafama göre dünyayı gezerim... Daha doğrusu gezerdim...
Neden CHP'ye yükleniyorum!.. Çünkü şemsiye açılmadan uyarmak gerek... Silkelemek gerek... 
İktidar olsun da sonra eleştir diyenler var... Şemsiye bir defa açıldıktan sonra eleştirsen kaç yazar!..
Cemaatler ülkeyi kurtaramaz!.. Emperyallerin kölesi olur, 390$ asgari ücretle köleliğe devam eder, bulgura kepçe sallamakla ömür tüketirsiniz... 
Kadınlarınız gizli gizli fuhuş yapar, erkekleriniz punduna getirdi mi hırsızlık yapar... Zaten kalitesi yerlerde sürünen vasat altı toplum tamamen leşe döner... Hayvan leşine...
Atatürk'ün CHP'sini talep edin, şemsiye açılmadan...
Cem Akkılıç
15 Nisan 2023
Denizci eskisi, blog yazarı, bostan korkuluğu
0 notes
ozel-buro · 1 year
Text
TARİKATLER & CEMAATLER DOSYASI /// VİDEO : Menzil Cemaati'nin Gizli 'Cumhuriyeti !!!! - Şok Edici Gerçekler! - KRT Haber
VİDEO LİNK : https://www.youtube.com/watch?v=Objn47vTLm0
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
falcibaba · 2 years
Text
Cuma Duası 2022
Tumblr media
Cuma duası 2022, inancı tam her Müslüman için önemli, hemen herkesin bilmesi ve okuması gereken bir duadır. Dinimizin kutsal günü kabul edilen Cuma günü yapılan ibadet ve dilenen dileklerin diğer zamanlara kıyasla daha çok kabul olduğu, dine merak duyan herkesçe bilinir. Bu dua da ibadetlerin gücünü pekiştirmek ve kişinin Cuma dileklerini Allah’a iletmek adına değerlidir. Burada Cuma duası Arapça okunması gerektiği detayını vermekte fayda vardır. Kuran Arap dilinde indirildiğinden, duanın içeriğinin bozulmadan okunabilir olması adına bu kural mevcuttur. Ancak anlam ve içerik açısından Türkçe olarak bakılırsa, duanın kudretini anlamlandırmak elbette mümkündür. Gizli ilimlere hakim olan tüm hocalar, Cuma duası etkisi için bir şeyler söyleyebilirler. Duanın her yeri kapsayan, güçlü bir kudreti vardır. Bireyler periyodik ve istikrarlı okumalarda bu duanın kudreti ve nimetlerinden faydalanacaklardır.
Cuma Duası Okunuşu
Bakıldığı zaman Cuma duası okunuşu aslında İslamiyet’in ilk doğduğu yıllar, peygamberimiz dönemine tekabül etmektedir. Bir hadise göre: “Her kim ki Cuma vaktinde, Cuma duası okuyacak olursa, peygamberlerin şefaatine kapı aralayacaktır.” Buyrulur. Cuma günleri camide cemaatle namaz kılmak, kötü kelimeler kullanmamak, çocuk ve yaşlıları sevindirmek ve Allah’ın isimlerini anmak gibi Cuma duası oku emrine uymak da önemlidir. Bu dua, içeriği bakımından yaratıcının bütün sıfatlarını anmanız ve yaratılanlar için şükürde bulunmanızı sağlar. Ayrıca duanın bilinen pek çok fazileti de mevcuttur. Ancak Cuma duası okunuşu yalnızca bir kereye mahsus olmamalıdır. Duanın mümkünse her Cuma, en çok 41 kez okunması kişi yararına olacaktır. Hiç değilse her Cuma bir kez, duanın okunuyor olması da Allah’ın okuyan kulu için pek çok kapıyı açmasına vesile olacaktır.
Tumblr media
cuma duası
Bu Duanın Arapça Şekli
Dinin tüm gereklerinin yerine getirilmesinde olduğu gibi bu dua Arapça okuma zorunluluğu da duanın uygun bir tutma etkisinde bulunması adına önemlidir. Ancak Arapça konusunda iyi olmayanlar, Cuma duası Türkçe okunuşkonusunda sesli destek de alabilirler. Medyum Yasin hoca, danışanlarının Arapça çekimlerde zorlanmaları halinde bu duayı onların tekrarlayabileceği bir hale getirebilir. Okunuş olarak duanın yazılması ya da sesli dua kaydının danışan tarafından dinlenilmesi gibi örnekleri burada göstermek faydalıdır. Cuma duası, Kuran’da yer alan bazı ayetlerin ve Allah zikirlerinin bileşiminden oluşan, Arapça bir duadır. İçeriğinde Allah’ın sıfatları, güç ve kudreti anlatılır ve toplum, insanlık dünya adına Allah’tan dileklerde bulunulur. Dua, yalnızca Cuma günlerinde okunmalıdır. Arzu edilirse, bilen bir hoca tarafından duanın içeriği daha kişiye dönük bir hale getirilebilir. Ancak burada duanın bozulması kast edilmez, yalnızca uygun yerlere Kuran’dan ayetler konmalı ve gereken alanlara da kişinin özel yakarışları yine Arapça olarak eklenmelidir. Kendi sıkıntı ve stresinden söz eden Arapça Dua bir biçimde, hocanın önerdiği sayılarda her Cuma okunursa, Allah’ın bağışlama ve iyiliklerini gözlemek mümkündür.
Bu Duanın Faziletleri
Dinî inanışımızda büyük bir öneme sahip olan Cuma duası faziletleri, duanın okunuş sayısına göre farklılık gösterir. 1, 3, 7, 21 ve 41 gibi dinen özel değerlere dayandırılan sayılarda okunması, duada şu gibi faziletler oluşturacaktır: - Kulun Allah tarafından bağışlanmayacağından korktuğu büyük bir günahının affı - Kul ya da sevdiği bir kişinin başına gelecek bir beladan dua sayesinde korunması - Bir derde Allah tarafından deva ihsan edilmesi - Cennet kapılarının kişi için açılması - Okuyan kişiye yetim sevindirmiş kadar sevap hediye edilmesi. Bu faziletler Cuma duası sayesinde kişiye armağandır. Ancak bu duanın kaç kez okunması halinde hangi faziletle bireyin ödüllendirileceği, ilim bilenlerin bilebildiği, kadim kitaplarda yer alan bir bilgidir. Medyum Yasin hoca ile bu konuda bir görüşme sağlayarak, bu duanın faziletleri hakkında daha detay bilgilere erişebilirsiniz.             Hiçbir duayı, size getireceği güzellikleri ön plana alarak okumamalısınız. Eğer birey, yalnızca ibadeti konu alarakbu duanın anlamı ile bağımsız bir şekilde okuma yapacak olursa, şüphesiz Allah onu daha özel nimetleriyle ödüllendirecektir.
Kişiye Özel Dua
Medyum Yasin hoca kişiye özel Cuma duası hazırlamasıyla da bilinir. Genel olarak Cuma duası, kümülatifin hayrına, evrensel dilekleri ve Allah’ı içine koyan sevabı güçlü bir duadır. Bu duanın dilekleri olduran bir etkisinin olduğu bilinir. Sağladığı güzelliklerden kişinin daha çok fayda alması açısından da bu dua Arapça metni, Yasin hoca tarafından daha bireysel bir hale getirilir. Bu çalışmayla duanın sevap derecesinin düşmesi söz konusu değildir. Ancak daha bireysel arzular ve yakarışlar dua içeriğinde konu edinilir. Evrensel ve bütünün hayrına olan dileklerin duadan çıkarılması da söz konusu olmaz. Yasin hoca kişiye özel Cuma duası hazırlama sürecinde, duanın içeriğini ve etkisini asla bozmadan, sadece daha bireye dönük cümlelerle duayı yönlendirir. Bunu yaparken seçtiği şifa ve diğer ayetlerle de duanın anlamını güçlendirmekten geri kalmaz. Ayrıca bu çalışmada kişinin izlemesi gereken yol, bizzat hoca tarafından güzelce anlatılır. Bu sayede hem ibadet edilmiş hem de dilekler aracısız bir şekilde Allah’a ulaştırılmıştır. Medyum Yasin hoca tarafından hazırlanan kişiye özel Cuma duası için pek çok ruhanî işleme denk özellikler taşıdığını dile getirmek mümkündür. Dua süreci hakkında daha detaylı bilgi almak ve Cuma duası yazdırmak için güvenilir medyum Yasin hoca ile bizzat iletişime geçebilirsiniz. Read the full article
0 notes
ah-val · 2 years
Text
بسم الله الرحمن الرحيم
RAMAZAN AYININ FAZİLETİ
⚜ Senetleriyle birlikte İbn Abbâs'tan (r.a) bize kadar ulaşan bir rivayette Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Ramazan ayının girmesiyle birlikte Cennet baştanbaşa süslenir, kokulanır.
Ramazanın ilk gecesi olduğunda, Arş'ın alt tarafından, adına Musire denen bir rüzgâr eser. Bu rüzgârın esmesiyle cennetteki ağaçların yaprakları ve kapıların halkaları hafif hafif sallanmaya başlar.
Bu rüzgardan, bu güne kadar hiç kimsenin işitmediği kadar güzel sesler işitilir.
Bunları gören Cennet hurileri, cennetin yüksek yerlerine çıkarak,
- Bizi Allah'tan isteyen yok mu ki, bizi onunla evlendirsin, derler. Sonra Cennet bekçisi Rıdvan'a seslenirler:
-Ey Ridvan! Bu gece hangi gecedir? diye sorarlar.
Ridvan, Ey hayırlı güzeller! Bu gece Ramazan ayının ilk gecesidir, der.
Sonra Allah (c.c) Ridvan'a emreder:
- Ey Ridvan! Muhammed'in ümmetinden oruçlu olanlar için cennetin kapısını aç!
Sonra Cebrâil'e emreder:
- Ey Cebrâil! Yeryüzüne in ve şeytanların azgınlarını yakala. Onları kelepçele, sonra onları denizlerin diplerine at ki, habibimin ümmetinin oruçlarını bozmasınlar!
⚜ Ramazan ayının her gecesi Allah (c.c) şöyle buyurur:
- Bir isteği olan yok mu, vereyim. Tövbe eden yok mu, onun tövbesini kabul edeyim. Bağışlanma talebinde bulunan yok mu ki, onu bağışlayayım!
~ Allah (c.c) Ramazan ayının her günü iftar vaktinde, azap çekmeyi hak etmiş tam bir milyon kişiyi azat eder.
~ Ramazan ayındaki cuma günü ve gecesinde, her saatinde, yine azaba müstahak olmuş bir milyon kişiyi cehennemden azat eder.
~ Ramazan ayının son gününde ise, Ramazanın başından sonuna kadar affedilenlerin sayısı kadar kişi cehennem azat edilir.
______________________________________
Teravih Namazı
⚜ Hz. Âişe (r.anhâ) anlatıyor:
"Rasûlullah (s.a.v) ramazanın ilk gecesi evden çıktı, mescide gitti ve namaz kıldı. İnsanlar da Rasûlullah'a (s.a.v) tabi olarak namaz kıldılar.
Sabah olduğunda herkes bu namazdan bahsediyordu.
İkinci gece bu namaza katılanlar çoğaldı.
Rasûlullah namaz kıldı, insanlar da ona tabi oldu.
Üçüncü gece olduğunda sayı çok daha fazlalaşmış ve hatta mescide sığmaz olmuştu.
Bunun üzerine mescide gitmedi. Sabah namazı olduğunda mescide gitti. Sabah namazını kıldırdıktan sonra insanlara döndü ve şöyle dedi:
"Bu gece hakkındaki durumunuz benim için gizli bir şey değildir, fakat onun size farz olmasından korktum, zira siz buna güç yetiremezsiniz."
⚜Hz. Aişe (r.anhâ) anlatıyor:
"Rasûlullah (s.a.v), kesin (farz) olarak yapılmasını emretmemekle birlikte ashâbını Ramazan geceleri teravih namazı kılmaya teşvik ediyordu.
Rasûlullah (s.a.v) vefat ettikten sonra Hz. Ebû Bekir (r.a) döneminde de durum böyle devam etti.
Halifeliği döneminde Hz. Ömer herkesi topladı ve Ubey b. Ka'b'in imamlığında cemaatle bu namazı kıldırıldı."
⚜ Hz. Ali (r.a) şöyle demiştir:
"Hz. Ömer bu teravih namazını benden işittiği bir hadis-i şerif üzerine bu şekilde kıldırmaya başladı.
Oradakiler, 'O hadis nedir Ey Ali* dediler.
Hz. Ali (r.a) anlattı:
Rasûlullah'tan (s.a.v) işittim; şöyle demişti:
"Allah Teâlâ'nın Arş'ın etrafında Hazîretü'l-kudüs denilen bir yer vardır, Orası nurdandır. Orada, sayılarını ancak Allah'ın bildiği kadar melek bulunur. Bu melekler hiçbir an bile bıkmadan usanmadan Rablerine ibadet ederler. Ramazan geceleri geldiği zaman Rablerinden izin isteyerek yer yüzüne inerler; insanlarla beraber namaz kılarlar. Onlar ramazan boyunca her gece yeryüzüne inerler. Kim onlara dokunur veya onlar kime dokunur ebediyen mutlu olur; bedbaht ve asi olmazlar."
Ömer (r.a) bu hadisi dinledikten sonra, 'Biz bunu yapmaya en layık olanlarız' dedi ve insanları topladı.
Übey b. Ka'b'ın imamlığında onlara teravih namazını kıldırdı."
⚜ Hz. Ali (r.a) hakkında rivayet edilir:
Ramazan ayının ilk gecesi dışarı çıkmıştı. Gezerken mescidlerden gelen Kur'an seslerini ișitti.
Mescidlerin pencerelerinden kandillerin yandığı görünüyordu. Bunun üzerine şöyle dedi:
"Mescidlerimizi Kur'an'la nurlandırdığı gibi Allah da Ömer'in kabrini nurlandırsın.
⚜ Hz. Osman (r.a) da aynı sözlerle Hz. Ömer'e duada bulunmuştur.
Allah (c.c) her şeyin en iyisini bilendir.
(Kaynak: Sohbetler Gafletten Uyanış)
8 notes · View notes
mertnews · 3 years
Text
AHMET DÖNMEZ İLE FUAT UĞUR’U BESLEYEN KAYNAK KİM?
Tumblr media
MertReport May 14
İki farklı isim; Fuat Uğur ile Ahmet Dönmez iki gün arayla aynı yazıyı nasıl yazabildi? Aynı bilgiyi nasıl paylaştı?
Görünüştü dünya görüşü olarak farklı, normalde yan yana gelmesi beklenmeyecek iki farklı isim… Ahmet Dönmez (@AhmettDonmez) ve Fuat Uğur (@FUATUGUR) iki gün arayla neredeyse kelimesi kelimesine aynı şeyleri yazdı. Peki nasıl olur? Yazılardan her iki ismin de kaynağının aynı olduğu anlaşılıyor. Yazıların içeriğinden daha ziyade yazarları buluşturan nokta benim dikkatimi çekti. Meral Akşener (@meral_aksener), Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) ve Temel Karamollaoğlu (@T_Karamollaoglu) arasındaki özel görüşmelerin içeriğini alan bu mahir kaynak kimdir? Yoksa merhum Mahir Kaynak’ın eskiden bağlı olduğu kaynak mı besliyor iki gazeteciyi de?
Tumblr media Tumblr media
***
Siyaseti yakından takip eden bir arkadaşım bağlantı adresini göndermeseydi fark etmeyecektim Ahmet Dönmez’in videosunu. 11 Mayıs’ta youtube kanalında yayınlamış, 12 Mayıs’ta internet sitesinden duyurusunu yapmış.
youtube
Eski Zaman Gazetesi muhabiri #AhmetDönmez uzun süredir Gülen Hareketi üzerine yazılar yazıyor. Yazılarında genellikle cemaati 15 Temmuz kumpasıyla ilişkilendirecek iddiaları ön plana çıkarıyor.
15 TEMMUZ NEDİR? 1-Hala bazılarının kafası karışık ama bence tablo net! #15Temmuz #TSK’ya yönelik iktidar komplosudur. Orduyu terhis… medium.com
Başta “devlete sızma”, “kopya”, “darbe” iddiaları olmak üzere Erdoğan rejiminin bütün argümanlarını kullanıyor. Doğu Perinçek’in ifadesiyle rejimin “köpeği olmuş” hâkim ve savcıların iddianamelerinde yazılanları, istihbaratın raporlarını, itirafçıların iftiralarını yeni bir bilgiymiş gibi yazıyor. Yeni iddianamelere kaynak oluşturuyor. Ayrıca içeriden olduğunu söylediği birilerinin verdiği bilgileri muhataplarına sormadan “iddia” olarak yazıyor. Süleyman Sargın (@suleyman_sargn) gibi daha önce birlikte mesai yaptığı editör arkadaşlarını hedef gösterebiliyor.
reşid gülerdem’in ifadesiyle (@residgulerdem) “dedikoducu”luk yapıyor. Hareket içerisindeki tartışmaları köpürtüyor.
Zaman Gazetesi’nin eski #AKP muhabiri, 15 Temmuz’dan sonra Gülen Hareketi uzmanına dönüştü. Adeta Ruşen Çakır’dan el aldı. Bildiği birçok şeyi ilk kez duyuyormuş gibi yapıyor. Öyle anlatıyor. Yeni misyonu bu!
GAZETECİ Mİ GAMBAZCI MI? Aslında gazeteci ile gambazcı, medium.com
Gülen Hareketi üzerine yazılar yazan Ahmet Dönmez, Abdullah Gül’in cumhurbaşkanı adaylığının nasıl ve kim tarafından engellendiğiyle ilgili bir video yayınlamış youtube kanalında. 2014 yılında Türkiye’den ayrılan bir ismin 2018 yılında meydana gelen bir görüşmenin içeriğiyle ilgili verdiği bilgilere şüpheyle yaklaşmıştım. Tıpkı #GülenHareketi üzerine yazdıklarına olduğu gibi… Hem de eski bir AKP muhaberenin İyi Parti ve CHP’nin içerisinde haber alma ihtimalini zayıf bulmuştum. Bunu da linki benimle paylaşan arkadaşa söyledim.
Ancak aynı arkadaş iki gün sonra Fuat Uğur’un yazısının linkini gönderdi. Yazıyı okuyunca birçok resim netleşmeye başladı.
Haber ayrıntıda gizlidir. ..
Peş peşe yapınlanan iki yazı Ahmet Dönmez’le ilgili bugüne kadarki soru işaretlerinin hiç de haksız olmadığını iyice ortaya çıkardı.
Bu iki yazı (Ahmet Dönmez yazıyı seslendirmiş. Video çekmiş) adeta yeni bir “Diliniz KABA, Yüreğiniz TAŞ” vakası. Kabataş yayanını savunmaya yönelik o gün o yazıyı Yenimahalle’de basın müşaviri olan Nuh Yılmaz’ın kaleme aldığı iddia edilmişti.
Tumblr media
Eğer siz de Fuat Uğur, Ahmet Dönmez’in videosunda verdiği bilgiye çaldığını düşünmüyorsanız her iki ismi de besleyen kaynağın aynı olduğunu kabul etmeniz gerekecektir. İçerikten bağımsız olarak soruyorum. Bura da mevzu içerik değil. Evet şimdi bu bilgiyi görünüşte dünya görüsü farklı iki isme kim verdi?
Fuat Uğur ve Ahmet Dönmez’i aynı yazıyı yazdırabilen mahir kaynak kim?
Yoksa merhum Mahir Kaynak’ın eskiden bağlı olduğu kaynak mı?
Tumblr media Tumblr media
***
#15Temmuz, dört dörtlük bir istihbarat operasyonu. Hedefinde sadece Gülen Cemaati yoktu. Aslında temel hedef iktidar için TSK’ydı. O meşum olay Erdoğan rejiminin kurumsallaşması, TSK’yı terhis, Gülen Hareketi’ni tasfiye için kurgulanmış bir “false flag”dır… Sahte bayrak, gizli örgütlerin ya da istihbarat örgütlerinin halkı kışkırtmak ya da yönlendirmek amaçlı kendi yaptıkları bazı olayları hedefteki kişiler yürütüyor gibi göstererek kamuyu aldatmak için tasarladıkları gizli operasyonlar için kullanılan bir isimlendirme.
Fuat Uğur, baştan beri bu kumpasın merkezinde yer alıyor. Köşesinde, tv programında 15 Temmuz’u gerçekleştirenlerin tezlerini dile getiriyor. Sözcüsü gibi davranıyor. Bir gazeteciden daha çok bir “devlet görevlisi”dir. Devlet görevlisini ben deniyorum. Prof. Dr. Ümit Özdağ diyor.
Tumblr media
Ümit Özdağ (@umitozdag) henüz İyi Parti’yi birlikte kurdukları isimleri “cemaatçi” olmakla suçlamazdan önce; yani İyi Parti (@iyiparti) Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yaptığı dönümde Fuat Uğur’la ciddi bir polemik yaşamıştı. Suriyelilerle ilgili açıklamasına tepki gösteren Fuat Uğur’a Özdağ, “Fuat Uğur’a neden cevap vermediğimi soranlara verdiğim cevap ‘devlet memurları ile tartışmaya girmiyorum’ oluyor. O bulunduğu yerde görevini yapıyor” yanıtını vermişti.
Devlet görevlileri birbirlerini her halde tanır. Ümit Özdağ’ı daha iyi tanımak için Gazeteci Cevheri Güven’in (@cevheriguven) youtube kanalında yayınlamış olduğu videoyu izleyebilirsiniz.
youtube
Tam da bu nedenle #ÜmitÖzdağ’ın #FuatUğur’la ilgili açıklamasına itibar ediyorum. Devlet görevlisi derken Özdağ, Fuat Uğur’un her halde tapu kadastroda memur olduğunu kaydetmiyordu. Onun bir istihbarat elemanı olduğunu söylüyordu. Uğur ilginç bir isim #TKP’den AKP’ye uzanan bir çizgisi var. Tam bir paranoyak. Bir sürü deli saçması diyeceğiniz manipülatif istihbarat metninin altına imza atıyor. Her olayda bir “fetö izi” buluyor.
Tumblr media Tumblr media
Cem Küçük’ün kankası Uğur’un bütün yazılarına baktığınızda muhaberat devletinin en yılmaz savunucusu olduğunu görürsünüz. Hatta 15 Temmuz’dan önce 21 Nisan tarihli gazetede çıkan yazısı darbe ve sonrasında olacaklar konusunda bir işaret fişeği! Ümit Akdemir başta olmak üzeri bir sürü itirafçı Uğur’un Cemaatle ilgili temel haber kaynağı… Tıpkı #AhmetDönmez gibi..
Bu yazıyla ilgili mahkeme tutanaklarını sosyal medya hesabından yayınlayan @latiferkan6'nın değerlendirmesi ilginç.
https://twitter.com/LatifErkan6/status/1164704607295197184?s=20
Aynı şebeke anlaşılan görevine devam ediyor. Servis ettiği bilgileri kullanacak yeni gazeteciler bulmuşlar…
BİRİ İTİRAFÇI, DİĞERİ İFTİRACI 1- #Erdoğan ve #Ergenekon ortaklığındaki yeni rejim işlediği bütün günahları düşmanlarının üzerine yıkıyor. Herkes… medium.com
***
Yıllar önce bir yazımda Ahmet Dönmez için “yeni bir tamer korkmaz” benzetmesini yapmıştım.
Yeni Bir Tamer Korkmaz vakasıyla karşı karşıyayız. Nasıl mı anlatayım… Bütün eleştirilere karşı potansiyel cevapları vermiş, bakın ben demiştim demek için… İlgim yok diyor, hedef haline… medium.com
Burada sadece Zaman Gazetesi eski yazarı Tamer Korkmaz’ın, gazeteden ayrıldıktan sonra en hızlı Fethullah Gülen ve Cemaat düşmanı olmasını kastetmemiştim. Aynı zamanda ilişkilerine de dikkat çekmiştim. Nitekim başka yazılarda da bu konuya değindim.
AHMET DÖNMEZ’DEN YALÇIN AKDOĞAN BİYOĞRAFİSİNİ NE ZAMAN OKURUZ.. Bir dönem siyasetin önemli bir figürüydü. Türkiye’nin son 30 yılının kara kutusu. Bu kara kutuyu ne zaman açılırsa bir… medium.com
Tamer Korkmaz’ın Zaman’ın “yıldız” isimlerinden biriydi. Yalan Haber Dosyası diye cemaate atılan iftiralara cevapların olduğu kitaplar yazardı. Gazete ona yatırım yaptı. ABD’ye dil öğrenmeye gönderdi. 2000 yılların başında Korkmaz’a bir şeyler oldu.
Tumblr media
Milli Damar daha sonra Yeni Ankara olarak nitelendirdiği çoğunluğu eski yeniden milli mücadelecilerden oluşan istihbarat kökenli insanlarla bağlantılar kurdu. Onların adeta sözcüsü gibi yazılar kaleme aldı. Hocaefendi ifadesini Locaefendi olarak kullanmaya başladı. Nereden nereye?
Kimdir bu Milli Damarcılar? Milli Damarcılar kimdir? Eski emniyet müdür Hanefi Avcı, dün Savcılığa verdiği bir dilekçeyle Devlet içinde 'Milli… www.memurlar.net
Celal Ayhan denilen bu ekibin başıyla ilişkileri, daha önce politika yazıları yazan Korkmaz’ın bir de derin devlet mevzularına dalması, en komploculardan daha komplocu olmasına neden oldu. Ayhan üzerinden Polat Alemdar hikayeler yazdı.
KÖZcüler denilen ve Fethullah Gülen’in yerine oynayan eski talebesi Kemalettin Özdemir ekibiyle ilişkileri… Gülen’in yakınında yer alan başta Mustafa Özcan olmak üzere birçok kimseyi hedef alan yazıları Korkmaz’ı eski arkadaşların bile tanımakta zorlandığı bambaşka bir adam haline dönüştürdü.
ZEYTİNYAĞI VEYA DÖNMEZ PARADOKSU! “Doğru söylediğine inanırsak yalan söylediğini anlıyoruz” medium.com
Şimdi aynı durum Ahmet Dönmez için de geçerli. O da aynı isimleri hedef alıyor. O da Kemalettin Özdemir ve ekibini koruyar, Mustafa Özcan ve ekibine saldırıyor. Başta Hanefi Avcı olmak üzere bir kısım isimlerin Gülen’in yakın çevresinin hedef alınmasının gerekçelerini ise #cevherigüven’in “Cemaati nasıl paketledi? 18 yıllık operasyon” videosundan öğrenebilirsiniz.
https://youtu.be/yAOsZEoVnFk
Milli Damarcılar veya yeni Ankaracılar kimlerdir? Tuncay Opçin (@tuncayopcin), Emre Uslu gibi bazı isimler, Nazif Apak (Ekrem Dumanlı) (@ekremdumanli) gibi bazı yazarlar Celal Ayhan meselesine kıyısından köşesinden değindi. Ancak kimse detaylarını yazmadı. Bir yazan olsa da ayrıntısıyla kamuoyu öğrense…
Kimdir Bu 'Milli Damarcılar'? Hangi AKP'liler Var? Nazif Apak, yazısında Hanefi Avcı'nın 'Milli damar devleti ele geçirdi' iddiasıyla ilgili ilginç ilgiler paylaştı. Yeni… www.siyasetcafe.com
Tamer Korkmaz’ın gittiği aynı yoldan şimdi Ahmet Dönmez ilerliyor. Hala eski tanıdıkları örneğin Nedim Hazar (@nedimhazar) benzeri bazıları için Ahmet Dönmez “arkadaş” olabilir. @tr724’ten Veysal Ayhan (@Veyhann) Önder Aytaç (@ProfOnderAytac) gibi isimler yazılarına itibar edebilir.
Önder Aytaç belki de Fuat Uğur ile Ahmet Dönmez’in nasıl aynı yazıyı kaleme aldığını da açıklayabilir de. Ancak görünen o ki Dönmez, Dönmüş! Rotayı yeni limanlara çevirmiş!
DÖNMEZ, DÖNMÜŞ!!! Şener Şen’in Namuslu filmindeki ünlü replik: Namuzsuzmuş namuzlu! medium.com
Kabataş olayı sırasında yazı yazmış olsaydı Dönmez’den de “Diliniz KABA, Yüreğiniz TAŞ” yazısı yazması beni hiç şaşırtmazdı.
Fuat Uğur ve Ahmet Dönmez’in yazısında bahsettikleri konuya gelince… Söz konusu yazılarda Abdullah Gül’in adaylığını Koray Aydın’ın engellediği iddia ediliyor. Abdullah Gül, Erdoğan rejiminin kurulmasının birinci derecede sorumlusudur. Aday olması sonucu değiştirir miydi? Zannetmiyorum. Ancak burada öne çıkan Koray Aydın da ilginç bir isim. Babası vakti zamanında MİT’in Karadeniz Bölge Başkanlığı yapmış…
Siyaset Gemisi: Artık Şaşırmıyoruz Meral Akşener`in kuracağı parti ve bu partinin siyasette oy anlamında neye karşılık geleceği konusunda spekülasyonlar… dogruhaber.com.tr
Gül’ü, tavrını, tarzını ve politikasını sevmem. Ama Koray Aydın, Gül’ün adaylığını kimin adına engellemiştir merak ediyorum. Gül’ün kötü bir isim olması mı bunda rol oynamıştır, yoksa bu itiraz İbrahim Kalın, Hulusi Akar ziyaretinin bir devamı mıdır? Aydın’ın babasının çalıştığı eski kurumun bu itirazda ne kadar rolü olmuştur. Ahmet Dönmez’den (@AhmettDonmez) bunun da cevabını bekleyelim.
Görünen o ki aynı kaynak uzun süreden beri Dönmez’i de besliyor!
https://youtu.be/Hpq3wANXU9E
DÖNMEZ, DÖNMÜŞ!!! Şener Şen’in Namuslu filmindeki ünlü replik: Namuzsuzmuş namuzlu! medium.com
Medium’da yayınlanan yazılarıma aşağıdaki linkten sıralı olarak ulaşabilirsiniz:
https://twitter.com/halilmertalkan/status/1389934711452184579?s=20
4 notes · View notes
Text
"İşte 10 Temmuz vesilesiyle kısa bir AKP hukuksuzlukları dökümü...
Balyoz, Ergenekon, Devrimci Karargah, Odatv, KCK…
AKP’nin Cemaat koalisyonunun devam ettiği sıralarda ülke gündemi davalar ve operasyonlarla belirleniyordu.
Cumhuriyetin tasfiyesi sürecine de denk gelen bu operasyonlara sahte, üretilmiş deliller ve “gizli tanıklar” damga vururken, bu operasyonlarda birçok muhalif tutuklanarak cezaevine konulmuş, o dönemde Erdoğan, bu operasyonu “temiz eller operasyonu” olarak tanımlamış ve kendisini davaların savcısı ilan etmişti.
Balyoz, Ergenekon, Devrimci Karargah, Odatv, KCK adıyla yapılan bu operasyonlar, AKP’nin Cemaat ile ortaklaşa imzasını taşıyordu.
12 Eylül referandumu
AKP’nin yüksek yargıyı ortağı Cemaat’e teslim ettiği tarih 12 Eylül 2010 referandumu olmuştu.
Bu referandumda Erdoğan’ın o dönemki ortağı Gülen, mezardaki insaları bile sandık başına çağırıyor, diğer yandan da Erdoğan, “hayır” diyenleri açık açık tehdit ediyordu.
AKP ile Cemaat ortak ürünü olan referandumda gerçekten de “ölülere bile oy kullandıran” ve türlü seçim usulsüzlüklerine imza atan iktidar, daha sonra yüksek yargıyı tamamen Cemaat’in kontrolüne bırakacaktı.
7 Şubat, MİT TIR’ları, 17-25 Aralık
Cemaat ortaklığıyla imza atılan Balyoz, Ergenekon, Devrimci Karargah, Odatv ve KCK gibi operasyonların ardından yüksek yargıyı Cemaat’e teslim eden AKP, bu hukuksuz adımları birlikte attığı Cemaat’le arasında “savaş” çıkınca da yine “hukuk” cephesinde karşı karşıya gelecekti ilk olarak.
Bu döneme 7 Şubat krizi, MİT TIR’ları, 17-25 Aralık gibi adımlar damga vururken, AKP’nin karşı yanıtı yüzlerce hakim ve savcıyı görevden almak oldu. Ancak görevden aldığı hakim ve savcının yerine göreve başlattığı isimlerin bile cemaatçi olduğunu gördü. Türkiye'de yargı baştan aşağı cemaat ve tarikatların oyuncağı haline getirilmişti.
‘Temizlik’ ve yargıdaki yeni tarikatlar
AKP’nin Cemaat’i yargıdan “temizleme” operasyonu sonrası yeni ittifakı bu kez başka tarikat ve cemaatler oldu. Bunlardan öne çıkanı Menzil tarikatı olurken, yargıda diğer cemaat ve tarikatlar da güç kazanmak için çeşitli adımlar atıyor.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ü destekleyen Hakyolcular, Erdoğan'ın avukatlarının oluşturduğu 'İstanbul Grubu’ ve Pelikancılar da yargı içindeki güçlerden olurken, tüm bu kanatların çeşitli dönemlerde gerilim yaşadığı biliniyor.
Erdoğan'a yan bakan tutuklanıyor, mafyalara özel af düzenlemesi çıkıyor
Muhalif gazeteciler ve yurttaşlara yönelik cadı avı AKP iktidarının başından bu yana eksik olmazken, bu tutuklamalar son dönemde de aralıksız sürüyor. Meclis'te gündeme gelen bit MİT'çinin cenazesini haber yaptığı için 8 gazeteci tutuklanırken, Erdoğan'a hakaret iddiasıyla da yüzlerce yurttaş cezaevinde bulunuyor.
Tablo böyleyken Bahçeli'nin isteği üzerine bir çete liderine özel af düzenlemesi çıkarılırken, bu düzenlemeden yararlanan kadın katilleri de dışarı çıkarak kaldıkları yerden saldırılarına devam ediyor. Aynı düzenlemeden muhalif gazetecilerin yararlanmaması için ise son dakika düzenlemeleri çıkarılıyor.
Türkiye "10 Temmuz Dünya Hukuk Günü"nü bu özet tabloyla karşılıyor."
3 notes · View notes
cekicenfani · 4 years
Text
Anonime cevap
Üzgünüm ben bu sorunun cevabını siz sorduğunuz anda uzun uzun yazdim. Ama sonra gönderirken iki üç kez hata oluştu tedbir amaçlı göndermeden kopyaladığım o yazım kopy panomdan uçtu gitti. Sinirlerim bozuldu. Sonra yazmaya üşendim. Simdi 04.49 da üşengeçliğimi yenmeye çalışıp yazıyorum. Medrese ortami. Açıkçası yerden yere çok farklı ortamlarla yüz yüze gelinebilir. Çok çok sıkıntılı milletin birbirine kinli olduğu yerlerde duydum, ihlas seviyesi daha iyi ve daha kaliteli insanların olduğu yerlerde. Bu biraz nasip işi. Ama baktığımız zaman daha önceden okul dönemimde kız yurtlarinda yıllarca kalmama binaen söylüyorum çok fazla kızın olduğu yerfe fitne fesat öyle yada böyle oluyor. Erkek medreselerini bilemem ama kızlar böyle durumlarda genelde daha kinci ve ağlak. Olayları büyütme potansiyelleri de var. Bu yönleri bir kenara bırakırsak. Cidden buraya gelmek gelmiş bulunmak büyük bir şans. Benim yaşadığım yerde bile yaklaşık 35 talebe falan var düşünebiliyor musunuz bu ne kadar büyük bir lutuf. Sanki bir liste hazırlanmış -liste hazir mi? +evet -Kimler vardı? +Zeynep, Ayşe, zehra -cekicenfani ni da ekleyin. Ve kaderde sizinde böyle bir ortamda bulunma kismetiniz varmis. O 35 kişilik kontenjanda size de yer açılmış hakettiniz haketmediniz. Gelmeniz istendi. Allah gitmenizi istemiş. Burasi bi demirci ocağı gibi. Tava alınıyorsunuz. İmtihanlar demişsiniz şunu söyleyeyim burda büyük bir savaş var. O demirci küflenmiş paslanmış eğri büğrü demir parçaları olan bizleri sizleri bir güzel dövüyor. Çekiç yer sırtınıza indiğinde içten içe "halıyı dövenin amacı canini acıtmak değil tozları silkelemektir" olgunluğuna erişir ve yapışırsaniz işler kolay değil ama en azından teslimiyetçi olursunuz. Kimisi cidden burada islam adına hazir ve nazır kiliclara dönüşür üzerinde "Korkaklikta ar, ilerlemekte şeref var" yazan kılıçlar bunlar (Allah bizi onlardan eylesin) Kimisi bi arpa boyu yol alamaz. Nasipte ötesi olmuyor bazen işte. Bataklıgin en pis noktasında açan guller vardır mis kokusuyla boy verir ve evet kimi zamanda insan güller içinde dikenleșir. Problemler her daim olur. Kimsenin bize mükemmel bir hayat vaad edemeyeceğini öğrenmiş olmalıyız şu zamana dek. Öyleyse madem güzel bir hayat olmayacak en azından rıza yolunda olsun istemeliyiz zannımca. Bakin burası zor bir yer. Ağır bir yer. Demek istediğim gençliğinin baharında kanın deli dolu akarken ve yaşıtların baharın gelmesiyle çayıra ilk kez salınmis yavru kuzu gibi koşarken sen yazın sıcağında kışın pencereden yağan karı izleyerek ama bi yandan fıkıh sınavına çalışarak vakitlerini geçirebilirsin. Bu zor. Ama nafise uyulup yapılan anlık zevklerden sonra gelen pişmanlık nasil bir Müslümanı içten içen yiyen bir kurt bilirim/bilirsin. Kurt demeye çekinelim belki ona. Güzel bir kurt o. Bize Allahi hatırlatmaya çalışan bir kurt. Ama bakıyorsun Allah rızası için uğraşıp didindigin bu yerde başına zor şeyler gelsede doğru yolda olduğunu bildikten sonra... Kimin umrunda. 0 dünyevi çıkarın olduğu bi yerden bahsediyoruz. Kadin bildiğin henüz 50 günlük bebeğiyle cebine kuruş para girmeyeceği halde sabahın 9 unda eşini işe yolladiktan sonra gelip bize, ona buna derse girip ders anlatıyor. Söylesenize böyle bir fedakarlık şu asırda nerede? Doğum iznine ayrılmaya çalışan milyonlarca personel varken? Bazen derslerde öyle anlar oluyor ki... Hiç yaşamadığıniz hisler ve duygular sariveriyor sizi. Maaşlı dili kiskaclilarin size onlarca yılda veremediğini sadece 1 saatte gönlünüze kazıya kazıya aksettiriyor bir halis kul. Diyorsun ki "Abi... Ben şuan ya burada olmasaydim? Hangi amfide boş dersin notunu tutacaktim yahut hangi kafede kızlı erkekli ortamda kahkahaların havada uçuştuğu espirilere ayak uyduracaktim... Elhamdulillah. Sana hamd olsun Rabbim" Sıkıntı var mı? var. Bakın olucak. Sizi soğutanda olur, kan kusturanda. Aile bireylerimiz bile bu dünyada bize içten içe imtihanken medresedeki arkadaşın neden olmasin? Ama kul için mi geldin ki oraya bir kul için çıkıp gideceksin? Ilmi imtihan demisssin. Nedir? Öğrendiğinde amel etmezsen kibir yapar derdi hocam. En büyük zoru bu belki. Aktarman lazim. İnsanlar koşa koşa cehenneme giderken kalkıp çalışman lazim. Çünkü biliyorsun. Çünkü sen onlardan daha iyi biliyorsun. Vebali var. Bu konuyla alakalı bir olay anlatirlar. Almanyada henüz yeni Müslüman olmuş bir genç. Camide öyle böyle cemaatle kıldığı bir namazın ardindan hocadan müsaade istiyor mikrofonu alıyor yarim yamalak arapca kem küm fatihayi okuyor. Sadakallahülazim dedigi anda diyorlar Allah razı olsun ama neden okudun? Diyor ki ben efendimizin öğrenilen ilmin paylaşılmasinin vacip olduğu hakkındaki hadisini okudum. Bildiğim tek şey fatiha. Okuyup sizinle paylaşıp bu yükü omuzlarımdan atmak istedim" şu seviye... Şu anlayış... Değil fatiha neler neler biliyoruz. İşte bunlar boynumuzun borcu. Ha öğrenmiyim borcum olmasin. Olmaz. O zaman ogrenmediginin borcunu ödemek zorundasin. Çünkü ilim herkese lazım gerek. Boyle sıkıntılı bir hal. Ben şahsen hakkini veremiyorum Allah vermek nasip eylesin. Zor cidden zor. Denildiği gibi şeytanın beyoglunda işi yok şeytanın fatihte isi var. Ayni şekile şeytan discoda barda ne gezer gelir kim Allah rızası yolunda bırsey yapacak onun önüne taş koyar ona çelme takar. Dışarıdakine bir gelir medresedekine belki 10 gelir şeytan. Ortam diyorduk. Cidden mükemmel hocalar olduğuna teminat verebilirim. Sizi kendisine hayran birakicak. Aklınıza adi geldiğinde Allahi hatirlayacaginiz insanlar. Bu çok güzel birsey. Yani öyle bi insan ki. Adı kalbinizden geçtiğinde yaninda Allahida hatırlıyorsunuz. Çünkü öyle bir yasayisi var. Edep adap görüyorsunuz. Mesela bir kalem düşse katiyen hocam onu yerden alıp öpüp alnina koymadan tekrar yazmaya başlamaz. Ilme verilen değer kıymet bu. Hiç unutmam yağmurlu bir günde derse yetişmeye çalışıyorum ıslanıyorum. Bi anda gayriihtiyari kitabimi kafama koydum. Sonra dank etti dedim napiyorsun. Tuttum bu kez onu sardım uzerimdekine yağmurda zarae görmesin diye.Okuldan alışmışiz öyle kitaptır atilir yakılır kullanilir. Burda yokkk... Yere dahi koyamazsin. Edep adap küçük şeyler gibi görünür ama çok sey var der hocam. Kim ne kazandıysa edebe riayetten kazandi ve kim ne kaybettiyse edebe riayetsizlikten kaybetti. O yüzden o küçük davranışta bizim için ne sırlar gizli bilemeyiz. Ne mükafatlar yahut ne imtihanlar... Ortam dicem yine :) problemli insan oluşu çok diyorum. Buraya zaten çok doğru insan gelmez. Eğri gelsin ki düzelsin. Ama harikulade arkadaşlarim oldu. Allah rızası için kurulmuş dostluklar bunlar. Başka amaç gütmeyen. Ben medreseye yahut bu tarz ortamlara doğmuş biri değilim. O yüzden objektifligimden şüpheniz olmasin. Uzun bi eğitim hayatimda oldu. Orayida gördüm burayı da. Ama ordaki ilim bir damlaysa burdaki bir derya bir deniz... Kıyas edilemez dahi. Ve ben buraya geldiğime üniversiteyi geride birakip gitmediğime dair bir gün olsun pişman olmadim. ALLAH oyle bir his vermesin kalbime. Söylediğim şeyler medreseyi az buz anlatmak içindi. Ben sıkıntılı bi insanim. Allah noksanliklarimi izale etsin ve bana dava şuuru versin. Biraz vaizlik var o yüzden çenem düşük sorulunca anlatırım yoksa içim dolu olduğundan değil bilakis koftur. Sözlerimde bi yanlışlık olduysa bendendir tümevarimsal yöntemlerle bir gruba izafe etmeyin. Baskalarinada sorun onlardanda dinleyin ortamı. Şimdilik bu kadar çok uzattiim. Gitme düşünceniz varsa Allah hakkinizda hayırlısını nasip etsin :)
2 notes · View notes
derdiderun · 5 years
Note
Namazları boşluyorum abi içim yanıyo ama kalkamıyorum 🤦‍♂️
Aslında bu içimizdeki, kalbimizdeki taşıdığımız değer, ehemmiyet ile ilgili...
Yani yarın sabah üniversite sınavın olsa hiç uyanmamazlık yapmıyor insan. Ya da dünyalık başka bir şey içinde böyledir. Bir önem sıralaması yapmak lazım. Kendimizi muhasebe etmemiz lazım.
Mesela sabah namazına kalkamadığın için hiç ağladığın oldu mu? Ama üniversite sınavını kaçırdığın için ağlıyorsun...
Üniversite sınavını kaçırdığın içinde ağla ama Sabah namazına kalkamadığın için çok ağla, dertlen, yan bu dertle. Kalkamadığın o günün hüzünlü geçsin. Üniversite sınavından daha çok üzüldüğünü Allah’a kanıtla. Gülecek olsan aklına sabah namazına kalkamadığın gelsin. Hüzünlü, dertli ol o gün.
Tamamen gafletten kaynaklı nedenleri olduğu gibi bazı somut nedenler de vardır. Hiç sabah namazına kalmayacakmışız gibi oturup saat 02:00 de yatıp sabah namazına kalkmayı beklemek de kendini kandırmaktır. Erken yatacağız. Birgün erken kalkın ve gündüz uyumayın yatsıyı kılar kılmaz uyursunuz.
Namaz niyeti hep içimizde olacak, şöyle açıklamak gerekirse; arkadaşların seni bir yere çağırdığı zaman senin sorman gereken soru şu olacak; gelirim ama orada cami var mı? Namazımı kılabileceğim bir yer mi? Ya da bir uçak bileti, bir otobüs bileti alırken namaz vakitlerini düşünerek o bileti alacaksın. Şu saate alırsan ikindi namazı kaçacak deyip namaza göre ayarlama yapacaksın. Aynı bu şekilde sabah namazına kalkmak için erken yatacaksın, alarm kuracaksın, evdekilere söyleyeceksin sabah namazına uyanmaz isem gerekirse yüzüme su dökerek ne yapın ne edin beni uyandırın diyeceksin. Namaz bize göre değil, biz namaza göre ayarlanacağız. Şimdi insan namaz derdi ile yaşarsa kalbinde her şeyden önce namaz derdi olursa Allah Teala onu uyandırır. Namaz uyanıklığı verir. İnsan bu derdi taşımaz ise yapılacak bir şey yoktur.
Eğer insan bu derdi içinde hep taşırsa sadece ama sadece sabah namazını kaçırmamak niyetiyle uyusa 5 gün bunu yapsa elinde olmayan nedenlerden dolayı geç yattığı o 2 günde Allah’ın yardımı yanında olur. Geç yatsan da uyandırır Allah seni...
Siyerler de geçer; Hz. Fatıma Validemiz (r.a.), henüz süt emmekte olan Hazret-i Hüseyin hastalandığı için sabaha kadar uyuyamamıştı. Evlâdının inleyişi karşısında gözlerine sabaha kadar uyku girmedi. Hz. Hüseyin sabaha doğru bir ara uyur gibi olduğunda, Hz. Fatıma bulduğu ilk fırsatta kâinatın sahibine yönelerek sabah namazını eda etmişti. Kendisini çaresiz bırakan uykuya ancak bundan sonra vakit ayırabilmişti.
Sonra, mescid-i şerifte sabah namazını kıldıran Peygamber Efendimiz (a.s.m.), âdeti üzere onun evine teşrif etmişlerdi. Hazret-i Fatıma Validemizi uyur vaziyette görünce, onun sabah namazını kılmadığını sandı.
– Ey kızım Fâtıma, Peygamber kızıyım diye sakın namazı terk etme! Beni hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, namazını vaktinde kılmadıkça cennete gireceğini zannetme, diyerek, namazın hiçbir şekilde ihmal edilemeyeceğini belirtti. Buna karşılık Hz. Fatıma:
– Canım babacığım, sabaha kadar uyumadım. Sabah namazını kılıp yattım, deme gereği duydu. O zaman Efendimiz (a.s.m.), sevgili kızını şöyle müjdeledi:
– Müjdeler olsun sana kızım! Âhirette böyle sıkıntılar görmeyeceksin.
Demek ki bir vakit namaz bir şey olmaz diyemeyiz. Efendimiz’in (sallallahu aleyhi vesellem) Hz Fatıma’nın (r.anha) sabah namazını kılmadığını düşünerek yaptığı uyarıyı hepimiz üzerimize almalıyız.
Sabah namazlarını öğlen namazına 45dk kalana kadar kesinlikle kalkıp kıl.
Sabah namazını uyku nedeniyle kaçıran bir kimse. Sabah güneş doğduktan en az 45dk sonra kaçırdığı sabah namazını sünneti ile kılar. 45dk beklemesi şarttır çünkü kerahat vaktidir. Şu şekilde niyet ederek; Vaktinde kılamadığım bugünkü sabah namazının sünnetini veya farzını kılmaya niyet ettim’ şeklinde sünneti ile birlikte kılar. Ama bu sabaha kadar otur, sonra nasıl olsa böyle bir izin var diyerek bunu bir alışkanlık haline getiren kimse kendini kandırır. Ama fıkıha göre kişi böyle biriyse bile kılsın diyor.
Rabbim namazsızlıktan bizi, ümmeti muhammedi muhafaza buyursun. Sabah namazı konusunda da hepimize gerekli hassasiyeti taşımayı nasip etsin. Allaha emanet olun.
Zikrin kelime manası; anmak, hatırlamak, unutmamak ve yad etmek gibi manalar taşır. Ancak, ondaki gizli mana sevmek, yüceltmek ve özlemektir.
Zikrin asıl manası; gönülden masivayı yani Allahu Tealâ dışındaki her şeyi çıkarıp O’nu sevmektir ve her vesile ile Allah’ı anmak demektir.
En büyük zikirlerden biri de hiç şüphesiz namazdır. Şimdi insan sabah namazına kalkmadığı zaman yada kalkmak gibi bir dert taşımayan kişi mevlasını unutmuş olur, onu hatırlamamış olur.
Hz. Peygamber sabah ve ikindi namazlarına diğer namazlardan daha çok önem vermiş ve bunların hiç bir zaman kaçırılmamasını tavsiye buyurmuşlardır. Ancak bu, diğer namazların önemsiz olduğu anlamına da gelmez. Bir hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor:
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Birtakım melekler geceleyin, diğer birtakımı da gündüz vakti birbiri ardınca gelip sizin aranızda bulunurlar. Onlar sabah namazı ile ikindi namazında bir araya gelirler. Geceleyin aranızda kalmış olanlar Allah'ın huzuruna çıkarlar. Allah Teâlâ, kullarının halini çok iyi bildiği halde, meleklere:
-Kullarımı ne halde bıraktınız? diye sorar. Melekler:
-Onları namaz kılarken bıraktık; yanlarına da namaz kılarken varmıştık, derler.” (Buhârî, Mevâkît 16, Tevhîd 23,33; Müslim, Mesâcid 210. Ayrıca bk. Nesâî,)
Şimdi Mevlaya (c.c) bir namaz kılıyordu diye arz edilmek var, birde uyuyordu Ya Rabbi namazını kılmadı diye arz olunmak var.
Başka bir hadisi şerifte; “Sabah namazının iki rekat sünneti dünyadan ve dünyada bulunan her şeyden daha hayırlıdır.” (Müslim, Misâfirîn, 96, 97; Tirmizî, Salât, 190)
buyurarak, dünyevi hiçbir şeyin bu sünneti terk etme nedeni olmayacağına güzel bir ifade ile dikkat çekmişlerdir. Şimdi bu faziletler bir uykuya feda edilir mi?
Münafıka en ağır gelen namaz; yatsı ve sabah namazlarıdır. Eğer bilseydi o iki namazda ne var? Sürünerek dahi olsa onun ikisine gelirdi. (Ahmed Müsned 52/424)
Şimdi insan bu hadisi okusa hiç sabah namazına kalkmasa, korkmaz mı, üzülmez mi, kendisini rahat da kabul edebilir mi?
Ravi: Ebu Katade (radıyallahu anh)
Resulullah'la beraber bir gece boyu yürüdük. Cemaatten bazıları: “Ey Allah'ın Resulü! Bize mola verseniz!” diye talepte bulundular. Efendimiz: “Namaz vaktine uyuyakalmanızdan korkuyorum” buyurdu. Bunun üzerine Hz. Bilal “Ben sizi uyandırırım!” dedi. Böylece Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) mola verdi ve herkes yattı. Nöbette kalan Bilal de sırtını devesine dayamıştı ki gözleri kapanıverdi, o da uyuyakaldı. Güneşin doğmasıyla Resulullah (sav) uyandı ve: “Ey Bilal! Sözün ne oldu?” diye seslendi ve Hz. Bilal: “Üzerime böyle bir uyku hiç çökmedi” diyerek cevap verdi. Aleyhissalatu vesselam: “Allah Teala Hazretleri, ruhlarınızı dilediği zaman kabzeder, (dilediği zaman geri gönderir. Ey Bilal! Halka namaz için ezan oku” buyurdu. Sonra abdest aldı ve güneş yükselip beyazlaşınca kalktı, kafileye cemaatle namaz kıldırdı.“
Bu hadisin yer aldığı kitaplar: Buhari, Mevakit 35, Tevhid 31, Müslim, Mesacid 309-311, Muvatta, Vaktu’s-Salat 25, Ebu Davud, Salat 11, (438, 441), Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162), Nesai, Mevakit 53, 54, 56, (1, 294-298), İmamet 47, (2,106)
Müslim'in bir rivayetinde: ”…Hayvanlarımıza binince “Namazda yaptığımız bu taksiratımızın kefareti nedir?” diye birbirimizle fısıldaşmaya başlamıştık. Buna muttali olan Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): “Bende size güzel örnek yok mu? (Ben de namazımı kaçırdım, bu bir taksir değildir. Üzülmenizi gerektiren) gerçek taksir ikinci vaktin girmesine kadar bilerek namazı terketmektir” der.
Hadisin şurası önemli; Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): “Bende size güzel örnek yok mu? (Ben de namazımı kaçırdım, bu bir taksir değildir. Üzülmenizi gerektiren) gerçek taksir ikinci vaktin girmesine kadar bilerek namazı terketmektir” der. Gerçekten üzülmemiz gereken, sabah namazının faziletini götüren. Ama namazı tamamen terk etmenin günahından en azından kurtarmak için bir izindir. Anlaşılmıştır inşaellah kardeşim..
Şu geçici dünya hayatınızda, işinize verdiğiniz önemin aynısını sonsuz olan ahiret hayatınız için de göstermeniz gerekir. Eğer sabah namazlarına istikrar gösterebilirseniz, Allah'ımız diğer dört vakitte size istikrarı ve kolaylığı verecektir…
İslam'da, ameli meselelerde “ya hep, ya hiç” kaidesi yoktur.
“Zararın neresinden dönersen kârdır” kaidesi vardır.
Allah Teala bize 5 vakit namazı farz kılmıştır. Eğer siz, tembellik ve gevşekliğinizden dolayı günün 2 vaktini kaçırırsanız, diğer 3 vakti zamanında kılacaksınız ve şeytandan farklı olduğunuzu isbat edeceksiniz.
Zira, hiç secde etmeden bir tam gün geçirirseniz, şeytandan bir farkınız kalmaz; o da secde etmedi.
Rabbim yardımcın olsun kardeşim, bize de namaz konusunda çok dua et. Allah’a emanet ol.
17 notes · View notes
mahrutibakis · 5 years
Video
youtube
Yirmidört TV – Moderatör – Ardan Zentürk & Ramazan Kurtoğlu – 21 Ağustos 2019
0 notes
kara-yel · 5 years
Text
Eski MHP-DSP-ANAP Hükümetinin Ulaştırma Bakanı Pof.Dr.Enis ÖKSÜZ'ün paylaşımıdır ..
MUTLAKA VE DİKKATLE OKUYUNUZ LÜTFEN
"Yesevi’den, Horasan erenlerinden, Yunus’tan, Hacı Bektaş’tan, Hacı Bayram’dan… Sonra bedevi bir zihniyet çekilmiyor be kardeşim.
Türkün bünyesine, Türkün dünyasına uygun değil çünkü.
Bize karşı atom bombası kadar güçlü, gavura karşı ise sinek kadar güçsüz, bu sahte olağan üstü güçlü bedevilerden bıktık artık.
Arada dağlar kadar arılık duruluk, arada dağlar kadar ilim irfan, arada dağlar kadar soy sop, gelenek görenek, kültür ve aidiyet farkı var.
Din sosuna batırılmış habis bir ur gibi içten içe çürüten, içten içe kuşatan, ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Afyonun nerede ne zaman patlayacağı, haşhaşilerin sinsi bir yılan gibi nerede ne zaman sokacağı, nerede ne zaman bir Şerif Hüseyin, nerede ne zaman bir Şeyh Said, nerede ne zaman bir Hasan Sabbah, nerede ne zaman yeni bir Feto çıkacağı belli değil.
İstediğiniz kadar İslam olun, aynı zamanda Türk olmadığınız sürece, bu milletin manevi dünyasında size asla yer yok.
Rahmetli Erol Güngör’ün azınlıklar için söylediği söz tıpa tıp size de uyuyor vesselam.
Belki kafamızı karıştıracak, belki bizi biraz uğraştıracaksınız, ama eninde sonunda bu bünyeden muhakkak atılacaksınız.
Herkes kafasına şunu iyice soksun! İstedikleri kadar şeyh, istedikleri kadar, gavs, istedikleri kadar kutup olsunlar. İstedikleri kadar takla atıp, istedikleri kadar allayıp pullasınlar. İstedikleri kadar uçup, istedikleri kadar ALLAH DOSTU (!) palavralarıyla milleti kandırsınlar
İçinde Türk olmayan, Türkün ruhu olmayan, her şey bu millet için, bu coğrafya için, bu devlet için bir BEKA meselesidir .
Bunu kafamıza küçük harflerle değil, büyük ve kalın harflerle muhakkak kazımak zorundayız.
Kazımadığımız müddetçe Feto ve türevleri ne ilk ne de son olarak bu milleti can evinden vurmaya devam edeceklerdir. Bataklık varsa sinek, sinek varsa sıtma muhakkak vardır.
Bu batağın çaresi, temiz suyun gürül gürül çağlayacağı Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve faziletidir.
Tarikatçı değilim, çünkü aklımı kim olursa olsun kimseye ipotek edemem, ama çağdaş demokrasi, insan hak ve hürriyeti ve Türk milliyetçiliğindeki inançlara saygı prensibi gereği, tercihlerini böyle belirleyen bütün arkadaşlara saygılıyım. Umarım onlar da bana saygılı olurlar.
İlim için lazım olan aklın, din için de lazım olduğuna inanalardanım. Çünkü akla değer vermeyen ümmetlerin sonu cennet değil cehennemdir. Esarettir,uşaklıktır, rezilliktir,pisliktir.
Bunu görmek için ille alim olmaya gerek yok. Ağzına kadar hacı, hoca, seyyit, gavs, kutup, şeyh, şıh dolu islam dünyasına bakmak yeter de artar bile.
Biliyorsunuz Türk milliyetçiliği çok sorgulandı. Özellikle de tarikatlar tarafından, ama Allah’a şükür milliyetçilik her sorgunun altından alnının akıyla çıktı. Fakat aynı şeyi tarikat ve cemaatler için söyleyemeyiz. Rezaletin biri bitmeden diğeri başlıyor. Parelellik, ihanet, ticaret, sapıklık, sahtekarlık, yobazlık, ajanlık, rüşvet, iltimas, sahtecilik… Skandalın haramın günahın ardı arkası kesilmiyor.
Tevazu insanlık erdem ve güzel ahlakın yaşanması gereken yerlerde insan bu rezillikleri saymaya utanıyor.
Şimdi hepsi bunları, kendilerinin değil, başka tarikat ve cemaatlerin yaptığını, zaten onların gerçek tarikat ve cemaat olmayıp gerçek tarikat ve cemaatin kendileri olduğunu ispatlamanın telaşındalar.
Yani anlayacağınız sorgulayacak başka şey bulamayıp Türkün hayat damarı Türk milliyetçiliğini sorgulayanlar şimdi Çalap’ın tokatıyla çetin bir imtihanda.
Oysa, daha Mehdiliğe, ceza evinde ülkücülere yaşattıklarına, bir birinden mübarek mübareklere, aklın aklını oynattığı ritüellere, şarlatanlara, istila için ülkenin dört bir yanında mantar gibi biten, her biri bir birinden karanlık odağın oyuncağı tapınak şövalyelerine daha sıra gelmedi.
Düşüne biliyor musunuz bu ülkenin insanları yıllarca kadının saçının bir tek teli görülsün mü, görülmesin mi diye bir birine düşman edilirken
televizyonlarda çatır çatır, çırıl çıplak kadın mürit oynatan pezevenkler yıllarca tarikatçılık cemaatçilik cakası sattı bu ülkeye.
Ne yalan söyliyeyim Çağın en aydın hareketinin, çağın en cahil insanlarıyla, çağın en temiz hareketinin, çağın en rezil insanlarıyla sorguya çekilmesi ağrıma gidiyor. Yaptıklarına bakacak olursanız demekki boşa hedef seçmemişler milliyetçiliği.
Tarikatçı arkadaşlarıma milli ve manevi dünyamızın teminatı milliyetçiliği bir kez daha düşünmelerini öneriyorum. 15 Temmuzdan sonra efendim biz zaten milliyetçiyiz gibi komik takiyyelere hiç gerek yok. Milliyetçi olsanız ağzına kadar ermiş, derviş, pir, dede, Alperen , veli dolu Anadulu’da üç kıtada İslamın bayraktarlığını yapan Türk ulularını bırakıp Arap bedevizminin meçhul ulularının (!) peşine düşmezsiniz.
Tarikatçı olacaksanız Ahmet Yesevi gibi, Yunus gibi, Hacı Bektaş gibi, Tapduk Emre gibi, Ahi Evran gibi Hacı Bayram gibi yerli ve milli olacaksınız yabancı değil.
‘’Gelin canlar bir olalım’’ Diyeceksiniz ki sözünüz Adriyatik’ten Çin Seddine bütün bir Türk dünyasında yankılanacak.
‘’Bir kez gönül yıktın ise kıldığınız namaz namaz değildir’’ Diyemiyorsanız susacaksınız.
Halep ordaysa arşın burada. Bu iş öyle yanmaz kefen, sırattan geçiren terlik, deve sidiği, cezbe,
rüya, papağan gibi eski alimlerinin sözlerini nakletmek hele hele de fütursuz ve hadsizce Allah ve Resulünü bu işe alet etmekle olmuyor. ‘’Dervişlik olsaydı taç ile hırka, biz dahi alırdık otuza kırka’’
Şeyhleriniz,tarikatlarınız varsa bir keramati bizden olan kurtulur diye zümrecilikle değil, Türk tarikat ve ulularında ki gibi, millet için, insanlık için çıkacak ortaya.
‘’Gel gör beni aşk neyledi’’ Diyemeyen aşkın,
‘’Yaradılanı hoş gördük yaratandan ötürü’’ Diyemeyen sevginin postuna oturmayacak. Arkadaş.
‘’Dinine dizlerinle değil, kalbinle bağlan’’ Diyebilen bir şeyh olmadıktan sonra o tarikatın ne önemi var.
Bu asil millet için ‘’Bir olalım iri olalım diri olalım’’,’’Eline beline diline sahip ol’’ ,’’ bölüşerek tok, bölünerek yok oluruz’’Diyen milli şuura sahip Türk ulularını ne zaman keşfedeceksiniz acaba?
‘’Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde, hakkın yarattığı her şey yerli yerinde, bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok. Noksanlık, eksiklik, senin görüşlerinde’’ Diyebilseydi şeyhleriniz, tarikatlarınız yobazlık ve sapıklık suçlamalarına bu kadar maruz kalır mıydı acaba?
‘’İlim beşikte başlar mezarda biter’’
‘’En büyük keramet çalışmaktır’’ Diyen mutasavvıflardan sonra kusura bakmayında çalışmadan saltanat süren şeyhler pek akılcı gelmiyor insana.
‘’İncinsende incitme ‘’
‘’Kadınlarınızı okutunuz, kadınları okumayan millet yükselemez’’ Sözünü kim niye söylemiş acaba?
‘’İslam’ın temeli güzel ahlak; ahlâkın özü bilgi; bilginin özü akıldır’’ Diyen pirlerden sonra acaba aklı ipotek etmek niye nasıl ve nerden çöreklendi bu coğrafyaya?
‘’Kuvvetini mazluma değil zalime kullan’’ Sözü yerine fırıl fırıl iktidar peşinde koşmak tarikatçılık cemeatçilik Allah dostluğu mu oluyor şimdi?
‘’Hararet nardadır sacda değil, Keramet baştadır, taç da değil. Her ne ararsan kendinde ara, Kudüs de Mekke de hac da değil’’
‘’Çalışmadan geçinenler bizden değildir’’ Sözünden ders almayan şeyh şeyh olabilir mi?
‘’Eşine işine aşına özen göster’’
‘’Hak ile sabır dileyip, bize gelen bizdendir. Akıl ve ahlak ile çalışıp, bizi geçen bizdendir’’ Sözlerini hiç duydunuz mu acaba?
‘’İslami hükümleri tam bilmeyen , tatbik etmeyen bir kimse, evliyalık yolunda bulunmaya kalkarsa, bunun imanını şeytan çalar’’ Diyen yesevi demek ki boşa dememiş bu sözleri.
Anlayacağınız bütün tarikat ve cemaatler iktidar sofrasında nimet yarışına girip bizi Ortadoğu batağına çekerken, Türkistan uluları ‘’Padişah huzurunda dahi olsanız hakkı ve hakikati söylemekten çekinmeyiniz’’ Diyerek hala aydınlatmaya devam ediyorlar bizleri.
Öyle görünüyor ki biz ne dersek deyelim tarikat ve cemaatler
Mesele ister küresel güçler, ister gizli ve açık yürütülen Arap milliyetçiliği, ister cahillik, ister Vahabi selefiyeciliği ve ister yobazlıktan geçinen din tüccarları olsun Türkün ilelebet süren varlık mücadelesinde Türkün en hayati varlık sorunları olmaya devam edecektir"
1 note · View note