#Din kardeşliği
Explore tagged Tumblr posts
onderkaracay · 3 months ago
Text
Tumblr media
0 notes
naftalin2027 · 2 months ago
Text
HERKES İçin SiYER (15.Bölüm)
✓peygamber efendimiz in hayatı 3 kısma ayrılır
*Nübüvvet öncesi dönem
*Nübüvvet in Mekke dönemi {ay ay biliniyor}
*Nübüvvet in Medine dönemi {gün gün biliniyor}
✓peygamber efendimiz kıyamete kadar gelecek olan tüm insanlara şehirlerin nasıl Medineleşegıni gösterdi
✓Gunumuzde adı Medine olan şehir bile yok çünkü o ruh yok
*Zeminde tevhid
*Gövdede adalet
*Dallarda meşveret
✓Bi yerde kadı varsa hukuk varsa orası Medinedir
✓Peygamber efendimiz Medine'ye önemli madde getirdi
*Mescid {yürekleri inşaa etti}
*Menzil {beden inşaa etti}
*Mektep{ akılları inşaa etti}
*Muahhad kardeşlik {ruhları inşaa etti}
*Medine vesikası { dünyanın ilk yazılı anayasasi}
*Medine çarşısı {hz .Osman'ın kuyu yu satın aldı}
*Medine askeriyesi
✓Musluman dünyanın neresine giderse gitsin mülteci değil muhacirdir.
✓4 kardeşlik var
*Nesep kardeşliği
*Hilkat kardeşliği
*Süt. Kardeşliği
*Din kardeşliği
✓Ensar ve muhacir kardeşliğinin bı emsali yoktur
✓Dunyanin kurtuluşu İSLAM dır
✓Sunnet karşı çıkmakla beraber alternatif kurar
✓once yol sonra hedef
✓Direnmenin adıdır sabır
✓Her nimetin şükrü kendi cinsindendir
✓Sahibul ezan Abdullah ibni Zeyd ranh tır ezanı rüyası nda gören ilk sahabi ikinci gören ise Hz . Ömer dır
✓Bilali Habeş 5 ezan çeşidi vardır.
*İlk ezan
*Fetih ezanı
*Veda ezanı
*Şam ezanı
*Sabah namazına esselatu heyrun minnevm cümlesi ni söylediği ilk ezan bu cümle de ona aittir..
Herkesiçinsiyer
Muhammed Emin Yıldırım
Bekir Develi
3 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 7 months ago
Text
🇹🇷 #BİR #YIKIMIN #ANATOMİSİ 🇹🇷
.
▪︎İşe Erbakan hocalarını satmakla başladılar.
Milli gömleği çıkarıp FETÖ gömleği giydiler. Amerika, İngiltere ve Vatikan'la anlaştılar. Hoca efendileri sayesinde iktidarı kaptılar.
▪︎İlk icraat olarak tehdit kabul ettikleri kurumlara el attılar. Orduyu ele geçirip komuta kademesini dağıttılar.
▪︎Açılım adı altında PKK ile müzakere edip teröre taviz verdiler. Teröristleri sınırda devlet töreniyle karşılayıp şehir meydanında hep birlikte ağıt yaktılar. Terör meydanı boş bulup şehirlere sızdı patlayan bombalarla yüzlerce yavruyu babasız bıraktılar. Kürt kökenli vatandaşları ötekileştirip hedef haline getirdiler. Bin yıllık kardeşliği ve vatandaşlık ilkesini ortadan kaldırdılar.
▪︎Hep birlikte bunları yaparken FETÖ tezgahında çırak, kalfa, usta olup işi kaptılar 10 yıl sonra çıkarlar ters düştü kendi tezgahlarını kurdular.
▪︎Kandırıldık, pişmanız, Allah’tan af, milletten özür dileriz deyip hocalarıyla yolları ayırdılar ve mağduru oynadılar. Öfke içinde karşılıklı sırlar ifşa edildi hep birlikte dünyaya rezil oldular. Çıkar dalaşının adını darbe koydular ve binlerce mağdur yarattılar. Bunu da bir güzel kullandılar.
▪︎Siyasi ayak söyleminden de bu nedenle hep rahatsız oldular. Zira ucu kendilerine uzanır diye korktular. Bu yüzden de FETÖ ile mücadeleyi terör ağacından meyve koparma hikayesine çevirip gövdeyi hep korudular.
▪︎FETÖ’den kalan mal varlıklarının akibetini hiçbir zaman açıklamadılar. O tarihte basın tarafından, FETÖ’nün kasası denilen Akın İpek’in otelinin dehlizinde bulunduğu ve el konduğu iddia edilen 18 ton altın, 500 milyon Euro ve 250 milyon dolar konusuna ise nedense hiçbir zaman için açıklık getirmediler. Terör başı Gülen’in iadesi için beklenen çabayı da hiçbir zaman için sarf etmediler.
▪︎Başta yere göğe konduramadıkları savcı Zekeriye Öz olmak üzere, FETÖ’cü kaçakların peşini ise nedense bıraktılar. Bunları hiçbir zaman için dillendirmediler , gündem konusu dahi yapmadılar. FETÖ’cülüğü yargı ve muhalefet üzerinde hep bir sopa gibi kullandılar. Bu sayede üstü kapalı bir korku rejimi yarattılar.
▪︎Sürekli din istismarı yaptılar ve Arap hurafelerini din diye dayattılar. Başörtüsüne bürünüp #ahlak #örtüsünü çıkardılar. Müslüman taklidi yaptılar.
▪︎Ayasofya camiini bile istismar amaçlı açtılar. Diyanet İşleri Bakanlığı’nı ve camileri siyasi birer karargaha çevirdiler. Hutbeleri istedikleri gibi okuttular.
▪︎Her türlü #cemaat #yapılanmasını baş tacı edip dini rayından çıkardılar. Kur’an da yeri olmayan bir ruhban sınıfı yarattılar ve şeyh/mürit ilişkisi içinde beyin yıkayıp toplumun büyük bir kesimini kontrol altına aldılar.
▪︎Yargıyı payanda edip hak, hukuk, adalet kavramları üzerinde siyasi baskı kurdular. Kutsal olan Savcılık ve Hakimlik mesleğini zora soktular.
▪︎2017 yılında bir halk oylaması icat ettiler ve sandık oyunuyla yapılan anayasa değişikliği sayesinde demokrasiyi devre dışı bırakarak, ‘"hangi asseti (varlığı) satacağımı size mi soracağım’" diyebilen bir tek adam düzeni kurdular. Anayasal devlet yapısını by-pass edip anayasalı partizan bir devlet anlayışı yarattılar.
▪︎Fabrika ve barajlar kurmak, üretim ve istihdam yaratmak yerine lüks saraylar inşa ettiler. Avenelerine her biri milyonlarca liralık yüzlerce makam aracı tahsis ettiler. Üretim ekonomisini tahrip edip tüketim, israf ve rant ekonomisi icat ettiler.
▪︎Özelleştirme adı altında Cumhuriyetin tüm kazanımını babalar gibi sattılar ve binlerce istihdamı ortadan kaldırarak devasa bir işsizler ordusu yarattılar. Rüşvetle yatıp rüşvetle kalktılar ve bağış adı altında aldıkları milyarlarca doları kurdukları vakıflara aktardılar.
▪︎Geçmişte Anayasal Kurumlarıyla anılan devleti ENSAR, TÜRGEV, TÜGVA ve TÜRKEN gibi vakıflarla anılır hale getirdiler. Harcamaları kontrol edip hesap soran IMF’yi devre dışı bırakıp hesap sormayan yabancı tefeci kuruluşlardan yüksek faizle borç alıp rant kanalına akıttılar. Ülkeyi, tefecinin eline düşmüş müflis esnaf misali ödenmesi mümkün olmayan milyarlarca dolarlık borç batağına soktular, hazineyi tarihte ilk kez eksi bakiyeye düşürdüler ve henüz doğmamış borçlu bir nesil yarattılar.
▪︎Bağımsız olması gereken Merkez Bankasını siyasi operasyonlarına payanda ettiler. Sürekli #ranta #dayalı yatırımlar yapıp millete hizmet diye dayattılar.
▪︎Paylaşımı ayakkabı kutularıyla yaptılar. Ekonomiyi çökertip milletin anasını ağlattılar. Ölümü unutup dünya malına taptılar. Yabancı bankalara altın ve dolar stokladılar. Vakıflar üzerinden İngiltere ve Amerika’da devasa mülkler aldılar. Bu yüzden WikiLeaks belgelerinde bile anıldılar. Bunlara el konulmasından ise hep korktular.
▪︎Sarraf davası ve evlatları üzerinden yürütülen soruşturmalar şantaja dönüştü zor durumda kaldılar. Bu yüzden de her türlü efelenmelere rağmen ABD ve AB yaptırımlarına boyun eğdiler. Rahip Bronson’la başlayan bir seri yaptırım şimdilik Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya alınmasına destek olunmasıyla son buldu. İçeride aslan kesilirken dışarıda hep kedi oldular.
▪︎Seçmenlerini konsolide etmek için sürekli müjdelerle oyaladılar ve 2023 yalanını pazarladılar. Müjdelerin arkası gelmediği ortaya çıktı ve şimdide 2053 yalanına başvurmaktalar.
▪︎Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir ‘"Kur korumalı mevduat"’ hesabı icat edip birilerini ihya ederken hazineyi milyarlarca dolar zarara uğrattılar. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yaparak aradaki makası açtılar ve ülkenin teminatı olan orta direği yok ettiler.
▪︎Se��im öncesi din istismarı yapıp NAS pazarladılar ve faizi enflasyona sebep gösterip milletin gazını aldılar. Seçim sonrası gerçek ortaya çıktı döviz, enflasyon ve zamlar tarihi bir rekor kırdı. Ânında NAS’tan vaz geçerek dini, imanı unutup faize sarıldılar.
▪︎Memur ve işçi maaşına zam yapar gibi yapıp ağızlara bir parmak bal çaldılar; emekliyi, dulu, yetimi bütçe müsait değil diyerek açlığa mahkum ettiler. Buna rağmen sınırları kevgire çevirerek ülkeye soktuları, adeta bir kavimler göçüne dönüştürerek demografik yapıyı tahrip ettikleri ve içinde kimlerin olduğu meçhul 10 milyonun üzerinde mülteciye milletin alın teri olan 50 milyar doları harcarken bütçe hesabı yapmadılar. Böylece %98’i yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veren, geçimden başka bir şey düşünmesini istemedikleri, hayattan koparılarak günlük yaşatılan, sürekli yardım edilmiş bir toplum yarattılar. Sosyal hayatı yok edip ruh sağlığı alarm veren vatandaşı çaresizlik içinde evlerinde oturmak zorunda bıraktılar.
▪︎Ekonomiyi iflasın eşiğine getirdiler ve sonunda mecbur kalıp bir zamanlar düşman ilan ettikleri körfez ülkelerine giderek varlıklarımız üzerinden örtülü pazarlıklar yaptılar ve onursuzca para dilendiler. İşsizliğin, açlığın, sefaletin, derinleşen ekonomik kriz ve körfez zihniyeti detaylarının üstünü örtmek için de başta CHP tartışmaları olmak üzere toplumu oyalayacak birbiri ardına sıralanmış yapay gündemler yarattılar.
▪︎İktidarı normal bir siyasi aktör olarak görmeyin. Çünkü onlar Türk milletine, Türk devletine ve kurucu değerlere daha başından itibaren düşmandılar. Bu yüzdendir ki 22 yıldır başta büyük önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kahraman ecdada ve milli değerlerimize hakaret eden kim varsa sürekli baştacı ettiler.
▪︎Andımızı yasaklatıp T.C. ibarelerini, Atatürk resimlerini, büstlerini ve heykellerini baş aşağı ettiler. İstiklal Marşı’nda oturanların, keşke Yunan kazansaydı diyen hainlerin önünde hep reverans yaptılar.
▪︎T.C. Devleti ve Cumhuriyet’in garantisi olan Lozan Antlaşması, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Anayasa’nın ilk dört maddesini sürekli sorun ettiler. Amerika’nın Yunanistan Dedeağaç limanına yaptığı devasa askeri yığınağa ve işgal edilerek birer askeri üs haline getirilen Ege adalarına yıllarca göz yumdular.
▪︎Ülkeyi yönetiyormuş gibi yapıp talimat üzere içeriden dönüştürdüler ve #darülharp mantığı içinde koskoca bir harabe yarattılar. Dışarıdan kuşatılmasını ise sineye çekip hep seyirci kaldılar.
▪︎Taraftarı ikna etmek ve safları sık tutmak için de Osmanlı sosuna batırılmış, din ceketi giydirilmiş ; Ecdat ve İslam’la alakası olmayan çakma bir düzeni sürekli olarak mehter, ezan, sela ve tarihi diziler eşliğinde dayattılar.
▪︎Nihayet kapatılacak bir parantez olarak gördükleri Cumhuriyet’i , 100. yılında hedefe koyup , arzu ettikleri çarpık düzeni meşru hale getirecek yeni bir ANAYASA telaffuz ettiler. Sıra geldi bu telaffuzu kuvveden fiile geçirecek olan altın vuruşu yapmaya.!!!
▪︎Ve ardından yedi düvelin yapamadığını tek başlarına yaparak bu topraklarda kendi vatanlarını kurmaya ve Yugoslavya’da olduğu gibi özerk yapıların ve dışa bağlı devletçik teşebbüslerinin önünü açmaya.
▪︎Eğer Anayasa genel seçimlerden önce değiştirilirse , yapılmış olan yerel seçimin ve bundan böyle yapılacak hiçbir seçimin yasal hükmü kalmaz.
▪︎Şimdi anladınız mı bir vasiyet niteliği taşıyan #Gençliğe #Hitabenin neden kaleme alındığını ve büyük önderin #ne #kadar #ileri #görüşlü #olduğunu. Ne demişti son bölümünde ;
“…..iktidara sahip olanlar, gaflet (aymazlık) ve dalalet (sapkınlık) ve hatta hıyanet (hainlik) içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin (işgal güçlerinin) siyasi emelleriyle tevhit edebilirler (birleştirebilirler). Millet, fakruzaruret (ileri derecede yoksulluk) içinde harap (yıkılmış) ve bitap (yorgun) düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı ;
İşte, bu ahval (durum) ve şerait (koşullar) içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”
▪︎Yerel seçim galibiyetinin ve zafer sarhoşluğunun rehavetine kapılarak bundan sonra hiçbir şey olmaz demek yanlış olur. Büyük önderin sözlerini her an kulağımıza küpe etmekte yarar vardır.
▪︎Şunu asla unutmamak gerekir ki , su uyur düşman uyumaz. Yarından tezi yok her türlü şahsi ve siyasi meseleleri, ideolojik görüş ayrılıklarını, şişmiş olan egoları bir kenara bırakarak ; Birlik, beraberlik ve Müdafaa-i Hukuk anlayışı içinde geniş tabanlı bir #milli #mutabakat #ittifakı kurmak artık vatani bir mecburiyet haline gelmiştir. Mazereti ne olursa olsun aksini yapan bir siyasi anlayış ; Ucu dışarıda olan gizli işbirlikçidir, iktidarın bir başka versiyonudur, mevcut projenin nöbetçi taşeronudur.!!!
▪︎Herkes aklını başına almalıdır zira emperyalizm, yıllarca onca emek harcadığı böylesi zorlu bir yıkım projesini tek bir parti ya da tek bir adama #endekslemez , alternatifi #mutlaka #vardır. Önümüzdeki süreçteki gelişmeler , kimin kim olduğunu ve bağlantılarını gösterecektir ; Tabii ki milli hassasiyete sahip olan vatan evlatlarını da...
4 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years ago
Text
“Keşke benim zamanımda olması gerekmeseydi," dedi Frodo. "Bence de," dedi Gandalf, "böyle zamanları görecek kadar yaşayan herkes için de öyle. Ama bu onların kararı değil. Karar vermemiz gereken tek şey, bize verilen zamanla ne yapacağımızdır.” JRR Tolkien, Yüzük Kardeşliği (Yüzüklerin Efendisi)
Tumblr media
George MacDonald eseri olan Fantastes- hepsinin ilham kaynağıdır... G. K. Chesterton, W. H. Auden, J. R. R. Tolkien ve C. S. Lewis gibi yazarları etkilemiştir... fantastik edebiyatın kurucularından olan İskoçyalı yazar George MacDonald başka dünyaların şarkısını ilk duyanlardandı. Dönemin anlayışına aykırı gelen düşüncelerinden dolayı din adamlığı görevini bırakmak zorunda kalan George MacDonald peri masallarının dünyasını o ana kadar kimsenin anlatmadığı biçimde yazdı. “Ben çocuklar için yazmıyorum, beş, elli ya da yetmiş yaşında olsalar bile çocuksu kalanlar için yazıyorum,” demiş.... MacDonald, yakın arkadaşı olan Lewis Carroll’ın da akıl hocalarındandı. Fantastes, Yunancada “yolu olmayan” ve “tırmanış” anlamına gelen Anodos isimli kahramanın, periler diyarında yaşadığı rüyaya benzer maceralarını anlatır. Anodos bu dünyada ağaç perileriyle, kendi gölgesiyle, şanlı şövalyelerle karşılaşır epik bir anlatımı vardır,, peri kraliçesinin sarayını ziyaret eder ve aklının alamayacağı hikayeler dinler kitapta bu hikayelerden oluşur... Tolkien; “Karakterlerimin bazılarını doğrudan George MacDonald’a borçluyum.” demiştir..( fantastes kitap serisinin detay incelemesi arşivimde mevcuttur) 
Tumblr media
3 notes · View notes
hetesiya · 2 years ago
Text
Hürriyette Dayanışma – 1867 – Mihail Bakunin
Tumblr media
Çevirenin Notu: Çevirenin metine yaptığı eklemeler, açıklamalar vb, […] ile gösterilmiştir.
Daha önce ortaya koyduğum Eylem Konseyi birinci ilkesinden, [yani] pratik dayanışma veya mücadele kardeşliği [ilkesinden], eş öneme sahip kuramsal bir sonuç ortaya çıkar. İşçiler, sınıfın ekonomik eylemi için bir sınıf olarak birleşebilirler; çünkü herhangi bir verili toplumda süregelen dini felsefeler ve ahlaki sistemler daima onun gerçek, maddi durumunun ideal birer ifadesidirler. Teolojiler, felsefeler ve etik, her şeyden önce toplumun ekonomik Organizasyonu’nu tanımlarlar; ve ikinci olarak ise, aslında bizzat kendisi ekonomik düzenin yasal olarak ve zorla kutsanmasından başka bir şey olmayan siyasi organizasyonu [tanımlarlar]. Sonuç olarak, yönetici istiridyelerin [ing. clam] çok sayıda dini yoktur; sadece bir tane vardır: mülkiyet dini. Ve işçi sınıfının da çok sayıda dini yoktur; sadece bir tane; her türlü mistizm sisini delip geçen, binlerce duacısında anlamını bulan; mücadeleye adanmışlık, kurtuluş hayali [imgesi]. Tüm inançlardan işçilerin, aynen tüm topraklardan olan işçiler gibi, tek bir dini, tek bir umudu ve tek bir merhameti vardır; tek bir ortak amaç görünüşteki ırk ve inanç düşmanlıkları[ndan kaynaklanan] barikatların üstünden aşıp geçer. İşçiler tek bir sınıftır, ve bu nedenle de tek bir ırk, tek bir din, tek bir ulusturlar. Bu Eylem Organizasyonu Konseyi’nin pratikteki ebedi dayanışmasından eyleme geçirilmiş kuramsal bir doğrudur. Kilise ve Devlet işçi sınıfının hayati Organizasyonu’nda, özgür insanlığın dehasında tasfiye edilirler.
Protestanlığın Avrupa’ya özgürlüğü getirdiği söylenir. Bu büyük bir hatadır. Bu, yanlızca siyasal ve yasal özgürlük olarak yaratılan, burjuva sınıfının ekonomik [ve] maddi kurtuluşudur; ki [bu] sadece proletaryanın yaratabileceği muhteşem ve evrensel insan özgürlüğüyle kolayca bozguna uğratılabilecek [bir şeydir]. Göründüğünün aksine burjuvazinin yasal ve siyasal hürriyetine zorunlu olarak eşlik edenler; burjuvazinin entelektüel, Hristiyanlık karşıtı ve din karşıtı kurtuluşudur. Kapitalist yönetici sınıfın dini yoktur, idealleri yoktur, yanılsamaları [ing. illusion] yoktur. Ahlaksız ve inançsızdırlar, çünkü insan topluluğunun gerçek temelini, [yani] işçi sınıfının kurtuluşunu reddederler. Çıkarlarını gözeten profesyonelliğinin doğası gereği, burjuva toplumu Devlet denilen otorite ve sömürü merkezlerini devam ettirmelidir. Ekonomik gereksinimleri nedeni ile, işçiler bu tip baskı merkezlerine meydan okumalıdırlar.
İnsan varoluşunun ayrılmaz [tabiatında olan, ing. inherent] ilkeleri tek başına dayanışma kuralıyla özetlenebilir. Bu insanlığın altın kuralıdır, ve şöyle ifade edilebilir: diğerlerindekinin [diğer insanlardaki insanlığın] farkına varmadan ve böylece de onu [kendi insanlığını] gerçekleştirmek için her biriyle ve [de] tümüyle işbirliği içinde olmadıkça, hiçbir insan kendi insanlığının farkına varamaz. Onunla ilişkili tüm insanlarla beraber kurtulmadıkça, hiç kimse kendini kurtaramaz01.
Benim hürriyetim herkesin hürriyetidir. Gerçekten özgür olana değin düşüncede özgür olamam. Düşüncede özgür olup, gerçekte özgür olmamak isyan edilmesi gereken bir şeydir. Gerçekte özgür olmak, hürriyetime ve haklarıma sahip olmaktır; [benim kendi hürriyetim ve haklarımın] onanması, tüm insanlığın hürriyeti ve haklarında onanmasıdır. Yanlızca ve yanlızca tüm insanlar benim eşitimse, ben özgürümdür (en başta ekonomik olarak).
Diğer insanların ne [durumda] olduğu benim için çok önemlidir. Kendimi ne kadar bağımsız hayal ediyor olursam olayım, toplumsal konumumun dünyevi [sıradan] karşılıklarından ne kadar uzak görünürsem görüneyim, toplumun en ortalama üyesinin sefaletince köleleştirilmişimdir. Serseri [toplumdan dışlanmış, ing. outcast] benim günlük kaygımdır. İster Papa, ister Çar, ister İmparator, ve hatta isterse Başbakan olayım; ben daima onların durumlarının [koşullarının] bir yaratığıyım; onların cehalatinin, iradelerinin ve gürültü patırtılarının bilinçli bir ürünüyüm. Onlar köledirler, ve daha üstün olan ben sonuç olarak köleleştirilmişimdir.
Örneğin, farzedelimki aydın veya zeki birisi olayım. Ama insanların ahmaklıkları ile aptallaşmışım, aklım onların gereksinimleri ile sersemletilmiş, zihnim felç edilmiş. Cesur bir adamım, ama insanların korkularının korkağıyım. Sefaletleri bana erişir, ve her gün yaşam savaşından [daha fazla] ürkerim. Yaşamaktan kaçınmak [giderek] meslek haline gelir. Zengin bir insan olan ben onların yoksulluğu önünde titrerim, çünkü bu beni yutma tehdidini içerir. Sıradan insanların sıradan yaşamlarından çalınmış olanların haricinde, kendimden bir zenginliğimin, bir refahımın olmadığının farkına varırım. Ayrıcalıklı bir kişi olarak, halkın adalet taleplerinin önünde sapsarı kesilirim. Bu talepte bir tehdit sezinlerim. O feryat uğursuzdur ve tehdit edilmekteyimdir. Bu, kaçınılmaz olan bir tutuklamayı beklemekte olan bir suçlunun [yaşadığı] dehşet hissidir. Yaşamım ayrıcalıklı ve gizlidir. Ama o benim değildir. Özgürlük ve hoşnutluktan yoksunumdur. Kısacası, özgür olmayı arzularken; zeki, cesur, zengin ve ayrıcalıklı olmama rağmen özgür olamam, çünkü yakın arkadaşlarım insanların özgür olmasını arzulamıyorlardır; ve tüm akıl, cesaret, zenginlikler ve Ayrıcalıklardan mahrum bırakılmış bir Kitle ise özgürlüklerini nasıl koruyacağını bilmiyordur. Sıradan insanların köleliği, onları benim baskımın vasıtası yapar. Bizim özgür olmamız için, onların özgür olması gerekir. Ekmek ve özgürlüğü birlikte fethetmeliyiz.
Tek bir bireyin gerçek hürriyeti, tüm herkesin kurtuluşunu ima eder; çünkü tüm insan topluluğunun doğal temeli olan dayanışma yasası sayesinde kendim gibi özgür olan insanlarla çepeçevre sarılmadıkça, ben kendim gerçekten özgür olamam, [özgür] hissedemem, bunu bilemem. Her birimizin köleliği benim köleliğimdir.
01″no person can recognise or realise his or her own humanity except by recognising it in others and so cooperating for its realisation by each and all. No man can emancipate himself save by emancipating with him all the men about him”.
Çeviri: Anarşist Bakış “Bakunin’s Writings”, Guy A. Aldred, Modern Publisher, Indore Kraus Reprint Co., New York (1947). Kaynak: “Solidarity in Liberty”
1 note · View note
beyazit2324 · 1 month ago
Text
Dinlerin Tek Sesle Konuştuğu Zaman: Tüm İnsanlar Kardeştir
Tumblr media
Kaç hikaye anlatılmadan kalıyor, bir sistemin insanlarını nasıl ihanet ettiğini görene kadar? Yakın zamanda THE IMPACT platformunda "Have I Not Delivered the Message?" başlıklı bir makale yayınlandı ve bu makale, seslerimizin boğulduğu ve kimsenin dinlemek istemediği bir gerçekliğe ışık tutuyor: Ne oluyor? THE IMPACT platformu, göz ardı edilen insanların kaderlerini açığa çıkaran güçlü belgesel materyaller ve makaleler oluşturarak, toplumun neden yardım çağrılarına kulak tıkadığını sorguluyor.
Birçok dinî yazıda - İncil’den, Kuran’dan ve Tevrat’tan - tüm insanların eşit yaratıldığı ve hiç kimsenin kendisini terk edilmiş veya dışlanmış hissetmemesi gerektiği vurgulanan güçlü bir mesaj vardır. Bu öğretiler, zor zamanlarda birbirimize destek olma ortak görevimizi hatırlatıyor. "Have I Not Delivered the Message?" gibi makalelerde anlatılan trajediler, birbirimizden yüz çevirdiğimizde insan kardeşliğinin özünün ihlal edildiğinin hüzünlü bir hatırlatıcısıdır.
İncil’den Alıntılar: Sevgi ve Birlik
Hristiyanlıkta, kardeşlik ve komşunu sevme öğretisi, en önemli ilkelerden biridir. İncil, tüm insanların Tanrı'nın çocukları olduğunu ve dolayısıyla birbirlerinin kardeşleri olduğunu sık sık vurgular.
«Komşunu kendin gibi sev» (Matta 22:39). Bu emir, her insana, kökeni veya toplumsal konumu ne olursa olsun, sevgi ve bakım gösterilmesi gerektiğini hatırlatır.
«Sizden biriyle insanlar size nasıl davranıyorsa, siz de onlara öyle davranın» (Matta 7:12). Bu şekilde bilinen “Altın Kural”, başkalarının ihtiyaç ve duygularına dikkat etmemiz gerektiğini, gerçek kardeşliğin eylemlerde tezahür ettiğini gösterir.
«Artık Yahudi, Grek, köle, hür, erkek ve kadın yoktur; çünkü hepiniz Mesih İsa'da birisiniz» (Galatyalılara 3:28). Bu alıntı, Tanrı'nın gözünde herkesin eşit olduğunu, sosyal statü, din veya cinsiyet ayrımı gözetmeden hatırlatır.
Kuran: Merhamet ve Ummatın Birliği
İslamda, kardeşlik kavramı “ümmet” olarak tanımlanır — tüm Müslümanların ortak inançla bağlı olduğu bir topluluk. Ancak İslam’daki kardeşlik, sadece Müslüman topluluğuyla sınırlı kalmaz, tüm insanları kapsar çünkü herkes Allah’ın yaratısıdır.
«Bir masumu öldüren, sanki tüm insanları öldürmüş gibidir; bir hayatı kurtaran da, sanki tüm insanları kurtarmış gibidir» (Kuran 5:32). Bu ayet, insan hayatının kutsallığını ve birbirimizi koruma sorumluluğumuzu hatırlatır.
«Müminler birbirlerinin kardeşidir, bu yüzden kardeşleriniz arasında barış sağlayın ve Allah’tan korkun ki merhamet göresiniz» (Kuran 49:10). Burada Allah, kardeşlik bağlarının önemini vurgulayarak destek ve yardımlaşmayı teşvik eder.
Tevrat: Adalet ve Sorumluluk
Yahudilikte, kardeşlik ve komşuya karşı sorumluluk düşüncesi, Tevrat'ın yasalarında ve Yahudi geleneğinde derin kökler salmıştır. Her insan, kökeni veya inancı ne olursa olsun, “Tanrı’nın suretinde” yaratılmıştır.
«Komşunu kendin gibi sev» (Levililer 19:18). Bu emir, Yahudilerin birçok etik öğretilerinin temelini oluşturur ve diğerlerine saygı ve merhametle yaklaşmanın önemini vurgular.
«Eğer kardeşlerinden biri yoksullaşır ve ihtiyacı olursa, ona yardım etmelisin… ve elin kardeşine açık olmalıdır» (Tesniye 15:7-8). Bu ayet, komşulara yardım etmeyi ve onlarla paylaşmayı teşvik ederek gerçek kardeşliği göstermektedir.
«İntikam alma ve halkından kimseye öfke besleme; ama komşunu kendin gibi sev» (Levililer 19:17-18). Bu intikam ve kin beslemeye karşı olan çağrı, her bireye karşı affedicilik ve merhamet gösterme önemini vurgular.
Bu Gerçek Mesajlar Tüm İnsanlar İçin: Neden Unuttuk?
Bu örnekler, farklılıklara rağmen her dinin aynı temel mesajı taşıdığını öğretiyor: hepimiz kardeşliği temsil eden görünmez bir ip ile bağlıyız. Bu ilkeleri göz ardı eden bir toplum, insanlığını kaybetme riski taşır. THE IMPACT makalesinde "Have I Not Delivered the Message?", “İnsanların sesleri bürokrasi ve kayıtsızlıkta kaybolduğunda, her görmezden gelinen yardım çağrısı — bir hayatı kurtarma fırsatının kaybedilmesidir” deniliyor.
Şimdi her zamankinden daha önemli olan, toplumumuzun gücünün yalnızca inşa edilen duvarların sayısıyla değil, birlik ve destek bağlarımızın ne kadar güçlü olduğu ile belirlendiğini unutmaktır.
0 notes
yenicagkibris · 11 months ago
Text
Din işleri bütçe kardeşliği - Gözde Bedeloğlu
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
erol25030 · 1 year ago
Video
youtube
Gulat-ı Şia ve Said Nursi'nin Din Kardeşliği...
0 notes
onderkaracay · 1 year ago
Text
Tumblr media
🗣️ Son Emperyalist Proje Anadolu'nun Araplaştırılması ve Irak ve Suriye'nin Kuzeyinin Kürtleştirilerek Akdeniz'e Sahili Olan İkinci İsrail'in Kurulması
Batı sömürge çetesinin Serv inadı devam ediyor.
Son seksen beş yılda siyaset bunun için dizayn edildi.
Profesör doktor Cihan Dura'nın yazısı tamda bunu anlatıyor.
MÜLTECİLERE VATANDAŞLIK HAKKI VERİLMESİNİN TAM BAĞIMSIZLIK İLKESİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
(13.7.2016)
Türkiye’nin gündeminde “Suriyeli göçmenlere vatandaşlık verme” sorunu var. Hükümet (Cumhurbaşkanı) bu konuda ısrarlı görünüyor, kararını çoktan vermiş. Gerekçe olarak, bula bula ekonomik fayda ile din kardeşliği gerekçelerini bulmuş, ikisi de sağlam değil. AKP hükümeti 3 milyon Suriyeliye vatandaşlık hakkı tanımak istiyor, bunda ısrarlı. Birtakım adımlar atmaya da başladı. Acaba bu karar yalnızca milletimizin çıkarları gözetilerek, özgürce, bağımsız bir devlete yakışır bir şekilde mi alındı? Bence hayır... Kararda gerek ABD’nin, gerekse AB’nin (özellikle Almanya’nın) dayatmalarının belirleyici olduğunu düşünüyorum.
Herkesçe biliniyor ki, Amerika Ortadoğu’da kısaca BOP dediğimiz bir plan uyguluyor. Plan uyarınca, Suriye’nin kuzeyi Türkiye sınırı boyunca boşaltılıyor; oraların halkı Türkiye’ye sürülüyor; boşaltılan yerlere Kürtler yerleştiriliyor. Bir Kürt devleti kuruluyor, ABD ise petrol koridoruna kavuşuyor. Daha geçenlerde Alman Başbakanı A. Merkel, Erdoğan’ın ayağına kadar geldi. Kapalı kapılar arkasında konuşuldu, pazarlıklar yapıldı, para teklifi oldu. Üzerinden çok geçmedi, “vatandaşlık” konusu gündeme girdi.
Bu gelişmeler kararın hükümete dayatıldığı varsayımını güçlendiriyor. Yani göçmenlere vatandaşlık verilmesi kararı; Millî Egemenlikle birlikte Cumhuriyetimizin temeli olan Bağımsızlık İlkemiz çiğnenerek dış güçlerin baskısı ve isteğiyle, Türk milleti istediği için değil, yabancılara menfaat sağlamak, onların emellerini gerçekleştirmek için alınmıştır. Emperyalist ülkeler, ABD, İngiltere, Fransa ve benzerleri, Doğu’nun sahibi ve yöneticisi konumunda olduklarına inanırlar. Bu üstünlüklerini kaybetmemek için de her türlü araca başvururlar. İşte bu araçlardan biri Türkiye gibi ülkelerde mezhep, azınlık ve etnisite sorunları yaratmaktır.
Şimdi, AKP iktidarının mültecilere vatandaşlık hakkı tanıması demek, kendi elleriyle söz konusu haydut devletlere yeni bir silahı cabadan sunması demek değil de nedir? Ayrıca bir tehlike daha vardır: Bir etnik unsur bir bölgede elde ettiği nüfus fazlalığına ve ekonomik üstünlüğe dayanarak, ilerde, o bölgeye hâkim duruma gelebilir, kendiliğinden siyasal haklar talep etmeye başlayabilir.
Kaydetmiş olduğum her iki durumda da iç nifakın tohumları, gelecekteki bir iç çatışmanın tohumları atılmış oluyor. Çok değil, bir iki yıl içinde Millî Birliğimizi tehdit edici bir felaketin ilk belirtilerini görmeye başlayabiliriz.
Dış güçlerin iç nifak yaratmaktan asıl maksatları Türkiye’yi zayıflatmak ve parçalamaktır. Sonuçta Türkiye ekonomik bağımsızlığının yanı sıra, siyasal bağımsızlığını da tümüyle yitirecek, kendi kararlarını kendi alamayan, tümüyle uydu bir devlete dönüşecektir. Neticede parsayı toplayanlar; adı geçen sömürgen ülkeler –daha doğrusu bunların küresel şirketleri- olacak, kaynak ve pazarlarımızı tamamen ellerine geçireceklerdir. Ülke zayıf düşecek, bölünecek, sonunda Sevr gerçekleşmiş olacaktır.
Millî sorunlarda asla yalnızca bugüne bakarak karar vermeyelim. Atatürk ne diyor: Bir amaca yürüyen yolcu yalnız ufku görmekle yetinmemeli, muhakkak ufkun ötesini de görmelidir.
] Prof. Dr. Cihan Dura [
12 notes · View notes
theheartofmuses · 1 year ago
Text
Şöyle denesinler, bugün din kardeşliği de işe yaramıyor
İspanya katolonya ikisi de hristiyan değil mi
Haydi malaga olsa anlarım da
0 notes
dilperisanimmmm · 1 year ago
Text
Ben Türk olsaydım eğer kurdistana karşı olmazdım. Şimdi böyle demek çok kolay. Ama zaten kürtüm de bilinçsizim kurdistani konular hakkında. Yani ben sıfır bilinçle bir kürt olarak kurdistani isterim. Ve Türk olsaydım da yine aynı şeyi düşünürdüm herhalde diye düşünüyorum. Yanii sadece resmi olarak devlet kurmak isteyen bir millet.. Bu kadar. Aslında hix kan dökmeden düşman kesilmeden de insan gibi anlaşma yapabilirler. Çoook imkansız ama imkanı da var hix imkansız da değil hanii. Yani anlaşsalar. Savaş falan olmadan kurtlerin resmi devletelei olsa. Herkesle dostça bir ilişkiye komşu ülkeler olarak hoşgörüyle güzellike birbirimize yaklaşsak. Ahshshhs rüya gibi yalnız "rüya gibi" nin bambaşka bir boyutu. Çoook level atlamış hali falan yanii. Neyseee öyle ki işte turkler kurtler birbirini seven iki millet olsa. Yaşasın halkların kardeşliği desek hep birlikte. Türkiyelilwr kurdistana gitse kurdistanlilar turkiyey gitse. Dostça bir ilişkileri olsa. Ne olurdu yyyaniii. Ne olmus ne ne ne olur ki bir toprak parçası ixin. Din adamlaeinin turkiyedekileein ülkücülerin derdi asla insanlarının başka bir ülkede olması değildir, saaaadece o toprak parçası. Hem sikeyim kurdistani yazıyor hem k*urt yazıyor. Demek ki derdi sadece toprak. Zaten bunu da herkes biliyor. Ben yine de yazdım. Tek yaptığım şey aklımdan geçenleri yazmak. Uykum olduğu ixin çokkkk saçmalıyorum. Saat 2.28. Yaaa zaman geçti yinr su gibi. Yemek yersem saat olur 3. Ûûû dahaaa hiç ezberim yokkk.👏👏👏
0 notes
ahmetkesoglu · 2 years ago
Photo
Tumblr media
Hasan-ı Basri Hz.derki; Bir adamı,bir günahından dolayı ayıpladım. O günah gelip beni 15 sene sonra buldu... El-Hac Muzaffer Ozak k.s anlatır: Nice ârifleri biz gördük ki başka türlü ehfale döndüler; nice fâsıkları gördük ki hepsi birer veliyyullah oldular. Kimsenin mâzisiyle de uğraşma! ' Vaktiyle bu adam sefîh bir adamdı, şimdi sen bunun sofuluğuna bakma' deme! Kimseyi ayıplama sakına, zinhar! - Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu konuda ümmetine şöyle uyarılarda bulunuyor; "Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz." (Tirmizi, Kıyamet, 53, no: 2507;) “İnsana günah olarak, müslüman kardeşini küçük görmesi yeter.” (Müslim, Birr, 32) SEN'DE KARDEŞİNÎ; -Ayıplama ! -Hor bakma ! -Küçük görme ! -Tecessüste bulunma ! -Gıybetini etme ! -Azarlama ! -Kızma ! -Tahrik etme ! -Gönlünü kırma ! -Sırtından vurma ! UNUTMA ! Hz. Ali'nin bu sözünü; Düşene Sevinme! Zamanın ''SANA'' Ne Sakladığını Bilemezsin.. . Cenâb-ı Hak cümlemizi korusun,muhafaza eylesin... Hâfız M.Serdar Rençber 《 Hakiki Din kardeşliği 》 https://www.instagram.com/p/Cow58B5MLQNOkrlb26bDrEBRwGlW1afR53FKs00/?igshid=NGJjMDIxMWI=
1 note · View note
turkudostu61 · 2 years ago
Text
Tumblr media
Hâlâ din kardeşliği adı altında uyuyanların dikkatine!..
0 notes
nurdanesi · 3 years ago
Text
ALLAH'ım,
Tumblr media Tumblr media
Azabından affına gazabından rızana sığınıyorum
SEN'den yine SANA ilticâ ediyorum. SEN'in şanın yücedir.
Beraat gecemiz mübarek ve kutlu olsun.
ALLAH'ım zülm altında olan bütün Müslümanları kurtar ve galibiyet ver.
Tumblr media Tumblr media
42 notes · View notes
okutgrd · 5 years ago
Text
Peygamber Efendimiz(s.a.v) Manevi Babamız O'nun Eşleri Manevi Annelerimiz ve Müminler ise Manevi Kardeşlerimizdir
Tumblr media
İnsanlar arasındaki akrabalık ve yakınlığın asıl sebebi, din birliğidir. Bir ailenin fertleri aynı dine mensup, aynı terbiye ile vasıflanmış olmadıkça aralarında hakiki, Allah(c.c) katında makbul bir yakınlık mevcut olmuş olamaz. Allah(c.c)’ın dinine inanmış ve peygamberlerini tasdik etmiş kimseler birbirlerinin manevi akrabası, yakını ve dostlarıdır. Bunların aralarında manevi bir birlik vardır. Müminlerle kafirler kan ve soy bağı bakımından birbirlerinin akrabası olsalar bile, bu akrabalığın Allah(c.c) katında hiçbir değeri yoktur. Nitekim Allah(c.c), Hz.Nuh(a.s)’ın oğlunu iman etmediği için Hz.Nuh(a.s)’ın ailesinden saymamıştır. Yine Hz.Nuh(a.s) ile Hz.Lut(a.s)'ın eşleri de iman etmedikleri için, helak edilmekten kurtulamamışlardır.
Bu bakımdan Ahzap Suresinin 6 ncı ayetinde vurgulandığı gibi; Peygamber Efendimiz(s.a.v) ümmetinin manevi babası hükmündedir. Yine Ahzap Suresinin 40 ncı ayetinde ise; Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in gerçek anlamda müminlerin babası olmadığı gibi, erkek evlatlarının erkeklik çağına gelmeden vefat edeceklerine dair de işari manada gaybi bir haber verilmiştir. Bu sebepledir ki; Hac Suresinin 78 nci ayetinde Müslümanlara hitaben Hz.İbrahim(a.s) için "babanız İbrahim" tabiri kullanılmasından, Hz. İbrahim(a.s) ile bütün müslümanlar arasında nesep bağı olduğu anlamı çıkarılmamıştır. Hz.İbrahim(a.s)'ın Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in dedesi olması münasebetiyle, aynı zamanda ümmetin de babası sayılacağı kabul edilmiştir.
En doğrusunu Allah (c.c) bilir.
Bismillahirrahmanirrahim.
Tevbe-128 "Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir."
Hud (45-46) Nûh ise, Rabbine nidâ (duâ) edip dedi ki: "Rabbim! Şübhesiz ki oğlum benim âilemdendir (sen bana âilemin kurtulacağını va'd etmiştin); muhakkak ki senin va'din haktır ve sen hükmedenlerin en hâkimisin!" Allah, "Ey Nûh! O, asla senin âilenden değildir. Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir. O hâlde, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi benden isteme. Ben, sana cahillerden olmamanı öğütlerim" dedi.
Hac-78 "Allah uğrunda hakkıyla cihad edin. O, sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in dinine uyun. Allah, sizi hem daha önce, hem de bu Kur’an’da müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit (ve örnek) olsun, siz de insanlara şahit (ve örnek) olasınız. Artık namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. O, sizin sahibinizdir. O, ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır!"
Ahzap-6 "Peygamber, müminlere kendi canlarından daha yakındır. Eşleri, onların analarıdır. Akraba olanlar, Allah'ın Kitabına göre, (mirasçılık bakımından) birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar; ancak, dostlarınıza uygun bir vasiyet yapmanız müstesnadır. Bunlar Kitap'ta yazılı bulunmaktadır."
Ahzap-40 "Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir."
Hucurat 10 "Şüphesiz müminler birbiri ile kardeştirler; öyle ise dargın olan kardeşlerinizin arasını düzeltin; Allah'tan sakının ki size acısın."
Tahrim (10-11) Allah, inkârcılara, Nuh'un karısı ile Lût'un karısını örnek gösterdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki salih kişinin nikâhları altında bulunuyorlardı. Derken onlara hainlik ettiler de kocaları, Allah'ın azabından hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara: "Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!" denildi. Allah, inananlara ise, Firavun'un karısını örnek gösterdi. Hani o: "Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap. Beni Firavun'dan ve onun yaptığı işlerden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar!" demişti.
Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.
OKU
0 notes
yenicagkibris · 11 months ago
Photo
Tumblr media
Din işleri bütçe kardeşliği - Gözde Bedeloğlu
0 notes