#ömerönal
Explore tagged Tumblr posts
Text
Aziz Nesin, Alaçatı’da anıldı
Aziz Nesin, ölümünden önce, 1995 yılında kitaplarını son kez imzaladığı Alaçatı’daki meydanda yapılan bir törenle anıldı. Çeşme Kent Konseyi ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Çeşme Şubesi tarafından, kitaplarını son kez okurları için imzaladığı meydanda düzenlenen anma törenine, Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Gani Kaplan, Çeşme Kent Konseyi Başkanı Ömer Önal, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Çeşme Şubesi Başkanı Sedat Mutlu, ADD Çeşme Şubesi Başkanı Mehmet Bilgiç, belediye meclis üyeleri, muhtarlar ve vatandaşlar katıldı. “Hiçbir baskı bizi yıldıramayacak” Saygı duruşu ile başlayan anma töreninde bir konuşma yapan Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran, “Aziz Nesin’in ilk okuduğum kitabı Bay Düdük’tü. İlkokul ikinci sınıftaydım. Aziz Nesin, Bay Düdük kitabında, bilinçsiz toplumları, bilinçli ama kötü insanların yönettiğini anlatır. Biz buna engel olmak için, Cumhuriyet aydınlanmasına devam etmek için, Mustafa Kemal Atatürk’ün bıraktığı yerden, arada sırada sendeye uğrasa da devam edeceğiz. Hiçbir baskı bizi yıldıramayacak” diye belirtti. “26 yıldan beri bir şey değişmedi” Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Gani Kaplan da bir konuşma yaparak, “Aziz Nesin Alaçatı’ya geldiğinde, 300’ün üzerinde kitabını imzalamıştı. Ama ne yazık ki, Çeşme’de de, Türkiye’de de Aziz Nesin’in kıymetini bilmiyoruz. Türkiye aleyhine yurt dışında bir oylama yapıldığında, bize karşı olan delege, bizim lehimize oy kullanıyor. Neden böyle oy kullandığı sorulduğunda, ‘Aziz Nesin gibi bir yazarın yetiştiği ülkede böyle şeyler olmaz’ diyor. Maalesef ‘böyle şeyler’ oldu. Aziz Nesin’i, 26 yıl önceki Sivas Madımak katliamından biliyoruz. Aziz Nesin’in söylediklerini gerekçe göstererek, oraya misafir olarak giden 33 aydınımızı yakarak öldürdüler. Geçtiğimiz günlerde de, Çubuk’ta, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na linç girişiminde bulunuldu. O kalabalığın içindeki bir kadın, ‘yakın, yakın’ diye bağırıyordu. 26 yıl geçmesine rağmen bu ülkede hiçbir şey değişmedi. Ama bunu değiştirmek bizim elimizde. Aziz Nesin gibi değerleri, bu ülkede çoğaltmadığımız sürece, bir adım öne gidemeyiz. Bu ülkede barışı ancak böyle tahsis ederiz. Her şey güzel olacak” diye konuştu. Aziz Nesin’in kitaplarını son kez imzaladığı Alaçatı’ya gelişini anlattı Aziz Nesin’i, kitaplarını imzalamak için Alaçatı’ya davet eden ve kendisini ağırlayan, eski adı Dost Kitabevi olan Alaçatı Kitabevi’nin sahibi ve Çeşme Kent Konseyi Başkanı Ömer Önal, yaptığı konuşmada, edebiyatımızın ünlü yazarı Aziz Nesin’i, ölümünün 24. yılında, saygıyla andıklarını belirterek, “1994 yılında, Aziz Nesin’i, Konya’daki bir kitapçı, imza günü için davet etmişti. Ama, ‘Kitabevinizi yakarız, Aziz Nesin’i istemiyoruz’ gibi tehditler yüzünden Konya’daki imza günü gerçekleşememişti. Ben de, İzmir’deki bir kitapçı arkadaşımla konuşarak, Aziz Nesin’i Alaçatı’da misafir etmek istediğimi söyledim. Arkadaşım hemen aradı. Aziz Nesin yoktu. Yardımcısı Ayben Kop ile görüştü. Aziz Nesin’e ileteceğini söyledi. 3 gün kadar sonra Aziz Nesin beni telefonla aradı. 5 Temmuz 1995 tarihinde gelebileceğini söyledi. Hemen hazırlıklara başladım. Dükkanımın iki yanına, ‘Aziz Nesin, Alaçatı’da okurlarıyla buluşuyor’ yazan afişler astım. Aziz Nesin, önce Foça’da okurlarıyla buluşacaktı. Ben de kendisini Foça’dan alıp Alaçatı’ya getirecektim. Alaçatı o yıllarda, sakin, nüfusu az, küçük, çağdaş insanların yaşadığı bir beldeydi. Dükkanıma astığım afişleri gören ve Sivaslı olduğunu söyleyen bir kişi, ‘Ömer abi, bir Sivaslı olarak, Aziz Nesin’e olan borcumu ödemek için otel masraflarını ben karşılamak istiyorum’ dedi. Ben de memnuniyetle kabul ettim. Aziz Nesin ile kalacağı otel ile ilgili konuşurken, iyi bir otelde ağırlamak istediğimizi söyledim. Aziz Nesin, ‘Hayır, sen bir kitapçısın. Büyük otellerde masrafa gerek yok. Bana mütevazı bir otel bul. Canım denize girmek istiyorum. Ayrıca senin için 2 gün kitaplarımı imzalayacağım’ dedi” diye anlattı. “Aziz Nesin’in cenazesini ben yıkadım” Aziz Nesin, Alaçatı’ya gelince, Çiftlik Mahallesi’ndeki Kardia Otel’e götürdüğünü anlatan Önal, “Ertesi gün, 18.30 gibi otele giderek kendisini aldım. Bütün kitaplarını bu meydana getirdim. İzmir’den ve çevre ilçelerden gelen okurları, 326 kitabını imzalattılar. Kitaplarını imzalarken çok yorulmuştu. Onun üzerine ben, ‘Hocam, isimleri yazmanıza gerek yok, sadece imza atın, kendileri yazsınlar’ dedim. İmza, saat 21.00’e kadar devam etti. Daha sonra, Mine Priştina ve Sadun Aren, Aziz Nesin’i alarak, Ahmet Priştina’nın evine gittiler. Mine hanım beni de davet etmişti, ama ben onları baş başa bırakmak istedim. Aziz Nesin, evde fenalaşmış. Doktor çağırmak istemişler, Aziz Nesin kabul etmemiş. Ama Ahmet Priştina ve Sadun Aren, Çeşme’den bir doktor çağırmışlar. Aziz Nesin, doktora, ‘benim bir şeyim yok’ diyor ve Ayben hanıma otele gitmek istediğini söylüyor. Otele götürüyorlar. Saat 23.30 sıralarında jandarma evime geldi. ‘Bizi savcı bey gönderdi. Misafiriniz vefat etmiş’ dedi. Ben şok oldum. Otele gidinceye kadar dizlerime vura vura morartmışım. Otele gittiğimde, Aziz Nesin’in vücudu hala sıcaktı. Bir ara imamlık da yapmış ve defalarca cenaze yıkamıştım. İnanın bana, Aziz Nesin’in cenazesi kadar temiz bir cenaze görmedim. Ölümünden bir yıl sonra, ilk anma gününde Ahmet Priştina, Demirtaş Ceyhun, Sönmez Atasoy, Hasan Barışcan ve Sadun Aren’in katılımıyla anmıştık. Aziz Nesin’i, Alaçatı’da 24 yıldır anıyoruz, anmaya da devam edeceğiz” diye konuştu. Yapılan konuşmaların ardından, anma törenine katılanlar, Aziz Nesin’in büyük boy fotoğrafına, karanfil bıraktılar. Read the full article
0 notes
Text
Çeşme’deki Taş Ocağı İçin 6. Kez Yargıya Gidiliyor
Çeşme Kent Konseyi tarafından Germiyan Mahallesi’nde düzenlenen toplantıda, baraj havzası yakınındaki taş ocağı için bir kez daha yargıya gidilmesi için hazırlık yapılırken, Çeşme’nin çevre sorunları da masaya yatırıldı. Germiyanlıların yıllardır devam eden taş ocağı mücadelesi, baraj havzası ve zeytinliklerin yakınındaki, hakkında 5 kez iptal kararı verilen taş ocağına 6. kez ÇED olumlu kararı verilmesi üzerine, Çeşme Kent Konseyi tarafından Germiyan Mahallesi’nde sorunu görüşmek ve bilgilendirmek üzere bir toplantı düzenlendi. Germiyan Köy Kahvesi’nde düzenlenen toplantıya, Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran, Çeşme Kent Konseyi Başkanı Ömer Önal ve Yürütme Kurulu Üyeleri, Çeşme Belediye Meclisi ve Encümen Üyesi Özay Dinç, Çevreci Avukat Şehrazat Mercan, Urla Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı ve Ege Güney Marmara Çevre Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi Ali Yanar, İzmir Yaşam Alanları Oluşumu temsilcisi Zait Yanar, Gücücek Koyu Doğal Yaşamı Güzelleştirme ve Koruma Derneği Başkan Yardımcısı Avukat Seher Gacar, Germiyan Mahallesi Muhtarı Işık Kaya ve çok sayıda çevre gönüllüsü katıldı. Toplantının açılışında bir konuşma yapan Çeşme Kent Konseyi Başkanı Ömer Önal, “Germiyandaki taş ocakları sorunu için, Çeşme Kent Konseyi çatısı altında, yarımada ve Çeşme’deki çevre gönüllüleriyle bir aradayız. Bundan sonraki toplantılarımıza daha yoğun katılım sağlayarak, çevre duyarlılığını ve Çeşme’nin yaşadığı çevre sorunlarını bütün Türkiye’ye anlatmamız gerekiyor. Bugün yapacağımız toplantı, bilgilendirme toplantısıdır. Hepinize katılımınız için çok teşekkür ederim” dedi. Germiyanlılar’ın Avukatı Şehrazat Mercan gelinen süreci anlattı Açılış konuşmasının ardından, Germiyanlıların taş ocağı mücadelesine hukuksal destek veren Çevreci Avukat Şehrazat Mercan, taş ocağı sorununda gelinen nokta hakkında bir bilgilendirme yaptı. Germiyan Mahallesi’nin etrafının taş ocakları ile sarıldığını vurgulayan Mercan, “Kutlu Aktaş Barajı’nın yakınındaki taş ocağı ile ilgili süreç, 2012 yılında başlamıştı. Bu süreçte, açtığımız davalar sonucunda, biri asfalt tesisi olmak üzere 5 kez ÇED iptal kararı aldırdık. Tarım ve Orman Bakanlığı da bizim yanımızda davaya müdahil oldu. Çünkü mera alanı işgal ediliyordu ve özellikle de zeytin ağaçlarına zarar vereceği gerekçesiyle, duruşmaya avukat da göndererek bizimle beraber hareket ettiler ve iptal kararı çıktı. Her ÇED davasında raporun sayfa sayısı artarak, 700 sayfalık rapora ulaşıldı. Raporu inceledim, taş ocağının zeytinliklere uzaklığı 700 metre ve daha önceki mahkeme kararında da bu tespit edilmişti, 700 metreye kadar yolu asfaltlayacaklarını, toz kalkmasını önleyeceklerini yazmışlar. Sadece bir Ziraat Mühendisi ile rapor düzenletmişler, o raporu İl Tarım Kurulu’ndan geçirmişler, Vali imzalayarak Bakanlık’a göndermiş” diye anlattı. “Temmuz ayının 14’üne kadar davamızı açmamız gerekiyor” Danıştay’ın verdiği kararda, taş ocakları zeytinliklere yakınsa ve zarar veriyorsa, az ya da çok toz gitmesinin tartışılamayacağını belirttiğini vurgulayan Avukat Şehrazat Mercan, “Danıştay, ‘buralara ÇED olumlu kararı vermeyin’ diyor. Germiyanlılarla birlikte Ankara’ya giderek, ilgili yerlere bunları anlatmıştık. Bütün bunlara rağmen, tek bir Ziraat Mühendisi’nin hazırladığı bir raporla, çok daha büyük bir faaliyet alanı kapsamı içinde ÇED olumlu kararı aldılar. Bizim, Temmuz ayının 14’üne kadar davamızı açmamız gerekiyor. Ama bu davalar nereye kadar açılacak? 5 kez iptal ettirmiştik. Sonuç odaklı çalışmamız gerekiyor. Bugün burada bir karar almamız gerekiyor. Daha önce açtığımız davalarda vekalet verenlerin çoğalmasını istiyoruz. Bu defa Çeşme Belediyesi’nin ayrı bir dava ile değil, bizimle, yani vatandaşla beraber hareket etmesini istiyoruz. Ayrıca, sesimizi daha fazla duyuracak toplantılar yapmalıyız. Çok daha etkili bir çalışma yapmamız gerekir” diye konuştu. “Çeşme’nin birçok sorunu var” Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran da yaptığı konuşmada, bugüne kadar sadece taş ocakları için değil, RES’ler, balık çiftlikleri ve Ovacık Jeotermal ile ilgili çevre mücadelelerine destek verdiğini vurgulayarak, “Çeşme’nin çevre sorunları sadece bunlar değil. Çeşme’nin karşısında, çok katlı betonlaşma problemi de var. Ayrıca kirletilen sularımız, alt yapı eksikliği, kıyılarımızın, sokaklarımızın işgali ve ses kirliliği gibi birçok sorunumuz var” diye belirtti. “2 Çevre Mühendisimiz önümüzdeki hafta işe başlayacak” Çeşme’de sezonu uzatacaklarının altını çizen Başkan Oran, “Biz Çeşme’de, herkese daha çok iş, daha çok aş vermek istiyoruz. Bu da sezonu uzatarak olacak. Bir taraftan ticaretin dengesini korurken, diğer taraftan da Çeşmemiz’i korumak zorundayız. Bu bilinçle hareket edeceğiz. Çeşme’de yıllarca önceden olması gereken, ama bu zamana kadar hiç kimsenin cesaret edip de yapamadığı bir şeyi yaptık; Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü’nü kurduk. Önümüzdeki hafta 2 Çevre Mühendisi’ni işe alıyoruz. Bununla beraber yönetmeliğimiz ortaya çıkıyor. Bu müdürlüğümüzle, Çeşme’nin çevre sorunlarıyla daha etkin mücadele edeceğiz. Biz kanundan gelen gücümüzü biliyoruz. Bir şey daha biliyoruz; halka rağmen hiçbir şey yapılamaz” diye açıkladı. “Çeşme’nin tüm çevre sorunlarında birlikte olabilmeliyiz” Belediye’nin kanunlarla sınırlı olduğunu belirten Başkan Oran, “Kanunlar çerçevesinde, kanunun bana verdiği yetkiye dayanarak her şeyi yapacağım. O çizgi çerçevesinde ben buradayım. Ama onun dışında tüm desteğimi de size vereceğim. Sadece Germiyan taş ocakları sorununda değil, Çeşme’nin tüm çevre sorunlarında birlikte olabilmeliyiz. Çeşme Kent Konseyi’nin Çevre Meclisi ve Çeşme Belediyesi’nin kuruluş aşaması süren Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü, çok etkili, önder pozisyonda olması gerekir” diye vurguladı. “Ücretsiz kara kılçık buğday dağıtacağız” Çeşme’de tarım ve hayvancılığı da canlandıracaklarını ifade eden Oran, “Belediye’nin, sadece Germiyan’da yüzlerce zeytin ağacı ve köyden belediyeye geçen mallar var. Germiyan’ın mallarından elde edilen gelirin, Germiyan’da harcanacağının taahhüdünü buradan veriyorum. Ama herkesten de hak edilen kirayı alacağım. Belediye’nin mallarında hiç kimse bedava oturmayacak. Bununla ilgili çalışmalarımızı da başlattık. Çeşme’de tarım ve hayvancılığı yeniden ayağa kaldıracağız. Dünyanın yeniden keşfettiği tarım ve hayvancılığı, imkanlarımız varken korumamız gerekir. Taş ocaklarının karşısında, tarım ve hayvancılık ile güçlenerek ayağa kalkmamız gerekir. Temmuz ayı meclisimizde, çiftçilerimize kara kılçık buğday dağıtmak için karar alacağız. Kara kılçık buğdayı satın alacağız ve çiftçilerimize ücretsiz dağıtacağız. Sadece bir şartımız var; ne kadar buğday verdiysek, bir sonraki yıl o kadar buğdayı geri isteyeceğiz” diye açıkladı. “Kıyılar, kiraya verilmiş olsa dahi kapatılamaz” Gücücek Koyu Doğal Yaşamı Güzelleştirme ve Koruma Derneği Başkan Yardımcısı Avukat Seher Gacar da bir konuşma yaparak, “Mikro düzeydeki örgütlenme ve onun çatısındaki Çeşme Kent Konseyi ile Çeşme’nin çevre sorunlarının çözüleceğine inanıyorum. Bu mikro örgütlenmede muhtarlara çok büyük görev düşüyor. Muhtarlarımız bu konuda destek verebilse, bilinçli olsa, sorunların çözümü çok daha kolay olur. Kıyılar ile ilgili soruna gelince, kıyılar Anayasa gereği herkesin kullanımına açıktır. Kapatılamaz. Kiraya verilmiş olsa dahi, kapatılamaz. Ama maalesef Çeşme’deki Beach Clublar’a ücret ödemeden giremiyorsunuz, sahili kullanamıyorsunuz. Ruhsat ile ilgili kanuna atıfta bulunarak diyorum ki; çevreye zarar veren ya da yasa dışı faaliyet yürüten işletmelerin ruhsatları iptal edilebilir” diye konuştu. “Belediyenin de bizimle beraber taraf olmasını istiyoruz” Germiyanlı çevreci ve sosyolog Engin Önen de yaptığı konuşmada, Germiyan’ın taş ocağı mücadelesinin 12 yıl önce başladığını vurgulayarak, “İzmir’in Konak meydanında sesimizi duyurmaya çalıştık, Vali ile görüştük. Köyde teneke çalarak protesto ettik. Yüzümüze beyaz maskeler takarak eylem yaptık. Beyaz maskelerimiz, başka çevrecilere de örnek oldu. Yani Germiyan, sivil duyarlılığını her zaman gösterdi. Ama biz, belediyenin de bizimle beraber taraf olmasını istiyoruz. Kurumlar yanımızda olursa, güçlü oluruz” diye kaydetti. “Tüm yarımadayı kapsayan çevre hareketinin temeli atılmalı” Uzun yıllardır Çeşme’de yaşayan çevre gönüllüsü, Türkiye-Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırma Vakfı (TAVAK) Yönetim Kurulu ve Mütevelli Heyeti Üyesi Dr. Ahmet Güler de bir konuşma yaparak, çevre mücadelesinde yerel yönetimin önemine dikkat çekerek, “Yerel yönetim, çevreciler ve Çeşme’de yaşayan insanların bir temelde buluşması ve cesur bir hareketle öne çıkması gerekir. Tüm yarımadayı kapsayan çevre hareketinin temeli, Çeşme Kent Konseyi öncülüğünde atılmalı, bir fon oluşturulmalı ve arkamızda belediye de olursa mücadelemizde çok daha güçlü oluruz. Çeşme’deki yeni yönetim pozitif kullanılırsa, yarımadanın kaderini değiştirecek eylemler birlikte yapılabilir” diye konuştu. “Taş ocağı sorunu, tüm Çeşme’yi ilgilendiriyor” Germiyan’da, 12 yıl önce taş ocağı mücadelesini başlatan Germiyan eski Muhtarı Şadan Kaya da bir konuşma yaparak, “Bu taş ocağı sorunu, sadece Germiyan’ın değil, tüm Çeşme’nin sorunu. Taş ocağı, Çeşme’nin suyunu sağlayan barajın korunma sahası içinde yer alıyor. Suyu kullanan tüm Çeşme. Biz, ÇED kararına imza atan kişileri de mahkemeye vermeliyiz” diye kaydetti. “Doğaya, telafisi mümkün olmayan zarar veriyorlar” Çeşmeli çevrecilere destek için gelen Urla Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı ve Ege Güney Marmara Çevre Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi Ali Yanar da bir konuşma yaparak, “Sorun, sistem sorunu. Sermaye, ciddi olarak yaşam alanlarımıza saldırıyor. Biz, karşısında zayıf kalıyoruz. Örgütlü mücadele etmemiz gerekiyor. İki tane liman projesi, eski İzmir yolunun bölünm��ş yola çevrilmesi projesi, yatırımcıları, taş ocaklarının kapasitesini arttırmaya ve yeni taş ocakları açmaya yöneltiyor. Urla’da ve Çeşme’de taş ocakları sayısı ciddi olarak artmış durumda. Doğaya, telafisi mümkün olmayan zarar veriyorlar. Taş ocakları sayısının sınırlandırılması gerekir”diye konuştu. Read the full article
0 notes