#80 Bölüm
Explore tagged Tumblr posts
Text
0 notes
Text
Teşkilat 80 Bölüm Fragmanı TRT 1
Kaynak https://www.tvalemi.gen.tr/blog/teskilat-80-bolum-fragmani-trt-1.html
Teşkilat 80 Bölüm Fragmanı TRT 1
Teşkilat 80 Bölüm Fragmanı TRT 1 izle Başlık: Teşkilat 80 Bölüm Fragmanı TRT 1 Kanal TRT 1 Etiket: Teşkilat 80. Bölüm,Teşkilat 80. Bölüm Fragmanı,Teşkilat 80. …
Teşkilat 80. Bölüm, Teşkilat 80. Bölüm Fragmanı, Teşkilat 80. Bölüm Tanıtım izle, Teşkilat 80. Yeni Bölüm, Teşkilat Son Bölüm, Teşkilat Son bölüm Fragmanı, Teşkilat Tum Bölümler, Teşkilat Yeni Bölüm, Teşkilat Yeni bölüm Fragmanı https://www.tvalemi.gen.tr/blog/
#Teşkilat 80. Bölüm#Teşkilat 80. Bölüm Fragmanı#Teşkilat 80. Bölüm Tanıtım izle#Teşkilat 80. Yeni Bölüm#Teşkilat Son Bölüm#Teşkilat Son bölüm Fragmanı#Teşkilat Tum Bölümler#Teşkilat Yeni Bölüm#Teşkilat Yeni bölüm Fragmanı
0 notes
Text
Tumblr Esra (Bölüm-6)
Merve'yi biraz tanıtmam gerekirse sarışın balık etli bir kızdı. Memeleri baya büyüktü ve genelde giydiği kıyafetlerden taşarlardı. Aynı şekilde götü de çok büyüktü ve dudaklarını şişirtmişti. Görüntüsü her zaman beni azdırmış ve onu siktiğimi hayal ederek Esra'yı çok sikmişliğim vardı. Tipik ünili zengin kız modunda takılıyordu. Haftasonu yine Esra bizde kalacaktı cuma akşamı bir anda Esra arayıp "Merve çok kötü ya onu yalnız bırakamam bugün içmek istiyor sonrasında da onu bırakıp sana gelemem o da bizle gelse sorun olur mu aşkım?" demişti.
Ben mutluluktan havalara uçmuştum yok askim sorun yok demistim. Merve ile Esra bara çıkmışlar ve beni de çağırmışlardı Merve'nin sevgilisini onu aldatmış ve kafa dağıtmaya gitmişlerdi. Bende yanlarına gittiğimde hafif çakır şekilde dans ediyorlardı biraz daha takıldıktan sonra onları bardan çıkarıp eve götürmeye başladım. Merve bara bir mini elbise ile gitmişti göğüs dekoltesi de her zamanki gibi taşıyordu.
Biraz fazla içtikleri için alkolün etkisiyle Merve'nin sevgilisine sövmeye başladılar. Merve arkada yatar vaziyetteydi ve elbisesi sıyrılmıştı bacakları çok güzel gözüküyordu pembe külot giymiş olduğunu farkettim. Biraz bu sekilde gittikten ve küfürlerle Merve ağlayıp sakinleştikten sonra Esra bir anda sanki Merve'nin olduğunu unutmuş ve arabada bana dönerek "hep evde seks yapıyoruz ben seninle arabada seks yapmak istiyorum seni çok özledim" dedi. Bende geçiştirerek "tamam canım söz yaparız" dedim. Arkada Merve yatıyordu ve Esra bana bunları söylüyordu. Esra ellerini pantalonumun üstünden sikimim üzerine koydu. "Napıyosun aşkım" dedim Merve'yi işaret ederek.
E: Merve den mi çekindin aşkım nolcak o benden daha orospu deyip gülmeye başladı. Merve de gülüyordu. Esra bana iyice yaklaşarak "bu gece beni götümden sikmeni istiyorum arkadan hiç yapmadım senin ilk olmanı istiyorum" dedi.
Merve bir anda konuyu tekrar eski sevgilisine getirip sövmeye başladı. Söverken "zaten sikemiyordu beni amına koduğumun beceriksizi 2 dk da boşalıyordu" diyip gülmeye başladı.
Ben neler oldugunu anlamaya calışıyordum ama çok da kafa yoracak birşey yoktu galiba ikisi de baya sarhoştu ve o rahatlıkla böyle konuşuyorlardı. Fakat benim aklıma Merve düşmüştü. Acaba Merve'yi sikebilir miydim bu gece? Merve için gece bir planım olacaktı tutarsa Merve'yi de sikecektim. Tutmazsa ve Esra'ya anlatırsada alkole atacaktım suçu. Planım şuydu Esra'ya biraz daha alkol içirip iyice sarhoş edecektim Merve'ye de alkol diye enerji içeceği verecektim ki hemen uyuyamasın. Daha sonrasında Esra'yı odaya götürüp masaya yatırıp sert bir şekilde sikmeye başlayacaktım. Masaya yatıracaktım çünkü Merve'ye ayarlayacağım odaya en yakın yer masaydı ve Esra 'yı duymasını istiyordum.
Daha sonrasında boşalmadan Esra'yı yatağa yatırıp su almaya gidecektim ve Merve'yi kontrol edecektim. Aklımda bu düşünce ile yolu bitirip eve girdik. Planımı uygulamaya koydum Esra'ya vodka redbull yaptım ama vodka oranı %70-80 arasıydı Merve ye de sadece enerji içeceği götürdüm.
Bende redbull iciyordum. Merve sürekli konuşuyor ağlıyor sövüyordu. Bana bunu nasıl yapar triplerindeydi. Esra alkolü içememiş kafasi uçmuş vaziyetteydi bir yandan Merve'yi eylerken ellerini sikimin üstüne koymuş sıvazlamaya başlamıştı bu işime geliyordu Merve de azabilirdi veya sevgilisinden intikam duygusuyla onu sikmemi isteyebilirdi. Merve ayılmaya başlamıştı Esra'nın ellerine ve sikime bakıyordu.
Sonra Esra'ya "kızım odanıza geçsenize bende yatıcam hadi" dedi.Esra'yı alıp odaya geçtim ve planım doğrultusunda masaya yatırdım.
E: aşkım yatağa yatirsana beni burası çok rahatsız.
H: askim yatakta seksden şikayetçiydin al işte yenilik.
Hiç ön sevişme yapmadan kuru kuru yarrağımı amına geçirmeye başladım Esra amına giren her santimle beraber "ahhh" diye bağırıyordu. Benimde canım yanıyordu Esra'yı son sikmemin üzerinden 3 haftaya yakın geçmişti ve anlaşılan bu sürede amı daralmış ve sikimi almakta çok zorlanıyordu. Bağırta bağırta hepsini soktuktan sonra sert bir sekilde sikmeye başladım. Düşmanımı siksem herhalde bu kadar sert sikebilirdim.
Esra bağırıyor inliyor çığlıklar atıyordu tam istediğim gibiydi. Yaklaşık 10 dakika sonra Esra alışmış artık o kadar çok bağırmıyordu arada inliyordu. Alkolün etkisiyle bayılmış gibiydi. Yatağa yüzüstü yatırdım götü kabak gibi açıktı bu pozisyonda biraz amından siktikten sonra durdum ve su alma bahanesiyle altıma baksırımı ve şortumu giyip odadan çıktım. Mutfağa gittim su içip Merve'nin yattığı odanın önüne geldim. Kapı hafif aralıktı ve içerden ses gelmiyordu tam geç kaldım uyudu diye düşünürken kapıyı tıklatıp "Merve" diye seslendim. Merve efendim diyip kapıyı açtı.
H: seni kontrol etmek istedim bir şeye ihtiyacın var mı?
M: iyiyim teşekkür ederim.
H: sana da teşekkür ederim Esra ile konuşmuşsun galiba yoksa böyle salakça birşeyden trip atacaktı bana.
M: amaann saçmalamış gerçekten de seksde olur öyle şeyler fazla büyütmüş.
H: aynen öyle anlatamadım ki bir türlü. Bu arada dertleşmek istersen sevgilinle ilgili buradayım çok uykum yok benim Esra bayıldı resmen hahaha.
M: bayılması alkolden mi yoksa senden mi emin olamadım.
H: neden öyle dedin ki?
M: kızı baya hırpaladın ya gerçekten de anlattığı gibisin galiba.
H: ne anlattı ki siz böyle şeyleri konuşuyor musunuz?
O sırada salonda koltuğa oturdum. Merve de karşımdaki koltuğa oturdu.
M: tabiki konuşuyoruz siz nasil konuşuyorsanız.
H: ne dedi peki
M: seksde çok sert davrandığından bahsetti zaten boynunda resmen izin vardı.
H: evet bazen kendimi kaybediyorum bende sert sevenlerdenim.
M: farkettim onu zaten Esra da bundan yakınıyor aptal bunu bulamayanlar orgazm taklidi yaparak seks yapıp sonrasında aldatılanlar varken.
Bu son lafı kendisi için söylemişti ve aldatılmayı çok takmıştı Merveden bi yeşil ışık hissediyordum. Bende Esra'nın bana ayak uyduramamasından bahsetmeye başladım bir yandan da alkol koymuştum bize ve içmeye başlamıştık. Belki de Esra ile aramizda iyi bir ten uyumu olmadığından bahsediyordum ve bir yandan da Merve ile yol yapmaya calisiyordum.
H: mesela ikinize yan yana bakınca gerçekten bi insan düşünüyor. Esra bana hem ayak uyduramıyor hemde senin kadar çekici güzel ve seksi değil. eski sevgilin gerçekten gerizekalıymış seni nasıl aldatmış anlamadım gerçektende.
M: siz Esra ile kütüphanede tanışmıştınız dimi?
H: ne kütüphanesi tumblr da tanıştık.
M: oha bana kütüphane dedi
H: demek ki söylemek istememiş.
M: Esra sana farklı gözle bakıyor ama söyleyeyim ciddi gözüyle bakıyor
H: ben Esra ile öyle düşünemem ya. Hele seni gördükten sonra hiç düşünemem.
M: nasıl yani?
H: sen çok güzelsin beni çok etkiledin ve senden hoşlanıyorum.
M: daha demin kızı bağırta bağırta sikiyordun amına koduğumun yavşağı siz tüm erkekler aynısınız.
H: sikerim tabi amına koduğumun orospusunu iyi sikmeseydim benle sevgili olmayacağını söyleyen karıyı sikmeyip napayım böyle orospuyu.
Merve duyduklarıyla şok olmuştu. Esra'ya seslenerek odaya yürümeye başladı arkasından sarılıp tuttum ağzını kapattım.
47 notes
·
View notes
Text
Day 10. Prompt: passing out from pain.
Series: Yer gök aşk bölüm 80
#whumptober 2024#no10#passing out from pain#migraine#brain injury#unseen hurt#pain#turkish drama#whump#male whump#whump community#turkish#whumpedit#turkish series
21 notes
·
View notes
Text
Rüzgarlı Tepe 80. - 81. Bölüm
Prompt: "Fire Rescue"
source
#Rüzgarlı Tepe#Winds of Love#Gökberk Yıldırım#fire rescue#turkish#turkish series#whump#male whump#fire#smoke inhalation#supported#face touching#cooling rag#burns#pain#cared for#coughing
16 notes
·
View notes
Text
★ES!! Ana Hikaye Çevirileri (Part 1)★
Başarısızlar:
• Önsöz
• Duyuru
• 1 - Uykucu
• 2 - "Yok Edici"
• 3 - Müjde
• 4 - Rastlantı
• 5 - Açıklama
• 6 - Ceza
• 7 - Yeniden Yapılandırma
• 8 - Bunlar
• 9 - Öğle Yemeği
• 10 - Emirler
• 11 - Sistem
• 12 - Beslenme
• 13 - Kazanç
• 14 - Sıralama
• 15 - Giriş
• 16 - Hedef
• 17 - Şakacılar
• 18 - Kuşku
• 19 - Kader
• 20 - Ortaya Çıkış
• 21 - İdol
• 22 - Yıldız Işığı
Baş Belaları:
• 23 - Giriş Kapısı
• 24 - Şüpheli
• 25 - Kurt
• 26 - Nezaket
• 27 - Asansör
• 28 - Büyük Kişi
• 29 - Anlaşmazlık
• 30 - Rahatlık
• 31 - Şeytan Kovucu
• 32 - Kâbus
• 33 - İletişim
• 34 - Gündüz
• 35 - Mutfak
• 36 - Deniz mahsülü
• 37 - Hizmetçi
• 38 - Borç
• 39 - Alkaloid
• 40 - Plan
• 41 - Tavşanlar
• 42 - Gölge
• 43 - Mola
• 44 - Katılım
• 45 - Uyarı
• 46 - İş
• 47 - Bilinmeyen
• 48 - Denetleme
• 49 - Dezavantaj
• 50 - Gece Yarısı
• 51 - Karanlık
• 52 - Sorun
• 53 - Crazy:B
Zorlu Zamanlar:
• 54 - Endişe
• 55 - Karşılık
• 56 - Yeni Başlangıç
• 57 - Nostalji
• 58 - Adalet
• 59 - Gürültü
• 60 - İstisna
• 61 - Çağırı
• 62 - Cadı
• 63 - Resepsiyon
• 64 - Hükümdar
• 65 - Asalet
• 66 - Saygıdeğer
• 67 - Hazırlık
• 68 - İşaret
• 69 - Sır
• 70 - Dâhi
• 71 - Devasa
• 72 - Antrenör
• 73 - Oy
• 74 - Masal
• 75 - Düşen Maske
• 76 - Hayalet
• 77 - Böcek
• 78 - Yabancı
• 79 - Çaba
• 80 - Başlangıç
• 81 - Kalite
• 82 - Gerçek
• 83 - Kaygı
• 84 - Alay edilme
• 85 - Switch
• 86 - Tören
• 87 - Sahne
• 88 - Zarafet
Büyük Savaş:
• 89 - Zirve
• 90 - Gürültülü
• 91 -
• 92 - Üyeler
• 93 - Öğretmen
• 94 - Sonrası
• 95 - Diken
• 96 - Durum
• 97 - İsyankarlık
• 98 - Besleme
• 99 -
• 100 - Komplo
• 101 - Kızıl
• 102 - Cemre
• 103 - Yalancı
• 104 - Arı Kovanı
• 105 - Takım
• 106 - Eleştiri
• 107 - Etkilenmeyen
• 108 - Böcek Kovucu
• 109 - Kötü Karakter
• 110 - İhmalkarlık
• 111 - Marka
• 112 - Ana karakter
• 123 - Reddedilmiş
• 124 - Endişe
Parlayan Yıldızlar:
•
(Yapım aşamasında, diğer bölümler zaman geçtikçe eklenecek! Ayrıca bölüm isimleri değişiklik gösterebilir.)
1 note
·
View note
Text
Hatırla sevgili ve makus talihimiz
Bu yazı bir yıl dönümü yazısıdır.
7. Yılım. 10 ağustos 2016. Hayatımın en kötü bir kaç gününden birisi. İkincisi de 11 ağustos. Üçüncüsü de 12 ağustos.
Allah daha kötüsünü göstermesin.
Kötü günleri tekrar yad etmek değil niyetim.
7. Yıl sonra. Ancak avukat olabildim. Müvekkil yok piyasada ama koşturuyoruz. Kendime vakit verdim 2 yıl içerisinde yat almazsam avukatlığı bırakacağım. Ahahaha. Şaka tabi ki sayın defterciğim. Ne yatı anam babam, evim olsun yeter. Ahahaha.
Biz hanımla eski dizileri seyretmeyi seviyoruz. Merlin ile başlamıştık evlendiğimizde. Sonra avrupa yakası. Bir ara kurtlar vadisi ilk 55 bölüm. Sonra ulan istanbul. Üstüne iki tur ikinci bahar. (Ne harika dizi yahu!) Şimdi de hanımın ısrarlarıyla hatırla sevgili. Oyunculuklar iğrenç. Ama konu güzel. Üstelik yıldönümüne rastgeldi.
Ben üniversitede idim yayınlandığı zamanlar. Boşuna dereceli öğrenci değilim ben sayın defter. 2003 ile 2013 arası tv izlemedim. Sadece futbol. Sıfır dizi. Film izledim ama (genç turkcell sağolsun haftanın 2 günü sinemadaydık) Günlük olan hiç bir şeyi bilmem. Sonra çalıkuşu ve kara sevda ile tanıdık dizi sektörünü. Ahahahqh. (Lan ne dizilerdi be. Bak bunlar da sıraya girsin.)
Hatırla sevgiliyi sadece adnan menderesle ilgili diye biliyordum. Meğer aşk meşk işleri varmış. Kötü oyunculuklar. Cansel kötü oyuncu napayım. Bereni de beğenmiyorum. Öyle de bir insanım: beğenmem.
Ancak konu güzel. Ben 2011e kadar keskin bir muhafazakardım. O zaman bile adnan menderese mesafeliydim. Ankara hukuk katkısı. Allah rahmet etsin ancak rahmetli anayasayı delik deşik etmiş, demokrasi katili bir hükümet. Aynı şekilde başka demokrasi katilleri tarafından ne yazık ki katledildi.
İşte ülkemin tüm meselesi burada başlıyor zannımca. Usulsüzlük. Usul esasa takaddüm eder. Usul her şeydir. Ve modern devlet diye tanımladığımız aygıtta ise bu usul demokratik bir hukuk devletinin uyguladığı hukuk sisteminin getirdiği kurallardır. Tarih boyunca bu usul şiddet ya da dini inanç oldu. Ama artık söylediğim gibi demokratik bir hukuk devletinin belirlediği hukuk kurallarından ibarettir.
Ülkemin meselesi burada saklı. Biz anti demokratik yönetimleri hukuk dışı yollarla çözmeye çalıştık daima. Evet adnan menderes anti demokratik faaliyetleri sebebiyle haksızdı. Ama ona darbe yapıp sonrasında katledenler ondan daha fazla haksızdı. Yargılayanları saymıyorum bile.
Ya da biraz daha eskiye gidelim. Silivrideyken bir kitap okumuştum. Atatürk suikastında mahkeme belgeleri ve meclis tutanaklarını baz alan bir araştırmaydı. Az önce bahsettiklerimin aynısı o zaman da olmuş. Suikast iddiası ve muhalefet temizliği.
Değiştik mi hiç? 80 darbesi, 28 şubat melaneti, ergenekon davaları ve nihayet 15 temmuzun saçma yargılamaları. Hiç değişmedik. Makamlarda oturan fikirler,ideolojiler, dinler değişti ama olay kurgusu hiç değişmedi. Hiç. Olaylar hep aynı.
Usul bilmezlik, yani demokratik hukuk devletinin olmadığı hukuk kurallarının uygulanması.
Makus talihimiz.
Hatırla sevgiliye dönersem, hapiste olan baba rızanın banyoda intihar sahnesi. Acemice. Çünkü bize intihar ederiz diye bornoz bağlarını vermediler çıplak geziyorduk koğuşta önümüzü bağlamadan. Ahahaja. Şaka şaka.
Acı gerçeğe gelelim.
Yaşadık güzel kardeşim. Bunu da yaşadık. Banyoda kendimizi asmadık ama meylettik ölmeye elimizde kırık uçlu adi meyve bıcağıyla. Onu da yaptık. Lanet iğrenç banyoda. Tavan yemyeşil yosun. Her yer sapsarı pislik. Orada gece gece ölmeyi de denedik. Yapamadık.
Değişmiyor ülke insanlar gibi. Zaman akıyor. Yaşamaktan başka kapımız yok. Camisiz kalsak da inanıyoruz hala allahımıza.
Ülke. Ülkem. Güzel ülkem. Çok seviyorum ülkemi. Yok oluşunu izlemek can acıtıyor. Kabullenişimiz daha çok acıtıyor. Yok oluş. Bu sürecin adı budur. Yok oluş. Ahlaken, mantıken, ekonomik, dinen, hukuken vb. Diğer her şey yönünden bir yok oluş. Engelleyebileceğimizi de sanmıyorum bunu. Yaşayacağız sadece. Güzel ülkem. Bir gözyaşından ibaret kaldın yüreğimde.
Mazot 40 oldu. Bakanlık tazminatımı yatırmadı hala. Müvekkil yok. Fındık zamanı geldi. Çekirgeler beni beklesin.
Sonunda 46 numara ayakkabı buldum. Ayakkabı benim yokluğum sevgili defter. 46 numara ayakkabı üretmiyor şirketler. Ürettikleri de palyaço ayakkabısı oluyor.
Diyet kaplumbağa hızıyla devam ediyor. 10 kilo verdik. Ama yiyorum bildiğin. Sen çaktırma sayın defter. Ahahah.
Tazminat yatınca ofis için yazıcı gibi ufak tefek şeyleri alacağım.
Bu sene yine kafayı rahatlatacak şey futbol olacak gibi. Beini aldım. Hanım maç izletir mi bilmem ama kusura bakmasın. Haftada iki gün hem galatasaray hem de samsunsporun maçlarını izlerim. Ayrıca diğer rakiplerin maçlarını da izlerim. Ayrıca İngiltere premier liginden haftada en az üç dört iyi maçı arkadan takip ederim. La ligadan derbileri izlerim. Alman ligi, italya ligi özetlerini izlerim. Eee yani bunları izleyince sevdiğim yorumcuları da mecbur izleyeceğim değil mi? Mecburum yani. Zaten adamlarla muhabbetim oldu. Hanım bir şey demez herhalde. Ahahahahah. Ben babamın oğluyum. Benim babam yan sahalarda amatör lig maçlarını izleyen adamdır, adama maç aç 24 saat izler. Oğlum topçu olsun inşallah. Ahahah.
Aşığım. Sahilde batıparkta kahvaltı yaparken ağaçlar altında yine farkettim. Çok aşığım. Oğluma ve annesine. Bu da hayatın güzelliği.
Lanet ağustosu anarken böyle güzel anlarla bitireyim güncellenmemi.
Avukat serco bildirdi.
Vesselam.
6 notes
·
View notes
Text
bu iş hayatı konularında çok üzülüyorum vallahi.. lisede ailemin isteği ile acil tıp teknisyenliği okudum ne olduğunu bilmeden oysaki ortaokulda İngilizcem iyiydi ve Anadolu lisesine puanım yetiyordu birinci yanlış burda oldu zaten.. hiç bilmediğim bir şeyin içine girdim staj dönemleri başlayınca zaten patlak verdim panik ataklarım başladı son iki sene sürekli atak geçirdim.. sonra mezun oldum çoğu arkadaşım zaten liseden atandı ben ilk yıl sınavdan bir şey yapamadım.. sonra üniversite sınavına hazırlanıyorum ama ne istediğimi bilmeden ailem bölümümü önlisans ile tamamlamamı istiyor ben istemiyorum sağlıkçı ol diye ısrarlar ediyorlar neyse lisede birileri bölüm üniversite tanıtımına geliyordu orda odyometri aklımda kalmış ama lisansı için ısrar ettim ikinci senede tabi lisansı olmadı üçüncü sene şok altı ay evden çıkmadan ders çalıştım sınavda panik atağım mrb sonra sınav sonucu geçen senenin aynısı öyle şok yaşadım ki diyorum nasıl geçen senenin sonucuna mı bakıyorum diye siteye kaç kere girdim sonra kabulleniş türk dili ve edebiyatı öğretmenliği geliyordu ailem yok dedi sosyal hizmet ucu ucuna geliyordu yok dediler neymiş sağlık oku kaybın oldu iki yıl zaten hemen atanırsın dediler ve şartları Ankara dışı olmazmış odyometri zaten iki üniversitede vardı biri özel biri devlet ve ısrar kıyametle ilk sıraya odyometri sonra paramedik yazdık zaten odyometri geldi.. ee üniversite hayatı yaşamak istiyorum ama ankaradayım ve iki yıllık okul ve paaatt pandemi patladı okula üç ay gittim sonrası hep online eğitim.. tabi bölümü seviyorum çok çalışıyorum sınavları saçma sapan zorlayıp güvenlik yöntemleri alıyorlar falan derken bölüm birincisi olarak mezun oldum fakat belgem yok 🤣 diplomayı verdiklerine şükrettik zaten üniversite yeni açıldı diye ne mezuniyet oldu ne belgeler verildi bu da hüsrandı yani sonra dinlenmeden etmeden iş hayatına atıldım altı ay çalıştım sağolsun iğrenç bir deneyim yaşadım ve bölümden soğudum. yine istemeye istemeye kpss hazırlandım 90 ile atanan bölümüm ve çok az alımı olan bölümüm ile başa çıkamam dedim ama çalıştım 80 aldım sağlık bakanlığı dışında bir şeye başvuramıyorum 4 ay olacak 200e yakın ilan oldu ben sadece 4 tanesine başvurabildim biri olmayan sağlık bakanlığı diğeri darphaneydi ve merkezi atamaya başvurdum olmadı şimdi de milli savunma bakanlığına başvurdum ama şans çok az niye direk herhangi bir önlisans mezunu alıyorlar.. bu serüvende böyle üzünçlü oldu.. kendimi çok kayıp yaşamış gibi hissediyorum.. polislik ikm zabıta katiplik falan istemiyorum yapamam diye.. gerçi ben ne yapabilirim ne severim bilmiyorum ama artık devir bir işin olmak zorunda karın tokluğu bile olmadan çalışmak mecburiyetin olduğu.. bilmiyorum yolun sonu ne olacak nereye gidiyorum kayıp olarak gördüğüm yılları artık güzel bir taçlandırma yapmak istiyorum umarım bu yıl bana güzel yollar sunar mümkünse şöyle çayırlı çimenli çiçekli böcekli güneşli ağaçlı bir yol olsun..
12 notes
·
View notes
Text
Bölüm 80: Geri ödenmeyen iyiliklerin karşılığı ölümle alınacak
Xie An akşam yemeğinden sonra yalnız başına mülküne döndü. Masasını üstündeki parşömene bakarken uzun bir iç çekti.
Qi Yan onun işe koyulmasını önlemek için içeri hizmetçi kızları da almıştı.
Bu el yazmasını bile hizmetçilerden oluşan kalabalığın önünde vermişti. Şimdi ne yapmalıydı?
Xie An bunun üzerine uzunca bir süre kafa yorduktan sonra parşömeni Nangong Wang'a teslim etmeye karar verdi. Gökyüzü tamamen karardığında, parşömeni düzgün bir şekilde sardı ve Nangong Wang'ın malikanesine gitti.
Haber kaynağının dediğine göre, Nangong Wei aktif şekilde Luo'nun kuzeyinde yardım sağlamakla meşguldü. Savaşın alevleriyle zarar gören iki kale şehrini düzgünce onarmakla kalmamış, kendi malikane deposundaki tüm mal varlığını da satmıştı.
Bir yıllık tımar arazisini halk tarafından yaygın olarak kullanılan bakır paraya, eşyalara ve malzemelere çevirmişti. Bunlar, kurbanların ailelerine ve komşu vilayetlerdeki felaketle karşı karşıya kalmış halka dağıtılmıştı.
Sadece bu kadarla da kalmıyordu. Nangong Wei, ölen halk için mezar kazan askerlere katılmıştı. Beş yüz bin insanın cesedi, sayısız derin mezara gömülmüştü. Nangong Wei bu kurbanlar için bir zanaatkar tarafından mezar taşına kazınmış on bin karakter ile bir anıt dikmişti.
Üzerlerine toprak atıldığı gün, Majesteleri adına üç hayvan adayarak bir anma töreni düzenlemişti. Bir kez eğilerek saygısını sunmuştu.
Halktan ölen insanların cenaze işlemleri bittiğinde bile, Nangong Wei oradan ayrılmak için acele etmemişti. Kale şehirlerini yenileyen ve harap olan evleri restore eden mimarları denetlemişti. Ayrıca halkı oraya geri taşınması için cesaretlendirmeleri amacıyla diğer vilayetlerin yetkili makamlarına kendi eliyle yazdığı mektuplar yollamıştı...
Nangong Wang, iki numaranın işleri bu kadar güzel bir şekilde halledeceğini asla beklemiyordu. Görünüşe göre yerli halk minnetle gözyaşı d��kerek ortak bir fikir içinde Nangong Wei'ye övgüler yağdırmıştı.
Nangong Wang, İmparator babasını anlıyordu. O en çok yaygın fikre önem verirdi.
İmparator babasının iki numarayı artık sevmemesi amacıyla o kötücül planı yürütmek için çok büyük sıkıntılardan geçmişti. Bu şekilde gerileyeceğini beklemiyordu.
Nangong Wang'ın her ne kadar bir süreliğine Cariye Ya yüzünden keyfi kaçsa da, taht hâlâ kalbindeki en önemli şeydi.
Malikanesindeki danışmanlar birkaç gün boyunca tartışmış, fakat kimse Nangong Wang'ı tatmin eden bir plan bulamamıştı.
İşte o zaman Qi Yan'ın sağladığı faydaları hatırlamıştı. Onunla karşılaştırıldığında, malikanesindeki bu danışmanlar neredeyse işe yaramazdı. Xie An'ın Qi Yan'ın malikanesine olan ziyaretinin arkasında yatan sebep buydu.
Nangong Wang, Xie An'ın geldiğini duyduğunda bir hizmetçi kıza onu çalışma odasına almasını söyledi.
"Ekselanslarına selamlar."
"Mm, işler halloldu mu? Qi Yan ne dedi?"
Xie An kendini hazırlayıp cevapladı, "O konuda... bu kulun siz Ekselanslarına getirmesi için bir el yazması hazırladı."
"Ah? Göster."
"Anlaşıldı."
Nangong Wang, Qi Yan'ın dahice bir tür plan hazırladığı düşünüyordu, bu yüzden de sevinçle parşömeni yuvarlayarak açtı. Fakat üzerindeki karakterleri okuduğunda yüzünün rengi değişti.
"Bunun anlamı ne?"
Xie An başını yere vurdu. Bir anlığına doğrulmaya cüret edememişti.
Nangong Wang soğukça homurdandı, "Fazilet sahibi olmadığımı mı söylüyor? Ya da... en büyük teklifi mi bekliyor?"
"Bu kul... bu kul söylemeye cesaret edemez."
Nangong Wang Qi Yan'ın yazdıklarını yırtıp atmak istedi, fakat biraz düşündükten sonra kenara bıraktı, "Kalk ve anlat."
"Anlaşıldı."
Xie An buraya gelmeden önce meseleleri zaten iyice düşünmüştü, Ekselanslarına Qi Yan'ı öneren kişi oydu. Aynı telin üstündeki çekirgeler gibilerdi.
Eğer Ekselansları Qi Yan'dan tatmin olmazsa bile statüsünden dolayı ona bir şey yapmazdı. Bundan zararlı çıkacak kişi Xie An olurdu...
Nangong Wang ona konuşma şansı verdiğinden, Qi Yan'ın lehine birkaç şey söylemeliydi.
"Bu kulun fikrine göre, Qi Yan başta içtenlikle sadakatini gösterdiğinden dolayı siz Ekselanslarının kişiliğini tanımış olmalı. Kesinlikle o şekilde düşünmez."
"O zaman en yüksek teklifin verilmesini mi bekliyor?!"
Xie An başını daha da yere gömdü, "Bu kulun Qi Yan hakkında edindiği izlenime göre o şekilde de olmayabilir."
"Ne o zaman?"
"Qi Yan'ın mütevazı bir geçmişi var. Bir günlük imparatorluk sınavını geçmek için on yıl boyunca sıkı çalıştı, fakat politikaya katılamayan bir Fuma olarak atandı. Kalbinde çok miktarda öfke olmalı. Size bağlılığını gösterdi, işler bittiğinde Fumaların politikaya katılabilmesi için meclisin yönetmeliğini değiştirmenizi umuyor olmalı. Bu kul, Qi Yan'ın böylesi dahiyane bir plan sunduktan sonra siz Ekselansları tarafından değer göreceğini düşündüğünü sanmaya cüret ediyor, fakat altı ay boyunca ona sırt çevrildi... Tıpkı denildiği gibi, 'fakir bir talebenin inatçı yapısı vardır'. Basit bir şekilde dile getirilirse, memnuniyetsizliğini ifade ediyor."
Nangong Wang'ın sessiz kaldığını gören Xie An, bu fırsatı devam etmek için kullandı, "Jiang Taigong'un düz kancayla balık tutma hikayesinde olduğu gibi, daha kabiliyetli insanların daha tuhaf tavırları olur."
Ç/N: Zor bir yaşamı olan yaşlı bir adamın ziyarete gelen İmparatorun ilgisini çekmek için kasıtlı olarak balık tuttuğu kancayı düzleştirmesini konu alan ünlü bir masalmış.
Nangong Wang'ın öfkesi neredeyse silinmişti, "Qi Yan gerçekten olağanüstü bir yetenek, sadece..."
Qi Yan'ın planları fazla acımasızca ve hainceydi. Yanındaki yastıkta uyuyan kişiyi bile bundan muaf tutmamıştı. Nangong Wang, Qi Yan'ın o günkü kayıtsız tavrını hâlâ hatırlıyordu, o yaşayan insanlar onun için birer karıncadan fazlası değilmiş gibiydi.
Sonunda o kurbanlarla beraber ailelerini de öldürmüş olsa da, Qi Yan'ın sakin kötülüğü Nangong Wang'ın güvenini sarsmıştı.
"Boş ver. Bu meselenin ardından gitmeyeceğim ama kesinlikle kendimi alçaltıp gönüllü şekilde onunla görüşmeyeceğim de. İmparator babam batıl inançlara sıkı sıkıya bağılıdır. Bu devrilmekte olan bir aracın uyarısı, iki numaranın göklere karşı çıkabileceğine inanmıyorum!"
... ...
Fuma malikanesinin içinde, parlak bir inci yatak odasını kaplayan nazik bir ışıltı yayıyordu.
Qi Yan yatakta uzanıyordu, bedeni bu şeyin ışığıyla kaplanmıştı. Yan tarafına dönerek masanın üzerindeki ışık kaynağına baktığında, Nangong Jingnu ile geçirdiği zamanlar zihninde belirdi.
Jingjia sekizinci yılın on ikinci ayının sekizinci gününde, gelinini almak için gittiği yolda onu taşıyan at, karın üzerinde hızla koşuyordu.
Ding You'nun verdiği ilacı almış olsa da, yatak odasını kızıl kana boyamayı planlamıştı. Nangong Jingnu ile birlikte kendini de yıkıma götürmek için hazırlığını yapmıştı.
Duvağı kaldırdığı an, öncesinde karşılaşmış olduklarını fark etmişti.
Caddede şiddet sergileyen baskın genç efendi ile İmparator tarafından sevilen meşru Prensesi bağdaştıramamıştı.
Onunla etkileşim kurdukça Nangong Jingnu'yu kandırmanın olağanüstü derecede kolay olduğunu anlaması çok sürmemişti. Basit ve kibar biriydi. Kalbinin etrafında hiç duvar örülmemişti.
Onun söylemesine gerek olmadan, Nangong Jingnu kendi isteğiyle "centilmenin anlaşması"nı öne sürmüştü. Kendine acı çektirerek yaptığı hileler de onun üzerinde etkiliydi.
Takdir ederek Nangong Jingnu'yla oynamıştı. Onu sadık hizmetçilerinden ayırmıştı. Defalarca kez kandırarak gözyaşı dökmesine neden olmuştu. Onu teselli ederek kendisine tüm kalbiyle güvenmesini sağlamıştı, ardından da evinin ve eşyalarının yarısını yakmıştı...
Yuhuacong atında bir problem olduğunu fark ettiğinde açık bir şekilde atlara boyun eğdirme gücü olmasına rağmen canını riske atarak acımasızca Nangong Jingnu'nun kendisiyle bu oyunu oynamasını sağlamıştı.
Nangong Jingnu'nun mizacını iyice anlamıştı. Her ne kadar Fuma Prenses malikanesinde güçsüz ve çaresiz görünse de, gerçekte Ekselansları Prenses çoktan seve seve onun dediklerini dinleyip söylediklerini yapacak seviyeye gelmişti.
Böyle bile olsa, ona karşı komplo kurmaktan geri durmamıştı. Arkasından komplo kurmayı bir an olsun bırakmamıştı.
Bir milyon üç yüz bin yaşamın hiçbiri Nangong Jingnu yüzünden son bulmamıştı, fakat içindeki acıyı boşaltmak için bu günahı ona dayatmıştı.
O kadar soğukkanlı ve haindi ki bununla kendisi bile başa çıkamıyordu. Sırf bu yüzden bayılmıştı. Lakin uyandığında gördüğü ilk insan, başında bir gece ile bir gündüz boyunca bekleyen Nangong Jingnu olmuştu.
Yine ağlamıştı. Fakat, gözyaşlarını görmekten giderek daha da çok korkmaya başlıyordu.
Düşmanının kızının zavallı bir şekilde ağlamasını görmenin sevinç verici olması gerekmez miydi? Ama o kristal berraklığındaki gözyaşları, onu kendi ruhunun pisliğiyle yüzleşmeye zorlamıştı.
Onun üzerine atılmış, ardından da yemin edercesine şunları söylemişti: Seni kesinlikle iyileştireceğim, sana herhangi bir şey olduğunu görmek istemiyorum...
Xiahe içeri daldığında ve onları istemeden gerçekleşen müstehcen pozisyonda gördüğünde, çok utanmıştı.
Sinirlendiği belliydi, fakat sessizce Xiahe'nin gitmesine izin vermişti. Malikanenin asıl efendisi oydu, ama yine de...
Malikaneden ayrılırken onu izleyen ve at arabalar��ndan oluşan uzun kuyruk, nefes almasını zorlaştıran ezici bir baskı gibiydi. Gözünü bile kırpmadan finansal kaynaklarının çoğunu ona vermişti.
Qi Yan eskileri düşünmeyi bıraktı. Kollarını bedenine sararak kıvrıldı.
Göğsünde parçalayıcı bir acı bulunuyor, gözyaşları sessizce akıyordu...
Wei Krallığı'nın kale şehirleri Çimenli Ovalara birer çivi gibi çakılıydı, ana vatanını kırık parçalara bölüyordu.
Çimenli Ovalardaki sayısız kayıp ruh hâlâ huzur bulamamıştı. Göklerde dolanıyor, izliyorlardı!
Bayin, "Qiyan Agula" adını kullanmıştı. Wei Krallığı'nın meclisi tarafından hedef alınacağını açık bir biçimde bilse de bunu yapmıştı.
On yıldan fazla süre önce "ölmüş" Anda'sını aramaktan başka ne sebeple olabilirdi ki?
Bayin zor geçen birkaç ay boyunca beklemişti, fakat Agula ortalıklarda gözükmemişti. Küçük ordusuyla düşman bölgesinin derinlerine sızmasının nedeni buydu, Erihe'nin başını doğudan almak içindi.
Ne tür bir çaresizlik içindeydi de böyle bir karar almıştı?
Agula'nın yaşamının çoktan son bulduğu çıkarımını yapmış olmalıydı. Kesin ölümü göze alarak Chengli kabilesinin intikamını bu yüzden almıştı.
Qi Yan ıstırap içinde birkaç kez çabaladı, ardından yumruğunu sıkarak birkaç defa göğsüne vurdu. Yastığının altına uzanarak bir şişe çıkardı, Ding You'nun kendisi için özelleştirdiği yeni ilaçtı.
Ding You şöyle demişti: Bu yolda yürümeye karar verdiğine göre, bir şeyler üzerinde fazla düşünme. Fiziksel durumun haddinden fazla düşünmene izin vermiyor.
Burnuna tuhaf bir koku doldu, ardından ağzına hafif bir tatlılık yayıldı. Qi Yan debelenmeyi bıraktı, göz kapakları ağırlaşmıştı.
Ekselansları, ne olursa olsun Wei Krallığı'nın borçlu olduğu her şeyi geri almak zorundayım.
Size borçlu olduklarımı ise... kendi yaşamımla geri ödeyeceğim.
Eğer.
Eğer bu can da borcu ödeyemezse, bir sonraki hayatımda ödeyeceğim...
... ...
Qi Yan'ın kendi malikanesine yerleşmesinin üçüncü gününde, Nangong Jingnu Qi Yan'ın geride bıraktığı kitabın bir kısmını ezberlemeyi bitirdi. Dikkati dağılarak bir iç geçirdi.
Qiuju Nangong Jingnu'nun yanında iğne işi yapıyordu, "Ekselansları, sorun nedir?"
"Fumalar Prensesleri doğum günleri ve tatillerle beraber sadece ayın ilk ve on beşinci gününde görebilir. Ne tür bir kural bu?"
Qiuju dudaklarını büzdü, "Bu hizmetçi bir şey demeye cüret edemez... yalnızca yüzyıllardır süregelen bir şey."
"Ben saraya bir gezintiye çıkacağım."
"Anlaşıldı, bu hizmetçi derhal gidip at arabasını hazırlayacak."
Nangong Jingnu gittiğinde doğrudan Nangong Rang'ı sordu, fakat bir hadım onu Cariye Ya'nın yatak odasına yönlendirmişti.
İmparator babasının ana odada Cariye Ya ile touhu* oynadığı gören Nangong Jingnu, kalbinin biraz sıkıştığını hissetti.
Ç/N: 投壶 oklar uzaktaki bir kaba fırlatılır
Kendi düşüncelerine fazla daldığı için kendini suçluyordu. Hadımın dedikleri dinlememişti.
"Çocuğum mu gelmiş? İmparator baban Jiya ile touhu oynuyordu, sen de katılmak ister misin?"
Nangong Jingnu'yu süzerken Jiya'nın güzel gözleri parlamıştı.
Agula'nın meselesiyle ilgili yeterince soru sormuştu. Qi Yan diye bir takma ad kullanıyordu ve Wei Krallığı'nın sınavlarından "İki Birincilik ile Bir Çiçek" unvanını kazanmıştı, fakat önündeki bu kişinin Fuması yapılmıştı.
Nangong Jingnu da Jiya'nın bakışlarını fark etti. Buna karşılık olarak hiç tereddüt etmeden abartılı bir şekilde gözlerini devirdi.
Bu hükümdarlıktaki tek meşru Prensesti. İmparator babası başarıyla bir İmparatoriçe seçmediği müddetçe, onun gözünde Arka Saray'daki tüm kadınlar birer metres olarak kalacaktı. Wei Krallığı'nda metreslerin statüsü çok düşüktü ve bir oğul dünyaya getirmemiş olanlar hizmetçilerle aynı seviyedeydi.
Meşru kız evladın bir metrese saygı göstermesi güzel olurdu, fakat yapmazsa da kimse bir şey diyemezdi. Eğer Nangong Jingnu erkek olsaydı, tam aksine Jiya'nın ona saygı göstermesi gerekirdi.
Elbette, Nangong Rang bunu hiç de uygunsuz bulmamıştı. Sevgi dolu bir şekilde şöyle dedi, "İmparator baban birkaç tur kaybetti, çocuğum yeteneklerini göstererek İmparator babası için bir şehri geri almak ister mi?"
"Bu kızınız İmparator babamın eğlencesini bölmeyecek. Bu kızınız bugün saraya, büyük arşive girmek için izin almaya geldi."
- - Ç/N: Bahsedilen oyun şöyle bir şey
0 notes
Text
Yalnız Kalpler 80 Bölüm Fragmanı Fox Tv
Kaynak https://www.tvalemi.gen.tr/blog/yalniz-kalpler-80-bolum-fragmani-fox-tv.html
Yalnız Kalpler 80 Bölüm Fragmanı Fox Tv
Yalnız Kalpler 80 Bölüm Fragmanı Fox Tv izle Başlık: Yalnız Kalpler 80 Bölüm Fragmanı Fox Tv Kanal Fox Tv Etiket: Yalnız Kalpler 80. Bölüm,Yalnız Kalpler …
Yalnız Kalpler 80. Bölüm, Yalnız Kalpler 80. Bölüm Fragmanı, Yalnız Kalpler 80. Bölüm Tanıtım izle, Yalnız Kalpler 80. Yeni Bölüm, Yalnız Kalpler Son Bölüm, Yalnız Kalpler Son bölüm Fragmanı, Yalnız Kalpler Tum Bölümler, Yalnız Kalpler Yeni Bölüm, Yalnız Kalpler Yeni bölüm Fragmanı https://www.tvalemi.gen.tr/blog/
#Yalnız Kalpler 80. Bölüm#Yalnız Kalpler 80. Bölüm Fragmanı#Yalnız Kalpler 80. Bölüm Tanıtım izle#Yalnız Kalpler 80. Yeni Bölüm#Yalnız Kalpler Son Bölüm#Yalnız Kalpler Son bölüm Fragmanı#Yalnız Kalpler Tum Bölümler#Yalnız Kalpler Yeni Bölüm#Yalnız Kalpler Yeni bölüm Fragmanı
0 notes
Text
Zehirsiz Sofralar - İşlevsel Ormanlar -II-
Çiftçilerde Zehrilenme vakaları, Kanser ve Kısırlık
Bir Şeftali üreticisi veya bir çiftçi nasıl kanser olabilir? Yediği bir meyveden, ya da içtiği sudan mı? Yoksa oksijen alabilmek için soluduğu havadan mı?
Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Dr. Tamer Güvenir, çalıştığı hasatahanede karşılaştığı zehirlenme vakalarından bahsederken, çiftçilerin ilaçlama yaparken maske, eldiven veya çizme gibi korunma araçlarını kullanmadıklarından dolayı birçok kez akut ve kronik zehirlenme sonucunda hastahanin acil bölümünde müdahele ettiklerini söylüyor. Bu vakalarda hızlı müdahele edilmememsi durumunda ölüme sebeb olacağı ve hızlı müdahelede ilk olarak kıyafetlerin çıkartılıp iyice yıkadıktan gerekli tedaviye başlandığını alnattı.
Bu çıplanma halini çok yanlış anlayan bazı çiftçilerin soyunup, çıplak halde tarlarda çalışmaya başladıklarını ve zehirlenme vakalarında, zehirlenmeyi çok daha hızlı yaşayan çiftçilerin sayısında bir artış olduğunu, ölüm oranlarının arttığını ve daha bir çok acıklı ve traajik hikayelerin olduğunu anlattı bir de.
İnsanda en büyük zarar akut ve kronik zehirlenme. Çocuklar büyüme ve gelişme evreleri daha hızlı olduğundan dolayı yetişkinlere göre daha kolay zehirlenirler, ve bu zehirlenme sonucunda hormonal değişim ve nörolojik bileşim üzerinde baskılanma gerçekleşiyor.
GDO’ lu ürünlerin 80%’ inde ot ilacı denilen (herbisit) en etkin maddesi olan Glifosat’ ın (Glyphosate) , WHO (Dünya Sağlık Örgütünün) kanser arşatırmaları bölümü, Kanser Araştırmaları Kurumu (IARC) “insanlarda muhtemelen kanser yapar” açıklamasını yaptı. Glisofat en yaygın herbisit olarak tarım, orman, şehir ve konutlarda uygulanıyor. GDO’ lu ürünlerde daha da fazla artmış durumda. GDO, soya ve mısır üretimlerinde kullanılır ve Roundup adı ile satılan glisofat, havada, suda ve yiyeceklerin yanı sıra, tarım işçilerinin kan ve idrarlarında da tespit edilmiştir.
Kadın Doğum Uzmanı ve Çiftçi, Dr Sertaç Kayın, Dünyada hastanelerdeki en yoğun bölüm Onkoloji bölümü olmaya başladığını, kanser oranlarının ivmelenerek arttığını ve bunların en önemli sebebinin tarım ilaçları ve pestisistler olduğunun artık aşikar olduğunu söylüyor. Artık ana sütünün bile temizlik ve saflık anlamına gelmediğinin, onun bile zehirli olduğunun altını çiziyor.
Fransa’ da Sağlık ve Tıbbi Araştırmalar Merkezi doktoru Dr. Luc Multigner, tarım ilacı kullanımının en yüksek olduğu Arjantin’ de, tarım ilaçları ile düşük sayıda sperm ve erkeklik hormonu arasındaki bağı ortaya çıkardı.
1995-1998 yılları arasında kısırlığına çözüm arayan 225 çiftçi üzerinde yapılan araştırma da, içinde çözücü bulunan böcek ilaçları ile kimyasaların, erkek üreme sistemine zarar verdiği sonucuna vardı. “Araştırmalar, düşük sperm parametresine sahip erkeklerin, geçtitğimiz son birkaç yıl içinde sık aralıklarla böcek ilacı ve çözücülere maruz kaldığını gösterdi.” diye konuştu. Dr. Multigner, böcek ilaçlarının erkeklerde testesteron oranını düşürürken, kadınlık hormonu olan österejen hormonunu ise artırdığına da işaret etti.
Gelişmekte olan ülkelerde çevre yasalarının sanayileşmiş ülekelere göre çok daha gevşek oluğuna dikkat çeken Dr. Multiger,
“Sorun şu ki, az gelişmiş ülkelerde az gelişmiş yasalar var ve insanlar sorunun tam olarak da farkında değil” i ne kadar da güzel söylemiş.
Yaşadığımız coğrafya ve Yurdumuz’ da görülen kanser vakalarının ivmeli bir şekilde artış sebebinin, sağlıklı diye yediğimiz bir sebze veya meyve, içtiğimiz bir bardak su ve temiz oksijen diye içimize çektiğimiz zehirlerden olduğunu bilmek, ne kadar gelişmiş bir ülke ve yasaları olduğunu ve insanların sorunun tam olarak da ne oluduğunun bile farkında olmamaları çok üzücü ve acı bir gerçeklik değil midir?
Haftaya devam...
0 notes
Text
Rüzgarı tepe bölüm 80
Alper saves Zeynep and Halil
#Rüzgarı tape#winds of love#bolum 80#fire#coughing#smoke inhalation#ill#weak#sick#needing help#escape#angst#comfort#whump#whumpblr#turkish#turkish series
30 notes
·
View notes
Link
#AdileSultanKasrı#AynalıkavakKasrı#BeylerbeyiSarayı#ÇırağanSarayı#DolmabahçeSarayı#IhlamurKasrı#İstanbul#KüçüksuKasrı#MaslakKasrı#TopkapıSarayı#Türkiye#YıldızSarayı
0 notes
Text
Bugün ve aylar sonra merhaba
Başlangıç şarkım
Oya&bora- bana bir masal anlat baba
- son bir kaç haftadır yapmam dediğim herşeyi yapmış gitmem dediğim her yola gitmiş. Ağlamam dediğim her durumda ağlamış bir birey olarak size şunu söylüyorum. Astroloji herşeydir. Sonunu ve olurunu zaten 2 ay önce doğum haritamda gördüğüm herşeyi bile isteye yaşamayı kabul ettim. Bir de zeytin ağacı 2. Sezon 8. Bölüm de güçlü kalabilen bu hayatta yaşamayı hak etmiyor. Bu kadar duygusuz olmayın amk.
-bir şarkı sözü var ‘kafamın içinde paniktir herkes’ bir insanın anılarındaki her karakter zihninde panik halinde ordan oraya koşturabilir mi ? Benim zihnim bir kaos ama realim çok sakin lütfen onun ses desibelini artırtmayın. Çünkü sakin kalabilmek için neler yaptığı hakkında hiç bir fikriniz yok!
-neyi öğrendim biliyor musunuz? Bu farkındalık seviyesiyle bir ilişki yaşanamayacağını. Bir adamın ya da bir kadının zihnini sizden başka insanlar dolduruyorsa; lütfen uzak durun. Hem kendiniz hem de karşınızdaki için. Geri kalanı zaten karma hallediyor. Ve umarım. Hallediyordur. Kaçtığımız her insanın kalbini görüyoruz. Uzaksak ve sürekli eşyalarımızı alıp gidiyorsak eğer vardır bir bildiğimiz. Aksini iddia etmek için biraz sarılmak yeterli olabilir. Bir de gerçek sevgi çok güzel-di.
-bunca zaman öğrendiğim bir diğer şey de şu ! Bu ailede doğduğum ve bu aileye sahip olduğum için binlerce şükür. Herşeyi tek başımıza inşa edip,tek başımız var olduk. Ne bir mirasımız ne de bir dede paramız vardı. Biz vardık. Ve iyi ki de varmışız. Bir evimiz arabamız yoktı belki. Ama hep beraber yiyip içmişiz. An’da kalmak ben de ana babadan miras. Malınız mülkünüz sizin olsun. Ben yiyip içtim. Koluma taktığım trabzon burmasından çok daha değerli. İyi ki vardınız. İyi ki siz yetiştirdiniz. Teşekkürler herşey için.
- ve iyi ki ben iyi ailem. Anlamayan herkes için üzülüyorum. İnş benim süründüğüm kadar sürünürsünüz. Beni üzen herkes benim 80 milyonum kadar sürünürsünüz. Ve yalan söyleyen bir de benim yalancı olduğumu iddia edenler. Sizi ben eğitemem. Ve evrenin güzel planları vardır. Tek dileğim! Süründüğünüzü görmek.
Nefretimle. Ve bugün bu nefretten ve kızgın olmaktan kendimi azaad ediyorum. Yaşasın kaliteli yalnızlığım. Hepinizden pahalı ! Hak edilmiş ve bedenleri ödenmiş. Sizin ananızın babanızın ödediği bir de böbürlendiğiniz o hayata karşı benim tırnaklarımla kazıdığım. Geberin amk.
0 notes
Text
İstanbul'da kentsel dönüşüm zamanı
https://pazaryerigundem.com/haber/181650/istanbulda-kentsel-donusum-zamani/
İstanbul'da kentsel dönüşüm zamanı
İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Başkanlığının İstanbul’daki kentsel dönüşüm çalışmalarına ivme kazandıracak projesinin ayrıntıları belli oldu. İBB, riskli yapılarının KİPTAŞ ile yenilemek isteyen hak sahiplerine, gelir durumlarına göre toplam maliyetin yüzde 40 ile yüzde 65’i oranında destek sağlayacak. Bu binalardaki hak sahipleri, İBB İştirak Şirketi Kiptaş ile yapacakları ön sözleşme ile İBB’nin yeniden yapım maliyeti destek programına dahil olacak. Dar gelirliler, destekten daha yüksek oranda yararlanacak.
İSTANBUL (İGFA) – İstanbul Büyükşehir Belediyesi, deprem dirençli İstanbul için yeni bir projeyi hayata geçiriyor. Kentsel dönüşüme can suyu olacak proje teklifi, İBB meclisinin onayına sunulacak. İBB Genel Sekreter Yardımcısı Gürkan Akgün, İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Başkanlığı tarafından hazırlanan teklifin ayrıntılarını paylaştı. Akgün, “İBB Meclisine sunduğumuz teklifin hayata geçmesi ile birlikte ilk defa, gerçekten ihtiyaç sahiplerine yönelik büyük bir kampanyayı başlatmış olacağız. Ekonomik kriz koşullarında, yapım maliyetlerinin çok yükseldiği bu ortamda İBB olarak vatandaşımızın yanında olacak, kentsel dönüşüm süreçlerini hızlandıracağız.” dedi.
Akgün, riskli olduğu tespit edilen yapıların biran önce dönüşümünün sağlanmasının İstanbul için hayati derecede önemli olduğunu hatırlatarak; “Hızlı tarama testinin yaygınlaşması için 39 ilçe belediyesiyle İBB arasında protokol yapılmasının da proje teklifi içeriğinde yer aldığını” söyledi.
İBB’nin, iştirak şirketi KİPTAŞ eliyle hayata geçireceği proje ile yeniden yapım maliyetlerine destek sağlanması, E Sınıfı, yani yüksek riskli olduğu tespit edilen yapılara kira yardımı, Bayrampaşa’da geçici kiralık konut bölgesinin oluşturulması, ilçe belediyeleriyle hızlı tarama ile bina incelenmesinde ortak hizmet protokolünün yapılması planlanıyor.
İşte İBB Meclisinin onayına sunulacak kentsel dönüşüme hız kazandıracak teklifinin tüm ayrıntıları:
YENİDEN YAPIM MALİYETLERİNE DESTEK SAĞLANACAK
Hak sahiplerinin ödeyeceği yeniden yapım maliyetlerine İBB tarafından destek sağlanacak.
Mali destekten yararlanacak yapıların, 6306 Sayılı Kanun kapsamında riskli yapı olarak tespit edilmesi,
İstanbul Yenileniyor kapsamında uzlaşmaya varılmış olması, hak sahiplerinin kendisinin, eşinin ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin üzerinde başka bir taşınmazın bulunmaması gerekiyor. İstanbul il sınırları dışında herhangi bir bağımsız bölümde hisseli tapu sahibi olanların ise yüzde 50 ve daha az hisse sahibi olması gerekiyor. Tarımsal vasıflı mülkiyetler, taşınmaz sahipliği olarak sayılmayacak.
MALİ DESTEĞİN ÜST LİMİTİ VE ŞARTLARI
Mali destek, İstanbul Yenileniyor Platformu tarafından hazırlanacak projeye esas fizibilitede, belirlenen daire kat brüt alan büyüklüğü için hesaplanan toplam borçlanma bedelinin 80 m2’ye kadar olan kısmı için sağlanacak. Her bir hak sahibi mali destekten bir defaya mahsus olmak üzere, bir adet konut nitelikli bağımsız bölüm için faydalanabilecek. Mali destekten faydalanan hak sahibinin hissesi, 5 yıl süre ile KİPTAŞ uhdesinde kalacak.
Böylelikle gayrimenkul spekülasyonunun önüne geçilerek barınma hakkı temelli kentsel dönüşümün hızlandırılması sağlanacak.
KİME, HANGİ ORANDA MALİ DESTEK SAĞLANACAK?
Mali destek oranları hak sahiplerinin gelir durumuna göre belirlenecek. Dar gelirliler ve emekliler, en yüksek destek oranından faydalanacak. Hane içi toplam geliri 2 asgari ücretin altında olanlara yüzde 60, bu kişiler emekliyse yüzde 65, hane içi toplam geliri 3 asgari ücretin altında olanlara yüzde 40, aynı durumdaki emeklilere yüzde 45 oranında destek sağlanacak. İlk etepta İstanbul yenileniyora başvuran ve uzlaşma sağlanan toplam 25 bin hane için yaklaşık 5 milyar TL destek sağlanacak.
YENİDEN YAPIM MALİYETLERİNE DESTEK SÜRECİ NASIL OLACAK?
Mali destek süreci 7 aşamalı gerçekleşecek:
1- Kiptaş’ın ön sözleşme yapması
2- Başvuruların Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’ne iletilmesi
3- Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından Hane içi gelir tespiti
4- Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü Mülkiyet tespitleri
5- Mali destekten faydalanacak hak sahiplerinin bilgilendirilmesi
6- Kiptaş’ın inşaat ilerleme seviyelerini İstanbul Şehircilik Atölyesi Şube Müdürlüğüne (İŞAT) ve Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’ne bildirmesi
7- İŞAT onayından sonra Kentsel Dönüşüm Müdürlüğünce ödeme emirlerinin düzenlenmesi
E SINIFI YAPILARA KİRA YARDIMI… EMEKLİLERE 9 BİN TL
Yüksek risk grubuna dahil oldukların tespit edilen E sınıfı binaların tahliye, yıkım ve yenileme süreçlerine ivme kazandırmak amacıyla 6306 sayılı kanun ve bu kanuna bağlı uygulama yönetmelikleri uyarınca; bu binalarda oturan emeklilere 9.000 TL, diğer hak sahiplerine 7.000 TL kira yardımı yapılacak. Acil dönüştürülmesi gereken 6.920 bina ve toplam 62.000 bağımsız birimdeki yaklaşık 80 bin kiracı için bu destek sağlanacak.
BAYRAMPAŞA’DA GEÇİCİ KİRALIK KONUT
Bayrampaşa’da geçici konut hizmeti hayata geçirilecek. Yeni proje için yıkımı tamamlanan dönüşüm alanlarındaki KİPTAŞ’a ait stok daireler, geçici kiralık konut olarak ayrılacak. Yeni rezerv alanında ikamet eden, yeni proje için uzlaşan, eski bağımsız biriminin yıkımına izin veren, çoğunluğun kabul ettiği hak ediş şekline izin verdiğini taahhüt edenler bu imkandan yararlanabilecek. Bu uygulamanın, İBB ve KİPTAŞ işbirliği ile yapımı devam eden Eyüpsultan, Sultangazi gibi ilçelerdeki rezerv konutların tamamlanması ile o bölgelerdeki kentsel dönüşümün hızlandırılabilmesi için yaygınlaştırılması hedefleniyor.
İLÇE BELEDİYELERİYLE HIZLI TARAMA İLE BİNA İNCELEMESİNDE ORTAK HİZMET PROTOKOLÜ
Depremde ağır hasar alması beklenen yapıların hızlı tespit edilerek risk azaltma çalışmalarının biran önce yapılabilmesi için ilçe belediyeleri protokol yapılacak. Bu protokolle, koordineli ve hızlı çalışma sağlanacak bina incelemelerinde; yeterli sayıda ekip ve ekipmana ulaşılabilmesi mümkün olacak, taleplerin daha verimli ve hızlı şekilde karşılanabilmesi ve İstanbul’un tamamındaki riskli binaların incelemesinin yapılması hedefleniyor. İBB ekipleri bugüne kadar 113.450 binayı ziyaret etti. 35.027 binada inceleme yapıldı.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
George orwell- Paris ve Londra'da beş parasız
22.bölüm
Paris'teki plongeur'lerle ilgili naçiz fikirlerinden söz etmek istiyorum.
Şöyle bir durup düşününce; büyük,modern bir şehirde binlerce kişinin, uyanık oldukları tüm anları yeraltındaki havasız odacıklarda bulaşık yıkayarak geçirmesi çok tuhaf bir durum.
Benim yöneltmek istediğim soru, bu hayatın neden sürdüğü; ne amaca hizmet ettiği ve devam etmesini kimin, neden istediği. (felsefe karnı tok insan işi midir?) Sadece isyankar,tembel davranmıyorum. Plongeur'lerin hayatının sosyal önemini değerlendirmeye çalışıyorum.
Bence işe modern dünyanın köleleri olduğunu söyleyerek başlamalıyız. Konum olarak çoğu ağır işçiden daha iyi durumda olduklarından plongeurlar için fazla sızlanmaya gerek yok ama yine de alınıp satılsalardı ancak bu kadar özgür sayılırlardı. Hizmete dayalı, zanaat içermeyen bir işleri var; sadece hayatta kalmalarına yetecek kadar para kazanıyorlar; tek izin günleri kovuldukları gün. Evlilik şanslarımelinden alınmış ya da evlenseler bile karıları da çalışmak zorunda. Başlarına talih kuşu konmadığı müddetçe bu hayattan kurtulmanın tek yolu hapse düşmek. Şu anda Paris'te günde 10-15 saat bulaşık yıkayan üni mezunları var. Bunun sadece tembellikten ileri geldiği söylenemez çünkü tembel bir adam plongeur'lük yapamaz; sadece düşünmeyi imkansızlaştıran bir rutinin içine hapsolmuş durumdalar.
Plongeur'lar az da olsa düşünselerdi, çok uzun zaman önce bir sendika kurup daha iyi şartlar için grev yaparlardı. Ama düşünmüyorlar çünkü düşünecek vakitleri yok; hayatları onları köleleştirmiş.
ASIL SORU ŞU: BU KÖLELİK NEDEN DEVAM EDİYOR? İnsanlar, tüm işlerin mantıklı bir amaca hizmet etmek adına yapıldığına gözü kapalı inanıyorlar. Başkalarının hoş olmayan bir iş yaptığını görünce, bu işin gerekli olduğunu söyleyerek her şeyi çözdüklerini sanıyorlar.
Sözgelimi kömür madenciliği zor bir iş ama gereklidir,kömüre ihtiyacımız var. Lazımda çalışmak tatsız bir iş ama birilerinin lağımda çalışması lazım. Plongeur'ların işi için de benzer durum geçerli. Birtakım insanların lokantalarda beslenmesi lazım, bu yüzden de birileri haftada 80 saat bulaşıkları temizlemeli. Bu medeniyetin bir gereğidir, dolayısıyla sorgulanamaz. Bu noktayı ele almalıyız..
Plongeur'lerin işi medeniyet için gerçekten de gerekli mi? Zor ve tatsız bir iş olduğundan ve ağır işleri bir tür fetişe döndürdüğümüzden bunun "namuslu" bir iş olduğunu hissediyoruz belli belirsiz.
Bir adamın bir ağaç kestiğini görünce, sadece ve sadece kaslarını kullandığı için sosyal bir ihtiyacı giderdiğine inanıyoruz; çirkin bir heykel için güzel bir ağacı kesiyor olabileceği ihtimali hiç aklımıza gelmiyor.
Plongeur'lar için de aynı durum geçerli olduğu kanaatindeyim. Ekmeklerini alınteriyle kazanıyorlar ama bu, yararlı bir iş yaptıkları anlamına gelmiyor; belki de çoğu zaman bir lüks bile olmayan bir lüks tedarik ediyorlar. Lüks olmayan lüksten kastımın ne olduğuna örnek olarak, Avrupa'da neredeyse hiç karşılaşılmayan uç bir durumu ele alalım.
Sözgelimi Hint çekçek sürücüsünü ya da gharri midillisini.
Tüm Uzakdoğu kasabalarında yüzlerce çekçek sürücüsü var; peştamal giyen, 50kilo ağırlığında siyahi garibanlar. Kimileri hastalıklı, kimileri ise ellisini bulmuş. Başları eğik, yağmur çamur demeden kilometrelerce koşuyor, kırlaşmış bıyıklarından ter damlarken arabanın kollarını çekiyorlar. Yavaş gittiklerinde yolcu onlara bahinchut diyor. ( bahin: kız kardeş chut: cinsel organ >> bahinchut: kız kardeşini beceren) Ayda 30-40 rupi kazanıyorlar ve birkaç yıl içinde ciğerleri sökülecekmiş gibi öksürmeye başlıyorlar.
Gharri midillileri, sadece birkaç yıllık güçleri kaldığından ucuza satılmış sıska, hırçın hayvanlar. Sahipleri kırbacın yemek yerine geçtiğini düşünüyor. Yaptıkları işi bir denklem şeklinde ifade edebiliriz-- kamçı+yemek= enerji; çoğunlukla %60 kırbaç ve %40 yemek.
Bazen boyunlarının her yanı tahriş oluyor ve gün içerisinde açık yarayla araba çekmek zorunda kalıyorlar. Ama yine de çalıştırılabiliyorlar; yeter ki arkalarındaki acı öndekine baskın gelecek kadar sert kırbaçlansınlar. Birkaç yıl sonra kırbaç bile işe yaramıyor ve midilli, at leşi satın alanlara gidiyor. :(
Bunlar gereksiz işlere örnekler; çünkü gharri'lere ve çekçeklere aslında gerek yok; sadece doğulular yürümeyi bayağı saydıkları için varlar. Birer lüks ve binen herkesin de pekala bildiği gibi, son derece adi bir lüks. Cüzi bir kolaylık sağlıyor; insanların ve hayvanların çektikleri acıyı asla dengelemeyecek bir kolaylık.
Aynı şey plongeur'lar için de geçerli. Verdiğim örneklerin yanında kral kalıyor ama durumları onlarınkiyle benzeşiyor. Bir otelin ya da lokantanın köleleri ve kölelikleri neredeyse gereksiz. Çünkü neticede büyük otellere ve şık lokantalara aslında ihtiyaç var mıdır? Böyle yerlerin bir lüks sunması bekleniyor ama esasında sadece lüksün ucuz, adi bir taklidini sunuyorlar.( lüks tam anlamıyla lüks olsaydı yine değersiz mi kalırdı başkalarının çektiği zorluklar karşısında? ya da bencil olanlarımızın lükslerini karşılamak her türlü imkansız mı değil tabii ki idk)
Neredeyse herkes otellerden nefret ediyor. Bazı lokantalar diğerlerinden daha iyi ama lokantada, evde aynı paraya yiyebileceğiniz kadar iyi bir yemek bulmanız imkansız. ( peki bu dönem için?) Kuşkusuz otelsiz ve lokantasız yapamayız ama yüzlerce kişiyi esir almaları gerekmiyor. Buralardaki iş yükünü yaratan temel ihtiyaçlar değil; sözde lüksü temsil eden sahtekarlıklar.
Adına zarafet denilen şey, temelde personelin daha çok çalışması ve müşterilerin daha fazla para ödemesi anlamına geliyor; bu sadece otel ya da lokanta sahibinin, yani yakında kendine Deauville'de çizgili bir villa alacak kişinin işine yarıyor. "Şık" bir otelde özetle , 200 kişi aslında istemediği şeyler için yolunabilsin diye 100 kişinin saçını süpürge ettiği yerdir.
Otellerdeki ve lokantalardaki saçmalıklar bir kenara atılsaydı ve işler basit bir verimlilikle yapılsaydı 10-15 saat yerine 6-8 saat çalışabilirlerdi.
Az çok işlerinin gereksiz sayıldığını varsayalım. Bu durumda şu soruyla karşılaşıyoruz: Çalışmaya devam etmeleri neden isteniyor? Temel maddi gerekçenin ötesine geçip insanların geçinmek için bulaşık yıkaması düşüncesinin kime ne zevk verebileceğini tahmin etmeye çalışıyorum. Çünkü böyle düşüncelerden zevk alan kişilerin - rahat konumlardaki kişilerin- bulunduğu su götürmez.
Bir köşe, demiştir Marcus Cato, uyumadığı her an çalışmalıdır. Yaptığı iş gerekli olsun olmasın çalışmalıdır çünkü çalışmak kendi içinde iyidir- en azından köleler için. Bu görüş hala canlılığını koruyor ve bir yığın gereksiz angarya işin oluşmasına yol açıyor. Ben gereksiz işlerin içgüdüsel olarak sürdürülmesinin temelinde düpedüz ayaktakımı korkusunun yaptığına inanıyorum. Ayaktakımı öyle aşağılık bir yaratıktır ki boş vakti kalırsa tehlike arz ede; onu düşünemeyecek kadar meşgul tutmak daha güvenlidir.
Devamı ektedir
Bana kitabın bu bölümü fahrenheit ı hatırlattı ve tembellik hakkını hala okumadığımı.
Şu müzikleri dinliyodum yazarken baya uyumlu geldi diye ekliyorumm
0 notes