#19 Mayıs 2018
Explore tagged Tumblr posts
gilmourist · 3 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
D. Gilmour is in a legal battle with the composer of a ubiquitous jingle that plays at French train stations, Télérama reports.
Gilmour heard the four-note jingle for France’s national railway operator SNCF in Aix-en-Provence in 2013 and was charmed.
Gilmour approached composer Michaël Boumendil to ask if he could use the music in a song – a request Boumendil thought was a prank at first. The pair reached an agreement and were billed as co-writers of Gilmour’s 2015 single, Rattle That Lock, receiving approval from SNCF.
A year later, however, Boumendil took Gilmour to court, arguing that he hadn’t used the notes from the jingle as planned, but the recording that SNCF plays in stations. Boumendil claimed the contract permitted Gilmour to replay the notes, not to interpolate the exact recording.
In May 2018, a court rejected Boumendil’s claims, saying that he was too slow to quibble the contract, and ordered him to cover Gilmour’s legal fees.
Now, Boumendil has appealed the judgment.
* * * * *
Télérama'nın haberine göre , D. Gilmour, Fransız tren istasyonlarında çalan yaygın bir reklam müziğinin bestecisiyle hukuki bir mücadele içinde .
Gilmour, 2013 yılında Aix-en-Provence'da Fransa'nın ulusal demir yolu operatörü SNCF için dört notalı jingle'ı duydu ve büyülendi.
Gilmour, besteci Michaël Boumendil'e yaklaşarak müziği bir şarkıda kullanıp kullanamayacağını sordu - Boumendil bu isteğin ilk başta bir şaka olduğunu düşündü. İkili bir anlaşmaya vardı ve Gilmour'un 2015 teklisi Rattle That Lock'un ortak yazarları olarak faturalandırıldılar ve SNCF'den onay aldılar.
Ancak bir yıl sonra Boumendil, Gilmour'u mahkemeye verdi ve jingle'daki notaları planlandığı gibi kullanmadığını, bunun yerine SNCF'nin istasyonlarda çaldığı kaydı kullandığını iddia etti. Boumendil, sözleşmenin Gilmour'un notaları tekrar çalmasına izin verdiğini, tam kaydı interpole etmesine izin vermediğini iddia etti.
Mayıs 2018'de bir mahkeme, Boumendil'in sözleşme konusunda çok yavaş davrandığını belirterek iddialarını reddetti ve Gilmour'un avukatlık masraflarını karşılamasını emretti.
Boumendil şimdi karara itiraz etti.
(The Guardian, Laura Snapes, Nov 19 2019)
2 notes · View notes
aykutiltertr · 2 months ago
Video
youtube
Toz Duman - Bülent Serttaş ✩ Ritim Karaoke (Kürdi Minör Disko & Oryantal...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/R4FEszpQ7n4 ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Toz Duman - Bülent Serttaş ✩ Ritim Karaoke (Kürdi Minör Disko & Oryantal Beste Tural Toğrul) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ➤ SANATÇININ DİĞER ŞARKILARI İÇİN OYNATMA LİSTESİNE BAKABİLİRSİNİZ...         ⭐ 🎧 ╰┈➤   https://www.youtube.com/playlist?list=PL9SktAtLVupM4P5kNhKHd4hJZpIK_4kMF ➤ ESER ADI                :  TOZ DUMAN ➤ SÖZ GÜFTE            : TURAL TOĞRUL ➤ BESTE - MÜZİK      : TURAL TOĞRUL ➤ USÜL                       : 8/8 DÜYEK DİSKO - ORYANTAL ➤ MAKAM - DİZİ        : KÜRDİ , MİNÖR ➤ ARANJÖR              :  OZAN DOĞULU ➤ ENSTRÜMANLAR : YAYLI GRUP KEMAN ➤ FİRMA - ŞİRKETİ   : BYBİLO'S Bülent Serttaş TOZ DUMAN Aşk dedim burada bir aşk görmedim hüzün sokaklarında yürüdüm bu bedenin içinde nasıl çürüdüm sen hiç bir şey görmedin YAPIM: BYBİLO’S Prodüktör: Selvi SERTTAŞ Söz Müzik: Tural Toğrul Aranje: Ozan Doğulu                             ŞARKI SÖZÜ BİLMEDİM BUNUN ADI NE BİLMEDİM AŞK DEDİM BURADA BİR AŞK GÖRMEDİM HÜZÜN SOKAKLARINDA YÜRÜDÜM BU BEDENİN İÇİNDE NASIL ÇÜRÜDÜM SEN HİÇ BİR ŞEYİ GÖRMEDİN FERYADIM YAYILDI CÜMLE CİHANA DEDİKODUMUZU YAYAN YAYANA BİRKERE BİLE GELMEDİN YOLLAR KARANLIK GEÇİLMİYOR HAKLI HAKSIZ SEÇİLMİYOR DOĞRUYU KİMSELER BİLMİYOR TOZ DUMAN İSTERSEN TOPLA İSTER YAK SENLE BENİM SUÇUMUZ ORTAK YİNE HERŞEY KARIŞTI BAK TOZ DUMAN BURASI TOZ DUMAN Bülent Serttaş Doğum 18 Kasım 1965 (58 yaşında) Elazığ, Türkiye Tarzlar Türkü Meslekler Türkücü, oyuncu[1] Etkin yıllar 1983-günümüz (şarkıcı) Eş Selvi Serttaş Çocukları 3 Bülent Serttaş (d. 18 Kasım 1965, Elazığ), Türk halk müziği sanatçısı, söz yazarı ve oyuncu. 1983 yılından itibaren çeşitli mekanlarda sahneye almaya başlayarak müzik yapmaya başladı. Adana'da bir gazino da şarkı söylerken Hilmi Topaloğlu tarafından keşfedildi. İlk albümü Delikanlı yayınlandı. 1997 yılında piyasaya çıkan Aşığım Yanmışım albümüyle popülerliliğini arttırmıştır.[2] Türkücülüğün yanı sıra; 2010 yılında Çakallarla Dans, 2012 yılında Patlak Sokaklar: Gerzomatve 2014 yılında ise Çakallarla Dans 3: Sıfır Sıkıntı filmlerinde rol almıştır.[1] Bülent Serttaş, Selvi Serttaş[3] ile evli ve 3 çocuk babasıdır. Diskografisi Albümleri 1991: Utanıyorum (Avare Çocuk) 1993: Delikanlı 1995: Sen Varya Sen 1997: Aşığım Yanmışım 1997: Anlayacaksın - Mektup 1998: Sana Yaşıyorum 2000: Alın Yazımsın 2001: Her Şeyine Hastayım 2002: Ağlama Meleğim 2005: Tükendi Dost Sohbetleri 2008: Emir 2011: Bitmez sana sevdalarim 2013: Sen Diye Diye 2017: Ablalar Single'ları 2007: Ne Mutlu Türküm Diyene 2013: La Bize Her Yer Ankara 2015: Adamın Dibi (Çeşme) 2016: Haber Gelmiyor Yardan (ft. Serdar Ortaç) 2018: Bodrum Akşamları (Akustik) 2019: Sevda İçerde 2019: Elini Kolunu Sallayacak 2020: Seyyah 2021: Yıllar utansın 2021: Akdeniz 2021: Sen Bensiz Nefes Alamazsın 2022: Aklıma Sen Gelince 2022: Filhakika 2022: Dili Ballım (duet İpek Demir ile) 2023 Neler Umdum Neler Buldum Filmografisi Çakallarla Dans - 2010 Patlak Sokaklar: Gerzomat (General) - 2012 Çakallarla Dans 3: Sıfır Sıkıntı - 2014 Yildizlar da Kayar: Das Borak - 2016 Kaynakça ^ a b "İmdb Bülent Serttaş Sayfası". imdb.com. 16 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2014. ^ "Bülent Serttaş". karnaval.com. 5 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2014. ^ "Hayatımın anlamı huzur verenim". Hürriyet Gazetesi. 14 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2014. ^ "Bülent Serttaş'ın Geniş Ailesi". 8 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2014. Dış bağlantılar Discogs'ta Bülent Serttaş diskografisi Taslak simgesi Bir Türk şarkıcı ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz. Kategori: Türk şarkıcı taslaklarıYaşayan insanlar1965 doğumlularKeban doğumlularElazığ ili doğumlu sanatçılarTürk arabesk şarkıcılarıTürk halk müziği ses sanatçılarıTürk erkek sinema oyuncularıEsen Müzik sanatçılarıSindoma Müzik sanatçılarıŞahin Özer Müzik sanatçıları20. yüzyılda Türk erkek şarkıcılar21. yüzyılda Türk erkek şarkıcılar1990'ların şarkıcıları2000'lerin şarkıcıları2010'ların şarkıcıları2020'lerin şarkıcıları
0 notes
pazaryerigundem · 6 months ago
Text
  Uluslararası Tarım, Çevre ve Sağlık Kongresi “Yeşil” Bursa’da gerçekleşti
https://pazaryerigundem.com/haber/174884/uluslararasi-tarim-cevre-ve-saglik-kongresi-yesil-bursada-gerceklesti/
  Uluslararası Tarım, Çevre ve Sağlık Kongresi “Yeşil” Bursa’da gerçekleşti
Tumblr media
Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) ve Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) ortaklığında düzenlenen “7. Uluslararası Tarım Çevre ve Sağlık Kongresi” sona erdi. Türkiye’den ve dünyadan çok sayıda bilim insanın katıldığı kongre, 30 Mayıs-1 Haziran 2024 tarihleri arasında BTÜ’nün ev sahipliğinde gerçekleşti.
BURSA (İGFA) – BTÜ Mimar Sinan Yerleşkesinde gerçekleştirilen kongreye; BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili ve Tarım A.Ş. Genel Müdürü Mehmet Aydın Saldız, TÜBİTAK Bursa Test ve Analiz Merkezi (BÜTAL) Müdürü Sedat Aktaş, kurum müdürleri, fakülte dekanları, kongrenin başkanları BTÜ Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Perihan Binnur Kurt Karakuş, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Cafer Turgut ve Sağlık Bilimleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Serdal Öğüt, öğretim üyeleri, araştırmacılar, sivil toplum kuruluşlarının ve sponsor firma temsilcileri ile birlikte çok sayıda öğrenci katıldı.
Tumblr media
“MULTİDİSİPLİNER ÇALIŞMALAR YAPMAK ÖNEM KAZANDI”
Kongre Düzenleme Kurulu adına açılış konuşmasını yapan BTÜ Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Perihan Binnur Kurt Karakuş multidisipliner çalışmaların bilimsel alanda gün geçtikçe daha fazla önem kazandığına işaret etti. Kurt Karakuş, 2018 yılında başlayan kongre geleneğinin bir parçası olan 7. Uluslararası Tarım, Çevre ve Sağlık Kongresi’nin her yıl Adnan Menderes Üniversitesi ve Bursa Teknik Üniversitesi’nin himayelerinde düzenlendiğini bildirdiği konuşmasında “Tarımsal faaliyetler, çevresel dinamikler ve insan sağlığı sonuçları arasındaki bağlantıları keşfederek hem insanların hem de gezegenin refahını destekleyen bütünsel çözümler arayacağız. İster araştırma ister geliştirme olsun, kendi başımıza ne kadar başarırsak başaralım, bu bilgi dünyasında asla yeterli olmuyor. Dolayısıyla bu kongrenin odak noktası fikir alışverişi olup, bu alışverişe katılarak kongreden faydalanabilecek tüm tarafların kendi alanlarındaki faaliyetlerin yönetiminde uygulayabilmeleri umulmaktadır” dedi. Kurt Karakuş, başta Rektör Çağlar olmak üzere kongrenin düzenlenmesinde emeği geçen herkese ve konferansın davetli konuşmacıları Örobro Üniversitesi’nden Prof. Heidi Fiedler, Lancaster University öğretim uyesi Prof. Hao Zhang  ve Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Nabi Alper’e teşekkür etti.
“TARIM, ÇEVRE VE SAĞLIK, İNSANLIĞIN GELECEĞİ İÇİN HAYATİ ÖNEME SAHİP ÜÇ TEMEL UNSURDUR”
Kongrenin; tarım, çevre ve sağlık konularını bir bütün olarak değerlendirmesi, güncel araştırmaları tartışması ile disiplinler arası çalışmalara olanak vermesi ülkemize ve dünyaya büyük katkı sağlayacağını söyleyen Rektör Prof. Dr. Naci Çağlar” Tarım, çevre ve sağlık konuları, insanlığın geleceği için hayati öneme sahip üç temel unsurdur. Bu alanlarda yapılan çalışmalar, sadece günümüz yaşam kalitesini artırmakla kalmayıp gelecek nesillerin de sürdürülebilir ve sağlıklı bir dünyada yaşamalarını sağlaması adına büyük bir önem taşımaktadır. Çevre bilincinin artırılması ve çevresel politikaların güçlendirilmesi, sağlıklı bir yaşam için vazgeçilmezdir. Sağlık alanında ise, tarım ve çevre ile doğrudan bağlantılı olarak birçok fırsat ve zorluk bulunmaktadır. Beslenme alışkanlıklarımızdan, yaşadığımız çevrenin kalitesine kadar pek çok faktör, sağlığımız üzerinde etki göstermektedir. Dolayısıyla, tarım ve çevre alanındaki iyileştirmeler, genel sağlık standartlarının yükseltilmesine katkıda bulunacaktır. COVID-19 pandemisi, tarım, çevre ve sağlık arasındaki kritik bağlantıları gözler önüne sermiştir. Sürdürülebilir tarım uygulamaları, gıda güvenliğini sağlamak ve ekosistemleri korumak için elzemdir. Bu da insan sağlığını koruyup desteklemektedir. Sürdürülebilir tarım, çevre koruma ve halk sağlığı politikalarının entegrasyonu, gelecekteki pandemilere karşı dayanıklılık oluşturmak için gereklidir. Kongremiz; bu üç önemli alanın sorunlarına yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler üretmek adına, bilim insanları, uzmanlar ve sektör temsilcilerine bilgi paylaşımı ve iş birliği ortamı sağlamaktadır. Kongremizin düzenlenmesinde emeği geçen hocalarımıza ve organizasyon ekibine teşekkür ediyor, tüm katılımcılarımızın verimli ve başarılı bir kongre geçirmelerini diliyorum” dedi.
 Açılış konuşmaların ardından başlayan kongre, üç gün boyunca, 3 ayrı salonda sürdü. Yüz yüze ve çevrimiçi gerçekleşen oturumlarda, 320 adet bildiri sunuldu.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
cointahmin · 8 months ago
Text
SHIB ve TRON grupları, Blockchain ağlarını global kullanıcılara ulaştıran iki yeni iştirake imza atıyor. NFT NYC 2023 etkinliğinde sahne alan Tron takımı, Web3 platformu Uquid ile işbirliğini duyurdu.Shiba Inu, milyonlarca şahsa SHIB sunmak için milyar dolarlık şirketle ortak olduPiyasanın en büyük ikinci göğüs coini olan Shiba Inu (SHIB), bu yıl imzaladığı yüksek profilli iştiraklerle ödeme ekosisteminde oldukça yol kat attı. En son güncellemelerden birinde BitPay, kullanıcılarının yahut rastgele birinin SHIB satın almasını kolaylaştırmak ödeme hizmeti sağlayıcısı Ramp Network ile stratejik bir paydaşlık kuruyor.BitPay, kendisini ana akım finans dünyasındaki kullanıcıların Web3.0 ekosistemine direkt giriş yapmaları için değerli bir ağ geçidi olarak görüyor. Ramp Network paydaşlığı, kullanıcıları için kripto erişimini genişletmeye yönelik son atılımlarından biriydi. Şirket daha evvel Simplex, MoonPay ve Wyre ile daha evvelki entegrasyonlar yoluyla kriptoya erişim müsaadesi verdiğini bildirdi.https://twitter.com/RampNetwork/status/1648606363050754053 BitPay, hayli ünlü öbür bir iştirakte, daha evvel Shiba Inu aracılığıyla ödeme kabul ettiğini duyuran İsviçreli saat üreticisi Hublot ile işbirliği yaptı. BitPay ve Ramp Network üzere ödeme araçlarıyla direkt teşvikin yanı sıra SHIB, yerleşik markalarla iştirakler kurarak işletme dünyasında kendisine bir niş oluşturuyor.Diğer yandan, Tron ekosisteminden gelen yeni bir gelişmede, TRON DAO takımı NFT NYC 2023’te uzunluk gösterdi.TRON DAO takımı Uquid iştirakini duyurduTRON DAO liderlik grubunun 12 üyesi, 19 Nisan’da gerçekleşen NFT NYC 2023 aktifliğine iştirak sağladı. Ana sahnede yapılan konuşmalar Tron ağının cross-chain çalışabilirliği ve TVL’si üzere büyüme metriklerine dikkat çekildi.Önemli bir duyuruda, fizikî ve dijital eser ve hizmetlerin satın alınmasında başkan bir Web3 platformu olan Uquid, tekliflerini ve kullanıcı tecrübesini geliştirmek için TRON DAO ile iştirakini açıkladı. İştirak, kullanıcıların makul TRON para üniteleriyle ödeme yapabilmesi için ödeme seçeneklerini entegre edecek ve kullanıcıların dilek ettikleri dijital eser ve hizmetleri satın almalarını sağlayacak.https://twitter.com/uquidcard/status/1647994279003041794 Uquid ve TRON ortasındaki iş birliği, kullanıcılara çeşitli avantajlar sağlıyor. TRON’un ağ suratı ve güvenliği, Uquid’i kullanıcılarına daha süratli ve daha inançlı bir ödeme tecrübesi sunma konusunda güçlendiriyor. TRON, Uquid’in gelecekte kullanıcılarına yarar sağlayabilecek yeni uygulamalar ve hizmetler geliştirmesine de imkan tanıyacak.Uquid hakkındaUquid, 2016’dan bu yana, 2027 yılına kadar 50 milyon kullanıcıya hizmet verme gayesiyle milyonlarca fizikî ve dijital eser sunan harikulâde bir Web3 alışveriş altyapısı geliştiriyor. Uquid’in pazar yeri, e-ticaretin en güzellerini DeFi ve NFT teknolojisinin güçlü taraflarıyla birleştiriyor.Kullanıcılar platformdan, ikram kartlarından taşınabilir yüklemelere ve sanal banka kartlarına kadar istedikleri eserleri kripto para ünitesi ile süratli ve kolay bir formda satın alabilirler.TRON DAO HakkındaTRON DAO, Blockchain teknolojisi ve dApp’ler yoluyla internetin merkezileşmesini hızlandırmaya adanmış topluluk tarafından yönetilen bir DAO’dur. Eylül 2017’de Justin Sun tarafından kurulan TRON ağı, Mayıs 2018’de MainNet lansmanından bu yana etkileyici muvaffakiyetler sunmaya devam etti. Temmuz 2018, aylık 100 milyondan fazla etkin kullanıcıya sahip merkezi olmayan Web3 hizmetlerinde öncü olan BitTorrent’in ekosistem entegrasyonuna da damgasını vurdu.cointahmin.com olarak kurucusu Justin Sun’in TRX üzerinden piyasa manipülasyonu gerekçesiyle dava edildiğini aktarmıştık.TRON ağı son yıllarda inanılmaz bir ilgi topladı. Nisan 2023 itibariyle, TRANSCAN’da bildirildiği üzere, Blockchain’de toplam 154,4 milyondan fazla kullanıcı hesabına, toplam 5,35 milyardan fazla sürece ve 12,2 milyar doların üzerinde toplam kilitli kıymete (TVL) sahip.
0 notes
isvicreninsesi · 2 years ago
Text
İsviçre kimyasal silahlara karşı baskısını sürdürüyor
Tumblr media
🇨🇭SESİ- İsviçre, bazı ülkelerin Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nün (OPCW) çalışmalarını baltalama çabalarına rağmen kimyasal silahların ortadan kaldırılması için baskı yapmaya devam edeceğini söyledi. İsviçre beşinci gözden geçirme süreci için bu hafta toplanan Kimyasal Silahlar Sözleşmesi Konferansı'nın (CWC) 193 üyesinden biridir. İsviçre hükümeti Pazartesi günü yaptığı açıklamada, "özellikle Suriye'de tekrarlanan kimyasal silah kullanımı ve mevcut jeopolitik durum, konferans için büyük zorluklar oluşturuyor" dedi. "İsviçre, kimyasal silahların tüm kullanımlarının bilimsel olarak açıklığa kavuşturulmasına kararlıdır ve bu tür silahlara karşı güçlü bir mesaj göndermek için OPCW'yi güçlendirmeye çalışmaktadır”  ifadelerini kullandı. İsviçre, 2012'den beri Suriye'de kimyasal silah kullanılmasına ve Ruslar Sergei Skripal (2018) ve Alexei Navalny'nin 2020'de zehirlenmesine atıfta bulunarak "OPCW içinde oldukça kutuplaşmış bir iklim yarattı". Ocak ayında İsviçre, 2018'de Suriye'nin Duma kasabasında 43 sivili öldüren bir klor gazı saldırısının arkasında kimin olduğunu bulmanın kritik bir durum olduğuna işaret etti. Kimyasal silahlar sözleşmesini uygulamakla görevli OPCW, bu yılın sonuna kadar tüm kimyasal silahların imhasına öncelik verdi. Bunu başarmak için İsviçre, Hollanda'daki OPCW Kimya ve Teknoloji Merkezi'nin finansmanına yardım etti. Orta İsviçre'deki Spiez Laboratuvarı, OPCW laboratuvar ağının bir parçasıdır. İsviçre ayrıca “bazı devletlerin OPCW'nin güvenilirliğini baltalama girişimlerine karşı önlemleri desteklemektedir. Bunlar arasında, OPCW'nin Soruşturma ve Teşhis Ekibinin kurulması, Suriye'nin kimyasal silah kuruluşundaki oy haklarının iptal edilmesi ve 'Novichok' sinir gazlarının yasaklı maddeler olarak tanınması yer alıyor. CWC'nin beşinci gözden geçirme konferansı, 10-19 Mayıs tarihleri ​​arasında Hollanda'nın Lahey kentinde gerçekleştiriliyor. Read the full article
0 notes
grun-geist · 7 years ago
Text
Ben şimdi size bugünün ne kadar güzel bir gün olduğunu anlatmak isterdim ama çok istesem de anlatamam. O yüzden musmutlu uyuyayım.
2 notes · View notes
cbmuharremince-blog · 6 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Helal Sana SAMSUN 👏👏👏 Bu topraklar bizim ülkemizin tarihinde destanın, isyanın, kurtuluşun, direnişin başlangıç topraklarıdır. Hepimizin, gençlerin ve genç düşünenlerin, geleceğe umutla bakanların, milletimin tüm fertlerinin, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nı Samsun’dan kutluyorum. Bayramımız kutlu olsun.
10 notes · View notes
sadiatici · 4 years ago
Text
Sessizce seyredelim bakalım.
------------------------------—---------------
HESAPLAŞMA BAŞLADIMI??
Du Wei...
Çin'in Tel Aviv Büyükelçi’si...
Ülkesinden uzaklarda, İsrail'deki evinde ölü bulundu?!
Hem de ABD Dışişleri Bakanı Pompeo'nun İsrail ziyaretinden iki gün sonra!?
Hem de Pompeo “Çin ile anlaşmalar imzaladınız.
Bozun bunu” diye İsrail'e kendi evinde sopa gösterdikten 48 saat sonra?!
Çin'i bugün Çin yapanların başında Du Wei geliyordu.
Bugün Çin'deki bütün otellerde İbranice broşür varsa, ülkeye Yahudi sermayesi ve Yahudi işadamı akıyorsa, bunda Du Wei'nin rolü büyüktü.
O yüzden Tel Aviv'e elçi olarak atanması boşuna değildi.
57 yaşındaki Du Wei İsrail'e gitmeden önce 4 yıl boyunca Ukrayna'da görev yaptı, tarihi anlaşmalara imza attı.
2013 yılından itibaren Çin'in, Ukrayna'dan toprak kiralama projesi vardı.
3 milyon hektar toprak alacak olan Çin, 2.6 milyar dolar ödeyecekti.
Ancak ABD, bu anlaşmadan bir süre sonra Ukrayna'da ayaklanma başlattı?!
Ayaklanma sonrası hedefteki başkan Viktor Yanukoviç, Rusya'ya kaçtı.
Ukrayna ile Çin arasında yapılan bu anlaşma da iptal oldu.
İşte Çin, “problem çözen lider” dediği Du Wei'yi Ukrayna'ya atadı.
ABD, Ukraynalı savunma şirketi Motor Sich'i satın almak için çok önemli görüşmeler yapıyordu, araya giren kişi Du Wei oldu.
Motor Sich de Çinli şirket tarafından satın alındı😉
Büyük arazi anlaşması, ABD'ye rağmen yeniden yapıldı.
Du Wei, Çin Devlet Başkanı Şinpeng kadar saygı gören biriydi.
Forbes listesinde yer alan çok önemli iş adamları, Çin'e yatırım yapmadan önce Du Wei'yi arardı😉
Du Wei'nin istihbaratı o kadar güçlüydü ki, çok önemli bir olayı da Çin Polüt Büro ile paylaşmıştı?!
2018 Aralık ayında, Huawei'nin kurucusu ve sahibi Ren Zhengfei'nin kızı Meng Wanzhou'nun, Vancouver Havalimanı'nda tutuklanacağını, 48 saat önce söyledi😉
Ancak, Kanadalı yetkililerle yakın temas halinde olan Çin Bilim ve Teknoloji Derneği (CAST) Başkan Yardımcısı Huai Jinpeng, tutuklamanın olmayacağını söyledi.
Ancak, Du Wei haklı çıktı...
Meng Wanzhou tutuklandı!
20 Ocak 2020'de başlayan davadan birkaç gün önce Kanada'ya, ardından ABD'ye giden Du Wei, çok önemli görüşmeler yaptı?!
Du Wei, Coronavirüs salgınının dünyaya yayılmasından önce, davanın sonuçlanması gerektiğini söylüyordu?!
Ancak virüs dünyaya yayıldı.
1 Ocak 2020 ile 20 Mayıs 2020 arasında tam 19 ülkeye giden ve çok önemli görüşmeler yapan Du Wei, istihbarat birimlerinin saha ajanları kadar operasyonel aklı olan ve kendini koruyabilen biriydi...
Çok büyük ihtimalle, özel bir zehir yöntemiyle, kalp krizi geçirdi ve hayatını kaybetti...
Du Wei, bugün Çin için en önemli 3 kişiden biriydi..
Bugün Çin, 24 ülke ile digital para anlaşması yapıyor.
İsrail'i de buna dahil ediyordu.
Yani?!
Dolar İmparatorluğu’na kafa tutuyordu.
Çin'in digital parasının mimarı da Du Wei'ydi.
Baron James De Rotschild, sahibi olduğu Economist dergisinin ilk sayısına, 1866'da röportaj veriyordu:
“20 sene önce Fransa'da kağıt parayla dolaşamazdınız.
Kağıt parayla mal alınıp satılacağını söyleseydiniz size gülerlerdi.
Ama bugün yapılıyor...”
150 yıl sonra, dünyada kağıt paranın yerini almaya hazırlanan digital para uğruna cinayetler başlıyordu...
Bugün, Rotschild ailesini Çin'de yatırıma götüren isimlerden Du Wei, suikaste uğruyordu?!
2 gramlık bir virüs, yeryüzünde şirketleri batırıyor, küresel sermayeyi vuruyor!
ABD derin devleti de, küresel sermayeye çanak tutanları ortadan kaldırıyor?!
Çin'e para akıtan ve büyümesini sağlayan İngiliz Merkez Bankası başkanı Mark Carney, Ağustos 2019'da; “ABD doları artık küresel ticareti önlemektedir. Bundan sonra dolar dünyanın stok para birimi olmayacak" diye kafa tutuyordu?!
Doların yerini digital paranın alacağını öne sürüyordu, Rotschild ailesinin Londra'daki elemanı...
Hatta, Facebook bile digital para çıkarmaya hazırlanıyor, Çin bunu başlatıyor, doların tahtı küresel sermaye oyunlarıyla sarsılıyordu.
Amerikan derin devleti bir virüsle, küresel sermayeden tutun, büyüyen Çin'e, Avrupa Birliği'ne, kurulacak digital dolar imparatorluğuna rakip olmaya kalkanlara kadar önüne geleni indiriyor!?
“Çin virüsü” dediler, olayı Pekin'in üzerine attılar.
“Hesap soracağız” dediler, üzerine bir de...
Du Wei suikasti, Çin'den “Virüs”ün ilk hesabının sorulmasıdır...
18 notes · View notes
multecibekes · 4 years ago
Text
Kaynak şuna demir Facebook
Barzani ve KDP'nin dünü bugünü: Hep Kürtlerle savaştılar
Barzani ailesi ve partisi KDP, kurulduğu günden beri her parçadaki Kürt ve Kürt örgütleriyle savaşıyor. Tarihi boyunca Kürtler dı��ında kimseyle savaşmayan KDP, yine Kürtleri hedef alıyor.
Kurulduğu 1946 yılından beri Başûrê Kürdistan başta olmak üzere dört parça Kürdistan'a karşıtlık yapan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) günümüzde de bu karşıtlığını devam ettiriyor.
Bugün de PKK, Êzidîler ve Rojava düşmanlığı şahsında tüm Kürtlerin düşmanlığını yapan KDP, Türk devletiyle el ele vererek, tüm Kürtlerin kazanımlarını yerle bir edecek büyük bir savaşın hazırlığını yapıyor.
BARZANİLERİN KÜRT KARŞITLIĞI ESKİYE DAYANIYOR
Ancak KDP'nin hükümranlığını elinde tutan Barzani ailesinin Kürt karşıtlığı ve Kürt örgütleriyle savaşı, KDP'den çok daha eskiye dayanıyor.
Kürdistan'ı dört parçaya bölen sınırların üzerine yerleştirilen KDP, tarihi boyunca Kürdistan'ın sömürgeci devletleriyle birlik olarak özgürlük mücadelesi veren Kürt güçlerine karşı savaş içerisinde oldu...
KARŞI DEVRİM PARTİSİ: ķ
Barzani ailesi ve KDP'nin tarihine bakıldığında bazen İran'la, bazen Irak'la ve genellikle de Türk devletiyle işbirliği yaparak Kürt güçlerini tasfiye etmeyi amaçladığı ve Kürdistan'ı statüsüz bırakmaya çalıştığı görülüyor.
19'uncu yüzyılda Osmanlı devletinin Osmanlı devletinin merkezleşme politikası temelinde Kürt beyliklerini ortadan kaldırmaya başlamasıyla Barzani ailesinin sahneye çıkmaya başladığı görülüyor.
NAKŞİLİKTEN HANEDANLIĞA: BARZANİLER
Nakşibendi şeyhliği yoluyla Nehrî ailesinden icazet alarak Barzan bölgesine yerleşmeye başlayan Barzani ailesinin şeceresi, Kürt tarihinde tam olarak bilinmese de bu ailenin Musul tarafından geldiği tahmin ediliyor.
Barzan bölgesinin ilk şeyhi Taceddin’den sonra şeyhliği kardeşi veya oğlu olan Abdulselam aldı. Abdulselam, Nehrî şeyhliğinden icazet almayarak kendi kendisini şeyh ilan ettiği için Şeyh Ubeydullah Nehrî'nin tepkisiyle karşılaştı.
Abdulselam'ın Şeyh Ubeydullah'ın tepkisinden dolayı kaçmasının ardından, oğlu Muhammed, Nehrî şeylerinden icazet alarak şeyhliğe başladı.
İLK HEDEFLERİ KÜRT AŞİRETLERİ OLDU
Şêx Muhamed'in oğulları, Şêx 2. Abdusselam, Şêx Ahmet ve Molla Mustafa Barzani zamanında iyice güçlenen Barzani ailesi, ilk savaşlarını Behdinan bölgesindeki yerleşik ve kadim Kürt aşiretlerine karşı verdi.
Zêbarî, Bradostî, Sûrçî, Herkî, Berwarî ve Ertoşî gibi aşiretlere karşı tek tek savaş ilan eden Barzaniler, zaman zaman Osmanlı devletiyle de çelişkiler yaşadı.
Osmanlılarla yaşanan çelişkiler sonrası Şêx Ebdulselam'ın 1916'da Musul’da idam edilmesi üzerine kardeşi Şêx Ehmed şeyh oldu ve 1930'lu yıllarda Bradostî aşireti başta olmak üzere Behdinan bölgesindeki aşiretlere savaş açtı.
MOLA MISTEFA TÜRK DEVLETİNE SIĞINDI
Bradost aşiret reisi Şêx Reşîd Lolani'nin “dini yozlaştırıp yoldan çıkarmak”la suçladığı Barzaniler, zamanla bölgenin tüm kadim aşiretlerine savaş açtı ve bunun üzerine İngiliz ile Irak güçleri bölgeye müdahale etti.
İngilizlerin bombardımanları sonrası, Şêx Ehmed ile Mola Mistefa Barzani Türk devletine sığındı. Türk devletinin 1933 yılında Irak'a teslim ettiği Şêx Ehmed ve Mola Mistefa Barzani uzun süre Süleymaniye'de sürgün yaşadı.
MAHABAD'TAN DA KAÇTILAR
1945'te Rojhilat'a geçen Mola Mistefa Barzani, 1946'da kurulan Mahabad Kürt Cumhuriyeti'nde askeri sorumluluk üstlenmesine rağmen, İran rejiminin cumhuriyete yönelmesi üzerine herhangi bir direniş sergilemeden Sovyetler Birliği'ne geçti.
Barzani, sürgündeyken, 1946'da İbrahim Ehmed, İran-KDP'sinden esinlenerek, Irak-KDP'sini kurdu. Mola Mistefa Barzani, 11 yılı aşkın Rusya'da kaldıktan sonra Irak'ta Ebdulkerim Kasim'in iktidara gelmesiyle Başûr'a geri döndü.
SOVYETLER DÖNÜŞÜ PARTİ İÇİN TASFİYEYE GİRİŞTİ
Mola Mistefa Barzani, Başûr'a döndükten sonra da bölgesel güçlere dayanarak hem parti için tasfiyelere hem de diğer Kürt güçlerine karşı tasfiyeci faaliyetlerini hızlandırdı.
Mola Mistefa'nın 1964'te politbüroya haber vermeden Irak'la ateşkes yapması üzerine KDP'ni politbürosu toplanarak, Mistefa Barzani’yi partiden ihraç etti.
Barzani de bu konferansın geçersiz olduğunu savunarak, taraftarlarının hakim olduğu bir parti kongresi topladı ve İbrahim Ehmed ile yasal politbüroyu partiden ihraç etti ve kendi yandaşlarından oluşan bir politbüro seçti.
SÖMÜRGECİLERLE KİRLİ İŞBİRLİĞİ
Böylece KDP'yi ele geçirmiş olan Mistefa Barzani, o günden sonra bölge devletleriyle her parçadaki Kürt güçlerine karşı kirli işbirliklerine ve çatışmalara girişti.
Barzani ailesinin dümeninde olduğu KDP'nin o günden beri Kürt güçlerine karşı giriştikleri işbirlikleri ve savaşlara bakıldığında ise neredeyse düşmanlık yapmadıkları parti ve güç yok gibi.
DÜNDEN BUGÜNE KDP'NİN KÜRTLERLE SAVAŞI
Yıllara göre KDP'nin Kürt parti ve güçlerine karşı giriştiği çatışmalara bakıldığında;
- 1961: KDP'nin Bağdat'la ilişkilerinin bozulması üzerine, İran KDP'si, KDP'ye ciddi silah ve lojistik destek sundu. Ancak KDP çok geçmeden İran KDP'sine karşı İran rejimiyle işbirliği ve saldırıya geçti. İran KDP'sinin liderlerinden Silêman Maunî gibi liderleri katledilip, cenazesi KDP tarafında İran rejimine gönderildi.
- 1964-65: Barzani KDP'si bu yıllarda daha önce partiden kovdukları İhrahim Ehmed, Celal Talabani ve partinin eski politbürosuna birçok irili ufaklı saldırı düzenledi ve onları İran'a kaçmaya zorladı.
- 1965: Türkiye KDP’si sekreteri Faik Bucak, partisinin kuruluşu ve amaçlarına ilişkin mektup yazıp Mistefa Barzani’ye gönderdi. Mektubun gönderilmesinden kısa süre sonra Faik Bucak, Türk devleti tarafından katledildi.
- 1966: KDP, bu yıl da İbrahim Ehmed ile Celal Talabani'nin başını çektiği cepheyle savaştı. Başûrê Kürdistan'da Celali ile Melayi çatışmaları olarak bilinen çatışmalarda her iki taraftan yaşamını yitirenler oldu.
- 1968: Barzani KDP'si, her türlü destek aldığı İran-KDP'nin çökertilmesi için İran Şahlık rejiminin istihbaratı Savak'la işbirliğine gitti. KDP ile İran'ın ortak operasyonlarında Başûr ve Rojhilat'ta çok sayıda İran KDP'si pêşmergesi katledildi ve İran KDP'si ağır darbeler aldı.
-1971: Fait Bucak’tan Türkiye KDP'sinin sekreteri olan Sait Elçi, Zaxo’ya çağırdı ve orada esrarengiz bir şekilde katledildi. Bu olay da başka bir Türkiye KDP'si kuran ve Türkiye'de gerilla savaşı başlatmayı amaçlayan Dr. Şivan'ın (Sait Kırmızıtoprak) üzerine yıkıp, onları Türk MİT’nin talimatıyla 26 Kasım 1971’de kurşuna dizdiler.
- 1975: Cezayir antlaşması sonrası İran'ın Irak'taki güçlerini çekmesiyle Mistefa Barzani aşbetal (direnişi sonlandırma) ilan etti ve İran'a çekildi. Aynı yıl Celal Talabani YNK'yi kurdu ve bu yeni parti de KDP'nin hedefi oldu.
- 1976: Mistefa Barzani, YNK'ye karşı kanlı bir çatışma başlattı. Ancak girdikleri çatışmada bozguna uğrayıp, İran'a çekilmek zorunda kaldılar.
- 1978: Aşbetal'dan sonra YNK'nin Elî Eskeri komutasındaki bir grup pêşmergesi silahlı direniş için Hakkari-Başûr sınırına geçtiğinde Mistefa Barzani tarafından pusuya düşüldü. Mistefa Barzani'nin esir aldığı Elî Eskerî'yi bağladıktan sonra "Piyawî gewre bi çekên gewre tên kuştin (Büyük adamlar büyük silahlarla öldürülür)" diyerek, RPG-7 silahıyla öldürdüğü belirtilir.
- 1979: Barzaniler, çekildikleri Rojhilat'ın Mahabad kentinde KDP'yi yeniden örgütlediler ancak 1968'de İran-KDP'sine karşı İran'la yaptıkları işbirliği nedeniyle halk tarafından kabul görmediler. Bunun üzerine bölge aşiretlerine karşı saldırılara başladılar.
- 1980: Bu tarihten sonra Güney partileri KDP'nin başını çektiği CUD ve YNK'nin başını çektiği CQUD cephelerine ayrıldı. 1982 ile 1984 yılları arasında her iki cephe arasında birçok irili ufaklı çatışma yaşandı.
-1981: Barzanilerin KDP'si, 1981 yılında da bu kez de İran molla rejimiyle işbirliği yaparak, Dr. Qasimlo'nun başında olduğu İran KDP'sine yöneldi ve İran KDP'sine ağır darbeler vurdu.
- 1992: Birinci Körfez savaşından sonra Başûrê Kurdistan parlamentosu kuruldu ve parlamentonun aldığı ilk karar PKK'ye savaş ilan etmek oldu. KDP, Türk devletinin PKK'ye yönelik saldırılarında aktif olarak yer aldı.
- 1994: Bu tarihe kadar, iç çatışmalar görece dinmiş olsa da KDP Güney Kürdistan'ın tek hakimi olmak ve İbrahim Halil Sınır Kapısı'nın gelirlerini hükümete vermemek için YNK'ye savaş ilan etti. 1997 yılında kadar süren çatışmalarda her iki taraftan on bini aşkın insan yaşamını yitirdi, on binlercesi de ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
- 1995: KDP ile Türk devleti, PKK'ye karşı Çelik operasyonunun startını verdi. 12 Mart'ta başlayan işgal saldırıları, Mayıs ayına kadar devam etti.
- 1996: Tarihler 31 Ağustos 1996'yı gösterdiğinde KDP, Enfallerle Kürtlere kimyasallar yağdıran Saddam Hüseyin'le anlaşarak Hewlêr'i YNK'den almak için saldırıya geçti. KDP, Hewlêr'i Saddam'ın tanklarıyla ele geçirdi.
- 1997: Türk devletinin PKK'ye yönelik başlattığı Çekiç operasyonuyla eş zamanlı olarak KDP de Hewlêr'de hastanelerdeki yaralı gerillalar, Roji Welat gazetesi ve Mezopotamya Kültür Merkezi'ne baskınlar düzenledi ve 80 civarında yaralı gerilla ve yurtseveri katletti.
- 2012: Rojava devriminin başlamasından beri de KDP ve KDP'nin Rojava uzantısı ENKS Til Eran, Til Hasil, Serêkaniyê ve Efrîn başta olmak üzere devrim karşıtı birçok saldırının içerisinde doğrudan yer aldı. Hala Türk devleti destekli Suriye muhalefetinin içerisinde yer alan KDP, Rojava'ya yönelik işgal saldırılarının işbirlikçisi olmayı sürdürüyor.
- 2014: KDP, Ağustos ayında DAİŞ çetelerinin Şengal'e yönelik saldırıları karşısında güçlerini çekerek Êzidîleri soykırımla karşı karşıya bıraktı.
- 2017: Halkı soykırıma terk eden KDP, Sinûnê ve Xanesor hattında Êzidîlerin savunma gücü YBŞ'ye karşı saldırıya geçti. Saldırılarda Êzidî kızı Nazê Nayif ile gazeteci Nûjiyan Erhan'ın yanı sıra 5 YBŞ savaşçısı katledildi.
- 2017: Bütün uyarılara rağmen KDP aldığı bağımsızlık referandumu kararı sonrası Irak ordusu ve Heşdi Şabî'nin harekete gelmesi üzerine Başûrê Kürdistan topraklarının yüzde 48'inin Kürtlerin elinden gitmesine sebep oldu.
- 2018: KDP'ye bağlı ENKS'nin silahlı çete grupları Türk devletinin Efrîn'e yönelik işgal saldırılarında aktif olarak yer aldı.
- 2020: 9 Ekim tarihinde KDP, bu sefer de 2017'te terk ettiği Şengal'de Êzidîlerin kurduğu sistemi dağıtmak için Irak merkezi hükümetiyle bir anlaşma yaptı.
Kurulduğu günden beri tüm parçalardaki Kürtlerin ve Kürt örgütlerinin karşıtlığını yapan KDP, Türk devletinin Bakûr, Rojava ve Başûr Kürdistan'ında Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı saldırılarını fırsat bilerek, yeni bir savaş için fırsat kolluyor. Kürt halkından yükselen uyarı ve tepkilere rağmen KDP, Türk devletinin istemi doğrultusunda savaş hazırlıkları yapmayı sürdürüyor.
Tumblr media Tumblr media
1 note · View note
aynurant · 5 years ago
Text
Bunun bir deney olduğunu bir yazıda okudum. O yazıda bu ne kadar doğru bilmiyorum.
1. Bu salgın bilimsel , sosyal , iklimsel digital planlı bir deneydir.
2. Aralık 2015 de Paris de imzalanan Birleşmiş Milletler iklim Değişikliği çerçeve Sözleşmesi gereğince 2020 yılından başlamak üzere 2030 yılına kadar DÜNYANIN SOĞUTULMASI kararlaştırılmıştır.
3. Trump Obama tarafından imzalanan bu Sözleşmenin ABD ye karşı bir ekonomik savaş olduğunu söylemiştir.
4. Dünya Meteroloji Örgütü 6 şubat 2019 da yaptığı açıklama ile 2015, 2016, 2017 ve 2018 yıllarının son 170 yılın en sıcak yılları olduğunu ve yükselme eğrisinin devam ettiğini belirtmiştir.
5. Bu gelişmeler olurken Dünya Sağlık Örgütü tüm dünyaya bir salgına hazırlanılması talimatı vermiştir. Türkiye de 13 Nisan 2019 da yayınlanan pandemi genelgesi ile hazırlıklar başlamış ve Ağustos Eylül 2019 aylarında illerin tamamı hazır hale getirilmiş ve Ulusal Pandemi Planı yayınlanmıştır.
6. AKP ve MHP nin ortak teklifi ile Termik Santrallere verilen ilave süreye ilişkin kanun Erdoğan tarafından VETO edilerek Termik Santraller Aralık 2019 dan itibaren kapatılarak Türkiye Salgına hazır hale getirilmiştir.
7. Salgın Pandemi Bill Gates ve John Hopkins Üniversitesi tarafından Newyork da 18 Ekim 2019 tarihinde 3.5 saat süren bir simülasyon ile tüm dünyaya ilan edilmiştir.
8. Halen ABD deki tüm veriler dünyaya John Hopkins üniversitesi tarafından servis edilmektedir.
9. Salgın pandemi süresinin Dünya için 6 ay olduğu açıklanmıştır. ilk vaka 17 Kasım 2019 da Çin de başlamış olup 6 aylık süre 17 Mayıs 2020 de dolmaktadır. Yani bu salgın Dünyada Mayıs sonu itibariyle tamamen bitecektir.
10. 10. Ulusal düzeyde yani Türkiye için ise salgının süresinin 6 hafta olduğu Ulusal Plan da açıkça belirtilmiştir. Türkiye de ilk vaka 19 Şubat 2020 de Rize de tesbit edilmiştir. Buna göre 12 hafta 13 mayıs 2020 de dolmaktadır.
11. Salgınların başından ve sonundan 3-4 haftasının KULUÇKA ve SÖNME olarak kabul edebiliriz. Buna göre Türkiye de 20 Nisan civarında ölümler bitecektir. Dünya da ise 30 nisan son diyebiliriz.
12. Rahat olun kendinizi koruyun. Bu salgına sebep olan koronavirüs bulaşıcı virüslerin en yumuşak kalpli en insaflı üyelerinden biridir bu planlı deney için özel olarak seçilmiştir.
13. Bu planlı deneyle insanlar evde tutularak, fabrikalar ve küçük heryer kapatılarak, ulaşım durdurularak hayat bilinçli olarak yavaşlatılmıştır.
14. Salgın sırasında uzaydaki 22000 uydu , bilim adamları ve milyonlarca kamera ve bilgisayarlar ile her türlü bilgi derlenmektedir. Sıcaklık düşüşü , iklim değişikliği , okyanuslar denizler ve göllerdeki yaşam balık artışı , hayvan davranışları, kutuplar, kirlilik düzeyi vs herşey kayıt altına alınıyor insanlığın geleceği için
15. Salgın sıradında insanlar çin de wechat rusya da ve abd de başka digital sistemlerle takip edilmekte ve yeni digital uygulamalar test edilmektedir.
16. Salgın sırasında kapitalistler özellikle Amerikan Merkez Bankası FED öncülüğünde bol miktarda para basarak Dünya varlıklarını borsalar üzerinden yağmalamaktadırlar. Salgın bittiğinde birçok zenginlik el değiştirmiş olacak.
17. Koronavirüse rağmen çinde hayat kısmen yavaşlamasına rağmen Ocak 2020 ayı son 170 yılın en sıcak ocak ayı olarak kayıtlara geçmiş olup salgından sonra Dünyada üretim yeniden planlanacak büyük ihtimalle termik santraller yasaklanacak ve Paris iklim anlaşması sayesinde dünyanın ısınması sona erdirilecek ve soğuma başlayacaktır.
18. 18. Salgın sırasında denenen digital faşizan uygulamalar kalıcı hale gelecek BÜYÜK GÖZALTI daha da kapsamlı hale gelecek nefes alışımız dahi izlenecek her türlü kaçamak imkansız hale gelecektir.
19. SONUÇ : Bu salgın pandemi planlı bir deneydir. Karantinaya ve hayata devam. 20 Nisan dan itibaren kısmi özgürlük başlıyor.
10 notes · View notes
aykutiltertr · 3 months ago
Video
youtube
Antepli - Bülent Serttaş ✩ Ritim Karaoke (Uşşak Minör Çiftetelli GaziAntep)  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/o9HfYlbLrsM ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Antepli - Bülent Serttaş ✩ Ritim Karaoke (Uşşak Minör Çiftetelli GaziAntep) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ESER ADI              : ANTEPLİ SÖZ GÜFTE          : ? BESTE - MÜZİK    :? USÜL                      : ÇİFTETELLİ MAKAM - DİZİ      : UŞŞAK - MİNÖR YÖRESİ İL İLÇE     : GAZİANTEP KAYNAK KİŞİ        :? ARANJÖR             :? ENSTRÜMANLAR: ZURNA, KANUN, CÜMBÜŞ, YAYLI KEMAN GURUBU                             ŞARKI SÖZÜ ve AKORU Sen Diye Diye (2013) - FA MÜZİK YAPIM Parçayı iTunes'tan İndirin : http://geni.us/2M34 Antepli Şarkı Sözleri : al mendiller alınsın davul zurna çalınsın antepli eyleniyor güzel kızlar salınsın meşhurdur şire hanım şehre küstü bir yanım şu yalancı dünyanın gözündesin antepli katmer bulur tavayı lezzet kaplar havayı severek yer antepli çağdaş’tan baklavayı meşhurdur şire hanım şehre küstü bir yanım şu yalancı dünyanın gözündesin antepli su burcunda buluşup çağa çoluk karışık düğün dernek dolaşıp döktürüyor antepli meşhurdur şire hanım şehre küstü bir yanım şu yalancı dünyanın gözündesin antepli mangalını yakarak allebenden akarak saçaklıdan bakarak çık canı gör antepli meşhurdur şire hanım şehre küstü bir yanım şu yalancı dünyanın gözündesin antepli eğlence dünyasının gözündesin antepli FA MUZIK YAPIM Fa Müzik Bülent Serttaş Doğum 18 Kasım 1965 (58 yaşında) Elazığ, Türkiye Tarzlar Türkü Meslekler Türkücü, oyuncu[1] Etkin yıllar 1983-günümüz (şarkıcı) Eş Selvi Serttaş Çocukları 3 Bülent Serttaş (d. 18 Kasım 1965, Elazığ), Türk halk müziği sanatçısı, söz yazarı ve oyuncu. 1983 yılından itibaren çeşitli mekanlarda sahneye almaya başlayarak müzik yapmaya başladı. Adana'da bir gazino da şarkı söylerken Hilmi Topaloğlu tarafından keşfedildi. İlk albümü Delikanlı yayınlandı. 1997 yılında piyasaya çıkan Aşığım Yanmışım albümüyle popülerliliğini arttırmıştır.[2] Türkücülüğün yanı sıra; 2010 yılında Çakallarla Dans, 2012 yılında Patlak Sokaklar: Gerzomatve 2014 yılında ise Çakallarla Dans 3: Sıfır Sıkıntı filmlerinde rol almıştır.[1] Bülent Serttaş, Selvi Serttaş[3] ile evli ve 3 çocuk babasıdır. Diskografisi Albümleri 1991: Utanıyorum (Avare Çocuk) 1993: Delikanlı 1995: Sen Varya Sen 1997: Aşığım Yanmışım 1997: Anlayacaksın - Mektup 1998: Sana Yaşıyorum 2000: Alın Yazımsın 2001: Her Şeyine Hastayım 2002: Ağlama Meleğim 2005: Tükendi Dost Sohbetleri 2008: Emir 2011: Bitmez sana sevdalarim 2013: Sen Diye Diye 2017: Ablalar Single'ları 2007: Ne Mutlu Türküm Diyene 2013: La Bize Her Yer Ankara 2015: Adamın Dibi (Çeşme) 2016: Haber Gelmiyor Yardan (ft. Serdar Ortaç) 2018: Bodrum Akşamları (Akustik) 2019: Sevda İçerde 2019: Elini Kolunu Sallayacak 2020: Seyyah 2021: Yıllar utansın 2021: Akdeniz 2021: Sen Bensiz Nefes Alamazsın 2022: Aklıma Sen Gelince 2022: Filhakika 2022: Dili Ballım (duet İpek Demir ile) 2023 Neler Umdum Neler Buldum Filmografisi Çakallarla Dans - 2010 Patlak Sokaklar: Gerzomat (General) - 2012 Çakallarla Dans 3: Sıfır Sıkıntı - 2014 Yildizlar da Kayar: Das Borak - 2016 Kaynakça ^ a b "İmdb Bülent Serttaş Sayfası". imdb.com. 16 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2014. ^ "Bülent Serttaş". karnaval.com. 5 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2014. ^ "Hayatımın anlamı huzur verenim". Hürriyet Gazetesi. 14 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2014. ^ "Bülent Serttaş'ın Geniş Ailesi". 8 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2014. Dış bağlantılar Discogs'ta Bülent Serttaş diskografisi Taslak simgesi Bir Türk şarkıcı ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz. Kategori: Türk şarkıcı taslaklarıYaşayan insanlar1965 doğumlularKeban doğumlularElazığ ili doğumlu sanatçılarTürk arabesk şarkıcılarıTürk halk müziği ses sanatçılarıTürk erkek sinema oyuncularıEsen Müzik sanatçılarıSindoma Müzik sanatçılarıŞahin Özer Müzik sanatçıları20. yüzyılda Türk erkek şarkıcılar21. yüzyılda Türk erkek şarkıcılar1990'ların şarkıcıları2000'lerin şarkıcıları2010'ların şarkıcıları2020'lerin şarkıcıları
0 notes
pazaryerigundem · 7 months ago
Text
Dünyanın gözü Sakarya'da olacak
https://pazaryerigundem.com/haber/170455/dunyanin-gozu-sakaryada-olacak/
Dünyanın gözü Sakarya'da olacak
Tumblr media
Bisiklet Şehri Sakarya, 15-26 Mayıs tarihlerinde düzenlenecek Bike Fest ile dünya yıldızlarına bir kez daha ev sahipliği yapacak.
SAKARYA (İGFA) – Sakarya Büyükşehir Belediyesi, dünya yıldızlarını ve bisiklet tutkunlarını Sakarya’nın kalbinde buluşturan bisiklet festivaline ev sahipliği yapmaya devam ediyor. T.C. Cumhurbaşkanlığı Himayelerinde T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın ve Türkiye Bisiklet Federasyonu’nun destekleriyle 2018 yılından bu yana düzenlenen Sakarya Bike Fest, “Gelecek için Pedal Çevir” mottosu ile 15-26 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek. 
DÜNYANIN GÖZÜ BİSİKLETİN ŞEHRİ SAKARYA’DA OLACAK
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, şehrin bu alanda bir kez daha dünya sahnesine çıkacağını ifade ederek, “Sakarya’mız tüm özellikleriyle bisiklet sporuna uygun, doğasıyla ve tabiat güzellikleriyle eşsiz bir şehirdir. Dağ maratonu, yol bisikleti ve BMX Dünya Kupası serilerine ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz. Cumhurbaşkanlığımızın himayelerinde, Avrupa’nın en donanımlı tesisinde organizasyonlara en iyi şekilde ev sahipliği yapacağız. Dünyanın dört bir yanından şampiyon sporcuları ağırlayacağımız festivalimize tüm vatandaşlarımızı davet ediyoruz. Bu heyecanı birlikte yaşayalım” ifadelerini kullandı.
AÇILIŞ SEREMONİSİ 15 MAYIS’TA
Sakarya’da, Büyükşehir Belediyesi’nin girişimleriyle bir bisiklet merkezine dönüştürülen Ayçiçeği Bisiklet Vadisi’nde her yıl olduğu gibi büyük bir coşku ile düzenlenecek olan festival, 15 Mayıs’ta Ayçiçeği Bisiklet Vadisi’nde yapılacak açılış seremonisiyle başlayacak.
TRT Spor Yıldız tarafından canlı yayınlanacak 2024 Sakarya Bike Fest için 15 Mayıs’ta Basın Toplantısı düzenlenecek.
2024 Sakarya Bike Fest Dağ bisikleti yarışı Sakarya MTB Cup 16 Mayıs’ta, gece yarışı ise 18 Mayıs’ta vadi içindeki parkurda koşulacak.
Tumblr media
En büyük organizasyon ise 26 Mayıs’ta koşulacak MTB Dağ Bisikleti Eliminatör (XCE) Dünya Kupası olacak. Nefes kesen rekabete sahne olacak MTB Dünya Kupası teknik becerinin üzerinde dayanıklılığı vurgulayan ve en uzun 24 saat sürede tamamlanan MTB Dağ Bisiketi Eliminatör Dünya Kupası ile Sakarya, dünya MTB yıldızlarına ev sahipliği yapacak. 2024 Sakarya Bike Fest, Dünya Kupası töreni sonrası yapılacak kapanış seremonisi ile son bulacak.
UCI 2.2 kategorisinde düzenlenecek yarışın parkuru şu şekilde olacak:
1. Etap 16 Mayıs Prolog Etabı / Sakarya-Sakarya
2. Etap 17 Mayıs Sakarya-Akmeşe Camili–Bisiklet Vadisi
3. Etap 18 Mayıs Sakarya-Kaynarca
4. Etap 19 Mayıs Sakarya-Kaynarca-Karasu
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
cointahmin · 2 years ago
Text
SHIB ve TRON grupları, Blockchain ağlarını global kullanıcılara ulaştıran iki yeni iştirake imza atıyor. NFT NYC 2023 etkinliğinde sahne alan Tron takımı, Web3 platformu Uquid ile işbirliğini duyurdu.Shiba Inu, milyonlarca şahsa SHIB sunmak için milyar dolarlık şirketle ortak olduPiyasanın en büyük ikinci göğüs coini olan Shiba Inu (SHIB), bu yıl imzaladığı yüksek profilli iştiraklerle ödeme ekosisteminde oldukça yol kat attı. En son güncellemelerden birinde BitPay, kullanıcılarının yahut rastgele birinin SHIB satın almasını kolaylaştırmak ödeme hizmeti sağlayıcısı Ramp Network ile stratejik bir paydaşlık kuruyor.BitPay, kendisini ana akım finans dünyasındaki kullanıcıların Web3.0 ekosistemine direkt giriş yapmaları için değerli bir ağ geçidi olarak görüyor. Ramp Network paydaşlığı, kullanıcıları için kripto erişimini genişletmeye yönelik son atılımlarından biriydi. Şirket daha evvel Simplex, MoonPay ve Wyre ile daha evvelki entegrasyonlar yoluyla kriptoya erişim müsaadesi verdiğini bildirdi.https://twitter.com/RampNetwork/status/1648606363050754053 BitPay, hayli ünlü öbür bir iştirakte, daha evvel Shiba Inu aracılığıyla ödeme kabul ettiğini duyuran İsviçreli saat üreticisi Hublot ile işbirliği yaptı. BitPay ve Ramp Network üzere ödeme araçlarıyla direkt teşvikin yanı sıra SHIB, yerleşik markalarla iştirakler kurarak işletme dünyasında kendisine bir niş oluşturuyor.Diğer yandan, Tron ekosisteminden gelen yeni bir gelişmede, TRON DAO takımı NFT NYC 2023’te uzunluk gösterdi.TRON DAO takımı Uquid iştirakini duyurduTRON DAO liderlik grubunun 12 üyesi, 19 Nisan’da gerçekleşen NFT NYC 2023 aktifliğine iştirak sağladı. Ana sahnede yapılan konuşmalar Tron ağının cross-chain çalışabilirliği ve TVL’si üzere büyüme metriklerine dikkat çekildi.Önemli bir duyuruda, fizikî ve dijital eser ve hizmetlerin satın alınmasında başkan bir Web3 platformu olan Uquid, tekliflerini ve kullanıcı tecrübesini geliştirmek için TRON DAO ile iştirakini açıkladı. İştirak, kullanıcıların makul TRON para üniteleriyle ödeme yapabilmesi için ödeme seçeneklerini entegre edecek ve kullanıcıların dilek ettikleri dijital eser ve hizmetleri satın almalarını sağlayacak.https://twitter.com/uquidcard/status/1647994279003041794 Uquid ve TRON ortasındaki iş birliği, kullanıcılara çeşitli avantajlar sağlıyor. TRON’un ağ suratı ve güvenliği, Uquid’i kullanıcılarına daha süratli ve daha inançlı bir ödeme tecrübesi sunma konusunda güçlendiriyor. TRON, Uquid’in gelecekte kullanıcılarına yarar sağlayabilecek yeni uygulamalar ve hizmetler geliştirmesine de imkan tanıyacak.Uquid hakkındaUquid, 2016’dan bu yana, 2027 yılına kadar 50 milyon kullanıcıya hizmet verme gayesiyle milyonlarca fizikî ve dijital eser sunan harikulâde bir Web3 alışveriş altyapısı geliştiriyor. Uquid’in pazar yeri, e-ticaretin en güzellerini DeFi ve NFT teknolojisinin güçlü taraflarıyla birleştiriyor.Kullanıcılar platformdan, ikram kartlarından taşınabilir yüklemelere ve sanal banka kartlarına kadar istedikleri eserleri kripto para ünitesi ile süratli ve kolay bir formda satın alabilirler.TRON DAO HakkındaTRON DAO, Blockchain teknolojisi ve dApp’ler yoluyla internetin merkezileşmesini hızlandırmaya adanmış topluluk tarafından yönetilen bir DAO’dur. Eylül 2017’de Justin Sun tarafından kurulan TRON ağı, Mayıs 2018’de MainNet lansmanından bu yana etkileyici muvaffakiyetler sunmaya devam etti. Temmuz 2018, aylık 100 milyondan fazla etkin kullanıcıya sahip merkezi olmayan Web3 hizmetlerinde öncü olan BitTorrent’in ekosistem entegrasyonuna da damgasını vurdu.cointahmin.com olarak kurucusu Justin Sun’in TRX üzerinden piyasa manipülasyonu gerekçesiyle dava edildiğini aktarmıştık.TRON ağı son yıllarda inanılmaz bir ilgi topladı. Nisan 2023 itibariyle, TRANSCAN’da bildirildiği üzere, Blockchain’de toplam 154,4 milyondan fazla kullanıcı hesabına, toplam 5,35 milyardan fazla sürece ve 12,2 milyar doların üzerinde toplam kilitli kıymete (TVL) sahip.
0 notes
gulindede · 5 years ago
Link
25 Mart 2020 Gülin Dede Tekin
Yeni tip koronavirüsün Türkiye’de görülmesi ile beraber ilk kapanan yerler kültür-sanat mekanları oldu. Özellikle bağımsız sahne ve kumpanyaların bu süreci ne tür bir mekanizma ile atlatacakları sorusu henüz belirsizliğini koruyor. Geçtiğimiz yıl hayata geçirilen Tiyatro Kooperatifi konuyla ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığı ile görüşmeler yaptı. Detaylı bilgiye www.tiyatrokooperatifi.org/ sitesinden ilerleyen günlerde ulaşacağız.
Diğer taraftan birçok tiyatro da boş durmayarak kendi alternatif (yani dijital) sahne ve sahneleme biçimlerini devreye soktu. Sosyal medya aracılığıyla yayınlanan canlı performanslardan, sanal ortama taşınan arşiv kayıtlarına her geçen gün uzayan bir liste söz konusu. Bu aşamada yerli ve uluslararası toparlayabildiklerimizi iki haftada bir Açık Dergi’de yayınlanan tiyatro kuşağımız Tezahür’de sizlerle paylaşacağız.
TÜRKİYE’DEN ÖRNEKLER ÇOĞALIYOR
İlk haberlerden biri Türkiye’nin dans tiyatrosu konusunda en tanıdık isimlerinden Hareket Tasarım Atölyesi’nden geldi. Birçok gösterilerinin kaydını web sayfalarından izleme şansı bulabileceğiniz ekibe hareketatolyesitoplulugu.com sayfasından ulaşabilirsiniz. Sitelerindeki hakkımızda sayfasında ‘Şu bir gerçek ki bedenlerimizin hafızasını yeniden kurgulayabilmek için kendimize günlük hayatın dışında yaşama alanları yaratmamız gerek” yazan ekip bu dönemde de günlük hayatın dışında alan yaratmakta öncü oldu diyebiliriz.
Bu yıl 20. Yılını kutlayan ve yaptıkları birçok işle Türkiye tiyatrosu için öncü olan ekiplerden Kumbaracı50/Altıdan Sonra Tiyatro ekibi yine öncü bir hareketle hafta içi her akşam Yiğit Sertdemir sunumuyla canlı yayınlara başladı. “Kapı Açık Kalmış” mottosuyla her akşam farklı konuk ve konularla 20.30-22.00 arası izleyici ile buluşan ekip son yarım saatini ise bir oyun okumasına ayırıyor.
İstanbullu izleyiciler olarak düzenli takipçisi olamadığımız için hayıflandığımız Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu da eski ve devam eden oyunlarından 8 yetişkin ve 4 çocuk oyununu paylaşıma açtı. Bunların içerisinde, sahnelenmeye başlandığı günden bu yana oldukça ses getiren ‘III.Reich’in Korku ve Sefaleti’ ve benim en sevdiğim çocuk oyunlarının başında yer alan, bakış açısına hayran olduğum Güray Dinçol’un yönettiği, Pelin Temur’un yazdığı ‘Yeni Dünya-Bir Uzay Macerası’ oyunlarını mutlaka izlemenizi öneririm.
Bam İstanbul farklı bir yaklaşımla çıktı karşımıza. Her akşam evde kalınan bu süreçte yazılmış yepyeni bir metin, sevilen oyuncular tarafından okunuyor. #evde hashtagiyle yayınlanan okumaların ilk ikisi Murat Mahmutyazıcıoğlu tarafından kaleme alındı. “Ege Evde” Melis Öz tarafından okunurken, geçen Yaz Barış Gönenen ve Canan Atalay tarafından okundu. Emre Yüksel tarafındna yazılan “Tepeye Doğru” ise Başak Ertanoğlu tarafından seslendirildi.
Studyo 4, 18. İstanbul Tiyatro Festivali’nde sahnelenen, Fatih Gençkal’ın ilk yönetmenlik denemesi olan “Olmamış mı?” performansını yayınladı.
Bir kısmı Berlin’de tiyatro hayatını sürdüren Mekan Artı ekibi, 2013-2018 yılları arasında sahnelenmiş en beğenilen işlerinden, en genci 50 yaşında olan 4 trans bireyin Türkiye’de lubunya olmanın genel ve özel tarihini anlattığı “80’lerde Lubunya Olmak”ın kaydını Youtube üzerinden yayınlıyor.
Türkiye’de çağdaş dansın hayranı olduğumuz isimlerinden İlyas Odman arşivininin büyük bir çoğunluğunu paylaşıma açtı. Özellikle yakın zamanda, Sabancı Müzesi’ndeki Marina Abromoviç sergisinde 10 gün boyunca 8 saat sergilediği “One for The Road” isimli performansını da canlı olarak yayınlaması kalbimizi çarptırmaya yetti.
Troas’larıyla tanışıp, Salto’larını  henüz izleyememiş olmanın üzüntüsünü yaşadığım Türk, Yunan ve Polonyalı sanatçılar arasında sanatsal ve yaratıcı bir diyalog oluşturmak adına kurulan Teatr Andra ise“Troas” performasını seyirciyle paylaştı. Üçer monologdan oluşan üç bölümün yer aldığı oyunda Kerem Karaboğa, Salih Usta ve Cem Yiğit Üzümoğlu’nu izleme şansı bulabilirsiniz.
Kalemine çok güvendiğim Firuze Engin’in yazdığı Selen Uçer’in tek kişilik performansı ile izlediğimiz ‘Güle Güle Diva’ Vodafone TV üzerinden yayınlandı. DasDas bünyesindeki diğer işler için tıklayın.
Kadro Pa, Shakespeare’in Macbeth’inden uyarlanmış bir obje tiyatrosu örneği olan oldukça keyifli bir iş olan ‘Macbeth Mutfakta’yı 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde canlı olarak sahneleyecek.
Tiyatro Alesta’nın Pınar Selek’in araştırmasından yola çıkarak 2015-2018 sezonları arası sahneye koyduğu ‘Sürüne Sürüne Erkek Olmak’ da sanal olarak izlenebilecek oyunlardan.
Gazete Müstehak da yine canlı yayın yapan ekiplerden biri olarak çıktı karşımıza. Onları da her akşam sosyal medya hesaplarından farklı konuklarla canlı olarak izleme şansı bulabiliyoruz
Ödenekli tiyatrolardan Devlet Tiyatroları ise 24 Mart-1 Mayıs arası her akşam bir canlı tiyatro oyunu yayınlayacak. Evde kalınmasının tembihlendiği/gerektiği bir dönemde insanları bir araya toplayarak canlı oyun sahnelemeyi kendi adıma çok mantıklı bulmasam da meraklısına TRT2 ekranlarında olacakları bilgisini verelim. Ayrıca opera ve bale severler için de gösterimler olacak.  
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları da 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde kayıtlı olan bir yetişkin ve bir çocuk oyununu paylaşıma açacağı bilgisini verdi.
İşsanat 'Evvel Zaman Dışından Masallar'ın müzik, dans ve eğlence dolu oyunu 'Orman Lokantası'nı Kumbara TV'de yayınladı.
YURTDIŞINDAN DA PEK ÇOK ÖRNEK VAR
Uluslararası yapımlarda şüphesiz en heyecanlandıran, Almanya’nın en büyük tiyatro topluluklarından biri olan Schaubühne’nin 21 Mart’tan 17 Nisan’a kadar her akşam 20.30’da bir oyununu paylaşıma açacak olmasıydı.
Dünyaca ünlü yönetmenleri izleme imkânı veren oldukça yoğun programda Peter Stein’in 10, Thomas Ostermeier’in ise 8  oyunu yer alıyor. 2017 yılında İstanbul Tiyatro Festival’ine güvenlik kaygılarıyla gelmekten vazgeçildiği için izleyemediğimiz Ostermeier’in III.Richard’ı da listedeki oyunlardan yalnızca biri. Her oyun öncesi oyuncuların evlerinden yapacağı okumalar ve doğaçlamalar da bonusu. Buradan takip edebilirsiniz.
Bu yıl İstanbul Tiyatro Festivali’nin en başarılı işlerinden, bir belgesel tiyatro örneği olan “Temiz Şehir”in methini duyanlardan sık sık duyduğum sorulardan biri, “belgesel tiyatro nedir?” olmuştu. Bunun cevabı bulmak isteyenler için kaçırılmayacak bir fırsat olarak belgesel tiyatro denince aklı ilk gelen ekip olan Rimini Protokol tüm arşivini erişime açtı.
Boş Alan kitabıyla geniş kitlelere ulaşan, dünya tiyatro tarihinin önemli isimlerinden Peter Brook’un Paris’teki tiyatrosu Les Bouffes Du Nord da bir tiyatro oyununu ve Samuel Beckett üzerine bir belgeseli erişime açtı.
Benim de Aylin Alıveren sayesinde keşfettiğim fiziksel tiyatro konusunda hatırı sayılır ekiplerden olan ‘Gecko’ya da sanal olarak ulaşabiliyoruz artık.
Polonya’nın en bilinen tiyatro topluluklarından TR Warszawa da Macar yönetmen Kornel Mundruczo rejisi ile bir prömiyer yapıyor. Aynı zamanda her Cumartesi 21:00'de yeni bir oyun kaydını da erişime açacaklar.
Berlin’in avangard gösteri sanatları merkezi HAU 19-29 Mart tarihleri arasında ikincisini düzenleyecekleri ve detayları çok önceden belli olan “Spy on me” başlıklı festivalini webe taşıma kararı aldı.
İKİ ÖNEMLİ KAYNAK DAHA
Uluslararası işlerde liste aslında çok daha uzun. Yerli ekiplerden de her gün listeye bir yenisi ekleniyor. Biz de bu listeyi hazırlarken özellikle uluslararası işler için, kendisi üniversiteden de hocam olan Mehmet Kerem Özel’in danzon2008.blogspot.com/ sayfasından çokça yararlandım. Kendisine çok teşekkür ederim. Yurtdışında sıklıkla oyun izleyen ve uluslararası tiyatro cenahına oldukça hakim olan Özel’in paylaşımları ve eleştirileri tiyatro adına yepyeni keşifler yapmanıza fırsat verecektir. Bir diğer tavsiyem de sevgili arkadaşlarım Melike Saba Akım ve Noyan Ayturan’ın tiyatro kuramı, eleştirisi ve dedikoduları hedefiyle yola çıkarak açtıkları sosyal medya hesabı Haus Bühne olacak. Burası da yine bu dönemde sanal etkinlikleri keşfetmenize ve Türkiye tiyatro çevresindeki tartışmalara eşlik etmenizi sağlayacaktır.
2 notes · View notes
cirkinbirkadn · 7 years ago
Text
Cimbom sever Mayısları ❤
0 notes
seslimeram · 5 years ago
Text
Yeni Ülke Çürütüyor....
Tumblr media
Toplumsal bir dönüşüm hamlesini betten, feci olandan kuran / güncelleyen bir menzilden bildiriyoruz. Hayatın pervasızca ayaklar altına alınıp paramparça olunmasına çalışılan bir sahnenin kıyısından sesleniyoruz. Her günü bariz bir çürümenin rotasına rehin eden, günü ve günceyi bununla birlikte dönüştüren ve güncelleyen bir uzam yeniden var ediliyor. Bet ile feci olanın yönü belirginleştirilirken hayat muktedir eliyle tırpanlanıyor. Devlet denile gelen “gölge” yapının var ettiği hayatı sıradanın elinden çalmak olduğu kesintisiz hakikat kılınıyor. Bir toplumu dönüştürmek tahayyül değil hakikatte kötülük ile biçimlendiriliyor.
Gecesi, günü, dünü ve şimdisi ve yarını bu benzetilmez, sorgulanamaz aslen tartışılması bile imkansız kılınan yaralarla birlikte bir soluk alma haline “rehin” ediliyor. Yeni ülke çürütüyor. Yeni diye bildirilen kendi ol dününü devamını var ediyor. Menzil bir çukur, hayat delik deşik kılınırken ol biyopolitik döngü her yeri kuşatıyor. Devlet yok ettiği kadarıyla, devlet güncelleyebildiği şiddetiyle iş bu sahayı ülke olmaktan alıkoyuyor.
Genel geçer değil sabit olunan tek şey yaşama istencine en kestirmeden vurulan kettir iş bu sahada. Tahakküm biçim değiştirir. Denetimle gözetim mekanizmaları artık stabil / sabit bir tahayyül olarak hayat mefhumuna yer vermemenin faili iki kavramdır. Her hamle bir çürümeyi var eder. Hemen her çürüme ağır bir yenilgiyi, yenileme hali diye bildirenlerin elinde gündelik bir mesel kılınır. Bir ülkenin yenileştiği zikredilirken eskinin kucağına rehin olunan hali meydana çıkar. Bu kadar kötülükle hemhal bir halde bir kara döngü hemen her gün biraz daha, bir kereliğine değil süreğen bir halle çürümeyi kalıcı kılmaktadır.  
Mezopotamya Ajansı’ndan aktaralım: “Urfa’nın Suruç ilçe merkezinde 14 Haziran 2018 tarihinde AKP Urfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınlarının saldırısı sonucu 2 oğlunu ve eşini kaybeden anne Emine Şenyaşar ve saldırıda yaralı kurtulan oğlu Ferit Şenyaşar yargı sürecinde ilerleme olmadığını belirterek Urfa Adliyesi önünde oturma eylemi başlattı. Adli tatilin bitmesiyle dün Urfa Cumhuriyet Başsavcısı’yla görüşmeye giden Şenyaşar ailesi, Başsavcının ilk günden beri kendilerine söylenen şeyleri tekrarladığını, bu sebeple görüşmenin ardından oturma eylemine başladıklarını belirtti. Şenyaşar ailesi, bu sabah da dosya savcısıyla görüştü. Aile, dosya savcısının da aynı cümleleri tekrarladığını söyledi.
AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın yakınlarının kendilerine önce dükkânlarında sonra ise hastanede saldırdığını kaydeden Ferit Şenyaşar, Devlet Hastanesinde babasının ve 2 kardeşinin öldürüldüğünü hatırlattı. Bir kardeşinin üzerinden 17 farklı silahtan çıkan mermiye rastlandığını aktaran Şenyaşar, şöyle devam etti: “Hepsi otopsi raporunda yazıyor. Olay üzerinden 15 ay geçti. En son geçen Şubat ayında Urfa Cumhuriyet Başsavcısı’yla görüştük. Başsavcı o zaman bize bir ay içerisinde iddianamenin hazırlanacağını söyledi. Gereken herkesin cezasını çekeceğini belirtti. Biz de başsavcının samimiyetine inandık ve bekledik. Araya adli tatil girmişti. Dün tatil bitti. Gelip tekrardan başsavcıyla görüştük. Başsavcıya derdimizi anlatıp, çözüm beklediğimizi söyledik. Başsavcı ise bize gülerek cevaplar verdi. Bize yine ‘Gidin evinize oturun. Rahat olun. Biz gerekeni yapacağız’ dedi. Olay üzerinden 15 ay geçmiş. Bu katliamı yapanlar Suruç’ta dükkânımızın önünde ellerini kollarını sallayarak geziyorlar.”
Artık dayanacak güçlerinin kalmadığını sözlerine ekleyen Şenyaşar, “Şuan dosyada bir tek tutuklu var. O da kardeşimdir. Onu da Elazığ Cezaevine sevk etmişler. Tek kişilik hücrede tutuyorlar. O da bu acıdan dolayı günden güne eriyor. Biz de savcının dünkü tavrından dolayı oturma eylemine başladık. Bu sabah da dosya savcısıyla görüştük. Yine aynı cevabı verdiler. Ne kadar bekleyeceğiz, neyi bekleyeceğiz bilmiyoruz. Biz adalet talebinden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Ailenin adalet talebiyle dün geceden beri sürdürdüğü eylemden dolayı Urfa Baro Başkanı Abdullah Öncel, Cumhuriyet Başsavcısı ile yeniden görüştü. Ailenin talebini başsavcıya ileten Öncel'e başsavcının olayın bir ay içinde çözülüp davaya dönüşeceği konusunda söz verdiği öğrenildi. Başsavcının söylediklerini aileye aktaran Öncel, aileden eylemi bitirmelerini istedi. Aile de Öncel'in talebi üzerine eylemlerine son verirken, bir ay sonra hala dava açılmamışsa eylemi tekrarlayacaklarını belirtti.”
Şenyaşar ailesinin başına getirilen fecaatin bir istikamette var edilmiş bet / fecaat için her nasıl bir örnek olduğu ortadadır. Can almaların menzilde herhangi sıradan ve gündelik bir mesel kılındığı, üstünün alelacele örtbas olunduğu bir sahada varlığı kesintisiz kılınmış ol cerahattir mesele. Sorunların yüzleşilmeden, hiçbir biçimde sorgulanmadan geçiştirildiği yerde adaleti her ne var eder, her ne şekilde var olabilir? Thales’in terazisinin çalındığı bir uzamda güncelliği sağlanan adaletsizliğin her neyi var ettiğini anlamak bunca zor mudur? İktidara tabi olmayana, ona teslimiyetini bildirmeyene var edilen cehennemi hal nereye taşır iş bu ülke denilen sahayı? Bir adalet çağrısına dahi kayıtsız kalınan yerde hayatiyet meseli tam olarak nedir? Adalet mesele edilmeyendir. Böylesi bir fasit döngü içerisinde hiçbir hakkın tesis olunmadığı bir düzlemde adalet her neyin meselidir. İnsanlar canlarını yitirirken, ellerini kollarını sallayıp ulu orta gezen katillerin el üstünde tutulduğu bir yer, sahnede adalet neyi işaretlemektedir sahiden?
Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü ikinci sınıf öğrencisi, 21 yaşındaki Şerzan Kurt, 12 Mayıs 2010'da vurulup, ağır yaralanır. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 19 Mayıs'ta yaşamını yitirir. Adalet mefhumunun çalınmasına bir başka örnek olarak güncellenen şu aşağıdaki utanç vesikası geçtiğimiz hafta Çarşamba günü gerçekleştirilir. Bianet’ten aktaralım:
“Muğla’da polis kurşunuyla öldürülen 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Şerzan Kurt ile ilgili dava bugün yeniden görüldü. Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Kurt’u vuran polis Gültekin Şahin hakkında, “neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama” suçundan 12 yıl hapis cezasına hükmetti, haksız tahrik nedeniyle 1/4 indirim yapılarak 9 yıl ve iyi hal indirimiyle neticeten 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi.
Bugünkü duruşmaya katılan Kurt’un babası Ömer Kurt “35 yıllık öğretmenim. Öğrencilerime hep hakkı hukuku anlattım. Dokuz yıldır adalet istiyorum” dedi. Kurt’un avukatları da beyanlarında Eskişehir 1. AğırCeza Mahkemesi’nin ikinci kararı olan “kasten öldürme suçundan” verilen cezada ısrar edilmesini talep etti. Polis Şahin bu suçtan hüküm giymiş ve 16 yıl hapse mahkum edilmişti. Şahin’in avukatı ise duruşmada, “Benim müvekkilim masum, 6,5 yıl boşuna hapis yattı” iddiasında bulundu. Savcı da mütalaasında Gültekin Şahin'in kasten öldürme suçundan değil, Yargıtay’ın son bozma kararı uyarınca neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış yaralama suçundan cezalandırılmasını talep etti. Kurt ailesinin avukatları ise mütalaaya, “Yargılama esnasında katılanlara hakaret eden, bu zabıtlarda da ortada olan sanık hakkında iyi hal indirimi yapılmamasını” talep etti. Yerel mahkeme sanığın duruşmadaki tavrı sebebiyle bir önceki kararında iyi hal indirimi yapmamıştı. Avukatlar ayrıca, polis Gültekin Şahin'in sadece 24 ay kademe durma disiplin cezası aldığını, cezaevinde olduğu zaman da maaşını aldığını, oysa memuriyetten ihraç edilmesi gerektiğini ifade etti. Mahkeme ise savcı mütalaasına uyarak iyi hal indirimleriyle birlikte 7 yıl 6 ay hapis cezasına hükmetti.”
Tumblr media
Davanın evveliyatı ise şu şekildedir. “Kurt ailesi davayla ilgili açıklamasında, polise nasıl ceza indirimi verildiğini şöyle anlattı: “İki buçuk yıl mahkeme sürdü. Tanıklar, kanıt ve kamera görüntüleri polisin Şerzan’ı kasten hedef alarak vurduğunu tespit etmesine rağmen mahkeme ‘olası kast’ maddesinden ceza vermiş gibi yaparak ve 2005 yılında uygulamadan kalkmış bir maddeyi de işleterek polisin serbest bırakılması sağladı. Serbest bırakılan polisin, Muğla Üniversitesine giderek tekrar olayların çıkmasına sebep olduğu basına yansıdı.
Yargıtay “fiilin kasten işlendiği” ve “polis Şahin'in görevden atılması gerektiği” kararıyla yerel mahkemenin kararını bozdu ve davanın yeniden görülmesine karar verdi.
Yeniden görülen davanın karar duruşması 20 Şubat 2015’te Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinde yapıldı. Kasten öldürmekten yargılanan polis Şahin’e bu suçtan önce müebbet hapis cezası veren mahkeme, uyguladığı tahrik indirimiyle cezayı 16 yıla indirdi. Şahin tutuklandı.
Karar tekrar bozuldu, Yargıtay sanığın “karşı gruptan taş atıldığı” gerekçesiyle haksız tahrik indiriminden ve mahkemeye saygısından ötürü takdiri indirimden faydalanması gerektiğini söyledi.”
Bir canın çalınmasının ardından çıkagelen sırt sıvazlamanın utancı bir yana, katillerin üniforma giymiş olanlarını kayırma öte yana bir yurttaşın göstere göstere canının alınıp katledilmesine dahi adaletin tecelli ettirilmediği bir düzlem var edilir. Bunca afaki olan, bir o kadar kesintisiz bir biçimde bu yurtta ötekinin hayatına düşürülen gölgelerin bu kadar afaki savunulmasıdır mesele. Şerzan Kurt katledilmiştir, katilinin cezasının açık bir biçimde süreğen hamlelerle indirime gidilmesi adalet denilen meselin Kürd’e kadar olan / oldurulan bir tahayyül olduğunu yeniden göstere gelmektedir. Böylesine sinsice işlenmiş bir yıkıma bile şerhlerin, indirimlerin, handiyse katilleri taltif etme yolları ve yöntemleri bu kadar ayyuka çıkarken, hangi ülkeden bahis açabiliriz. Hayatın bu kadar alenen çalınabildiği, davasının dahi yarım koyulduğu, katledene indirim yolunun açıldığı yerde adalet bahsi her nedir, nasıldır?
12 Eylül darbesinin üzerinden otuz dokuz yıl geçmiştir. O karanlığın yolunun ve yönünün bugünün ülkesinde bir kılavuz çizgisi kılınması karşısında sormalıyız hani nerede adalet? Kenan Evren ve dikta kabinesinin zeminini oluşturduğu cerahatli hal bugün var edilen ol faşizan iklimi sabitlerken yolun yönün hayattan uzağa konumlandırılmasının gerçekliğine nihayet ayıyor musunuz? Biyopolitik bir çürüme halinin varlığı bu sahada her yeri kuşatıp çevreleyen halinin insana karşıtlık olduğu otuz dokuz yılda unutturulur. Dikta tükenmiştir gel gelelim zihniyeti bugünlerde hala canlıdır. O karanlıkta var edilen bugünün pratiğidir. Bugün bir yer / yurt halinin eksikliği biteviye biçimlendirilendir.
12 Eylül’ün var ettiği, düze çıkarttığı bir sahadaki hemen her anlamda demokrasi meselinin hiç kılınmasıdır. Adalet yoktur. Hukuk yoktur. Hakkaniyet yoktur. Fikir hürriyeti yoktur. Soluk alma gailesine müsamaha yoktur. Yokların kümesi, yokluğun tam anlamıyla kesişimi dahilinde barbarlığın güncelliği otuz dokuzuncu yılındadır. Şerzan Kurt’tan, Kemal Kurkut’a, Ceylan Önkol’dan, Cemile Çağırga’ya, Uğur Kaymaz’dan, Berkin Elvan’a, gencinden çocuğuna kadar sürdürülen, geliştirilen bir cerahatin temelleri ta 12 Eylül’de atılmıştır. Diyarbakır 5 No’lu Cezaevinde temellendirilmiştir.
Diyarbakır’da bugünlerde var edilen annelerin seslenişi bahsinden, HDP’nin terörize edilmesine, kayyımların saraylarda ağırlanmasından, halkların kimliğine yağılan saldırı ve itibarsızlaştırma çabalarına, PKK’nin müsebbibi olan devlet şiddetinin gerçekliğine ve bütün bunların gözardı edilmesine her şeyin başlangıç noktası o karanlık dönemeçlerin en yakın tarihlisi olandır 12 Eylül. Hiddet, şiddet ve nefret döngüsünde bir yeri vahşete rehin kılmak var edilendir. Ülke kabusun ta kendisidir hala ve hala. Bir asırdır yerinde saymaya devam edenin, yolu / yönü ve rotasının nasıl / kaç kez daha çalındığının / çalınabileceğinin ifşasıdır ol 12 Eylül 1980.
TAZ Gazete’de Erk Acarer’in şu iki sorusuna, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı olan Şebnem Korur Fincancı’nın söylediklerini bir son söz olarak iliştirelim:
“12 Eylül olmasaydı bugün farklı bir toplumda mı yaşayacaktık?
Eşit, dayanışma içinde olan bir toplum yapısı olacaktı. Daha çok tüketen değil, daha çok üreten bir Türkiye’de yaşayacaktık. Entellektüel hayat zenginleşecekti. Bilim, sanat ve eğitim, paradan önce gelen değerler olarak görülecekti. Hayallerimiz asgari ölçülerde gerçekleşebilirdi.
Darbenin bugünkü Türkiye üzerindeki etkisi nedir?
12 Eylül’ün amacı Türkiye’de neoliberal politikaları uygulayabilmekti. Bu uygulamalar toplumsal yapıyı da etkiledi. Kar hırsı olan, güç ve paraya tapan benmerkezci, “topluluk“ yapısı ortaya çıktı. 12 Eylül, her şeyden önce toplumsal değer kaybı ve erezyondu.”
Mezopotamya Ajansı’na bağlanalım: “Diyarbakır merkez Bağlar ilçesi 5 Nisan Mahallesi Emek Caddesi üzerinde seyir halinde olan polise ait zırhlı aracın ezdiği 6 yaşındaki Efe Tektekin, yaşamını yitirdi. 11 Eylül'de zırhlı arç çarpması sonucu ağır yaralanan ve Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tedavi altına alınan Tektekin, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi’ne otopsi işlemleri için getirilen Tektekin’in cenazesi, Yeniköy Mezarlığı'nda defnedilecek.
Tektekin'in dedesi Mehmet Tektekin (85) ise 6 Haziran 2018 yılında TOMA’nın çarpması sonucu yaşamını yitirmişti.
Açılan davanın 19 Ağustos 2019 tarihinde görülen karar duruşmasında mahkeme hakimi, "taksirle öldürme" suçundan sanık polis Uğur K.'ye 2 yıl 6 ay hapis cezası vermiş cezada 1/3 oranında artırım yaparak 2 yıl 16 ay hapis cezasına çıkarmış ancak cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkilerini dikkate alarak hapis cezasını 2 yıl 9 ay 10 güne indirmişti. Hakim, ayrıca cezanın ertelenmesine karar vermişti.”
Genel geçer değil, düşük yoğunluklu savaşın var ettiği kırım haline her gün yeni eklemeler yapılırken bir çocuğun daha canı çalınır. Bakur Kürdistan’ı sahanlığında bir ülkenin deneylerinin tükenmezliği bir çocuğun soluğuna kastederek onu hayattan kopartarak var edilir. Bu kadar kolayca, bir dolu ismin var edildiği bir kara tabloda, çocuklar ölmesin seslenişine bir kez daha kan sıçratır, devlet! Bir Bakur Kürdistan gerçeği... yaşatmayan, yaşamı bile isteye yağmalayan bir düzlemde Efe'nin de canı çalınır. Kimse hesabını vermeyecektir. Sorgusuna düşen terörist ilan edilecektir. Kırk yıldır çocuklar katlediliyor. Bir ömürdür yara hep sabit kılınıyor. Bir ömürdür bu sahada yaşama istenci tırpanlanıyor. Bir koca asırdan uzunca bir zamandır, hayatın üstü çiziliyor. Hayat ne demek bu bahsin karşılığı unutturuluyor.
Hayatın pervasızca ayaklar altına alınıp paramparça olunmasına çalışılan bir sahnenin kıyısından sesleniyoruz. Her günü bariz bir çürümenin rotasına rehin eden, günü ve günceyi bununla birlikte dönüştüren ve güncelleyen bir uzam yeniden var ediliyor. Bet ile feci olanın yönü belirginleştirilirken hayat muktedir eliyle tırpanlanıyor. Bir mübalağa değil can kırıklarının ortasında her gün bir oradan bir buradan bir de şuradan hayatların çalınmasına, yaralar içinde terk edilmesine, çürütülmesine tanıklık ediyoruz. Görünen köy kılavuz istemiyor artık! Düşe kalka büyüdüğü söylenen demokrasi ediminin, hayatın ta kendisinin artık çürüdüğü bir sır olarak kalmıyor. Hakikat bir yerlerde, birbirinden bağımsız görünen tüm devletli pratiklerindeki şiddetle / yıkımla çıkageliyor. Bunca açık olana, bu kadar kesintisiz var edilene karşı sessizlik can yakıyor, şimdi anlatabiliyor muyuz? Bir toplumu dönüştürmek, hiçbir zaman geri dönülemeyecek kadar yıkımların orta yerine rehin etmek söz konusu ediliyor, şimdi anlatabiliyor muyuz? Şimdi sahiden de bir ülkede yaşamın çökertilmesini anlatabiliyor muyuz, anlıyor musunuz?....
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2019
Görseller – Tuğba ÖZSOY - Behancé
1 note · View note