#şefi
Explore tagged Tumblr posts
Text
Kaç gündür Barbaros'u son ikiye bırakıp sonra saçma sapan bir bahaneyle eliyorlar, yine aynısı olacak muhtemelen.
Aaa yani, yeter yahu. Şaşırtın bizi artık.
14 notes
·
View notes
Text
#Dünyanın en tecrübeli kurtarma birimlerinden biri olduğu belirtilen Amerikan Uluslararası Kurtarma Ekibinin Kurtarma şefi ve afet olayları m#nerede durmalı?#DOUG COPP'UN ÖNERİLERİ#1)“Binalar çökerken basitçe ”çömelen ve korunan“ kişiler istisnasız her defasında ezilerek ölüyorlar. Masa#araba gibi nesnelerin altına giren kişiler her zaman ezilirler.#2)Kediler#köpekler ve bebeklerin hepsi doğal bir şekilde dizlerini ana rahmindeki gibi karınlarına doğru çekerek kıvrılırlar. Deprem anında sizde bu#Hafifçe ezilecek ama yanında boşluk yaratacak bir kanepe#geniş büyük bir eşyanın yanında durun.#3)Ahşap evler deprem anındaki en güvenli yapılardır. Sebebi basittir; ahşap esnektir ve depremin zorlamasıyla hareket eder. Eğer ahşap bina#ahşap binalar daha az yoğunlukta yıkılış ağırlığına sahiptir. Tuğla binalar ayrı tuğla parçalarına ayrılacaklardır. Tuğlalar bir çok yarala#ama (beton) bloklardan daha az ezilmiş vücutlar yaratırlar.#4)Eğer gece yataktayken deprem olursa#basitçe yuvarlanarak yataktan düşün. Yatağın çevresinde güvenli bir boşluk oluşacaktır. Oteller müşterilerine deprem anında yatakların yanı#5)Televizyon izlerken deprem olursa ve kolayca kapıdan veya pencereden dışarı kaçmak mümkün değilse#kanepe veya büyük bir koltuğun/sandalyenin yanında cenin pozisyonunda kıvrılarak yere uzanın.#6)Bina çökerken Kapı kirişlerinin altına geçen herkes ölür...Nasıl mı? Eğer kapı kirişlerinin altına geçerseniz ve kapı kirişi öne veya ark#7)Hiçbir zaman merdivenlere gitmeyin/yönelmeyin. Merdivenler (ana binadan) farklı bir “frekans aralığına” sahiptir; ana binadan bağımsız/ay#ta ki merdivenlerin yıkılışı kadar. Merdivenlere ulaşan insanlar basamaklar yüzünden yaralanırlar. Korkunç şekilde sakatlanırlar. Bina yıkı#merdivenlerden uzak durun. Merdivenler binanın hasar görmesi en muhtemel kısmıdır. Depremde yıkılmamış olsa dahi#merdivenler bağırarak kaçmaya çalışan insanların aşırı yüklenmesi ile çökebilir. Merdivenler binanın geri kalan kısmı zarar görmemiş olsa d
6 notes
·
View notes
Text
İş ilanı - Kırıkkale
İş ilanı - Kırıkkale
Aşağıdaki şartlarda çalışma arkadaşı aramaktayız, ilgilenen arkadaşların b230120 başlığı ile özgeçmişlerini [email protected] adresine göndermeleri rica olunur. Üniversitelerin mühendislik bölümlerinden mezun (inşaat, makine, metalürji ve malzeme, endüstri), Tercihen benzer pozisyonlarda en az 5 yıllık deneyime sahip, Konusuyla ilgili kaynakları takip edip yorumlayabilecek nitelikte İngilizce…
View On WordPress
0 notes
Text
Müzik 🎼🎶
And the Waltz Goes On 🎵🎶🎼
(Anthony Hopkins in bestelediği, andre rieu yönetimindeki johann strauss orkestrasının icra ettiği huzur veren, yer yer hüzünlendiren, yer yer gülümseten bana göre aşmış, muhteşem ötesi eser.)
🎼🎶🎵
27 yaşındayken yazdığı And The Waltz Goes On adlı valsini bir kağıt parçasına yazmış, hiçbir zaman da çalmamıştı. Büyük usta, kendi yazdığı valsin melodisini bile bilmiyordu. Yıllar sonra eşiyle birlikte bir klasik müzik konseri dinlerken ‘’keşke benim de bir bestem Viyana’da çalınsa’’ dediğinde eşinin aklına bir fikir gelecekti. Eşi, vals notalarının yazılı olduğu eski kağıdı bulmuş, güvenilir bir müzisyene emanet etmek istiyordu.
Tam da bu sırada eşi ile irtibat kuran dünyaca ünlü keman virtüözü ve orkestra şefi Andre Rieu bu kağıdı almış ve kendi kurduğu Johann Strauss orkestrası tarafından ilk kez icra etmişti. Anthony Hopkins’in bu olan bitenlerden haberi bile yoktu. Aslında o da bestelerini emanet edeceği iyi bir müzisyen arıyordu. Eşinin sürprizinden haberdar olan Sir Anthony Hopkins kendi bestesini hayatında ilk kez Andre Rieu’nun evinde dinleme fırsatı bulmuştu.
Rieu’nun aradığı kişi olduğuna kanaat getirdikten sonra sıra en büyük hayali olan Viyana salonlarında bu bestenin çalınmasına gelmişti. 2011 yılında özel bir gösterim ile Sir Anthony Hopkins’in onur konuğu olduğu konserde, 47 yıl sonra gün yüzüne çıkan bu vals bestesi icra edilmişti.
En büyük hayalinin gerçekleşmesinin verdiği mutluluk ve gururla ağlamaya başlayan büyük usta, 27 yaşındayken bir kağıt parçasına yazıp unuttuğu bestenin belki de yüzyılın en iyi vals eseri olduğunu nereden bilebilirdi ki..
alıntı
96 notes
·
View notes
Text
Türk ve Japon şirketleri arasında bir kürek yarışı düzenlenmesine karar verildi.
Japonların takımında 8 kişi kürek çekiyor, 1 kişi dümencilik yapıyordu.
Türk Takımında ise 2 kişi kürek çekiyor, 3 kişi şeflik 3 kişi müdürlük yapıyor 1 kişi de dümeni kullanıyordu.
Her iki takımda, performanslarının en üst düzeyine varabilmek için uzun ve zorlu bir hazırlık döneminden geçti.
Büyük gün geldi ve iki takımda, kendini hazır hissediyordu. Japonlar yarışı bir kilometre farkla kazandılar...
Yarış sonrası Türk takımı çok sarsılmıştı.Türk Şirket yönetimi yarışın açık farkla kaybedilmesinin nedeninin bulunmasına karar verdi.
Yapılan araştırmalar, analizler ve uzun çalışmalar sonucu düzenlenen raporlara göre hata bulundu ve çözüm önerisi getirildi.
Çözüm olarak yönetimdeki düzeni güçlendirmek için 1 genel müdür atandı, ve sandaldaki ağırlığı dengelemek için kürekçi sayısı da 1 e indirildi.
Japonlara yeni bir yarış teklif etme kararı alındı.
9 kişilik Türk takımı Japonlarla bir yarış yapmak üzere yeniden yapılandı.
Japonların takımında 8 kişi kürek çekiyor, 1 kişi dümencilik yapıyordu.
Türk Takımında ise yeni yapılanma şekli şöyleydi,
1 Genel müdür
3 Bölgesel müdür
3 Dümen şefi
1 Dümenci
1 Kürekçi
İkinci yarışı Japonlar iki kilometre arayla kazandılar.Tepesi atan Türk şirketi yönetim kurulu hemen harekete geçti. Yarışın kaybedilmesinden sorumlu tutulan kürekçi kovuldu,müdürlere ve diğer personele sorunun çözümüne olan katkılarından dolayı ikramiye verildi.
25 notes
·
View notes
Text
Orkestra şefi dediğin böyle olmalı 🤣🤣
39 notes
·
View notes
Text
💫✨️ Kitchen Therapy ✨️💫
Neydi o söz, “iyi bir şefi kötü bir şeften ayıran tuz oranıdır”? Japonlar karpuzun üstüne biraz tuz döküp yiyorlar, tadını daha çok ortaya çıkarıyormuş güya.
Tuzu bilmiyorum ama birazcık balzamik sirke karpuza gerçekten çok yakışıyor. Burada mihaliç peyniri kullandım, bi arkadaşım tavsiye etmişti, az önce açtım, tuzlu geldiği için biraz sıcak suda beklettim, tom ve jerry peyniri gibi delikliymiş meğer.
karpuz. peynir.taze nane.ve.balzamik sirke. Yarın havanın 34 derece olması anısına. Kafam karmakarışıkken bir şey üretmekten daha iyi bi toparlanma yöntemi bilmiyorum. Yeni hafta istediğimizden bile güzel ve verimli geçer, içimizdeki düğümleri çözer umarım. Goedenacht 💫
44 notes
·
View notes
Text
Yaşar Abi’yle anılar... anılar... Yaşar Abi aslında çocuk gibidir. Çabuk kırılır, çabuk küser. Ama içinde kötülük yoktur. Fakat kendine yapılanı da hiç unutmaz. Zaten hiçbir şeyi unutmaz ya, neyse. Şimdi sizlere bu konuyla ilgili birkaç anekdot anlatmak istiyorum. (...) Aziz Nesin, Yaşar Kemal ve Çiçek Arif Madem konu küslükten, dargınlıktan açıldı, o zaman bir de Yaşar Kemal Aziz Nesin hikâyesi anlatmalıyım size. Aziz Abi bir yazısında mı, yoksa bir sohbette mi ne Yaşar Abi’yle ilgili bir laf söylemiş. Yaşar Abi de bunu duymuş ve selamı sabahı kesmiş onunla; konuşmuyorlar. Türk edebiyatının ve kültürünün tepesinde oturan, uluslararası ünleri olan bu iki devin küslüğünden herkes rahatsız. Özellikle de dostları, arkadaşları tabii. Kimse de cesaret edip onları bir araya getiremiyor. Böyle de sürüp gidiyor bu durum. Bir akşamüstü Yaşar Abi, ben, Karanlık Cengiz ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın hem danışmanı hem basın sözcüsü, Büyükelçi Kaya Toperi dostumuzla Çiçek Bar’da muhabbeti kurmuşuz. Gülmecenin, fıkranın bini bir para. Erken bir saat olduğu için barda kimseler yok. Biz gülmekten kırılıyoruz. Tam tanımıyla yerlerdeyiz. Biz kahkahalara boğulurken bahçe kapısından Aziz Nesin girdi içeri. Yanında, son zamanlarda beraber olduğu kadın arkadaşı. Ölümünden üç beş ay önce olsa gerek. Artık, barda yalnız değiliz. Seslerimize çekidüzen verip biraz kısarak sohbetimize devam ettik. Ne de olsa barın sahibiyiz. İşin gereği bile olsa, ki o yüzden değil, gerçekten saygı duyduğum bir abi olarak Aziz Abi’ye hoş geldiniz demek için masadan kalktım. Aziz Abilerin masasına gidip, “Hoş geldiniz” dedim. Kısa bir süre için de olsa masalarına oturdum. Hoşbeşten sonra, lafı da döndürüp dolaştırıp, Yaşar Abi’yle olan dargınlıklarına getirdim ve niye konuşmadıklarını sordum. Aziz Abi de dargın olmadığından, bir konuşmasından dolayı Yaşar Abi’nin alınganlık gösterdiğinden söz etti. Aziz Abi’nin beni sevdiğini bildiğimden de cesaret alarak sordum: “O zaman Yaşar Abi’yi alıp masanıza getirsem bana kızmazsınız değil mi abi?” “Niye kızayım ki canım. O bizim küçük kör ayıcığımızdır” dedi. Bunun üzerine masadan izin isteyerek kalktım. Kafamda acele bir plan geliştirdim. O zamanki Çiçek Bar’ın şefi Cafer’i çağırıp, soğukluktan bir şişe Cordon Rouge şampanya çıkarıp, servise hazır hâle getirmesini söyledim. Çalışanlardan birinden de fotoğraf makinesini hazır etmesini istedim. Ben işaret ettiğimde hemen harekete geçersiniz, dedim. Sonrasında da gidip kendi masamıza oturdum. Oturur oturmaz da Yaşar Abi, “Aziz ne anlatıyor?” diye sordu. Ben de, o anda yazdığım senaryoyu okudum Yaşar Abi’ye. “Diyor ki Aziz Abi, ‘Ne o, bir şey mi var da Yaşar bana selam vermiyor. Hoş geldin demiyor? Sen bilirsin Arif?’ diye sordu” diyorum. “Peki sen ne dedin?” “Ben de bilmediğimi söyledim tabii.” “Hadi lan ordan. Aziz böyle şeyler söylemez. Düpedüz yalan söylüyorsun.” “Ben niye yalan söyleyeyim abi. Niye uydurayım ki? Ben, bana ne söylediyse onu söylüyorum.” “Beni kandırmaya kalkmıyorsun değil mi?” “Haddime mi düşmüş abi sizi kandırmak.” Yalandan kim ölmüş? Yemin billah ederek doğru söylediğimi, hatta, vakit geçirmeden masasına gitmemiz gerektiğini, yoksa çok ayıp olacağını söyledim. Kaya Abi de Karanlık Cengiz de beni desteklediler. Bana inanmasa da Aziz Abi’ye bir merhaba deme gereği duydu sanırım. “Hadi o zaman, yürü. Beraber gidiyoruz ulan” dedi. Masadan kalkarken bizim şef Cafer’e işareti çakıyorum. Bana tam inanmamış, ikircimli bir hâlde yürürken;
“Bak Arif, yanlış bir şey olursa seni asla affetmem. Bunu bilesin” dedi. “Bilmez olur muyum abi? Tamam, affetme” diyerek yüreklendirdim onu. Ama onun bu konularda bana pek güvenmediğini de biliyordum. Bu yüzden beni tehdit ederek, giderayak işin doğru olup olmadığını öğrenmeye çalışıyordu. Ne kadar yalan söylemeyen adamı oynasam da Yaşar Abi yine de benim işgüzarlık yapabileceğimi biliyor. Benim yaptığım da riskli bir iş ya, neyse. Aslında ben, Aziz Abi’nin sevgisine ve bilge kişiliğine güvenerek buna yeltenmiştim. Yapacak bir şey yoktu artık. Aziz Abi’nin masasına gelmiştik bile... Arkamızdan şef, garsonlar, komiler eşliğinde şampanya tepsisi geliyordu. Yaşar Abi; "Vay Aziz! Hoş geldin!” deyince, Aziz Abi de, "Nasılsın Yaşar?” dedi ve kucaklaştılar. Aynı anda şampanya da bütün gürültüsüyle “bom” diye hemen arkamızda patladı. Onların ürkmüş, şaşkın bakışları arasında bizim masadan bir alkış koptu. O sırada bir yandan da fotoğraflar çekiliyor. Daha sonra Kaya Toperi de gelerek Aziz Abi ile Yaşar Abi’yi kutladı. Şampanyalar içtik. Böylece uzun zamandır süren küskünlük de son bulmuş oldu. Bu işe en çok sevinenin ben olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Neyse bu kez, kazasız belasız çıktık işin içinden. Bu olaydan üç beş ay sonra Aziz Abi’yi kaybettik. Türkiye büyük bir değerini yitirmişti. Yaşar Abi, Aziz Abi’nin ölüm haberini alır almaz bana geldi. Üzgün... "Aferin ulan Arif. Ne iyi ettin de Aziz’le beni barıştırdın. O gün söylediklerinin hepsinin yalan olduğunu biliyordum. Ama bak Aziz öldü. Sen bizi o gün barıştırmasaydın, bugün birbirimize küs gidecektik. Bu da benim için daha büyük bir acı demekti. Sağ ol lan Hasan Emmimin oğlu. Yalan malan ama iyi ettiğin belli” deyip boynuma sarıldı. Dokunsalar ağlayacak hâldeydi. O an yüreğinden kopmuş gelen iki damla gözyaşı, kirpiklerinin arasından yere düşmek için sabırsızlanıyordu... Aziz Abi’nin yokluğuna alışmak hepimiz için zor oldu. Hâlâ ülkenin çözümsüz sorunlarına, ondan gelecek çözüm önerilerini bekler dururum. Kimsesiz çocuklar için kurduğu vakfının bahçesinde, nerede yattığı bilinmeyen mezarında, ışıklar içinde yat Aziz Abi! Tüm çiçekler üstüne açsın. Yıldızlar üstüne yağsın! - Arif Keskiner, Yaşar Kemal’li Anılar / Binbir Renk Binbir Çiçek - Fotoğraf: Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Arif Keskiner
#Arif Keskiner#Yaşar Kemal'li Anılar#Binbir Renk Binbir Çiçek#Yaşar Kemal#Aziz Nesin#Çiçek Arif#Çiçek Bar#Yaşar Abi'yle Anılar#Anı#Anılar#Hatıra#Hatıralar#Kemal Sadık Gökçeli#Yazar#Şair#Yürekbalı#Küsmek#Barışmak#Tüm çiçekler üstüne açsın#Yıldızlar üstüne yağsın#Yaşar Abi#Aziz Abi#Sevgi#Sevmek#Karanlık Cengiz#Kaya Toperi
24 notes
·
View notes
Text
Türkiye'nin ilk ''Kadın Müzesi'' İzmir'de ..
En güzel müze ..
Dünya'da 70 ülkede Kadın Müzesi var..
Türkiye'de ilk ...
Basmane'de , tarihi Tilkilik semtinde ..
Girişte, o efsane fotoğraf karşılıyor sizi..
Mustafa Kemal Atatürk 'ün, 1929'da, Ankara Palas' ta, manevi kızının düğününde, manevi kızı Nebile Hanım'a dans ederken çekilmiş fotoğrafı..
Kimler yok ki ?
Kurtuluş Savaşı Gazisi Kara Fatma gerçek ismi Fatma Seher , İlk Kadın pilot Sabiha Gökçen , Bombalı suikaste kurban verdiğimiz Bahriye Üçok , Türkan Saylan , Dünya güzelimiz Kerime Halis Ece , La Diva Turca Leyle Gencer ..
Birde ilkler ?
ilk kadın Doktor Safiye Ali
ilk kadın Hemşire Esma Deniz
İlk kadın Tiyatro sanatçısı Afife Jale
İlk kadın Gravürcü Aliye Berger
İlk kadın Romancı Fatma Aliye Topuz
İlk kadın Büyükelçi Filiz Dinçmen
İlk kadın Muhtar Gül Esin
İlk kadın Kaymakam Özlem Bozkurt Gevrek
İlk kadın Vali Lale Aytamam
İlk kadın Belediye Başkanı Müfide İlhan
İlk kadın Bakanı Türkan Akyol
İlk kadın Mimar Leyla Asım Turgut
İlk kadın Ressam Mihri Müşfik
İlk kadın Fotoğrafçı Naciye Suman
İlk kadın astrofizikçi Nüzhet Gündoğan
İlk kadın heyeltraş Sabiha Bengütaş
İlk kadın veteriner Sabine Aydemir
İlk kadın Rektör Ayşe Saffet Rıza
Alpar
İlk kadın Gazeteci Selma Rıza Faraceli
İlk kadın Karikatürcü Selma Emircioğlu
İlk kadın Kaptan İlgi Öztuncer
İlk kadın Subay Ülkü Sema Aydın
İlk kadın Polis Fikret Hanım
İlk kadın Polis Komseri Hikmet Cengiz
İlk kadın Emniyet Müdürü Feriha Sanerk
İlk kadın Arkeoloğ Halet Çambel
İlk kadın Orkestra Şefi İnci Özdil
İlk kadın Opera Sanatçısı Semiha Berksoy
İlk kadın Türkiye Güzeli Ferha Tevfik
İlk kadın Hakim Suat Berk
İlk kadın Avukat Süreyya Ağaoğlu
Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın,
İlk kadın Yargıtay üyesi Hakimi Melahat Ruacan
İlk kadın Sendikacı Zehra Kosava Duman
İlk kadın Sendika Başkanı Dervişe Koç
İlk kadın Dünya şampiyonu Sporcu Tennur Yerlisu
Otomobil Sürücü Ehliyeti olan ilk kadın Asıme Şahsuvaroğlu
Medeni Kanun'la evlenen Türkiye tarihinde ilk resmi nikahlı kadın Zehra Say
Anlatmakla bitecek gibi değil..
Denizi kız, kızı deniz, sokakları hem kız hemde deniz kokan İzmir de..
Türkiye'nin ilk Kadın Müzesin de..
Türkiye'nin olağan üstü kadınlarıyla sizleri bekliyor..
23 notes
·
View notes
Text
Dazai Osamu'nun Giriş Sınavı: Sonsöz
Wattpad Linki
MangaTR Linki
Tanıştığımıza memnun oldum ve karşılaştığımız ilk sefer değilse sizi tekrar görmekten mutluluk duydum! Ben, Bungou Stray Dogs serisinin yazarı Asagiri Kafka. Bungou Stray Dogs genelde şu şekilde ilerliyor:
DAZAİ: “Hey, Atsushi. Günün işiyle mi uğraşıyorsun?” Dazai neşeyle gülümsedi.
ATSUSHİ: “Y-Yine mi… kendini boğmaya çalıştın?” Atsushi yüzünü buruşturdu.
Bu, benim tipik özensiz yazım ama çizer Harukawa Sango karakterlere hayat veriyor. Çizimleri işimi kolaylaştırıyor ama bu sefer farklıydı.
Bu romanda yazdığım her cümlenin sorumluluğu bana aitti. Masadaki bir bardaktan köydeki yaşlı bir adamı tarif etmeye kadar her şeyi editlemek, düzenlemek ve ipleri elimde tutmak zorundaydım. Mangadaki çalışmalarımı film terimleriyle anlatacak olursam çizer Harukawa oyuncu, kameraman, seslendirmen, ışıklandırman ve sahne editörüyken benim tek yaptığım senaryolar yazmak ve yönetmenliğe yardımcı olmaktı. Bundan dolayı bu roman büyük bir görev ve sorumluluktu. İlk romanımı yazmanın getirdiği baskı o kadar ağırdı ki titreşim modundaki bir telefon gibi neredeyse her zaman elim ayağım titriyordu. Ama sonuca değdi. Bir bakıma mangadan daha zengin bir dünya yaratmayı başarabildim, umarım keyif almışsınızdır.
Bu roman, Bungou Stray Dogs mangasından iki yıl önce yaşanan olayların anlatıldığı bir yan hikayedir. Fakat gerilimin ve sürprizlerin tadını çıkarmanız için seri hakkında öncesinde bilgi sahibi olmanızı gerektirmeyecek şeklinde yazdım. Ayrıca Liman Mafyasının geçmişinin detaylarını içeren ikinci bir roman yazmayı planlıyorum. Baskı ve sorumluluk duygusu şimdiden beni tir tir titretiyor, muhtemelen bu yüzden masamın ayakları kırılmak üzere. Yeri delmeden önce bitirmeyi planlıyorum, takipte kalmayı unutmayın.
Son olarak birkaç kişiye teşekkürlerimi iletmek istiyorum: Manganın editör şefi Katou, bu romanın editörü Beans Bunko’dan Koshikawa, daima şık kapaklar ve karakterler çizen Harukawa Sango (çizimleri olmadan bu roman Bungou Stray Dogs’un tuhaf bir sahtesine benzerdi), reklamcılar, ajanslar, kitapçılar ve siz okuyucu; çok teşekkür ederim.
Bir sonraki ciltte görüşmek üzere.
Yazar, Asagiri Kafka
***
Öncelikle iki yıl aradan sonra çevirisine devam ettiğim bu romanı okuyan herkese teşekkür ederim. Serinin ilk romanı olmasına rağmen çevirisini, konusunun çok ilgi çekici olmadığını ve diğer romanların daha çok talep göreceğini düşünerek geçe bırakmıştım. Verdiğim iki yıllık arada 15 Yaş ve STORM BRINGER romanını çevirdim ve her ne kadar Giriş Sınavı’nın yeri kalbimde ayrı olsa da doğru bir karar aldığımı düşünüyorum.
Serinin yazar tarafından yazılan ilk romanı olmasına rağmen çevirisini yaptığım beşinci roman. Bu süreçte kendimi, mükemmel olmasa da geliştirdiğimi düşünüyorum. İlk çevirdiğim roman BEAST maalesef acemiliğimin, ikincisi 15 Yaş ise doğru kaynak bulamamamın kurbanıydı. “1. Ara”dan sonraki bölümlerin çevirisini resmi kitaptan yaptığım için hata payının daha az olduğunu düşünüyorum fakat gözümden kaçan bir şey varsa her zamanki gibi özür dilerim.
Bir sonraki çevireceğim romana gelirsem muhtemelen en başta yapmam gereken şeyi, kronolojik sırayı takip edeceğim ve “Dazai Osamu and the Dark ERA”yı çevireceğim.
Umarım bu kitap sizin için keyif verici olmuştur. Okuduğunuz ve beni desteklediğiniz için teşekkür ederim. Bölümleri bungoustraydogs-tr Tumblr, MangaTR ve Akami-Rin wattpad hesabında yayınlayacağım.
Çevirmen, Akami Rin
16 notes
·
View notes
Text
''Her şey aynı nefesi alır.
Hayvanlar, insanlar, ağaçlar...
Hayvanlar olmadan insanlar nedir ki?
Eğer bütün hayvanlar kaybolup giderse insanoğlu da büyük bir ruh yalnızlığı içinde yok olup gidecektir.
Hayvanlara ve ağaçlara ne olursa insanlara da aynısı olur.
Her şey birbirine bağlıdır.
Yerkürenin başına gelen, yerkürenin çocuklarının da başına gelecektir.''
Kızılderili Şefi Seattle (1786 - 1866)
60 notes
·
View notes
Text
İyi niyetle yoğrulmuş, merhametle marine edilmiş ama ilk lokmada boğazda kalan, insanın içini bulandıran bir ilişki sosundan bahsediyoruz. "İyiyim, senin için daha iyiyim" klişesiyle yoğrulmuş, aslında karşılıklı suç ortaklığına dayalı bir lezzetsizlik.
Hani, birbirini ezip geçen ama bunu tatlı bir tebessümle süsleyip "ama seni düşündüğüm için" bahanesine sığınanlar vardır ya, işte onlar bu tarifin şefi.
Hepimizin hayatından geçen o tipleri bilirsiniz.
Merhametin ardında yatan pasif agresif öfkeyi, iyi niyet kisvesiyle dayatılan sınır ihlallerini düşün. İyilik maskesiyle karşına dikilip aslında kendi bencilliklerini besleyen biriyle sofraya oturduğunu fark ettiğin an, o lokmalar zehire dönüşür.
Biraz sevgi, bir tutam empati, bolca suçluluk sosu..
Ve işte, kendi mutsuzluğundan inşa edilmiş, karşılıklı zorbalığın kırıntılarıyla bezeli o sahte ilişki yemeği.
Tadı mı? (Tahmin ediyorsun değil mi?)
Berbat.
Ama alışkanlıktan yutmaya devam edersin. Yeterince yutarsan belki damağın uyuşur, ya da miden kaldırmaz kusarsın; iki seçenek var.
Sonra kalkarsın masadan, “Afiyet olsun” diyemezsin.
Masayı dağıtıp kırıp geçiren biri olarak suçlanır ve kötü bilinirsin.
Çünkü o yemeği sadece sen yedin ve insanlar ışıltılı masayı gördü..
2 notes
·
View notes
Note
22,, Yirmi ikinci yaşın güzel geçmiş olmalı.
Hayır 22. Yılım da bir şeyleri atlatmış ve olgun bir insan olarak ayağa kalktım. Terfiler aldım, şehirler değiştirdim, ailemi geride bıraktım, arkadaşlarımı sildim ve tek başıma hayat için koşturdum. Sonucunda ise ünlü bir markada mutfak şefi oldum ve hala devam ediyorum. Yani güzel bir sene değil ama hedeflerine adım attığım bir seneydi...
5 notes
·
View notes
Text
Hizbullah'ın açıklaması:
Cihatçıların lideri Hacı İbrahim Akil (Hacı Abdülkadir), fedakarlıklarla dolu bir hayatın ardından şehitler safına katıldı. Kudüs her zaman kalbindeydi ve onun camisinde namaz kılmak onun hayaliydi 🇵🇸
ABD, Hizbullah'ın operasyon şefi Komutan İbrahim Akil, kendisi hakkında bilgi verene ödül verecekti ve kendisi aynı zamanda Rıdvan Kuvvetleri'nin de komutanıydı.
Allah rahmet eylesin
5 notes
·
View notes
Text
şu an kaldığımız otel endonezyalıların çoğunlukta olduğu bir otel, hatta endonezyalı şefi var ve akşam yemeğinde baya bir endonezya yemekleri çıkıyor. özellikle yatsı ya da sabah namazından sonra da otele giden yolda endonezya yemekleri satan endonezyalı hanımlar var. velhasıl endonezya mutfağı da gayet güzelmiş we're loving it so far
2 notes
·
View notes