Tumgik
#çay makinası
enatech · 2 years
Text
Arge Endüstriyel Mutfak
http://www.argemutfak.com
0 notes
idecolors · 2 years
Text
http://www.argemutfak.com
Kafeterya Ürünleri, Konveksiyonlu Fırınlar, Kuzineler, Pizza Fırınları, çay makinası, Döner Ocakları, Depo Tipi Buzdolapları, Tezgah Tipi Buzdolapları, Market Dolapları, Paslanmaz Tezgahlar, servis ekipmanları, Paslanmaz Arabalar, Standart Küvetler, Çay Kazanı, Pasta Dolapları, saladbar
0 notes
zarifee · 2 years
Text
Aniden hamur yoğurma makinası ihtiyacının doğması..
Aklımda hiç böyle şeyler yoktu. Ama insanlar bazen öyle bir bahsediyor ki sanırım benim bundan almam lazım diyorum.
Mesela kavanozlar hususu da var. O popüler şeffaf kutular, kenarları yaldızlı olanlar, bambu kapaklar, vakumlular, vakumu bozulanlar, vip ahmetler.. bir süre bunlara da baktım. Baktım baktım baktım. En sonunda bir gün evde çay demleyecekken normal cam kavanozdan bergamut koyuyordum e bu en iyisi aslında, hem cam hem uygun hem kolay hem de her yerden bulunup yerine koyulur dedim. Çok küçük bir eşya ama aydınlanmıştım :))
3 notes · View notes
flyvipdizayn · 5 days
Text
Mercedes Benz Vip Vito 114 W447
Mercedes Benz Vip Vito 114 W447, serisi araçlarda kişiye özel veya turizm paketi olarak iki çeşit vip dizayn yapılmaktadır. Araç içerisindeki donanım ve kaliteye göre fiyatlar değişmektedir. Vip aracınızın sofistike tasarımı ile göz alıcı ve büyüleyici bir hal alması için vip dizayn yaptırabilirsiniz. Özenle hazırladığımız parçaları araç içerisindeki iç dizayna uygun bir şekilde montajını yapıyoruz.
Mercedes Benz Vip Vito 114 W447 Dizayn Özellikleri
Ultra lüks Vip araçların özellikleri arasında en dikkatte değer unsurlardan biri aracınızın içerisinde kullanılan elektrik tesisatıdır. Aracınızın orijinal elektrik tesisatına müdahale edildiği takdirde garanti konusunda ciddi sorunlar yaşarsınız. Otomotiv bayileri için en önemli detaylardan biri olan elektrik tesisatı araç içerisindeki her arızanın başlıca sebeplerinden biridir. Bu nedenle vip araç yapımında kesinlikle aracın orijinal elektrik tesisatına müdahale etmiyoruz.
Aracınızın içerisine sonradan eklenen donanımların güç kaynağını yeni akü ve yeni hazırlanmış elektrik tesisatından sağlamaktayız. Bu uygulama sayesinde aracınızın garantisi zarar görmemektedir.
Mercedes Benz Vip Buzdolabı
Vip buzdolabı araç içerisinde 12v güç kaynağı ile çalışmakta olup dijital göstergelidir. Özel olarak çekilen tesisat ve akü tarafından beslenir. Araç içerisinde uzun seyahatlerinizi daha keyifli hale getirebilirsiniz. Vip araçların içerisinde olmazsa olmaz buzdolabı modelleri özel ölçülere göre ayarlanmaktadır. İstemiş olduğunuz ölçülere göre vip araç iç dizaynı yapılır.
Mercedes Benz Araç İçi Kahve Makinesi
Lüks araçların içerisinde genel olarak kahve makinası veya çay makinaları mevcut olmaktadır. İstemiş olduğunuz ölçüleri araç iç dizayna uygun şekilde tasarlayıp araç içerisine montajı yapılır. İstemiş olduğunuz genel özellikleri araca göre hazırlıyoruz. Nespresso markasına ait kahve cihazı 220v çeviriciden beslenmektedir. Tablet kontrollü cihazı açılış ve kapanışını kontrol sisteminden ayarlıyoruz.
Mercedes Benz Vito Koltuk ve Döşeme
Tumblr media
Vip Vito 114 W447 Dizayn Fiyatları
Mercedes markasına ait araçların iç dizayn fiyatları içeriğine göre değişmektedir. Mercedes-Benz Vito 114/116/119/124 CDI 4×4 Tip 447 Mixto araç iç dizayn fiyatları 300 bin TL den başlamaktadır. Mercedes-Benz Vito serisi sıfır araç fiyatları https://www.mercedes-benz.com.tr/vans/models/vito/tourer/overview.html bu sayfadan inceleyebilirsiniz
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0 notes
cnarozyilmaz · 2 years
Photo
Tumblr media
evlerimizin başat sorunlarından çamaşır makinası titreşim, hareket sorununa işe yarar bir çözüm önerisi.. ürün bağlantısı hikayede.. mağaza bağlantısı biyografide.. bekleriz.. :) Anti Titreşim Pedi-Stoper Özellikler Gürültü emici, kaymaz, titreşim önleyici özel olarak tasarlanmıştır.. Çamaşır makinasının kaymasını etkili bir şekilde önleyebilir.. Bakım maliyetini azaltın.. Makinayı 4 cm yükseltir v altının kolay temizlenebilmesine yardımcı olur.. Masa v sandalyelere uygulayın, kanepe, yatak, çay masası vb. gibi kullanım alanları vardır.. Boyut Yükseklik: 3.5-4 cm Alt Çapı: 9 cm #stoper #ped #titreşimpedi #çamasırmakinası #antititreşimpedi #titreşimönleyici #çamaşırmakinasıtitreşimpedi #çamaşırmakinasıtitreşimönleyici #trendyol #GÜLÜMSE_MutluOL_Trendyol 😉 https://www.instagram.com/p/CjqwNIqMamG/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
Text
Evli Arkadaşımın Amcığı Sanki Sikilmemiş Gibiydi! (Kenan 40 Y., Gaziantep)
Selam 31'ci arkadaşlar. Adım Kenan, Gaziantepin bakir ilçelerinden birinde, vasat bir evlilik hayatı sürerken, aniden karşıma çıkan, eski bir Lise arkadaşım olan Özlem ile yaşadığım bir anımı paylaşmak istedim. Liseyi bitirmiş, evlenmeyi planlarken, peşimden koşan Özlemin meğer benle yuva kurma hayalleri varmışta yıllar sonra öğrendim. Ama o zamanlar ben adeta salak gibi, benim için yanan bu ateşten habersiz, elde çitilemekten bir hal olurdum. Dediğim gibi, Liseyi bitirdikten sonra aradan yıllar geçmiş, ben de, o da evlenmişiz, çoluk çocuğa karışmışız. Hayat monotonlaşmış giderken rastlantı buya, bir mağazada karşılaştık Özlemle. Tabi eskiden selamımız muhabbetimiz vardı. Bana gülümseyerek, "Merhaba!" dedi. Ayaküstü kısa bir muhabbetten sonra, evlendiğini, nerde oturduğunu falan anlattı (Oturduğu binada da tesadüfen benim bir piç arkadaşım oturuyordu). Özlemle sohbetimiz güzeldi, yine de etraftan dikkat çekmesin diye hemen ayrıldım ordan. Ama aklım Özlemde kaldı. Evlilik ona yaramış, taş gibi kalçalar, kalın dudaklar, işveli bakış, derken tam sikilmelik bir afet olmuş. Bu arada Özlemin boyu 1.65 falan ve hafif balıketli, ama muhteşem denecek kadar bakımlı bir afet...
Bir gün dayanamadım, piç arkadaşımı arayarak, Özlemin evine yolladım. O da Özleme, benim görüşmek istediğimi, dolayısıyla tlefon numarasını istediğimi söylemiş ve almış. Adeta liseli aşıklar gibi heyecanla, "Alo." dedim. Ama Özlemde o ne ses, ne işve! Ertesi günü, kocası işe gidince beni evine davet etti. Ne ile karşılaşacağımı bilmesem de, adeta ayaklarım kendiliğinden gitti. Kısa bir hoşbeşten ve bir bardak çaydan sonra, malum yılların hasreti var, öpüşmek için eğildiğimde, beni iterek, "Böyle birşeye hazır değilim, buraya bunun için mi geldin?" muhabbetlerine başlayınca, ben sinirlendim, kalkıp evi terkettim. Arkamdan, "Dur, gitme!" v.s dediyse de dönmedim...
Israrlı telefonlarına dayanamadım ve yumdum gözümü, açtım ağzımı, "Ulan salak, onca riske çay içmek için mi katlandık? Madem bir bok olmayacaksa niye evine çağırıyorsun beni?" diye fırçaladım. Bu yalvar yakar derken, "2 gün sonra seni çağıracam, gelir misin?" dedi. Ben de hem kudurduğum için, hemde sinirimi çıkarmak için, "Bakarız!" dedim. Tabi bu arada mesajlaşıp, telefonda da görüşüyoruz. O an korktuğunu, böyle birşeyi aslında planlamadığını, sadece geçmişin hatırına benimle yanyana oturmak istediğini anlattı. Ben de buluşma riske girmesin diye, "Hı hı, tamam, OK!" v.s diyorum.
2 gün sonra beni çağırıp, evine vardığımda, üstünde beyaz sıfırkol keten gömlek, tek düğmeyle sarmış memelerini, sütyen yok, altta vücuduna yapışmış kumaş pantolonla açtı kapıyı. Kapıyı kapatır kapatmaz hemen yumuldu dudaklarıma, ama nefes alamıyorum nerdeyse. Gömleğinin düğmesini açtığımda, uçları sertleşmiş, çocuk emzirmiş bir kadında olmayacak kadar dik, beyaz ve taş gibi memeleri ağzıma alıp emerken, bir yandan da kendi üzerimdeki elbiseleri çıkarıyordum. Onun daha sadece üstü çıplakken, ben çırılçıplaktım. Pantolonunu indirdiğinde altına külot da giymemişti. Bacaklarının arasında şeftali gibi duran amcığını avuçladığımda, amcık ıslaktı, hemde işemişcesine ıslak. Bir ara parmağımla amcığının deliğini yokladım, ama parmağım zor giriyordu. Yanlışlıkla parmağımı götüne mi sokmaya çalışıyorum diye kontrol ettim, ama yok değil, göt deliği boştu. Dayanamadım, "Kızım kocan seni hiç mi sikmiyor, amın çok dar, çocuk nasıl çıktı bu amcıktan?" diye sordum. Kocasıyla aylardır sikişmediğini, zaten sikişse de çocuk pipisi gibi olduğundan pek birşey hissetmediğini ve doğumu sezeryanla yaptığını söylediğinde, daha da kudurdum. Daha önce belki yüzlerce farklı am sikmiştim, ama daha yeni ergenliğe giren kızlarda bile amcık bundan daha geniştir.
Yatak odasına geçtiğimizde, Özlem o anki zevk ve orospuluğuyla, yarağımı bir posta ağzına alıp boşalttı beni, ama o ne biçim yalamaktı öyle, adeta otomatik sağım makinası mübarek. Taşaklarımı okşuyor, götdeliğimi arada bir yokluyor, çıldırmak işten bile değil. Özlemi karyolasına uzattım ve ben de onun amcığını yaladım, hem de sanki aylardır am görmemişim gibi. Özlem kudurmuş gibi inliyordu, "Kızım sessiz ol, mahalle başımıza toplanacak!" dedim. "Kim gelirse gelsin, umurumda değil, hadi sik beni!" dedi. Pozisyonumu aldım ve o dar amcığına girmeye çalışıyorum, ama sanki 16 yaşındaki bir kız sikiyormuşum gibi, bekaretini bozuyormuşum gibi bağırıyor. Zorlaya zorlaya, amını dağıta dağıta, sonunda girdim içine, ama sikim kopacak gibi. Bacakları kısa olmasına rağmen belime dolamış, adeta komple vücudumu bebek gibi amından içine alacakmış gibi kendine çekiyordu beni. Tabi o arada ben habire pompalıyorum. Daha 3 dakika olmadan kedi eniği gibi inleyerek boşaldı. Ama ben halen gitgeldeydim, bana yılan gibi sarıldı ve "Yere uzan!" dedi. Ben de sikim o dar amcıktan çıkarmadan yere uzandım, o da üstüme ata biner gibi, oturup kalkarken amının suları bacaklarıma, ordanda halıya akıyor ve ben sadece denileni yapıyordum.
Bilmem kaçıncı orgazmını olduktan sonra, benim de boşaldığımı anlayınca üstümden kalktı. Ben bitti diye düşünürken, amcığının suyu ve döle bulaşmış sikimi birden ağzına aldı, emmeye başladı. Yarağımı tekrar taş gibi yaptıktan sonra elimden tutup kaldırdı ve yatağın kenarına yüzünü yapıştırıp, arkasını bana domaldı ve beni arkasına çekti. Ben arkasından amına sokmaya çalışırken, elini arkaya attı ve yarrağımı tutup kendi eliyle göt deliğine fırça çekmeye başladı. İnanamıyordum bu nasıl bir sikilme arzusuydu böyle. "Daha amına zor alıyorsun, götüne nasıl alacaksın?" dediğimde, "Sen sikmene bak!" deyip, sikim götünün mor deliğinin ağzındayken kendini bana doğru bastırıp, "Girsene!" dedi. Benim de canıma minnet, götüne yavaş yavaş girerken, Özlem dudağını ısırıp, saçını başını sallıyor ve "Hadi, hadi!" diyerek tempo tutuyordu. Bir anda nasıl olduğunu anlamadan, Pfloooop! diye ses çıkmasıyla başı içine girdi. Özlem de böğüre böğüre götünü geriye iterek kalanını aldı götüne. Yarrağım adeta kırılacak gibiydi. Ben yarağımı milim milim geri çıkarıken, "Çıkmaaaaa!" diye bağırdı. Biraz sonra götünü ileri geri hareket ettirdiğinde, anladım ki pompalamam gerekiyordu ve aynen öyle yaptım. Fakat anca birkaç kez pompalayabildim ve dayanmadım, içine boşaldım...
Özlem yatağa, ben de sikim halen götünde bir şekilde Özlemin üstüne yığıldım. 1-2 dakika sonra doğrulup sikimi götünden çıkardığımda, Özlem yerinden kalkamayacak kadar yorulduğunu söyledi. Kucağıma aldım ve beraber duşa girdik. Özlemi güzelce yıkayıp, kendim de yıkandıktan sonra, banyodan çıkmadan, son bir posta daha o daracık amcığından sikip, içine boşaldım, öyle çıktık...
Özlemle sikişmelerimiz yıllarca devam etti. Ama hayatımda bu kadar bakımlı ve seksten çok hoşlanan bir kadını pørnø filmlerinde bile seyretmedim. Şimdi ise uzun zamandır görüşmüyoruz, ancak o öpüşmesi, o yarak yalaması, o daracık amcığı ve götü aklıma geldikçe çıldırıyorum!
[Kenan]
145 notes · View notes
blognep · 3 years
Text
Oradasın
Tumblr media
Kapanan kapının sesinden birkaç saat sonra sessizliğin tıkırtısıyla uyandım. Saniyeler geçmiş gibi hissettirse de Çiçero’nun sabaha nazaran daha az ötüşünden anlıyordum günü yatakta devirdiğimi. Güneşin pek misafir olmadığı ev, olduğundan da karanlık geliyordu gözüme. Sıdıka hanım ufaklığı da alıp çıkmıştı. Hayra alâmet değildi bu gidiş. Beni geçtim, evi nasıl bırakmışlardı bir başına anlayamıyordum. Sessiz ve karanlıkta epey uyumuştum. Hareketlendiğimi gören Çiçero, konsere kaldığı yerden devam etti. Kendini muhabbet sanan bir kanaryaydı o ve açıkçası muhabbeti de hiç hoş değildi.
Ufaklığın beni sarsarak uyandırmasından hoşlanmayıp sövsem de içten içe yokluğunun sessizliği daha fazla dokunuyordu. İnsan uyanır uyanmaz ne yaparsa onu yapıyordum ben de; sanki bütün gün dünyevî işlerle meşgul olmayacakmış gibi yattığım yerden dünyayı kurtarıyordum. Her zaman olduğu gibi varlığı ve yokluğu sorgulamaktı işim; olasılıklara uğramak, sebepleri kapıdan çevirmek ve neticelerle sitem etmekti. Çok geçmedi sessizliği dumanla dağıtmak için çıktım yataktan. Kül tablasından taşan izmaritler isyan ediyordu ciğerime yaptığım darbelere. Ben de her lider gibi azınlığı umursamıyor canımın istediğine yapıyordum yatırımlarımı, ölüme… Ufaklık evde yokken daha kolay oluyordu ciğerlerimi katletmek, zirâ hanımefendi evde olduğu zaman geleceğin böylesine güzel olduğunu görmek yaşama tutunmak için bir sebepti bana. Gelecekten bahis açılınca aklıma geldi; bugün boyacı amcaya gidilecekti. Ona gitmek için evi Çiçero’ya bırakıp çıktım.
Işıkların seviştiği caddelerden yürüyüp, garda soluklanmak için durup vedalaşan sevdalara bakıyorum. Elimde bilmem kaçıncı elden kalma bir fotoğraf makinası sana geliyorum, düzensiz kalabalığa ilk adımımı atacağım o son fotoğraf karesini çekmek için. Sonra kep atacağım, güçlünün güçsüzü ezip geçtiği yerden habersiz olan gökyüzüne. Açıp kapıları alacaklar üzerimizden Ömer’in adaletini; sıkıştıracaklar cebimize düzenin huzurunu, geç diyecekler; umuttan yoksun yoksulun üstünden geçip gideceğiz. Hep daha fazlasına sahip olma arzusuyla yanıp tutuşacak bedenlerimiz. Bize eşlik edecek bedenler arayacağız bu yangında. Yanına geldiğimde ucuz yoldan alıntı yapacağım hayatından, tutamayacağım sözler vereceğim. Çarşının ucuna yerleştirmişler seni. Çanta satan abiler ötelemiş sanki; camla kapatılmış telefon kulübesi kadar bir alanda besmeleyle başlamışsın güne. Neşelendirmişsin arkandaki duvarı Mustafa Kemal’in resmiyle. Sen ekmeğine adım atacak ihtimâlleri beklerken, ben seni izliyorum uzaktan. Ellerinin karasında kederi görüyorum amca; yaşanmışları ve yaşanmakta olanları. Ellerinde, gurbetten dönen babama koştuğum çiçekli yolları ve mezarlıktaki yakınlıklarımı görüyorum, uzaktan. Her defasında ziyâreti, bir içimlik sigara kadar tutuyor, tam karşında durmuş önümdeki masada duran deftere bakıyorum. Tek bir soru var; gerçek ne?
Emekten akrabayız seninle. Bizim ihtiyar da, Koca Mustafa Paşa’nın bitirim sokaklarında ağartmış saçlarını. Onun ellerindeki nasırlar da boyamakta olduğun ayakkabıdan miras. Çaycı ikinci voltasını atarken göz göze geliyoruz, bir çay daha isteyip yarım bıraktığım çayı uzatıyorum. Öylece oturup işgal edemem ya bu masayı, gitmenin ve öyle ki, kalmanın bile bedeli olan bu hayatta oturup seni izlemenin de bir bedeli var. Cesaret edip karşına geçince ayakkabılarıma attığın bakıştan irkilsem de gönyede durup sana bakıyorum ve ellerini görüyorum; kaç kişinin ayak izi var ellerinde? Bilmeden veyahut umursamadan rızanı alıp basıyorum deklanşöre. Oy toplamaya çalışan politikacı pozumu verdikten sonra masaya geri dönüyorum. Bugün de gerçekle tanışamamış olmanın üzüntüsüyle sağda solda duran yalanlarımı çantama koyup aynı yoldan eve dönüyorum. Çiçeklere yer bırakmayan taş yığını bahçemden görünen karanlık ev, hâlâ yalnızım diye bağırıyor. Kapıyı açıp eve adım atarken karanlık çarpıyor yüzüme. Işığı açıp kovuyorum onu. Karanlık dağılınca yalnızlığını daha net görüyorum evin. Karanlığı kovunca sessizliği bozardı Çiçero, bozmadı. Yalnızlık usul usul terk ederdi, etmedi. Kafese kafamı uzatıp baktığım zaman teslimiyetini gördüm. Karanlık, sessizlik ve kimsesizlik öldürmüştü onu, yalnızlığın ağırlığına dayanamamıştı. Ne büyük yanılgıydı şu hayat. Tek bir gerçeği vardı, o da ölümdü. Ve saatler sonra kapıyı çaldı… Bunca yıl beklememe rağmen açmaya cesaret edemedim. Ben yerimden kalkmadıkça daha da sert yumrukladı kapıyı, açtım. Zamana bölünmüş yalnızlıklarım, ardı ardına sıraladığım bahanelerim ve değerini bilmediğim, bir defaya mahsus yaşanan ne varsa, gerçeğin sırtına binmiş karşıma dikilmişti.
Bizim diye bildiğimiz hayatlar aslında bizim değildi. Onlar ölüme aitti ve bir gün kendinin olanı almak için kapımızı çalacaktı; hoş geldin.
2 notes · View notes
Text
Remta Çay Makinesi Demlik Süzgeci
Remta Çay Makinesi Demlik Süzgeci
Remta Çay Makinesi Demlik Süzgeci AP3:Büyük boy 250 bardağa kadar çay yapan Remta çay makinalarının çelik çaydanlıklı paslanmaz çelik süzgeç telli olan orijinal Remta sanayi tipi çay makinesi demlik süzgecidir - Remta çay makinesi demlik süzgeci satışı 0212 2974432
Aksesuar ve Yedekparçalar/Makina Yedek Parçaları/Çay Makinası Genel Yedekleri
Tumblr media
https://www.mutfakmalzemeleri.com/aksesuar-ve-yedekparcalar/makina-yedek-parcalari/cay-makinasi-genel-yedekleri/cay-makinesi-demlik-suzgeci-detail
0 notes
Text
Kıyafetin üzerine 4 metrelik bir kumaş aldıran dünyaaaa.... Kumaşcı amca overlokçusunu bana tarif ederken zaten ürkme demişti ben de anlamamıştım. Meğer memleketin tam ortasının 3 kat aşağıdaki derinliğine gönderecekmis beni. İlk başta anlamadım ama az ürkünce videoyu çalıştırdım. Bir kat indim bir kat daha bir kat daha... Işık hiç yok. Telefon flashı olmasa inemezdim zaten. Neyse indim ve buldum. Minik minik çeyizci dükkanları.. içerde kadınlar..dikiş makinası sesleri.. çay kaşığı sesleri.. belki otuz tane bu şekil dükkan. Gittim overlokçuyu buldum. Günde belki bin tane senin gibi kıza overlok yapıyorum ben gelişinden anladım dedi overlokçu teyze. "Pek güzelmişsin" dedi. (Eheheh gözünüz dikişe bakmaktan bozulmuş olmalı dedim.) " Hımmm elbise de renkte çok hoş" dedi. (Evet severek aldım dedim.) "Damat ne iş yapıyor" diye sordu. (Gelin gibi mi gözüküyorum ki dedim.) "Evet saf saf vitrinlere yeni gelin olacaklar gelip bakar böyle" dedi.
Neyse. Ben önce ürktüm. Sonra şehrin çok altında bir yerle tanıştım. Bence hikayesi olan biryer orası. Bi kez daha gidermişim öyle dedi. O zaman hertarafı çekeceğim. Bu kez işlemeli mişlemeli şeyleri. 😊
Öylesine yazdım. Keşke okumasaydınız. Videoya daha gerilimli müzik koyacaktım ama ararken korktum. Kikiki🤭
5 notes · View notes
yolaemanet · 4 years
Photo
Tumblr media
Bazı sayfalarını okumadan geçtim ama Tanpınar’ın dili o kadar güzel ki bunun için kendime kızdım. Fakat eminim zamanı geldiğinde ve ihtiyaç duyduğumda muhakkak elime alıp okuyacağım tekrar. Örneğin Bursa’ya gitmeden evvel ya da gittiğimde Bursa’nın bir köşesinde açıp okuyacağım “Bursa’da Zaman” bölümünü. Okurken fakültede kimselerin olmadığı bir sabah vaktinde Tanpınar’ın odasının önünde durup kapısına uzun uzun bakışımı hatırladım. Gizem’in akşam yemeklerinde ya da çay saatlerimizde onun hakkında anlattıklarını. Bir hafta sadece fındık yiyerek açlığını gidermek zorunda kalmış mesela. Arkadaş sohbetlerinde biri o zamanlar kimsenin iyi şair olamadığından bahsetmiş de onlara hiçbir şey demeden evine üzgün üzgün gitmiş ve bir daha şiir yazmayacağına yemin etmiş.
“İşte eski yolculukların sihrini yapan şeyler… Bir kervana katılmak, bir handa gecelemek… Bir gece için tanışmak, ertesi sabah ayrılmak, hayatına bir şey katmak şartıyla görmek…”
“İnsanlar çalışırken ne kadar mesut oluyorlar! Yaratmanın hızı, onları içlerinde kavrayıp kurduğu zaman ölüm makinası ne kadar güzel, ne temiz bir ahenkle işliyor! Sonra insanoğlu mesut olunca bütün varlık nasıl değişiyor, ölüme kadar her şey nasıl sevimli, cana yakın oluyor, hiçbir şey kendi alın teri kadar bir insanı tatmin edemez. Çalışan insan kendi varlığında hüküm süren bir ahengi bütün kâinata nakleder. Hayatın biricik nizamı nu ahengin kendisi olmalıdır. Böyle olunca her şey değişir, peşinde koştuğumuz muvazeneyi buluruz.”
“Kendi kendime, ‘İstinat noktasını bulmadıktan sonra kuvvet, hatta manivela neye yarar?’ diyorum. Bu nokta insanoğlunun iyiye, güzele olan kabiliyetlerinden başka ne olabilir? Bu kabiliyetleri hayatta üstün kılacak bir dünya aramalıyız.”
Bakın, bir şehir bu kadar güzel anlatılsın:
“Bu alışma bittikten sonra şehir yavaş yavaş size, tıpkı bugün için verebileceği her şeyi verdikten sonra, sizden uzakta geçmiş çocukluğunu ve gençliğini de hediye etmek isteyen, kesik, başıboş hatırlamalarla onları anlatan, güzel ve sevmesini bilen bir kadın gibi mazisini açar. Ve siz dinlediğiniz bu hikâyelerin arasından sevdiğiniz, güzelliğine ve olgunluğuna hayran olduğunuz kadını nasıl şimdi küçük ve nazlı bir çocuk, biraz sonra ürkek bir genç kız veya ilk aşkların, heyecanların içinde henüz çok tecrübesiz bir kadın olarak görür ve hiç tanımadığınız o günlere ait bin türlü sevimliliğin, cazibenin, tuhaflığın, korku ve telaşın, azabın arasından onu başka bir mahlûk gibi sevmeye başlarsınız. Konya’yı da bu yeni tanıdığınız hüviyetiyle öyle yeni baştan, onunla beraber bu geçmiş zamanına eğilerek ve adeta ona hasret çekerek ve artık bu maziyi ve onun kudretini iyice tanıdığınız için onun arasından bütün bütün sizin olacağına bir türlü inanamayarak sever ve tanırsınız.”
“Şark için ‘ölümün sırrına sahiptir’ derler. Fakat Şark milletleri içinde dahi ona bizim kadar hususi bir çehre veren, her türlü laubalilikten sakınmakla beraber, onu ehlileştiren başka millet pek yoktur. Ve bunu ne kadar basit unsurlarla yaparız: sade mimarili bir türbe çok defa tahtadan sırasıana göre oymalı ve zarif, bazen de düz ve basit bir sanduka, birkaç işlenmiş örtü veya düz yeşil çuha, bir kavuk, bir tuğ… İşte cetlerimize ebedi hayatı tecessüm ettirmeye yeten malzeme bundan ibarettir. Bu kadar fakir unsurlarla hazırlanan abidede ferdî hayatı hatırlatan tek çizgi isimden ibarettir.”
“Cetlerimiz inşa etmiyor, ibadet ediyorlardı. Maddeye geçmesini ısrarla istedikleri bir ruh ve imanları vardı. Taş, ellerinde canlanıyor, bir ruh parçası kesiliyordu.”
“Doğduğu, yaşadığı şehri iyi kötü bilmek gibi tabiî bir iş, İstanbul’da bir nevi zevk inceliği, bir nevi sanatkârca yaşayış tarzı, hatta kendi nev’inde sağlam bir kültür olur. Her İstanbullu az çok şairdir, çünkü irade ve zekasıyla yeni şekiller yaratmasını bile büyüye çok benzeyen bir muhayyile oyunu içinde yaşar. Ve bu, tarihten gündelik hayata, aşktan sofraya kadar genişler. ‘Teşrinler geldi, lüfer mevsimi başlayacak’ yahut ‘Nisandayız, Boğaz sırtlarında erguvanlar açmıştır’ diye düşünmek, yaşadığımız anı efsaneleştirmeye yetişir. Eski İstanbullular bu masalın içinde ve sadece onunla yaşarlardı. Takvim onlar için Heziod’un Tanrılar Kitabı gibi bir şeydi. Mevsimleri ve günleri, renk ve kokusunu yaşadığı şehrin semtlerinden alan bir yığın hayal halinde görürdü.”
“Bununla beraber bu fakirler cemiyetinde saadeti bir ruh muvazenesinde arayan saf ve ahenkli insanların hayatında, her şeyi peşine bu gölge iyiden iyice takılmaya başlamıştı. Doğrusu istenirse bu hüzün biraz da kendiliğinden gelen bir şeydi. Tıpkı boş bir tiyatro sahnesinde seyredilen bir akşam saati gibi hayatın bazı unsurlarından doğuyordu. Petrol lambası, hava gazı ile yarı aydınlanan sokak, dilenci sesleri, bekçi sopası, yangın korkusu, acı vapur düdükleri, fazla dindar hayatın verdiği o garip psikozlar adeta matematik şekilde onu hazırlayıp besliyordu. Fakat ne de olsa vardı ve etrafımızdaki havayı elle dokunulacak şekilde kesifleştiriyordu. Onu kaybettiğimiz zaman kendimizi çıplak bulmamız, sarsılmamız da hayatımızda büyük bir yeri olduğunu gösteriyordu.”
2 notes · View notes
konusanduvarlar · 5 years
Text
Bazı geceler oluyor kafamı yastığa koyup müzik açıp tavanı izliyorum ve saatlerce bakıyorum ne tavan konuşmuyor ama ben ona şiirler okuyorum şarkılar söylüyorum ama sıradan bi tavan değil sanki gözüm bir projeksiyon makinası gibi O'nu tavana yansıtıyor ben her şiir sonunda gülümsüyor bana bende tavana gülümsüyorum günlerden bi gün gene akşam olmuş gene tavana bakıp gülümsüyorum annem kapıyı açmış beni izliyormuş epeybi izlemiş hemde bi süre sonra omzuma vurunca irkildim ve şu cümleleri kurdu"guzum iyi misin saatlerce tavana bakıp gülümsüyordun atrşin mi var"ve benim cevavım annemin de gülmesine neden oldu annem'e dedim ki"var anne cehennem ateşi gibi bağrım yanıyor gözüm açık kapalı fark etmezsinizin onun Serap'ını görüyorum şiirler okuyorum hemide ben yazdım"gülümsedi hadi bi çay içelim dedi saat gecenin 03.20 si çay içtik bi sohbet sardı annemle saat 04.35 di yattığımızda ah annem ah...
2 notes · View notes
Text
Profesyonel Bardak Yıkama Makinası
Profesyonel Bardak Yıkama Makinası
Profesyonel Bardak Yıkama Makinası ABW1200:Endüstriyel Bardak Yıkama Makineleri Gemi Tipi Bulaşık Yıkama Makinaları Kazan Yıkama Makinaları Bulaşık Tabak Bardak Çatal Kaşık Tabldot Tabağı Yemek Tepsisi Yıkama Makinaları Bulaşıkhane Ekipmanlarından bu bardak yıkama makinası kahveler için bardak yıkama makinası oteller için bardak yıkama makinesi barlar için bardak yıkama makinası kafeler için fincan yıkama makinesi olarak kullanılan profesyonel bir kupa bardak fincan kadeh su bardağı yıkama makinasıdır - Profesyonel bardak yıkama makinesi satışı 0212 2370759
Bulaşık Yıkama Makinaları/Bardak Yıkama Makinaları
Tumblr media
https://www.caymakinesi.com/bulasik-yikama-makinalari/bardak-yikama-makinalari/profesyonel-bardak-yikama-makinasi-sanayi-tipi-profesyonel-endustriyel-bardak-yikama-makinasi-fiyatlari-detail
0 notes