#Aşırı bağımlılık yapar
Explore tagged Tumblr posts
Text
Kedi gözlerini açtı,
Güneş girdi içeri.
Kedi gözlerini kapadı,
Güneş içerde kaldı.
İşte buydu, akşam vakti
Uyandığında kedi
Karanlıkta, iki güneş parçası
Görmemin nedeni.
Maurice Careme
İnstagram ilanıydı siz üzerinize almayın lütfen 😁🐈🐱😂😂😂
#Satın alma Sahiplen#Kampüsten temiz#Yavru kedi zamanı#Aşırı bağımlılık yapar#cute cats#cute kittens#positivity#love#funny#hope
160 notes
·
View notes
Text
Jüpiter Terazi Burcunda
Jüpiter Terazi Burcunda
Jüpiter terazi burcunda ne demek? Jüpiter terazi burcunda hangi konuları ve nasıl etkiler? Jüpiter terazi burcunda olumlu ve olumsuz etkileri nelerdir? Jüpiter terazide hangi evde nasıl etkiler?
Astrolojide Jüpiter Terazi burcunda, genişleme, büyüme ve şans gezegeni Jüpiter'in Terazi'nin denge, uyum ve adalet özellikleriyle birleştiği bir dönemi ifade eder. Bu dönem,
sosyal ilişkilerde uyum,
adalet arayışı ve
estetik değerlere önem verme
eğilimini artırır. Jüpiter Terazide olduğunda, insanlar daha fazla hoşgörü ve anlayış gösterir, estetik ve sanat alanlarında yeni keşifler yapar. Ayrıca, hukuki reformlar ve diplomatik ilişkilerde önemli gelişmeler yaşanabilir.
Terazi Burcu Künyesi
Latince Adı: Libra
Sembol: Terazi
Element: Hava burcu
Nitelik: Öncü burç
Yönetici Gezegen: Venüs
Renkler: Pembe, mavi, yeşil
Uğurlu Taşlar: Opal, zümrüt, safir
Çiçekler: Gül, papatya, nergis
Metal: Bakır
Gün: Cuma
Karşıt Burç: Koç
Genel Özellikleri
Adalet ve Denge: Terazi burcu, adalet ve denge arayışı ile bilinir. Her şeyde uyum ve dengeyi sağlamak önemlidir.
Sosyal ve İlişkisel: İlişkilerde ve sosyal etkileşimlerde başarılıdırlar. İnsanlarla iyi geçinmek ve sosyal çevrelerinde uyumu sağlamak isterler.
Estetik ve Güzellik: Estetik duyarlılıkları yüksek olup, güzellik ve sanata önem verirler. Zevkli ve estetik bir bakış açısına sahiptirler.
Diplomatik ve Uzlaştırıcı: İyi birer diplomat olup, çatışmaları çözmede ve uzlaşma sağlamada yeteneklidirler.
İkna Kabiliyeti: İkna yetenekleri güçlüdür ve insanları kendi bakış açılarına çekme konusunda başarılıdırlar.
Olumlu Yönleri
Uyum ve denge arayışı
Sosyal ve dışa dönük
Estetik duyarlılık
Diplomatik ve uzlaştırıcı
İkna yeteneği yüksek
Adalet ve eşitlik savunucusu
Romantik ve nazik
Olumsuz Yönleri
Kararsızlık ve belirsizlik
Çatışmalardan kaçınma eğilimi
Fazla ödün verme
Yüzeysellik
Sürekli onay arama
Aşırı bağımlılık
Gereksiz uzlaşma
Terazi burcu, uyum, denge ve estetik ile özdeşleşir. Sosyal ilişkilerde başarılı, adil ve diplomatik olmalarıyla tanınırlar. Ancak, kararsızlıkları ve çatışmalardan kaçınma eğilimleri, bazen kendi ihtiyaçlarını ihmal etmelerine neden olabilir. Estetik ve güzellik anlayışları, sanatsal alanlarda ve insan ilişkilerinde başarılı olmalarını sağlar.
Terazi burcu, zodyak kuşağının yedinci burcudur ve 23 Eylül ile 22 Ekim tarihleri arasında doğan kişileri temsil eder. Hava elementi olan Terazi, denge, adalet ve uyum arayışıyla bilinir. Yönetici gezegeni Venüs'tür ve bu gezegenin etkisi altında olan Terazi burcu, estetik, güzellik ve sanatla derin bir bağ kurar. Venüs'ün etkisi, Terazi burcunun sosyalliğini, zarafetini ve diplomatik yaklaşımlarını büyük ölçüde belirler.
#jüpiter#astroloji#doğum haritası#akrepblog#akrep blog#jüpiter terazi burcunda#jüpiter terazide#terazi burcu jüpiter#transit jüpiter#transit jüpiter terazide#jüpiter transitte terazide#jüpiter terazi burcunda nedir#jüpiter terazide ne demek
0 notes
Text
Xanax Nedir? Ne İşe Yarar
Xanax olarak bilinen ilaç, aslında alprazolam maddesinin marka adıdır ve genellikle anksiyete bozukluklarını, panik atakları ve bazı durumlarda depresyonu tedavi etmek için kullanılır. Benzodiazepinler sınıfındandır ve beyindeki belirli kimyasalları etkileyerek merkezi sinir sistemi üzerinde sakinleştirici bir etki yapar. Xanax, hızlı etki eden bir ilaçtır ve genellikle semptomları hafifletmek için kısa vadede kullanılır. Ancak, uzun süreli kullanım bağımlılık yapabilir ve vücut zamanla ilaca tolerans geliştirebilir. Xanax'ın kullanımı, bir doktor gözetiminde olmalıdır çünkü yan etkileri ve bağımlılık yapıcı özellikleri vardır. Yan etkiler arasında uykusuzluk, baş dönmesi, halsizlik, ve konsantrasyon güçlüğü bulunabilir. Ayrıca, alkol veya diğer sedatiflerle birlikte kullanıldığında tehlikeli olabilir ve solunum sıkıntısına yol açabilir. Bu nedenle, Xanax reçetesi olan kişilerin ilacı tam olarak doktorun önerdiği şekilde kullanmaları ve herhangi bir yan etkiyi hemen doktorlarına bildirmeleri önemlidir. Uzun süreli kullanım sonrasında ilacın bırakılması da yavaş yavaş ve psikiyatrist gözetiminde olmalıdır, çünkü aniden bırakmak ciddi yoksunluk belirtilerine neden olabilir.
Xanax (Alprazolam) Genel Bilgiler
Xanax, benzodiazepinler sınıfına ait bir ilaçtır ve etken maddesi alprazolamdır. Merkezi sinir sistemini etkileyerek sakinleştirici ve kaygı giderici özelliklere sahiptir. Genellikle kısa süreli tedavilerde ve doktor kontrolünde kullanılır.
Xanax'ın Tıbbi Kullanım Alanları
Xanax, çeşitli anksiyete bozukluklarını, panik atakları ve bazı durumlarda depresyonu tedavi etmek için kullanılır. Ayrıca, uyku bozuklukları ve kas spazmlarını hafifletmek için de reçetelendirilebilir.
Xanax'ın Etki Mekanizması
Xanax, beyindeki GABA (Gamma-Aminobutyric Acid) adlı inhibe edici bir nörotransmitterin etkisini artırarak çalışır. Bu, sinir hücrelerinin aşırı aktivitesini azaltır ve sakinleştirici bir etki yapar.
Xanax'ın Farmakolojik Özellikleri
Xanax, hızlı bir şekilde emilir ve etkisi genellikle 1 saat içinde hissedilir. Etkisi 4-6 saat sürebilir ve vücut tarafından karaciğerde metabolize edildikten sonra böbrekler aracılığıyla atılır.
Dozaj ve Uygulama Şekli
Xanax dozajı, hastanın yaşına, sağlık durumuna ve ilaca verdiği yanıta bağlı olarak değişir. Genellikle düşük bir dozda başlanır ve gerekirse yavaşça artırılır. İlacın düzenli aralıklarla alınması önemlidir.
Xanax'ın Yan Etkileri ve Güvenlik Profili
Xanax güvenli bir şekilde kullanıldığında etkili bir ilaçtır, ancak bazı yan etkilere neden olabilir. Bu yan etkiler genellikle hafif ve geçicidir. Yaygın Yan Etkiler Xanax'ın yaygın yan etkileri arasında uykusuzluk, baş dönmesi, yorgunluk ve mide bulantısı bulunabilir. Bu yan etkiler genellikle zamanla azalır. Ciddi Yan Etkiler ve Komplikasyonlar Nadiren, Xanax ciddi yan etkilere neden olabilir, bu da derhal tıbbi müdahale gerektirir. Bu ciddi yan etkiler arasında solunum depresyonu, karaciğer fonksiyon bozukluğu ve alerjik reaksiyonlar bulunabilir. Xanax ve Alkol Etkileşimi Xanax ve alkol birlikte alındığında, her iki maddenin de merkezi sinir sistemini baskılayıcı etkileri artabilir, bu da tehlikeli olabilir. Bu kombinasyon solunum depresyonuna ve bilinç kaybına neden olabilir. Xanax ve Diğer İlaçlarla Etkileşim Xanax, diğer bazı ilaçlarla birlikte alındığında etkileşime girebilir. Bu etkileşimler ilacın etkisini artırabilir veya azaltabilir ve yan etkileri değiştirebilir.
Bağımlılık ve Yoksunluk
Xanax, uzun süreli veya yüksek dozlarda kullanıldığında bağımlılık yapabilir. Xanax Bağımlılığına Genel Bakış Bağımlılık, vücudun ilaca alışması ve ona bağımlı hale gelmesi durumudur. Bu durumda, ilacı almadan yaşamak zorlaşabilir. Bağımlılık Belirtileri ve Tedavisi Bağımlılık belirtileri arasında ilacı daha sık alma ihtiyacı, dozu artırma, ilacı almadan yaşayamama ve yoksunluk semptomları bulunabilir. Bağımlılık tedavisi, tıbbi gözetim altında yavaş yavaş ilacı azaltmayı içerir. Yoksunluk Semptomları ve Yönetimi Xanax'ı aniden bırakmak yoksunluk semptomlarına neden olabilir. Bunlar arasında titreme, terleme, huzursuzluk, mide bulantısı ve hatta nöbetler bulunabilir. Bu semptomlar tıbbi gözetim altında ve yavaş yavaş ilacı azaltarak yönetilebilir. Bu başlıklar, Xanax (Alprazolam) hakkında kapsamlı bir bilgi sunar ve hastaların, sağlık profesyonellerinin ve bakım verenlerin bu ilacı daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir.
Xanax Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Xanax kullanırken dikkatli olmak önemlidir. İlaç, doktor talimatlarına uygun olarak alınmalı ve dozajda herhangi bir değişiklik psikiyatri onayı ile yapılmalıdır. Xanax, bağımlılık yapıcı bir ilaç olduğu için reçeteli olarak ve kısa süreli tedavilerde kullanılmalıdır.
Uzun Süreli Kullanım ve Doz Ayarlaması
Uzun süreli Xanax kullanımı, bağımlılık ve tolerans gelişimine neden olabilir. Bu yüzden ilaç, genellikle kısa süreli tedavilerde ve en düşük etkili dozda kullanılmalıdır. Eğer uzun süreli kullanım gerekiyorsa, doktor düzenli olarak hastanın durumunu değerlendirmeli ve gerekirse doz ayarlaması yapmalıdır.
Kontrendikasyonlar ve Uyarılar
Xanax, bazı hastalıkları olan kişilerde veya bazı ilaçlarla birlikte alındığında kontrendikedir. Karaciğer fonksiyon bozukluğu, solunum yetmezliği veya alkol/madde bağımlılığı olan kişilerde Xanax kullanımı önerilmez. Ayrıca hamilelik ve emzirme döneminde de dikkatli kullanılmalıdır.
Xanax Kullanımı ve Sürüş Güvenliği
Xanax, uyuşukluk, baş dönmesi ve konsantrasyon kaybı gibi yan etkilere neden olabilir. Bu yüzden Xanax kullanırken araç kullanmamak veya ağır makine çalıştırmamak önemlidir.
Alternatif Tedavi Yöntemleri ve Destekleyici Yaklaşımlar
Farmakolojik Olmayan Anksiyete Tedavileri Anksiyete için farmakolojik olmayan tedavi yöntemleri arasında terapi, meditasyon, egzersiz ve gevşeme teknikleri bulunmaktadır. Destekleyici Terapiler ve Yaşam Tarzı Değişiklikleri Bilişsel-davranışçı terapi gibi destekleyici terapi yöntemleri ve yaşam tarzı değişiklikleri, anksiyete yönetiminde yardımcı olabilir. Bitkisel ve Doğal Tedavi Seçenekleri Bazı bitkisel ürünler ve takviyeler, hafif anksiyete semptomlarını hafifletebilir. Ancak bunlar doktor gözetiminde kullanılmalıdır.
Xanax Kullanımı ve Toplum Üzerindeki Etkileri
Reçete İlaç Kötüye Kullanımı ve Xanax Xanax, reçete ilaç kötüye kullanımıyla ilgili endişelere neden olmuştur. Toplumda bu tür ilaçların kötüye kullanımını önlemek için bilinçlendirme ve eğitim çalışmaları önemlidir. Xanax'ın Yasal Durumu ve Erişilebilirliği Xanax, reçete ile satılan bir ilaçtır ve yasal olarak sadece doktor reçetesiyle temin edilebilir. Toplumsal Farkındalık ve Eğitim Çalışmaları Toplumda Xanax ve benzeri ilaçların doğru ve güvenli kullanımı konusunda farkındalık yaratmak ve eğitim vermek önemlidir.
Sonuç ve Öneriler
Güvenli Kullanım İçin İpuçları Xanax kullanırken güvenli olmak için doktor tavsiyelerine uymak, ilaç etkileşimlerinden kaçınmak ve düzenli tıbbi kontroller yaptırmak önemlidir. Xanax Tedavisinin Geleceği Xanax ve benzeri ilaçların gelecekteki kullanımı, daha etkili ve güvenli tedavi yöntemlerinin geliştirilmesiyle şekillenecektir. Hasta ve Hekim İşbirliğinin Önemi Xanax tedavisinde başarı, hasta ve hekim arasındaki açık iletişim ve işbirliğine bağlıdır. Hasta, herhangi bir yan etki veya endişeyi doktoruyla paylaşmalıdır.
Xanax Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Xanax nasıl alınmalıdır?Xanax, doktor reçetesi ve talimatları doğrultusunda ağız yoluyla alınmalıdır. Tabletleri çiğnemeden veya kırmadan, su ile birlikte yutulmalıdır.Xanax bağımlılık yapar mı?Evet, Xanax bağımlılık yapabilir ve bu nedenle sadece doktor kontrolünde ve kısa süreli tedaviler için kullanılmalıdır. Uzun süreli kullanım, bağımlılık ve tolerans gelişimine neden olabilir.Xanax’ın yan etkileri nelerdir?Xanax’ın yaygın yan etkileri arasında uyuşukluk, baş dönmesi ve yorgunluk bulunur. Ancak ciddi yan etkiler de meydana gelebilir, bu durumda derhal doktorla iletişime geçilmelidir.Xanax alırken hangi ilaçlardan kaçınılmalıdır?Xanax, alkol ve bazı ilaçlarla birlikte alındığında tehlikeli olabilir. Özellikle merkezi sinir sistemini yavaşlatan diğer ilaçlar ve alkollü içeceklerden kaçınılmalıdır.Xanax alkolle birlikte alınabilir mi?Hayır, Xanax alkolle birlikte alındığında ciddi yan etkilere neden olabilir, hatta ölümcül olabilir. Bu kombinasyondan kaçınılmalıdır.Xanax nedir ne için kullanilir?Xanax, anksiyete, panik bozukluğu ve bazen depresyon belirtilerini hafifletmek amacıyla kullanılan bir benzodiazepin sınıfı ilaçtır. Beyindeki belirli reseptörleri etkileyerek sakinleştirici bir etki yapar ve böylece hastanın ruh halini düzeltilmesine yardımcı olur.Xanax fazla kullanılırsa ne olur?Xanax'ın fazla kullanılması bağımlılık, tolerans gelişimi ve fiziksel bağımlılığa yol açabilir, bu da ilacı bırakma sürecini zorlaştırır ve ciddi yoksunluk belirtilerine neden olabilir. Ayrıca, aşırı dozda Xanax almak solunum depresyonu, bilinç kaybı ve ölüme kadar gidebilecek ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.Xanax nasıl bırakılır?Xanax’ı bırakırken en güvenli yöntem, bir sağlık profesyonelinin gözetiminde yavaş yavaş dozu azaltmaktır. Bu süreçte doktor, yoksunluk belirtilerini hafifletmek ve bağımlılık riskini azaltmak için hastaya destek sağlar ve gerekirse tedavi planını ayarlar. İlginizi çekebilecek diğer yazılar; - IQ Testi Gerçekleri: Zeka Seviyenizi Anlamak ve Potansiyelinizi Keşfetmek - Vajinismus Nedir? Vajinismus Tedavisi Nasıl Yapılır? - Antidepresan Nedir? Neden Kullanılır ve Ne İşe Yarar? Read the full article
0 notes
Text
Adet Kanı Büyüsü Nasıl Bozulur ve Nasıl Yapılır 2023?
Adet kanı büyüsü, aşık etme ve bağlama amaçlı kara büyü grubunda yer alan en etkili büyülerden biridir. Bu büyü, kişinin iradesine bedenine etki ederek düşünce, his ve davranışlarında değişiklik yaratır. Adet kanı ile yapılan bu büyü kadınlar tarafından erkeklere yapılan bir büyü türüdür. Büyü, erkeği bir yandan kadına bağlarken diğer yandan da erkeği birlikte olduğu kadından tamamen ayırma etkisine sahiptir.
Adet Kanı Büyüsü Nedir?
Adet kanı büyüsü, Türk toplumunda yaygın olarak bilinen, insanların birbirlerine bağlanması veya ayırılması için yapılan en etkili büyü türlerinden biridir. Adet kanı büyüsü, özellikle kadınların kullandığı bir büyü türüdür. Bu büyü, kadınlar tarafından erkekleri kendilerine bağlamak veya başka bir kadınla olan ilişkilerini bitirmek amacıyla kullanılmaktadır. Aybaşı kanı büyüsü olarak da bilinen bu büyüde, kadının regl kanının kullanılması nedeniyle bu isimle adlandırılmıştır. Esas olan, büyü yapan kişinin vücuduna ait bir parçanın, büyülenmek istenen kişiye yedirilip içirilmesidir. Adet kanı kullanılmasının nedeni, kadının dişiliğine ait özelliklerini barındıran en etkili bölge olmasından kaynaklanır.
Adet Kanı Büyüsü Etkileri Nelerdir?
Adet kanı büyüsü, doğru yapıldığında çok kısa sürede etkili sonuçlar veren bir büyüdür. Büyü, erkeğin adet kanını vücuduna aldıktan hemen sonra etki etmeye başlar. Erkek, büyülenen kadına ani ve şiddetli bir şekilde bağlanmaya başlar. Kadına ait hisleri, aşkı ve sevgisi, cinsel dürtüleri vb. erkeğin bedenindeki adet kanının sahibine besler. Erkek, kadının her istediğini yapar, onunla sürekli beraber olmak ister ve diğer kadınlardan tamamen uzaklaşır. Ancak, adet kanı büyüsü bozulmadığı sürece son derece zararlı sonuçlar doğurabilir. Eşinize başka bir kadın tarafından yapılmış adet kanı büyüsü varsa, eşiniz sizden tamamen uzaklaşır ve zaman içerisinde sizden ayrılıp boşanmaya kadar gider. Bu nedenle, adet kanı büyüsünün bozulması önemlidir.
Aybaşı Kanı Büyüsü Belirtileri nelerdir?
Adet Kanı Büyüsü, erkeği kadına bağlamak için yapılan en etkili büyülerden biridir. Bu büyünün etkisini göstermesi halinde, hedef kişide bir takım belirtiler ortaya çıkar. Bu belirtiler arasında şunlar sayılabilir: - Hedef kişinin sürekli olarak büyüyü yapan kişinin yanında olmak istemesi, onunla vakit geçirmek istemesi ve onun söylediklerini yapmak istemesi. - Hedef kişinin, büyüyü yapan kişiye karşı aşırı bir sevgi ve saygı duyması, onunla beraber olmak istemesi ve onu mutlu etmek istemesi. - Hedef kişinin, büyüyü yapan kişinin ailesi ve arkadaşlarına karşı olumsuz bir tutum sergilemesi, onlarla zaman geçirmek istememesi ve onların fikirlerini önemsememesi. - Hedef kişinin, büyüyü yapan kişinin isteklerine ve arzularına karşı koyamaması, her zaman onun isteklerine uygun davranması ve onu mutlu etmek için çaba sarf etmesi. - Hedef kişinin, büyüyü yapan kişiye karşı aşırı kıskançlık ve bağlılık duyması, onunla ayrı kalmak istememesi ve onun başka biriyle birlikte olmasına izin vermemesi. - Hedef kişinin, büyüyü yapan kişiye karşı olumlu düşünceler beslemesi, onun hatalarını görmezden gelmesi ve her zaman onu savunması. - Hedef kişinin, büyüyü yapan kişiye karşı bağımlılık hissi duyması, onun olmadığı zamanlarda mutsuz olması ve onunla birlikte olmadığı zamanlarda sürekli onu düşünmesi. Bu belirtiler, Adet Kanı Büyüsü'nün etkisini göstermesi halinde ortaya çıkabilir. Ancak, bu belirtilerin her zaman büyüyü gösterdiği anlamına gelmez. Bu nedenle, Adet Kanı Büyüsü şüphesi olan kişilerin uzman bir medyuma danışmaları ve durumu değerlendirmeleri önemlidir
Adet Kanı Büyüsü nasıl bozulur?
Adet Kanı Büyüsü, etkisi yüksek olan kara büyüler arasında yer alır. Bu büyü türünün etkisini göstermesi halinde, hedef kişi tamamen büyüyü yapan kişinin etkisine girer ve iradesi dışında hareket etmeye başlar. Bu durumda, büyüyü bozmak için bazı adımların atılması gerekir. Adet kanı büyüsünü bozmak, diğer büyülerden farklı olarak özel uzmanlık ve tecrübe gerektirir. Doğru yapılmayan bir büyü bozma işlemi tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, adet kanı büyüsünü bozmak isteyenlerin mutlaka bu konuda uzmanlaşmış kişilere başvurması gerekmektedir. Büyüyü bozmak için ilk adım, büyünün yapıldığı kişinin bedenine ait bir parça kullanmaktır. Büyüyü bozmak isteyen kişi, bu parçayı elde ederek medyuma ulaştırmalıdır. Bu parça, büyünün yapıldığı kişinin tükürüğü, saçı, tırnağı veya kanı gibi bir şey olabilir. Medyum, elde edilen parçayı kullanarak büyüyü bozmak için özel dualar okur ve ritüeller gerçekleştirir. Büyü bozulduğunda, hedef kişinin üzerindeki etkisi tamamen yok olur ve normal hayatına geri döner. Ancak, Adet Kanı Büyüsü'nün bozulması oldukça zor bir işlemdir. Bu nedenle, büyünün yapılmadan önce bu tür uygulamalardan kaçınılması en doğru yaklaşım olacaktır. Ayrıca, eğer büyü yapılmışsa, büyüyü bozmak için mutlaka bir uzmandan yardım alınması gerekmektedir. Büyü bozma işleminin etkisi de büyünün yapılış şekline, hedef kişinin durumuna ve medyumun uzmanlığına göre değişebilir. Bu nedenle, büyü bozma işlemi sırasında sabırlı olunması ve medyumun önerilerine uyulması son derece önemlidir. https://www.youtube.com/watch?v=8btOq0TAl9Y Read the full article
0 notes
Text
Geçemeyen geçmişim sarmış dört bir yanımı
Dikkat aşırı bağımlılık yapar!!!
3 notes
·
View notes
Text
Abi aşırı bağımlılık yaptı şu şarkı..
Belki size de bağımlılık yapar xjwjbxjdjdjd
9 notes
·
View notes
Photo
Biraz Saçma , Biraz Deli , Biraz Geveze Ama Çok Eğlenceli.Dikkat Önemli Uyarı : Bu Kanal Aşırı Eğlence İçerdiği İçin Bağımlılık Yapar. Yan Etkileri : Yüz Kaslarında Ağrı , Karında Gerilme , Dizlerinizin Bağının Çözülmesi Görülebilecek Yan Etkileridir.Hayattan Zevk Almayı İstemeyenlerde Ciddi Yan Etkiler Oluşturabilir.
1 note
·
View note
Text
3 beğeni
SSS
Sağlıklı Karbonhidratlar Nelerdir ve Bunları Diyetinize Nasıl Dahil Edebilirsiniz?
Bir süredir keto besleniyorsanı konuyu bilşyorsunuzdur, Ancak bu, burada karbonhidrat karşıtı olduğumuz anlamına gelmez - aslında ondan çok uzakta. Doğru olanı nasıl seçeceğinizi anladığınız sürece, karbonhidratlar kesinlikle birçok diyetin sağlıklı bir parçası olabilir.
İşte sağlıklı karbonhidratlar için hızlı bir kılavuz.
KARBONHİDRATLAR NELERDİR?
Karbonhidratlar , protein ve yağ üç makro besindir. Kalori sağlayan ana diyet bileşenleridir ( alkol kalori de sağlar, ancak bir makro besin olarak kabul edilmez.) Her makro besin öğesinin ayrıca birden fazla özel rolü vardır.
Tipik bir diyetteki karbonhidratların çoğu , un, ekmek, makarna, pirinç, patates ve mısır gibi tahıllar , nişastalar ve şekerden gelir. Çoğu diyet şekeri, işlenmiş gıdalardaki ve soda, hamur işleri ve soslar gibi içeceklerdeki ilave şekerlerden gelir. Ayrıca diğer sebzelerde, süt ürünlerinde , meyvelerde, kuruyemişlerde, tohumlarda ve bakliyatlarda/bakliyatlarda doğal olarak bulunan karbonhidratları ve şekerleri daha az miktarlarda bulabilirsiniz .
Karbonhidratlar, monosakkaritler olarak bilinen ayrı şeker birimlerinin zincirlerinden oluşan moleküler bir yapıya sahiptir. Fruktoz, bitkisel gıdalarda benzersiz bir şekilde bulunan bir monosakkarittir, galaktoz ise süt gıdalarında bulunur. Glikoz tüm karbonhidratlarda bulunur.[ * ]
Tüm karbonhidratlar şekerlerden yapıldığından, tadı tatlı olmasa bile şekere dönüşürler. Bunu kendiniz test etmek için, ağzınızda birkaç dakika tuzlu kraker ısırığı tutun. Sonunda, tatlı bir tat algılamaya başlayacaksınız. Bunun nedeni, tükürüğünüzdeki enzimlerin uzun şeker zincirlerini ayrı şeker birimlerine ayırmaya başlamasıdır.
KARBONHİDRATLAR NE YAPAR?
Karbonhidratların diyette iki temel işlevi vardır: enerji ve lif sağlarlar.[ * ]
Karbonhidratlar, vücudun enerji için kullandığı şeker olan glikoza oldukça hızlı bir şekilde parçalanır. Bu nedenle, karbonhidratlar çoğu insan için birincil yakıt kaynağıdır. Karbonhidratlar ayrıca, vücudun gerektiğinde arayabileceği kaslarda ve karaciğerde yedek bir glikoz havuzu görevi gören glikojen depolarını da yeniler.
Ketozda (vücudun yakıt olarak yağdan ketonları yaktığı) kişiler dışında, çoğu insan ana enerji kaynağı olarak glikoz kullanır.
Karbonhidratlar ayrıca sindirilemeyen ancak sindiriminizi düzenlemeye yardımcı olabilecek ve sağlıklı bağırsak bakterileriniz için bir besin kaynağı sağlayan lif sağlar . Keto'da bile, hindistancevizi, avokado, kabak, brokoli ve karnabahar gibi düşük karbonhidratlı meyve ve sebzelerden bol miktarda lif alabilirsiniz.
KARBONHİDRATLARIN NEDEN KÖTÜ BİR İTİBARI VAR?
Karbonhidratlar, özellikle Keto ve Paleo gibi düşük karbonhidratlı diyetlerin popülaritesi arttıkça , son birkaç yılda oldukça korkunç bir üne kavuştu . İşte diyetlerimizde “kötü adam” olarak yağların yerini karbonhidratların almasının birkaç nedeni:
İşleme. Yüksek oranda işlenmiş gıdaların çoğu karbonhidrat bakımından yüksektir ve temel bileşenler olarak şeker, un veya mısır içerir. Bu aşırı işlenmiş gıdalar kilo alımı, tip 2 diyabet , kalp hastalığı , kanser ve diğer bazı kronik sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilmiştir.[ * ][ * ]
Kan şekeri etkileri. Tasarım gereği, karbonhidratlar kan şekeri seviyelerini yükseltir. Doğada, karbonhidratlar, kan şekeri etkilerini köreltmeye yardımcı olan lifle bağlıdır. Bununla birlikte, yüksek oranda işlenmiş karbonhidratlar kan şekeri seviyenizi hızla yükseltebilir. Zamanla ve aşırı tüketimle bu, insülin direncine, kilo alımına ve tip 2 diyabete yol açabilir.[ * ][ * ]
Bağımlılık yapan doğa. Özellikle yüksek oranda işlenmiş karbonhidratlarla karbonhidrat alımınızı düzenlemek zor olabilir. (Patates cipsi düşünün… sadece bir tane yiyebilir misiniz?) Yiyecek bağımlılığı olan çoğu insan, neredeyse yalnızca karbonhidrattan zengin yiyeceklerle mücadele eder ve işlenmiş karbonhidratlar, açlık hormonlarınızı, daha fazla yeme isteği ve iştah artışıyla sonuçlanan şekillerde etkiler.[ * ] [ * ]
Bununla birlikte, birçok karbonhidratın bu özelliklere sahip olması, tüm karbonhidratların tüm insanlar için kötü olduğu anlamına gelmez. Yine de en sağlıksız karbonhidratları belirlemek için bu listeyi kullanabiliriz. Düşük karbonhidrat , orta karbonhidrat veya yüksek karbonhidrat diyeti yiyor olsanız da, kaçınmanız gereken en iyi 5 karbonhidrat burada.
KAÇINILMASI GEREKEN EN İYİ KARBONHİDRATLAR
Rafine un . Tipik olarak ekmek, makarna, kek, kurabiye, et suyu, tahıl gevrekleri, krakerler ve daha fazlasında bulunur, ancak daha sağlıklı bir seçenek için rafine edilmemiş unlarla yapılan bunların çoğuna alternatifler bulabilirsiniz.
Şekerle tatlandırılmış içecekler. Buna soda ve meyve suyu dahildir. Bu içecekler sizi doldurmaz, ancak şeker ve kalori ile yüklenir.
Patates kızartması. Örnekler arasında patates kızartması ve patates cipsi sayılabilir. Bu yiyecekler karbonhidrat bakımından yüksektir, genellikle düşük kaliteli yağlarda kızartılır ve yemeyi bırakmak zordur.
İşlenmiş kekler, kurabiyeler ve hamur işleri. Bunlar tipik olarak şeker, rafine un ve düşük kaliteli yağlar içerir.
Kahvaltı gevreği . İşlenmiş tatlılar gibi bunlar da genellikle rafine un ve ilave şeker ile yapılır. Bu yüksek oranda işlenmiş karbonhidratlar güne başlamanın en iyi yolu değildir.
SAĞLIKLI KARBONHİDRATLAR NELERDİR?
Karbonhidratlarla ilgili tartışmalar sürse de, çoğu uzman karbonhidratı neyin sağlıklı yaptığı konusunda hemfikir. Sağlıklı karbonhidratlar minimum düzeyde işlenir, lif bakımından zengindir ve besinlerle doludur.
0 notes
Text
HAYATIN İÇİNDE AŞKA İNANMAK
Herkese merhaba , bugün sizlere sabit fikirleri olan bir kadın olarak hayattan ve en önemlisi aştan biraz bahsedicem. Her şeyin sürekli değişimine uyum sağlamak zordur elbette . İnsan sabitleri olduğunda değişkenliği kaldırabilen bir canlı. Evi, işi , okulu , arkadaşı, aşkı düzeni varken gönül rahatlığıyla uyumak gibi. Kalabalık bir toplantı telaşından sonra oturup kahve içebileceğini bilmek gibi. Herkes uyurken kitap okumak gibi. O zaman düşüncelerimizin çıktığı yolculuk insanı bir başka sürükleyebiliyor. Her şey değişken ve sürekli hareketli iken düşünmek, aşık olmak, aşkı anlamak , hayal kurmak zorlaşmakta çoğu zaman.
Aslında hayat durağan değil. Her şey değişim ve dönüşüm halinde. Mevsimler, aylar, doğa, evren ve de insan dönüşüm halinde hatta en sağlam nesneler bile durduğu yerde çürüyüp gitmekte. Fakat algımızın altında ya da anlayamadığımız uygun bir yavaşlıkta olan bu şeyler bizi etkilemez. Hatta gerekli buluyoruz bir mevsimin değişimini. Akşamüstü herşeyden yorulunca gecenin gelişini yadırgamıyoruz. Uyuyup dinlenip sabah tekrar güne başlamak istiyoruz. Düşünün ki bir sabah uyandığınızda perdeyi açıp güneşin hiç doğmamış olduğunu görseniz çok şaşırır hatta şoka girerdiniz. Hayat kendi olağan hızında akarken ona uyumlu olarak yaşadıklarımız bizi yormak bir yana dinlendiriyor. Çünkü bu bildiğimiz sabitler bize değişim ve dönüşüm fırsatı sağlıyor. Bir yola çıkmak, yeni bir şeyi bitirmek, yeni bir şeye başlamak, düşünmek, tekrar sevmek tüm bunları yapmak yorucu olsa da insana haz veriyor.
Peki sizce aşkın en güzel tanımı nedir?
Aşk kelimesinin anlamı 'bir kimseye ya da bir şeye karşı duyulan aşırı bağlılık'' duygusudur. Başka bir ifade olarak ise iki ayrı cinsin birbirine karşı duydukları bedensel ve ruhsal sevgi anlamına gelir. Bu Google arama motoruna aşk yazınca karşımıza çıkan tanım . Peki ya sizin için aşkın tanımı ne ?
Bana soracak olursanız da hayatta ve aşkta sabit fikirleri olan ben bile aşkın genel bir tanımı olduğunu düşünmüyorum . Anlık ve de çok klişe bile olsa herkes aşkı kendi tanımlar ve de kendi yorumlar. Ben aşkın çok güçlü bir ağrı kesicisi olduğu fikrindeyim . Bununla ilgili birkaç bilimsel araştırma yazısı okumuştum onuda sizlere aktarıcam .
Aşk, ağrı kesici rol oynuyor
Stanford Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, acı hissettiğimiz zaman beynin aynı bölgelerinden bazılarının devreye girdiğini fark etti. Araştırmacılar, deneye katılan 15 öğrenciden sevdikleri kişinin bir fotoğrafı ile aynı derecede çekici buldukları bir tanıdıklarının fotoğrafını getirmeleri istedi. Amaç, fotoğrafların dikkati acıdan uzaklaştırmakta ne kadar etkili odluğunu görmekti. Çalışmaya göre, sevilen kişinin fotoğrafına bakmak acı algısını çekici bulunan, tanıdık kişinin fotoğrafına bakmaktan daha fazla düşürüyor. Profesör Paul Gilbert çalışmaya dair "Yalnız ve mutsuz hisseden insanların acı eşiği çok daha düşük olabilir. Kendini güvende hissedenlerde ise bunun tersi bir durum beklenebilir" diyor.
Anoreksiyanın ilacı aşk hormonu olabilir
Çocuk doğururken ve cinsel ilişki sırasında salgılanan oksitosin hormonun anoreksiya nervoza gibi beslenme bozukluklarının tedavisinde kullanılabileceği bildirildi. Bu konudaki araştırmaların ilki Psychoneuroendocrinology dergisinde yayımlandı. Araştırmada anoreksik 31 kişiyle, anoreksik olmayan 33 kişiye, burun spreyi, plasebo veya emzik aracılığıyla oksitosin hormonu verildi. Daha sonra bu şahıslara yüksek ve düşük kalorili besinlerin ve değişik kilolardaki insanların fotoğrafları gösterildi. Anoreksik insanların, daha önce, "şişman ve kötü vücutlu" diye niteledikleri kişilerin fotoğraflarına daha fazla odaklandıkları görüldü.
Aşk, kokainle aynı etkiye sahip
New York'taki Albert Einstein Tıp Koleji’nin yaptığı bir araştırmaya göre de, beynimiz aşka da kokaine verdiği tepkileri veriyor. Aşk acelecidir ve kesinlikle bağımlılık yapar.
Bence , sabit fikirli olmak bir yana dursun hayatı durağan yaşamaktansa akışın hızını yakalayıp aşkın tanımını kendi içimizde bulmalıyız .
Görüşmek üzere…
1 note
·
View note
Text
Oyun Bağımlılığı Nedir? Oyunlar Neden Bağımlılık Yapar?
Çok değil bundan 10-15 yıl öncesinde çok görmüşsünüzdür çocukların aşağıdan yukarıya ”Sabahtan beri aşağıda oynuyorsun, yeter artık eve gel!” şeklinde uyarıldığını. Son yıllar da ise ” Dışarı çık bir temiz hava al, kaç saat oldu bilgisayar başındasın!” şeklini aldı artık. Gelin bu gün oyunlar neden bağımlılık yapar? Oyun bağımlılığı nedir? hep birlikte inceleyelim.
Anne ve babalar için çocuklarının saatlerce belki günlerce bilgisayar başından kalkmadan vakit geçirdiği, sadece yemek ve tuvalet için kalktığı çokta yabancı değil sanırım. Oyun bağımlıları çok az bilgisayar başından kalkarlar bu yemek yemek için olsa bile, zaten az yemek tüketirler ve genelde bilgisayar kullanırken yemek yerler. İnsanlarla az iletişim halinde oldukları ve bir şey yapmak için efor sarf etmedikleri içinde ilerde sağlık sorunları görüşmeye başlanır.
Kimyasal bağımlılığa karşı oldukça hassas davranan anne-babalar var fakat aynı hassasiyeti bu konu için göstermiyorlar. Genelde ilerde bırakır, biraz büyün bırakır zaten yada tatilde oynar okul açılınca bırakır diyerek geçiştiriliyor. Oysa bu hafife alınacak bir durum değil, uzmanlar bu konuda psikolojik destek alınması gerektiği konusunda uyarıyor.
Oyun Bağımlılığı Nedir ?
Oyun bağımlılığı; bilgisayar oyunları, konsol oyunları, mobil oyunlar oynayarak aşırı zaman geçirilmesi ve buna bağlı olarak fiziksel, duygusal ve sosyal olarak problemler yaşamasıdır. Dijital oyunlara ve dijital dünyaya bağımlı olan kişiler aşırı takılı olmakla birlikte kendini kontrol edememekte ve gerçek dünya ile olabildiğince az iletişim halinde olma gibi belirtiler gösterirler.
Yalnız anne ve babalara şunu hatırlatmalıyım ki; her oyun oynayan çocuk oyun bağımlısı oldu anlamına gelmiyor. Şimdi bu yazıyı okuyan aile büyükleri, ”yoksa benim çocuğumda mı bağımlı oldu, akşam papçi oynadıydı” diyebilir. Çocuğunuz herhangi bir oyun oynayabilir, yada bir oyun hesabına sahip olabilir. Hep aynı oyunu da oynuyor olabilir bunlar bağımlı olduğunu göstermez, uzun vakit geçirmek ve bunun sürekli tekrarlaması sorun yaratır. Bunu anlamanız için oyun oynarken ne kadar süre vakit geçiriyor ve bu geçirdiği süre onu fiziksel, duygusal veya sosyal olarak etkiliyor mu bunu gözlemlemeniz yeterli.
Oyunlar Neden Bağımlılık Yapar?
Bilgisayar, tablet, cep telefonunda oyun bağımlılığının bir çok nedeni olabilir. Bu aşamada en önemli şey bağımlılığa neden olan nedenlerin tespit edilmesidir. Kişi saygıya ihtiyaç duyuyor olabilir, genel olarak saygı konusunda eksiklik yaşayan insanlar oyunlarda daha fazla vakit geçirir çünkü daha fazla vakit geçirmesi diğer oyuncular tarafından daha kolay kabul görmesine neden olacaktır.Bunun farkında olan oyun geliştiricileri de zaten oyunları tasarlarken bunlara önem verir ve daha oyuncunun daha fazla vakit geçirmesi için çalışmalar yapar.
Aile içerisinde ve sosyal çevresinde saygı görmeyen çocuklar dijital platformlara yöneldiğinde ve burada başarı elde ettiğinde diğer oyuncuların saygısını kazanırlar. Dolayısıyla kazanılan bu saygınlık onu oyuna daha çok bağımlı hale getirir.
Çok oyunculu yani multiplayer olarak geçen oyunlar genelde çekingen yapıya sahip çocuklar için daha cezbedicidir. Bu tip oyunlarda oyuncu gerçek yaşamda yaşadığı zorlukları ve sıkıntıları görmezden gelir. Çekinmeden oyun içerisindeki dünyada ve oradaki diğer oyuncularla vakit geçirir. Bu da bir bağımlılık sebebidir. Bunlara ek olarak yalnızlık hissi, rekabete yatkınlık, öz saygıda yetersizlik, içe dönüklük ve aşırı stres altında kalma gibi sebeplerde olabilir.
Fakat en önemli sebepler arasında aile içerisindeki iletişimin yetersiz olması yatmaktadır. Ailenin çocukla ilgilenmemesi, fiziksel veya sözlü şiddet, yada tutarsız davranışla sergilenmesi çocuğu oyunlara bağımlı hale getirmektedir.
Oyun Bağımlılığının Zararları Neler?
Dijital bağımlılık olarak değerlendirilen bu kategoride oyun bağımlılıkları, çocukların ve gençlerin fiziksel ve sosyal gelişiminde oldukça olumsuz etkilemektedir. Oyun bağımlılığı olanların göreceği muhtemel zararlar arasında aşağıdaki belirtilen maddeler yer almaktadır.
Kişilik gelişimindeki olumsuzluklar
Aşırı kilo alma
Baş ağrıları
Elde ve bileklerde uyuşmalar
Kronik yorgunluk
Uzun süre ekrana baktığı için gözde bozulmalar
Derslerinde başarı kaybı
Duyarsızlık
Bağırsak ve mide problemleri
Sosyal çevresindeki insanları kaybettiği için yalnızlık hissi
Temizliğe önem vermediği için hijyen problemleri
Oyun Bağımlılığı Nasıl Önlenir? Nasıl Tedavi Edilir?
İleri seviyedeki bağımlılıklar için uzman tedavisi gerekse de başlangıç seviyesi için aileler müdahale ederek bu sorunu çözebilirler. Öncelikle aile içerisindeki iletişime önem vermelisiniz çok sık iletişim halinde olmaya özen gösterin. İletişim halinde olmak oluşacak problemleri de hızlıca çözeceğiniz için çocuk için pozitif bir yaşam sağlamış da olursunuz.
En çok yapılan hatalardan bir tanesi oyun oynamanın ödül olarak veya ceza olarak kullanılması. Çocuğunuza bir görev verip onu yerine getirirse oyun oynayacağını veya oynamayacağını söylemek yerine onu farklı aktiviteler yapmaya yöneltin. Sinemaya gitmek gibi tiyatroya gitmek gibi, bunlar tabi çeşitlendirilebilir. Çocuğunuzu bilgisayar ekranından ayırmanın en kolay yolu bu tarz aktivitelerle onunla vakit geçirmektir.
Her oyun bağımlılık yapmaz onu zekasını geliştirecek faydalı oyunlarla tanıştırarak gelişimine katkı sağlayabilirsiniz.
0 notes
Note
Herkes ilişki burç şeyini sormuş benim soracağım bir uyum yok belki ama terazi hakkında bişeyler söylesen mutlu olurum
Terazi burcu kadını fiziksel olarak gerçekten çekici bir yapıya sahiptir. Saçları yumuşak ve dalgalıdır. Gözleri dikkat çekecek kadar parlak ve ufak burun yapısına sahiptir. Ağız yapısı oldukça biçimli ve genellikle küçüktür. Boyun yapısı ise zarif ve dikkat çekicidir. Kilo sorunu olmayan Terazi burcu kadınlarının yüz hatları genellikle incedir. Terazi kadınları genel olarak orta boyludur. Canlı ten rengine sahiptir. Genel olarak orantılı vücut hatlarına sahiptir. Giyim konusunda oldukça iyi seçimler yapar ve modayı takip ederler.Terazi burcu kadını güzel, estetik duygusu gelişmiş, yaşama sevinci üst seviyede olan, son derece cazibeli ve uyumlu karakteri ile dikkat çeken kadındır. Hoşsohbet bir karaktere sahip olduğunu söylemek gerekir. Değer verdiği insanların fikirlerini sormaktan hoşlanır. Gerçekten iyi bir huya sahiptir ve güzel olan her şeye değer verir,Terazi burcu kadınının güzellik anlayışı oldukça üst seviyededir. Bu anlayışın sadece kendisine has olduğunu söylemek gerekir. Moda olan davranışları değil, kendine özgü davranışları ve konuşma tarzı ile ön plana çıkarlar. Yapmacık hareketlerden ve davranışlardan hoşlanmazlar. Terazi burcu kadını için maddiyat, burcunun erkeğine göre daha değerlidir. Maddi güce sahip olmak ister ve bu gücün aslında, düşkünü oldukları güzelliğe ulaşmada yardımcı olacağını iyi bilir. İstedikleri güzelliğe ancak maddi gücü ellerinde bulundurduklarında ulaşabilirler. Bunun haricinde para konusuna fazla önem vermezler. Terazi kadını her zaman rahat ve keyifli yaşamaktan hoşlanır. Zorluklar, engeller ve kısıtlamalar Terazi burcu kadınına göre değildir. Hazırcı olduğunu söylesek yanılmış olmayız. Önlerine gelen her şey hazır olmalı, o hiç uğraşmamalıdır. Detaylı ve zor işler ile uğraşmak yerine, estetik yönü ile ilgilenirse daha mutlu olur ve daha verimli işler yapar. Terazi burcu kadınının neşesi her zaman için üst seviyededir. Etrafına neşe saçar ve insanları eğlendirir. Yine de hassas ve kırılgan bir yapıya sahip olduklarını bilmelisiniz. Son derece duygusal bir karaktere sahiptir. Duygusal olmaları, hayatlarının her alanında kendisini gösterir, değerlendirmeden harekete geçmeye ya da yorumlamaya. Terazi burcu kadını için önemli olan şey kendisinin bir konu hakkında ne bildiğidir. Bu konuda hislerine gerçekten güvenir ve önem verir. Terazi burcu kadını doğru bildiğini uygulamaktan asla vazgeçmez. Bu konuda kısıtlanmaktan da asla ama asla hoşlanmaz. Terazi burcu kadını için özgürlük her şeyden önce gelir. Ne olursa olsun asla kısıtlanmaya ve özgürlüğünün elinden alınmasına tahammül edemez. Bu durum hayatının her alanında böyledir. Aşk, aile ve arkadaş. Bu konuda birçok tartışmaya girmeye hazırdır. Terazi burcu kadını insanlar tarafından kolayca fark edilen bir cazibeye sahiptir. Hatta sahip oldukları cazibe dayanılmaz seviyelere çıkabilir. İnsanların kendisini sevmesini ister ve buna sahip olduğunda kendisi de ona göre davranır. Terazi burcu kadını sevdiği insanlar için her şeyi yapmaya hazırdır. Hiçbir fedakarlıktan kaçınmazlar. Ancak bu durum kimi zaman haksızlığa uğramalarına neden olabilir. İyiliğe bu kadar istekli olmaları, insanlar tarafından suistimal edilebilir. Bu nedenle dikkatli olmaları gerekir.Terazi burcu kadınının olumlu özellikleri arasında; en dikkat çekici olanları entelektüel olması ve uyumlu olmasıdır. Her duruma ve her olaya uyum sağlamasını iyi bilir. Sosyal, realist, nazik ve sevgi doludur. Zarif bir kişiliğe ve görünüme Terazi burcu kadınının olumsuz özellikleri arasında; kararsız olması herkes tarafından fark edilen özelliğidir. Sevdikleri zaman kıskanç olabilir. Bağımlılık düşkündür ve tembel bir kişiliğe sahiptir. Zevkine aşırı düşkün olması kimi zaman olumsuzluk olarak gösterilebilir. Eleştiri yanı fazladır.Terazi burcu kadını hoşgörü seviyesi yüksek, oldukça sevimli ve içten erkeklerden hoşlanır. Kötümser olmayan, iyimser erkekler dikkatlerini çeker. Israrcı ve inatçı olmayan erkeklerden hoşlanır. Duygusal ve romantizmden hoşlanan erkekler ilgilerini çeker. Sert olmayan, maço davranışlar sergilemeyen ve kendisine tahammül edecek erkeklerden hoşlanır. Fiziksel olarak ise kendisine bakmaya özen gösteren, yakışıklı erkeklerden Terazi burcu kadını sanatsal bir ruha sahiptir, bu nedenle sanat ile ilgili olan her şey ile ilgilenmekten hoşlanır. Özellikle müzik vazgeçemeyecekleri bir noktadır. Sosyal olarak aktif bir hayatı vardır ve arkadaşları ile birlikte vakit geçirmekten, eğlenmekten hoşlanır. Konuşmayı ve dinlemeyi seven Terazi Ben yapmıyorum bu yorumları internetten alıntı
6 notes
·
View notes
Text
Pakdemirli: "Kuraklıkla ilgili gerekli tedbirler alınmıştır."
Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, 1. Türkiye Çiftçi Zirvesi'nde yaptığı konuşmada herkesin gönlünün rahat olması gerektiğini belirterek, "Kuraklıkla ilgili gerekli tedbirler alınmıştır. Türkiye, dün olduğu gibi bugün de, yarın da bir problem yaşamayacaktır." dedi. Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, Turkuvaz Medya tarafından gerçekleştirilen 1. Türkiye Çiftçi Zirvesi'ne katıldı. Bakan Pakdemirli burada yaptığı konuşmada, küresel salgın sürecinde tarım ve hayvancılıkta üretimin ve faaliyetlerin aksamaması için yaptıkları çalışmaları anlattı. ABD, AB, Çin ve çok sayıda ülkede insanların rafları boşalttığını, lojistik zincirinin sıkıntıya girdiğini aktaran Pakdemirli, Türkiye'nin, aldığı tedbirler sayesinde hiçbir sıkıntı yaşamadığını ifade etti. Pakdemirli, Türkiye'nin hem tedarik zinciri hem üretimin aksamaması için tedbirlerini ilk vaka görülmeden çok önce aldığını belirterek, salgında çiftçilere adeta diplomatik pasaport verdiklerini, onların, sokağa çıkma yasaklarında istedikleri gibi dolaştığını, ekimini, hasadını ve üretimini yaptığını bildirdi. Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ile koordineli bir şekilde aldıkları tedbirler ve sağladıkları ayrıcalıklar sayesinde 2020'nin tarımda çok iyi geçtiğini vurgulayan Pakdemirli, "Tarımsal hasılada 2020'yi Türkiye'nin büyümesinin çok ötesinde bir büyümeyle kapattık." dedi. Pakdemirli, dış ticaret ve mevsimlik işçiler için tedbirler aldıklarını, destekleri erken ödediklerini, ekstra destek verdiklerini, ekilmeyen arazi kalmaması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile çalışmalar yaptıklarını anlattı. "TÜRKİYE, GIDA GÜVENLİĞİNDE BİR EKSİKLİK YAŞAMAYACAK" Bekir Pakdemirli, kuraklık problemine ilişkin bir soru üzerine, geçen yıl istenilen yağışlar görülmese de tarımsal kuraklığa izin vermediklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun sebebi, depolama sistemlerimizin olması. (Yağışlarda) Bu yıl ise geçen yıla göre yüzde 25 daha gerileme var. İster istemez sulanmayan alanlarda, vejetasyonda ciddi bir problem yaşadık. Bununla ilgili Türkiye belli bir miktarda etkilendi. Tabii bununla alakalı ne yaptık? Kuraklıktan etkilenen çiftçilerimize bir destek verilmesi gerekiyordu. Dekarda 151 liraya varan bir destek Cumhurbaşkanımız tarafından açıklandı. Şu an kayıp, bizim üstesinden gelemeyeceğimiz bir kayıp değil. Türkiye'nin üretimi, TMO ve piyasanın stokları, almış olduğumuz dış ticaret tedbirleriyle beraber Türkiye herhangi bir konuda, gıda güvenliğinde bir eksiklik yaşamayacak. Ama bu kuraklığı da sürekli olarak yaşayabiliriz." Pakdemirli, çiftçilere TARSİM sigortası yaptırma çağrısında bulunarak, kuraklığın bundan sonra da yaşanabileceğini, çok değişken bir iklim döneminde olduklarını söyledi. "KURAKLIKLA İLGİLİ GEREKLİ TEDBİRLER ALINDI" Pakdemirli, kuraklığa karşı en büyük tedbirin "sulama yatırımlarını artırmak" olduğunu, bu konuda önemli bir atılım yaptıklarını belirterek, "En hızlı şekilde sulama yatırımlarımızı artırıyoruz. Mümkün mertebe çiftçimize destek olma gayreti içerisindeyiz. Piyasalarda herkesin gönlü rahat olsun. Kuraklıkla ilgili gerekli tedbirler alınmıştır. Türkiye, dün olduğu gibi bugün de, yarın da bir problem yaşamayacaktır." ifadelerini kullandı. Pakdemirli, ekmek fiyatlarının artacağına ilişkin söylentilerin hatırlatılması üzerine, "Son 2 yıldır sanayici, TMO tarafından buğday temini noktasında destekleniyordu. Desteğimiz bundan sonra da devam eder. Ekmek fiyatlarında çok aşırı artışlar olmayacaktır diye düşünüyorum." dedi. Gıda güvenliği konusundaki çalışmalara değinen Pakdemirli, en son 2004'te yapılan Tarım Şurası'nı 15 yıl aradan sonra topladıklarını, tüm paydaşları bir araya getirdiklerini, ortak akılla bir eylem planı ortaya çıkardıklarını, sonuçlarını takip ettiklerini anlattı. Pakdemirli, sürekli sahada olduklarını ve problemleri dinlediklerini belirterek, "Son 3 yılda bütün rakamlar iyiye gidiyor ve bu iyiye gitmenin aslında bana göre tek bir sebebi var; sahadayız." dedi. "TÜRKİYE'NİN BİR AN EVVEL SÖZLEŞMELİ ÜRETİME GEÇMESİ LAZIM" Bakan Pakdemirli, tarladan sofraya uzanan yolda ürünlerdeki fiyat artışına ilişkin soru üzerine, bu konuda bazı yapısal problemler bulunduğunu, sözleşmeli üretim noktasında eksiklik yaşadıklarını söyledi. Türkiye'nin sözleşmeli üretime geçmesi gerektiğini vurgulayan Pakdemirli, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bununla ilgili yasa tasarımımız Meclis'te. Çok iyi çalışılmış bir yasa tasarısı. Bana göre sözleşmeli üretim, Türkiye'de bugün itibarıyla bizim Bakanlıkta yapacağımız en önemli projelerden bir tanesidir, son 2 senede, kalan zamanımızda. Türkiye'nin bir an evvel sözleşmeli üretime geçmesi lazım. Bu geçiş bir anda olmaz belki. Hem çiftçi hem tüccar hem ihracat hem üretim dengesi açısından çok önemli diye düşünüyorum." Pakdemirli, Dijital Tarım Pazarı projelerine değinirken, bu uygulamanın tarımda fiyat dalgalanmasını önleyebileceğini, ürünlerin tarladan sofraya çok daha istikrarlı ulaşmasını sağlayabileceğini kaydetti. "TARLALARDA YERLİ TOHUM ORANI YÜZDE 96" Bekir Pakdemirli, yerli tohum çalışmalarına ilişkin soru üzerine, ithal tohumla ilgili doğru olmayan bir algı olduğunu belirterek, Türkiye'deki 1.000 tohum firmasının 940'ının yerli, 42'sinin yerli, diğerlerinin ise yerli-yabancı ortaklığa sahip olduğunu bildirdi. Pakdemirli, "Türkiye'nin tarladaki yeterliliği yüzde 96. Yani 100 dönüm tarlanın 96'sı yerli. Türkiye'nin çok ciddi bir ihracatı var. 162 milyon dolar ihracat yapan bir ülke. Türkiye bu konuda çok başarılı. Kendimizi geliştireceğimiz alanlar yok mu? Ben her konuda da, yani çok iyi, süper istemem. 2 tane alan var; bir tanesi anaç tohum. Bunu geliştirme konusunda biraz daha çalışmamız lazım. İkincisi de sebze tohumlarında bir eksiğimiz var. Sebze tohumlarında biraz ithalata bağımlılık var. Türkiye'de tohumla ilgili bir problem yok. Tohum ihracatçısı bir ülkeyiz." şeklinde konuştu. Genç ve kadın çiftçilere yönelik çalışmalara değinen Pakdemirli, "Şu veya bu şekilde gençlerimizi doğdukları yerde kalmaya ikna etmemiz lazım. Ama bir insanın doğduğu yerde kalmaya ikna olması için doğduğu yerde doyması lazım. Bunları da girişimci haline getirmemiz lazım." dedi. Kadın ve gençlerin doğdukları yerde kalmasına çok önem verdiklerini ifade eden Pakdemirli, şunları kaydetti: "Pandemi dönemi aslında bu konuda bizim için de bir fırsat oldu. Yani okumuş ama şehirlerden kaçmayı düşünen bir kitleyle de karşı karşıya kaldık. Burada işte bir fırsat olduğunu düşündük. Çeşitli çalışmalar yaptık, broşürler hazırladık. Var olan çiftçilerimizi koruyacağız, onları motive edeceğiz, 'üretim yapın' diyeceğiz. Bir de yenilerini bu işin içerisine katmamız lazım. Tabii en önemlisi de belli bir yaşı geçmişlerin değil, genç ve girişimci olan kadınlarımıza, gençlerimize bu konuda destek vereceğiz, vermeye devam edeceğiz." Pakdemirli, salgın sürecinde gençlerin tekrar memleketlerine, tarıma döndüğüne dair bir veri olup olmadığına ilişkin soru üzerine, "Bir istatistik yok, gözlem var. İnanılmaz derecede tekrar geriye doğru dönüş konusunda heves ve istek var. Bunu şuradan anlayabiliyoruz; Türkiye'de tarım arazisi fiyatları son 3 yılda en az 3 misli arttı." diye konuştu. "SU KAYNAKLARINA ÇOK İYİ DAVRANMAMIZ LAZIM" Bakan Pakdemirli, Türkiye'nin kurak ülke olmaya aday olduğunu belirterek, bu nedenle yeraltı barajlarını devreye almaya başladıklarını, 2023'e kadar 150 tane bitirmeyi hedeflediklerini, 2021 sonu itibarıyla 50 adet yeraltı barajının bitmiş olacağını bildirdi. Yeraltı barajlarının kuraklığa karşı faydalarına değinen Pakdemirli, buharlaşma olmadığı için suyun çok daha iyi muhafaza edilebildiğini, kamulaştırma maliyetlerinin bulunmadığını, sosyolojik problemler ortaya çıkmadığını söyledi. Pakdemirli, su kaynaklarına çok iyi davranılması gerektiğini vurgulayarak, "Su kaynaklarını artırmamız lazım. Buradaki gideri de azaltıyor olmamız lazım. Buradaki giderde aslan payı tarım kesimine ait. Daha akılcı metotlarla bu suyu kullanmanın yolunu bulmalıyız." dedi. Tarımda 11 çeyrektir süren büyümenin çiftçilere yansıdığını ifade eden Pakdemirli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hububat, arpa, buğday, kayısı fiyatından memnun olmayan çiftçimizi tanımıyorum. Fındıktan, bakliyat fiyatından memnun olmayan bir çiftçimizi tanımıyorum. Yani biz şöyle bir söz vermiştik; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle beraber bir yıl içerisinde sahada problemli bir ürün, para kazanmıyor denilen bir ürün bırakmayacağız diye... 2019 içerisinde bunu gerçekleştirme şansımız oldu. 2020'de de pandemiye rağmen bunu devam ettirdik ve pandemiye rağmen çiftçi ürününü sattı ve para kazandı. Bazı istisnalar olmuş olabilir ama genel itibarıyla biz her zaman çiftçinin yanında olduğumuzu gösterdik. Bu anlamda çiftçi bir şekilde parayı kazandı." "MUHALEFET YANLIŞ BİR ALGI ORTAYA KOYMAYA ÇALIŞIYOR" Bakan Pakdemirli, "Türkiye tarımda kendi kendine yeterli ülke olmaktan çıktı" ve "tarımda ithalatçı hale geldi" şeklindeki iddiaların hatırlatılması üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu: "Muhalefet tabii ki burada bir argüman üretmeye çalışıyor. Yani burada yanlış bir algı ortaya koymaya çalışıyor. Ben aslında hep şunu söylüyorum; tarım stratejik sektör ve bizim buraya yeni paydaşlar kazandırmamız lazım. Yanlış bir algı oluşturduğumuz zaman tarıma yeni paydaşlar kazandırmak yerine mevcutta da 'ya para kazanıyor muyum, kazanmıyor muyum?' nedir diye insanı endişeye düşürürler. Zaman zaman iddialarda bulunuyor ki yani öyle bakıyorsunuz. 'Nedir bu falan' diyorsunuz? İthalat.... Ne ithalatı kardeşim? Bakıyorsun, Türkiye söyledikleri dönemde 2 bin ton saman ithal etmiş. Saman dediğiniz de içine, yani gümrük tarife pozisyonu içinde böcek yuvalarından tutun, böcek yataklarından tutun, 1.000 tane ürün olan bir getiri... Diyelim ki hepsi saman olsun. Çünkü saman ithal etmek mantıklı bir şey değildir. En fazla 1 lira olan bir ürünü Avrupa'dan buraya getirmek çok mantıklı değildir ancak bir ihtiyaç olursa Türkiye yapar bunu. Türkiye, kapalı Küba değil ki, ihtiyaç olursa yapar. 2 bin ton o dönem saman ithal etmişiz ama bilançonun diğer tarafını okumuyor uyanıklar, 84 bin ton da ihracat var orada. Yani böyle bir yalancılık, böyle bir müfterilik ve yanlış bir imaj ortaya koymak kaydıyla, bir oy çalar mıyım mantığıyla veya sadece iktidar karşıtlığı yaparım ben medyamda mantığıyla bu işleri yönetemeyiz. Türkiye'ye bunlar iyilik değildir. Türkiye'nin gıda güvenliğine iyilik değildir. Türkiye'nin çiftçisine iyilik değildir." Read the full article
#1.TürkiyeÇiftçiZirvesi'#Kuraklık#Kuraklıklailgiligereklitedbirler#TarımveOrmanBakanı Dr.BekirPakdemirli
0 notes
Text
Lohusalık Dönemi Nedir ? Nelere Dikkat Edilmelidir?
Kadınların yaşadığı bunalımlı dönemlerden birisi de lohusalık dönemidir. Doğumdan sonra gerçekleşen ilk 2 aylık sürece lohusalık dönemi denir. Bu dönemde annede ciddi ruhsal ve fiziksel değişimler yaşanır. Bu dönem çok kritik bir dönemdir. Birçok anne bu dönemde ruhsal çöküntüye girip intihar eğilimleri gösterebilir.
Lohusalık Döneminde Neler Olur?
Lohusa döneminde kadın kanama ve akıntılarına dikkat etmelidir. Sağlığını önemsemelidir. Bu dönemde dengeli ve düzenli beslenmek önemlidir. Güne sabah kahvaltısı ile başlanmalıdır. Bu süreçte anne doğal ve katkısız besinler tüketmelidir. Lohusalık döneminde annenin uyku düzeni çok önemlidir. Bu süreçte mutlaka uykusunu almalıdır. Bebeği uyuduğunda anne de uyumalıdır. Ayrıca bu dönemde anne stres, kaygı ve endişe gibi duygulardan uzak durmalıdır. Bütün vaktini kendine ve bebeğinin sağlığına ayırmalıdır. Bu süreçte eşler anne adayına destek olmalıdır.
Lohusalık dönemi anneleri bebeğini emzirmede sıkıntı yaşayabilir. Bebeğin emmemesi durumunda annenin memesinde süt birikir ve bu biriken sütler anneye baskı yapar. Bu yüzden süt pompası ile annenin sütü sağılmalı ve anne hafifletilmelidir. Anne emzirme sonrasında mutlaka göğüs ucunu ıslak bezle temizlemelidir. Bebeğin pamukçuk olmaması için bu gereklidir. Emzirme 20 dakikadan fazla olmamalıdır. Her göğüste mutlaka emzirilip süt sağımı yapılmalıdır. Anne bu süreçte gün boyu uygun sutyen takmalıdır.
Lohusa döneminde ağrı kesici ve kan sulandırıcı ilaçlardan uzak durmak gerekir. İlaç almak istenildiğinde mutlaka uzman doktora danışarak kullanılmalıdır. Lohusa döneminde bitki çayı kullanımı doğru değildir. Zararsız olarak bilinen bitki çayları bebek sağlığını olumsuz etkileyebilir.
Lohusalık Dönemi Alkol ve Sigara Kullanımı
Hamilelikte Sigara İçmek
Lohusalık dönemi yaşayan anneler sigara ve alkolden kesinlikle uzak durmalıdır. Bağımlılık yapan alışkanlıkları varsa terk etmelidir. Lohusa döneminde anne beslenmesine dikkat etmelidir. Aşırı yağlı, baharatlı yemeklerden uzak durmalıdır. Özellikle gaz yapan besin guruplarından uzak durmalıdır.
Lohusalık dönemi şikayetlerinden biri de annenin aşırı hassas ve duygusal olmasıdır. Bu yüzden anne çevresindeki insanlarla olaylara ve durumlara bunu bilerek yaklaşması gerekir. Annenin ani duygusal çıkışlarına sert tepki verilmemeli anne bu süreçte desteklenmelidir.
Lohusalık Dönemi Nedir ? Nelere Dikkat Edilmelidir?
1 note
·
View note
Text
Beyinde dopamini artıran 7 yiyecek
Kendinizi daha iyi hissetmek için dopamine ihtiyacınız vardır. Öte yandan, her şeyde olduğu gibi dopaminin de fazlası zararlı olabilir. Aşırı dopamin bağımlılık yaratabilir. Tatlılar, işlenmiş abur cubur gıdalar, örneğin aşırı yağlı, tuzlu patates cipsleri dopamini artırıcı özelliktedir, bu nedenle sağlıksız olduğu bilindikleri halde insanlara cazip gelir ve bağımlılık yaratır. Dopamin seviyenizi yüksek tutmanın en sağlıklı yolu bu maddeyi doğal gıdalardan almaktır. Böylece dengeli bir dopamin seviyesine sahip olur ve sağlığınızı korursunuz.
Somon
Sağlıklı yağlarla dolu somon, dopamin seviyesini artırmak için en faydalı yiyeceklerden birisidir. Yağlı gıdaların hepsi dopamin seviyesini yükseltme eğilimindedir, bunlar içerisinde sağlıklı olanları seçmek asıl önemli olan nokta. Omega3 bakımından zengin somon bu açıdan iyi bir seçim. Omega3 yağ asitleri beyninizin dopamini işleyişine yardımcı olur. Yeterli Omega3 almak beyninizin dopamini doğru kullanması için gereklidir. Bu yağ asitleri öğrenme ve hafızaya da faydalıdır.
Domates
Yaz geliyor ve tarladan yeni gelen, taptaze domatesleri bol bol bulabileceğiz. Domateste güçlü antioksidanlar ve kırmızı rengini veren karotenoidler bulunur. Antioksidanlar hücrelerinizi korur, özellikle de beyin hücreleriniz için önemlidirler. Son araştırmalar domates ve domates ürünlerinin dopamin üreten beyin hücreleri için de son derece faydalı olduğunu ortaya koydu. Domatesin çok fazla tüketim şekli var, hepsi de faydalı. Antioksidan özelliğinin artması için özellikle pişirilerek tüketilmesi tavsiye ediliyor. Çorbadan makarna sosuna, tüm yemeklerin harcına domatesi mutfağınızda sık sık kullanabilirsiniz.
Çikolata
Çikolatanın bu kadar tatmin edici olmasının en önemli nedeni dopamin üretimini tetiklemesi ve serotonin gibi diğer iyi hissettiren hormonların da seviyesini yükseltmesi. Bir ya da iki kare bitter çikolata diyetinizi bozmadan dopamin seviyenizi artırmaya yetecektir. En az %70 kakao içeren bir çikolata seçmeniz tavsiye edilir. Bitter çikolata antioksidanlar açısından da zengindir. Evde yapacağınız kurabiye, kek gibi tatlılarda da bitter çikolata tercih edebilirsiniz.
Peynir
Peynir D3 vitamini açısından zengindir, kalsiyumun emilimine yardımcı olarak kemiklerinizi güçlendirir, ayrıca dopamin seviyenizi de yükseltir. Salatalar, çorbalar, makarnalar, pizza ve tostlar, ayrıca kahvaltılarda peyniri dilediğiniz şekilde tüketebilirsiniz. Kalsiyum açısından daha da zengin çökelek, lor peyniri gibi çeşitleri de ihmal etmemeniz önerilir.
Keten tohumu
Tıpkı somon gibi, keten tohumu da Omega3 yağ asitleri bakımından zengindir, üstelik maliyeti de daha düşüktür. Öğütülmüş keten tohumunu mısır gevreği, yulaf ezmesi, granola, müsli gibi kahvaltılık tahıl ve karışımlarla birlikte tüketebilir ya da salatalarınıza serpebilirsiniz.
Tavuk göğsü
Tavuk göğsü yağsız protein almak isteyenler için favori bir et ürünüdür, kalorisi düşüktür ve çok çeşitli yemeklerde kullanılabilir. Tavuk göğsü beyniniz için gerekli amino asitleri sağlayarak dopamin seviyesini de yükseltir. Tavuk göğsünü salata yaparak, makarna ya da pilavlara katarak, fırında patates ya da sebzelerle pişirerek, ızgara yaparak tüketebilirsiniz.
Stevya
Şeker dopamin seviyenizi aşırı yükselterek bağımlılık yapar ve diyabetten diş çürüklerine kadar pek çok açıdan sağlığınız için zararlıdır. Doğal tatlandırıcı stevya ise şekerin bu zararlarından uzak durarak tatlı ihtiyacınızı gidermenize yardımcı olur, aynı zamanda bağımlılık yapmadan dopamin seviyenizi artırır. Stevyayı sıvı, tablet ya da toz olarak içeceklerde, tatlılarda, dilediğiniz tüm yiyeceklerin içinde kullanabilirsiniz. Bu dopamin artırıcı yiyecekleri hemen hemen her gün tüketerek daha iyi ve enerjik hissetmeniz, aynı zamanda sağlığınızı korumanız mümkün. Mutlu olmak için abur cuburlarla sağlığınızı riske atmak zorunda değilsiniz. Read the full article
0 notes
Photo
https://www.bilimvetekno.com/epilepsi-sara-hastaligi/
Epilepsi (Sara Hastalığı)
Epilepsi(Sara Hastalığı) Nedir?
Epilepsi, beyin normal aktivitesinin, sinir hücrelerinde geçici olarak meydana gelen anormal elektriksel aktivitenin kontrolsüz olarak bozulması ile oluşan klinik bir durumdur. Halk arasında “Sara Hastalığı” olarak da bilinen epilepsi, kendini epileptik nöbetler ile göstermektedir. Epileptik nöbet gerçekleştiğinde hastada gelip geçici bilinç kaybı veya farklı özelliklerde belirtiler olmaktadır.
Normal beyin ve epileptik beyin MR görüntüleri
Epilepsi tek bir hastalık olmayıp,birçok farklı durumun belirtilerinin ortak noktada tekrar eden epileptik nöbetlere dönüşmesi halidir. Dolayısıyla epilepsinin sebebi kişiden kişiye değişebilir ve beyinde meydana gelen neredeyse her tür hastalık veya hasardan kaynaklanabilir. Ancak vakaların neredeyse yarısında kesin bir sebep bulunamamaktadır.
Genel olarak nöbetlerin, inhibitör mekanizmanın azalması ve eksitatör mekanizmaların artması ile dengenin bozulması sonucu oluştuğu düşünülmektedir. İki önemli iyon kanalı inhibitör ve eksitatör aktiviteye sahiptir. Voltaja bağlı Na ve Ca kanalları hücre zarının depolarizasyonunu sağlarken voltaja bağlı K kanalları repolarizasyonu sağlar. Voltaja bağlı Na ve Ca kanallarının sodyum ve kalsiyumun içeri girişini sağlamaları ile depolarizasyon oluşumu sonrasında, nöronlardan eksitatör nörotransmitter salınımı başlar. Böylece nöbet oluşumu için gerekli olan nöron uyarımı ve gen ekspresyonu sağlanır. Voltaja bağlı Na ve Ca kanalları ile oluşan depolarizasyon sistemi voltaja bağlı K kanallarının inhibitör etkisi ile dengelenmektedir.
Voltaja bağlı Na ve Ca kanalları
Epilepsinin Nedenleri Nelerdir?
Epilepsinin birçok nedeni olabilir. Sinir hücrelerinin normal işleyişindeki her türlü bozukluk, nöbetleri tetikleyebilir. Bunlara hastalıklar, hasarlar ve beyinde gelişim kusurları dahildir. Nöbetlerin yaklaşık olarak yarısının nedeni bilinmemektedir. En belirgin olarak kısaca şöyle özetleyebiliriz:
Doğuştan gelen hastalıklar: Kromozom hastalıkları, yapım maddeleri ile ilgili değişiklikler içeren metabolik hastalıklar, bazı enzim eksiklikleri gibi doğuştan gelen nedenler.
Kazalara bağlı beyin zedelenmesi.
Beyin tümörleri.
Uzun süren ateşli havaleler
Epilepsinin Belirtileri Nelerdir?
Epilepsi nöbetinde beynin içindeki sinir sistemi karmaşa yaşar. Her zaman havale veya kas kasılmaları gibi hareket bozuklukları yaşanmaz. Bazen hastalar duyusal bozukluklardan veya kısa süreli dalgınlıktan da bahseder. Nöbetler birbirinden farklıdır. 30’dan fazla türü vardır.
Nöbet Tipleri
Epileptik nöbetler, beyinde başladığı bölgeye bağlı olarak jeneralize ve parsiyel olmak üzere kabaca iki ana gruba ayrılırlar. Beyin genelinde başlıyormuş gibi görünen nöbetlere jeneralize, belli bir bölgede başlayan nöbetlere ise parsiyel denir.
1.Parsiyel Nöbetler: Beynin bir bölgesindeki nöronların deşarjı sonucu ortaya çıkan, klinik ve EEG bulgusu bu anatomik lokalizasyon ile ilişkili olan nöbetlerdir. Nöbet sırasında bilinç değişikliği olması (kompleks parsiyel) veya olmamasına (basit parsiyel) göre ikiye ayrılırlar. Her iki nöbet tipi korteksin diğer bölgelerine yayılarak sekonder generalize nöbetlere dönüşebilir. Parsiyel nöbetler generalize tonik-klonik nöbetlere dönüşür ise tam bilinç kaybı olur.
Bilinci etkilemeyen parsiyel nöbetler: Bu nöbetler beyinde başladıkları bölgeye göre çok çeşitlilik gösterir. Örneğin nöbetler, bir elde ani kasılma, bacakta olağandışı bir hissiyat, garip tatlar, koku veya karında boşluk hissi şeklinde başlayabilirler. Bazı kişilerde anksiyete veya korku gibi ruhsal belirtiler de olabilir. Bu nöbet türlerinin ortak yanları, bilincin sürekli yerinde olmasıdır. Dolayısıyla hasta, nöbet anında olan biten herşeyi takip edebilir ve bir konuşmaya devam edebilir.
Epilepsi Nöbeti
Bilinci etkileyen parsiyel nöbetler: Bu nöbetler de oluşum açısından çok çeşitlilik gösterebilir. Bu tür nöbetlerde ortak nokta, bilincin zayıflamasıdır, ancak bu da farklı seviyelerde olabilir. Hasta genelde dalgın olur, konuşurken aniden durur, örneğin kıyafetleriyle meşgul olmaya başlayabilir, çiğneme hareketleri yapabilir, dudaklarını nemlendirir, yutkunur, o an uğraştığı şeyi tekrar tekrar yapar veya ayağa kalkıp plansız bir şekilde dolaşmaya başlayabilir. Epilepsinin en yaygın nöbet tipi budur.
2. Jeneralize Nöbetler:
Absans Nöbetleri: Bilinç kaybının yaşandığı, hastanın o an meşgul olduğu şeyi bırakıp kendisine seslenildiğinde cevap vermediği kısa süreli vakadır. Absanslar sadece birkaç saniye sürer ve günde defalarca yaşanabilir. Bu tür nöbetler genellikle çocuklarda görülür.
Jeneralize tonik klonik nöbetler (JTK): Hasta, bilincini kaybeder, düşer, önce vücudu kasılır ve sonra kol ve bacaklarında kramplar belirir. Nöbet anında nefes alma hareketleri kısa süreliğine durur, ağızdan köpük gelebilir ve bazı durumlarda kişi istemsiz olarak idrar ve dışkı çıkarabilir.
Miyoklonik nöbetler: Çoğunlukla kollarda ve omuzlarda birkaç saniye süren kısa süreli ani kasılmalardır. Tipik olarak hareketlerle kolayca tetiklenir.
Atonik nöbetler: Hasta, vücuttaki tüm gücünü aniden kaybeder ve yığılır. Aniden düşmesi birtakım ciddi hasarlara neden olabilir, ancak nöbetler genelde kısa sürelidir.
Epilepsi Nasıl Tedavi Edilebilir?
Yıl içerisinde çok fazla nöbet geçiren hastalar tedavi olmalıdır. Yoğun bir tedavi uygulanmalıdır.
İlaç tedavileri: Normalde ilk tercih edilen ilaç türü, “antiepileptikler” adı verilen, reçeteyle satılan ilaçlardır. Antiepileptikler, nöbetleri azaltma veya oluşmalarını önleme amacını taşır. Hangi etken maddenin ve hangi ilacın hangi dozda verileceği her vakaya göre değişir. Antiepileptik ilaçları çok nadiren ciddi yan etkilere yol açar ve ilaçlar hiçbir şekilde bağımlılık yapmaz. En sık rastlanılan yan etkiler yorgunluk, alerjik reaksiyonlar, ciltte kızarıklıklar, kilo değişimi, saç değişimi ve mide bulantısıdır (bu özellikle tedavinin ilk aşamasında yaşanabilecek bir yan etkidir). Ancak kişiden kişiye çok değişmektedir. Kişi ilaçları değiştirirse, genellikle yan etkiler de gider. Epilepsi ilaçlarının düzenli olarak uzun yıllar alınması gerekmektedir. İlaçların ancak nöbetsiz geçen 3-5 sene sonrası bırakılması söz konusu olabilir. Ancak bunun için bireysel bir değerlendirme gerekli olacaktır.
Nöbet önleyici tedbirler: Birçok vakada, epileptik nöbetlerin izini sürerken, bunların nöbetleri tetikleyen durumlardan çıktığı görülür, örneğin uykusuzluk, az yemek, aşırı alkol tüketimi veya psikolojik stres gibi. Her hastanın, kendisinde nöbetleri tetikleme açısından önem taşıyan durumların olup olmadığına dikkat etmesi çok önemlidir, çünkü böylelikle ilaç kullanımına gerek kalmadan nöbet önleyici tedaviye imkan sağlanabilir.
Ameliyat/cerrahi müdahaleler: Nöbetlerin ilaçlarla yeterince kontrol altına alınamadığı ağır vakalarda cerrahi bir müdahale yardımcı olabilir. Bu, nöbetlerin türüne ve beyinde hangi bölgesinin etkilendiğine bağlıdır. Ameliyattan önce çok sayıda tetkik yapılır. Böylece, beynin içinde nöbetlerin kaynaklandığı bölge tam olarak belirlenir. Ameliyat sadece, beyin fonksiyonlarında hiçbir bozukluk olmayacağından emin olununca yapılır. Cerrah ameliyatla beyindeki sorun kaynağını çıkarır.
Kaynakça
https://www.zicev.org.tr/epilepsi-nedirmakale
http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/cocuk_sagligi/dr_pinar_uysal.pdf
https://www.epilepsi.no/sfiles/17/09/1/file/136975-nef-03-dsr-tyrkisk.pdf
Kaynak >>> https://www.bilimvetekno.com/epilepsi-sara-hastaligi/
0 notes
Text
Antidepresanlar Bağımlılık Yapar Mı?
Antidepresanlar Bağımlılık Yapar mı?
Antidepresanların bağımlılık yaptığını düşünüyorsanız sadece bazı konularda bağımlılık yaptığını söyleyebiliriz. Eğer fiziksel bakımlardan söz ediyorsanız yani uyuşturucu maddeler gibi bağımlılık yapar mı diye soruyorsanız kesinlikle cevabımız hayır olacaktır. Bu ilaçları uzun yıllar boyunca dahi kullansanız vücudunuzda herhangi bir bağımlılık oluşturmayacaktır. Modern tıp üzerinde uyutmak amaçlı kullanılmakta olan ilaçlar bağımlılık yapıyor diye bir cümle duyduysanız, bu cümlenin yanlış olduğunu bilmeniz gerekiyor. Bu ilaçlar sadece yanlış ve aşırı doz kullanımlarda bağımlılık yapmaktadır. Peki Antidepresanlar Bağımlılık Yapar mı? Sorusunun detaylı incelemesini ve ne durumlarda bağımlılık yapıp yapmadığını görmeye ne dersiniz?
antidepresan kullanan adam
Antidepresan Kullanırken Kurallara Dikkat Edin
Antidepresan ilaçlar son zamanlarda ev ortamında bile insanların bilinçsiz bir şekilde birbirine tavsiye edilmesiyle kullanılır hale gelmiştir. Son zamanlarda isteğe bağlı olarak hiçbir doktor tavsiyesi almadan eczaneden kolayca erişilebilir olması bu ilaçların kullanımını arttırdı. Doktorlarında düştüğü bir hata olarak en küçük baş ağrılarında dahi antidepresan ilaçlar vermek sonrasında ise hastaların bu ilaçların kullanımına dikkat etmemek en büyük sorunlardan biridir. Bazı sorunlarda antidepresan kullanımından fazlasıyla çekinmeniz gerekmektedir. Bu ilaçların belirtilen dozların dışında yani aşırı doz alınması üzerinizde birçok yan etki yaratacaktır. Bu sebeple bilir kişiler yani psikiyatristlerin kontrolünde bu ilaçların kullanımını gerçekleştirmeniz gerekmektedir.
Asla Bağımlılık Yapmazlar
Antidepresan ilaçlar antibiyotik ilaçlar gibi zararlı değildir. Yeteri kadar kullanıldığı zamanlarda sizin için fazlasıyla yarar sağlayacaktır.Herkes bağımlılık yapıyor dese de aşırı doz kullanılmadığında asla bağımlılık yapmazlar. Bu ilaçları içmediğiniz zamanlarda içme isteği asla duymazsınız. İnsana madde kullanımı gibi hemen keyif vermedikleri için sürekli bir kullanma ihtiyacı duyulmaz. Sadece bu ilacın kullanımını bırakırken yavaş yavaş bırakmanız gerekiyor. Aniden bıraktığınız zaman bazı sıkıntılar oluşabiliyor.
ilaç içen kadın
İnsanı Uyuşturmaktan Ziyade Tedavi Eder
Antidepresanlar insan vücudunda uyuşturucu etkisi yaratan bir ilaç değildir. Uyuşturucu maddeler gibi anında etki göstererek insanı keyfilendirmezler. Antidepresan tedavisinde uzun bir süre bu ilacı kullanmak gerekmektedir. Etkisi öyle bir iki saat içinde insanda gözlemlenmez. İnsan beynine olumlu bir şekilde etki ederek kimyasını düzenler. Tabi ki her ilaçta olduğu gibi her zaman işe yarayacak diye bir kural asla yoktur. Aynı şekilde bu olay diğer ilaçlarda da geçerlidir. Başınız ağrıdığında içtiğiniz bir ilacın ağrıyı kesmesinin hiçbir garantisi bulunmamaktadır.
Antidepresan İlaçlar Ömür Boyunca Kullanılmamalı
Bu ilaçların kullanım süresi insanda oluşan hastalığın tipine göre değişiklik göstermektedir. Tabi ki antidepresanların kullanım süresi mutlaka doktorunuzun kontrolü altında olmalıdır. Doktorunuzun belirlediği süre hastalığınıza göre bazen bir ay bazen üç yıl bile sürebiliyor. Bu sebeple mutlaka doktorunuzdan destek alarak kullanım süresini onun belirlemesini sağlayın. Bununla birlikte çok önemli bir konu olarak ne olursa olsun etrafınızda bulunan insanların tavsiyesi ile antidepresan kullanmak gibi bir hataya düşmeyin. Read the full article
#anksiyeteilaçları#antidepresan#antidepresanilaçlar#antidepresanlarbağımlılıkyaparmı#panikatakilaçları#psikolojikilaçbağımlılığı#psikolojikilaçlar#sosyalfobiilaçları
0 notes