#1800den
Explore tagged Tumblr posts
Text
Hafta sonu ile saat 18:00'den sonraki ek ders görev ücretlerine dair yazı
Hafta sonu ile saat 18:00’den sonraki ek ders görev ücretlerine dair yazı
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı, ek ders ücretinin, Cumartesi ve Pazar günleri ile saat 18.00’den sonra, 140 gösterge katsayısı üzerinden değil 150 üzerinden hesaplanarak ek ders ücretinin hesaplanmasını istedi.
İŞTE RESMİ GÖRÜŞ YAZISI
View On WordPress
#1800den#dair#Ders#görev#hafta#ile#mevzuat elektronik alibeyköy iletişim#mevzuat gov tebliğ#mevzuat gov tr iş kanunu#mevzuat indirme#mevzuat iş sağlığı ve güvenliği kanunu#mevzuat.com tck#saat#sonraki#sonu#ücretlerine#yazı
0 notes
Photo
#THISNIGHTbyJIN tagi, 4 Haziran 1800den beri "Twitter Dünya Gündemi"nden hiç düşmedi - Visit more: http://bit.ly/31aZd3W
0 notes
Text
1800'den İtibaren Rusya Tarihi Halklar, Efsaneler, Olaylar, Güçler
0
1800’den İtibaren Rusya Tarihi Halklar, Efsaneler, Olaylar, Güçler Catherine Evtuhov Tarih Vakfı Yurt Yayınları
Yazarları elinizdeki kitabı Sovyetler Birliği’nin çöküşünden hemen sonra yazmayı düşündüler. Bitirdiklerinde kitap Sovyet dünyasının kurulmasıyla sonlanmayan yeni bir Rus tarihi görüşünü teklif eden ilk sentetik tarih çalışması oldu. Bu kitap günümüzde ABD ve Avrupa üniversitelerinde Rusya tarihi hakkında en çok kullanılan iki ders kitabından birisi olma özelliğini taşımaktadır. Kitabın yazarları öyle bir Rusya tarihi anlatmak istediler ki bir yandan temel olayların açık ve dengeli bir kronolojisini öte yandan da günümüzde tarihin en dikkat çeken yönlerini içersin. Bu nedenle kitap gündelik hayata, toplumsal roller ve kimliklere, kültürel dinamiklere ve toplumsal cinsiyet meselelerine eğilmektedir. Modern Rusya tarihi boyunca hayati bir rolü olan dini deneyimler, bu kitapta hakkettikleri ilgiye kavuşmuşlardır. Yazarlar ayrıca pek sık ihmal edilen Ruslar haricindeki ve Slav kökenli olmayan milli cemaatlere ve onların Rusya tarihindeki payına hatırı sayılır bir yer ayırmaktadır. Kitabın en büyük başarılarından biri kültür meselelerini edebiyat, sanat, müzik“gerçek” tarihin bir süsü olarak ele almak yerine tarih anlatısının temel yapı taşları olarak görmesidir. Bu kitap ayrıca 19. ve özellikle 20. yüzyılda ortaya çıkan göç ve diaspora hakkında ayrı bir bölüm barındıran ilk Rusya tarihi kitabıdır.Kısacası, Rusya Tarihi, 1990’lar ve 2000’lerde şekillendiği haliyle tarihçilerin Rusya tarihine olan yaklaşımlarını yansıtmaktadır.
Richard Stites (1931-2010) Sovyetler Birliği ve Rusya tarihçiliğinin önde gelen isimlerinden birisiydi ve RevolutionaryDreams: UtopianVisionandExperimental Life in the Russian Revolution (Oxford UP, 1989);Serfdom, Society, andtheArts in ImperialRussia: ThePleasureandthePower (Yale UP, 2005);andTheFourHorsemen: RidingtoLiberty in Post-Napoleonic Europe (Oxford UP, 2014) en iyi bilinen eserlerindendir.
CatherineEvtuhov (1960- ) Columbia Üniversitesi’nde tarih profesörüdür ve Portrait of a Russian Province: Economy, Society, andCivilization in Nineteenth-Century NizhniiNovgorod (University of Pittsburgh Press, 2011) ve The Cross &theSickle: SergeiBulgakovandtheFate of Russian ReligiousPhilosophy (Cornell UP, 1997)adlı kitapların yazarıdır. Stites ve Evtuhov 1992’den 2010’a kadar Georgetown Üniversitesi’nde çalışma arkadaşıydılar.
Yazarı Sizekitap’da Ara Yazarı Twitter’da Ara Kitabı Twitter’da Ara Yazarı Facebook’ta Ara Kitabı Facebook’ta Ara devamı burada => https://sizekitap.com/tarih/1800den-itibaren-rusya-tarihi-halklar-efsaneler-olaylar-gucler/
0 notes
Text
beş.farkediş
büyük bir kırılım noktası buldum hatta birden fazla. bunun adına ne demeli bilmiyorum. ilk olarak rilke'nin bir şaire mektuplar kitabını bitirdim bugün ve 1800lerin sonundan 1900 lerine başına geçen yazarlarda kendime yakın çok şey bulduğumu farkettim. örnek olarak, rilke, pessoa ve çehov'un tarzı hep benim üzerimdeydi zaten. derken herman hesse'nin de bunlardan biri olduğunu "bozkırkurdu"nun daha ilk bölümünde anladım. ne zaman doğup, öldüğüne bakmamıştım ki, sonradan onun da bu kategoride olduğunu gördüm. ilk bölümün sonunda yanılmıyorsam freud ile ilgili şunu diyordu, çektiği acılar bir dönem sonrasınındı. bir dönem sonra onun acılarını anlayabildi insanlar. ardından bozkırkurdu için iki çağ arasında kalmış bir kişi tanımlaması yapıldı. gelelim bendeki diğer kırılmaya, bin yılda bir gerçekleşen, bir olaya şahit olduk, binli yıllar yerini ikibinli yıllara bıraktı ki, bu olay müthiş bir şey. sıkışıp kalan bir hortumun bir anda hızlanıp daha yukarı yükselmesi gibi. çırpınış da diyebiliriz bunun adına. ben de bu çırpınışın içinde buldum kendimi. şöyle düşününce çağ değiştirdiğimiz ama tarih belirleyemediğimiz bir dönemdeyiz. bunun adı sıkışmadır ve bazılarımız bu çırpınışa muhakkak erişmesi gerekecektir. kendimi sanki gelecek yüzyılın ya da gelecek dönemin acı çekeni olarak gördüğümü fark ettim. ve kalkıp yürürken kalbim ağrımaya başladı, gözlerim dolmaya başladı. bu yükün altında ezilmek istediğim için de bundan sonra daha farklı bir bakış açısına sahip olabilirim.
otobüste giderken kontrol ettim, freud değil nietzsche imiş. sonra ikisinin de doğum yıllarını karşılaştırdım. freud 1800den 1900e geçiş yapmış ama nietzsche 1900ü görünce ölmüş. nietzsche’nin ne kadar farkında biri olduğu ve döneminin nasıl ötesini gördüğünün kanıtı oldu bu benim için. açılmayan bir yarayı önceden gördü de diyebilirim.
burada asıl sorulması gereken konusu ise, bu kişi ben miyim? yani ben miyim, tüm bunların acısını çekip, ardından bir şeyleri başka birilerine duyuracak olan? peki ben değilsem, kimdir bu?
0 notes