#Bademcik Ameliyatı
Explore tagged Tumblr posts
Text
Bademcik Ameliyatı (Tonsillektomi) Nedir?
Tıbbi adıyla tonsillektomi, boğazın arka kısmında yer alan bademciklerin cerrahi yöntemle alınması işlemidir. Bademcikler, vücudun bağışıklık sisteminin bir parçası olarak görev yapar. Ancak bazı durumlarda enfeksiyonlara yatkın hale gelir ve sürekli olarak iltihaplanabilir. Bu durumda hastanın yaşam kalitesini artırmak amacıyla bademcik ameliyatı yapılarak alınmaları gerekebilir. Özellikle…
0 notes
Text
Soru Olur, Sorun Olur... Ararsın Bulamazsın, Sorunun İçinde Bulursun Cevabı !
Bademcik Ameliyatı Olana Dondurma Yedirirler... Etki-Tepki Meselesidir, Aslında Sorunun Cevabı !
Nasip PAMUK ✍🏻
5 notes
·
View notes
Text
Boğaz ağrısı - Selamün aleyküm
Ben gidiyorum bademcik ameliyatı olayım yahu bu çekilecek gibi değil.🥺🤦🏻♀️
12 notes
·
View notes
Video
youtube
Türkiye'de son yıllarda çocuk HIV vakaları artıyor. İzmir’de kemik erimesi şüphesiyle tedavi altına alınan 13 yaşındaki çocuk, AIDS çıktı. NTV'de yer alan habere göre, hayatını kaybeden erkek çocuğun babasının HIV pozitif olduğu, annesinin ise olmadığı belirlendi. 2021 yılında geçirdiği bademcik ameliyatı öncesinde yapılan rutin HIV testinin de negatif sonuçlanması üzerine çocuğun ölümünde cinsel istismar iddiaları üzerinde duruluyor. Konuya ilişkin soruşturma sürüyor.
https://youtu.be/hfWWEeiuaJ4?si=p8Qc5CkAt_GW-oaL
0 notes
Text
Ankara’da YÜKSEK RİSKLİ HPV saptanan, kolposkopik biyopsi alınan, biyopsi sonucu yüksek riskli gelince LEEP ameliyatı yapılan fakat cerrahi sınırları pozitif gelen hastamıza Ankara’da gittiği klinikte yeniden ameliyat önerilmiş. Henüz çocuğu olmayan hastamız ikinci ameliyat kararı üzerine yeniden ameliyat olmak ve tedavi almak için geniş bir araştırma yaptıktan sonra bizi bulup, bize başvurmuştu. Hastamıza olduk��a başarılı geçen bir YENİDEN LEEP AMELİYATI yaptık. Şimdi de 5 Basamaklı Kombibe HPV Eradikasyon tedavimizin geri kalan kısımlarını uygulayacağız. Umuyoruz ki diğer hastalarımızda olduğu gibi bu hastamızı da TAMAMEN HPV NEGATİF hale getireceğiz👍🏻👍🏻👍🏻
Hep söylediğimiz gibi; ZOR, KOMPLİKE, PROBLEMLİ, YAPILMASI GÜÇ, TEKNİK OLARAK İMKANSIZ denilen, birçok tedaviye rağmen bir türlü İYİLEŞMEYEN, yıllardır DEVAM EDEN, DİRENÇLİ her vaka için BİZ HEP BURADAYIZ😷😷😷Bizi BİR BİLENE sorun, nasıl EZBER BOZDUĞUMUZU bize gelen insanlar size anlatsınlar🥰🥰🥰
HPV & KANSER
HPV enfeksiyonu; hem erkek hem de kadınlarda birçok kanserin etkeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Başta rahim ağzı kanseri (serviks CA) olmak üzere, anüs, penis, vajina, vulva, bademcik, gırtlak ve gırtlak arkası (orofaringeal) bölge kanserleri gibi birçok kanser türleri HPV enfeksiyonuna bağlı olarak meydana gelmektedir…
Hem KADINLARDA (KADIN DOĞUM)
hem de ERKEKLERDE (GENEL CERRAHİ),
vücudun BÜTÜN BÖLGELERİNDE,
HPV’ye bağlı oluşan,
İYİ ve KÖTÜ HUYLU LEZYONLARIN (KANSERLERİN)
TANI, TEDAVİ, AMELİYAT ve TAKİPLERİ için bizi arayın…📲📲📲
KANSER CERRAHİSİNDE, tecrübeli ellerde erken tanı ve doğru tedavi HAYAT KURTARIR…!!!
VAKİT KAYBETMEDEN, lezyonlar YAYILMADAN, mevcut lezyonlar daha kötü huylu oluşumlara doğru İLERLEMEDEN bu konuda tecrübeli, bilgili, kanser cerrahisine hakim deneyimli bir hekime başvurunuz…
Op. Dr. DENİZ ALTIPARMAK
GENEL CERRAHİ & KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM
(ÇİFT ANA DAL UZMANI)
0 notes
Link
Gaziantep’de özel bir hastanede 2018’de bademcik ameliyatı geçiren 4 yaşındaki H. B., sorunsuz bir şekilde taburcu edildi. Ancak ameliyattan 4 gün sonra ağrı, ateş ve ağızdan beslenememeye bağlı susuz kalma şikayetleri nedeniyle ailesinin başvurması üzerine tekrar hastaneye yatırıldı. İddiaya göre hastanedeki tedavisinin üçüncü günü, gece 03:00 sularında ağzından kan gelmesi üzerine babası tarafından 5’inci katta yattığı servisten, giriş kattaki acile indirildi. Daha sonra tekrar ameliyathaneye götürülen çocuğun, kanamadan dolayı solunum yolu tıkandığı için, beyni oksijensiz kaldı ve H. B. olay sonrası engelli kaldı. Aile, ameliyatı gerçekleştiren Kulak Burun Boğaz (KBB) Uzmanı doktor ve özel hastaneye, “malpraktis (tıbbi yanlış uygulama)” iddiası ile maddi manevi tazminat davası açtı. Davada mahkemenin görevlendirdiği bilirkişi, hastanın tedavi giderleri ve iş kaybından doğan maddi manevi hakları olarak avukat masrafları hariç, yasal faizleriyle birlikte 39 milyon TL’lik tazminat miktarı belirledi. Davalı taraf ise babanın kanamayı geç fark etmesi ve gördüğünde de çocuğun zaten oksijensiz kalmış olduğunu, hekimin ya da tedaviyi veren hastanenin bir kusuru olamayacağını, konunun ameliyat sonrası komplikasyon olarak ele alınması gerektiğini savundu. “ŞİMDİYE DEK VERİLMİŞ EN YÜKSEK MİKTAR” Bilirkişinin belirlediği 39 milyon liralık tazminat yükümlülüğünün sosyal medyaya yansıması sonrası tıp camiasında oldukça büyük tartışmalara yol açan davayla ilgili ilk kez konuşan davalı doktorun avukatı Cengiz Bayram, bu miktarın tıp davalarında şimdiye kadar belirlenmiş en yüksek rakam olduğunu söyledi. "Bir hekim hatalı olsa bile, tek bir hatasından ötürü, bütün ömrü boyunca kazanamayacağı bir parayı tek bir vakada ödemek zorunda kalmasını", haksızlık olarak değerlendiren Bayram, bütün kusuru sadece hekime yükleyen iddiaları kabul etmediklerini belirterek, davanın 18 Nisan’da görülecek karar duruşmasında, mahkemenin bu tazminat tutarına hükmetmesi halinde, istinaf yoluna gideceklerini kaydetti. 5’İNCİ KATTAN ‘HEMŞİRE İSTEĞİ İLE’ ACİLE İNDİ İDDİASI Davacı ailenin dilekçesinde, KBB uzmanı doktorun, çocuklarını 7 Mayıs’ta muayene ettiği ve bademcik ameliyatı olması gerektiğini söylediği, öksürük şikayeti olunca ameliyatın ertelendiği ve 5 günlük antibiyotik tedavisi sonrası ameliyat tarihi olarak 21 Mayıs 2018 tarihinin belirlendiği, ancak ameliyat günü doktorun çocuğu hiç görmeden ve ek tetkikler yapmadan ameliyata aldığı iddiaları yer aldı. Dilekçede ayrıca ameliyatın ertesi günü kontrolde doktorun her şeyin normal olduğunu söylediği, ancak bir gün sonra çocukta ateş kusma ve ishal belirtileri başlayınca tekrar hastaneye götürdükleri, ameliyatı yapan KBB doktorunun tedaviyi çocuk doktoruna devrederek fitil vermekle yetindiği iddiaları yer aldı. Olayın olduğu geceyle ilgili iddialara ise şu cümlelerle yer verildi: -Pazar günü akşam saat 3'ten sonra doktor H.’yi kontrole geldiğinde; H. yine öksürüyordu, baba Ö., H’yi kaldırarak kucağına almış ve o esnada H’nin ağzından fışkırır tarzda kan gelmeye başlamıştır. -Odada bulunan ve panik olan doktor, ‘hemşire’ diye seslenmiştir. Odaya gelen hemşire normal şartlarda o durumu görür görmez ‘mavi kod’ verip tüm hekimleri oraya çağırması gerekirken, hemşirelerin eli ayağına dolaşmış, diğer hemşire ise H’nin ağzına tampon yapmaya çalışmıştır. -Baba Ö., ağzından kan gelen çocuğa tampon yapmaya çalışan hemşirenin eline vurup H’yi yan çevirmiştir. -Daha sonra odaya başka bir hemşire gelmiş, baba Ö.’ye ‘çocuğu kucağına al acile indir’ demiştir. Baba Ö., hemşirenin isteği üzerine; H.’yi kucağına alıp merdivenlerden 5 kat aşağı indirmiştir.” “BABA, HASTAYI 5’İNCİ KATTAN ACİLE GÖTÜRMEYE ÇALIŞMIŞ” Davalı doktorun avukatı Cengiz Bayram ise iddiaların tam olarak gerçeği yansıtmadığını ifade ederek olayı şu cümlelerle özetledi: -Bir KBB hekimi arkadaşımız, halk arasında bademcik ameliyatı denilen ‘tonsillektomi ameliyatı’ yapıyor. -Ameliyattan sonra hastanın birtakım şikayetleri oluyor. 4’üncü gün, hastayı tekrar hastaneye yatırıyorlar 5’inci kattaki servise. Gece saat, 02-03:00 civarında, muhtemelen baba da uyurken, çocuk kanıyor. -Baba tabii o endişeyle ve baba olmanın verdiği sorumlulukla, çocuğu kucaklayarak acil servise ulaştırmaya çalışıyor. İkinci katta, o geceki nöbetçi uzman hekimle karşılaşıyor. Nöbetçi uzman hekim, çocuğu kucağına alıyor ve hemen bir kat üstteki ameliyathaneye götürüyor. -Orada, anestezi uzmanı ve sonra da ameliyatı gerçekleştiren KBB uzmanı evinden gelerek müdahalesi yapılıyor. -Çocuk, o süre boyunca oksijensiz kaldığı için yüzde 100 oranında Serebral Palsi dediğimiz engellilik durumu oluşuyor. Cengiz Bayram “BİZ, ‘MÜTEFERRİK KUSUR’ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ” Bilirkişinin, ameliyat sonrası süreçte hekim ve hastaneye atfettiği eksikliklerden birinin çocuk hastanede yatarken damardan antibiyotik uygulanmaması ve diğerinin de olayın olduğu gece mavi kod verilmemesi olduğunu belirten Bayram, “Bizim dosyamız incelendiğinde, o 4 günlük dönemin 3 gününde çocuğun damardan antibiyotik aldığı görülecektir. İkincisi, (hastanede) herhangi bir problem olduğunda mavi kod dediğimiz bir kod verilir. Bu kodla beraber bir an önce hastaya müdahale edilir. Bununla ilgili de ‘illiyet bağı’ vermiş bilirkişi. Tabii itirazlarımız yaptık, şu an hukuki süreç devam ediyor. Ama bizim müteferrik kusur dediğimiz yani ortak kusur dediğimiz bir kavram var. Yargıtay bugün hekimlerle ilgili tazminat davalarında ‘davacı tarafın bir kusuru yoksa’ hekimin, zararın tamamından sorumlu olacağı şeklinde içtihatları var. Ama burada biz müteferrik kusur olduğunu düşünüyoruz. Bunun tespiti için süreç devam ediyor. Yerel mahkeme kararını verdikten sonra istinaf ve Yargıtay aşamaları var ama tabii ki burada çok büyük bir rakam olduğu için haciz beklenmeyecektir. Dolayısıyla hekimin her şeyine ve hastaneye haciz konacaktır” şeklinde konuştu. “KANAMA, ZATEN OLASI BİR KOMPLİKASYONDUR” Malpraktis (tıbbi yanlış uygulama) ile tedavi veya ameliyat sonrası olası risk yani komplikasyon arasında çok ince bir çizgi olduğunu da belirten Bayram, bu olayda bir malpraktis durumunun olmadığını iddia ederek şu bilgileri verdi: -Komplikasyon, yani hukuktaki adıyla ‘izin verilen’ risk durumunda bu süreç iyi yönetilmezse bu, malpraktis oluyor. -Kanama, zaten bu olayda beklenebilen bir komplikasyon. Ama burada bilirkişi, komplikasyonun iyi yönetilmediği görüşünden dolayı kusur olduğunu düşünüyor. Ancak olayda zaman olarak bir kayıp da yok aslında. -Biz o merdivenleri gittik ölçtük, saati saatine, saniyesi saniyesine. Hastanın ameliyathaneye alınma süresi 1-2 dakika değil” dedi. “HEKİMLER ENDİŞELİ, MİLYAR LİRALIK DAVALAR GÖREBİLİRİZ” Bilirkişinin, avukat masrafları hariç tutularak çıkarmış olduğu bu rakamın, şimdiye kadarki hesaplanan en yüksek miktar olduğuna ve 39 milyon liralık bir tazminat talebinin bütün hekimleri çok korkuttuğuna dikkat çeken Bayram, “Özellikle KBB kesiminde bu ameliyatı (bademcik) yapıp yapmama konusunda tereddütler oluşmaya başladı” dedi. Bu tip davalarda tazminatların, “davacının gelirine göre” ve asgari ücret baz alınarak hesaplandığına da dikkat çeken Bayram, sağlık turizminin yükselen trend olduğu ülkemizde, yabancı bir hasta nedeniyle açılacak bir davada çok daha yüksek tazminat taleplerinin de ortaya çıkabileceğini söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü. “Kişinin gelirinin yüksek olması, asgari ücretteki artış, tazminat oranlarının da çok yükselmesine sebep oldu. Bugün Türkiye sağlık turizminde oldukça popüler bir ülke. Ama bir davada diyelim 10 milyon lira bir tazminat çıkarken, Avrupa ya da mesela Arap ülkelerinden gelen bir hasta için bu miktar 200-250 milyon liraya kadar bile çıkabilir. Bundan sonra belki de ‘milyar liralık’ davalar görebiliriz.” “TAZMİNATLAR 30 KAT ARTTI, HEKİMİ KORUYACAK TEMİNATLAR AYNI” Hekimleri “defansif” tıbba yönelten yüksek tazminat miktarlarına karşı koruyan bir güvencesi olmadığını ve 2010 yılında belirlenen sigorta limitlerinin bugünkü ihtiyaçları karşılamadığını da söyleyen Bayram, sözlerini şöyle noktaladı: -2010 yılında KBB için yaklaşık 600 bin, kadın doğum ya da daha riskli bölümler için 800 bin liralık bir sigorta limiti belirlenmişti hekimler açısından. Dolar o zaman 1,5 liraydı, yani 400 ila 550 bin dolara tekabül ediyordu hekimlerin sigorta teminatı. -Aradan 14 yıl geçti, dolar 25 kat arttı, tazminat talebi miktarları 25-30 kart arttı, hekimi koruyacak olan miktar halen devlet tarafından değiştirilmedi. Hekimler artık ameliyat yapmak istemiyor bu tazminat miktarları yüzünden. Bunun bütün dünya ülkelerinde birçok çözümü var. Bugün mevcut Sağlık Bakanımız kamuda bu işi kısmen çözdü. -Ama Özel Hastaneler Ayakta Teşhis ve Tedavi Yönetmeliğinde bir değişiklik yapıldı 2 yıl önce, ki biz Danıştay’da iptal davası açtık buna karşı, hala devam ediyor dava. Özel hastanelere de hekimle beraber sorumluluk getirildi. -Özel sektörde büyük grupları saymazsak, küçük grupların bu problemler nedeniyle bir süre sonra hepsinin iflas edeceği ya da kapana bileceğini düşünüyorum maalesef. Sosyal Güvenlik Kurumu’nda yapılabilecek çok basit bir düzenleme ile özel sektörde de bunun çözülmesi sağlanabilir.
0 notes
Text
Sünnet yerine bademcik ameliyatı yapan personellere soruşturma - Son Dakika Türkiye Haberleri
Sünnet yerine bademcik ameliyatı yapan personellere soruşturma - Son Dakika Türkiye Haberleri - https://olaykibris.com/sunnet-yerine-bademcik-ameliyati-yapan-personellere-sorusturma-son-dakika-turkiye-haberleri/ #kıbrıs #kktc #haber #türkiye #dünya
0 notes
Text
RT @TrajikomikNews: Yer: Diyarbakır. Ergani Devlet Hastanesinde görev yapan bir doktor hastaları karıştırınca “sünnet için” gelen 2 yaşındaki çocuk, bademcik ameliyatı oldu. https://t.co/dY7bEOmfw8
RT @TrajikomikNews: Yer: Diyarbakır. Ergani Devlet Hastanesinde görev yapan bir doktor hastaları karıştırınca “sünnet için” gelen 2 yaşındaki çocuk, bademcik ameliyatı oldu. https://t.co/dY7bEOmfw8
— erdem* (@erdemnotes) Mar 14, 2023
from Twitter https://twitter.com/erdemnotes
0 notes
Text
⋆ Bademcik ameliyatı sonrası ölüme soruşturma ⋆
See on Scoop.it - IT Expert Mersin’de özel bir hastanede bademcik ve geniz eti ameliyatı olduktan 17 gün sonrasında yaşamını kaybeden ferdin ölümüne ilişkin soruşturma başlatıldı.
0 notes
Photo
Şimdi çalıştır: Bademcik ameliyatı https://www.fazlabilgi.com/teknoloji/simdi-calistir-bademcik-ameliyati/ #hashtag #Instagram #tag #internet #haber #teknoloji #Türkiye #SonDakika #Siyaset #Ekonomi #turist #İstanbul #otel #kongre #Trend#finans #iş
0 notes
Text
boğazlarımın şiştiğini hissediyorum doktor fantazisi çerçevesi icinde boğazımdan sıkılarak bi bademcik ameliyatı varsa almam bi dal o derece libidom normal seviyede
5 notes
·
View notes
Text
Çocuğu olmayan, İstanbul’da dış merkezde YÜKSEK RİSKLİ HPV (Tip 16) saptanan, biyopsi alınınca da CIN 3 gelen, bu sebeple LEEP ameliyatı yapılan fakat cerrahi sınırları pozitif gelen hastamıza yeniden ameliyat önerilmiş. Bunun üzerine hastamız yeniden ameliyat olmak ve tedavi almak için geniş bir araştırma yaptıktan sonra bize başvurmuştu. Hastamıza YENİDEN LEEP AMELİYATI yaptık. Şimdi de 5 Basamaklı Kombibe HPV Eradikasyon tedavimizin geri kalan kısımlarını uygulayacağız. Umuyoruz ki diğer hastalarımızda olduğu gibi bu hastamızı da TAMAMEN HPV NEGATİF hale getireceğiz👍🏻👍🏻👍🏻
HPV & KANSER
HPV enfeksiyonu; hem erkek hem de kadınlarda birçok kanserin etkeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Başta rahim ağzı kanseri (serviks CA) olmak üzere, anüs, penis, vajina, vulva, bademcik, gırtlak ve gırtlak arkası (orofaringeal) bölge kanserleri gibi birçok kanser türleri HPV enfeksiyonuna bağlı olarak meydana gelmektedir…
Hem KADINLARDA (KADIN DOĞUM)
hem de ERKEKLERDE (GENEL CERRAHİ),
vücudun BÜTÜN BÖLGELERİNDE,
HPV’ye bağlı oluşan,
İYİ ve KÖTÜ HUYLU LEZYONLARIN (KANSERLERİN)
TANI, TEDAVİ, AMELİYAT ve TAKİPLERİ için bizi arayın…📲📲📲
KANSER CERRAHİSİNDE, tecrübeli ellerde erken tanı ve doğru tedavi HAYAT KURTARIR…!!!
VAKİT KAYBETMEDEN, lezyonlar YAYILMADAN, mevcut lezyonlar daha kötü huylu oluşumlara doğru İLERLEMEDEN bu konuda tecrübeli, bilgili, kanser cerrahisine hakim deneyimli bir hekime başvurunuz…
Op. Dr. DENİZ ALTIPARMAK
GENEL CERRAHİ & KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM
(ÇİFT ANA DAL UZMANI)
0 notes
Link
Bademcik ameliyatı sonrası kanama nedeniyle hastanın engelli kaldığı iddiasıyla ailesinin, ameliyatı yapan doktor ve ameliyatın gerçekleştirildiği özel hastaneye açtığı davada, mahkemenin görevlendirdiği bilirkişinin avukat masrafları hariç, yasal faizleriyle beraber 39 milyon TL'lik tazminat miktarı belirlemesi, tıp dünyasında tartışmalara neden oldu. KBB uzmanı doktorun avukatı Cengiz Bayram, Demirören Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, tıp davaları içinde şimdiye kadar belirlenmiş en yüksek tazminat miktarı olduğunu söyledi.Gaziantep'de özel bir hastanede 2018'de bademcik ameliyatı geçiren 4 yaşındaki H. B., sorunsuz bir şekilde taburcu edildi. Ancak ameliyattan 4 gün sonra ağrı, ateş ve ağızdan beslenememeye bağlı susuz kalma şikayetleri nedeniyle ailesinin başvurması üzerine tekrar hastaneye yatırıldı. İddiaya göre hastanedeki tedavisinin üçüncü günü, gece 03:00 sularında ağzından kan gelmesi üzerine babası tarafından 5'inci katta yattığı servisten, giriş kattaki acile indirildi. Daha sonra tekrar ameliyathaneye götürülen çocuğun, kanamadan dolayı solunum yolu tıkandığı için, beyni oksijensiz kaldı ve H. B. olay sonrası engelli kaldı.Aile, ameliyatı gerçekleştiren Kulak Burun Boğaz (KBB) Uzmanı doktor ve özel hastaneye, "malpraktis (tıbbi yanlış uygulama)" iddiası ile maddi manevi tazminat davası açtı. Davada mahkemenin görevlendirdiği bilirkişi, hastanın tedavi giderleri ve iş kaybından doğan maddi manevi hakları olarak avukat masrafları hariç, yasal faizleriyle birlikte 39 milyon TL'lik tazminat miktarı belirledi. Davalı taraf ise babanın kanamayı geç fark etmesi ve gördüğünde de çocuğun zaten oksijensiz kalmış olduğunu, hekimin ya da tedaviyi veren hastanenin bir kusuru olamayacağını, konunun ameliyat sonrası komplikasyon olarak ele alınması gerektiğini savundu."ŞİMDİYE DEK VERİLMİŞ EN YÜKSEK MİKTAR"Bilirkişinin belirlediği 39 milyon liralık tazminat yükümlülüğünün sosyal medyaya yansıması sonrası tıp camiasında oldukça büyük tartışmalara yol açan davayla ilgili ilk kez Demirören Haber Ajansı'na konuşan davalı doktorun avukatı Cengiz Bayram, bu miktarın tıp davalarında şimdiye kadar belirlenmiş en yüksek rakam olduğunu söyledi. "Bir hekim hatalı olsa bile, tek bir hatasından ötürü, bütün ömrü boyunca kazanamayacağı bir parayı tek bir vakada ödemek zorunda kalmasını", haksızlık olarak değerlendiren Bayram, bütün kusuru sadece hekime yükleyen iddiaları kabul etmediklerini belirterek, davanın 18 Nisan'da görülecek karar duruşmasında, mahkemenin bu tazminat tutarına hükmetmesi halinde, istinaf yoluna gideceklerini kaydetti.5'İNCİ KATTAN "HEMŞİRE İSTEĞİ İLE" ACİLE İNDİ İDDİASIDavacı ailenin dilekçesinde, KBB uzmanı doktorun, çocuklarını 7 Mayıs'ta muayene ettiği ve bademcik ameliyatı olması gerektiğini söylediği, öksürük şikayeti olunca ameliyatın ertelendiği ve 5 günlük antibiyotik tedavisi sonrası ameliyat tarihi olarak 21 Mayıs 2018 tarihinin belirlendiği, ancak ameliyat günü doktorun çocuğu hiç görmeden ve ek tetkikler yapmadan ameliyata aldığı iddiaları yer aldı. Dilekçede ayrıca ameliyatın ertesi günü kontrolde doktorun her şeyin normal olduğunu söylediği, ancak bir gün sonra çocukta ateş kusma ve ishal belirtileri başlayınca tekrar hastaneye götürdükleri, ameliyatı yapan KBB doktorunun tedaviyi çocuk doktoruna devrederek fitil vermekle yetindiği iddiaları yer aldı. Olayın olduğu geceyle ilgili iddialara ise şu cümlelerle yer verildi:"Pazar günü akşam saat 3'ten sonra doktor H.'yi kontrole geldiğinde; H. yine öksürüyordu, baba Ö., H'yi kaldırarak kucağına almış ve o esnada H'nin ağzından fışkırır tarzda kan gelmeye başlamıştır. Odada bulunan ve panik olan doktor, "hemşire" diye seslenmiştir. Odaya gelen hemşire normal şartlarda o durumu görür görmez "mavi kod" verip tüm hekimleri oraya çağırması gerekirken, hemşirelerin eli ayağına dolaşmış, diğer hemşire ise H'nin ağzına tampon yapmaya çalışmıştır. Baba Ö., ağzından kan gelen çocuğa tampon yapmaya çalışan hemşirenin eline vurup H'yi yan çevirmiştir. Daha sonra odaya başka bir hemşire gelmiş, baba Ö.'ye "çocuğu kucağına al acile indir" demiştir. Baba Ö., hemşirenin isteği üzerine; H.'yi kucağına alıp merdivenlerden 5 kat aşağı indirmiştir.""BABA, HASTAYI 5'İNCİ KATTAN ACİLE GÖTÜRMEYE ÇALIŞMIŞ"Davalı doktorun avukatı Cengiz Bayram ise iddiaların tam olarak gerçeği yansıtmadığını ifade ederek olayı şu cümlelerle özetledi: "Bir KBB hekimi arkadaşımız, halk arasında bademcik ameliyatı denilen "tonsillektomi ameliyatı" yapıyor. Ameliyattan sonra hastanın birtakım şikayetleri oluyor. 4'üncü gün, hastayı tekrar hastaneye yatırıyorlar 5'inci kattaki servise. Gece saat, 02-03:00 civarında, muhtemelen baba da uyurken, çocuk kanıyor. Baba tabii o endişeyle ve baba olmanın verdiği sorumlulukla, çocuğu kucaklayarak acil servise ulaştırmaya çalışıyor. İkinci katta, o geceki nöbetçi uzman hekimle karşılaşıyor. Nöbetçi uzman hekim, çocuğu kucağına alıyor ve hemen bir kat üstteki ameliyathaneye götürüyor. Orada, anestezi uzmanı ve sonra da ameliyatı gerçekleştiren KBB uzmanı evinden gelerek müdahalesi yapılıyor. Çocuk, o süre boyunca oksijensiz kaldığı için yüzde 100 oranında Serebral Palsi dediğimiz engellilik durumu oluşuyor.""BİZ, "MÜTEFERRİK KUSUR" OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ"Bilirkişinin, ameliyat sonrası süreçte hekim ve hastaneye atfettiği eksikliklerden birinin çocuk hastanede yatarken damardan antibiyotik uygulanmaması ve diğerinin de olayın olduğu gece mavi kod verilmemesi olduğunu belirten Bayram, "Bizim dosyamız incelendiğinde, o 4 günlük dönemin 3 gününde çocuğun damardan antibiyotik aldığı görülecektir. İkincisi, (hastanede) herhangi bir problem olduğunda mavi kod dediğimiz bir kod verilir. Bu kodla beraber bir an önce hastaya müdahale edilir. Bununla ilgili de "illiyet bağı" vermiş bilirkişi. Tabii itirazlarımız yaptık, şu an hukuki süreç devam ediyor. Ama bizim müteferrik kusur dediğimiz yani ortak kusur dediğimiz bir kavram var. Yargıtay bugün hekimlerle ilgili tazminat davalarında "davacı tarafın bir kusuru yoksa" hekimin, zararın tamamından sorumlu olacağı şeklinde içtihatları var. Ama burada biz müteferrik kusur olduğunu düşünüyoruz. Bunun tespiti için süreç devam ediyor. Yerel mahkeme kararını verdikten sonra istinaf ve Yargıtay aşamaları var ama tabii ki burada çok büyük bir rakam olduğu için haciz beklenmeyecektir. Dolayısıyla hekimin her şeyine ve hastaneye haciz konacaktır" şeklinde konuştu."KANAMA, ZATEN OLASI BİR KOMPLİKASYONDUR"Malpraktis (tıbbi yanlış uygulama) ile tedavi veya ameliyat sonrası olası risk yani komplikasyon arasında çok ince bir çizgi olduğunu da belirten Bayram, bu olayda bir malpraktis durumunun olmadığını iddia ederek şu bilgileri verdi: "Komplikasyon, yani hukuktaki adıyla "izin verilen" risk durumunda bu süreç iyi yönetilmezse bu, malpraktis oluyor. Kanama, zaten bu olayda beklenebilen bir komplikasyon. Ama burada bilirkişi, komplikasyonun iyi yönetilmediği görüşünden dolayı kusur olduğunu düşünüyor. Ancak olayda zaman olarak bir kayıp da yok aslında. Biz o merdivenleri gittik ölçtük, saati saatine, saniyesi saniyesine. Hastanın ameliyathaneye alınma süresi 1-2 dakika değil" dedi."HEKİMLER ENDİŞELİ, MİLYAR LİRALIK DAVALAR GÖREBİLİRİZ"Bilirkişinin, avukat masrafları hariç tutularak çıkarmış olduğu bu rakamın, şimdiye kadarki hesaplanan en yüksek miktar olduğuna ve 39 milyon liralık bir tazminat talebinin bütün hekimleri çok korkuttuğuna dikkat çeken Bayram, "Özellikle KBB kesiminde bu ameliyatı (bademcik) yapıp yapmama konusunda tereddütler oluşmaya başladı" dedi. Bu tip davalarda tazminatların, "davacının gelirine göre" ve asgari ücret baz alınarak hesaplandığına da dikkat çeken Bayram, sağlık turizminin yükselen trend olduğu ülkemizde, yabancı bir hasta nedeniyle açılacak bir davada çok daha yüksek tazminat taleplerinin de ortaya çıkabileceğini söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü. "Kişinin gelirinin yüksek olması, asgari ücretteki artış, tazminat oranlarının da çok yükselmesine sebep oldu. Bugün Türkiye sağlık turizminde oldukça popüler bir ülke. Ama bir davada diyelim 10 milyon lira bir tazminat çıkarken, Avrupa ya da mesela Arap ülkelerinden gelen bir hasta için bu miktar 200-250 milyon liraya kadar bile çıkabilir. Bundan sonra belki de "milyar liralık" davalar görebiliriz.""TAZMİNATLAR 30 KAT ARTTI, HEKİMİ KORUYACAK TEMİNATLAR AYNI"Hekimleri "defansif" tıbba yönelten yüksek tazminat miktarlarına karşı koruyan bir güvencesi olmadığını ve 2010 yılında belirlenen sigorta limitlerinin bugünkü ihtiyaçları karşılamadığını da söyleyen Bayram, sözlerini şöyle noktaladı: "2010 yılında KBB için yaklaşık 600 bin, kadın doğum ya da daha riskli bölümler için 800 bin liralık bir sigorta limiti belirlenmişti hekimler açısından. Dolar o zaman 1,5 liraydı, yani 400 ila 550 bin dolara tekabül ediyordu hekimlerin sigorta teminatı. Aradan 14 yıl geçti, dolar 25 kat arttı, tazminat talebi miktarları 25-30 kart arttı, hekimi koruyacak olan miktar halen devlet tarafından değiştirilmedi. Hekimler artık ameliyat yapmak istemiyor bu tazminat miktarları yüzünden. Bunun bütün dünya ülkelerinde birçok çözümü var. Bugün mevcut Sağlık Bakanımız kamuda bu işi kısmen çözdü. Ama Özel Hastaneler Ayakta Teşhis ve Tedavi Yönetmeliğinde bir değişiklik yapıldı 2 yıl önce, ki biz Danıştay'da iptal davası açtık buna karşı, hala devam ediyor dava. Özel hastanelere de hekimle beraber sorumluluk getirildi. Özel sektörde büyük grupları saymazsak, küçük grupların bu problemler nedeniyle bir süre sonra hepsinin iflas edeceği ya da kapana bileceğini düşünüyorum maalesef. Sosyal Güvenlik Kurumu'nda yapılabilecek çok basit bir düzenleme ile özel sektörde de bunun çözülmesi sağlanabilir."
0 notes
Video
youtube
Sopor Aeternus & The Ensemble of Shadows, (/sopor eternus/ okunur) (Latince: “Sonsuz Uyku” sıkça Sopor Aeternus ya da Sopor olarak da anılmaktadır.) Frankfurt’lu bir darkwave müzik projesidir ve 1989’da Anna-Varney Cantodea. tarafından kurulmuştur. Bu projenin başından beri, Anna-Varney’nin müziği aşırı kişisel, melankolik, pesimist ve çok sayıda değişik müziksel ve görsel stili bir potada eritebilmesiyle ünlüdür.
Avrupa’da medya ilgiyi üzerine çekebilmiş olsa Anna-Varney Cantodea ve onun kişisel hayatı hakkında fazla bir şey bilinmemektedir. Cantodea hakkında bilinen tüm bilgiler, onunla yapılan röportajlar ve kendisinin yayımları ile elde edilmiştir. Bu bilgilerden ortaya çıkanlara göre Cantodea, operasyon geçirmemiş bir trans-kadındır ve operasyonun bir “ruhsal karmaşa”ya sebep olacağını düşünmektedir. Cantodea’nın takma adı yaygın bir isim olan Anna’nın, Latince’de “şarkıcı kadın” anlamına gelen “Cantodea” ile birleşmesiyle oluşmuştur. Cantodea, 1997 öncesinden beridir kullandığı Varney takma ismini ise Viktorya Dönemi Edebiyatı’na ait “Vampir Varney ve Kan Ziyafeti” isimli bir Gotik korku hikâyesinden alımıştır. Resmî bir açıklama yapılmamış olmasına rağmen, Cantodea’nın 50’li yaşlarının ortasında olduğuna inanılmaktadır, bu durumun ufak bir kanıtı olarak da Les Fleurs du Mal albümünün kitapçığında yazılı olan “SOPOR: 1952’den beri ruhları dindiriyor.” yazısı gösterilebilir.
Bazı röportajlarda, Cantodea hayatının neredeyse 30 yılını geçmişinde yaşadığı bazı deneyimler ve hastalıklarla gelen büyük bir depresyon, umutsuzluk ve yalnızlık içinde geçirmiş olduğunu, ailesi tarafından çocuk istismarı ve okul arkadaşları tarafından şiddete maruz kaldığını ifade etmiştir. Altı yaşında iken Cantodea, bademcik ameliyatı sırasında verilen yatıştırıcıların etkisiyle bedendışı bir deneyim yaşamıştır. On iki yaşında intihara meyilli biri olan Anna-Varney, yetişkinliğinde kansere benzer semptomları olan ve onu neredeyse kör edebilecek bir hastalık geçirmiştir. Tüm bu olaylar, onun “Ensemble of Shadows/Gölgeler Grubu”nu keşfetmesini sağlamıştır. Onun açıklamasına göre “Ensemble of Shadows”, Cantodea’nın rüyalarında gördüğü ve ona müziksel ilhamı veren bir grup ruhtur. Bu ruhların ona görünmeleri, bu müzik projesinin ismini de oluşturmuştur.
Cantodea gönüllü bir izolasyonu yaşamaktadır çünkü kendi ifadelerine göre o, diğer insanların varlığında korku, tiksinti veya üzüntü duymaktadır. Cantodea, aynı zamanda “insanlık’ın önünde” canlı performans sergilemeyeceğini de ifade etmiştir. Buna rağmen, o bugünlerde pagan ve mistik bir yazar olan Raven Digitalis -aynı zamanda resmî Sopor Aeternus Myspace Profili’nin “yönetici”lerinden biri- ile yakınlaşmıştır. Şair Edgar Allan Poe’ya büyük bir ilgisi olan Cantodea, bazen şairin şiirlerini, onlara beste yaparak taçlandırır. Cantodea aynı zamanda birkaç aktivist fikrin, ki bunlar ötanazi, LGBTT Hakları, veganlık, vejetaryenlik gibi fikirlerdir, sağlam bir destekçisidir. Cantodea ruhani bir kişidir ve dini duyguları, Roma tanrısı Satürn’e odaklanmıştır. Satürn’ün astrolojik simgesinin Jüpiterin astrolojik simgesiyle birleştirerek yarattığı “Jusa’nın Simgesi”, Cantodea’nın ruhani yönlerini yansıtmaktadır ve hem kendisi için, hem de yaptığı müzik için bir imza niteliğindedir. Yarattığı işlerin büyük bir kısmında astrolojik imgeler ve söz sanatları bulunur.
5 notes
·
View notes