#Adala Kanyonu
Explore tagged Tumblr posts
Text
Doğaseverler, Yanık Ülke'de çöp topladı https://sahrahaber.com/dogaseverler-yanik-ulkede-cop-topladi/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr
0 notes
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/salihli-emirhacili-mahallesinde-bir-guzel-bayram-gelenegi-antik-kent-gezip-kisir-dugunde-oynadik.html
Salihli, Emirhacılı Mahallesi’nde bir güzel bayram geleneği... Antik kent gezip ‘kısır düğün’de oynadık
Tatil için Akdeniz’deyiz… Birtakım aksilikler, üstüne de hastalanmam tatili yarıda kesmemize sebep oluyor. Bazen işler planladığınız gibi gitmiyor. Son yıllarımın daimi yol arkadaşı Çilem Yaşar’ın ailesinin yaşadığı Manisa Salihli’ye geçmeye karar veriyoruz. Uzun sürecek turumuzun arasında o ailesini görebilecek, ben de iyileşeceğim; sonra yola devam. Çilem’in köyü, Manisa’nın Salihli ilçesinin Emirhacılı Mahallesi… Sıcak bir yaz günü köye varıp arkadaşımın annesinin kurduğu sofrada buluyoruz kendimizi.
Salihli Artemis’i
Anadolu’da misafirlik…
Annesi de tam anne; traktör kullanan, köydeki kadınların ehliyet alabilmesi için önayak olmuş, bir zamanlar aktif olarak siyasetin içinde yer almış bir ‘hükümet kadın’. Ben hastalıktan ölüyorum. İki lokma yiyip kafamı koyduğum yerde uyuyorum ama Çilem beni gezdirmek için canla başla uğraşıyor. Çünkü Anadolu’da misafir olmak iyi ağırlanmayı gerektirir. Çilem’in babasına ait, camları kapanmayan, kapılarını kilitleme gereği bile duymadığımız otomobille Salihli’nin tozunu dumanına katıyoruz.
İlk durağımız Adala Kanyonu oluyor. Tam 12 bin yıl önce yanardağların patlaması sonucu oluştuğu düşünülüyor. Girişinde bir tesis var. Tarihteki adı Hermos ama günümüzde Adala Kanyonu olarak biliniyor. Tesisten çıkıp suyun kaynağına doğru yürümeye başlıyoruz. Amacım kanyonun formunu görebilmek. Bir hayli yürümemize rağmen şelaleye daha çok yol var. Hasta bedenim çok güçlü değil. Sonuna kadar gidemiyoruz. Son yıllarda özellikle yürüyüş grupları sıkça ziyaret ediyor ve kamp yapıyorlarmış. Benim bu kanyonu keşfetmem başka bahara kalıyor…
Kral Yolu’nun başı
Kanyona yetecek enerjim yok ama buradan çıkıp Salihli’ye 9 kilometre uzaklıktaki Sardes Antik Kenti’nde alıyoruz soluğu. Antik kent girişinde Müze Kart alabiliyorsunuz. Elle yazılan bir kart veriyorlar. Fotoğrafınızı basamıyorlar. Daha sonra başka bir antik kent girişinde fotoğrafınızı işletebiliyorsunuz.
Gezginimiz Bahar Gündoğdu Sardes Antik Kenti’nde.
Sardes, Lidya uygarlığının başkentiymiş. Tamamen Lidya uygarlığıyla direkt bağlantılı tek şehir olarak biliniyor. Günümüze kadar bu kadar sağlam gelebilmesi mucize gibi. Sardes Antik Kenti, tarihi Kral Yolu’nun başlangıcı kabul ediliyor. İnsan bu görkemli yapının içindeki tarihi alanda dolanırken bir zamanlar burada ilk paranın basılmasını, insanların yeni düzene geçtiklerinin ve dünyanın gidişatını bu kadar değiştirdiklerinin farkında olup olmadıklarını sorguluyor. ‘Para basılmasaydı nasıl olurdu acaba’ diye düşünüyor. Antik şehrin girişinde ilk basılan paraların replikalarını satan bir hediyelikçi var. Hatıra olarak satın alabilirsiniz. Sardes Antik Kenti’ne 5 kilometre uzaklıktaki Bintepe Tümülüsleri’ni ve 85 tane mezar bulunan Lidya Kraliyet Mezarlığı’nı da listenize eklemeyi unutmayın. Ben başka bir zamana bırakıyorum ve bir sonraki durağımız Salihli Artemis Tapınağı’na geçiyorum.
Efes’teki ünlü tapınakla karıştırılmaması için özellikle Salihli Artemis’i demekte fayda var. İçinde hamamlar ve spor kompleksleri mevcutmuş bir zamanlar. Helenistik dönemde inşasına başlanan tapınağın büyük ihtimalle eski bir Kibele kültü kutsal alanında olduğu düşünülüyor. Anadolu topraklarında nerede bir Kibele varsa ben onu bulurum zaten. Yine karşıma çıkmasına şaşırmıyorum. Görkemli sütunlarının arasında dolaşırken eski çağlara ışınlanıyoruz sanki.
Kaplıcalarda yer yok
Sıcak havada hasta hasta dolaşılan antik şehirler sonrası bir dere kenarına kurulu, yeşillikler içindeki Kurşunlu Kaplıcaları’nın bahçesinde oturmak ilaç gibi geliyor. Başka zaman olsa asla kaçırmayacağım sıcak su keyfini bir başka bahara bırakıyoruz. Malum bayram yoğunluğu, içerisi çok kalabalık…
Kurban Bayramı’nda her gece kurulan düğünde orkestra tutuluyor (yukarıda) ve köyün kadınları süslenip gerçek düğün gibi doyasıya oynuyor.
Köy evinin geniş avlusunda oturmuş sohbet ederken bir kadın, motoruyla avluya giriveriyor. Köy zaten Çağan Irmak’ın Ege kokan filmlerinden fırlamış gibi. Her bayram yaptıkları kısır düğün eğlencesi için para toplamaya gelmiş. 5-10 lira gibi küçük bağışlarla toplanan parayla müzisyen getirip, çerezler alıp köy meydanında düğün yapıyorlarmış. Köyün yaşça ileri iki kadını ‘sözde’ gelin-damat oluyormuş. Çok da popülermiş meğer. Akşam olup hava kararmaya başlayınca müzik sesleri gelmeye başlıyor meydandan. Gelin ve damat olan kadınlar düğün alanına, yanına sepet takılmış motorla geliyor. Çalgıcılar çalıyor, biz oynuyoruz. Aslında ortada ne gerçek bir gelin var ne de damat! Düğünleri pek sevmeyen ben, en son ne zaman bu kadar oynadığımı hatırlamıyorum.
Sonuç olarak biz planlar yaparken hayat da kendi planlarını yapıyor… Hazır bayram tatili yaklaşırken yolunuz Manisa taraflarından geçecekse Emirhacılı’ya uğrayın ve bayramın her günü kurulan; her gelene kapıların açık olduğu; gelinsiz, damatsız, davetiyesiz düğüne katılıp doyasıya eğlenin…
0 notes
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/salihli-emirhacili-mahallesinde-bir-guzel-bayram-gelenegi-antik-kent-gezip-kisir-dugunde-oynadik.html
Salihli, Emirhacılı Mahallesi’nde bir güzel bayram geleneği... Antik kent gezip ‘kısır düğün’de oynadık
Tatil için Akdeniz’deyiz… Birtakım aksilikler, üstüne de hastalanmam tatili yarıda kesmemize sebep oluyor. Bazen işler planladığınız gibi gitmiyor. Son yıllarımın daimi yol arkadaşı Çilem Yaşar’ın ailesinin yaşadığı Manisa Salihli’ye geçmeye karar veriyoruz. Uzun sürecek turumuzun arasında o ailesini görebilecek, ben de iyileşeceğim; sonra yola devam. Çilem’in köyü, Manisa’nın Salihli ilçesinin Emirhacılı Mahallesi… Sıcak bir yaz günü köye varıp arkadaşımın annesinin kurduğu sofrada buluyoruz kendimizi.
Salihli Artemis’i
Anadolu’da misafirlik…
Annesi de tam anne; traktör kullanan, köydeki kadınların ehliyet alabilmesi için önayak olmuş, bir zamanlar aktif olarak siyasetin içinde yer almış bir ‘hükümet kadın’. Ben hastalıktan ölüyorum. İki lokma yiyip kafamı koyduğum yerde uyuyorum ama Çilem beni gezdirmek için canla başla uğraşıyor. Çünkü Anadolu’da misafir olmak iyi ağırlanmayı gerektirir. Çilem’in babasına ait, camları kapanmayan, kapılarını kilitleme gereği bile duymadığımız otomobille Salihli’nin tozunu dumanına katıyoruz.
İlk durağımız Adala Kanyonu oluyor. Tam 12 bin yıl önce yanardağların patlaması sonucu oluştuğu düşünülüyor. Girişinde bir tesis var. Tarihteki adı Hermos ama günümüzde Adala Kanyonu olarak biliniyor. Tesisten çıkıp suyun kaynağına doğru yürümeye başlıyoruz. Amacım kanyonun formunu görebilmek. Bir hayli yürümemize rağmen şelaleye daha çok yol var. Hasta bedenim çok güçlü değil. Sonuna kadar gidemiyoruz. Son yıllarda özellikle yürüyüş grupları sıkça ziyaret ediyor ve kamp yapıyorlarmış. Benim bu kanyonu keşfetmem başka bahara kalıyor…
Kral Yolu’nun başı
Kanyona yetecek enerjim yok ama buradan çıkıp Salihli’ye 9 kilometre uzaklıktaki Sardes Antik Kenti’nde alıyoruz soluğu. Antik kent girişinde Müze Kart alabiliyorsunuz. Elle yazılan bir kart veriyorlar. Fotoğrafınızı basamıyorlar. Daha sonra başka bir antik kent girişinde fotoğrafınızı işletebiliyorsunuz.
Gezginimiz Bahar Gündoğdu Sardes Antik Kenti’nde.
Sardes, Lidya uygarlığının başkentiymiş. Tamamen Lidya uygarlığıyla direkt bağlantılı tek şehir olarak biliniyor. Günümüze kadar bu kadar sağlam gelebilmesi mucize gibi. Sardes Antik Kenti, tarihi Kral Yolu’nun başlangıcı kabul ediliyor. İnsan bu görkemli yapının içindeki tarihi alanda dolanırken bir zamanlar burada ilk paranın basılmasını, insanların yeni düzene geçtiklerinin ve dünyanın gidişatını bu kadar değiştirdiklerinin farkında olup olmadıklarını sorguluyor. ‘Para basılmasaydı nasıl olurdu acaba’ diye düşünüyor. Antik şehrin girişinde ilk basılan paraların replikalarını satan bir hediyelikçi var. Hatıra olarak satın alabilirsiniz. Sardes Antik Kenti’ne 5 kilometre uzaklıktaki Bintepe Tümülüsleri’ni ve 85 tane mezar bulunan Lidya Kraliyet Mezarlığı’nı da listenize eklemeyi unutmayın. Ben başka bir zamana bırakıyorum ve bir sonraki durağımız Salihli Artemis Tapınağı’na geçiyorum.
Efes’teki ünlü tapınakla karıştırılmaması için özellikle Salihli Artemis’i demekte fayda var. İçinde hamamlar ve spor kompleksleri mevcutmuş bir zamanlar. Helenistik dönemde inşasına başlanan tapınağın büyük ihtimalle eski bir Kibele kültü kutsal alanında olduğu düşünülüyor. Anadolu topraklarında nerede bir Kibele varsa ben onu bulurum zaten. Yine karşıma çıkmasına şaşırmıyorum. Görkemli sütunlarının arasında dolaşırken eski çağlara ışınlanıyoruz sanki.
Kaplıcalarda yer yok
Sıcak havada hasta hasta dolaşılan antik şehirler sonrası bir dere kenarına kurulu, yeşillikler içindeki Kurşunlu Kaplıcaları’nın bahçesinde oturmak ilaç gibi geliyor. Başka zaman olsa asla kaçırmayacağım sıcak su keyfini bir başka bahara bırakıyoruz. Malum bayram yoğunluğu, içerisi çok kalabalık…
Kurban Bayramı’nda her gece kurulan düğünde orkestra tutuluyor (yukarıda) ve köyün kadınları süslenip gerçek düğün gibi doyasıya oynuyor.
Köy evinin geniş avlusunda oturmuş sohbet ederken bir kadın, motoruyla avluya giriveriyor. Köy zaten Çağan Irmak’ın Ege kokan filmlerinden fırlamış gibi. Her bayram yaptıkları kısır düğün eğlencesi için para toplamaya gelmiş. 5-10 lira gibi küçük bağışlarla toplanan parayla müzisyen getirip, çerezler alıp köy meydanında düğün yapıyorlarmış. Köyün yaşça ileri iki kadını ‘sözde’ gelin-damat oluyormuş. Çok da popülermiş meğer. Akşam olup hava kararmaya başlayınca müzik sesleri gelmeye başlıyor meydandan. Gelin ve damat olan kadınlar düğün alanına, yanına sepet takılmış motorla geliyor. Çalgıcılar çalıyor, biz oynuyoruz. Aslında ortada ne gerçek bir gelin var ne de damat! Düğünleri pek sevmeyen ben, en son ne zaman bu kadar oynadığımı hatırlamıyorum.
Sonuç olarak biz planlar yaparken hayat da kendi planlarını yapıyor… Hazır bayram tatili yaklaşırken yolunuz Manisa taraflarından geçecekse Emirhacılı’ya uğrayın ve bayramın her günü kurulan; her gelene kapıların açık olduğu; gelinsiz, damatsız, davetiyesiz düğüne katılıp doyasıya eğlenin…
0 notes
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/salihli-emirhacili-mahallesinde-bir-guzel-bayram-gelenegi-antik-kent-gezip-kisir-dugunde-oynadik.html
Salihli, Emirhacılı Mahallesi’nde bir güzel bayram geleneği... Antik kent gezip ‘kısır düğün’de oynadık
Tatil için Akdeniz’deyiz… Birtakım aksilikler, üstüne de hastalanmam tatili yarıda kesmemize sebep oluyor. Bazen işler planladığınız gibi gitmiyor. Son yıllarımın daimi yol arkadaşı Çilem Yaşar’ın ailesinin yaşadığı Manisa Salihli’ye geçmeye karar veriyoruz. Uzun sürecek turumuzun arasında o ailesini görebilecek, ben de iyileşeceğim; sonra yola devam. Çilem’in köyü, Manisa’nın Salihli ilçesinin Emirhacılı Mahallesi… Sıcak bir yaz günü köye varıp arkadaşımın annesinin kurduğu sofrada buluyoruz kendimizi.
Salihli Artemis’i
Anadolu’da misafirlik…
Annesi de tam anne; traktör kullanan, köydeki kadınların ehliyet alabilmesi için önayak olmuş, bir zamanlar aktif olarak siyasetin içinde yer almış bir ‘hükümet kadın’. Ben hastalıktan ölüyorum. İki lokma yiyip kafamı koyduğum yerde uyuyorum ama Çilem beni gezdirmek için canla başla uğraşıyor. Çünkü Anadolu’da misafir olmak iyi ağırlanmayı gerektirir. Çilem’in babasına ait, camları kapanmayan, kapılarını kilitleme gereği bile duymadığımız otomobille Salihli’nin tozunu dumanına katıyoruz.
İlk durağımız Adala Kanyonu oluyor. Tam 12 bin yıl önce yanardağların patlaması sonucu oluştuğu düşünülüyor. Girişinde bir tesis var. Tarihteki adı Hermos ama günümüzde Adala Kanyonu olarak biliniyor. Tesisten çıkıp suyun kaynağına doğru yürümeye başlıyoruz. Amacım kanyonun formunu görebilmek. Bir hayli yürümemize rağmen şelaleye daha çok yol var. Hasta bedenim çok güçlü değil. Sonuna kadar gidemiyoruz. Son yıllarda özellikle yürüyüş grupları sıkça ziyaret ediyor ve kamp yapıyorlarmış. Benim bu kanyonu keşfetmem başka bahara kalıyor…
Kral Yolu’nun başı
Kanyona yetecek enerjim yok ama buradan çıkıp Salihli’ye 9 kilometre uzaklıktaki Sardes Antik Kenti’nde alıyoruz soluğu. Antik kent girişinde Müze Kart alabiliyorsunuz. Elle yazılan bir kart veriyorlar. Fotoğrafınızı basamıyorlar. Daha sonra başka bir antik kent girişinde fotoğrafınızı işletebiliyorsunuz.
Gezginimiz Bahar Gündoğdu Sardes Antik Kenti’nde.
Sardes, Lidya uygarlığının başkentiymiş. Tamamen Lidya uygarlığıyla direkt bağlantılı tek şehir olarak biliniyor. Günümüze kadar bu kadar sağlam gelebilmesi mucize gibi. Sardes Antik Kenti, tarihi Kral Yolu’nun başlangıcı kabul ediliyor. İnsan bu görkemli yapının içindeki tarihi alanda dolanırken bir zamanlar burada ilk paranın basılmasını, insanların yeni düzene geçtiklerinin ve dünyanın gidişatını bu kadar değiştirdiklerinin farkında olup olmadıklarını sorguluyor. ‘Para basılmasaydı nasıl olurdu acaba’ diye düşünüyor. Antik şehrin girişinde ilk basılan paraların replikalarını satan bir hediyelikçi var. Hatıra olarak satın alabilirsiniz. Sardes Antik Kenti’ne 5 kilometre uzaklıktaki Bintepe Tümülüsleri’ni ve 85 tane mezar bulunan Lidya Kraliyet Mezarlığı’nı da listenize eklemeyi unutmayın. Ben başka bir zamana bırakıyorum ve bir sonraki durağımız Salihli Artemis Tapınağı’na geçiyorum.
Efes’teki ünlü tapınakla karıştırılmaması için özellikle Salihli Artemis’i demekte fayda var. İçinde hamamlar ve spor kompleksleri mevcutmuş bir zamanlar. Helenistik dönemde inşasına başlanan tapınağın büyük ihtimalle eski bir Kibele kültü kutsal alanında olduğu düşünülüyor. Anadolu topraklarında nerede bir Kibele varsa ben onu bulurum zaten. Yine karşıma çıkmasına şaşırmıyorum. Görkemli sütunlarının arasında dolaşırken eski çağlara ışınlanıyoruz sanki.
Kaplıcalarda yer yok
Sıcak havada hasta hasta dolaşılan antik şehirler sonrası bir dere kenarına kurulu, yeşillikler içindeki Kurşunlu Kaplıcaları’nın bahçesinde oturmak ilaç gibi geliyor. Başka zaman olsa asla kaçırmayacağım sıcak su keyfini bir başka bahara bırakıyoruz. Malum bayram yoğunluğu, içerisi çok kalabalık…
Kurban Bayramı’nda her gece kurulan düğünde orkestra tutuluyor (yukarıda) ve köyün kadınları süslenip gerçek düğün gibi doyasıya oynuyor.
Köy evinin geniş avlusunda oturmuş sohbet ederken bir kadın, motoruyla avluya giriveriyor. Köy zaten Çağan Irmak’ın Ege kokan filmlerinden fırlamış gibi. Her bayram yaptıkları kısır düğün eğlencesi için para toplamaya gelmiş. 5-10 lira gibi küçük bağışlarla toplanan parayla müzisyen getirip, çerezler alıp köy meydanında düğün yapıyorlarmış. Köyün yaşça ileri iki kadını ‘sözde’ gelin-damat oluyormuş. Çok da popülermiş meğer. Akşam olup hava kararmaya başlayınca müzik sesleri gelmeye başlıyor meydandan. Gelin ve damat olan kadınlar düğün alanına, yanına sepet takılmış motorla geliyor. Çalgıcılar çalıyor, biz oynuyoruz. Aslında ortada ne gerçek bir gelin var ne de damat! Düğünleri pek sevmeyen ben, en son ne zaman bu kadar oynadığımı hatırlamıyorum.
Sonuç olarak biz planlar yaparken hayat da kendi planlarını yapıyor… Hazır bayram tatili yaklaşırken yolunuz Manisa taraflarından geçecekse Emirhacılı’ya uğrayın ve bayramın her günü kurulan; her gelene kapıların açık olduğu; gelinsiz, damatsız, davetiyesiz düğüne katılıp doyasıya eğlenin…
0 notes
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/salihli-emirhacili-mahallesinde-bir-guzel-bayram-gelenegi-antik-kent-gezip-kisir-dugunde-oynadik.html
Salihli, Emirhacılı Mahallesi’nde bir güzel bayram geleneği... Antik kent gezip ‘kısır düğün’de oynadık
Tatil için Akdeniz’deyiz… Birtakım aksilikler, üstüne de hastalanmam tatili yarıda kesmemize sebep oluyor. Bazen işler planladığınız gibi gitmiyor. Son yıllarımın daimi yol arkadaşı Çilem Yaşar’ın ailesinin yaşadığı Manisa Salihli’ye geçmeye karar veriyoruz. Uzun sürecek turumuzun arasında o ailesini görebilecek, ben de iyileşeceğim; sonra yola devam. Çilem’in köyü, Manisa’nın Salihli ilçesinin Emirhacılı Mahallesi… Sıcak bir yaz günü köye varıp arkadaşımın annesinin kurduğu sofrada buluyoruz kendimizi.
Salihli Artemis’i
Anadolu’da misafirlik…
Annesi de tam anne; traktör kullanan, köydeki kadınların ehliyet alabilmesi için önayak olmuş, bir zamanlar aktif olarak siyasetin içinde yer almış bir ‘hükümet kadın’. Ben hastalıktan ölüyorum. İki lokma yiyip kafamı koyduğum yerde uyuyorum ama Çilem beni gezdirmek için canla başla uğraşıyor. Çünkü Anadolu’da misafir olmak iyi ağırlanmayı gerektirir. Çilem’in babasına ait, camları kapanmayan, kapılarını kilitleme gereği bile duymadığımız otomobille Salihli’nin tozunu dumanına katıyoruz.
İlk durağımız Adala Kanyonu oluyor. Tam 12 bin yıl önce yanardağların patlaması sonucu oluştuğu düşünülüyor. Girişinde bir tesis var. Tarihteki adı Hermos ama günümüzde Adala Kanyonu olarak biliniyor. Tesisten çıkıp suyun kaynağına doğru yürümeye başlıyoruz. Amacım kanyonun formunu görebilmek. Bir hayli yürümemize rağmen şelaleye daha çok yol var. Hasta bedenim çok güçlü değil. Sonuna kadar gidemiyoruz. Son yıllarda özellikle yürüyüş grupları sıkça ziyaret ediyor ve kamp yapıyorlarmış. Benim bu kanyonu keşfetmem başka bahara kalıyor…
Kral Yolu’nun başı
Kanyona yetecek enerjim yok ama buradan çıkıp Salihli’ye 9 kilometre uzaklıktaki Sardes Antik Kenti’nde alıyoruz soluğu. Antik kent girişinde Müze Kart alabiliyorsunuz. Elle yazılan bir kart veriyorlar. Fotoğrafınızı basamıyorlar. Daha sonra başka bir antik kent girişinde fotoğrafınızı işletebiliyorsunuz.
Gezginimiz Bahar Gündoğdu Sardes Antik Kenti’nde.
Sardes, Lidya uygarlığının başkentiymiş. Tamamen Lidya uygarlığıyla direkt bağlantılı tek şehir olarak biliniyor. Günümüze kadar bu kadar sağlam gelebilmesi mucize gibi. Sardes Antik Kenti, tarihi Kral Yolu’nun başlangıcı kabul ediliyor. İnsan bu görkemli yapının içindeki tarihi alanda dolanırken bir zamanlar burada ilk paranın basılmasını, insanların yeni düzene geçtiklerinin ve dünyanın gidişatını bu kadar değiştirdiklerinin farkında olup olmadıklarını sorguluyor. ‘Para basılmasaydı nasıl olurdu acaba’ diye düşünüyor. Antik şehrin girişinde ilk basılan paraların replikalarını satan bir hediyelikçi var. Hatıra olarak satın alabilirsiniz. Sardes Antik Kenti’ne 5 kilometre uzaklıktaki Bintepe Tümülüsleri’ni ve 85 tane mezar bulunan Lidya Kraliyet Mezarlığı’nı da listenize eklemeyi unutmayın. Ben başka bir zamana bırakıyorum ve bir sonraki durağımız Salihli Artemis Tapınağı’na geçiyorum.
Efes’teki ünlü tapınakla karıştırılmaması için özellikle Salihli Artemis’i demekte fayda var. İçinde hamamlar ve spor kompleksleri mevcutmuş bir zamanlar. Helenistik dönemde inşasına başlanan tapınağın büyük ihtimalle eski bir Kibele kültü kutsal alanında olduğu düşünülüyor. Anadolu topraklarında nerede bir Kibele varsa ben onu bulurum zaten. Yine karşıma çıkmasına şaşırmıyorum. Görkemli sütunlarının arasında dolaşırken eski çağlara ışınlanıyoruz sanki.
Kaplıcalarda yer yok
Sıcak havada hasta hasta dolaşılan antik şehirler sonrası bir dere kenarına kurulu, yeşillikler içindeki Kurşunlu Kaplıcaları’nın bahçesinde oturmak ilaç gibi geliyor. Başka zaman olsa asla kaçırmayacağım sıcak su keyfini bir başka bahara bırakıyoruz. Malum bayram yoğunluğu, içerisi çok kalabalık…
Kurban Bayramı’nda her gece kurulan düğünde orkestra tutuluyor (yukarıda) ve köyün kadınları süslenip gerçek düğün gibi doyasıya oynuyor.
Köy evinin geniş avlusunda oturmuş sohbet ederken bir kadın, motoruyla avluya giriveriyor. Köy zaten Çağan Irmak’ın Ege kokan filmlerinden fırlamış gibi. Her bayram yaptıkları kısır düğün eğlencesi için para toplamaya gelmiş. 5-10 lira gibi küçük bağışlarla toplanan parayla müzisyen getirip, çerezler alıp köy meydanında düğün yapıyorlarmış. Köyün yaşça ileri iki kadını ‘sözde’ gelin-damat oluyormuş. Çok da popülermiş meğer. Akşam olup hava kararmaya başlayınca müzik sesleri gelmeye başlıyor meydandan. Gelin ve damat olan kadınlar düğün alanına, yanına sepet takılmış motorla geliyor. Çalgıcılar çalıyor, biz oynuyoruz. Aslında ortada ne gerçek bir gelin var ne de damat! Düğünleri pek sevmeyen ben, en son ne zaman bu kadar oynadığımı hatırlamıyorum.
Sonuç olarak biz planlar yaparken hayat da kendi planlarını yapıyor… Hazır bayram tatili yaklaşırken yolunuz Manisa taraflarından geçecekse Emirhacılı’ya uğrayın ve bayramın her günü kurulan; her gelene kapıların açık olduğu; gelinsiz, damatsız, davetiyesiz düğüne katılıp doyasıya eğlenin…
0 notes
Text
Salihli, Emirhacılı Mahallesi’nde bir güzel bayram geleneği... Antik kent gezip ‘kısır düğün’de oynadık - Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/salihli-emirhacili-mahallesinde-bir-guzel-bayram-gelenegi-antik-kent-gezip-kisir-dugunde-oynadik.html
Salihli, Emirhacılı Mahallesi’nde bir güzel bayram geleneği... Antik kent gezip ‘kısır düğün’de oynadık
Tatil için Akdeniz’deyiz… Birtakım aksilikler, üstüne de hastalanmam tatili yarıda kesmemize sebep oluyor. Bazen işler planladığınız gibi gitmiyor. Son yıllarımın daimi yol arkadaşı Çilem Yaşar’ın ailesinin yaşadığı Manisa Salihli’ye geçmeye karar veriyoruz. Uzun sürecek turumuzun arasında o ailesini görebilecek, ben de iyileşeceğim; sonra yola devam. Çilem’in köyü, Manisa’nın Salihli ilçesinin Emirhacılı Mahallesi… Sıcak bir yaz günü köye varıp arkadaşımın annesinin kurduğu sofrada buluyoruz kendimizi.
Salihli Artemis’i
Anadolu’da misafirlik…
Annesi de tam anne; traktör kullanan, köydeki kadınların ehliyet alabilmesi için önayak olmuş, bir zamanlar aktif olarak siyasetin içinde yer almış bir ‘hükümet kadın’. Ben hastalıktan ölüyorum. İki lokma yiyip kafamı koyduğum yerde uyuyorum ama Çilem beni gezdirmek için canla başla uğraşıyor. Çünkü Anadolu’da misafir olmak iyi ağırlanmayı gerektirir. Çilem’in babasına ait, camları kapanmayan, kapılarını kilitleme gereği bile duymadığımız otomobille Salihli’nin tozunu dumanına katıyoruz.
İlk durağımız Adala Kanyonu oluyor. Tam 12 bin yıl önce yanardağların patlaması sonucu oluştuğu düşünülüyor. Girişinde bir tesis var. Tarihteki adı Hermos ama günümüzde Adala Kanyonu olarak biliniyor. Tesisten çıkıp suyun kaynağına doğru yürümeye başlıyoruz. Amacım kanyonun formunu görebilmek. Bir hayli yürümemize rağmen şelaleye daha çok yol var. Hasta bedenim çok güçlü değil. Sonuna kadar gidemiyoruz. Son yıllarda özellikle yürüyüş grupları sıkça ziyaret ediyor ve kamp yapıyorlarmış. Benim bu kanyonu keşfetmem başka bahara kalıyor…
Kral Yolu’nun başı
Kanyona yetecek enerjim yok ama buradan çıkıp Salihli’ye 9 kilometre uzaklıktaki Sardes Antik Kenti’nde alıyoruz soluğu. Antik kent girişinde Müze Kart alabiliyorsunuz. Elle yazılan bir kart veriyorlar. Fotoğrafınızı basamıyorlar. Daha sonra başka bir antik kent girişinde fotoğrafınızı işletebiliyorsunuz.
Gezginimiz Bahar Gündoğdu Sardes Antik Kenti’nde.
Sardes, Lidya uygarlığının başkentiymiş. Tamamen Lidya uygarlığıyla direkt bağlantılı tek şehir olarak biliniyor. Günümüze kadar bu kadar sağlam gelebilmesi mucize gibi. Sardes Antik Kenti, tarihi Kral Yolu’nun başlangıcı kabul ediliyor. İnsan bu görkemli yapının içindeki tarihi alanda dolanırken bir zamanlar burada ilk paranın basılmasını, insanların yeni düzene geçtiklerinin ve dünyanın gidişatını bu kadar değiştirdiklerinin farkında olup olmadıklarını sorguluyor. ‘Para basılmasaydı nasıl olurdu acaba’ diye düşünüyor. Antik şehrin girişinde ilk basılan paraların replikalarını satan bir hediyelikçi var. Hatıra olarak satın alabilirsiniz. Sardes Antik Kenti’ne 5 kilometre uzaklıktaki Bintepe Tümülüsleri’ni ve 85 tane mezar bulunan Lidya Kraliyet Mezarlığı’nı da listenize eklemeyi unutmayın. Ben başka bir zamana bırakıyorum ve bir sonraki durağımız Salihli Artemis Tapınağı’na geçiyorum.
Efes’teki ünlü tapınakla karıştırılmaması için özellikle Salihli Artemis’i demekte fayda var. İçinde hamamlar ve spor kompleksleri mevcutmuş bir zamanlar. Helenistik dönemde inşasına başlanan tapınağın büyük ihtimalle eski bir Kibele kültü kutsal alanında olduğu düşünülüyor. Anadolu topraklarında nerede bir Kibele varsa ben onu bulurum zaten. Yine karşıma çıkmasına şaşırmıyorum. Görkemli sütunlarının arasında dolaşırken eski çağlara ışınlanıyoruz sanki.
Kaplıcalarda yer yok
Sıcak havada hasta hasta dolaşılan antik şehirler sonrası bir dere kenarına kurulu, yeşillikler içindeki Kurşunlu Kaplıcaları’nın bahçesinde oturmak ilaç gibi geliyor. Başka zaman olsa asla kaçırmayacağım sıcak su keyfini bir başka bahara bırakıyoruz. Malum bayram yoğunluğu, içerisi çok kalabalık…
Kurban Bayramı’nda her gece kurulan düğünde orkestra tutuluyor (yukarıda) ve köyün kadınları süslenip gerçek düğün gibi doyasıya oynuyor.
Köy evinin geniş avlusunda oturmuş sohbet ederken bir kadın, motoruyla avluya giriveriyor. Köy zaten Çağan Irmak’ın Ege kokan filmlerinden fırlamış gibi. Her bayram yaptıkları kısır düğün eğlencesi için para toplamaya gelmiş. 5-10 lira gibi küçük bağışlarla toplanan parayla müzisyen getirip, çerezler alıp köy meydanında düğün yapıyorlarmış. Köyün yaşça ileri iki kadını ‘sözde’ gelin-damat oluyormuş. Çok da popülermiş meğer. Akşam olup hava kararmaya başlayınca müzik sesleri gelmeye başlıyor meydandan. Gelin ve damat olan kadınlar düğün alanına, yanına sepet takılmış motorla geliyor. Çalgıcılar çalıyor, biz oynuyoruz. Aslında ortada ne gerçek bir gelin var ne de damat! Düğünleri pek sevmeyen ben, en son ne zaman bu kadar oynadığımı hatırlamıyorum.
Sonuç olarak biz planlar yaparken hayat da kendi planlarını yapıyor… Hazır bayram tatili yaklaşırken yolunuz Manisa taraflarından geçecekse Emirhacılı’ya uğrayın ve bayramın her günü kurulan; her gelene kapıların açık olduğu; gelinsiz, damatsız, davetiyesiz düğüne katılıp doyasıya eğlenin…
0 notes
Text
Türkiye'nin tek jeoparkı 'Yanık Ülke'nin ortasında bir doğa harikası
Türkiye’nin tek jeoparkı ‘Yanık Ülke’nin ortasında bir doğa harikası
Manisa’nın Salihli ilçesinde, 12 bin yıl önce yanardağların patlaması sonucunda oluştuğu tahmin edilen Adala (Hermos) Kanyonu, doğaseverlerin ilgisini çekiyor. Gediz Ovası, Demirköprü Barajı, Marmara Gölü ve antik çağ coğrafyacısı Strabon’un “Yanık Ülke” olarak tanımladığı jeoparkın ortasında yer alan Adala Kanyonu, sönmüş lav akıntılarının arasında doğal güzelliklerinin yanı sıra Gediz Nehri’ne…
View On WordPress
0 notes
Photo
📌ADALA HERMOS KANYONU/ SALİHLİ/MANİSA 🔖12 bin yıllık volkanik bir cennet olan ve tam ortasından akan Gediz nehrinin 2 yanına kurulmuş olan ufak bir yerleşim merkezi Adala. Birbirinden güzel antik kalıntıları ve şahane doğası ile insanı büyülüyor adeta. 🔖Adala Manisa ilinin en eski yerleşim yerlerinden birisi. Özellikle Adala merkezde Gediz nehrinin üstüne kurulmuş işletmelere uğrayıp alabalık yemenin keyfini size anlatmam çok zor. Fiyat olarak oldukça uygun ve huzur verici. (3 büyük alabalık, büyük boy salata, kızarmış ekmek, 2 büyük su için verdiğimiz ücret 100 TL (25.08.2019) 🔖Özellikle dikkat ettiğim şeylerden birisi doğanın temizliği. Genelde gittiğim yerlerde elimde koca bir çöp poşetini doldurup çıkıyordum fakat Adala'da çöp poşetime atacak çöp bulamadım. 🔖2 adet girişi bulunan Adala (Hermos) kanyonu tam bir doğa harikası. Yaklaşık 9 km lik yürüyüş parkuru bulunan kanyonda her yerden su akıyor ve son derece keyifli yolları bulunuyor. 🔖İsterseniz Adala merkezden Gediz nehri boyunca ilerleyerek kanyona ulaşabiliyor, isterseniz sanayi yolu üzerinden 8 km araçla ilerleyerek üst kısımda bulunan kanyon girişine ulaşabiliyorsunuz. Benim size tavsiyem üst kısımdan başlamanız çünkü üst kısma gittiğinizde kanyon haricinde ziyaret edip keyifli zaman geçireceğiniz Ölü Bedenler Gölü, Su Uçtu Şelalesi ve Kız Köprüsü var. Buralara da uğramanızı şiddetle tavsiye ederim. 🔖Adala kanyonu aynı zamanda Unesco miras listesinde yer alıyor ve sıkı korunuyor. İlk insan ayak izlerinin de bu bölgede bulunduğuna dair bir rivayet var ve 12 bin yıllık bir ayak izinin kesin olarak tespit edildiği bilinmektedir. . .................................................... 📷 @yoladuscom .................................................... . . #kampingturkiye #kampingtürkiye #doğa #kamp #çadır #campcooking #camp #campfire #camping #karavan #tent #vanlife #travel #istanbul #ankara #izmir #antalya #traveller #camping🏕 #gezginler #türkiyede1yer #gezenkadinlar #dağcılık #kampateşi #adala #salihli #manisa #hermoskanyonu (Salihli Adala Hermos Kanyonu) https://www.instagram.com/p/CEkJ9nZDqPk/?igshid=zq2tp28arg4t
#kampingturkiye#kampingtürkiye#doğa#kamp#çadır#campcooking#camp#campfire#camping#karavan#tent#vanlife#travel#istanbul#ankara#izmir#antalya#traveller#camping🏕#gezginler#türkiyede1yer#gezenkadinlar#dağcılık#kampateşi#adala#salihli#manisa#hermoskanyonu
0 notes
Photo
Adala Kanyonu doğası çok güzel, ziyaret etmeniz önerilir :) #mountainbike #cycle #mtb #bike (Adala Hermos Kanyonu) https://www.instagram.com/p/ByM2ipqjjtQ/?igshid=1lohxi3bo4h34
0 notes
Photo
Su Uçtu Şelalesi Doğası Adala Kanyonu Salihli Manisa #Yerliarama #Video #Komedi #haber #eglence #spor
0 notes
Text
*Adala Kanyonu (Hermos) SALİHLİ -MANİSA ||TÜRKİYE* #Kanyon #hermos #... ...
http://bit.ly/2JbhZAf *Adala Kanyonu (Hermos) SALİHLİ -MANİSA ||TÜRKİYE* #Kanyon #hermos #... ... - http://bit.ly/2JbhZAf
0 notes
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/salihli-emirhacili-mahallesinde-bir-guzel-bayram-gelenegi-antik-kent-gezip-kisir-dugunde-oynadik.html
Salihli, Emirhacılı Mahallesi’nde bir güzel bayram geleneği... Antik kent gezip ‘kısır düğün’de oynadık
Tatil için Akdeniz’deyiz… Birtakım aksilikler, üstüne de hastalanmam tatili yarıda kesmemize sebep oluyor. Bazen işler planladığınız gibi gitmiyor. Son yıllarımın daimi yol arkadaşı Çilem Yaşar’ın ailesinin yaşadığı Manisa Salihli’ye geçmeye karar veriyoruz. Uzun sürecek turumuzun arasında o ailesini görebilecek, ben de iyileşeceğim; sonra yola devam. Çilem’in köyü, Manisa’nın Salihli ilçesinin Emirhacılı Mahallesi… Sıcak bir yaz günü köye varıp arkadaşımın annesinin kurduğu sofrada buluyoruz kendimizi.
Salihli Artemis’i
Anadolu’da misafirlik…
Annesi de tam anne; traktör kullanan, köydeki kadınların ehliyet alabilmesi için önayak olmuş, bir zamanlar aktif olarak siyasetin içinde yer almış bir ‘hükümet kadın’. Ben hastalıktan ölüyorum. İki lokma yiyip kafamı koyduğum yerde uyuyorum ama Çilem beni gezdirmek için canla başla uğraşıyor. Çünkü Anadolu’da misafir olmak iyi ağırlanmayı gerektirir. Çilem’in babasına ait, camları kapanmayan, kapılarını kilitleme gereği bile duymadığımız otomobille Salihli’nin tozunu dumanına katıyoruz.
İlk durağımız Adala Kanyonu oluyor. Tam 12 bin yıl önce yanardağların patlaması sonucu oluştuğu düşünülüyor. Girişinde bir tesis var. Tarihteki adı Hermos ama günümüzde Adala Kanyonu olarak biliniyor. Tesisten çıkıp suyun kaynağına doğru yürümeye başlıyoruz. Amacım kanyonun formunu görebilmek. Bir hayli yürümemize rağmen şelaleye daha çok yol var. Hasta bedenim çok güçlü değil. Sonuna kadar gidemiyoruz. Son yıllarda özellikle yürüyüş grupları sıkça ziyaret ediyor ve kamp yapıyorlarmış. Benim bu kanyonu keşfetmem başka bahara kalıyor…
Kral Yolu’nun başı
Kanyona yetecek enerjim yok ama buradan çıkıp Salihli’ye 9 kilometre uzaklıktaki Sardes Antik Kenti’nde alıyoruz soluğu. Antik kent girişinde Müze Kart alabiliyorsunuz. Elle yazılan bir kart veriyorlar. Fotoğrafınızı basamıyorlar. Daha sonra başka bir antik kent girişinde fotoğrafınızı işletebiliyorsunuz.
Gezginimiz Bahar Gündoğdu Sardes Antik Kenti’nde.
Sardes, Lidya uygarlığının başkentiymiş. Tamamen Lidya uygarlığıyla direkt bağlantılı tek şehir olarak biliniyor. Günümüze kadar bu kadar sağlam gelebilmesi mucize gibi. Sardes Antik Kenti, tarihi Kral Yolu’nun başlangıcı kabul ediliyor. İnsan bu görkemli yapının içindeki tarihi alanda dolanırken bir zamanlar burada ilk paranın basılmasını, insanların yeni düzene geçtiklerinin ve dünyanın gidişatını bu kadar değiştirdiklerinin farkında olup olmadıklarını sorguluyor. ‘Para basılmasaydı nasıl olurdu acaba’ diye düşünüyor. Antik şehrin girişinde ilk basılan paraların replikalarını satan bir hediyelikçi var. Hatıra olarak satın alabilirsiniz. Sardes Antik Kenti’ne 5 kilometre uzaklıktaki Bintepe Tümülüsleri’ni ve 85 tane mezar bulunan Lidya Kraliyet Mezarlığı’nı da listenize eklemeyi unutmayın. Ben başka bir zamana bırakıyorum ve bir sonraki durağımız Salihli Artemis Tapınağı’na geçiyorum.
Efes’teki ünlü tapınakla karıştırılmaması için özellikle Salihli Artemis’i demekte fayda var. İçinde hamamlar ve spor kompleksleri mevcutmuş bir zamanlar. Helenistik dönemde inşasına başlanan tapınağın büyük ihtimalle eski bir Kibele kültü kutsal alanında olduğu düşünülüyor. Anadolu topraklarında nerede bir Kibele varsa ben onu bulurum zaten. Yine karşıma çıkmasına şaşırmıyorum. Görkemli sütunlarının arasında dolaşırken eski çağlara ışınlanıyoruz sanki.
Kaplıcalarda yer yok
Sıcak havada hasta hasta dolaşılan antik şehirler sonrası bir dere kenarına kurulu, yeşillikler içindeki Kurşunlu Kaplıcaları’nın bahçesinde oturmak ilaç gibi geliyor. Başka zaman olsa asla kaçırmayacağım sıcak su keyfini bir başka bahara bırakıyoruz. Malum bayram yoğunluğu, içerisi çok kalabalık…
Kurban Bayramı’nda her gece kurulan düğünde orkestra tutuluyor (yukarıda) ve köyün kadınları süslenip gerçek düğün gibi doyasıya oynuyor.
Köy evinin geniş avlusunda oturmuş sohbet ederken bir kadın, motoruyla avluya giriveriyor. Köy zaten Çağan Irmak’ın Ege kokan filmlerinden fırlamış gibi. Her bayram yaptıkları kısır düğün eğlencesi için para toplamaya gelmiş. 5-10 lira gibi küçük bağışlarla toplanan parayla müzisyen getirip, çerezler alıp köy meydanında düğün yapıyorlarmış. Köyün yaşça ileri iki kadını ‘sözde’ gelin-damat oluyormuş. Çok da popülermiş meğer. Akşam olup hava kararmaya başlayınca müzik sesleri gelmeye başlıyor meydandan. Gelin ve damat olan kadınlar düğün alanına, yanına sepet takılmış motorla geliyor. Çalgıcılar çalıyor, biz oynuyoruz. Aslında ortada ne gerçek bir gelin var ne de damat! Düğünleri pek sevmeyen ben, en son ne zaman bu kadar oynadığımı hatırlamıyorum.
Sonuç olarak biz planlar yaparken hayat da kendi planlarını yapıyor… Hazır bayram tatili yaklaşırken yolunuz Manisa taraflarından geçecekse Emirhacılı’ya uğrayın ve bayramın her günü kurulan; her gelene kapıların açık olduğu; gelinsiz, damatsız, davetiyesiz düğüne katılıp doyasıya eğlenin…
0 notes
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/salihli-emirhacili-mahallesinde-bir-guzel-bayram-gelenegi-antik-kent-gezip-kisir-dugunde-oynadik.html
Salihli, Emirhacılı Mahallesi’nde bir güzel bayram geleneği... Antik kent gezip ‘kısır düğün’de oynadık
Tatil için Akdeniz’deyiz… Birtakım aksilikler, üstüne de hastalanmam tatili yarıda kesmemize sebep oluyor. Bazen işler planladığınız gibi gitmiyor. Son yıllarımın daimi yol arkadaşı Çilem Yaşar’ın ailesinin yaşadığı Manisa Salihli’ye geçmeye karar veriyoruz. Uzun sürecek turumuzun arasında o ailesini görebilecek, ben de iyileşeceğim; sonra yola devam. Çilem’in köyü, Manisa’nın Salihli ilçesinin Emirhacılı Mahallesi… Sıcak bir yaz günü köye varıp arkadaşımın annesinin kurduğu sofrada buluyoruz kendimizi.
Salihli Artemis’i
Anadolu’da misafirlik…
Annesi de tam anne; traktör kullanan, köydeki kadınların ehliyet alabilmesi için önayak olmuş, bir zamanlar aktif olarak siyasetin içinde yer almış bir ‘hükümet kadın’. Ben hastalıktan ölüyorum. İki lokma yiyip kafamı koyduğum yerde uyuyorum ama Çilem beni gezdirmek için canla başla uğraşıyor. Çünkü Anadolu’da misafir olmak iyi ağırlanmayı gerektirir. Çilem’in babasına ait, camları kapanmayan, kapılarını kilitleme gereği bile duymadığımız otomobille Salihli’nin tozunu dumanına katıyoruz.
İlk durağımız Adala Kanyonu oluyor. Tam 12 bin yıl önce yanardağların patlaması sonucu oluştuğu düşünülüyor. Girişinde bir tesis var. Tarihteki adı Hermos ama günümüzde Adala Kanyonu olarak biliniyor. Tesisten çıkıp suyun kaynağına doğru yürümeye başlıyoruz. Amacım kanyonun formunu görebilmek. Bir hayli yürümemize rağmen şelaleye daha çok yol var. Hasta bedenim çok güçlü değil. Sonuna kadar gidemiyoruz. Son yıllarda özellikle yürüyüş grupları sıkça ziyaret ediyor ve kamp yapıyorlarmış. Benim bu kanyonu keşfetmem başka bahara kalıyor…
Kral Yolu’nun başı
Kanyona yetecek enerjim yok ama buradan çıkıp Salihli’ye 9 kilometre uzaklıktaki Sardes Antik Kenti’nde alıyoruz soluğu. Antik kent girişinde Müze Kart alabiliyorsunuz. Elle yazılan bir kart veriyorlar. Fotoğrafınızı basamıyorlar. Daha sonra başka bir antik kent girişinde fotoğrafınızı işletebiliyorsunuz.
Gezginimiz Bahar Gündoğdu Sardes Antik Kenti’nde.
Sardes, Lidya uygarlığının başkentiymiş. Tamamen Lidya uygarlığıyla direkt bağlantılı tek şehir olarak biliniyor. Günümüze kadar bu kadar sağlam gelebilmesi mucize gibi. Sardes Antik Kenti, tarihi Kral Yolu’nun başlangıcı kabul ediliyor. İnsan bu görkemli yapının içindeki tarihi alanda dolanırken bir zamanlar burada ilk paranın basılmasını, insanların yeni düzene geçtiklerinin ve dünyanın gidişatını bu kadar değiştirdiklerinin farkında olup olmadıklarını sorguluyor. ‘Para basılmasaydı nasıl olurdu acaba’ diye düşünüyor. Antik şehrin girişinde ilk basılan paraların replikalarını satan bir hediyelikçi var. Hatıra olarak satın alabilirsiniz. Sardes Antik Kenti’ne 5 kilometre uzaklıktaki Bintepe Tümülüsleri’ni ve 85 tane mezar bulunan Lidya Kraliyet Mezarlığı’nı da listenize eklemeyi unutmayın. Ben başka bir zamana bırakıyorum ve bir sonraki durağımız Salihli Artemis Tapınağı’na geçiyorum.
Efes’teki ünlü tapınakla karıştırılmaması için özellikle Salihli Artemis’i demekte fayda var. İçinde hamamlar ve spor kompleksleri mevcutmuş bir zamanlar. Helenistik dönemde inşasına başlanan tapınağın büyük ihtimalle eski bir Kibele kültü kutsal alanında olduğu düşünülüyor. Anadolu topraklarında nerede bir Kibele varsa ben onu bulurum zaten. Yine karşıma çıkmasına şaşırmıyorum. Görkemli sütunlarının arasında dolaşırken eski çağlara ışınlanıyoruz sanki.
Kaplıcalarda yer yok
Sıcak havada hasta hasta dolaşılan antik şehirler sonrası bir dere kenarına kurulu, yeşillikler içindeki Kurşunlu Kaplıcaları’nın bahçesinde oturmak ilaç gibi geliyor. Başka zaman olsa asla kaçırmayacağım sıcak su keyfini bir başka bahara bırakıyoruz. Malum bayram yoğunluğu, içerisi çok kalabalık…
Kurban Bayramı’nda her gece kurulan düğünde orkestra tutuluyor (yukarıda) ve köyün kadınları süslenip gerçek düğün gibi doyasıya oynuyor.
Köy evinin geniş avlusunda oturmuş sohbet ederken bir kadın, motoruyla avluya giriveriyor. Köy zaten Çağan Irmak’ın Ege kokan filmlerinden fırlamış gibi. Her bayram yaptıkları kısır düğün eğlencesi için para toplamaya gelmiş. 5-10 lira gibi küçük bağışlarla toplanan parayla müzisyen getirip, çerezler alıp köy meydanında düğün yapıyorlarmış. Köyün yaşça ileri iki kadını ‘sözde’ gelin-damat oluyormuş. Çok da popülermiş meğer. Akşam olup hava kararmaya başlayınca müzik sesleri gelmeye başlıyor meydandan. Gelin ve damat olan kadınlar düğün alanına, yanına sepet takılmış motorla geliyor. Çalgıcılar çalıyor, biz oynuyoruz. Aslında ortada ne gerçek bir gelin var ne de damat! Düğünleri pek sevmeyen ben, en son ne zaman bu kadar oynadığımı hatırlamıyorum.
Sonuç olarak biz planlar yaparken hayat da kendi planlarını yapıyor… Hazır bayram tatili yaklaşırken yolunuz Manisa taraflarından geçecekse Emirhacılı’ya uğrayın ve bayramın her günü kurulan; her gelene kapıların açık olduğu; gelinsiz, damatsız, davetiyesiz düğüne katılıp doyasıya eğlenin…
0 notes
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/salihli-emirhacili-mahallesinde-bir-guzel-bayram-gelenegi-antik-kent-gezip-kisir-dugunde-oynadik.html
Salihli, Emirhacılı Mahallesi’nde bir güzel bayram geleneği... Antik kent gezip ‘kısır düğün’de oynadık
Tatil için Akdeniz’deyiz… Birtakım aksilikler, üstüne de hastalanmam tatili yarıda kesmemize sebep oluyor. Bazen işler planladığınız gibi gitmiyor. Son yıllarımın daimi yol arkadaşı Çilem Yaşar’ın ailesinin yaşadığı Manisa Salihli’ye geçmeye karar veriyoruz. Uzun sürecek turumuzun arasında o ailesini görebilecek, ben de iyileşeceğim; sonra yola devam. Çilem’in köyü, Manisa’nın Salihli ilçesinin Emirhacılı Mahallesi… Sıcak bir yaz günü köye varıp arkadaşımın annesinin kurduğu sofrada buluyoruz kendimizi.
Salihli Artemis’i
Anadolu’da misafirlik…
Annesi de tam anne; traktör kullanan, köydeki kadınların ehliyet alabilmesi için önayak olmuş, bir zamanlar aktif olarak siyasetin içinde yer almış bir ‘hükümet kadın’. Ben hastalıktan ölüyorum. İki lokma yiyip kafamı koyduğum yerde uyuyorum ama Çilem beni gezdirmek için canla başla uğraşıyor. Çünkü Anadolu’da misafir olmak iyi ağırlanmayı gerektirir. Çilem’in babasına ait, camları kapanmayan, kapılarını kilitleme gereği bile duymadığımız otomobille Salihli’nin tozunu dumanına katıyoruz.
İlk durağımız Adala Kanyonu oluyor. Tam 12 bin yıl önce yanardağların patlaması sonucu oluştuğu düşünülüyor. Girişinde bir tesis var. Tarihteki adı Hermos ama günümüzde Adala Kanyonu olarak biliniyor. Tesisten çıkıp suyun kaynağına doğru yürümeye başlıyoruz. Amacım kanyonun formunu görebilmek. Bir hayli yürümemize rağmen şelaleye daha çok yol var. Hasta bedenim çok güçlü değil. Sonuna kadar gidemiyoruz. Son yıllarda özellikle yürüyüş grupları sıkça ziyaret ediyor ve kamp yapıyorlarmış. Benim bu kanyonu keşfetmem başka bahara kalıyor…
Kral Yolu’nun başı
Kanyona yetecek enerjim yok ama buradan çıkıp Salihli’ye 9 kilometre uzaklıktaki Sardes Antik Kenti’nde alıyoruz soluğu. Antik kent girişinde Müze Kart alabiliyorsunuz. Elle yazılan bir kart veriyorlar. Fotoğrafınızı basamıyorlar. Daha sonra başka bir antik kent girişinde fotoğrafınızı işletebiliyorsunuz.
Gezginimiz Bahar Gündoğdu Sardes Antik Kenti’nde.
Sardes, Lidya uygarlığının başkentiymiş. Tamamen Lidya uygarlığıyla direkt bağlantılı tek şehir olarak biliniyor. Günümüze kadar bu kadar sağlam gelebilmesi mucize gibi. Sardes Antik Kenti, tarihi Kral Yolu’nun başlangıcı kabul ediliyor. İnsan bu görkemli yapının içindeki tarihi alanda dolanırken bir zamanlar burada ilk paranın basılmasını, insanların yeni düzene geçtiklerinin ve dünyanın gidişatını bu kadar değiştirdiklerinin farkında olup olmadıklarını sorguluyor. ‘Para basılmasaydı nasıl olurdu acaba’ diye düşünüyor. Antik şehrin girişinde ilk basılan paraların replikalarını satan bir hediyelikçi var. Hatıra olarak satın alabilirsiniz. Sardes Antik Kenti’ne 5 kilometre uzaklıktaki Bintepe Tümülüsleri’ni ve 85 tane mezar bulunan Lidya Kraliyet Mezarlığı’nı da listenize eklemeyi unutmayın. Ben başka bir zamana bırakıyorum ve bir sonraki durağımız Salihli Artemis Tapınağı’na geçiyorum.
Efes’teki ünlü tapınakla karıştırılmaması için özellikle Salihli Artemis’i demekte fayda var. İçinde hamamlar ve spor kompleksleri mevcutmuş bir zamanlar. Helenistik dönemde inşasına başlanan tapınağın büyük ihtimalle eski bir Kibele kültü kutsal alanında olduğu düşünülüyor. Anadolu topraklarında nerede bir Kibele varsa ben onu bulurum zaten. Yine karşıma çıkmasına şaşırmıyorum. Görkemli sütunlarının arasında dolaşırken eski çağlara ışınlanıyoruz sanki.
Kaplıcalarda yer yok
Sıcak havada hasta hasta dolaşılan antik şehirler sonrası bir dere kenarına kurulu, yeşillikler içindeki Kurşunlu Kaplıcaları’nın bahçesinde oturmak ilaç gibi geliyor. Başka zaman olsa asla kaçırmayacağım sıcak su keyfini bir başka bahara bırakıyoruz. Malum bayram yoğunluğu, içerisi çok kalabalık…
Kurban Bayramı’nda her gece kurulan düğünde orkestra tutuluyor (yukarıda) ve köyün kadınları süslenip gerçek düğün gibi doyasıya oynuyor.
Köy evinin geniş avlusunda oturmuş sohbet ederken bir kadın, motoruyla avluya giriveriyor. Köy zaten Çağan Irmak’ın Ege kokan filmlerinden fırlamış gibi. Her bayram yaptıkları kısır düğün eğlencesi için para toplamaya gelmiş. 5-10 lira gibi küçük bağışlarla toplanan parayla müzisyen getirip, çerezler alıp köy meydanında düğün yapıyorlarmış. Köyün yaşça ileri iki kadını ‘sözde’ gelin-damat oluyormuş. Çok da popülermiş meğer. Akşam olup hava kararmaya başlayınca müzik sesleri gelmeye başlıyor meydandan. Gelin ve damat olan kadınlar düğün alanına, yanına sepet takılmış motorla geliyor. Çalgıcılar çalıyor, biz oynuyoruz. Aslında ortada ne gerçek bir gelin var ne de damat! Düğünleri pek sevmeyen ben, en son ne zaman bu kadar oynadığımı hatırlamıyorum.
Sonuç olarak biz planlar yaparken hayat da kendi planlarını yapıyor… Hazır bayram tatili yaklaşırken yolunuz Manisa taraflarından geçecekse Emirhacılı’ya uğrayın ve bayramın her günü kurulan; her gelene kapıların açık olduğu; gelinsiz, damatsız, davetiyesiz düğüne katılıp doyasıya eğlenin…
0 notes
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/salihli-emirhacili-mahallesinde-bir-guzel-bayram-gelenegi-antik-kent-gezip-kisir-dugunde-oynadik.html
Salihli, Emirhacılı Mahallesi’nde bir güzel bayram geleneği... Antik kent gezip ‘kısır düğün’de oynadık
Tatil için Akdeniz’deyiz… Birtakım aksilikler, üstüne de hastalanmam tatili yarıda kesmemize sebep oluyor. Bazen işler planladığınız gibi gitmiyor. Son yıllarımın daimi yol arkadaşı Çilem Yaşar’ın ailesinin yaşadığı Manisa Salihli’ye geçmeye karar veriyoruz. Uzun sürecek turumuzun arasında o ailesini görebilecek, ben de iyileşeceğim; sonra yola devam. Çilem’in köyü, Manisa’nın Salihli ilçesinin Emirhacılı Mahallesi… Sıcak bir yaz günü köye varıp arkadaşımın annesinin kurduğu sofrada buluyoruz kendimizi.
Salihli Artemis’i
Anadolu’da misafirlik…
Annesi de tam anne; traktör kullanan, köydeki kadınların ehliyet alabilmesi için önayak olmuş, bir zamanlar aktif olarak siyasetin içinde yer almış bir ‘hükümet kadın’. Ben hastalıktan ölüyorum. İki lokma yiyip kafamı koyduğum yerde uyuyorum ama Çilem beni gezdirmek için canla başla uğraşıyor. Çünkü Anadolu’da misafir olmak iyi ağırlanmayı gerektirir. Çilem’in babasına ait, camları kapanmayan, kapılarını kilitleme gereği bile duymadığımız otomobille Salihli’nin tozunu dumanına katıyoruz.
İlk durağımız Adala Kanyonu oluyor. Tam 12 bin yıl önce yanardağların patlaması sonucu oluştuğu düşünülüyor. Girişinde bir tesis var. Tarihteki adı Hermos ama günümüzde Adala Kanyonu olarak biliniyor. Tesisten çıkıp suyun kaynağına doğru yürümeye başlıyoruz. Amacım kanyonun formunu görebilmek. Bir hayli yürümemize rağmen şelaleye daha çok yol var. Hasta bedenim çok güçlü değil. Sonuna kadar gidemiyoruz. Son yıllarda özellikle yürüyüş grupları sıkça ziyaret ediyor ve kamp yapıyorlarmış. Benim bu kanyonu keşfetmem başka bahara kalıyor…
Kral Yolu’nun başı
Kanyona yetecek enerjim yok ama buradan çıkıp Salihli’ye 9 kilometre uzaklıktaki Sardes Antik Kenti’nde alıyoruz soluğu. Antik kent girişinde Müze Kart alabiliyorsunuz. Elle yazılan bir kart veriyorlar. Fotoğrafınızı basamıyorlar. Daha sonra başka bir antik kent girişinde fotoğrafınızı işletebiliyorsunuz.
Gezginimiz Bahar Gündoğdu Sardes Antik Kenti’nde.
Sardes, Lidya uygarlığının başkentiymiş. Tamamen Lidya uygarlığıyla direkt bağlantılı tek şehir olarak biliniyor. Günümüze kadar bu kadar sağlam gelebilmesi mucize gibi. Sardes Antik Kenti, tarihi Kral Yolu’nun başlangıcı kabul ediliyor. İnsan bu görkemli yapının içindeki tarihi alanda dolanırken bir zamanlar burada ilk paranın basılmasını, insanların yeni düzene geçtiklerinin ve dünyanın gidişatını bu kadar değiştirdiklerinin farkında olup olmadıklarını sorguluyor. ‘Para basılmasaydı nasıl olurdu acaba’ diye düşünüyor. Antik şehrin girişinde ilk basılan paraların replikalarını satan bir hediyelikçi var. Hatıra olarak satın alabilirsiniz. Sardes Antik Kenti’ne 5 kilometre uzaklıktaki Bintepe Tümülüsleri’ni ve 85 tane mezar bulunan Lidya Kraliyet Mezarlığı’nı da listenize eklemeyi unutmayın. Ben başka bir zamana bırakıyorum ve bir sonraki durağımız Salihli Artemis Tapınağı’na geçiyorum.
Efes’teki ünlü tapınakla karıştırılmaması için özellikle Salihli Artemis’i demekte fayda var. İçinde hamamlar ve spor kompleksleri mevcutmuş bir zamanlar. Helenistik dönemde inşasına başlanan tapınağın büyük ihtimalle eski bir Kibele kültü kutsal alanında olduğu düşünülüyor. Anadolu topraklarında nerede bir Kibele varsa ben onu bulurum zaten. Yine karşıma çıkmasına şaşırmıyorum. Görkemli sütunlarının arasında dolaşırken eski çağlara ışınlanıyoruz sanki.
Kaplıcalarda yer yok
Sıcak havada hasta hasta dolaşılan antik şehirler sonrası bir dere kenarına kurulu, yeşillikler içindeki Kurşunlu Kaplıcaları’nın bahçesinde oturmak ilaç gibi geliyor. Başka zaman olsa asla kaçırmayacağım sıcak su keyfini bir başka bahara bırakıyoruz. Malum bayram yoğunluğu, içerisi çok kalabalık…
Kurban Bayramı’nda her gece kurulan düğünde orkestra tutuluyor (yukarıda) ve köyün kadınları süslenip gerçek düğün gibi doyasıya oynuyor.
Köy evinin geniş avlusunda oturmuş sohbet ederken bir kadın, motoruyla avluya giriveriyor. Köy zaten Çağan Irmak’ın Ege kokan filmlerinden fırlamış gibi. Her bayram yaptıkları kısır düğün eğlencesi için para toplamaya gelmiş. 5-10 lira gibi küçük bağışlarla toplanan parayla müzisyen getirip, çerezler alıp köy meydanında düğün yapıyorlarmış. Köyün yaşça ileri iki kadını ‘sözde’ gelin-damat oluyormuş. Çok da popülermiş meğer. Akşam olup hava kararmaya başlayınca müzik sesleri gelmeye başlıyor meydandan. Gelin ve damat olan kadınlar düğün alanına, yanına sepet takılmış motorla geliyor. Çalgıcılar çalıyor, biz oynuyoruz. Aslında ortada ne gerçek bir gelin var ne de damat! Düğünleri pek sevmeyen ben, en son ne zaman bu kadar oynadığımı hatırlamıyorum.
Sonuç olarak biz planlar yaparken hayat da kendi planlarını yapıyor… Hazır bayram tatili yaklaşırken yolunuz Manisa taraflarından geçecekse Emirhacılı’ya uğrayın ve bayramın her günü kurulan; her gelene kapıların açık olduğu; gelinsiz, damatsız, davetiyesiz düğüne katılıp doyasıya eğlenin…
0 notes