#“Gemide” filmi
Explore tagged Tumblr posts
yalnizligamahkumedilenadam · 3 months ago
Note
Bir kaç kitap önerisi verir misiniz? yada film yada herhangi birşey hiç fark etmez 😅
Tabi ki. Kitap, film ve dizi olarak üç kategoride önerilerim olacak. Umarım faydalı olur.
Kitap:
Kur'an: Bu ülkede yaşayıp inanan inanmayan herkesin okuması gereken bir kitap. Çünkü din artık bu ülkede bir kültür haline de geldi ve en azından kültürel anlamda ve verilen evrensel mesajlar açısından okunmalı diye düşünüyorum.
Nutuk: Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bize özel bir mirası. Ülkenin kuruluş dönemine dair birinci ağızdan önemli bir kaynak. Yine Atatürk'ü sevmek ve sevmemekten bağımsız okunup incelenmesi gerek diye düşünüyorum.
Monte Cristo Kontu: Ezel dizisinin de uyarlandığı kitap. Benim favori kitabım. Çok özel bir hikayesi var ve okunmasını mutlaka öneririm.
Senin de Canın Yanacak: Önay Yılmaz'ın seri katil romanı. Okuduğum en zekice yazılmış Türk romanı. Mutlaka tavsiye ederim.
İyi Hissetmek: Psikolojik olarak insana terapi olabilecek özel bir kitap. Kitap resmen size bir psikolog gibi yaklaşıyor. Bence psikolojik açıdan önemli bir kitap. Bana da Psikoloji okuyan bir tanıdığım önermişti.
Kitaplar şimdilik bu kadar olsun. İlerde sadece kitap önerisi üzerine bir yazı yazarım belki.
Film:
Soul: Ruhlar ve dünyadaki amaç üzerine mükemmel bir film. En sevdiğim filmlerden biri.
Coco: Yine çok özel bir senaryoya sahip bir film. Hikayesi çok özel ve unutulmanın gerçek ölüm olduğunu çok güzel anlatmış.
Onward: Kendine güven ve yetenek keşfi üzerine çok değerli bir film.
Wall E: Dünyadaki tüm bitkilerin yok olduğu ve insanlığın bir gemide yaşadığı bir son. Başrolümüz wall e dünyada kalan tek robot ve görevi sadece bir yaprak bile olsa yeşile dair bir şeyler bulmak. Bence farklı senaryosu ve mesajlarıyla değerli bir yapım.
Tersyüz: 2 filmi de çok iyi. Duyguları o kadar güzel işlemişler ki. Özellikle 2. Filmde kaygının işlenişine hayran kaldım.
Evet biliyorum hepsi animasyon filmi oldu ama animasyon filmlerini diğerlerine göre daha çok sevdiğim için böyle bir tercih yaptım. Sadece filmlere özel bir yazı da gelebilir ilerde.
Dizi:
Şahsiyet: Dijitale yapılmış en iyi Türk dizisi. Emmy ödüllü zaten. Ama sadece ilk sezonunu izleyin çünkü 2. Sezonun bu başyapıta ihanet olduğunu düşünüyorum.
Prens: Orta çağda absürt komedi fikri inanılmaz iyi. Giray Altınok müthiş performans sergiliyor zaten. Komedi olsun diye saçmalamayan durumdan komedi çıkaran mükemmel bir iş.
Gibi: Yine komedi yapıyoruz diye zorlamadan olay üzerinden komediyi oluşturan bir dizi. Son yıllarda yapılmış en iyi işlerden biri net.
Öğretmen: Pandemi ve reyting kurbanı olan bir dizi. O kadar sürükleyici ve heyecanlıydı ki acaba değeri bilinse neler olurdu diye düşünmeden edemiyorum. İlker Kalelinin Poyraz Karayelden sonraki en güzel rolüydü bence.
Kuzgun: Bana kalırsa Barış Arduç'un zirve performansı. Dizi hem hızlı ve sürükleyici senaryosu ile izleyiciyi sıkmıyor hem de senaryo akmasına rağmen asla tıkanmıyor ve belli bir çizgide devam ediyor. Yine reyting kurbanı oldu 2. Sezonunda.
Ezel: Anlatmaya gerek yok. En iyisi. Başyapıt. Daha iyisi gelmeyecek.
Burda da hep Türk dizisi önerdim çünkü yabancılardan pek izlediğim yok. La Casa de Papel ve Stranger Things izlemiştim sadece. Hadi bunlar da bonus öneri olsun. Dizilerle alakalı da bir yazı düşünüyorum ilerde.
Bu güzel yazıya sebep olan ve bana yazı konusunda ilham olan anonim arkadaşa teşekkürler. Umarım verimli olmuştur.
3 notes · View notes
aykutiltertr · 6 months ago
Video
youtube
Vakit Yok (Gemi Kalkıyor Artık) - Yaşar ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik ...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/8Lee4rB31LA ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Vakit Yok (Gemi Kalkıyor Artık) - Yaşar ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Minör Türkçe Pop) Vakit Yok,Gemi Kalkıyor Artık - Yaşar Sevdiğim Şarkılar Söz Güfte: Ali Ök - Metin Ersoy Beste Müzik: Anonim Bm                                   A Geç  kalacaksın  hiç  yok  zaman                                            D Düşünme sakın olma pişman B                                           Em Yalnız kalamaz   hiç bir yaratık F#                                 F#7 Vakit yok  gemi kalkıyor artık Bm Ah o gemide bende olsaydım                                   F# Açık denizlere yol alsaydım Vız gelirdi herşey inan bana                   F#7                    Bm Yeter ki ben sana varsaydım Bm                                          A Sormuyormusun kendi kendine                                      D Dünyada her şey dengi dengine B                                    Em Aldırma saat işliyor tık tık F#                                F#7 Vakit yok gemi kalkıyor artık Bm                            A Hayat zalim yolları pürüz                                      D Bir damla güneş sonra  hep güz B                                           Em Mutlu olmak en büyük varlık F#                                  F#7 Vakit yok gemi kalkıyor artık Yaşar Bu maddedeki bilgilerin doğrulanabilmesi için ek kaynaklar gerekli. Lütfen güvenilir kaynaklar ekleyerek maddenin geliştirilmesine yardımcı olun. Kaynaksız içerik itiraz konusu olabilir ve kaldırılabilir. Kaynak ara: "Yaşar" – haber · gazete · kitap · akademik · JSTOR (Kasım 2020) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) Başlığın diğer anlamları için Yaşar (anlam ayrımı) sayfasına bakınız. Yaşar Doğum Mehmet Yaşar Günaçgün 5 Nisan 1970 (54 yaşında) Adana, Türkiye Tarzlar Türk pop müziği Meslekler Şarkıcı ,Şair, Aktör Çalgılar Vokal, Gitar Etkin yıllar 1990-günümüz Müzik şirketi Topkapı (1996-2007) Lirik (1996-2000) Tempo (1998-2000) Seyhan (2007-günümüz) Mehmet Yaşar Günaçgün ya da bilinen adıyla Yaşar (d. 5 Nisan 1970, Adana), Türk pop müzik şarkıcısı. Diskografi Albümler, Tekliler, EP'ler 1996: Divane 1997: Divane Remixes 1998: Esirinim 2001: Masal 2002: Masal Remixes 2003: Sevdiğim Şarkılar 2003: Sevdiğim Şarkılar Remixes 2005: Hatırla 2006: Sevda Sinemalarda 2008: Dem 2008: Gençlik Marşı (Tekli) 2010: Eski Yazlar 2011: Eski Yazlar - Revised 2013: Cadde 2017: Şehir Yalnızlığı 2021: Küller Alevlenmeye Başladı/Camları Tükenmez Pencerelerin (Single) 2022: İhanet Ettin (e.e. Tansel D.) (Single) 2022: Var Mı? (Barbaros Büyükakkan ile Düet) (Single) Katkıda Bulunduğu Albümler 1997: Onur Mete – Bitmesin – İltifat Et (Söz-Müzik-Vokal) 1998: Richard Clayderman – Turquie Mon Amour (Aşkım Türkiye) – Divane (Enstrümantal) 2000: Bülent Ortaçgil Tribute – Karma – "Bu İş Zor Yonca" (Yorum) 2000: Bengü – Hoş Geldin – "Hep Yanındayım" (Şiir) 2000: Yeşim Salkım – Hep Böyle Kal – "Selam Aleyküm" (Düet) 2000: Devlerin Aşkı TV Dizisi Dizi Müziği – "Gel Benimle" 2000: Yeşim Vatan – "Ay Benim Aklım" (Tekli) (Söz-Müzik) 2001: Melih Kibar – Yadigar – "İşte Öyle Bir Şey" (Yorum) 2001: Nilüfer – Büyük Aşkım – "Ölmek Var Dönmek Yok" (Söz-Müzik) 2003: Arto – Emrin Olur – "Neydi Ki Derdin" (Düet) 2003: Soner Arıca – Aşkla Oldu Best Of – "Beni Bırakma" (Düet) 2004: Aynı Mahallenin Çocukları – "Ara Beni Yar"/"Divane"/"Akdeniz Akşamları" (Yorum) 2004: Yeşim Vatan – "Beni Arayabilir Misin?" (Söz-Müzik; Yapımcı) 2004: Türkiyeli Noel Baba – Karma – "Umut Dolu Tebessüm" (Yorum) 2007: Ezginin Günlüğü – Çeyrek – "Ebruli" (Yorum) 2007: Ayla Dikmen – Seninle Sonsuza Kadar - "İlk ve Son Aşkım Sen Olacaksın" (Düet) 2008: Ercan Özaksoy – Hüthüt – "To Dede" (Yorum) 2008: Gel Sen De Katıl Umudun Şarkısına (Yorum) 2008: Çocuk Filmi Film Müziği – "Dondurma Şeker" (Yorum) 2008: Teoman – Söz Müzik Teoman – "Rüzgâr Gülü" (Yorum) 2008: Ömer Bayramoğlu – Biz Önemliyiz – "Adı Sevdadır"/"Yeniden" (Düet/Vokal) Oyunculuk 2000: Ağlayan Kadın (Ali), 2001: Kimse Beni Sevmiyor (Ruhi), 2008: Benim Annem Bir Melek (Kendisi) 2010: Yahşi Cazibe (Kendisi) 2014: Arkadaşım Hoş Geldin (Konuk Sanatçı - Otele Gelen Müşteri) 2017: Güldüy Güldüy Show Çocuk 23. Bölüm (oğlu Kerem ile katıldı, alacaklı rolünde) 2018: Murat Güneş - Beş Mevsim (video klip) Katkıda Bulunduğu Reklam Filmleri 2007: Turkcell Milli Takıma Destek (sesiyle) 2010: Pakpen
0 notes
gamerbulten · 9 months ago
Link
George Clooney ve Brad Pitt yeni film için yeniden bir araya geliyor Örümcek Adam yönetmeni Jon Watts da gem...
0 notes
seuina · 2 years ago
Photo
Tumblr media
TİTANİK HİKAYE TASLAĞI
1) Olay: Titanik Filmi 1912 yılında gerçekleşen tarihi bir olaydır. 
2) New York’a Yolculuk: Genç ve zengin bir kadın olan Rose DeWitt Bukater, Titanic adlı lüks bir gemiyle New York’a gitmek için yola çıkmıştır. 
3) Tanışma: Rose, zengin nişanlısı Cal Hockley ile seyahat ederken, gemide bulunan Jack adında bir genç adamla tanışır. 
4) Kaçak: Jack fakir bir ressamdır ve kaçak olarak gemiye binmiştir. 
5) Aşk Hikayesi: Jack ile tanışan Rose nişanlısını bırakıp yeni genç adam ile birlikte olmak istemiştir. 
6) Kaçış: Jack ile Rose arasında güçlü bir bağ oluşur ve Rose, Cal’dan sıkılmış olup Jack ile farklı bir maceraya doğru kaçmaya karar verir. 
7) Beklenmedik Kaza: Gemi beklenmedik bir şekilde Kuzey Atlantik’te buz dağına çarpar ve yavaşça batmaya başlar. 
8) Mücadele: Gemi batarken Rose Jack’i kurtarıp birlikte hayatta kalmak için mücadele ederler. 
9) Açığa Çıkan Duygular: Geminin mürettebatı ve yolcuları arasında kargaşa ve panik yaşanırken, Jack ve Rose birbirlerine olan sevgilerinin farkına varırlar. 
10) Hüzün: Ancak gemi tamamen battığında Rose ne kadar uğraşsa da Jack donarak maalesef hayatını kaybeder. 
11) Anı: Film, Rose'un Titanic kazasını hatırlamasıyla başlayıp, yaşadığı anıları anlatarak, bir aşk hikayesi ve dramatik bir kurtuluş mücadelesi anlatır.
0 notes
zerdustun-torunu-blog · 7 years ago
Video
youtube
Nabıcaz be kamil...
2 notes · View notes
doctortekno · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Sitemize "Gemide Filminin Oyuncusu, Esrar Sahnesiyle İlgili Tartışmalara Son Noktayı Koydu" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. https://doctortekno.com/2020/02/25/gemide-filminin-oyuncusu-esrar-sahnesiyle-ilgili-tartismalara-son-noktayi-koydu/
0 notes
baybaykus · 2 years ago
Text
Aynı gemideyiz muhabbeti tekrar başlamış.
Bu muhabbet ne zaman gündem olsa aklıma Titanic filmi geliyor.
Titanic filminde de gemi buz dağina çarpana kadar zenginler, üst katta bal, kaymak, börek yiyip "şerefinize madam" diye kadeh tokuştururken "pis fakirlee" diye aşağılanan avam kamarasi yolcuları geminin en alt katında fakir ama mutlu olarak dans ediyordu.
Ancak gemi buz dağına çarptığında zenginler, fakirlerle aynı gemide olduğunu anladı.
Peki, filmin sonunda ne oldu? Koskoca soylu aile kızı "come back, come back" diye bağırıp düdük öttürdü. Gerçi ölen yine fakir genç oldu ama olsun.
Siz düduk de öttürseniz, zurna da çalsanız come back de deseniz dönüş yok. Bu kez filikalara biz binecegiz. :)
Barış Atagün
2 notes · View notes
biradetemre-blog · 7 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Bu dünya iki şeyden yıkılacak... Bir, binadan, bir de zinadan... Allah sonumuzu hayır etsin. Mahşer günü bütün binaları deniz geri isteyecek. Batan bütün memleketler gibi. Deniz kumu eninde sonunda geri alacak. Çaresi yok bunun.
1 note · View note
dediadam · 3 years ago
Photo
Tumblr media
Paris’in göklerinden uzanıp bir yıldız kopardım, kırmızı bir karanfilmiş gibi yıldızı saçlarına taktım.On beş dakika sonra bordeux’ya bir tren kalkacak, garın merdivenlerinde benim için ağlayacaksın. Ellerim yağmura açılmış sakallarım ıslak; ben ki cehennemde bir Allah gibi yalnızım... Bir müddet kaç dakikadır, ne kadar sürer.İyi tecrübeler, kötü olaylar mı taşır içinde.İnsan neden ağlar.Göz yaşı nereye kurur.Sözyaşartıcı bomba var mıdır.Varsa nereye atılır ya daihanetler söz vermekle mi başlar ve nerede biter. "kağıt tenim, mürekkep kanınsa içime bastırdığın", ardımıza serptiğimiz milli takım yıldızlarıyla yolunu bulmaya çalışan birbirinin uydusu iki gezegen gibi kendi eksenimizde dönüyoruz demektir.Tek odalı hastanemizin darmadağınık yatağında.Sen dudaklarınla ziyaretime geliyorsun geceleri ve tüm geceleri, gündüz tarifesiyle yaşayan taksiciler caddelere refakatçi. Dudakların bir virüs taşır gibi yorgun, aç ve uzak dudaklarıma.Sonra ben sinemaya gidip röntgen filmi için tek kişiliksiz bilet alıyorum.Yer göstericiyle aram açık, sağım solum boş önüm arkam.Saklanmayan, neyse.Tüm mevsimlerin toplandığı bir sombahar partisinde mayıs, haziranın derecesini ölçerken, alkolü fazla kaçırmış, acıyı fazla kaçırmış, ihaneti fazla.Son model bir ekimin, tüm yazı istifra edişi vekasımın kollarında sendeleyerek yıkılışı.Nisan’da esen herhangi bir yelken, ocakta çıkardığı yangınlarla fırtınaya terfi edişinden söz eden bir rüzgar.Hiç sevişmemiş kız kulesi.Bu tatillerinde marta gitmeyi planlayan temmuz-ağutos ve şubat’ın otuz bir çekme projeleri.Dedikodular dedikodular.Kötü aşkların hesabını ödeyen şiirler.Sürmanşetlerde:batan gemide boğulan önce çocuklar sonra kadınlar.Sosyete falcıların uyandıklarında gözlerinin falçataya dönüşü.Tartışma programlarına konuk lorca’nın“kanlı düğün, gelinin regl olmasıdır” iddiası ya da üç kulhu’yla bir elham’ın yasa dışı uhrevi şirketler zinciri. Tanrı bu filmi çoktan izleyip meleklerine anlatmış olmalı.Sıkılıp çıkıyorum sinemadan giriyorum bir bara ve çıkamıyorum bir daha.Belki exit music, belki a song for the lovers.Belki this is a film.Belki de utopia, teninden tenime terinle geçebileceğin bu çıkmaz yolda.Sinderella ayakkabı dünyasında sanki aklın ve bir tembel reis edasıyla bakıp, seçip, bırakıp bir türlü giyemediğin.Bir türlü üzerime geçiremediğim bir üniforma bedeninle sağım, solum, önüm, arkam fuckrepden burçlar.Tüzyıllar önce sönmüş yıldızlı fallar.Meteoroloji raporlarında içim dışım param parçalı bulutlu, dumanlı ve her metrekareme düşen, düşüp kırılan bakışların büyük ihtimal yüksek alkollü.Cehennemde, yanık kremleri satacağım süper bir iş tezgahlıyorum sonra birden.Öldükten sonra köşeyi dönebileceğiz demektir.Ahretin katalogları, tüm kutsal kitaplarda yer bakıyorum, ateşe sıfır.Peygamberler sitesi dolu. Kampanyalı tükenişleri arttırmışlar hayata.Islatıp kepeğe çok karşı devrimci saçlarımı çocuklara cehennemi tarif ediyorum içimden.Gitsinler ve gönüllerince ateşle oynasınlar.Üşümesinler.Evlatların en hayırlısı, terkeden babalarını kapıya kadar uğurlayanlardır biraz da.Onlara anlattığım masalın gizli öznesini aleni tuttum.Çünkü cennete giden yol şeytandan geçerbilsinler istedim.Bugün bir dişimi dolgu yaptırdım; adını söylerken eksilen bir şeyler vardı sanki ağzımda ve pek müstehzi bir hal aldım bu akşamüstü.Ağzıma oturan en kullanışlı sözcüğün çekip alınmasından korktum bir an.Çünkü çekingen ve alıngandır adın ağzımda.Çıkarken akşamın üstünü bahşiş bıraktım üzerime zimmetli ömrüme.İyileştim mi hatırlamıyorum. ama böyle giderse dudaklarından çürüyerek iyi bir leş olacağım.İyi birleşerek bütün ölümlere saygılı, kibar bir leş olacağım.Ben çürümeye senden başlayacağım çünkü.Otopsimde sana bir piyango gibi çıkacak notumda bileceksin bunu ve dört odacıklı kalbimin giriş katındaki yalnızlığınla desen desen işleyeceksin bir gece.Bir gece sabaha karşı.Sabaha çok karşı bir gece yazacağın ve pusunu bir tek senin dağıtacağın kitabın sonuna. İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık.İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine.Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken, duvarlara dalıp dalıp gitmesi.Türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık. Saçına rüzgar, sesine ışık düşürememek kimsenin. Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun.Güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya. İki adımdan biri insanın, sevincin kundakçısı, hüznün arması ayrılık. O küçük ölüm! Usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan. Ayrılık, o köpüklü öpüşlerin ardından gidip ağzını yıkadığında başlamıştı. Ben bulutları gösterirken, “bulmacanın beş harfli yemek sorusuna” yanıt aramanla halkalanmış, “Aşkın şarabının ağzını açtım, yar yüzünden içti murt bende kaldı” türküsü tenimde düğümlenirken, odadan çıkışınla yolunu tutmuş, Dağlarda öldürülen çocukların fotoğraflarını bir kenara itip, “bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı? ” diye sorduğunda varacağı yere varmıştı çoktan. Şimdi anlıyormusun gidişinin neden ayrılık olmadığını, bir yaprağın düşmesi kadar ancak, acısı ve ağırlığı olduğunu. Bir toplama işleminin sonucunu yazmak gibi bir değer taşıdığını. Boşluğa bir boşluk katmadığını, kar yağdırmadığını yaz ortasında.... Ne mi yapacağım bundan sonra? Ayak izlerimi silmek için sana gelen bütün yolları tersinden yürüyeceğim önce. Şiir yazmayacağım bir süre, Fotoğraflarını güneşe koyacağım, bir an önce sararsınlar diye. Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim. Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu, bir gül ağacının dibine dökeceğim. Falcı kadınlara inanmayacağım artık. Trafik polislerine adres sormayacağım, Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle gülmeyeceğim kimseye... Ne yapacağımı sanıyorsun ki? Tenin tenime bu kadar sinmişken, ömrüm azala azala önümden akarken, gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken.Senin korkularını, benim inceliğimi doldurup yüreğime, bıraktığın boşluğu yonta yonta binlerce heykelini yapacağım...
6 notes · View notes
musa-cy · 3 years ago
Text
1- Görünmeyen Misafir
Tumblr media
IMDB puanı: 8,1
Süre: 1 saat 46 dakika
Adrian Doria varlıklı bir iş adamıdır. Bir gün kendisini kapısı kitli bir otel odasında sevgilisi Laural Vidan'ın cesedinin yanı başında bulur. Polis tarafından tutuklandıkan sonra deneyimli bir avukat olan Virginia Goodman ile tanışır. Masum olduğunu kanıtlamak için şoförü Daniel Garrido araba kazasını aydınlatmaları gerekmektedir. Aynı zamanda avukatı Felix olayların seyrini değiştirebilecek bir delil araştırmaktadır. Virginia ve Adrian vaka hakkında konuşmalarını sürdürürler ama Adrian'ın ifadesinden ikna olmayan Virginia onu hikayesinin karanlık noktalarını açığa çıkarması için zorlar. Bulmacada gerçek ve yalan kolayca yer değiştirebilmektedir.
2- Ceset
Tumblr media
IMDB puanı: 7,6
Süre: 1 saat 48 dakika
Bir gün bir morgdan iş kadını Mayka'nın cesedi kaybolur. Hayatta her şeyi düzenli ve planlı olan bu kadının ölümünün arkasındaki sır perdesi henüz aralanamamışken, bir de cesedinin ortadan kaybolması olayı daha da karmaşık hale getirir. Dava ile ilgilenmesi için dedektif Jaime Pena görevlendirilir. Jaime de eşini kaybetmiştir ve bu travmanın izlerini henüz tam olarak atlatamamıştır. Bu davayı hem kişisel duygularını çözüme kavuşturmak hem de halen meslekte iyi bir polis olduğunu göstermek için değerlendirecektir. Fakat olayın o kadar çok karanlık noktası vardır ki davaya dahil olan hiç kimse aslı göründüğü kişi değildir. Cinayetin ve kaybolan cesedin arkasını araştırdıkça hem maddi hem manevi farklı sonuçlara doğru yönelecektir... Oriol Paulo'nun ilkuzun metrajlı sinema filmi olan yapımın başrollerinde Belén Rueda, Hugo Silva ve Aura Garrido bulunuyor...
3- Şipşak aile
Tumblr media
IMDB puanı: 7,3
Süre: 1 saat 58 dakika
Pete ve Ellie birbirlerini seven, uyumlu bir çifttir. Tek istekleri ise çocuk sahibi olmaktır. Sevimli çift bir aile kurmaya karar verdiğinde koruyucu aile olarak evlat edinme yoluna başvurur. Amaçları küçük bir çocuğu evlat edinmektir ancak birbirinden tatlı üç kardeş görünce hepsini evlat edinmeye karar verirler. Kardeşlerin en büyüğü, asi bir genç kız olan 15 yaşındaki Lizzy'dir. Çift kendilerini bir gecede üç çocuklu bir aile olarak bulur. Pete ve Ellie, artık bir aile olma umuduyla, nasıl ebeveynlik yapılması gerektiğini öğrenmek zorundadır. Bu süreçte birbirlerinden farklı karakterlerde olan 5 kişi, birbirlerine alışmalı ve uyum sağlamayı öğrenmelidir. Bu süreçte aiile dinamikleri, evlat edinme sisteminin kağıt işleri, aksaklıklar, aile sahibi olmanın ne demek olduğunu unutan çocuklar ve hassas duygular da işin içine girerek her şeyi zorlaştıracaktır.
4- Bıçaklar çekildi
Tumblr media
IMDB puanı: 7,9
Süre: 2 saat 11 dakika
Polisiye roman yazarı Harlan Thrombey, 85. yaş gününde evinde ölü bulunur. Meraklı bir araştırmacı dedektif olan Benoit Blanc gizli bir şekilde cinayet araştırmasında yer almaya başlar. Harlan Thrombey'nin ailesine soruşturma için başvurulur, ancak aile tam anlamıyla hiçbir işine yaramaz. Blanc tüm bu yüzeyde görünenlerin altını kazımak ve tüm yalanları ortaya çıkararak Thrombey'nin ölümünün ardındaki gerçeği bulmayı hedefler.
5- Doğu ekspiresinde cinayet
Tumblr media
IMDB puanı: 6,5
Süre: 1 saat 54 dakika
Agatha Christie'nin ünlü "Doğu Ekspresinde Cinayet" romanında uyarlanan filmde, 1930'lu yıllarda İstanbul ve Paris arasında sefer yapan ünlü Doğu Ekspresi'nde bir cinayet işlenir. Amerikalı bir milyoner trende ölü bulunur. Trende çok sayıdaki yolcu arasında ünlü Belçikalı dedektif Hercule Poirot (Kenneth Branagh) da bulunur. Trenin kara saplanıp durması, Poirot'ya yerel yetkililer duruma el koymadan önce cinayeti çözmesi için birkaç saat zaman verecektir.
6- Kar küreyici
Tumblr media
IMDB puanı: 7,1
Süre: 2 saat 6 dakika
Hikaye gezegendeki neredeyse tüm insanları öldüren küresel ısınmayı durdurmak için yapılan başarısız bir deney nedeniyle gerçekleşen buz çağında geçiyor. Hayatta kalan insanlar Snowpiercer isimli bir trende yaşamaktadır. Bu insanlar aynı zamanda trende uygulanan sınıf sistemiyle de mücadele etmektedir. Filmin oyuncu kadrosu ise: Chris Evans, Song Kangho, Tilda Swinton, Jamie Bell, Octavia Spencer, Ewen Bremner, Alison Pill, John Hurt ve Ed Harris gibi isimler yer alıyor.
7-Denizin ortasında
Tumblr media
IMDB puanı: 6,9
Süre: 2 saat 2 dakika
1820 yılının kış yları, Yeni İngiltere'nin balina gemisi Essex kimsenin inanamayacağı bir şey tarafından saldırıya uğrar. Gemiye saldıran şey İntikam duygusuyla dolu adeta irade sahibi bir balinadan başka bir şey değildir. Denizin Ortasında filmi bu olay sonrası gemide yaşananları ve mürettebatın hayatta kalmak için başvurduğu akıl almaz yöntemleri anlatan bir öykü.
4 notes · View notes
cupperspoon · 5 years ago
Text
Karakomik Filmler -2 Arada- Filmi Yorumu
Netflix’te yayınladığı gibi düştüm filme. İzledim. Film çıktığında bilerek sinemaya koşmamıştım çünkü o zamanlar yapımcılar ve sinema salonları alanıda sıkıntılar vardı. İzleyen olarak umursamadım açıkcası.Netflix’e düşer bu diyerek bekledim. Bekledim. Beklentim karşılığını verdi 
Her neyse sabırsızlıkla filmi değerlendirmeye geçmek istiyorum.Bir izleyici olarak incelememi yapacağımı belirtmek isterim. Bu konularda unvana veya sıfata sahip değilim.
Ben çok beğenerek izledim.Filmi yarısında bu filmde tuhaflıklar var diye zihnim beni uyadırmaya başladı. Yarısısından itibare anathar kelimeleri defterime yazdım. Böylelikle kolayca filmde bulunan öğeleri anlatacağımı düşünüyorum.
Spoiler içerir. Dikkat!
Olay örgüsünü anlatmak istemiyorum. Ama okumak isteyenler için konusunu google’da arattığımda en mantıklı metin şuydu:
Vapurun sahibinin değişmesinin ardından çalışanların mülakata çağrılması ve işlerini kaybetme korkusu filmin ana hikayesi. Fiziksel ve kişisel yetersizliklerini sorun haline getiren Ayzek’in çalışma arkadaşlarını rakip olarak görmeye başlayıp onları tasfiye etme girişimleri paranoya ile birlikte daha da karanlık bir yere götürüyor filmi.
Filmin hoşuma giden detayları Cem Yılmaz’ın bu filmde sadece kurguyu izleyiciye gösterme gibi bir hedefi olmamasıydı. Bu diğer filmlerine oranla çok daha şaşırtıcı ve küçük handikaplar yapmasını sağlamıştı. Görsellik ve karakter gelişimini filmde görebiliyorduk. Karakter gelişimini uzun veya kısa olmuş bu diye bir kıstas göstermiyorum fark ederseniz ki. Filmde bariz bir şekilde karakter iç dünyasını, gelişimini görebiliyoruz.Bu sadece söylediği sözler değil, davranışı, giyinişi hatta mekan farklılıkları sağlıyor.Böyle bir farklılık yaptığı için Cem Yılmaz’ı kutluyorum. Türk sinemasında böyle değişimler yaratan yönetmenler ve senaristler gelecek kuşakta barındırdığına eminim fakat geçmiş için aynısını söyleyemiyorum. 
Peki ben karakter gelişiminde neyi kastediyorum? Yani bunu izleyici olarak nasıl kapılmış olabilirim? 
Filmin bariz noktalarında bunu çok rahat hissediyorsunuz aslında.Hadi gelin bu noktalara beraber bakalım.
Gözetmenin, Metin ile mülakatından sonra birkaç kez ‘’Damgayı kağıda basıyorum bak!’’ ikazları Metin’in iç dünyasının ilk belirtileri aslında. Karşısında bürokratik bir karakterle resmi ilk görüşmesi ve ona yaranma çabalarının daha gözle görünür ele alınışı. 
Daha sonradan Gözetmenin onu inzivaya çekmesi ve ilk kırılımın yaşanması.‘‘Bu gemide hiç mi orospu çocuğu yok?’‘ sorusu Gözetmenin de artık Metin’in iç dünyasındaki yakın çevresine ayak uydurması aynı zamanda gemide olan biteni, arkada iş çevirenleri belirtmesini sağlamak için ilk sinyali gönderiyor.Metin ilk başta bir şey diyemiyor. ‘’Aileyiz biz.’’ diyerek soruyu geçiştirmeye çalışıyor, ısrarları üzerine ‘’Var tabii.’’ diyerek gözetmenin bir nevi gemideki gözü olmaya başlıyor. 
Göz demişken bu tarz ispiyoncu, blackmailed konularında aklıma ilk gelen şey George Orwell oluyor. Kültleşmiş romanı ile bu filmde bağlantı kurulduğunu hissediyorum. 
İspiyonculuğun başlangıcı Metin’in odasında gerçekleşiyor. Dişleri yapılı, Filmcilerin verdiği kırmızı ceket üzerinde çaprazında ayna var. Kamera açısının ortası tam ayna ile Metin’in kesişme noktasında duruyor. Metin telefon ile arkadaşlarını ispiyonlarken aslında kelebeklerin koza haline geçişi gibi değişimini görüyoruz. O artık Metin değil, çok sevdiği televizyon karakteri Isaac.
Arkadaşları Isaac’in bu yeni tarzına hazır değiller. İspiyonlayıp Önder’i göndermesiyle ile ‘’büfe başı’’ olan Isaac, kendine emin gülüşü ve cep telefonunda her an sizi ispiyonlayabilirim gücü sayesinde yeni dönüşümün ‘’altın çağlarını’’ yaşıyor. Arkadaşının ‘’Abi, dişlere daha alışamamışken bu ceketle çok farklı olmuşssun. Alışamadım.’’ lafına Isaac’in yanıtı tam gediğine oturtuyor. ‘’Alışırsın alışırsın.’’
Isaac yavaş yavaş bütün gemiyi sıkı yönetim haline getirmeye başlıyor. Kim ona yan göz baksa gözetmen sayesinde işte attırıyor. Kazan dairesinde çalışan alkolik akıl danışmanı Salih abisinin bile gözünün yaşına bakmadan kapı dışarı ediyor.Arkadaşlarına da dediği gibi durum tam olarak ‘’Herkes ayağını denk alsın.’’ haline geliyor. 
Bu arada gözetmenin simgelerinden biri de sakız. Metin karakterini İnzivaya çektiği zaman ‘’sakız’’ öneriyor. Konuşma bittikten sonra sakızı duvara yapıştırıyor. 
Isaac arkadaşlarını işten attırmaya başladığında bir ara odasını aynasında sakız yapıştırıldığını görüyor ve işleri daha hızlandırmaya başlatıyor.
İşler artık o raddeye geliyor ki Isaac yine farklı bir karaktere evriliyor.Gözetmen tarafından ‘’ Aşk Gemisi’’ dizisindeki Alex karakteri ile adlandırılmaya başlanılıyor. Isaac ilk başta Alex ismini beğenmiyor. Karakterini onunla özleştiremiyor. Fakat sonradan o ismini de benimsiyor. Buna sebep olan durum ise gemini kaptanını işten attırması sayesinde oluyor. Kaptanın son sözleri filmde yeri olan bir replik ’’Dümen sende Alex!’’.
Böylelikle kaptan en son gemiden ayrılıyor. (Kaptan gemisini en son terkedendir.)
Yani aslında ana karakterin üç aşaması var. Metin,Isaac ve Alex...
 Senaristin bizlere olayların kopacağını işaret ettiği ana noktalar. 
Alex karakterindeyken kamera açılarının simetriği ve karakterin artık ana merkezde duruşu önemli bir çizgi olduğunu düşünüyorum. Çünkü Alex halinde olay çerçevesinin ana beyni oluyor. Bu kısma ben ‘’Tek beyin, çok iş’’ adını koydum. Alex her işe koşmaya başlıyor. Dümeni çeviriyor, tostları hazırlıyor, dağıtımını yapıyor ve kazan dairesindeki işleri hallediyor. Gemiyi tek başına o yönetiyor. 
Bu aslında şu düşüncenin filizleri olabilir mi? İş hayatında heleki özel sektörde çalışanlardan sık sık duyduğumuz bir söz vardır. ‘’Burası ben olmadan işlemez.’’ Aynı zamanda buna gönderme diyebilir miyiz?
Filmin sonunda ana karakter her şeyin yanlış olduğunu anlamaya başlıyor. Sonunu çok anlatmak istemiyorum ama geri dönüş olduğunda Metin kaybettiği parasını buluyor. Arkadaşları onun adına seviniyor. Akıl hocasının repliği ise gülerek çok aşikar ve iğneliyici (bu amacı gütmesede) ‘’İyiki bulmuş yoksa anamızı ağlatırdı.’’
Filmi gerçekten çok sevdim. Cem Yılmaz’ın farklı şeyler denemesini destekliyorum, eminim ki o da bu filminden sevinçlidir. Toplum pek olumlu bakmasa da bu onların hatası olduğunu düşünüyorum.
1 note · View note
gazetelinkmedya · 5 years ago
Text
“Gemide” filmindeki esrar sahnesi gerçekmiş
“Gemide” filmindeki esrar sahnesi gerçekmiş
“Gemide” filmindeki esrar sahnesi gerçekmiş
Türk sinema tarihinin kült filmlerinden biri olan Gemide ile ilgili yeni detaylar ortaya çıktı. Senaristi Önder Çakar olan filmin yönetmenliğini Serdar Akar yaptı.1998 yılında vizyona giren film büyük ses getirmişti. Filmin yayınlandığı dönemi ve sonrasını değerlendiren Çakar, Türkiye’nin siyasi süreci ile ilgili değerlendirmelerde de bulundu.
Erkan…
View On WordPress
0 notes
ravza-nd · 3 years ago
Text
EN ÇOK HASILAT YAPAN FİLİMLER
Merhaba, bugün sizlere en çok hasılat yapan filimler hakkında birkaç bilgi vereceğim. Keyifli okumalar...
Avatar (2009)
Tumblr media
Toplam hasılat: 2.787.965.200 $ 
Pandora isimli bir gezegene görev için çağrılan Jake Sully, artık yürüyemeyen bir askerdir. Ancak bu görev için bacaklarına ihtiyacı yoktur çünkü Jake'in zihnini Pandora'nın yerel halkından birinin bedenine yerleştirirler. Jake, yerlilerle yaşadıkça görevini sorgulamaya başlar. James Cameron'ın yazıp yönettiği "Avatar", ilk üç boyutlu filmlerden biri olma özelliği taşıyor.
Avengers: Endgame (2019)
Tumblr media
Toplam hasılat: 2 milyar 790 milyon 216 bin dolar
Marvel'ın kurduğu 23 filmlik evrenin sonuncusu olan "Avengers: Endgame" MCU'daki tüm süper kahramanları bir araya getiren büyük bir yapım. Anthony ve Joe Russo'nun yönettiği filmin başrollerinde Robert Downey Jr., Chris Evans, Mark Ruffalo, Chris Hemsworth, Scarlett Johansson, Jeremy Renner, Don Cheadle, Paul Rudd, Benedict Cumberbatch, Chadwick Boseman, Benedict Cumberbatch, Brie Larson, Tom Holland, Karen Gillan, Zoe Saldana, Elizabeth Olsen ve Evangeline Lily gibi ünlü isimler yer alıyor.
Titanic (1997)
Tumblr media
Toplam hasılat: 2 milyar 187 milyon dolar
Asla batmaz denilen Titanic yolcu gemisinin bir buz dağına çarparak batması sonucu birçok insanın hayatını kaybettiği olayın hikayesi, aristokrat bir genç kızın gemide tanıştığı yoksul bir sanatçıya aşık olması üzerinden anlatılıyor. James Cameron'ın yazıp yönettiği "Titanic"in başrollerinde Leonardo Dicaprio ve Kate Winslet bulunuyor. Filmin yapım sürecinde James Cameron, küçük bir denizaltı ile Titanic'in batığına inerek filmdeki geminin aslına uygun olması için araştırmalar yapmıştı.
Star Wars: Episode VII – The Force Awakens" (2015)
Tumblr media
Toplam hasılat: 2 milyar 68 milyon dolar
Kült film serisi "Star Wars"un devam filmi olarak gelen "Star Wars: Episode VII – The Force Awakens", geçmiş ve günümüz "Star Wars" hayranlarının heyecanla karşıladığı bir filmdi. J.J. Abrams'ın yönetmenliğini yaptığı ve senaryo ekibinde yer aldığı film, Rey isimli genç bir kızın ve eski bir 'stormtrooper' olan Finn'in Han Solo ve Chewbacca'ya katılarak bir kez daha galaksiye barışı getirmeye çalışmalarını anlatıyor.
Avengers: Infinity War (2018)
Tumblr media
Toplam hasılat: 2 milyar 48 milyon dolar
"Avengers: Endgame"in ilk bölümü olan "Avengers: Infinity War", süper kahramanların Thanos'a karşı bir araya gelerek evreni korumaya çalışmasını anlatıyor. Avengers ekibi, kendi ideal evren fikrini gerçekleştirmek için yaşayan tüm canlıların yarısını rastgele olarak yok etmeye çalışan Thanos'u engellemeye çalışıyor.
1 note · View note
netbilge · 3 years ago
Text
Deniz Filmleri Sevenlere Film Önerileri, Deniz Filmleri 2022 İzle
Deniz Filmleri Sevenlere Film Önerileri, Deniz Filmleri 2022 İzle
Şimdi Gemide ve Sarmaşık gibi kült filmleri bu listeye almasak olmazdı bunu belirtelim. GEMİDE 1998 YAPIMI TÜRK FİLMİ Laleli’de parasını çaldıran boksörün gemi kaptanına durumu anlatması ile parayı istemeye giden kaptanın başından geçenlerin konu edildiği filmde, olaylar iyice karmaşık bir hal alır ve bir kız ile kafası betona çarpılarak öldürülmüş bir adam kalır ellerinde. Konu. Bir kum…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
mantikutayr · 7 years ago
Text
bu hafta sizden gelen filmler ve ikinci kez izlediğim iki film: stalker ve torino atı. 
on günlük tatilim bitmek üzere, izlemek istediğim onca film vardı ama sizden öneri filmleri alınca bu filmlere öncelik verdim. sırasıyla da hepsini izledim. hepsi birbirinden güzel ama içlerinden bazıları biraz daha fazla etkiledi beni. 
sarmaşık - tolga karaçelik’in izlediğim ilk filmi. birkaç gün sonra kelebekler’i de izleyince tam oldu, tanıştık gibi oldu.. bana göre sinemada herhangi bir şeyi anlamlandırabilmek için önemli olan sembol okuyabilmek. metaforlar, semboller.. sarmaşık filminde bolca kullanılmıştı. farklı kültürel ve etnik özelliklere sahip 5 adamın bir gemide üç ay boyunca kalmak zorunda oluşu.. ve temsil ettikleri toplumsal gruplar. kelebekler filmi için düşündüklerimi yazmıştım. önce sarmaşık sonra kelebekler. 
nocturnal anima - gece hayvanları  / tom ford  izlediğim ikinci film. zihnimde oluşturduğum bir diyalogla yazmıştım düşündüklerimi ( spoiler.) listemde olan bi filmdi, dücane cündioğlu’nun önerileri arasındaydı aynı zamanda. başka bi dönemimde izleseydim belki bu kadar etkilenmeye bilirdim. film güzel film ama keşke o anki ruh halimle izlemeseydim, izlediğimden beri  filmin sonu ara ara gözümde canlanıyor. keşke izlemeseydim dedirtecek kadar ama dediğim gibi bu tamamen kişisel bi durumdu. 
dupa dealuri - tepelerin ardında / cristian mungiu üçüncü filmim. bi yetimhanede zor şartlarda beraber büyüyen  alina ve voichita. yetimhaneden ayrıldıktan sonra  voichita almanya'da tek başına ayakta durmaya çalışırken  alina, romanya'da bir manastıra sığınmış. tabi dünya’ya baktıkları yer artık aynı değildir.  dinin toplum üzerindeki etikisi.. ‘’baba’’nın şu repliğini sevdim ama:  ‘’bir yere giden kişi asla aynı insan olarak geri dönmez.‘’
bacalaureat / mezuniyet - cristian mungiu dördüncü ve konusu basit gibi görünen ama bana göre tam anlamıyla  sarsıcı bi film. graduation, izleyen herkesin -en az bir kere- penceresine taş attı. kızını ‘’dürüst’’ bi şekilde yetiştiren baba ve arkasından gelenler.. eminim bazılarımız izlerken ‘’ne var canım ne yaptı ki..’’ diyecek.. zaten işin raydan çıkışı burada oluyor ya da pencereye taş. repliklerine cevap verdiğimi hatırlıyorum:  ‘’dürüst bir dünyada yaşamıyoruz. hepimizin sırları var.’’ öyle mi? peki bu dürüstlüğü sağlayacak olan kim? “onlar’ın silahlarını kullanmak” ne de olsa günah sayılmaz değil mi? 
ne diyorduk: “ahlaken zayıf olanların her zaman bir mazereti vardır zaten.”
45 yıl -  andrew haigh beşinci filmim. yine nocturnal anima gibi tamamen kişisel olarak garip bi biçimde etkiledi bu film. haigh, birinin ömrü boyunca başkasıyla olsa dahi, aklını, kalbini işgal ettiği kişinin durumu da inceleseydi.. ki o zaman altınc�� filmi izlemeyi günler sonraya ertelemek zorunda kalırdım sanırım. beni etkiledi ama, aması olan bi filmdi. 
what if -  an / christoforos papakaliatis altıncı filmim ve laterna ♥  programlı müzikleri kolu çevrilerek çalınan ayaklı bir tür org  yunanistan’da turistik yerlerde yaşlı amcaların sokaklarda çaldığı müzik aleti olarak da biliniyor. sırf o  laterna sahneleri için bi kez daha izlerim. film kader, an, zaman, aşk ve daha böyle bi çok kavramı sorgulattığı için sanırım öneriler arasında en etkilendiğim film oldu. 
fitzcarraldo - werner herzog yedinci filmim: batı almanya - peru ortak yapımı dramatik macera filmi. saplantılı bi opera aşığının ( fitzcarraldo ) güney amerika ormanlarında opera binası inşa etme çabaları anlatılmakta. film, perulu kauçuk kralı carlos fermín fitzcarrald'ıni gerçek hayat hikâyesinden uyarlanmış. evet güzel bi filmdi. 
sorun yaratan adam ya da uyumsuz adam -  jens lien sekiz bu sorun yaratan adam’ın hikayesi benim ‘’homasa cut şehrinde’’ isimli öykümün neredeyse aynısı. film ilerlerken hadi be demektenjgfkh çok garip.. bi sistem eleştirisi gibi duran filmin bazı sahneleri vardı ki kendi öykümden biliyorum :) burasını devam ettirirsem  spoiler olacak.. şöyle yapabiliriz belki filmi izleyecek olanınız sistemin dışında başka bi anlatım bulursa  benimle paylaşır, yani paylaşmasını isterim.
geldim ikinci kez izlediklerime: 
stalker - iz sürücü / andrey tarkovski 
yıllar önce izlemiştim iz sürücü’yü. tam olarak oturtmak için ikinci kez izlemem gerçekten çok iyi oldu. iz sürücü yasaklanmış ve kuşatılmış olan bölge’ye giden yolda bir profesöre ve bir yazara öncülük etmekte. yazar: ilham kaynağını aradığını ve sonrasında onun yalan olduğunu söyleyen, prof.: sırt çantalı -  sembolik olarak kitabi bilgi olarak yorumlanabilir.- fizik profesörü ve bilimi temsil ettiğini söyleyebiliriz. ‘’ gerçeği aramak.’’.. filmdeki köpek sete yanlışla girdiği ve filmin atmosferine uygun olduğu için sonradan dahil edildiği gibi bilgi var öyle olsun ya da olmasın köpeğin durduğu yer belki de nefstir. ikinci kez izlediğim için adım adım not ala ala gittim öyle fazla ayrıntı var ki o notları da toparlamam zaman alabilir..  “eğer en derindeki dileğinizi gerçekleştirme fırsatınız olsaydı, bunu gerçekten ister miydiniz?” stalker üzerine aldığım notlardan da yardım alarak yeniden üzerine düşünüp  uzun uzun yazmak istiyorum. 
the turin horse - torino atı -  béla tarr 
tarr son filmim dediği torino atı, stalker’e oranla çok daha fazla beni yoran çok daha fazla üzerine düşünmek için zaman ayırdığım film oldu. atla sisler içinde bir yolculukla başlıyor.. atın sembolize ettiği şeyi bulup filmi oradan okumak gerekiyor aslında. iyinin ve kötünün ötesindeyse bu film, at: iyi olanı temsil etmeli.. atın kırbaçlanması -  nietzsche. başlı başına  nietzsche. filmin özeti olan şu konuşmayı bırakıp bitireyim:  “her şey mahvoluyor. her şey değersizleşti. fakat şunu söyleyebilirim ki, onlar mahvetti ve değersizleştirdi. çünkü sözde masumane insani yardımla gelen bir çeşit afet değil bu. tam tersine insanın kendi kararlarıyla ilgili bu, kendi kararlarının kendisinin önüne geçmesiyle. tabii ki bunda tanrı’nın da eli var. hatta bana kalırsa, büyük bir payı var. ve bu pay ne olursa olsun, hayal edebileceğin en korkunç yaratılışa sahip. çünkü görüyorsun sen de, dünya bayağılaştı. benim ne söylediğimin bir önemi de yok, çünkü her şey satın alınarak değersizleştirildi. sinsi, alçakça bir savaşla ele geçirdiklerinden beri, her şeyi adileştirdiler. her neye dokundularsa, ki her şeye dokundular, onu değersizleştirdiler. işte bu nihai zafere kadar giden yoldu. muzaffer bir sona doğru giden. ele geçir, değersizleştir. değersizleştir, ele geçir. ya da istersen farklı şekilde de ifade edeyim: dokun, değersizleştir ve dolayısıyla ele geçir. ya da, dokun, ele geçir ve dolayısıyla değersizleştir. durum bu şekilde yüzyıllardır devam ediyor. yüzyıldan yüzyıla, her çağda. bazen sinsice, bazen kabaca, bazen kibarca, bazen acımasızca ama durmaksızın devam ediyor. değişmeyen tek şey ise şekli, pusudaki bir sıçan saldırısı gibi. çünkü bu mükemmel zafer, diğer taraf için de aynı şekilde gerekliydi. mükemmel, bir şekilde önemli ve asil olan her şey, böylesi bir savaştan kaçınmalı. herhangi bir mücadeleye girmemeli, bu sadece bir tarafın aniden mükemmelliğini, büyüklüğünü ve asilliğini kaybetmesi demek. şimdi kurdukları pusudan yönettikleri dünyaya saldırıyor bu kazanan galipler ve birilerinin onlardan bir şey saklayabileceği küçük bir köşe dahi yok. ellerini attıkları her şey zaten onların çünkü. ulaşamayacaklarını düşündüğümüz şeyler bile, ki onlar her yere ulaşır. çünkü gökyüzü şimdiden onların, düşlerimizin olduğu gibi. onların zaman, doğa ve sonsuz sessizlik. hatta ahlaksızlık bile onların, anladın mı? her şey ama her şey sonsuza dek kayboldu! ve o asil, önemli ve mükemmel pek çok şey orada kaldı, bilmem izah edebildim mi? bu noktada çark ettiler, durup anlamaya başladılar ve kabul etmek zorunda kaldılar, ne tanrının ne de tanrıların olmadığını. mükemmel, önemli ve asil olanın ise bu doğruyu en başından beri anlayıp kabul etmesi gerekiyordu. tabii onlar bunu anlamaktan oldukça yoksundu. inanmış ve kabul etmişlerse de, bunu anlamamışlardı. şaşkın ama boyun eğmemiş bir şekilde orada dururlarken bir şey oldu ve beyinlerinde çakan bir kıvılcım, sonunda onları aydınlattı. ve birden ne tanrının ne de tanrıların olmadığını fark ettiler. birden ne iyinin ne de kötünün olmadığını gördüler. akabinde görüp anladılar ki, eğer öyleyse aslında kendileri de yoktular! söndüler, yanıp kül oldular dediğimiz an bunlar olmuş olabilir sanıyorum. çayırda cayır cayır yanmaya bırakılan bir ateş gibi söndü ve yanıp kül oldu. biri daimi kaybedendi, diğeri doğuştan kazanan. mağlubiyet, galibiyet. mağlubiyet, galibiyet ve bir gün yine bu civarlarda fark etmek zorunda kaldığım ve sonunda fark ettiğim bir şey oldu, ben hatalıydım. şu dünyada herhangi bir değişimin asla olmamış olduğunu, ve asla olamayacak oluşunu düşünürken gerçekten de hatalıydım. çünkü, inan bana, artık biliyorum ki, bu değişim aslında gerçekleşti.”
11 notes · View notes
muhammedalibayram · 4 years ago
Photo
Tumblr media
TAKE OFF (Kalkış) تيك آف 2015, İran Filmi Tür: Gençlik, Dram, Kara Komedi Süre:83 Dakika * 📹 Film hakkındaki fikrim: 😣😖😥😤😡👹☠👎⬇4⃣ Şimdiye kadar izlediğim en kötü İran Filmleri arasına girer. 83 dakikaya yazık. Tavsiye etmiyorum. Ama gene de siz bilirsiniz. 🤐 * 📽 Kısaca konusu: Fayez, Masih, Athena ve Hamza otuz yaşlarında olup sıkıcı ve ümitsiz günler geçirmektedirler. Son 5 yıldır gemide çalışan Şirzad, umulmadık bir anda Fransız gemisi ile ülkeye döner ve onların hayatlarının ritmini değiştirir. * #takeoffmovie #takeoff #mostafazamani #iranfilmi #iranianmovie #iranfilmleri #فيلم_ايرانى #تيك_آف https://www.instagram.com/p/CBpwFUPjuwi/?igshid=1mrdycuvbo8l4
0 notes