#çinli köle
Explore tagged Tumblr posts
Text
Pekin Acımadı Talimatı Verdi: Bu Tarihte Enerjiyi Derhal Kesin!
Güncelleme: Tesislerdeki enerji kesilmeden önce madencilik tesisindeki cihazların zarar görmemesi için tesis görevlileri madecilik cihazlarını kapatmaya başladı.
Çin’de anakara Pekin yönetimi kripto para madenciliği karşıtı tavrını sürdürüyor ve bu durum şimdiden ülkeden kaçmak isteye. onbinlerce insanın yeni ülke araştırmasına neden oldu. Henüz daha dijital yuan kullanıma sunulmadan ülke çapında 3.000 ATM’de dijital yuan düzenlemelerinin yapıldığı haberlerinin geldiği gün aynı zamanda Pekin’den yeni bir talimat daha verildiği doğrulandı.
Bye
pic.twitter.com/3JrM5qw0E7
— 8BTCnews (@btcinchina) June 19, 2021
Pekin yönetimi ile Sichuan Enerji Yönetim Merkezi arasında yapılan görüşme sonrasında Çin’de en büyük madencilik havuzlarının bulunduğu ve 85 milyona yakın insanın yaşadığı Sichuan bölgesinde onlarca madencilik tesisinin enerjisinin en geç 20 Haziran tarihine kadar kesilmesi talimatı verildi. Anakara Pekin yönetiminin bu talimatı üzerine harekete geçen ve Sichuan Elektrik Dairesi herhangi bir uyarı yayınlamadı ancak 20 Haziran’a kadar enerjiyi kesecek ve madencilik tesisleri Bitcoin madenciliğini yapmak istese bile gerçekleştiremeyecek.
‘Bize Gelirimizi Versinler’
Çin genelinde kripto para madencileri Pekin yönetimine doğrudan tepki gösteremediklerini belirterek tepkilerini ABD merkezli sosyal medya platformlarında anonim kimlikle gösteriyorlar. Yine madencilik cihazlarına sahip olan ve her ay binlerce yuan gelir elde eden madenciler Pekin yönetimine “eğer enerjimizi kesiyorsanız her ay kazandığımız kadar geliri bize verin. 1 dolara fabrikalarda köle gibi çalışmak istemiyoruz” diyerek tepki gösterdi.
Pekin yönetimi son dönemde kripto para karşıtı tavrını artırdı ve birçok madencilik tesisine baskın düzenlendiği ve enerjinin kesildiğine dair haberler yayınlandı.
Çinli madencilerin büyük bölümü ülkeden çıkacağını, farklı ülkelerin kendilerini kabul edecek gerekçeleri olduğunu, uğradıkları baskı ve zulmün “artık kabul edilemez seviyede” olduğunu belirtiyor. Pekin yönetimi ise madencilere yönelik bu adımlarının oluşturacağı milyonlarca insanı etkileyecek milyarlarca dolarlık hasar konusunda sessiz kalmaya devam ediyor.
source https://www.koinbey.com/pekin-acimadi-talimati-verdi-bu-tarihte-enerjiyi-derhal-kesin/ from Kripto Borsası | Finans Haberleri https://ift.tt/35BwxF1
0 notes
Text
Nevruz , Türk Bayramıdır
https://samosan.com/nevruz-turk-bayramidir/ adresinde yayınlandı
Nevruz , Türk Bayramıdır
Türk Kültüründe Nevruz’un Kökeni Ergenekon Destanı ile İlişkilendirilir
Türkler’de Nevruz’la ilgili görülen en önemli rivayet bu günün Ergenekon günü oluşudur. Bununla ilgili olarak Çay’ın, Ebulgazi Bahadır Han’ın Şecere-i Türk adlı eserinden aktardığı Ergenekon Destanı şöyledir:Bir gün bütün kavimler Kök-Türkler’e karşı birleşerek onları hile ile yendiler. Kök-Türkler’in çadırlarını, mallarını, yurtlarını yağmaladılar. Büyüklerin hepsini kılıçtan geçirdiler. Küçükleri kendilerine köle yaptılar. Bu yağmadan kurtulan Kıyan/Kayan ve Negüş/Tukuz bir gece kadınlarıyla birlikte atlanıp kaçtılar. Yurda geldiler. Düşmandan kaçıp gelen dört maldan (deve, at, öküz, koyun) çok buldular. Dağların içinde insan yolu düşmez bir yer izleyip oturalım deyip dağa doğru sürülerini sürüp gittiler. Vardıkları yerde akarsular, çeşmeler, türlü otlar, meyveli ağaçlar, türlü türlü avlar vardı. O yeri görünce Tanrı’ya şükürler kıldılar ve buraya Ergenekon adını koydular. Dört yüz yıl sonra Ergenekon’da kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldılar ki sığmadılar. Bu sebepten buradan çıkış yolları aramaya koyuldular. O zaman bir demircinin önerisiyle dağın geniş yerine bir kat odun, bir kat kömür dizdiler ve ateşlediler. Tanrı’nın gücüyle ateş kızdıktan sonra demir dağ eriyip akıverdi. Yüklü deve çıkacak kadar yol oldu. O günü, o ayı, o saati belleyip dışarı çıktılar. O günden beri yeni yılın başladığı gece Kök-Türkler’de adettir. O günü bayram sayarlar. Bir parça demiri ateşe salıp kızdırırlar. Önce Kağan bunu kıskaçla tutup örse koyar, çekiçle döver. Ondan sonra beyler de öyle yapar. Bugünü mukaddes bilirler, böylece Tanrı’ya şükretmiş olurlardı.
Türkler Nevruz’u Ne Zamandan Beri Kutlamaktadır?
Çinli Prof. Dr. Ch’in-Chung-Main’in eski Çin Takvimleri konusunda yaptığı araştırmalarda göre M.Ö. VIII. yüzyıllarda yaşayan eski Türk kavmi “Ti”ler; Nung-li adlı hem ay hem güneşe göre düzenlenen ve mart ayını yılbaşı sayan bir takvimi kullanıyorlardı. Chou Sülalesinin tarihinin “Göktürk Tezkeresi” bölümünde ise “Göktürkler, bitkilerin yeşerdiği zamanı yılbaşı olarak kutlamaktadır.” denilmektedir.
Nevruz Kelimesinin Menşei
Türk Dünyası’nın büyük bir coşkuyla kutladığı, Türk soylu halkların ortak bayramı olan Nevruz, tabiatın canlanmasını, yeniden dirilişi ifade eder. Farsça bir terkip olup “Nev” yeni, “rûz” gün “Nevruz” yeni gün gelir. Nevruz gece ile gündüzün eşit olduğu, gün dönümü olarak da adlandırılan, ilkbaharın geldiği 21 Mart gününe tekabül eder. Güneşin koç burcuna girdiği gündür. Rumi takvimde Mart’ın 9’una rastladığı için halk arasında Mart 9‘u diye anılır. Nevruz ile tabiat yeniden doğar ve yeni bir hayat başlar. Nevruz günü, aynı zamanda iyilik ve bereketi temsil eden baharla, kötülük ve sıkıntıyı temsil eden kışın mücadelesini sembolize eder.
Nevruz’un Çeşitli Türk Topluluklarındaki Karşılıkları
Altay Türkleri; Cılgayak Bayramı Azerbaycan; Ergenekon, Bozkurt Bayramı Başkurt Türkleri; Ekin Bayramı Doğu Türkistan; Yeni Gün, Baş Bahar Gagavuzlar; İlkyaz Hakas Türkleri; Cılsırtı, Ulu Kün Karaçay-Malkar Türkleri; Gollu, Gutan, Saban Toy, Tegri, Toy Kazak Türkleri; Ulus Günü Kazan Türkleri ve Karakalpaklar; Ergenekon Bayramı Türkmenler; Teze Yıl Uygur Türkleri; Yeni Gün
Türkiye’nin Çeşitli Bölgelerinde Nevruz Bayramı:
Yılsırtı, Mart Dokuzu, Mart Bozumu, Sultan Nevruz, Güz Dönümü, Yeni Gün isimleri altında kutlanır.
Türklerin Nevruz Gelenekleriyle İlgili Bilgi Veren Tarihi Kaynaklar
Türklerin Nevruz gelenekleri ile ilgili olarak tarihi kaynaklarda geniş bilgiler bulmak mümkündür. Bu kaynaklardan bazıları; AbulKasım Firdevsi – Şahname Kaşgarlı Mahmut – Divân-ı Lügat’it Türk Yusuf Has Hacib – Kutadgu Bilik Ömer Hayyam – Nevruzname Hüca Ali Termizi – Nevruzname Mevlana Lütfi – Gül ve Nevruz Ebulgazi Bahadır Han – Şecere-i Türk
Türk Dünyasındaki Nevruz Kutlamalarının 7 Aşaması:
Hazırlık:Nevruza hazırlık genel temizlikle başlar. Evlerin etrafı temizlenir, içi ve dışı badanalanır, halılar ve kilimler yıkanır. Aile üyelerine yeni elbise, alınır. Akrabalara hediye alınır. Bayrama birkaç gün kala tatlıların yapımına başlanır. Nevruz ateşi için gerekli ot, çalı ve odun hazırlanır.
Mezarlık Ziyareti:Nevruz kutlamalarında önemli bir yeri olan bu gelenek, eski Türklerdeki yuğ törenlerinin izlerini taşımaktadır ve bunların devamı niteliğindedir. Azerbaycan, Türkistan ve diğer yörelerde hâlâ nevruzda yapılan bu gelenek, ölmüşlerin mezarını ziyaret etmek, mezar üzerine şeker ve tatlı bırakmak, yasin okumak, ağıt söyleyip ağlamak, mezarların etrafını temizlemek, bazı yörelerde de mezarlıkta kahve içmek ve yemek yemek gibi etkinliklerle devam etmektedir. Orta Anadolu’da Nevruz “Mart Dokuzu” adıyla bilinir. Diğer yörelerde de benzer adetler vardır. Mezarlar ziyaret edilir.
Kır Gezileri:Toplu şekilde kırlara çıkılarak eğlenceler, şölen ve yarışmalar düzenlenir. Bu gelenek Hun Türklerinde de mevcuttur. Türk dünyasının bazı yörelerinde bu etkinlik Nevruzda gerçekleşmeye devam etse de, diğer yörelerde Hıdrelleze kaymıştır.
Ateşle İlgili Pratikler:Geniş Türk coğrafyasında kutlanan Nevruz törenlerinin hepsinde ateşle ilgili pratikler bulunmaktadır. Bunlardan en yaygın olanı büyük ateşler yakarak üzerinden atlama ve bu sırada “Ağırlığım, uğurluğum sende kalsın”, “Kırmızılığın bana, sarılığım sana” gibi büyüsel duaların edilmesidir. İnanışa göre nevruz ateşinden atlayanlar hastalıklardan arınır ve yıl boyunca hastalanmaz. Bir diğer pratik, hayvanları ateş üzerinden atlatmak veya iki ateş arasından geçirmektir. Nevruz törenlerinde ateşin kullanılması, onun temizleyici, arındırıcı, hastalıkları, kötülükleri ve büyüyü yok edici özelliğinden kaynaklanmaktadır.
Su ile İlgili Pratikler:Sabah erkenden tüm su kaplarındaki suları yenileme, taze su içme ve ev hayvanlarına içirme, eski eşyaları suya atma, birbirinin üzerine su serpme ve su falına bakma şeklinde su ile ilgili pratikler uygulanır. Su kültü, eski Türk inanç sisteminde önemli bir yere sahiptir ve tüm pınarların, dere, ırmak, göl ve denizlerin kendi iyi ruhlarının olduğuna inanılmaktadır. Suyun şifa verici, arındırıcı gücüne inanç, Türk mit, efsane ve destanlarına da yansımıştır.
Eğlenceler:Nevruz kutlamalarında çeşitli yarışlar, gösteriler, seyirlik oyunlar ve müzik yer almaktadır.
Yardımlaşma:Nevruz kutlamalarının en önemli özelliği yardımlaşma, sevgi ve şefkat bayramı olmasıdır. Bayramdan önce fakir, hasta ve zor durumda olan kişilere para, giyecek yardımı yapılır ve bayram günü yapılan bayram aşından pay verilir. Yardımlar sırasında insanları kırmamaya dikkat edilir.
Örneklerle Türk Dünyası’nda Nevruz
Azerbaycan’da Nevruz: Azerbaycan’da halk, Nevruz’a birkaç hafta kala her Çarşamba akşam şenlikleri düzenler. Ateşler yakılır, evler temizlenir ve insanlar tepeden tırnağa yeni elbiselerini giyerler. Mumlar yakılır, Nevruz şekerleri hazırlanır, gelen misafirlere gül suyu dökülür. Gecelerde ateş oyunları oynanır. İnsanlar ateş üzerinden atlayarak, kışın tüm belalarından korunduklarına inanırlar Kazakistan’da Nevruz: Kazakistan Türkleri, Nevruz Bayramı’nı SSCB tarafından yasaklandığı 1930 yılına kadar Ulusun Ulu Künü, yani Ulusun Ulu Günü, deyimi ile adlandırmışlardır. Kazaklar, 1929 yılına kadar 21 Mart’ı yılbaşı olarak kutlamışlardır. Kazak Türkleri, Kazakistan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına kavuşmasından sonra 1991 yılından itibaren tekrar bu güne Ulusun Ulu Günü ifadesiyle milli bayram ilan etmişlerdir.
Özbekistan’da Nevruz: Özbekistan’da Nevruz, özel mesire yerleri ve vadilerde kutlanır. Zurnalar çalan davetçiler insanları bayrama davet eder. Nevruz günü âşıklar Özbek Türklerinin güzel destanlarını söylerler. Bir taraftan halk oyunları oynanırken, bir taraftan da pehlivanlar güreş tutuşur. Büyük kazanlarda özenle hazırlanan yemekler davetlilere sunulur. Tüm halkın katılımıyla 21 Mart’ta başlayan törenler bir hafta kadar devam eder. Özbekistan’ın 1991’de bağımsızlığını kazanmasından sonra Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’un hazırlattığı özel kararname ile 21 Mart, Nevruz Bayramı olarak belirlendi.Kırgızistan’da Nevruz: Kırgız Türkleri yeni yıla Nevruz Şenlikleri ile başlar. 22 Mart günü yeni yılın Başay denilen ilk ayının birinci günüdür. Nevruz’da Kırgızlar yedi gün önceden bayram temizliklerine başlar, insanlar da yıkanıp, Nevruz’da en güzel bayramlık elbiselerini giyerler. Nevruz akşamı avlu yakınında ateş yakılır ve bütün insanlar yaşlı-genç demeden ateşten atlarlar. Ateşten atlama; insanların ruhlarını, niyetlerini temizleyerek yeni yıla arınmış olarak girme düşüncesini ifade eder.
Türkmenistan’da Nevruz: Türkmenistan’da Nevruz Bayramı, halk arasında Oğuz Bayramı olarak geçmektedir. Nevruz gecesi, Oğuz gecesi olarak adlandırılır, milli oyunlarla meşgul olan Türkmen kızları da bu gecede türküler söyler. Türkmenistan’da Nevruz için oldukça geniĢ bir sofra hazırlanır. Nevruz için, Türkmen çöreği, Türkmen petiri, külce, yağlı börek, şekşeke ve Türkmen pilavı hazırlanır. Nevruz’un en özel yemeği ise Semeni’dir. Birkaç aile birleşip büyük bir kazanda buğday özüne un, su ve şeker ekleyerek Semeni yaparlar
Selçuklu ve Osmanlı’da Nevruz Kutlamaları
Selçuklularda Nevruz bayramının eğlencelerle kutlandığı, şenlikler yapıldığı, özel yemekler pişirildiği, özel hediyeler alınıp verildiği bilinmektedir. Selçuklularda yılbaşı, güneşin Koç burcuna girdiği gün olan Nevruz günü olarak kabul edilmiştir. Osmanlı devrinde de Nevruz, çok canlı biçimde kutlanılmıştır. Çeşitli kaynaklarda Osmanlı padişahlarının Nevruz tebriklerini kabul ettiklerini, halkın arasına katılarak Nevruz coşkusuna ortak olduklarını kaydetmekte ve padişahın katıldığı bu törenlere Nevruz-ı Sultânî isminin verildiği belirtilmektedir.Osmanlı ailesini çıkarmış olan Kayı Boyu’na mensup Karakeçililerin 21 Mart tarihinde Ertuğrul Gazi’nin türbesi etrafında toplanarak burada bayram yaptıklarını biliyoruz. Bu bayramın bir diğer adı da “Yörük Bayramı”dır. Yine günümüzde de devam eden Manisa Mesir Şenlikleri’nin de yukarıda kısaca belirttiğimiz gibi “nevruziye” denen çeşitli baharatlardan yapılmış macunların sarayla birlikte, halka ikram etme geleneği şekline dönüştüğü ve Nevruz’la ilgili olduğu bilinmektedir.
Nevruz’la İlişkilendirilen Bazı Renklerin Türk kültüründeki Anlamları
Sarı: Sarı rengin kutsallığı Şamanizm’den kaynaklanmaktadır. Sarı renk, dünyanın merkezinin sembolüdür. Tanrılar tanrısı Ülgen’in altın kaplı sarayı ve altın renkli tahtı dünyanın merkezini oluşturur. Yeşil: Türk mitolojisine göre, Tanrı Ülgen’nin yedi oğlundan birisinin adı Yeşil Kaan’dır. Görevi bitkilerin büyümesini ve yeşillenmesini sağlamaktır. Kırmızı: Al ve kızıl renkler, tarihimizin başlangıcından beri Türk ruhu ve inancını yansıtmaktadır. Türklerin Al bayrak kullanmaları ateş kültü ile açıklanır. Çin kaynaklarına göre Kırgız hanlarının otağında kırmızı bayraklar bulunmaktadır. XI. Yüzyıldan sonra al, bir renk adı olduğu kadar, bayrak adı da olmuştur.
Son Söz
Türk kültüründe Nevruz; doğuş, diriliş anlamına gelir. Aynı zamanda baharın başlangıcı sayılır ve bir takvim değişikliğini anlatır. Türk kültüründe Nevruz’un bir adı da Ergenekon’dur. En eski Türk kaynaklarından itibaren böyle bir kültüre sahip olduğumuz anlaşılmaktadır. Türk tarihinin her döneminde Nevruz varlığını devam ettirmiştir. Cumhuriyetle birlikte yerleştirilmeye çalışılan ulus bilincine bağlı olarak özellikle Atatürk tarafından Nevruz’un daha geniş katılımlı kutlanması teşvik edilmiştir.Ancak Nevruz son 50-60 yıl içerisinde çeşitli sebeplerden dolayı, Türk halk kültürü araştırmacıları hariç, Türkiye’de ve Türk Dünyasında pek gündeme taşınmamış; ihmal edilmiştir. Gündeme gelmemesi ve ihmal edilmesi sebebiyle aydınlar ilgisiz kalmış, devlet töreni olarak kutlanmamıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlığına kavuşan Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan Cumhuriyetleri’nde 21 Mart 1991’den itibaren Nevruz resmi bayram ilan edilmiş ve bayram kutlamaları devlet töreni durumuna getirilmiştir.
0 notes
Text
Kubilay Han ve Japonya Seferlerinin Detayları
https://bilmisler.com/kubilay-han-ve-japonya-seferlerinin-detaylari/
Kubilay Han ve Japonya Seferlerinin Detayları
1266’da Moğol hükümdarı Kubilay Han, Çin’i baskı altında tutma kampasına ara verdi. Doğu denizindeki ada ülkesini gözüne kestirmişti. Japon imparatoruna “Küçük ülkenin hükümdarı” olarak hitap ettiği bir mektup yazdı. Japonlardan her yıl kendisine haraç ödemelerini istiyordu. Kubilay Han taleplerine herhangi bir cevap alamadı. Elçilerinin Honshu adasına çıkmalarına bile müsaade edilmedi.
1271’de Kubilay Han, Song Hanedanı’nı yenerek kendini Çin İmparatoru ilan etti. Cengiz Han’ın torunu olan Kubilay Han, Çin’in yanı sıra, Moğolistan ve Kore’nin de büyük bölümünü yönetiyordu. Japonların egemenliğini tanımamasına çok sinirlendi. Japonya’ya karşı hızla askeri bir müdahale hazırlığına girişti. Aceleci davranan Kubilay Han’a danışmanları 300-600 gemiden oluşan bir donanma inşa edilene kadar beklemesini önerdiler. Güney Çin ve Kore’deki tersaneler hemen harekete geçti.
1274’te Moğol ordusu Kore’deki Masan limanından yola çıktı. Yüzlerce büyük gemi, sayıları 500 ila 900 arasında değişen küçük tekne Japon Denizine doğru ilermeye başladı. İstilacılar ilk olarak Tsushima Adalarını ele geçirdi. Yakşalık 300 kadar ada sakini umutsuzca direndi. Moğol ordusu kolaylıkla direnişi kırdı ve ada sakinlerini katletti.
18 Kasım 1274’te Moğol Donanması Kyushu adasının Hakata Körfezine ulaştı. İki ordu karşılaştığında samurayların Bushido prensibine göre savaşan Japonlar büyük şaşkınlık yaşadı. Samuraylar birebir savaşırken, Moğollar birlikler halinde hareket ediyorlardı. Bu da yetmezmiş gibi zehirli oklar, patlayıcı fırlatan mancınıklar kullanıyorlardı. Japon ordusu oldukça zor durumdayken Pasifik Okyanusu onların imdadına yetişti. Hakata körfezini vuran kasırga, Kubilay Han’ın ordusunun üçte birini sular atlrına gömdü. Kubilay Han, 13 bin askerini kaybetti.
Kubilay Han, donanmasının başına gelenleri öğrendikten sonra bile Japonya üzerindeki hedeflerinden vazgeçmedi. Çinli diplomatları elçi olarak gönderdi ve Japon imparatorundan Dadu’ya gelip kendisinin önünde secde etmesini istedi. Japonlar ise bu küstah talebe elçilerin kafasını keserek yanıt verdi.
Japonlar, ikinci bir saldırıya karşı savunmalarını güçlendirdiler. Kyushu liderleri tüm savaşçılarını hazırladı. Hakata körfezi boyunca uzanan bir duvar inşa edildi. Bu süreçte Kubilay Han’da boş durmuyordu. Japonya’nın fethi ile ilgilenmesi için yeni bir hükümet birimi kurdu. Japonya’yı ele geçirmek için çift yönlü bir savaş planı hazırladı.
1281 yılında Moğolların ikinci istila gücü yola çıktı. Kubilay Han, bu defa Japonya’yı tamamen ezmeye kararlıydı. Japonların ise önceki saldırıya göre çok daha iyi durumdaydılar. 40.000 kadar samuray ve savaşçıyı bir araya getirmeyi başarmışlardı. Hakata Körfezindeki savunma duvarının ardında Moğol ordusunu bekliyorlardı.
Japonlar iyi hazırlanmış olsalarda güçleri Moğollara kıyasla zayıf kalıyordu. Moğollar kuvvetlerini ikiye ayırmıştı.Kore’de Masan limanından yola çıkan ilk donanma 900 geminden oluşuyordu ve 40.000 asker taşıyordu. İkinci ve daha etkileyici olan donanma 3.500 gemiden oluşuyordu ve 100.000 asker taşıyordu.
Kore’den çıkan ilk donanma 23 Haziran 1281’de Hakata Körfezine vardı. Moğol ordusu savunma duvarını kırmaya başaramadı.Samuraylar küçük teknelerle karanlıkta gemilere saldırarak Moğol donanmasını zayıflatmayı başardı. Ağustos 12’de ana filo Hataka Körfezine vardı. Samuraylar kendilerinden üç kat büyüklükte bir orduyla karşı karşıya kalmışlardı. Karşılarındaki devasa kuvvetlere karşı pek şansları olmasa da katledilme ya da köle olma ihtimaline karşı sonuna kadar cesaretle savaştılar. Moğollar, Japonlara karşı üstünlüğü ele geçirmişken ikinci bir tayfun ortaya çıktı. Neredeyse tüm işgalciler denizde boğuldu. Karaya çıkmayı başaranlar samuraylar tarafından öldürüldü.
Japonlar tayfunların ortaya çıkışının bir mucize olduğuna inandılar. Bu yüzden iki fırtınayı da “Kamikaze” yani “Kutsal Rüzgar” olarak adlandırdılar. Japonya’yı doğaüstü güçlerin koruduğuna dair efsaneler anlatılmaya başlandı. Yüzyıllara sonra, II.Dünya Savaşı’ında, Japon intihar pilotlarına da bu tayfunlar gibi ülkelerini korudukları için “Kamikaze” adı verilmiştir.
0 notes
Link
Çin, 1800’lü yıllarda İngilizlerle yaptığı savaşlarda gücünü kaybetmiş ve pazarını da limanları gibi devretmiş bir ülkeye dönüştü. Bu güç kaybının ardından, İngilizlerin sömürgeci devletler için bulunmaz ‘fırsat’ olan ucuz Çinli işgücünün, pazar malzemesi hâline getirmesi uzun sürmedi. İngilizlerin kontratlı köle pazarı, Portekiz ile yaptığı anlaşmayla Afrika’dan köle getirmesi kısıtlanan, İspanya’ya ‘can suyu’ oldu. İspanya için anlaşmadan sonra kaçak yollarla Afrika’dan köleler çok pahalıya geliyordu, bu nedenle 8 yıl kontrat ile çok daha ucuza çalışan Çinli işçiler büyük bir fırsattı. Böylece İspanya krallığı altında bulunan Karayip topraklarına yüz binlerce Çinli işçi gemilerle taşındı.
0 notes
Text
Kubilay Han ve Japonya Seferlerinin Detayları
https://bilmisler.com/kubilay-han-ve-japonya-seferlerinin-detaylari/
Kubilay Han ve Japonya Seferlerinin Detayları
1266’da Moğol hükümdarı Kubilay Han, Çin’i baskı altında tutma kampasına ara verdi. Doğu denizindeki ada ülkesini gözüne kestirmişti. Japon imparatoruna “Küçük ülkenin hükümdarı” olarak hitap ettiği bir mektup yazdı. Japonlardan her yıl kendisine haraç ödemelerini istiyordu. Kubilay Han taleplerine herhangi bir cevap alamadı. Elçilerinin Honshu adasına çıkmalarına bile müsaade edilmedi.
1271’de Kubilay Han, Song Hanedanı’nı yenerek kendini Çin İmparatoru ilan etti. Cengiz Han’ın torunu olan Kubilay Han, Çin’in yanı sıra, Moğolistan ve Kore’nin de büyük bölümünü yönetiyordu. Japonların egemenliğini tanımamasına çok sinirlendi. Japonya’ya karşı hızla askeri bir müdahale hazırlığına girişti. Aceleci davranan Kubilay Han’a danışmanları 300-600 gemiden oluşan bir donanma inşa edilene kadar beklemesini önerdiler. Güney Çin ve Kore’deki tersaneler hemen harekete geçti.
1274’te Moğol ordusu Kore’deki Masan limanından yola çıktı. Yüzlerce büyük gemi, sayıları 500 ila 900 arasında değişen küçük tekne Japon Denizine doğru ilermeye başladı. İstilacılar ilk olarak Tsushima Adalarını ele geçirdi. Yakşalık 300 kadar ada sakini umutsuzca direndi. Moğol ordusu kolaylıkla direnişi kırdı ve ada sakinlerini katletti.
18 Kasım 1274’te Moğol Donanması Kyushu adasının Hakata Körfezine ulaştı. İki ordu karşılaştığında samurayların Bushido prensibine göre savaşan Japonlar büyük şaşkınlık yaşadı. Samuraylar birebir savaşırken, Moğollar birlikler halinde hareket ediyorlardı. Bu da yetmezmiş gibi zehirli oklar, patlayıcı fırlatan mancınıklar kullanıyorlardı. Japon ordusu oldukça zor durumdayken Pasifik Okyanusu onların imdadına yetişti. Hakata körfezini vuran kasırga, Kubilay Han’ın ordusunun üçte birini sular atlrına gömdü. Kubilay Han, 13 bin askerini kaybetti.
Kubilay Han, donanmasının başına gelenleri öğrendikten sonra bile Japonya üzerindeki hedeflerinden vazgeçmedi. Çinli diplomatları elçi olarak gönderdi ve Japon imparatorundan Dadu’ya gelip kendisinin önünde secde etmesini istedi. Japonlar ise bu küstah talebe elçilerin kafasını keserek yanıt verdi.
Japonlar, ikinci bir saldırıya karşı savunmalarını güçlendirdiler. Kyushu liderleri tüm savaşçılarını hazırladı. Hakata körfezi boyunca uzanan bir duvar inşa edildi. Bu süreçte Kubilay Han’da boş durmuyordu. Japonya’nın fethi ile ilgilenmesi için yeni bir hükümet birimi kurdu. Japonya’yı ele geçirmek için çift yönlü bir savaş planı hazırladı.
1281 yılında Moğolların ikinci istila gücü yola çıktı. Kubilay Han, bu defa Japonya’yı tamamen ezmeye kararlıydı. Japonların ise önceki saldırıya göre çok daha iyi durumdaydılar. 40.000 kadar samuray ve savaşçıyı bir araya getirmeyi başarmışlardı. Hakata Körfezindeki savunma duvarının ardında Moğol ordusunu bekliyorlardı.
Japonlar iyi hazırlanmış olsalarda güçleri Moğollara kıyasla zayıf kalıyordu. Moğollar kuvvetlerini ikiye ayırmıştı.Kore’de Masan limanından yola çıkan ilk donanma 900 geminden oluşuyordu ve 40.000 asker taşıyordu. İkinci ve daha etkileyici olan donanma 3.500 gemiden oluşuyordu ve 100.000 asker taşıyordu.
Kore’den çıkan ilk donanma 23 Haziran 1281’de Hakata Körfezine vardı. Moğol ordusu savunma duvarını kırmaya başaramadı.Samuraylar küçük teknelerle karanlıkta gemilere saldırarak Moğol donanmasını zayıflatmayı başardı. Ağustos 12’de ana filo Hataka Körfezine vardı. Samuraylar kendilerinden üç kat büyüklükte bir orduyla karşı karşıya kalmışlardı. Karşılarındaki devasa kuvvetlere karşı pek şansları olmasa da katledilme ya da köle olma ihtimaline karşı sonuna kadar cesaretle savaştılar. Moğollar, Japonlara karşı üstünlüğü ele geçirmişken ikinci bir tayfun ortaya çıktı. Neredeyse tüm işgalciler denizde boğuldu. Karaya çıkmayı başaranlar samuraylar tarafından öldürüldü.
Japonlar tayfunların ortaya çıkışının bir mucize olduğuna inandılar. Bu yüzden iki fırtınayı da “Kamikaze” yani “Kutsal Rüzgar” olarak adlandırdılar. Japonya’yı doğaüstü güçlerin koruduğuna dair efsaneler anlatılmaya başlandı. Yüzyıllara sonra, II.Dünya Savaşı’ında, Japon intihar pilotlarına da bu tayfunlar gibi ülkelerini korudukları için “Kamikaze” adı verilmiştir.
0 notes