#2 Ekim
Explore tagged Tumblr posts
ekip · 3 months ago
Text
Biz yarınki güneş tutulmasının etkisi diye duyduk
Farkında mısınız bugün herkeste bi gerginlik var.. bunun mars jupiterle alakası yok
202 notes · View notes
muzehher1hanim · 3 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Silahınız paslanıyorsa, biliniz ki imanınız da paslanıyor demektir. İman sahibi kişi haksızlığa asla sabredemez.
29 notes · View notes
sillagen · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media
2 Kasım yazısını okuduktan sonra 3 Kasım olduğumuz aklıma gelmiştir. All iştee
21 notes · View notes
filyiyenzurafa · 1 month ago
Text
Ben bu sene 3 sene yaşadım
6 notes · View notes
theriverdalereviewer · 2 years ago
Text
watching a turkish drama now and its just the right touch of fucking insane
#its called duy beni btw#and first I like watching it cause I speak persian and I never realized how similar persian and Turkish are#like so much of the same vocabulary#second the plot is so crazy 😭#its a bit dramatic#honestly watching so many foreign dramas im starting to realize american media is not nearly as dramatic as these other shows#nor are they as long THESE TURKISH DRAMAS ARE 2 HOURS LONG PER EPISODE#like is it that serious do we really need this many scenes#anyways let me break down the plot cause it kinda reminds me of elite#its basically about this girl named ekim who is best friends with this girl leila#and one day while ekim and leila are walking to school leila is hit by a car#and the person that hit Leila was wearing a clown mask and then drove off into the parking lot of a nearby school#where only rich kids attend#and so people are able to conclude that whoever hit leila was someone that went to that school#but the school covers up the whole thing and then to make amends offers a scholarship to three students from the neighborhood#and ekim wanting to be the avenger attends the rich school along with her two friends bekir and ayse#and boy does this school have its problems. like crazy ass bullying#and its all about how ekim’s trying to figure out who hit leila while also trying to survive the very intense bullying culture at the school#and you know after watching so many foreign dramas and seeing how bullying seems to be a very common issue in all of them#its starting to make me see how the us is a little bit different in that regard#don’t get me wrong we have some very sick and twisted bullying happening here#but a lot of is cyber and relational bullying#so not necessarily as physical or even verbal but mostly done through rumors and gossip and exclusion#and then with the added fact of being jerks on the internet#and although relational bullying is terrible the stuff ive seen in these kdramas and turkish dramas seems... like REALLY bad?#Ive seen a lot of Koreans talk about how bullying is a really severe problem in their schools but I wonder how bad it actually is in turkey#cause I assume duy beni is not the 100% accurate portrayal of turkish schools#anyways
8 notes · View notes
yeniyeniseyler · 27 days ago
Text
EKOL TV - Haftalık Yayın Akışı (2 - 8 Aralık) (Özel)
29 Nisan 2024 Pazartesi günü yayın hayatına başlayan EKOL TV‘nin haftalık yayın akışını (2 – 8 Aralık) haberimizde bulabilirsiniz. * Yayın akışında değişiklikler olduğu an başlığımız güncellenecektir. EKOL TV – Haftalık Yayın Akışı (2 – 8 Aralık 2024) EKOL TV Nasıl İzlenir? Uydu: Türksat 4A Frekans: 11837 MHz Polarizasyon: Dikey (Vertical) Sembol Oranı: 30000 Ksym/s FEC: 2/3 Digiturk: Kanal…
0 notes
rayhaber · 2 months ago
Text
Okan Buruk'tan Beşiktaş Derbisi Öncesi Açıklamalar
Galatasaray’ın teknik direktörü Okan Buruk, bu hafta sonu oynanacak olan Beşiktaş derbisi öncesinde önemli açıklamalarda bulundu. Geçtiği ani bir operasyon sonrası sağlık durumu hakkında bilgi veren Buruk, “Türkiye için yarın çok önemli bir gün. Cumhuriyeti ilan edeceğimiz bir gün. Hepimiz için değerli olan 29 Ekim’i kutlayarak başlamak istiyoruz. İyiyim, ani bir operasyon oldu. Çok şükür iyi…
0 notes
guzortasi · 3 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
1-2 haftalık dump diyebiliriz bence
1 note · View note
aktuelbul · 3 months ago
Text
0 notes
akrepblog · 3 months ago
Text
2 Ekim Güneş Tutulması ve Burçlara Etkileri
Tumblr media
2 Ekim Güneş Tutulması
2 Ekim güneş tutulması hangi burcu nasıl etkileyecek? Kişisel transit haritalarınızda hangi ev nasıl etki alacak? Tutulmadan hangi burçlar olumlu hangi burçlar olumsuz etkilenecekler? Tutulma anı açıları, kavuşum halinde olan sabit yıldızlar ve etkileri...
Astrolojik olarak, tutulma sırasında alınan kararlar ve başlatılan süreçler uzun vadeli etkiler taşır. Kişisel gezegenlerle veya önemli harita noktalarıyla bağlantılı açılar, bu etkiyi daha da güçlendirebilir. Dolayısıyla, bu tutulmanın etkileri 6 ay boyunca yavaş yavaş açığa çıkacak, belirli durumları şekillendirecek ve hayatımızda kalıcı izler bırakacaktır.
2 Ekim 2024'te gerçekleşecek Güneş tutulması, astrolojik anlamda yılın en önemli olaylarından biri olacak. Bu tutulma, Terazi burcunun 10° derecesinde ve 5. evde meydana gelecek, bu da
ilişkiler,
aşk,
sanat,
romantizm,
çocuklar ve
kişisel projeler
üzerinde derin etkiler oluşturacağı anlamına gelir. Aynı zamanda Merkür, Kara Ay Lilith, Juno ve GAD gibi önemli astrolojik faktörler de tutulmanın etkisini artırıyor. İkili ilişkilerde dengesizlikler, ayrılıklar, boşanmalar, yeni başlangıçlar ve bireysel hedeflerle kolektif sorumluluklar arasında denge kurma çabası bu tutulmanın ana temaları olacak.
Güneş ve Ay'ın Diadem yıldızı ile kavuşumu, kişisel sorumluluklar ve fedakarlık temalarını ön plana çıkararak, özellikle aile ve romantik ilişkilerde bir yenilenme süreci başlatabilir. KAD ve GAD aksı, geçmişten gelen karmaşaların çözülmesi gerektiğini vurgularken, Mars’ın kare açısı ise daha agresif, rekabetçi bir enerjiye dikkat çeker. Bu dönemde, kişisel ve profesyonel ilişkilerde daha sabırlı ve stratejik olmak gerekecek. Venüs’ün 6. evde ve Akrep burcunda bulunması, iş ve sağlık konularında tutkulu, ama aynı zamanda zorlu değişimlerin işareti olabilir.
Tutulma süresince özellikle öncü burçlar olan Koç, Yengeç, Terazi ve Oğlak burçları bu etkileri daha güçlü hissedecekler. Element dengesine baktığımızda, hava elementi baskın durumda ve bu da iletişim, fikir alışverişi ve sosyal etkileşimlerin tutulma sürecinde önemli bir rol oynayacağını gösteriyor. Ancak ateş ve toprak elementlerinin zayıflığı, enerji eksikliği ve pratik konularda zorluklara işaret edebilir. Tutulma sırasında dikkat edilmesi gereken en önemli konu, ilişkilerde dengeyi korumak ve sabırlı olmaktır.
Tutulmanın etkilediği konularda özellikle başkalarını da etkileyecek kararlar almadan önce, tutulma etkisinin geçmesini bekleyebilir veya objektif bakabilen, görüşlerine güvendiğiniz insanların düşüncelerini de alabilirsiniz. Kişisel alınan kararların sonuçları başkalarını da etkilediğinde bunun da ayrı bir sorumluluk getireceğini unutmayın.
Astrolojik olarak, bu tutulma ilişkilerde yeni bir denge arayışı, eski sorunların kapanması ve sanatsal projelere odaklanma fırsatları sunar. Bu dönemde ani kararlar almak yerine, içsel dengeyi sağlamak ve geleceğe yönelik daha uzun vadeli adımlar atmak büyük önem taşıyacaktır.
0 notes
sertsiken0606 · 4 months ago
Text
Merhaba arkadaşlar güzelliklerle dolu bir ömür dilerim. Ben Aliosman Avrupa da yaşıyorum 29 yaşım boyum 170 80 kg ağırlığında esmer kel bir adamım .
Bu kadar genç yaşımda saçlarım dökülünce saç ektirmek için 2023 kasımında izin alıp memleketime gittim ( Ankara Şereflikoçhisar) Avrupa'da var ama Türkiye'de ki kadar güzel olmuyor. Kızılay da bir saç ekim merkezi buldum sahibi 48 yaşında çok bakımlı ve çok seksi bir kadındı Derya benim boyumda kumral yeşil gözlü beyaz tenli erkeklerin dönüp dönüp bakacağı güzellikte bir kadın elemanı Firuze hanım ile birlikte benimle çok ilgilendiler 3 hafta sonunda çok samimi olmuştuk saçlar çıkıyordu artık Amsterdam a dönecektim teşekkür mahiyetinde Derya ve Firuze yi akşam yemeğine davet ettim cumartesi günü Ankara nın nezih bir yerinde yemek yedik Firuze ve Derya rakı içmek istedi ben rakı öyle dışarıda içilecek bir içki değil eğer kabul ederseniz bana gidelim dedim Firuzenin evi restorana çok yakınmış migros tan 8 bira 2 şişe 70 lik rakı birde meze için gereken malzemeleri aldım. Firuze nin evine girdik masayı hep birlikte kurup sohbet ederek içmeye başladık kadehlerin biri doluyor biri boşalıyor sohbet iyice başka taraflara kaymaya başladı bana neden evlenmediğimi sordular Firuzeye bakarak Derya kadar senin kadar güzel bir kadın yok Avrupa'da bulamadığım için evlenemedim dedim. Derya ilk kocasının yaptığı dövmeyi göstermek istedi o sırada memesi çıktı ortaya bende yanında olduğum için birden eğilip ucunu emdim diğer memesinide çıkardı em hadi bakalım masada memesini emdim doğrulduğumda Firuze de memelerini açmış emmemi işaret etti emmezmiyim hemen yumuldum masanın altından sikime ulaştı 18 lik bazuka dikilmişti fermuarı indirip avcunun içine aldı okşadı Derya eğildi sikimi yalamaya başladı birlikte masadan kalkıp yatak odasına gittik ben Derya ile öpüşürken Firuze soyunmuş yatağa uzandı elimden tutup beni kendine çekti derya soyunmaya başladı ben de Firuze nin dudaklarına yapıştım oradan emerek klitoristine kadar indim o kadar inliyordu ki uzun zamandır sikilmediği belliydi Derya da uzandı Derya yı da öperek emmeye başladım aralarına girdim ilk Derya sikime sakso çekmeye başladı Firuze amını ağzıma verdi üçgen olmuştuk Derya arada bir Firuzenin memelerini okşuyor emiyor yalıyordu öpüşüyorlar birden sikimin üstüne oturdu offff diyerek içine aldı zıplamaya başladı fazla sürmedi zevk çığlıkları atmaya başladı Firuze de amını daha iyi emmem için başıma oturuyordu benim dayanacak gücüm kalmadı sesimde çıkmıyordu Derya üzerimde zıplarken içine boşaldım. Kadın daha bir iştahla sikimin üstüne oturup kalkıyordu Firuze biraz kaydı göt deliğini vermeye başladı dilimi amından göt deliğine sokmaya başladım. Kalçası oynatarak amını götünü yalamamı sağlıyordu bu benim için bulunmaz bir fırsattı göt deliğini sikmeyi çok severim. Derya orgazm olmaya başladı bağırıyordu Firuze dudaklarını Derya nın dudaklarına yapıştırdı bağırmasını engelledi artık Derya bitmişti üzerimden kalkıp yanıma uzandı Firuze sikimi ağzına aldı 69 pozisyonuna geçmiştik o kadar güzel yalıyordu çok zevk alıyordum birden doğruldu sikimin üstüne gelip oturdu yok önce anal yapalım dedim amından çıkarıp göt deliğine soktu çok az bir süre götünü siktirdi sonra çıkarıp amına sürterek oturdu zıplamaya başladı Firuze sikimin üzerinde zıpladıkça memeleri terden ıslanan vücuduna vuruyordu şap şap ses çıkartıyordu bilmiyorum kaç dakika sürdü ikimizde aynı anda boşalmaya başladık Firuze ye sarıldım. Bütün döllerimi amına akıttım o gece 2 şer kez daha siktim Derya ve Firuze yi şimdi arada bir geliyorum Derya nın evinde yada ilk sikiştiğimiz Firuzenin evinde sikişiyoruz
69 notes · View notes
papatyademetii · 3 months ago
Text
Takvimin en güzel yaprağı düştü bugün..
Seni nasıl sevmeli bilmiyorum.
Nasıl tamamlanıyorsa gün yarına,
Mor maviye,
3 Ekim 4üne..
öyle tamamlanıyor kumral maviye.
Seni tanıyalı, alıp göğsüme büyüteli gencecik delikanlı edeli tam tamına 2 yıl. 2 yılında attığın her adımı saydım. Attığın her adımı sevdim ve yolunda neşelenip hüzünlendim.Seninleydim. Seninleyim. Bugünümü yarınıma tamamlarken senin ayağına uyuyor adımlarım.
İyiki varsın derken içimdekini açık edemiyorum.
İyiki doğdun demek de yetmiyor.
Sevgilim seni büyütmek, seninle büyümek çok güzel. Bana bakıp gülümsemen, bana bakıp sinirlenmen çok güzel. Senin bu denli güzel yaşlandığını görmek çok güzel. Nice yıllar bize meleğim. Gökyüzüm, Gökyüzlüm, Gökgözlüm. Ben burdayım. Sırtına duvar,başına omuz, derdine derman. İçten içe verdiğin söz. Her anında yanındayım.. Kurutulmuş bir gül gibiydi yüreğin, adının dahi hatırlanmadığı bir kitap arasında.. Ya dokunup yapraklarına zarar verecektim, ya da çürümeye yüz tutmuş o gülü görmezden gelecektim. Dokunmayı tercih ettim ben, sevgilim.. Yaprakları usulca parmaklarımın arasından kayıp giden o gülü ben yüreğime ekip herşeye yeni baştan başladım, başladık. O Gül'ün her anını kazıdım ben hafızama, herkesten sakınıyorum ben şimdi O'nu. O Gül şimdi kocaman bir çiçek bahçesine dönüştü sevgilim, o Gül benimle büyüdü.. Sen bende büyüyorsun sevgilim, sen benim yüreğimin en güzel manzarasısın.
İyi diyorum, iyi ki varsın sen. Benim solum,sonum,sonsuzum..
@hepeksikk
Tumblr media
56 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 6 months ago
Text
Teyze Kızının Eltisi! (2) (Murat 45 Y., Aydın)
Aylarca Hale'yi sikmek için Aydın'a gidip geldim. Gidemediğim zamanlarda da telefonda ya yazışarak ya da konuşarak boşalıyorduk. Nisan ayının ilk haftasında Hale Kuşadası'ndaki yazlıklarına geldi. Ekim ayına kadar Hale yazlıkta tek başına kalıyor, Ayhan sadece hafta sonları, çocuklar ise 2 ya da 3 haftada bir yanına geliyorlardı. Bana, "Bir gece gelip kalmanı istiyorum, rakı içip, sevişmek istiyorum!" dediğinde, karıma, Pazartesi İstanbul'da fuara gideceğimi söyleyip, öğlen vakti elimdeki paketlerle gittim. Arabayı oturdukları siteden 100 metre öteye bıraktım, ama telefonla beni yönlendiriyordu. Site komşularına görünmeden girmem gerekiyordu. "Şuraya sap... patikadan geç... şimdi şu yola sap..." derken, yarım saatte zor girdim içeri, arka bahçeye açılan sürgülü cam kapıdan.
Sadece plaj elbisesi vardı üzerinde. İçinde bir şey olmadığını, "Çok özledim!" diyerek sarıldığında yumuşacık göğüslerinden anladım. Elimi kalçalarına atıp avuçladım. "Kalacaksın ha, offf ne zamandır hayal ediyordum!" dedi. Elimdeki paketi görünce, "Ne getirdin?" dedi. "Sürprizim var, ama sonra!" dedim. Gelirken bir tane Cial*s alıp yutmuştum, etkisini gösterdi hemen. "Yatak odası nerde?" dedim elimden tutup götürdü. Soyunurken, "Akşam sikti mi Ayhan?" dedim. "Hı hı sikti, sabah kalkınca da sikmek istedi, ama sen geleceksin diye bir an önce yolladım!" dedi. "Hımm, özledin yani yarağımı?" dedim. "Hem de çok!" deyip yarağımı ağzına aldı. "Açayım mı perdeleri?" dedim gülerek. "Manyaklaşma! dedi.
Evlerin arası uzaktı, her evin 4 tarafı en az 20'şer metrelik bahçelerle çevriliydi. "Kalk, kalın perdeyi aç sadece, tül kalsın!" dedim. "Ciddi misin hayatım, gören olur!" dedi. "Görmezler!" dedim. Kalkıp açtı istemsizce. Yastığı yükseltip yarı oturur pozisyonda kucağıma oturttum. Bu sayede ben de dışarıyı görebiliyordum. Amcığına aldığında sanki akşam kocasıyla sikişen o değilmiş gibi derin bir, "Ohhhh!" çekti. Oturup kalkarken parmağımı arka deliğine soktum. "Ohhhh, yazlıkta perde açık, hem amım sikiliyor hem götümmm, ohhhh, sik aşkım, doyur deliklerimi!" diye inliyordu. Gözü sürekli dışarıdaydı. İlk başta yoldan geçenler veya kumsala gidenler olduğunda duruyordu. Dikkatimi bir şey çekti. 18-19 yaşlarında bir genç 10 dakikada 3 kez geçti, hem de ev tarafına bakarak. O geçerken Hale daha isterik şekilde oturup kalkıyordu. Başkaları geçerken görmesinler diye duruyordu.
Çocuğu görebiliyordum. Çapraz evin verandasına oturmuş, bu tarafa bakıp sigara içiyordu. Hale'nin hafif çapraz arkasında kaldığından, direk bakamasa da kafasını sallıyor gibi yapıp arkaya çocuğa doğru baktığını görebiliyordum. "Kim o?" dedim. "Kim kim?" dedi. "Şu genç!" dedim çenemle işaret edip. "Haa o mu? Mustafa, komşunun oğlu, elimizde büyüdü!" dedi kucağımda zıplamasını yavaşlatıp. Amcığını yarağıma sürter gibi kıvırıyordu. "Sürekli buraya bakıyor!" dedim. "Markete falan giderken her gün uğrar 2 yıldır, biraz tuhaf ama sürekli gözü burda!" dedi. Nerdeyse durmuştuk. Çok yavaş hareket ediyorduk. "Ergen çocuk seni sikmeyi hayal ediyordur!" dedim. "Sanırım, ama utandığından yanaşamıyor!" dedi. "Gösterip azdırıyor musun kız yoksa?" dedim. "Daha önce yapmazdım, ama bu yıl!" dedi.
Yavaş yavaş hızlanıyordu. "Senle sikişmeye başlayalı, beni iyice azgın yaptın, geçen sahilde seninle yazışırken pembe bikinim vardı üzerimde..." dedi. "Eeee, anlat ne orospuluklar yaptın?" dedim. Daha da hızlanıp, "Ohhhh! Şezlongda dalmışım, bacaklarımı aralamışım, güneş gözlüğümün altından baktım, denize beline kadar girmiş, amcığıma bakıyor, bir ara elimi attım ıslaklığım dışarı vurmuş amımın olduğu yer ıslak, o da direk oraya bakıyor, sen de habire yazıyorsun şöyle sikecem böyle sikecem diye, sularımı da tutamıyorum, baktım olacak gibi değil çok yanmışım gibi havluyu örttüm üzerime!" dedi. "Ohhhh orospum benim, siktirseydin bari!" dedim. "Ohhhh, siktirsem mi?" dedi. Bu sözlerden sonra ikimiz de deliler gibi boşaldık...
İçeriye geçtik. Tam kahve yaparken verandadan çocuğun sesi geldi, "Hale abla markete gidiyorum, bir şey lazım mı?" diye. Hale plaj elbisesini üzerine geçirip kapıyı açtı. Ben salon tarafında olduğum için kapıdan görünmüyordum. "Mustafa sana zahmet bir ekmek alır mısın?" deyip çocuğa arkasını döndü. Kapının yanındaki portmantoya uzandı. Benim olduğum yerden gördüğüm, resmen baldırlarının üst kısmına kadar sıyrıldı plaj elbisesi, biraz da oyalandı para çıkarma bahanesiyle. Çocuk gidince geldi yanıma oturdu. "Sen hergün cüzdandan böyle para veriyorsan, çocuk günde 10 kere bakkala gidiyordur herhalde!" dedim. "Gördün mü showumu?" dedi. Zaten sütyensiz göğüslerinin uçları elbiseden fırlıyordu.
"Bazen çamaşırları asarken öyle denk getiriyorum ki, öne çarşafları asıyorum sadece çaprazdan görüleyim diye, özellikle diğer daha kısa olan elbiseyi giyiyorum, yukarıya uzanınca küloduma kadar sıyrılıyor, aşağıya eğilince de göğüslerim fora ediyor, o kadar ıslanıyorum ki, içeri girip sana yazıyorum elim amımda!" diye anlattı. Kahveler bitmişti o ara. "O zaman artık elinle uğraşmayacaksın!" deyip, internetten aldığım büyük plastik yarağı çıkardım kutusundan. "Oha aşkımmm, bu ne?" dedi. "Bak şimdi!" dedim ,bacaklarını aralayıp amcığının dudakları arasına sürtmeye başladım. "Oğğğıııhhh!" diye tuhaf sesler çıkarıyordu. Önce kafasını soktum biraz sürttüre sürttüre, sonra milim milim kaydırdım içine. "Ohhhh, çok kalın, çok uzun, ohhhh çok güzel, aşkımmmm bu harika bir hediye, ohhhh, aşkım ağzıma ver yarağını!" dedi. Koltukta ilginç bir hal aldık. Yarağımı emerken, "Immmhhh, offf, ıhhhhh!" diye inliyor, plastik yarak amcığına girip çıktıkça kalçalarını oynatıyordu.
Tam o sırada Mustafa'nın sesi duyuldu, "Hale abla!" diye. Aceleyle toparlandı, gidip kapıyı açtı. Farkında değildi ama aldığı zevkten göğüs uçları kocaman olmuş üstündeki elbiseye isyan ediyordu. Teşekkür edip ekmeği alırken, Mustafa herhalde daha çok dikizlemek için, "Denize gelecek misin bugün?" diye sordu. Hale de, "Gelirim, ama çok işim var, ne zaman biter bilmem!" dedi. Mustafa iyice kafaya koymuş olmalı ki, "Benim yardım edebileceğim bir şey varsa seslen yeter Hale abla!" dedi. Resmen kapıda cilveleşiyorlardı. Hale, "Olursa hemen çağırırım Mustafacığım! Hafta sonu Ayhan abin vardı, çarşaflar falan kirlendi (bak orospuya!) çamaşır yıkıyorum, o yüzden belki geç gelirim denize, zaten benim de canım çok istemiyor, ancak sen gidersen gidecektim, hem bikinimi de yıkadım!" dedi.
Mustafa, "Pembe olanı mı Hale abla?" diye sorunca, "Evet onu!" dedi. Mustafa, "Çok yakışıyor sana..." dedi. İçimden, (Kızım gir içeri, çocuk seni şimdi veranda da sikecek!) dedim. Hale, "Tamam Mustafacığım, denize gidecek olursam sana işaret ederim!" dedi (Seslenirim yok, yani gözlerini benden ayırma diyor hatun!). Hale içeri geldiğinde benim yarak kazık gibi olmuştu. Hale'nin bacaklarının içlerinden amcık suları süzülüyor, sanki göğüs uçları zonk zonk atıyordu. Bacaklarını işaret edip, "Kız suları saldın, görmüştür çocuk!" dedim. "Gördü valla, kaç kez gözlerini devirdi bacaklarıma!" dedi. Sonra da gelip kıçını döndü, yarağımı tutup götüne hizalayıp üzerine oturdu. "Versene şunu!" deyip plastik yarağı da elimden kaptı, amcığının dudaklarına sürtmeye başladı...
Götünde ben olduğum için amına sokmaya çalıştığı plastik yarağın ancak kafası giriyordu. "Ohhhh amcığım da götüm de dolu, ohhh, her deliğimden sikilmek istiyorum, iki gerçek yarak doldursun içimi!" diye inliyor, bağırmak istiyor ama bağıramıyordu. Gözleri sımsıkı kapalı, hem Mustafa hem de benim aynı anda siktiğimi hayal ediyordu sanırım. "Gel Mustafa, gel!" dedim, sanki çocuk kapıdan girmiş gibi. Gözlerini bir açısı vardı ki, "Korkuttun beni yaaa!" dedi. Ben götünden çekilince plastik yarağı itiyor, ben yüklenince çekiyordu, tempoyu tutturmuştuk. Cial*s bayağı etkili bir hapmış ki, iki kez boşaldım götüne hiç çıkarmadan. Hale ise 3 kez orgazm oldu.
Biraz dinlendikten sonra beni mutfak penceresine götürdü, "Sen burdan seyret, en iyi burdan görürsün, hem bizim veranda hem de Mustafa'ların veranda görünür. Ben çamaşır asmaya çıkacağım şimdi!" dedi. Perdenin arkasından baktım, Mustafa ciğerci önünde bekleyen kedi misali neredeyse gözlerini kırpmadan buraya bakıyordu. İki dakika sonra Hale elinde çamaşır sepeti, ama az önce üzerinde olan plaj elbisesi yerine daha ince askılı, götünün 2 parmak altında mini etekli kavuniçi bir elbise ile kapıyı açıp verandaya çıktı. Yüzünü görmesem de sanırım Mustafa'ya gülümsedi ki, çocuk el kaldırıp sırıttı.
Önce nevresim takımını en ön ipe serdi. Veranda sanki kapanmıştı, yoldan geçen kimse içersini göremezdi. Solda ve sağda verandayı kapatan sürgülü siyah cam kapılar yarısına kadar açık olduğu için, sol ve sağ çapraz karşıdaki evler hariç kimse verandayı göremezdi. Önce sepeti özellikle yere koyup, Mustafa'ya doğru domaldı. O mesafeden çocuğun gözlerinin büyüdüğünü gördüm sanki. Hale o kadar yavaş hareket ediyordu ki, sütyensiz göğüsleri çamaşırları silkelerken hopluyor, elbisenin içinden çıkar gibi oluyor, uzanıp çamaşır ipine zor yetişiyor gibi yaptığında alttan sıyrılan etek simsiyah külodunu ortaya seriyordu. Mustafa'nın eli de resmen masanın altında hareket ediyordu. Hale, sepeti bir sağına bir soluna alıyor, eğilip sepetin içinden çamaşır alırken, kah göğüs uçlarını kah götünü sergiliyordu.
Bu oyun yarım saate yakın sürdü. Yarağım yine taş gibi oldu. Sevgilimi bu genç oğlanın sikişini seyretmek istiyordum. Hale içeri girip kapıyı kapatır kapatmaz altındaki külodu çıkarıp attı. Beni de kazık gibi yarakla görünce, hiç yer değiştirmeden perdenin arkasında, "Çabuk sok hayatım diye!" inledi. "Şu anda beni odanın birine saklayıp, Mustafa'yı çağırmanı ve dölleri bitene dek sikişmeni istiyorum sevgilim!" dedim. İnleyerek, "Offff ben de hayatım, ben de! Nasıl azdırıyorsun beni, kendimi orospu gibi hissediyorum! Mustafa gelse, o gencecik döllerini attırsa her yerime, ikiniz beraber sikseniz, ağzım boş kalacak, biri daha lazım aşkımmmm, ohhh!" diye diye orgazm oldu. Ben geleli daha 3 saat bile olmamıştı, kendimi tutup boşalmadım.
15 dakika dinlendikten sonra, akşam için birşeyler hazırlamaya başladık. Mutfakta ben de elimden geldiğince yardım ediyordum. Hatta iki defa tezgaha dayayıp arkadan amcığına soktum, 5'er dakika boşalmadan siktim, sürekli azgın kalsın istiyordum. O ara sordum, "Bu çocuğun anne babası nerde?" diye. "Onlar çalışıyor karı koca, bazen akşam gelir sabah giderler, bazen de sadece hafta sonları geliyorlar. Sol yanımdaki Almancı, o Temmuz ya da Ağustosta gelir, 1 ay kalır gider. Karşı ev Hatice abla, kocası öldü, çocukları gelir haftasonları. Sağ çaprazdakiler genç emekli, onlar bizim yaşlarda, Almanya'dan geldiler, yaz kış burdalar, ama çok hareketliler. Ayhan geldiğinde onlarla otururuz genelde, masa kurarız, bazen içer, bazen okey oynarız..." diye anlattı. Bir çırpıda siteyi öğrendim. Hem meze hazırlıyor hem konuşuyorduk...
Haleye, "Aşkım, bu üçüncü kişiyi de aramıza alma işine ne dersin, bunu düşünmek bile yarağımı dimdik yapıyor, senin de çok zevk aldığın belli!" dedim. "Sorma, hatırlıyor musun, ben 69 yapmayı bilmiyordum ya, 69'un ne olduğunu Melek anlattı!" dedi çapraz Almancıyı işaret edip, "Şimdi ise başkaları da olsun, beraber sikin istiyorum, bak!" dedi, elimi tutup amına götürdü vıcık vıcıktı. "Bugüne dek istemedim, ama bugün nerdeyse Mustafa'yı içeri çekip aranızda Tost olmak istedim, Tost'u da Melek anlattı, ama Mustafa çok genç, yarın çenesini tutamaz rezil oluruz!" dedi. "Biliyorum! Başka birilerini buluruz!" dedim. "Kimi bulacağız ki?" dedi. İki kez Melek demişti. Bunu bilinçli yaptığını biliyordum. "Anlat bakalım şu Melek nasıl bir tip?" dedim.
"Gel, bak!" dedi, perdenin arkasından onların verandayı gösterdi. At gibi, en 1.75 boyunda, ama tam ideal kiloda, siyah saçlı, irice göğüsleri olan, az önce Hale'nin giydiği plaj elbisesinin lacivertini giymiş, esmer güzeli bir kadın plaj havlusunu asıyordu. Bir an sanki beni görüyormuş gibi baktı. Hale, "Hayatım ben gidip 15 dakika takılayım şuna, yoksa biraz sonra aramaya gelir! Gidince salmaz genelde, ama işim var der kaçarım!" dedi. "Tamam!" dedim. O gidince ben de çabucak bir duş alıp, buzdolabına baktım. Soğuk bir bira açtım, perdenin arkasına geçip verandada oturan iki afeti seyretmeye başladım.
Mustafa'ya baktım, aralarında bir ev olduğu ve aynı hizada kaldıklarından Melek'lerin evini göremiyor, bir içeri bir dışarı çıkıp girip duruyordu. Hatunlar hani teraslara konulan salıncaklar var ya, onda oturuyorlardı, birbirlerine yüzleri dönük ve kahkahalarla birşeyler konuşuyorlardı. Melek benden tarafta oturuyor, yanladığı için bacak bacak üstüne atıp devirdiği götü muhteşem görünüyordu. Hale ise Meleğe doğru dönmüş, bağdaş kurmuş, sanki çok sıcaklıyormuş gibi kısacık eteğini sallıyor, amını havalandırıyordu. Benim baktığım açıdan görüldüğünü biliyordu. Bir ara Melek ayağa kalktı, Hale de uzanıp eteğinin arkasını kaldırdı. Melek basenlerini ve baldırlarını tutup Hale'ye gösteriyordu. Bense Meleğin (Gel beni sik!) diyen Tanga külotlu götüne dalıp kaldım. İki dakika sonra Hale ayağa kalktı, ikisi de kahkaha atıyorlarken, Melek dönüp direk benim olduğum pencereye baktı. Sonra da Hale eve geldi.
"Ne oldu, neden gülüştünüz o kadar?" dedim. "Evde sevgilim bekliyor, perdenin ardından bakıyordu, az önce senin götü de gördü, kaldırmıştır adam dedim!" dedi. "Ciddi misin, beni biliyor mu?" dedim. "Biz herşeyi konuşuruz! Sen geleceğini yazdığında beraberdik, o zaman söyledim. Zaten ilk geldiğimde geçtiğimiz yıllarda telefonla bu kadar ilgilenmediğim için bu sene sürekli telefon elimde diye huylanmış, bir akşam bir poşet bira alıp gelmiş, açıkcası sarhoş edip anlattırdı herşeyi. Kızdın mı?" dedi. "Yok be, ne kızayım!" dedim. "Zaten o da çok azgın, Kız bana da bulsak ya birini diyor, kocası sırf bundan kaçmak için küçük bir tekne aldı, erkenden balığa çıkıyor, geç vakit geliyor!" dedi. "Hımm.. O zaman bak ne yapalım, bir gün al izmir'e getir, ben de arkadaşlardan birini ayarlayayım, tanıştırırız!" dedim. "Aşkımsın!" deyip dudağıma yapıştı. Sonra eline teli alıp Meleğe, "Valla tamam!" diye mesaj yazdı.
"Mustafa ne yapıyor, bak bakalım!" dedim. "Dur, senin için yapmıştım seviyorsun diye, kabak mücveri var, bir tabak götüreyim!" dedi. "Telefonunla beni ara, telefon açık git, konuştuklarınızı duymak istiyorum!" dedim. "Tamam!" deyip gitti. Verandanın içindeki koltuğa bana sırtı dönük, bacak bacak üstüne atıp oturmuş, kahkahalarla Mustafa ile sohbet ediyordu. Hale, "Ay hafta sonu Ayhan abin vardı, çamaşır bulaşık dünya birikti, bir de Ayhan abin beni yordu (!), bugün öldüm yorgunluktan! Annenler gelecek mi bu akşam?" dedi. Mustafa da, "Yok gelmeyeceklermiş, az önce aradı!" dedi. Hale, "Eee sen ne yapacaksın?" diye sorunca, "Bilmem, iki bira alıp içerim belki.." dedi. "Sarhoş olmayasın?", "Yok abla, bana bişey olmaz!", "Bak sarhoş olup kızlara falan musallat olma!", "Yok be abla, kızların hepsi şımarık (ben senden hoşlanıyorum diyecek diye bekledim)!", "Eee yok mu sevgilin, gerçi eve de kimseyi aldığını görmedim ama..."
Tam o esnada kapıda tıkırtı gibi bir ses duydum, Hale anahtarı kapıya takıp gitmişti. "Hale?" diye bir bayan sesi. Tekrar, "Hale?" diye seslenince, şortumu giyip kapı arkasına gittim. Kapı açıldı. Melek kafasını içeri uzatıp, "Hale?" dedi alçak sesle. O zaman kapının arkasından çıktım ve "Buyrun?" dedim. İçeri girdi ve "Hale nerde?" dedi. "Mustafa'yı azdırmakla meşgul!" dedim. "Valla mı? Yine mi?" dedi gülerek. Tanıştık. "Gel bak!" dedim, perdenin arkasına götürdüm. Köşeden baktığımız için yanyanaydık. Bu arada Hale ile Mustafa sohbeti derinleştirmişler, Mustafa kışın okuldaki kızlardan biriyle yakınlaşmasını anlatıyordu. Karşıya ses gitmesin diye fısıltıyla, "Ben dinleyeyim diye telefonu açık!" dedim. Tebessüm edip, hem dinleyip, hem seyretmeye başladık.
Melek nasılsa herşeyi biliyor diye, "Hale siktirecek nerdeyse!" dedim. Melek de, "Ağzını sıkı tutacağını bilse çoktan siktirirdi!" dedi. Melek solumdaydı, omuzlarımızın arası 1 cm bile yoktu. Kulağıma yakınlaşıp, fısıltıyla, "Ben de arkadaşlarımdan ayarlayayım dediniz diye belki konuşuruz diye gelmiştim!" dedi. Fısıltıyla, "Nasıl birini istersin?" dedim kulağına dudağım değecek kadar yakın bir halde. "Hale'nin anlattıklarından anladığım kadarıyla senin kadar iyi bir sevgili olsa yeter!" dedi.
Hale'nin Mustafa'yla konuştuklarını duymak için telefonu ikimizin kulağının arasına kaldırdım tekrar. Hale, "Kız güzelmiydi?", Mustafa, "Çok güzeldi, ama şımarıktı!". Hale, "Olacak o kadar, genç kızlar biraz şımarır, üzüm yiyeceksen bağcıyı dövmeyeceksin!", Mustafa, "Ne kadar iyi davranırsan o kadar daha şımarıyorlar, o yüzden yaşıtım kızlar ilgimi çekmiyor!", Hale, "Var mı kızın fotoğrafı?" (konu kendisine gelecek diye top çeviriyordu hale), Mustafa, "Var telefonumda, ama biraz şey...". Hale, "Ney?" (sanki anlamadı, kız çıplak işte).
Bu arada heyecandan yarağım kazık gibi oldu yine. Meleğin de nefes alışverişleri hızlanmış, nerdeyse kalbinin gümbürtüsü telefondaki sohbeti kapatıyordu. Telefonun sesini açıp, "Kolum yoruldu, az sen tutar mısın?" dedim, maksat onun tarafındaki elimi boşa çıkarmaktı. Hale, "Aaaa Mustafa, bu kız yarı çıplak!", Mustafa, "Tam çıplağı da var abla!". Hale, "Sen mi çektin bunu?", Mustafa, "Evet, ben çektim!". Hale, "Lan bozdun mu yoksa kızı?", Mustafa, "Yok abla zaten bozuktu, ilk değildim ki, son da olmam!".
Meleğin kulağına, "Tamam, şimdi sikişecekler!" diye fısıldadım. Melek de benim kulağıma, "Evet, ben olsam üstüne atlamıştım!" dedi. Ben de, "Bugün kaç kez sikildi ama hala azgın güzel orospum!" dediğim anda Melek elini şortumun üstünden yarağıma attı. Ben de kalçalarına, birbirimizi okşuyor, telefonu da kulağımızdan ayıramıyorduk. Hale, "Bakalım başka nasıl fotolar var bunda?", Mustafa, "Abla başka yok ya, ver telefonu!". Hale, "Dur Mustafa, bakıyorum!", Mustafa, "Abla yaaa!". Hale, "Mustafa benim fotolarım dolu bunda?", Mustafa, "Abla özür dilerim...". Hale, "Bunu ne zaman çektin, havluya sarılı banyodan çıkmış halde?" (ben duyayım diye detay anlatıyordu). Mustafa, "Sizin arka bahçedeki erik ağacının arkasından...". Hale, "Başka da var mı? Aaaa, Ayhan abinle rakı içip oynaşırken, arka arkaya çekmişsin bir de!" Mustafa, "Abla onlara bakıyorum, sakın silme!".
Bu arada ben Meleği hafif domaltmış, arkadan amcığına yarağımı sokmuştum bile. Melek kalçasını hafif geri çıkarmış, telefon kulağımızda, sıklaşan nefeslerimizle sikişiyorduk. O an sanki Hale konuştukça daha da azıyorduk, ama telefondan ses gidecek anlayacaklar diye yavaş hareketlerle sikişiyorduk. Melek kafasını çevirip dudaklarıma yapıştı. Burnundan nefes alıp vererek kasılıyor, ardı ardına orgazm oluyordu. Ben de dayanamayıp yarağımı çıkarıp yere doğru boşaldım...
Hale, "Aaaa şaşırdım ama, bunu ne zaman çektin, koltukta her yerim açıkta uyurken?", Mustafa, "Onu Cuma akşamı çektim, daha yeni!". Hale, "Eeee, ne yapıyorsun bu fotolarla?". Mustafa, "Yaaaa Hale abla!". Hale, "Peki en çok hangisini beğeniyorsun?", Mustafa, "En çok beğendiğimi bilgisayarıma aktardım!". Hale, "Nasıl bir şey, görmek istiyorum!", Mustafa, "Ama kızmak yok!". Hale, "Önce bir göreyim de bakarız!" dedi. Mustafa kalkıp içeri giderken, Hale de bana doğru göz kırpıp, etrafına bakındı gören var mı diye ve arkasından içeri girdi. Az sonra Hale, "Oha artık!", Mustafa, "Kızmayacağına söz verdin abla!". O anda telefon kapandı.
Melek'le birbirimize baktık, dudaklarına yapıştım. Tek ayağını kaldırıp duvara dayadım, yarağımı amcığına alttan sertçe soktum. Ben Meleği sikerken, Melek, "Meraktan kuduruyorum, Hale şu anda siktiriyor mu acaba?" dedi. "Onu bilmiyorum, ama sen siktiriyorsun!" dedim. Melek, "Evet, muhteşem sikiyorsun, hayatımda bu kadar heyecanlanmamıştım!" deyip, dudaklarımı boynumu öpüyordu. Yine ardı ardına orgazm olmaya başladı. Bu kez telefon da olmadığı için, "Ahh, evet, eveettt, kökle, ohhh, harikasın!" diye diye orgazm oluyordu. Amında birkaç kez daha git gel yapıp yarağımı çıkardım, sehpanın üstündeki bezi alıp yarağıma sardım, boşalır gibi hareketler yaptım.
Melek, "Ben gideyim, Hale gelip bizi böyle görmesin!" deyip arka kapıdan bahçeye çıkıp ağaçların yanından kayboldu
116 notes · View notes
elisaa-suu · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Kitaba tarih atmışım 29 Ekim 2013'ten bu yana benimle🌾Bundan 2 ay önce bi 30 sayfa falan okuyup bıraktım. ilk sayfaları sıkıcı da değildi oysaki, böylesine büyük bi yazarın kitabını okumamış olmayı geçtim, başlayıp bırakmış olmak bile bi utanç benim için. Bırakmamak üzere başlıyorum bu gün 📚su gibi aksın ☕
100 notes · View notes
yurekbali · 2 months ago
Text
Tumblr media
Cumhuriyet’in 100 Yılına 100 Sevinçli Cümle - Haydar Ergülen 1  Cumhuriyet sizi böyle kadınlı-erkekli bir arada gördüğü için çok sevinçli! 2  Birinci yüz yılında Cumhuriyet’in varlığı bizi çok sevindirdi, üzdüğü de oldu, ama üzdüğünden çok sevindirdi. Şimdi ikinci yüz yılında sıra bizde, ne sırası mı, Cumhuriyet’i sevindirme sırası elbette! 3  Cumhuriyet’i sevindirmek de Cumhuriyet’le sevinmek kadar kolay ve doğal. Bunun için “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” bireyler olmak yeterli. 4  20. yüzyıl büyük devrimler yüzyılı oldu. Önce 1917 Ekim Devrimi, sonra 1923 Cumhuriyet Devrimi, Çin Köylü Devrimi, Küba Devrimi. Cumhuriyet bize devrim sevincini yaşattı. 5  Devrimleri ancak romantikler yapar, Cumhuriyet’i de romantikler kurar, romantikler, yani hülyalılar! Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu denli çok sevilmesinin nedenlerinden biri de romantik ve hülyalı oluşudur. 6  Cumhuriyet’i düşünmek de sevinçtir Atatürk’ü düşünmek de. Düşüncesizler bunu bilmedikleri için bu kadar mutsuzlar! 7  İlhan Berk’in dizesindeki şu sevince bakın: “Cumhuriyet’in ilk günleri gibiydi yüzün.” 8  Keşke 100 yıl sonra da bu dizenin aydınlığı, temizliği ve ışığıyla, onun ilk günleri gibi sevinçli olabilseydik! 9  Nâzım Hikmet’in Kuvayı Milliye Destanı’nda, hani Paşa’yı “sarışın bir kurd”a benzettiği o müthiş destanda “dağlarda tek tek ateşler yanıyordu” dizesindeki sevinçle ürperiyoruz hâlâ! 10  Coğrafyanın kader olmadığını göstermek için verdi kısacık ömrünü kurtuluşa! Rumeli’si, Anadolu’su ve Mezopotamya’sıyla bu yurt, Ortadoğu’ya komşu olsa da Ortadoğulu olmasın istedi Gazi. Yüzünü hep aydınlığa, çağdaşlığa çevirdi, son yıllara dek hayli sevindik, Yahya Kemal’in “Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik” dizesindeki çocuklar gibi şendik. Çocuklarımızın da yine yeniden şen olacağına, sevineceğine inanıyoruz, çünkü “bu memlekette de bir gün sabah olacak”tır yeniden! 11  Cumhuriyet sevinci tam da “Gerçekçi ol, imkânsızı iste!” sözünün gerçekleşmiş hâlidir. 12  Stefan Zweig’ın Yıldızın Parladığı Anlar kitabında karşılığını bulan anlardan biri olarak yıldızlı bir sevinçtir Cumhuriyet. 13  Cumhuriyet en çok da bir “kadın devrimi” olmanın sevincidir. 14  Cumhuriyet, ülkenin kurucusunun o ülkenin en centilmen insanı olmasının sevincidir. 15  Cumhuriyet, ülkenin en ünlü halk ozanının, gözlerinin olmasa da gönlünün açılmasının sevincidir. 16  Cumhuriyet tam da 100. yılında ulusal kadın voleybol takımının ona şampiyonlukla teşekkür etmesinin sevincidir, olmasaydı olmazlardı çünkü! 17  Cumhuriyet bir yaz sevinci olarak, yaz denizlerine kadınlı-erkekli dalmanın sevincidir. 18  Cumhuriyet karatahtaya yazılan ilk hecenin Türkçe sevincidir. 19  Cumhuriyet “Çok şükür çok şükür bugünleri de gördük” demenin yüz yıldır sevincidir. 20  Cumhuriyet, yolu geleceğe açık, yüreği sevgiye açık, saçları özgürlüğe açık genç kızların taze sevincidir.
21  Cumhuriyet bale yapan mini mini hanımların el ele tutuşmuş sevincidir. 22  Cumhuriyet, ülkenin kurucusunu yitirdiği 10 Kasım 1938’den bu yana, tam 85 yıldır her 10 Kasım sabahı saat 9’u 5 geçe saygıyla ayağa kalkmak ve o büyük devrimciyi özlemle anmaktır. 23  Cumhuriyet eşitliğin sevincidir, sevinci de eşit paylaşmaktır. 24  Cumhuriyet, kadını yok sayan, ikinci sınıf sayan toplumların ne yazık ki bilmediği, duymadığı bir neşenin sevincidir. 25  Cumhuriyet düğününde babasıyla dans eden bir genç kızın sevincidir. 26  Cumhuriyet “Benzemez kimse sana” şarkısına gözleri parlayarak katılmanın sevincidir. 27  Cumhuriyet ilk öpüşmenin unutulmaz sevincidir. 28  Cumhuriyet ilk kitabını imzalayan genç yazarın sevincidir. 29  Cumhuriyet üniversitede okumak için büyük kente gelen genç kızların, delikanlıların özgürlük sevincidir. 30  Cumhuriyet “Kimsesizlerin kimsesi” olmanın sevincidir. 31  Cumhuriyet her çocuğun Ata’sını görmeye Anıt Kabir’e gitmesinin sevincidir. 32  Cumhuriyet dünyanın en güzel kentlerinden birinin denizlerinde yol alan vapurlarda olmanın mavi sevincidir. 33  Cumhuriyet “İzmir’in dağlarında çiçekler” açmasının sevincidir. 34  Cumhuriyet “Sarı saçlım mavi gözlüm nerdesin?” özleminin sevincidir. 35  Cumhuriyet adını taşıyan meyhanede iki kadeh parlatmanın sevincidir. 36  Cumhuriyet, Cumhuriyet Bayramlarında iki dirhem bir çekirdek giyinip kutlamaya gitmenin sevincidir. 37  Cumhuriyet, Cumhuriyet’in yanlışlarını, eksiklerini özgürce tartışma sevincidir. 38  Cumhuriyet, Aydınlanma sevincidir. 39  Cumhuriyet, kızlı-oğlanlı köy çocuklarının onlara hem bilgi hem beceri kazandıran Köy Enstitüleri’nde yetişmesinin sevincidir. 40  Cumhuriyet, zeybek oynamayı erkek tekelinden kurtarıp kadını da katmanın ve adını “Tarcan Zeybeği” koymanın sevincidir. 41  Cumhuriyet, bir zamanlar Bomonti bahçelerinde ailece bira içmenin sevincidir.
42  Cumhuriyet kadın pilotun anonsunu duyunca daha güvenli yolculuk yapacağını hissetmenin sevincidir. 43  Cumhuriyet kadın şairlerin, erkek şairlerden daha iyi şiir yazmasının sevincidir. 44  Cumhuriyet, dinin asla devlet işlerine karıştırılmamasının ve “Türkiye laiktir, laik kalacak” demenin sevincidir. 45  Cumhuriyet İdil Biret’i, Suna Kan’ı, Fazıl Say’ı yetiştirmenin sevincidir. 46  Cumhuriyet Yaşar Kemal’in destansı sevincidir. 47  Cumhuriyet Orhan Pamuk’un Türkçeyi bir edebiyat dili olarak dünyaya tanıtmasının güzel sevincidir. 48  “Cumhuriyet sevinci, insanın kendisine yakışanı giymesidir.” (Düzgün) 49  Cumhuriyet “Annemin aldığı kırmızı rugan ayakkabılarım ve içinde dantelli beyaz çoraplarımla ilk kez dışarı çıkıyor olmanın kız çocuksu heyecanıdır.” (Tuğçe) 50  “Cumhuriyet başının göğe bakmasının sevincidir.” (Şükran) 51  “Cumhuriyet nefes alıp vermek kadar kıymetli ve anlamlı bir sevinç.” (Kıymet) 52  Cumhuriyet sevinci “Bir Cumhuriyet kadını olarak, Cumhuriyet’in bu topraklara kazandırdığı bütün değerlerin yaşatıldığını ve yaşatılacağını iliklerine kadar hissetmektir.” (Hülya) 53  Cumhuriyet sevinci “göklere yazılmış bir destanın aydınlık yüzünü gururla okşamaktır.” (Ecem Fulya) 54  “Evlatlarımızın geleceğe umutla bakması, yitirdiklerimizin toprağa huzurla kavuşmasıdır Cumhuriyet sevinci.” (Mehtap) 55  “Bağımsızlığın ilk adımının, hayalinin peşinden koşmak olduğunu hissetmektir Cumhuriyet sevinci.” (Muhammet) 56  “Sevgilinin aşkına karşılık vermesidir Cumhuriyet sevinci.” (Hilal) 57  “Umut ekilen toprağı kucaklayan güneştir Cumhuriyet sevinci.” (Sema) 58  “Cumhuriyet sevinci, insanın kendi kaderine terk edilmemesi demek.” (Esin) 59  “Cumhuriyet, özgürlüğü için bedel ödemiş bu milletin şölenidir.” (Gönül / Sevda) 60  “Hür doğdum hür yaşarım/ kime ne kime ne/ köle miyim sana ben/ sana ne sana ne?” şarkısını söylemenin sevincidir. 61  Bir köylü çocuğunun devletin okullarında parasız okuyup önce mühendis, ardından başbakan ve cumhurbaşkanı olup, kendine yakıştırdığı Çoban Sülü lakabıyla gurur duymasıdır. 62  Defterine kırık dökük harflerle “Ali, Ayşe’yi seviyo” yazan Ali’nin sevincidir. 63  Yazlıklarda, sitelerde yaşanan ilk yaz aşklarıdır.
64  Kasaba meydanındaki Atatürk’ün önünden geçerken onun sana gülümsediğini hissetmektir. 65  Başöğretmenin Atatürk olduğunu hiç unutmadan, önünden her geçişte durup selam vermenin çocuk sevincidir Cumhuriyet. 66  Uzak kasabalara, dağ köylerine atanan gencecik öğretmen kızların kendilerini Çalıkuşu gibi hissetmesidir Cumhuriyet. 67  Aziz Sancar’la Nobel, Nuri Bilge Ceylan’la Altın Aslan, Semih Kaplanoğlu’yla Altın Ayı kazanmanın sevincidir Cumhuriyet. 68  Kadınların toplum içinde yüksek sesle gülmesinin ayıp olduğunu söyleyen gericilere inat, ağız dolusu kahkahayla gülmenin sevincidir Cumhuriyet. 69  “’Gök yakut bulutun karnında/ ebemkuşağı direnişidir’ Cumhuriyet sevinci.” (Dilek) 70  Ülkenin bağımsızlığını her şeyin üstünde gören iki şairi, Mehmet Âkif Ersoy ve Tevfik Fikret’i farklılıklarıyla sevmek, saygıyla anmaktır Cumhuriyet. 71  Mehmet Âkif Ersoy’un bağımsızlığa ve özgürlüğe armağan ettiği “İstiklal Marşı”mızda, “Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım/ hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” dizelerini hiç unutmamak ve “kadının yeri evidir” diyen zihniyetin yüzüne çarpmaktır Cumhuriyet. 72  Dünyanın sadece insanlara değil, hayvanlara da ait olduğunu bilmenin sevincidir Cumhuriyet. Kedilere, köpeklere, kuşlara bir parça yiyeceği, bir kap suyu çok görmemektir. 73  Halide Edip Adıvar’ın, nam-ı diğer Halide Onbaşı’nın bu ülkenin kadın yazarlarının direniş öncüsü olduğunu bilmenin ve kadınlara bu cesaretin ondan geldiğini anlamanın sevincidir Cumhuriyet. 74  Suat Derviş, Sevim Burak, Leyla Erbil, Adalet Ağaoğlu, Tomris Uyar, Füruzan, Sevgi Soysal, Tezer Özlü, Pınar Kür, Sevinç Çokum, Ayşe Kulin, İnci Aral, Ayla Kutlu, Erendiz Atasü, Buket Uzuner, Latife Tekin ve daha pek çok kadın yazarın varlığından onur duymaktır Cumhuriyet. 75  62 yıllık ömrünün 22,5 yılını hapishanelerde geçirmesine karşın “Memleketimi seviyorum, hapisanelerinde yattım” diyen Nâzım Hikmet gibi bir şairimiz olmasının sevincidir Cumhuriyet. 76  Ahmet Hamdi Tanpınar, Abdülhak Şinasi Hisar, Sait Faik, Sabahattin Ali, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Peyami Safa, Aziz Nesin, Tarık Buğra, Fakir Baykurt, Oğuz Atay, Bilge Karasu, Vüs’at O. Bener gibi dünya yazarlarını Türkçe okuyabilmenin sevincidir Cumhuriyet. 77  Daha 1940’larda irticaya dikkat çeken ve “Tehlikenin farkında mısınız?” diye uyaran Orhan Veli gibi Garip bir şairimiz olmasının uzun sevincidir Cumhuriyet. 78  Türkmen ulusu Yunus Emre’nin izinde ve Türkçesinin güzelliğinde şiir yazmaya özenmektir Cumhuriyet. 79  Yahya Kemal, Ahmet Hâşim, Nâzım Hikmet, Necip Fazıl, Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat, Ahmed Arif, Rıfat Ilgaz, İlhan Berk, Cahit Külebi, Ece Ayhan, Dağlarca, Can Yücel, Gülten Akın, Behçet Necatigil, Âsaf Hâlet Çelebi, Metin Eloğlu, Özdemir Asaf, Sennur Sezer, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Sezai Karakoç, Edip Cansever, Ülkü Tamer, Ceyhun Atuf Kansu, Hasan Hüseyin, Cahit Zarifoğlu, Metin Altıok, Arkadaş Z. Özger, Sina Akyol, Nilgün Marmara, Didem Madak, Ahmet Erhan, Behçet Aysan, küçük İskender, Ergin Günçe’yi Türkçe okumanın sevincidir Cumhuriyet. 80  İlhan Berk’in “Elma kokan bir Türkçeyle konuştuğun içindi” dizesini sevinçle parlatıp teşekkür etmektir Cumhuriyet. 81  Çoksesli, çok renkli bir toplum yaratma düşü için çabalama sevincidir Cumhuriyet. 82  Can Yücel’in demesiyle Rengahenk bir ülkenin gökkuşağı sevincidir Cumhuriyet: Mavidir, kırmızıdır, turuncudur, yeşildir, mordur, sarıdır, eflatundur, beyazdır... 83  Ege’deyken Anadolu’yu, Anadolu’da Rumeli’yi, Rumeli’de Akdeniz’i, Akdeniz’de Güneydoğu’yu, Güneydoğu’da Karadeniz’i özlemektir Cumhuriyet.
84  Kimsenin milliyetinden, dilinden, dininden, mezhebinden, renginden, cinsiyetinden ötürü ötekileştirilmemesinin adıdır Cumhuriyet. 85  Ormanlarını, zeytinliklerini, sularını, ağaçlarını, meralarını, bağlarını bahçelerini, ovalarını yaylalarını korumak için öne atılan köylü kadınların direnişidir Cumhuriyet. 86  Her köşesinden bambaşka şarkılar, türküler duyulan, semaların, semahların dönüldüğü, horon tepildiği, kadın-erkek el ele gönül gönüle omuz omuza halayların çekildiği bir şölen sevincidir Cumhuriyet. 87  Üç yanı denizle, dört yanı iyilikle, her yanı özgürlükle çevrili bir ütopyadır Cumhuriyet. 88  “Güneş ufuktan şimdi doğar” demeden, güneş daha doğmadan güneş gibi doğandır Cumhuriyet. 89  Yasaklanan festivallere, dinletilere inat hep bir ağızdan söylenen bir itiraz şarkısıdır Cumhuriyet. 90  Türkiye’yi bir Ortadoğu ülkesine dönüştürmek, yurttaşlık bilincinin yerine kulluğu getirmek, Cumhuriyeti dinsel bir yönetime çevirmek isteyenlere biat etmemek, boyun eğmemektir Cumhuriyet. 91  Hep oğlanlar kızlara mı söyleyecek, kızların da oğlanlara “seni seviyorum” demesidir Cumhuriyet. 92  İkinci yüz yılında tam demokrasiyle, özgürlüklerle, devrimci ve halkçı bir buluşmaya hazırlanmaktır Cumhuriyet. 93  Her sabah otobüs şoförünü, tanıdığın tanımadığın herkesi, hayvanları, ağaçları, yeryüzünü “günaydın” diye selamlamanın sevincidir Cumhuriyet. 94  Cumhuriyet şeker fabrikalarıdır, Sümerbank’tır, Beykoz Kundura Fabrikası’dır, Paşabahçe fabrikalarıdır. 95  Cumhuriyet 23 Nisan’dır, 19 Mayıs’tır, 30 Ağustos’tur, 29 Ekim’dir, Cumhuriyet bir bayram sevincidir. 96  Cumhuriyet eleştiridir, özeleştiridir, “Ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak/ nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” diyebilmektir. 97  Cumhuriyet tüm yurttaşların farklılıklarıyla, özgünlükleriyle, barış içinde, özgürce bir arada yaşamasının sevincidir. 98  Değerlerini, erdemlerini en az on kuşaktır paylaşan yurttaşların özgüvenidir Cumhuriyet. 99  Cumhuriyet bugün benim doğum günüm demektir. Cumhuriyet’te doğdu, Cumhuriyet’te yaşadı denilsin sevincidir. 100  Cumhuriyet, Nâzım Hikmet’in “Davet”idir. “Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim...” - Haydar Ergülen, Cumhuriyet’in 100 Yılına 100 Sevinçli Cümle (100. Yıl Cumhuriyet Alfabesi) - Fotoğraf: Mustafa Kemal Atatürk, 29 Ekim 1925, Ankara'da düzenlenen Cumhuriyet kutlamaları (Cemal Işıksel)
21 notes · View notes
yeniyeniseyler · 2 months ago
Text
Star - Haftalık Yayın Akışı (4 - 10 Kasım) (Özel)
Star TV‘nin haftalık yayın akışını (4 – 10 Kasım 2024) haberimizde bulabilirsiniz. * Yayın akışında değişiklikler olduğu an başlığımız güncellenecektir. Star TV – Haftalık Yayın Akışı (4 – 10 Kasım 2024)
0 notes