#örümcek balığı
Explore tagged Tumblr posts
Text
Yeni Sıra Dışı Deniz Türler Keşfedildi
Yeni Sıra Dışı Deniz Türler Keşfedildi Hint Okyanusu’nda bulunan Cocos Adaları’nda yapılan yeni keşif ile, ışık saçan ve yürüyen balıkların da bulunduğu sıra dışı deniz türleri keşfedildi. Araştırmada Cocos Adaları çevresinde 35 günlük sualtı keşfi yapıldı ve 467.054 kilometrekarelik alan yüksek çözünürlük ile haritalandı. Haritalanma ile daha önce bilinmeyen deniz altında dağ zirveleri ile bir…
View On WordPress
#200 metre yükseklikte dalgalar keşfedildi#6 Hayvan Türü Keşfedildi#Bathypterois#Bathypterois guentheri#Chauliodys#Chauliodys sloani#Eurypharynx#Eurypharynx pelecanoides#Keşfedildi#örümcek balığı#pelecanoides#pelikan yılan balığı#Sıra Dışı Deniz Türler#Sıra Dışı Deniz Türler Keşfedildi#sloane yılan balığı#Yeni#Yeni Sıra Dışı Deniz Türler#Yeni Sıra Dışı Deniz Türler Keşfedildi
2 notes
·
View notes
Text
1) Yılan
2 ) Kaplumbağa
3 ) Yunus
4 ) Aslan
5 ) Kuzu
6 ) Serçe
7 ) Sırça
8 ) Karga
9 ) Kuzgun
10 ) Güvercin
11 ) Kuğu
12 ) Balık
13 ) Köpekbalığı
14 ) Köpek
15 ) Tilki
16 ) Baykuş
17 ) Timsah
18 ) Fare
19 ) Balina
20 ) Örümcek
21 ) Tarantula
22 ) Civciv
23 ) Tavuk
24 ) Kedi
25 ) Kaplan
26 ) Tavuskuşu
27 ) Kurbağa
28 ) Puma
29 ) Jaguar
30 ) Leopar
31 ) Karınca
32 ) Ahtapot
33 ) Deniz anası
34 ) Eşşek
35 ) At
36 ) İnek
37 ) Vatoz
38 ) Boğa
39 ) Ceylan
40 ) Dana
41 ) Üveyik
42 ) Zürafa
43 ) Vaşak
44 ) Maymun
45 ) Şempanze
46 ) Pelikan
47 ) Rakun
48 ) Sıçan
49 ) Öküz
50 ) Orangutan
51 ) Ördek
52 ) Fil
53 ) Gergedan
54 ) Istakoz
55 ) Horoz
56 ) Geyik
57 ) Goril
58 ) Ayı
59 ) Kutup ayısı
60 ) Zebra
61 ) Uğur böceği
62 ) Tavşan
63 ) Sinek
64 ) Penguen
65 ) Böcek
66 ) Hamsi
67 ) Ejderha
68 ) Çita
69 ) Pelikan
70 ) Yengeç
71 ) Su yılanı
72 ) Panda
73 ) Çakal
74 ) Gelincik
75 ) Tazı
76 ) Papağan
77 ) Kertenkele
78 ) Engerek
79 ) Çekirge
80 ) Kırlangıç
81 ) Kılıç balığı
82 ) Ağaçkakan
83 ) Porsuk
84 ) Akrep
85 ) Keçi
86 ) Köstebek
87 ) Kartal
88 ) Şahin
89 ) Doğan
90 ) Kelebek
91 ) Gelincik
92 ) Solucan
93 ) Kobra
94 ) Kurt
95 ) Leylek
96 ) Fok balığı
97 ) Turna
98 ) Hamster
99 ) Tırtıl
100 ) Pangolin
101 ) Pirana
102 ) Deve
103 ) Kirpi
104 ) Kene
Ssssincabi unuttum
0 notes
Text
I
yok bir şey, yani bir ölüm sonrası bu, bitecek gibi değil
yıllardır sezilen bir çocuk ağlamasında
anısız, başıboş, dağılgan bir tabanca sesinde belki
belki de bir orman mı bu, tanımsız çiçekler açan orada
ve sanki tuhaftır da sayısız kuşları beklettiği
diyelim bir süre kendini dinlemek, diyelim bir süre boşluk
yani upuzun kumlar, kumlarda ayak izleri,bir başka deyimle yorgunluk
ya da bir atın çalınma hikayesi; gün günden büyüyen odalarda
bir çadır, bir gül, bir panayır bayrağı, bir adam
dargın bir adam; iğneler, pullar, ve kadınlar biriktiren kafasında
sonra lavanta kokuları, sonra eskimiş ayva lekeleri - sonra
içimde bir çayır sevinci, olmayan kuşlarıyla bir çayır
belirsiz, uzak, daha söylenmemiş bir şarkı tutar��nda
belki de bir azizin bir tavşana ustaca gülmesi, iyi
belki de bir org, bir çalar saat, ya da bir çocuğun
şaşırmış, durgun, ve tuhaftır ölüvermesi
sonra bir süre kendini dinlemek, gene bir boşluk
ya da bir başka deyimle “hiçbir şey olamayan” a yolculuk.
derken o; bir kül yığını, kuş pislikleri, cami avluları sonra
bir ağaç erik ağacı, bir kadın az uyanık korkulu
bahçeler, birazdan sabah kahvaltıları, elbette havuzlar
havuzlar mı diyorum, bir kız çocuğu her zaman olurdu
olurdu gök ayaklı bir gök, kedi ayaklı bir kedi
bir kedi - bunu anlıyorum- yok edilmez bir zaman parçası gibi
bir kitap; bir nehir balığı işte, ve sebepsiz aslan avları
üstelik çok sevilen - sizi bilmiyorum -kelebek koleksiyonları
sonra da biz - bunu hep söylüyorum- herkes kendi ellerinin işlerine tutuldu
herkes biraz olsun katlandı acılarına
acılar; sabah akşam, ve şaraplarının çoğaldığından fazla
sanki bir keman tamircisi sessizliği buldu
kim ne derse desin biri kendini vurdu bir akarsu başında
ve düşündük, sebep ne? - sebep şu:
sadece, ama sadece bir akarsu…
gene bir örtü düzeltildi, gene bir bardak düze kondu
bir ölüm unutuldu, bir yas, bir karabasan düzeltildi
diyelim sahici bir kuş geçti uzaklarımızdan
bir kadın bir yere sapladı çok yorgun bir iğneyi
kuşuyla gökleriyle eski bir zaman yarattı iğne
bir heykel kendini oldu, bir eski yazıt kendine gitti
ayrıca bir gül koktu, duyuldu şekil gibi…
sonra bir süre kendimiz olduk, gene bir süre boşluk
ya da bir başka soruyla “hiçbir şey olmayan” a yolculuk
tükendi şimdiki bir el, tükendi şimdiki ağız, yavaşça tükendi her biri
bir yatak, bir koltuk üstü; yani bir yerlere koyduk ellerimizi
baktık kimseler bunu böyle yaptığını bilemez
gittik bir testi su aldık, günlerce durdurduk içtiğimizi
anladık - neyi anladık sanki?- yenilip yenilip yenilip
bir yere dokunmakla boşluğu yendiğimizi
sonra da resimler olduk, çaresiz resimler olduk kendimize
şurada saçlarımız oldu, ağzımız, bir kocaman gülmemiz oldu şuralarda
kimimiz bir dilim ekmek yedi o şimdi adını bilmediğimiz şeylerde
oturduk kaldık öyle, konuştuk kaldık öyle, seviştik kaldık
diyelim bir yer kapladık bir sevgi ya da bir konuşma büyüklüğünde
yünümüzü serdik, aşımızı kardık, bitirdik işlerimizi
biz bitirdik diyoruz-bitirin işlerinizi, bitirin işlerinizi!
önce bir yere gittik, sonra o yerden döndük, çoğalttık kendimizi
- bitirin işlerinizi, bitirin işlerinizi!
yayımızı gerdik, kuşumuzu vurduk, kararttık göklerimizi
- bitirin işlerinizi, bitirin işlerinizi!
sen, tanrı! Bizi kendinden attın, o sebepsiz kendimizi
- bitirin işlerinizi, bitirin işlerinizi!
ne yapsak çaresizdi, ne yapsak yoktu bittiği
kapayın gözlerinizi, kapayın gözlerinizi!
kapadık - iyi mi yaptık? - demek bu bakışlar en güzeli
evet, bu bakışlar en güzeli
bir yere gitmek değil, bir yerden dönmek değil
gitmekle dönmek en güzeli
başımızı eğdik, kapımızı ittik, bitirdik işlerimizi
biz bitirdik diyoruz - bitirin işlerinizi, bitirin işlerinizi!..
II
gün olsun, yel bulansın, bir dişi tay kendini bilsin
bir nehir akmaya bırakılsın, bir şehir konuşulmaya
sanki bir çocuk ağlatılsın, bir kaba yüz unutulsun, unutulsun!
bir yüz ki yıllarca eski; güneşler, çardaklar, han kapılarında
diyelim belki de orda; evlerde, evlerin en tenha odalarında
sevilmiş kadınlarda toy, büyümüş av hayvanları gibi böcekli duvarlarda
durmuş ağır hastalarda biraz, nasıl ki bir su durur ipince bardaklarda
tıkanmış bir yürekte, devinmez bir ayakta işitmez bir kulakta
nasıl ki durur insan, durmuşlar öyle kararsız, ölgün sorularla
ur yaşar, ayak sertleşir, oysa sinekler gezinir yaralarda
ve sonra yer kalırsa, ve belki yer kalırsa
bir yüz belirir kendiliğinden, bir bakış koşulur yoz karanlıklara
geçerler belki de sonra, geçerler som gümüşlere, ipekli yakalara
- yerleşir kalır orda, yerleşir kalır orda, yerleşir kalır -
belki de yüzler vardır güçlenir tanrılarla
sular mı kaynar ocakta, dışarıda kapı mı vurulur, yok mudur kimseler açınca?
demek ki yüzler vardır; beslenir, beslenir tanrılarla.
soralım - kime soralım? - çünkü biz sormakla varız bir bakıma
soralım, hani bir akşam üstü, gölgeler olsun camlarda
evlerde gölgeler olsun, dışarda, köşe başlarında gölgeler
gölgeler - bunu ben istiyorum - kimseler olmayan bir kalabalıkta
sorsam ya, “biri mi öldü? "orda ne var?” “birden mi kopacak fırtına?”
ya da kim ölmedi işte, orda ne yok? bir sorsam
bunu hep söyleyerek bir şehvete varırım bazen
- yüzünüz solgun.. kimbilir nerde..biraz anlatın!
- bilirim, karınız öldü - ama ne çıkar - biraz anlatsanıza
biriyse bir şey yazsa, ben gizlice okusam, okusam
kapasam gözlerimi, ki ne varsa onu denesem orada
bir şeyler olacak ya - bunu hep biliyoruz - bir şeyler, bir şeyler
ama biz - niye saklayalım - sormakla varız bir bakıma.
gün olsun, yel bulansın, bir dişi tay kendini bilsin
bir kadın sevmeye bırakılsın, bir şehir geçmeye ellerimizden
şehirler, her yerde biraz onlar, yeni çıkmış mühürlerden
kokular mühür kokuları, renkler ki durmadan bir laciverde akan
ve adamlar akan gemi kıçlarında, tuğla harmanlarında adamlar
size sesleniyorum, o eski kırmızı! isa'dan beri öyle kırgın
ve kırgın o adamlar kapkalın parmaklarında bir ölüm tanrısının
tanrılar!.. bazan da onlar, yani çok bulunan evlerimizde
bir bakır tel içinde, bir camın en kesilen yerinde tanrılar
tanrılar..belki de bir kadının bir erkeğe boş verdiği yerde
belki de duydum diyebilmek, sadece “duydum, duydum!”
belki de sen; o eski kırmızı, isa'dan beri öyle yorgun
ve yorgun o adamlar - bunu anlıyorum - ben sahi biraz da anlıyorum
kaçsınlar diyorum - kaçmazlar - ölsünler diyorum - ölemezler -
susarlar, acıkırlar, bir başka ölümle tükenirler.
tabaklar yıkanırlar, sersefil resimler asılırlar aynalara
-bir kadın elinde bir demet gül, sevdalı bir yazıyla bin dokuz yüz beş
bir şehir bandosu bin dokuz yüz beş, bir domino oyuncusu bin dokuz yüz beş-
yani şu resimler yok mu, her yerde biraz bulunurlar
kapılar açılırlar, kadınlar gülüşürler aralarında
bazan da bir şey olur, bir düzen gelişir olacaklarda
bir sedir, bir ev, kırmızı bir terlik gelişir
bazan da bir şey olmaz, ilerde bir çıkrık boşalır
uyuyup kalmışızdır, ne zaman geçmiştir ne düşünce
bir böcek gitmemiştir, bir çocuk susmamıştır, bir yağmur dinmemiştir
uyanıp görmüşüzdür, ki ne varsa uykudan önce
üstelik korkunçtur bu, her şey birdenbire hızlanır
bir kadın - birdenbire - yıllarca uzakta gizlenir
bir bakış, bir konuşma, elbette çekinirsiniz
sığınıp bembeyaz gemilere, peygamber ateşlerine
yalnızım!. büyütür bir din gibi, kirlenirsiniz..
yaşayıp kurdunuz ya, ne zaman geçmiştir ne düşünce
madem ki biraz öyle - odanızda kadınlar - şöyle bir sekersiniz
şöyle bir sekersiniz, bir yere takılmış gibi ayağınız
ama bir oyun mu bu? yok, hayır, oyun denemez buna
yani çok isterdiniz; bir tiyatro, kıral şey..çok isterdiniz
düşlerin yardımıyla bir başka kılıkta:
“çok asil halkımızın…değmezdi…bu haberle yüreğimi parçalayıp…
düşmanlar…onları bu kötü ruhlarından kurtarıp…hepsini
birden feda etmeye - ben tanrı değilim, şarap… demek
tacıma göz diktiniz…”
olurdu işte, şöyle bir sekerdiniz, olurdu
kılıktan kılığa, ölümden ölüme, bir göl önünde susuzluğa
olurdu sekerdiniz - çok asil kardeşimiz - bunu yapardınız
oysa bir suyu dişlemek gibi şekilsiz, anlamsız, ve karanlıktır dünya.
evet, bazan da bir şey olur, bir örümcek yere sallanır
bir büyük hayvan suya eğilir korkularıyla
bir silah patladı sonra - diyelim patladı - yere yıkılır hayvan
kuşatır ormanı, kuşatır onları, kuşatır herşeyi biraz
o kadar kuşatır ki, eh! sonunda hiçbir şey olmaz.
sonra hiçbir şey olmaz,sonra hiçbir şey olmaz!
salt bu yüzden olacak bir köpek sürünür ayaklarıma
bir köpek, doğrusu şu: acıtmak gerekir bir yanını
- ne kadar?
- bilmem ne kadar
sanırım bir köpeklik, bir köpeğe yetecekleyin acı
böylece bir şey yapmak; şu, ya da bu şekilde çaresi yok
hadi kalk! - bunu kendime söylüyorum - bir şeyler yapmalıyım kendimce
örneğin bir şeye benzeyelim, yapılan bir şeye, ne çıkar bundan
kesilen bir dala benzeyelim, açılan bir pencereye
yağmura benzeyelim mi yağmura? - bekle biraz - güneş açsın güneşe
benzeyelim mi ?
sonra da bir kahveye girelim, benzeyelim mi bir oyun sonrasına ?
masalar: çekilelim, kağıtlar: atılalım, gazozlar: içelim
evlere benzeyelim evlere: ateş uçlarına biraz, susamış kalmış bir örümceğe
sonra bir kadına geçelim - bir kadın - ve onun kocaman bir erkeğe gidişine.
sonra bir dergi alalım, ya da bir gazete; salt küçük harfleri için
bir adam kendini astı! - benziyoruz zaten - biz ne kadar benziyoruz kendimize
ya da bir shakespeare ağzıyla: işte halk! işte ölüm!
ölüler taç giyiyor - benzeyelim mi - ölüler taç giyiyormuş çağımızda
morglara gidelim morglara - eğer istersen - ağır hastalara gidelim
birini vuralım istersen- ne çıkar - bir kıral, ya da bir burjuva ağzında
bu düzen, yani hiçbir şey, evet haykıralım
yani bir suçumuz olsun, biraz da böyle olsun, sığınmış oluruz suçlara
ya da bir gemi olalım - en puslu havalarda - günlerce kaybolmak için
diyelim bir güneş açsın sonra - ne güzel! - yeniden varmak için kıyıya
biraz da sevişmeyelim, çünkü durmadan seviştik, yani ne anladık
kim ne anladı sanki ? seviştik bitti o kadar
ne bitti ? döndük, içimize katlandık, her şey biraz daha anlaşılmaz oldu
ya ne yapalım şimdi ?
- hiçbir şey!
- öyle ise alışın!
- alıştık.
sanki bir alandayız, şunlar da uçaklar, her kalkmada bir boşluk
belki de bir şey ki bu, örneğin bir deniz ortası, ilk olarak kalabalık
bunlar da insan diyoruz - susalım, susalım! - elbette tanıdık
üstelik sormayalım, n'olursun sormayalım - bunu ben kendime söylüyorum
ne desem kendime söylüyorum: insanın tarihi yalnızlık..
Edip Cansever
(Dost, C. VI, S. 30 Mart 1960, s. 15-19)
1 note
·
View note
Text
YOK BİR ŞEY
I yok bir şey, yani bir ölüm sonrası bu, bitecek gibi değil yıllardır sezilen bir çocuk ağlamasında anısız, başıboş, dağılgan bir tabanca sesinde belki belki de bir orman mı bu, tanımsız çiçekler açan orada ve sanki tuhaftır da sayısız kuşları beklettiği diyelim bir süre kendini dinlemek, diyelim bir süre boşluk yani upuzun kumlar, kumlarda ayak izleri,bir başka deyimle yorgunluk ya da bir atın çalınma hikayesi; gün günden büyüyen odalarda bir çadır, bir gül, bir panayır bayrağı, bir adam dargın bir adam; iğneler, pullar, ve kadınlar biriktiren kafasında sonra lavanta kokuları, sonra eskimiş ayva lekeleri - sonra içimde bir çayır sevinci, olmayan kuşlarıyla bir çayır belirsiz, uzak, daha söylenmemiş bir şarkı tutarında belki de bir azizin bir tavşana ustaca gülmesi, iyi belki de bir org, bir çalar saat, ya da bir çocuğun şaşırmış, durgun, ve tuhaftır ölüvermesi sonra bir süre kendini dinlemek, gene bir boşluk ya da bir başka deyimle "hiçbir şey olamayan" a yolculuk.
derken o; bir kül yığını, kuş pislikleri, cami avluları sonra bir ağaç erik ağacı, bir kadın az uyanık korkulu bahçeler, birazdan sabah kahvaltıları, elbette havuzlar havuzlar mı diyorum, bir kız çocuğu her zaman olurdu olurdu gök ayaklı bir gök, kedi ayaklı bir kedi bir kedi - bunu anlıyorum- yok edilmez bir zaman parçası gibi bir kitap; bir nehir balığı işte, ve sebepsiz aslan avları üstelik çok sevilen - sizi bilmiyorum -kelebek koleksiyonları sonra da biz - bunu hep söylüyorum- herkes kendi ellerinin işlerine tutuldu herkes biraz olsun katlandı acılarına acılar; sabah akşam, ve şaraplarının çoğaldığından fazla sanki bir keman tamircisi sessizliği buldu kim ne derse desin biri kendini vurdu bir akarsu başında ve düşündük, sebep ne? - sebep şu: sadece, ama sadece bir akarsu...
gene bir örtü düzeltildi, gene bir bardak düze kondu bir ölüm unutuldu, bir yas, bir karabasan düzeltildi diyelim sahici bir kuş geçti uzaklarımızdan bir kadın bir yere sapladı çok yorgun bir iğneyi kuşuyla gökleriyle eski bir zaman yarattı iğne bir heykel kendini oldu, bir eski yazıt kendine gitti ayrıca bir gül koktu, duyuldu şekil gibi... sonra bir süre kendimiz olduk, gene bir süre boşluk ya da bir başka soruyla "hiçbir şey olmayan" a yolculuk tükendi şimdiki bir el, tükendi şimdiki ağız, yavaşça tükendi her biri bir yatak, bir koltuk üstü; yani bir yerlere koyduk ellerimizi baktık kimseler bunu böyle yaptığını bilemez gittik bir testi su aldık, günlerce durdurduk içtiğimizi anladık - neyi anladık sanki?- yenilip yenilip yenilip bir yere dokunmakla boşluğu yendiğimizi
sonra da resimler olduk, çaresiz resimler olduk kendimize şurada saçlarımız oldu, ağzımız, bir kocaman gülmemiz oldu şuralarda kimimiz bir dilim ekmek yedi o şimdi adını bilmediğimiz şeylerde oturduk kaldık öyle, konuştuk kaldık öyle, seviştik kaldık diyelim bir yer kapladık bir sevgi ya da bir konuşma büyüklüğünde yünümüzü serdik, aşımızı kardık, bitirdik işlerimizi biz bitirdik diyoruz-bitirin işlerinizi, bitirin işlerinizi! önce bir yere gittik, sonra o yerden döndük, çoğalttık kendimizi - bitirin işlerinizi, bitirin işlerinizi! yayımızı gerdik, kuşumuzu vurduk, kararttık göklerimizi - bitirin işlerinizi, bitirin işlerinizi! sen, tanrı! Bizi kendinden attın, o sebepsiz kendimizi - bitirin işlerinizi, bitirin işlerinizi! ne yapsak çaresizdi, ne yapsak yoktu bittiği kapayın gözlerinizi, kapayın gözlerinizi! kapadık - iyi mi yaptık? - demek bu bakışlar en güzeli evet, bu bakışlar en güzeli bir yere gitmek değil, bir yerden dönmek değil gitmekle dönmek en güzeli başımızı eğdik, kapımızı ittik, bitirdik işlerimizi biz bitirdik diyoruz - bitirin işlerinizi, bitirin işlerinizi!..
II
gün olsun, yel bulansın, bir dişi tay kendini bilsin bir nehir akmaya bırakılsın, bir şehir konuşulmaya sanki bir çocuk ağlatılsın, bir kaba yüz unutulsun, unutulsun! bir yüz ki yıllarca eski; güneşler, çardaklar, han kapılarında diyelim belki de orda; evlerde, evlerin en tenha odalarında sevilmiş kadınlarda toy, büyümüş av hayvanları gibi böcekli duvarlarda durmuş ağır hastalarda biraz, nasıl ki bir su durur ipince bardaklarda tıkanmış bir yürekte, devinmez bir ayakta işitmez bir kulakta nasıl ki durur insan, durmuşlar öyle kararsız, ölgün sorularla ur yaşar, ayak sertleşir, oysa sinekler gezinir yaralarda ve sonra yer kalırsa, ve belki yer kalırsa bir yüz belirir kendiliğinden, bir bakış koşulur yoz karanlıklara geçerler belki de sonra, geçerler som gümüşlere, ipekli yakalara - yerleşir kalır orda, yerleşir kalır orda, yerleşir kalır - belki de yüzler vardır güçlenir tanrılarla sular mı kaynar ocakta, dışarıda kapı mı vurulur, yok mudur kimseler açınca? demek ki yüzler vardır; beslenir, beslenir tanrılarla.
soralım - kime soralım? - çünkü biz sormakla varız bir bakıma soralım, hani bir akşam üstü, gölgeler olsun camlarda evlerde gölgeler olsun, dışarda, köşe başlarında gölgeler gölgeler - bunu ben istiyorum - kimseler olmayan bir kalabalıkta sorsam ya, "biri mi öldü? "orda ne var?" "birden mi kopacak fırtına?" ya da kim ölmedi işte, orda ne yok? bir sorsam bunu hep söyleyerek bir şehvete varırım bazen - yüzünüz solgun.. kimbilir nerde..biraz anlatın! - bilirim, karınız öldü - ama ne çıkar - biraz anlatsanıza biriyse bir şey yazsa, ben gizlice okusam, okusam kapasam gözlerimi, ki ne varsa onu denesem orada bir şeyler olacak ya - bunu hep biliyoruz - bir şeyler, bir şeyler ama biz - niye saklayalım - sormakla varız bir bakıma.
gün olsun, yel bulansın, bir dişi tay kendini bilsin bir kadın sevmeye bırakılsın, bir şehir geçmeye ellerimizden şehirler, her yerde biraz onlar, yeni çıkmış mühürlerden kokular mühür kokuları, renkler ki durmadan bir laciverde akan ve adamlar akan gemi kıçlarında, tuğla harmanlarında adamlar size sesleniyorum, o eski kırmızı! isa'dan beri öyle kırgın ve kırgın o adamlar kapkalın parmaklarında bir ölüm tanrısının tanrılar!.. bazan da onlar, yani çok bulunan evlerimizde bir bakır tel içinde, bir camın en kesilen yerinde tanrılar tanrılar..belki de bir kadının bir erkeğe boş verdiği yerde belki de duydum diyebilmek, sadece "duydum, duydum!" belki de sen; o eski kırmızı, isa'dan beri öyle yorgun ve yorgun o adamlar - bunu anlıyorum - ben sahi biraz da anlıyorum kaçsınlar diyorum - kaçmazlar - ölsünler diyorum - ölemezler - susarlar, acıkırlar, bir başka ölümle tükenirler.
tabaklar yıkanırlar, sersefil resimler asılırlar aynalara -bir kadın elinde bir demet gül, sevdalı bir yazıyla bin dokuz yüz beş bir şehir bandosu bin dokuz yüz beş, bir domino oyuncusu bin dokuz yüz beş- yani şu resimler yok mu, her yerde biraz bulunurlar kapılar açılırlar, kadınlar gülüşürler aralarında bazan da bir şey olur, bir düzen gelişir olacaklarda bir sedir, bir ev, kırmızı bir terlik gelişir bazan da bir şey olmaz, ilerde bir çıkrık boşalır uyuyup kalmışızdır, ne zaman geçmiştir ne düşünce bir böcek gitmemiştir, bir çocuk susmamıştır, bir yağmur dinmemiştir uyanıp görmüşüzdür, ki ne varsa uykudan önce üstelik korkunçtur bu, her şey birdenbire hızlanır bir kadın - birdenbire - yıllarca uzakta gizlenir bir bakış, bir konuşma, elbette çekinirsiniz sığınıp bembeyaz gemilere, peygamber ateşlerine yalnızım!. büyütür bir din gibi, kirlenirsiniz..
yaşayıp kurdunuz ya, ne zaman geçmiştir ne düşünce madem ki biraz öyle - odanızda kadınlar - şöyle bir sekersiniz şöyle bir sekersiniz, bir yere takılmış gibi ayağınız ama bir oyun mu bu? yok, hayır, oyun denemez buna yani çok isterdiniz; bir tiyatro, kıral şey..çok isterdiniz düşlerin yardımıyla bir başka kılıkta: "çok asil halkımızın...değmezdi...bu haberle yüreğimi parçalayıp... düşmanlar...onları bu kötü ruhlarından kurtarıp...hepsini birden feda etmeye - ben tanrı değilim, şarap... demek tacıma göz diktiniz..." olurdu işte, şöyle bir sekerdiniz, olurdu kılıktan kılığa, ölümden ölüme, bir göl önünde susuzluğa olurdu sekerdiniz - çok asil kardeşimiz - bunu yapardınız oysa bir suyu dişlemek gibi şekilsiz, anlamsız, ve karanlıktır dünya.
evet, bazan da bir şey olur, bir örümcek yere sallanır bir büyük hayvan suya eğilir korkularıyla bir silah patladı sonra - diyelim patladı - yere yıkılır hayvan kuşatır ormanı, kuşatır onları, kuşatır herşeyi biraz o kadar kuşatır ki, eh! sonunda hiçbir şey olmaz. sonra hiçbir şey olmaz,sonra hiçbir şey olmaz! salt bu yüzden olacak bir köpek sürünür ayaklarıma bir köpek, doğrusu şu: acıtmak gerekir bir yanını - ne kadar?
- bilmem ne kadar sanırım bir köpeklik, bir köpeğe yetecekleyin acı böylece bir şey yapmak; şu, ya da bu şekilde çaresi yok hadi kalk! - bunu kendime söylüyorum - bir şeyler yapmalıyım kendimce örneğin bir şeye benzeyelim, yapılan bir şeye, ne çıkar bundan kesilen bir dala benzeyelim, açılan bir pencereye yağmura benzeyelim mi yağmura? - bekle biraz - güneş açsın güneşe benzeyelim mi ?
sonra da bir kahveye girelim, benzeyelim mi bir oyun sonrasına ? masalar: çekilelim, kağıtlar: atılalım, gazozlar: içelim evlere benzeyelim evlere: ateş uçlarına biraz, susamış kalmış bir örümceğe sonra bir kadına geçelim - bir kadın - ve onun kocaman bir erkeğe gidişine. sonra bir dergi alalım, ya da bir gazete; salt küçük harfleri için bir adam kendini astı! - benziyoruz zaten - biz ne kadar benziyoruz kendimize ya da bir shakespeare ağzıyla: işte halk! işte ölüm! ölüler taç giyiyor - benzeyelim mi - ölüler taç giyiyormuş çağımızda morglara gidelim morglara - eğer istersen - ağır hastalara gidelim birini vuralım istersen- ne çıkar - bir kıral, ya da bir burjuva ağzında bu düzen, yani hiçbir şey, evet haykıralım yani bir suçumuz olsun, biraz da böyle olsun, sığınmış oluruz suçlara ya da bir gemi olalım - en puslu havalarda - günlerce kaybolmak için diyelim bir güneş açsın sonra - ne güzel! - yeniden varmak için kıyıya biraz da sevişmeyelim, çünkü durmadan seviştik, yani ne anladık kim ne anladı sanki ? seviştik bitti o kadar ne bitti ? döndük, içimize katlandık, her şey biraz daha anlaşılmaz oldu ya ne yapalım şimdi ?
- hiçbir şey! - öyle ise alışın! - alıştık.
sanki bir alandayız, şunlar da uçaklar, her kalkmada bir boşluk belki de bir şey ki bu, örneğin bir deniz ortası, ilk olarak kalabalık bunlar da insan diyoruz - susalım, susalım! - elbette tanıdık üstelik sormayalım, n'olursun sormayalım - bunu ben kendime söylüyorum ne desem kendime söylüyorum: insanın tarihi yalnızlık..
Edip Cansever (Dost, C. VI, S. 30 Mart 1960, s. 15-19)
3 notes
·
View notes
Text
Dezenfeksiyon İlaçlama
Dezenfeksiyon İlaçlama
Her türden haşerenin imha edilme işlemi için çalışan bu firmalar ev, bahçe, tarla, işyerleri, fabrikalar, gıda tesisleri hiç fark etmiyor. Bir telefonla istenilen mekana önceden gelerek keşif yapıyorlar. Daha sonra da haşerenin cinsine göre ekipmanlarını alıp sizi bu sıkıntılı durumdan kurtarıyorlar.
İlaçlama Çeşitleri Nelerdir?
Dezenfeksiyon nasıl yapılır sorusunun cevabını arıyorsanız, dezenfeksiyon ilaçlama fumigasyon ilaçlama, kokusuz ilaçlama, jel ilaçlama, kokulu ilaçlama, ULV ilaçlama olmak üzere haşerenin cinsine göre ilaçlama işlemi gerçekleştirilmektedir.
Hangi Çeşit Haşere İlaçlama Yapılıyor?
K��rkayak, gümüşcün balığı, karınca, hamam böceği, kene, kemirgenlerin her çeşidi (fare, lağım faresi), kulağakaçan, örümcek türleri, sinek, tahtakurusu gibi haşerelerde hizmet verilmektedir.
İlaçlamada Fiyatlar Nasıl Hesaplanıyor?
İlaçlama yapılacak olan mekanın büyüklüğüne ve ilaçlanacak olan haşerelerin cinsine, azlık ve çokluk durumuna göre kullanılacak olan ilaç miktarlarına göre ayarlanmaktadır. Keşif için gelen ekip bütün bu unsurları hesaplayarak sizlere olabilecek en uygun fiyatı çıkartmaktadırlar.
Bu konuda destek ve bilgi almak için site üzerinden destek butonu tıklayabilir ya da verilen telefon numaralarını arayarak bilgi edinebilirsiniz.
0 notes
Text
Dezenfeksiyon İlaçlama
Dezenfeksiyon İlaçlama
Her türden haşerenin imha edilme işlemi için çalışan bu firmalar ev, bahçe, tarla, işyerleri, fabrikalar, gıda tesisleri hiç fark etmiyor. Bir telefonla istenilen mekana önceden gelerek keşif yapıyorlar. Daha sonra da haşerenin cinsine göre ekipmanlarını alıp sizi bu sıkıntılı durumdan kurtarıyorlar.
İlaçlama Çeşitleri Nelerdir?
Dezenfeksiyon nasıl yapılır sorusunun cevabını arıyorsanız, dezenfeksiyon ilaçlama fumigasyon ilaçlama, kokusuz ilaçlama, jel ilaçlama, kokulu ilaçlama, ULV ilaçlama olmak üzere haşerenin cinsine göre ilaçlama işlemi gerçekleştirilmektedir.
Hangi Çeşit Haşere İlaçlama Yapılıyor?
Kırkayak, gümüşcün balığı, karınca, hamam böceği, kene, kemirgenlerin her çeşidi (fare, lağım faresi), kulağakaçan, örümcek türleri, sinek, tahtakurusu gibi haşerelerde hizmet verilmektedir.
İlaçlamada Fiyatlar Nasıl Hesaplanıyor?
İlaçlama yapılacak olan mekanın büyüklüğüne ve ilaçlanacak olan haşerelerin cinsine, azlık ve çokluk durumuna göre kullanılacak olan ilaç miktarlarına göre ayarlanmaktadır. Keşif için gelen ekip bütün bu unsurları hesaplayarak sizlere olabilecek en uygun fiyatı çıkartmaktadırlar.
Bu konuda destek ve bilgi almak için site üzerinden destek butonu tıklayabilir ya da verilen telefon numaralarını arayarak bilgi edinebilirsiniz.
0 notes
Text
Hayvan isimlerinin ingilizcesi, hayvanların isimleri ingilizcede ve türkçe anlamları
İngilizce Hayvanların Adları İngilizce Hayvan İsimleri şöyledir Ağaçkakan = woodpecker Ahtapot = octopus Akbaba = vulture Akrep = scorpion Antilop = antelope Arı = bee Aslan = lion At = horse Ateşböceği = firefly Ayı = bear Balarısı = honeybee Balık = fish Balina = whale Baykuş = owl Bıldırcın = quail Bit = louse Bizon = bison Boğa = bull Böcek = insect Bufalo = buffalo Bukalemun = chameleon Buldok = bulldog Bülbül = nightingale Ceylan = gazalle Cırcırböceği = cricket Civciv = chick Çakal = jackal Çekirge = grasshopper Çıngıraklıyılan = rattlesnake Çita = cheetah Dana = calf Denizanası = jellyfish Denizyıldızı = starfish Deve = camel Devekuşu = ostrich Dinozor = dinosaur Doberman = doberman Doğan = falcon Domuz = pig Ejderha = dragon Adam geyik = buck Eşek = donkey Eşekarısı = hornet Fare = mouse Fil = elephant Flamingo = flamingo Fok = seal Gelincik = weasel Gergedan = rhinoceros Geyik = deer Goril = gorilla Guguk kuşu = cuckoo Güve = moth Güvercin = piegon Habeşmaymunu = baboon Hamsi = anchovy Hindi = turkey Horoz = cock Istakoz = lobster İguana = iguana İnek = cow İpekböceği = silkworm Jaguar = jaguar Kanarya = canary Kanguru = kangroo Kaniş = poodle Kaplan = tiger Kaplumbağa = turtle Karabatak = cormorant Karaca = roe deer Karga = crow Karınca = ant Kartal = eagle Katır = mule Kaz = goose Keçi = goat Kedi = cat Keklik = partridge Kelebek = butterfly Kertenkele = lizard Kırkayak = millipede Kırlangıç = swallow Kısrak = mare Kirpi = hedgehog Koç = ram Kokarca = skunk Koyun = sheep Köpek = dog Köpek balığı = shark Köstebek = mole Kuala = kuala Kuğu = swan Kunduz = beaver Kurbağa = frog Kurt = wolf Kurtçuk = larva Kuş = bird Kutup ayısı = polar bear Kuzu = sheep Leopar = leopard Leylek = stork Martı = gull Maymun = monkey, ape Muhabbet kuşu = parakeet Mürekkepbalığı = cuttlefish Oğlak = kid Öküz = ox Ördek = duck Örümcek = spider Panda = panda Panter = panter Papağan = parrot Pelikan = pelican Penguen = penguin Piliç = chicken Pire = flea Rakun = racun Rengeyiği = reindeer Saksağan = magpie Salyangoz = snail Sansar = marten Sazan = carp Serçe = sparrow Fare = rat Sığır = cattle Sırtlan = hyena Sincap = squirrel Sinek = fly Sivrisinek = mosquito Solucan = worm Suaygırı = hipopotamus Susamuru = otter Sümüklüböcek = slug Şahin = hawk Şempanze = chimpanzee Tahtakurusu = bedbug Tavşan = rabbit Tavuk = han Tavuskuşu = peacock Tay = colt Tazı = greyhound Tırtıl = larva Tilki = fox Timsah = crocodile Tonbalığı = tuna Turna = crane Turnabalığı = pike Uğur böceği = ladybird Yabanarısı = bumblebee Yabandomuzu = wild boar Yabantavşanı = hare Yarasa = bat Yengeç = crab Yılan = snake Yılanbalığı = eel Yunus = dolphin Zebra = zebra Zürafa = giraffe
OKUDUYSANIZ yada IZLEDIYSENIZ PAYLAŞIN LÜTFEN HERKES OKUSUN ve IZLESIN. Read the full article
0 notes
Text
DÜNYANIN EN ZEHİRLİ HAYVANLARI HANGİLERİDİR?
Dünya üzerinde çok sevimli bizi varlıklarıyla mutlu eden hayvanlar olduğu gibi varlıklarından oldukça korktuğumuz ve bizi ürketen hayvanlardan mevcuttur. Bunlardan bazıları ise korkutucu olmasalar bile oldukça tehlikelidir. Bugün sizlere genel olarak Avustralya’da yani çok şükür ki bizlere oldukça uzakta yaşayan dünyanın en tehlikeli on zehirli hayvanından bahsedeceğim. Bu hayvanlar derecelerine göre en yüksek olandan en düşük olanına doğru ilerlersek,
1-Kutu Denizanası (Box Jellyfish): Belki inanmayacaksınız ama dünyanın en zehirli hayvanı bu denizanasıdır. Bugüne kadar bilinen rakamlarla 5567 kişi bu denizanasının zehri yüzünden hayata veda etmiştir. Denizanasının zehri kişinin kalp, sinir sistemi ve derisine saldırmaktadır. 24 tane gözü olan ve vücudunda altmış adet zehirli dokungaç bulunan bu denizanası türünün ürettiği zehir normal bir denizanasına göre üç yüz elli kat daha fazladır. Saldırgan bir hayvan değildir. Uyguladığı zehir genel olarak savunma amaçlı olsa da bu durum zehre maruz kalan kişiye otuz dakika içinde müdahale edilmez ise öldüreceği gerçeğini ne yazık ki değiştirmemektedir. Daha çok Asya ve Avustralya kıyılarında görülmektedir. 2-Zehirli Ok Kurbağası (Poison Dart Frog): Kurbağa lafını görünce belki inanmamış olabilirsiniz ama bu hayvan dünyanın en zehirli hayvanları arasında ikinci sırada yer almaktadır. Bu 2,5 cmlik minik canlı ona dokunduğunuzda dört yüz farklı tür alkali zehri yaymaya başlar. Bu zehir kana karıştığı anda bir dakika içinde kişinin ölmesine neden olmaktadır. Hatta şöyle söyleyeyim derisindeki zehir yüz elli insanı aynı anda öldürebilecek güce sahiptir. Yapılan araştırmalarda bu zehre bir sinek ve karınca türünü yiyip vücudunda bileşenlerle birleştirerek ürettiği düşünülen ve yüz yetmiş beş adet belirlenmiş türü bulunan bu kurbağacık Kolombiya ve çevresinde yaşamaktadır. 3-Mavi Halkalı Ahtapot (Blue Ringed Octopus): Büyük Mavi Halkalı Ahtapot (Hapalochlaena lunulata), Mavi Halkalı Ahtapot (Hapalochlaena) cinsinin 3 türünden biri olup ölümcül derecede bir zehre sahiptir. Bilindik ahtapotlara göre oldukça minik bir yapıda yaklaşık bir golf topu büyüklüğündedir. Ama zehri boyutuna göre oldukça güçlüdür. Şöyle ki vücudunda bulunan zehirle dakikada yaklaşık yirmi altı insanın ölümüne neden olabilir. Bu tehlikeli ahtapot Japonya’dan Avustralya’ya kadar olan bölümde yaşamını sürdürmektedir.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
4-Mermer Yüzeyli Salyangoz (Cone Snail): Bakmayın onun bir salyangoz türü olduğuna listemizde en zehirli dört hayvandan biridir. Yani o sizin bildiğiniz salyangozlardan değildir. Çok az zehir taşısa da bu zehrin bir damlası yirmi insanı öldürecek güçlüdür. Artık tamamı ne kadar canlıyı öldürür varın siz düşünün. Bu salyangoz türü genel olarak tuzlu sularda yaşar. 5-Büyük Patron (Inland Taipan): Indland Taipan yılanı bütün yılanlar içinde zehri en etkili yılandır. İsminin anlamı Çincede büyük patron anlamına gelmektedir. Yılanların patronu da diyebileceğimiz bu yılan oldukça büyük, hızlı ve zehirlidir. Zehrine maruz kaldığınızda felç edip kasların zayıflamasına neden olur. Ayrıca zehri kan pıhtılaşmasını da önleyerek kişinin kan kaybından ölmesine neden olur. Üç türü bulunan bu yılan türü bir ısırığı ile yüz yirmi insanı öldürebilecek güce sahiptir. 6-Taş Balığı (The Stonefish): Japonların “Sashimi” adlı oldukça pahalı yemeklerinin yapımında kullanılan bu balık türü dünyanın en zehirli balığıdır. Tropik sularda yaşayan bu balık ismini taşa benzemesinden dolayı almıştır. Taşa benzerliğinden dolayı çok kolay saklanabilen ve görünmeyen bu canlının üzerine bastığınız anda veya değdiğiniz anda sizi komaya sokup öldürebilecek bir güce sahiptir. Bu balık türü Hint ve pasifik okyanusunda görülmektedir. 7-Ölüm Avcısı (Death Stalker): Ülkemizde Adıyaman ve Urfa’da görülen bu akrep türü orta doğuda yaygın olarak görülmektedir. Sarı renginden dolayı ona sarı akrepte denilmektedir. Bir kişiyi soktuğu an komaya sokup felç olmasına ve tedavi edilmediği takdirde bir saat içinde ölmesine neden olan bu akrep oldukça tehlikeli bir hayvandır. 8-Huni Ağ Örümceği (Sydney Funnel): İki üç cm boyundaki bu örümcek dünyanın en zehirli örümceğidir. Toprağın altına tünel biçiminde ördüğü yuvasının girişine huni şeklinde bir ağ örer bu yüzden Sydney halkı bu örümceğe Huni ağ örümceği adını vermiştir. Bu örümceğin gözü oldukça karadır. Üstelik 2 metreye kadar sıçrayabiliyor olması onu daha da etkili hale getirmektedir. En tehlikeli dönemi ocak ve mart ayı olan örümceğin zehri otuz dakika içinde öldürücü etkiye sahiptir. 9-Kara Mamba (Black Mamba): Anavatanı Afrika olan bu yılan dünyanın ikinci en uzun yılanı olan bu yılan türü aynı zamanda oldukça saldırgan ve zehirli bir yılandır. Genel olarak 2,5 metre civarında olan yılanın zaman zaman 4-5 metreye kadar uzadığı bilinmektedir. Oldukça hızlı olan bu yılan saatte 20 km civarında bir hıza ulaşabilmektedir. Kara mamba yılanının bir tek ısırığı yüz insanı öldürebilecek kadar zehir içerir. Kara mamba bu zehirle ölüm oranı yüzde yüz olan tek yılan olma unvanını da taşımaktadır. 10-Kral Kobra (King Cobra) : Listemizin son hayvanı olan Kral Cobra yılanı 9 kg ağırlığında ve 6-7 m uzunluğunda dünyanın en uzun zehirli yılanıdır. Güneydoğu Asya’dan Hindistan’a kadar çok geniş bir yaşam alanına sahip olan bu Kral Cobra yılan yiyici olarak da tanımlanmaktadır. Bu adını küçük yılan ve küçük memelilerle beslenmesinden almaktadır. Bu yılan türü listemizin son sırasında olsa da zehri yirmi insanı öldürecek güçtedir.
0 notes
Text
New Post has been published on Uzay Ve Bilim
New Post has been published on http://uzayvebilim.com/gunahsiz-gorunseler-de-her-yil-orumcek-ve-yilanlardan-daha-fazla-insan-olduren-canlilar-arilar/
Günahsız Görünseler de Her Yıl Örümcek ve Yılanlardan Daha Fazla İnsan Öldüren Canlılar: Arılar
İnsanların ölümüne en çok sebep olan hayvanın hangisi olduğunu varsayım edebilir misiniz? Yılanlar, örümcekler, denizanaları, köpek balıkları? Yanıt bunlardan hiçbiri yok…
Arılar, bütün bu canlılardan daha çok insanın ölümüne sebep oluyor.
Avustralya’da yürütülen yeni bir alıştırma, halkın sağlığı için tehdit oluşturan en büyük sebeplerden birinin arılar olduğunu ortaya koydu. Ülkede 2000-2013 yılları arasında böcek sokması nedeniyle hastaneye kaldırılan insan sayısı 42,000 ve bunların büyük bir kısmının sebebi arı sokması. Bu sayının %30’unu örümcek ısırığı, %15’ini ise yılan sokması oluşturuyor.
Bu süreçte zehirli böcek sokması nedeniyle yaşamını yitiren kişi sayısı ise 64.
Bunlar arasından 34 kişinin yaşamını yitirmesinin sebebi, zehre gösterdikleri alerjik tepkime sebebiyle gerçekleşen anaflaktik şok. Bunlar arasından arıların sebep olduğu vefat sayısı ise 27. Avustralya Melbourne Üniversitesi’nden tahlilci Dr. Ronelle Welton, söz konusu ölümlerin büyük kısmının tıbbi yardım almanın şiddet olduğu şehirden uzak alanlarda yok, çoğunlukla insanların evlerinde gerçekleştiğini de ekliyor.
Araştırmacılar, bunun sebebinin arı sokmalarının ciddiye alınmaması olduğunu düşünüyor.
Çünkü halk arı sokması durumunda çoğunlukla tıbbi yardım almayı gereksiz görüyor ve anaflaktik şok da insanı çok tez öldürebiliyor. Dr. Welton, arıların halk tarafından çoğunlukla masum görüldüğünü ve yılan ve örümcek ısırıkları kadar ciddiye alınmadığını söylüyor. Arı sokmasının ciddiye alınması gerekliliğinin en belirgin göstergesi ise, zehre alerjik reaksiyon gösteren insan sayısının zannedilenden fazla daha artı olması. Bir De bu alerji defalarca birincil seferde ortaya çıkmayabiliyor. Bir Takım kişilerde zehre aleyhinde alerji sonradan gelişebiliyor.
Alıştırma kapsamında sadece zehirleyerek öldüren canlılar araştırıldı.
Ancak eldeki verilere baktığımızda, köpek balığı ve timsah gibi tehlikeli hayvanlar göz önünde tutulmuş olsa bile durumun değişmeyeceği görülüyor. Çünkü aynı yıllar arasında köpek balıklarının sebep olduğu ölümlerin sayısı 26 iken, timsahların sebep olduğu vefat sayısı 19. Bu koşul da, arıların sadece zehirli hayvanlar arasında yok, tüm canlılar aralarında üst sıralarda olduğunu ortaya koyuyor.
Alıştırma sonucunda ulaşılan bir başka ilginç veri ise atların sebep olduğu ölümlerle ilgili.
Sonuçlar, aynı işlem içerisinde atların 74 kişinin ölümüne sebep olduğunu gösteriyor. Bu rakam, tüm zehirli canlıların öldürdüğü kişi sayısının toplamından daha artı. Oysa bu sonuçlar atların arılardan daha tehlikeli canlılar olduğunu göstermiyor. Çünkü ırk, atlarla çok daha yakın ve sıkı bir ilişki kuruyor ve arılarla benzer direkt ilişkiyi kurmaktan kaçınıyor.
Arıların dünya genelinde her sene sebep olduğu ölüm sayısı ise 53.
Erkek arılarda iğne bulunmamaktadır. Sokan tek arı türü, kadınsı emekçi arılardır ve onların iğnesi sahiden bir yumurta borusudur. İğneye sadece işçi arılar yok, kraliçe arı da sahiptir fakat, kraliçe arı alışılagelmiş zamanlarda, bir tehlike sezmedikçe kovanını terk etmez. Onun iğnesi kovanın savunulması için değil, kendisine karşı taraf olması olası arıları hemen şimdi dünyaya gelmeden öldürmek için mevcuttur.
Peki olası bir arı sokması durumunda ne yapabiliriz?
Yapılacak birincil şey, deriye yerleşen iğnenin çıkarılması olacaktır. Bu işlemin muhtemel olduğu kadar tez gerçekleştirilmesi hayati siklet taşımaktadır. İğne çıkarıldıktan sonradan yapılması gereken ise, ağrıyı ve şişkinliği eksilmek için soğuk kompres uygulamaktır. Anestetik ilaçların ve kaşınmayı önlemesi için mentolün kullanılması da arı sokmalarında fayda sağlamaktadır. Keza gözden kaçırmamakta yarar var sevgili dostlar: Gerçekten insanı en çok öldüren hayvan, tekrar insanın kendisidir…
0 notes