#ıris

[brokenwingsstillfly]

🎶Kalbimde Yeri Ayrı Olan Şarkılar #3

Bu, benim için bir sürü yönden özel bir şarkı. Bazılarını teker teker anlatmak istiyorum. Bu şarkı üzerine saatlerce konuşurum ama dünyanın anlayacağını sanmam. ;)

6 yıldır aynı kitabı yazmaya çalışıyorum. Çok daha uzun bir süredir ise oradaki karakterleri düşlüyorum. Kitabın ana karakteri ve zihnime düşen ilk kitap karakterinin adı İris. Yıllar içinde çok fazla karakter yazdım ama hiçbirisi beni İris'in yansıttığı kadar yansıtmadı. Çok basit bir nedenle şarkının ismi İris olduğundan, beni ve İris'i en iyi yansıtan şarkı olduğundan ve en sevdiğim çiçek olduğundan benim için çok özel.

The Night We Met en çok dinlediğim ve insanların beni düşündüğünde aklına gelen ilk şarkı olabilir ama bu şarkı her sözüyle beni yansıtan tek şarkı. İçimdeki acıyı en belirgin gözler önüne seren şarkı. Bazen benim bile unuttuğum anıları gün yüzüne çıkaran bir şarkı. Geçmişi hatırlatırken kalbimi ağrıtıyor. Çocukluğumdan kalma bir travma olarak yanlış anlaşılmaktan hep çok korktum. Çok konuştum beni duysunlar diye. Kendimi çok açıkladım yanlış anlamasınlar diye. İşe yaramadı sözlerim, çoğunlukla yanlış anlaşıldım. Nefret ederdim bundan, hâlâ da ediyorum. Bu şarkıda bir cümle var: And I don't want the world to see me/'Cause I don't think that they'd understand (Dünyanın beni görmesini istemiyorum çünkü beni anlayacaklarını sanmıyorum). Küçükken beni görsünler isterdim çünkü yeterince çabalarsam beni anlarlar sanırdım. Büyüdüm ve insanların ne yaparsam yapayım beni anlamayacaklarını fark ettim. O yüzden görünmek istemedim, sahne ışığını terk edip karanlık bir odaya geçtim. Bağırmak yerine yazmaya başladım. Anlayan anlar. Büyüdüm ve kendimi açıklamaktan çok yoruldum.

"Yeah, you bleed just to know, you're alive. (Evet, hayatta olduğunu hissetmek için kanıyorsun. )" Bunu yaptığımı şarkıyı dinleyene kadar fark etmemiştim aslında. Yıllar öncesinden, bu şarkıyı dinlemeden çok önce, söylediğim ve inandığım bir cümle vardı: Acı, bünyeyi ayakta tutar. Ne tür bir acı olduğu fark etmezdi benim için. Kendi canını yakan insanlar olmadım hiç çünkü acıyı hissetmek için ekstra bir şey yapmama gerek yoktu. O zaten oradaydı. Yürümekten bacaklarım ağrıdığında bacaklarıma vururdum devam edeyim diye. Sinirlendiğimde kendimi kontrol etmek için tırnaklarımı avuçlarıma batırırdım. Migrenim azdığında saçlarımı çekerdim, acıya katlanmak ağrıya katlanmaktan daha kolay diye. Ama hiçbirini bilerek yapmazdım. İçimden gelirdi. Acı, bünyemi ayakta tutardı. Ruhum hep kanardı, ona rağmen yeni güne uyanma gücünü bulurdum.

Daha çok konuşurum ama bazı şeyler de bana kalsın...

[rrkivee3]

And I don't want the world to see me

'Cause I don't think that they'd understand

When everything's made to be broken

I just want you to know who I am

And you can't fight the tears that ain't coming

Or the moment of truth in your lies

When everything feels like the movies

Yeah, you bleed just to know, you're alive

[myreviewheart-blog]

eddie asla dayak yemez üslğüqd

[nuttycyclepanda-blog]

Esin Iris - Senin Şarkın ft. Koray Candemir <3

Seninle ilgili bu şarkı, sana diyorum Bıraktım kendimi, ayakta duramıyorum Bir köy, eşsiz bir koy Eski bir deniz, eski aşkların Durup düşünmeden kendi yaramı yine dağladım Aşk, sessizliğine çok büyük geliyor Hikayeler var teninde, kaç kişi biliyor Seninle ilgili bu şarkı, sana diyorum Hep akşam ölmüşüz, sabahtan doğamıyorum Benim duvar dibim, hiçbir yanına sığamıyorum Kırık kader gibi, kendi yazımı silemiyorum Aşk, sessizliğine çok büyük geliyor Hikayeler var teninde, kaç kişi biliyor

[vergi1ius]

Lexember #7

Root: ıri-

ıriai [ɨriai]: To rub, scrub; to press against.

ırienainai [ɨriɛnainai]: To rub over and over; to wash, polish; to fret or worry over.

ıritezai [ɨritɛzai]: To rub through; to wear out, wear down.

ıritezito [ɨritɛzito]: Erosion.

ırirozai [ɨrirozai]: To apply pressure; to touch, feel; to tactally study or examine.

[ridvansaglam]

5 inç’lik Yeni Akıllı Telefon Lava Iris Alpha

http://rooteto.com/android/lava-iris-alpha

[myreviewheart-blog]

the flash zımbırtıları

ıris:ekmek almaya gidiyorum

Barry:Seni kaybetmekten korkuyorum.