#Facebook’tan
Explore tagged Tumblr posts
Text
Dün gece Facebook’tan mail geldi şifre yenileme talebi diye. Olm napcaksınız benim Facebook’umu ben bile hatırlamıyorum şifresini
13 notes
·
View notes
Text
Facebook Çekilişleri Nasıl Yapılır? Etkili ve Yasal Yöntemler
Facebook, işletmelerin ve bireylerin takipçi kazanmak, etkileşimi artırmak ve markalarını tanıtmak amacıyla sıkça çekilişler düzenledikleri bir platformdur. Ancak, Facebook çekilişleri düzenlerken dikkat edilmesi gereken bazı kurallar ve en iyi uygulamalar bulunmaktadır. Facebook’un kendi politikalarına uygun şekilde yapılmayan çekilişler, hesap kısıtlamalarına veya cezalara neden olabilir. Peki, Facebook çekilişleri nasıl yapılır ve dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?
Hedef Belirleme ve Çekiliş Konsepti Oluşturma: Facebook çekilişlerine başlamadan önce, öncelikle ne amaçla çekiliş düzenleyeceğinize karar vermelisiniz. Hedef kitlenizi tanımanız ve onlara hitap edecek bir ödül belirlemeniz önemlidir. Takipçi sayısını artırmak, ürün veya hizmet tanıtımı yapmak gibi farklı hedeflerle çekiliş düzenlenebilir. Ayrıca, çekilişin amacına uygun bir ödül belirlemek, katılımı artırabilir. Ödüller, hediye kartları, ürünler veya özel teklifler olabilir.
Katılım Şartlarını Belirlemek: Çekilişin şartlarını net bir şekilde belirlemek ve bunu çekiliş duyurusunda paylaşmak çok önemlidir. Katılım şartları, Facebook'un kurallarına uygun olmalı ve adil bir şekilde belirlenmelidir. Örneğin, katılımcıların sayfanızı beğenmesi, bir gönderiyi paylaşması veya yorum yapması gibi şartlar koyabilirsiniz. Ancak, Facebook, kullanıcıların yalnızca "beğen" ve "paylaş" gibi eylemleri karşılığında çekiliş düzenlemeyi yasaklar. Bunun yerine katılımcıların rastgele seçildiği adil bir sistem tercih edilmelidir.
Çekilişin Yasal Olması: Facebook, çekiliş düzenleyen kişilerden, çekilişin yasal olmasını ve ilgili yasal düzenlemelere uygun hareket etmelerini bekler. Çekiliş düzenlemeden önce yerel yasalara ve Facebook’un Çekiliş Politikaları'na göz atmak gereklidir. Çekilişin nasıl yapılacağı, kazananın nasıl belirleneceği ve ödüllerin nasıl verileceği konusunda açık bilgiler sağlamak önemlidir.
Kazananı Seçmek ve Duyurmak: Çekilişin sonunda kazananın adil bir şekilde seçilmesi gerekir. Çekilişlerde şeffaflık sağlamak, kazananı rastgele seçmek için çekiliş araçlarından faydalanmak iyi bir yaklaşımdır. Kazananları, çekilişi duyurduğunuz sayfa üzerinden veya doğrudan mesajla bildirebilirsiniz. Ayrıca, çekilişin sonuçlarını paylaşırken, diğer katılımcılara teşekkür etmek ve onları gelecekteki etkinliklerde yer almaya davet etmek, müşteri bağlılığı yaratabilir.
Facebook’un Çekiliş Politikalarına Uygunluk: Facebook, çekilişlerin bazı temel kurallarına uymayı zorunlu kılar. Örneğin, çekilişi Facebook'un kendisinin düzenlediği bir etkinlik olarak tanıtmamak, Facebook'un çekilişin sorumluluğunu taşımadığını belirtmek ve kullanıcıların Facebook’tan ödüller beklemediğini açıkça belirtmek gerekir. Ayrıca, çekilişin Facebook sayfasında yapılması gerektiği de unutulmamalıdır.
Çekiliş Duyurusunu Yapmak: Çekilişi daha fazla kişiye ulaştırabilmek için çekilişi duyurmak önemlidir. Facebook reklamları, sayfanızın gönderileri ve hatta Instagram gibi diğer sosyal medya platformları üzerinden çekilişinizi duyurabilirsiniz. Ayrıca, etkili bir görsel ve açıklama ile dikkat çekici bir duyuru yapmak, katılımcı sayısını artıracaktır.
Facebook çekilişleri, doğru ve yasal yollarla yapıldığında işletmeler için harika bir pazarlama aracıdır. Ancak, hem yasal hem de Facebook'un politikalarına uygun şekilde yapılması, herhangi bir olumsuz durumla karşılaşılmaması için kritik öneme sahiptir. Bu ipuçları, çekilişlerinizin başarılı ve etkili olmasına yardımcı olacaktır.
https://tarihiforma.com/
0 notes
Text
Hayatımızı Güzelleyen Dostlar/Kitaplar
✍🏻 Hayrettin Geçkin
Niye Ahmet Özer, niye Yalçın Duman? Anlatacağım!
I
Boşuna demedim ona Günümüz Türk Şiiri’nin Yunus’u diye! Ahmet ağabey bir Yunus adamdır. Karda kıştaysanız ısıtır sizi dostluğuyla. Uzaktaki yakınınız… Kendinizi zorda hissedin ve aklınıza getirin onu, arkanızda duran koca bir dağ bulursunuz.
Bunalmışsanız sıcaktan, bir ikindi rüzgârı gibi düşünün onu, serinlersiniz. Ahmet ağabey öyledir: Nerde olursanız olun sarar sarmalar şiirleriyle sizi. Ağabeyliğini esiremez. Diyelim hastasınız, seslenmesi yeter ayağa kalkmanıza.
Ağır bir ameliyata gidiyordum. Yollardaydım… İçimde, yarım kalmış kitap dosyalarını tamamlayamamamın, yazmak istediklerimi yazamamanın derin kederi, ba��ka bir sürü telaş… Kim nasıl bilebilir ki. Telefonum çaldı birden. Ahmet ağabey! Sesi, “Aklından kötü şeyler geçirme çocuk” dercesine söylediklerine. Oysa haberi yoktu neler yaşadığımdan, ne için, nerelere gittiğimden. Ahmet ağabey bu!
Örneğin bir resim çizer size konuşurken: Geçmişin devrimci birikiminde büyüttüğü ütopyası ile başka türlü bir gökyüzü, başka türlü bir dünya geçer karşınıza. Yaşanır kentler, adil, demokrat ve barış içinde ülkeler beliriverir duyarlıklarınızda. Kendinize yapışır kalırsınız telefon kapandıktan sonra da.
Umutsuz olduğum sıralardaydı. Çok oldu. Rafta bir kitap geldi elime. Öyle rastgele. Onun, “Aşkın Taç Yaprağı”. Fazla değil bir şiir okudum içinden. Döküldü üstümden kara bulutlar o an. Baktım dışarıda bahar, baktım yaşanası bir dünya akıyor yanı başımda. Bitmemiş hiçbir şey. Bana hâlâ ihtiyaç var. O şiirde ne vardı, neden öyle düşündüm bilmiyorum. İçinde, ne zaman bir gül ıslık çalsa / sokakta olacağım, dizelerinin geçtiği şiirimi yazdım oturup. Sonra attım kendimi sokağa. Elimde bir kova olsa, inanın o gün bütün duvarlara “Yaşasın Aşk”! “Yaşasın devrim”! yazardım.
Ahmet ağabey insanı büyüleyen bir adam. Esinler durur insanlığı şiirleriyle, yazılarıyla… Müthiş bir anlatıcı aynı zamanda. Dünyaya karşı kadeh kaldırmayı geçirirsiniz içinizden onu dinlerken. İnsanı, doğayı ve kitapları sevdiğinizi hissedersiniz bir kez daha dinlerin en büyüğü ile: Aşkla…
II
Yalçın Duman benim kardeşim. Bir iki yaş küçük benden sadece. İnsan bazen kardeşleriyle yetmişine yakınken de tanışabilir. Hayat çünkü. İnsan, insan kardeşleriyle tanışmadan kendisiyle tanışamaz. Yeni kendisi olamaz.
Her şey adil olsun, kardeşçe olsun her şey, bir sevgili yakınlığı kurulsun doğayla aramızda örneğin… Bu dediğim düş, bu dediğim ütopya… İşte bu düşlerden, bu ütopyalardan kardeşiz Yalçın Duman’la.
Baktım ki Yalçın Duman’ı düşünürken bir hafıza tazelemesi yapıyorum elimde olmadan: Ortaokullu yıllarım! Param hiç olmazdı. Hafta sonu yirmi beş kilometrelik köyümden taşırdım sırtımda yiyeceğim ekmeği. Bir keresinde çarşıda karşılaştığım köylüm bir amca harçlık verdi bana. Ekmeğim bitmişti ve çok açtım o gün. Yalnızca bir ekmek alabildim fırından o harçlığın tamamıyla. Ekmek sıcacıktı. Şehir ekmeği ne güzel kokuyordu Tanrım! O günü hiç mi hiç unutmam. Hiç ama hiç! Bir de okulu bırakmaktan başka seçeneğimin kalmadığı sırada Enver Karagöz’ün devreye girmesini, Artvin ��ğretmen Okulu’nda okurken… Bu iki olay hem kırılmadır öğrencilik hayatımda, hem de yeniden düğümlemedir hayata.
Yalçın Duman’la Facebook’tan ne zaman arkadaş olduğumuzu bilmiyorum. Ama, zaman zaman şiir ve denemeler paylaştığını fark eder okurdum. Beğenirdim de açıkçası. Yaklaşık iki yıl önce profilini inceleme gereği duydum. İnanılmayacak şey ama Artvinli olduğunu profiline bakınca öğrendim. “Hemi de Şavşatlı!” olduğunu… Zeynep de “Hemşerin benim meslektaşımmış, Ankara’da hukuk büroları varmış” diyerek artırdı Yalçın Duman’a dair farkındalığımı.
Altı yedi ay önce telefonumu istedi. Bildirdim. Mozaik Edebiyat Grubu adında bir okuma grupları varmış. “Siz, Toplumcu Gerçekçi Şiirimizin günümüzde önemli temsilcilerinden birisiniz” diyerek ZOOM üstünden arkadaşlarına bir sunum yapmamı istedi.
Geçtiğimiz 22 Ekim’de gerçekleşti bu sunum. Güzel insanlar tanıdım sayesinde. Birikimli mi birikimli her biri. Güzel insanlarla çevrelenmek ne güzel değil mi?
Yalçın Duman’ın şair ve yazarlığının yanında iki ayrı özelliği daha dikkatimi çekti: Birincisi; bir aşkıya ve bir barış militanı gibi insanı insana taşımadaki becerisi ve zekiliğiyle birleştirdiği içten tutumu; ikincisi de insanın, insanın kurdu olduğu çağımızda ulu şair Bedri Rahmi Eyuboğlu’nun beni büyüleyen bir dizesini ters yüz etmesi. Ki bu az iş değil. Her babayiğidin işi değil. Lafla hiç olmaz zaten: Evet Bedri Rahmi Eyüboğlun’nun “Kardeşin duymaz eloğlu duyar!” dizesiydi ters yüz ettiği. Evet, benim kardeşim! Beni duymuştu işte. Ben, bu toprakların soyundanım / Dirence karıştım gözelerde, derken ki çığlığımı duymuştu işte. Bu da benim hayatımda başka bir kırılma / başka bir düğümlenmem hayata…
Neden Ahmet Özer, Neden Yalçın Duman sorusuna gelince: Dün iki kargo birden geçti elime. Birincisinde, Ahmet ağabeyin deneme ve incelemelerden oluşan son kitabı vardı. Damara Dokunmak! Laf aramızda damara ve zülfüyâre dokunmayı sever Ahmet ağabey. Kitap daha yeni çıkmış Payda Yayıncılık’tan. Çok kitabı oldu Ahmet ağabeyin bende. İkinci kargo paketinde de Yalçın Duman’ın Zuzu Kitap’tan çıkan Sevdayı Yardan Uçurdum (şiir), 70’li Yıllar (öykü), Yaşam Bir Deneme Tahtası (Deneme) ve İzan Yayınları’ndan çıkan Geçmiş Zamana Ağıt (şiir), Arafta Kalan Hayatlar (78 Kuşağı Öyküleri), Edebiyata Dair Hayatlar (Deneme-Eleştiri) kitapları vardı… Tam altı kitap.
Evimiz şiir bahçesi ne, öykü dünyasına kesti birden… Diyeceğim bu sadece bir tesadüf değil. Olamaz! Bu iki insan, bu iki kargo bir tesadüf olamaz… Evet! Kargonun da bir bildiği vardır yola çıkarken. Ben aşka, kitaplara ve devrime inanırım çünkü.
III
Bilenler bilir; düş, düşünce ve şiir dünyamda büyük yer kaplayan iki değerli insanı, iki dünya insanını; Kemal Özer ve Enver Karagöz’ü, bir olay ve bu olay yüzünden kaleme aldığım bir yazıyla, ölümlerinden sonra bile olsa buluşturup tanıştırmıştım. Şimdi de bu iki insanı, benim güzel Ahmet ağabeyimle, kardeşim Yalçın Duman’ı sağlıklarında buluşturup, tanıştırıyorum işte; insanı insana taşımanın güzelliğiyle ve bu yazı aracılığıyla… Üstelik tanıştırma gerekçem de çok sağlam: Çünkü bu iki dünya insanı da kitaplara, dostluklara ve şiire tutunarak yol alırlar, renk düşürürler geleceğe.
IV
Yazıyı kaleme aldığım sırada bir haber ulaştı. O haberi bu yazıya iliştirmesem olmaz. Şair dostum A. Kadir Bilgin’in son şiir kitabı Giyotin Ziyareti bana doğru yola çıkmış. Eli kulağında. Belki de yarın sabaha, olmadı akşama…
V
Kötülüklerin arasında açar kırmızı gül gibi / hayatımızı güzelleyen dostluklar/ ve daha güzel bir gelecek özlemi.
Hayrettin Geçkin
0 notes
Text
Facebook çöktü mü? Erişim sorunları yaşanıyor
Facebook’ta erişim sorunları yaşandığına dair raporlar geliyor. Dünya genelindeki kullanıcılar, platforma erişimde güçlük çektiklerini, yavaşlama ve kesintiler yaşadıklarını bildiriyor. Peki Facebook çöktü mü, neden girmiyor? Facebook çöktü mü, neden girmiyor? Şu anda kesintilerin nedeni belirsiz ve Facebook’tan henüz resmi bir açıklama gelmedi. Downdetector gibi servis takibi platformlarında,…
View On WordPress
0 notes
Text
Instagram, Yeni Doğum Günü Profil Etkisini Test Ediyor
Instagram, Yeni Doğum Günü Profil Etkisini Test Ediyor
Instagram, kullanıcıların doğum günlerini kutlamalarına yardımcı olacak yeni bir seçenek üzerinde çalışıyor. özel doğum günü fotoğraf efekti o gün için profilinizde görünür olacaktır.
Uygulama araştırmacısı tarafından paylaşılan bu ekran görüntülerinde görebileceğiniz gibi Alessandro Paluzziyeni süreç, profil resminize bir doğum günü efekti eklemenizi sağlar, bu da başkalarının kutlama yaptığınızı bilmesini sağlar ve doğum günü hatırlatıcılarımızı Facebook’tan nasıl aldığımıza benzer bir işlev sağlar.
Belki de mesele budur. Facebook genç kullanıcılar arasında daha az popüler hale geldikçe, Meta bu işlevselliği başka bir uygulamada sürdürmeye ve aynı zamanda daha fazla etkileşim ve katılım için başka bir neden eklemeye çalışıyor olabilir.
Ve Instagram, reşit olmayan kullanıcıların uygulamaya erişmesini durdurma çabasının bir parçası olarak tüm kullanıcıların doğum tarihlerini 2021’de girmelerini sağladığı için zaten doğum günü bilgilerinize sahiptir.
O halde, platformun faydasını genişletebilecek ve aynı zamanda IG’nin görsel efekt araçlarını sergilemesi için başka bir yol sağlayabilecek şekilde eklemek mantıklıdır.
Ve insanlar doğum günü kutlama araçlarını sever. Bu, görünüşe göre Twitter’a verilen tepkiler arasında son zamanlarda açıkça ortaya çıktı. doğum günü balonları özelliğini kaldırma – aslında kaldırmamıştı, ancak bir arka uç hatası nedeniyle bir süre etkin değildi.
Yani, belki bir şeydir ve belki Instagram’ın etkileşimi artırmasına ve uygulamada ek bir neşe kıvılcımı sağlamasına yardımcı olabilir.
Kaynak, Siteyi Ziyaret Edin
0 notes
Text
Fransa'da Cumhurbaşkanı Macron'a sosyal medyada 'pislik' dediği iddia edilen kadın gözaltına alındı
Fransa’nın kuzeyindeki Saint-Omer bölgesinde, “sarı yelekliler” hareketinden bir kadın, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a atıfta bulunarak “pislik” kelimesini kullandığı için tutuklandı. Cumhuriyet savcısının yaptığı açıklamada, Macron’un 22 Mart’taki tartışmalı emeklilik reformu ile ilgili Fransız televizyonuna konuşmasından bir gün önce kadının Facebook’tan şunları yazdığı belirtildi: “Göt herif…
View On WordPress
0 notes
Text
Reddit de TikTok’a özendi
TikTok’un yakaladığı büyük başarı, tüm internet dünyasının çehresini değiştirmeye devam ediyor. Bildiğiniz gibi TikTok son dönemin en popüler uygulaması olarak internet dünyasını domine ediyor. Bu yüzden de Instagram ve YouTube gibi devler bile TikTok’a benzemek için arayüzlerinde önemli değişlikler yapıyor. Uygulamalarına TikTokvari özellikler ekliyor. Son dönemde Facebook’tan Instagram’a,…
View On WordPress
0 notes
Photo
Facebook’tan yenilenebilir enerji hamlesi
0 notes
Text
Biraz önce nişanlıma muazzam bir uyarı yaptım :) Doğum günümü Facebook’tan kutlarsan yüzüğü postaya veririm bak :)
17 notes
·
View notes
Photo
Ayırt etmeden tüm hayvanların yaşam hakkını savunduğumuz için taciz ve hakaretlerin sonu gelmiyor! Facebook’tan yorumlar… #yaşamhakkı #vegan #veganol #öldürmeyaşat https://www.instagram.com/p/CRbOd2bgWBW/?utm_medium=tumblr
1 note
·
View note
Photo
Bu metni Twitter’da kendini Giannis Tyrakis olarak tanıtan, asıl ismi Halit Cenk Türe olan şahsın, anlattığı hayali hikayeleri ifşa etme ve gerçek kimliğini ortaya çıkarma çabasıyla hazırladık. Amacımız Türkiyeli Rum azınlığın sesi olarak, sosyal medyada ya da kimi zaman uluslararası yayın organlarında, çeşitli açıklamalar yapan bu kişinin kimliğiyle ilgili çelişen bilgileri delilleriyle bir araya getirerek; toplumda yarattığı ve yaratabileceği muhtemel yanlış temsiliyetlere mani olmak. Aşağıda yer alan argümanlar ve deliller, Halit Cenk Türe’nin beyanlarına, kendisiyle 90’lardan beri “fiziksel olarak” görüşmüş çeşitli kişilerin tanıklıklarına ve İnternet ortamından topladığımız çeşitli bilgilere dayanmaktadır.
16 Mart 1977 doğumlu Halit Cenk Türe, sosyal medyada tanınan ve buradaki azınlık entelektüelleri arasında kendisine belli bir yer edinmiş bir isim. Twitter'da J. G. Tyrakis hesabıyla dahil olduğu çeşitli tartışmalarda karşımıza çıkan ve kendisini "bir İstanbul Rum’u" olarak tanıtıp neredeyse tüm cemaatin sözcüsü kimliğine soyunarak argümanlarını savunan bu şahıs önce sert çıkışları, sonrasında geçmişi ve aile öyküsüyle ilgili çelişkili ifadeleriyle dikkatimizi çekti ve hakkında biraz araştırma yapmaya başladık. Araştırmamız derinleştikçe, kendisini yıllardır hem sanal ortamda hem organik çevresinde, olduğundan farklı biri gibi tanıtan ve ismi, etnik kimliği, mezun olduğu lise ve üniversiteden başlayarak, hayatıyla ilgili büyük küçük neredeyse her detayı, üstelik farklı insanlara farklı şeyler uyduracak şekilde değiştirerek anlatan ve kendisine inşa ettiği sahte kimlikle yaşamaya çalışan ilginç bir vakayla karşı karşıya olduğumuzu anladık.
Kahveniz yanı başınızdaysa ve herkes gibi siz de bu karantina günlerinde canınız sıkkın şekilde ekrana bakmaktan başka yapacak pek bir şey bulamıyorsanız arkanıza yaslanıp bu hikayeyi keyifle okuyabilir, hayretlere düşebilirsiniz.
Hikayemizin ilk kısmı, 1993 yılında İstanbul'da geçiyor. Ulaştığımız tanıkların bize anlattığına göre, Cenk o dönem henüz İstanbul Rum’u taklidi yapmaya başlamamış. Kendisini Jay isminde, annesi İngiliz babası Türk olan ve Türkçeyi çok iyi konuşamayan biri olarak tanıtıyor. Tabii o zamanlar Facebook yok, öz be öz Türk annesi Mükerrem Meral Hanım'ın (hanımefendinin gerçek isimleri) kendisini çocukluk fotoğraflarına etiketleyeceği, yorumlar kısmına da anne tarafından bütün akrabalarının maşallahlarla doluşacağı zamanlara daha var. Güzel 1993'ümüzde böyle tek tuşla insanların ailelerine kuşbakışı bakmak mümkün olmadığı ve tanıştığı insanlar da kendisini normal insan zannettiği için kimse söylediklerinin gerçek olmadığını anlamıyor ve kendisi de Jay kimliğiyle iyi bir piyasa yapıyor.
Hatta bazen zamanında kendisini Jay olarak tanıttığı insanlar Twitter hesaplarıyla karşısına çıkıyor ve Rum olduğunu unutup "Hamit Abi beni tanıdın mı? Röportaj yapmıştık, Türkiye Gazetesinden" diyen adam gibi kendini hatırlatmaya çalışıyor:
Şimdi yavaş yavaş o dönüşüme gelelim. Bu sahte persona işine iyice ısınan Cenk yıllar içinde her tanıştığı insana kendisi hakkında ismi dahil bir sürü konuda farklı bir şey söyleyerek kimliğini parça parça değiştirmeye devam ediyor. Mesela dozunu yavaş yavaş artırarak kökeni 11. yüzyıla dayanan soylu bir Bizans ailesine mensup olduğunu söylemeye başlıyor. Anladığımız kadarıyla kendisini bu şekilde tanıttığı insanlar bu tarz aile öykülerine yabancı olmadığından yadırgamıyor ve şüphelenmiyor. E bir de malum tweette de dendiği gibi:
Bu bilgiler zamanla eviriliyor ve ailesi İstanbullu bir Rum aileye dönüşüyor. Kendisini J. G. Tyrakis olarak tanıtıyor. Hiç karşılaşmamışlar için güncel Twitter profili bu şekilde:
Bu dönüşüm aşama aşama gerçekleşiyor elbette. Önceleri ismini soran takipçilerine Giannis (Türkçe okunuşuyla Yannis) olduğunu söylüyor. Aşağıdaki görüntü 2010 yılına ait bir Tumblr gönderisinden.
2013 yılında Gezi direnişiyle ilgili röportaj verdiği occupy.com’a kendini İstanbullu Rum azınlığın kendi iradesiyle bir parçası olan (buradaki selfdescribed vurgusuna bayıldık) felsefe profesörü Yannis Tyrakis olarak tanıtıyor.
Fakat daha sonra aniden isminin Iasonas (Türkçe okunuşuyla Yasonas) olduğunu, handle’ında da yer alan Giannis’in dedesinin ismi olduğunu söylemeye başlıyor. İddiasına göre vaftiz edilirken rahip Iasonas’i kabul etmiyor ve dedesinin ismi olan Yannis’i de eklemek durumunda kalıyorlar.
İsmini bunca zaman Yannis zanneden takipçilerini de uyarıp düzeltiyor.
Burada da Twitter’da nick olarak kullandığı Giannista’yla ilgili açıklamaları var:
Herkes kendini güncellesin, Yasonas Tirekis. Yazı boyu iç sesinizin bu sözcükleri nasıl telaffuz edeceğini de şimdiden öğrenmiş oldunuz.
Burada da kendi ağzından son karar verdiği ismiyle birlikte kısa bir öz yaşam öyküsü var:
Yine Twitter’daki çeşitli sohbetlerden kendisinin büyük halalarından birinin Hay,
anneannesinin annesinin İskenderiyeli olduğunu
ve büyük amcasının Mathausen’da öldüğünü de öğrenmek mümkün.
Dedesi de 1915 yılında bir Ermeni genci soykırımdan kurtarıyor ve ismini oğluna veriyor. Babasının ismi bu yüzden Ermenice.
Mercek anne babasına, dayı ve amca gibi yakın akrabalarına doğru daraldıkça haliyle daha detaylı öyküler anlatmaya başlıyor. Sonuçta doğma büyüme İstanbullu Rum bir ailenin çocuğu. Elbette sıradan Türklerin merak edeceği birçok detay var yaşantısında.
Tabii yine bu sebepten en az bir Tomris Giritlioğlu filmini dolduracak kadar büyük trajediler koleksiyonuna ihtiyaç duyuyor. Bu yüzden yeri geldikçe 6-7 Eylül 1955’te yaşanan katliamlarda ailesinin nasıl etkilendiğine dair korkunç tanıklıklar aktarmaktan geri kalmıyor.
Bir tartışmada annesinin ve teyzesinin tecavüzden ucuz kurtulduğunu,
bir başka tartışmada teyzesinin tecavüze uğradığını söylüyor.
Gerçekte ise, Facebook profiline göre Zuhal teyzesi 1958 Bursa Kız Lisesi mezunu. Yani 1955’te Bursa’da olmalı.
Kör bıçakla sünnet edilen aile üyesini bazen amcası,
bazen dayısı olarak açıkladığı için kafanız karıştıysa…
İsminin Cahit Teoman olmasından ve Facebook’ta kandil kutlamalarına coşkuyla amin demesinden anlayacağınız üzere Hristiyan ve Rum olmayan dayısı muhtemelen ülkemizdeki erkek çocuklarının büyük çoğunluğu gibi bir sünnetçi tarafından ve düğün töreni eşliğinde sünnet edildi.
Baba tarafının Mersin Silifkeli olduğunu ve kendisinin kütüğünün de Silifke’ye kayıtlı olduğunu aklımızda tutarsak, amcaları da böyle bir zulme maruz kalmadılar. Hayatlarına sağlıklı ve mutlu şekilde devam ediyor, hatta Türk ve spesifik olarak Yörük olmaktan gurur duyuyorlar.
Hatta babası Oktay Türe’nin önceki bir evliliğinden olan abisi Oktan hakiki Yörük olduklarının haplogrup analizleriyle de tespit edilmesi için National Geographic’ten yardım almaya çalışıyor.
Dedesinin adının da Giannis değil Hamdi olduğunu yine amcasının rahmet okuduğu Facebook yorumlarından öğrenmek mümkün:
Mersin Silifke.
Bu arada zamanında Türkçe konuşmadığı için tramvayda teyzesiyle beraber tartaklanan,
yine 6-7 Eylül dönemi saldırıya uğrayan ve şehri terk etmek zorunda kalan, bu yüzden de Yasonas’in İstanbul’dan uzakta öldüğünü iddia ettiği yayasına gelelim:
Cenk Türe’nin annesi Mükerrem Meral Hanımın Facebook paylaşımlarından anneannesi olduğunu öğrendiğimiz Remziye Hanım’ın (soyadlarını paylaşmıyoruz), torununun da öldüğünü tweetlediği tarihte İstanbul’da gömüldüğü İBB’nin kayıtlarından görülüyor. Şehrinden pek uzakta ölmüş sayılmaz, Feriköy mezarlığına defnedilmiş.
Bu arada annesi Meral Hanım oğluyla birlikte yaşadığı Kavala’da Türkiye’den gelen çok aile olduğundan hiç dil problemi yaşamamalarına seviniyor. 1955 yılında mamasıyla tramvayda Rumca konuştuğu için azarlanmak kalıcı bir amnezi yaratmış olmalı. Kadıncağız Rumcayı tamamen unutmuş, hayatına Kavala’da bile Türkçe'yle devam ediyor.
Bir de Çanakkale’de savaşmış olan bir aile büyüğüne dair öykü var ama kahramanı ve akıbeti sürekli değişiyor. Şuradan çeşitli versiyonlarını okuyabilirsiniz:
1. versiyon: Büyük dede Çanakkale Savaşında şehit oluyor. Kardeşi, yani büyük amca amele taburunda harap oluyor ve canını zor kurtarıyor.
2. versiyon: Burada büyük amca amele taburunda maalesef yaşamını yitiriyor.
3. versiyon: Büyük amca amele taburundan kaçıp Yunan ordusunda savaşıyor.
4. versiyon: Büyük amca bu sefer büyük dayı oluyor ve amele taburundan bir Ermeni'yle birlikte kaçıyorlar.
5. versiyon: Büyük dayı amele taburunda sıtmadan ölüyor.
6. versiyon: Amele taburunda askerlik yapmış olan ne büyük dayı ne büyük amca. Hikayenin kahramanı diğer büyük dedeye dönüşüyor.
7. versiyon: Büyük dede amele taburundan kaçıp Yunan ordusuna katılıyor.
8. versiyon: Büyük dede Çanakkale Savaşında yaralanıyor. (Bu tweet 2013’te atıldığı için daha şehit olmamış, hala yaralı.) İki ayrı büyük amcadan biri amele taburunda ölüyor, diğeri Yunan ordusuna katılıyor.
9. versiyon: Dedelerin ikisi de amele taburlarından alınıp toplama kamplarına gönderiliyor. (En korkuncu da bu, ne yaptın Cenk.)
10. versiyon: Bu da Yunan bir gazeteciyle sohbet ederken attığı bir mentiondan. Türkiyeli takipçilerini mahrum bıraktığı şahane bir bilgi: büyük amcası ya da dayısı partizanlara katılıyor.
Gerçekte Türe ailesinden Trablusgarp’ta savaşmış bir askerin çıktığını Facebook’tan öğreniyoruz. Küçük bir farkla, bu büyük dede Rum bir doktor değil, Silifkeli ve Yörük bir emir subayı. Tekeli oğullarından mülazım Hüseyin Bey.
İki yeğenini de savaşa gönderiyor. Biri Yemen diğeri Çanakkale’de şehit oluyor. Fakat bunun aynısı ama amele taburlusu lütfen.
Mustafa Kemal Paşa'nın emir subayı olabilmiş bir büyük dedeleri varken torun Cenk Rum oldukları gerekçesiyle subay olma haklarının olmadığına yakınmaktan geri kalmıyor.
Bunlar olurken gerçek hayatta dayısının, yarbay olan babası sayesinde İstanbul’un çeşitli orduevlerinden yaptığı neşeli yer bildirimleri dikkat çekiyor.
Burada da Cenk’in dedesi olan Halit Bey yüzbaşı üniformasıyla görülüyor.
Yarbay olarak askeri kariyerini tamamlayan Halit bey Türkiye Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri tarihindeki sayılı Rumlardan (sayıyla 1).
Dayısının fotoğraflarındaki Sözcü gazetesi ve diğer CHP'lilik bildiren unsurlar dikkatinizi çekmiştir. Cenk her ne kadar Twitter’da Rumlarla CHP’nin yan yana anılamayacağını bildirse de:
Annesi Meral Hanımın beğenileri aksini söylüyor:
Bu arada Cenk ara ara Türkiye Cumhuriyeti tarafından zamanında yabancı uyruklu vatandaş sayılmaları gibi hukuksuzluklara üzülse de,
1000 senelik Bizans İmparatorluğunun torunu olduğunu için genel olarak gururlu.
Anne ve babasının (Mükerrem ve Ahmet isimleriyle) vaftiz olduğu kiliseler devlet tarafından tanınsa, AKP’liler kimliklerini ve inançlarını dikkate alsa…
ve işi gücü Balat’ta Rum meyhanesi aramak olan CHP’liler kendisine Yorgo muamelesi yapmasa…
Değil mi Cenk?
Bu tatlı Rum ailesinin öyküsüne, Cenk’in babasının önceki evliliğinden olan ağabeyinin yazdığı ve Bizanslılara ithaf ettiği didaktik şiiriyle veda edelim.
Ve Cenk’in eğitim hayatına gelelim. Kendisi çevresine anlattığı ve burada tweetlerine sıkıştırdığı şekliyle liseyi Robert Kolejinde okumuş.
Fakat ne tuhaftır ki Robert Kolejli dostlarımızdan bizim için yıllıklarını kontrol etmelerini istediğimizde Cenk Türe, Jay Ture, Tuere ya da Yasonas isimli bir mezunlarının olmadığını görüyoruz. Çünkü kendisi mezun olduğu yıl okulu tarafından Milliyet Gazetesi’ne verilen bir ilandan da anlaşıldığı üzere, Ata Koleji 1995 mezunu.
Ata Koleji 95 Mezunları Facebook grubunda da arkadaşlarının bir türlü ulaşamadığı isim olarak bahsi geçmiş. Tahminen yanlış isimle arıyorlardı.
Hayır Cenk Ata Kolejinden bahsediyoruz.
Milliyet Gazetesi’ndeki ilandan da anlaşılacağı üzere İstanbul Üniversitesi Yunan Dili ve Edebiyatı bölümüne kayıt yaptırmış. Kendisini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi yıllarından tanıyan birçok insan da var ama o yıllarda kendini o şekilde tanıttığı için çoğunlukla Jay olarak hatırlıyorlar. En son 2003 yılında hala aynı bölümde okuduğuna dair birçok görgü tanığı mevcut.
Cenk’in (ya da Jason’ın) Facebook’ta oluşturduğu bir etkinlik için (buna da ayrıca geleceğiz) kendi yazdığı CV/ biyografide Oxford’da St. John’s College’da lisans okuduğu, sonrasında Güney Afrika’da University of Cape Town’da gender studies master’ı yaptığı ve nihayet ana kucağı Oxford’a dönerek yine St. John’s College üyesi olarak felsefe doktorasını aldığı iddiası yer alıyor.
Fakat Oxford Üniversitesiyle iletişime geçtiğimizde de Cenk Türe isimli bir mezunlarının alumni kayıtlarında yer almadığını öğreniyoruz. Yazışmanın devamında alternatif isimleriyle de sorguladık. Cevap maalesef menfi oldu.
İnsanların onu hala Beyazıt’ta gördüğünü söylediği yıllarda bile kendisi, yüksek lisansını yaptığı Güney Afrika’da.
Fakat ne hikmetse University of Cape Town’ın tez veri tabanında da kendisine ait bir kayıt yok.
Cenk de zaten daha çok yüksek lisansın ardından Oxford’da yaptığı felsefe doktorasıyla meşgul. Sosyal medyada bunu defalarca belirtmesinin yanı sıra,
bu önemli bilgiyi academia.edu profiline de ekliyor.
Halbuki herhangi bir isim kombinasyonuyla ne genel olarak Oxford ne de St. John’s alumni kayıtlarında yer alıyor. Mezuniyetin dışında, herhangi bir zamanda Oxford’a kabul edilmiş ve kaydolmuş da değil. Ek olarak, yüksek lisans ve doktora tezlerinin yer aldığı hiçbir veri tabanında kendisine ait bir yüksek lisans ya da doktora tezi bulunmuyor.
Cenk bu başarılarla dolu eğitim hayatı bittikten sonra aile durumundan kendini Almanya’da buluyor. Burada yaşadığı dönemde de kendisini Oxford doktoralı bir felsefeci olarak tanıtmaya devam ediyor.
Ekşi Sözlük’teki entry’lerine bakılırsa Frankfurt Goethe Üniversitesi’nde hocalık bile yapıyor:
Hatta Banks & Tuere ismiyle bir girişimi bile oluyor:
Bu da aynı CV ile verdiği ve Almanya Düsseldorf’ta yaşayan talihlilere müjdelediği özel derslerin tanıtım metni. Ücretin ders başı 50, 12 ders için toplam 500 Euro olduğuna dikkat. Sadece İngilizce ve Türkçe değil, keriz silkeleme konusunda da ders veriyor.
Ardından bir dönem Hollanda’da yaşıyor. Felsefeci Jason Tuere olarak daha önce de CV’sinden bahsederken alıntıladığımız bu ilanda gördüğünüz gibi Hollanda’da kişi başı 25 Euro katılım ücretli felsefe semineri düzenliyor. Almanya seferinin iyi geçtiğini buradan anlayabiliriz.
Cenk'in Hollanda'da kurduğu şirkete Jason Tuere adını vermiş olması da, enternasyonal alanda gerçekleştirdiği bir başka ince hamle olarak kayıtlara geçiyor.
Bu felsefeci kimliğine o kadar ısınıyor ki, Türkiye ve soykırım üzerine Ermenistan'daki bir gazeteye röportaj bile veriyor. Bu sefer zamanında misafir öğretim görevlisi olarak Türkiye’de çalışmış Yunan filozof Jason Tuere olarak.
Cenk’in bir özelliği de İstanbul Rum'u, Yunan filozof, Yunanistan’la ve Helen medeniyetiyle bağlantılı herhangi biri olarak bulabildiği her fırsatta görüşlerini aktarmaktan çekinmemesi. Sürekli mikrofon arıyor.
Mesela burada AirBNB’de ilanı verilen evlerin tarihi Rum evleri olduğunun belirtilmesi üzerine yapılan minik bir tartışmaya atlıyor,
ve önce Umut Sarıkaya karikatürü olmadığını muhatabını tersleye tersleye vurguluyor,
sonra İstanbul Rum’u kimliğiyle izninin olduğu ve olmadığı ifadeleri belirtiyor.
Bir süre ondan bağımsız devam eden tartışmaya hüzünlü keman sesiyle tekrar atladıktan sonra,
karşısında sakince fikrini belirtmeye çalışan adamı gazeteyle vura vura Greta Thunberg gibi azarlıyor. How dare you!??
Ve özür dileterek bu mini tartışmanın hükmen galibi olarak mentiondan ayrılıyor. Böylece insanların politik bilincini, empati duygusunu ve karşısındakileri kimlikleriyle bağlantılı bir noktadan incitme konusundaki tedirginliklerini sömürerek kendine küçük İnternet tatminleri sağlamaktan da geri kalmıyor.
AirBNB demişken, şimdilerde eşiyle Yunanistan, Kavala’da yaşayan Cenk’in eşi tarafından verilen AirBNB ilanını okuyalım.
Eşi detayları hatırlamakta zorluk çektiğinden olacak, kocasının Türkiye’deki gibi değil, ciddi ciddi yapmasıyla övündüğü doktorasını tek hamlede silmiş ve yüksek lisansa çevirmiş. Olabilir; hikaye bizce de çok karışık.
Kavala demişken de Cenk’in yaşadığı yerleri bir hatırlayalım. Biz Türkiye, Almanya, Hollanda ve Yunanistan'a bile bakınca bayağı seyahat dolu bir yaşam olduğunu görmüştük ama kendisine bu yetmemiş olacak ki, öyküsünü minik dokunuşlarla biraz daha zenginleştiriyor.
1999’da Yugoslav iç savaşı sırasında (bu tarihler resmi kayıtlara göre İstanbul’da üniversite öğrencisi olduğu tarihlere denk geliyor) Sırbistan’da,
kriz döneminde Yunanistan’da,
hemen ardından Kadıköy’de,
2011’de ise Arap Baharı rüzgarları Mısır’da Tahrir meydanında esmeye başladığında Cenk yine alanda. Görgü tanıklarına göre o tarihlerde İstanbul’da olsa da.
Burada kendi özeti var. Soluksuz okunuyor gerçekten müthiş bir yaşam.
Ve belki de en şahanesi, 90’lı yıllarda Amnesty International’ın correspondent’ı olarak Kürdistan’da yaşadığını iddia ettiği dönem.
Tüm bunları yaparken dört farklı ülkede mültecilerle de çalışmayı ihmal etmiyor.
Sırpça-Hırvatça bildiği için Balkan coğrafyasında Makedonlar dahil herkesle kolaylıkla sosyalleştiği bilgisini de ekleyelim.
Sırbistan nereden çıktı diyeceksiniz, askerliğini yaptığı yerlerden biri. Yerlerden biri çünkü aynı zamanda Batı Afrika’da bulunan Fildişi Sahili’nde de askerlik yapıyor.
Tüm bunlar bir tarafa, hikayesinin en erken dönemlerine dayanan İngiliz vatandaşı olduğu iddiası hala yürürlükte:
Birleşik Krallık pasaportu olmasına rağmen sadece Avrupalıların iki yüzlülüklerini daha yakından inceleyebilmek için Türk pasaportuyla seyahat etmeyi tercih ediyor.
Acı verici bir süreç… Ama yılmıyor.
Araya yaşanmışlık da ekliyor tabii. Atatürk ve silah arkadaşlarının aklına gelmeyecek mücadeleleri verdiğini de belirtiyor.
Eee, kendisinin de dediği gibi.
İnsan gerçekten hayret ediyor!
Burada gördükleriniz sadece bizim kısıtlı bir süre içinde bulabildiklerimiz. Her ne kadar özenli bir araştırma yürüttüysek de, eksiklerimiz mutlaka vardır, hatalarımız da olabilir. Dosyamızın sonuna geldik; sürç-i lisan ettiysek affola.
***
Türkiye’de azınlık grupların tarihi acı ve zorluklarla doludur ve kendi hikayelerini kamuoyu ile paylaşmaları geçmişle yüzleşme açısından kritik bir önem taşımaktadır. Bu açıdan önem taşıyan başka bir konu da azınlıkların tarihinin bu acılardan nemalanmaya niyetlenmiş kişilerin manipülasyonundan korumaktır. Bu çalışmayı böyle bir manipülatif çabayı ortaya çıkarmak için hazırladık. Türkiye gibi, azınlık hakları konusunun son derece hassas olduğu bir coğrafyada başkalarının kimlikleri üzerinden kurgu acı hikayeleri yaratmak, bu azınlıklara ancak zarar verecektir.
Hedefimiz potansiyel olarak ülkedeki azınlıkların yaşadıkları acı ve zorluklara dikkat çekmeye çalışan hayal ürünü Giannis Tyrakis değil; bu tür bir hayal ürünü karakter üzerinden statü ve temsiliyet devşirmeye çalışan Cenk Türe’dir.
Cenk Türe’nin hayal ürünü kimlik ve senaryolarla, tarihe ve azınlıkların kendi hikayelerini paylaşma biçimlerine dair manipülasyon yapması, kanımızca kabul edilebilir bir şey değildir. Bizce Türkiye tarihinin bir gerçeği olan bu acılar sosyal medyada ve diğer mecralarda Cenk Türe gibilerin yarattığı hayali figürler tarafından değil, bunları gerçekten yaşamış kişiler ve onların yakınları tarafından dillendirilmelidir. Zira aksi azınlık grupların tarihini ve dilini gasp etmek anlamına gelir.
38 notes
·
View notes
Text
Facebook’tan sitemizi ziyaret edip yorumuyla anlaşıldığımızı fark ettim, çok güzel bir detayı ilettiği için sizlere bu değerli yorumu iletmek istedim.
(📌GÜNDEM ARŞİVİ; Okuyan ve yazanlar için DAĞARCIK!
Ziyaret etmeyi unutmayınız. gundemarsivi.com 🐸🌳📚)
Kemalist İlkay
0 notes
Text
üniversitemden bi kız beni tinder'da tanıyıp “meğer ne kadar iğrenç biriymişsin çok bozmuşsun, tatlı biriydin” falan yazdı ama kendisi de tinder'da arayışta. kafası yerinde değil. ısrarla kendisini tanımadığımı söylüyorum (muhtemelen fake hesap çünkü yaşına bakarsam bir alt dönemim olmalı ve ben herkesi çok iyi tanıyordum) "tanımak zorunda mısın abi, tanımadığın kadınlara sokuyorsun beni de tanıma" gibi bir şey dedi. bu cümledeki denkleme göre kendisine de "sokmamı" istiyordu. sokmak dedi, inanılmaz, hem ahlakçı hem kro.
tinder profilim ise facebook’tan hallice bir profil: baklavalı bir vücudum olmadığı için çıplak fotoğrafım yok; görgüsüz bir kro olmadığım için arabalı, telefonlu fotoğrafım yok; sadece casual fotoğraflar.
4 notes
·
View notes
Text
LinkedIn, Şirket Sayfaları İçin Yerel Gönderi Planlaması, Yeni Sesli Etkinlik Seçenekleri Ekliyor
LinkedIn, Şirket Sayfaları İçin Yerel Gönderi Planlaması, Yeni Sesli Etkinlik Seçenekleri Ekliyor
LinkedIn yerel bir gönderi planlama özelliği başlatırken, şirket sayfaları da artık uygulamadaki diğer sayfaları takip edebilecek. Değişiklikler, platformun en son özellik güncellemesinin bir parçasıdır – işte en son LinkedIn uygulaması işlevlerine genel bir bakış.
İlk olarak, gönderi planlamasında – şimdi, web’de bir gönderi oluşturduğunuzda, güncellemenin yayınlanmasını istediğiniz tarih ve saati de seçebileceksiniz.
LinkedIn’e göre:
“Bir pazarlamacı olarak, hedef kitlenize ulaşmak için strateji oluşturmanın, içerik oluşturmanın ve yayınlamanın zaman ve kaynak gerektirdiğini biliyoruz. İçeriği doğru zamanda yönetmenize ve paylaşmanıza yardımcı olmak için, artık Sayfa gönderilerinizin yayınlanacağı belirli tarih ve saati tamamen platform içinden seçebilirsiniz.”
Tabii ki, pazarlamacılar yıllardır üçüncü taraf sosyal medya yönetimi uygulamaları aracılığıyla LinkedIn gönderilerini planlayabildiler, ancak platform sistemleriyle daha doğrudan uyumlu olduklarından, yerel planlama araçları bazı açılardan daha iyi bir yol olabilir. bu, örneğin diğer sayfaları etiketlemeyi veya gönderinizin uygulamada nasıl görüneceğini görmeyi kolaylaştırabilir.
LinkedIn’in yerel gönderi planlama seçeneği, gönderilerinizi üç aya kadar önceden planlamanıza olanak tanırken, planlanmış tüm gönderilerinizi şirket sayfası araçlarınız aracılığıyla da görebileceksiniz.
Bu aşamada yalnızca uygulamanın web sürümünde mevcut olsa da kullanışlı bir seçenek olabilir.
Buna ek olarak, şirket sayfaları, görünürlüğü ve erişimi en üst düzeye çıkarmaya yardımcı olmak için artık açık bir iş ilanı eklediklerinde otomatik bir gönderi paylaşabilecek.
Başka bir cephede, LinkedIn’in Şirket Sayfaları için sesli etkinlikler eklemesi, platformdaki hedef kitlenizle etkileşim kurmanın başka bir yolunu sunar.
Sosyal ses dalgasının artık iki yıl önce olduğu göz önüne alındığında, bu zamanın biraz gerisinde görünüyor. Ancak LinkedIn hiçbir zaman trendlerle hareket eden biri olmadı ve canlı ses etkinliklerinin LinkedIn’e Twitter veya Facebook’tan (yakın zamanda kendi sosyal ses desteğinin son kalıntılarını kaldıran) olduğundan daha iyi uyması olabilir.
LinkedIn’de, sesli etkinlikler aracılığıyla profesyonel bağlantılar kurmak veya alanınızdaki liderlerle sektöre özel tartışmalar yapmak için çeşitli fırsatlar elde edebilirsiniz. Platformun kullanıcı tabanı göz önüne alındığında, ses seçeneklerine olan ilgi azalsa bile değerli bir katkı olabilir.
LinkedIn sesli etkinlikleri ilk olarak geçen Haziran ayında İçerik Oluşturucu Modunda başlattı ve şimdi kapasitesini Şirket Sayfalarına genişletiyor.
Son olarak, Şirket Sayfaları artık uygulamadaki diğer sayfaları takip edebilecek ve ilgili sektör trendlerinden haberdar olmak için başka bir yol sağlayacaktır.
“LinkedIn Sayfanız olarak diğer Sayfaları takip etme özelliği, trend sohbetleri takip etmenize, sektör tartışmalarına kolayca katılmanıza ve takip ettiğiniz Sayfaların içeriğine ayrılmış bir özet akışı görünümü düzenleyerek markanızın sesini ayırt etmenize yardımcı oluyor.”
Bu, önemli tartışmaları izlemenin ve marka hesabınızdan katılma fırsatları bulmanın harika bir yolu olabilir, aynı zamanda rakipleri izlemek ve nişinizdeki diğer işletmelerin LinkedIn stratejilerine nasıl yaklaştığını izlemek için de kullanabilirsiniz.
Bu şekilde, değerli bir ilham ve içgörü kaynağı olabilecek ve yaklaşımınızı iyileştirmeye yardımcı olabilecek Insights’taki Facebook’un “İzlenecek Sayfalar” öğesine benzer olabilir.
Veya yorumlarında marka teşhiri için fırsatlar olması durumunda popüler hesapları izlemek için kullanabilirsiniz. Burada bir dizi seçenek var ve LinkedIn’deki görünürlüğünü artırmak isteyenler, hiç şüphesiz zaten potansiyeli düşünüyor olacaklar.
Bunlar, tümü nispeten küçük olan, ancak her birinin kendi değeri ve sistematik uygulaması olan ve platform yaklaşımınıza fayda sağlayabilecek bazı ilginç güncellemelerdir.
En azından bazı yeni düşünceler ekliyorlar. En son LinkedIn özellik güncellemeleri hakkında daha fazla bilgiyi buradan edinebilirsiniz.
Kaynak, Siteyi Ziyaret Edin
0 notes
Note
Selamun aleyküm Abi. Hanifi mezhebini tam öğrenebilmek için hangi kitapları okumam gerekiyor. Üstün körü çoğu şeyi biliyorum ama tam öğrenmek istiyorum. Bilgilendirirseniz çok mutlu olurum Abi. Allah razı olsun şimdiden.🌹🌹
Ve Aleykümselam kardeşim. Medrese okuyan kardeşlere sorarsan daha güzel önerilerde bulunurlar, Arapça olan fıkıh kitapları var kapsamlı olan onlar, Türkçeleri varsa medreseliler bilir diye tahmin ediyorum. Bizim elimizde olan daha kapsamlı olan şunlar var:
1- Büyük İslam İlmihali - Ömer Nasuhi Bilmen
2- Günümüz Meselelerine Fetvalar - Halil Günenç Hoca
3- Fıkhî Suallere Cevaplar - Cübbeli Ahmet Hoca/ Hüsamettin Vanlıoğlu/ Fatih Kalender
Biz fıkıh konusunda Facebook’tan çok istifade ediyoruz. Orada sadece fıkıh, akaid ve fetvalar paylaşan ilim ehli ehlisünnet kişiler var onları takip ediyoruz, bizim seviyemize uygun bir şekilde açıklamalarıyla paylaşıyorlar. Paylaşımın altına anlamadığın bir şeyi sorduğunda vakitleri nisbetinde cevap veriyorlar. En güzel fıkıh tam bir fıkıh ehil bir hocanın dizi dibinde öğrenilir ama imkan yoksa dediğimiz gibi böyle paylaşım yapan ilim ehli ehlisünnet hocaları takip edebilir, YouTube’dan ders videolarını izleyip istifade etmeye çalışabilirsin...
Allah senden de razı olsun.
7 notes
·
View notes
Text
Messenger, 9 yıl aranın ardından Facebook'a geliyor
9 yıl önce Facebook mobil uygulamasında hizmet veren Messenger, ardından Facebook’tan ayrılarak ayrı bir uygulamaya dönüşmüştü. Meta’nın Messenger’ı Facebook mobil uygulamasından çıkarmasının üzerinden çok zaman geçse de şirket, uygulamaları yeniden birleştirme kararı aldı. Testler başladı Facebook başkanı Tom Alison, insanların Messenger gelen kutularına Facebook uygulaması içinden…
View On WordPress
0 notes