#Depresyon Tedavisi Nasıl Yapılır
Explore tagged Tumblr posts
Link
0 notes
Text
meditasyon psikoterapi çift terapisti
Meditasyonun Ne İşe Yarar: Zihin, Beden ve Ruhun Uyumlaşması nedir? Meditasyon Nedir? Hayatınızı Dönüştürecek Antik Sanat! Meditasyon kaç günde ise yarar?
Online Psikoterapi Artıları ve Eksileri: Dijital Terapinin Derinliklerine Yolculuk nedir? Mental Sağlıkta Dijital Devrim: Online Psikoterapi ile Geleceğe Bakış nedir?
İlişkinizi Dönüştürün: çift terapisti istanbul Mucizevi Dokunuşu nedir? Çift Terapisi İle İlişkinizde Yeni Bir Sayfa Açın: terapide ne konuşulur? Çift terapisi ne zaman alınır?
kognitif davranış terapisi nedir? Kognitif bozukluk 5 İpucu nedir? Kognitif terapi nasıl yapılır? Kognitif psikoterapi nedir? Kognitif yaklaşım ne demek?
psikodinamik terapi nedir: Zihnin Derinliklerine Yolculuk! Psikodinamik terapi ekolü nedir: Bilinçaltının Gücüyle Tanışın! Psikodinamik yöntemi nedir?
Tuz Gölü Kuraklık Raporu 1997: Doğanın Mucizesi Yok Oluyor! Tuz Gölü Nerede? Türkiye'nin Saklı Cenneti ve Doğal Harikası Tuz Gölü Kuruyor Mu? Şahabettin Küçükyazıcı yazdı.
Rüyada Sevdiğin Erkeği Görmek: Aşkın Gizli Mesajları nedir? Rüyalar ve Aşk Üzerine: Sevdiğin Erkeği Rüyada Görmek Ne Anlama Gelir?
Yıkıcı Depresyon Belirtisi Nedir: Farkında Olmanız Gereken İşaretler nedir? Depresyonun Gizli Yüzü: Anlaşılması Zor Belirtileri Keşfedin! doğal yöntemlerle depresyon tedavisi nedir?
Göbeklitepe Sırları: Tarih Öncesi Dünya Gizemli Tapınağı nerededir? Göbeklitepe Keşfi ve Arkeolojideki Devrim: İnsanlık Tarihinin Başlangıcına Yolculuk nedir?
Homo Heidelbergensis: İnsanlığın Gizemli Atasıyla Tanışın! Homo Heidelbergensis: Modern İnsan ve Neandertal'in Ortak Atası! Dünyada ilk insan nerede ortaya çıktı?
Say Goodbye to Your Emotional Wounds with EMDR Therapy: A Transformative Journey! What is EMDR Therapy? Innovative Approach to Trauma and Anxiety! What does EMDR feel like? What do you do during an EMDR session?
Zihninizi Özgürleştirin: kompülsiyon ne demek? OKB için Yenilikçi Yollar nedir? Kompulsiyonun Gizemini Çözme: Anksiyetenizi Yönetmenin Bilimsel Yöntemleri nedir?
Unlock Happiness: Revolutionary Ways to Boost Your Serotonin Naturally! Transform Your Mood: The Science of Naturally Increasing Serotonin! What causes a lack of serotonin? What produces the most serotonin?
dikkat eksikliğinin belirtileri Fark Edin, Erken Müdahale Edin! Dikkat eksikliği gizli işaretler nasıl anlarız? Dikkat eksikliği hangi yaşlarda görülür?
1 note
·
View note
Text
Yükseklik Korkusu(Akrofobi) Nedir, Nasıl Tedavi Edilir?
Yükseklik korkusu, bilimsel adıyla akrofobi, bireyin yüksek yerlerde bulunduğunda aşırı derecede kaygı, korku veya rahatsızlık hissetmesi durumudur. Bu korku, genellikle mantıksız ve orantısızdır; yani kişinin bulunduğu yükseklikteki gerçek düşme riski, hissettiği korkunun şiddetiyle uyumlu değildir. Akrofobi, sadece yüksek yerlerde değil, bazen bu yerlerin sadece düşüncesiyle bile tetiklenebilir. Fiziksel belirtiler arasında baş dönmesi, terleme, çarpıntı, mide bulantısı ve titreme yer alabilir. Akrofobisi olan kişiler, bu korkularını fark ederek kaçınma davranışları sergileyebilirler, bu da günlük yaşamlarını ve işlerini olumsuz etkileyebilir. Akrofobinin tedavisi genellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT) yöntemleriyle yapılır. BDT, korku ile ilişkili düşünce ve inançları sorgulamayı ve değiştirmeyi hedefler. Maruz bırakma terapisi, akrofobinin tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir BDT tekniğidir. Bu yaklaşımda, kişi kontrollü ve aşamalı bir şekilde yükseklikle ilgili durumlarla karşı karşıya bırakılır. Bu süreçte, kişi, korkularını yönetmeyi ve tepkilerini kontrol etmeyi öğrenir. Ayrıca, bazı durumlarda ilaç tedavisi de destekleyici olarak kullanılabilir, özellikle anksiyete ve panik atak semptomlarının hafifletilmesi için. Önemli olan, bir sağlık profesyoneli ile çalışarak, kişinin ihtiyaçlarına ve durumuna uygun bir tedavi planının oluşturulmasıdır.
Akrofobi (Yükseklik Korkusu) Nedir?
Akrofobi, yüksek yerlerde bulunma durumunda aşırı korku ve kaygı hissetme durumu olarak tanımlanabilir. Bu, genellikle mantıksız ve orantısız bir şekilde yoğunlaşan bir korkudur ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir. Yüksek bir binanın tepesinde, bir köprüde veya hatta bir merdivenin üst basamağında bile hissedilebilen bu korku, kişinin normal yaşamını sürdürmesini zorlaştırabilir. Akrofobinin Belirtileri ve Tanımlanması Akrofobinin temel belirtileri arasında baş dönmesi, terleme, mide bulantısı, çarpıntı ve panik ataklar yer alır. Kişiler, yükseklikten düşme korkusuyla aşırı tedirginlik yaşayabilir ve bu durumdan kaçınma davranışı sergileyebilirler. Bu korku, güvenli bir ortamda bile yoğun bir endişe duygusu yaratabilir ve kişinin o anki durumunu mantıklı bir şekilde değerlendirmesini engelleyebilir. Psikolojik ve Fizyolojik Nedenlerin Anlaşılması Akrofobinin sebepleri çeşitlidir ve geçmişte yaşanan travmatik deneyimler, ailede benzer korkuların varlığı veya bazı biyolojik faktörler olabilir. Ayrıca, yükseklikle ilgili kötü bir deneyim, bu korkunun gelişiminde etkili olabilir. Beyindeki korku ve kaygı ile ilgili bölgelerin aşırı aktif olması veya belirli kimyasal dengesizlikler de akrofobiye katkıda bulunabilir.
Akrofobinin Etkileri: Günlük Yaşam ve Psikolojik Sağlık
Akrofobi, kişinin sosyal ve mesleki yaşamını ciddi şekilde etkileyebilir. Yükseklikle ilgili durumlardan kaçınma, kişinin yaşam seçeneklerini ve fırsatlarını sınırlayabilir. Örneğin, bir akrofobi hastası, yüksek katlı bir ofiste çalışmayı reddedebilir veya bazı sosyal etkinliklere katılmaktan kaçınabilir. Sosyal ve Mesleki Hayatta Karşılaşılan Zorluklar Yükseklik korkusu olan bireyler, iş veya sosyal etkinliklerde sınırlamalarla karşılaşabilirler. Bu durum, mesleki gelişimlerini engelleyebilir ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, bu korku nedeniyle insanlar seyahat etmekten, bazı spor aktivitelerine katılmaktan veya yüksek yerlere çıkmayı gerektiren diğer faaliyetlerden kaçınabilirler. Akrofobinin Yaşam Kalitesi Üzerindeki Etkileri Akrofobi, genel yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebilir. Sürekli kaygı ve korku hali, bireyin ruh halini, sağlığını ve genel mutluluğunu etkileyebilir. Uzun süreli stres ve kaygı, uyku problemleri, depresyon ve diğer psikolojik sorunlara yol açabilir.
Akrofobi Teşhisi: Psikologların Rolü
Akrofobi teşhisi genellikle detaylı bir psikolojik değerlendirme ile yapılır. Psikologlar, kişinin korkularını, kaygı düzeylerini ve kaçınma davranışlarını değerlendirerek bu durumun günlük yaşamlarını nasıl etkilediğini anlamaya çalışırlar. Akrofobi Teşhis Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler Teşhis sürecinde psikologlar, akrofobinin altında yatan sebepleri ve tetikleyicileri anlamaya çalışır. Ayrıca, bireyin geçmiş deneyimleri, aile öyküsü ve genel sağlık durumu da dikkate alınır. Bu süreç, kişiye özgü bir tedavi planının hazırlanması için kritik öneme sahiptir. Akrofobi Olan Bireylerle İletişim Kurma Yöntemleri Psikologlar, akrofobi olan bireylerle empatik ve destekleyici bir iletişim kurmayı hedefler. Korkularını ifade etmeleri için güvenli bir ortam sağlamak, tedavi sürecinin başarısında önemli bir rol oynar. Terapistler, hastalarının korkularını anlamak ve onlarla yüzleşmelerine yardımcı olacak stratejiler geliştirmek için çalışırlar.
Akrofobi Tedavisi: Psikologlar İçin Yaklaşımlar
Akrofobi tedavisinde psikologlar, çeşitli terapi yöntemleri kullanarak hastalarının korkularını aşmalarına yardımcı olurlar. Bu tedaviler, kişiyi korkusunu yönetmeye ve normal yaşamına geri dönmeye teşvik eder. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve Uygulamaları Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), akrofobi tedavisinde etkili bir yöntemdir. Bu terapi, hastaların korku ile ilişkili olumsuz düşünce ve inançlarını tanımlamalarına ve bunları daha gerçekçi ve yardımcı düşüncelerle değiştirmelerine yardımcı olur. Psikologlar, hastalarını akrofobinin temelinde yatan düşünceleri sorgulamaya ve alternatif düşünce biçimlerini benimsemeye teşvik eder. Maruz Bırakma Terapisinin Adımları ve Uygulanışı Maruz bırakma terapisi, akrofobi hastalarını yavaş yavaş ve kontrollü bir şekilde korkularının nesnesiyle (yani yüksekliklerle) karşı karşıya getirir. Bu yaklaşım, kişinin korkuyla yüzleşmesini ve zamanla bu korkuya karşı duyarlılığının azalmasını sağlar. Terapi, genellikle düşük seviyede başlar ve giderek artan zorluk dereceleri içerir.
Akrofobiye Yönelik Destekleyici Tedavi Yöntemleri
Akrofobinin tedavisinde psikoterapi yanında, bazı destekleyici yöntemler de kullanılabilir. Bunlar, kişinin günlük yaşamında korku ile başa çıkmasına yardımcı olur. İlaç Tedavisinin Rolü ve Psikolojik Destekle Birleştirilmesi Bazı durumlarda, anksiyete ve panik atak semptomlarının hafifletilmesi için ilaç tedavisi gerekebilir. Antidepresanlar ve anksiyolitikler gibi ilaçlar, psikoterapi ile birlikte kullanılarak tedavinin etkinliğini artırabilir. Ancak, ilaç kullanımı her zaman bir sağlık profesyoneli tarafından kontrol edilmelidir. Günlük Yaşamda Başa Çıkma Stratejileri ve Öz-Yardım Teknikleri Psikologlar, akrofobi hastalarına günlük yaşamlarında korkularını yönetmelerine yardımcı olacak başa çıkma stratejileri öğretir. Bu teknikler arasında derin nefes alma, gevşeme teknikleri ve olumlu kendini telkin bulunur. Ayrıca, korkularıyla yüzleşmelerine yardımcı olacak günlük egzersizler ve aktiviteler de önerilebilir.
Akrofobi Tedavisinde Uzun Vadeli Bakış Açısı
Akrofobi tedavisinde, kısa vadeli başarılardan ziyade, uzun vadeli iyileşme ve yönetim önemlidir. Nüksetmeyi Önleme ve Sürekli İyileşme Yolları Psikologlar, tedavi sürecinin sonrasında da hastalarının durumlarını takip eder ve nüksetme riskini azaltmak için destek sağlarlar. Bu, düzenli takip seansları, kendi kendine yardım stratejileri ve yaşam tarzı değişiklikleri ile sağlanabilir. Psikologlar Tarafından Yürütülen İzleme ve Destek Süreçleri Uzun vadeli başarı, hastaların tedavi sürecinde aktif olarak yer alması ve gerekirse tedavi yöntemlerinin ayarlanması ile sağlanır. Psikologlar, hastaların ilerlemesini sürekli değerlendirir ve gerekirse tedavi planlarını günceller. Ayrıca, hastaların kendilerini güçlendirme ve kendi başlarına başa çıkma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olurlar.
Sıkça Sorulan Sorular
Yükseklik korkusuna ne ad verilir?Yükseklik korkusuna tıbbi adıyla akrofobi denir. Bu durum, yüksek yerlerde bulunurken aşırı korku ve kaygı hissetme olarak tanımlanır.Yükseklik korkusu nasıl giderilir?Yükseklik korkusu, bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve maruz bırakma terapisi gibi psikolojik tedavi yöntemleri ile giderilebilir. Ayrıca, bazı durumlarda ilaç tedavisi ve kendine yardım teknikleri de etkili olabilir.Yükseklik korkusu kaç metre?Yükseklik korkusu, kişiden kişiye değişen bir eşiğe sahiptir ve belirli bir metre veya yükseklikle sınırlı değildir. Kişinin korku seviyesi, yüksekliğin yanı sıra bireysel deneyimlere ve algılara da bağlıdır.Yükseklik korkusu nasıl yenilir?Yükseklik korkusunu yenmek için terapiye katılmak ve yavaş yavaş yükseklikle ilgili durumlara maruz kalmak önemlidir. Ayrıca, olumlu düşünme ve rahatlama teknikleri de bu süreçte yardımcı olabilir.Yükseklik korkusu geçer mi?Yükseklik korkusu, uygun tedavi ve yöntemlerle zamanla azalabilir veya tamamen geçebilir. Bireyin bu süreçte aktif olarak çalışması ve terapiye katılımı, iyileşme sürecini hızlandırabilir.Yükseklik korkusu hastalık mıdır?Yükseklik korkusu, aşırı ve kontrol edilemez olduğunda ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkilediğinde bir tür anksiyete bozukluğu olarak kabul edilebilir. Ancak, her yükseklik korkusu klinik bir durum olarak değerlendirilemez.Yükseklik korkusu doğuştan mı?Yükseklik korkusu genellikle doğuştan değildir; bu korku çoğunlukla bireyin yaşamı boyunca edindiği deneyimler ve öğrenmeler sonucu gelişir. Ancak, bazı insanlar diğerlerine göre daha yüksek bir hassasiyete sahip doğabilirler. Read the full article
0 notes
Text
Fregoli Sendromu Nedir?
Fregoli sendromu, bireyin çevresindeki insanları sürekli olarak bir kişi olarak algılaması durumudur. Bu sendrom, kişiye her an her yerde aynı kişinin karşısına çıkabileceği yanılsamasını yaşatır. Bu durum genellikle paranoid şizofreni, bipolar bozukluk veya travmatik beyin yaralanmaları gibi faktörlerle ilişkilendirilmiştir. Fregoli Sendromuna Sahip Kişiler Dışardan Anlaşılır mı? Fregoli sendromuna sahip kişiler genellikle çevrelerindeki insanları sürekli olarak aynı kişi olarak algıladıkları için bu durumu dışarıdan fark etmek zor olabilir. Ancak, bu sendrom genellikle psikiyatrik bir değerlendirme ve profesyonel yardım gerektiren bir durumdur. Kişi bu tür bir rahatsızlığa sahipse, bir sağlık uzmanına başvurması önemlidir. Fregoli Sendromu Sebepleri Nelerdir? Fregoli sendromu kesin nedeni tam olarak bilinmeyen bir durumdur, ancak genellikle şu faktörlerle ilişkilendirilmiştir: Beyin Hasarı veya Bozukluklar: Travmatik beyin yaralanmaları, epilepsi, Alzheimer hastalığı gibi beyinle ilgili sorunlar Fregoli sendromuna neden olabilir. Psikiyatrik Bozukluklar: Özellikle şizofreni, bipolar bozukluk gibi psikiyatrik bozukluklarla ilişkilendirilmiştir. Stres ve Travma: Yoğun stres, travmatik olaylar veya duygusal sarsıntılar, bu sendromun ortaya çıkmasında rol oynayabilir. Genetik Faktörler: Bazı durumlarda genetik yatkınlık, Fregoli sendromunun gelişiminde etkili olabilir. Kişinin yaşadığı bu durumu anlamak ve tedavi etmek için genellikle bir psikiyatrist veya psikologdan yardım almak önemlidir. Fregoli Sendromu Nasıl Anlaşılır? Fregoli sendromu genellikle bireyin çevresindeki insanları sürekli olarak aynı kişi olarak algılamasıyla belirtilir. Bu durumu anlamak için şu işaretlere dikkat edilebilir: Sürekli Tanıma İnançları: Kişi, farklı insanları tanıdığına inanmak yerine, sürekli aynı kişinin farklı kılıklarda ortaya çıktığına inanabilir. Paranoid Düşünceler: Fregoli sendromu yaşayan kişiler genellikle çevrelerindeki insanların birleşik bir entite olduğuna dair paranoid düşüncelere sahip olabilirler. Sosyal İzolasyon: Bu yanılsama, kişinin diğer insanlardan kaçınmasına ve sosyal izolasyona yol açabilir. Duygusal Belirtiler: Kaygı, korku veya depresyon gibi duygusal belirtiler bu durumla ilişkili olabilir. Eğer bir kişi Fregoli sendromu belirtileri gösteriyorsa, profesyonel bir sağlık uzmanına başvurması önemlidir. Psikiyatrik bir değerlendirme, doğru tanı ve uygun tedavi için yardımcı olabilir. Fregoli Sendromunun En Belirgin Özellikleri Nelerdir? Fregoli sendromunun en belirgin özellikleri şunlar olabilir: Sürekli Tanıma İnançları: Birey, çevresindeki farklı insanları sürekli olarak aynı kişi olarak tanıdığına inanabilir. Paranoid Düşünceler: Kişi, çevresindekilerin birleşik bir entite olduğuna dair paranoid düşüncelere kapılabilir. Yoğun Takip Duygusu: Birey, belirli bir kişinin kendisini izlediğini veya takip ettiğini düşünebilir. Sosyal İzolasyon: Bu durum, diğer insanlardan kaçınma ve sosyal geri çekilme eğiliminde olabilir. Duygusal Belirtiler: Kaygı, korku, depresyon gibi duygusal belirtiler bu sendromla ilişkilendirilebilir. Bu belirtiler genellikle kişinin normal sosyal etkileşimlerini olumsuz yönde etkiler. Fregoli sendromu olan bir kişinin profesyonel yardım alması, doğru tanı ve uygun tedavi için önemlidir. Fregoli Sendromu Bireysel Tedavi Edilebilir mi? Fregoli sendromu genellikle psikiyatrik bir rahatsızlık olduğu için bireysel tedavi genellikle bir uzmanın rehberliğinde yapılır. Tedavi genellikle şu unsurları içerebilir: İlaç Tedavisi: Psikiyatrist tarafından reçete edilen antipsikotik ilaçlar, semptomları hafifletmeye yardımcı olabilir. Psikoterapi: Bireyin düşünce kalıplarını anlamak ve değiştirmek için bilişsel terapi veya psikodinamik terapi gibi psikoterapötik yaklaşımlar kullanılabilir. Destek Grupları: Diğer insanlarla benzer deneyimleri paylaşan destek grupları, kişinin duygusal destek bulmasına yardımcı olabilir. Rehabilitasyon Hizmetleri: Günlük yaşam becerilerini geliştirmek ve sosyal becerileri artırmak için rehabilitasyon programları da faydalı olabilir. Kişiye özgü duruma bağlı olarak, bu tedavi yöntemlerinin kombinasyonu kullanılabilir. Ancak, Fregoli sendromuyla başa çıkmak için en etkili yöntemlerden biri uzman bir sağlık profesyoneliyle işbirliği yapmaktır. Hangi Durumlarda Uzmana Başvurulması Gerekir? Fregoli sendromu belirtileri gösteren bir kişinin uzmana başvurması önerilir: Sürekli Tanıma İnançları: Çevresindeki insanları sürekli olarak aynı kişi olarak algılamakla ilgili belirgin bir inanç varsa. Paranoid Düşünceler: Kişi, çevresindekilerin birleşik bir entite olduğuna dair şiddetli paranoid düşüncelere sahipse. Yoğun Takip Duygusu: Bir kişi belirli bir başka kişinin sürekli izlediğini veya takip ettiğini düşünüyorsa. Sosyal İzolasyon: Normal sosyal etkileşimlerden kaçınıyorsa veya diğer insanlarla ilişkileri önemli ölçüde etkileniyorsa. Duygusal Belirtiler: Korku, kaygı, depresyon gibi duygusal belirtiler varsa. Bu belirtilerle başa çıkmak için bir uzmanın yardımı, doğru tanı ve uygun tedaviyi sağlamak adına önemlidir. Psikiyatrist, psikolog veya başka bir mental sağlık profesyoneli bu tür durumlarla ilgili uygun değerlendirmeyi yapabilir ve kişinin ihtiyaçlarına yönelik bir tedavi planı oluşturabilir. Fregoli Sendromu Olan Kişiler Tamamen İyileşebilir mi? Fregoli sendromu olan bireylerde tamamen iyileşme durumu kişiden kişiye değişebilir. Tedaviye erken başlanması ve uygun destekle birlikte, semptomların hafifletilmesi ve kontrol altına alınması mümkün olabilir. Ancak, her durum özeldir ve tedavinin etkileri bireyin genel sağlık durumuna, semptomların şiddetine, tedaviye olan yanıtına ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir. Fregoli sendromu genellikle uzman bir sağlık profesyoneli tarafından yönetilen bir tedavi planı gerektirir. İlaç tedavisi, psikoterapi, destek grupları gibi yöntemler kombinasyon halinde kullanılabilir. Kişinin düzenli takibi ve tedavi planına bağlı kalması önemlidir. Tamamen iyileşme süreci zaman alabilir ve bazı durumlarda semptomlar yönetilebilir seviyede kalabilir. Önemli olan, bireyin yaşam kalitesini artırmak ve günlük işlevselliğini sürdürebilmesi için uygun destekleri almasıdır. Read the full article
0 notes
Text
B12 Vitamini Eksikliği Belirtileri Nelerdir ?
B12 Vitamini Eksikliği Belirtileri Nelerdir ? B12 Vitamini Eksikliği Belirtileri Nelerdir ? Çoğu zaman kansızlığa sebep olan B12 vitamin eksikliği genel olarak belirtileri; dilde kızarıklık ve dil yüzeyinde yanma hissi olarak görülebilmektedir. Öte yandan ağız içerisinde sık sık oluşum sağlayan yaralar ve bacaklarda gece kasılmaları B12 vitamin eksikliği belirtileri arasındadır. Öte yandan ishal, kol, el ve bacaklarda karıncalanma, uyuşma genel itibariyle B12 vitamin eksikliği belirtileri arasındadır. B12 vitamini eksikliği genelde çoğu kişide unutkanlık, güçsüzlük, el ve kollarda his kaybı, üşüme, halsizlik ve yorgunluk olarak gözlemlenebilmektedir. B12 vitamini eksikliğinin en büyük belirtisinin ise bizler aşırı sinirlilik ve depresyon hali olduğunu bilmekteyiz.
B12 Vitamini Eksikliği Nasıl Giderilir ?
B 12 vitamini eksikliği, sık sık denk geldiğimiz değer düşüklüklerindendir. B12 eksikliğine neden olan olumsuz koşulları ortadan kaldırmak için B12 vitamini içeren besinlerden faydalanmak gerekmektedir. Bu vitamini içeren takviyelerden doktorumuzun önerdiği ölçüde kullanmak gerekmektedir. B12 bakımından en zengin besinler genellikle hayvansal kaynaklı besinler olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle et türü ağırlıklı olarak beslenmek ve B12 vitamini eksikliğini en hızlı şekilde gidermeye sebep olacaktır.
B12 Vitamin Eksikliği Tedavisi Sırasında Hangi Besinleri Yemekten Kaçınmalıyız ?
B12 vitamini eksikliğin var nasılsa karşı karşıya gelebilmekteyiz. Burada özellikle süt ve süt ürünleri gibi türleri yememiz gerekmektedir. Peki B12 vitamini eksikliği varken hangi besinleri yemekten kaçınmalıyız? Özellikle doğal olmayan, rafine edilmiş ürünlerden uzak durmak gerekmektedir. Bu ürünler doğal besin yapısından oldukça uzak olup içerdiği etken maddeler sebebiyle yeterli vitamini almamamıza ve sonuç olarak da B12 vitamini eksikliği görülmesine sebep olabilmektedir.
B12 Vitamin Eksikliği Tedavisi Nasıl Yapılır ?
B12 vitamin eksikliği için ilk etapta Tanı aşamasından geçmek gerekmektedir. Uzman bir doktor tarafından konulan bu tanı sonucunda doktor tarafından belirli dozlarda ve vitamin eksikliğiniz ölçüsünde B12 takviyesi yapacaktır. Vitamin emilimine bağlı olarak ortaya çıkan bir yetersizlik durumu noktasında bu takviye tek başına yeterli olmamakta ve B12 iğne desteği ile tedavi süreci devam ettirilmektedir. 15 gün boyunca uygulanması tavsiye edilen B12 vitaminleri etkisini göstermeye başlayacaktır.
B12 Değeri Kaç Olmalıdır ?
B12 vitamin değerleri kişinin hormonal yapısına, Yaşını ve kilo endeksine bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Fakat genel olarak B12 testi referans aralığı 300 üzerinde olması gerekmektedir. Genellikle 200 ila 300 seviyesinde olan değerlerde B12 vitaminin normal olduğunu söyleyebilmekteyiz.
B12 Vitamin Eksikliği Nasıl Önlenir ?
B12 vitamini eksikliğinin önüne geçmek ve B12 vitamin değerimizi korumak için sık sık süt ve süt ürünlerine, deniz ürünlerine, hayvansal besinlere ve et türlerini ağırlık vermemiz gerekmektedir. Bu şekilde gerekli vitamin takviyelerine en doğal yollarla vücudumuza almakta ve vitamin değerlerimizin normal seyretmesine yardımcı olabilmekteyiz.
B 12 Vitamini Hangi Besinlerde Yer Alır ?
B12 vitamini genellikle hayvansal besinlerde yer edinmekte olup genellikle tavuk, balık, et türlerinden, kırmızı ette, sakatat türlerinden yoğurt, yumurta ve süt gibi ürünlerden en kolay şekilde alınmaktadır.
B12 Vitamini Nedir? Vücudumuza Katkıları Nelerdir ?
B12 vitamini oldukça önemli bir değer olup beynimizin ve sinir sistemimizin normal fonksiyonlarını yerine getirmesi noktasında son derece önemli bir elzemdir. Öte yandan alyuvar oluşumunda oldukça önemli bir role sahip olan B12 vitamininin düzenli olarak kontrol edilmesi gerekmektedir. Ayrıca DNA oluşturulması ve düzenlenmesinde de büyük katkıları bulunan B12 vitamini, vücuttaki tüm hücrelerin metabolizma ve yağ asitlerinin sentezlenmesinde önemli bir role sahiptir. B12 vitamini folik asit emmesine de katkı sağlayarak vücudumuza depoladığımız enerjilerin salınımını sağlamaktadır. İnsan vücudunun her bir dakikada milyonlarca alyuvar hücresi ürettiğini hepimiz bilmekteyiz. Bu hücrelerin çoğalması ve sağlıklı bir şekilde büyümesi için B12 vitaminlerine fazlasıyla ihtiyaç duyulmaktadır. B12 vitamin değerini referans aralığı çok düşükse alyuvar hücrelerinde üretimi bu noktada azalmaktadır. Aalyuvar hücre miktarının düşmesi de doğal olarak annemi yani kansızlığa neden olmaktadır. Yüksek miktarda kansızlık olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca söz konusu vitamin başka sağlık sorunlarına da sebep olmakta olup son derece önemlidir. İlerleyen yaşlara oranla daha sık hayvansal besin tükenen tüketerek değerlerimizi korumamız gerekecektir.
B12 Vitamin Seviyesi Ruh Halini Etkiler Mi ?
Çoğu kimse için bu durum ütopik olsa da beyinde salgılanan serotonin hormonu B12 vitaminin üretimi ile doğrudan alakalıdır. Yapılan araştırmalar ışığında B12 vitamin değerlerinin düşük olan kişilerin serotonin salgılama oranını da düştüğü gözükmektedir. Böylelikle gün içerisinde ruhsal bozulmalar halsizlikler ve depresif davranışlar ortaya çıkabilmektedir. B12 vitamin eksikliği yaşayan bireylerin diğer bireylere kıyasla oldukça yorgun ve halsiz oldukları bilinmektedir. Fakat B12 vitamin değeri yüksek olması da aynı oranında daha enerjik ve dinç hissetmeyi sağlamaktadır.
B12 Vitamin Eksikliğine Sahip Olan Bebekler Nasıl Anlaşılır ?
Vücudumuzdaki vitamin değerlerinin düşmesi sonucu çoğu kez belirtilerin farkında olmaktayız. Ve bu ölçüde gerekli tedavi süreçlerini başlatmaktayız. Fakat bebeklerde bu durum aynı şekilde olmayıp bizlerin gözetiminde olmaktadırlar. Bebeklerde yüzde titreme ve reflekslerde azalma görülmesi noktasında B12 eksikliğinden şüphe edilmeli ve derhal doktora danışılmalıdır. Aynı zamanda B12 eksikliği bebeklerde, iştahsızlık, beslenme zorluğu ve cilt yüzeyinde meydana gelen tahrişlerle de görülebilmektedir. Bebeklerde B12 vitamini eksikliğinin tedavi edilmemesi, büyüme sorunlarına sebebiyet verebilmekte ve kimi zaman ne yazık ki kalıcı sinir ve beyin hasarına sebep olmaktadır. B12 vitamin değeri yetersiz olan bebeklerde çoğu kez annemi de görülebilmektedir. Bebeklerimizde bu değerlerin normal olup olmadığı konusunda muhakkak doktor desteği almak ve düzenli olarak değerlere baktırmalıyız. En yaygın semptomları arasında yorgunluk, nefes darlığı ve düzensiz uyku olan bu vitamin değerinin düşüşü için kesinlikle doktor gözetiminde olmak gerekecektir. Boyun Fıtığı Belirtileri Nelerdir ? Read the full article
0 notes
Text
#Depresyon Tedavisi Nasıl Yapılır#Online Depresyon Terapi Yapılır#Online Depresyon Terapisi Veren Psikologlar
0 notes
Text
Sınav Kaygısı ve Sınav Kaygısı İçin Çözüm Önerileri
Her çocuk sınav kaygısı yaşamaya adaydır. Sınav kaygısının ortaya çıkmasına zemin oluşturan durumların çoğuna müdahale etme, sorun ortaya çıkmadan önleyici değişiklikler yapma şansımız vardır. Önceliğimiz çocukların sınav kaygısı yaşamaması için çocuklara, ailelere ve öğretmenlere yönelik koruyucu ruh sağlığı hizmetleri verilmelidir. Çocukların eğitim alacağı okula ya da bölüme yerleştirilmesinde tek belirleyici olarak sınav sonucunu dikkate alan sistemde değişiklik yapılmalıdır. Sınav kaygısı yaşanmaya başladığında ise mümkün olduğu kadar erken tanımak ve tedavi arayışına girilmelidir. Erken tanı ve tedavi arayışı için ise çocukların, ebeveynlerin ve öğretmenlerin sınav kaygısının belirtilerini, zararlarını ve tedavi edilebilir bir bozukluk olduğunu bilmesi gerekir.
Çocuklarda Sınav Kaygısı Olduğunu Nasıl Anlarız?
Öğrencilerin sınavlarda başarılı olup olamayacakları ve başarısız olmaları halinde karşılaşacağı güçlüklerle ilgili uygun düzeyde kaygı yaşaması gereklidir. Uygun düzeyde yaşanan kaygı öğrenci üzerinde dersi dinleme, ödevlerini yapma ve sınav öncesi yapması gereken çalışmalar için motive edici, harekete geçirici, dikkati sürdürücü ve dikkat arttırıcı etki sağlar. Öğrencinin yaşadığı kaygı düzeyi sınav öncesi çalışma miktarını ve verimini olumsuz etkiliyor, sınav esnasında sahip olduğu bilgi ve kapasitesini tam olarak kullanmasını engelliyor, akademik başarı düzeyini beklenenin altına düşürüyorsa sınav kaygısını düşünmek gerekir. Sınav sırasında unutkanlık, dikkat dağınıklığı, soruları okuma-anlama-yanıtlamada zorluk, bedensel belirtiler (çarpıntı, karın ağrısı, bulantı, kusma, ellerde titreme-soğuma, baş dönmesi, baş ağrısı vb.), kaygı, korku, başarısız olacağı duygusu, karamsarlık yaşanır. Sınav kaygısı yaşayan çocuklar sınavlardan kaçınma, sınavı yarım bırakma, ders çalışmayı erteleme ya da tamamen bırakma, okul devamsızlığı yapma davranışı sergileyebilirler. Sınav kaygısı özellikle öğrenciler arasında sıralamanın yapıldığı, kendisi ve çevresi tarafından sonucu daha çok önemsenen aylık değerlendirme sınavları, deneme sınavları ve liseye ve üniversiteye giriş sınavlarında daha çok yaşanır. Bazı çocuklar için sınıf içerisinde yapılan konu testleri ve yazılılar bile yoğun kaygı kaynağı olabilir. Sınav kaygısının süresi sadece sınav anı ile sınırlı değildir. Sınav kaygısı yaşayan bazı çocuklar sınav tarihi belli olduğu andan sınav sonucu açıklanıncaya kadar süren kaygı tarif ederler. Kaygı sadece çocuğun ders çalışmasını ve başarı düzeyini etkilemez. Aynı zamanda çocuğun gerginlik, mutsuzluk, huzursuzluk, isteksizlik, dikkat ve konsantrasyonda azalma, kendini yetersiz-değersiz görme, özgüvende azalma, bulantı-karın ağrısı-kusma-çarpıntı gibi bedensel belirtiler, uyku ve yeme düzeninde bozulma görülür.
Çocuklarda Sınav Kaygısının Sebepleri Nedir?
- Ailesel, genetik olarak kaygıya yatkınlık
- Ebeveynlerin uygun olmayan tutumları (aşırı koruyucu, aşırı baskıcı, aşırı eleştirel, aşırı müdahaleci, kıyaslayıcı yaklaşım)
- Eğitimcinin uygun olmayan tutumları (beklentisinin fazla olması, aşağılama, küçük düşürme, kıyaslama, not ile tehdit etme, sınav sonucuna göre öğrencileri sıralama-sınıflama)
- Ailede kendi kaygılarını çocuğa yansıtan bir bireyin olması
- Çocuğun kendi kapasitesinin üzerinde başarı beklentisinin olması
- Çocuğun sınav ve sonuçları ile ilgili olumsuz ya da uygun olmayan düşünce ve inanışlara sahip olması. (düşük not alırsam; cezalandırılırım, beğenilmem, sevilmem)
- Çocuk, aileden biri ya da öğretmenin mükemmeliyetçi, rekabetçi kişilik yapısında olması
- Geçmişte olumsuz sınav deneyimi ve deneyimle ilgili olumsuz düşünceler (kaygı yaşayınca başarısız oluyorum, matematik sınavlarında hep düşük alıyorum)
- Sınavda başarılı olunduğunda elde edilecek kazanımlara çocuğun ve çevresindekilerin aşırı önem verilmesi [sınavda başarılı olursa(m), iyi okul ya da iyi bölüm kazanır(ım), iyi ve kolay iş bulur(um), iyi kazancı(m) olur, mutlu ve rahat yaşar(ım)]
- Sınav başarısız olunması durumunda yaşanacakların felaketleştirilmesi (Sınavlarda başarısız olursam, iyi bir okula gidememem, iyi bir mesleğe sahip olmamam, iş bulamamam, para kazanamam, mutsuz olurum)
- Düzensiz, plansız, hatalı ders çalışma
Çocuklara Sınav Kaygısı Tanısı Nasıl Konur?
Bir çocuk ve genç sınav kaygısı şikâyeti ile çocuk psikiyatri polikliniğine geldiğinde aile ve çocukla ayrıntılı görüşme yapılır. Bu görüşme sırasında;
- Çocuğun kaygı yaşamasına sebep olan bedensel bir bozukluk var mı?
- Sınav kaygısına sebep olan ya da sınav kaygısına eşlik eden başka bir ruhsal bozukluk var mı?
- Sınav kaygısı ile ilişkili yaşanılan duygusal, bilişsel, bedensel, davranışsal belirtiler neler?
- Sınav kaygısı çocuğun yaşam kalitesi, akademik başarısı, sosyal ilişkileri ve ruhsal durumunu nasıl etkiliyor?
- Sınav kaygısı için çocuk, aile, öğretmenin görüşmeye kadar denediği işe yarayan ya da yaramayan yöntemler nedir?
- Sınav kaygısını ortaya çıkaran sebepler nedir? Sebepleri ortadan kaldırmak için neler yapılabilir?
- Aile ve çocuğun sınav kaygısı ve tedavisi konusunda bilgisi yeterli mi?
- Sorunun çözümünde evde ve okulda kimlerle işbirliği yapılabilir?
- Sorunun çözümünde hangi psikoterapi yöntemi tercih edilmeli?
- Sorunun çözümünde ilaç tedavisi gerekli mi? sorularının cevabı aranır.
Ruhsal değerlendirmenin daha sağlıklı olması için gerekirse diğer aile üyeleri ya da okul ile de iletişime geçilir. Sorunun şiddeti ve yaygınlığını anlamaya yönelik çocuk, aile ve okul tarafından doldurulması için sınav kaygısı ile ilgili form ya da ölçekler verilir. Bu form ve ölçekler terapi ve takip sürecinde tekrarlanarak, tedaviden sağlanan faydalanmayı değerlendirmek için de kullanılabilir. Bedensel bir tıbbi sorundan şüphelenilmesi durumunda uygun tıbbi tetkikin istenmesi ya da konu ile ilgili bir uzman hekime yönlendirme yapılır.
Çocuklarda Sınav Kaygısı Nasıl Tedavi Edilir?
Psikoterapi süresinde aileye ve çocuğa sınav kaygısı ve baş etme yolları hakkında eğitim verilir. Sınav kaygısı ile baş etmesine yardımcı olacak solunum ve gevşeme egzersizleri önerilir. Çocuğun kaygı düzeyini arttıran hatalı düşüncelerle (başaramayacağım, başarısız olursam arkadaşlarım dalga geçer, başaramazsam ailem-öğretmenim kızar, başarılı olmazsam sınavda kalırım gibi) ile ilgili görüşme yapılır. Çocuğun sınavla ilgili hatalı, olumsuz, gerçekçi olmayan düşüncelerini fark etmesi sağlanır. Kaygı düzeyini arttıran bu düşüncelerin, terapi sürecinde uygun, olumlu, gerçekçi düşüncelerle yer değiştirmesi sağlanır. Sınav kaygısı ile baş etmek için sergilenen hatalı davranışlar (ders çalışmayı bırakma, okula devam etmeme, sınavı erken bırakma) yerine çözüme yönelik uygun yaklaşımlar geliştirmesine yardımcı olunur. Kaygı esnasında yaşanan bedensel belirtilerin (terleme, kızarma, titreme, çarpıntı) çocuklar tarafından çoğu zaman yanlış yorumlanması nedeniyle kaygının daha da artmasına ve kısır döngüye girilmesine sebep olur. Çocuklara hem kaygı duygusu hem de bedensel belirtilerle baş etme becerisi kazandırılır. Çocuğun kapasitesinin altında başarı göstermesine yol açan, dolaylı olarak kaygı düzeyini arttıran, ders çalışma, sınav hazırlık ve sınav sürecindeki yöntem ve uygulama hataları gözden geçirilir. Çocuğa kendisine karşı yapılan ve kaygı düzeyini arttıran olumsuz yaklaşımlarla (eleştirel yaklaşım, kıyaslama, ayıplama, baskı vb.) nasıl baş edeceği ile ilgili danışmanlık verilir. Çocukta varsa “mükemmeliyetçilik, başkalarının düşüncelerine aşırı önem verme, seçici olarak olumsuza odaklanma, genelleme yapma, öz güven eksikliği” ile ilgili görüşmeler yapılır. Kaygı düzeyinin çok şiddetli olduğu, depresyon gibi ek ruhsal bozuklukların eşlik ettiği, kişinin fonksiyonlarında ciddi kayıpların olduğu durumlarda psikoterapiye ek olarak psikiyatrist takibinde ilaç tedavisi düşünülebilir. Lise ve üniversiteye geçiş sınavına kısa süre kala başvuru yapan, sınav kaygısı ile baş etmekte güçlük yaşayan, sınav sırasında ciddi performans kaybı yaşaması muhtemel çocuk ve gençlerde de ilaç ve psikoterapi birlikte önerilebilir.
Sınav Kaygısı Olan Çocuğa Aileler Nasıl Yaklaşmalı?
Ebeveynler öncelikle çocuğun yaşadığı kaygı duygusunu ve kaygıya bağlı yaşadığı zorlukları anlamaya çalışmalı, sorunun çözümü konusunda elinden gelen desteği vereceğini çocuğa ifade etmelidir. Çocuğun sınav kaygısı ne zaman ortaya çıkıyor? Kaygı esnasında ne düşünüyor, ne hissediyor, hangi bedensel belirtileri yaşıyor, kaygıya nasıl tepki veriyor, hangi durumlarda kaygısı azalıyor ya da artıyor? Kaygının ortaya çıkmasında aile üyelerinin ya da okulun etkisi var mı? Kaygısını azaltmak için ailede ya da okulda ne gibi düzenlemeler yapılabilir? Genellikle “kafana takma, düşünmemeye çalış, sakin ol, panik yapma, daha çok çalış, sorulara odaklan” gibi öneriler çocukta anlaşılmadığı hissine yol açar. Anlaşılmadığını hisseden ve destek göremeyen çocuklar konuyla ilgili paylaşım yapmayı keser. Çocuğun sınavda ve öncesinde yaşadığı kaygı ve güçlük yerine kaygının sonucu olan düşük nota odaklanmakta kaygıyı arttırır.
Ailenin yaklaşım tarzı çocukların kaygı düzeyini etkiler. Bundan dolayı aileler çocuğun beceri ve yeteneklerine göre gerçekçi beklentilerde bulunmalıdır. Çocuğun aldığı sonuçlar yerine sergilediği çaba ve çalışmalara odaklanmalı, takdir etmelidir. Çocuğu başka çocuklarla kıyaslamamalıdır. Çoğu aile başka çocuklarla kıyaslamıyorum dese de “En yüksek notu kim aldı? Ayşe kaç aldı? Sınıfta 100 alan var mı?” gibi sorular çocuklar tarafından kıyaslama olarak algılanır. Sınavın sonuçları ile ilgili olarak ‘özel ders aldırıyoruz, özel okula-dershaneye gönderiyoruz, başarmak zorunda’ yaklaşımından kaçının. Çocukların eğitimi için yaptığınız harcamaları sık sık dile getirmeniz çocuğun üzerinde baskı hissetmesine, kaygılanmasına sebep olabilir. Eğer çocuğunuzun üzerinde ‘ailem emek ve para harcıyor, yüksek not almalıyım’ gibi bir baskı fark ettiğinizde “senin eğitimin için zaman ve para harcamak bizim görevimiz” demek çocuğu rahatlatabilir. Çocukların sınava anne, baba ve öğretmeni için (başarılı olursam annem mutlu olur, başarısız olursam öğretmenim üzülür) girmesi de sınav kaygısını arttırır. Çocukla konuşarak kaygı düzeyini arttıran bu yük ve baskıyı kaldırmak gerekir. Çocuğunuza ihtiyaç duyması halinde imkânınız ölçüsünde her fırsatta yanında olacağınızı ve ek destek sağlayabileceğinizi belirtin. Örneğin matematik alanı ile ilgili yaşadığı zorluk sınav kaygısını arttırıyorsa sizinle birlikte ��alışmayı ya da özel ders imkânı teklif edilebilir. Sınav kaygısı ile ilgili olarak sınıf öğretmeni ve okul rehberlik servisi ile işbirliği yapabilir. Aile, okul ve çocuğun çabalarına rağmen sorunun devam etmesi durumunda yetkin ruh sağlığı çalışanlarından yardım almalıdır.
Sınav Kaygısı Olan Çocuğa Öğretmenler Nasıl Yaklaşmalı?
Öğretmenlerin “öğrencilerimin kazandığı okullar iyi olmalı, işlediğimiz konu ile ilgili yanlışı olmamalı, sınıfın netleri yüksek ise etkili öğretmenimdir” gibi yanlış inançları çocukların sınav kaygısı yaşamasına yol açabilir. Öğretmenlerinin kendi kaygılarının farkında olması, çocuklara yansıtmaktan kaçınması gerekir. Öğrencilerin mevcut beceri ve yeteneklerine göre bireysel uygun bir beklenti oluşturmak gerekir. Öğrencilere sunulacak ilgi, değer ve sevgiyi akademik başarıya endekslememek gerekir. Öğrencileri sınıf içindeki arkadaşlarıyla, kendi sınıfını başka sınıflarla kıyaslamaktan kaçınmalıdır. Öğrenciler kendi arasında sınav ve sınav sonuçlarını fazla önemsiyorsa, sınavı ve sonucunu normalleştirmeye çalışmalıdır. Öğrencilerin duygu, düşünce ve davranışlarını mümkün olduğunca yakından takip etmelidir. Çocuklarda fark edilen sınav ve sınav sonucuyla ilgili olumsuz, hatalı düşünceler çocukla konuşulabilir. Öğrenci ya da ailede sınav kaygısını tetikleyecek herhangi bir duygu, düşünce, davranış fark edildiğinde kendisi müdahale etmeli ya da rehberlik servisinden yardım almalıdır.
Sınav kaygısı çocuk ve gençlerde sık görülen bir bozukluktur. Tedavi edilmediği zaman çocukların ruhsal, akademik, sosyal ilişki durumu olumsuz etkilenir. Çocuk, aile, okul ve ruh sağlığı uzmanlarının işbirliği ve uygun yaklaşımlarıyla sınav kaygısının tedavisi mümkündür.
“Kaygı yarının faresinin, bugünün peynirini yemesidir.” Samuel Smiles
#sınavkaygısı #sınavkorkusu #çocuk #alikorkmaz #çocukpsikiyatri #istanbul #doktor #çocukpsikolojisi #lgs #yks #rehberlik #pedagog #psikolog #psikolojikdanışman #eğitim #sağlık
1 note
·
View note
Text
cytotec düsük hapi,
cytotec düşükte nasıl kullanılır,
cytotec düşükte kaç tane kullanılır,
cytotec düşükte kullananlar,
cytotec düşükte kullanımı,
cytotec düşükte kullanım şekli,
cytotec düsük hapi fiyati,
cytotec düşükte kullanımı nedir,
cytotec düşük için kullanımı,
cytotec düşük ilacı nasıl kullanılır,
cytotec düşük için nasıl kullanılır,
cytotec düşük yapanlar,
cytotec düşük için kaç tane kullanılır,
cytotec düsük hapi nasil kullanilir,
cytotec düsük hapi kullananlar,
cytotec düşük için nasıl kullanılmalı,
cytotec ile düşük yapanlar,
cytotec ile düşük,
cytotec ile düşük yapan varmı,
cytotec ile düşük yaptım,
cytotec kullandım az kanamam oldu,
cytotec kullandım düşük olması,
cytotec kürtaj sonrası,
kürtajda cytotec kullanımı,
cytotec ile kürtaj,
cytotec ve kürtaj,
kürtaj hapı cytotec,
kürtaj öncesi cytotec,
kürtaj öncesi cytotec kullanımı,
kürtaj öncesi cytotec kullanımı nedir,
kürtaj sonrası cytotec kullanımı,
kürtaj sonrası cytotec kullananlar,
cytotec bebek düşürmek için nasıl kullanılır,
cytotec ile bebek düşürme,
cytotec ile bebek düşürenler,
düşük hapının zararları,
düşük hapı satılıyor mu,
düşük hapı istanbul,
düşük hapı kadınlar kulübü,
düşük hapı nasıl kullanılır,
düşük hapı mifepriston,
düşük hapı 2019,
düşük hapı etkileri,
düşük hapı markaları,
düşük hapı yan etkileri,
düşük hapı zararları,
düşük hapı adı nedir,
düşük hapı ankara,
düşük hapı ağrı yaparmı,
düşük hapı adana,
düşük hapı almanca,
gaziantep düşük hapı satın al,
düşük hapı cytotec nasıl kullanılır,
cytotec düsük hapi fiyati,
cytotec düsük hapi kullanımı,
cytotec düsük hapi yan etkileri,
cytotec düsük hapi nerede satilir,
cytotec düsük hapi yorumları,
cytotec düsük hapi kaç saatte etki eder,
cytotec düşük hapı yorumlar,
cytotec düsük hapi kadınlar kulübü,
düşük hapı ne demek,
düşük hapı yurtdışı,
düşük doz doğum kontrol hapı isimleri,
dilbaz düşük hapı,
doğum düşük hapı,
düşük hapı eczanelerde satılırmı,
düşük hapı ella,
düşük engelleme hapı,
düşük engelleyici hap,
düşük hapı temin etme,
düşük hapı kaç saatte etki eder,
en düşük sinir hapı,
en düşük tansiyon hapı,
düşük hapı kullanmak günah mı,
garantili düşük hapı,
gaziantep düşük hapı,
düşük hapı hangi ülkelerde var,
düşük hapı hakkında,
düşük hapı içenler,
düşük hapı için,
düşük hapı kullananlar,
düşük hapı kullananların yorumları,
düşük hapı kıbrıs,
düşük hapı kullanmak,
düşük hapı yasal mı,
düşük hapı zararlı mı,
düşük yaptıran mide hapı,
düşük yapan mide hapı,
düşük hapı nasıl bulunur,
düşük hapı operasyonu,
düşük hapı nasıl olur,
orjinal düşük hapı,
düşük hapı önerisi,
düşük önleme hapı,
düşük önleyici hap,
panplus düşük hapı,
düşük ilacı progestan,
düşük hapı reçetesiz,
low hap resin,
düşük hapı sözlük,
düşük sonrası hap,
düşük hapı türkiye,
düşük hapı tavsiye,
düşük tansiyon hapı,
düşük tehlikesi hapı,
düşük tansiyon hapları,
düşük dozlu uyku hapı,
düşük hapı ücreti,
1 haftalık düşük hapı,
düşük hapı 2018,
kürtaj hapı türkiye,
kürtaj hapı cytotec,
kürtaj hapı ru 486 fiyatı,
kürtaj hapı al,
kürtaj hapı reçetesiz alınır mı,
kürtaj hapı almak istiyorum,
kürtaj öncesi dil altı hapı nedir,
kürtaj öncesi dil altı hapı,
kürtaj sonrası dil altı hapı,
kürtaj hapı auf deutsch,
kürtaj hapı etkileri,
kürtaj sonrası ertesi gün hapı kullanımı,
kürtaj sonrası ertesi gün hapı,
kürtaj sonrası ertesi gün hapı kullanılırmı,
kürtaj hapı istanbul,
kürtaj hapı kaç tl,
kürtaj sonrası hap kullanımı,
kürtaj sonrası doğum kontrol hapı,
kürtaj sonrası doğum kontrol hapı ne zaman kullanılır,
kürtaj sonrası doğum kontrol hapı kullanımı,
ertesi gün hapı kürtaj mı,
medikal kürtaj hapı,
ertesi gün hapı kürtaj sayılır mı,
kürtaj hapı zararları,
çoçuk düşürme belirtileri,
bebek düşürme ağrısı nasıl olur,
bebek düşürme anı,
bebek düşürme ağrısı,
çoçuk düşürmek belirtileri,
bebek düşürme belirtileri,
bebek düşürme belirtisi,
bebek düşürme belirtileri nelerdir,
bebek düşürme en etkili,
çoçuk düşürmenin günahı,
bebek dusurme gunahmi,
rüyada çoçuk düşürme görmek,
rüyada çoçuk düşürmek görmek,
çoçuk düşürmek için dua,
bebek düşürme kadınlar kulübü,
bebek düşürme kanaması nasıl olur,
bebek düşürme kaç gün sürer,
bebek düşürme kanaması,
bebek düşürme psikolojisi,
bebek düşürme riskleri,
bebek düşürme rüya tabiri,
bebek düşürme rüyada,
kürtaj ilacı eczanelerde satılırmı,
kürtaj sonrası hormon ilacı,
kürtaj sonrası kan ilacı,
kürtaj sonrası ilaçla adet olanlar,
kürtaj sonrası ilaç kullanımı,
kürtaj sonrası ilaç kullanmadım,
kürtaj sonrası ilaç kullanılmazsa,
kürtaj mı ilaç mı,
ilaçla kürtaj nasıl yapılır,
kürtaj öncesi ilaç nedir,
kürtaj öncesi ilaç,
kürtaj sonrası ilaç,
kürtaj sonrası ilaçlar,
ilaçla kürtaj yöntemi,
düşük ilacı kadınlar kulübü,
düşük ilacı progestan,
düşük ilacı cytotec,
düşük ilacı kaç para,
düşük ilacının zararları,
düşük ilacı verilen anne öldü,
düşük ilacı satılıyor mu,
düşük hapı burda,
düşük hapı cytotec kullananlar,
düşük hapı cytotec nasıl kullanılır,
cytotec düşük ilacı nasıl kullanılır,
düşük ilacı ne demek,
en düşük depresyon ilacı,
en düşük tansiyon ilacı kaç mg,
en düşük tansiyon ilacı,
gebe düşük ilacı,
düşük hapı hangi ülkelerde var,
düşük hapı hakkında,
düşük ilacı kullanan,
düşük hapı kullananlar,
düşük hapı kaç saatte etki eder,
düşük hapı kullanıcı yorumları,
düşük hapı kadınlar kulübü,
düşük hapı kullanmak günah mı,
düşük hapı kullananların yorumları,
düşük hapı kullanan,
düşük hapı markaları,
düşük hapı mifepriston,
düşük yaptıran mide ilacı,
düşük yaptıran mide ilacı adı,
düşük tansiyon ilacı var mı,
düşük hapı operasyonu,
düşük önleme ilacı,
düşük hapı önerisi,
düşük önleyici ilaç,
düşük önleyici ilaçlar,
düşük önleyici ilaç kullananlar,
düşük önleyici ilaç progestan,
düşük önleyici ilaç isimleri,
düşük önleyici ilaçlar nelerdir,
düşük önleme hapı,
düşük ilacı progestan yan etkileri,
düşük hapı progestan,
düşük riski ilacı,
düşük hapı reçetesiz alınır mı,
düşük hapı ru-486 fiyatı,
düşük hapı reçetesiz,
düşük hapı sipariş istanbul,
düşük hapı sonrası kanama,
düşük hapı satılıyor mu,
düşük hapı satanlar,
düşük hapı sözlük,
düşük sonrası ilaç,
düşük sonrası ilaçlar,
düşük sonrası ilaç kullanımı,
düşük sağlayan ilaç,
düşük şeker ilacı,
düşük tansiyon ilacı,
düşük tehlikesi ilacı,
düşük hapı tehlikelimi,
düşük hapı temin etme,
düşük hapı türkiye,
düşük hapı tavsiye,
düşük tansiyon ilaçları nelerdir,
düşük tansiyonda ilaç kullanılır mı,
düşük tansiyon ilaç tedavisi,
düşük dozda uyku ilacı,
düşük hapı ücreti,
düşük hapı yasal mı,
düşük hapı yan etkileri,
düşük hapı yasak mı,
düşük hapı yorumları,
düşük hapı yurtdışı,
düşük hapı zararları,
düşük hapı zararlı mı,
düşük hapı 2019,
düşük hapı 2018,
düşük hapı 2020,
1 note
·
View note
Text
Bdt (Bilişsel Davranışçı Terapi) Nedir
BDT son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz terimlerden biridir. Peki, bdt nedir? BDT; Düşünce, duygu ve davranışların etkileşimi üzerine odaklanmış durumda olan bir psikoterapi yöntemidir. Problem teşkil eden, uyumlu olmayan duygu, düşünce ve insan davranışların değiştirilmesinde uygulanmaktadır.
Bilişsel davranışçı terapi; problem meydana getiren semptomları azaltmayı hedefler. Bununla beraberi düşünce biçimlerini yeniden yapılandırmayı amaçlar. Ayrıca problemlerle başa çıkmada etkin stratejiler öğretmeyi hedefleyen bilimsel bir psikoterapi yöntemi olma özelliği barındırır. Bilimsel bir zemin üzerine kurulan bu terapi tekniği, çoğu psikolojik rahatsızlıklarda etkili bir tedavi yaklaşımıdır.
Nasıl Uygulanır?
Önemli bir konu başlığı olan bdt nedir sorusunun ardından nasıl uygulandığı merak edilen diğer konudur. Bu tedavi tekniğinde; terapist ve danışan birey, beraber danışanın mevcut sorunu hakkında ortak bir yol izler. Bu doğrultuda mevcut problemin anlaşılmasını sağlarlar. Mevcut durumdaki problemde danışanın duydu, düşünce ve davranışlarını ortaya çıkarılır. Böylece problemlerin söz konusu kişinin günlük yaşamını nasıl/ne derece etkilediği belirlenir.
Terapist ve danışan beraberce problemleri azaltmak için yeni amaçlar belirler. Belirledikleri amaçlar doğrultusunda; danışan seans esnasında edindiği bilgiyi uygulamalarla (ev ödevleri) pratiğe dönüştürür. Bir başka deyişle; kişiye öz kaynaklarından yararlanılarak problemlerle başa çıkma becerisi kazandırmak ilk amaçtır. Sonuç olarak terapi seansları arasındaki süreçte edinilen bilgiyi danışanın kendisinden uygulaması istenir.
Terapi Ne Kadar Sürer?
En çok sorulan bdt nedir sorusundan sonra uygulanması süresi merak uyandıran konu başlıklarından biridir. BDT yani diğer ifadeyle terapinin ne kadar süreceğini terapist ile danışan birlikte belirler. Terapinin iki - üç seansının sonrasında amaçlanan için bir tedavi süreci planlaması oluşturulur. Bazı danışan bireyler için 6-10 seans aralığı yeterli olabilmektedir.
Ancak akut durum yahut da kişilik bozuklukları durumunda seanslar daha uzun sürebilmektedir. Seanslar akut bir sorun olmadıkça haftada bir gerçekleştirilir. Danışan birey kendini iyi hissettiğinde 10 yahut da 15 günde bir olacak şekilde seanslar planlanır. Bu süre, mevcut hastalığın derecesine ve bireyin motivasyonuna bağlı olarak farklılık gösterebilir.
Terapi Bittikten Sonraki Süreç Nasıl Gelişir?
Terapi bittikten sonraki süreçte yaklaşık 10 seans sonrasında güçlendirme çalışmaları başlar. Söz konusu güçlendirme çalışmaları ara ara hastalığın gidişatı doğrultusunda yapılır. Bazı hallerde yalnızca ilaç tedavisi etkili olurken bazı durumlarda da psikoterapi yeterli olabilmektedir. Her iki tedavi senkronize biçimde yürütüldüğü taktirde bazı hastalıklarda daha etkili olabilmektedir.
Bunun anlamı Bilişsel Davranışçı Terapi ilaç kullanılarak da uygulanabilmektedir. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) çocuk ve ergenlerde daha iyi sonuç verebilmektedir. Ancak kaygı, depresyon, hiperaktivite tedavisinde de oldukça etkili sonuç verebilmektedir Bu terapi çeşidinin bilimsel olarak psikolojik rahatsızlıklarda etkili bir yöntem olduğu bilinmektedir.
Tedavi Tekniğinin Fayda Sağladığı Hastalıklar Hangileridir?
- Depresyon,
- Uyku problemleri,
- Cinsel işlev bozuklukları,
- Travma sonrası stres bozukluğu,
- Hastalık hastalığı,
- Çift tedavileri ve aile terapileri,
- Alkol ve madde bağımlılığı,
- Yeme bozuklukları
- Sosyal fobi gibi çeşitlilik gösteren önemli rahatsızlıklar üzerinde oldukça etkili sonuçlar yaratmaktadır.
1 note
·
View note
Text
Dikkat Eksikliği Nedir? Dikkat Eksikliği Belirtileri Nelerdir?
Dikkat Eksikliği Nedir? Dikkat Eksikliği Belirtileri Nelerdir? Dikkat süresinin, odaklanma kapasitesinin ya da bir şeye dikkat ederken diğer uyaranların göz ardı edilebilme yeteneğinin kişinin yaşına uygun süre ve kapasitelerde yapılamamasıdır. Yaş unsuru önemlidir. 3-6 yaşlarda en fazla 6-8 dakika olan süre, yaş ilerledikçe artar. Yetişkinlikte 18-20 dakikaya çıkıp yaş ilerledikçe de (yaşlılıkla) tekrar azalır. Bu nedenle çocuğun ya da ergenin yaşına göre ve gelişiminin seviyesine göre değerlendirilmelidir.
Dikkat eksikliği tanımlaması sağlıklı çocuklar için geçerlidir. Gelişimsel sorunları olan (otizm gibi) çocuklar kendi özelliklerinde değerlendirilmelidir.
Dikkat eksikliği belirtileri Çocuklarda en çok sorun okulda, sınıf içinde ortaya çıkar. Belirtiler okul çocuğunda ve ders sırasında ortaya çıkacağı için en çok şikayet okul ve öğretmenlerinden gelir. Çocuğa en çok zararı da ders başarısındaki düşüklüktür.
Çocukların yaşına uygun yeterli zeka kapasitesine sahip olduğu halde sosyal etkinliklerde sırayı bekleyememesi Bir oyunu sonuna kadar takip edememesi Takım oyunlarda iş birliğini özenle yapamaması Tek başına zevk için yaptığı uğraşıları tamamlayamaması (resim yapmak,lego yapboz oynamak gibi Kişiye (çocuğa) herhangi bir görev (dersi okulda takip etmek, evde etütte ev ödevini yapmak ya da evde herhangi bir ev işine yardım etmek) verildiğinde onu yaşına uygun sürede tamamlayamaması Çocuğun bir defada yapacağı görevi 3-5 kez bölüp ara vererek yapması hatta yarıda bırakması O görevi yaparken ya da okulda dersi dinlerken sık sık başka düşüncelere dalıp gitmesi, dışarıya bakması Çocuğun sınıfta uygunsuz ve yersiz sesler ya da sorunlar çıkarması Çocuğun okulda başka şeylerle uğraşması Çocuğun sınavlarda süreyi tamamlamadan (sıkıldığı için) sınavı bitirmesi ya da soruları hızlı ve acele ettiği için bildiği halde yanlış cevaplaması. Çocuğun yapabileceği performansı gösterememesi, Çocuğun kendisine sözlü bir komut verildiğinde onu tam anlamadan cevap vermesi Okurken acele ettiği için okuduğunu hem yanlış okuması hem de yanlış anlaması
Dikkat eksikliği neden olur? Birçok neden vardır ancak sadece en çok ve ilaç tedavisi gerektiren neden merkezi sinir sistemi dediğimiz beyin gelişmesindeki (özellikle belirli bölgelerde) yavaşlıktır. Diğer nedenler ise:
Zihinsel gelişim sorunu Vitamin ve mineral eksikliklerine bağlı biyolojik sorunlar (demir, B12 folik asit, vitamin D eksiklikleri gibi) Bazı psikiyatrik bozukluklar (en başta depresyon, kaygı ve demans) Motivasyon eksikliğidir.
Dikkat eksikliği nasıl giderilir? Dikkat eksikliğinin giderilmesinde sebebe yönelik tedavi ya da yaklaşımlar uygulanır.
Dikkat eksikliği tedavisi Dikkat eksikliğinin sebebine yönelik tedavi planlaması yapılır. Sadece yapısal da diyebileceğimiz belirli beyin bölgelerinin gelişimsel yavaşlığına bağlı olan dikkat eksikliğinde ilaç tedavisi önceliklidir. Diğer nedenlere bağlı olanlarda ise neden olan durumun tedavisi yapılır. İlaç tedavisinin yanı sıra okul ve öğretmen iş birliği önemlidir. Çünkü esas ve çoğu zaman sorun okulda ve öğreniminde ortaya çıktığı için ve de başarısını etkilediği için öğretmenin yaklaşımı önemlidir. Bu noktada öğretmene özel danışmanlık verilmelidir.
Aile iş birliği de önemlidir. Çocuğun (ergenin) dikkatinin süresini artıracak, yoğunlaşmasını artıracak faaliyetler önerilebilir.
Bir başka önemli ayrıntı ise bu sorunun seyridir. Çocuklar büyüdükçe beynin gelişimi de artarak devam ettiğinden sorun gittikçe azalır. Dikkat eksikliği olan çocukların 3’te 2’sinde yetişkin yaşa kadar sorun kaybolur.
Dikkat eksikliği tanısı nasıl konulur?
Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanının yapacağı klinik muayene ile okul ve aileye uygulanacak testler ile (çocuk hakkında) Psikiyatristin gerekli gördüğünde klinik psikoloğa yönlendirip, orada uygulanacak testler ile Ve tüm bu bilgilerin toplanıp Psikiyatri Uzmanı tarafından değerlendirilmesi ile tanı konulur.
Dikkat dağınıklığı ile dikkat eksikliği arasındaki fark Eksiklik daha çok süresinin kısalığı, dağınıklık ise odaklanmada sorun olarak tariflenebilir. Ancak her ikisi de birbirlerini tetikler ve iç içedir. Sonuç olarak da aynı soruna neden olur.
0 notes
Photo
Depresyon tedavisi nasıl yapılır? Depresyon tedavisine dair bilmeniz gereken her şey!
0 notes
Text
Yükseklik Korkusu(Akrofobi) Nedir, Nasıl Tedavi Edilir?
Yükseklik korkusu, bilimsel adıyla akrofobi, bireyin yüksek yerlerde bulunduğunda aşırı derecede kaygı, korku veya rahatsızlık hissetmesi durumudur. Bu korku, genellikle mantıksız ve orantısızdır; yani kişinin bulunduğu yükseklikteki gerçek düşme riski, hissettiği korkunun şiddetiyle uyumlu değildir. Akrofobi, sadece yüksek yerlerde değil, bazen bu yerlerin sadece düşüncesiyle bile tetiklenebilir. Fiziksel belirtiler arasında baş dönmesi, terleme, çarpıntı, mide bulantısı ve titreme yer alabilir. Akrofobisi olan kişiler, bu korkularını fark ederek kaçınma davranışları sergileyebilirler, bu da günlük yaşamlarını ve işlerini olumsuz etkileyebilir. Akrofobinin tedavisi genellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT) yöntemleriyle yapılır. BDT, korku ile ilişkili düşünce ve inançları sorgulamayı ve değiştirmeyi hedefler. Maruz bırakma terapisi, akrofobinin tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir BDT tekniğidir. Bu yaklaşımda, kişi kontrollü ve aşamalı bir şekilde yükseklikle ilgili durumlarla karşı karşıya bırakılır. Bu süreçte, kişi, korkularını yönetmeyi ve tepkilerini kontrol etmeyi öğrenir. Ayrıca, bazı durumlarda ilaç tedavisi de destekleyici olarak kullanılabilir, özellikle anksiyete ve panik atak semptomlarının hafifletilmesi için. Önemli olan, bir sağlık profesyoneli ile çalışarak, kişinin ihtiyaçlarına ve durumuna uygun bir tedavi planının oluşturulmasıdır.
Akrofobi (Yükseklik Korkusu) Nedir?
Akrofobi, yüksek yerlerde bulunma durumunda aşırı korku ve kaygı hissetme durumu olarak tanımlanabilir. Bu, genellikle mantıksız ve orantısız bir şekilde yoğunlaşan bir korkudur ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir. Yüksek bir binanın tepesinde, bir köprüde veya hatta bir merdivenin üst basamağında bile hissedilebilen bu korku, kişinin normal yaşamını sürdürmesini zorlaştırabilir. Akrofobinin Belirtileri ve Tanımlanması Akrofobinin temel belirtileri arasında baş dönmesi, terleme, mide bulantısı, çarpıntı ve panik ataklar yer alır. Kişiler, yükseklikten düşme korkusuyla aşırı tedirginlik yaşayabilir ve bu durumdan kaçınma davranışı sergileyebilirler. Bu korku, güvenli bir ortamda bile yoğun bir endişe duygusu yaratabilir ve kişinin o anki durumunu mantıklı bir şekilde değerlendirmesini engelleyebilir. Psikolojik ve Fizyolojik Nedenlerin Anlaşılması Akrofobinin sebepleri çeşitlidir ve geçmişte yaşanan travmatik deneyimler, ailede benzer korkuların varlığı veya bazı biyolojik faktörler olabilir. Ayrıca, yükseklikle ilgili kötü bir deneyim, bu korkunun gelişiminde etkili olabilir. Beyindeki korku ve kaygı ile ilgili bölgelerin aşırı aktif olması veya belirli kimyasal dengesizlikler de akrofobiye katkıda bulunabilir.
Akrofobinin Etkileri: Günlük Yaşam ve Psikolojik Sağlık
Akrofobi, kişinin sosyal ve mesleki yaşamını ciddi şekilde etkileyebilir. Yükseklikle ilgili durumlardan kaçınma, kişinin yaşam seçeneklerini ve fırsatlarını sınırlayabilir. Örneğin, bir akrofobi hastası, yüksek katlı bir ofiste çalışmayı reddedebilir veya bazı sosyal etkinliklere katılmaktan kaçınabilir. Sosyal ve Mesleki Hayatta Karşılaşılan Zorluklar Yükseklik korkusu olan bireyler, iş veya sosyal etkinliklerde sınırlamalarla karşılaşabilirler. Bu durum, mesleki gelişimlerini engelleyebilir ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, bu korku nedeniyle insanlar seyahat etmekten, bazı spor aktivitelerine katılmaktan veya yüksek yerlere çıkmayı gerektiren diğer faaliyetlerden kaçınabilirler. Akrofobinin Yaşam Kalitesi Üzerindeki Etkileri Akrofobi, genel yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebilir. Sürekli kaygı ve korku hali, bireyin ruh halini, sağlığını ve genel mutluluğunu etkileyebilir. Uzun süreli stres ve kaygı, uyku problemleri, depresyon ve diğer psikolojik sorunlara yol açabilir.
Akrofobi Teşhisi: Psikologların Rolü
Akrofobi teşhisi genellikle detaylı bir psikolojik değerlendirme ile yapılır. Psikologlar, kişinin korkularını, kaygı düzeylerini ve kaçınma davranışlarını değerlendirerek bu durumun günlük yaşamlarını nasıl etkilediğini anlamaya çalışırlar. Akrofobi Teşhis Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler Teşhis sürecinde psikologlar, akrofobinin altında yatan sebepleri ve tetikleyicileri anlamaya çalışır. Ayrıca, bireyin geçmiş deneyimleri, aile öyküsü ve genel sağlık durumu da dikkate alınır. Bu süreç, kişiye özgü bir tedavi planının hazırlanması için kritik öneme sahiptir. Akrofobi Olan Bireylerle İletişim Kurma Yöntemleri Psikologlar, akrofobi olan bireylerle empatik ve destekleyici bir iletişim kurmayı hedefler. Korkularını ifade etmeleri için güvenli bir ortam sağlamak, tedavi sürecinin başarısında önemli bir rol oynar. Terapistler, hastalarının korkularını anlamak ve onlarla yüzleşmelerine yardımcı olacak stratejiler geliştirmek için çalışırlar.
Akrofobi Tedavisi: Psikologlar İçin Yaklaşımlar
Akrofobi tedavisinde psikologlar, çeşitli terapi yöntemleri kullanarak hastalarının korkularını aşmalarına yardımcı olurlar. Bu tedaviler, kişiyi korkusunu yönetmeye ve normal yaşamına geri dönmeye teşvik eder. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve Uygulamaları Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), akrofobi tedavisinde etkili bir yöntemdir. Bu terapi, hastaların korku ile ilişkili olumsuz düşünce ve inançlarını tanımlamalarına ve bunları daha gerçekçi ve yardımcı düşüncelerle değiştirmelerine yardımcı olur. Psikologlar, hastalarını akrofobinin temelinde yatan düşünceleri sorgulamaya ve alternatif düşünce biçimlerini benimsemeye teşvik eder. Maruz Bırakma Terapisinin Adımları ve Uygulanışı Maruz bırakma terapisi, akrofobi hastalarını yavaş yavaş ve kontrollü bir şekilde korkularının nesnesiyle (yani yüksekliklerle) karşı karşıya getirir. Bu yaklaşım, kişinin korkuyla yüzleşmesini ve zamanla bu korkuya karşı duyarlılığının azalmasını sağlar. Terapi, genellikle düşük seviyede başlar ve giderek artan zorluk dereceleri içerir.
Akrofobiye Yönelik Destekleyici Tedavi Yöntemleri
Akrofobinin tedavisinde psikoterapi yanında, bazı destekleyici yöntemler de kullanılabilir. Bunlar, kişinin günlük yaşamında korku ile başa çıkmasına yardımcı olur. İlaç Tedavisinin Rolü ve Psikolojik Destekle Birleştirilmesi Bazı durumlarda, anksiyete ve panik atak semptomlarının hafifletilmesi için ilaç tedavisi gerekebilir. Antidepresanlar ve anksiyolitikler gibi ilaçlar, psikoterapi ile birlikte kullanılarak tedavinin etkinliğini artırabilir. Ancak, ilaç kullanımı her zaman bir sağlık profesyoneli tarafından kontrol edilmelidir. Günlük Yaşamda Başa Çıkma Stratejileri ve Öz-Yardım Teknikleri Psikologlar, akrofobi hastalarına günlük yaşamlarında korkularını yönetmelerine yardımcı olacak başa çıkma stratejileri öğretir. Bu teknikler arasında derin nefes alma, gevşeme teknikleri ve olumlu kendini telkin bulunur. Ayrıca, korkularıyla yüzleşmelerine yardımcı olacak günlük egzersizler ve aktiviteler de önerilebilir.
Akrofobi Tedavisinde Uzun Vadeli Bakış Açısı
Akrofobi tedavisinde, kısa vadeli başarılardan ziyade, uzun vadeli iyileşme ve yönetim önemlidir. Nüksetmeyi Önleme ve Sürekli İyileşme Yolları Psikologlar, tedavi sürecinin sonrasında da hastalarının durumlarını takip eder ve nüksetme riskini azaltmak için destek sağlarlar. Bu, düzenli takip seansları, kendi kendine yardım stratejileri ve yaşam tarzı değişiklikleri ile sağlanabilir. Psikologlar Tarafından Yürütülen İzleme ve Destek Süreçleri Uzun vadeli başarı, hastaların tedavi sürecinde aktif olarak yer alması ve gerekirse tedavi yöntemlerinin ayarlanması ile sağlanır. Psikologlar, hastaların ilerlemesini sürekli değerlendirir ve gerekirse tedavi planlarını günceller. Ayrıca, hastaların kendilerini güçlendirme ve kendi başlarına başa çıkma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olurlar.
Sıkça Sorulan Sorular
Yükseklik korkusuna ne ad verilir?Yükseklik korkusuna tıbbi adıyla akrofobi denir. Bu durum, yüksek yerlerde bulunurken aşırı korku ve kaygı hissetme olarak tanımlanır.Yükseklik korkusu nasıl giderilir?Yükseklik korkusu, bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve maruz bırakma terapisi gibi psikolojik tedavi yöntemleri ile giderilebilir. Ayrıca, bazı durumlarda ilaç tedavisi ve kendine yardım teknikleri de etkili olabilir.Yükseklik korkusu kaç metre?Yükseklik korkusu, kişiden kişiye değişen bir eşiğe sahiptir ve belirli bir metre veya yükseklikle sınırlı değildir. Kişinin korku seviyesi, yüksekliğin yanı sıra bireysel deneyimlere ve algılara da bağlıdır.Yükseklik korkusu nasıl yenilir?Yükseklik korkusunu yenmek için terapiye katılmak ve yavaş yavaş yükseklikle ilgili durumlara maruz kalmak önemlidir. Ayrıca, olumlu düşünme ve rahatlama teknikleri de bu süreçte yardımcı olabilir.Yükseklik korkusu geçer mi?Yükseklik korkusu, uygun tedavi ve yöntemlerle zamanla azalabilir veya tamamen geçebilir. Bireyin bu süreçte aktif olarak çalışması ve terapiye katılımı, iyileşme sürecini hızlandırabilir.Yükseklik korkusu hastalık mıdır?Yükseklik korkusu, aşırı ve kontrol edilemez olduğunda ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkilediğinde bir tür anksiyete bozukluğu olarak kabul edilebilir. Ancak, her yükseklik korkusu klinik bir durum olarak değerlendirilemez.Yükseklik korkusu doğuştan mı?Yükseklik korkusu genellikle doğuştan değildir; bu korku çoğunlukla bireyin yaşamı boyunca edindiği deneyimler ve öğrenmeler sonucu gelişir. Ancak, bazı insanlar diğerlerine göre daha yüksek bir hassasiyete sahip doğabilirler. Read the full article
0 notes
Text
cytotec düsük hapi,
cytotec düşükte nasıl kullanılır,
cytotec düşükte kaç tane kullanılır,
cytotec düşükte kullananlar,
cytotec düşükte kullanımı,
cytotec düşükte kullanım şekli,
cytotec düsük hapi fiyati,
cytotec düşükte kullanımı nedir,
cytotec düşük için kullanımı,
cytotec düşük ilacı nasıl kullanılır,
cytotec düşük için nasıl kullanılır,
cytotec düşük yapanlar,
cytotec düşük için kaç tane kullanılır,
cytotec düsük hapi nasil kullanilir,
cytotec düsük hapi kullananlar,
cytotec düşük için nasıl kullanılmalı,
cytotec ile düşük yapanlar,
cytotec ile düşük,
cytotec ile düşük yapan varmı,
cytotec ile düşük yaptım,
cytotec kullandım az kanamam oldu,
cytotec kullandım düşük olması,
cytotec kürtaj sonrası,
kürtajda cytotec kullanımı,
cytotec ile kürtaj,
cytotec ve kürtaj,
kürtaj hapı cytotec,
kürtaj öncesi cytotec,
kürtaj öncesi cytotec kullanımı,
kürtaj öncesi cytotec kullanımı nedir,
kürtaj sonrası cytotec kullanımı,
kürtaj sonrası cytotec kullananlar,
cytotec bebek düşürmek için nasıl kullanılır,
cytotec ile bebek düşürme,
cytotec ile bebek düşürenler,
düşük hapının zararları,
düşük hapı satılıyor mu,
düşük hapı istanbul,
düşük hapı kadınlar kulübü,
düşük hapı nasıl kullanılır,
düşük hapı mifepriston,
düşük hapı 2019,
düşük hapı etkileri,
düşük hapı markaları,
düşük hapı yan etkileri,
düşük hapı zararları,
düşük hapı adı nedir,
düşük hapı ankara,
düşük hapı ağrı yaparmı,
düşük hapı adana,
düşük hapı almanca,
gaziantep düşük hapı satın al,
düşük hapı cytotec nasıl kullanılır,
cytotec düsük hapi fiyati,
cytotec düsük hapi kullanımı,
cytotec düsük hapi yan etkileri,
cytotec düsük hapi nerede satilir,
cytotec düsük hapi yorumları,
cytotec düsük hapi kaç saatte etki eder,
cytotec düşük hapı yorumlar,
cytotec düsük hapi kadınlar kulübü,
düşük hapı ne demek,
düşük hapı yurtdışı,
düşük doz doğum kontrol hapı isimleri,
dilbaz düşük hapı,
doğum düşük hapı,
düşük hapı eczanelerde satılırmı,
düşük hapı ella,
düşük engelleme hapı,
düşük engelleyici hap,
düşük hapı temin etme,
düşük hapı kaç saatte etki eder,
en düşük sinir hapı,
en düşük tansiyon hapı,
düşük hapı kullanmak günah mı,
garantili düşük hapı,
gaziantep düşük hapı,
düşük hapı hangi ülkelerde var,
düşük hapı hakkında,
düşük hapı içenler,
düşük hapı için,
düşük hapı kullananlar,
düşük hapı kullananların yorumları,
düşük hapı kıbrıs,
düşük hapı kullanmak,
düşük hapı yasal mı,
düşük hapı zararlı mı,
düşük yaptıran mide hapı,
düşük yapan mide hapı,
düşük hapı nasıl bulunur,
düşük hapı operasyonu,
düşük hapı nasıl olur,
orjinal düşük hapı,
düşük hapı önerisi,
düşük önleme hapı,
düşük önleyici hap,
panplus düşük hapı,
düşük ilacı progestan,
düşük hapı reçetesiz,
low hap resin,
düşük hapı sözlük,
düşük sonrası hap,
düşük hapı türkiye,
düşük hapı tavsiye,
düşük tansiyon hapı,
düşük tehlikesi hapı,
düşük tansiyon hapları,
düşük dozlu uyku hapı,
düşük hapı ücreti,
1 haftalık düşük hapı,
düşük hapı 2018,
kürtaj hapı türkiye,
kürtaj hapı cytotec,
kürtaj hapı ru 486 fiyatı,
kürtaj hapı al,
kürtaj hapı reçetesiz alınır mı,
kürtaj hapı almak istiyorum,
kürtaj öncesi dil altı hapı nedir,
kürtaj öncesi dil altı hapı,
kürtaj sonrası dil altı hapı,
kürtaj hapı auf deutsch,
kürtaj hapı etkileri,
kürtaj sonrası ertesi gün hapı kullanımı,
kürtaj sonrası ertesi gün hapı,
kürtaj sonrası ertesi gün hapı kullanılırmı,
kürtaj hapı istanbul,
kürtaj hapı kaç tl,
kürtaj sonrası hap kullanımı,
kürtaj sonrası doğum kontrol hapı,
kürtaj sonrası doğum kontrol hapı ne zaman kullanılır,
kürtaj sonrası doğum kontrol hapı kullanımı,
ertesi gün hapı kürtaj mı,
medikal kürtaj hapı,
ertesi gün hapı kürtaj sayılır mı,
kürtaj hapı zararları,
çoçuk düşürme belirtileri,
bebek düşürme ağrısı nasıl olur,
bebek düşürme anı,
bebek düşürme ağrısı,
çoçuk düşürmek belirtileri,
bebek düşürme belirtileri,
bebek düşürme belirtisi,
bebek düşürme belirtileri nelerdir,
bebek düşürme en etkili,
çoçuk düşürmenin günahı,
bebek dusurme gunahmi,
rüyada çoçuk düşürme görmek,
rüyada çoçuk düşürmek görmek,
çoçuk düşürmek için dua,
bebek düşürme kadınlar kulübü,
bebek düşürme kanaması nasıl olur,
bebek düşürme kaç gün sürer,
bebek düşürme kanaması,
bebek düşürme psikolojisi,
bebek düşürme riskleri,
bebek düşürme rüya tabiri,
bebek düşürme rüyada,
kürtaj ilacı eczanelerde satılırmı,
kürtaj sonrası hormon ilacı,
kürtaj sonrası kan ilacı,
kürtaj sonrası ilaçla adet olanlar,
kürtaj sonrası ilaç kullanımı,
kürtaj sonrası ilaç kullanmadım,
kürtaj sonrası ilaç kullanılmazsa,
kürtaj mı ilaç mı,
ilaçla kürtaj nasıl yapılır,
kürtaj öncesi ilaç nedir,
kürtaj öncesi ilaç,
kürtaj sonrası ilaç,
kürtaj sonrası ilaçlar,
ilaçla kürtaj yöntemi,
düşük ilacı kadınlar kulübü,
düşük ilacı progestan,
düşük ilacı cytotec,
düşük ilacı kaç para,
düşük ilacının zararları,
düşük ilacı verilen anne öldü,
düşük ilacı satılıyor mu,
düşük hapı burda,
düşük hapı cytotec kullananlar,
düşük hapı cytotec nasıl kullanılır,
cytotec düşük ilacı nasıl kullanılır,
düşük ilacı ne demek,
en düşük depresyon ilacı,
en düşük tansiyon ilacı kaç mg,
en düşük tansiyon ilacı,
gebe düşük ilacı,
düşük hapı hangi ülkelerde var,
düşük hapı hakkında,
düşük ilacı kullanan,
düşük hapı kullananlar,
düşük hapı kaç saatte etki eder,
düşük hapı kullanıcı yorumları,
düşük hapı kadınlar kulübü,
düşük hapı kullanmak günah mı,
düşük hapı kullananların yorumları,
düşük hapı kullanan,
düşük hapı markaları,
düşük hapı mifepriston,
düşük yaptıran mide ilacı,
düşük yaptıran mide ilacı adı,
düşük tansiyon ilacı var mı,
düşük hapı operasyonu,
düşük önleme ilacı,
düşük hapı önerisi,
düşük önleyici ilaç,
düşük önleyici ilaçlar,
düşük önleyici ilaç kullananlar,
düşük önleyici ilaç progestan,
düşük önleyici ilaç isimleri,
düşük önleyici ilaçlar nelerdir,
düşük önleme hapı,
düşük ilacı progestan yan etkileri,
düşük hapı progestan,
düşük riski ilacı,
düşük hapı reçetesiz alınır mı,
düşük hapı ru-486 fiyatı,
düşük hapı reçetesiz,
düşük hapı sipariş istanbul,
düşük hapı sonrası kanama,
düşük hapı satılıyor mu,
düşük hapı satanlar,
düşük hapı sözlük,
düşük sonrası ilaç,
düşük sonrası ilaçlar,
düşük sonrası ilaç kullanımı,
düşük sağlayan ilaç,
düşük şeker ilacı,
düşük tansiyon ilacı,
düşük tehlikesi ilacı,
düşük hapı tehlikelimi,
düşük hapı temin etme,
düşük hapı türkiye,
düşük hapı tavsiye,
düşük tansiyon ilaçları nelerdir,
düşük tansiyonda ilaç kullanılır mı,
düşük tansiyon ilaç tedavisi,
düşük dozda uyku ilacı,
düşük hapı ücreti,
düşük hapı yasal mı,
düşük hapı yan etkileri,
düşük hapı yasak mı,
düşük hapı yorumları,
düşük hapı yurtdışı,
düşük hapı zararları,
0 notes
Text
Regresyon Tedavisi Nedir,Nasıl Yapılır ?
Regresyon kelimesi dilimizde gerileme, geri çekilme ve geriye dönüş anlamı taşımaktadır. Regresyon terapisi, kişiyi duygusal ve zihinsel anlamda olumsuz etkilemeye devam eden, geçmişte yaşadığı bazı olayları ortaya çıkarmayı amaçlar. Regresyon terapisine göre, kişinin yaşadığı korku, depresyon gibi birçok probleminin çözümünde geçmişine dönmenin ve bu problemlere neden olan eski deneyimleri ortaya çıkarmanın önemi büyüktür.
Regresyon Terapisinin Tarihi
Regresyon terapisi, hipnoterapi ve psikanaliz teori ve tekniklerinin ortaya çıktığı dönemde ilk adımlarını atmıştır. 1950li yıllarda oldukça gündemde olan hipnoterapi ve psikanaliz teorilerine göre, kişinin yaşadığı sıkıntıların sebepleri geçmişlerinde saklıdır. Sigmund Freud’a bilinçdışındakini bilince taşıma fikrini geliştirmiş ve regresyon terapisinin gelişiminde onun fikirleri büyük rol oynamıştır. 1978 yılına gelindiğinde Morris Netherton’un yazdığı Geçmiş Yaşam Terapisi, regresyon alanındaki ilk kitaptır. 1980li yıllarda ise Brian Weiss, regresyon terapisi alanında daha büyük çalışmalara ve gelişmelere imza atmıştır.
Regresyon Terapisi Teorisi
Regresyon terapisine göre tedavinin ana bileşeni bilinçtir ve bilincin üç seviyesi bulunmaktadır. - Bilinçli zihin: Kişinin sahip olduğunun farkında olduğu düşünceleri - Bilinçaltı: Kişinin sahip olduğunun farkında olmadığı, duyguları, alışkanlıkları ve içgüdüleri. - Süperbilinç: Bu bilinç seviyesi, ruh olarak da adlandırılır ve kişinin dünyada nasıl davranıp düşünmek istediği için bir model olarak karşımıza çıkar. Regresyon terapisi ile kişinin bilinç düzeyinde hatırlayamadığı ve bilinçaltında gizlenmiş travmatik hatıraları yüzeye çıkarmayı hedefler. Bu yolla burada biriken enerji serbest bırakılarak, kişinin yaşadığı duygusal ve zihinsel sorunları ortadan kaldırmak ana amaçtır.
Regresyon Terapisi Nasıl Yapılır?
Regresyon terapisi için kişinin çatışma ve sorun yaşadığı alanların belirlenmesi, ardından bu sorunun ortadan kaldırılması için ana kaynağın ortaya çıkarılması yolu izlenir. Regresyon terapisi için hipnoterapi kullanılır. Bu uygulamayı, alanında eğitim almış ve uzmanlaşmış kişilerin yapması gerekmektedir. Regresyonun ilk aşaması hazırlıktır. Hazırlık sürecinde terapist, kişiyi derin nefesler yoluyla trans benzeri bir bilinç seviyesine taşır. Kişi bu bilinç seviyesinde iken bilinçaltına daha kolay ulaşır. Terapist bilinçaltında bulunan, geçmiş yaşam deneyimlerini, travmatik olayları ortaya çıkarmak için çalışır. Kişi de bulunduğu bilinç seviyesi ile bu duruma daha açık bir hale gelir. Günlük hayatımızda yaşadığımız problemler, alışkanlıklarımız ve duygu değişimlerimizin altında hatırlayamadığımız, bilinçaltında var olan olumsuz deneyimler bulunur. Çocukluğumuzda yaşadığımız bu olaylar, yanlış inanışlara ve davranış kalıplarına sahip olmamıza neden olur. Regresyon ile bu olaylar açığa çıkar ve farkında olmadığımız inanç ve davranışları yıkmamız için bize fırsat tanır.
Regresyon Hangi Alanlarda Kullanılır?
Regresyon terapisinin iyi geldiği problemler oldukça fazladır. Farklı yaş gruplarına ve geçmişlere sahip birçok bireyde olumlu sonuçlar gözlenmiştir. Özellikle belirgin travmaları olan kişilerde tedavi sağlıklı sonuçlar vermektedir. Travmalar, bizler farkında olmasak da, duygularımızı ifade etme becerimiz ve diğer insanlarla kurduğumuz ilişkiler konusunda etki sahibidirler. Bu nedenle kişinin yaşadığı travmaya geri dönmesi, ortaya çıkarması, bu travmanın hayatı, seçimleri ve davranışları üstündeki etkilerini görmesi anlamında fayda sağlayacaktır. Regresyon ayrıca, nedensiz görünen korkulara, fobilere sahip kişilerin iyileşmesinde, ilişkilerde yaşanan problemlerde, kişinin hiçbir neden yokken yaşadığı suçluluk ve utanç duygularının ortadan kaldırılmasında oldukça faydalıdır. Regresyon terapisi ne kadar sürer sorusu, bu terapiden faydalanmak isteyenlerin sıkça sorduğu bir sorudur. Regresyon terapisi diğer terapi türlerine göre oldukça hızlı sonuç verir. Birçok problemde bir ya da iki seans ile kişi sorunlarını çözüme kavuşturabilmektedir. Ancak yine de her kişinin probleminin farklı olduğunu ve buna göre bir tedavi planlaması yapıldığını bilmekte fayda bulunur. Read the full article
0 notes
Text
#Depresyon Tedavisi Nasıl Yapılır#Online Depresyon Terapi Yapılır#Online Depresyon Terapisi Veren Psikologlar
0 notes
Text
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARDA DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARDA DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
Okul öncesi dönemde çocuk psikiyatristleri tarafından en sık konulan tanılardan biri Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğudur (DEHB). Okul öncesi çocuklarda DEHB yaygınlığı yaklaşık % 2-6’dır. Okul öncesinde DEHB’si olan çocukların %60-80’i sonraki dönemlerde de aynı bozukluğu yaşamaya devam eder. Bu dönemde en fazla hiperaktivite ve dürtüselliğin baskın olduğu görünüm bulunur. Bu yüzden bu yaş grubunda DEHB tanısı konan çocuklar çoğunlukla erkek cinsiyettedir.
Okul Öncesi DEHB Tanısı ve Tedavisinin Önemi Nedir?
Okul öncesi dönemde DEHB belirtileri olan çocuklarda ilerleyen dönemde derslerde başarısızlık, sosyal ilişkilerde sorun, davranış problemleri ve ek psikiyatrik bozuklukların ortaya çıkması ihtimali daha yüksektir. Bu yüzden DEHB’nin erken tanılanması ve müdahalede bulunulması çocuğun ailesi ve yaşıtları ile ilişkisinin düzelmesini, etiketlenmenin/damgalanmanın önüne geçilmesini, başka ruhsal sorunların (özgüven kaybı, kaygı, depresyon) gelişmesinin engellenmesini sağlayabilir. DEHB’si olan bu dönemdeki çocuklar yıkıcı davranışları nedeniyle okuldan veya kreşten uzaklaştırılabiliyor. Bu durumda çocukların ruhsal, sosyal ve akademik gelişimi açısından çok önemli olan okul öncesi eğitimden mahrum kalıyorlar. Okula devam etseler bile DEHB belirtileri nedeniyle okulda elde etmesi beklenen akademik, sosyal ve ruhsal kazanımlarda kayıplar yaşıyorlar.
Aileler okul öncesi dönemde genellikle agresif davranışlar, öfke nöbetleri, inatlaşma, yaşıtları ile sorun yaşama, hareketlilik gibi sorunlar nedeniyle DEHB’li çocuklarını çocuk psikiyatristine getirirler. Okul öncesi dönemde en sık görülen DEHB belirtileri; isteklerini erteleyememe, oyunlardan çabuk sıkılma-sık oyun değişikliği, çok konuşma, sakarlık, sık kaza geçirme-yaralanma, kurallara uymada güçlük, dikkat gerektiren etkinlikleri tamamlamakta güçlük, diğer çocukları itme-vurma, eşyalara zarar verme, hareketlilik, sırasını beklemekte güçlük, uygunsuz yerlerde koşma-tırmanma, uyumaya dirençdir.
Okul öncesi çocuklarda DEHB tanısı nasıl konur?
DEHB'nin belirtileri dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüselliktir. DEHB’si olmayan okul öncesi çocuklarda da bu belirtilerin belli düzeyde görülebiliyor olması, bu yaş grubunda tanı koyarken daha dikkatli olmayı gerektirir. Bu yüzden psikiyatrik değerlendirme sırasında mümkün olduğu kadar farklı kaynaktan (aile, çocuk, öğretmen, rehberlik servisi, hatta önceki öğretmeni) bilgi almak gerekir. Anne karnından bize başvurulan ana kadar olan süreçte karşılaşılan güçlükler, bozukluğa ait belirtilerin seyri, ailenin çözüm çabaları ile ilgili ayrıntılı veri toplanır. Çocuğun psikiyatrik muayenesinde DEHB belirtileri hakkında fikir edinmek için iyi bir klinik gözlem, ev-okul-arkadaş-günlük yaşam konularında karşılıklı konuşma, oyun oynama ve bilişsel durumunu değerlendirmek için yaşına uygun etkinlikler yapılır. DEHB belirtilerinin bedensel (tiroid hastalığı, kansızlık gibi) ya da başka bir ruhsal bozukluğa (depresyon, kaygı, uyku bozukluğu) bağlı olup olmadığı değerlendirilir. Bedensel bir hastalıktan şüphelendiğimizde gerekli tıbbi tetkikleri isteyebilir ya da ilgili uzman hekime yönlendirilir. DEHB tanısı koymak için yapılması gereken bedensel bir tetkik (kan testi, EEG gibi) yoktur.
DEHB tanısı koyarken aile üyelerinin, bakım verenlerin, öğretmenlerinin doldurması gereken form ve ölçekler verilir. Bu form ve ölçekler aracılığıyla farklı kişilerin çocukla ilgili gözlem ve düşüncelerine ulaşmak amaçlanır. Ayrıca takiplerde aynı form ve ölçekleri tekrar doldurtarak DEHB belirtilerindeki değişimi ve tedaviye yanıtı değerlendirilir. Tanı, tedavi ve takipte katkısı olacaksa psikolojik testler (zeka-gelişim-dikkat düzeyi hakkında bilgi veren) uygulanabilir. DEHB tanısı koymak için mutlaka psikolojik bir test yaptırmaya gerek yoktur. DEHB olup olmadığına aile ve okuldan alınan bilgiler, psikiyatrik muayene bulguları, uygulanan psikolojik test sonuçları, DEHB ile ilgili form ve ölçeklerden elde edilen veriler birlikte değerlendirerek tanı konulur.
Okul öncesi çocuklarda DEHB nasıl tedavi edilir?
DEHB tanısı konan okul öncesi çocuklar için ilk tedavi seçeneği olarak ilaç dışı yaklaşımlar önerilir. Aileye DEHB belirtileri ve olası sebepleri, tedavi seçenekleri, yan etkiler ve bozukluğun gidişi hakkında psikoeğitim verilir. Aileye çocukla sağlıklı iletişim, doğru davranışın teşvik edilmesi, problem davranışlarla başa çıkma, olumlu davranış ve beceri kazandırma, akademik koçluk, öfke kontrolü gibi konularda danışmanlık verilir. Çocuklara terapi sürecinde problem çözme, öfke-davranış kontrolü, olumsuz duygular ve yaşantılarla başa çıkma, sağlıklı iletişim kurmaya yönelik davranışçı tedavi yöntemleri uygulanır. DEHB’li çocukların en çok sorun yaşadığı alanlardan biri okul olduğu için okul ile iletişime geçilir, okulda ve sınıfta düzenlemeler yapılır, öğretmen ve rehberlik servisi bilgilendirilir, uygun yaklaşım ve tutum konusunda işbirliği yapılır.
Okul öncesi DEHB’li çocuklarda hangi durumlarda ilaç önerilir?
DEHB belirtileri orta ya da şiddetli düzeyde ise, davranışçı tedavi yöntemleri tek başına sorunun çözümünde yeterli olmamışsa, çocuğun yaralanma ya da başkasını yaralama riski varsa, okul ve arkadaş ortamında ciddi uyum sorunu yaşıyorsa, dil ve bilişsel gelişimini olumsuz etkileyecek düzeyde dikkat sorunu varsa, ebeveynler ciddi baş etme ve kontrol etme güçlüğü yaşıyorsa ilaç seçeneği düşünülür. İlaç tedavisine başlamadan önce aileye ayrıntılı bilgilendirme yapmak gerekir. Bu bilgilendirme; ilaç önerilmesinin gerekçesi, ilaçla hangi belirtilerin hedeflendiği, beklenen fayda, ilaçla ilgili olası yan etkiler, yan etki çıkması durumunda ne yapılacağı, ilaç tedavisinin süresi gibi başlıkları içermelidir.
Sonuç olarak; okul öncesinde DEHB tanısı olan çocukların ilerleyen dönemde akademik, sosyal ve ruhsal sorun yaşama riski yüksektir. Bu çocukların çocuk psikiyatristi uzmanı tarafından düzenli takip ve tedavisi (öncelik ilaç dışı yaklaşımlar olmak üzere) DEHB belirtilerinin kontrol altına alınmasını, olası kayıpların en aza indirilmesini sağlar.
#dikkateksikliği #hiperaktivite #dehb #alikorkmaz #çocukpsikiyatri #çocukpsikiyatrisi #istanbul #çocukpsikiyatristi #adhd #dikkatdağınıklığı #okulöncesi #çocuk #ergen #psikiyatri #psikoloji
0 notes