Tumgik
#ürkütücü mantar
campplay · 4 years
Text
Ölü Adamın Parmaklarını Görürseniz Paniklemeyin Ama Uzak Durun
Ölü Adamın Parmaklarını Görürseniz Paniklemeyin Ama Uzak Durun
Ormanda kayboldum. Böyle bir şeyin benim başıma geleceğini asla düşünmemiştim ama oldu işte. Evimin yakınlarındaki bir ormanda tek başımaydım ve güneşin batışını izliyordum. Güneş ışınları ayaklarımın altına düştüğünde gördüğüm şey resmen kalbimi yerinden oynattı. Yerde insan parmağı vardı! Beş tanelerdi! Siyah renkli ve boğum boğumdular. Tırnakları mavimsi gri renkliydi ve yakınlardaki bir ağaç…
View On WordPress
0 notes
benefsezar · 6 years
Text
Perestiş
Ne kadar yazarsa yazsın yahut ne kadar yazmasa da söyleyecekleri bitmeyecek bir kadının kalemi, boğuk bir ikindi vaktinin gevezeliğinden daha suskundur. Sessizliği öğrenmelisin. Bir anne öğüdü. Kulak vermeyi bilmelisin. Hazana platonik çınar yapraklarına basarken ayakkabısının nefretine aşk diyen bir şairin şiiri. Bilmediğini bilmeye ermelisin. Benim, koca koca laflarını kalbine ezdirmiş bir kadının yanılgısı. Sessizlikle doldurabildiğim kadar doldurup ceplerimi sana kulak vermeye gittim. Bir çamın gövdesine gövdemi dayadım. Toprağın, ölümü de dirilmeyi de aynı şefkatle doğurduğuna şehadet ettim. Kış benim için üşümekten ziyade çatlamış dudak ve ellerin iklimi. Çamın gövdesine dokunurken en az kendimki kadar çatlak ellerinden tutuyordum. Kabuk atıyordu derisi parmak uçlarıma. Ellerinden öpüp sarılmak istedim. Yaralarından taşan reçinenin hiddetinden sakındım. Olsundu. Amacıma, kastına ulaşmıştım. Tanrının ayetlerini, cemale dair şiirlerini işitebilmiştim. Yine de söylemeliyim, hiçbir eylem alnını yeryüzüyle birleştirip küçülmenin yüceliğini hissetirmiyor. Sana, sarılmakla ilgili sıkıntılarım var demiştim. Yeryüzünü ancak böyle kucaklayabilirim. Etrafıma bakındım, gereksiz bir dürtü ile...Defne ağacına rastlamadım. Yürümeye devam ettim. İçimde varamadıklarıma ayaklarımla ulaşabileceğimi sanarcasına yürümeye devam ettim. Bu hikaye beni rahatsız ediyor. İlk kez yarım yamalak babamdan, saçlarım için organik defne sabunu getirdiğinde dinlemiştim. Çocuk aklım bazı noktaları kaçırmış. Tekrar soruyorum, Defne neyden kaçıyordu? Aşktan mı? Aşktan kaçılan bir hikaye nasıl efsane olabilir?! Aşktan kaçmanın bedeli nasıl filizlenmektir?! Kaçtığım onca şeyi unutup toprağa yutulursam, gırtlağından hangi tohumla kusacağını düşündüm. En çok da kavak olmaktan korktum. Öyle avareler ki! Mantar olmak kavak olmaktan evladır. Kalmak kaçabilmekten çok daha kolaydır. Risk almalısın, diyorsun. Risk almaktan da kaçabileceğim bir yurt arıyorum. Hiç bilmezsin ve de bilmemelisin lakin, ne zaman arkama bakmasam önümde beliriyosun. Devam etmemi haykırıyorsun yüzüme. Ancak devam etmiş biri olarak çehren ürkütücü geliyor. Elinden tutulmazsın. Hiçbir iple gönül bağlanılmazsın. Katlanılırsın fakat salınılmazsın. Kabullenmek kalbin hem zırhı hem parçalandığı mızrağı. Ben kaçmayacak kadar korkak olmayı, endişedense keşkeyi çoktan sineme çekmişim meğer. Kendimi kendimden korurken paramparça kalmışım, kılmışım. Heybeme kendi parçalarımı doldurmuş, heybemi kendi parçalarımla yırtıp kendimi düşürümüşüm. Hiçlik çölüne karışıyorum. Çölle bütünleşiyorum. Dolunaydan başka varlığıma delalet yok. Kaktüs olmak iyi bir fikir!
0 notes