#27 Haziran 2019
Explore tagged Tumblr posts
Video
youtube
Antep'ten Ötedir Maraş'ın Yolu - Fatih Bulut ✩ Ritim Karaoke Hicaz Majör... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/KDYXReIjuNc ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Antep'ten Ötedir Maraş'ın Yolu - Fatih Bulut ✩ Ritim Karaoke Hicaz Majör Vahde Beste Ahmet Satılmış ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ➤ SANATÇININ DİĞER ŞARKILARI İÇİN OYNATMA LİSTESİNE BAKABİLİRSİNİZ... ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://www.youtube.com/playlist?list=PL9SktAtLVupNgWzFc_2cF6lJrOheQKGlg ➤ ESER ADI : ANTEP^TEN ÖTEDİR MARAŞ'IN YOLU ➤ SÖZ GÜFTE : YUNUS TAŞKIN ➤ BESTE - MÜZİK : AHMET SATILMIŞ ➤ USÜL : 4/4 VAHDE BALAD ➤ MAKAM - DİZİ : HİCAZ - MAJÖR ➤ ARANJÖR : ERCAN BAL (BAL RECORDS) ➤ ENSTRÜMANLAR : ZURNA, ELEKTRO BAĞLAMA, ➤ KİMLER OKUDU : FATİH BULUT, HÜSEYİN KAĞIT, DİLBER AY, DİCLE DİLGE, AYNUR POLAT, LATİF DOĞAN, FATMA ESEN, NEŞET ABALIOĞLU ➤ FİRMA - ŞİRKETİ : DARK'N DARK MUSIC Fatih Bulut'un, Dark'n Dark Music etiketiyle yayınlanan "Antep'ten Ötedir Maraş'In Yolu" isimli tekli çalışması, video klibiyle netd müzik'te. Söz: Yunus Taşkın Müzik: Ahmet Satılmış Düzenleme: Ercan Bal ( Bal Records ) Yönetmen: Bekir Şenlik / Honeybee İstanbul Produktör : Firuz Anlı ŞARKI SÖZÜ ve AKORU Antepten ötedir maraşın yolu Geçmez oldu burdan gardaşın yolu Kapımı çaldı da bir kara haber Kırıldı gönlümün kanadı kolu N’oldu gardaş n’oldu yolda mı kaldın Doluya mı düştün darda mı kaldın Bir zalım elinden yara mı aldın Ölem gardaş ölem bağrımı yaktın Geleceksin diye gözüm yoldaydı İçimdeki ataş o gün soldaydı Nere gittin gardaş neydi acelen Keşke kalan ömrüm senin olaydı N’oldu gardaş n’oldu yolda mı kaldın Doluya mı düştün darda mı kaldın Bir zalım elinden yara mı aldın Ölem gardaş ölem bağrımı yaktın Fatih Bulut Doğum 23 Mayıs 1984 (40 yaşında) Kayseri, Türkiye Tarzlar Pop • Folk rock Meslekler Müzisyen Etkin yıllar 2019-günümüz Fatih Bulut (d. 23 Mayıs 1984, Kayseri[1]) Türk şarkıcıdır. Hayatı ve kariyeri 23 Mayıs 1984 tarihinde Kayseri’de dünyaya geldi.[1] Müzik sektörüne girmeden önce düğün şarkıcısıydı.[2] 2019 yılında DMC etiketiyle yayımlanan şarkısı "Çok Sevdim Yalan Oldu" adlı şarkıyla müzik piyasasına giren Bulut, evli ve iki çocuk sahibidir. İrem Sak’ın şarkıyı paylaşmasının ardından şarkının klibi YouTube’da toplamda 318 milyon kez dinlenmiştir. Diskografi Albümleri Yıl Albüm Plak Şirketi Tarih 2019 Baba Ocağı Adg Müzik 9 Eylül 2019 2020 Sivas Caddesi 5 Mayıs 2020 Teklileri Yıl Adı Plak Şirketi Tarih 2019 Çok Sevdim Yalan Oldu Dark'n Dark Music 29 Ağustos 2019 Nazlı Yar Emir Müzik 14 Eylül 2019 15 Kişiye Saldırdım Dark'n Dark Music 13 Aralık 2019 2020 Hayat Beni Vura Vura 22 Şubat 2020 Yırtıl 6 Mart 2020 İçmeden Oy Oy 12 Nisan 2020 Bedelini Öde Adg Müzik 10 Eylül 2019 Sokak Lambası (Remix) 27 Eylül 2020 Sultan Süleyman Dark'n Dark Music 29 Ekim 2020 Hakkını Helal Et Adg Müzik 30 Kasım 2020 2021 Sen Leyla Ben Mecnun (Aysellou İle) Musicom Prodüksiyon 5 Şubat 2021 Yanımda Sen Olmayınca İkmmedya 30 Mart 2021 Sensiz Yaşıyorum Sanma Dark'n Dark Music 15 Nisan 2021 Zoruma Geldi & Açma Pencereyi & Ben Sana Yandım Özdemir Müzik 16 Haziran 2021 Saracaksan Gel Dark'n Dark Music 18 Haziran 2021 Yeter Artık 17 Kasım 2021 2022 Ölme Eşeğim Ölme Musicom Prodüksiyon 13 Ocak 2022 Kıskanıyorum ST Müzik 4 Ağustos 2022 Ben Buyum 25 Ağustos 2022 Bu Aşkta Zararım Var Özdemir Müzik 13 Eylül 2022 Eliminen Dayı Eliminen (Armağan Arslan İle) Canayakın Müzik 7 Ekim 2022 2023 Antep'ten Ötedir Maraş'ın Yolu Dark'n Dark Music 21 Şubat 2023 Kurban Olduğum 25 Ağustos 2023 2024 Gör Bak (Elmas ile) 7 Mart 2024 Vay Aklıma 24 Mayıs 2024 Kaynakça Bu madde önerilmeyen biçimde kaynaklandırılmıştır. Gösterilen kaynaklar kaynak gösterme şablonları kullanılarak dipnot belirtme biçemine uygun olarak düzenlenmelidir. (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) ^ a b c "Arşivlenmiş kopya". 19 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Nisan 2021. Kategori: Yaşayan insanlar1984 doğumlularKayseri ili doğumlu müzisyenler2020'lerin şarkıcıları2010'ların şarkıcıları21. yüzyılda Türk erkek şarkıcılarDMC sanatçıları
0 notes
Text
CUMHURİYETİ KURAN PARTİYE "KUMPAS" / AĞACIN KURDU İÇİNDE OLUR
"Ali Sunal: 4 Haziran 1970 yılında Akçaabat'ın Cevizli Köyü'nde doğdunuz. Ekrem İmamoğlu: Düzelteyim burada ya. Ben aslında 3 Haziran 1971 doğumluyum. Ya niye bilmiyorum ama 'söylemekte bir şey yok yani', babam bir yaş büyük yazdırmış. Oluyor biliyorsun bu işler. Hatta babam düğün davetiyesine 'Oğlum 3 Haziran 1971, saat 14.32'de doğdu' yazmış. Tabii eşim kızıyor bana; 'Ben' diyor 1970'li olarak aldım seni kusura bakma.'" (https://www.gazeteduvar.com.tr/ekrem-imamoglu-gercek-dogum-tarihini-acikladi-haber-1589035) Başlangıç notu: Nüfusa kaydedildiği tarih baz alınacak olursa, "I". yıl sonraki gerçek "doğum" tarihi, 2016 tarihli biyografisine dayanan yazı dizisinde(https://www.gercekgundem.com/siyaset/95912/ailesi-ve-arkadaslari-ekrem-imamoglunu-anlatti) vurgulandığı gibi "4 Haziran 1971" olmalı. Bu durumda doğumundan sonra gördüğü ilk şafak, Gülen'in şakirtleri nezdindeki hicri 30. "kutlu doğum" günüdür. Ne güzel olurdu, "doğum" tarihini babasının yazdığı o düğün davetiyesini "İmamoğlu" yayınlasa... "söylemekte bir şey yok yani" ... Para kulelerinin inşa edildiği tarihe dair kamera kaydıyla evrak arasındaki çelişkiye dair CHP'nin yaptığı açıklamada: "Evrakın düzenleme tarihi 9 Aralık 2019’dur. Güvenlik kamerası görüntüleri, her ne kadar 10 Aralık 2019’u gösterse de gerçek tarih evraktan da anlaşılacağı üzere 9 Aralık 2019’dur." denilmiş (https://medyascope.tv/2024/03/13/chpde-para-sayma-sorusturmasi-goruntulerdeki-uc-isim-ifadeye-cagrildi/). CHP'nin açıklamasında işaret edilen
9/12/2019
tarihi,
Gülen'in m. "27/4"/1942 [h. "11/4"/1361] tarihinde şakirtleri nezdindeki "kutlu doğum"u sonrasında gördüğü ilk şafağın hicri 80. yıldönümüdür.
MİLAT, yani takvimin "I". günü olarak kabul edilirse, yayınlandığı m. "11/3"/2024'ten [h. 1/9/1445] sonra ilk şafağın görüldüğü tarih "4/4/4" olarak hesaplanmaktadır.
"Ekrem İmamoğlu"nun kimliğindeki "doğum" tarihi MİLAT, takvimin "I". günü kabul edilirse, 7/7/49 olarak hesaplanmaktadır. "Mekke'nin fethi için 'miladi yılbaşı' olan 'doğum' metaforlu '10/9'/8'de sefere çıkılması"nın "hicri 1360. yıldönümü" olan m. 7/7/1949 [h. "10/9"/1368] tarihine atıf olması muhtemeldir. (Aranot: Gülen'in "ana rahmine düşme" metaforlu "regaib kriptosu" ve dahi hicri takvimin "I". günü olan "16 Temmuz" 622'nin miladi 1319. yıldönümünden sonra görülen ilk şafak olan m. "17 Temmuz" 1941 [h. "22/6"/1360] tarihi, hicri 1360. yıla denk gelmektedir. Bu çerçevede Fethullahçı ezoterik kriptolojide "hicri 1360. yıldönüm" önemli bir vurgudur. )
Hakeza videonun servis edildiği
"11/3"/2024
tarihi,
Başta Gülen'in Ramazan Hocası sıfatıyla "'I'. sızıntı"yı yaptığı 1959'da tarih, "Kestane Pazarı ve dahi Kestane Kampı'na atandığı" 1966 ve 1999'daki tarihler ve dahi son halife Abdülmecit'in "Ankara Hükümeti'ni dinsiz ilan ederek hilafetle ilgili karar almak üzere İslam alemini bir konferans toplamaya davet ettiği duyurusu"nu yayınladığı 1924'teki tarih olmak üzere, Fethullahçı ezoterik kriptolojide sıklıkla karşılaşılan "11 Mart"ların miladi yıldönümüdür.
MİLAT, yani takvimin "I". günü kabul edilirse, "hicri yılbaşı"ndan sonra ilk şafağın görüldüğü m. 8/7/2024 [h. 2/1/1446] tarihi, Gülen'in şakirtleri nezdindeki "kutlu doğum" günü olan "27/4"/00 olarak hesaplanmaktadır. Gülen'in "ana rahmine düşme" metaforlu "regaib kriptosu"nun, hicri takvimin "I". g��nü olan "16 Temmuz" 622'den sonra görülen ilk şafağın miladi yıldönümü olmasına atıf olması muhtemeldir.
Cumhuriyeti kuran CHP için önümüzdeki süreçteki riskli tarihler
yukarıdaki hesaplamalar çerçevesinde "6-9 Temmuz 2024" tarih aralığı,
6-9/7/2024'ten "27", farklı bir ifadeyle "3^3", farklı bir ifadeyle "3x3x3" gün sonrası olan ve CHP'nin kuruluşunun hicri "104"., farklı bir ifadeyle "26x4". yıldönümünü de kapsayan "2-5 Ağustos 2024" tarih aralığı ve
6-9/7/2024'ten "2^6", farklı bir ifadeyle "4x4x4" gün sonrası olan ve CHP'nin kuruluşunun miladi 101. yıldönümünü de kapsayan ve dahi Fethullahçı ezoterik kriptolojide sıklıkla karşılaşılan "9-11" vurgusunu da ihtiva eden "8-11 Eylül 2024" tarih aralığı
0 notes
Text
Nayib Bukele, El Salvador’un 43. Lideri ve iş insanıdır. Ülkenin, Bitcoin ile yapılan ödemeleri yasallaştırmasının akabinde Bukele ile ilgili araştırmalar da sürat kazandı. 1981 yılında doğan Bukele, 42 yaşındadır ve şimdi 18 yaşındayken birinci şirketini kurmuştur.Nayib Bukele Hayatı24 Temmuz 1981 tarihinde San Salvador’da dünyaya gelen Nayib Armando Bukele Ortez, Salvadorlu siyasetçi ve iş insanıdır. Bukele, 2015 yılından 2018’e kadar San Salvador’un belediye başkanlığını üstlendi. 3 Şubat 2019’da gerçekleşen seçim sonucunda ise El Salvador’un yeni lideri olarak seçildi. Nayib Bukele, ayrıyeten Yamaha Motors’un El Salvador temsilcisi ve ithalatçısıdır.5 Haziran 2021’de Bukele, Yasama Meclisine El Salvador’u Bitcoin’i yasal ödeme yapan birinci ülke yapacak bir yasa tasarısı sunmayı planladığını duyurdu. Yasama Meclisi, tasarıyı 8 Haziran 2021’de onayladı ve 7 Eylül 2021’de yürürlüğe girmesi planlandı. 17 Haziran 2021’de Dünya Bankası, El Salvador’dan yardım talebini reddetti. Şeffaflık ve Bitcoin madenciliğinin çevresel tesirleri konusundaki kaygıları münasebet göstererek, Bitcoin’in yasal ödeme aracı olarak uygulanması uygun görülmedi. 24 Haziran 2021’de Athena Bitcoin, bin 500 heyetim için bir milyon dolar yatırım yapmayı planladığını açıkladı.6 Eylül 2021’de Bukele, Salvador hükümetinin birinci 400 Bitcoin’ini satın aldığını duyurdu. Sonraki gün, dijital para ünitesini yasal ihale yapan birinci ülke olan El Salvador’da Bitcoin Yasası yürürlüğe girdi ve Bitcoin’i yasal ödeme aracı haline getirdi. Birebir gün, Bitcoin 52 bin dolardan 43 bin doların altına düştü ve ticaretin bir noktasında “neredeyse bir ayın en düşük seviyesine” ulaştı. Bu ortada, Apple ve Huawei üzere platformlar, “Chivo” isimli Salvador hükümeti dayanaklı dijital cüzdanı sunmazken, internet sunucuları kullanıcı kayıtlarıyla bulunduktan sonra çevrimdışı olmaya zorlandılar. Birtakım “bin protestocu” ülkenin Bitcoin’i benimsemesine karşı olduklarını söz etmek için San Salvador sokaklarına çıktı.Kasım 2021’de Bukele, La Union’un güneydoğu bölgesinde, bitcoin madenciliğine güç sağlamak için jeotermal güç kullanacak olan dünyanın birinci bitcoin kentini Conchagua yanardağının tabanına inşa etmeyi planladığını duyurdu.Ocak 2022’ye gelindiğinde, Bitcoin fiyatı kasım ayından bu yana yüzde 45 düşerek ulusal hazineye 22 milyon dolarlık rezervlere mal oldu. El Salvador tahvilleri düştü. Memleketler arası Para Fonu (IMF), hükümetle bir kredi muahedesi konusundaki görüşmelerini durdurdu ve El Salvador’u oynaklığı ve azalan şeffaflığıyla ilgili tasalar nedeniyle Bitcoin’i yasal ödeme aracı olarak bırakmaya çağırdı. Ekonomist Steve Hanke, “El Salvador şu anda dünyanın en düşünceli devlet borcuna sahip ve bunun nedeni Bitcoin çılgınlığı. Piyasalar Bukele’nin çıldırdığını düşünüyor ve o da çıldırdı.” tabirlerini kullandı. Haziran 2022 prestijiyle, Salvador hükümeti Bitcoin’de 56 milyon dolar kaybetti ve ekonomistler ülkenin büyük olasılıkla borcunu ödeyemeyeceğini belirtiyorlar.27 Temmuz 2022’de Bukele, Salvador hükümetinin, ülkenin borcunu ödeyemeyeceğine dair “endişeleri hafifletmek” için 2023 ve 2025’e kadar 560 milyon ABD doları fiyatında borç tahvili geri alacağını duyurdu. [gallery ids="1762,1763" columns="3" size="thumbnail"]
0 notes
Text
Kültür ve Turizm Bakanlığından: TURİZM TESİSLERİNİN NİTELİKLERİNE İLİŞKİN YÖNETMELİĞİN UYGULANMASINA DAİR TEBLİĞ (TEBLİĞ NO:2019/1)’DE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ
8 Haziran 2023 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 32215 TEBLİĞ Kültür ve Turizm Bakanlığından: TURİZM TESİSLERİNİN NİTELİKLERİNE İLİŞKİN YÖNETMELİĞİN UYGULANMASINA DAİR TEBLİĞ (TEBLİĞ NO:2019/1)’DE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ MADDE 1- 27/11/2019 tarihli ve 30961 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Turizm Tesislerinin Niteliklerine İlişkin Yönetmeliğin Uygulanmasına Dair Tebliğ (Tebliğ…
View On WordPress
0 notes
Text
Kültür ve Turizm Bakanlığından: TURİZM TESİSLERİNİN NİTELİKLERİNE İLİŞKİN YÖNETMELİĞİN UYGULANMASINA DAİR TEBLİĞ (TEBLİĞ NO:2019/1)’DE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ
8 Haziran 2023 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 32215 TEBLİĞ Kültür ve Turizm Bakanlığından: TURİZM TESİSLERİNİN NİTELİKLERİNE İLİŞKİN YÖNETMELİĞİN UYGULANMASINA DAİR TEBLİĞ (TEBLİĞ NO:2019/1)’DE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ MADDE 1- 27/11/2019 tarihli ve 30961 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Turizm Tesislerinin Niteliklerine İlişkin Yönetmeliğin Uygulanmasına Dair Tebliğ (Tebliğ…
View On WordPress
0 notes
Photo
Yeni yazımıza göz atın https://www.teknoloskop.net/dcnin-yeni-cikacak-olan-filmleri/
DC'nin Yeni Çıkacak Olan Filmleri
Geçtiğimiz dönemde Batman vs Superman: Dawn of Justice ve Suicide Squad ile birlikte süperkahraman şenliği yaşamıştık.(Marvel evreninden bahsetmiyorum bile) Ancak Warner Bros önümüzdeki dönemlerde de bizleri kahramanlara boğacak desek yeridir.Hali hazırda takvimi oldukça kalabalık olan Warner Bros, DC evreni için iki büyük film duyurusu daha yaptı.
Tarihleri verilmesine rağmen isimleri açıklanmayan bu iki film 27 Eylül 2019 ve 2 Şubat 2020 tarihlerinde çıkış yapacak. İsimleri tanıtılmayan bu iki filmin The Batman ve Man of Steel 2 olabileceği dedikodusu heryerde konuşuluyor. Üstelik DC’nin diğer film tarihlerine baktığımızda bu iki filmi göremiyorduk.
İşte DC Film Takvimi;
Wonder Woman – 2 Haziran 2017 Justice League – 17 Kasım 2017 The Flash – 16 Mart 2018 Aquaman – 27 Temmuz 2018 Duyurulmayan bir film – 5 Ekim 2018 Shazam – 5 Nisan 2019 Justice League 2 – 14 Haziran 2019 Duyurulmayan bir film – 1 Kasım 2019 Cyborg – 3 Nisan 2020 Green Lantern Corps – 14 Temmuz 2020
0 notes
Link
0 notes
Photo
https://kizilbayrak56.net/ana-sayfa/kizil-bayrak-yazilari/dunya/almanyanin-degismeyen-gundemi-irkcilik-ve-fasist-hareketler
Almanya’nın değişmeyen gündemi: Irkçılık ve faşist hareketler
C. Ozan
Hitler faşizmi şahsında faşizmin en berbat halini yaşamış Alman toplumunda faşizmin tekrar yükselişe geçmesi kaygı vericidir. Alman sermaye sınıfı kriz koşullarında faşist hareketleri sınıf mücadelesine karşı dalga kıran olarak el altında tutmaya devam ediyor. Alman burjuvazisinin faşizme daha ne kadar yol vereceği onun ihtiyaçlarına ve daha da önemlisi toplumsal güç dengelerine bağlıdır.
Irkçılık ve ırkçı saldırılar Almanya’nın değişmeyen gündemlerinden biri olmaya ve gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Almanya ırkçılık suçunda sicili en kabarık ülkelerden biridir ve bunun tarihi çok eskiye dayanıyor. Öncesi bir yana, ikinci emperyalist paylaşım savaşından sonra ırkçı saldırıların yeniden tırmanışa geçmesi, 1990’lı yıllara, yani “duvarların” ve Doğu Bloku’nun yıkıldığı, sözüm ona “demokrasi ve özgürlüğe” kulaç atıldığı yıllara rastlar.
O tarihten bu yana, ülkenin değişik yerlerinde sayısız ırkçı saldırı gerçekleştirildi. Bunlardan en çok bilinen ve hafızalarda kalanları şunlardı:
- 23 Kasım 1992, Mölln: 3 Türkiyeli öldürüldü.
- 29 Mayıs 1993, Solingen: Aynı aileden 5 Türkiyeli yakıldı.
- 18 Ocak 1996, Lübeck: Çoğu çocuk 10 Afrika kökenli insan öldürüldü.
- 7 Ekim 2003, Overaht: 3 kişi öldürüldü.
- 2000-2007 yılları arası NSU cinayetleri: 8’i Türkiyeli 10 kişi öldürüldü.
- 22 Temmuz 2016, Münih: Bir alışveriş merkezine düzenlenen saldırı sonucu 10 göçmen öldürüldü, 36 kişi yaralandı.
- 2 Haziran 2019, Kassel: CDU’lu Kassel valisi Walter Lübcke öldürüldü.
- 9 Ekim 2019, Halle: Bir Sinegog’a araba yüklü patlayıcıyla yapılan saldırı başarısız olunca, yolda geçen bir kadın ile Türkiyeli bir esnaf öldürüldü.
- 1 Ocak 2019, Bottrop: 8 göçmen yaralandı. - 20 Şubat 2020, Hanau: 9 göçmen genç öldürüldü.
Bunların dışında yaşanan çok sayıda ırkçı saldırı sonucu Almanya’da 1990-2020 arası toplam 200’den fazla kişi katledildi. Bu rakamlara bizzat polisin ırkçı saiklerle katlettiği göçmenler dahil değil kuşkusuz. Çünkü sadece sivil faşistlerin katliamları ırkçı saldırı kategorisine giriyor, resmiler değil!
Bu kabarık faturaya rağmen, ırkçı örgütlenme ve saldırılar önlenmek şöyle dursun, aksine gün gittikçe artmaya devam etti. Geçtiğimiz haftalarda Almanya’nın Bavyera eyaletinde yayınlanan bir rapor ülkedeki ırkçı-faşist örgütlenmenin ve saldırıların vardığı korkunç boyutu bir kez daha gözler önüne serdi. Bahsi geçen rapor eyalet meclisindeki Yeşiller grubu tarafından hazırlandı. Grubun, eyaletteki radikal sağ örgütlere karşı strateji geliştirme sorumlusu Cemal Bozoğlu, 25 meclis araştırma önergesinden elde ettiği bilgi ve belgeleri rapor haline getirerek kamuoyu ile paylaştı. “Bavyera’daki aşırı sağcılar” başlığıyla hazırlanan, resimler ve istatistik tablolarıyla desteklenen 27 sayfalık kapsamlı rapor durumu ayrıntısıyla ortaya koyuyor. Yeşiller bu tür raporları 2014’ten bu yana her yıl düzenli olarak hazırlıyor.
Raporda onlarca ırkçı-faşist örgüt, bunların özellikleri, yaptıkları eylemler, vakalardaki artışlar, polisin ve istihbaratın yaklaşımı, talepler, öneriler ve uyarılar ayrıntısıyla yer alıyor. Raporun Bavyera’dan çıkması önemli. Zira Bavyera, Almanya’nın coğrafik olarak en büyük ve ülkenin en zengin eyaletlerinin başında geliyor. Allianz, BMW, Leoni, Audi, Schaeffler, MAN, Adidas, Media-Saturn-Holding GmbH, Siemens, Netto ve dünyaca tanınmış daha onlarca firmanın merkezi bu eyalette yer alıyor. Eyalette sağcı parti CSU (Christlich-Sozial Union) 1960’lardan bu yana kesintisiz bir şekilde hükümette bulunuyor. Muhafazakar (konservatif) ve gelenekçi özellikleriyle tanınan, kendine has bir şivesi olan, kendini Almanya’dan ayrı gören ve hatta zaman zaman ayrılmayı dillendiren bir eyalet Bavyera. Bu özellikleri ve başka birtakım etkenlerden dolayı, doğu eyaletlerinde olduğu gibi ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının yüksek olduğu ve ırkçı-faşist örgütlerin üslendiği temel alanlardan biri durumunda. Dolayısıyla bu tipik ve deyim uygunsa “steril” bölgeden yansıyan veriler oldukça önemlidir ve tüm ülkeyi kesen niteliktedir.
Sayıda, çeşitlilikte ve yöntemlerde artış
Raporda en dikkat çeken hususlardan biri ırkçı-faşist örgütlerin sayısındaki artıştır. Kendilerini özellikle tarihteki gerici-faşist sembollerden esinlenerek isimlendiren, kimisi yasaklanan, kimisi ise hala faaliyet yürüten onlarca oluşum, örgüt ve partiden bahsediliyor. Önemli bir kısmı raporda da yer alan, Almanya’daki ırkçı-faşist yapılanmaların bazıları şöyle sıralanıyor:
Partiler:
• AfD
• NPD
• Die Rechte
• Pro NRW
• Der 3. Weg
Faal olan örgütler:
• Old School Society
• Freie Kamaradschaft Dresten
• Nauener Gruppe
• Gruppe Nordadler
• Kamaradschaft Aryans
• Devrim Chemnitz
• Gruppe Freital
• NSU 2.0
• Reichbürger
• Wodans Erben Germanien
• Viking Security Germania
Yasaklananlar:
• Blood and Honour Division
• Combat 18
• Weisse Wölfe Terrorcrew (WWT)
• Atermedia Deutschland
• Heimattreue Deutsche Jugend
• Collegium Humanum
• Freitliche Deutsche Arbeiterpartei
• Viking-Jugend-WJ
• Nationale Offensive
• Deutsche Aternative
• Nationalistische Front
• Atomwaffen Division
Sayılan bu kabarık listenin dışında, raporda adı geçen irili ufaklı daha onlarca oluşum var. Adı geçen “yasal” partilerin dışında bu örgütlerin çoğu yarı-legal ya da illegal faaliyet yürütüyorlar. Yine çoğu, legal veya illegal yollardan edindikleri silahlara sahipler. Sayı ve çeşitlilikteki bu artış yapılan eylemlere de yansıyor.
1945’ten bu yana Almanya’daki en yoğun saldırılar 2019’da yaşandı. Resmi rakamlara göre son bir yıl içerisinde ülke çapında, 1.000’i hafif veya ağır yaralama olmak üzere, toplam 22.337 ırkçı saldırı gerçekleşti. Anayasayı Koruma Örgütü’nün verilerine göre, 13 bini şiddet yanlısı olmak üzere, Almanya’da 24 binden fazla kişi “aşırı sağcı” olarak nitelendiriliyor. Bunların işledikleri suçlar arasında, mültecilere, göçmenlere, yabancılara, siyasetçilere yönelik saldırılar ile mala zarar verme, tehdit, baskı, nefret suçları, iftira vb. sayılmaktadır. Saldırılar, mülteci akınının tırmanışa geçtiği 2013’ten itibaren yükselerek 2016’da doruğa çıkıyor. Sonraki yıllarda düşse bile 2019’da tekrar yükseliyor. Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer (CDU), ülkede 50 civarında aşırı tehlikeli radikal sağcının yaşadığını ve bunların izlendiğini açıkladı.
Sayılardaki bu artış Bavyera için verilen rakamlardan da görülebiliyor. Eyalette ırkçı motifli saldırılar önceki yıl 1.771 iken, 2019’da 2.042’ye yükseldi. Göçmen yurtlarına saldırı 18’den 25’e, politik motifli ırkçı saldırılar 198’den 296’ya (bunlardan sadece 5’nin faili yabancı), nefret suçları 659’dan 793’e, ırkçı motifli tehditler 44’ten 48’e, nefret suçları 180’den 293’e yükseldi. Anti-Semitik saldırılarda da %40 artışla son 12 yılın en yüksek seviyesine ulaşıldı. Bavyera’da toplam 2.570 ırkçı tespit edildi. Bunlardan 1.000’i şiddet eğilimli. 2019’da çeşitli birey ve kurum temsilcilerine yönelik cezai işlem gerektiren, 20’si şiddet içerikli toplam 158 saldırı (2018’de 8 idi) gerçekleşti. Yine politikacılara yönelik saldırılar 44’ten 51’e yükseldi vs. Liste böyle uzayıp gidiyor.
Bütün bu saldırıları, hazırlanan ölüm listeleri tamamlıyor. Almanya çapında toplamda 85 bin kişilik ölüm listelerinden bahsediliyor. Bunlardan 2.000’i Bavyera’da yaşıyor. Lağvedildiği iddia edilen NSU’nun da 10 bin kişilik ölüm listesi vardı. Öldürülen CDU’lu politikacı Walter Lübcke’nin de bu listede yer aldığı söyleniyor. Lübcke yabancılar sorunu konusunda ılımlı politikalarıyla tanınıyordu ve bu yüzden sık sık Neonazilerin tehditlerine maruz kalıyordu. Bavyera polisi de 15 değişik ölüm listesi tespit etti.
Neonazilerin propaganda, eylem ve örgütlenme yöntemlerinde de önemli değişiklikler var. Eskisi gibi bir avuç “dazlaktan” ibaret değiller artık. Toplumun her kesiminden taraftar bulmakta zorlanmıyorlar. Özellikle çağın yeni iletişim aracı olan internet ve sosyal medyayı çok yoğun kullanıyorlar. Var olan örgütlerin en az yarısının internet ortamında örgütlendikleri iddia ediliyor. Kullandıkları diğer bazı araçlar basın, spor kulüpleri, futbol taraftar grupları, müzik grupları, gece kulüpleri vs.dir. Bunların içinde dövüş sporları ve atış poligonları önemli bir yer tutuyor. İnsanlar buralarda bedensel ve psikolojik olarak şiddete hazırlanıyorlar. Hanau katliamının faili olan faşistin de kısa bir süre önce Bavyera’dan geldiği ve burada silahlı atış talimi yaptığı ortaya çıktı. Ticari amaçlı da kullanılan bu tür yerlerin dışında, emlakçılar, müzik stüdyoları, “sosyal” amaçlı görünen bazı dernekler vb. üzerinden de maddi kaynak sağlanıyor. Sadece Bavyera’da Neonazi bağlantılı 22 emlak bürosu var örneğin. Bu bürolar vasıtasıyla hem maddi kaynak ve hem de özellikle illegal olanlara barınma olanakları sağlanıyor. Başta küçük kasabaları olmak üzere Almanya’nın her yerinde Almanlar için “kurtarılmış bölgeler” yaratmayı hedeflemekten bazı mahallelerde sopalı ve silahlı devriye atmaya kadar varan bir kudurganlık söz konusu.
Irkçı-faşistlerin sadece sivil alanda değil, polis ve ordu içinde de çeşitli örgütlenmelere gittikleri çeşitli defalar basına yansıdı. Frankfurt polisi içerisinde bulunan ve NSU davasını takip eden Türkiyeli bir avukata karakol bilgisayarından tehdit mektupları göndermeleri üzerine ortaya çıkan NSU 2.0 adlı oluşum buna bir örnektir.
Neonaziler kültür-sanat alanına da eskisi gibi mesafeli değiller. Özellikle müziği bir örgütlenme aracı olarak gittikçe daha fazla kullanıyorlar. Almanya’nın birçok kentinde onlarca müzik grupları mevcut. Sırf Bavyera’da 10 müzik grupları var. 2019’da bunların 5 konserleri yasaklandı. Nürnberg’de‚ “Patriot TV” diye bir televizyon kanalları var. Bunun dışında her yıl ulusal ve uluslararası onlarca seminer, konferans, kongre, konser ve kültür festivali düzenliyorlar.
Irkçı-faşistlerin yeni el attıkları alanlardan biri de işçi sınıfıdır. Eskiden girmeleri oldukça zor olan sınıf alanına gittikçe daha fazla yoğunlaşıyorlar. Sendikalara ve özellikle de işçi temsilciliklerine sızma çabaları var. Bavyera’da ve Baden-Wüttemberg’de bazı önemli işletmelerin işçi temsilciliklerine girmeyi başardıkları da bir gerçektir. Gerek bu çabaların bir ürünü olarak ve gerekse de genel siyasal atmosferin etkisiyle, faşist ideoloji ve örgütlenmelerin işçi ve emekçi tabanı içindeki etkisi de gün geçtikçe artıyor. Mesela Ver.di ve IG-Metal üyeleri içinde AfD seçmeni olanların oranının %20-25 civarında olduğu ileri sürülüyor. Sendikaların, bünyelerinde bilinen ve tespit edilmiş faal faşistlere yönelik herhangi bir yönelimi ve tavrının olmaması da cesaretlerini arttırıyor.
Gittikçe artan bu yoğun propaganda ve örgütlenme faaliyeti, parlamenter alanda sağlanan başarı ile taçlanıyor. Irkçı-faşistlerin öne çıkan yeni odağı olan AfD en son 2017 genel seçimlerinde %12,6 oy oranı ve 89 milletvekiliyle Alman meclisindeki üçüncü büyük ve aynı zamanda ana muhalefet partisi konumuna yükseldi. AfD’nin bu seçim başarısı ne tesadüf ne de geçici bir durumdur. Aksine, yukarıda anlatılmaya çalışıldığı gibi, son derece yoğun ve istikrarlı bir taban çalışmasına dayanıyor. Bu açıdan son derece ciddiye alınması gereken tehlikeli bir gidişatla karşı karşıyayız. AfD’nin meclisteki varlığı, ırkçı-faşist hareketi güçlendiren, cesaretlendiren ve meşrulaştıran bir rol oynuyor. Bu‚ “kravatlı faşistlerin” her konuşması sokaklarda yankısını buluyor.
Bu bir yana, birçok AfD’li, yerel faşist gruplarla doğrudan ve dolaylı ilişkilere sahiptir. Mesela AfD içinde öne çıkan iki faşist olan Thüringen ve Brandenburg eyaletlerinin başkanları Björ Höcke ve Andreas Kalbitz, çeşitli yerel faşist organizasyonların düzenledikleri panel ve konferansların aranan konuşmacıları arasındalar. Özellikle AfD’nin gençlik örgütü “Junge Alternative” ve partinin “halkçı-milliyetçi” olarak nitelenen kanadı yerel ırkçı örgütlerle bağlantı ve örgütlenme faaliyeti yürütüyor. Kamuoyunda artan tepkiler üzerine bu halkçı-milliyetçi kanat AfD tarafından lağvedildi. Yakın zamanda Anayasayı Koruma Örgütü (Alman istihbarat teşkilatı) tarafından AfD “şüpheli”, “Junge Alternative” ise izlenmesi gereken örgütler listesine dahil edildi. AfD’nin Bavyera’da 5.100 üyesi var.
Zemin hazırlayan, kollayan ve aklayan devlet
Almanya’da yakın zamana kadar, ırkçı-faşistler tarafından işlenen onca cinayete, suikastlara, tehditlere ve ölüm listelerine rağmen, bu hareketler ciddi bir tehlike olarak ele alınmadı. Aksine, neredeyse yaşanan her ırkçı saldırı ve cinayet “münferit” diye nitelendirilerek önemsizleştirildi. Buna karşılık hiçbir dayanağı olmayan “sol terör”den bolca bahsedildi. Böylece, gerçekte var olan ve toplumu tehdit eden sağ terör görmezden gelinerek gölgelendi. Gittikçe yakın bir tehlike ve tehdit haline gelen faşistlerden bahsedilirken bile, onları gerçek isimleriyle nitelemekten kaçınıldı. En fazlasından “aşırı sağ” olarak nitelendirildiler. Böylece anti-faşist hareketler ile faşist hareketler, devletin iradesi dışında ortaya çıkmış, birbirlerinin karşıtı aşırı uçlar olarak sunuldu. Sol sağa eşitlenerek anti-faşist mücadele gözden düşürülmeye çalışıldı.
Oysa dost da düşman da biliyor ki devlet sağ ile sol arasında bir hakem değil bizzat “sağ”ın kendisidir, en hafif deyimle sağdan yanadır. Her defasında bir avuç Neonazi’yi “demokrasi ve fikir özgürlüğü” kisvesiyle, binlerce polis korumasında yürütenler, onlar yürüsünler diye binlerce insana barikat kuran, anti-faşistleri gözaltına alıp tutuklayanların kimden yana olduğu açık değil mi?
Her gün göz önünde yaşanan bu çıplak gerçek bir yana, bundan daha önemli olan ise ırkçı-faşist hareketlerin yeşerdiği alanı kimin düzlediğidir. Irkçı-faşist hareketler işsizlik, yoksulluk, savaş ve göç gibi, kapitalizmin doğrudan sonuçları olan uygun sosyal ve ekonomik zeminde boy verirler. Yani kısacası devlet, faşist hareketlerin kaynağı olan objektif koşulları yaratmakla kalmayıp, bu nesnel zeminde ortaya çıkan sonuçlara yaklaşımda da, yani sübjektif olarak da faşistleri koruyup kollayan bir pozisyondadır. Bunun en bariz ve en çarpıcı örneği NSU davasıdır. Ortaya serilen tüm kanıtlara rağmen devletin bu cinayetteki rolü “ustaca” inkar edildi. Tüm suç birkaç kişiye yüklenerek, neredeyse olay “münferit” olarak görüldü. İlk defa bir ırkçı katliamda en yüksek ceza olan “ömür boyu hapis” cezası verildi. Ki bunu da mağdurların verdikleri yoğun mücadelenin bir başarısı saymak gerekiyor. Yoğun kamuoyu baskısı olmasa bu kadarı bile olmazdı.
Devletin ırkçı-faşist saldırı, katliam ve cinayetlere yaklaşımı Bavyera raporunda da ayrıntısıyla yer alıyor. Açılan davalarda olay tüm kapsamıyla ele alınmıyor. Eğer kamuoyunda yeterince bir sahiplenme yoksa, olay “münferit” olarak ele alınıp en düşük cezalarla geçiştiriliyor veya takipsizlikle sonuçlanıyor. Alman anayasasında ırkçı motiflerle işlenmiş suçlar “insanlığa karşı işlenmiş suçlar” kapsamında ele alınıyor. Fakat bir “hukuk” devleti olmakla övünen Alman devletinde pratikte işler hiç de böyle yürümüyor. Verilen cezalar son derece yetersiz ve caydırıcılıktan uzaktır. Geçmişte yaşanmış Solingen, Möll, Lübeck katliamlarının failleri bugün aramızda dolaşmaya devam ediyorlar. Açılan davaların hiçbirinde tüm bağlantılar ortaya çıkarılmadı. Çünkü eğer sonuna kadar gidilirse iş gelip kendilerine de dayanabilir. Altından savcılar, emniyet yetkilileri, istihbaratçılar, bürokratlar ve hatta akademisyenler çıkabilir. O yüzden sol ve ilericilere karşı oldukça tez canlı olan devlet, sıra “kendi” çocuklarına gelince son derece isteksiz davranıyor.
Bavyera’da aranan 92 Neonazi “bulunamıyor” örneğin. Oysa bahsi geçen örgütler son derece tehlikeli örgütlerdir. Bu örgütlerin yakalanan bazı üyeleriyle birlikte, içerisinde ağır silahların da bulunduğu cephaneler ortaya çıkıyor. Yine bunlardan bazıları Avrupa ve hatta dünya çapında bağlantılara sahipler. Örneğin “Blood and Honour Division” ve onun silahlı kanadı olarak bilinen “Combat 18”, Amerika menşeili bir örgüttür. Amerika’da 5 cinayetten sorumlu tutuluyor. Alman polisi, faşist örgütün Amerikalı bir temsilcinin gelip Almanya’dakileri ziyaret etmesini sorun etmiyor. Yine bunlardan bazıları hedeflerinin iç savaş çıkarmak olduğunu söyleyebiliyorlar. Ya da bazıları “X günü” denilen bir günde devlet yöneticilerine eş zamanlı şok saldırılar düzenleyerek düzeni altüst edip, yönetimi ele geçirmekten bahsedebiliyorlar vs. Bütün olup bitenler karşısında devletin tutumunda şaşılacak bir şey yok yine de. Tümüyle Hitler’in polis teşkilatı olan “Gestapo”nun altyapısı üzerine kurulmuş ve yurtdışından birer birer geri getirilen eski Nazi kadrolarının eğittiği bir teşkilattan daha fazlası da beklenemez zaten.
Fakat 2019’da Kassel Valisi Walter Lübcke’in öldürülmesi ve Halle’de Sinagog’a yapılan saldırı, devletin ırkçı-faşistlere yönelik tavrını kısmen değiştirmişe benziyor. Demirel’in bir zamanlar, “Bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz!” dediği gibi, her koşulda ırkçılara arka çıkan Alman devleti, son bir yılda ilk defa “sağcı terör” kavramını kullanmaya başladı. Bavyera İçişleri Bakanı Joachim Herrmann (CSU)‚ “Almanya’nın aktüel en büyük iç güvenlik sorunu sağcı terördür” demeye başladı. Yasal silah edinme kısmen zorlaştırıldı. Çünkü işler beklemedikleri şekilde çığırından çıkmaya başladı. Legal ve illegal olarak hızla silahlanan Neonazilerin hazırladıkları ölüm listeleri, iktidardakiler de dahil politikacılara kadar uzanmaya başladı. Öyle ki ele geçirilen bazı ölüm listelerinde, Yeşiller milletvekilleri Cem Özdemir, Claudia Roht, Robert Habeck ve Toni Hofreiter gibilerin isimleri de yer alıyordu. Bu yılın kış aylarında yapılan bir operasyonda toplam 12 Neonazi tutuklandı. Buna rağmen şüpheli Neonazilerin tam sayısı, bunların sahip oldukları silahlar, ölüm listelerinde kimlerin yer aldığı, silahsızlanmaya dönük bir adımın atılıp atılamayacağı gibi sorular açıkta kalmaya devam ediyor. Kısacası, Davutoğlu’nun bir zamanlar IŞİD’ciler için kullandığı, “eyleme geçmeden tutuklayamıyoruz” türünden bekle gör politikası, Alman sermaye devleti için de geçerliliğini koruyor.
“Irkçılık zehirinin” panzehiri sınıf mücadelesidir!
Hanau katliamından sonra Angela Merkel, “Irkçılık bir zehirdir” demişti. Evet, doğru, ırkçılık bir zehirdir. Ama onun açıklamasına eklemeyi unuttuğu bir şey var. Bu zehrin sahibi kimdir ve kim bunu silah olarak kullanmaktadır? Irkçılık, kapitalizmin kaynaklık ettiği savaş, işsizlik, yoksulluk, zorunlu kitlesel göç ve daha envai çeşit sosyal sorunlar zemininde yeşeren, burjuvaziye ait bir ideolojidir. Burjuvazi bu zehirli ideoloji sayesinde işçi ve emekçi hareketini bölüp parçalayarak, düzene karşı çıkmasını engeller. Çoğunlukla azınlıkta olan belli bir toplumsal kesimi günah keçisi ilan etmek ve toplumdaki tüm melanetlerin sebebi olarak onları göstermek, egemen sınıfların başvurduğu çok eski bir taktiktir. Almanya bunu en iyi yapan ülkelerden biridir. Geçmişte Yahudilerdi bu günah keçisi, bugün ise yabancılar, göçmenler veya Müslümanlardır. Oysa şimdi oldukça aktüel olan mezbahanelerdeki durumun gösterdiği gibi, bu ülkede “yabancılar” veya göçmenler en ağır şartlarda çalışan ve en ağır sömürüye maruz kalanların başında geliyorlar. Buna rağmen bu insanları bu ülkelerin ekonomisinin sırtında bir yük olarak lanse etmek burjuva riyakarlığından başka bir şey değildir.
Irkçılık zehrinin biricik panzehiri sınıf mücadelesidir. Milliyetçilik ve ırkçılığın ayrıştırıcı ve ötekileştirici özelliğine karşılık, sınıf mücadelesi birleştiricidir. Sınıf mücadelesi, hangi ulustan, dinden, renkten veya mezhepten olursa olsun tüm emekçilerin aynı sınıfsal çıkarlara sahip olduğunu ve birlikte mücadelesini öğütler. Tüm uluslardan ve inançlardan emekçilerin eşitliğini ve ortak mücadelesini mümkün kılacak olan sınıf mücadelesi olmadan, faşizmin ve ırkçılığın kaynağı olan kapitalizmi ortadan kaldırmak mümkün değildir. Faşizme karşı mücadele etmek elbette önemlidir fakat bu tek başına yetersiz ve eksiktir. Tüm öteki sorunlar gibi, faşizm sorununun da kesin ve kalıcı çözümü için, anti-faşist mücadele aynı zamanda anti-kapitalist mücadele ile birleştirilmelidir. Anti-kapitalist bilinç temelinde örgütlenmiş bir işçi sınıfı, düzenin basit milliyetçi tuzaklarına kolay düşmez. Onun çok eski olan, “böl, parçala, yönet” oyununda figüran olmayı kabul etmez. Dolayısıyla işçilerin birliği ve halkların kardeşliği için sınıf mücadelesinin dışında bir yol yoktur.
Hitler faşizmi şahsında faşizmin en berbat halini yaşamış Alman toplumunda faşizmin tekrar yükselişe geçmesi kaygı vericidir. Alman sermaye sınıfı kriz koşullarında faşist hareketleri sınıf mücadelesine karşı dalga kıran olarak el altında tutmaya devam ediyor. Alman burjuvazisinin faşizme daha ne kadar yol vereceği onun ihtiyaçlarına ve daha da önemlisi toplumsal güç dengelerine bağlıdır. George Floyd eylemleri şahsında sokaklara çıkan yüzbinlerce genç, bu işin öyle kolay olmayacağına dair umut verdi. Fakat bundan da önemlisi, toplumsal güç dengelerinde benzersiz bir rol oynayan işçi sınıfının sahneye çıkıp çıkmayacağıdır. İşçi sınıfının sahne aldığı yerde faşistlerin esamisi okunmaz. 50. yılında öğretmeye devam eden 15-16 Haziran büyük işçi direnişi günlerinde, bugün topluma kan kusturan faşistler kuyruklarını kısıp kaçacak delik arıyorlardı. Dönemin değerli ozanı Aşık İhsani bu gerçeği, “15-16 Haziran’ı olan bir ülkede faşizm fazla yaşamaz!” dizeleriyle kayda geçmişti.
0 notes
Text
TARİFSİZ!
Kdrama, jdrama, Taidrama derken 2018 civarında gümbür gümbür gelen Cdramalar vardı ki ben onlara gözümü kulağımı kapatım. Taa ki 15 gün öncesine kadar. Arkadaşlar çok ısrar ediyor şu diziye bir bakayım dedim bakış o bakış saplandım kaldım. Evet The Untamed bir bataklık. Gönüllü olarak batalıkta debeleniyorsunuz. İş dışında tüm vaktimde The Untamed ile alâkadarım.
Grandmaster of demonic cultivation (boy love) romanıdır. BL dedik ama çinde bl'ye geçit yok, ciddi bir sansür uygulaması var o yüzdendir ki yönetmen harikalar yaratmış. Çinin bu konuda caydırıcı yaptırımları varken böyle bir eseri uyarlama ısrarı ve cesaretleri şaşırtıcı. Roman boy lovedir ama dizi o kadar ustaca anlatmış ki hangi kategoriye girer bilemiyorum. Tıpkı bulut kovuğu gibi tertemiz fedakarca bir aşk. Hemde romandan hiç kopmadan(smut bölümler dışında). Animesi, mangası tv dizisi yapılmıştır. 50 bölümlük dizi Çin kültürünün neredeyse tamamını hikayenin içinde gözümüze gözümüze sokmadan adeta bir örümcek ağı gibi işleyerek anlatıyor. Koreografi, kostümler, renkler, arınma müzikleri, ölüler dünyası, elementler, kadim bilgiler, gece avcıları, iblisler ve daha nicesi.
İzlerken ilk bölümlerde sabırlı olun hikaye ilerledikçe bağlanıyorsunuz. Özellikle wei wuxian ve lan wangji'nin duygularını tasvir etme şekli kusursuz. O kadar ki ikili sizin için aşılamaz tabuya dönüşüyor.
Dizi Çinde ve dünyada o kadar sevildiki sene-i devriyesinde kutlamalar yapılıyor yani 27 haziran 2019 ilk bölümün yayınlandığı tarih.
Hikaye, wei wuxian'ın ölümü ve 13 yıl sonra yeniden dirilişi ile başlıyor. Ne hikaye ama neffis.
Çin mitolojisinde Yin ve Yang'ın sürekli enerjileriyle birlikte dans ederek kozmik dengenin uyumunu bile hissetirir dizi. Yan karakterlerinin ve hikayelerinin zenginliğiyle birlikte mitolojik bir zamanda epik bir aşk anlatılır.
Hem de ne anlatış tepeden tırnağa duygu. Gereksiz repliklerden uzak, sadece kalbin derinliklerinden gözlere yansıyan dokunaklı duygular. Ve bu uğurda çekilen çileler, vazgeçişler, vazgeçmeyişler...
Gelelim oyunculara. Başroller bir filmin her şeyidir tezini doğruluyor adeta. Biri soğuk sandal ağacı diğeri sıcak şarap diye tabir ediliyor, işleniyor. Aralarındaki uyum bir tek doğada var. Ben daha önce bu derece bir birini tamamlayan bir çift izlemedim. Bakışları, beden dilleri, tıpkı bir puzzle gibi bütünü oluşturuyor.
Wei wuxian karekterini Xiao zhan canlandırıyor demek bile haksızlık olur çünkü Wei wuxian'ın ta kendisi. Öldürücü gülüşü ve dünyanın en muazzam yan profiline sahip oyuncusu. O kadar yükseldi o kadar beğenildiki kendisine çin'in sahibi veyahut imparatoru da diyebiliriz.
Lan wangji'yi ise genç oyuncu wang yibo canlandırıyor. Doğrusu yibo'yu gördüğümde bu rol için soğuk duruşu çok uygun olsa da oldukça genç ve fazlasıyla babyface olması bana yanlış bir seçim gibi gelmişti. Ama, En iyi ismi yapmış, ödül canavarı aktörlerin bile zorlanacağı bir rolü 21 yaşındaki oyuncunun bu kadar muazzam canlandırması sihirli bir olay. Neredeyse repliksiz, mimiksiz ama aşık hemde ölümüne.
Müzikleri ise cennet çıkma. Tüyler diken diken, kalbinizi, ruhunuzu sarıyor sizi alıp eski çok eski çağlara götürüyor.
Ha tamamen kusursuz bir dizi mi? Değil. Özellikle efektleri biraz yetersiz buldum. Ama yıllarca mükemmeli aramışta bulamamış tam vazgeçmişken pat diye karşınıza çıkmış gibi bir dizi. Kelimeler çoğu zaman kifayetsiz kalıyor. Defalarca durdurup ağlamamın kesilmesini bekledim😭
Derinden derine vuran bakışlar. Ve işte burada yatar aşkların en şahanesi.
"Birini sevmek savunmasız hale gelmek demektir" derler. Buyrun ispatı ⬇️
Bir 50 bölüm daha hatta üç 50 bölüm daha olsa seve seve izlenir. Zaten yan karakterlerden en az 10 dizi çıkar. Yan karakterleri ve hikayeleri anlatmaya çalışsam binlerce satırı bulurum. Diyeceğim odur ki bugüne kadar izlediğim en güzel asya dizisi. Tüm duyguları en çokta aşkı iliklerime kadar hissettim. Tek bir sarılma hatta el ele tutuşma bile olmadan tutkulu, kuvvetli, ölümüne bir aşk anlatılmış. Birebir uyarlandığı eser de muhteşem. Dizinin şöyle bir yan etkisi var. Başka diziler izlemek içinizden gelmiyor. Avrupa dizilerine duygu eksikliğinden dolayı emsal olarak gösterilen dizi hem netflixte hem de imbd de pek çok batılının yere göğe sığdıramadığı dizi. Hatta En iyi kdramalar bile bu dizinin yanında sıradan kalıyor; tekdüze sahneler, boş bakışlar, klişeler. 100 kdramasına bedel. Jdramalar ise yavan, tatsız tuzsuz. Thaidramalar vıcık vıcık. İşte The Untamed etkisi.
32 notes
·
View notes
Video
youtube
Zoruma Geldi - Açma Pencereyi - Fatih Bulut ✩ Ritim Karaoke (Uşşak 8/8 A... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/cW7XSr0e7fg ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Zoruma Geldi - Açma Pencereyi - Fatih Bulut ✩ Ritim Karaoke (Uşşak Minör 8/8 Düyek Beste Ali Özçelik - Rüşan Aydeniz) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ESER ADI : ZORUMA GELDİ - AÇMA PENCEREYİ SÖZ GÜFTE : ALİ ÖZÇELİK - RUŞEN AYDENİZ BESTE - MÜZİK : ALİ ÖZÇELİK - RUŞEN AYDENİZ USÜL : 8/8 DÜYEK MAKAM - DİZİ : UŞŞAK - MİNÖR ARANJÖR : ? ENSTRÜMANLAR: YAYLI GURUP KEMAN, BAĞLAMA ŞARKI SÖZÜ ve AKORU Fatih Bulut'un, Özdemir Müzik etiketiyle yayınlanan "Zoruma Geldi & Açma Pencereyi Ben Sana Yandım" isimli tekli çalışması, video klibiyle netd müzik'te. Söz & Müzik: Ali Özçelik - Rüşan Aydeniz Düzenleme: Mustafa Arapoğlu Yönetmen: Bülent Eren "Zoruma Geldi- Açma Pencereyi Ben Sana Yandım" şarkı sözleri ile BEN SANA YANDIM (Zoruma geldi, açma pencereyi ben sana yandım) Eller söyleseydi hiç aldırmazdım Kız sen söylemişsin zoruma geldi oy oy oy Gözümün içine bakarak geçtin Görmedim demişsin zalım zoruma geldi oy oy Gözümün içine bakarak geçtin Görmedim demiş ya vallah zoruma geldi oy oy oy Açma pencereyi esmesin yeller Seni sevdiğimi duymasın eller Peşime düşmüşler bütün güzeller Herkes bir yâr sever ama ben sana yandım Türkülerim sana çağlıyor sazım Ne yaptım yâr sana gülmüyor yüzüm Tersine çevirdin baharım yazım Herkes bir yâr sever ama ben sana yandım Adını söylemem sen benim dünyam Ne yaptım yar sana sözümden cayma Sözümden cayanı ben adam saymam Herkes bir yâr sever ama ben sana yandım Zoruma Geldi / Açma Pencereyi / Ben Sana Yandım Fatih Bulut Zoruma Geldi / Açma Pencereyi / Ben Sana Yandım Fatih Bulut Doğum 23 Mayıs 1984 (40 yaşında) Kayseri, Türkiye Tarzlar Pop • Folk rock Meslekler Müzisyen Etkin yıllar 2019-günümüz Fatih Bulut (d. 23 Mayıs 1984, Kayseri) Türk şarkıcıdır. Hayatı ve kariyeri 23 Mayıs 1984 tarihinde Kayseri’de dünyaya geldi. Müzik sektörüne girmeden önce düğün şarkıcısıydı.[2] 2019 yılında DMC etiketiyle yayımlanan şarkısı "Çok Sevdim Yalan Oldu" adlı şarkıyla müzik piyasasına giren Bulut, evli ve iki çocuk sahibidir. İrem Sak’ın şarkıyı paylaşmasının ardından şarkının klibi YouTube’da toplamda 318 milyon kez dinlenmiştir. Diskografi Albümleri Yıl Albüm Plak Şirketi Tarih 2019 Baba Ocağı Adg Müzik 9 Eylül 2019 2020 Sivas Caddesi 5 Mayıs 2020 Teklileri Yıl Adı Plak Şirketi Tarih 2019 Çok Sevdim Yalan Oldu Dark'n Dark Music 29 Ağustos 2019 Nazlı Yar Emir Müzik 14 Eylül 2019 15 Kişiye Saldırdım Dark'n Dark Music 13 Aralık 2019 2020 Hayat Beni Vura Vura 22 Şubat 2020 Yırtıl 6 Mart 2020 İçmeden Oy Oy 12 Nisan 2020 Bedelini Öde Adg Müzik 10 Eylül 2019 Sokak Lambası (Remix) 27 Eylül 2020 Sultan Süleyman Dark'n Dark Music 29 Ekim 2020 Hakkını Helal Et Adg Müzik 30 Kasım 2020 2021 Sen Leyla Ben Mecnun (Aysellou İle) Musicom Prodüksiyon 5 Şubat 2021 Yanımda Sen Olmayınca İkmmedya 30 Mart 2021 Sensiz Yaşıyorum Sanma Dark'n Dark Music 15 Nisan 2021 Zoruma Geldi & Açma Pencereyi & Ben Sana Yandım Özdemir Müzik 16 Haziran 2021 Saracaksan Gel Dark'n Dark Music 18 Haziran 2021 Yeter Artık 17 Kasım 2021 2022 Ölme Eşeğim Ölme Musicom Prodüksiyon 13 Ocak 2022 Kıskanıyorum ST Müzik 4 Ağustos 2022 Ben Buyum 25 Ağustos 2022 Bu Aşkta Zararım Var Özdemir Müzik 13 Eylül 2022 Eliminen Dayı Eliminen (Armağan Arslan İle) Canayakın Müzik 7 Ekim 2022 2023 Antep'ten Ötedir Maraş'ın Yolu Dark'n Dark Music 21 Şubat 2023 Kurban Olduğum 25 Ağustos 2023 2024 Gör Bak (Elmas ile) 7 Mart 2024 Vay Aklıma 24 Mayıs 2024 Kaynakça Bu madde önerilmeyen biçimde kaynaklandırılmıştır. Gösterilen kaynaklar kaynak gösterme şablonları kullanılarak dipnot belirtme biçemine uygun olarak düzenlenmelidir. (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) ^ a b c "Arşivlenmiş kopya". 19 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Nisan 2021. ^ "Arşivlenmiş kopya". 19 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Nisan 2021. ^ "Arşivlenmiş kopya". 19 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Nisan 2021. ^ "Arşivlenmiş kopya". 19 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Nisan 2021. ^ "Arşivlenmiş kopya". 19 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Nisan 2021.
0 notes
Text
Yangında bile vurgun yapıyorlar: 3 Rus uçağına günlük 1.3 milyon ₺
Orman yangınları için daha uygun fiyata yerli seçenekleri görmezden gelen Orman Bakanlığı, Rusya’dan yüksek fiyata uçak kiraladı. Türkiye, 3 Rus uçağına günlük 1.3 milyon lira, 153 gün için toplam 203 milyon lira ödeyecek.
– Orman Bakanlığı yangın söndürme uçağı kiralama ihalesi açtı. THK’nın bakımı yapılmış uçuşa hazır 5 uçağı bu yıl da ihaleye sokulmadı. 4 firma katıldığı ihale en pahalı teklifi sunan firmaya verildi. Türkiye, 3 Rus uçağına günlük 1.3 milyon lira, 153 gün için toplam 203 milyon lira ödeyecek.
BAKANLIK İHALE SONUÇLARINI GİZLİYOR
Sözcü’den Yusuf Demir���in haberine göre pandemi sonrası daha da ağırlaşan ekonomik şartlar nedeniyle toplumun büyük bölümü nefes alamazken devlet, bütçe kaynaklarını gereksiz harcamaya devam ediyor. Üç yıldır Türk Hava Kurumu’nun bakımları yapılmış göreve hazır 5 yangın söndürme uçağını kullanmamakta ısrar eden Orman Bakanlığı, bu yıl da milyonlarca dolar ödeyerek yurtdışından uçak kiralamaya çalışıyor. Bakanlık, yaz döneminde yaşanacak orman yangınlarıyla mücadele için 5 amfibik uçak kiralamak üzere ilk ihaleyi 29 Ocak’ta düzenledi ancak çok yüksek teklifler geldiği gerekçesiyle iptal etti. 9 Mart’ta ihale yenilendi ancak aradan geçen iki buçuk aya rağmen sonucu açıklanmadı, hâlâ saklanıyor. Bakanlık, ihaleye ilişkin sorularını da yanıtsız bıraktı.
UÇAKLARI ERDOĞAN PUTİN’LE İNCELEMİŞTİ
İhalenin AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Rusya’da bizzat Putin’le incelediği, Bakan Bekir Pakdemirli’nin test ettiği Beriyev-200 tipi Rus uçaklarını getirecek firmaya verildiği ortaya çıktı. İhaleye 4 firma ve ortaklık katıldı ancak anlaşılmaz şekilde en pahalı teklifi veren ihaleyi aldı. İhale Türk Hava Kurumu ile CMC iş ortaklığına verildi. Ortaklığın getireceği 3 uçağa, 1 Haziran-31 Ekim arasındaki 153 gün için toplam 203 milyon TL ödeme yapılacak. THK’nın sadece işletme ruhsatı ve uçakların bakımına destek olup küçük bir komisyon alacağı ama asıl gelirin, CMC Savunma Sanayi A.Ş. tarafından tahsil edileceği belirtiliyor. CMC Savunma sektörce çok tanınan bir firma değil. Kamuya yansıyan tek isim Azeri kökenli Yönetim Kurulu Üyesi Fizuli Mollayev.
THK’NIN KATILAMAMA NEDENİ 100 LİTRELİK EKSİKLİK
Geçtiğimiz yıl aynı firmadan kiralanan Beriyev 200 tipi aynı 2 uçağa 120 gün için 84 milyon TL kira ödenmişti. Her bir uçağın günlük kiralama bedeli 350 bin lirayı aşıyordu. Bu yıl ise kiralanan 3 uçağa 153 gün için 203 milyon 107 bin lira ödenecek. Her bir uçak için kiralama maliyeti 67.7 milyon lira olacak. Her bir uçak için yaklaşık maliyet 59.2 milyon TL olarak belirlenmişti. Yaklaşık 30 yıl orman yangınlarıyla başarıyla mücadele eden THK, iki yıldır kendi uçaklarıyla ihalelere katılamıyor. THK’nın elindeki uçaklar 4 bin 900 litre su kapasiteli ancak iki yıldır şartnameye minimum 5 bin litre şartı konuluyor. 100 litre bahane edilerek yerli imkan çöpe atılıyor. Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin uçakların hazır olmadığına ilişkin iddiaları, bizzat THK’nın başına kayyum olarak atanan AKP’li eski Bakan Cenap Aşçı tarafından yalanlanmıştı. THK’nın 5 uçağı 3 yıldır Etimesgut’taki hangardan çıkarılmıyor.
RAKİP FİRMALAR ELENDİ
İhalenin güçlü adaylarından Nil Yapı, Dinç Grup ve Duru Havacılık İş Ortaklığı ihaleye katılmasında sakınca görülmediği halde, ihaleden 27 gün sonra yasaklı listesine sokularak elendi. Düşük teklif veren diğer iki firmanın da (Özden Katering ve Tunç Kurumsal Hizmetler) şartnameye uygun olmadığı belirtiliyor. THK’nın hazır uçaklarını kullanmamakta direnen Türkiye, 3 yıldır orman yangınlarıyla havadan mücadelede planladığı kadar uçak bulamıyor. 2019 yılında hiç uçaksız bir sezon geçiren Türkiye büyük kayıplar vermişti. Geçtiğimiz yıl Bakanlık 4 uçak için ihaleye çıktı ancak 2 uçak tedarik edebildi. Bu yıl da 5 uçak için ihale yapıldı ancak sadece 3 tane bulunabildi. Planlamada iki uçak konuşlandırılması öngörülen Çanakkale ve Muğla’da bu yıl da yangınlarla uçaksız mücadele edilecek.
2 notes
·
View notes
Text
Nayib Bukele, El Salvador’un 43. Lideri ve iş insanıdır. Ülkenin, Bitcoin ile yapılan ödemeleri yasallaştırmasının akabinde Bukele ile ilgili araştırmalar da sürat kazandı. 1981 yılında doğan Bukele, 42 yaşındadır ve şimdi 18 yaşındayken birinci şirketini kurmuştur.Nayib Bukele Hayatı24 Temmuz 1981 tarihinde San Salvador’da dünyaya gelen Nayib Armando Bukele Ortez, Salvadorlu siyasetçi ve iş insanıdır. Bukele, 2015 yılından 2018’e kadar San Salvador’un belediye başkanlığını üstlendi. 3 Şubat 2019’da gerçekleşen seçim sonucunda ise El Salvador’un yeni lideri olarak seçildi. Nayib Bukele, ayrıyeten Yamaha Motors’un El Salvador temsilcisi ve ithalatçısıdır.5 Haziran 2021’de Bukele, Yasama Meclisine El Salvador’u Bitcoin’i yasal ödeme yapan birinci ülke yapacak bir yasa tasarısı sunmayı planladığını duyurdu. Yasama Meclisi, tasarıyı 8 Haziran 2021’de onayladı ve 7 Eylül 2021’de yürürlüğe girmesi planlandı. 17 Haziran 2021’de Dünya Bankası, El Salvador’dan yardım talebini reddetti. Şeffaflık ve Bitcoin madenciliğinin çevresel tesirleri konusundaki kaygıları münasebet göstererek, Bitcoin’in yasal ödeme aracı olarak uygulanması uygun görülmedi. 24 Haziran 2021’de Athena Bitcoin, bin 500 heyetim için bir milyon dolar yatırım yapmayı planladığını açıkladı.6 Eylül 2021’de Bukele, Salvador hükümetinin birinci 400 Bitcoin’ini satın aldığını duyurdu. Sonraki gün, dijital para ünitesini yasal ihale yapan birinci ülke olan El Salvador’da Bitcoin Yasası yürürlüğe girdi ve Bitcoin’i yasal ödeme aracı haline getirdi. Birebir gün, Bitcoin 52 bin dolardan 43 bin doların altına düştü ve ticaretin bir noktasında “neredeyse bir ayın en düşük seviyesine” ulaştı. Bu ortada, Apple ve Huawei üzere platformlar, “Chivo” isimli Salvador hükümeti dayanaklı dijital cüzdanı sunmazken, internet sunucuları kullanıcı kayıtlarıyla bulunduktan sonra çevrimdışı olmaya zorlandılar. Birtakım “bin protestocu” ülkenin Bitcoin’i benimsemesine karşı olduklarını söz etmek için San Salvador sokaklarına çıktı.Kasım 2021’de Bukele, La Union’un güneydoğu bölgesinde, bitcoin madenciliğine güç sağlamak için jeotermal güç kullanacak olan dünyanın birinci bitcoin kentini Conchagua yanardağının tabanına inşa etmeyi planladığını duyurdu.Ocak 2022’ye gelindiğinde, Bitcoin fiyatı kasım ayından bu yana yüzde 45 düşerek ulusal hazineye 22 milyon dolarlık rezervlere mal oldu. El Salvador tahvilleri düştü. Memleketler arası Para Fonu (IMF), hükümetle bir kredi muahedesi konusundaki görüşmelerini durdurdu ve El Salvador’u oynaklığı ve azalan şeffaflığıyla ilgili tasalar nedeniyle Bitcoin’i yasal ödeme aracı olarak bırakmaya çağırdı. Ekonomist Steve Hanke, “El Salvador şu anda dünyanın en düşünceli devlet borcuna sahip ve bunun nedeni Bitcoin çılgınlığı. Piyasalar Bukele’nin çıldırdığını düşünüyor ve o da çıldırdı.” tabirlerini kullandı. Haziran 2022 prestijiyle, Salvador hükümeti Bitcoin’de 56 milyon dolar kaybetti ve ekonomistler ülkenin büyük olasılıkla borcunu ödeyemeyeceğini belirtiyorlar.27 Temmuz 2022’de Bukele, Salvador hükümetinin, ülkenin borcunu ödeyemeyeceğine dair “endişeleri hafifletmek” için 2023 ve 2025’e kadar 560 milyon ABD doları fiyatında borç tahvili geri alacağını duyurdu. [gallery ids="1762,1763" columns="3" size="thumbnail"]
0 notes
Text
27 Haziran 2019
☆Alışmak lazım aslında bu hayatın kötülüklerine. Çünkü insan bu dünyaya sınanmak için yollandı. Kötüye alışın ama yanlızlığa aslaa alışma...lütfen☆
73 notes
·
View notes
Photo
Bu iş nasıl başladı? Yıllardır evde birileriyle yaşadım, ilk olarak ailemle sonra üniversitede 4 kişilik yurt odasında. Son olarak da üç kişilik öğrenci evi :) O dönemde de evde tek kalmak durumunda kalsam hep başka arkadaşlarım yanıma gelir ya da ben onlara giderdim, çünkü asla yalnız kalamaz korkardım. Genel olarak pek çok korkuları olan biriydim zaten. Biriydim diyorum ta ki yalnız yaşamak zorunda kalana kadar. 2018 Haziran ayında erkek arkadaşımla yaşamaya başladık. Yani bayadır beraber yaşıyorduk zaten ancak bir ev arkadaşımız daha vardı. Sonra mezun olup başka şehirlerde iş bulmaya başladık ama biz Ankara'da kalmaya devam ettik erkek arkadaşımla. Her şey yolunda giderken erkek arkadaşımın Bodrum'da iş bulmasıyla oraya taşınmak durumunda kalması benim işimin ise Ankara'da olmasından dolayı ayrı yaşamaya başladık. Ekim 2019. O zamandan bu yana yalnız yaşıyorum. İlk günler işten eve döndüğümde ne yapacağımı düşündüm. Her akşam için motivasyonum eve geldiğimde kendime yemek ya da kek yapmak oldu. Bu dönemde akşamlarımı motive kılacak tek aktivitem yemek yapmak oldu. Zamanla kendimle baş başa kalınca zamanımı nasıl iyi hissedeceğim şeyler yaparak doldurabileceğimi öğrenmeye başladım. Ama çoğunlukla yemek yapmak, şarap ve puro içmek oldu. Puro da bir arkadaşımın bende 2 paket bırakmasıyla oldu gidip kendim de almadım yani :) Neyse önce kek yaptım, sonra hamurla uğraşayım elim deysin istedim hamur açtım ev yapımı ravioli denedim. Makarna kesme makinem falan tabii ki yok, oklavam bile yok. Bir tane oyuncak gibi bir merdanem var onunla bastıra bastıra hamur açıyorum. İlk denemelerde hamurlar biraz kalın oldu tabi ama baya lezzetli geliyor ne yapsam, ilk defa kendim yapıyorum diye herhalde. Sonra bir gün dedim ki vejetaryen içli köfte yapayım. Normalde Kızılay'da Dr. Falafel'den söylerdik vejetaryen içli köfte, aşırı güzel yaparlar. Ama hem evde zaman geçsin hem de dışarıdan söyleyip para vermeyeyim diye kendim yapmaya giriştim. Bence yine baya iyi oldu, içi de dışı da :) Yine muhtemelen olması gerekenden biraz kalın olmuştur dışı ama arkadaşlarıma da tattırdım gayet beğenildi. Neyse böyle böyle farkettim ki ben yemek yapmayı seviyorum. Güzel masalar kurup güzel yemekler yiyip yanında arkadaşlarınla içebileceğin dev masalar seviyorum ben dedim. O zamandan bu zamana tatlı tuzlu sıcak soğuk yemekler yapmaya başladım evde. Böylece iş görüşmesine gittiğimde hobi olarak yemek yapmak da diyebiliyorum ahahaha ne kadar boş biriymişim ya 27 yaşında bir hobimi keşfettim.
Kısacası ben yıllardır evde yalnız kalma korkusu yaşamış, yurtta kalırken bile milletten birkaç gün erken geldiysem yurtta çok az kişi var diye korkup yine arkadaşlarımın evine kalmaya gitmiş, akşam geç saatte eve girerken içi ürpermiş bir tip iken, bir şekilde zorunda kalınca gayet de tek başına kalabilen birine dönüştüm. Bu krizi fırsata çevirdim bir de yemek yapma hobisi kazandım. Yalnız başına olmanın aslında baya iyi yönleri olduğunu da keşfettim. Bazen eve geldiğimde telefonda insanlarla uzun uzun konuşmak bile istemedim, kendimle zaman geçirmek için. Neler yaptım bunun dışında, ev için alışverişler yaptım, mutfak rondosu vs öyle şeylerim yoktu onu ısmarladım kendime. Bir kaç kaktüs aldım, evin şeklini değiştirdim, kitaplığı yan yatırdım başka türlü bir hale soktum, bir yığın kitap daha aldım. Hep alıştığım şeylerin dışına çıktım ve kendimi zorladım biraz da.
Bu iş nasıl başladı diye girdim yazıya, bu iş dediğim yemek aslında. Şimdilerde beyaz yaka hayatımdan nasıl kurtulurumun yollarını arıyorum. Ulan acaba bu şekilde yemek yaparak yardırsam kurtarır mıyım paçayı diyorum, her beyaz yakanın hayali gibi bir mekan açıp kurtulma çabası yani. Muhtemelen olmaz :) Ama olsun be biz de kendimizi iyi hissetmeyelim mi arada, yazalım bir yerlere insanlarla konuşmak istemediğimiz mevzuları, nedir yani :)
Ben burada işten eve döndüğümde gün içinde kafamı attıran insanları unutmak kendimi daha iyi hissetmek için evde yaptığım yemekleri paylaşmaya, duygu durumumu aktarmaya ve varoluşsal krizlerime cevap araken kendi kendime yaptığım konuşmaları yazmaya geldim.
Umarım hoşgelmişimdir, gelmediysem de benim canım sağolsun be!
Haydi görüşürüz :)
1 note
·
View note
Photo
Gün Dönümünden Gün Dönümüne Hızlandırılmış Solargraf
Görsel & Telif: Sam Cornwell
2019 Aralık gün dönümü, Dünya’nın kuzey yarım küresi için kış mevsiminin, güney için ise yaz mevsiminin ilk gününde, 22 Aralık’ta evrensel saatte 04:19’da gerçekleşecek. Siz de bunu Güneş’in gökyüzünde mevsimsel ilerleyişinin bu hızlandırılmış animasyonuyla kutlayın. Bu animasyon 27 adet iğne deliği kameranın ustaca dizilmesiyle elde edilen solargraf görüntülerinden oluşturuldu. “Solarcan” kamera matrisinden alınan ilk kare, 21 Aralık 2018 yakınlarında kaydedildi. Serideki son kare ise 21 Haziran 2019 yakınlarında kuzey yaz gün dönümünde bitti. 27 kamera pozunun hepsi aynı zamanda başlatıldı ve kamera haftada bir kez örtülerek diziden ayrıldı. Art arda bakıldığında iğne deliği kamera görüntüleri, Güneş’in kıştan (en alt çizgiden) yaz (en üst çizgi) gün dönümüne kadarki günlük izlediği yolun çizgilerini bir araya getiriyor. Güneş’in yolunun izleri ön planda, İskoç sınırı yakınındaki Williestruther Gölü’nden yansıyor.
Görsel & Telif: Sam Cornwell
Günün Astronomi Görseli 21 Aralık 2019 yazısı ilk olarak Uzaydan Haberler sayfasında göründü.
4 notes
·
View notes