#üveyanne
Explore tagged Tumblr posts
Text
Bölüm 01: —Serap
21 notes
·
View notes
Text
4 notes
·
View notes
Text
so happy I found SerCem here too 😭🫶🏿
You don't exist for me anymore.
147 notes
·
View notes
Text
Merakla beklenen “Üvey Anne” Yakında Atv’de Başlıyor…
Merakla beklenen “Üvey Anne” Yakında Atv’de Başlıyor…
Yapımcılığını H. Hakan Eren’in üstlendiği ONN Medya imzalı, etkileyici hikayesi ve zengin oyuncu kadrosuyla adından söz ettirmeye hazırlanan Üvey Anne, dizi severleri ekrana kilitleyecek. Senaryosunu Yasemin Kırbaş’ın kaleme aldığı, gerçek bir hikâyeden esinlenilen dizinin yönetmen koltuğunda Yasemin Türkmenli oturuyor. Merakla beklenen “Üvey Anne” Yakında Atv’de Başlıyor… https://www.youtube.com/watch?v=qNvtX23t3kU Dizinin oyuncu kadrosunda; Hazal Filiz Küçükköse, Kutsi, Aslı Tandoğan, Ezgi Şenler, Ayşegül Günay, Hakan Eratik, Emin Günenç, Ayşen İnci, Mihriban Er, İbrahim Şahin, Bengü Ergin, Nehir Gökdemir, Doruk Öztürk, Ali Yerlikaya, Ecenaz Üçer, Yasemin Nil Yılmaz, Ecenaz Üçer, Duygu Erokan, Göker Ersivri, Deniz Hiracan, Selinda Nur Keküllüoğlu gibi başarılı oyuncular ile çocuk oyuncu Emir Kaan Özkan yer alıyor. Dizi Fragmanları Read the full article
0 notes
Text
Duygusal Hikaye; "Hayatımın En Acı Günü"
Duygusal Hikaye; "Hayatımın En Acı Günü" Muhakkak herkesin hayatında geçmiş denen bir hikaye vardır. Bu hikaye tatlı yahut acıdır. Benim hikayem ise hem tatlı, hem de acıyla karışık bir öyküdür. Küçüktüm, güzel bir ailem vardı, annem, babam ve kardeşlerim. Ben ortanca çocuktum. Ablam ve küçük erkek kardeşim okulda benden daha başarılıydılar. İtiraf etmeliyim ki, ben de pek okul sever çocuk değildim. Hem annem de benden çok onların üzerine düşüyordu okusunlar, büyük adam olsunlar diye. Çoğu zaman beni görmezden gelirdi. Çocukken ablam kız olduğu için, küçük erkek kardeşim de küçük olduğu için annem onlarla çok ilgileniyor diye düşünürdüm. Hani "ortanca çocuk" diye bir laf var ya dünyamızda, herhalde ben de ortancayım diye annem bana pek vakit ayırmıyor diyordum. Yine de o dönemler mutluydum, işte o günler benim tatlı günlerimdi. Çünkü babam, ablam, kardeşim beni çok seviyordu, annemse… Babam o zamanlar annemin hem işte, hem evde çalıştığı için yorgun olduğunu, bu yüzden de benimle ilgilenmeye fırsat bulmadığını söylerdi. Ders çalışmamda da zaten babam yardım ederdi, ancak çoğu zaman evde olmazdı, yoğun çalışıyordu. Ablamla, kardeşimi ise annem çalıştırırdı, annem kendisi öğretmendi. O sahneleri hiç unutmuyorum. Ben babamı beklerken annem bir taraftan ablamın, diğer taraftan kardeşimin dersi için koştururdu. Hayır, kıskanmadım hiç, çünkü onları çok seviyordum, ben sevgide kıskançlık kavramını ayıp bir şeymiş gibi tanımlıyorum. Onları seyretmek güzeldi. Lakin yine de umut ediyordum, şimdi annem bana da bağıracak: "Git dersini çalış, şimdi yanına gelicem" diye. Ama bu hiçbir zaman gerçekleşmedi. Ben erkek olduğum için kardeşimle birlikte uyurdum, ablamsa başka odada kalıyordu. Geceleri uyurken annem önce ablamın, sonra da bizim odamıza gelirdi. Kardeşim hep uyurdu, bende yalandan gözlerimi kapatıp uyuyor numarası yapardım. Annem kardeşimin yüzünden öper, okşar, sonra üzerini örterdi. Bana yaklaşmasını beklerdim, ama bu da yine olmadı, hiçbir zaman bu sahne bende gerçekleşmedi. Annem kardeşimi öptükten sonra hemen odadan çıkardı. Ben kardeşimin küçük olduğu için ona böyle davranıyor diye düşünürdüm, ablam da kız diye. Şimdi düşünüyorum da sahiden annem beni bir kere bile öpüp koklamamıştı. Babamsa işten geç saatte bile gelse mutlaka bizi öperdi, beni de. Tüm olumsuz hatıralara rağmen bu günler benim için tatlı günlerdi. Acı dolu günlerim ise liseye başladığım yıllarda başladı. Annem beni yatılı okula vermek istiyordu, sebebini bilmiyordum. Babamın söylediğine göre evimiz küçük olduğunu için, benim yatılı okulda daha iyi eğitim alacağımı düşündüğü için annem böyle bir karar vermiş. Seçim şansı vermedikleri için hiçbir şey söyleyemedim ve kabul ettim. Yatılı okula gittim, kötü değildi, memnundum, ancak ailemi çok özlüyordum. Tatil günlerinde eve geliyordum, onların da beni özlediğini biliyordum. O zamanlar annem benim iyiliğimi düşündüğü için bu kararı verdiğini sanmıştım. Bu yüzden dört kolla derslerime sarıldım. Ben lisedeyken, ablam üniversite sınavlarına girdi üç defa, hiçbirini kazanamadı. Bense ilk sınavımda üniversiteyi kazandım. Mutluluğumu ailemle paylaşmak için hemen eve koştum. Herkes evdeydi, kapıyı babam açtı: "Oğlum, hoş geldin." "Baba, kazandım, baba, kazandım!" Diye sevinçten çığlık attım. "Ne? Neyi?" "Üniversiteyi." "Aferin sana, canım oğlum." Babam sımsıkı sarıldı bana. Ablam ve kardeşim de sevindiler, beni tebrik ettiler. Ablam biraz buruktu. "Ablam, üzülme gelecek yıl sen kazanacaksın, ben buna inanıyorum." "Canım benim, canım kardeşim, aferin sana, akıllı kardeşim." "Kardeşim deme ona!" Annem sinirliydi. "Anneciğim, bak oğlun artık üniversiteli, hem de burslu." Gülümsüyordum. "Anne deme bana, anne deme bana, deme, deme!" Annem delirmiş gibi bağırıyordu. "Ne oldu? Neden bağırıyorsun? Sakinleş lütfen, canım." Babam da bizim gibi şok olmuştu. "Oğlun öyle mi oğlun?! Benim oğlum? Sen kimsin ya? Kimsin de benim oğlum oluyorsun?" "Anne, bu ne demek oluyor?" "Oğlum, annen yorgun şimdi, çok çalış…" "Yeter be! Ne yorgunu? Niye gerçeği söylemiyorsun? Neden saklıyorsun hala?" "Yapma, lütfen, yapma." "Neden? Küser mi? Kaçıp gider mi? Bizden uzaklaşır mı? Uzaklaşsın ya uzaklaşıp da gitsin artık hayatımızdan." "Anne, neler oluyor? Neden bahsediyorsun?" Kardeşlerim de benim gibi annemi anlamaya çalışıyordu. "Anne, lütf…" "Kes sesini! Annen değilim ben senin, anladın mı değilim." "Sus lütfen, karıcığım, sus." "Niye böyle söylüyorsun, annemsin sen, benim bitanecik annemsin, beni sen doğurdun, sen büyüttün." "Seni ben doğurmadım. Elimde olsa bu evde de büyümene izin vermezdim. Benim iki çocuğu var, sen benim çocuğum değilsin." Yüzüme sanki bir tokat çarpıldı. Acıdı, hem de çok acıdı. Hiç kimse bir şey diyemedi. "Baba?!" Babamın dudakları suskunluğuna kapılmıştı. "Evet, baban senin öz baban, ancak annen ben değilim. Sen babanın bana yaşattığı ihanetsin, sen bu dünyaya uğursuzluğunla geldin, öz annen senin yüzünden öldü." "Lütfen, sus artık." "İstemiyorum seni, anlasana, istemiyorum, git burdan git!" Annem çıktı odadan. "Baba…" Babam yüzüme bakmaya cesaret edemiyordu. O an ne yapacağımı bilemedim, hemen koşarak evden çıktım. Zaten ondan sonrasını pek hatırlamıyorum. Olanları sindirmem aylarımı aldı. Aylar sonra eve yine gittiğimde beni eve almadılar. Kardeşlerim de beni görmek istemedi. O gün kalbim bir daha paramparça oldu. Yalnızca babam benimle görüştü, onunla da dışarıda buluşa biliyorduk. Peki acı günler bitti mi? Hayır, bitmedi. Ben üniversiteyi bitirdikten sonra iyi bir işe girdim, başarılı oldum. İyi bir evim, işim, etrafımda beni seven arkadaşlarım var. Ancak bir yıl sonra hayattaki tek destekçimi, babamı kaybettim. Bu benim için büyük bir darbeydi. Babamdan sonra kardeşlerime, anneme ne olduğunu öğrenmek istiyordum, onlar beni istemese de, onlara yardım etmek istiyordum. Lakin onları bulamadım, çünkü kardeşlerim evimizi satmıştı. Ancak komşularımızdan tüm olanları öğrendim. Kardeşlerim babamın ölümünden hemen sonra çocukluğumuzun tek hatırası evimizi satmış, annemizi de huzurevine yerleştirmişler, sonra da ortadan kaybolmuşlar. Aylarca annemi aradım. Ve şimdi onu buldum. Şimdi huzurevinin kapısından içeriye, annemin yaşadığı odaya doğru gidiyorum. Odanın kapısı açıyorum yavaşça. Kalbimde burukluk, kırgınlık ve özlemle karışık bir duygu var. Önümde ise bana bakan iki çift yaşlı gözler. "Oğlum..." Annem koşarak bana sarıldı. Annem o kadar zayıflamış, o kadar yaşlanmıştı ki, neredeyse onu tanıyamıyorum. Saçları bembeyaz, yüzü buruşmuş, gözleri çökmüş, vücudu çok zayıflamıştı. "Affet beni, yavrum, yalvarırım affet beni." Annem gözyaşları içinde yalvarıyordu adeta. Onu bu halde görmek, benden özür dilemesi göğsüme bir hançer gibi saplandı. İşte bu yüzden bugün hayatımın en acı günü... Yazar - Gülnar Ferruhkızı Read the full article
#acıklıhikayeler#AğlatanHikayeler#DuygusalHikayeler#evlatlık#hikaye#hikayeoku#huzurevi#ortanca#üveyanne#yetim
0 notes
Photo
Boşanmak kaçınılmaz bir gerçek olarak duruyorsa önümüzde bunu çocuklarımıza anlatmaya calısırken en az hasarla nasıl atlatabilieceğimizi öğrenmeliyiz.. Her yaşda çocuğun boşanma kavramını anlama şekli farklıdır peki ya işin içine birde ikinci evlilik girince? @cocukladogruiletisim #cocukolmak #üveyanne #üveybaba #boşanmakistiyorum #doğruinsan #doğruiletişim #ailearasında#cocukpsikolojisi #cocuklaricin https://cocukladogruiletisim.blogspot.com/2019/11/cocuklar-bosanmay-nasl-alglar.html (Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/B5UwSxHhCjF/?igshid=lni6v0z3w5sl
#cocukolmak#üveyanne#üveybaba#boşanmakistiyorum#doğruinsan#doğruiletişim#ailearasında#cocukpsikolojisi#cocuklaricin
0 notes
Video
İkinci Evlilik Nasıl olmalı? Çocuklar Ne Olacak? Çocuklu anne babalar ar...
1 note
·
View note
Text
3 notes
·
View notes
Video
youtube
Adem Söylemez-Üveyler.Keyifli dinlemeler... https://youtu.be/kKtVdHWEq7Y
#ademsöylemez#adem#ademi#ademo#söylemez#söyle#söylemezsemolmaz#söyleyemedim#soyle#söyleyin#söyleme#üveys#üveyler#uveys#üveyanne#üveybaba#üvey#uveyanne#üveykırmızı#thm#türkhalkmüziği#deyiş#deyişler#türküm#turkhalkmuzigi#türkü#türküler#türkülerim#turkuler
0 notes
Photo
KÜLKEDİSİ NE YAPSIN KENDİSİNİ AYAK NUMARASINDAN TANIYABİLEN SALAĞI? Demiş SUNAY AKIN! Valla ben de naçizane yorum yapacağım ÜNLÜ ŞAİR'in dizelerine. Tamam prens akılsız amma SİNDERELLA da az pısırık değil, babasının evinde üveyanne ve üvey kızkardeşlere hizmetçilik yapıyor, baba da aptal malvarlığını 2.eşe bırakacak kadar güveniyor, kızını düşünmeyecek kadar da bencil, demek bunlarda gerizekâlılık ırsi, biz de çaresiz manyaklarız ki balkabağından araba, fareden arabacı olacağına inanmışız mucizelere sığınmak isterken saçmalıklara kaptırmışız kendimizi😲 https://www.instagram.com/p/B9xXmXaAr6j/?igshid=9iwq9q1lcmwq
0 notes
Text
Üveyanne'ye Övgü
Üveyanne’ye Övgü Perulu yazar Mario Vargas Llosa’yı Palomino Molero’yu Kim Öldürdü, Mayta’nın öyküsü, Elebaşılar / Hergeleler, Yeşil ev ve Kent ve Köpekler gibi yapıtlarıyla artık yakından tanıyoruz. Ama elinizdeki kitap, Üveyanneye Övgü, Vargas Llosa’nın çok değişik bir yapıtı. Kırkında, çekici bir üveyanne: Dona Lucrecia. Her gece temizlik ayinleri düzenleyen bir baba ve koca: Don Rigoberto. Ergenlik çağına erişti erişecek bir oğul: Alfonso: Bu üçlü arasında masumlukla şeytanlığın iç içe geçtiği erotik bir fantazi. Akıl almaz bir baştan çıkarma öyküsü. Vargas Llosa, 1990’da Peru başkanlık seçimlerine soyunmadan hemen önce kaleme aldığı Üveyanneye Övgü’de, Jordaens, Boucher, Tiziano, Bacon, Szyszlo gibi ressamların tablolarından da yola çıkarak gerçeklik ile fantaziler arasında gidip gelen bir erotizm klasiği sunuyor okurlara.
Üveyanne'ye Övgü
#Üveyanne'ye Övgü indir#Üveyanne'ye Övgü kitabını indir#Üveyanne'ye Övgü kitabını pdf indir#Üveyanne'ye Övgü kitabını pdf oku#Üveyanne'ye Övgü kitap indir#Üveyanne'ye Övgü pdf#Üveyanne'ye Övgü pdf indir#Üveyanne'ye Övgü pdf oku
0 notes
Text
Üvey Anne Hikayeleri
"Reddetmiştim varlığını, hiç kabullenmemiştim babamın eşini... Ateşle kar gibiydik aslında. Birimiz diğerimizi yok ediyor ya da azaltıyorduk. Onunla geçen her saniye üçle beşle çarpılıyordu sanki..."
Araştırmacı yazar sevgili Pınar Çekirge'nin yeni kitabı Üvey Anne Hikayeleri'nin sayfa 85'teki bir paragrafından alınma bu iç titreten satırlar. Toplumun kanayan yaralarından biri olan, can acıtan üvey anne olgusunu psiko-sosyal dinamikleriyle ele alırken, aile içinde yaşanan duygusal tavmaları, yaşanmışlıkları Türk Edebiyatı'ndan seçkin örneklerle aktarılıyor Pınar Çekirge'nin Bahadır Bakım ile birlikte kaleme aldığı bu kitapta.
Üvey anne ve üvey çocuk arasındaki bitmeyen hesaplaşmaya çözüm sağlayacak pratik öneriler, kolayca uygulanacak çözümler sunarak aktaran kitapta "Üvey çocuklarınızla dost olmaya çalışın. Okul arkadaşları, hobileri hakkında konuşabileceğiniz o kadar çok şey olacak ki, şaşıracaksınız" deniliyor. Sağduyuya çok önem verilmesi gerektiğinin üzeri ısrarla çizilerek, üvey annelikle birlikte kişinin belki de hayatının en zor ve çetin döneminin başladığına işaret edilen kitapta, öncelikle iyi bir gözlemci olunmasıda öneriliyor.
Üvey kavramını hayatımın hiçbir bölümünde (şuana kadar) yaşamadığım halde kitabın konusu ve konun akışı beni çok etkiledi. Sevgili Pınar Bey'le bir görüşmemizde kitap üzerine konuştuk, aklımdakileri sordum o da herzamanki içtenliği ve samimiyetiyle yanıtladı;
- Neden üvey anne? Anne üvey olunca neler oluyor? Anne olarak yüceltilen kadın, üvey anne olduğunda ezilmekte, kınanmakta kategorize edilip yaftalanmaktadır sürekli olarak. Toplumsal gözaltındadır. “üvey anne” sadece aynı evi paylaştığınız bir “yabancı”dır. Tanımı gereği onun sevgisi, öz annenin sevgisiyle yarış edemez. Bir de bunun üzerine küçüklüğümüzden itibaren hepimizin kafasının içine sokulmuş üvey anne aleyhtarı düşünceleri eklerseniz, karar vermeniz hiç de zor olmaz: Üvey anneler kötüdür! İlk çocukluk yıllarından beri dinlediğimiz, okuduğumuz, izlediğimiz masal, öykü, roman ve filmlerde nedense hep “cadı, büyücü, çirkin, kötü kalpli, merhametsiz, sevgi kısırı, ruh hastası” üvey annelerden söz edilirdi. Onlar yüreğe batmış bir iğne olarak tanımlanırlardı adeta.
- Üvey annenin "kara yama" olarak anılmasının sebebi nedir peki? Üvey anneler hain ve zalimdiler; üvey çocuklarına yapmadıkları fenalık kalmazdı. Pamuk Prenses’e zehirli elmayı sunan; Külkedisi’ni ocak başında süründüren, eziyet eden; Hansel ile Gretel’i ıssız bir ormanda tek başlarına ölüme terk ettiren yine o üvey anneler değil miydi?
- Hansel ve Gretel demişken; Orta Avrupa'dan çıkıp tüm Anglosakson kültürünü içine alan masallarda karakterize edilen üvey anne/çocuk figürleri hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Bütün dünyada en çok okunan masal kitaplarının başında gelen Andersen ve Grimm Kardeşler’in “Cinderella”, “Periler”, “Oduncunun Çocukları”, “Pamuk Prenses ve 7 Cüceler” adlı kitaplarında altı defalarca çizilen karakterler nedense hep mağrur, gaddar, haset ve kıskançlıklarla dolu; genelde orta yaşlı, kindar üvey annelerdi. Hemen tüm uğraşları, üvey çocuklarına dünyayı nasıl zehir edebileceklerinin planlarını yapmaktı.
Üvey anne sözcüğünün çağrıştırdığı “kin, ceza, nefret, kötülük, kıskançlık, zulüm, ihanet” vb. kavramlar hemen tümüyle soyut kelimelerdi, korku ve tedirginlik doluydu. Düşmanca tavır alışlar sözkonusuydu. Tıpkı Reşat Nuri’nin “Taş Parçası”nda anlattığı haris, genç üvey anne gibi. Quasimodo’nun şeytan ruhlu üvey babası ya da...
Üvey anne denince aklınıza ilk gelen nedir?”
diye sorduğumuz değişik yaş gruplarından kadın/erkeklerden aldığımız yanıtlar; daha önce de belirttiğimiz gibi, ilk çocukluk yıllarından beri ısrarla dinlemiş, izlemiş ya da okumuş olduğumuz “üvey anne” ağırlıklı onca kitap, film kahramanlarıyla yaratılan kalıplaşmış “kindar, kötü yürekli üvey anne” modeliyle örtüşmekteydi. İşin ilginç yanı, kendileri ya da yakın çevrelerinden herhangi birinin üvey anneye haiz olmadığını açıklayanlarda bile “cici anne”ye karşı beslenen husumet, olumsuz yargı ve düşünceler son derece belirgin bir seyir takip ediyordu.
- Peki bir üvey anne bu süreci nasıl yönetebilir?
Şuna inanıyorum üvey anne, biyolojik olarak dünyaya getirmediği çocukların sorumluluklarını üstlenecekse kimi sorunları önceden kabullenmek zorunda. Daha en baştan sıcak bir kabul göreceği umudunu taşımasın. Hem üvey çocuk,hem üvey anne için zor bir süreçtir bu. Taşların yerine oturması yıllar alabilir. Sadece anlayış, koşulsuz sevgi,saygı,hoşgörü ile çok sorun baştan giderilecektir zaten...
-
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Çekirdek ailelerin o ya da bu nedenle parçalandığı, dağıldığı; ikinci, hatta üçüncü-dördüncü evliliklerin çoğaldığı günümüzde “üvey anne/baba” kavramını, kitabımızda detaylıca aktardığımız gibi yeniden ele almamız etraflıca değerlendirmemiz, tanımlamamız gerekiyor. Çok geç kalmadan başarmalıyız bunu. Hem de hemen şimdi! Özdemir Erdoğan bir şarkısında şöyle der:
“Çocukları büyütmüşler öcülerle, devlerle… Yok ederiz onları... Sonsuz sevgilerle…”
Korkularla büyütmeyelim çocuklarımızı… Sanki öncesi veya sonrası yokmuşcasına dayatılan “kötü yürekli, hain üvey anne” ezberini değiştirme zamanı… “Üvey” kavramıyla yüzleşme zamanı artık.
Sevgilerimizle.
Hulya Konar
Pınar Çekirge'nin kitap ve fotoğraflarla donamış sıcacık enerjiyle dolu ofisi.
4 notes
·
View notes