Tumgik
#Aşırılıklar
Text
"Aşırı hüzünden ölen kuşlar"
biz kimin öyküsünden düştük ki bir eksikliğin sere serpe uzanışıyız böyle kederli tutkular sise batırılan sesler bunlar hep gürültü bunlar hep düşünceye karşı kurulan pusu
sevişelim, nasıl olsa ellerimiz manidarlık bağımlısı
ansızın başkaldırı ihtiyacını tutup masaya koydum herkes bakıştı ve gülüştü; hahahahaha! suyun akışını önemsemeyenlerin yüzleri uçurum dolu düştüler oradan birbirine kuşkuyla bakanlar düşüş: haykırışın büyük okulu
sonra hüzün geldi ve başköşeye oturdu: hoş geldiniz! kalkmadı bir daha oradan hüzün artık kalıcıydı kalıcıydı kırılmış çocuklar ülkesinin başkenti gibi yüzüme yerleşmişti hafifletici bir sebep olarak ve ikide bir yürüyüşümü düzeltiyordu karanlıkta
karanlık; içinden ırmak geçmeyen gişe memuru yürüyüş bozucu eş zamanlı taşların komşusu
yeni kelimeler deniyorum yeni anlamlar yeni hisler
anlam arayışı ayağa kalkıp söz istedi ama susturuldu kimsin sen dedi iktidar, kimsin sen sorusuna soruyla cevap verdim ben şaraplar bölgesiyim, sen kimsin terör örgütü gibi karşılanıyor anlam arayışı
hatırlıyorum bize bir rastlantı armağan edilmişti mutsuzluk icat edilmeden önce babam şöyle demişti bir keresinde: “sonbaharın temsilcisiyiz biz oğlum o yüzden bize öyle davranıyorlar”
yeni düşler deniyorum, yeni sessizlikler, yeni aşırılıklar bu bipolar bozukluk gibi bir şey mi?
sana epizot diyebilir miyim, bilmiyorum veya bazı sözcükler öpücükten oluşmuştur silinişi hafife alma silinişi bulup içine gir, orada haykırış yatıyor
biri için daha acı çekmeye vaktim yok diyor avuç içimdeki örtü yeni yıkılışlar dükkânı açılmış mahalleye, toplaşın, toplaşın dağın diliyle konuşuyorum: anlam arayışının olmadığı her yer bir maske fabrikasıdır
uzaklaşmakla eş anlamlıdır gönderilmemiş mektupların uğultusu sıfırın kardeşiyim ben dedim geçmişten gelene “sana seslenmiyorum yüreğine sesleniyorum” dedi geçmişten gelen
özür dilerim sadakatsizlik ettim şurası; dışa vurumlar için ayırdığım büyülü bölge orayı vurabilirsiniz nasıl olsa görmeyecek insanların yarıdan fazlası
Metin Akdeniz
14 notes · View notes
grun-geist · 2 years
Text
Her türlü sağlıksız durumu bir anda kesince cildimin 8 günde bile ışıl ışıl parlaması...
Sağlıksız derken her şey dahil sadece yiyecek içecek değil insan, davranış, aşırılıklar konusunda da detoksa girildi.
12 notes · View notes
akca · 1 year
Text
Ailen küçükken senden neyi esirgediyse büyüyünce onun açlığını çekiyorsun küçükken sana neyi çok verdilerse o konunun şımarığı oluyorsun. Doğal olarak aşırılıklar ve eksiklikler bir dengesizliğe yol açıyor. Bu aile mevzusu çok tehlikeli bir mesele kendimizi iyi yetiştirmeye bakalım
4 notes · View notes
oyunabirazara · 2 years
Text
Gördüklerimi midem almıyor, duyduklarımı ruhum kabul etmiyor. Bütün bu fahşalar, aşırılıklar, hadsizlikler... Sonra diyor ki insan dağ başına gidip orada mı yaşasaydım.
Sonra yine hadislere sarılıyor. Peygamberimizin tavsiyelerine.
"Ma'rufa sarılın, münkerden de kaçının! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir heva, (dine, ahirete) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin (selefi dinlemeden) kendi reylerini beğendiklerini müşahede edersen, o zaman kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. Zîra (bu safhaya gelince) arkanızda sabır günleri var demektir. O günler avuçta ateş tutmak gibi (sıkıntılı)dır. O günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir." [Ebu Davud, Melahim 17, (4341); Tirmizî, Tefsir, Mâide, (3060); İbnu Mace, Fiten 21, (4014).]
Sabır günleri düştü nasibimize...
5 notes · View notes
amiralgayrimenkul · 1 month
Text
Tumblr media
Global Gayrimenkul Görünümü |2024
Küresel pazarların yerel pazarlara etkisi malum; küresel bakmadan yerel piyasaların durumunu ve gelişimini kestirmek zor. Bu nedenle, özetlediğimiz raporun sunduğu bilgiler oldukça kıymetli. ✅
"2024 Temel Öngörü Temaları: - Karışık makroekonomik tablo: Ekonomik büyüme, pazar spesifik olacak ve riskler yılın ilk yarısına yoğunlaşacak. - Normalleşme: Pandemi sonrası aşırılıklar, tarihsel trendlere dönecek. - Borç stratejileri: Yüksek faiz ortamında, gayrimenkul kredi stratejileri odak noktası olacak. - Kaliteye kaçış: Doymuş ofis pazarında, kaliteli ürünlere talep artacak.
Karışık Makroekonomik Tablo
2024’ün gayrimenkul piyasaları ve karar vericiler için yılın dengesiz geçmesi bekleniyor. Piyasalar, faiz oranlarının zirvede olduğunu ve merkez bankalarının yakında gevşeyeceğini umuyor, ancak politika oranları yüksek kalacak gibi.
Normalleşme ve Öngörülebilirliğin Dönüşü
Enflasyonun çoğu büyük ekonomide düşmesiyle birlikte tüketici ve üretici fiyatlarında daha fazla öngörülebilirlik sağlanacak. Faiz oranlarının düşüş eğilimine girmesi bekleniyor. Bu da borçlanma maliyetlerini düşürecek ve öngörülebilirlik sağlanacak.
Borç Stratejileri
Gayrimenkul kredi stratejileri, yüksek faiz oranı ortamında odak noktası olmaya devam edecek. Piyasa, krediye erişim sağlayabilen yatırımcılar için fırsatlar sunacak.
Sektör Anlık Görünümleri
2024’te büyüme fırsatları sektörel ve coğrafi mikro-pazarlarda mevcut olacak. Farklılaştırılmış portföylerde, gözden düşmüş sektörlerde bile ilginç segmentler bulunabilir.
Kaliteye Kaçış
2024, iş yeri politikalarını daha da sağlamlaştırmak ve portföy stratejilerini yeni çalışma biçimlerine ve revize edilmiş büyüme tahminlerine uyumlu hale getirmek için bir yıl olacak. Sürdürülebilirliğe odaklanma artacak ve kaliteli ofis alanlarına olan talep yükselecek.
Fırsatlar ve Zorluklar
2024, zorluklar içinde fırsatlar sunacak. Makroekonomik istikrarda göreceli bir artış, yatırımcılar ve kullanıcılar için yeni stratejilerin uygulanabilir olmasını sağlayacak." Kaynak: https://www.us.jll.com/en/trends-and-insights
0 notes
my-other-version · 3 months
Text
Aşırılıklar için özür dilerim.. Sadece yarım sevmeyi ya da az sevmeyi asla bilemedim.. Abartılarla yaşıyorum.. Tekrar özür dilerim.
0 notes
benimpencerelerim · 5 months
Text
BUTUN ORTAKLAR
RİYA TABİRLERİ
Temel konularda hiçbir grup, hiçbir birey öncelikli, ayrıcalıklı değildir, olmamalıdır. Hayvanlar, insanlar, dindarlar, sekülerler, Türkler, Kürtler, kadınlar, erkekler, eşcinseller, varsıllar, yoksullar, vs hepsi eşittir, eşit haklara sahip olmalıdır. ÖMÜR evrenin en kıymetli ve paha biçilemez HAZİNESİDİR. Kabaca Anlamlı Hayat Seviyesi*Ömür Uzunluğuna denk olan ANLAMLI HAYAT büyüklüğünü AZAMİLEŞTİRMEK her bireyin, her insanın, her canlının HAKKIDIR. Bir gruba ya da bireye,türe ÖNCELİK VERMEK, AYRICALIK TANIMAK diğerlerinin HAKKINI YEMEK demektir. https://at.tumblr.com/benimpencerelerim/butun-kardeslerim/d31jtmk35iof
Bir Müslüman, yalan söylemez. Yalanın, karşısındakini aldatmak ve aldatmanın bir ‘hak’ sorunu olduğunu bilir. Kul hakkıyla gitmek istemez, huzura.
Dolayısıyla bir Müslüman, hak yemez. Başkasının hakkına tecavüz etmez. Yaşamının her anında, her alanında. En önemsiz görünen yerde dahi. En basit, en düşünülmeyen yerde. Örneğin kırmızı ışıkta. Yalnızca bir kural olduğu için değil, aynı zamanda, bekleyen diğer araç sürücülerinin hakkını gözetmek zorunda olduğunu düşündüğü için, bekler. Herhangi bir ‘kuyruk’ta, öne geçmeye çalışmaz ki diğerinin, çok önem verdiği ‘kötü’ bakış ve düşüncesiyle karşılaşmasın. Adil olsun. Adalet duygusunun kendisine verdiği değer nedeniyle, adil olmayı ister. Bir gün bana da gerekir çıkarcılığıyla koşmaz, adalet peşinde.
Adaletsizlikle karşılaştığında da, yine, inatla doğru olanı, doğru bildiğini savunur. İlkesini savunurken, ‘Ne derler?’ kaygısı gütmez çünkü. Kimin ne dediğiyle değil, zedelenecek çıkarını kolladığından değil, ‘hak’ duygusunu yitirmemek için, davranır. https://www.diken.com.tr/hicbiri-gercek-musluman-degilse-gercegi-nerede/
Ama dünyada hak yemeyen insan yoktur. İd, ego, süperego silahşörleri arasındaki uyumsuzluk, dengesizlik, bunlardaki aşırılıklar, zayıflıklar gibi insani zaafları kullanan hak yeme şeytanı her faniyi, günahların yalancı vahalarının seraplarıyla yoldan çıkarır. Vahaların elmalarının, hurmalarının, üzümlerinin, incirlerinin, cevizlerinin büyüsüne, çekiciliğine kapılıp, başı dönmeyen, kendinden geçmeyen, baştan çıkmayan insan pek azdır. Ama bunlar en masum hak yeme nedenleridir. Aç gözlülük, bencillik, nobranlık; iktidar ve makam hırsı gibi yapay ihtiyaçlardan kaynaklananlar çok daha fena ve affedilemez kötülüklerdir.
Öte yandan, hak yemenin dereceleri vardır. Hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da bir hiyerarşi vardır. Kimi hemen hemen hiç hak yemez, kimi az miktarda yer, kimi çok. Bazıları ise boğazına kadar hak yeme günahlarının bataklığına batmıştır. It is true that people can choose to do things they know other people think are wrong. It is even true that people can choose to do things that they believe are wrong for others while trying to benefit themselves. However, people do not choose to do things that they perceive in the moment of decision to be wrong (harmful) for themselves. Humans have a powerful instinct for benefiting themselves.
Socrates believed that nobody willingly chooses to do wrong[1]. He maintained that doing wrong always harmed the wrongdoer and that nobody seeks to bring harm upon themselves. In this view all wrongdoing is the result of ignorance.
İnsanlar, diğer insanların yanlış olduğunu düşündükleri şeyleri yapabilirler. Hatta, kendilerine fayda sağlamaya çalışırken, kendilerinin de yanlış olduğuna inandıkları şeyleri de yapabilir. Ancak insan kendisi için yanlış (zararlı) olduğunu düşündüğü şeyleri yapmayı tercih etmez. İnsanlar, kendilerine fayda sağlamayı yeğleyen güçlü bir içgüdüye sahiptir.
Sokrates, kimsenin isteyerek yanlış yapmayı seçmediğine inanıyordu[1]. Yanlış yapmanın her zaman yanlış yapana zarar verdiğini ve hiç kimsenin kendisine zarar verme arayışında olmadığını savundu. Bu görüşe göre, tüm yanlışlar cehaletin ürünüdür. http://www.socraticmethod.net/socratic_essay_nature_of_human_evil.htm
Sokrates — Şimdi iyi düşün, şu görüşümü de tutup tutmadığını söyle: Bana kalırsa herkes, kendine en çok kim benziyorsa onun en iyi dostu olur... Eski bilginlerin dediği gibi, benzeri benzerine... Sen de böyle mi düşünüyorsun? Kallikles — Evet. Sokrates — Ama zorba kabaysa, bilgisizse, kendinden üstün ve erdemli olandan korkar, onunla tam anlamıyla hiçbir zaman dostluk kuramaz. Kallikles — Bu da doğru. Sokrates — Ama kendinden çok aşağı kimselerle de dost olamaz, çünkü onları hor görür, hiçbir zaman gerçekten bir dost gibi bakmaz onlara. Kallikles — Evet. Sokrates — Demek zorba ancak kendi gibilerle, huyu huyunu, suyu suyunu tutan, buyruğuna giren, işine yarayanlarla dostluk kurabilir. Ancak öylesi devlette güçlü olur, başına bela açmadan kimse ona kötülük edemez... Böyle değil mi? Kallikles — Evet.
Sokrates — E... Ruhun da buna benzer kötülükleri yok mudur sence? Polos — Vardır ya. Sokrates — Bunlar da, doğruluktan şaşmak, bilgisizlik, alçaklık gibi şeyler değil midir? Polos — Evet. Sokrates — Öyleyse, eğrilik, taşkınlık, alçaklık, bilgisizlik, yoksul, ya da hasta olmaktan daha acı değil midir? Polos — Doğru Sokrates — Peki, bu kötülüklerin en çirkini hangisidir? Ruhun kötülüğü olan, eğrilik, değil mi? Polos — Hem de en çirkini. Sokrates — En çirkin, en kötü değil midir? Polos — Kötülüklerin en büyüğü mü? Kötülük görmek fena değil midir? Sokrates — Fenadır. Polos — Demek sen, kötülük yapmaktansa, kötülük görmeyi yeğlersin, öyle mi? Sokrates — İkisini de istemem, ama bunlardan birini seçmek gerekti mi, kötülük yapmaktansa, kötülük görmek yeğdir. Polos — Peki, bir zorba olmayı istemez miydin? Sokrates — Benim anladığım gibisini söylüyorsan, istemem. Polos — Benim söylediğim zorba, kendine iyi görüneni yapan, öldüren, süren, istediği her şeyi yapan adamdır. Sokrates — Budalanın biri, kendince iyi olanı yapsa, bu ona yararlı mı olur? Sen o adama, güçlü bir adam der misin? Polos — Demem.
Sokrates — Peki, o, doğru olarak, hakça mı cezalandırır? Polos — Evet. Sokrates — Öyleyse yaptığı iş doğrudur. Polos — Evet, doğrudur. Sokrates — Peki, doğru olan, güzeldir, dememiş miydik? Polos — Evet. Sokrates — Güzel olan iyidir, çünkü güzel, hoş ve faydalı değil miydi? Polos — Öyleydi Sokrates — Öyleyse ceza çekmek iyidir, değil mi? Polos — Doğru. Sokrates — Bundan ötürü de ceza çekenin yararınadır. Sokrates — Yararınadır sözünden, benim istediğim anlamı mı çıkarıyorsun? Ben böyle derken, doğru olarak cezalandırılanın ruhu bundan yararlanır, demek istiyorum. Polos — Evet, öyledir. Sokrates — öyleyse ceza görenin ruhu, kötülükten kurtulur. Polos — Evet. Sokrates — doğru olmayan bir kimse, doğru olmayan işler yapan bir kimse, ne durumda bulunursa bulunsun, mutsuzdur. Ama yaptıklarından ötürü ceza görmezse, yaptıklarını ödemezse onun mutsuzluğu artar; tanrının ya da insanlann eliyle cezasını çeker, yaptıklarını öderse mutsuzluğu azalır.
— öyleyse hoş bir hayat yaşamak iyi, hoş olmayan bir hayat yaşamak kötü bir şeydir. — Hoşa giden şeyleri iyilikte araması koşuluyla. — O halde hoş, iyi ise, yaptığı şeylerden daha iyi şeyler olduğunu ve bunları yapmanın elinde olduğunu bilen ya da sanan ve daha iyi şeyleri yapmak elindeyken daha az iyi olanları yapan tek kimse yoktur ve insanın kendinden aşağı olması cahillik, kendinden üstün olması da bilgeliktir. Hepsi kabul etti bunu. — Peki ama, cahillik dediğiniz nedir? önemli şeyler üstüne yanlış bir fikre sahip olmak, yanılmak değil mi? — Hiç kimse isteyerek kötülüğün ya da kötü olduğunu düşündüğü şeyin peşine düşmez. Kötüyü iyiye tercih etmek insanın doğasında yoktur; ve ne zaman bir insan iki kötülükten birini seçmek zorunda kalsa, daha küçüğü varken daha büyüğünü seçmez. — Bütün noktalarda anlaştık.
Sokrates — Demek istiyorum ki, herkes kendinin güdücüsüdür; ama sen, kendi kendini gütmeyi gereksiz sayarsın belki. İnsan yalnız başkalarını mı gütmek ister? Kallikles — ≪Kendi kendini gütmek≫ten ne anlıyorsun? Sokrates — Basit bir şey... Hani demezler mi, ölçülü olmak, kendini bilmek, zevklerinin, tutkularının güdücüsü olmak. Diyaloglar, Gorgias, Protagoras; Platon KÖTÜLÜK YAPAN YA CAHİL, YA DA YAPTIKLARI YANINA KAR KALMAMIŞ, MİSLİYLE FAZLASINI KENDİNE YAPMIŞ OLURDU, EĞER... Bunları dindarlar yaptı. Evet, o kadar basit: bütün bu gaddarlıklar ve düzenbazlıklar dindarların işi. Rüşvet paraları dualarla sayıldı, rüşvetçilere dualarla sahip çıkıldı. Bilumum kirli işlere besmele çekilerek başlandı, inşallahlarla her şey ama her şey eğilip büküldü, memleketin her yeri açgözlü şebekeler kurulup paylaşıldı, sonra namaza gidildi. Ali İsmail'in katilleriyle saf tutmaktan gocunacak kaç kişi çıkar? Hırsızlığı aklayanlarla, Meclis'i, millî iradeyi lağıma sokup çıkaranlarla selamı sabahı kesecek ümmet mensubu kaç kişidir? (Gözünde dolar işaretleri, yüreğinde tahakküm hırsıyla mükâfatlı alçaklık seferine çıkmamış, zalime biat etmemiş Müslümanların sanırım çoğunu tanıyorum, isim isim saysam kaç eksik kalır acaba? Temiz saydıklarımın çoğu da listeden çıktıklarına göre, bu şimdi daha kolay.) Bu dünyaya hükmetmek, bu dünyanın zevkini tatmak, keyfini çıkarmak, malla mülkle kendini güçlü, mütehakkim hissetmek için, başkalarına boyun eğdirdikçe duyulan sapıkça tatmin duygusu için oldu bütün bunlar. Tahakkümünüz batsın. Zulüm, hırsızlık, yolsuzluk. Dindarlar yaptı. Dindarlar savunuyor. Canhıraş bir savunma telaşıdır gidiyor gazete sütunlarında, televizyon ekranlarında.
Ben, dine ve dindarlara atfettiğim iyilikler, dürüstlükler, en azından kötülük sınırları nedeniyle çok yanıldım, çok ıztırap çektim. Nöbetler geçirdim, titredim, sayıkladım. Çok gördüm, çok dinledim. Riya perdesinin gerisinde, içinizden yükselen alkış seslerini duydum; İslâm sandığınız şey mevziler, topraklar, cariyeler, iş merkezleri, oteller, HES ihaleleri kazandıkça. Gençler, çocuklar öldürüldükçe, gözler çıkarıldıkça, sizin yüreğinizde tel dahi titremedikçe söylediğimden, hissettiğimden, yaşadığımdan utandım. Öyle bir utanç ki bu, yaratıyor yaratıyor ortalığa yayıyorsunuz, hepimiz boğuluyoruz bu utançla; bir tek size bir şey olmuyor. Sizin tavır göstermeniz gerekmiyor, siz sorumlu değilsiniz, üstünüze gelenler emperyalistler gibi davranıyor, muazzam faşizan baskılar altında çile çekiyorsunuz. Halbuki ne kadar mazlum ve mağdursunuz. Şu fotoğraftaki kadar saf, temiz, mazlum ve mağdursunuz. Ateşim düştü. Nöbet geçti. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Hepimiz kaybettik. Dindarlık tarafını seçti. Sahiden, şu fotoğraftakisiniz işte. Mütehakkim sahtekâr laikçiler sizin layığınızdır. Üçkağıtçı müteahhitler layığınızdır. Faşist polis şefleri, gizli dümenlerin kalpsiz yürütücüleri, ajanlar, layığınızdır. Darbeci dolapçı generaller layığınızdır. "İdealist subay - üçkağıtçı politikacı" piyesi tekrar sahnelenebilir. Adaleti tam da canevinden, aranacağı, bulunamayacağı yerden, bulunamadığında hepimizi yaralayacağı yerden vuran hizmetkâr savcılar, yargıçlar layığınızdır. Ali İsmail'in katillerini kucaklayan güruh sizindir; buyurun. "Yol ver geçelim..."ciler, komşusunu kesen, çocuğuna insanların yakılışını seyrettirenler layığınızdır. Adnan Oktar'ın kedicikleri layığınızdır. Akit layığınızdır. Doğru dürüst hapse sokmamak için özel otel kurduğunuz Mehmet Ağar layığınızdır. Nihayet kucaklaştığınız Doğu Perinçek, layığınızdır. Kendi kendinize atfettiğiniz saflık, duruluk, arılık, şu anda dünyanın en pespaye yalanına dönüşmüş bulunuyor. Plakası sökülmüş polis aracı kadar masum ve temizsiniz ancak. Şu fotoğraftaki kadar. Buna karşılık pişkin pişkin dolaşıyorsunuz ortalıkta. Sizi Müslümanlığa Allah tayin etmiş, seçmiş, sizin işleyeceğiniz günahı baştan affetmiş. Çift okeyiniz doğuştan "verilmiş", zarınız doğuştan düşeş. İşte bu yüzden şu yukarıdaki, yalnız sıradan bir günahkârın hepimize küfür ve hakaret etmesinin değil sizin kendi suçlarınız karşısındaki pişkinliğinizin resmidir. Egemen Bağış layığınızdır. Çok fena şeyler yaptınız kendinize. Bize yaptıklarınız, yapacaklarınız, bunların yanında hiç kalır. Aç çocuklar çıplak ayaklarını soğuğa batıra çıkara yavaş yavaş ölüme yürürken milyonluk Mercedes'lerde gezen din âlimleri, layığınızdır. Helâl saray olmaz; o koskoca haram abidesi layığınızdır. Hayalim şudur: Kabul etmediğimiz için bizi ezmek istediğiniz her şey gerçek olsun, Allah öbür dünyaya geçen her kuluna, günahına sevabına göre muamele ediyor olsun. Cennet, ama öncelikle, özellikle cehennem varolsun. Cehennem varolsun, başka bir şey istemiyorum. Riya Tabirleri, Ümit Kıvanç
0 notes
bergenthequeen-blog · 7 months
Text
b4
Rastgele Anları Yaşayan: Karakter, her an rastgele ve beklenmedik davranışlar sergiler. Sessiz bir ortamda bile aniden patlayıcı sesler çıkarabilir veya sadece ayaklarını yıkarken bir anda şarkı söylemeye başlayabilir.
Sürekli Yeniden Doğma Takıntısı: Karakter, sürekli olarak kendini yeniden doğma fikrine odaklanır ve bunun için absürt planlar yapar. Mesela, sürekli olarak kendi cenazesini planlar veya her sabah uyandığında yeni bir hayat yaşayacağını düşünür.
Gerçek Dışı Bir Evcil Hayvanı Var: Karakterin gerçek dışı, fantastik bir evcil hayvanı vardır. Örneğin, konuşan bir kaktüs, uçan bir balina veya dans eden bir kumbara gibi.
Sürekli Kostüm Değiştirme İhtiyacı: Karakter, herhangi bir neden olmadan sürekli olarak kostüm değiştirir. Örneğin, bir dakika bir süper kahraman, bir sonraki dakika bir kovboy ve sonra da bir uzaylı olabilir.
Mükemmel Denge Yeteneği: Karakter, inanılmaz bir denge yeteneğine sahiptir ve bu yeteneği absürt ve eğlenceli şekillerde kullanır. Örneğin, patenle tavana yapışmak veya yürüyüş sırasında sürekli olarak el arabası pozisyonunda ilerlemek gibi.
Anlamsız Bir Jargon: Karakterin kendine özgü ve anlamsız bir jargona sahip olması, iletişim kurmayı komik hale getirir. Sık sık saçma kelimeler veya terimler kullanır ve bu da diğer karakterlerle iletişim kurarken absürt durumlar yaratır.
İlginç Bir Hobiye Saplanma: Karakter, anlaşılmaz ve sıra dışı bir hobiye saplanır. Örneğin, tost makineleri koleksiyonu, kendi göbeğini sürekli olarak ölçme alışkanlığı veya dünya rekoru kırmak için en uzun saç teli yetiştirme gibi.
Müzikal Bir Yetenek, Ancak Sadece Absürd Enstrümanlarla: Karakterin müzikal yeteneği vardır ancak sıra dışı ve absürt enstrümanlarla sınırlıdır. Örneğin, havuç flütü çalma yeteneği veya tencere seti üzerinde ustalaşma gibi.
Hareketlerinde Tuhaf ve Gereksiz Aşırılıklar: Karakter, sıradan görevleri yerine getirirken bile aşırı ve gereksiz hareketlerde bulunur. Örneğin, bir bardak su doldururken elinin arkasından doldurmayı tercih eder veya kapıyı açarken üç kez zıplar.
Kendini Sürekli İfşa Etmeye Meğilli: Karakter, sık sık utanç verici ve absürt durumlara düşer çünkü kendini sürekli olarak ifşa etme eğilimindedir. Örneğin, yanlışlıkla bir düğmeyi çıkararak pantolonunu çöpe atmak veya evdeki bir partide tüm misafirlere yanlışlıkla kendi günlüğünü okumak gibi.
0 notes
atbulbul · 9 months
Text
tradingview aşırılıklar indikatörü
★ Aşırılıklar 
Link: https://tr.tradingview.com/script/D8jw4Lah/
Açıklama: Üstel hareketli ortalamalara göre fiyatın aşırılıkları, zirve dip noktaları tespit edilir. Özellikle en uç noktalarda ki kalın çizgilere aşırılıklarda fiyat saygı gösterir.
diğer indikatörler için: https://borsarazzi.blogspot.com/p/indikatorler.html
0 notes
deliklicinar · 2 years
Text
Tuz tüketimine dikkat!
Tumblr media
Denizli Devlet Hastanesi Nefroloji Uzmanı Dr. Evrim Bozkaya, yüksek tansiyon ve böbrek hastalarının tuz tüketimine dikkat etmeleri gerektiğini söyledi. 14-20 Mart Dünya Tuza Dikkat Haftası nedeniyle açıklamalarda bulunan Nefroloji Uzmanı Dr. Evrim Bozkaya, aşırı tuz tüketiminin başta hipertansiyon ve böbrek hasarı olmak üzere önemli sağlık sorunlarına yol açtığını belirtti. Bozkaya; “Genel adıyla tuz (sodyum-klorür) insan vücudunun temel fizyolojik bir bileşeni ve ihtiyacı olmakla birlikte gıda ile alınan miktarındaki aşırılıklar başta hipertansiyon ve böbrek hasarı olmak üzere önemli sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Tuz milattan önce 2000’li yıllarda daha çok gıda korunması ve yiyeceklere lezzet katması amacıyla insanlık tarihine dahil olmuştur. İlkel çağlarda 1.5 gram /gün gibi düşük düzeyde olan tuz tüketimi öğrenme ile artarak günümüzde değişik toplumlarda değişmekle birlikte ortalama 9-12 gram /gün civarındadır. Dünya çapında tuz alımının kaynakları incelendiğinde gibi en yüksek oranda hazır işlenmiş gıdalardan alındığı görülmüştür. Fazla tuz tüketiminin nabız basıncı ve sertliğini artırdığı çeşitli araştırmalar ile net olarak anlaşılmış. Tuz kısıtlaması hipertansiyon tedavisindeki yerini almıştır. Daha sonra yapılan çalışmalar aşırı tuz tüketiminin böbrek hastalığı ve kalp damar hastalık riskini artırdığını göstermiştir. Aşırı tuz tüketiminin ayrıca böbrek taşı oluşumu, mide kanseri ve osteoporoz gelişim riskini artırdığı, bronşial hiperreaktiviteye yol açtığı da gösterilmiştir” diye konuştu. Yüksek tuz tüketiminin primer hipertansiyon gelişiminde rol aldığını ifade eden Bozkaya, böbrek hastalarında tansiyon yüksekliğinin en önemli sebeplerden bir tanesi olduğuna dikkati çekti ve şöyle konuştu: “Primer hipertansiyon, benign nefroskleroz gelişiminin temel tetikleyicisidir. Günümüzde kronik böbrek yetmezliğinin, diyabetik nefropatiden sonra en sık sebebi hipertansif böbrek hastalığıdır. Hipertansiyon, böbrek hasarının sebebi olabileceği gibi aynı zamanda önemli bir sonucudur. Tuz, kan basıncından bağımsız olarak da böbrek hasarı oluşturabilir. Tuzun böbrekten atılımındaki azalma ve tuza cevaben normalden fazla kan basıncı artışı tuz duyarlılığı olarak tanımlanmıştır. Primer hipertansiyonun gelişiminde, böbreklerin tuz atma kapasitesinde ki yetersizlik başlatıcı mekanizma olarak ileri sürülmektedir. Yüksek tuz tüketimi özellikle tuza duyarlı hastalarda hipertansiyon gelişimini daha kolay tetiklemektedir. Yüksek tuz tüketimi yaşla birlikte gelişen hipertansiyon riskini de artırmaktadır” dedi.
Bir Çay Kaşığından Daha Az Tuz Tüketin, Hazır Gıdalardan Uzak Durun
Düşük tuzlu diyetin, hipertansiyon tedavisinde ilk yaklaşım olduğunu söyleyen Bozkaya; “Böbrek hastalıkları, bizim için son dönem böbrek yetmezliği ve diyalizle sonlanıyor. Hastalarımızda böbrek yetmezliği gelişmemesi için özellikle polikliniklerimizde kendilerine tavsiye ettiğimiz en önemli şey tuzu azaltmalarıdır. Böbrek, tuzu atmaya çalışırken fazladan çalışıyor ve fazladan güç kaybediyor. Bu nedenden dolayı tansiyon yüksekliği olan, böbrek hastalığı olan hastalarımıza özellikle günlük 6 gramın altında (1 çay kaşığından daha az) tuz tüketimini tavsiye ediyoruz. Bunun için asla yemeklere tuz atmamalarını, hazır paketli gıdalardan uzak durmalarını istiyoruz. Çünkü hazır paket gıdalarda, uzun süre saklanabilmesi için çok fazla tuz kullanılıyor. Bu konuda sağlık otoritelerinin yapacağı kısıtlamalar ve kontroller toplum sağlığını olumlu etkileyecektir. Suyun öneminden daha çok burada tuzu vurguluyoruz. Düşük tuz tüketimi, kalsiyum kanal blokerleri hariç antihipertansif ilaçların etkisini de artırmaktadır. Günümüzdeki veriler ışığında hipertansif bireylerde Read the full article
0 notes
isvicreninsesi · 2 years
Text
İsviçre’de terör tehdidi artıyor
Tumblr media
BERN- Federal İstihbarat Servisi'nin (NDB) yayınladığı Güvenlik Politikası Raporu'na göre İsviçre'deki terör tehdidi artıyor. İstihbarat servisi, terör tehdidinin özellikle de cihatçı hareketler etrafında şekillenmeye devam ettiğini belirtirken, El Kaide ve IŞİD‘i hala en önemli terör yapıları olarak tanımladı. Rapora göre her iki grup da şu anda Avrupa’daki saldırıları kendileri gerçekleştiremiyor. Tehlike ise, cihatçı güdümlü bireysel faaliyetlerden kaynaklanıyor. Raporda siyasi aşırılık yanlıları da yer alıyor. NBD, sol veya sağ aşırılık yanlısı bir geçmişe sahip olan grupların terörizme doğru giden faaliyetler geliştirdiğini vurgularken, bununla ilgili olarak Avrupa ülkelerindeki gözlemlere atıfta bulunuyor. İsviçre’de, bu grupların şiddet kullanması şimdiye kadar terörizm eşiğinin altındaydı. Ancak BND bu grupların terörizme doğru bir gelişme içinde olduklarına dair göstergeler olduğunu iddia ediyor. BND bu grupta, Hizbullah ve PKK gibi örgütlere vurgu yapıyor. Bu yapılarla ilgili olarak ağırlıkla; propaganda, gençlerin beynini yıkama ve para toplama gibi faaliyetler dikkat çekiyor. BND raporunda genç eylemcilerden açıkça bahsedilmiyor. Ancak bu kesim bir süredir gözlemleniyor. Bu kesim sosyal medyada kendilerini doğasever ve aktivist olarak tanıtıyorlar. Öte yandan kimi durumlar oldukça net; örneğin şiddet yanlısı olan neo-Naziler biliniyor ve takip ediliyor. Bunlardan bazılarının sabıka kaydı bulunurken, eski Nazilerle bağlantıları da mevcut. Gizli servis, özellikle de federal düzeyde alınan korona önlemleri karşıtlarının aşırılıklar içinde olduklarının fark edildiğini de ifade ediyor.  Tedbirlerin kaldırılmasının ardından aşırılık tehditi azalırken, bu kesim aktif kalmaya devam ediyor. Read the full article
0 notes
siktirdioksit · 2 years
Text
İnsanın çocukluğunda ona yaptırılmayan, yapmasına izin verilmeyen aşırılıklar ilerdeki yaşlarda ortaya çıkabiliyor. Alın bu bilgiyle ne yaparsanız yapın.
20 notes · View notes
tarikbinziyad · 3 years
Text
Kendimiz olacağız, öze döneceğiz.
Normal olan çoğunluğun yaptığı değil, Resulullah'ın (sav) sünnetidir.
Normal olarak dayatılan aşırılıklar, sosyal medya güzellemeleri bizi ilgilendirmez.
Doğruyu en güzel şekilde yapacağız, biz mü'min olma gayesiyle yaşayan insanlarız.
143 notes · View notes
kemikkadin · 4 years
Text
Sıradan dünyayla başa çıkamadığında nereye gidersin? Aşırılıklar sana göre değil, olağan yaşam da pislik içinde.
20 notes · View notes
dramatik-buluntular · 3 years
Text
biz kimin öyküsünden düştük ki bir eksikliğin sere serpe uzanışıyız böyle kederli tutkular sise batırılan sesler bunlar hep gürültü bunlar hep düşünceye karşı kurulan pusu
sevişelim, nasıl olsa ellerimiz manidarlık bağımlısı
ansızın başkaldırı ihtiyacını tutup masaya koydum herkes bakıştı ve gülüştü; hahahahaha! suyun akışını önemsemeyenlerin yüzleri uçurum dolu düştüler oradan birbirine kuşkuyla bakanlar düşüş: haykırışın büyük okulu
sonra hüzün geldi ve başköşeye oturdu: hoş geldiniz! kalkmadı bir daha oradan hüzün artık kalıcıydı kalıcıydı kırılmış çocuklar ülkesinin başkenti gibi yüzüme yerleşmişti hafifletici bir sebep olarak ve ikide bir yürüyüşümü düzeltiyordu karanlıkta
karanlık; içinden ırmak geçmeyen gişe memuru yürüyüş bozucu eş zamanlı taşların komşusu
yeni kelimeler deniyorum yeni anlamlar yeni hisler
anlam arayışı ayağa kalkıp söz istedi ama susturuldu “kimsin sen?” dedi iktidar, kimsin sen sorusuna soruyla cevap verdim ben şaraplar bölgesiyim, sen kimsin? terör örgütü gibi karşılanıyor anlam arayışı
hatırlıyorum bize bir rastlantı armağan edilmişti mutsuzluk icat edilmeden önce babam şöyle demişti bir keresinde: “sonbaharın temsilcisiyiz biz oğlum o yüzden bize öyle davranıyorlar”
yeni düşler deniyorum, yeni sessizlikler, yeni aşırılıklar bu bipolar bozukluk gibi bir şey mi?
sana epizot diyebilir miyim, bilmiyorum veya bazı sözcükler öpücükten oluşmuştur silinişi hafife alma silinişi bulup içine gir, orada haykırış yatıyor
biri için daha acı çekmeye vaktim yok diyor avuç içimdeki örtü yeni yıkılışlar dükkânı açılmış mahalleye, toplaşın, toplaşın! dağın diliyle konuşuyorum: anlam arayışının olmadığı her yer bir maske fabrikasıdır
uzaklaşmakla eş anlamlıdır gönderilmemiş mektupların uğultusu “sıfırın kardeşiyim” ben dedim geçmişten gelene “”sana seslenmiyorum yüreğine sesleniyorum” dedi geçmişten gelen
özür dilerim sadakatsizlik ettim şurası; dışa vurumlar için ayırdığım büyülü bölge orayı vurabilirsiniz nasıl olsa görmeyecek insanların yarıdan fazlası
13 notes · View notes
benimpencerelerim · 2 years
Text
KIYAMET AMELI
Bir Müslüman, yalan söylemez. Yalanın, karşısındakini aldatmak ve aldatmanın bir ‘hak’ sorunu olduğunu bilir. Kul hakkıyla gitmek istemez, huzura.
Dolayısıyla bir Müslüman, hak yemez. Başkasının hakkına tecavüz etmez. Yaşamının her anında, her alanında. En önemsiz görünen yerde dahi. En basit, en düşünülmeyen yerde. Örneğin kırmızı ışıkta. Yalnızca bir kural olduğu için değil, aynı zamanda,bekleyen diğer araç sürücülerinin hakkını gözetmek zorunda olduğunu düşündüğü için, bekler.
https://www.diken.com.tr/hicbiri-gercek-musluman-degilse-gercegi-nerede/
Herkes dindar değil ama insanların çoğu (HAS)Müslümanlığın nasıl olması gerektiğini gayet iyi biliyor. Ülkeyi, milleti, yoksulları sevmenin onların iyiliği için çalışmanın nasıl olması gerektiğini de. Ve öyle davranmak için elinden geleni ardına koymayan nice insan var.
Yine de dünyada hak yemeyen insan hemen hiç yoktur. İd, ego, süperego silahşörleri arasındaki uyumsuzluk, dengesizlik, bunlardaki aşırılıklar, zayıflıklar gibi insani zaafları kullanan hak yeme şeytanı her faniyi, günahların yalancı vahalarının seraplarına çağırır. Vahaların elmalarının, hurmalarının, üzümlerinin, cevizlerinin büyüsüne, çekiciliğine kapılıp, başı dönmeyen, kendinden geçmeyen, baştan çıkmayan insan pek azdır. Ama bunlar en masum hak yeme nedenleridir. Aç gözlülük, bencillik, nobranlık; iktidar ve makam hırsı gibi yapay ihtiyaçlardan kaynaklananlar çok daha fena ve affedilemez kötülüklerdir.
Öte yandan, hak yemenin dereceleri vardır. Hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da bir hiyerarşi vardır. Kimi hemen hemen hiç hak yemez, kimi az miktarda yer, kimi çok. Bazıları ise boğazına kadar hak yeme günahlarının bataklığına batmıştır.
Sevaplarda da günahlarda olduğu gibi bir hiyerarşi vardır. Bazılarının hiç faydası olmaz, bazılarının çok az olur, bazılarının ortalama kadar, bazılarının çok, bazılarınınsa devasa miktarlarda olur. Sonuçta her insanın bir sevap-günah, yarar-zarar, iyilik-kötülük bilançosu, amel defteri vardır.
Bazılarının hiç faydası yoktur, zararı da çok azdır. Bazılarının hiç faydası yoktur, devasa zararları vardır. Bazılarının ortalama faydası vardır, pek az zararı vardır. Bazılarının ortalama faydası vardır, ortalama zararı vardır. Böyle bir sürü kombinasyon var ama bizi ilgilendiren Ortalama faydası varken büyük zararı olanlardır. Bireysel olarak, kişi olarak iyi olan, ortalama veya epey faydası, iyiliği olan insanlar yaptıkları seçimler, parçası oldukları, destekledikleri oluşumlar, saf organize kötülük odakları nedeniyle devasa zararların ortağı, işbirlikçisi, destekçisi olabilirler. O yüzden de bilançoları ciddi olarak zarar ağırlıklı olur.. Çok somut olgulara girmeye gerek yok, hemen herkes neyin ne olduğunu, neyin önemli, neyin tali, neyin öz, neyin şekil olduğunu, kimin hangi niyetle neleri yaptığını, tercih ettiğini, neleri yapmadığını, tercih etmediğini gayet iyi biliyor. Hayat kurtarmaya bile torpil ve ayrımcılık bulaştıran, organize beceriksizlik ve liyakatsizliğin, saf kötülüğün hesap numaralarını dağıtanlar da, halisane niyetlerinin şıp diye anlaşılacağını hesaplıyor, yarattıkları bataklığın, foseptik kraterinin  kurtarmaya bile reklam bulaştıranlardan aşağı kalmayacak, namuslu sivil yardım kuruluşlarına değil bu organize beceriksizlik, bencillik, ayrımcılık ve şer odaklarına  koşup, yaptıklarını gözümüze sokacak ve bilhassa ulufe dağıtma koltuklarında oturan büyük hayatların haberdar olması için helak olacak, kendileri gibi her olaydan nasıl pay çıkarırım diye hesap yapan, tribünlere oynayan, sayelerinde bir yerlere geldikleri, gelmeyi umdukları himmet edenlere yaranmak için can atan solucanlarla dolu olduğunu çok iyi biliyorlar ve bu yüzden o numaraları dağıtıyorlar. Daha somut konuşmak gerekirse işte şantaj-montaj yüzsüzlüğü dönemini şahane bir şekilde resmeden bir köşe yazısı:
https://t24.com.tr/haber/cehennem-varolsun-baska-sey-istemiyorum,284579 Çok fena şeyler yaptınız kendinize. Bize yaptıklarınız, yapacaklarınız, bunların yanında hiç kalır. Aç çocuklar çıplak ayaklarını soğuğa batıra çıkara yavaş yavaş ölüme yürürken milyonluk Mercedes'lerde gezen din âlimleri, layığınızdır. Helâl saray olmaz; o koskoca haram abidesi layığınızdır. Hayalim şudur: Kabul etmediğimiz için bizi ezmek istediğiniz her şey gerçek olsun, Allah öbür dünyaya geçen her kuluna, günahına sevabına göre muamele ediyor olsun. Cennet, ama öncelikle, özellikle cehennem varolsun. Cehennem varolsun, başka bir şey istemiyorum.
Cem Seymen@cemseymen·16s Dünyanın bütün kötülükleri bir araya gelse Türkiye’de kurdukları paraya, ranta, mevkiye dayalı kötülük imparatorluğuna rakip bile olamaz. Sözde gazeteci, sanatçı, işadamı, bürokrat gücünü kaybetmemek için trol ordusuyla sinsice kin yayıyor. Tek yol. Kurtuluş savaşını başlatacağız
aşağıdaki de bu foseptik cehenneminin ekmeğini, kremasını yiyen ucubelerden, hilkat garibelerinden, yaratıklardan, canlı formlarından sadece biri:
Tuğrul SELMANOĞLU@tselmanoglu·9hÖzür... Devletin ve Milletin en dar, en acılı gününde, cenazelerimizin üzerinde tepinerek Devletin aleyhine algı yapanlara tasmalı it dediğim için bütün sadık dostlarımız Köpeklerden özür dilerim. Sizin bize gösterdiğiniz sadakati onlar Vatanlarına çok gördü...
Bir de depremde pisi pisine ölen BİNLERCE insandan biri olan Şeyma ne yazmış bakın:
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/depremde-hayatini-kaybeden-seymanin-3-yil-onceki-paylasimi-ortaya-cikti--628235h.htm
Genç kızın 2020 yılında yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandığı ortaya çıktı:
Bir deprem ülkesinde yaşayan ve deprem tehlikesi yüksek illerden Kahramanmaraş'ta yaşayan biri olarak bir gün burası da Elazığ'ın, İzmir'in kaderini yaşarsa benim için ailem için veya herhangi biri için melek oldu diye iyileştirmeler yapmayın. Hakkımızı arayın
Medya fareleri daha deprem sabahı tvitirda DERHAL ULUSAL YAS İLAN edin diye yazdı.Nasuh Mahruki asker yok dediğinde 2-3 bin askerden 10-15 kişilik grupları gösterip onu linç ettiler Ve tvitirda trend topik oldular. Yine nice medya faresi bunlara cevap olarak defalarca bu kadar askerin yeterli olmadığını, ASKERİN, ORDUNUN DERHAL SEFERBER EDİLMESİ gerektiğini yazdı. Ama askerler, madenciler ve iş makineleri bekletildi.Saniyeler bile hayati öneme sahipken 1-2 gün geç kalındı. İBB, yol farkı nedeniyle 1.5-2 gün geç başladığı halde 452 insan kurtarmıştı. Salt bu gecikmeler yüzünden, KURTARABİLECEK DURUMDA OLAN BİNLERCE insan ÖLDÜ.O enkazın altında biz de, sevdiklerimiz de olabilirdi. Üstelik daha ne kötülükler yaptılar.
Bakın aşırı muhafazakar, dindar bir ailede büyüyüp, aklıyla, vicdanıyla kendi yolunu seçen bir kadın neler yazdı:
https://medyascope.tv/2023/02/11/elif-gokce-aras-yazdi-nefretinden-olduk/ HDP’li Ağrı Patnos Belediyesi’nin yardım araçlarına kaymakamlık tarafından el konuluyor, Bodrum Belediyesi’nin yardım konvoyunun üzerine Muğla Valiliği brandaları geriliyor. Çünkü valiler onların valileri, devlet onların, vatandaşın aklına da böylece kazınsın istiyorlar. “Cumhur İttifakı sahada” diye söze başlayarak böyle bir zamanda siyaset güdenler, bu mezalim karşısında isyan edenlere “Böyle bir günde siyaset yapmayın” diyorlar. Akılsızlıklarından, vicdansızlıklarından aklımızı kaçırmamızı istiyorlar. Deprem paralarını çılgın projelerini yürüten patronlara, din ve parti propagandası yapan vakıflara, kendi belediyelerine, saraylarına, beş maaşlı bürokratlarına peşkeş çekenler, kendi yarattıkları inşaat sektörünün altında kalan vatandaşın hesabını soranlara “Siyaset yapmayın” diyorlar. 5 Haber@5habercom·5s Erdoğan:“Bir olmamız, yekpare hareket etmemiz gereken zamanda ne yazık ki Türkiye'de siyaset belli bir bölümüyle, ana muhalefet, ciddi manada çirkinleşti”
5 Haber@5habercom·9s Devlet Bahçeli'nin bugünkü grup konuşmasında kullandığı kelimelerden seçmeler: "Akbabalar, kanı bozuklar, haşaratlar, işbirlikçi sefiller, müfteri ve müfsitler, simsarlar, izansızlar, menfaatperestler, aymazlar, asalaklar, alçaklar, sahtekarlar, mikroplar..." 
Bu da başka iki gazetecinin yazdıkları
http://p24blog.org/yazarlar/5796/hatay-adiyaman--afad-yok--ihmal-ve-torpil-var
https://www.karar.com/yazarlar/ugur-emek/her-sey-gozumuzun-onunde-oldu-1595523
İbadet de, yardım da Allah RIZASI için, iyi insan olmanın gereklerini yerine getirmek için yapılır. GÖSTERİŞ için yapılmaz. Hele reklam ve propaganda için hiç yapılmaz. Allah her şeye şahittir. Başka bir tanığa gerek yoktur. Allah her iyiliği takdir eder, amel defterine yazar, fanilerin takdirine gerek yoktur. Dini, PROPAGANDAYA ve reklama alet etmek, bulaştırmak dine, Müslümanlığa kötülük  yapmaktır. İnsanları dinden, müslümanlıktan soğutmaktadır. Üstelik salt bu propagandayı, reklamı ve gösterişi yapmak, gözümüze sokmak için diğer yardım yapan grupların kurtardığı depremzedeleri son aşamada kendileri kurtarmış gibi yapanlar ve onların emeklerine çökenler var. Ki, kendileri bile kurtarsalar bunu propagandaya alet etmek, reklamını yapmak ayıptır, mutlaka etle tırnak gibi olmanın gerektiği mahşeri günlerde kurtarılanlara, kalanlara, ölenlere, bizlere saygısızlıktır. Ayrıca her kesimden insan sessizce, propaganda ve gösteriş yapmadan var gücüyle yardım etmeye çalışırken yaptıkları yardımları inançlarının, üyesi oldukları örgütlerin, destekledikleri, işbirliği yaptıkları saf kötülük organizasyonunun propagandası için kullanmak diğer insanların HAKKINI yemektir. Hak yemenin ne kadar büyük kötülük olduğunu söylemeye gerek yok. Hak yemek, Allah’ın affetmediği tek kötülük bildiğimiz kadarıyla. Allah, bana KUL HAKKIYLA gelmeyin demiştir.
Üstelik hak yeme ve çürüme baştan itibaren, tepeden tırnağa var ve her yere yayılmış. AFAD içinde bilgi işlem daire başkanının ok-yay şaklabanlığı, onu alkışlayan diğer personel.. Onları atayan irade, hepsi suç ortakları. Kritik yerlere dahi liyakatsiz, basiretsiz, niteliksiz, beceriksiz insanları atayan, bu koltukları işgal edenler gerçekten müslüman olabilir mi? Yaptıklarına bakın, KORKUNÇ: Önder Algedik@OnderAlgedik·6d Depremin 3. günü gelen 3. iddiamız ise: Devlet ilk saatinde elinde rapor kararları alıyor. Ama sonrasında AFAD, Kızılay ve ASKER ortalığa çıkmıyor, ağırdan alıyordu? O ilk zinciri buradan okuyabilir, bütün bu iddiaların belgelerini bulabilirsiniz; 4.07'de Nurhak Maraş'da yaşana depremin boyutunu, yerini, detaylarını AFAD 45 dakikadan kısa bir süre içinde raporlamış ve teslim etmiş. YANİ saat 05.00'da DEPREM ÖN RAPORU devletin elindeymiş! Biliyor muydunuz? 
AFAD 2013'de sahip olduğu -470 yer hareketliliği gözlem, -160 deprem gözlem istasyonu ile -5 km'den hassas olarak depremin yerini tespit edip -40 dakika içinde ön bilimsel rapor hazırlıyor. Yani; YIKIMIN BOYUTUNUN DEVLET SAAT 05.00'da  BİLİYORDU!!! 6 Şubat 5.00'da deprem ön raporu hazır ve etkisini biliyoruz. Malatya'da Ordu, Diyarbakır ve Adana'da Kolordu, Maraş'ta Tugay var. Yani kısa bir inceleme ile yerel AFAD & Kızılay ekipleri ve askerler kurtarmaya başlayabilirdi! Yani 6.00'da binlerce insan hazır edilebilirdi. Depremden 1,5 saat sonra binlerce asker bulundukları kentte kurtarma çalışmalarına katılabilecek iken... Depremden 40 saat sonra paylaşılan şu görselde YEDİ bin OTUZ BEŞ TSK personeli görev aldı diyor. 7.8 şiddetindeki bir depremden 40 saat sonra 7035 asker!!! Depremden 57 saat sonra paylaşılan twitteki görsel. Depremde çalışan asker sayısı  16 bin 785 olmuş. Ama o saatlerde dünyanın dört bir yanından gelen onlarca kurtarma köpeği, 6 bine yakın kurtarma elemanı çalışmakta idi. 4.17'de depremin yaşandığı, 05.00'da  ön raporu hazır olduğu ortada iken Depremden 110 saat sonra Cuma günü 18'de açıklanan depremde görevli asker sayısı: 25 bin 251'e çıkmış. 110 değil, 1 saat sonra o kadar asker enkazların başına yollanabilirdi. Yapmadılar!! Sabah 5.38'de seviye 4 kararı ilan edilmiş 1 ve 2. grup destek iller (bknz  5.48'de ORDU BŞ twiti) Uluslararası destek yola çıkmış, Meksika, Tayvan, Çin bile varırken Ulusal Kapasite, yani AFAD, KIZILAY ve ASKER günlerce pek çok kentte görülmemişti. Devletin kendi imkanlarını uygulamadığını günlerce şahit olduk. Yardımlara el koymalar, yolların kapanması, kurtarmacıların bekletilmesi, bant kısıtlama, OHAL ilanı ve kayyım atanması.. #Neden bu kadar kötülük? Güncellenen zincir de şurada: Pazartesi 4.17’de Pazarcık depremi olup ülke 3 metre kaydığında felaketin büyüklüğünü AFAD 45 dk. içnde  RAPORLAŞTIRDI ve TESLİM ETTİ! Yıkımın ölçüleri belli olmuş, kararları alınmış ve devlet ayağa kalkmıştı!! Yıkımı bilen devlet ne olduysa halkını enkaz altında bıraktı?
Yani sonucu tahmin etmememeniz imkansızdı!! ÖN RAPOR olmasa sabah 5.38’e içişleri bakanı neden toplantı koysun, neden bakanları toplasın? Rapor hazırlanırken basın ve bakanlara haber verildi. Depremden 1 saat 21 dakika sonra toplandılar. Görüntülere bakın; Valiler ve komutanları bırakın ülkedeki belediyelerin bile ayağa kalkmıştı!! Kocaeli büyükşehir belediyesi Mobil mutfak 6.43'de yola çıkarmış İtfaiye ise  7.15'de peşinden yola düşmüştü!!! Depremin 3. saatinde Kocaeli büyükşehir yoldaydı  
Bakan sabah 5.38'de 4. Seviye ilanı ile dünyayı ayağa kaldırdı. Daha 12 saat olmadan ekipler toplanmış, uçakları inmeye bile başlamıştıı. Ama sonrasında gelenler sahaya çıkamadı saatlerce. Bu organizasyonsuzluk muydu? Bu sorunu fazla hafife almak olur!
Dünya toplandı, belediyeler toplandı ama AFAD, Kızılay, ORDU toplanmadı!! Bölgedeki  garnizonlar kapılarının önüne çıkabilir, Depremden 2 saat sonra 10 kentte binden fazla, Depremden 3 saat sonra ise 5 bine yakın kurtarma gönüllüsü hazır olabilirdi. Tıpkı 99'daki gibi .. Neden AFAD’a işi yaptırılmadı? Neden Kızılay ağırdan aldı? Neden ulaştırma bakanlığı yolları açık tutmadı? Neden asker kurtarma ve yardıma koşmayı ağırdan aldı!! Depremden 24 saat sonra Tel Rıfat mıydı mesele? Depremden 40 saat sonra 7 bin 35 asker ne demek? Bütün adımlar ilk 2 saatte doğru atılmışken AFAD raporunu ortaya koymuşken Belediyelere acil müdahale komutu verilmiş, Velilere görevlendirilmiş ve dünyaya deprem seferberliği çağrısı yapılmışken. Sonrasında nasıl herşey yavaşlayabilir, durabilir?
Yoksa... Erdoğan'ın OHAL tuzağı! https://t24.com.tr/yazarlar/ergin-cinmen/erdogan-in-ohal-tuzagi,38665 Herkes bilsin ki Erdoğan ve küçük ortak Bahçeli'nin asıl amacı seçime gidilirken OHAL gerekçesiyle muhalefetin sesini, temel hak ve özgürlüklerin durdurulması yoluyla kesmektir.
OHAL ilan etmek için müdahale edilmedi argümanı akla yatmıyor. Hem acil ve kapsamlı müdahale yapıp hem de OHAL ilan etmenin önünde bir engel yok. Yapıyorum çünkü yapabiliyorum mantığı hakim. Bilâl Akdoğan@Bakdogan_·14 Şub Süleyman Soylu deprem sabahı saat 05.30’da, Erdoğan’dan habersiz 4. derece alarm verdiği için fırça yiyiyor ve Erdoğan depremden siyaseten kazanım sağlama planı yapmak için yapılan tüm planları İPTAL ediyor ve herşeyi AĞIRDAN alıyor Dr.Deniz Öz@Sudabirdamla·9sGazeteci Fatih Ergin: "İstanbul'dan bir işadamı Hatay  Reyhanlı Devlet Hastanesi'ne Ahbap üzerinden tomografi cihazı bağışlamak istedi. Başhekim'in AKP milletvekiline sormasından sonra cihaz kabul edilmedi." ORGANİZE KÖTÜLÜK... SİYASET HİÇ BU KADAR KİRLENMEMİŞTİ... 23 DERECE@yirmiucderece·9s A Haber'in 'kapalı gişe' çadır tiyatrosu! A Haber muhabiri, bir depremzede çadırı ziyaret etti: ''Çadırdan içeri girince bizi bir antre karşıladı. Antreden geçerek salona geldik. Çadır 25 metrekare. Oldukça büyük.'' Depremzede: ''İstanbul depreminde devlet yoktu.'' Azmi Karaveli-yurttansesler@AzmiKaraveli·1 sa İnsanın depremzede olası geliyor, “şükür ki deprem oldu” demediği kalmış dayının. “Muhabir” de çok nüktedan, salon diyor, antre diyor, çok geniş diyor, 25 m2 diyor. A Haber 21 yılın sembol kurumudur, özetidir, ete kemiğe bürünmüş mecrasıdır ve “ankazıdır.” 23 DERECE@yirmiucderece·4s A Haber bildiğiniz gibi.  Adıyaman yerine İstanbul’u da gösterebilirdi. Akşam Adıyaman kent merkezine canlı bağlanarak hayat normale dönüyor dediği yer Kahta ilçesi çıktı. Adıyamanlılar bu yalan habere sosyal medyadan tepki gösterdiler. Zafer Partisi Bursa İl Başkanlığı@zaferpartisi16·5s Zafer Partisi iktidarında A Haber, Yeni Akit ve Yeni Şafak binaları "Utanç Müzesi" yapılacak, bu tip haber yapanlar utanç müzelerini gezen öğrencilere "onursuz insan örneği" olarak gösterilecek. Murat Uysal@muraatuysal·8s A Haber'in çadır tiyatrosu çektiği Malatya'da, Malatya'nın merkez mahallesi Çöşnük'teydik. Bu çadırlardaki yaşam koşullarını anlatmaya çalıştık. Yok öyle güllük gülistanlık çadırlar, burada günlerdir insanlar yıkanamıyor, çocuklar hastalıktan kırılıyor, bir çare bekliyorlar. SERCAN ŞENEL@Sercansenel34·6s A Haber 1999 depremini anlatıyor: Su yok, yemek yok, mezar yok. Canan Kaya@ckayacanan·12s Yeri gelmişken belirteyim, havuz medyası dışındaki gazetecilerin AFAD çadırlarına girmesi ve röportaj yapması yasak. Gerçeği engelleyip, yalanı yaymak için! 23 DERECE@yirmiucderece·2s AKP Kadın Kolları MKYK üyesi Kübra Dörtkardeş, depremden 13 gün sonra lüks aracıyla gittiği çadır kentte ayakları çıplak ve montsuz bir çocuğa, meyve suyu ve top kek verdiği fotoğrafını "Devlet nerde diye soran olursa..." yazıp paylaştı. Gelen tepkiler sonrası tweet kaldırıldı. SoL-Yanim-@ATATüRK@@gurbetci1962 Şu Aciya bakin Pazarcikin Alevi bir köyünden bir Aile yok oluyor köylüler 8 gün kaymakam dan yardim ekibi istiyorlar yiyecek giyecek istiyolar KAYMAKAM YOK isviçreden Alevi köy dernekleri TİR la yardim götürüyor hop Kaymakam bitiyor izinsiz yardim dagitamazsiniz diyor el koyuyor Ahmet Abdullah@ahmetabdallah Yalandan ölecek bunlar yeminle. Hala oğluna çadır arıyorum ben şu an. AFAT'ta tanıdığı olanlar alıyor çadır diyor. Cumhurbaşganımızın Talimatıynan@elcinarabaci·1 sa Şunu da örnekleyelim de iddia havada kalmasın. Mesela: Enkazdan bir çocuğun sesi gelmesine rağmen valinin bir tanıdığına koşturmak için (ölü mü diri mi o da belli değil) valilik emriyle enkaz altındaki çocuğu kaderine terk ederek ayrılan bir AFAD ekibi: Orada "AFAD naapsın, onlar da emir kulu", diye bokyedibaşılık yapan vatandaş: Valisinden en tepesine bu acımasız imtiyazlı azınlık düzenini yaratan en temelindeki tuğla taşı sensin. Benim de bunlara işim düşer hesabıyla orada bir çocuğun hayatının kıyılmasına göz yumabilensin+ Nazım Hikmet'in "Akrep gibisin kardeşim" dediği var ya, işte sen ta kendisisin. "Celep Kaldırınca Sopasını sürüye Katılıverirsin Hemen ve âdeta Mağrur, Koşarsın Salhaneye". Oradan da celep için "naapsın emir kulu, diyensin. Muhammed Vefa@muhammed_vefaa Deprem bölgeleri müteahhitlerin iştihanı kabarttı.  Bölgelerde ihale kapmak isteyen yüzlerce müteahhit bugün Ankara’nın Çukurambar semtindeydi. İhaleler yarın davet usulü başlayacak. Kamuoyunun yakından bildiği inşaat şirketlerinin illeri kendi aralarında bölüştüğü söyleniyor. Hafriyatları, molozları kimin kaldıracağı net değil. Perde arkasında büyük bir kavga var deniliyor. Çünkü Hafriyat kaldırmanın çok karlı bir iş olduğu söyleniyor. Kaldırılan malzemeler demir dahil geri dönüşüme girebiliyor. 
Zeynel Lüle@zeynellule·9s Düzce Depremi’nde 20 kişinin hayatını kaybettiği, hüküm giymiş Işık Apartmanı’nın müteahhidi Hamza Cebeci, 2 yıl önce Erdoğan tarafından CB Danışmanlığına getirilmiş. CHP Ankara Milletvekili Levent Gök Tele1'de açıkladı. İktidarın büyük aymazlığı...  @goklevent @tele1comtr deniz karakuş@denizsapsikyan·7s kuzenimi de isias otel enkazında kaybettik. otel sahipleri akp üyesi ve tügva bağlantılı. akp isias otel dosyasına gizlilik kararı getirdi. onlarca kişiye mezar olan #isiaskatillericezalandırılsın 23 DERECE@yirmiucderece·15d Kahramanmaraş'ta Halk TV kadrajına giren bir depremzedenin dehşet verici iddiaları: "Süleyman Soylu ve Erdoğan görsün bakalım! Cenazeyi poşete koymuşlar hiç kimseye göstermiyorlar. Niye biliyor musunuz? AFAD onu parçaladı. Gösteremiyorlar! Bunlar AFAD değil, yıkıcı!" Cumhurbaşganımızın Talimatıynan@elcinarabaci·4d Bir iddiaya göre de enkazı bu şekilde kaldıran AFAD değil, enkaz kaldırma ihalesini alelacele hangi şirkete verdilerse o. Her halükarda hepimizin, bilhassa enkaz başında yakınlarının cenazesini almak için günlerdir bekleyen insanların yüreğini yakan bu rezaletin sorumlusu aynı.
Tayfun Atay@ataytayfun·2s "Enkazın ortasında yaşayan ölü haline gelmişlerin öfkesine de, bu öfkeyi yansıtanlara da tehdit yağdırıp hâlâ ölüm kusmayı vaat ediyorlar. Ali İsmail'in, onu öldüresiye dövenlere haykırışıyla seslenelim onlara: Vurmayın, öldük!.." Görkem Retweetlediyusuf can@10saatgeriden·2s Elinizden tüm haklarınızı ve geleceğinizi almaya hazır bir iktidar var. Gücü bırakmamak için her yolu deneyecek bir zihniyet var. Türk milleti bir dönüm noktasında. Bir karar verilecek. Türkiye Putin rejimine geçişi tamamlayacak mı, yoksa makus talihimiz dönecek mi? Yûşa@_hesays·10s@savaskerimoglu adlı kişiye yanıt olarak Son 13 yıldır artarak devam eden liyakatsizliğin tavan yaptığı,deyim yerindeyse liyakatsizliği taşıyamayacak duruma gelen geril/e/menin ve en sonunda bir fay kattı gibi kırılıp canlara mâl olan durumun en acı özetidir bu;Liyakatsizlik can mı alır demeyin! on binlerce can üstelik. Timur Soykan RetweetlediOzan Gündoğdu@ozngndgdu·14s 10 küsür yıl, İstanbul Avrupa Yakası ile hem Anadolu’nun hem Trakya’nın bağını koparacak bir çılgın projeyle milletin gözüne far tuttular. Karşı gelene “Büyük Türkiye’yi istemeyen hain” diye hakaret ettiler. Daha bunları da konuşacağız. SohbetÖnder Algedik@OnderAlgedik·12 Şub AFAD bunu 45 dakikadan kısa bir sürede yapmakla yükümlü ve CB sistemi ile kararname ile bile düzenlendi!!! Raporda ne vardı? Raporda depremin etkisini dair temel teknik bilgiler, bölgedeki ölçüm istasyonları, ölçümleri, yerleşim yerlerine uzaklıklarına kadar herşey vardı!! Yani sonucu tahmin etmememeniz imkansızdı!! ÖN RAPOR olmasa sabah 5.38’e içişleri bakanı neden toplantı koysun, neden bakanları toplasın? Rapor hazırlanırken basın ve bakanlara haber verildi. Depremden 1 saat 21 dakika sonra toplandılar. Görüntülere bakın; Valiler ve komutanları bırakın ülkedeki belediyelerin bile ayağa kalkmıştı!! Kocaeli büyükşehir belediyesi Mobil mutfak 6.43'de yola çıkarmış İtfaiye ise  7.15'de peşinden yola düşmüştü!!! Depremin 3. saatinde Kocaeli büyükşehir yoldaydı Bakan sabah 5.38'de 4. Seviye ilanı ile dünyayı ayağa kaldırdı. Daha 12 saat olmadan ekipler toplanmış, uçakları inmeye bile başlamıştıı. Ama sonrasında gelenler sahaya çıkamadı saatlerce. Bu organizasyonsuzluk muydu? Bu sorunu fazla hafife almak olur! Önder Algedik yanıtladıNihal Atay Mengüllüo@NMengllo·1 sa Hayır değildi. IBB nin kurtarma ekipleri 34 saat Gaziantep havalimanında bekletildi,Hatay' gelmeleri 38 saati buldu. Bilinçli kusur Who?@who98408150·8 Şub Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay: "10 tane vinç daha kiraladık."… Sözün bittiği ve devletin bitirildiği yerdeyiz… #cokusdonemi #deprem #sondakika Tugay Bek@avtugaybek·6s AKP açısından öncelikli hedef, 'Kader planının' küçükken belletilmesi.   Binlerce depremzedeye, hala  çadır ulaştırılamadı. Okullar kapalı ve de uzaktan eğitime geçildi. Ama Nurdağı Müftülüğü, 4-6 yaş arası çocuklar için kuran kursu çadırları kurabildi. Cemil Çiçek@avcemilcicek·7d AKP MKYK üyesi Kübra Dörtkardeş, depremden 13 gün sonra lüks jeepi ile gittiği çadırkentte, yalın ayak olan bir çocuğa meyve suyu ve topkek veriyor. Bu fotoğraf 20 senenin özeti. https://artigercek.com/guncel/malatyada-yikilan-1300-binanin-sadece-2si-yapi-denetimli-cikti-239501h Ekonomim'den Hüseyin Gökçe'nin sorularını yanıtlayan Şahin, yönetmeliğin değişmesinin şart olduğunu söyledi. Yapı denetiminden geçen binaların yönetmeliğe uygun yapılmış olmasına rağmen, Maraş merkezli depremin şiddetinin yönetmelikte öngörülen katsayıların çok üzerinde olduğunu ifade etti. Bu konuda acilen mevzuat değişikliğine ihtiyaç olduğunun altını çizen Şahin, yönetmelikte 0,40-060 ivme katsayısı öngörülmesine rağmen, bu katsayının son depremde 0,67’den başlayıp 2’ye kadar çıktığını hatırlattı. Şahin, “Yani binalarımız yönetmeliğe uygun ama depreme uygun değil” ifadelerini kullandı. Nevzat Çelik@NevzatNevzatC·13s Gözü dönmüş kötülük! Göçük altında kalın! Çıkamayın! Kurtarılmayın! Alevi yurttaşların ibadet yeri olan İstanbul'da Şahkulu Pendik Cemevi’ne alçakça silahlı saldırı yapılıyor ve depremzedeler için toplanan yardıma el konulmak isteniyor! Misvak Caps@misvakcaps·2s Orhan Aydın “Kentsel dönüşüm” yapılacak olan yerlerin insanını örgütlemiş kentsel dönüşüme karşı halkı kışkırtmıştı. İkinci videoda ise depremde kaybettiği kızının cenazesinde, depremden devleti sorumlu tuttu. Cihangir@___Cio___·16s@mitozmayoz @boriscakmak ve @mustgundogan adlı kullanıcılara yanıt olarak Izmir depreminden sonra bu projeyi örnek göstererek IBB'ye önerdik aynı şekilde. IBB tek başına bu yükü kaldıramayız diyerek Çevre ve Şehircilik Bkn.lığından destek istedi. Maalesef bakanlık oralı olmadı, proje de rafa kalktı cΞm@cemcapuling·50d@misvakcaps adlı kişiye yanıt olarak Kızını göçük altında kaybetmiş bir insanı yalan haberle hedef gösteriyorsunuz. Orhan Aydın mahkeme kararıyla yapıların sağlam olduğu ispat edilmiş ama rant uğruna kentsel dönüşüm adı altında yapılmak istenen uygulamaya karşı mücadele vermiştir. Sizin ahlakınız bu kadar işte. Cenk Saracoglu@csaracog "Muhalifler kentsel dönüşüme itiraz ettiler, bu yüzden deprem yıkımında onların da payı var" şeklinde akıldışı bir savunma üretiliyor son iki-üç gündür. Bu tam bir maniplasyon. Ne muhalifler ne de bundan etkilenecek insanlar kentsel dönüşüm fikrinin kendisine karşı değildiler. Karşı oldukları şey siyasal otoritenin dayattığı  haliyle "kentsel dönüşüm" projeleriydi. Bu projelerin kapsamı ve işleyişine kamusal fayda, barinma hakki ve sosyal adalet anlayışı değil müteahhitlerle ev sahipleri arasindaki rant pazarlıkları yön veriyordu. İtiraz buna idi. İtiraz; kentlerin çöküntü alanlarinda, riskli alanlarında yaşayan çoğu kiracı emekcilerin iyi şartlarda barınma hakkıni tesis eden, kapsamı ranta uygunluk değil halkın can guvenliğine göre belirlenen bir kent donüşümünü zorlamaya yonelikti. Bugün artık bu bir itiraz olmaktan çıktı, bir zorunluluk olarak kendisini dayatir hale geldi. Kentlerin dönüşümünün herkesin güvenli barınma hakkını gozetecek şekilde planlanması Türkiye'nin yaşamsal meselesi. @asligencay adlı kişiye yanıt olarak 2-Mahmut Durusoy, Erenköy Cemaati'yle Aziz Mahmut Hüdavi Vakfı'yla ilişkili ve cemaatin Altınoluk adlı dergisinde fetvaları yayınlanıyor 
3-Enkaz altında kaldığında, devlet kurumları felçken, ona acil özel arama kurtarma ekibi, yardım gönderen de Abdullah Tivnikli'nin (öldü) sahibi olduğu Eksim Holding, ona bağlı Dicle Edaş 4- Eksim Holding'in bir düşünce kuruluşu var:SETA. Bu kuruluşun kurucu direktörü İbrahim Kalın, genel koordinatör yardımcısı da Fahrettin Altun'du. A. Tivnikli'nin Türk Telekom'un özelleştirilmesindeki rolü ve şaibeli durumları bilinir. SETA 'nın Ak Parti üzerinde etkili olduğu
6- AFAD izlemiş, özel ekip yetmemiş Hatay'gelen madenciler de bu eve yönlendirilmiş. Hocanın cesedi çıkarılana kadar bırakılmamışlar!
7-oysa yandaki enkazlarda canlı olanlar varmış, ses geliyormuş fakat geç kalındığı için onlar da ölmüş
8-peki vakıf yani Aziz Mahmut Hüdavi vakfı ne yapmış? Erzak ve yardımlar orada toplanmışken vakıf dışından yardım isteyene bir tek battaniye, bir paket bisküvi verrmişler
9- Mahmut Durusoy için seferberlik ilan eden Eksim Holding şimdi depremzedeler bağış yapıyor, enkaz kaldırıyor vb. AFAD Kırıkhan'da yaşananların, torpilli arama kurtarma ve torpilli yardımların hepsini biliyor HS@iyiyimmilena·11 Şub@asligencay adlı kişiye yanıt olarak Enkazdan birini çıkarırken valinin yakını varmış oraya gideceksiniz diye haber gelmiş afad ekipleirme Oradaki kişiyi kurtarmadan valinin yakınına geçilmiş Bayağ bayağ videosu vardı
Aslıhan Gençay RetweetlediAykırı@aykiricomtr·15 Şub Milli Savunma Bakanlığı, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin logosunu kapatmayı unuttu, paylaşımını sildi. 23 DERECE@yirmiucderece Süleyman Soylu: "Hazzetmediğim bir partinin belediyesine de 'burada çadır kurabilirsin, engellemiyorum' dedim." Züleyha Gülüm RetweetlediUmut Gazetesi@gazeteumut·16s HDP’nin bir deprem yardımına daha el konuldu Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinde HDP’nin topladığı yardıma jandarma “illegal yardım” iddiasıyla el koydu. Yardımlar için “izin alınmadığı” gerekçesiyle hukuki işlem başlatılacağı belirtildi. Meral Danış Beştaş@meraldanis·20s Gönüllü bir kurtarıcı anlatıyor, orası "terör" bölgesi ne işiniz var denilerek engellendik diyor. Bu yıkımda hala dertleri terörö retoriği... İş yapmıyorlar yapana da engel oluyorlar. Soruyorum,bilerek mi Samandağ yalnız bırakıldı, oradakileri bilerek mi ölüme terkettiniz! https://medyascope.tv/2023/02/18/elif-gokce-aras-yazdi-yas-evinin-tefcisi/ En kötü kader planını yaşadık. Yapılmaması gereken tüm hatalar son zincirine kadar yapılmış, uygun olmayan zeminlere binalar yapılmış, verilmemesi gereken izinler verilmiş, kullanılmaması gereken malzemeler kullanılmış, kesilmemesi gereken kolonlar kesilmiş. Genel yöneticisiyle, yerel yöneticisiyle çoğunluk el ele sıkışmış, gören gözlerin ağzı sıkıca kapatılmış. “Tamam, o iş bende” denmiş, meselelerin üzeri örtülmüş. 6 Şubat’ta kader planımıza imzalarını atan vicdansızların yerine biz alternatif bir kader planı çizelim. Ülkemizdeki arama kurtarma konusunda uzman kurumları ve sivil toplum kuruluşlarını ayrıştırmadan ivedilikle bölgeye nakledelim. Tüm dünyadaki arama kurtarma ekiplerini çağıralım. Depremin ardından bir süre hayatın durması gerektiği için gerekli miktardaki iş makinelerini bölgeye yönlendirelim. Sadece devletten ihale alarak zengin olan firmalar bile yeterdi belki enkazda çalışacak ekipmanı sağlamak için. Diğer illerde görev yapan itfaiye erlerini, madencileri, sağlıkçıları bölgeye yönlendirelim. Gönüllü olmak isteyen vatandaşları organize edip bölgeye yönlendirelim. İvedilikle ihtiyaç listeleri belirleyelim, büyük firmalardan hızlıca temin edelim. Belediyelerden personel talep edip sıcak yemek ve diğer acil yardım malzemelerinin dağıtımında görevlendirelim. Taşınabilir durumda olan hastalar çevre illerden gelen ambulanslarla taşınsın, diğerleri sahra hastanelerinde tedaviye alınsın. İstense bütün bunlar organize edilemez miydi, elbette edilebilirdi. Bu ülkenin bu organizasyonu yapacak kalifiye insanları yok mu, var. Öyleyse ne yapılmamış? Yapılmak istenmemiş. Ortada devlet olmayınca derebeylerimiz oldu. Ancak devlet kendi yokluğunda doğal olarak ortaya çıkan bu insanlarla kıyasıya savaşmaya başladı. Ne aman diyene koşmaya, ne kederimizi yaşamaya izin vermeyen bir arsız vardı karşımızda. Hep en olmayacak zamanda konuştururdu patavatsızlığını, görgüsüzlüğünü, çiğliğini. Kameralar karşısına çıktıklarında gözlerinde ne keder vardı, ne pişmanlık, öfke vardı ve öfkenin sebebi anlaşılıyordu, hesaplar tutmamıştı. Nereden çeviririz de düzeltiriz planları vardı gözlerde ama manzara hiç iç açıcı değildi. Daha felaketin sabahında “eyvah, seçim!” diyenler olmuştu ve üç ay sonrasının planları çizilmeye başlanmıştı ama ortamın biraz olsun soğuması beklenmeliydi. Vakit de dardı, hay Allah!! Nasıl söylesinlerdi şimdi millet canıyla uğraşırken? Ama nasıl beklesinlerdi iki, üç hafta? Neyse ki bu konularda artık kaşarlaşmış tecrübeli abileri vardı. Netameli konularda her zaman yaptıkları gibi önce eşekleri salacaklardı mayınlı araziye. Ve en tecrübeli eşek yılların tecrübesiyle ilerlemeye başladı. Bakacaklardı şimdi, ilk eşek hemen patlarsa “bu kimin eşeği, bizim böyle bir eşeğimiz yok” diyeceklerdi. Baktılar ki eşek düşe kalka gidiyor, derhal peşine ikinci eşeği de salacaklardı. Eşekler ilerledikçe anlayacaklardı, bu yol yürünebiliyormuş. Teybe koydukları mehteranın düğmesine basıp, sesi kökleyip, istilaya başlayacaklardı. O da olmadı, o da püskürtüldü. T24@t24comtr·15 Şub Ömer Çelik: Cumhurbaşkanımıza ve bizlere söylenen sözleri şimdilik not ediyoruz https://t24.com.tr/haber/elazig-da-afet-bolgesi-ilan-edildi,1092565 https://t24.com.tr/yazarlar/hakan-aksay/bir-yil-daha-2023-te-son-defa-hayrola-yolculuk-nereye,38768 Caner Cindoruk, sağ olsun, Twitter’da T24’ün haberi üzerinden Ömer Çelik’e cevap vermiş:“Neyi not ediyorsunuz hemşehrim? İnsanların acısını görmezden geliyorsunuz, öfkelerine öfkeyle, parmak sallayarak, hakaretler ederek karşılık veriyorsunuz. Yazıklar olsun size hemşehrim… Beni de not edin…” Bakın, RTÜK ne kadar açık sözlü:“Bir elin parmak sayısını geçmeyen medya kuruluşlarına uygulanacak olası müeyyide kararları, asla medyaya baskı değildir.” “Kimseden izin alacak değiliz, kimseye boyu eğecek değiliz.” https://www.diken.com.tr/mulkun-temeli-coktugunde/ Artı Gerçek’in dünkü haberine göre örneğin Malatya’da yıkılan 1300 binanın yalnızca ‘ikisi’ yapı denetimliymiş. Denetimden geçmemiş binalara imar barışıyla iskân (doğru adı, yapı kayıt belgesi) verilmiş. Hemen her yerde olduğu gibi. O müteahhit o binayı nasıl yaptı, izinleri kim verdi, inşaat çılgınlığı esnasında nasıl oldu da TMMOB’nin elinden bazı yaşamsal yetkiler alınıp firmalara devredildi, uzmanlar derdini anlatmaya çalışırken dinleyen kimdi, karar mekanizmasının diğer halkaları olup bitene nasıl göz yumdu, onca bina neden gerektiği gibi güçlendirilmedi, deprem için ödenen vergiler nerelere harcandı, dokunulması mümkün olmayan yerler nasıl kolaylıkla yerleşime açılabildi… İmar affı ve türlü kurnazlık peşinde koşan yurttaş ile inşaatçının sorumluluğu da görmezden gelinemez, doğru, ancak bir yıkımda sorumluluğun herkeste olduğu serzenişinin altı gereğinden kalın çizildiğinde, asıl fail ve sorumluların ellerini yıkanması kolaylaşıyor. Bir insan, içinde yoğrulduğu sistemin niteliklerinden ne ölçüde sorumlu tutulabilir? Küçük bir zümreye kamu kaynaklarıyla sayısız fırsatın yanında, muhalife eziyet etme imtiyazı da tanındı Türkiye’de. ‘Cezasızlık’, söz konusu zümre ve çevresindeki halenin bir ayrıcalığına dönüştü. Ahalinin geneli için, yasa ihlallerinin ‘görmezden gelinmesi’ bir sus payı oldu. Adaletsizlik, aldıkları payla susanların gözünün önünde, saklayıp gizlemeden, pervasızca sergilendi. Adalet ilkesi ile insanca yaşamın asgari gerekleri arasındaki ilişki ustalıkla gizlendi. Oysa adalet, endişe duymadan hesap sormak, güven duygusuyla denetlemek, çatımızın sağlamlığından emin olmak için gerekli. Önce adalet, ardından yasaya sadakat mülkün temelinden çekildi. Mülk nerede? Görünen o ki sağa sola öfkeyle çatıp, konuşanları kara tahtaya yazıyor. https://t24.com.tr/yazarlar/cigdem-toker/hastane-enkazinda-olmek,38749 Tek görevi şifa dağıtmak olan bir devlet hastanesinin, depreme dayanıksız olduğu bilinerek 11 yıl boyunca açık tutulması, ihmal değil, zamana yayılmış bir cinayettir Büyük depremde İskenderun Devlet Hastanesi yıkılan binlerce yapıdan biri oldu. 55 yıl önce SSK hastanesi olarak açılan bölümünün A Blok'u çöktü. Yoğun bakımda tedavi gören hastalar, hastane çalışanları enkaz altında kalarak yaşamlarını yitirdi.  Bol bol cekli caklı demeçler okuyoruz ama depreme dayanıklı olmadığı tescillenmiş bir hastanenin faal olmasının ne anlama geldiğini anlama bunun sorumluluğunu üstlenme yok. Biliyor musunuz, İskenderun Devlet Hastanesi için depreme dayanıklı değildir raporunun verilmesinden bu yana Sağlık Bakanlığı onlarca hastane ihalesi yaptı. Son beş yıl içinde toplam yaklaşık 21 bin yataklı 14 şehir hastanesini hizmete açtı. Bunların yatırım tutarı 8 milyar doların üzerinde. 23 DERECE@yirmiucderece·7s Eşini, kızını ve abisini depremde kaybeden bir depremzede: "Biz kendimiz çıkardık yakınlarımızı. Komşumuzun bedeninin yarısı dışarıda, bacakları molozun altındaydı. Molozu kaldıracak araç bulamadık. Adam 3 gün yağmuru yiye yiye, bağıra bağıra öldü."
Timur Soykan@timursoykan·11s Binlerce insan günler boyu enkaz altından yardım istedi. Kurtarma ekibi, vinç gönderilemediği için binlerce insanımız öldü. Bize tarihin en büyük acısını yaşatanlara öfke duymayan, eleştirmeyen, bunu ifade etmeyen insanlığını yitirmiştir. Ne dünya görüşü ne partisi mazeret olur. http://p24blog.org/yazarlar/5806/felaketin-siyasi-ayagi Yüksek sesle soracağız: Bu felaketin bir siyasi sorumluluğu yok mudur? Memleket o kadar mı sahipsiz? Hani Tek Adam rejimine geçince bir sorunumuz kalmayacak, bir sorun olursa hızla halledeceğiz deniyordu ya, bu görüşün militanlığını yapanlar hala aynı görüşte midir acaba? Sorumluluk üstlenmedikleri, istifa etmeyi akıllarından dahi geçirmedikleri gibi, üstüne de görülmemiş biçimde yüzsüzler, pişkinler ve burunlarından kıl aldırmıyorlar. Eleştiriye, hele ki protestoya, eleştirinin sahibi yakınlarını yitirmiş bir depremzede bile olsa, “sıfır tolerans” politikası güdüyorlar. Tolerans ne kelime; bazen düpedüz “vatan haini” muamelesi görüyorsun! Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a göre, devleti depremde geç organize olduğu, birçok yere geç müdahale ettiği için eleştirenler, “çirkef” ve “şerefsiz” oluyor. “Makamın sorumluluğu” olmasa daha “farklı” konuşacakmış... İnsanların acılarına, mümkündür ki fazladan ettikleri bir lafa, bir tepkiye anlayış göstermek akıllarının ucundan bile geçen bir şey değil. Misal, Adıyaman’da gördüğü bir haberci mikrofonuna, “Adıyaman üç gün boyunca kaderine terk edildi. İnsanlar burada üç gün boyunca enkaz altında soğuktan, açlıktan öldü. Cumhurbaşkanı buraya gelsin” diyen sağlık çalışanını, bu sözlerinin üzerinden 24 saat geçmeden Cumhurbaşkanı değil ama polis ziyaret etmiş; “Bu sözleri sen mi söyledin?” Hatırlıyoruz; Soma’da da protestocu işçilere tekme tokat girişmişlerdi... Geçtiğimiz salı günü ortalarda görünmediği, deprem bölgelerine gitmediği için eleştirilen Devlet Bahçeli’nin konuşmasında sıraladığı laflara bakar mısınız: “Kanı bozuklar, işbirlikçi sefiller, müfteri ve müfsitler, simsarlar, izansızlar, menfaatperestler, haşaratlar, aymazlar, asalaklar, alçaklar, sahtekarlar, akbabalar, muhterisler, mikroplar, keneler...” Bu hakaretler arasında verdiği mesaj, anladığım kadarıyla, “devletimiz güçlüdür!” Bu lafların muhatapları, “devlet nerede?” diye feryat eden depremzedeler, bu feryatların duyulması için çırpınanlar, yardım çığlıklarına tercümanlık etmeye çalışanlar ve hemen organize olup deprem bölgelerinde insanlarımıza yardım etmeye koşan sivil toplum kuruluşları ve gönüllüleri... (Bahçeli’nin kin, nefret, hakaret lugatında kendi rekorunu egale ettiği konuşmasının haberi burada: Devlet Bahçeli oturduğu yerden Ahbap ve Babala’ya çattı - Diken ) http://p24blog.org/yazarlar/5807/artik-bilelim--deprem-degil--bina-oldurur Son yıllarda çıkarılan imar afları ile depremin yaşandığı on ilde, imar şartlarına uymayan 300 binden fazla binaya ruhsat verildiğinin ortaya çıkması, son depremle ilgili en ibret verici gerçeklerden biri. Bir başkası da bizzat Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un (bunda üyesi olduğu hükümetin hiçbir sorumluluğu yokmuşçasına) açıkladığı üzere: "Avrupa'nın tamamında 20-30 bin müteahhit bulunurken Türkiye'de 300 bini aşmış durumda... Bunların mali yeterliliği olmadığı gibi, yeterli bilgi birikimi de yok..." Ne yazık ki, ehliyetsiz kişiler yalnızca müteahhitler arasında değil, afetlerle mücadeleyle görevli olanlar arasında da çok yaygın. Son deprem felaketi üzerine ortaya çıkan acı bir gerçek de, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nın (AFAD) Afetlere Müdahale Genel Müdürü’nün İlahiyat Fakültesi mezunu olup, görevini yerine getirebilmek için hiçbir hazırlığa sahip olmayışı. Şurası da muhakkak ki, yaşanan yıkımın esas sorumlusu imar planlarını uygulamayan, imar afları yapmakla övünen hükümet iken, bundan yararlanan müteahhitlerin baş suçlu ilan edilmesi, gerçeklerin örtbas edilmesinden başka bir anlam taşımıyor. Depremin yol açtığı yıkımın tetiklediği, başta hırsızlıklar olmak üzere çeşitli suçların sorumluluğunu, karşılaşılan siyasi sorunlar nedeniyle ülkelerinden kaçıp ülkemize sığınmak zorunda kalan Suriyelilerin ve diğer yabancı uyrukluların omuzlarına yıkan, onlara çeşitli eziyetler uygulanmasını hoş karşılayan, ülkelerine zorla gönderilmesini isteyen zihniyet de insanlığa sığmaz. Onbeş milyon nüfuslu megakent İstanbul'u vuracak büyük bir deprem beklenmekte.
Kaya Genç, PhD@kayagenc·9d The New Turkey’s economic model has long relied on using cheap credit to drive up construction. bahadır özgür@bahadir_ozgr·20s "Hatay Havalimanı'nın pisti çöker" diye uyarmış! 1- Doç. Dr. Emre Özşahin, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi'nde uzmanken 2010'da yaptığı çalışmada, jeomorfolojik özellikler dikkate alınmadan bilinçsizce yapılan havalimanı için "Yağışta sel basar, depremde pist çöker" demiş. 2- Havalimanının inşa edileceği yeri 1998'de sel basmış. 2004"'te havalimanı için DSİ'den rapor istenmiş. Raporda "Martta çok yağış oldu, Suriye baraj kapaklarını açtı" denilmiş. Özşahin bunun bilimsel açıdan yanlış olduğunu, bölgenin özelliğinden kaynaklandığını belirtiliyor. 3- Zaten sonrasında 2009 ve 2014'te havalimanını sel basıyor. Bunu baştan düşünmeyen iktidar, sele karşı drenaj vb. gibi önlemler için pisti inşa ettirdiği firmaya bir ihale daha veriyor. Ama nafile, çünkü 2019'da havalimanı bir kez daha suya gömülüyor. Bazı fotoğraflar şöyle:
4- Özşahin'in esas üzerinde durduğu konu ise deprem. 1. derece deprem bölgesi olduğunu hatırlatmasının yanında, havalimanının oturduğu zeminin özelliklerini sıralayarak, bölgenin zaten riskli olan yapısında burasının daha da riskli olduğuna dikkat çekiyor. 5- Çalışmada bundan sonra bölgede yapılacak her faaliyette o oşle ilgili biljm dallarındaki uzmanlara başvurulmasını öneriyor. Yapılmış olan havalimanı için de alınabilecek tedbirleri sıralıyor. Şimdi tedbirler ve inşaatın nasıl yapıldığı merak konusu. Acaba soruşturulacak mı? Önder Algedik RetweetlediÖnder Algedik@OnderAlgedik·13 Şub En sonuncusu  Özhaseki zamanında #İmarBarışı olarak bize pazarlandı. Teklif torba kanuna madde olarak kondu, 11 Mayıs 2018 00.56'da oylandı ve TBMM'den geçti. O gün bize bu tanıtım filmi ile pazarladılar. Peki kim ne oy kullandı?
https://kisadalga.net/haber/detay/depremde-yikilan-siteyle-ilgili-kolon-kesildi-sikayetine-takipsizlik-verilmis_57050
“Rende’de kalan blokların alt katındaki kolonların birçoğunun kesildiğini ve buraya kreş açılacağını öğrendik. Bunun üzerine Mayıs 2016’da Antakya Belediyesi’ne buraya ruhsat verilmemesi için başvuruda bulunduk, kontrole bile gidilmedi.
Bloklardaki 144 aileyle konuştuk ve dedik, ‘O kadar çok kolon kesildi ki depreme bile gerek kalmadan binalar yıkılabilir’. Ailelerden de şikâyette bulunanlar oldu. Hatay Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ve Hatay Valiliği’ne başvuruda bulunduk, oradan da ses çıkmadı. Savcılığa suç duyurusunda bulunduk, üç kere kendim gittim, ifademize bile başvurulmadı. Uyardığımız o iki blok da yıkıldı. İnsanlar göz göre göre ölüme gitti.”
metin cihan@metcihan bir trajedi. bir katliam. belgeler ve kirli ilişkiler ortada. çünkü bu katliamın yaşanmaması için çabalanmış. hukuk mücadelesi verilmiş. yetkililere bildirilmiş. ama hepsi göz göre göre gelen katliama adeta önceden onay vermiş. detayları anlatayım. 78 can kaybı. 27 yaralı. 35 kayıp. böyle olacağı belliymiş. müteahhitten başlayalım. fevzi yılmaz, projeye 'farklı yaşam rende sitesi' adını vermiş. onun yüksek yerlerde tanıdıkları var. milletvekili @Sabahatozgursoy onlardan biri. 
Av.Sabahat ÖZGÜRSOY ÇELİK @Sabahatozgursoy Antakya İlçe Başkanımız Sn.@EmrullahGuln, Gençlik Kolları Başkanımız Sn.@AliihsanYavuz31 ve teşkilatımız ile birlikte, Fevzi Yılmaz inşaat işletmesi sahibi Sn.Fevzi Yilmaz’ı ziyaret ettik. metin cihan@metcihan·5s milletvekili @Sabahatozgursoy'u depremde çöken yeni site güçlü bahçe city açılışında da görmüştük. hem o açılışta hem rende sitesi müteahhitini ziyaretinde yanında ak parti antakya ilçe başkanı @EmrullahGuln de var. açılışa katılanlar: hatay büyükşehir belediye başkanı lütfü savaş (chp), hatay vali yardımcısı aydın tetikoğlu, hatay milletvekili sabahat özgürsoy (akp), yayladağı belediye başkanı mustafa sayın (akp), akp antakya ilçe başkanı emrullah gülen, akp defne ilçe başkanı kenan türmen  twitter.com/Sabahatozgurso… şimdi rende sitesi için asıl suçluya gelebiliriz: arsa sahibi arif sami rende. müteahhit ile blok karşılığı anlaşıyor. kendisine düşen 2 bloğun alt katlarına ise kreş açmaya karar veriyor. bu amaçla yapıyı değiştirip kolon bile kesiyor. sitenin çöken blokları sadece bu iki blok. katliamı önlemeye çalışan avukat @coskun_atilgan mayıs 2016'da antakya belediyesine başvuruyor. belediye başkanı @kimyecis mimar. insan hayatını umursamayan, rantçı bir mimar. uyarıya rağmen ruhsat veriyor. yine depremde çöken yeni site güçlü bahçe city'e onay veren de bu başkan. 
avukat @coskun_atilgan site sakinlerine binanın kaçınılmaz olarak çökeceğini anlatıyor. buna izin vermemeleri gerektiğini söylüyor. birlikte şikayet ediyorlar. belediyeden sonuç alamayınca hatay millî eğitim müdürlüğü'ne başvuruyorlar. bu kreşe ruhsat verilmemesini istiyorlar. 
maalesef milli eğitimde de rende ailesinin sözü/rüşveti insan hayatından daha çok önemseniyor. ruhsat veriliyor. arsa sahibinin kızı, aynı zamanda söz konusu rende kreşin sahibi olan hülya rende milli eğitim bakanı ile bile poz verebiliyor.
Millî Eğitim Bakanlığı@tcmeb·14 Kas 2022 Bakan Özer, öğrenim gördüğü lisede felsefe grubu dersi öğretmeni olan Hülya Rende’yle otuz dört yıl aradan sonra Hatay’da bir araya geldi. http://meb.ai/1vosWb Independent Turkish@TurkishIndy·19s Hatay’da 104 kişinin ölümüne neden olan Rende Sitesi'nde müteahhit firma, siteyi teslim ettikten sonra kolonların kesildiğini tespit ettikten sonra belediyeye, sonra valiliğe, savcılığa ve milli eğitime suç duyurusunda bulunduğu ortaya çıktı
metin cihan@metcihan·5s avukat @coskun_atilgan ve site sakinleri bu kez hatay valiliğine başvuruyor. onlar da umursamıyor. rant hesapları göz göre göre gelen katliamdan daha çok önemseniyor. ve son bir umutla savcılığa suç duyurusunda bulunuyorlar. savcı da diğer yetkililer gibi katliama göz yumuyor. ifadeye bile çağırmıyor. antakya belediyesi'nin 'sorun yok' dediği tutanaklara istinaden takipsizlik kararı veriyor. görevini yapmayan ve katliama ortak olan savcının adını öğrendim. hemen paylaşıyorum. önder şeker. sicil numarası 107659. sonuç olarak.. 78 ölü, 27 yaralı, 35 kayıp. başta arsa sahibi arif sami rende ve kolonları kesen kreşin sahibi hülya rende olmak üzere yukarıda isim isim verdiğim katiller şu an elini kolunu sallayarak dolaşıyor. bazıları hâlâ makam koltuklarında oturuyor. Melis Akyürek@melissakyrk·10s Burada 65 can öldü. Güya 4 yıldızlı otel. Kaçak kat çıkılmış, kirişler, kolonlar kesilmiş. Kader değil elbette çevresindeki binalar ayakta. Sahipleri tügva ve akp çevresi olduğu için dosyaya gizlilik kararı geldi!   #isiasgizliliğikaldırılsın
Özlem Akarsu Çelik@oakarsucelik Bir gün memuriyet yapmadan Diyanet’e müşavir kadrosuyla girip hızla yükselen, AFAD Afetlere Müdahale Genel Müdürü ilahiyatçı İsmail Palakoğlu’nun oğlu Muhammed Hamidettin Palakoğlu da babası gibi KPSS’siz girmiş Diyanet’e 4 ay önce.
Timur Soykan@timursoykan·10 Şub 3-Bilim insanları uyardı, halk depremden korunmak için 23 yıl boyunca toplam 38.4 milyar dolar deprem vergisi ödedi. Peki AKP iktidar ne yaptı? Bu soruya yıllarca iktidar yanıt vermedi. 2011 Van depreminden sonra dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek açıklamıştı: Duble yol… 4-Bilim insanlarının, meslek odalarının uyarılarına rağmen fay hattı üzerine yapılan o yollar, havalimanları çöktü. Hatay Havalimanı kurutulan Amik Gölü’nün ortasına tüm uyarılara karşın yapılmıştı. Uyaranlar ‘terörist’ ilan edilmişti. Bu yüzden enkaz altında insanlar öldü. 5-AKP, deprem vergilerini kısa vadeli siyasi çıkarları için kullandı. Müteahhitlerini zengin etti. İmar afları çıkardı. Güvenli konutlar için çok para giderdi. Deprem sonrası hazırlık daha ucuz ve göz boyamak için yeterliydi. 3 ay önceki tatbikat durumu özetliyordu:
6-İktidar deprem sonrası müdahaleye yoğunlaştı ama orayı da mahvettiğini 6 Şubat Depremi’nde gördük. Felaketten 20 saat sonra AFAD yetkilisi “Her yere ulaşılmış durumda” dedi. 7- oysa deprem bölgesi ıssız enkazla doluydu ve görüntüleri sosyal medyadaydı. Hatta binlerce enkaza günlerce ulaşılamayacaktı. 8- Tek adam rejimindeki liyakatsizlik ve merkeziyetçi zihniyet devlet reflekslerini yok etmişti. Yangında, depremde bile talimat bekleyen hantal yapıyı üç kelime özetliyordu: “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla.” 9- Bu yönetim biçimine uygun şekilde afet sonrası müdahale de merkezileştirilmiş ve 17 Ağustos döneminden bile kötü hale getirilmişti. 17 Ağustos’ta AKUT başta olmak üzere pek çok ekip yüzlerce hayat kurtarmıştı. Artık sadece AFAD’ın koordine edeceğini Çevre Bakanı Kurum anlattı: 10-AFAD’ın koordinasyonu beklenirken saatler, günler geçti. Aşırı soğuklarda, enkazda binlerce insan vardı. Kurtarılabilirlerdi. Hatay’a, Adıyaman’a, Elbistan’a günler boyunca bir tane bile arama kurtarma ekibi gönderilemedi. 11- 17 Ağustos ve geçmiş afetlerde lojistik ve insan gücüne sahip Türk Silahlı Kuvvetleri görevlendirilmişti. Bu sayede yüzlerce enkaza aynı anda müdahale edilmişti. Akıl almaz bir şekilde, çok hayati bir görev üstlenecek askere talimat verilmedi. 17 Ağustos ile 6 Şubat'ın farkı: 12-Afetzedeler iş makineleri için yalvarırken vinçler, kepçeler kentlerin girişinde bekletildi. AFAD izni olmadan hayat kurtaramayacakları söylendi. Eski futbolcu Gökhan Zan’ın tepkisi kalacak akıllarımızda. 
14-Cumhurbaşkanlığının Twitter hesabından skandal paylaşıldı. Erdoğan afet bölgesindeki belediyelerden sadece AKP’li olanları aramıştı. Muhalefet belediyelerini aramadı. Tepkiler yükselince saatler sonra Adana, Hatay gibi CHP’li belediyeleri aradı 
15-“Siyasetin zamanı değil” sloganı yandaşların dilinden düşmezken AKP Sözcüsü Ömer Çelik, deprem bölgesinde siyasetin zirvesindeydi. AKP’li ve MHP’li vekillerin, Cumhur İttifakı’nın sahada olduğunu vurguluyordu. 
16- AKP Menemen İlçe Teşkilatı, İzmir Valiliği’nin yardım TIR’ın üzerine kendi pankartlarını asarak poz verdi. 
17- Bodrum Belediyesi’nin yardım TIR’ındaki pankartı üzerine Muğla Valiliği’nin pankartının asıldığı görüntüler ortaya çıktı. 
19-Siyasi kariyer peşindeki eski AKP Kahramanmaraş milletvekili Nursel Kocabaş Reyhanlıoğlu da kendini gösterdi. İmamoğlu’na hakaretleriyle Erdoğan’ın dikkatini çekip yeniden milletvekili listelerine girmeyi başaracak mı? Göreceğiz. 
20-Erdoğan ise felaketin boyutları büyürken bir süre açıklama yapmadı. Kamera karşısına geçtiğinde yalan haberler yapıldığını iddia etti ve ‘deftere yazdıklarını ve zamanı gelince o defteri açacaklarını söyledi. 
21-“Siyasetin zamanı değil” sloganı dillerden düşmezken Erdoğan, “Haysiyetsiz”, “Namussuz kişiler”, “Şerefsizler” diyerek ağır hakaretler etti.  Depremin acısı yaşanırken siyasi istismar vurgusunu sık sık yapıyordu. Asker ve polis de siyasete alet ediliyordu. 
22- Binlerce enkazda arama kurtarma ekibi, vinç yoktu. İnsanlar geceleri eksi 20 derece soğukta çadırsız, battaniyesizdi. Su, seyyar tuvalet, gıda desteği yoktu. Erdoğan deprem bölgesine gittiğinde yine ‘kader’ vurgusu yapıyordu 
23-Kentlere halen arama kurtarma ekipleri, yardım malzemeleri ulaştırılamazken savcılar iktidarı eleştirenlere soruşturma açmak için vakit kaybetmedi. Akademisyen gözaltına alındı, gazetecilere soruşturma açıldı. 
24-Yetmedi. Yıkılmış kentlere yardım götürülemezken afetzedelerin sesini duyurduğu, yardım istediği Twitter’a engel getirildi. Oysa Twitter üzerinden gelen yardım çığlıkları sayesinde çok sayıda insana ulaşılmıştı, insanlar enkaz altından kurtarılmıştı. 
25-Yaratılan korku iklimi enkaz başlarında bile dudaklardan dökülüyordu. Yakınlarını kaybedenler ‘Tutuklanmak’tan bahsedip buna rağmen konuştuklarını söylüyordu. Bu bile toplumun üzerinde kurulan iktidar baskısını anlatmaya yeter. 
26-Depremzedelere battaniye, su, seyyar tuvalet, çadır, hijyen maddeleri ulaştırılamazken RTÜK konteyner için yardım toplanacak yayını engelledi. 
28-Haluk Levent’in kurduğu AHBAP’ın gönüllüleri binlerce insana büyük yardımlar sağladı. Ancak onlar da yandaşların hedefi oldu. Akit, Misvak saldırdı. Gece gündüz durmadan çalışanlara “Leş kargaları” diye hakaret ettiler. AHBAP’ın sitesi siber saldırıya uğradı. 
29-Yandaş medya kentlerde ıssız, ölüme terk edilmiş binlerce enkaz varken arama kurtarma faaliyeti süren yerlerden yayınlar yaptılar. Depremzedelerin feryatlarından kaçtılar. Bölgeden yayın yapan gerçek gazetecilere yönelik provokasyonlar yapıldı. 
30- Makamlara kurulmuş ünlü yandaşlar, iktidarın beceriksizliğini gizlemek için türlü yollara başvurdu. Hilal Kaplan yeniden TRT Yönetim Kurulu’ndaki maaşını hak ediyordu. Aslıhan Gençay@asligencay·1 sa @cevheriguven adlı kişiye yanıt olarak Bu videoda anlatılanlar için cevap bekliyorum, bekliyoruz! TAMP'ı kim hazırladı? Neden TSK devre dışı bırakıldı? Turkcell neden teçhizat göndermedi? Lütfü Savaş görevden alınıp soruşturulacak mı? Eski Hatay valisi Mehmet Celalettin Lekesiz soruşturulacak mı?..cevap, işlem?
Hilâl Kaplan RetweetlediZafer Şahin@zafersahin06·2s Yardım kampanyasında Anadolu Kaplanları var.. Yerli, milli sermaye var. Siyaset dünyası var Savunma Sanayiinin devleri var. Spor dünyası var.. Millet var…. An itibariyle olmayanlar belli. Gece uzun, inşallah onlar da katılacak… Hilâl Kaplan@hilal_kaplan·6s Ziraat Bankası 20 Milyar TL VakıfBank 12 Milyar TL bağış yaptı. Devlet bankalarımızın bu öncülüğü, kamu kurumlarının gücünü göstermesi bakımından da oldukça önemli Erk Acarer@eacarer·6s Arkadaş bu adamın Ziraat Bankası’ndan alıp ödemediği 800 milyon dolarlık kredi borcu var. 50 milyonluk bağışın goygoyu yapılıyor. Şaka olmalı bunlar! Organize bir ruh hastalığı. Baransel Ağca@brnslagca Hepinizin aklına "Bunlar bu kadar parayı nasıl kazanıyor?" sorusu geliyordur. Gelmesin. Hepimiz fakirleşirken karlarını yüzde 300 artırdı bunlar. Bunların yaptıkları bağış son 20 yılda aldıkları teşviklerin affedilen vergilerinin yanında devede kulak kalır. Görkem RetweetlediMehmet Yaşar Altundağ@YasarAltundag·6s Programın görünmeyen kahramanı ise Erdoğan. Aslında bütün şov, Erdoğan’ın yandaşlarına katılmayı mecbur bıraktığı bir sadaka yarışması. İhalelerden yararlanmak ve bu havuzun bir parçası olmaya devam etmek istiyorsan haracını vermek zorundasın. Kemal Büyükyüksel@KBuyukyuksel·1 sa Bu gece bir halk aşağılandı. Tüm bu gösterinin ne kadar onur kırıcı olduğunu anlayamayacak kadar kaybolmuş akılları ve vicdanları. Hepiniz Oradaydınız@Hpnzordydnz·34d 100 trilyon dahi toplasalar, geciken müdahale yüzünden günler sonra enkazdan çıkarılan ve akabinde vefat eden küçük Azra bebeğin saçının teli kadar değeri olmayacak!..İçim soğumuyor. Çok şey yazardım ama memleketi sirke çevirenler utanmaz #HalukLeventAhbap Oğuzhan Uğur Diyanet ORHAN BURSALI Retweetledisavas kerimoglu@savaskerimoglu "bana 10 bin verecekmiş...neyin 10 bini !!! Annem babam kokuyor burası" para mı her şey?   anne baba evlat yar dost gittikten sonra nefir ki para!!!
Hilâl Kaplan RetweetlediGünün Yalanları@gununyalanlari·12 Şub Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Depremin vurduğu binaların % 52’si 2001 sonrası yapıldı.” iddiası yalan. Murat Kurum: “Yıkılan binaların %95’i 2000 öncesi yapılar. 2002 sonrasında yapılan binaların büyük kısmı sağlam.” ORHAN BURSALI RetweetlediDarkWeb Haber@Darkwebhaber·14 Şub Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Yıkılan binaların %98'i 1999'dan önce yapıldı.” ODTÜ İnşaat Mühendisliği'nden Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu: “Bizim elimizdeki rakamlar böyle söylemiyor.” “Sokakta gezerek saysanız tutmaz bu rakam, mümkün değil.” https://www.internethaber.com/erdogan-yikilan-binalarin-yuzde-98i-1999-oncesi-insa-edildi-demisti-tuik-sok-raporu-paylasti-2289459h.htm Şehirlerin moloz yığınına döndüğü Kahramanmaraş depremleri için Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Yıkılan binaların 'yüzde 98'i 1999 öncesinde yapıldı' dedi. Fakat ortaya çıkan uydu fotoğraflarına göre Kahramanmaraş'ın batısındaki binaların büyük kısmı 2004 sonrasında inşa edildi. Öte yandan TÜİK verilerine göre de depremin etkilediği 10 şehirdeki konutların %51'i 2001 yılı ve sonrasında yapıldı. ORHAN BURSALI Retweetledizeynep gürcanlı@zeynepgurcanli·14 Şub Erdoğan “Yıkılan binaların %98’i 1999’dan önce yapılan binalar”dedi doğru değil.Aşağıdaki tabloya bakın Ama velev ki doğru Sormazlar mı? “20 yıldır iktidardasın,eski binaları güçlendirmek için ne yaptın?” Sormazlar mı? “Bu eski binalara neden imar barışı diye ruhsat verdin?” Hilâl Kaplan@hilal_kaplan·11 Şub CHP Samandağ İlçe Başkanı, gelen yardımları babasının evinde depolamış. Yardım ulaşmayan halkın şikayetiyle polis baskın yapmış. Görüntüler ve şu yaşanan gerçekten inanılmaz. Siz zaten ölmüşsünüz, haberiniz yok!
Hilâl Kaplan RetweetlediHilâl Kaplan@hilal_kaplan·12 Şub Günlerce aç susuz karanlıkta bir bebek, yerin kaç kat altından, moloz yığınları içinden çıkarılıyor ve üzerinde toz zerresi bile yok! Sanki uykusundan kaldırılmış gibi huzurlu.. “Allahu ekber” demeyelim de ne diyelim?
Hilâl Kaplan RetweetlediGünün Yalanları@gununyalanlari·12 Şub Deprem alanında, arkasında dozerler çalışırken "Kimse yok cesetlerimizi çıkaramıyoruz" diyen Yaprak Yapsan bölgede yaşamıyor. Şahıs 2019 yerel seçimlerinde Şişli ve İstanbul Büyükşehir'in CHP'li adaylarının seçim kampanyalarını yürüten bir reklamcı.
Hilâl Kaplan@hilal_kaplan·11 Şub Hem yalan haber yapıyorlar hem de yalanı ortaya çıkaranı tehdit ediyorlar. Bunlar ağır arızalı. Adalet gereğini yapacaktır, müsterih ol kardeşim. Cigdem Toker RetweetlediBurcu Karakaş@burcuas·8s "Bir çadır bulabilmek için 10 kilometre yürüdüm. Gönüllüler geliyor ama devlet yanımızda değil. Biz kaderimize terk edildik. Depremden ölmedik ama soğuktan öleceğiz." Bugün Hatay köylerini gezdik. Durum budur. Televizyonda bağış şovu yapanlara duyurulur Hilâl Kaplan RetweetlediHilâl Kaplan@hilal_kaplan·10 Şub Ülke cenaze evine dönmüş, seçim konuşuyorlar.. Kemal Büyükyüksel@KBuyukyuksel·13s Bülent Arınç'ın seçimler ertelenmezse ne olacağına dair demeci: "Öyle şeyler olur ki pişman olurlar. Kaos çıkar." Böyle tehditvari sözleri millete yöneltmeye kimsenin haddi yok. Herkes haddini bilecek. Dr. Savash Porgham@Savash_Porgham·14s Neydi şu cümle; duygularımı hapse girmeyecek şekilde ifade edemiyorum! Siz ne model bir alçak ve haysiyetsizsiniz?! tontocosas RetweetlediGökhan Dere@GokhanDere_·12s AFAD’ın bütçesinin 12,1 milyar TL’den 8 milyar TL’ye düşürülerek %34 oranında azaltıldığı 2022-2023 döneminde, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi ise %57 artırıldı. Sonuç: “Depremzede çocukları evlat edinilebilir, evlat edindiğinizle de evlenebilirsiniz.” #diyanetkapatılsın tontocosas RetweetlediCengiz Mumay@CengizMumay·14s Siz ne kötü insanlarsınız.Nasıl cüret edersiniz buna? Depremde kimsesiz kalan 60 çocuk Beykoz ve Tuzla'da tarikat kamplarına teslim edilmiş.ÇHD suç duyurusunda bulundu.Görgü tanıkları ifade verdi. Ama Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı  hala sessiz. @tcailesosyal açıklama yap! Kısa Dalga@kisadalgamedya Diyanet'ten 'depremzede evlatlık' sorusuna yanıt: Evlat edinenle evlatlık arasında evlenme engeli yok CHP'li Gürsel Tekin'den ilk tepki: 'Depremzede çocuklara nikah düşer mi” bunların derdi bu. Sizde hiç utanma yok mu? Yüzünüz kızarmıyor mu?' https://kisadalga.net/haber/detay/di DenizZ@DenizAdaZ·15 Şub Millet enkaz altinda. Aileler yok olmus, cocuklar yetim kalmis, cenazeler enkaz altinda. Sogukta, üzgün insanlar yasamaya calisiyor.Arinc secim diyor, ertele diyor. Adamda sevgi yok, ölene saygı yok. Hilâl Kaplan@hilal_kaplan Devlet, afetzede vatandaşların yerleşmeyi seçtikleri şehirdeki bir yıllık kira bedelini karşılayacak ve 15 bin TL nakit destek verecek. TOKİ eliyle, 1 yıl içerisinde depremden etkilenen 10 ilimizde yeni konutlar inşa edilecek. Hilâl Kaplan@hilal_kaplan·10 Şub Acımız taze, yaramız açık. Ve bunun üzerinden oksijen ile bilmem kaç yazar birlik olup acı sömürüsü yapıyorlar. Çok yazık!
Hilâl Kaplan@hilal_kaplan·9 Şub İletişim Başkanlığı arayınca “Beni yanlış anlıyorsunuz” diye ağla; burda tek derdin hâlâ nefret kusmak olsun. Ve yabancı ekipler dışında emek veren yokmuş gibi İsrail tim lideri gibi rol kesmek. Senden âlâ trol mü var? Ülke cenaze evine dönmüş; adamın derdine bak. Ayrı bir tür!
Hilâl Kaplan@hilal_kaplan “Hepimiz Charlie Hebdo’yuz” diye kampanya yapan sözde aydınlar vardı ya; bu kapak onlar için gelsin! “Türkiye’de deprem: Tanklarla girmemize gerek kalmadı” Kitapsız, vicdansız aşağılıklar sürüsü! Hilâl Kaplan@hilal_kaplan·9 Şub Tiviti binlerce kişi çevirmiş paylaşmış. Bir deprem uzmanının analizini yazmışım Depremde ben kimi kaybettim, kaç gündür iki küçük oğluma çaktırmadan acımı yaşayarak neler yapmaya çalışıyorum, hiçbir fikirleri yok. Linç etmeyi özlemişler, kurban beni seçmişler. İnsan değilsiniz! Hilâl Kaplan@hilal_kaplan·8 Şub İngiliz deprem uzmanı, 6 Şubat deprem haritasını İngiltere üzerinden karşılaştırmış. “Aynısını yaşamış olsaydık, binalarımız dayanmazdı, Birmingham, Manchester, Sheffield ve Bristol dümdüz olurdu” diyor. “İngiltere jeolojik olarak ikiye bölünürdü” diye devam ediyor. twitter.com/seismo_steve/s… Hilâl Kaplan@hilal_kaplan·9 Şub En son tiviti neden çevirmedin diyorlar; İngiliz uzman bir saat önce eklemiş onu zincire. Ben tiviti çevirip attığım dün gece yoktu zincirde Enerjimi size değil, hayra harcamayı tercih ediyorum. Bugünleri de atlatacağız. İpinizi tutanlarla da günü geldiğinde hesaplaşacağız elbet Timur Soykan@timursoykan·10 Şub 31- Deprem bölgesindeki en büyük sorunlardan biri iletişimdi. Fatura tahsilatında çok hızlı olan GSM şirketleri halka hizmet veremedi. Yine siyaset akla geldi. Türk Telekom'un nasıl peşkeş çekildiği ve Türkiye'nin internet alt yapısının nasıl yatırımsız bırakıldığı akıllardaydı. 32- Bu çok büyük felaketten ve kötü yönetimden kaynaklanan yaralarımız hiçbir zaman kapanmayacak. İnsanlar yakınlarının cenazelerini arabalarla, motosikletlerle taşıdı. Cenazeler günlerce sokakta bekledi. 36- Depremde yerle bir olan kentlere günlerce tek arama kurtarma ekibi, iş makinesi gönderilemedi. Kurtarılabilecek binlerce insan enkazda hayatını kaybetti. Tüm ülke buna şahit olmuşken Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay hızlı, başarılı olduklarını iddia edebildi: 
37- İktidar hiç özür dilemedi, hiç mahcup olmadı. Onun yerine hakaretler yağdırdı. Devlet Bahçeli, 'Kanı bozuklar', 'işbirlikçi sefiller', 'karakter yoksunları' ve nice hakareti sıralıyordu. Binlerce insana yardım ulaştıran Ahbap'ın arasında bulunduğu STK'lar onun hedefindeydi. Düşünün evinizin depremde hasar görüp görmediğini anlamak için bir şirketle anlaşıyorsunuz. Ama beton çetesi, müteahhidin çalıp çırptıkları ortaya çıkmasın diye bu şirketin mühendislerini ölümle tehdit ediyor, şirket gidiyor. Bunlar son depremden sonra Kadirli'de yaşandı. twitter.com/BirGun_Gazetes… Yaşar Usta@yasarustaportal·13s Dayanışma çalışmasına kayyum atandı, alan AFAD’a devredildi Maraş’ın Pazarcık ilçesinde bulunan Hasankoca Cemevi’nde ilk günden beri yürütülen gönüllü çalışmaya Cumhurbaşkanlığı kararıyla kayyum atandı. Yardım tırlarına AFAD el koydu.
metin cihan@metcihan·8s devlet nerede diyen haindir. devlet ilk gün askerin kışladan çıkıp yardım etmesini engelledi. sonra ekipleri, iş makinelerini bekletti. enkazdakilere sela dinletti. yardımlara çöktü. burayı sansürledi.  bunları devlet değil hükümet yaptı diyenler olacak. tamam da, devlet nerede? 
Önder Algedik@OnderAlgedik·3d Bunu ilk olarak Çarşamba günü sabah paylaştım. Depremin ilk saatinde raporun hazır olduğunu İkinci saatinde Seviye 4 ilanını Üçüncü saatinde yardımların yola çıktığı gün gibi ortada idi. Ama AFAD, Kızılay ve Asker kapının önüne bile çıkmadı!
Baransel Ağca@brnslagca Depremi haber alır almaz ilk anda bölgeye hareket eden arama kurtarma ekiplerinin basına konuşan ya da paylaşım yapan üyelerinin/sözcülerinin tamamını dinledim. İstisnasız hepsi AFAD tarafından önce havaalanında sonra deprem bölgesinde 14-15 saat bekletilmiş. Enkaza yollanmamış. İlk anda bölgeye hareket edenlerin sayısı elbette depremin büyüklüğü düşünüldüğünde yetersiz ama gidenlere de iş yaptırılmamış. Bu insanlar hızlıca koordine edilebilseydi, ilk andan itibaren ordu bu ekiplerle arama kurtarmaya katılsaydı binlerce can kurtarılırdı.
Elinde planı olmayan, afet durumunda basireti bağlanan bürokratlardan oluşan bir merkez neyi nasıl koordine edecek? Hadi bu ilk gün hatası. İkinci üçüncü günde ülkeye jet hızında gelen yabancı arama kurtarma ekipleri de saatlerce bekletilip bölgeye sevk edilmedi.
AFAD bu depremde yardımları ve arama kurtarma faaliyetlerini koordine etmek şöyle dursun yavaşlatan ve yer yer engelleyen bir rol oynadı. Baştan aşağı bunun bedeli olmalı. Binlerce insanın göz göre göre ölümünün sorumlusu bu tabloyu yaratanlar derhal istifa etmeli ve yargılanmalı
Bir de siyaset yapmayın diye ortalığı yıkıp erkenden inşaat ya resulallah diyebilmek ve en azından uzaya otobana hayran kitleyi etkilemek için enkazı kaldırma kararı aldı: Devrimciler ÖLMEZ@KomunistBiri34·12 Şub Madenci arkadaş bakın neler DİYOR .! Afad ekibi eline çekiç bile almıyor Bizim Enkaz’dan çıkardığımız insanların başında geçip resim çekiyorlar Videoyu izleyelim .
ANT Haber@habercikarinca·15 Şub Madenciler: Madenci 20 katlı binanın altına giriyor, canını tehlikeye atıyor, tam dışarı çıkarırıken, AFAD'cı gelip bizden alıyor reklamını yapıyor. Cumhurbaşganımızın Talimatıynan@elcinarabaci·3 Kas 2020@elcinarabaci adlı kişiye yanıt olarak mesela canlıyı tespit etse bile kendi kurtarma izni yok, AFAD'a haber vereceksin, o ekip gelip kurtaracak, kameralara onların poz vermesi gerek çünkü. Buyurun, bu da ifade etmeye çalıştığımın bir görüntüsüdür. Bahsettiğim sıradan vatandaşların kurtarması değil, belediyeler tarafından görevlendirilen ve afet yerine yollanan profesyonel yardım ekiplerinin son müdahalesinin engellenmesi. birol akbaba@birolakbaba sedyeyi taşıyan itfaiye görevlililerinin, afad ve ihh ekipleri tarafından itilip kakıldığı, sedye etrafından uzaklaştırılmaya çalışıldığı görülüyor. burada bile bölücülük kovalayan bir iktidar var ülkemizde. https://twitter.com/TrakyaBG/statu Cumhurbaşganımızın Talimatıynan@elcinarabaci·3 Kas 2020 "Çalışma alanında bulunan saha görevlilerinden edindiğimiz bilgiye göre, itekleme görüntüleri doğru. Zira enkaz üzerinde çalışma yapan bazı ekipler arasında "kendi kurumunu" ön plana çıkarma anlayışı hakim. https://odatv4.com/ayda-kurtarili Arama kurtarmada tekelleştirmenin amacı, insanların en çaresiz anlarında yardımı bir tahakküm ve biat aracı haline getirmek, iktidarına meşruiyet zemini sağlamak ve iktidara felaket anında yönelecek tüm tepkileri zor yoluyla bertaraf etmektir. Gazete Fersude@GazeteFersude·8 Oca 2021 Göçük altında kalan çocukları kurtarmaya giden AFAD ekibi namaz molası verince çocuklar kurtarılamadı https://gazetefersude.net/gocuk-altinda- Cumhurbaşganımızın Talimatı[email protected] AFAD'ın izni olmadan can kurtarmaya enkaza giremiyorsun. İnsanlar can çekişirken hazırda olan iş makinaları bile AFAD keyfini beklemek zorunda. Ha, gelecek olanlar ehil değil, kendileri yapsın deseniz, onda da yoklar. Göz göre göre öldü insanlar. Ahmet Abdullah@ahmetabdallah·10 Şub Rezalet.. Adam tırı ayarlıyor. İstanbul'dan Antakya'ya kadar bir özel araç eskortluk yaparak getiriyor. Hatay'a girerken adamların getirdiği yardım malzemesini alıp başka yere götürüyorlar. E yuh! twitter.com/Ruzgar6660/sta… Cumhurbaşganımızın Talimatıynan@elcinarabaci·10 Şub Bu da yine üstte, arama kurtarma çalışmalarında iki kişiyi enkazdan çıkarttıktan sonra, enkazda açtıkları çukurda tam bir bebeği kurtarma aşamasına gelmişken emeklerine çökülmüş Avusturyalı ekip. Tam o aşamada AFAD gelip görevi teslim alıp bunları uzaklaştırmış.
8.2.2022 /2 Aynı minvalde, depremden iki gün yaklaşık 48 saat sonra, dondurucu soğukta enkaz altında olanlar için son derece kritik saatlerde Antakya'da acil vinç operatörlerine ihtiyaç olduğu çağrıları yapılıyor. DEV-YAPI İŞ'ten profesyonel vinç operatörleri anında düşüyor yola: Fakat sonuç bu. DEV-Yapı-İŞ vinç operatörü emekçiler saatlerce Antakya girişinde tutuluyor, kendilerine iznin çıkmasını bekliyorlar o kritik zamanlarda. Sonra bazıları Adıyaman'a gönderilmiş anladığım kadarıyla: 9.2.2023- Ertesi gün anlaşıldı ki vinç operatörü var, bu kez vinç yok. Bu çağrıya nakliyatçılar yanıt verdi, konvoylar halinde vinç vs inşaat enkaz kaldırma aracı Antakya yoluna düştü. Sonuç: Lütfen aşağıdaki tweetin altına bkz. Onlar da ihtiyaç yok denilerek geri yollandı.Neden? 6.2.2023: Belki en beteri buydu. AFAD'ın depremin gecesi uçakla anında ulaştırılmak üzere hazır bekleyen madencilerin önünü tıkayıp, gerekli izni çok geç vermesi. Bakın bu artık insanlık suçu: 11.2.2023 Felaketin 6. gününde dahi, yaşanan onca skandal gecikme ve engellemelere rağmen, afet bölgelerinde HÂLÂ daha AFAD'dan izin almadan iş makinaları, vinç operatörleri dahil, hiç bir yere yardım eli uzatamıyorsunuz. AFAD felaket sonrası acil yardım ve arama kurtarma çalışmalarında tam bir BÜROKRATİK TIKAÇ, Goebbels'e parmak ısırtacak bir PROGANDA AYGITI, yardım dağıtımını tekelleştirmesi sebebiyle mağdur vatandaşı kayıtsız şartsız biata zorlamaya yönelik zalimce tasarlanmış + Büşra Cebeci@nojnest Antakya’dayım. Madenciler her sabah kazma kürek omuzlarında kilometrelerce yol yürüyerek enkaz alanlarına ulaşıp gece yine yürüyerek dönüyorlar, araçları yok. Bundan şikayetleri de yok. Tek şikayetleri AFAD’ın onları arama kurtarma çalışmalarından uzaklaştırmaya çalışması. Cumhurbaşganımızın Talimatıynan@elcinarabaci·12 Şub 12.2.2023 @asligencay Antakya'dan depremzedelerin tanıklıklarıyla AFAD nedir, ne için kurulmuştur, afetzedelere yardımda bile adam kayırmacılık, sekter ve etnik ayrımcılık, propaganda aygıtlığı nasıl yapılıyor, gözler önüne dökmüş. Depremzedelerin tanıklıklarına dayanan bu yazıda AFAD görevlilerine ilişkin iddialar arasında maalesef hırsızlık da var. Yoksa ölü soyuculuk mu demeliyim? Yazık... Uzun bir yazı. Okumaya üşenenlere yazının en çarpıcı yerlerini şöyle topladım: Berfin ✪@Mitra3462jirqij·11 Şub Arkadaşlar buyrun izleyin yardıma gelenleri #Afad adama gerek yok demiş Fransa dan yardıma gelen gönüllüler anlatıyor bu nasıl bir rezillik yardım etmiyorsunuz bırakın halk yardım etsin.. #Deprem.. Cumhurbaşganımızın Talimatıynan@elcinarabaci·13 Şub12.2.2023 146. saatte enkazdan çıkartılan küçük Eylül'ü kurtaranın da emeğine çökmüşler. Kazık kadar adamlarsınız. İçinizde onur, şeref, haysiyet, özsaygı sahibi, hani nümune olsun diye yani, bir tane bile mi adam yok? + Samandağ'a vardığımızda, orada resmi AFAD aracı içinde oturan AFAD ekibi, bize "biz binaları kontrol ettik, bunların içinde kimse yok, çoğu X, geri dönün", diyerek bizi yoldan çevirmeye çalıştı. Biz ondan sonra #Hatay #Samandağ 'dan 350 canlı insan çıkarttık" 14.2.2023 "Enkazların altından ses geldiğinde AFAD yetkilileri yoktu. Sesler kesildiğinde iş makineleri yoktu. Sesler geldiğinde ve iş makineleri aynı anda enkazın başındaysa bu kez AFAD yetkilileri yoktu. İşte bu kısır döngü insanların hipotermiden ölmesine sebep oldu." @Umut_Sendikasi 6.2.2023 Depremi raporu: "AFAD’ın bir devlet kurumu olarak tüm halkın dayanışma ve tecrübesini koordine etmekten çok rejimin, iktidar yanlılarının, İslami cemaatlere bağlı dernek, STK networkunun temsilcisiymiş gibi  partizanca davrandığı gözlemlenmiştir." 6 Şubat 2023 depreminde AFAD arama kurtarma ve yardım dağıtımda yalnız sekter ve sınıfsal ayrımlar yapmadı. Yardım ve arama kurtarma bölgedeki tarikat şeyh ve cemaatlerine odaklanarak bu cemaatlere mensup olmayanlar ölüme terk edildi. Cemaat imtiyazı için siyasiler devreye girdi; Öte yandan deprem bölgesine üşüşen tarikat cemaatlerin, kendilerine tanınan imtiyazların da şımartmasıyla, depremzede çocukların peşinde olduğuna dair çok sayıda suç duyurusu yapıldı: 18.7.2023 -#Adıyaman 'lı 1 depremzedenin tanıklığı. AKP'liysen, hele ki ayrıcalıklı MV isen, ölün bile ayrıcalıklı. AFAD cesedini çıkartmak için 1 apartman dolusu canı feda edebiliyor. Ve daha depremin 4. günü, hele ki 13 canlı tespit edilmişken enkaza kepçeyle dalmak cinayet! 
Tüm bu zincirdeki 6.2.2023 depremzede tanıklıklarından çıkan o ki, AFAD'ın en önemli görevlerinden biri de ayrıcalıklar hiyerarşisine göre yardım ve kurtarma çalışmalarının yürütülmesini koordine etmek. Özetle önce AKPliler kurtarılıyor, sonra zenginler ve tarikat cemaatleri. Sonra hâlâ ölmedilerse orta sınıf ve Sünni olduğunu düşündüğü şehirliler. Köylülere, Alevi yurttaşlara ve hiyerarşinin en altındaki mültecilere sıra hemen hiç gelmemiş. Onların Allah'tan ve gönüllülerden başka kimsesi yok. Ayrıca AFAD, gönüllüler ve yabancı arama kurtarma ekipleri binbir güçlükle bu Allah'a emanet gruba ulaşıp yardım etmeye çalıştığında, ekiplerin çalışmalarına müdahale edip, onları "ayrıcalıklı" gördüğü sınıfların enkazına yönlendirebiliyor. Bu durumun sayısız örneği var.
Cumhurbaşganımızın Talimatıynan@elcinarabaci·46d13.2.2023 İspanyol arama kurtarma ekibi iş devletin iş makinalarıyla enkaz kaldırma çalışmalarına erken başladığını, bunun cinayet olduğunu, kendilerinin bu cinayetin parçası olmak istemediği için deprem bölgesini terk ettiğini açıklıyor:
metin cihan@metcihan·29d katil müteahhit, afet masası yönetiminde! şahin avşaroğlu. çöken yeni binaları (badı saba konutları ve sevde apartmanı) yapan melşa inşaat'ın sahibi. gözaltı yok, sorgu yok. bu nasıl olabilir? oluyor işte. çünkü kendisi aynı zamanda ak parti ilçe başkanı  Ruşen Takva@RusenTakva·8s Gaziantep Nurdağı'nda 20 saniyede çöken binanın  altından kendi imkanlarıyla çıkan depremzede; "Buranın deprem bölgesi olduğunu biliyorum. Müteahhidi aradım, elinde depreme dayanıklılık belgesi vardı. Güvendim, aldım. Kim verdi bu belgeyi sana, nasıl aldın?
Ambassador Namik Tan@NamikTan·2s Duyduk duymadık demeyin: Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, Türkiye Cumhuriyeti’ne 30 milyar TL deprem yardımı yaptı :) Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası durur mu? O da Türkiye Cumhuriyeti’ne 8 milyar TL bağışta bulundu :) Görkem@_gorkem_·2s Türk halkının zekasıyla alay etme kampanyası. Bu İslamcı sağ siyaset milletle alay ediyor adeta. Devletin Merkez Bankası(!), Ziraat Bankası, TMSF’si, Emlak Bankası yine devletin AFAD’ına bağış yapıyor. Özel sektör de damat beyin dükkanıyla ihaleci başı beşli çetenin mümessili. Kemal Büyükyüksel@KBuyukyuksel·10s Koca bir yolsuzluk ve rant zinciriyle halktan gasp ettikleri paraların çerez miktarını 3-5 ortaya atarak yapılan bir aklama ve PR çalışması. Haydi pamuk eller cebe, AKP'nin oyları yükselsin, yandaşlar da kendini aklamaya çalışsın. Yandan da dini söylemi bas. Din, para, siyaset. Mardin'li@koyar_azat·32sn 1milyon için IMF kapisinda bekleyen ülkeden 5 saate 7 milyar dolar bağış yapan Türkiye'ye bu zenginlik senin sayende Reis Uğur Gürses@ugurses·18s Saat 1.15 itibariyle 114.7 milyar bağış toplanmış. Bunun 89 milyar TL'si kamu kurumu, kamu çoğunluk hisseli şirket, kamu bankalarından. Selahattin Demirtaş@hdpdemirtas·11s Merkez Bankası, Ziraat Bankası, Vakıfbank, Halkbank gibi kurumlardaki halkın parasının ne kadarının kontrolsüz şekilde kendi emrine verileceğini, Erdoğan'ın kendisi belirledi. Kamu kurumlarının genel müdürlerine ve bürokratlara düşen de telefona bağlanıp bunu duyurmak oldu.
Madem kamunun elinde ve Erdoğan'ın kontrolünde deprem için rahatlıkla kullanılabilecek bu kadar para vardı, ne diye on binlerce insanın ölümünü, 10 şehrin yerle bir olmasını beklediniz? Bu paraları, deprem bölgesindeki yapıları güçlendirmek için neden kullanmadınız? 24 TV@yirmidorttv·14 Şub Mustafa Serhat Durmuş: İnsanlar binalar güçlendirilsin dediğimizde yanlış anlıyorlar. Deprem olduğunda (güçlendirilmiş) bina sapasağlam kalacak demiyoruz. Güçlendirmeyle hedeflenen; binada çatlaklar oluşsa bile insanların sağ bir şekilde bu binadan çıkabilmesidir.
Erkan Turan@erkanturan75·30 Eki 2020 (1)Güçlendirilmiş bir yapı riza bey apartmanı yıkılmış yanında daha eski olan bir yapı hasar almışsa da yıkılmamış, bina güçlendirme ayrı bir uzmanlık alanıdır Yapının yükü ne kadar artarsa deprem etkisi o kadar çok olur. Kolon büyütmek yapıyı güvenli yapmaz. Mustafa@1925_mustafa Hayati Uzun’un iki torunu ve gelini, enkaz altında hayatını kaybetti. Emrah Apartmanı 10 yıl önce büyük bir onarımla depreme karşı yeniden güçlendirilmiş. Ama bu bile yetersiz oldu maalesef depremde bina ayakta kalamadı. Kendisi Didim’de yaşıyor. #izmir #deprem
EKOTÜRK@Ekoturktv·3 Kas 2020 Deprem Güçlendirme Derneği Başkanı Sinan Türkkan: Güçlendirilen bina asla çökmez. Çökmenin önüne geçmek mühendislik açısından çok mümkündür. İzmir'deki görüntüler mühendislik açısından önlenebilir şeylerdir. Kader asla değildir! Erdal Yanbuloğlu@qujunil·10s Doğru şekilde depreme karşı güçlendirme yapılan binalar, depremi az hasarla atlattı. İstanbul’da binlerce binayı yeniden yapana kadar, can kayıplarını en aza indirmek için güçlendirme hemen yapılabilir. Videoda kadın “burası 45 yıllık bir bina, ODTÜ’den sevgili hocalarımız burayı güçlendirme yapmıştı, en azından 50 kişinin hayatını kurtardılar” diyor. Deniz Genlik@DenizGenlik 1-Birinci ağızdan teyite muhtaç olsa da hayati önem taşıdığı için bunu paylaşıyorum. Hatay'da 2009' ODTÜ İnşaat Mühendisliği'nden Prof. Güney Özcebe tarafından yürütülen proje ile güçlendirilen arkadaki bina içimizi yakan bu depremde çökmezken ikizi çökmüş. İki bina da çok eski. 4-İkinci aşama ise duvarlara çapraz şekilde eklemlenen carbon fiber kompozit duvar kağıtları ile şokların emilimi ve duvar bütünlüğü sağlanarak bina iskeletinin de desteklenmesinden oluşuyor. Oldukça maliyeti düşük bir yöntem. 8-İnsanların hayatları basit bir şekilde kurtarılabilecekken, bu maliyeti düşük güçlendirme projesi neden yaygın bir şekilde yapılmadı? Ya da benzeri projelerin ne kadar devamı getirildi? Bunlar da ayrı araştırma konusu olacak sorular ve sormamız gereken sorular... 
9- Bina sakinlerinden teyit de geldi. Detaylı bir haberleştirme çok ama çok önemli. Bu tarz projelerin nasıl hayat kurtardığını ve bilime neden önem verilmesi gerektiğini anlamak için gazetecilerimize, habercilerimize çok iş düşüyor. Kaan Eryürek@kaaneryurek·17s@DenizGenlik adlı kişiye yanıt olarak 1 hafta boyunca bu binada arama kurtarma calismasi yuruttuk. Kisaca soylemem gerekirse hayatimda gordugum en kotu enkazdi. Bu kadar kotu malzemeden yapilmis binanin guclendirilip yikilmadigini, agir hasar ile bu depremi atlattigini gorunce agzim acik kaldi diyebilirim. Cihangir@___Cio___·16s@mitozmayoz @boriscakmak ve @mustgundogan adlı kullanıcılara yanıt olarak Izmir depreminden sonra bu projeyi örnek göstererek IBB'ye önerdik aynı şekilde. IBB tek başına bu yükü kaldıramayız diyerek Çevre ve Şehircilik Bkn.lığından destek istedi. Maalesef bakanlık oralı olmadı, proje de rafa kalktı Baris Cakmak@boriscakmak·11s @DenizGenlik'e derlemesi için çok teşekkürler. Bugün @mustgundogan şu söyleşiyi bulmuş: https://hurriyet.com.tr/ekonomi/depreme-karsi-yeni-yontem-14608351. Ayrıca @Sherlock_Hopes'un bir paylaşımından da şunu gördüm: https://t24.com.tr/haber/odtunun-34bina-guclendirme-yontemi34ne-ovgu-ankara-aa,178603. Sırasıyla 2010 ve 2011 yıllarında yapılmışlar. Çok vaktimiz varmış aslında. . Baris Cakmak@boriscakmak@boriscakmak ve @mustgundogan adlı kullanıcılara yanıt olarak hocam ODTÜ'de yürütülen büyük bir projeymiş bu. ve sonucunu da şöyle gösterebiliriz:
İlk fotoğraf deprem sabahı çekilmiş. İkinci fotoğrafta önde gözüken yıkılmış bina güçlendirme yapılan binanın ikiziymiş. Tabii ki hasarsız değil fakat 50-55 kişinin hayatı kurtulmuş.
Fotoğraflar videoda projeyi anlatan Güney Özcebe hocadan geldi. Babamla tanışıyorlar, o yoldan ulaştı bana da. MS@muratsunx·19 Şub@DenizGenlik @mustgundogan ve @boriscakmak adlı kullanıcılara yanıt olarak Teyitli bilgi bu. Arkadaşımın annesi babası burada oturuyor. Duvarlarında çatlak bile yok.ikizinde uygulama yoktu çöktü.çökenin yanında da bizim apt. Yapılan uygulamayı canlı gözümle takip ettim. Mavi madde ve katkat file. Yani fiber yaptılar.
Büyükşehir Çalışıyor@tcbuyuksehir·8s Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar 3 yıl önce uyarmış: "Yapı affı imara getirilen en büyük darbe. Müteahhit 10 kat için ruhsat alıyor, 13 kat yapıyor. Bunlar yapı kirliliğine yol açıyor, onun dışında hayati önem taşıyor. Yapı affı olumlu sonuç vermedi."
ayşengüzel@ayengzel10·26 Mar 2021 @KUTSAL85 @bayraklibld ve diğer 5 kişiye yanıt olarakGüçlendirmenin maliyetini düşündüğümüzde kentsel dönüşüm daha mantıklı 20 yıllık güçlendirilmiş bina ile yeni deprem yönetmenliğine göre yapılmış bir bina arasında sağlamlık açısından uçurum var.
Selahattin Demirtaş@hdpdemirtas·11s Kamu kurumlarının kasasında dururken iyi kötü bir denetime tabi olan 5 milyar dolar, şimdi yardım hesabında ve denetim dışına çıkıp bir tür örtülü ödeneğe dönüştü. Bu paraları, mesela seçimlerde kendi parti çalışmaları için kullansa bunu kim bilecek, kim denetleyecek?
metin cihan@metcihan·5s 22 yıl her vatandaş her ay deprem vergisi ödedi. bugüne dek 38 milyar 227 milyon $ deprem vergisi toplandı. tam da bugün için toplandı. o paraları iç edip, depremde yıkılan yol ve havaalanı müteahhitlerine dağıtıp, bugün yine vatandaştan para istemek de.. neyse #TürkiyeTekYürek bahadır özgür@bahadir_ozgr·6s 2023 bütçesinde; Gelir Vergisi'nde 443 milyar, Kurumlar'da 280 milyar, KDV'de 161 milyar, ÖTV'de 45 milyar, diğer vergilerde 62 milyar olmak üzere 994 milyar lira vergiden vazgeçildi. Yani birilerine teşvik vs. olarak aktarıldı. Üzerine bir de canlı canlı soygun izlettiler! Haluk Levent@haluklevent·2s TV ye bağlanmak istedim ama olmadı. Yıllarca beraber çalıştığımız eskisinden yeni yöneticisine kadar görüştüğüm bildiğim hatta yangınlarda sellerde özverili çalışmalarına tanık olduğum Afad emekçileri geldi aklıma. Onlara selam olsun. Ben de 500 bin ₺ bağış açıklıyorum. Fatih ALADAĞ@fatihaladag23·1 sa Merak ediyorum haluk levent ahbap yardım derneğine gelen paradan mı yardım yaptı yoksa kendi hesabından mı tontocosas RetweetlediAyşe Aydoğdu@ay_moon_ay·15s Bilal Erdoğan'ın vakfı TÜGVA'ya New York'ta gökdelen dikmesi için 8 milyon dolar veren Kızılay'a, Müdürü Deniz Feneri yöneticisi olan AFAD'a ve dolandırıcı YİMPAŞ'ta idareci olan şimdinin Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay'a güvenip, Haluk Levent'e güvenmeyeceğiz öyle mi? Kısa Dalga@kisadalgamedya·15s Haluk Levent, AHBAP'ı denetleyecek yerli ve yabancı kuruluşları açıkladı
Cemal Amidi@CemalAmidi·1 sa TEKYÜREK programı, Türkiye siyasi arenasında muhaliflerin bu denli kudurmasına vesile oluşuna milletçe hayretler içindeyiz.
Kadir Güleç@kadirgulec06·11sn neyse ki BÜYÜK TÜRK MİLLETİ ÇINGIRAKLI ENGİNARLAR, HİLALLER, besleme ordusu, profesyonel+adanmış troller, KUPON ARAZİ, ÇİKOLATA KUTUSU, para sayma makinesi MÜPTELALARI, kıyamette bile ağzı kulaklarında, SAHNEYE ve SAHNE IŞIKLARINA KOŞAN VİCDANLI+ŞEREFLİ MELEKLERDEN İBARET DEĞİL
Ayşe UÇAR@ayseucar5·2s Yazık!!!! Sevgili Haluk Levent'e yapılan açık bir ayrıştırmadır. Bir de #TürkiyeTekYürek diyorlar! Rıdvan Yağlı@ridvanyagli·42d Deprem bölgesi ile ilgili bu gece benim gibi bir eksiklik hissedenler vardır eminim. Sanki her şey oldu bittiye getirilmiş, kayıplar kabul edilmiş, gündem normale dönmüş gibi. Bir şeyler yanlış gibi. Tayfun Atay@ataytayfun·1 sa Korkunç felaketin "bağış" adı altında gösteriye dönüştürüldüğü malum programa dair söylemek istediğim her şey boğazıma düğümleniyor!.. Yine Baudrillard'a sığınıyorum: "Göstergenin en yüce işlevinin gerçekliği ortadan kaldırmak, kayboluşu perdelemek olduğu bir dünyada yaşıyoruz." altuğ öztürk@altugcozturk·7s@altugcozturk adlı kişiye yanıt olarak Reklamını yaptığın firmanın fabrikasında polis eylem yapan işçileri döver gıkını çıkarmazsın. PR için en huzursuz etmeyecek, en fazla taraftar getirecek mücadelelere bir omuz atarsın. Bir video çekersen gözyaşlarına boğuluruz hepimiz. Rezilsiniz rezil. Utanç vericisiniz. Sonra bir an herkesten daha vicdanlı, daha yürekli kesilirsin. Tribünler boşalır. Leş hayatına dönersin. Bizde sanatçılık böyle bir şeydir. Gençliğe albüm yaparsın. Gençler yurtsuz, geleceksiz tek başlarına mücadele ederler umrunda olmaz. Piyasa böyle dersin. Dr. Savash Porgham@Savash_Porgham·9s Sağ elin verdiğini sol el bilmemeli derlerdi; depremzedelere yardım eden herkes sağ olsun, var olsun ama bu yardım meselesi şahısların ve şirketlerin medya üzerinden PR çalışmasına döndü maalesef. Acı ama gerçek bu Cüneyt Akman@cakman4·6s Bağış gecesinin eleştirilecek çok yanı olabilir. Propaganda ve/veya reklam etkinliği gibi organize edilmesi ne kadar ahlakî o da tartışılır. Fakat... Şu çok adaletsiz ekonomide üç kuruş bile her mânâda evi başına yıkılmış insana gidecekse şimdilik tüm bunları bir yana bırakırım. Önder Algedik@OnderAlgedik·19s Erdoğan'a toz kondurmayan TRT editörü deprem vergilerine dair france24 sunucusundan soru gelince bilmediğini itiraf ediyor. Paramız böyle boş beleş kişilere gidiyor yani. Halk TV@halktvcomtr·15s Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım: Titanyum alaşımlı 10 metre çubukları uzaydan dünyaya istediği hedefe gönderebilen savaşçı uydular var! Bu çubuklar yerin 5 kilometre derinliğine nüfus ederek 7-8 şiddetinde deprem yaratıyor Kaya Genç, PhD@kayagenc·46d On CNN Türk, commentators speak of the quake as a metaphysical event, disassociating it from the economic and social policies the government pursued over the past two decades. altuğ öztürk@altugcozturk·13s En ufak bir suçluluk, en ufak bir utanç duymayacaklar. Çok acı ama hakikat bu. Suçla o kadar organik bir ilişkileri var ki. Bedeli ne olmuş ne yazar? Bu da atlatılır. Daha önce Soma atlatılmadı mı? Yeter ki az zaman geçsin. Şu öfke dinsin. Güçlerini o gün gösterirler bize. Büyük tecrübeye sahipler. Felaketleri 'kayıpsız' atlatmakta. Suçlu bulunur yüz yıl önceye gidilir, en kötü felaketlere gidilir gerekirse. O binaların %70'i kendi dönemlerinde yapıldı ne yazar? Yeter ki şu imaj meselesi hallolsun. Halkın içine çıkılmasın, öfke büyük.
Mucize hikayeleri anlatırlar bol bol. Sağ çıkabilenler için. Ölüler mi? Ölenlere Allah'tan rahmet. Tarikat liderlerine kıyametten önce bu olaylar, depremler artacak hikayeleri anlattırırlar. Başladılar bile. İyisi, güzeli olduğun onlardan, kötüsü Allah'tan.
Sonra depreme siyaset bulaştı derler. Siyasetçi değil, yönetici değil, sıradan vatandaşlarmış gibi. Sanki bütün bu barınma, imar, bütün bu beton ekonomisi, kurumları siyasetten azade gibi. Başarırlar. Öyle büyük adamlar bunlar. Öyle yürekli, vicdanlı, haysiyetli insanlar. Cem Seymen@cemseymen Dünyanın bütün kötülükleri bir araya gelse Türkiye’de kurdukları paraya, ranta, mevkiye dayalı kötülük imparatorluğuna rakip bile olamaz. Sözde gazeteci, sanatçı, işadamı, bürokrat gücünü kaybetmemek için trol ordusuyla sinsice kin yayıyor. Tek yol. Kurtuluş savaşını başlatacağız Emre Cemil Ayvalı@emrecemil35AK Parti MKYK Üyesi / Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcısı / İzmir-Ankara Deprem vesilesiyle tekrar gördük ki; sadece CHP değil, genel anlamda seküler, laikçi, liberal çevrelerin hiçbir organizasyon ve sorun çözme kabiliyeti yok. İster kültür ister sermaye çevresi olsun, laftan ibaret. Türkiye’nin kuruluşunda hayata önden başlamanın ekmeğini yiyorlar. Beğenmedikleri hükümet, cemaatler, STK’lar ve milletin metaneti ile sorunlarımızı aşıyoruz. En çok öne çıkardıkları yapıların bile fason olduğu bu vesileyle anlaşıldı. ÇYDD, ADD ve benzeri örgütler bu süreçte resmen uyudu. Önemi yok da sesleri ters orantılı çıkıyor. Bunların en halkçısı Muharrem İnce bile bölgeye gelip video çekip gitti. Bu kadarlar. Boş muhabbetin ötesine geçemeyecek bir beceriksizlik. Etkili Haber@etkilihaber Hulki Cevizoğlu'nun "99 Depreminde Ecevit bölgeye gidemedi, devlet 1 hafta bölgeden haber alamadı" iddiasını inceledik: Arşiv kayıtlarına göre Başbakan Ecevit ve İçişleri Bakanı Tantan, aynı gün bölgeye gitti. Hatta Ecevit, Adapazarı'ndan TRT canlı yayınına katıldı. devrim gurkan@devrimgurkan·2s 1- Hulki Cevizoğlu "99 Depreminde Ecevit bölgeye gidemedi, devlet 1 hafta bölgeden haber alamadı" buyurmuş. Görüntüde Rahmetli Ecevit'le röportajı yapan muhabir benim. Sakarya'da, Valilik önündeki koordinasyon merkezi önünde, deprem günü yapıldı bu röportaj. 2- Rahmetli Ecevit her zamanki gibi samimiydi, gerçekleri söyledi. Hızla yaraları sarmak dışında bir amacı yoktu. Hatta koordinasyon merkezlerinden acil ihtiyaç listelerini gün boyunca yayınlamamız ricasını da yapan ve o listelerin Ankara'dan takibi emrini veren de O'dur. 3- Depremin ilk bir-iki gününde bölgede izlediğim - röportaj yaptığım bazı Bakanlar; Sabahattin Çakmakoğlu, Mustafa Yılmaz, Fikret Ünlü, Yüksel Yalova, Cumhur Ersümer, Metin Bostancıoğlu. TRT arşivlerinde bunlar duruyor. Koordinasyon merkezinde bilgi aldılar, bölgeyi incelediler 4- Devlet yokmuş. TRT olarak saat 8.00 sıralarında canlı yayındaydık. Ben Ankara'dan bölgeye saat 6.00 gibi geldim. Montaj zamanı olmadığı için kesintisiz ham çekim yaptık. 15 dakikalık o ilk kaset ilk gün çok kez yayınlandı. Asker de oradaydı, itfaiyeler de, ambulanslar da. 5- Ecevit'e yakın olduğunuzu iddia etmişsiniz. Rahmetli Ecevit tüm basın mensuplarına son derece saygılı yaklaşırdı. Majestelerinin gazetecisi diye bir kavram yoktu. Ve her şey, TRT de dahil, çatır çatır sorulurdu. Ne kabuğumuz sizinki gibi inceydi, ne içindeki ceviz kurtlanmış 6- Hulki Cevizoğlu. Yalancısınız, iftiracısınız ve belli ki ahlaki melekeleriniz eksik. En sevdiğin sözle bu dizini bitireyim. "İnsanların ekmek kadar onura da ihtiyacı" vardır. 23 DERECE@yirmiucderece·49d Depremzede Elçin: "Dördüncü günün sonunda ablamın evine kepçeyle girdiler. Köpek havlamış. 13 tane ısı varmış bir tane de bebek sesi. Ona rağmen kepçeyle müdahale ettiler; sonra ölüleri çıktı.” Cumhurbaşganımızın Talimatıynan@elcinarabaci·6d@elcinarabaci adlı kişiye yanıt olarak Ya enkaz altında halen ölümle pençeleşirken enkaza dozer girdiği için parçalanan, canından olanlar? Onları düşünmek bile istemiyorum, fakat son bir kaç gündür kurtarılanların çoğu vinç operatörlerinin dikkati sonucu tesadüfen fark edildi. Azmi Karaveli-yurttansesler@AzmiKaraveli·1 sa Hatay’da 296.saatte 3 kişi sağ çıkartılıyorsa, yabancı ekiplerin kaç gün önce gitmelerine sebebiyet verenleri de mi sorgulamayacağız? Kaç yabancı ekip kaç gün önceden neden gitti? Siz nasıl insanlarsınız? Cumhurbaşganımızın Talimatıynan@elcinarabaci·28d Az evvel o üç kişiden birinin yaşamını kaybettiği bilgisi de ulaştı. Bu kadar beklemeseydi, kurtulacaktı. "Kurtarılan" diğer ikisi de ömürleri boyu bu gecikme yüzünden kim bilir vücut fonksiyonlarında ne gibi aksaklıklar yaşayacaklar. Belki uzuvları kesilecek. Cumhurbaşganımızın Talimatıynan@elcinarabaci·9d Çevrede işin riskli ve zorlu bölümlerini üstlenecek, son dakikada emeklerine çökebildikleri madenciler, belediye arama kurtarma ekipleri ya da yabancı arama kurtarmacılar yoksa demek...
Laborans@LaboransS AFAD ile ilgili video ve suçlamalar bitmiyor! "Burada birçok insanın duyduğu annemin sesini AFAD ben duymadım diyerek gidiyor!" 
Aynı olayı depremin 3. günü Osmaniye merkezde yıkılan 5 katlı bir bina için ben de dinledim.2 defa ses var diye çağrılmışlar. Ses yok denilerek ayrılınmış bölgeden. Komşu dayanışması ile bahsedilen bölgedeki enkazdan 40'lı yaşlarda bir hanımefendi çıkartılmış çökme riskine rağmen 'Afad'afetin kendisi gibi...olmasaydı bu kadar zaman da kaybedilmezdi,bu kadar engelle de karşılaşmazdı gönüllüler ve acı bu kadar katlanmazdı.Düşmanca,affedilemez bir  şey yaptıkları
tontocosas Retweetledi‘Bodur& Adalet .’@Adalet82_82·16s Adıyaman'da 65 kişiye mezar olan Grand Isias Otel'in yapımında dere çakılı ve kum kullanıldığı ortaya çıktı. TÜGVA Adıyaman Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Ahmet Bozkurt'a ait olan otelin dosyasına GİZLİLİK KARARI getirildi. Dr. Savash Porgham@Savash_Porgham·13s Sadece moloz yığını altında kalmadık; her nevi liyakatsizliğin, kibirin, vicdansızlığın, insafsızlığın, bulanık sudan balık tutmacılığın, menfaatçiliğin ve alçaklığın da enkazı altında kaldık vesselam!
Öte yandan, hem dinin özünü bilen, hem de vicdanlı Müslümanlar da var: @rihsaneliacik 12 Şub AFAD tekeli yanlış.. OHAL yanlış, Twitter yavaşlatma yanlış.. Uzaktan eğitim yanlış.. Kader planı, şehid, tekbir yanlış... Yanlış oğlu yanlış...
Tekbir getirmeye Müslümanlığın şartlarından biriymiş gibi önem verip, bu densizliği, görgüsüzlüğü, saygısızlığı eleştirince dine saygısızlık yapıldı diye ortalığı velveleye veren,  kabadayılık yapan ve vatan kurtaran aslan edası ve pozlarında kasım kasım kasılarak ortalıkta dolaşan, şişinen cahil soysuzlar ve onlar gibilerin ve ORGANİZE SAF KÖTÜLÜĞÜN tarafında olanlar, yanında yer alanlar bireysel olarak ne kadar iyi insan olurlarsa olsun, ne kadar iyilik yaparlarsa yapsın DEVASA KÖTÜLÜKLERİN ORTAĞI, İŞBİRLİKÇİSİ ve DESTEKÇİSİDİRLER.
Şeyma gibi hayatının baharında hayattan koparılan binlerce kurbanın hakkını korumak için, böyle insanlara, en azından buğuz etmek Müslümanlığın ve insanlığın gereğidir.
"Kötüleri bağışlayan, iyileri cezalandırır." (Bonis nocet, qui malis parcit.) Seneca
0 notes