#12. ev konuları
Explore tagged Tumblr posts
Text
12. Ev Konuları
12. Ev Konuları Nelerdir? 12. Ev Neyi Temsil Eder? 12. Ev Yöneticisi Nedir?
12. ev konuları, 12. ev neyi temsil eder? 12. ev yöneticisi nedir? Astrolojide 12. ev ne anlama gelir? Doğum haritasında 12. ev konuları nelerdir? 12. evin anlamı nedir? Hangi gezegen 12. evde nasıl etkiler? 12. evin yöneticisi nasıl anlarız? 12. Evde gezegen yoksa ne anlama gelir, nasıl etkiler?
Astrolojide 12. ev, birçok kişi için gizemli ve anlaşılması zor bir alan olarak kabul edilir. Zodyağın son evi olan 12. ev,
bilinçaltı,
ruhsal gelişim,
gizli düşmanlar,
kayıplar ve
teslimiyet
gibi temaları kapsar. Aynı zamanda ilahi olanla, sezgilerle ve derin manevi deneyimlerle de ilişkilendirilir. Doğum haritasında 12. ev, genellikle kişisel dönüşüm ve içsel aydınlanma için önemli mesajlar taşır. Bu evin etkileri, bazen kişinin kendi farkındalık düzeyine bağlı olarak görünmez bir şekilde hissedilir.
Ayrıca bu ev, bilinçaltı ve geçmiş deneyimlerle bağlantılıdır. Dolayısıyla 12. ev, hem bireysel hem de kolektif düzeyde ruhsal bir enerji barındırır. Kişinin en derin korkuları, fobileri ve aynı zamanda potansiyel olarak en büyük şifa kaynakları bu evin kapsamındadır. Astrolojide “bitiriş” ve “tamamlanma” temaları da 12. ev sayesinde kendini gösterir. Girişte sözü edilen bu kavramların anlamı, doğum haritasında hangi gezegenlerin ve burçların 12. ev üzerinde yer aldığına göre farklılık gösterebilir.
12. Ev Konuları Nelerdir?
Bilinçaltı
Rüyalar
Korkular
Gizli düşmanlar
İzolasyon ve yalnız kalma
Meditasyon ve ruhsal çalışmalar
Sezgiler
Hastaneler ve hapishaneler gibi kapalı alanlar
Şefkat ve fedakârlık
Karşılıksız hizmet
Kurban psikolojisi
Ruhsal yardımlaşma
Geri planda kalma, perde arkası faaliyetler
Kaybolma ve kayıp duygusu
Kolektif bilinçaltı
İlahi rehberlik
Sanatsal ilham
Psikolojik derinlik
Geçmişin yükleri
Acı çekme ve acıyla yüzleşme
Reddetme veya reddedilme hissi
Maddi dünyadan kopma eğilimi
Ruhsal dönüşüm
Saklı yetenekler
İlaçlar ve bağımlılıklar
Suçluluk duygusu
Manevi bütünleşme
Şifalanma ve şifacı yön
Fedakârlık duygusu
Yüksek merhamet
Kabullenme
İçsel huzur arayışı
12. ev konuları
#12. evin anlamı#12. ev konuları#12. evde gezegen yoksa#12. evde evde stelyum#12. evin yöneticisi#12. evin yönetici burcu#12. evin yönetici gezegeni#astrolojide 12. ev#doğum haritasında 12. ev#12. ev
0 notes
Text
Bir yıl daha geçti: ikibinyirmidört
Ocak: evliliğimde ortalık karışık, ayrılık denemesi mi yapıyoruz ayrıldık kabullenemiyor muyuz belli değil üstelik her kafadan bir ses çıkıyor: öğrenilen ders yorum duymak istemediğin konuları kimseyle paylaşma. Saçımı kısacık kestirdim. Yurtdışında iş başvurularım ve ret cevabı almalarım sürüyor, yine de bambaşka bir hayata dair umudum yüksek fakat bunun neye benzeyeceği konusunda fikirsizim. Pek tanımadığım birisi birkaç soruyla hayatıma bambaşka bir perspektifle bakmamı sağladı, önce sarsıldım sonra minnet duydum. Çocukluk arkadaşım Londra’da Ezhel konserine bilet aldı, harikaydı.
Şubat: ilişkiyi sürdürebilmek için şartlar konuşuldu, denemeye karar verildi. Cam atölyem evin balkonuna taşındı, marka-logo çalışmaları yapıldı (yıl boyunca cam yapılmadı). Özel ders vermeye başladım.
Mart: piyano derslerine başladım (devamı gelmedi). Denklik belgelerini toparladım. Uzun zamandır ilk defa biriyle beraber olmadan ve birinin yanına gitmeden şehir dışına çıktım ve Ankara’da denkliğe başvurdum. Sadece kendime sorarak bir şeyler yapmaktan inanılmaz keyif aldım. Sinemada kendimle Poor Things izledim. Bir takım sözler tutulmadı.
Nisan: eylemin laftan daha önemli olduğunu idrak ettim. Görüştük, tanıdıktı ve bir o kadar da değildi. Bittiğini kabullendim, ağlayarak söyledim ve hayat belki de bitmemiştir diyerek bir gol attı, umutlandım ama ölmüş bir şey yeşertmeye çalıştığımdan o anlarda habersizdim. Ay sonuna doğru arafta daha fazla yaşayamayacağımı anladım ve son noktayı koyduk.
Mayıs: yas ayıydı biraz, bol yüzleşmeli, sosyalleşmeli her zamanki gibi inişli çıkışlı. Çok keyifli bir hıdırellez geçirdim, yanaklarım ağrıyana kadar güldüm. Kendimle baş başa kalmamak adına başkalarının yardımına koştum, kendimi işe yarar hissettim iyi geldi. Bazen hayatta zor kalıyormuşum gibi hissettim ama kaldım. Büyük Ev Ablukada konserine gittim. 12 yıllık bloguma nokta koydum.
Haziran: bloga ara verdim. Hayatımda ilk defa saçımı boyattım. Adliyeye gittik. Doğduğum soyadıma geri döndüm. İş yerimle sözleşme imzaladım. Uzun zamandır ilk defa önümü görebildiğimi hissettim, bu hissi sevdim. Asla olamayacağını düşündüğüm güzellikler yaşadım. Sevilmeme, değer görmeme müsade ettim.
Temmuz: hastalandım, her seferinde olduğu gibi genel sağlığıma şükrettim. Bir düğüne bir nişana gittim. Alelacele yeni ailem bellediğim arkadaş ��evremle bağları sarsan bir olay yaşadım, kaçmak istedim, kaçmadım. Aptal dedim kendime, nasıl devam edeceğimi sorguladım, ettim yine de.
Ağustos: çalıştım bolca, yazın nasıl geçtiğini anlamadım, oldukça bunaldım. Birkaç kere de olsa denize girdim. Acotar serisi ile yutarcasına kitap okumaya geri döndüm.
Eylül: yaz tatilimi Eylül’de yapabildim. İlk defa Fethiye’ye gittim çok keyifliydi. Yıllardır hayatımda olan bir kadınla çok keyifli bir kaç gün geçirdim. Burnumu deldirdim. Bir şeyler için çok heyecanlandım ve umutlandım, iyi hissettirdi.
Ekim: yeni dönem başladı, ilk derslerimde yönetemeyeceğim kadar çok kaygılandım ve kendimden korktum. Sonrasında düşündüğüm kadar zorlanmadım. Ailesel mevzularla kendime yarattığım minik huzur alanı sarsıldı, rahatsız oldum.
Kasım: bir daha tatmama ihtimal vermediğim duygular tattım, hayal etmediğim yerlerde buldum kendimi ve bundan hoşlandım. İlk defa babama karşı ağlamadan kendimi ifade ettim, bu dönemeçle hayatımın kontrolünü elime aldığımı hissettim.
Aralık: 35 oldum. Kendime özel pasta yaptırdım ve beklentiye girmeden kutlanmama izin verdim çok keyifliydi. Kardeşimle yaşamaya başladım. Devamını getirmediğim birkaç şeye başladım. Evi düzenledim - büyük ölçüde.
Enteresan bir seneydi. İstediğim birçok şeyi yap(a)madım, olacağını aklımdan bile geçirmediğim birçok güzellik yaşadım. Bitmek üzereyken iyi bir yerdeyim açıkçası, memnun ve umutluyum.
Bakalım 2025 neler getirecek?
41 notes
·
View notes
Text
2025
12 Ocak 2025 ve 2026 yıllarında kuzey ay düğümü Balık burcunda Güney Ay düğümü Başak burcuna geçiyor. Kader düğümleri Balık Başak aksında 4 ve 10 . Evlerin konuları tetikleniyor.Başak burcu salgın hastalıklar,Temizlik malzemeleri iş konuları,çalışanlar Patronlar,evcil hayvanlar fabrikalar,gıda üretimi,çiftçilik,sendikalar,grevler,tahıllar,buğday mısır, çiftçilik ev aile yuva toprak Atalar…
View On WordPress
0 notes
Text
2025
12 Ocak 2025 ve 2026 yıllarında kuzey ay düğümü Balık burcunda Güney Ay düğümü Başak burcuna geçiyor. Kader düğümleri Balık Başak aksında 4 ve 10 . Evlerin konuları tetikleniyor.Başak burcu salgın hastalıklar,Temizlik malzemeleri iş konuları,çalışanlar Patronlar,evcil hayvanlar fabrikalar,gıda üretimi,çiftçilik,sendikalar,grevler,tahıllar,buğday mısır, çiftçilik ev aile yuva toprak Atalar…
View On WordPress
0 notes
Text
12.06.24 MEGADETH KONSERİ (KÇP)
Sıcak bir haziran gününden merhabalar ve iyi bayramlar arkadaşlar. Bu senenin efsane konserlerinden birini daha geride bıraktık. “Scorpions” konserlerine katılamadığım için kendi adıma bu senenin ilk Küçükçiftlik park, (Ağustos sonu ülkemize tekrar gelecek olan “Overkill”den Bobby Blitz’in tabiriyle nam-ı diğer “Çüçüçiçik park”) konserini yaşadım. “Kçp”nin şehrin göbeğindeki avantajlı konumu çoğu zaman insanları rahat ettirmiştir ama “Megadeth” konseri, Tüpraş stadyumunda aynı anda gerçekleşen Ajda Pekkan konseriyle ve Harbiye açık hava da ki başka bir etkinlikle birleşince “Kçp” bu sefer güldürmedi. Senenin nem oranı en yüksek, cehennemi, boğucu havasında bile Maçka parkının altında kalan “Kçp”ye inerken nefes almaya başlasakta, sürekli akan kalabalık yüzünden kaldırımlarda zar zor durabildik. Arada bir esen cılız rüzgarlarla bağzı bağzı ferahladık, sıcak birayla tekrar bayıldık. Çoğu kişinin aksine alana güneş bi nebze kırıldıktan sonra saat 7 gibi ulaştık. Maçka parkının alt girişinden başlayan kuyruk, “Kçp” giriş kapılarına kadar sürüyordu. Bir klasik olan “X” bir “Kçp” konseri öncesi çimenlere yayılma aktivitesi gerçekleşemedi, insan kalabalığından çimenler görülemedi. Olsundu, içeride de bu sefer bol bol çayır çimen vardı. (“Kçp” Bahçe bölümü de “Megadeth” seyircisi kullanımına açıktı.) Senenin en kalabalık “Metal” müzik konseriydi, belki en sıcak günlerinden biriydi. “Megadeth” gelmişti. Bu ismin hakkı hem grup tarafından, hem seyirci tarafından sonuna kadar verildi! Unutulmaz bir deneyim yaşandı. Buyursunlar aşağıya!
Bundan on sene önce, o zamanların yurtdışı festivallerini aratmayacak “Metal” müzik etkinlikleri ülkemizde gerçekleşiyordu. “Megadeth” bu konserden önce son olarak 2014 yılında üç günlük “Rock Off” festivalinde sahne almıştı. “Him” aniden bastıran yağmur yüzünden performansını yarıda kesmek zorunda kalmıştı, “Amon Amarth” bir “Viking” işgali gibi üzerimizden geçmişti. “Haggard” “Gojira” bu grupların hepsi aynı festival çatısı altında “Kçp”de boy göstermişti. “Rock off” “Headbanger’s Weekend” “Unirock” “Kçp” geçmişte bir sürü metal müzik festivaline ev sahipliği yapmıştı. Bu kadar uzun uzun anlatmamın sebebine hemen geleyim; Ben “Kçp” de böyle bir kalabalığı en son “Iron Maiden”ın geldiği ikinci “Sonisphere” festivalinde görmüştüm. Bilmeyenler için “Sonisphere”de bir festivaldi (Good old laik days.) ve benim için Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi metal müzik grubu olan “Iron Maiden” dışında “Slipknot” (Yanlış duymadınız.) Alice Cooper, “Inflames” gibi isimlerde bu festivalde sahne almıştı. Ne demek istediğimi anladınız sanırım. 12 Haziran 2024 günü, “Kçp” den içeriye girdiğimizde karşımızda işte böyle bir kalabalık vardı. Az önce saymış olduğum bütün grupların kalabalığını “Megadeth” tam on üç sene sonra tek başına dakikalar içerisinde (Burası çokomelli.) toplamıştı! Nasıl böyle olmuştu? Ne alakaydı? Bu adamlar şarapmıydı? Nüfus patlamasımı olmuştu? Babam böyle pasta yapmayı nereden öğrenmişti? gibi konuları önceki yazılarımda bol bol irdelemiştim oradan şeyapılabilir.
Haliyle böyle bir kalabalığı içeriye doldurmak, etkinlik bitince tekrar boşaltmak başlı başına bir sanat. Barlardır, tuvaletlerdir, ödeme sistemidir, yeme içmedir aslına bakarsanız kapı açılış saati olan 18.00 den etkinlik bitimi olan 23.15 ve + süreçlere kadar yaşayan bir küçük şehir kuruyorsunuz. Dışarıda köfte dumanları, egzoz kokuları ve sıcak Vodka yudumları arasında gözlemleyebildiğim kadarıyla etkinlik alanına üç ana giriş vardı. “Sahne önü” ve “Vip” Maçka tarafına doğru, diğer iki giriş Dolmabahçe tarafına doğru konumlanmıştı. Her üç girişte de yoğun kuyruklar yaşandı. İnsanlar “Megadeth”i biraz daha önden izleyebilmek adına sıcağın altında bu kuyruklarda beklemeyi göze aldı. “Metal” müziğin ruhu nerede diyenlere bu kuyrukları kolaylıkla örnek gösterebilirim. Bizde zamanında az beklemedik bu kuyruklarda. (Orta yaşlı Metalci girer.) Konser saati yaklaşırken içeriden tanıdık, enerjik bir ses (Muhtemelen Adil abi.) “Megadeth”in birazdan sahnede olacağını ve kendilerine gösterilen bu yoğun ilgi karşısında “Setlist”e ekstra parçalar kattıkları müjdesini veriyor. İçeriden bir haykırış ve heyecan kakafonisi yükseliyor. Ee artık içeriye girme zamanı, kalabalık beni çağırıyor.
Kapılardan geçiyoruz. Aman dikkat arkadaşlar zincir, takı toka, “Spike”lı bileklik artık aklınıza gelen sevdiğiniz ne varsa güvenlik tarafından itinayla çöpe atılıyor, ona göre “Kçp”ye hazırlıksız gelin. (2008 Ali Sami Yen Metallica konserinde benim de bilekliklerim çöpe gitmişti, güvenlik önlemi için oluyor malesef böyle şeyler.) İçerisi “Pelennor” çayırlarına yayılmış “Sauron”un ordusu gibi. Tam bir festival havası hakim. İlk hedefim olan arkadaki barlardan birine giderken seyirci müthiş bir çoşkuyla grubu sahneye davet ediyor. “Her konserde meşale gibi telefon tutuyorlar” yorumları okumuştum. Evet bende o nostaljik ve artık ulaşılması ütopik telefonsuz Dünya düzenini özlüyorum ama yapacak bir şey yok. “Megadeth” çağrılırken havaya tutulan telefon ışıkları güzel bir görüntü yaratmıyor değil. Bazı telefonlar çıplak gözle gördüğünüz görüntüden daha kaliteli çekim yapıyor. Boyunuz kısa, yeriniz darsa falan bu arkadaşlardan birinin arkasına geçip konseri oradan izleyin. (Gerçi bu konserde üç adet ekran vardı zaten ve bir çok kişi konseri bu şekilde izleyebildi.) Ben bile bir konserde buna benzer bir deneyim yaşamıştım. Pek hoş değil evet ama ne yaparsın işte..
Bar kuyruğunda beklerken “Megadeth” onbinlerce kişinin ��ığlıkları arasında sahneye çıktı. Kısa bir “Intro” sonrası 2022 yılında çıkardıkları “The Sick, The Dying… And The Dead!” albümü ile aynı adı taşıyan şarkılarıyla halihazırda yanan ortamı yellemeye başladılar. Ardından “Dread And The Fugutive Mind” ve “Wake Up Dead” hızla çalınmaya devam etti. İlk bir kaç şarkıda davul tomlarını tam duyamasam da davulun diğer elemanları, (Özellikle ziller çok iyi duyuldu) gitarlar ve vokal arka taraflara gayet iyi geldi. Çıkışta konuştuğum arkadaşlarım ilk parçalarda da davuldan çok temiz ve net bir ses aldıklarını söylediler. Belki ilk etapta konuma göre ses dağılımında bir sıkıntı olmuştur ama “In My Darkest Our” ve “This Was My Life” çalınırken konser alanının her yerini tavaf etmekten keyif alan ben, yine her yerde iyi şekilde duyulan mükemmele yakın bir sesi bu kulaklarla aldım
Konserin başlarında epey bir süre kuyruklarda oyalanmak zorunda kaldım. “Kçp” “URU” diye yeni bir ödeme sistemi (Akıllı telefon uygulaması, App.) geliştirmiş. Çoğu kişi şikayetçi, henüz daha sisteme hakim değil, internetle problem yaşıyor vs. Bu da kuyrukların uzamasına sebep oluyor. Bence insanlar alıştıktan sonra sistemin kendisi bir sıkıntı yaratmayacaktır. Ben efektif bir şekilde kullanabildim. Önceden telefonumdan uygulamaya bakiye yükledim, (İçeride de yükleme alanları var fakat tavsiye etmiyorum. Buradan yüklediğiniz paranın geri iadeside yok, sanırım hepsini etkinlik bitene kadar harcamak zorundasınız.) barlarda uygulamadan “QR” kodu gösterdim, konser sonrası içinde kalan kullanmadığım bakiyem iki gün sonra kartıma iade edildi falan ama bu haliyle bana kalıcı bir çözüm olacak gibi gelmedi. Sonuç olarak insanlar yine siparişlerini konser gürültüleri arasında çalışanlara vermeye çalışıyor ve iki tarafta birbirini kesinlikle anlayamıyor. Belki ileride uygulama içinden siparişte verilebilir. Parayı yükle, istediğini seç, “QR” göster, istediğin birayı kap sistemi çalışabilir. Fakat ne olursa olsun alan içerisinde dört bir yanı full çalışan barda yapsan, bileklikte dağıtsan, havadan zeplinle bira da yağdırsan, o kalabalıkta, o mekanda bizim memlekette her zaman aksamalar yaşanacaktır.
Gitarlar estiriyor, davullar gümbürdüyor, Dave baba yardırıyor 18. Hangar beni benden alıyor. Sıra, sıcak, düşünce müşünce hiçbir şey kalmadı geriye. “Angry Again” “Skin O My Teeth” tam gaz devam ediyoruz. 62 yaşında ki Dave Mustaine şaşırtıcı bir performans sergiliyor. Bu adam çokta yaşlanmamış mı? Sesi değişmemiş mi? “Iron Maiden”dan Bruce Dickinson için bile sesi artık çokta eskisi gibi değil diyebilirim belki ama vokal stilleri çok farklı olsa da Dave Mustaine ya da “Overkill”den Bobby Blitz, bir ihtimal James Hetfield gibi herifler için “çok bozdu ya” asla diyemiyorum. “ABD” havasında suyunda bir şey mi var? “Bourbon” sese iyi geliyor, “Scotch” yaramıyor mu? Anlayamadım. “Hook In Mouth” ve “She Wolf” sonrası bütün seyirci tek bir ağızdan yemin etmiş gibi “Sweating Bullets” girişinde Mustaine’e eşlik ediyor. Bazı kısımları Mustaine sadece seyirciye söyletiyor. “Hello me, meet the real me..” (Hatta bir seyircinin elinde bu sözcüklerin yazılı olduğu bir pankartta vardı, hoştu.) 60’larınızda bir “Thrash/Heavy Metal” grubu da olsanız konsere çıkmak, turneler yapmak her zaman çok iyi bir kondisyona sahip olmayı gerektirir. Spor yapmak, maça çıkmak gibidir bu iş. Hele içerisinde festivaller barındıran bir turne maratonu “NBA Playoff”ları gibi geçer. Orta Avrupa, Doğu bloğu gruplarını elersiniz falan. Henüz otuzlarını sollamakta olan, kırklarında ne yapacağını bilemeyen, sadece seyirci olarak kan ter içinde kalan ben, sahnede ki 60’lık abimize ve gruba tam puanımı veriyorum, helal olsun, bu kadar olurdu cidden.
Dubudumdum dumdum dumdumdumdum. “Trust” gümbürtüleri davuldan geldi, benimde çişim geldi. Davula eşlik ede ede en yakın tuvaleti arıyorum fakat müjde! Her yer tuvalet. Yani tuvalet konusu gerçekten çok iyi şekilde çözülmüş. Sağda zaten “Kçp” nin yıllardır kullanılan tuvaletleri dışında sol tarafa portatif tuvalet kabinleri döşenmiş. İki birada bir yarış atı gibi işeyen ben için muazzam bir deneyim, bulunmaz bir nimet. “Tornado Of Souls”ta bir gitar solo dinledik ki hala kulağımda.. “Countdown To Extinction” da biraz dolanmaya karar verdim. (Mümkün olduğu ölçüde.) Sahne önü bölümünün ayrı bir mücadelesi var, kendi içinde kapalı ve full kapasite dolu, kendine ait barı olan sınırlı bir alan. Sesi en iyi alan yer mi? tartışılır ama görüntü olarak tabiki en verimli yer. Gördüğüm kadarıyla herkes halinden memnun gibiydi alınan biletlere değmişti. “Vip lounge” sahnenin sağ tarafına, biraz köşe bir yere konumlanmış durumda. Burada izlediğim konserler olmuştu. O günlerden beri yeri değişmemiş. Sahneye çaprazdan bakmak mükemmel bir fikir olmasa da, hafif yükseltisi sayesinde burası hoş konser manzaraları sunuyor. Buralar bilmediğiniz gibi. Şimdi gelelim Titanic’in diğer kamaralarına, benim esas ilgimi çeken “Jungle”ın kalbine, arka sıralara!
“We’ll Be Back!” Kesinlikle! “Megadeth”in son albümünden gaz bulduğum, söylenmesi eğlenceli bir şarkı. Nakaratı söyleye söyleye arkalara ilerliyorum, sahnenin sağında ve solunda bulunan, içinde “Megadeth” oynayan ekranlara sırtımı veriyorum. “Normal giriş” kategorisi resmiyete dökülmemiş bir şekilde ikiye ayrılmış durumda. Ses, ışık kulesinin (Kumanda merkezinin.) arkasında konumlanmış üçüncü bir dev ekran ve biraz arkasına kadar kocaman bir alan “Normal giriş” kategorisinin ilk düzlüğünü oluşturuyor. Bu üçüncü dev ekran’ın önü genelde bereket boş durdu, bu sayede orada biraz nefes alabildik. (İnsanlar bunun önünde durmayı tercih etmedi, ekran sahneyi tamamen kapatacak şekilde konumlanmıştı, konserde sadece televizyon seyretmenin pek manası yoktu.) Bunun dışında geriye kalan hemen her yer silme insandı. “Normal giriş” kategorisinin ikinci düzlüğü diye tanımlayacağım yer, çimenlik bir alan “Kçp”nin Bahçe bölümü. Normalde daha önce gittiğim konserlerde bu bölüm ayrı tutulur, (Aynı gün olmasa da farklı günlerde oraya özel farklı etkinlikler düzenlenir.) paravanlarla kapatılırdı. Böylesine kalabalık bir konserde, bu bölümde ana etkinlik alanına dahil edilmişti. Esas film burada kopuyordu!
Bahçe bölümünün ön safları üç sıra mevzilenmiş “Elf” okçuları gibi görünüyordu. Kaderine razı ama yinede cılız bir şekilde savaşı kazanma umuduyla çok uzaklardan sahneye bakmaya çabalıyorlardı. Ölüler ve yaralılar arkadaydı. Bahçe alanı, günün yorgunluğundan bitap düşmüş, güneş çarpması, sıcak çarpması, artık aklınıza ne gelirse çarpması yaşamış, sere serpe çimenlere uzanmış insanlarla doluydu. Bu insanlar artık “Megadeth” konserinden umutlarını kaybetmiş durumdalardı ama teorik olarak hala bir “Megadeth” konseri içerisindeydi. “Merch” standına gitmeye çalışırken, karanlıkta yere yatmış insanlara basmamak için mayın tarlasında yürür gibi dikkatle, yavaş ve hafif adımlar attım. Ses buraya bile fena gelmiyordu aslında ama aklınızda bulunsun, eğer dinlemeye gittiğiniz grubu birde ekran dışında canlı izlemek istiyorsanız, ya dakikalar içerisinde sahne önü biletine ulaşmalısınız, ya da saatlerce kuyrukta bekleyerek “Genel giriş” kategorisi içerisinde en önlerde yer tutmalısınız. Çok uzaklardan bir uğultu yükselince olduğum yerde duruyorum, geri basıyorum ve sahneye doğru gidebileceğim en ön yere kadar gitmeye çalışıyorum. “Symphony Of Destruction” sesleri duyuyorum!
“Megadeth” “Megadeth” “I love you Megadeth” bir çok gitaristin hocası, belki ilk çaldığı “Metal müzik” eserlerinin sahibi “Megadeth” artık sahnede devleşiyordu. Eskiler derdi “Gitar çalan adam Megadeth kıymetini daha iyi anlar” diye. Doğru bir söz olabilir, hiçbir zaman gitar çalmadım ama yinede “Megadeth” ve Dave Mustaine farkını her zaman hissettim. Mustaine’in seyirciyle ilişkisi tadındaydı, bir ara pankart taşıyan hayranlardan birine takıldı. “Bilekliğimi vermemi mi istiyorsun? Bu işe yaramayacak” gibi bir şeydi sanırım, yanlış duymuş olabilirim. Aksi demeyelimde, bilgiç, olgun bir abimizin, emekli albayımızın bizimle kısa süreliğine iletişim kurması gibi bir deneyimdi. Hızlı bir şekilde çalınan “Peace Sells” sonrası (Fazla manalı ve benim her zaman ayrı bir sevdiğim, ayrı bir yere koyduğum şarkıdır.) kısa bir ara oluyor, Dave Mustaine sahnede tekrardan konuşuyor, altı dakikalık bir şarkılarının olduğunu ama üç dakikalarının kaldığını söylüyor. Seyirciden hayal kırıklığı nidaları yükseliyor. Sanırım çıkış trafiği için bir planlama yapılmış durumda. Aynı bölgede üç etkinliğin olduğu bir Çarşamba akşamı daha da karışmamalı. “Holy Wars” çalınıyor ve tam manasıyla dağılıyoruz. Yer yer “Pogo” yapan, “Circle Pit”ler oluşturan gençler gördüm. Hepsi bu müziğe gönül vermiş insanlar için çok güzel manzaralardı.
“Holy Wars” etkisi geçmeden Mustaine, saz arkadaşlarını tanıtıyor, alkış kıyamet. “Silent Scorn” sonrası “Outro”lar ve akabinde “Megadeth” “Kçp” sahnesinden iniyor. Şok’u atlatmak zor. Kırk küsür senelik grup bizlere iki saat boyunca unutulmaz anlar yaşatmış. İyi ki Dave Mustaine ve “Metallica” arasında ki yollar ayrılmış, “Thrash Metal” Dünyası “Megadeth” gibi epik bir gruba kavuşmuş diyoruz. Artık alanı terk etmek lazım fakat kalabalık dört bir yandan dalgalar halinde üzerimize geliyor. Kocaman “WC” tabelaları çok iyi fikirdi, keşke aynı şey çıkışlar içinde geçerli olsaydı. Ne yapacağımızı bilemez halde önce sol sonra “Kçp”nin kırmızı ana kapısına doğru sağ gürühu takip ederken kendimizi bir çıkmazda bulduk. Bizim çıkacağımız ana kapının önüne, “Sahne önü” insanları önden çıkabilsin diye barikat çekilmişti. Biz beklemek zorunda bırakılırken, “Sahne önü”nün neşe içerisinde dağıldığını seyrediyorduk. Titanik batıyordu, filikalar azalıyordu. Zenginler kendilerini kurtarırken, fakirler suda boğuluyordu. Yanımda duran eşime döndüm “Rose” dedim, seni seviyorum! (Benden de ne DiCaprio olur ya!)
İşin şakası bir yana basit bir planlamayla çözülecek iş çorba olmuştu. Biraz daha bekledikten sonra bizim barikatlarda açıldı, kendimizi dışarıya salabildik. Sigara, bira, muhabbet, sohbet. Haydi dedik artık konser bitti ama macera devam ediyor. İlk taksiyi bulana “Dorock”ta benden bira! Tabiki günümüz İstanbul koşullarında bu artık daha da büyük bir şaka… Kabataş’a kadar yürüdük oradan yorgun argın kendimizi bir şekilde evimize attık. Biz yürürken Tüpraş stadyumunda günün “Headliner”ı Ajda ablamızın konseri devam ediyordu. Dışarıdan ona da eşlik ettik. Acısıyla tatlısıyla bir “Megadeth” konserini daha geride bıraktık. Unutulmaz anlar yaşadık. Bir daha gelirler mi? Umarım şarkılarında ki gibi olur. “We’ll Be Back” Bir sonraki konserde görüşmek üzere benim güzel, şortlu, metalci kardeşlerim. Sağlıcakla, sevgiyle kalın!
1 note
·
View note
Text
Kedilerin Gizi: Sağlıklı ve Mutlu Bir Kedi İçin İpuçları
Kediler genellikle bağımsız ve temiz hayvanlardır. Evrimleşmiş avcı içgüdüleri vardır ve genellikle etobur olarak kabul edilirler. Sosyal varlıklar olabilirler, ancak bazıları daha bağımsız olma eğilimindedir. Evde beslenen kediler genellikle insanlarla yakın ilişkiler kurarlar ve çeşitli türleri vardır, her biri farklı fiziksel özelliklere, karakterlere ve bakım ihtiyaçlarına sahiptir. Kedilerin Anavatanı Neresidir? Kedilerin evcilleşmiş türü olan Felis catus'un kökeni Mısır olarak kabul edilir. Antik Mısır'da kediler, zararlıları avlamak ve evleri korumak için insanlarla bir araya geldi ve zamanla evcilleşti. Bu nedenle, Mısır genellikle ev kedilerinin anavatanı olarak kabul edilir. Kediler Türkiye’de Ne Zamandan Beri Varlar? Kediler, Türkiye'de tarih boyunca var olmuş ve evcilleştirilmiş hayvanlardır. Özellikle antik çağlardan itibaren, çeşitli medeniyetlerin yaşadığı bu coğrafyada kedilerin insanlarla bir arada yaşadığına dair arkeolojik bulgular bulunmaktadır. Ancak, tam olarak ne zamandan beri Türkiye'de var olduklarına dair belirli bir tarih vermek zor, çünkü bu süreç zamanla ve organik bir evrimle gerçekleşmiştir. Kedilerin Ömrü Ne Kadardır? En Uzun Yaşayan Kedi Kaç Yaşına Kadar Yaşamıştır? Kedilerin ömrü genellikle 12 ila 15 yıl arasında değişir, ancak bu süre genetik faktörlere, bakım koşullarına ve genel sağlık durumlarına bağlı olarak değişebilir. İyi bir bakım ve düzenli veteriner kontrolü ile ömürleri uzatılabilir. En uzun yaşayan kedi olarak Guinness Dünya Rekorları'na giren Creme Puff isimli kedi, 38 yıl 3 gün yaşamıştır. Bu, oldukça olağanüstü bir yaşam süresi olup, genellikle kedinin sağlık, genetik ve bakım koşulları gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Sokak Kedileri ve Evcil Kedilerin Bağışıklığı Aynı mıdır? Sokak kedileri genellikle daha fazla dış ortam etkileşimine maruz kalır ve çeşitli tehlikelerle karşılaşabilir, bu nedenle bağışıklık sistemleri evcil kedilere göre daha güçlü olabilir. Ancak, bu durum genel bir kural değildir ve bireysel farklılıklar, genetik faktörler ve yaşam koşulları da önemli rol oynar. Evcil kediler genellikle düzenli veteriner kontrolü, dengeli beslenme ve güvenli bir çevre sağlandığında sağlıklı bir bağışıklık sistemine sahip olabilirler. Ancak, her iki durumda da bireysel sağlık durumları önemlidir ve kedi sahipleri düzenli veteriner ziyaretleri ile kedilerinin sağlığını korumaya özen göstermelidir. Kedi Bakmanın Sağlık İçin Faydaları Kedi bakımının sağlık için çeşitli faydaları vardır: Stres Azaltma: Kedilerle vakit geçirmek, stresi azaltabilir ve genel ruh halini iyileştirebilir. Duygusal İyi Hissetme: Kediler, sahiplerine bağlılık ve sevgi göstererek duygusal destek sağlayabilir. Düzenli Aktivite: Kedilere bakmak, onlarla oynamak ve ilgilenmek, fiziksel aktivite düzeyini artırabilir. Sosyal İletişim: Kediler, sahipleri arasında sosyal etkileşimi teşvik edebilir ve yalnızlık hissini azaltabilir. Düzenli Rutin: Kedilerin bakımı, günlük bir rutin sağlayarak günün daha düzenli ve yapılandırılmış hissedilmesine katkıda bulunabilir. Kalp Sağlığı: Kedilerle etkileşimde bulunmak, kalp atış hızını düşürebilir ve kan basıncını azaltabilir. Ancak, kedi bakımının yanı sıra, alerjiler, hijyen konuları ve sorumlulukları da göz önünde bulundurmalısınız. Kedilerin Mırlaması İnsanlara Nasıl Hissettirir? Kedilerin mırlamasıyla ilgili yapılan bilimsel araştırmalar, bu davranışın çeşitli olumlu etkileri olduğunu göstermiştir. İşte bazı bulgular: Stres Azaltma: Kedilerin mırlaması, hem kendilerini hem de etraflarındaki insanları sakinleştirebilir. Mırlama, bir tür terapi olarak düşünülebilir. Ağrı Kesici Etki: Bazı araştırmalar, kedilerin mırlamasının, kemik ve doku iyileşmesini hızlandırıcı ve ağrı kesici bir etkisi olabileceğini öne sürmüştür. Kendi Kendine İyileşme: Yaralı veya hasta kedilerin mırlaması, hücre büyümesini teşvik edebilir, kemik yoğunluğunu artırabilir ve yaraların iyileşme sürecini hızlandırabilir. Ancak, bu konudaki araştırmalar hala devam ediyor ve tam olarak mırlamanın mekanizmaları net olarak anlaşılmamıştır. Ayrıca, her kedi bireyidir, bu nedenle mırlamanın etkileri bireysel farklılıklar gösterebilir. Kedilerin Asla Yememesi Gereken Yiyecekler Kedilerin asla yememesi gereken bazı yiyecekler şunlardır: Çikolata: İçerdiği teobromin maddesi kediler için toksiktir ve sinir sistemlerine zarar verebilir. Soğan ve Sarımsak: İçerdikleri maddeler kırmızı kan hücrelerinin parçalanmasına neden olabilir, bu da anemiye yol açabilir. Kahve ve Çay: Kafein içerdikleri için kediler için zararlıdır ve sinir sistemi üzerinde olumsuz etkiler yapabilir. Süt ve Süt Ürünleri: Birçok yetişkin kedi laktoz intoleransına sahiptir, bu nedenle süt ürünleri ishal ve mide rahatsızlıklarına neden olabilir. Alkol: Kedilerin karaciğerleri alkolü işleyemez ve bu nedenle alkol zehirlenmesine yol açabilir. Kemikler: Küçük kemik parçaları kedilerin boğulmasına veya iç organ yaralanmalarına neden olabilir. Tuzlu Yiyecekler: Fazla tuz, kedilerde tuz zehirlenmesine neden olabilir. Her zaman kedinize insan yiyeceklerinden kaçınmayı ve özel olarak formüle edilmiş kedi mamasını tercih etmeyi unutmak önemlidir. Eğer kedine farklı bir besin eklemek istiyorsan, veterinerinle konuşmak en iyisidir. Kedilerin Beden Dili Bize Ne Anlatır? Kediler, beden dili aracılığıyla duygularını, isteklerini ve rahatsızlıklarını ifade ederler. İşte bazı yaygın kedi beden dili işaretleri: Kuyruk Durumu: Kedinin kuyruğu, genellikle duygularını gösterir. Mutlu veya güvende hissediyorsa dik bir kuyruk, korkulu veya saldırgan hissediyorsa düşük bir kuyruk görebilirsiniz. Kulak Durumu: İleri doğru yönlendirilmiş kulaklar, merak veya dikkat gösterirken, geriye doğru çekilmiş kulaklar korku veya rahatsızlık anlamına gelebilir. Göz Teması: Kedinin size doğru baktığı göz teması, güven ve genellikle sevgi ifade edebilir. Aynı zamanda, uzun süreli dik bir bakış veya gözkapaklarındaki değişiklikler stres veya rahatsızlık belirtisi olabilir. Pislik Temizleme: Kediler, temizlik yaparak kendilerini rahat hissettiklerini gösterirler. Ancak sürekli olarak vücut temizliği yapmak aşırı stresin bir belirtisi olabilir. Yumruk Yapma: Kedi, genellikle mutlu ve rahat hissettiğinde veya sizi sevdiğinde yumruklar yapabilir. Bu sinyaller, kedinizin duygusal durumu hakkında genel bir fikir verir, ancak her kedi bireyidir ve davranışları farklılık gösterebilir. Kedinizin beden dilini anlamak, onun ihtiyaçlarına daha iyi yanıt vermenize yardımcı olabilir. Kediler Sahiplerini Nasıl Görür? Kediler dünyayı çoğunlukla koku, işitme ve görme duyularını kullanarak algılarlar. Kedilerin görme yetenekleri, insanlara kıyasla daha farklıdır. İşte kedilerin sahiplerini nasıl gördüklerine dair bazı unsurlar: Renk Görme: Kedilerin renk algıları sınırlıdır ve genellikle renkleri mavi ve sarı tonlarında ayırt edebilirler. Kedilerin dünya görüşleri daha çok gri ve tonlarına benzer. Hareket Algısı: Kediler, hızlı hareket eden nesneleri daha iyi algılayabilirler. Bu nedenle, sahiplerinin hızlı hareketleri kediler için dikkat çekici olabilir. Yüz Tanıma: Kedilerin insan yüzlerini tam olarak tanıyabildiklerine dair kesin bir bilgi yoktur, ancak bazı kediler sahiplerinin yüzlerini tanıyabilir ve farklı ifadeleri algılayabilir. Koku Duyusu: Kediler, güçlü koku duyularını kullanarak sahiplerini tanır. Koku, kediler için çok önemli bir iletişim aracıdır. Kediler genellikle sahiplerini, seslerini, kokularını ve hareketlerini birleştirerek tanırlar. Kedilerin sahiplerine karşı hissettiği sevgi ve bağlılık, bu algılama yöntemlerini kullanarak gelişir. Sokak Hayvanları İçin Neler Yapabiliriz? Sokak hayvanlarına yardım etmek için şu adımları düşünebilirsiniz: Yiyecek ve Su Sağlama: Sokak hayvanlarına düzenli olarak yiyecek ve temiz su sağlamak, onların beslenmelerine yardımcı olabilir. Barınak Sağlama: Kış aylarında sokak hayvanlarına sığınabilecekleri barınaklar sağlamak, onları hava koşullarından korur. Veteriner Kontrolü: Sokak hayvanlarının sağlığını düzenli olarak kontrol etmek ve gerektiğinde veteriner yardımı sağlamak önemlidir. Kısırlaştırma ve Kısırlaştırma: Sokak hayvanlarının kontrolsüz üremesini önlemek için kısırlaştırma ve kısırlaştırma programlarına destek vermek önemlidir. İnsan Dostu Olma: Sokak hayvanları genellikle insanlara alışık değildir, ancak onlarla sakin bir şekilde etkileşimde bulunarak güvenlerini kazanabilirsiniz. Yardım Kuruluşlarına Destek: Sokak hayvanlarına yardım etmek için yerel hayvan koruma kuruluşlarına destek vermek veya gönüllü olmak, daha geniş bir etki sağlayabilir. Bilinçlendirme: Sokak hayvanlarına yönelik farkındalığı artırmak için toplum içinde bilinçlendirme çalışmalarına katılabilir veya bu konuda bilgilendirici materyaller paylaşabilirsiniz. Sokak hayvanlarına yardım, yerel düzenlemelere ve hayvan haklarına saygılı bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Read the full article
0 notes
Text
bu ara çok değişik hissediyorum. hani kitap okumak istersin ya.. hani böyle nasıl bir istek nasıl güzell hissettirir o istek o heyecan.. ya da film..öyle çok film izlemek istersin ki böyle film üstüne film film üstüne film.. o güzel heyecanlı duygular içindeyim. bir yandan da heyecanlı olduğum kadar sönmüş hissediyorum. çünkü biliyorum işte dünya buymuş hayat buymuş böyle bir gülüp bir ağlayınca yıllar geçiyor. nasıl desem ben bir canlıyım?!.?? bu da tuhaf hissettiriyor. sanki yılların tecrübesiyle hayata bakıyorum. ha ama bak işte bir yandan da hayat hakkında hiç bir bok bilmeyin suana kadar hiç bir şey anlamayan cahilin en ön gideni gibi hissediyorum. ama ne kitap açıp okumak istiyorum ne de film açıp 2-3 saat izlemek. çooookkkk geç kalmış hissediyorum hem de çok çok. ondan sonra büyüyorum artık kimse çocuk gözüyle bakmıyor :/ ve bu kötü hissettiriyor çünkü bazen olgunlaşmadığımı büyümediğimi hissedebiliyorum. çoğu insanın bildiği en azından bir konu vardır herhangi birşeye ilgi duruyorlar ama ben hiç hiç. böyle bomboş hissediyorum. içimde en az 12. sınıflar kadar bi hüzün var. çünkü zaman çabuk geciçek lise de biticek hahh bir de sınava çalışmazsam mezuna kalırsam ..cehennemmm... sonra bir yıl daha çalış her gün bok gubi gecsin her gün ders calisarak gecsin ders çalışmadığın her saniye vicdan yap ama bir yandan da artik sikilmissin bunalmışsın ders çalışmak istemiyorsun. bütün gün evde gecicek çoğu zaman çalışamayacaksın çünkü bok gibi bir ev ortamin var bir gün çocuklar bela olur üç gün annem diğer günlerde misafir... yalnız hissedrim sonra cunku artik okula da gitmiyoeum hep evdeyim calismak zorundayım hiç istemiyorum calismak.. çünkü 12ler gibi hissediyoeum çünkü çünku....çünkü zmana gercekten çabucak geçiyor ve üç ay sonra on birim. on bir çok bok gibi geçecek çünkü yedinci sınıftan beridir ilk defa çalışmaya başlayacağım. bu çokk zor ama gerçekten çok zor. yemin ederim öyle ki kalem bile oynatamıyorum öyle ki toplama yapamıyorum öyle ki çarpma yapamıyorum öyle ki en temel konuları yapamıyorum hepsini unutmuşum. ve baştan başlamam lazım ama kaldığım yerden değil işte... en baştan sıfırdan temelden ve bu çok çok çok zor olucak. aynı zamanda artık üniye hazırlık yolunda da çalışmam lazım. çünkü hiç bir şey bilmiyorum çok çok çokk gerideyiz ancak on birde başlayıp toparlayabilirim. çalışmak zor kitabın başında oturmak zor kalemi eline almak zor...!... :/ hem hayatı seviyorum. hem sevmiyorum şimdi ölmek istiyorum. hem hayatı merak ediyorum yaşamak istiyorum çok heyecanlı hissediyorum hem de hiç. hem daha yaşım genç diyorum. gezemiyorsam "kendi çapımda" gezeyim diyorum ama bir icraat yok. yaptığım hix bir şey yok ne hobim var ne gittiğim bir kurs var. madem kursa gönderen kimse yok bir hobim yok. amavar ya hiç hobi. Bi de bazı insanlar çok notur bu konuda veya bir eksiklik olarak görmüyor ama nasıl bir insanın hobisi olmaz yav Allah aşkınaa??? diyorum ben. keyifli geçmiyor zaman keyifli geçmiyor günler diyorum. tamam ben keyif katayım her dakikama? diyorum. sosyal medyada videolara bakmaktan başka hiç bir şey yapmıyorum . Ha sosyal medyadan nefret ediyro muyum? fazla vaktin getirilmesinden nefret ediyroum bağımlı olanlardan nefret ediyorum. ama sosyal medyanın kendisinden etmiyorum çünkü beni güldürüyor. Bir şey beni güldürüyorsa gercegen tamamdır ama böyle tamam tamam ha böyle %10000000000 tamam böyle deliksiz boşluksuz dopdolu bir tamam. Ve sosyal medyada gülüyorum. ama gerçekten zaman çalıyor. önüne geçilemez mi? geçilir. ğeçiyor muyum? hayır. offf.
0 notes
Text
Manevî değerlerimizi çizgi filmler aracılığıyla evlatlarımıza öğretmek için hazırlanan "Afacanlar Sınıfı" çizgi film serisinde ilk 20 bölüm tamamlandı.
Tüm bölümlere aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
Tıktık
İlk 20 bölüm konuları:
1. Bölüm *"Sünnetleri Öğreniyoruz"*
2. Bölüm *"Kim Başkan Olacak"*
3. Bölüm *"Çiçekler ve Arılar"*
4. Bölüm *"Selam Vermek"*
5. Bölüm *"Rahmet Yağıyor"*
6. Bölüm *"Yardımlaşmak Güzeldir"*
7. Bölüm *"Rüya'nın Hayâli"*
8. Bölüm *"Boş Duranın Canı Sıkılır"*
9. Bölüm *"Şefkat'in Duası"*
10. Bölüm *"Hayvanları Sevelim"*
11. Bölüm *"İsraf Haramdır"*
12. Bölüm *"Her Yer Tertemiz"*
13. Bölüm *"Kar Yağıyor"*
14. Bölüm *"Kalemlik"*
15. Bölüm *"Dünyada ki İlk Ev"*
16. Bölüm *"Merhamet"*
17. Bölüm *"İyilik"*
18. Bölüm *"Bakış Açısı"*
19. Bölüm *"Araştır"*
20. Bölüm *"Yeşil Yapraklar"*
Yeni bölümler yolda. Destek için bu mesajı paylaşabilirsiniz.
İyi Seyirler
*_Sözola Animasyon_*
27 notes
·
View notes
Text
Komşumuzun Sakat Oğluyla Sikişmelerim! (Gülsüm 22 Y., Nevşehir)
Bu yaşadıklarımı mutlaka anlatmalıyım, anlatmasam çatlayacağım. Kısaca kendimden bahsedeyim, 22 yaşındayım, malesef çok erken yaşta bir evlilik yaptım, daha 16 yaşımda liseyi bırakıp bir denizci ile severek evlendim. Aileme bile direndim onun için. Ama evliliğimin 2. senesinde, daha ben 18 yaşıma girdiğimde herşey kabusa dönmüştü sanki. Kocamın aşırı kıskançlıkları ve dayağı bir yana, bayanlarla olan samimiyetleri de beni delirtiyordu. Ben bu duruma daha fazla sabredemedim ve zorlu bir süreçten sonra, çok zorda olsa, sevdiğim halde boşandım, ailemin yanına döndüm.
Annem ve babam (bir de 16 yaşında kız kardeşim var) anlayışlı insanlardı, başıma kakmadılar olanları ve kabul ettiler beni. Boşanmamın üzerinden aylar geçmiş ve ben hem kocamı hem beni becerişlerini deli gibi özlemekteydim. Ama Nevşehiri bilenler bilir, okadar büyük bir şehir değil ve annem babam sevilen sayılan tanınan insanlar. Dolayısıyla herkesle samimi olamıyordum ve hoşuma giden bir erkekle dilediğimce sikişemiyordum. Artık amımın ateşi başıma vurmuştu, geceleri kızkardeşimle aynı odada yattığımız için, o iyice uykuya daldıktan sonra, kalın tarak sapı yada havuçla falan kendimi tatmin ederek boşalıyordum. Öyle azmıştım ki, artık günde 5-6 kere yaptığım bile oluyordu...
İnanamıyordum, daha 21 yaşındaydım ama dul kalmıştım. Genç, güzel ve dul bir kadın olmak çok zordu. Dul olunca herkesin sana bakışı değişiyor, en yakın arkadaşın yada komşun bile 'Bu kız yarağa aç!' der gibi bakıyor, herkes sikmek için fırsat kolluyordu sanki. Bu böyle sürerken, birgün farkettiklerimle son 1 senedir herşey değişti. Artık ailemle olunca, mecburen kafa dağıtmak için annemlerle falan gezmeye, hatta güne bile gider olmuştum. Yine annemle en üst kattaki Meryem teyzenin gününe gittik. Meryem teyzenin 2 çocuğu var, birisi evlenip yurt dışına gitti, diğeri de oğlu İbrahim, 31 yaşında, hoş tipli, ama malesef sakat, ben bildim bileli tekerlekli sandalyede. Biz bu binaya taşındığımızda ben 12 yaşında falandım, o da 22-23 civarıydı işte.
Güne gittiğimizde, pastalar börekler yenilip çaylar kahveler içilirken, kadınlar kendi aralarında konuşmaya başladılar. Kimisi kocasının çapkınlıklarını, kimisi kocasının nekadar mükemmel olduğunu, onu altınlara paraya boğduğunu, kimisi de kocasının azgınlığını, yarağının boyutunu anlatıp kıkırdaşıyordu. Annem ise samimi bir arkadaşı ile benimle alakalı falan konuşuyordu, onlar öyle sevmezdi diğer konuları konuşmayı. Bizim yaşıtlarımız genç kızlar da bir odaya toplanmış, erkek arkadaşından, kocasından filan bahsediyordu işte. Ben de çok azdığımı falan anlattım. İçlerinen birisi güldü ve "Aynı azgınlığı ben de yaşıyordum, ama fırıncının oğluyla işi pişirdim!" dedi. Şaşırmıştım, millet neler yapıyordu...
Bir ara mutfağa çay doldurmaya giderken, İbrahim abinin odasından gelen sesini duydum. Kapıya iyice yanaşıp, kulağımı iyice verdiğimde ise, şok olmakla beraber içim kıpır kıpır olmuştu. Telefonla konuşuyordu, ama konuşmakla kalmıyor telefonda seks yapıyordu. "Şuan elimde, okşuyorum bebeğim, ohhh!" gibi şeylerdi. Fazla dinlemedim, her an birisi gelebilir ve beni kapı dinlerken yakalayabilirdi. Çayları doldurup kızların yanına döndüm. Duyduklarıma çok şaşırmış olmalıydım ki, kızlardan biri, "Ne oldu, yüzün bembeyaz olmuş?" diye sordu. "Yok birşey..." dedim atlattım. Gün bitince eve gittik.
Ama sonraki 2-3 gün hep aklımda İbrahim vardı. Sakattı ve yürüyemiyordu, ama diğer heryeri sağlamdı. O da bir erkekti ve bir siki vardı sonuç olarak. Aklımda sürekli onun yarağı ve boşalmaları, acaba hiç karı sikmişmidir düşünceleri dönüp duruyordu. Bunu öğrenmeliydim. Sonraki günlerde Meryem teyzeyle samimiyeti ilerlettim. Meryem teyze belinden rahatsız olduğu için temizlik mutfak işlerinde yardımcı olma bahanesiyle girip çıkıyordum evlerine. İbrahimle de konuşmaları arttırmıştık. Artık onlara çıkarken, meme dekolteleri ve taytla çıkıyordum. İbrahim ise azıyor olacak ki, eliyle saklıyordu bazen sikini. Ama kafama koymuştum, ne yapıp ne edip sikişmeliydim onunla.
Bir akşam yemek götürmek için tabağı aldım ve çıktım onlara. Kapıyı çaldım çaldım açan yok. Tam asansöre yöneldim ki, kapı açıldı. İbrahim varmış sadece evde, ancak açabilmiş kapıyı. "Şey, ben yemek getirmiştim size." dedim. "Alayım ben." dedi. "Yok ben mutfağa bırakayım madem yalnızsınız!" dedim. "Peki!" dedi. Girdim içeri, elimde tabakla mutfağa yöneldim. Tabağı götürürken yere bilerek yemek döktüm ve "Ayy çok pardon, hemen silerim şimdi, çok özür!" diyerek tabağı masaya bıraktım. O ise koridorda duruyordu. Kağıt havlu aldım, yerleri sile sile geldim tam önünde domaldım ve yeri yavaş yavaş silmeye başladım. Amacım tepkisini ölçmekti. Bu yaptığıma inanmıyordum, ama artık iş işten geçmişti...
Sonra arkamı dönüp kalktığımda, tekerlekli sandalyede bizimkisi yarağı kalkmış kocaman olmuş elinde oynuyordu. Sakince, "Ne yapıyorsun sen?" dedim. "Ne yaptığımı sen iyi biliyorsun, amacın ne senin?" dedi. Bunu derken de yarağını sıkmaya devam ediyordu. Ona doğru yanaştım ve sikini tutarak, "Amacım bunu yemek!" dedim. Resmen bir orospu gibi davranıyordum, ama çok hoş birşeydi bu. İbrahim kendinden geçmiş gibi nefes alıp veriyordu. "Yalamamı ister misin?" dedim. "İstemez miyim! Zaten deliriyordum sana ben!" dedi. Önünde diz çöktüm ve "Hiç yalattın mı?" dedim. "Sakatız diye çirkin değiliz ya, yaptırdık elbet!" dedi. Şaşırmıştım, "Kime?" dedim. İnanamayacağım bir isim verdi, "Yan sitedeki dul Rukiye teyze!" dedi. Karı okadar azgınmış ki, bunlara geldiğinde Meryem teyze görmediği zamanlarda bizimkinin sikini emer, yalar, boşaltırmış. Evde annesi olmadığında da kendisini siktirirmiş...
Bu bana inanılmaz gaz vermişti ve aylardır olan açlığımla yaladım, emdim sikini. Offf, harikaydı. İbrahim inliyor, başımı bastırıyordu. İlk posta 5 dakika içinde geldi ağzıma. Ama ben fazlasını istiyordum ve acele etmemiz gerekiyordu. Onu odaya götürdüm ve yatağına yatırdım, belden aşağısını soydum bir güzel. Am yalamaya bayılıyormuş, külodumu çıkardım, eteğimi topladım, amımı dayadım bunun ağzına. Aman Tanrımmmm, öyle bir yalıyor ki amımı, sanki aç bir köpek gibi saldırıyor resmen amıma. Tabi ben üst üste 2 kere boşaldım, hemde delirmiş gibi, amımı ağzına bastıra bastıra. Ama daha bitmemişti, İbrahimin o yarağını içime de alacaktım. Kocaman iri başlı birşeydi, nasıl sakat olabilirdi bu adam. Ahh ah!
İbrahim de artık yalvarmaya başlamıştı, "Hadi otur artık, hadi deliriyorum!" diye inim inim inliyordu. Benim de dayanacak gücüm yoktu. Henüz 1 senelik sikilmiş dar ve küçük amımı sikinin başına sürttüm sürttüm ve yavaş yavaş oturmaya başladım. Her oturuşumda zevk beynime çakılıyordu sanki, her oturuşumda sikilmenin tadına varıyordum. O ise ayaklarını oynatamadığı için, sadece yarağı ve belini oynatarak şak şak alttan amıma sokmaya çalıştıkça, ikimizin de inlemeleri artıyordu. O, "Otur yavrum, bastır, ohhhhh, ıhhh!" diye inlerken, ben de hızlanmıştım artık. Aldığım o inanılmaz zevkle kendimi kaybetmiş bir şekilde inim inim inlerken, bir süre sonra deliler gibi orgazm oldum. Ama doymamıştım, siki içimdeydi ve daha dimdikti, durmadan devam ettim zıplamaya. Sonunda ikimiz de aynı anda, resmen titreye titreye boşaldık. Amımın suları ve onun dölleri birbirine karışmıştı.
Ben üstüne yığıldım kaldım. İkimiz de nefes nefeseydik. Kendimize gelince kalktım ve külodumu giyindim, üstümü başımı toparladım, onun da pantolonunu giydirdim. Okadar mutlu olmuştum ki, sikilmenin tadı damağımda kalmıştı. O da aynı şekilde, bir sigara yaktı ve derin bir "Ohhhh!" çekti. Tam ben odadan çıkarken annesi koridorda pat diye karşıma dikildi, başladı söylenmeye, "Senin ne işin var kızım burda? Ne yapıyordunuz içerde?" gibilerinden. Ben utanarak, "Yemek getirmiştim sadece..." dedim ve evimize indim.
Annesi içerde sikiştiğimizi farketmişmiydi bilmiyorum, ama umrumuzda bile değildi. Şimdi her fırsatta İbrahimle sikişiyorum. İnanın sağlam birçok erkekten iyi sikişiyor. Hele o am yalaması herşeye bedel. Ben evliyken kocamla 1-2 orgazm yaşarken, İbrahimle 4-5'i buluyor. Sakat falan, ama sikişmeye geldi mi yorulmuyor adam. Evlenmeyi bile düşünüyorum onunla, bakalım neler olacak : ))
[Gülsüm]
87 notes
·
View notes
Text
Sabredip sonuna kadar okuyun lütfen
Değerlerimizi ve kendimizi tanıma adına önemli bir fırsat
Sevgili Dostlarım, sizlerin bildiğinize ve uyguladığınıza eminim.
Toplumların gelişmişliği, atalarımızın adab-ı muaşeret dediği günümüzde sosyal kural veya görgü kuralları denen davranış biçimlerine uyumuyla ölçülür.
Atalarımız adab-ı muaşerete uymada çok titiz davranmışlar.
Dünya lideri devletler kurmuşlardır.
Oturdukları evi, harcadıkları parayı, mal varlığını, makamı mevkiyi ön planda tutmamışlar; aksine maddi konuları hep arka plana atmışlardır.
Unutanlar için yan tarafımıza koyabileceğimiz bir kaç kural:
1. Bir kişiyi telefonla iki defadan fazla aramayın. Çağrınızı yanıtlamazlarsa, ilgilenmeleri gereken önemli bir şeyler olduğunu varsayın.
2. Ödünç aldığınız parayı, diğer kişi size ödünç verdiğini hatırlamadan önce iade edin. Bu sizin dürüstlüğünüzü ve karakterinizi gösterir. Aynı şey para haricindeki diğer şeyler için de geçerlidir.
3. Birisi size öğle / akşam yemeği ısmarlarken asla menüdeki pahalı yemeği sipariş etmeyin. Mümkünse onların seçtikleri yiyecekleri sizin için de sipariş etmelerini isteyin.
4. Hiç kimseye "Ah, yani henüz evli değil misin?", "Çocuğun yok mu", "Neden bir ev almadın?" veya "neden bir araba almıyorsunuz?" gibi garip sorular sormayın. Bunlar sizin sorununuz değildir.
5. Arkanızdan gelen kişi için daima kapıyı açın. Erkek ya da kız, yaşlı ya da genç olması fark etmez. Toplum içinde birine iyi davranmak sizi küçültmez.
6. Bir arkadaşınız sizin için bir ödeme yaptıysa, bir daha ki sefere siz ödeme yapın.
7. Farklı görüşlere saygı gösterin. Unutmayın, birinin 6 gördüğü, size 9 görünebilir. Ayrıca, ikinci görüş bir alternatif için iyidir.
8. İnsanların konuşmasını asla bölmeyin. Konuşmalarına izin verin. Dediklerinin hepsini duyun ve hepsini filtreleyin.
9. Konuşurken gereksiz konulara girmeyin.
Asıl konuyu anlaşılır şekilde anlatmaya çalışın.
10. Birisiyle dalga geçer ve onlar bundan hoşlanmazsa, durun ve bir daha asla yapmayın. İnsanları daha fazlasını yapmaya teşvik edin ve ne kadar minnettar olduğunuzu gösterin.
11. Biri size yardım ederken "teşekkür ederim" deyin.
12. Arkadaşlarınızı kamuoyunda övün.
Baş başayken eleştirin.
13. Birinin kilosu hakkında yorum yapmak için hiçbir zaman bir neden yoktur.
"Harika görünüyorsun" demen yeterli.
Kilo vermek hakkında konuşmak istiyorlarsa, zaten yapacaktır.
14. Biri size telefonunda bir fotoğraf gösterdiğinde sola veya sağa kaydırmayın. Sırada ne olduğunu asla bilemezsiniz.
15. Bir arkadaşınız size doktor randevusu olduğunu söylerse, bunun ne için olduğunu sormayın, "Umarım iyisindir" demeniz yeterlidir. Onları, size kişisel hastalıklarını söylemek zorunda kalma gibi rahatsız edici bir duruma sokmayın. Bilmenizi isterlerse, bunu zaten söylerler.
16. Temizlik görevlisine CEO ile aynı saygıyı gösterin. Altınızdaki birine ne kadar kaba davrandığınızdan kimse etkilenmez, ama insanlar onlara saygılı davranırsanız bunu fark edeceklerdir.
17. Bir kişi doğrudan sizinle konuşuyorsa, telefonunuza bakmak kabalıktır.
18. Sizden istenene kadar asla tavsiye vermeyin.
19. Kimseye gerek yokken yaşını ve maaşını sormayın.
20. Sizi doğrudan ilgilendirmeyen herhangi bir şey olmadıkça işinize odaklanın.
21. Sokakta biriyle konuşuyorsanız güneş gözlüğünüzü çıkarın.
Bu bir saygı göstergesidir.
Göz teması konuşma kadar önemlidir.
22. Yoksulların ortasında asla zenginliğinizden bahsetmeyin. Benzer şekilde, çocuğu olmayanların yanında çocuklarınız hakkında konuşmayın.
23. İyi bir mesajı okuduktan sonra, "Mesaj için teşekkürler" demeye çalışın.
Takdir, sahip olmadıklarınızı elde etmenin en kolay yolu olmaya devam eder.
24. Misafir ağırlarken saate bakmayın. Yüzünüzden gülümseme hiç eksik olmasın. Aksi halde misafiriniz, özetle “hoşnut olmadığınız veya artık git” mesajını alacaktır.
FARKINDALIK YARATMAK İÇİN
LÜTFEN SİZ DE DUVARINIZA ''KOPYALA-YAPIŞTIR'' YAPAR MISINIZ?
ÇÜNKÜ BİRÇOĞU UNUTULMAYA YÜZ TUTTU.
5 notes
·
View notes
Text
KAD (Rahu) ve GAD (Ketu) Burç Değiştirdi. Burçlar Hangi Evde Nasıl Etkilenecek?
Ay Düğümlerinin Değişimi Burçları Nasıl Etkileyecek? KAD (Rahu) ve GAD (Ketu) Burç Değiştirdi. Burçlar Hangi Evde Nasıl Etkilenecek?
Ay Düğümleri (KAD – Kuzey Ay Düğümü / Rahu ve GAD – Güney Ay Düğümü / Ketu), 12 Ocak 2025 tarihi itibarıyla Koç-Terazi aksından Balık-Başak aksına geçiş yapıyor. Bu değişim yaklaşık 18 ay boyunca etkili olacak ve genel olarak kolektif enerjide önemli dönüşümlere işaret edecek. Ay düğümleri daha sonra Kova-Aslan aksına geçecek. Aşağıda bu geçişin temel anlamını, burçlara olası etkilerini ve kişisel haritalara nasıl yansıyabileceğini bulabilirsiniz.
Ay Düğümlerinin Değişimi Ne Anlama Gelir?
Ay Düğümleri gökyüzünde “kadersel” bir rota çizer. Kuzey Ay Düğümü (KAD / Rahu) genellikle öğrenmemiz, deneyimlememiz ve geliştirmemiz gereken temaları gösterirken, Güney Ay Düğümü (GAD / Ketu) geçmiş deneyimlerimiz, alışkanlıklarımız, bazen de bırakmamız veya dönüştürmemiz gereken konularla ilişkilidir.
Koç-Terazi aksı daha çok benlik (Koç) ve ilişkiler (Terazi) dengesini temsil ederken,
Balık-Başak aksı ise ruh, maneviyat, fedakârlık (Balık) ile düzen, hizmet, analiz (Başak) dengesini ifade eder.
Bu geçiş, kolektif ve bireysel planda “analitik zihin” ile “ruhsal sezgi” arasında denge kurma temalarını öne çıkaracaktır.
Balık-Başak Aksının Genel Etkileri
Ay Düğümleri olarak da bilinen KAD (Kuzey Ay Düğümü) ve GAD (Güney Ay Düğümü) burç değiştirip Balık-Başak aksına geçtiğinde, hem dünya genelinde hem de kişisel yaşamlarımızda dikkat çekici bir dönüşüm süreci başlar. Bu aks, sembolik olarak maneviyat ile analiz, hayal gücü ile gerçekçilik ve fedakârlık ile hizmet arasındaki dengeyi temsil eder. Bu nedenle, KAD’ın Balık burcuna yerleşmesi, kolektif enerjide daha yoğun bir sezgisellik, empati ve merhamet duygusu uyandırırken, GAD’ın Başak burcuna geçmesi, eski kalıpları ve mükemmeliyetçi yaklaşımları bırakma ihtiyacını vurgular.
Dünya genelinde insani ve toplumsal meselelerde daha duyarlı bir tutumun ön plana çıkması beklenebilir. Bu dönemde sanatsal, spiritüel ve sanatsal alanlarda canlanma yaşanırken, bir yandan da sağlık, hijyen ve düzen konuları küresel çapta gündeme gelir. Özellikle
çevre kirliliği,
su kaynakları,
beslenme ve
halk sağlığı
gibi konularda bilinçlenme artarken, maneviyata olan ilgi ve ruhsal şifa çalışmalarına yönelim çoğalır. Aynı zamanda, toplumsal düzlemde
hassasiyetlerin yükselmesi,
bağış kampanyaları,
yardım projeleri ve
gönüllülük hareketlerine
ivme kazandırabilir.
KAD (Balık) ve GAD (Başak) transitleri herkesin doğum haritasındaki Balık ve Başak burçlarının denk geldiği evlerde yaşanır. Bu evler, hangi yaşam alanlarında büyüme (KAD) ve bırakma/dönüşüm (GAD) temalarının yaşanacağını gösterir.
1. Ev / 7. Ev aksında transit olduğunda: Kişisel benlik (1. Ev) ve ilişkiler (7. Ev) konularında kadersel dönüşümler.
2. Ev / 8. Ev aksında transit olduğunda: Maddi kaynaklar (2. Ev) ile paylaşılan kaynaklar, miras, dönüşüm (8. Ev) temaları devrede.
3. Ev / 9. Ev aksında transit olduğunda: İletişim, yakın çevre (3. Ev) ile inançlar, felsefe, uzak seyahatler (9. Ev) konuları öne çıkar.
4. Ev / 10. Ev aksında transit olduğunda: Ev, aile, iç dünya (4. Ev) ile kariyer, toplumsal statü (10. Ev) arasındaki dengeye vurgu.
5. Ev / 11. Ev aksında transit olduğunda: Aşk, hobiler, çocuklar (5. Ev) ile sosyal çevre, gelecek projeleri (11. Ev) odak noktası olur.
6. Ev / 12. Ev aksında transit olduğunda: Günlük rutin, sağlık, iş ortamı (6. Ev) ile bilinçaltı, gizli düşmanlar, spiritüel konular (12. Ev) temaları gündemde.
KAD (Rahu) ve GAD (Ketu) Burç Değiştirdi
0 notes
Photo
Balık Dolunayı (Eylül 2020)
Balık Dolunayı mevsimsel döngüler açısından önemli bir yerde duruyor.
Bu dolunaya “hasat ayı” denir. Çünkü Balık Dolunayı 21 Eylül’deki sonbahar ekinoksundan önceki son dolunaydır. Bu dolunayda, 21 Haziran Yengeç Dönencesi’nden beri yaptıklarımızı önümüze dökeriz. O günden bu yana neler yaptığımızı tartar, değişimlerimizi değerlendiririz. O gün kimdik, şimdi kimiz? Dolunayın karşısındaki Başak burcunun da etkisiyle temizlenmeye başlarız. Şifalanır ve yeni bir mevsimsel döngüye hazırlanırız. Yani kışa...
Şimdi kendinize sorun. 21 Haziran’dan bu yana neler yaptınız? Neler başlattınız? Neye niyet ettiniz? Ne sonuçlar aldınız? Niyet ettiğiniz şeyle alakalı bir ilerleme oldu mu?
Balık Dolunayı, bu sorulara mantıklı cevaplar vermenizi istemiyor. Aksine, şimdi rasyoneliteyi bırakma zamanı... Cevaplarımızı kalpten ve üçüncü gözümüzden, yani sezgilerimizden ve ruhsal boyuttan almamız gerekiyor.
Kalbin IQ’su
Balık dolunayı için, hasat ayı, yani değerlendirme ve muhakeme zamanı demiştik. Peki mantığımızı kullanmayacaksak, muhakemeyi nasıl yapacağız?
Zeka sadece beyinde değil, aynı zamanda kalptedir de... Kalp, çok güçlü bir elektromanyetik iletişim sistemine sahiptir. Öyle ki, manyetik alanı beyninkinden 5000 kat güçlüdür. Sadece hissetmez; aynı zamanda düşünür ve karar verebilir. (Bu, beynin kalbin yanında zayıf kaldığı anlamına gelmiyor. Onun da nöron sayısı kalple kıyaslandığında çok fazladır.)
İşte Balık Dolunayı bizi kalbin doğrusunu dinlemeye davet ediyor. Olayları daha ruhsal açıdan değerlendirmek isteyeceğimiz, daha fedakar ve kabullenici olacağımız bir döneme giriyoruz.
Dolunayın kısmi asaletinde Venüs var. Bu da kalp muhakemesinin ana temasının ilişkiler (her türlü ilişki), aşk ve özdeğerimiz olduğunu gösteriyor. Ancak bu konularda sert ve yıpratıcı koşullara maruz kalabiliriz. Hak etmediğimizi düşündüğümüz, üzücü olaylar başımıza gelebilir. Zira, dolunay Mars/Satürn orta noktası üzerinde gerçekleşiyor. Yine de dönem teslimiyet dönemi... Geleni olduğu gibi kabul etme ve yumuşatma dönemi... Karşı tarafı sözleriyle değil, gerçek niyetleriyle tartmamız gerekiyor. Karşınızdaki kişiden sizi inciten bir şeyler duymuş olabilirsiniz. Ama bir bakın, bunu kastediyor muydu? Kastetse bile, onu koşulsuzca sevdiğinizde yine aynı davranışı sergileyecek mi? Ona tamamen güvendiğinizde, ilişkiniz başka bir boyuta geçebilir mi? İşte bu dönemde yaşadıklarınızı doğru değerlendirmek için, mantıklı çıkarımlardan ziyade, kalbinize danışmanız lazım. Belki karşınızdakini ondan daha iyi anlayıp, fedakarlıkta bulunmanız, hassas davranıp onu olduğu gibi kabul etmeniz gerekecektir. Buna rağmen karşınızdaki kişinin değişmeyeceğini düşünüyorsanız, yine teslim olup o kişinin gitmesine izin vermek en sağlıklısı olacaktır. Eğer kalpten anlamaya izin vermezseniz, ilişkiler anlamında huzursuz bir süreç yaşayabilirsiniz.
Bu dönemde daha fazla merhamet ve anlayış gündeme geliyor. Karşımıza bize ihtiyacı olan insanlar çıkabilir. Bizden yardım istenebilir ya da biz birilerinin karşılıksız yardımına ihtiyaç duyabiliriz. Egoların ve çıkarların ortadan kaybolduğu, birlik hissine yaklaştığımız bir dönemden geçeceğiz.
Balık dolunayı süreci, sanatsal işlerle uğraşanlar için de harikulade bir zaman... Zira, dolunay ruhsallığı ve hayal gücünü kışkırtan bir yerde duruyor. Uranüs’le olan uyumlu açısı ise, bizi orijinal ve her zamankinden daha sezgisel kılıyor.
Not: Balık burcu, astrolojik haritada 12.evin burcudur. 12.ev, bilinçaltımızı temsil eder. Psişikliği öne çıkarır. Bu dönemde rüyalarınızı takip etmenizi öneririz. Mesaj içeren, sorularınızı cevaplayan rüyalar görebilirsiniz. Önümüzdeki günlerde yatağınızın yanında bir not defteri bulundurmanızda fayda var.
Not: Dolunayda Güneş Başak’ta, Ay Balık’ta duruyor. Yani fiziksel sağlık, ruhsal temizlik ve şifalanma konuları gündeme geliyor. Bu dönemin detoksa girmek açısından iyi bir zaman olduğunu söyleyebiliriz.,
Not: Mars 9 Eylül’de geri hareketine başlayacak ve Mart ayının 20’si ile 30’u arasında yaşadığınız sert temaların devamını gündeme getirecek. O dönemde her ne yaşadıysanız, şimdi benzer psikolojiyle yüzleşme zamanı... Bu yüzleşme, 10 Ekim’e kadar sürecek. Sakin olmanız, sürece gözlemci kalmanız, gereksiz gerginliklerden kaçınmanız önemle tavsiye edilir.
1 note
·
View note
Text
2020 Yıllık Burç Yorumları
1. Koç
Koç burçları için yıl boyunca idealler, kariyer ve hedefler ön plana çıkacak. Bu alanlarda çok daha iddialı olacak aynı zamanda asla sahip olamayacaklarını düşündükleri arzuları ve istekleri kucaklayacak ve kabullenecekler. 6 tane tutulmanın yaşanacağı, kadersel dönüşümlerin simgesi Ay düğümlerinin İkizler- Yay eksenine geçeceği 2020 yılı yakın çevre ilişkileriniz, kısa seyahatler, yazışmalar, ticaret, kardeşler, komşular gibi konularda sizleri daha aktif yapacak. Haziran ayına kadar ailevi temalar yine ön planda olacak. Uzun süredir yalnız olan Koç burçları kendilerini doğru yerde hissedebilecekleri bir ilişkiye başlayabilirler.
2. Boğa
Hayatlarına farklı bir yaklaşımla bakacak olan Boğa burçları daha sosyal, daha idealist, arkadaş canlısı, organizasyonlar yapabilirler bu sene. Aşk ve ilişkiler deli dolu devam ediyor. İlişkilerinden ne beklediklerini net bir şekilde ifade edebilecekler.İlişkilerinde köklü bir değişiklik yapmak istemeyen Boğa burçları de bu değişikliğin gelecekte çok yararlı olabileceğini unutmamalılar. Boğa burçlarının kariyer ve eğitim konularında geçmişte verdikleri yanlış kararlar tekrar karşılarına çıkabilir. Yılın ilk yarısı yakın çevrenizle ilgilenecek; diğer devrede ise kendinizi işinize gücünüze adayacaksınız.
3. İkizler
2020 Yılı İkizler burcu için dopdolu, canlı bir yıl olacak. Yaşadığınızı, nefes aldığınızı her hücrenizde hissedeceksiniz. Yıl boyunca eğitim konusunda kafa karışıklığı yaşayacak, elecek planları yaparken hayatlarında istikrar arayacaksınız. Bu sene sadece kendinizi önemseyeceğiniz bir döneme giriyorsunuz. Sosyal çevrenizle özel hayatınızdaki dengeleri çok iyi sağlayacaksınız. 2020 yılında büyük bir aşk yaşayacaksınız. Jüpiter ve Satürn biri en iyicil, diğeri en zorlayan kısıtlayan iki gezegen; ikisi de aynı burçta Oğlak’talar… Yani kolaylıkları ve zorlukları aynı alanda yaşayacaksınız.
4. Yengeç
Yengeç burçlarının yaratıcılıkları bu yıl zirve yapıyor. Hem ikili ilişkileri yoluna koyma hem de kendilerini, neler yapabileceklerini keşfetme açısından olduça verimli bir yıl olacak. Yeni yılda, yeni başlangıçlar için çok daha güçlü ve hazır hissedecekler. Hayatlarının sorumluluğunu üstlenecekleri bir yıl olacak. Sosyal yaşamlarının evrim geçirecek, yeni hobiler edinip farklı alanlara ilgi duyacaklar. Yılın ikinci diliminde yani Haziran itibariyle Ay Düğümleri İkizler- Yay aksına geçişiyor. Biraz dinlenip, biraz durulmanız gerekecek. İlişkilerde ciddi yaklaşımlar ve farklı bakış açıları kazanabilirsiniz bu sene.
5. Aslan
Aslan burçları bir şeylerin değişeceğini ve değişmesi gerektiğini derinden hissediyorlar. Kariyer alanında kendilerini yeniden keşfedip, daha profesyonel bir bakış açısı kazanacaksınız. Bu yıl sağlığınıza da özen gösterin. Sağlık kontrollerini yaptırmak için ayın ikinci yarısı oldukça iyi bir zaman. Sistemli, planlı çalışmalarınız sayesinde ciddi başarılar elde edeceksiniz. Bu yıl daha çok seyahat etmek isteyebilir ya da yeni şeyler öğrenmek için kişisel gelişimlerine vakit ayırabilirsiniz. Bu süreç gerçek arzularını keşfetmek ya da pekiştirmek için oldukça etkili olacak.
6. Başak
Kendinizi sevgiye teslim edeceğiniz, daha doğrusu teslim etmek isteğeceğiniz bir sene olacak. Onları destekleyen, değerlerine ve yaratıcılıklarına güç verene kişilerle yollarına devam ederken neyi ve kimi sevdiklerini de netleştirmek istiyorlar. 2020 yılında hobiler, aşk, dinlenme, sanat ve eğlence gibi konularda kalıcı ve olumlu değişimler yaşayacak olan Başak burçları bu konularda kendilerine daha fazla güvenecek ve hırslı olacaklar. İş konularında da monoton devam eden şeyler, daha sağlam ve maddi olarak tatmin edici boyuta ulaşacaklar. Özellikle nisan ayından itibaren kariyerlerinde eğlence ve zevk faktörünü düşünmeye koyulabilirler.
7. Terazi
Aşkta bu yıl oldukça cesur ve özgür ruhlu olacaksınız. Sevdikleriniz bu değişiminize şaşırabilirler. Kendilerini sorgulayıp benliklerini bulmak için çabalayacak olan Terazi burçları aynı zamanda çocukluk travmalarıyla yüzleşip sorunların kaynağına inmeyi deneyebilirler. Terazi burçları bu süreçte kendi seslerini ve imzalarını bulacaklar. Ayrıca kendinize de zaman ayırmaya ihtiyacınız olacak. Stresi azaltarak hayatın tadını çıkarmaya çalışmalısınız. Yılın ikinci yarısında ise özellikle ikili ilişkilerde gerginlikler yaşanabilir.
8. Akrep
Başkalarını düşünmekten vazgeçerek sadece kendinizin kazanacaklarına konsantre olmalısınız. Hayatlarının dramatik bir şekilde değişeceği ve gelişeceği bu dönemde tesadüflerin bir anlamı olduğunu ve ilişkilerde toparlayıcı olmanın ne kadar önemli olduğunu göreceksiniz. 6 tane tutulma yaşanacak olması ve aşk gezegenleri Mars ve Venüsün retro yapacak olmaları; yani pek çok konuda bir ileri bir geri gideceğiz; aşk yaşayalım derken, iş kaçacak; iş yapalım derken, çocukların sorumlulukları artacak. Diğer yandan yakın temaslar ve ilişkiler konusunda artık hazır olduklarını hisseden Akrep burçları özgürlük ve bağımsızlıkla ilgili endişeler yaşayabilirler. Yıl boyunca arayış içinde oldukları tüm sorulara cevap bulacakları bir sene olacak.
9. Yay
Yay burçlarının kişisel varlıklarını ve finanslarını dönüştürecekleri bir yıl. Yıl boyunca sağlık konusunda alternatif çözümlere başvurabilirsiniz. Bu yıl çeşitlilik, üretim, canlılık ve heyecan sunan işlerin içinde yer almak için ellerinden geleni yapacaksınız. Hayatlarınızdaki kritik konuları yeniden inşa etme, geliştirme ve büyüme konusunda gelişme kaydetmelerini sağlayacak, aynı zamanda cesaret verecek. Önemli sorumluluklar hayatı çok ciddiye almanızı sağlayabilir. Çevreniz de çok ciddi fırsatlar yakalayarak olumlu gelişmeler sağlayacaksınız. Bu sene evlilik ve ciddi adımlar için uygun. Fedakarlık, vericilik, bazı hareketlerden, tavırlardan uzaklaşma, abartıdan kaçınma, karşı tarafı daha çok dinleme, daha çok onun dediklerine saygı duyma, derinlere inmektense, yüzeyde kalma, her şeyi kafaya çok takmama gibi yönelimleriniz olacak.
10. Oğlak
Yeni bağlantılar kuracak ve arkadaşlar edinecek olan Oğlak burçları çevrelerindeki bazı kişilerle de iletişimi kesmeye karar verebilirler. Aile ve ev konularıyla ilgili yaşadıkları problemleri çözmek biraz zaman alacak olsa da sonunda rahat ereceklerdir. Evlenmek isteyen Oğlaklar için güzel bir sene. Aşklarınızı bir adım öteye götürecek, aile kurarak sorumluluk almak isteyeceksiniz. Birlikte oldukları kişiyle önce arkadaş sonra sevgili olmaları gerektiğini anladıklarında bu güne kadar bildikleri tüm ilişkileri unutup doğaçlama ilerlemeleri gerekebilir. Eski yöntemlerle ve alışkanlıklarla bir ilişki sürdürmenin çözüm olmadığını fark edeceksiniz. Sağlık olarak her şey gayet güzel. Oğlaklar kurallı bir şekilde hareket ederek, planlı işlerle uğraşmayı sever organizasyon işlerinde de oldukça başarılıdır.2020 yılın dada başarılı iş hayatı ve aşk hayatında da olumlu gelişmeler olacak.
11. Kova
Bilinçaltı, özel yaşam, hayal dünyası, sezgiler, geçmişe bağlılık, üzüntüler, sonlar, karma ve hesaplaşmayla ilgili büyük bir değişim sürecine girecesiniz. Zaman zaman uçurumun kenarında bulabilirsiniz kendinizi. Yıl boyunca özellikle işlerinde daha fazla insiyatif kullanıp sorumluluk almak daha iyi hissetmelerine neden olacak. Bu yılın en güçlü teması kendini keşfetmek. Aşkta özgür, bireysel fakat bir o kadar da arkadaşlık ve dostlukla harmanlanan bir birliktelik katıyor.Yıl boyunca ihtiyacınız olan tek şey sabır. 2020’de özellikle seyahatleri sırasında yeni bir ilişkiye adım atabileceğiniz biriyle tanışabilirsiniz. Daha çok paylaşmalı, konuşmalı ve gelen fikirlere açık olmalısınız. Mutluluk ve huzur sizinle olacağı bir yıl yaşayacaksınız.
12. Balık
Özel hayatınızda ve sosyal yaşamınızda temizlik yapmaya karar verebilirsiniz. Tartışmalara açık bir zamandasınız. Yeni yılda düşüncelerinin zaman zaman dağıldığını hissedebilirsiniz. Yılın ikinci yarısı ay düğümlerinin yer değiştirmesi ve İkizler- Yay aksına geçmeleri sizleri değişken burçlar olarak oldukça etkileyecek ve majör etkiler verecek. Aileye önem vermek, ailenizi genişletmek, çocuk sahibi olmak isteyebilirsiniz. Günlük işlerde kendi yöntemlerinizi ve kurallarınızı belirlemek sizin için daha iyi olacaktır. Kalp kırıklıklarınızı onarıp yeniden başlamak için hayatlarınızı hazır hale getirin. Read the full article
6 notes
·
View notes
Text
Boğa Yeniayı
Uranüs Boğa Transiti; Büyük Değişimin Ayak Sesleri 25 Mayıs 2018 Boğa burcunun 24 derecesinde bir yeniay gerçekleşecek. Yeniay yeni başlangıçların, atılan tohumların simgesi olduğu gibi bu defaki kavuşumu
oldukça önemsiyorum çünkü bir sonraki gün başlayacak Uranüs Boğa transitinin bir ön gösterimi ve yaşayacaklarımız ile ilgili adeta bir ipucu . Uranüs, jenerasyon gezegeni diye tabir ettiğimiz , yörüngedeki hareketi uzun süren, haritalardaki etkisi içsel gezegenlere göre oldukça etkili bir dış gezegen. Bir burçtaki seyahati yaklaşık 7 sene sürüyor, Boğa ‘ya geçişi yaşamlarımızda önemli değişimlere sebep olacaktır. Her birimizin haritasında herhangi bir gezegen bu burca düşmese dahi yaşam alanımızı temsil eden evlerden biri Boğa burcu tarafından yönetiliyor. Boğa burcu stabiliteyi, olan durumu koruma eğilimimizi, yaşamdan zevk aldığımız konuları, dünyeviliği, 5 duyuyu temsil eder. Dolayısıyla Boğa burcunun düştüğü evde biz genel olarak değişimden hoşlanmayız. Gel gör ki Uranüs bu… sen misin değişimi sevmeyen:) Jenerasyon gezegenlerinin yaratacağı etkilere direnmek pek mümkün değildir, dalgalarla sörf yapan bir sörfçüyü düşünün. Gelen dalgayı görmezden gelmek ya da arkanı dönmek ne işe yarayabilir ki… Bizler de yaşamlarımızda değişimi kucaklamanın yollarını bulmalı, öğrenmeliyiz. Daha önceki Uranüs transiti 1934-1941 yılları arasında olmuş. O yıllara baktığınızda, ülkemiz açısından önemli değişimlerin olduğunu, birçok yeni yasal düzenlemenin kılık kıyafete kadar yeni inkılapların yapıldığını görüyoruz. Demek ki benzer bir etki söz konusu olacak, meclis değişecek, farklı bir yönetim sistemi gelecek, birçok yasal düzenleme yapılacak. O yıllar ayrıca göçlerin çok yoğun yaşandığı zamanlar demek ki insanlar yaşamını daha iyi idame ettirebilmek için farklı yerlere göçme isteği duyacak ve göçecek. Bu yılların 2. Dünya savaşı yılları olduğunu düşünürsek şu anda Ortadoğu da içinde bulunduğumuz kaosun hemen çözülmeyeceğini öngörebiliriz. Yeryüzünde maddi kaynakların el değişimi, bunun için yaşanacak çekişmeler söz konusu olacak. Boğa burcu toprağı temsil ettiği için yeryüzü hareketleri ve sarsıntılar olacaktır. Kapitalist sistemle ilgili büyük değişimler olacak belki de yıkılacak. Parayı kullanma şeklimiz değişecek, bildiğimiz anlamda kağıt para kullanımı kalmayabilir. Beslenme şekillerimiz değişecek, farklı beslenme sistemleri vegan vb. daha çok gündemimizde olacak.Tarımda, toprağı ekme biçme, işleme sistemimizde yeni yaklaşımlar geliştirilecek. Kadın hakları ve kadının toplumdaki yerinin sorgulanışı dünya gündemini daha fazla meşgul edecek… Uranüs Koç’tayken birçok lider yerinden olmuştu. Şimdi kadınların her türlü yönetim biçiminde daha fazla kendini göstereceği, söz sahibi olacağı zamanlar geliyor… Hepimizin bu transitten alacağı etkiler, haritamızdaki ev yerleşimi , içerisinde gezegen olup olmadığı ve aldığı açılara göre değişecektir. Aslında bu etkiler kendini hissetirmeye başladı bile… Burç bazında genel olarak baktığımızda ; Yükselen burcu Koç olanlar: Maddi kaynakları ve varlıkları , para kazanma şekilleri, yaşamda kendilerini güvende hissettikleri konular ve özdeğeri, öz sevgi hisleriyle ilgili etkiler alacaklar. Yükselen burcu Boğa olanlar: Dış görünüşleri, yaşamdaki öncelikli motivasyonları, amaçları, arzuları ,kendilerini ifade ediş biçimleri , hayatı algılayış şekilleri etkilenecektir. Ayrıca güneşleri de açı alacağından , kendilerini tanıtma istekleri, fiziksel enerjilerini kullanma şekilleri, iradeleri, farkındalıkları ile ilgili değişim enerjileri geliyor. Yükselen İkizler: 12. evlerinden aldıkları bu etki onların daha çok dış dünyayla paylaşmadıkları iç alemlerini etkileyecek. Bilinçdışlarıyla ilgili önemli açılımlar olacak. Ruhsal gelişimleri ile ilgili destek alacak, karmik yüklerinden kurtulmak için zorlanacaklar. Kendilerini duygusal ya da fiziksel anlamda hapsolmuş hissi veren konularda değişimler ve açılımlar söz konusu olacak. Yükselen Yengeçler: İçinde bulundakları sosyal çevrede değişimler yaşayacaklar. Farklı ve belki de onlar için sıradışı tabir edebileceğimiz insanlarla tanışacaklar. Yeni derneklere ya da yardım kuruluşlarına üye olabilirler. Yaşamda daha önce yaptıkları iyiliklerin ya da aldıkları hayır dualarının karşılığı beklenmedik ��anslar olarak karşılarına çıkacak. Toplumsal bakış açıları değişeceğinden daha önce hiç kurmadıkları hayalleri kurabilir, farklı umutlara yelken açabilirler. Yükselen Aslanlar: Kariyerleri ve meslekleri ile değişime girecekler, yepyeni kararlar alacaklar. Kendi topluma sundukları personayla, sosyal statüleriyle ilgili değişimler söz konusu olacak. Otorite figürleriyle olan ilişkileri ya da etraflarındaki otorite figürleri değişime girecek. Yükselen Başaklar: Manevi inanışları ve yüksek idealleri ile ilgili değişimler yaşayacaklar. Yüksek öğerinime başlama ya da yüksek öğrenimle ilgili bir eksiği tamamlama istekleri olacak. Daha önce görmedikleri yerleri görme istekleri olacak, uzakları merak edecekler. Gündemlerinde olmayan ani seyahatler söz konusu olacak, bu seyahatlerden ufku genişlemiş vizyonu değişmiş olarak dönecekler, aslında bu seyahatler içsel ya da dışsal olabilir. Hukuksal konular gündemlerinde olabilir, bu konuda bekledikleri açılımlar varsa yaşayabilirler. Yükselen Teraziler: 8. evlerinde yaşayacakları bu etkiyle yaşamlarında dönüşüme sebep olacak etkiler alacaklar.Yaşamdaki metafizik ve görünenin ardındaki görünmeyeni arama dürtüleri tetiklenecek. Onu bu arayışa itecek etkiler zorlayıcı dahi olsa, altında yatan temel nedeninin şifalanma olduğunu hatırlamak gerek, derinlere açılan bu yolculuğa çıkma cesareti gösterirlerse ruha açılan pencereden bakma şansları olacak. Başkalarından gelen kaynaklarla ilgili miras, nafaka, kredi vb gelişmeler yaşanacak. Yükselen Akrepler: Hayatta onları tamamlayan enerjiler ve kişiler ilgili değişimler yaşayacaklar. Bekar olanlar için evlilik ya da uzun süreli ilişkilerin başlangıcı söz konusu olabilir. Evli olanlar için evliliklerinde değişim rüzgarları ve farklı bakış açıları geliştirme zamanları. Yaşamlarında partnerlik gerektiren alanlarda iş vb. yeni kişilerle tanışma yeni sözleşmelere imza atma söz konusu olabilir. Hayatlarında rekabet duygusunun biraz daha fazla hissedileceğini ön görebiliriz. Yükselen Yaylar:Günlük yaşamları rutinleri, çalışma koşulları ve varsa çalışanları ile ilgili değişiklikler yaşayacaklar. Bedensel farkındalıkları değişecek belki farklı beslenme sistemlerine , fiziksel aktivitilere girişecekler. Evde bir hayvan besleme gündeme gelebilir ya da bu konuyla ilgili değişimler yaşanabilir. Yaşayacakları deneyimlerle hayata bakış açıları değişebilir aldıkları sorumlulukları ya da yaşamsal yükler sorgulayabilir bunlarda değişme gitmek isteyebilirler. Yükselen Oğlaklar: Hayattan keyif alma, mutlu olma şekilleri şekilleri değişecek. Çocuklarla ilgili konular gündemlerini meşgul edecek. Farklı hobiler edinme, giyim kuşamlarıyla ilgili değişim yapma, sanatsal konulara olan eğilim artacak.Risk alma , spekülatif konulara yönelme istekleri artacak. Aşk hayatlarında beklenmedik değişimler olabilir. Yükselen Kovalar: Aile ve ev ortamlarıyla ilgili değişimler söz konusu olacak. Taşınma yaşanabilir, yaşadıkları ev değişebilir, yeni bir taşınmaz mülk edilinebilir. 4. ev konuları aynı zamanda kökler ve ataları temsil ettiğinden, bu konuda yeni ve beklenmedik bilgiler elde edilebilir. Bu alan bilinç dışını da temsil ettiğinden bu beklenmedik bilgiler dış dünyadan gelebileceği gibi yapılacak çalışmalar ile psikoterapi, aile dizimi,nefes, regresyon vb kişinin kendi iç dünyasından da yüzeye çıkabilir. Bilinçte yaşanan bu köklü değişiklik hayata bakış açısını da değiştirebilir. Yükselen Balıklar: Düşünce ve zihin dünyalarını temsil eden alanda yaşanacak değişim; düşünce şekillerinde, dolayısıyla kendilerini dışarı ifade ediş biçimlerinde değişimlere neden olacak. Etraflarında pek te alışık olmadıkları bir bilgi ve iletişim hızı yaşanabilir. Yakın yerlere yapacakları seyahatlerde artış olabilir. Öğrenme istekleri ve yaşama karşı olan bilme merakı artabilir. Kardeşler , kuzenler , yakın akrabalarla ilgili ani değişimler, haberler gündemlerini meşgul edebilir.
1 note
·
View note
Text
ERKEĞİNİZİ GERİ KAZANIN
1-ONA İHTİYAÇ DUYDUĞU 6 ŞEYİ VERİN Erkekleri mutlu etmenin 6 yolu vardır. Bunları, ‘yaptıklarını fark edip takdir etmek’ , ‘sizi mutlu etmeyi başardığını ona gülümseyerek göstermek’, ‘varlığına ve sunduklarına ihtiyaç duymak’, ‘erotizm sunmak’, ‘ihtiyaç duyduğunda yalnız kalmasına müsaade etmek’ ve ‘aşkla hizmet davranışlarında bulunmak’ olarak sıralayabiliriz. 2- SORUNLARINIZI AÇIKÇA KONUŞUN Sorunları halının altına süpürmekle onlardan kurtulamazsınız. Açıklık, dürüstlük ve iletişim, mutlu bir evliliğin yapı taşlarıdır. Kocanıza sizden uzaklaşmasıyla ilgili duygularınızı ve durumu değiştirme isteğinizi açıkça anlatın. 3-İLİŞKİNİZİN DİNAMİKLERİNİ DEĞİŞTİRİN Kocanızla aranızda anlaşmazlık çıkaran, çatışma yaratan konuları tek tek masaya yatırın ve kendi hatalarınızı kabul ederek birlikte çözüm yolları arayın. 4-ONU OLDUĞU GİBİ KABUL EDİN Kocanızı olduğundan farklı birine dönüştürmeye çalışmayın. Baskıcı, kontrolcü değil, duyarlı olun. Ona özen gösterin ama bunaltmayın, onunla ilgilenin ama sıkmayın. 5-İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYİN Kocanıza somut isteklerde bulunun. ‘Beni sevmiyorsun, benimle ilgilenmiyorsun’ gibi soyut kavramlarla konuşmayın. ‘Bu akşam eve geldiğinde 5 dakikanı bana ayırmanı ve bana sarılmanı istiyorum’ şeklinde ifadelerle isteğinizi somut bir şekilde dile getirin. 6-DEĞER VERDİĞİNİZİ HİSSETTİRİN Kocanızı beğendiğinizi, ona değer verdiğinizi, saygı duyduğunuzu gösterin. İletişiminizi artırın; onu dinleyin, onaylayın, takdir edin, asla başkalarıyla kıyaslamayın ve kesinlikle aşağılamayın. 7-GEÇMİŞTE YAŞAMAYIN BUGÜNE ODAKLANIN Kocanızın geçmişte yaptığı hataları tekrar tekrar gündeme getirip onu yargılamayın, yaptıklarını başına kakmayın. Kendi hatalarınız için özür dileyin, onun hatalarını bağışlayın ve geçmişi geride bırakarak bugüne odaklanın. Bağışlama, yaşamınıza sevgi, güven ve samimiyeti kucaklayarak devam etmek için yapacağınız bilinçli bir seçimdir. 8-OLUMLU OLUN VE OLUMLUYA ODAKLANIN Sürekli yakınan, sitem eden, her şeyden şikâyetçi olan birinin yanından ışık hızıyla kaçmak isteriz. Olumsuz düşünceler başkalarından önce size zarar verir ve herkesi mutsuz eder. Olumlu düşünün, olumluya odaklanın, konuşurken olumsuz sözcükler kullanmayın, olumlu cümleler kurun ve yüzünüzden gülümsemeyi hiç eksik etmeyin. 9-TENSEL TEMASINIZI ARTIRIN Durup dururken ona sımsıkı sarılın, hiç beklemediği anda bir öpücük kondurun, televizyon seyrederken elini tutun, yanağını okşayın. 10-BİRLİKTE DAHA FAZLA VAKİT GEÇİRİN Gelecekte hatırlamaktan mutluluk duyacağınız güzel anılar inşa edin. Birlikte yapmaktan hoşlanacağınız spor ya da hobi faaliyetleri bulun. Günlük yaşamın monotonluğundan kurtulacağınız ve baş başa olacağınız küçük gezi, yürüyüş, piknik gibi aktiviteler yapın. 11-KOCANIZA KURTLUĞUNU UNUTTURMAYIN Erkeğin doğası gereği ‘kurt’ olduğunu ona hissettirin. Gücün timsali olan kurt; ailesine düşkündür, eşine sadık ve tek eşlidir ama hürriyet aşığıdır, asla esaret altında yaşamayı sevmez. Hürriyeti elinden alındığında, hatta kısıtlandığında isyan eder. Ayakları toprağa, elleri yeşile, gözleri maviye değmesi gereken erkekler bazen de yalnız kalmak ve sorunları çözmek için tek başına düşünmek ister. Eğer sizden yalnız kalma talebi olursa ona bu imkanı tanıyın. Unutmayın erkek bir uçurtmadır, ancak gökyüzünde özgürce uçtuğunu sanırken bir iple bir kadın bağlı olduğu gerçeğini inkar edebilir, bir kadına ait olduğu gerçeğini kabul edebilir. 12-CİNSEL YAŞAMINIZA RENK KATIN Yaşamınızda sekse öncelik verin ve kocanızı asla geri çevirmeyin. Gerekirse partnerbasyon (eşin yaptığı mastürbasyon) yapın. Cinsel yaşamınızı rutininden çıkaracak fantezilerle süslemek için kendinizi hayal gücünüze bırakın.
2 notes
·
View notes
Text
12 AĞUSTOS KOVA BURCUNDA DOLUNAY
12 AĞUSTOS KOVA BURCUNDA DOLUNAY
12 AĞUSTOS sabah 4.30’da 12 derecede Kova burcunda dolunay 🌕 meydana gelecek.Dolunay esnasında yükselen yengecin son derecesi ve Aslanın ilk derecesinde olacak. 7 ev ve 8.ev konuları öne çıkacak özellikle sabit burçlar bu dolunaydan Yüksek etli alacak. Boğa, Aslan Akrep, kova burçları etkiyi fazla hissedecekler Satürnyen bir dolunay 🌕 ay ile kova burcunda kavuşum yapacak. Ay düğümleri boğa akrep…
View On WordPress
0 notes