#üzüm gebelik
Explore tagged Tumblr posts
Text
GEBELİK HORMONU BETA HCG HAKKINDA BİLMENİZ GEREKENLER
İnsanda bulunan en büyük hormon olan HCG 243 aminoasitten oluşur ve glikoprotein yapıdadır. Sperm ve yumurtanın birleşmesinden sonra oluşan sinsityotrofoblast denilen embriyolojik hücrelerden salgılanması nedeniyle gebelik testi olarak kullanılır. Alfa ve Beta al ünitelerinden meydana gelir, alfa alt ünitesi diğer hipofizer glikoproteinlerle aynı kimyasal dizilime sahipken beta alt ünitesi yine…
View On WordPress
#üzüm gebelik#beta hcg#düşük tehditi#dış gebelik#emzirme#gebelik#gebelik testi#hcg#idrarda gebelik testi#kadinsagligivegebelik#kadın sağlığı ve gebelik#riskli gebelik#sağlıklı gebelik#yumurtalık
0 notes
Text
Gebelikte mide bulantısı nasıl geçer?
Gebelik sürecinde görülen kusma ve mide bulantısı şikayetleri hakkında bilgi veren Honaz Devlet Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Saniye Köseoğlu, bu süreci anlattı ve gebelerin neler yapabileceği konusunda tavsiyelerde bulundu. Gebelikte kusma ve mide bulantısının yaşam kalitesini çok bozabildiğini vurgulayan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Saniye Köseoğlu, mide bulantısının genellikle gebeliğin 4. haftasında başladığını ve 16. haftasında sonlanabildiğini söyledi. Köseoğlu: “Gebelik süreci başlı başına özel olmakla beraber, gebelik öncesinde ve gebelik sırasında yaşanan bazı durumlar sebebiyle daha sıkıntılı bir süreç haline gelebilmektedir. Bu durumlar arasında sıklıkla karşılaştığımız bulantı ve kusma gelir. Annenin yaşam kalitesini ciddi derecede bozabilir. Öncelikle hamilelikte hem fiziksel hem de psikolojik değişimlerin yaşandığı unutulmamalıdır. Mide bulantıları, kadınlar tarafından bazen gebeliğin ilk belirtisi olarak tarif edilmektedir. Genelde kişiden kişiye değişmekle birlikte gebeliğin 4. haftasında başlamakta ve 16. haftalarında sonlanmaktadır. Ancak doğuma kadar devam eden bulantılar da görülebilmektedir. Bulantının nedeni gebelikte artan hormonlardır. Bu hormonların daha fazla olduğu çoğul gebelik, mol(üzüm gebeliği) veya tiroid, safra kesesi hastalıkları, idrar yolları enfeksiyonu, böbrek taşı düşürülmesi vs. de etken olabilmektedir. Ayrıca bulantıda stresin de önemli bir faktör olduğu unutulmamalıdır” diye konuştu. Gebelikte Mide Bulantısını Önlemek İçin Neler Yapılabilir Uz. Dr. Saniye Köseoğlu, gebelikte kusma ve mide bulantısını önlemek için bazı ipuçları verdi ve şunları söyledi; “ - Sabah yataktan aniden kalkmamak önce oturur pozisyonda bir süre dinlenmek - Sabah yataktan kalkmadan tuzlu kraker, beyaz leblebi, galeta tüketmek - Gün içinde az az, sık sık yemek yemek - Asitli içeceklerden uzak durmak - Bulantıya neden olan koku ve yiyeceklerden uzak durmak - Sık sık sıvı tüketmek - Gün içinde dinlenmek - Olabildiğince stresden uzak durmak - Midenin boş kalmaması - İsteğe bağlı pirinç pilavı, haşlanmış patates, makarna tüketmek mide bulantısı ve kusmayı önleyebilir” dedi. Bu süreçte mutlaka gebelerin bulantı ve kusma şikayetini bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanının değerlendirmesi gerektiğini ifade eden Köseoğlu, bazı şiddetli durumlarda ilaç ve hatta hastaneye yatarak tedavi almak gerekebileceğine dikkati çekti ve tüm anne adaylarına sağlıklı bir gebelik süreci diledi. Read the full article
0 notes
Text
Mol Gebelik
Mol gebelik plasentanın anormal bir durumudur. Nadir görülen hamilelik hastalıklarındandır. Her 1000 anne adayından 1 inde görülür. Halk arasında Üzüm Gebeliği olarak bilinir. Ayrıca tıptaki adı Gestasyonel Trafoblastik hastalık, hidatiform mol yada sadece mol olarak bilinir.
Mol gebelik döllenme sırasında oluşan bir hata sonucunda rahim içinde anormal plasental dokunun büyümesidir. Mol…
View On WordPress
#beta değerim çok yüksek#beta hcg yüksekliği#gestasyonel trafoblastik#mol gebeliğin tanımı#mol gebeliğin tanısı#mol gebeliğin tedavisi#mol gebelik#mol gebelik nasıl belli olur#mol gebelik nasıl tedavi edilir#mol gebelik nedir#üzüm gebelik#üzüm gebelik nasıl belli olur#üzüm gebelik nedir
0 notes
Text
Hamile Kalmadan Önce Alınması Gereken Vitaminler
Hamile Kalmadan Önce Alınması Gereken Vitaminler, Hamilelik düşünceniz için artık eminsiniz ve bunun için ilk yapmanız gereken şeylerden birinin de sağlıklı bir gebelik olduğunu biliyorsunuz. Bunun İçinde Vücudunuz için gerekli olan beslenme düzenine, uykuya ve tabii ki de vitaminlere ihtiyacınız olacak. Gebelik öncesi vitamin alımı önemli bir konudur ve asla ihmal edilmemelidir. Sürpriz hamileliklerde, hamile olduğunuzu öğrendiğiniz an hemen doktorunuzla irtibata geçip sizin için gerekli vitaminleri almalısınız. Şimdi konuya ayrıntılı olarak girelim. Hamilelik öncesi hangi vitaminleri almalısın? Bu vitaminler neden önemli? Hangi vitamin hangi besinlerde bulunur? Gelin bu soruların cevaplarına birlikte bakalım.
Hamilelik Öncesi Vitamin Kullanımının Önemi
Bebeğiniz sizden kan yoluyla beslenir ve gerekli olan vitaminleri de sizden kan yoluyla alır. Siz hem kendinizin hem de bebeğinizin besin ihtiyacını gidermek zorundasınız. Bu yolda vitamin ihtiyacınız kaçınılmaz olacaktır. İşte vitamin kullanımı aşağıdaki sebeplerden dolayı önemlidir. - Embriyo, gelişimini tamamlayabilmek için ihtiyaç duyduğu bütün gereksinimleri anneden alır. - Bazı vitaminler döllenmenin gerçekleşmesinde ve embriyonun rahim içine tutunmasında önemli rol oynamaktadır. - Annenin kan değerleri, bebekte oluşabilecek anomalilerin önlenmesinde etkili rol oynar. - Gebelik sırasında vitamin eksikliklerine bağlı olarak oluşan hastalıkların önüne geçer.
Hamilelik Öncesi Alınması Gereken Vitaminler
Folik Asit Hamilelik deyince akla gelen en önemli vitaminlerden biri folik asit yani B9 vitaminidir. Hamilelik öncesi 3 ay ve hamilelik başında 3 ay kullanılması gerekir. folik asit; bebeğin sinir sisteminin gelişmesinde, DNA sentezinde ve hücre bölünmelerinde görev alır. Eksikliğinde sinir sistemi anomalilerine yol açabilmektedir (Spina bifida, erken doğum riski gibi). Besinlerden almak isterseniz Yeşil yapraklı sebzelerde ve tam tahıllarda yüksek miktarda folik asit bulunur. Ispanak, brokoli, avokado, yeşil mercimek, karaciğer, yumurta sarısı, barbunya, kuşkonmaz bu besinlerin başında gelir. Omega-3 Yağ Asitleri Vücudumuzda üretilmeyen bir yağdır ve mutlaka takviye edilmelidir. Bağışıklık sistemi, kalp sağlığı, göz sağlığı, beyin ve sinir sistemi için gerekli olan bir yağdır. Omega 3 hamilelikte Omega-3, vücutta üretilmeyen bir yağdır. Kalp sağlığından göz sağlığına, bağışıklık sisteminden sinir sistemine ve beyin gelişimine kadar birçok sistem üzerinde etkilidir. Bu da hamilelik sırasında ve öncesinde mutlaka omega-3 alınmasını gerektirir. Omega-3, gebelik öncesi kullanıldığında anne ve bebeğin bağışıklığını kuvvetlendirmeye yardımcı olur, bebeğin organlarının oluşumunu ve gelişimini destekler. Omega-3 açısından zengin besinlerin tüketimi ya da takviye alarak bu dönemde vücudun ihtiyacı karşılanmalıdır. Bulunduğu besinler; Somon, uskumru, sardalye gibi yağlı soğuk su balıkları, keten tohumu, chia tohumu, ceviz, semizotu, soya fasulyesi ve avokadoda bulunur. Demir Demir eksikliği, genç- yaşlı tüm kadınların genel sağlık sorunu durumuna gelmiştir. Ancak hamilelerin demir mineraline olan ihtiyacı çok daha fazladır. Hamilelikle birlikte kan hacminde artış yaşanır ve bebeğin ihtiyacı olan demirin depolanması için annenin demir depoları kullanılır. Düşük ve erken doğum riskini ortadan kaldırmak, bebekte gelişim geriliğini önlemek ve eksikliğinde oluşabilecek yorgunluk, hâlsizlik, ciltte solgunluk, nefes darlığı gibi şikâyetleri yok etmek amacıyla gebelik öncesinde demir depolarını doldurmak oldukça önemlidir. Bulunduğu besinler; Yumurta, ıspanak, semizotu, karaciğer, kırmızı et (yağsız), tavuk, balık, kuru baklagiller, kuru üzüm, yeşil sebzeler demirce zengin besinlerdir.
D Vitamini D vitamini, yağda çözünen vitaminler arasında yer alır. Özellikle üreme hormonlarının sentezlenmesinde ve kemik sağlığında büyük rol oynar. Bebeklerin gelişimi ve bağışıklık sistemi üzerinde de önemli etkileri bulunur. Bu nedenle eksikliğinde gebelik öncesinden başlanarak takviye edilmelidir. D vitamini eksikliği besin ve takviye yoluyla giderilmeye çalışılsa da tamamen ortadan kalkmayabilir. Sadece gebelik öncesinde ve sırasında değil, sonrasında ve hayatın her döneminde D vitamince zengin gıdalarla beslenmeye dikkat edilmelidir. Bulunduğu besinler; Patates, yumurta, balık (ton balığı, uskumru, somon), istiridye, mantar ve süt ürünlerinde bulunur. B Vitaminleri B vitaminleri aynı folik asit ve C vitamini gibi suda çözünen bileşenlerdir. Fazlası idrar yoluyla dışarı atılır. Depolanamadığı için günlük olarak tüm B vitaminlerinden vücuda kazandırmanız gerekir. B1, B2, B6 ve B12, B grubu vitaminler arasında en önemlileridir. Sinir sistemi üzerinde etkili olan B grubu aynı zamanda kanın oksijen taşımasına da yardımcıdır. Eksikliğinde enerji düşüklüğü, yorgunluk, baş dönmesi gibi şikâyetlerde ve kansızlık, unutkanlık, düşük riski gibi durumlarda artış görülür. Bulunduğu besinler; Muz, fıstık, ay çekirdeği, yeşil sebzeler, baklagiller (nohut, mercimek, fasulye), hayvansal gıdalar (et ve et ürünleri, yumurta, peynir, süt, yoğurt), deniz ürünleri (ahtapot, somon, ton balığı) ve kuru yemişlerde bulunur. Çinko Gebelik öncesi alınması gereken minerallerden bir diğeri de çinkodur. Çinko hem kadın hem de erkek üreme sistemini destekleyen bir bileşendir. Kadın ve erkek üreme hücrelerinin kalitesini artırır. Kadınlarda yumurtlamayı destekler, progesteron hormonunun üretimini artırır. DNA ve protein yapısındaki etkisi sebebiyle embriyonun gelişimine katkı sağlar. Bu nedenle özellikle bebek sahibi olmak isteyen anne adaylarının çinko değerlerine baktırmaları ve gerekiyorsa takviye etmeleri gerekir. Bulunduğu besinler; Kırmızı et, kabak çekirdeği, fındık, fasulye, süt ürünleri, tahıllar, ıstakoz, yengeç ve istiridye çinko bakımından oldukça zengindir. Ancak istiridye gibi deniz ürünleri tüketilecek ise iyi pişirilmesi gerekir. C Vitamini C vitamini birçok kişi tarafından hasta olunca bağışıklığı desteklemesi için tüketiliyor olsa da hamilelikte de önemli bir yeri vardır. Suda çözünür ve fazlası idrarla atılır. Bu yüzden günlük yeterli miktarda C vitamini almak gerekir. C vitamini demirin emilimini artırır. Demir eksikliği yaşayanların demirce zengin g��dalarla beslenirken maksimum fayda sağlayabilmeleri için beraberinde C vitamini de tüketmeleri tavsiye edilir. Gebelik öncesi rahmi bebek için hazırlayan C vitamini, mutlaka beslenme listesinde yer almalıdır. Bulunduğu besinler; Portakal, mandalina, mango, domates, kivi, greyfurt, brokoli, yeşil biber, çilek ve kavun C vitaminince zengindir. Hamile kalmadan önce alınması yararlı olacak temel vitamin ve minerallerin listesi kısaca bu şekildedir. Ancak gebelik planlıyorsanız hamilelik öncesinde rutin kan testlerinizi yaptırmanız ve hem bebek hem de sizin için elzem olan kan değerlerinizi kontrol ettirmeniz çok daha faydalı olacaktır. Herhangi bir değerinizin gerekenin altında çıkması durumunda gerekli tedaviyi uygulayabilmek ve takviye edebilmek amacıyla zaman kazanılmalıdır. Değerlerinize baktırmadan kendi iradenizle hamilelik öncesi vitamin kullanımında bulunmak doğru değildir. Vitaminlerin eksikliği gibi fazlalığı da sorun yaratabilir. Bu sebeple kan testleri, büyük önem taşır. Hamilelik planlanması ile beraber düzenli ve dengeli beslenmeye dikkat etmeli ve doktorunuza danışmadan vitamin takviyesi yapmamalısınız. Hamilelik Öncesi Twitter Read the full article
#HamileKalmadanÖnceAlınmasıGereken7Vitaminler#HamileKalmadanÖnceAlınmasıGerekenVitaminler#HamilelikÖncesiVitaminler
0 notes
Text
Üzüm Gebelik Neden Olur?
Üzüm Gebelik Neden Olur?
Üzüm gebelik diğer adıyla ‘’Mol gebelik’’ rahim içinde bulunan plasentanın üzüm şeklinde olup, bol miktarda bulunmasıyla oluşan bir gebelik türüdür. Üzüm gebelik erken hamilelikte görülmektedir. Üzüm (Mol) gebelik kötü beslenen ve yaşı ilerlemiş kadınlarda görülen bir olaydır. Üzüm gebeliğin iki türü vardır bunlar tam üzüm gebeliği ile kısmı (yarım) üzüm gebeliğidir. Tam üzüm gebeliği (Mol…
View On WordPress
1 note
·
View note
Text
Mol Gebelik Nedir? Tedavisi Nasıl Yapılır?
Mol Gebelik Nedir? Tedavisi Nasıl Yapılır?
Mol gebelik (üzüm gebeliği) hamilelikte görülen ekstrem durumlardan biridir. Nasıl anlaşılacağını ve tedavi yöntemlerini her hamile birey bilmelidir. Mol gebelikte, döllenme esnasında genetik bir sorun meydana gelir ve erken gebelik döneminde gebelik normal bir gelişme göstermez. Plesanta içerisinde bulunan bir takım hücreler şişer ve anormal bir gelişim gösterir. Plesantanın rahim içerisinde…
View On WordPress
0 notes
Text
Mol Gebelik (Üzüm Gebeliği) Nedir? Mol Gebeliği Teşhis ve Tedavisi
Mol Gebelik (Üzüm Gebeliği) Nedir? Mol Gebeliği Teşhis ve Tedavisi
Mol gebelik normalin dışında gelişen, üzüm şekline benzeyen yapılar nedeni ile oluşan bir gebelik türüdür. Mol gebelik belirtileri arasında ciddi kramplar, kalp atış sorunları, yüksek tansiyon, mide bulantısı gibi belirtiler görülür. Üzüm gebeliği olarak tabir edilen hamilelikte plasenta da üzüm salkımı şeklinde doku yığınlarına rastlanmaktadır. Hamileliğin ilk 3 ayında bazı kanamalar şeklinde…
View On WordPress
0 notes
Text
0 notes
Text
Mol Gebelik (Üzüm Gebeliği) Belirtileri ve Tedavisi
Anneler, muhtemelen mol gebelik (üzüm gebeliği) terimini duymuşsunuzdur. Üzüm gebeliği veya hidatidiform mol adı verilen tıbbi terimler, döllenmiş bir yumurtanın normal bir fetusta sperm geliştirmemesi durumudur.
Mol Gebelik (Üzüm Gebeliği) Nedir? Detaylar sitemizde..
Read the full article
0 notes
Text
Şeker hastalığının çeşitleri nelerdir? Genel şeker(diyabet) hastalığı belirtileri nedir?
Sinsi ilerleyen illetlerden biri olan diyabet yani şeker illeti günümüzün en yaygın rahatsızlıklarından biridir. Bu hastalık birçok sebepten dolayı ortaya çıkar. Pekala şeker marazının çeşitleri nelerdir? Umum şeker marazının belirtileri nelerdir? Şeker marazı önlenebilir mi? Şeker hastaları hangi besinleri tüketmeli? Şeker illetini önleyen doğal bir karışım var mıdır? Haberin detayında şeker illetine dair tüm bu soruların karşılıklarını bulabilirsiniz.
Pankreas isimli salgı bezinin kana yerinde ölçüde insülin hormonu üretememesi ya da üretilen hormonun ehliyetli noktada kullanılmaması sonucu yaşanan hastalık sürecine diyabet denir. Midenin art kısmında bulunan pankreas organı besinler aracılığıyla alınan unsurları ayırarak kana insülin hormonu salgılanır. Bu süreç haddinden fazla yapıldığında karaciğerin yağlanmasına sebebiyet verir. 2012’de yapılan istatistiksel data çalışmalarında şeker yani diyabet marazının 1.5 milyon kişinin vefatının direkt sebebi olarak gözlemlenmiştir. Diyabet kandaki insülin bedellerinin yükselmesi ya da azalmasıyla ortaya çıkar. Birebir vakitte alışılagelmiş olarak idrarda görülmeyen şeker olağanın üstüne çıktığından burada bile görülür. İki çeşit diyabet vardır. Bunlardan biri Tip 1 gayrısı Tip 2’dir.
ŞEKER ILLETININ ÇEŞİTLERİ NELERDİR?
Hem çevresel hem de genetik olarak ortaya çıkan şeker hastalığı Tip 1ve Tip 2 olarak iki çeşidi vardır. Tip 1’e genetik faktörlerin yanı sıra kan şekerinin düzenlenmesinde vazife alan insülin hormonunu üretimi yapan pankreas organına zarar veren virüsler ve vücut savunma sisteminin güçsüzleşmesi de illete sebep olan faktörlerdir. Yaygın olarak görülen Tip 2’ye ise haddinden fazla kilo, ilerleyen yaş, gerilim, hareketsizlik mesken gebelik sırasında aniden değişen hormonsal faktörler neden olur. Kanda bulunan şekerli hücrelerin insilün hormonunu dengelemede pasifleşmesi ile ortaya çıkar. Kandaki insülin yükseldikçe kimi komplikasyonlara da neden olur. Böbrek yetmezliği, görme kaybı, kalp bunalımı, felç ve bacak ampütasyonu üzere durumlar bu komplikasyonlar arasında mekan alır.
UMUMI ŞEKER(DİYABET) ILLETININ BELİRTİLERİ NELERDİR?
– Nedensiz başlayan kilo kaybı,
– Sık sık idrara çıkmaya bağlı ortaya çıkan uyku bozukluğu,
– Daima yemek yeme isteği olmasına karşın yorgun hissetmek,
– Vücut ısısında ani düşme ve yükselmeye bağlı ağzı kuruluğu,
– Aniden gelişen görme kayıpları,
– El ve ayak parmak uçlarında karıncalanma,
– Vücut hareketleri sırasında ağrı hissetme,
– Ağızda uyuşma motor hareketlerinde kısıtlanma,
– Kalp ritim bozukluğu, panik atak ve kalp çarpıntısı olmamasına karşın kalbin süratli atması üzere belirtiler diyabet illetinin habercisi olabilir.
ŞEKER ILLETININ TEDAVİSİ VAR MIDIR?
Açken yapılan kan ve idrar testi ile şeker ölçümüne bakılır. Burada şeker muhtemel gerekenin üstünde seyrediyorsa kompetan ilaç ve diyet tedavisi uygular. Karbonhidratlı besinler şeker orantısının olumsuz etkilediğinden eksperler öncelikle bu besinlerin azaltımasını öneriyor. Birebir devranda şeker illeti ve tedavisi sürecinde vücutta birtakım sıhhat meselelerine tabanı hazırlayabilir. Bu yüzden kompetan hastanın tertipli denetimlere gelmesi gerektiğini vurguluyor.
ŞEKER HASTALARI HANGİ BESİNLERİ TÜKETMELİ?
– Şeker marazı farklı komplikasyonlara neden olur. Örneğin kalp ve damar tıkanıklığı bu marazlar arasında taraf alır. Bunların önüne geçmek için münhasıran omega-3 yağ asitleri yeterli gelir. Bu yüzden mütehassıslar şeker hastalarına balık tüketimini tavsiye eder.
– Tıkanan damarlar makûs kolesterol seviyesinin yükselmesine neden olur. Bed kolesterol seviyesini düşürmede tesirli besin ise zeytinyağıdır.
– İnsülin direncini artırmada tesirli olan üzüm çekirdeği ve yeşil çay nizamlı tüketilmesi tavsiye edilir.
– İnsülin salgılanması için kanın sulanması gerekir. Bunun içinde tesirli olan domates suyudur. Ama domates suyunun taze sıkılması gerekir.
– Birebir devirde şeker hastalarının yoğurt, süt ve peynir üzere besinleri yağsız tüketilmesi tercih edilmelidir.
– Başkaca lifli besinlerde vücuttaki metabolizmayı hızlandırarak kandaki şeker seviyesini denetim eder.
PEKALA RAMAZAN AYINI ŞEKER HASTALARI NASIL GEÇİRMELİ?
Ramazan ayında şeker hastalarının kompetan tabiplere danışarak oruç tutmaları gerekiyor. Noktası olan şeker hastaları bu hususta dikkat etmesinde yarar var. Aksi halde uzun vadeli açlık ve susuzluğa bağlı önemli marazlar ortaya çıkabilir. Başkaca şeker illetinin şiddeti artabilir. Oruç tutacak olan diyabet yani şeker hastaları da eksperlerin önerdiği besinleri tüketmesi gerekir. Ramazan ayında şeker hastaları neler yapmalı, nasıl beslenmelidir? Sizler için bu sorunun cevabını Yasemin.com editörlerinden Busenur Çalık, Medipol Mega Üniversite Hastanesi Endrokrinoloji bilirkişisi Doç. Dr. Mehmet Fatih Kılıçlı’ya sordu.
Şeker hastalığının çeşitleri nelerdir? Genel şeker(diyabet) hastalığı belirtileri nedir?
0 notes
Text
Bust XL İle Göğüslerinizi Sarkmasın
Kadınların en büyük problemlerinden birisi olan göğüs sarkmalarının önüne ameliyatlar, kremler ve bir çok yolla karşı koyulmaya çalışıldı ve en sonunda yeni piyasaya sürülen Bust XL çözüm oldu. Tüm dünya da satış sırasında ilk sıralara yükselerek popüler olan bu ürün hakkında büyün sorularınızın cevaplarını cevapladık ve öğrenmek istediğiniz her şeyi sizler için yazdık makalemizi okumaya devam ederek öğrenebilirsiniz.
Doğum Sonrası Göğüs Çatlakları ve Sarkması
Hamilelik döneminin sonuna doğru özellikle vücudun kilosu arttıkça ve sonra da süt salgısı arttıkça göğüslerde aşırı büyüme olur. Bu durum göğüslerin üzerindeki derinin de gerginleşmesine neden olduğundan dolayı adapte olmaya çalışan deride çatlaklar oluşur.İlk zamanlarda bu çatlakların göze batmasa da sütün kesilmesi ve göğüslerin hacim kaybetmesiyle birlikte daha belirgin bir hal kazanır. Bu çatlakların sebebi ise derinin esneme kapasitesinin üzerinde gerilmesi ve elastik liflerin yırtılmasıdır. Bu denli gerilen derinin doğum ve emzirme dönem sonunda meme dokusu artık süt kesildiği için eski hacmine dönmüştür.Hatta bazen eski hacminin de altına düşmüş olabilir. Bu durum derinin fazla kalmasına yani sarkmasına sebep olur.
Göğüsler Neden Sarkar
●Kilo alma
●Hamilelik
●Sigara
●Yaşlanma
●Yer çekimi
Göğüsler Neden Çatlar
●Gebelik
●Hızlı ve aşırı kilo alımı
●Bebek emzirme sonucu
●Cushing Sendromu
Kimler Risk Altında
●Hamile olanlar
●Hızlı ve fazla kilo alanlar
Bust XL Nedir
Sadece kadınların kullanımı için uygun olarak imal edilen serum formunda bir üründür.Sadece göğüs sarkıkları ve çatlakları için değil göğüs büyütmek içinde kullanılır.Sarkmış göğüsleri dikleştirir ve çatlakları onarır. Göğüslere gereken vitaminleri sağlar ve büyüme süresini hızlandırır. Düzenli kullanım süreci sonunda gözle görülür değişim sağlanacaktır.
Bust XL Nasıl Kullanılır Bust XL Bakım serumu nun kapağını açın ve avuç içinize 20 damla kadar döktükten sonra göğsün alt kısmından başlayarak yukarıya doğru, sonra da göğüs üstünden altına doğru ve koltuk altından göğüs üstüne doğru 10 dakika kadar yuvarlak masaj hareketleri ile temiz ve kuru cilde yağı/serumu iyice yedirin. Diğer göğüs içinde aynı şekilde tekrar ediniz. Günde sadece tek 1 defa kullanınız.
Bust XL İçeriği
●Çörekotu yağı
●Hodan yağı
●Kara üzüm çekirdeği yağı
●Portakal yağı
●Tarçın yağı
●Biberiye yağı
●E vitamini
#bust xl#bust xl kullanan#bust xl kullananlar#bust xl yorum#bust xl serum#bust xl faydaları#bust xl nedir#bust xl kullanımı#bust xl nasıl kullanılır#bust xl zararları#bust xl yararları#bust xl sipariş#bust xl serumu
0 notes
Text
Üzüm gebeliği (mol gebelik) nedir? Tedavisi nasıl yapılır?
0 notes
Link
Her kadının hayali olan annelik duygusunu tatmak, bir evlada sahip olmak en büyük hayalidir ama her güzel şeyin gibi annelik duygusunu tatmanın da bir bedeli vardır. … Bu makalemizde gebelikte kramp nasıl önlenir,neler yapmalı hakkında bilgiler vermeye çalışacağız. Ani hareketler yapmaktan kaçının. Özellikle hamileliğin son 2 ayında yavaş ve temkinli hareket etmeye özen gösterin. Sabahları yataktan aniden kalkmayın. Rahat ve bol giysiler giyin. Sıkı ve dar giysiler bedeninize baskı uygulayıp kramba yol açabilir. Bol ve sizi rahat hissettirecek elbiseler veya etekler sizin için ideal giysilerdir. Aniden ve çok yemekten kaçının. Öğünleriniz az ve sık tutun. Az ve sık yiyin. Yoğun fiziksel aktivitelerden uzak durun. Çok fazla egzersiz yapmak, aşırı hareketlilik rahimde kasılmalara neden olup, kramplara yol açabilir. Jinekoloğunuza danışıp yapabileceğiniz, sizin için uygun olan sporları ve spor sürelerini belirleyin. Mümkün mertebe bacaklarınızı yüksekte tutun. Bacaklarınızdaki kanın iyi bir şekilde dolaşmasını bu şekilde sağlayabilirsiniz. Sağlıklı bir dolaşım sistemi, sizi kramplardan koruyacaktır. Yeterli miktarda sıvı tüketin. Krampların bir nedeni de bedenin susuz kalmasıdır. Meyve suları, doktor onaylı bitki çayları, sıvı gıdalar sizler için ideal içeceklerdendir. Sağlıklı ve dengeli beslenin. Günlük diyetiniz kalsiyum, magnezyum, potasyum yönünden zengin gıdalardan oluşsun. Bu vitaminler sinir ve kasların rahat bir şekilde çalışmasını sağlayan temel besin öğeleridir. Potasyum eksikliği kramp nedenlerindendir. Kalsiyum açısından zengin olan gıdalar; süt, kümes hayvanları, et ve peynir ve yoğurt gibi diğer süt ürünleri. Magnezyum açısından zengin gıdalar brokoli ve ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzeler, fasulye ve balık da magnezyum açısından iyi birer kaynaktır. Potasyum açısından zengin olan gıdalar muz, somon, avokado, beyaz mantar. Bol lif içeren yiyecekler sofranızdan eksik olmasın. Lifli gıdalar sindirimi düzenler ve kabızlığı önler. Kabızlık, karın kramplarını tetikleyen durumlardandır. Lif ihtivası yüksek gıdalardan bazıları şunlardır; kahverengi pirinç, makarna veya haşlanmış brokoli gibi sebzeler, pişmiş tatlı mısır, çiğ havuç, brüksel lahanası, pişmiş enginar, ahududu, armut, elma, portakal, çilek ve üzüm gibi meyveler Kramp Nasıl Geçer? Bir yere oturun ve biraz dinlenin. Dinlendiğinizde kaslar gevşeyecek ve bir süre sonra kramplar şiddetini azaltacak veya tamamen kesilecektir. Krambın girdiği yöne doğru biraz eğilmeniz, o bölgedeki kasları gevşetip, ağrıyı hafifletebilir. Krambın girdiği yere soğuk veya sıcak kompres uygulamakta ağrınıza şifa olabilir. Şayet krampınız uzun süre geçmiyorsa, hemen doktorunuzu aramanızı tavsiye ederiz.
0 notes
Text
Yorgunluğunuzun Nedeni Demir Eksikliği Olabilir! http://ift.tt/2DNWHp4
Toplumda kansızlık olarak bilinen demir eksikliği anemisi yorgunluk, güçsüzlük gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Daha çok kadınlarda görülen demir eksikliği anemisi erkeklerde bağırsak rahatsızlıklarından kaynaklanabiliyor. Memorial Hizmet Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Uz. Dr. Hicran Özsemir, demir eksikliği anemisi ve alınması gereken önlemler hakkında bilgi verdi.
Kansızlık sadece demir eksikliğinden kaynaklanmıyor
Bazı hastalıklar ve yanlış beslenme vücutta demir minerali eksikliğine yol açabilmektedir. Demir eksikliğinin ilerlemiş hali kansızlığa neden olabilirken kansızlığın tek nedeni demir eksikliğinden kaynaklanmamaktadır. B 12 ve folik asit eksikliği, mide bağırsak sistemindeki kanamalar, yeterince alyuvar üretilememesi gibi sorunlar da kansızlığa neden olabilmektedir.
Bu belirtileri ihmal etmeyin
Demir eksikliğinin en yaygın belirtisi güçsüzlük ve yorgunluktur. Demir eksikliği anemisinin ilerleyen durumlarında istirahat halinde bile yorgunluk ve bitkinlik belirtileri görülebilmektedir. Ayrıca;
Baş dönmesi
Çabuk yorulma
Saçlarda kırılma, dökülme ve matlaşma
Unutkanlık
Depresyon
Toprak yeme isteği
Odaklanma ve öğrenme zorluğu
Çarpıntı
Ciltte, ellerde, göz kapaklarının iç kısmında solukluk
Bağışıklık sisteminin etkilenmesi sonucu sık üst solunum yolları rahatsızlıkları yaşamak gibi belirtiler ortaya çıkabilmektedir.
Sorun mide ve bağırsağınızdan kaynaklanabilir
Demir eksikliği anemisi genellikle kadınlarda görülmektedir. Düzensiz adet kanamaları ile gebelik döneminde ihtiyacın artmasına bağlı olarak demir eksikliği anemisi görülebilmektedir. Erkeklerde demir eksikliği farklı nedenlerden kaynaklansa da gastrit, ülser, polip veya hemoroit gibi genellikle mide bağırsak sisteminde yaşanan kanamalardan meydana gelmektedir. Kalın bağırsak kanserinin de demir eksikliğine neden olacağı göz önünde bulundurularak tetkiklerin bu ihtimal değerlendirilerek yapılması gerekmektedir.
Çay ve kahveyi ara öğünlerde tüketin
Çay ve kahvenin içinde bulunan “Tanen” bileşeni vücuttaki demir emilimini bozabilmektedir. Bununla birlikte kalsiyumdan yüksek süt ve yoğurt da demir emilimini etkileyebilmektedir. Demir emilimini azaltan bu besinleri ana öğünler yerine yemeklerden 1-2 saat sonra tüketmek demir emilimi üzerindeki olumsuz etkiyi azaltmaktadır.
Bu besinleri sofranızdan eksik etmeyin
Kırmızı yağsız et
Sakatat
Üzüm veya keçiboynuzu pekmezi
Mercimek, nohut gibi taneli gıdalar
Balık- tavuk eti
Yumurta sarısı
Kayısı
Domates, biber gibi yeşil sebzeler
Narenciye, kivi, biber gibi C vitamini içeren besinler demir emilimini artırdığı için soflardan eksik edilmemelidir.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://www.aeroportist.com/yorgunlugunuzun-nedeni-demir-eksikligi-olabilir.html via IFTTT
0 notes
Text
Anne adaylarına çok özel bilgiler
Siz Anne adaylarını size çok özel bilgiler... Bebeğini kucağına almanın heyecanı özellikle ilk çocuk için birçok duyguyu aynı anda yaşatıyor annelere. Heyecan, sevinç, korku, endişe, sahiplenme, keyif, mutluluk, neşe, belki ağrı veya yorgunluk bu kadar farklı duyguyu aynı anda yaşarken aslında düşünülmesi gereken en önemli şey anne sütü. Bebeğe ilk altı ay anne sadece anne sütü vermek çok ama çok önemli. Bu dönemde dikkat edilmesi gerekenler için sizlere pratik öneriler hazırladım. Anneler yeterli sütleri olmadığını varsayıyorlar Bazen yeni anneler eğer bebek çok ağlarsa yeterince süt alamadığını düşünüp mama vermeye başlıyor. Yeni doğan bebeğiniz 0 - 6 aylık dönemde ayda 600 - 1000 gram arasında alıyorsa endişe etmeyin. Bu değer yeterli ve dengeli beslenip, sağlıklı büyüdüğü anlamına gelir. Mama başlamadan önce mutlaka hekim veya beslenme uzmanınıza danışın. Bu dönemi yanlız geçirmeyin Bebeği büyütmek için evde yalnız bırakılan annelerin emzirmede başarısız oldukları görülüyor. Çünkü kendini mutlu ve güvende hisseden anne daha huzurlu bir emzirme gerçekleştiriyor. Anneler toplum içinde emzirmekten rahatsız olabilirler: Bazı anneler toplum içinde emzirirken rahat olmadıkları için süt verimi bundan etkilenebilir evde süt sağıp dışarıdayken biberonla vermek veya gittiğiniz yerlerde sessiz ve sakin bir mekan olup olmadığını sormak çözüm olabilir. Anneler kolostrum sütü görünce panik oluyorlar: Bazı anneler doğum sonrası çok fazla süt olacağını bekleyebiliyorlar. Ancak tam doğum sonrası ilk gelen sütü (kolostrum-ağız sütü) görünce hayal kırıklığı yaşıyorlar. Bu, konsantre ve besin açısından oldukça zengin bir sıvıdır. Az miktardadır ama yeni doğmuş bebekler için mükemmeldir. Emzirme döneminde aklınızda bulunsun! Vücudunuz 1 mililitre süt salınımı için yaklaşık 7 kalori harcar bu da kolay kilo vermenizi sağlar. Dengeli beslenin ancak diyet yapmayın. Protein yeterli miktarda alınmalıdır. Özellikle balık haftada en az iki kez tüketilmelidir. B12 vitamini süt verimliliği için önemlidir. En iyi kaynağı ise, yağsız kırmızı et ve yumurtadır. Kalsiyumun yeterli alınması, annenin kemik sağlığı için önemlidir. Kadınlardaki osteoporoz riski unutulmamalıdır. Folik asit gebelik döneminde olduğu kadar, emzirme döneminde de önemlidir. Yeşil yapraklı sebzeleri bol yemek gerekir. B vitamini tüketimi de yeterli olmalıdır. Bunun için tam buğday, bulgur ve kurubaklagiller tercih edilebilir. Magnezyum ve çinko her kadın için yaşamın her döneminde önemlidir. En iyi kaynaklarından biri ise fındıktır. D vitamini anne sütünde yeterli değildir. Bebeğe yapılan takviyeye rağmen, güneşli havalarda her gün 15 - 20 dakika açık havaya çıkarmak, bu vitaminin sentezi için faydalı olur. Kompostolar şekersiz hazırlanabilir. Bunun için meyvelerin doğal şekeri yeterlidir. Demir eksikliğiniz varsa, meyve sularına pekmez veya kuru üzüm ekleyebilirsiniz. Basit şeker tüketmeniz gerekli değildir. Süt protein, karbonhidrat ve kalsiyum açısından ideal dengeye sahiptir ve emzirme döneminde süt tüketmeye özen göstermeniz gerekir. Gaz yaparsa, laktozsuz sütleri tercih edebilirsiniz. Probiyotik ve prebiyotikler de kullanılabilir. Bilimselliği kanıtlanmasa da soğan, ısırgan otu çayı ve malt, süt salınımına genelde pozitif etki yapmaktadır
0 notes
Text
Bebek sahibi olmak isteyenler bunları yemesin!
Şekerin üreme üzerine negatif etkisi olan, en önemli hormon bozucu olduğu ve gelişen insülin direnciyle birlikte fazla şeker tüketiminin, yumurta hasarına neden olduğu ortaya çıktı. Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, New Mexico Üniversitesi'nde yapılan araştırmanın detayları hakkında şu bilgileri verdi: ŞEKER ÜREME KAPASİTESİNİ NASIL ETKİLER? "Aslında her kadın diyet konusunda bir fikir sahibidir fakat beslenme konusunda değil… Kan şekeri, kanda dolaşan glikoz miktarıyla ilgili bir terim olup, bizim enerji seviyemizi belirler. Sağlıksız bir diyet (rafine karbonhidrat ve doymuş yağdan zengin) kan şekerinde ani yükselme ve düşmelerle birlikte olup, gün boyu şeker dengesizliğine ve üreme sisteminin de bozulmasına neden olur. Öncelikle ani şeker düşüşü sizi halsiz hissettirir ve vücuttan stres hormonlarının (adrenalin ve kortisol) salgılanmasına neden olur. Stress hormonlarının devamlı salınması, progesteron hormonuna verilen tepkiyi değiştirir. Bu hormon normal adet döngüsü ve gebelik için çok önemlidir. İkinci olarak, yüksek kan şekeri (şeker enerjiyi körükler) sık sık insülin salgılanmasına neden olur ki bu sayede şeker seviyesi dengelenir. Burada sorun şudur; sisteme sık sık insülin salgılanması, vücudun bazı bölümlerinde bulunan insülin alıcılarının duyarsızlaşmasını sağlar. Bu reseptörlerden bir kısmı da overlerde bulunur. Bu duyarsızlaşma durumuna "insülin direnci" adı verilir. Bu durum "polikistik over sendromlular" için ciddi bir risk faktörü olup, yumurtaların direkt zarar görmesine bir sebeptir. Zaten boş kalori olan şeker, kilo almaya, yağlanmaya sebep olur. Yumurta ve spermlerde erken yaşlanmayı kolaylaştırır. Uygun beslenme kan şekerinin tüm gün boyunca dengeli seyrettiği, enerji seviyesinin ve metabolik reaksiyonların düzenli olduğu beslenmedir. NE YEMELİSİNİZ? Aslında hiç ekmek, çikolata ve şekerleme yemeden yaşayabilir misiniz? Bu nerdeyse imkansız. Çikolata ve şekerin içinde boğulmadıkça, hiçbir tüp bebek hekimi bunları tümden yasaklamaz. Çünkü tüm bu gıdalar kesilirse vücut tatlı ihtiyacını nasıl karşılayacak? Yüksek oranda rafine şekerler (çikolata, bisküvi vs) çiğ şekerdeki doğal formlarıyla değiştirilmelidir. Böylece vücudunuza daha az zarar verirsiniz. Peki doğal şeker kaynakları nelerdir? DOĞAL ŞEKER KAYNAKLARI Kuru meyveler: Hurma, üzüm ve kayısı hem tatlılar için hem de ara öğünler için çok uygun gıdalardır. Birkaç dilim kurutulmuş mango çikolatadan sağlıklıdır. Bal: Bal kalori bakımından çok zengindir ama B vitamini gibi sağlıklı vitaminler de içerir. Kahvaltıda granola içine konacak bir çay kaşığı bal tatlandırıcılara tercih edilmelidir. Bal ve hurma gibi sağlıklı alternatifler, yumurta kalitesini olumlu yönde etkiler. Xylitol: Düşük kalorili doğal tatlandırıcıdır. Bazı meyve sebzelerde bulunur. (çilek ve karnabahar) Hamur işlerinde ve kahvede şekere alternatif kullanılabilir. Barsakları yumuşatıcı etkisi olup, fazla tüketilmemelidir. Çay ve kahveyi şekersiz içemiyorsanız, yapay tatlandırıcı kullanmayın. Onun yerime şeker miktarını yavaş yavaş azaltın. Damak tadınıza değil, vücudunuzu hayal kırıklığına uğratmamaya odaklanın."
0 notes