#5 Ağustos 2017
Explore tagged Tumblr posts
Text
___///HANİYE İçin "YAS" Kararı Tartışma YARATTI❗️❗️❗️
📌3 Ekim 2008 Hakkari, PKK Saldırısı 15 ŞEHİT, MİLLİ YAS İLAN EDİLMEDİ❗️
📌5 Ağustos 2012 Hakkari, PKK'NIN Saldırısı 8 ŞEHİT, MİLLİ YAS İLAN EDİLMEDİ❗️
📌6 Eylül 2012'DE Afyon, Korkunç Patlamada 25 Şehit, MİLLİ YAS İLAN EDİLMEDİ❗️
📌18 Eylül 2012 Bingöl, PKK'NIN Saldırısı 10 ŞEHİT, MİLLİ YAS İLAN EDİLMEDİ❗️
📌10 KASIM 2012 Siirt, Helikopter Kazası, 17 ŞEHİT, MİLLİ YAS İLAN EDİLMEDİ.❗️
📌11 Mayıs 2013 Reyhanlı, Bombalı Saldırı 52 ŞEHİT, MİLLİ YAS İLAN EDİLMEDİ.❗️
📌2013 Reyhanlı Saldırısı, 52 KİŞİ Öldü, MİLLİ YAS İLAN EDİLMEDİ.❗️
📌2017 IŞİD'İN Reina Saldırısı,
39 KİŞİ KATLEDİLDİ, MİLLİ YAS İLAN EDİLMEDİ.❗️
📌2020 İdlib, 33 MEHMETÇİK ŞEHİT EDİLDİ, MİLLİ YAS İLAN EDİLMEDİ.❗️
📌2023 Pençe Kilit Harekatı, 12 asker ŞEHİT OLDU, MİLLİ YAS İLAN EDİLMEDİ.❗️
10 notes
·
View notes
Text
Meyus / Şadan
Ağustos ayına bir isim arıyorum. Lanet ay deyince biraz kırıcı oluyorum ağustosa karşı.. öyle de ince düşünceli bir adamım.
Meyus? Bence yakıştı. Kederli, karamsar bir ay.
Aslında cafcaflı bir ay, sıcaklar doruklarda, piknik deniz bisiklet. Ama bu sıcaklığa rağmen kederli.
Benim ağustosum meyus.
Yine böyle başladı.
Merkür retro da var. 4 eylüle kadar yaya nefes almak yok.
1- Canımın içi Galatasarayım beş yedi. Beş nedir be gardaşım. Gerçi bir sıfır yenilse de yine üzülecektim. Kaos da çıktı takımda. Canımın canı cancağzım güzel renklim üzülünce biz de üzülüyoruz. Kabul ediyorum fanatiğim. Futbolu çok seviyorum. Babamdan miras. 3 sene hariç (2014-2017) hayatımın her anında futbol var. Bu sene daha çok üzüleceğiz gibi, neyse ki mağlubiyeti kaldıracak kadar da yetişkinim. Çocukken kafaya takardım. Şimdi ki bebeler hatırlamaz harika oynayıp okochanın golüyle fenere yenildiğimiz bir maç vardı, 98di, 9 yaşındaki serconun travmasıdır o maç. :// futbolu çok seviyorum.
2- adam 3 milyon euroluk şirket kurmuş bana diyor ki sercocum senden kamu hizmeti bekliyorum. Şirketi ayıracağım, tasfiye ettireceğim, malları sattıracağım ve hatır için vekalet alacağım. 1 milyon euro vermen lazım abi. Puahahahahah. Zaten ticaretten nefret ediyorum. Neyse ki ticaret doktoru arkadaşım var.
3- annem ofise eski perdeleri takmış. Ofise obje falan almam lazım. Sevgili eşim ofisimi kıskanıyor. Neymiş ben serbest çalışıyormuşum. Ne var yani şortumla ofisimde takılıyorsam.
Koltuğa yatıp ayak uzatmak, işte bak hakimken de en sevdiğim şey buydu. Arkada vivaldi. Benim de tutkum bu.
Perdeleri acil yaptırmam gerek. En ucuzundan. Eniştecim hasta olduğu için sipariş veremedik. Çok acil acil.
Oğlum dedesi ve ananesiyle gezerken takılmak kolay tabi. Canım oğlum benim.
4- Uyku problemim başladı yine. Geceleri uyuyamıyorum. Lanet 10 ağustos geliyor çünkü. Lan defter nasıl bir travmadır bu. 8. Yıl oldu. O iki gün. Psikoloğa gitmeyeceğim. Problemlerimi kabullenmiyorum. Delilik alameti mi sence? Hanım arasıra kızıyor bana, herşeyi mantıkla çözdüğümü sanıyormuşum. Aptallığı sevmiyorum. Hayatın zorunluluklarından oluşan sınırlarım var, acı da çeksem canım da yansa o sınırlar içerisinde herşeyi çözüyorum. Çözmediğim anda mantıksız ve aptalca buluyorum. Dur bak defter, burası karışık. Kaçtığımız konular? Sınırlar nedir? Diş çarpması nedir? Anlık gelen kaybetmek hissi? Anksiyete mi? Kaygı. Herşeyi herkesi kaybetme korkusu. Ölüm? Para? Buralar çıkmaz sokak. Psikoloğa gitmeyeceğim. Galatasarayın çok acil yenmesi gerek hatayı.
ŞADANLAŞTIĞIM DAKİKALARDAYIZ.
Ama anlatmam gerekiyor. Defterimde yer sıkıntısı yok neyse ki.
5- bugün 9 ağustos. Tam 8 yıl önce salı gecesi bir yetkili demiş ki 600 küsur hakim savcı daha meslekten uzaklaştırıldı. Liste yok. O zamanlar meslekte çoğu insan istim üzerinde. Meslekten çıkarılmak değildi derdim, allah biliyor ya, insanlar öldürenlerle birlikte anılmak, hainlik ile yaftalanmak.. dünyanın en ağırı fiziki olarak cezaevinde yatmak değil, yaftalanmak, suçlu addedilmek. O zamanlar ayırt edemiyorum tabi. Uykusuz şekilde gittik mahkemede. 10 ağustosta, çarşamba günü sabah 10da uyap kesildi, gerekçe yazarken gitti uyap. Ben anladım bilgi işlemi aramadım. Ağlamadım çünkğ vücudumda ki ağırlık ağlamak ile boşalamazdı. Ancak ölüm alabilirdi bu ağırlığı. Ama yaşamak gerekiyor ölüm ağırlığını. Yaşamak. Arkadaşım aradı, uyap gitti dedi. Dedim allah sonumuzu hayretsin, onurumuzu korusun. Onur. (Hakimlik mesleğinde meslek onuru çoğu meslekten daha önemlidir. Bu meslek de budur. Avukatlık mesleğinin de onuru vardır misal, ama dar bir alanda değerlendirilmez. Hakimlik böyle değil işte. Meslek onuru diğer disiplin suçlarından öndedir. Falan falan.) Sonra bir emniyet mensubu geldi. Terörle mücadele ile tanışmış olduk. Odanız aranacak dedi. Benim odam bomboştu. Ben obje süs bitki sevmezdim. Sadece dosyalar bilgisayar yazıcı ve mesnevi vardı. Mesnevim orada kaldı. Mesnevide geçen hikayeler diye bir kitap. Ceketimi alıp giderim dedim. Puahahahah.
O kadar aklım yerimde değil ki siz kimsiniz de beni arayacaksınız diyemedim. Mahkemeden polis eşliğinde çıkarıldık. Bu zoruma gitti çok. Eve gittim. Yapayalnız. Hatırlıyorum nutella aldım kaşık kaşık yedim. Mutlu olalım diye. Nerde amk. Saat 14 gibi gözaltı kararı alındığını ntv altyazıdan öğrendim. Dedim bekleyeyim. Kaçacak halim yok. O. Amca kaçacaksan batuma götüreyim seni demiş. Dedim ne kaçacağım, ben suçsuzum. Gece 12de geldiler. Bir savcı bey 3 polis memuru. Asayiş şubeden. Evi aradılar. Aradılar da aramak denirse. 100 tane ayakkabı kutusu vardı misal, gece gece uğraşmak istemediler sanırım. Sağlık raporu, çağlayan.. ah ulan çağlayan. Hasır üzerinde uykusuz 2 gün. Bir ağırlık var, ölümle gidebilir. Silivride ilk kelepçe.
Silivride ilk uyuduğumda gördüğüm rüya ne peki? Yokuş ve kaybolmak. Beni. Kabus ikilim. Kabede hira dağında kaybolmuşum. Annemi bulamıyorum. Kimse yok. Ama kalabalık sesi geliyor. Bir kalabalık ama ben kaybolmuşum. Ağlıyorum. O zamanlar ağlayabiliyorum tabi. Umrede kaldığımız oteli görüyorum ama gidemiyorum. Dağ yokuşu var, inilecek patika öyle yokuş ki. Sesim kısılana kadar bağırıyorum. Kabeyi görüyorum oteli görüyorum ama inemiyorum. Terlemişim. Lanet ağustos. Silivrinin güneşi yakmış koğuşu, ıspanak kokuyor koğuş. Ne alaka. Sigara ve ıspanak.
Bak bende ilerleme var, bu yaşadığımı hiç anlatamadım 8 yıldır. Yaramız kabuk bağlamış mı şimdi?
Çok konuştum. 13 ağustos 2016yı anlatalım dedim beceremedim. Çok uzun oldu. Seneye ağustos nasıl geçecek bakalım. 2016 ağustosu unutarak geçsin.
Boşuna ağustosa meyus demiyoruz. Merkür retro da var. Ne lanet ay amk.
Vesselam.
1 note
·
View note
Text
İTHALAT SEVİCİSİ OLMUŞUZ
Yanlış politikalar yüzünden tarımda kendine yeten ülke pozisyonunu kaybeden Türkiye, 126 ülkeden 133 değişik meyve ve sebze ithal ediyor. İşin ilginç yanı da eskiden bu ürünlerin hemen tamamını bu topraklarda üretip ihraç ediyorduk … Örnekler:Türkiye, İspanya ve Yunanistan gibi dünyanın önemli zeytinyağı üreticisi konumunda bulunmasına rağmen ithalata yöneldi ithalata yöneldiğinden beri de ilginçtir bu zeytin alanları maden sahalarına açılmaya başlandı… Başka bşr örnek dünyanın bşr numaralı fındık üreticisiyiz ama borsası başka ülkede ve fiyatı biz belirleyemiypruz…Elma, turunçgiller, üzüm, armut, domates, ayva, eriğin yanı sıra, Kosta Rika'dan kavun, İspanya'dan marul, İtalya'dan ıspanak, İran'dan karpuz alıyor. Et, buğday, saman ithal eden Türkiye, yumurta için de yurtdışına milyonlarca lira para akıttı.1 Ocak 2016 ile 30 Eylül 2017 tarihleri arasında, 41.4 milyon dolarlık yumurta ithal edildi. Yumurta ithalatında yüzde 54'lük pay ile İngiltere ilk sırada yer alırken, bu ülkeyi Almanya ve Irak izledi.Türkiye, tarım ülkesi olmasına rağmen 5 yıldır da saman ithal ediyor. 2015'ten 31 Ağustos 2017'ye kadar ABD, Almanya, Arjantin ve Avustralya'dan, 3 milyar 434 milyon dolar değerinde 12 milyar 841 milyon kilo gübre ithalat edildi ( yeni verileri bulamadım ) b*ku bile ithal eder olmuşuz… Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre, son 12 yılda tarım sektörünün büyüme hızı yüzde 2'de kaldı.AKP döneminde ithal edilen mısıra 2.6 milyar dolar, pamuğa 13.2 milyar dolar, buğdaya 1.5 milyar dolar ödeyen Türkiye, 2012'de tarihinde ilk kez saman da ithal etti. 2002 yılında sadece 150 milyon dolar olan Türkiye'nin buğday ithalatı için ödediği para 2014 yılında 1.5 milyar doları aştı. AKP döneminde buğday ithalatına 9 milyar 772 milyon dolar ödendi.AKP döneminde: 10 milyon ton mısır ithal edildi ve 2.6 milyar dolar, yağlı tohum için 10.3 milyar dolar, ham yağa 10.6 milyar dolar ödendi… Otomotiv, enerji ve sağlık sektör ithalatlarına hiç girmeyelim
6 notes
·
View notes
Text
Bu Millet, O Millet Mi? (2)
✍🏻 Yılmaz Dikbaş
Değerli Dostlar,
Türkler, İslam’ı kabul etmeden önce şu iki çok güzel niteliğe sahiptiler: Akılcılık ve Kadına Saygı. Peki, nasıl oldu da Orhun kitabelerinin kanıtladığı uygarlığın yaratıcısı olan Türkler, 1071 Malazgirt Savaşı’nın ardından dalga dalga Anadolu’ya geldikten ve İslam’ı benimsedikten sonra hem “akılcılığını” hem de “kadına değer verme” özelliklerini yitirip ilkelleşti?
Değerli Dostlar,
Türkler İslam’la karşılaştıklarında, beyinlerine, birbirleriyle çelişen, çoğu Allah’a, Hz. Muhammed’e ve Kuran’a hakaretler içeren uydurma hadisler ve sünnetler boca edildi!
Daha sonra muskalar, üfürükler, büyüler, sihirler, gaipten haber vermeler, kurşun dökmeler, fal bakmalar, Müslümanlığı kabul etmiş Türklerin beyinlerini çöplüğe dönüştürdüler!
İslam dinine aykırıdır diyen yobaz din adamları, matbaayı Anadolu’ya sokmadı.
Gök bilimciliğinde gözlem ve deney merkezi olan Rasathaneyi, ‘meleklerin bacaklarının gözetlendiği yer’ olarak tanımlayan yobaz din adamları, Osmanlı padişahına yıktırdılar!
1809 yılında veba salgını İstanbul’u kırıp geçiriyordu. Dinci yobazlar, vebanın salgın bir hastalık olmadığını, çünkü peygamberin hadislerinde bunun böyle yazıldığını ve bu nedenle sağlık önlemleri almanın İslam’a aykırı düşeceğini ilan ettiler. Hastalığa yakalanmak istemeyen padişah, İstanbul’dan Edirne’deki sarayına kaçtı, kullarını vebayla baş başa bıraktı. Osmanlı hükümetindeki dinci yobazlar bununla da kalmadı, vebanın sorumluluğunu Galata ve Kasımpaşa’daki hanlarda yaşayan “fahişelere” yükledi, bu zavallı kadınları toplattı, odalarını mühürletti, vebanın kol gezdiği sokaklara attı…
Değerli Dostlar,
Peki, Türklere uydurma dini kabul ettiren yobazlar başarılı oldular mı, Hıristiyan Avrupa ile baş edebilecek konuma gelebildiler mi?
Bu sorunun cevabını, 6 Ekim 2014 tarihinde, dönemin Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez şöyle verdi:
“Allah, Müslümanlara temizlik alışkanlığı edindirmek için abdesti farz kıldı ama hâlâ İslam âlemi temizliğin ne olduğunu, suyu kullanmayı bile bilmiyor.”
Değerli Dostlar,
Günümüzde, İlahiyat fakültelerindeki akademisyenler, uydurma hadisleri, uydurma sünnetleri çocuklarımıza ders olarak öğreterek, Türklerin, içine yuvarlandıkları pislikten çıkmasını engellemeye çalışmaktadırlar.
Peki, hadisçilerden hesap sormayacak mıyız?
Değerli Dostlar,
Günümüz Türkiye’si Kadına Yönelik Şiddette, 36 ülke arasında BİRİNCİDİR.
Ocak 2011-Ağustos 2017 sürecinde Türkiye’de 2 BİN 6 YÜZ 36 kadın cinayeti işlenmiştir.
Diyarbakır’da Kuran Kursu’ndan çıktıktan sonra kaybolan ve cesedi 18 gün sonra dere yatağında çuval içinde bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın ölümüne ilişkin soruşturmada, aralarında anne, ağabey ve amcanın da bulunduğu 12 zanlı tutuklandı.
Türkiye, Narin olayı ile çalkalanırken bir kötü haber de Tekirdağ’dan geldi.
Tekirdağ’ın Malkara ilçesinde, 2 yaşındaki kız çocuğu Sıla cinsel saldırıya uğramıştı. Hastaneye kaldırılan Sıla otuz gün sonra öldü.
Olayla ilgili annenin de aralarında olduğu 5 şüpheli tutuklandı.
Narin’in ardından böylesine korkunç bir haber daha gelince sormamız gerekmez mi, “Bu Millet, O Millet mi?”
Eğer Bu Millet, O Millet değilse, O Millet bu duruma nasıl geldi?
Bu olaydan etkilenen araştırmacı gazeteci Murat Ağırel, Adalet Bakanlığı verilerini incelemiş. İşte ulaştığı, yüzümüze tokat gibi inen gerçekler:
Cumhuriyet başsavcılıklarında soruşturma evresinde gelen dosya sayısına göre “cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlara” dair dosya sayısı 187 bin 336. Bu dosyalardaki şüpheli sayısı 200 bin 611. Bu verinin çocuklarla ilgili ayrıntıları şöyle:
“Çocukların cinsel istismarı” ile ilgili dosya sayısı 66 bin 138. Bu dosyalardaki şüpheli sayısı 69 bin 773 kişi!
Peki, bu dosyaların kaçı mahkemelere yansımış?
Çocukların cinsel istismarı ile ilgili 66 bin 138 dosyanın 31 bin 216 tanesine dava açılmış. Görülen davalarda 6 bin 656 dosyada mahkûmiyet kararı çıkmış ve 7 bin 88 kişi ceza almış.
Peki, nasıl oldu da Türk Milleti böyle bir “bataklığa” battı?
Değerli Dostlar,
Oğuz Türkleri, yani “O MİLLET” Anadolu’ya ayak bastıkları 1071 yılından 1918 yılına kadar geçen sürede, 500 yıldan fazla bazı güç odaklarının sürekli düşmanlığıyla karşı karşıya kaldı. İşte şimdi, o düşmanlara kısaca bakalım.
MEVLANA’NIN TÜRK DÜŞMANLIĞI (1207-1272, Konya)
21 yaşında Konya’ya gelen, Türkçe bilmeyen Mevlana’nın Farsça iki şiir kitabı vardır: Mesnevi ve Divan-ı Kebir.
Mevlana’nın Türkler hakkında yazdıkları:
“Oğuz Türkleri kaba, çirkin, bayağı bir varlıktır.”
“Oğuz Türkleri kindar, kan dökücü, işkenceyi seven insanlardır.”
“Türk güçlü kuvvetlidir ama akılsız ve kan dökücüdür.”
Mevlana Türk düşmanı olduğu gibi, erkek sevgilisi Şems ile birlikte kadın düşmanıydılar!
OSMANLI’NIN TÜRK DÜŞMANLIĞI (1453-1918)
Osmanlı Devleti’ni kuran Türklerdir. Osmanlı’nın 36 padişahından ilk ikisinin anaları, babaları ve eşleri Türk’tür. Diğerlerinin anaları ve çiftleştikleri kadınlar Avrupalı Hristiyan ve Yahudi KÖLELERDİR. Osmanlı bunlara “cariye” adını takmıştır. Osmanlı Haremindeki kadınların tümü bu cariyelerdir. Hareme asla tek bir Türk kadın alınmamıştır.
Osmanlı, Türklere Anadolu’da okul AÇMAMIŞTIR, öğretmen VERMEMİŞTİR, Türkçe kitap VERMEMİŞTİR, Türkçe gazete VERMEMİŞTİR, hastalıklardan kırılan Türklere hastane AÇMAMIŞTIR, sağlık ocağı AÇMAMIŞTIR, doktor VERMEMİŞTİR, hastabakıcı VERMEMİŞTİR, eczane AÇMAMIŞTIR, ilaç VERMEMİŞTİR.
Osmanlı, Sünni-Hanefi dışında inanç sahiplerinin tümünü “kâfir” ilan etmiştir. 40 BİN Alevi Türk’ü kılıçtan geçirmiştir.
Osmanlı’da Türk düşmanlığı Fatih Sultan Mehmet’le başlamıştır. Öz ve üvey anneleri ve de Harem’den çiftleştiği kadınların hiçbiri Türk değildir. Son Türk sadrazam Çandarlı Halil Paşa’yı boğdurttuktan sonra Fatih, devletin yönetim kademelerindeki Türklerin hepsini kovmuş, yerine Devşirmeleri getirmiştir.
Fatih dönemi ve sonrası yetişen şair ve yazarlar sürekli olarak Türklere hakaret içeren şiirler, yazılar yazmışlardır. İşte onlardan bazıları:
“Türk iti şehre gelince Farisice ürer.”
“Sakın Türk’ü insan sanma!”
“Baban bile olsa Türk’ü öldür!”
“Sırtını kürke, kapını Türk’e alıştırma.”
“Etrakı bi-idrak” yani “Akılsız Türkler.”
“Pis Türkler!”
“Türk değil mi, Merzifon eşeği. Eşek değil, köpekten de aşağı!”
Osmanlı, aynı zamanda KADIN DÜŞMANIYDI.
Yapılan nüfus sayımlarında kızlar, kadınlar SAYILMAZDI! Yani kızlar ve kadınlar insan yerine konulmazlardı!
Osmanlı’da kadın “mal” ve “köle” olarak görülürdü. Günümüz şeriatçıları da aynı görüştedir.
Osmanlı’da köle kadınların satıldığı “Avrat Pazarları” vardı. Böyle pazarlardan birine giden bir müşteri, gözüne kestirdiği kadının ağzını açtırıp dişlerine bakar, kadının vücudunda tepeden dizlere kadar her tarafını elleriyle yoklardı. Hatta, kadının geceleri horlayıp horlamadığını anlamak için köle kadını bir geceliğine “ödünç” olarak evine götürürdü.
Osmanlı devleti köle kadın satışlarından vergi alırdı. Devletin gelirlerinin en başında köle kadın satışlarından alınmış vergiler yer alırdı.
BİR MİLLETİN YENİDEN DOĞUŞU
Ünlü İngiliz tarihçi Lord Kinross’un “ATATÜRK” adlı kitabının alt başlığı şöyledir: “Rebirth of a Nation” yani “Bir Milletin Yeniden Doğuşu”. Gerçekten de Atatürk, yüzyıllar boyu eğitimsiz ve mesleksiz bırakılmış, aşağılanmış, hakaretlere uğramış, işkence görmüş, kitlesel olarak öldürülmüş Türk milletinin, yani “O Milletin” yeniden doğuşunu gerçekleştirmiştir.
Ancak bu dönem çok kısa sürmüş, Devrimci Atatürk’ün 10 Kasım 1938 tarihinde ölümünden hemen sonra Türkiye’nin yönetimi önce Amerikan Mandacılarının, daha sonra da ilkel şeriatçıların eline düşmüştür!
Ve geldik bugüne…
Değerli Dostlar,
Vatan ve Hürriyet şairi Namık Kemal şöyle sorar:
“Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara mâderini?”
Devrimci Mustafa Kemal Atatürk, yanıt verir:
“Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara mâderini.”
Mâder, ana demektir. Türkler vatana, Anavatan derler.
Devrimci Atatürk, Anavatan’ı kurtarmış, “O Millete” yeniden hayat vermişti.
Değerli Dostlar,
Benim bir tek sorum var:
Bahtı kara Anavatanımızı kurtaracak, çukura batmış “Bu Milleti” bir kez daha “O Millete” dönüştürecek Türkler bir araya gelebilecekler mi?
Yılmaz Dikbaş
0 notes
Video
youtube
Rüzgar Gülü - Teoman ✩ Ritim Karaoke (Nihavend Minör Disko Rock Beste Te... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/Lmb75MbYpfQ ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Rüzgar Gülü - Teoman ✩ Ritim Karaoke (Nihavend Minör Disko Rock Beste Teoman) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ESER ADI : RÜZGAR GÜLÜ SÖZ GÜFTE : TEOMAN BESTE - MÜZİK : TEOMAN USÜL : 4/4 C DİSKO MAKAM - DİZİ : NİHAVEND - MİNÖR ARANJÖR :? Söz Müzik Teoman, Teoman'ın şarkılarından oluşan bir derleme/best of albüm de yer alır. Albümde şarkılar Sezen Aksu, Candan Erçetin, İzel,Hayko Cepkin gibi çeşitli sanatçılar tarafından seslendirilmiştir. "İstanbul'da Sonbahar" adlı şarkıda Nil Karaibrahimgil'e Teoman da eşlik ediyor. ŞARKI SÖZÜ ve AKORU Intro: Bm G D F# Bm G Kır evinin verandasında D Bir rüzgar gülüne rastladım F# İnsanmışçasına Bm Konuşmaya başladım Bm G Dedim benim kadar yalnızsan D Tek gecelik bir aşksan F# Omuzlarına abanan F# Bir anıdan kaçıyorsan F# Dibe vurduysan ya da hala düşüyorsan Bm A F# Bir yaz günü bir yaz günü Bm A F# Hiç bu kadar üşüdün mü Bm A F# Rüzgar gülü rüzgar gülü Bm A F# Hiç ölümü düşündün mü? Bm G Hayalimdeki adsız kadın D Sanki ağzımda tadın F# Eminimki sen de Bm Hep kendini aradın Bm G Evimin yolu beni unutmuş D Otellerin soğukluğunda F# Tüm bu garip duygular F# Bir tür iç kanama F# Dibe vurduysan ya da hala düşüyorsan Teoman Teoman, 2013 yılında İstanbul'da sahnede. Genel bilgiler Doğum 20 Kasım 1967 (56 yaşında) Beyoğlu, İstanbul, Türkiye Tarzlar Alternatif rock, pop rock Meslekler Şarkıcı, Söz yazarı, Besteci, Gitarist, Yönetmen, Oyuncu Çalgılar Vokalgitarukulelemızıka Etkin yıllar 1986-2011, 2012-günümüz Müzik şirketi İstanbulNR1Avrupa İlişkili hareketler Şebnem Ferah, Özlem Tekin, Mavisakal Resmî site teoman.com.tr Eş Ayşe Kaya (e. 2012; b. 2015)[1] Çocukları Zeyno Şazi Yakupoğlu[2] Fazlı Teoman Yakupoğlu[3][4] (d. 20 Kasım 1967, İstanbul[5]), Türk şarkıcı, söz yazarı ve bestecidir. 1997 yılından itibaren çıkardığı solo albümlerle Türkiye'de popüler rock müzik alanında tanınmış bir müzisyendir. Kariyerindeki ilk 10 albümünde kolay akılda kalan, akustik çalgıların baskın olduğu, sıkılgan ve melankolik şarkılar üreten Teoman,[6] 2021 ve 2023'te yayımladığı son iki albümünde ticari kaygılardan uzak konsept şarkılardan oluşan albümler üretmiştir.[7][8] Albümlerinin yanı sıra turne, film müziği ve düetleriyle, özel hayatı ve rock yıldızı imajını tamamlayan tavırlarıyla gündeme gelmiştir Diskografi Ana madde: Teoman diskografisi Teoman (1997) O (1998) Onyedi (2000) Gönülçelen (2001) Teoman (Teo) (2003) En Güzel Hikayem (2004) Renkli Rüyalar Oteli (2006) İnsanlık Halleri (2009) Aşk ve Gurur (2011) Eski Bir Rüya Uğruna... (2015) Gecenin Sonuna Yolculuk (2021) Aşık Bir Adam - cover albüm (2023) Ben, Zargana, Deus Ex Machina (2023) Yayınları Fasa Fiso (Nisan 2018) Sayın Bay Rock Yıldızı (Mayıs 2024) Kaynakça ^ a b "Ve Teoman boşandı". Radikal. 31 Mart 2015. 26 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. ^ a b "Teoman'ın kızına verdiği isim şaşırttı". Cumhuriyet.com.tr. 27 Aralık 2013. Erişim tarihi: 2 Ağustos 2022. ^ "Teoman'ın Kural'a açtığı davaya ret". 19 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. ^ "MÜYORBİR Asil Üye Listesi" (PDF). muyorbir.org. 19 Nisan 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. ^ "Teoman kitap yazdı: Fasa Fiso | NTV". web.archive.org. 1 Ağustos 2022. 1 Ağustos 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ekim 2022. Dış bağlantılar Vikipedi'nin kardeş projelerinden Teoman (şarkıcı) hakkında daha fazla bilgi edinin Commons'ta ara Commons'ta dosyalar Vikisöz'de ara Vikisöz'de alıntılar Vikiveri'de ara Vikiveri'de veri Resmî site Discogs'ta Teoman diskografisi
0 notes
Text
Karayolları GES'ten enerji alacak!
https://pazaryerigundem.com/haber/183777/karayollari-gesten-enerji-alacak/
Karayolları GES'ten enerji alacak!
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, enerji tüketiminden tasarruf edilmesi amacıyla Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesinde kurdukları Güneş Enerji Santralleri (GES) çalışmalarına aralıksız devam ettiklerini söyledi.
ANKARA (İGFA) – Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, enerjiden tasarruf edilmesi amacıyla Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesinde Güneş Enerji Santralleri kurma çalışmalarına hız kesmeden devam ettiklerini söyledi.
Doğa dostu Güneş Enerjisi Santrallerini (GES) ülke genelinde yaygınlaştıracaklarını belirten Bakan Uraloğlu, “2017 yılında elektrik üretmeye başlayan İzmir Çeşme Güneş Enerji Santrali ile bugüne kadar 43,4 milyon TL’lik üretim gerçekleştirdik. 2023 yılında kullanıma aldığımız Karayolları Genel Müdürlüğünün ikinci Güneş Enerji Santrali olan Van Güneş Enerjisi Santrali de 5 bin 600 kilovatlık kurulu güce sahip. Buradan da yıllık toplam 7,2 milyon TL tasarruf sağladık.” diye konuştu.
VAN’A 2. GÜNEŞ ENERJİ SANTRALİ YAPILACAK
Van’da 3,6 megavat kapasiteye sahip ikinci bir santral kurmak için çalışma başlattıklarını dile getiren Bakan Uraloğlu, “Santralimizin ihalesini yapmayı planlıyoruz. Bu santral ile de yıllık toplam 4 milyon TL tasarruf sağlamayı hedefliyoruz” dedi.
Bakan Uraloğlu, 5 Nisan 2024 tarihinde yapımına başlanan Kömürhan Güneş Enerjisi Santrali’nde de çalışmaların son aşamaya geldiğini belirterek, “Elazığ’da kurulumuna devam ettiğimiz Güneş Enerji Santrali’nde sona gelmiş durumdayız. Aladikme Köyü’nde inşa ettiğimiz santralimizi ağustos ayında hizmete almayı planlıyoruz. ‘Bin 231 kilovat peak’ gücündeki santral ile yıllık 1 milyon 846 bin 800 kilovat saat enerji üretmeyi ve Kömürhan Tüneli’nin aydınlatma ihtiyacını karşılamayı planlıyoruz. Kömürhan Güneş Enerjisi Santrali ile de yıllık toplam 6 milyon TL tasarruf edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
“ŞANLIURFA VE İSTANBUL’A DA GES YAPILACAK”
Bakan Uraloğlu, Şanlıurfa ve İstanbul’da da GES kurulumu için çalışmalarına başladıklarını bildirerek, “Şanlıurfa Otoyol Bakım İşletme Şefliği sınırları içerisinde 5 megavat gücünde bir Güneş Enerji Santrali kurmak için temaslara başladık.” dedi. Uraloğlu, Karayolları İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü bünyesinde de 5,2 megavat gücünde güneş enerjisi santrali kurulumu için hazırlık çalışmalarına başladıklarını söyleyen Bakan Uraloğlu, “Çevresel Etkileşim Değerlendirme Raporu’nun hazırlanması için gerekli işlemleri yürütüyoruz. Proje çalışmalarının tamamlanmasının ardından yapım ihalesi yapmayı planlıyoruz.” ifadelerini kullandı. Bakan Uraloğlu, Enerji tüketiminden tasarruf edilmesi amacıyla başlattıkları Güneş Enerji Santrallerini hızla yaygınlaştırmaya devam edeceklerini vurguladı.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
31 Mart 2024 Grigor Dimitrov Jannik Sinner Maçı
*Hard Rock Stadyumu'nda saat 22:00'de başlayacak olan Itau Miami Açık Tek Erkekler Final maçı. Burada ilk kez final heyecanı yaşayacak olan Bulgar Dimitrov, Ağustos 2017'deki Cincinnati zaferinden sonra kariyerinin 2. Masters şampiyonluğunu istiyor. Sezon başında Brisbane'de de kazanan Dimitrov bu yıl ikinci, kariyerinin ise 10. turnuva şampiyonluğunu hedefliyor. Turnuvanın 2 numarası Sinner ise burada 3. defa finalde ve artık mutlu sona ulaşma arzusunda. Sezonun parlayan ismi olan İtalyan raket geçen yıl kazandığı Kanada'dan sonra 2. Masters zaferinin peşinde. Sinner Avustralya Açık ve Rotterdam'dan sonra bu yılki 3. finalinde ve kayıpsız gidişini sürdürmeyi amaçlayacak. Toplamda da 13. turnuva zaferini hedefleyecek. Güzel bir heyecanla kapanış yaparız umarım. İki oyuncuya da başarı dileklerimizi sunuyoruz.
Her iki raketin de final yolu:
-Grigor Dimitrov-
#1. Tur = bay.
#2. Tur = Alejandro Tabilo (6-7[5-7]/7-6[7-5]/6-2)
#3. Tur = Yannick Hanfmann (6-1/6-0)
#4. Tur = Hubert Hurkacz (3-6/6-3/7-6[7-3])
#Çeyrek Final = Carlos Alcaraz (6-2/6-4)
#Yarı Final = Alexander Zverev (6-4/6-7[4-7]/6-4)
-Jannik Sinner-
#1. Tur = bay.
#2. Tur = Andrea Vavassori (6-3/6-4)
#3. Tur = Tallon Griekspoor (5-7/7-5/6-1)
#4. Tur = Christopher O'Connell (6-4/6-3)
#Çeyrek Final = Tomas Machac (6-4/6-2)
#Yarı Final = Daniil Medvedev (6-1/6-2)
*S Sport Plus'tan naklen yayınlanacak olan maç.
*İlk sette 6-3 üstünlük kuran Sinner 1-0 öne geçti. Dengeli başlayan mücadele oldu. 5. oyunda break'i buldu Sinner. Son oyunda da bir servis daha kırarak noktayı koydu. Bu kez gözünü karartmış İtalyan raket.
*İkinci seti 6-1'le kapatan Sinner 2-0 kazandı ve zafere ulaştı. Önceden kaybettiği 2 finalin hesabını çok net bir oyunla kapattı. Müthiş bir oyunla mutlu sona ulaştı. 2. Masters'ı oldu. 13. turnuvasını kazandı. Yeni sıralamada 2 numaraya yükselecek. Bu sezonki müthiş rüzgarına devam ediyor.
#spor arşivi#maç arşivi#atp masters 1000#miami#itau miami açık#grigor dimitrov#jannik sinner#tenis#tennis#spor#sport
0 notes
Text
Kim Milyoner Olmak İster Ödülü Artık 5 Milyon!
Büyük ödül komik bir rakama dönüştü eleştirisiyle gündemden düşmeyen Kim Milyoner Olmak İster, büyük ödülü 5 Milyon TL'ye çıkardı! Geçtiğimiz günlerde Rabia BİRSEN adlı mükemmel bir yarışmacıyı konuk eden Milyoner yarışmasının büyük ödülü bildiğiniz gibi günümüz ekonomi şartlarında komik bir rakam pozisyonundaydı.
Büyük Ödül Artık 5.000.000 TL!
Sunuculuğu Kenan İMİRZALIOĞLU'nun üstlendiği Kim Milyoner Olmak İster? programının yeni büyük ödülü 5 Milyon TL olarak açıklandı. Günümüz ekonomik şartlarında büyük ödülün bu rakamlara gelmesi çokta şaşırılacak bir durum değil hatta yetersiz bile. Gelir ve gider düzeyini daha detaylı takip etmek isterseniz "Yıllara Göre Asgari Ücret" ve "Yıllara Göre Ekmek Fiyatları" yazılarımızı inceleyebilirsiniz.
Kim Milyoner Olmak İster?
Senelerdir devam etmesine rağmen programı bilmeyenler için özet geçelim. Kim Milyoner Olmak İster?, atv kanalında yayınlanan bilgi içerikli Türk yarışma programıdır ve 2 Ağustos 2011'den beri izleyicilerle buluşmaktadır. Programın şu anki sunucusu Kenan İmirzalıoğlu'dur ve her Pazar akşamı saat 20.00'de ekranlarda yer alır. Sera Film Services tarafından hazırlanmaktadır. Milyoner programının başlangıcındaki müzik "Who Whants To Be A Millionaire" olarak youtube platformunda bulunur. Millionaire programından esinlenen Milyoner 10. Sezonuyla yayın hayatına devam etmektedir. https://www.youtube.com/watch?v=l6y20VCCal4 Kim milyoner olmak ister? Hangi Gün ve Saat Yayında Milyoner programı Türk televizyonunun vazgeçilmezlerinden biri olmuştur. Her Pazar akşamı saat 20.00'de ekranlara gelen "Kim Milyoner Olmak İster?", Sera Film Services tarafından hazırlanmaktadır ve izleyicilere hem eğlence hem de öğrenme fırsatı sunmaktadır. Toplamda 140 Dakika yayında kalan Milyoner programı bugüne kadar 1058 Bölüm sunmuştur. Kim Milyoner Olmak İster Başvuru Formu: https://www.atv.com.tr/milyoner/form Kim Milyoner Olmak İster Sunucuları
Kim Milyoner Olmak İster Sunucuları Başladığı günden bu güne Kim Milyoner olmak ister sunucuları aşağıdaki gibidir; - Kenan Işık: Programın Türkiye'deki ilk sunucusu olan Kenan Işık, 2 Ağustos 2011 tarihinde başlayan yeni versiyonunun sunucusuydu ve 2014 yılına kadar bu görevi sürdürdü. - Selçuk Yöntem: Kenan Işık'tan sonra sunucu olarak göreve başlayan Selçuk Yöntem, 2014 yılında sunucu koltuğunu devraldı ve 2017 yılına kadar programı sundu. - Murat Yıldırım: 2017 yılında Selçuk Yöntem'den sonra programın sunucusu olan Murat Yıldırım, 2019 yılına kadar programı sunmaya devam etti. - Kenan İmirzalıoğlu: 5 Ekim 2019 tarihinden itibaren Kenan İmirzalıoğlu, "Kim Milyoner Olmak İster?" programının sunuculuğunu yapmaktadır ve programın sunucusu olarak günümüzde devam etmektedir. Geçtiğimiz günlerde Milyonerin büyük ödülünü eleştiren Fatih Altaylı, Youtube Kanalında "Sunuculuk için ilk bana teklif gelmişti" diye belirtmiştir. Kim Milyoner Olmak İster Eski Program İsimleri "Kim Milyoner Olmak İster?" yarışma programının eski isimleri ve sunucuları şunlardır: - Kim Beş Yüz Milyar İster? (2000-2004): Programın Türkiye'deki ilk versiyonunun adı bu şekildeydi. - Kim Beş Yüz Bin İster? (2005-2007): 2005 yılında Türk Lirası'ndan altı adet sıfırın atılmasından sonra programın adı bu şekilde değiştirildi. - Kim 1 Milyon İster? (2007-2008): Program, Star TV'de "Kim 1 Milyon İster?" adıyla yayınlandı. Yukarıdaki isimler, programın Türkiye'deki farklı versiyonlarını ve zaman içindeki isim değişikliklerini temsil eder. Daha sonrasında 2011 yılında "Kim Milyoner Olmak İster?" adıyla tekrar başlatılan program, günümüzde hala aynı adla yayınlanmaktadır. Programın adı "Kim Milyoner Olmak İster?" olarak uzun bir süre devam etmiş, ancak sunucuları değişmiştir. Her sunucu kendi döneminde programı sunmuş ve izleyicilerle buluşmuştur. Bu sunucular, programın farklı dönemlerinde farklı tarzlarıyla ve sunumlarıyla tanınmışlardır. Kim Milyoner Olmak İster Joker Hakları "Kim Milyoner Olmak İster?" yarışma programının joker hakları, yarışmacılara yardımcı olmak için kullanılan özel haklardır. Jokerler, yarışmacılara soruları yanıtlamak için ekstra bilgi veya destek sağlar. Programın joker hakları şu şekildedir: - Seyirciye Sorma Jokeri: Yarışma stüdyosunda bulunan seyircilerin ellerindeki bir cihaz yardımıyla 10 saniye içinde cevap verip yarışmacıya yardımcı olduğu jokerdir. Seyirciye sorulan soruya yanıt veren seyircilerin çoğunluğunun yanıtı genellikle doğru olur. - Telefon Jokeri: Yarışmacı, başvuru sırasında adını verdiği üç arkadaşından birini arayıp 30 saniye içerisinde soru hakkında fikir alışverişinde bulunabilir. Telefon jokeri, yarışmacının çevresindeki insanlardan yardım almasını sağlar. - Yarı Yarıya Jokeri (50:50): Bilgisayar, yanlış olan iki seçeneği rastgele çıkarır. Bu jokeri kullanan yarışmacı, dört seçenek yerine sadece iki seçenek arasından seçim yapar. - Çift Cevap Jokeri: Daha önceki sürümlerinden farklı olarak eklenen bu joker sayesinde soruya iki defa yanıt verilebilir, ancak jokeri kullanan yarışmacılar çekilemez ve sadece 7. sorudan sonra kullanılır. 1 Milyon TL Değerindeki Soruyu Açtıran Yarışmacılar (Büyük Ödül Sorusunu Görenler) "Kim Milyoner Olmak İster?" programında 1 Milyon TL değerindeki soruyu açtıran ve büyük ödülü kazanan yarışmacılar şunlardır: - Şeyma Özin: 2011 yılında programın yeni versiyonunda büyük ödülü kazanan ilk yarışmacıdır. - Çağdaş İrfan Yıldırım: Şeyma Özin'den sonra büyük ödülü kazanan yarışmacılardan biridir. - Arda Ayten: 2019 yılında büyük ödülü kazanan yarışmacıdır ve yeni versiyonun ilk 1 milyon TL kazananıdır. - Batu Alıcı: Arda Ayten'den sonra büyük ödülü kazanan yarışmacılardan biridir. - Oktay Kaynarca: 2023 yılbaşı özel bölümünde büyük ödülü kazanan yarışmacıdır. - Rabia Birsen Göğercin: 2023 yılında büyük ödülü kazanan yarışmacıdır ve yeni versiyonun ikinci 1 milyon TL kazananıdır.
Rabia Birsen Göğercin Bu yarışmacılar, programın zorlu sorularını yanıtlayarak büyük ödülü kazanmışlardır. "Kim Milyoner Olmak İster?" programında 1 milyon TL'yi kazanmak, büyük bir bilgi ve strateji gerektiren büyük bir başarıdır.
Milyoner Hangi Ülkelerde Yayında
"Kim Milyoner Olmak İster?" yarışması dünya genelinde farklı ülkelerde yayınlanmış ve farklı isimlerle bilinir. İşte bazı ülkelerdeki program isimleri ve yayınlandığı ülkelerin bir listesi: - Amerika Birleşik Devletleri (ABD): "Who Wants to Be a Millionaire?" - Almanya: "Wer wird Millionär?" - Arnavutluk: "Kush do të bëhet Milioner?" - Avustralya: "Who Wants To Be A Millionaire? Hot Seat" - Avusturya: "Die Millionenshow" - Azerbaycan: "Milyonçu" - Birleşik Krallık (Birleşik Krallık): "Who Wants to Be a Millionaire?" - Bulgaristan: "Стани Богат" (Stanı Bogat) - Finlandiya: "Haluatko miljonääriksi?" - Fransa: "Qui veut gagner des millions?" (Kim milyoner olmak ister?) - Güney Afrika Cumhuriyeti: "Who Wants To Be A Millionaire?" - Hırvatistan: "Tko želi biti miljunaš?" (Kim milyoner olmak ister?) - Hindistan: "Kaun Banega Crorepati?" (Kim bir milyoner olmak ister?) - Hollanda: "BankGiro Miljonairs" (Önce: Lotto Weekend Miljonairs) - İsrail: "?מי רוצה להיות מיליונר" (Mi Rotze Lehiyot Milyoner?) - İsviçre: "Wer wird Millionär?" - İtalya: "Chi vuol essere milionario?" (Kim milyoner olmak ister?) - Polonya: "Milionerzy" - Portekiz: "Quem Quer Ser Millionário?" (Kim milyoner olmak ister?) - Rusya: "Кто хочет стать миллионером?" (Kto Khochet Stat' Millionerom?) - Sırbistan: "Želite li da postanete Milioner?" (Milyoner olmak ister misiniz?) - Vietnam: "Ai Là Triệu Phu?" (Kim bir milyoner olmak ister?) Read the full article
0 notes
Text
Ünlü analist Altcoinbuzz satın alma fırsatı sunan 5 mavi çipli altcoin için yorumlar yapıyor. Analistin yorumlarına daima birlikte bakalım.Altcoin Bitcoin Cash (BCH)2017’de orjinal Bitcoin’in (BTC) hard forkundan ortaya çıkan Bitcoin Cash (BCH) dikkat çekiyor. Buna nazaran BCH, ölçeklenebilirlik problemlerinin üstesinden gelmeyi amaçladı. Süratli ve uygun maliyetli süreçleri kolaylaştırmaya odaklanan BCH o vakit bir atılım yaptı. Buna nazaran birebir anda daha fazla süreci barındırmak için blok boyutlarını artırdı. Başka taraftan bu tasarım onu mikro ödemeler ve günlük süreçler için cazip bir seçenek haline getiriyor.Özellikle Bitcoin Cash, klasik prestiji para ünitelerine dijital bir alternatif olma potansiyeline sahip. Süratli süreçleri kelam konusu. Ayrıyeten BTC’ye kıyasla daha düşük fiyatları, onu gerçek dünya süreçleri için uygun hale getiriyor. Çevrimiçi tüccarlar ve işletmeler tarafından altcoin BCH entegrasyonu değerli. Bu da, müşterilere kripto para ünitelerini harcamak için problemsiz bir tecrübe sağlıyor.Altcoin PolygonEskiden MATIC Network olarak bilinen altcoin Polygon, Layer 2 ölçeklendirme tahlilleri sunuyor. Böylelikle Ethereum’un ölçeklenebilirliğini ve yüksek süreç fiyatlarını ele alıyor. Ethereum ana ağına bağlı yan zincirleri kullanarak daha süratli ve daha uygun maliyetli süreçler sağlıyor.Altcoin Polygon’un odak noktası var. Ethereum’un ekosistemini güçlendiren merkezi olmayan uygulamaların (dApps) ve akıllı kontratların geliştirilmesine kadar uzanıyor.LitecoinDijital gümüş olarak da isimlendirilen altcoin Litecoin, daha süratli blok oluşturma müddetleri ve farklı bir hash algoritması ile öne çıkıyor. Buna nazaran verimliliğe ve hafif fonksiyonelliğe yönelik olarak tasarlanan Litecoin, daha süratli süreç onayları sunuyor. Dijital bir değişim aracı olarak LTC, eşler ortası bir para ünitesi olarak potansiyel sergiliyor.SpinFiAltcoin Near protokolü üzerine inşa edilmiş merkezi olmayan bir borsa (DEX) olan SpinFi, spot ışığı dördüncü seçimimiz. Başka taarftan kalıcı ve opsiyon sunma kabiliyetiyle SpinFi, yenilikçi teklifleriyle öne çıkıyor. Buna nazaran DEX kısa müddet evvel Haziran 2023’te Polygon’un zkEVM zincirinde faaliyete geçerek erişim alanını genişletti. Ayrıyeten Ağustos 2023 için planlanan yaklaşan SPFI token satışı, proje için değerli bir kilometre taşı. Makul tarihler şimdi açıklanmamış durumda. Lakin, icodrops’a nazaran halka açık satış fiyatının token başına 0,05 ABD doları olması kelam konusu.Clip FinanceAltcoin Clip Finance, zincirler ortası getiri eserleri için bir altyapı katmanı olarak öne çıkan beşinci seçimimiz. Çok zincirli DeFi getiri stratejilerine bakan Clip Finance, tek tıkla tahlil sağlıyor. Başka taraftan şimdi birinci etaplarında olmasına karşın Clip Finance, DeFi ortamını tertibe sokmayı hedefliyor.Yakın vakitte faaliyete geçmesine karşın altcoin Clip Finance kıymetli adımlar atıyor. Uygun yapılandırılmış web sitesi, şeffaf grubu ve süratle büyüyen toplumsal medya varlığı ile meşruiyet sergiliyor. Başka taraftan projenin potansiyeli de var. Ayrıyeten cointahmin.com olarak baktığımızda bu da onu DeFi dünyası için heyecan verici bir mümkünlük haline getiriyor.
0 notes
Text
Güney Kore merkezli teknoloji şirketi Samsung'un başkan yardımcısı Jay Y. Lee, bürokratlara 16 milyon euro rüşvet vermekle suçlanıyordu.
Lee, 2017 yılında 5 yıl hapis cezasına çarptırılmış, ardından suçlamaları reddettikten sonra hapis cezası kısaltılmış ve ertelenmişti.
ABD'nin Washington eyaletinde dünyaya gelen ve 1991'den bu yana Samsung'da çeşitli görevler üstelenen Lee, 2021 yılında yeniden 2.5 yıl hapis cezasına çarptırılmış ve 13 Ağustos 2021'de şartlı tahliye kararıyla tahliye olmuştu.
Affedildi
AA'da yer alan habere göre, Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol, 15 Ağustos Ulusal Bağımsızlık Günü dolayısıyla aralarında Lee'nin de bulunduğu 1691 mahkumun affedildiğini açıkladı.
Yoon, söz konusu af kararıyla koronavirüs salgını nedeniyle zor günler geçiren insanların geçimlerini istikrara kavuşturmayı; sıradan vatandaşlar, küçük işletmeler ve tüccarlar da dahil olmak üzere toplumun savunmasız üyelerine geri dönme fırsatı ve umudu vermeyi umduğunu kaydetti. Af kararı, Yoon'un mayısta göreve gelmesinin ardından ilk özel af kararı oldu.
2 notes
·
View notes
Text
15 ayın ardından
Virüse yakalanmasam da iki defa hastalandım. Halen sinüzitten kaynaklı burun akıntısı ile mücadele etmekteyim. Aşıyı biraz geç oldum tabi, nedenini anlatacağım.
youtube
Yasemin Mori sayesinde 12 yıl önce buraya kaydolup da, halen uğrayıp blog yazan kaç kişiyiz? Evlenmese de 16 aylık bir çocuk sahibi olduğunu bilmeyenler bilsin ayrıca, bu nedenle konser takvimini daha da aksatmasını kınıyoruz.
5 yıldır anlatmadıklarımın arasında çokça detay olabilir, ama Bilkent Üniversitesi'ni haksız yere aldığım zayıf notlar ve dost kazıkları nedeni ile bıraktığımı artık sağır sultan duymuştur. Yine de Ankara'yı özlemiyor değilim, Nisan 2017'de yaptığım gibi gelecek yaz yine 1-2 haftalık takılabilirim. Konserlerine gittiğim şarkıcıların yoğun istekleri üzerine de Ankara'daki gibi birkaç konserlik bir İstanbul planım var.
Evet, bir kız arkadaşım da oldu ama memleketimdeki evinde bu aralar iki günden uzun kalmaması nedeni ile 5 aydır yüzyüze görüşemiyoruz. Kızkardeşimle de bir ara canciğer kuzu sarması kanka takılsalar da bir köpek meselesi yüzünden araları bozuldu.
Akdeniz Üniversitesi’nin kırksekizinci şehir planlama öğrencisi olsam da, son dönemde üç dersten kalmam nedeni ile aynı üniversitenin fotoğraf bölümüne geçtim. 30 kişilik kontenjanda yetenek sınavını kazanan 10 kişi arasından beşinci sıraya geçmiş biri olarak hem de. Haftaya da vize sınavları var.
30'umda halen üniversite okumamı sorgulayan olursa da, benden daha yaşlı üç sınıf arkadaşımın selamını iletebilirim.
Fotoğraf mezunu olarak ne yapacağımı hocalarıma söyleyemesem de, sanırım ülkenin en iyi müzik fotoğrafçılarından biri olacağım. Ondan sonra da şehir planlama'yı yüksek lisansla bitirip siyasete atılma düşüncem var. Yine de gün doğmadan neler doğar.
Fotoğraf demişken, Noel Baba gelmeden en az 5 konsere daha uğrayıp çekim yapmayı düşünüyorum. Takipte kalın, kuliste birilerini öpebilir, öpmesem de sıkı sıkı sarılabilirm.
Aşıyı neden geç olduğuma gelirsek; bu şehir planlama eğitimi sırasında gördüğüm final sınavları, YKS ve geçirdiğim bir gecelik hastalık (klima nezlesi olabilir), ilk dozu Ağustos başı almama neden oldu.
Saçları da yine 15 ay kadar önce kestim bu arada, ancak daha kaliteli bir profil resmi ile halen uğraşamadım.
10 notes
·
View notes
Photo
Prof. Beyza Üstün: Deniz biziz
12:51 22 HAZİRAN 2021
HUKUK
1
ANKARA - Kobanê Davası’nda konuşan HDP geçmiş dönem milletvekili ve Ekoloji Komisyonu üyesi Prof. Emine Beyza Üstün, katledilen Deniz Poyraz’ı andı. Beyza, “Önce suç gerçekten tanımlanmalı sonra suçun gerçek failleri bulunmalı. Biz o dönem siyaseten sorumluluk aldıysak eğer, biz bunun için çabaladık. Şengal'de yaşanan olaylar Kobanê’de yaşanmasın diye çabaladık” dedi. Aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in de bulunduğu 24’ü tutuklu olmak üzere 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 3’üncü duruşmasının 7’nci oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü Salonunda görülmeye devam ediyor. ‘Deniz biziz’ HDP geçmiş dönem milletvekili ve Ekoloji Komisyonu üyesi Prof. Emine Beyza Üstün davanın esasına ilişkin savunma yapmak üzere söz aldı. HDP İzmir İl örgütüne yönelik yapılan saldırıda katledilen Deniz Poyraz’ı anarak sözlerine başlayan Beyza, “Deniz biziz Deniz bizim yoldaşımız. Deniz’in bizi temsil ettiği her anı ve mücadelesi için emeği ve kadın mücadelesini bizimle birlikte büyüttüğü için saygıyla anıyorum. Annesine sabır diliyorum” dedi. ‘Yaşananların resmi’ Deniz’in katledilmesinin ve Kobanê Davası’nın Türkiye halklarının yaşadıklarının bir resmi olduğunu ifade eden Beyza, “Saldırgan özel eğitim almış, seçilerek zamanlaması tam da bu davaya ve davayla birlikte açılan diğer süreçlere denk getirildi. Bu davada tahliye olan siyasetçi arkadaşlarımızı önce sloganlarla uğurladık sonra İzmir’de bu saldırganın silahından çıkan kurşunla bir mesaj iletilmek için saldırgan görevlendirildi. Son derece organize edilmiş, bu dosya da yaşadığımız gibi. Hem size hem bize bir gözdağı olarak son derece net bir şekilde kamuoyuna iletildi. Bu davada olduğu gibi. Zor bir dava size kolaylıklar diliyorum” ifadelerini kullandı. ‘Azmettirme davası’ Kobanê Davası’nın bir azmettirme davası olduğunun altını çizen Beyza, “Bu dava HDP’nin HDP ile birlikte yol alan ��zgürlük arayışına çıkanlara karşı, egemen sistemin bozulması paniğiyle azmettirme davası. Bize dijitaleri verdiler. İçerisinde sayılar uçuşuyor. Dijitallerde bir şey olduğunu düşünmüyorum ama inceleyeceğim ve eksik bir şey olursa ekleyeceğim” şeklinde konuştu. ‘Biz yargılanıyorken önergeler reddedildi’ Kobanê eylemleri sırasında ve sonrasında parti olarak, konunun siyasi boyutunun araştırılması, o süreçte yaşanan olayların, gerçeklerin ortaya çıkarılması için Meclis’te defalarca araştırma önergeleri verdiklerini hatırlatan Beyza, “İlk önerge 6 Ekim 2014 tarihinde grup başkanvekilimiz tarafından verildi. Son verilen önerge 15 Ekim 2020, yani biz gözaltındayken verildi. Biz ağır cezada yargılanırken, bu konuyla ilgili gerçeklerin açığa çıkması, araştırılması için verilen önergeler Meclis’te iktidar tarafından reddedildi” dedi. ‘Siyasi bir müdahaledir’ Gerçeğin ortaya çıkarılmasının bu topraklarda barış isteyen herkesin sorumluluğunda olduğunu ifade eden Beyza, “Biz bu sorumluluğu, halkın iradesini arkasına alan arkadaşlarımız Meclis’e sundu, sunduk. Sürekli bu topraklarda eşit ve barış içinde yaşamı inşaa etmek için çabaladık. Biz ağır ceza mahkemelerinde yargılanırken de bu araştırma önergeleri verildi ancak bizi kötü itham eden partilerin oylarıyla reddedildi. Yanlış kişileri yargılıyorsunuz. Bu siyasi bir müdahale. Biz iddialarla suçlanıyoruz. Usulsüz olarak özgürlüğümüz elimizden alınmış durumda. Bu müdahale siyasi olarak HDP’ ye, HDP’ nin politikalarına, programına, HDP siyasetini benimseyen parlamentoda temsiliyetini HDP’ ye veren halkların iradesine siyasi olarak yapılmış müdahalelerdir” şeklinde konuştu. ‘Bu topraklarda barışı inşa edeceğiz’ Tutukluluğun devamı kararında iddia edildiği gibi bir kaçma niyetinin olmadığının altını çizen Beyza, “Suçlu değilim, ortada işlediğim bir suç ve suçlu olmadığım gibi karartacağımız bir delil de yoktur. Biz bu topraklarda ‘bu suça ortak olmayacağız’ diyen akademisyenler ceza aldık çoğumuz ise beraat aldık. Sorumluluk alıyoruz, kararlıyız bu topraklarda barışı inşa edeceğiz” diye belirtti. ‘Katliam büyüyordu ve Türkiye'ye de geliyordu’ Beyza, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonraki sürecin Türkiye halklarının iradesine bir darbe olduğunu belirterek, “Bu davaya konu olaylar aslında 6 Ekim günü başlamadı. Bu olaylar Şengal’e müdahalenin başladığı günden beri içimizde siyaseten tartışılan, adım adım DAİŞ’in sürdürdüğü katliamları önlemek için neler yapabiliriz diye konuşuyorduk. Toplantılarımızda ilk gündem maddesi, IŞİD saldırısını durdurmak için ne yapabiliriz mücadelesi içindeydik. Her il ve ilçede bütün Ezidi ve Kürt halklarının yakınları başta olmak üzere herkesin teyakkuz halinde olduğu bir dönemdi. Katliam büyüyordu ve Türkiye'ye de geliyordu. O sınırın bir hükmü yok” sözlerine yer verdi. ‘Dosyada İŞİD kelimesi geçmiyor’ Beyza, 7 Ekim 2014 tarihine kadar bir olayın yaşanmadığına vurgu yaparak, “İlgili yetkililerle görüşüp ‘bu nasıl önlenebilir’ çabası içindeydik. Sadece Türkiye değil, dünya kamuoyuna da çağrı yapılıyordu. Eğer bu davanın adı Kobanê olayları ise tek bir kelime IŞİD geçmiyor. Sanırım Kobanê olaylarında yaşanan tüm süreci oraya aktarırsınız. Buna güvenim var. Bunu yapacağınızdan eminim çünkü bu gerçek” sözlerini kullandı. ‘Dayanışma çağrılarını her türlü yaparız’ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 7 Ekim 2014’te yaptığı “Kobanê düştü düşüyor” açıklamasını da hatırlatan Beyza, “Bu açıklamadan sonra ölümler yaşandı. Biz ise sizin sonradan eklediğiniz açıklamada ‘provokasyona gelmeyin’ açıklaması yaptık. Türkiye siyasetini özgürlüğe taşıyan, bu kadar önemli bir partinin kimliği bu dava içinde 3 tane tweete bağlanıyor. Biz dayanışma çağrılarını her türlü yaparız. Parlamentoda da yaparız. Siyasete de bu çağrıyı yaparız. Tüm açıklamalarımızda bu var. En ufak bir azmettirme kelimesi geçmeyen tweet, bu davanın gerekçesi olarak sizin dosyanızda delil olarak duruyor” şeklinde konuştu. ‘Ölümlerin faillerinin bu salonda oturması gerekiyor’ Daha önce Şengal’de koruyamadıkları hakları Kobanê’de korumak için mücadele etiklerini ifade eden Beyza, “Bu bizim borcumuzdu. Ama 7 Ekim’den sonra ciddi anlamda ölümler yaşandı. Biz bu ölümler yaşanmasın diye siyaset yapıyoruz, bunlara neden olacak en ufak bir tutumuz olamaz. Biz bu topraklarda kardeşliğin, barışın, yan yana duruşun siyasetini örmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla bu ölümlerin faili kimse bu salonda onların oturması gerekiyor biz değil” dedi. ‘7 Haziran’dan sonra sistem değiştirildi’ Sürecin sonucunda bir algının yürütüldüğünü dile getiren Beyza, “Kalıcı barış talebini, Kürt sorunu başta olmak üzere, tüm sorunların çözümünü üstlenen partiye karşı bu siyasi algı yürürlüğe sokuldu. 7 Haziran seçimlerinden sonra adım adım tüm sistem değiştirildi. Halkın iradesini temsil edenlerin dokunulmazlıkları kaldırıldı. 2016’dan 2020’ye kadar süren süreçte HDP’li belediyelerin tümüne kayyımlar atandı. Başta kadın eşbaşkanları tutuklandı. En son HDP’nin kapatılması davasına kadar süreç geldi” şeklinde konuştu. ‘Soylu ve Erdoğan’ın söylemleri dosyaya konulsun’ ‘Nasıl Kobanê sadece ismiyle yeterli değilse IŞİD'in yaptığı katliamların o dosyaya aktarılması gerekiyor’ diyen Beyza, “Bunun gibi bugün dahil olmak üzere her defasında dava açılmadan önce ve sonra toplumsal alanda açıklama yapan MHP başkanı olmak üzere dönemin atanmış ‘İçişleri Bakanı Soylu'nun ve şimdi hükümetin başındaki Erdoğan’ın’ bu tarihlerdeki tüm sözlerinin bu dava dosyasında olması gerekiyor. Kendileri azmettiricilerdir. Yargıya müdahale ediyorlar. Algı oluşturuyorlar. Bu dava siyasi bir dava siz de bunu biliyorsunuz” diye belirtti. ‘7 Haziran halkların iradesinin Meclis’e taşındığı tarih’ 7 Haziran 2015 tarihinin HDP’nin halkların iradesini Meclis’e taşıdığı tarih olduğunu vurgulayan Beyza, “Kapatma davasının iddianamesi de 7 Haziran'da verildi. Bu tarihlerin, bu günler denk getirilmesi çok zor. Siyasi iktidar yaratmaya çalıştığı bir algıyla, yürütülen dava ve iddianamelerin tam tamına bir torba iddia olduğunu görüyoruz. Bu davanın adı Kobanê ise tüm süreci ele almamız gerekiyor ama bu dava Türkiye sınırları içinde yaşanan olaylar ise bunun iddianamesi bu değil” sözlerine yer verdi. Şengal katliamı Şengal’de yaşanan katliamları bildiklerini ifade eden Beyza, “Orada tüm halklar katledildi, kadınlar ve çocuklara el konuldu. Bunların yansıması hala devam ediyor. Bu katliamdan nemalananlar bunu tarihe yayarlar. 3 Ağustos 2014’te Ezidilere katliam yapıldı. Katliamın yaşandığı bu topraklara bu kadar yakın olan kadın siyasetçiler olarak Şengal’de yaşananları hazmedemiyoruz. Biz her 3 Ağustos’ta bulunduğumuz yerde HDP’li siyasetçiler ve tüm yoldaşları olarak kırmızı karanfil bırakırız suyun kenarına. Bulunduğunuz yerde rastlarsanız bilin ki o karanfilleri kadınlar bırakmıştır” dedi ‘Egelleyemediğimiz için kendimizi affetmiyoruz’ Beyza devamında şunları dile getirdi: “Egelleyemediğimiz için kendimizi affetmediğimiz Şengal katliamın ardından bugün hala katliamlar devam ediyor. 2017’de Kırşehir’de Kırşehir polisi biri 5 diğeri 7 yaşındaki Ezidi kardeşi, IŞİD’li olduğu belirtilen bir kişinin evinden kurtarıyor. Şengal katliamından 3 yıl sonra yaşanıyor bu. Tarih 31 Temmuz 2020 yani biz daha tutuklanmadık, bize müdahale yapılmadı. Şengal katliamı sırasında 16 yaşında olan Zozan K., isimli bir kadın Sincan’da hemen yanı başımızdan IŞİD’li olduğu belirtilen bir kişinin elinden akrabaları tarafından satın alınarak kurtarılıyor. Kadının tecavüze uğradığı psikolojik olarak sorunlar yaşadığı belirtiliyor. Bu tarihte daha bize müdahale yapılmadı. 2 Mart 2021’de yer bu sefer Ankara’nın Keçiören ilçesinde, burada dibimizde tutuldukları evden internetteki köle pazarlarında satışa çıkarılan Ezidi kadınlar, yakınları tarafından açık artırmayla satın alınıyor ve hızlıca Türkiye’den çıkarılıyor. Bunlar sadece erişebildiğim haberler." ‘Suç tanımlanmalı’ Beyza, 6-8 Ekim olaylarını yaratanın Êzidîlere yönelik IŞİD katliamları ve saldırıları olduğunu dile getirdi. Beyza şöyle devam etti: “O dönemdeki tüm provokasyonları tek tek konuşmamız lazım. Sadece 6-8 Ekim olayları dediğiniz süreçte ölenlerle bir illiyet bağı kurulmaya çalışarak bunu çözemeyiz. Önce suç gerçekten tanımlanmalı sonra suçun gerçek failleri bulunmalı. Biz o dönem siyaseten sorumluluk aldıysak eğer, biz bunun için çabaladık. Şengal'de yaşanan olaylar Kobanê’de yaşanmasın diye çabaladık. Ve her engel olamadığımız olaylardan kendimizi sorumlu tutuyorduk. Çünkü halklar iradesini bize teslim etmişti. Biz yaşamı özgür kılmaya çalışıyoruz yaptığımız siyaset düzleminde.” Duruşmaya bir buçuk saat ara verildi.
JIN NEWS
10 notes
·
View notes
Video
youtube
Denizin Tuzu - Yaşar ✩ Ritim Karaoke (Hicaz Majör 8/8 Düyek Oryantal Bes... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/SN6ngomC5aM ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Denizin Tuzu - Yaşar ✩ Ritim Karaoke (Hicaz Majör 8/8 Düyek Oryantal Beste Alper Arundar) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ESER ADI : DENİZİN TUZU SÖZ GÜFTE : YAŞAR & ALPER ARUNDAR BESTE - MÜZİK : ALPER ARUNDAR USÜL : 8/8 DÜYEK ORYANTAL MAKAM - DİZİ : HİCAZ - MAJÖR ARANJÖR : ? Denizin Tuzu Yaşar Eski Yazlar (Revised) ŞARKI SÖZÜ ve AKORU B C Denizin tuzu yerlerde senin yüzün ellerde Em B Am B Bakma bana şimdi öyle dargınım sana x2 B C Döktün su elime koydun el yerine Em B Am B Başka başka yerlerde ayrıyım sana Em B Am B Şimdi başka yerlerde ayrıyım sana Em Am Em B Yalnızca yıllar mıydı geçen bizden yalnızca gözyaşı mı Em B Am B Yalnızca yalan mıydı söylediklerin dargınım sana 2x Em B Am C B Bilmem yerini yurdunu bulamam yolunu Em B Am C B Bilmem yerini yurdunu soramam yolunu Em B Am B Yalnızca yalan mıydı söylediklerin dargınım sana x4 Yaşar Doğum Mehmet Yaşar Günaçgün[1] 5 Nisan 1970 (54 yaşında) Adana, Türkiye Tarzlar Türk pop müziği Meslekler Şarkıcı ,Şair, Aktör Çalgılar Vokal, Gitar Etkin yıllar 1990-günümüz Müzik şirketi Topkapı (1996-2007) Lirik (1996-2000) Tempo (1998-2000) Seyhan (2007-günümüz) Mehmet Yaşar Günaçgün ya da bilinen adıyla Yaşar (d. 5 Nisan 1970, Adana), Türk pop müzik şarkıcısı. Diskografi Albümler, Tekliler, EP'ler 1996: Divane 1997: Divane Remixes 1998: Esirinim 2001: Masal 2002: Masal Remixes 2003: Sevdiğim Şarkılar 2003: Sevdiğim Şarkılar Remixes 2005: Hatırla 2006: Sevda Sinemalarda 2008: Dem 2008: Gençlik Marşı (Tekli) 2010: Eski Yazlar 2011: Eski Yazlar - Revised 2013: Cadde 2017: Şehir Yalnızlığı 2021: Küller Alevlenmeye Başladı/Camları Tükenmez Pencerelerin (Single) 2022: İhanet Ettin (e.e. Tansel D.) (Single) 2022: Var Mı? (Barbaros Büyükakkan ile Düet) (Single) Listeler Albüm Tekli En yüksek Türkiye Türkiye[4] Avrupa Birliği Avrupa[5] Sevda Sinemalarda "Hayırdır İnşallah" 1 77 "Sevda Sinemalarda" 3 — "Başımda Sevdan" 20 — "Kayıkçı" — — "Şarkı Halinde Kal" 17 — Çeyrek "Ebruli" 10 — Dem "Cezayir Menekşesi" 7 — Kitap Yalnızlık Dört Bin Perde, Ağustos 2003, (Şiir kitabı) Kuş Ökseleri, Akustik Şiirler, Hazırlayan: Kadri Karahan, Ocak 2013, (Şiir Kitabı) Gelen Yolcu, Öykü kitabı, Yazan: Sıtkı Silah, 'Artısı' adlı öykünün seslendirmesi (2013) Yazarlık Kral Magazin, Nezleli Karga (24.01.2007 - 09.05.2007), Haftalık Yazı Kral Magazin, Otomatik Portakal (30.05.2007 - 11.07.2007), Haftalık Yazı KAFA Dergisi, EKİM 2014, Sayı: 2, Arka Kapak yazısı KAFA Dergisi, ARALIK 2014, Sayı: 4, Yazı: An Gelir... KAFA Dergisi, ŞUBAT 2015, Sayı: 6, Yazı: f.r.i.e.n.d.s KAFA Dergisi, MART 2015, Sayı: 7, Yazı: nia nia KAFA Dergisi, MAYIS 2015, Sayı: 9, Yazı: Müzisyen olmasaydım ne olurdum BAVUL Dergisi, AĞUSTOS 2016, Sayı: 11, Yazı: Arkadaşım, Yoldaşım, Dedem: Attilâ İlhan KAFA Dergisi, MAYIS 2021 Müzisyenler Özel Sayısı: Cezayir Menekşesi Radyo Programları NEŞELİ KARGALAR - Pal FM (Levent Erim ile Birlikte) (2009) HER DEM YAŞAR - TRT FM (2011-2012) Oyunculuk 2000: Ağlayan Kadın (Ali), 2001: Kimse Beni Sevmiyor (Ruhi), 2008: Benim Annem Bir Melek (Kendisi) 2010: Yahşi Cazibe (Kendisi) 2014: Arkadaşım Hoş Geldin (Konuk Sanatçı - Otele Gelen Müşteri) 2017: Güldüy Güldüy Show Çocuk 23. Bölüm (oğlu Kerem ile katıldı, alacaklı rolünde) 2018: Murat Güneş - Beş Mevsim (video klip) Katkıda Bulunduğu Reklam Filmleri 2007: Turkcell Milli Takıma Destek (sesiyle) 2010: Pakpen 2011: Panda Dondurma 2012: Arçelik 2015: Demirdöküm Kombi 2022: Helis Serina Bodrum reklam filmi Dış bağlantılar Yaşar Resmî Web Sitesi 1 Ekim 2007 Yaşar Resmî Facebook Sayfası 18 Şubat 2021 Yaşar Resmî Twitter sayfası 26 Ağustos 2011 Yaşar Resmî Instagram sayfası 17 Nisan 2016 t Yaşar Resmî Spotify sayfası 22 Ocak 2021
0 notes
Text
Tayyibin özel ordusu SADAT’ın, madde madde görevleri…
SADAT var, Osmanlı Ocakları örgütlenmesi var.
Osmanlı Ocakları, tamamen AKP’nin silahlanmış milis güçleri… Gezi eylemlerindeki o barışçıl eylemler sonrasında, herhangi bir sivil eyleme karşı müdahale amacı ile kuruldular.
Erdoğan’ın, Gezi Parkı eylemlerinden sonra kurdurduğu iddia edilen özel ordusu SADAT… (Uluslararası Savunma Danışmanlığı). Gezi Parkı direnişinden sonra kurulan son örgüt ise Osmanlı Ocakları…
“ÖZEL ORDU VE SİLAHLI MİLİSLER”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, referandum gecesi, CHP’nin sokağa çıkmama nedenine ilişkin eleştirileri yanıtladı. ozguruz.org haber portalından Hayko Bağdat’a konuşan Ağbaba, “AKP’nin birçok sivili silahlandırdığı o akşam belki bir olay olabileceğini düşündük” dedi.
Ağbaba’nın konuya ilişkin sözleri şöyle: “SADAT var, Osmanlı Ocakları örgütlenmesi var. Osmanlı Ocakları, tamamen AKP’nin silahlanmış milis güçleri… Gezi eylemlerindeki o barışçıl eylemler sonrasında, herhangi bir sivil eyleme karşı müdahale amacı ile kuruldular.
15 Temmuz sonrası görüntülere bakıldığı zaman onların silahlı olduğunu tahmin edebiliriz. Ayrıca bu silahlı örgütlenmelerle işbirliği yapan birkaç mafya grubunun olduğuna dair duyumların da Genel Başkanımıza bilgi olarak geldiğini söylemek isterim.
AKP’nin birçok sivili silahlandırdığı o akşam belki bir olay olabileceğini düşündük. Belki ortamı terörize ederek, eylemcilerin arasına provokatörler sokarak %50 üzerindeki pırıl pırıl, meşru birleşmeyi provake edecek olaylar olabilir duygusuyla bu çağrıyı yapmadık.”
Peki nedir bu SADAT?
Türkiye’de uluslararası savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren ilk ve tek şirket olduğu belirtilen ve eski TSK mensuplarının görev aldığı Sadat, askeri ve “iç güvenlik” yani “terörle mücadele” alanında danışmanlık ve eğitim hizmeti veriyor. Askeri ve güvenlik alanında pek çok eğitimi veren şirketin, kursları arasında “Gayri Nizamı Harp” ve “Keskin Nişancılık” gibi başlıklar da dikkat çekiyor. “Kara Harekatı”, “Keskin Nişancılık”, “Koruma”, “Tahrip”, “Gayri Nizami Harp”, “İleri Tek Er Muharebe”, “Topçu ve Havan İleri Gözetleyicilik”, “Tank / Zırhlı Araç Avcılığı” gibi kurs eğitim paketleri bulunuyor İÇGÜVENLİK HİZMETLERİ
SADAT’ın resmi internet sitesinde belirtilen “Hizmetleri”nin yarısı “İç güvenliğe” ayrılmış durumda.
İç Güvenlik-Danışmanlığı başlığı altında şunlar sıralanıyor:
SADAT A.Ş.; T.C. Emniyet Teşkilatından emekli 1. Sınıf emniyet müdürlerinden ve emekli Jandarma personelinden teşkil edilen ehil ekiplerle, yapılan tespit ve hazırlanan rapor doğrultusunda, Emniyet gücünün teşkilatlanmasını ve kuruluşunu yaparak;
Mesleğe Giriş, Temel Eğitim, Meslekte Yükselme, Atama ve yer değiştirme esasları ile birlikte, görev, yetki, sorumluluklarını ve malzeme kadrolarını belirleyebilir. İç güvenlik alanında Eğitim hizmetleri ise daha dikkat çekici:
2) Polis Yetiştirme
SADAT A.Ş.; T.C. Emniyet Teşkilatının her türlü eğitim müesseselerinde eğitici ve idareci olarak görev yaptıktan sonra emekli olmuş, 1. Sınıf Emniyet Müdürlerinden oluşan ehil ekipler vasıtası ile Emniyet Teşkilatının reorganizasyonunu gerçekleştirebilir. Yine ehil eğitici, idareci ve danışmanlar eliyle, Emniyet Teşkilatı için;
Polis Akademileri, Polis Meslek Yüksek Okulları, Polis Kolejleri, Polis Eğitim Merkezleri,kurarak, bu eğitim müesseselerinin eğitim ve idarecilik hizmetlerini bizzat veya danışman olarak yürütebilir.
KİM BU ADNAN TANRIVERDİ?
Kara Kuvvetleri Sağlık Daire Başkanlığı görevlerinde bulunduktan sonra 30 Ağustos 1996 yılında kadrosuzluktan emekliye sevk edilen Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, Erdoğan’ın yeni başdanışmanı oldu.
1964 yılında Kara Harp Okulu’na giren Tanrıverdi, 1976-1978 yıllarında Kara Harp Akademisi’nde öğrenim görerek 1978 yılında kurmay subay statüsünü kazandı. Aynı zamanda eski Akit yazarlarından biri olan Tanrıverdi 30 Ağustos 1992 tarihinde ise tuğgeneralliğe yükseltildi.
1944 Konya Akşehir doğumlu olan Adnan Tanrıverdi, 1963-1964’te İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Bölümündeki öğreniminin ardından 1964 yılında girdiği Kara Harp Okulun’dan 1966’da topçu subayı olarak mezun oldu ve 1996 yılındaki emekliliğine kadar 30 yıl TSK’da görev yaptı.
1980’de kurmay subay olan ve “Gayrinizami Harp Kursu” de gören Tanrıverdi’nin görev yaptığı birlikler arasında Genelkurmay Özel Harp Daire Başkanlığı ile KKTC Sivil savunma Teşkilat Başkanlığı da bulunuyor. MÜRTECİ
1992’de tuğgeneralliğe yükseltilen Tanrıverdi, İstanbul’daki 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı’nın ardından Kara Kuvvetleri Sağlık Daire Başkanlığı yaptı ve 1996’da kadrosuzluk gerekçesiyle emekli edildi. Tanrıverdi’nin geçmişte ve atamasının ardından “TSK içinde irticai faaliyetler yürüttüğü için” emekli edildiği iddiaları sıkça gündeme getirildi.
Emeklilikten sonra da Üsküdar FM Radyosunun Genel Koordinatörlüğünü, İhlâs Marmara Evleri Camii Yaptırma ve Yardım Derneği Yönetim Kurulu üyeliğini yapan Tanrıverdi’nin genel başkanlığını yaptığı, 2000 yılında kurulan Adaleti Savunanlar Derneği’nin (ASDER) TSK’dan ihraç edilen ve emekli askerlerden oluştuğu sıkça eleştiri konusu oldu.
Kuruluş, bünyesindeki Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM) aracılığıyla TSK’nın yeniden yapılandırılmasına yönelik eleştiriler geliştirdi. Atama sonrasında basında yer alan iddialar arasında 15 Temmuz sonrasındaki kararnamelerle TSK’ya getirilen yeni düzenlemelerin bu önerilerle paralellik taşıdığı da var.
EMEKLİYE AYRILDIKTAN SONRA…
Adnan Tanrıverdi, emekliye ayrıldıktan sonra, 5 yıl Adaleti Savunanlar Derneği’nin Genel Başkanlığı görevini üstlendi. Tanrıverdi, ASDER Onursal Başkanı olarak, Müslüman ülke silahlı kuvvetlerinin organizasyonu ve stratejik kullanımına danışmanlık, son kullanıcıdan eğitici seviyesi kadar özel konularda eğitim ve harp, silah ve araçlarının temini, bakım ve onarımı hizmetlerinde görev yapmak üzere SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık Şirketi’ni kurdu.
Parlamentohaber’in yorumu: SADAT tanımı itibariyle, Osmanlı’da Erkan’ı Harp başkanlığına bağlı olan bilindiğinin aksine bir istihbarat örgütü değil, Müslüman sömürge ülkelerde ihtilal ve direniş örgütleyen Teşkilat’ı Mahsusa’ya benzemektedir. Teşkilat, tamamıyla Genelkurmay’a bağlıdır, personeli, devletin maaşlı elemanlarıdır. Kaynak: https://www.turkishnews.com/tr/content/2017/06/05/tayyibin-ozel-ordusu-sadatin-madde-madde-gorevleri/
2 notes
·
View notes
Text
Kaynak şuna demir Facebook
Barzani ve KDP'nin dünü bugünü: Hep Kürtlerle savaştılar
Barzani ailesi ve partisi KDP, kurulduğu günden beri her parçadaki Kürt ve Kürt örgütleriyle savaşıyor. Tarihi boyunca Kürtler dışında kimseyle savaşmayan KDP, yine Kürtleri hedef alıyor.
Kurulduğu 1946 yılından beri Başûrê Kürdistan başta olmak üzere dört parça Kürdistan'a karşıtlık yapan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) günümüzde de bu karşıtlığını devam ettiriyor.
Bugün de PKK, Êzidîler ve Rojava düşmanlığı şahsında tüm Kürtlerin düşmanlığını yapan KDP, Türk devletiyle el ele vererek, tüm Kürtlerin kazanımlarını yerle bir edecek büyük bir savaşın hazırlığını yapıyor.
BARZANİLERİN KÜRT KARŞITLIĞI ESKİYE DAYANIYOR
Ancak KDP'nin hükümranlığını elinde tutan Barzani ailesinin Kürt karşıtlığı ve Kürt örgütleriyle savaşı, KDP'den çok daha eskiye dayanıyor.
Kürdistan'ı dört parçaya bölen sınırların üzerine yerleştirilen KDP, tarihi boyunca Kürdistan'ın sömürgeci devletleriyle birlik olarak özgürlük mücadelesi veren Kürt güçlerine karşı savaş içerisinde oldu...
KARŞI DEVRİM PARTİSİ: ķ
Barzani ailesi ve KDP'nin tarihine bakıldığında bazen İran'la, bazen Irak'la ve genellikle de Türk devletiyle işbirliği yaparak Kürt güçlerini tasfiye etmeyi amaçladığı ve Kürdistan'ı statüsüz bırakmaya çalıştığı görülüyor.
19'uncu yüzyılda Osmanlı devletinin Osmanlı devletinin merkezleşme politikası temelinde Kürt beyliklerini ortadan kaldırmaya başlamasıyla Barzani ailesinin sahneye çıkmaya başladığı görülüyor.
NAKŞİLİKTEN HANEDANLIĞA: BARZANİLER
Nakşibendi şeyhliği yoluyla Nehrî ailesinden icazet alarak Barzan bölgesine yerleşmeye başlayan Barzani ailesinin şeceresi, Kürt tarihinde tam olarak bilinmese de bu ailenin Musul tarafından geldiği tahmin ediliyor.
Barzan bölgesinin ilk şeyhi Taceddin’den sonra şeyhliği kardeşi veya oğlu olan Abdulselam aldı. Abdulselam, Nehrî şeyhliğinden icazet almayarak kendi kendisini şeyh ilan ettiği için Şeyh Ubeydullah Nehrî'nin tepkisiyle karşılaştı.
Abdulselam'ın Şeyh Ubeydullah'ın tepkisinden dolayı kaçmasının ardından, oğlu Muhammed, Nehrî şeylerinden icazet alarak şeyhliğe başladı.
İLK HEDEFLERİ KÜRT AŞİRETLERİ OLDU
Şêx Muhamed'in oğulları, Şêx 2. Abdusselam, Şêx Ahmet ve Molla Mustafa Barzani zamanında iyice güçlenen Barzani ailesi, ilk savaşlarını Behdinan bölgesindeki yerleşik ve kadim Kürt aşiretlerine karşı verdi.
Zêbarî, Bradostî, Sûrçî, Herkî, Berwarî ve Ertoşî gibi aşiretlere karşı tek tek savaş ilan eden Barzaniler, zaman zaman Osmanlı devletiyle de çelişkiler yaşadı.
Osmanlılarla yaşanan çelişkiler sonrası Şêx Ebdulselam'ın 1916'da Musul’da idam edilmesi üzerine kardeşi Şêx Ehmed şeyh oldu ve 1930'lu yıllarda Bradostî aşireti başta olmak üzere Behdinan bölgesindeki aşiretlere savaş açtı.
MOLA MISTEFA TÜRK DEVLETİNE SIĞINDI
Bradost aşiret reisi Şêx Reşîd Lolani'nin “dini yozlaştırıp yoldan çıkarmak”la suçladığı Barzaniler, zamanla bölgenin tüm kadim aşiretlerine savaş açtı ve bunun üzerine İngiliz ile Irak güçleri bölgeye müdahale etti.
İngilizlerin bombardımanları sonrası, Şêx Ehmed ile Mola Mistefa Barzani Türk devletine sığındı. Türk devletinin 1933 yılında Irak'a teslim ettiği Şêx Ehmed ve Mola Mistefa Barzani uzun süre Süleymaniye'de sürgün yaşadı.
MAHABAD'TAN DA KAÇTILAR
1945'te Rojhilat'a geçen Mola Mistefa Barzani, 1946'da kurulan Mahabad Kürt Cumhuriyeti'nde askeri sorumluluk üstlenmesine rağmen, İran rejiminin cumhuriyete yönelmesi üzerine herhangi bir direniş sergilemeden Sovyetler Birliği'ne geçti.
Barzani, sürgündeyken, 1946'da İbrahim Ehmed, İran-KDP'sinden esinlenerek, Irak-KDP'sini kurdu. Mola Mistefa Barzani, 11 yılı aşkın Rusya'da kaldıktan sonra Irak'ta Ebdulkerim Kasim'in iktidara gelmesiyle Başûr'a geri döndü.
SOVYETLER DÖNÜŞÜ PARTİ İÇİN TASFİYEYE GİRİŞTİ
Mola Mistefa Barzani, Başûr'a döndükten sonra da bölgesel güçlere dayanarak hem parti için tasfiyelere hem de diğer Kürt güçlerine karşı tasfiyeci faaliyetlerini hızlandırdı.
Mola Mistefa'nın 1964'te politbüroya haber vermeden Irak'la ateşkes yapması üzerine KDP'ni politbürosu toplanarak, Mistefa Barzani’yi partiden ihraç etti.
Barzani de bu konferansın geçersiz olduğunu savunarak, taraftarlarının hakim olduğu bir parti kongresi topladı ve İbrahim Ehmed ile yasal politbüroyu partiden ihraç etti ve kendi yandaşlarından oluşan bir politbüro seçti.
SÖMÜRGECİLERLE KİRLİ İŞBİRLİĞİ
Böylece KDP'yi ele geçirmiş olan Mistefa Barzani, o günden sonra bölge devletleriyle her parçadaki Kürt güçlerine karşı kirli işbirliklerine ve çatışmalara girişti.
Barzani ailesinin dümeninde olduğu KDP'nin o günden beri Kürt güçlerine karşı giriştikleri işbirlikleri ve savaşlara bakıldığında ise neredeyse düşmanlık yapmadıkları parti ve güç yok gibi.
DÜNDEN BUGÜNE KDP'NİN KÜRTLERLE SAVAŞI
Yıllara göre KDP'nin Kürt parti ve güçlerine karşı giriştiği çatışmalara bakıldığında;
- 1961: KDP'nin Bağdat'la ilişkilerinin bozulması üzerine, İran KDP'si, KDP'ye ciddi silah ve lojistik destek sundu. Ancak KDP çok geçmeden İran KDP'sine karşı İran rejimiyle işbirliği ve saldırıya geçti. İran KDP'sinin liderlerinden Silêman Maunî gibi liderleri katledilip, cenazesi KDP tarafında İran rejimine gönderildi.
- 1964-65: Barzani KDP'si bu yıllarda daha önce partiden kovdukları İhrahim Ehmed, Celal Talabani ve partinin eski politbürosuna birçok irili ufaklı saldırı düzenledi ve onları İran'a kaçmaya zorladı.
- 1965: Türkiye KDP’si sekreteri Faik Bucak, partisinin kuruluşu ve amaçlarına ilişkin mektup yazıp Mistefa Barzani’ye gönderdi. Mektubun gönderilmesinden kısa süre sonra Faik Bucak, Türk devleti tarafından katledildi.
- 1966: KDP, bu yıl da İbrahim Ehmed ile Celal Talabani'nin başını çektiği cepheyle savaştı. Başûrê Kürdistan'da Celali ile Melayi çatışmaları olarak bilinen çatışmalarda her iki taraftan yaşamını yitirenler oldu.
- 1968: Barzani KDP'si, her türlü destek aldığı İran-KDP'nin çökertilmesi için İran Şahlık rejiminin istihbaratı Savak'la işbirliğine gitti. KDP ile İran'ın ortak operasyonlarında Başûr ve Rojhilat'ta çok sayıda İran KDP'si pêşmergesi katledildi ve İran KDP'si ağır darbeler aldı.
-1971: Fait Bucak’tan Türkiye KDP'sinin sekreteri olan Sait Elçi, Zaxo’ya çağırdı ve orada esrarengiz bir şekilde katledildi. Bu olay da başka bir Türkiye KDP'si kuran ve Türkiye'de gerilla savaşı başlatmayı amaçlayan Dr. Şivan'ın (Sait Kırmızıtoprak) üzerine yıkıp, onları Türk MİT’nin talimatıyla 26 Kasım 1971’de kurşuna dizdiler.
- 1975: Cezayir antlaşması sonrası İran'ın Irak'taki güçlerini çekmesiyle Mistefa Barzani aşbetal (direnişi sonlandırma) ilan etti ve İran'a çekildi. Aynı yıl Celal Talabani YNK'yi kurdu ve bu yeni parti de KDP'nin hedefi oldu.
- 1976: Mistefa Barzani, YNK'ye karşı kanlı bir çatışma başlattı. Ancak girdikleri çatışmada bozguna uğrayıp, İran'a çekilmek zorunda kaldılar.
- 1978: Aşbetal'dan sonra YNK'nin Elî Eskeri komutasındaki bir grup pêşmergesi silahlı direniş için Hakkari-Başûr sınırına geçtiğinde Mistefa Barzani tarafından pusuya düşüldü. Mistefa Barzani'nin esir aldığı Elî Eskerî'yi bağladıktan sonra "Piyawî gewre bi çekên gewre tên kuştin (Büyük adamlar büyük silahlarla öldürülür)" diyerek, RPG-7 silahıyla öldürdüğü belirtilir.
- 1979: Barzaniler, çekildikleri Rojhilat'ın Mahabad kentinde KDP'yi yeniden örgütlediler ancak 1968'de İran-KDP'sine karşı İran'la yaptıkları işbirliği nedeniyle halk tarafından kabul görmediler. Bunun üzerine bölge aşiretlerine karşı saldırılara başladılar.
- 1980: Bu tarihten sonra Güney partileri KDP'nin başını çektiği CUD ve YNK'nin başını çektiği CQUD cephelerine ayrıldı. 1982 ile 1984 yılları arasında her iki cephe arasında birçok irili ufaklı çatışma yaşandı.
-1981: Barzanilerin KDP'si, 1981 yılında da bu kez de İran molla rejimiyle işbirliği yaparak, Dr. Qasimlo'nun başında olduğu İran KDP'sine yöneldi ve İran KDP'sine ağır darbeler vurdu.
- 1992: Birinci Körfez savaşından sonra Başûrê Kurdistan parlamentosu kuruldu ve parlamentonun aldığı ilk karar PKK'ye savaş ilan etmek oldu. KDP, Türk devletinin PKK'ye yönelik saldırılarında aktif olarak yer aldı.
- 1994: Bu tarihe kadar, iç çatışmalar görece dinmiş olsa da KDP Güney Kürdistan'ın tek hakimi olmak ve İbrahim Halil Sınır Kapısı'nın gelirlerini hükümete vermemek için YNK'ye savaş ilan etti. 1997 yılında kadar süren çatışmalarda her iki taraftan on bini aşkın insan yaşamını yitirdi, on binlercesi de ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
- 1995: KDP ile Türk devleti, PKK'ye karşı Çelik operasyonunun startını verdi. 12 Mart'ta başlayan işgal saldırıları, Mayıs ayına kadar devam etti.
- 1996: Tarihler 31 Ağustos 1996'yı gösterdiğinde KDP, Enfallerle Kürtlere kimyasallar yağdıran Saddam Hüseyin'le anlaşarak Hewlêr'i YNK'den almak için saldırıya geçti. KDP, Hewlêr'i Saddam'ın tanklarıyla ele geçirdi.
- 1997: Türk devletinin PKK'ye yönelik başlattığı Çekiç operasyonuyla eş zamanlı olarak KDP de Hewlêr'de hastanelerdeki yaralı gerillalar, Roji Welat gazetesi ve Mezopotamya Kültür Merkezi'ne baskınlar düzenledi ve 80 civarında yaralı gerilla ve yurtseveri katletti.
- 2012: Rojava devriminin başlamasından beri de KDP ve KDP'nin Rojava uzantısı ENKS Til Eran, Til Hasil, Serêkaniyê ve Efrîn başta olmak üzere devrim karşıtı birçok saldırının içerisinde doğrudan yer aldı. Hala Türk devleti destekli Suriye muhalefetinin içerisinde yer alan KDP, Rojava'ya yönelik işgal saldırılarının işbirlikçisi olmayı sürdürüyor.
- 2014: KDP, Ağustos ayında DAİŞ çetelerinin Şengal'e yönelik saldırıları karşısında güçlerini çekerek Êzidîleri soykırımla karşı karşıya bıraktı.
- 2017: Halkı soykırıma terk eden KDP, Sinûnê ve Xanesor hattında Êzidîlerin savunma gücü YBŞ'ye karşı saldırıya geçti. Saldırılarda Êzidî kızı Nazê Nayif ile gazeteci Nûjiyan Erhan'ın yanı sıra 5 YBŞ savaşçısı katledildi.
- 2017: Bütün uyarılara rağmen KDP aldığı bağımsızlık referandumu kararı sonrası Irak ordusu ve Heşdi Şabî'nin harekete gelmesi üzerine Başûrê Kürdistan topraklarının yüzde 48'inin Kürtlerin elinden gitmesine sebep oldu.
- 2018: KDP'ye bağlı ENKS'nin silahlı çete grupları Türk devletinin Efrîn'e yönelik işgal saldırılarında aktif olarak yer aldı.
- 2020: 9 Ekim tarihinde KDP, bu sefer de 2017'te terk ettiği Şengal'de Êzidîlerin kurduğu sistemi dağıtmak için Irak merkezi hükümetiyle bir anlaşma yaptı.
Kurulduğu günden beri tüm parçalardaki Kürtlerin ve Kürt örgütlerinin karşıtlığını yapan KDP, Türk devletinin Bakûr, Rojava ve Başûr Kürdistan'ında Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı saldırılarını fırsat bilerek, yeni bir savaş için fırsat kolluyor. Kürt halkından yükselen uyarı ve tepkilere rağmen KDP, Türk devletinin istemi doğrultusunda savaş hazırlıkları yapmayı sürdürüyor.
1 note
·
View note