#çöp ev
Explore tagged Tumblr posts
Text
Bursa Yenişehir'de Çöp Ev Temizliği: 1,5 Ton Çöp Çıkarıldı
Bursa’nın Yenişehir İlçesinde Çöp Ev Temizliği Bursa’nın Yenişehir ilçesinde yer alan Yeni Mahalle’deki bir evden, belediye ekipleri tarafından toplamda 1,5 ton çöp çıkarıldı. Mahalle sakinleri, evden gelen kötü kokular nedeniyle durumu Yenişehir Belediyesi’ne bildirdi. İhbar üzerine hızlı bir şekilde bölgeye intikal eden zabıta ekipleri, evin içini kontrol ettiklerinde bir çöp evle…
0 notes
sunsblogs · 1 year ago
Text
İstanbuldatemizliksirketi - Gold
İstanbul Temizlik Şirketi, müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli düzenli ev temizlik hizmetleri sunmaktadır. İstanbul gibi büyük şehirlerde yaşayan insanlar için evlerini temizlemek için zaman bulmak zor olabilir. İstanbul Temizlik Şirketi'nin düzenli ev temizlik hizmetleri arasında toz alma, süpürme, paspaslama ve yüzeylerin silinmesi yer almaktadır. Profesyonel temizlikçiler, banyo ve mutfak dahil evin her odasını temizlemek üzere eğitilmiştir. Ek olarak müşteriler, temizlik hizmetlerini, normal temizlik rutinlerine çamaşır veya bulaşık eklemek gibi özel ihtiyaçlarına göre özelleştirebilirler. İstanbul temizlik şirketi olan https://istanbuldatemizliksirketi.com/ , düzenli ev temizliği hizmetlerinin yanı sıra derinlemesine temizlik hizmetleri de sunmaktadır. Derinlemesine temizlik, süpürgelikler, aydınlatma armatürleri ve dolap içleri gibi düzenli temizlikte sıklıkla gözden kaçan temizlik alanlarını içeren daha kapsamlı ve yoğun bir temizlik işlemidir. Bu hizmet, yeni bir eve taşınan veya mevcut evini satmaya hazırlanan müşteriler için idealdir. İstanbul Temizlik Şirketi'nin derin temizlik hizmetleri, müşterilerinin özel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde de özelleştirilebilir. İstanbul temizlik şirketi, İstanbul'daki işletmelere ofis ve ticari temizlik hizmetleri sunmaktadır. Profesyonel temizlikçileri ofisler, oteller ve fabrikalar da dahil olmak üzere çeşitli ticari alanların temizlik ihtiyaçlarını karşılayacak donanıma sahiptir. Çalışanlar ve müşteriler için güvenli ve sağlıklı bir ortam sağlamak amacıyla çevre dostu temizlik ürünleri ve teknikleri kullanıyorlar. Ofis ve ticari temizlik hizmetleri arasında toz alma, elektrikli süpürgeyle süpürme, çöp giderme ve yüzeylerin sanitasyonu yer alır. İstanbul Temizlik Şirketi'nin deneyimli ve uzman ekibi, her müşterinin özel temizlik ihtiyaçlarının profesyonellik ve detaylara gösterilen dikkatle karşılanmasını sağlar.
588 notes · View notes
yantekerlek · 1 month ago
Text
birkaç aya taşınacağımız fatih dışındaki bir sitedeki daireye yerleşmeye çalışıyoruz. bu sırada bir sürü çöp çıkıyor. mutfakta da ıvır zıvır bir sürü çöp çıktı. ayrıştırmadan hepsini aynı poşete tıktık. fatih'teki eve dönerken çöpleri de atalım kalmasın evde dedik. atık (sitelerde çöpe çöp denmez) noktasına geldik. neredeyse tuzlu bisküvi paketiyle şekerli bisküvi paketini ayrı bölmelere koymamızı istiyor. annem önce bi hepsini aynı kutuya tıkalım dedi. sonra yyaa offff bu plastik, e bu organik, bunu buraya, e bunda biraz karton da var. bu nereye? offff derken ben o sırada gülmekten yerlere yattığım için herhangi bir ayrıştırma kararı alamadım. çöplerin ağzını bağladık. fatih'e götürüyoruz. bizim oradaki konteynıra atacağız. ben genelde en sağdakine atıyorum. pedalı daha iyi çalışıyor.
20 notes · View notes
bilmece · 2 months ago
Text
Yaşadığım şeylerden mana çıkarmaya bayılırım. Hazırsanız anlatıyorum.
Bildiğiniz üzere bir ay önce 35. yaş günümdü. Ben de doğum günlerini pek seven bir insan olarak bu mühim yaşta kendime bir güzellik yapmak istedim (birçok güzelliğin içinde bir de hediye almak istedim daha doğrusu). Ekranla uzun bakışmalar sonucunda bir kolyede karar kıldım. Ouroboros yani kendi kuyruğunu ısıran yılan kolyesi. Mitolojik anlamına derinlemesine hakim olmasam da her sonda bir başlangıç olduğunu ve kendini yaratmayı sembolize ettiğini bilmek gönlümü çelmesine yetmişti. Üstüne bir de kitap okumaya beni döndüren, sürükleyip götüren fantastik seride de bu sembole yer verilince çifte anlam yükledim ve kendim için mükemmel hediye olduğuna karar verdim.
Siparişi verdim. Hatta verirken de hediye paketi yapılmasını isteyip kendime not da yazdım.
O aralar Kasım kampanyalarının da teşvikiyle tüketim çılgınlığım iyice depreşmişti. Her gün ya da gün aşırı eve kargo geliyor, çoğunlukla beni evde yakalayamayan kuryelere sürekli kapıya bırakmalarını rica ediyordum. Eve ve bana aşina olanlar artık zili çalıp cevap veren olmayınca otomatik olarak öyle yapıyordu zaten. Ben de eve gelince her şeyi içeri alıyor antrede başlattığım kargo kulesini gün be gün büyütüyordum.
Doğum günümde bizimkilerin şehir dışından bana gelecek olması evi toplama zorunluluğu getirince dağınık insanın bir numaralı yöntemi olan tıkıştırmaya başvurdum. Buna antrede bıraktığım kargoları gelişigüzel odama götürmek de dahildi. Bizimkilerin gelmesi, doğum günü kutlamaları derken ben kolyeyi hep unuttum. Bunun üstüne bir de evin düzenini değiştirmek gelince her şeyi bir yere sokuşturdum.
Nihayetinde haftalar sonra gelen kargoları açtım ve açarken kolyeyi de sipariş ettiğim geldi aklıma. Geldi gelmesine de evde açılmayan kargo kalmamıştı. Gelmemiş olma ihtimali var mı diye bir umut maillerime baktım ama teslim edildi diyor. Kurye telefonları selinde hangi biriydi acaba hatırlamama imkan yok… bir yandan hiç mi gelmedi diyor diğer yandan evden poşet poşet çöp atarken açmadan atımıverdim acaba diyordum. En sonunda sebebi her ne olursa olsun kolyeyi bulamayacağımı kabullendim ve biraz da nükseden alışveriş bağımlılığım dolayısıyla bu sonun bana müstahak olduğunu düşündüm.
Dün akşam apartmana girmek için normalde kullandığım otopark kapısı kapalı olunca ana kapıdan girdim. Kapıdan girince sol tarafta kalan posta kutularına takıldı gözüm ve hepsinin üstünde bir kargo poşeti gördüm. Alakasız bir merakla hangi komşuya gelmiş acaba diye poşeti elime aldım ve bir de baktım ki adım yazıyor! Anlam verebilmek adına hemen gönderene baktım ve kolyeyi sipariş ettiğim yer!
Şimdi kuryenin daha önce hiç karşılaşmadığım biçimde kargoyu posta kutularının üstüne bırakması, benim o kapıyı haftalarca kullanmamam ve nihayetinde kullanıp da kolyeyi bulduğum günün ne zaman sonra kendim için adım atıp kendimi gururlandırdığım gün olması kaderin cilvesi değil de ne?
Tumblr media Tumblr media
34 notes · View notes
edapostblog · 1 year ago
Text
Tumblr media
Bir haftada eve alınan üçüncü soğan poşeti'nin kaybolduğunu gören karı koca, yenisini alıp mutfağa koyup ve biryere saklanıp beklemeye başlarlar.
Dakikalar sonra şaşkın bakışları arasında küçük kızları Seher gelir mutfağa. Soğan poşetini kaptığı gibi koşup evden çıkar ve en yakın çöp tenekesine atar...
Baba ise çocuğu kulağından tuttuğu gibi her zamanki alışılagelmiş sinirli haliyle eve getirir ve neden sürekli soğanları mutfaktan alıp çöpe attığını sorar.
Çocuk korkup annesine sarılır,ne dese,ne kadar kızsada çocuktan bir cevap alamaz baba.
En sonunda ertesi gün akşama kadar, sorduğu sorunun cevabını vermezse bir yıl boyunca sokakta arkadaşlarıyla oynamasına izin vermeyeceğini ve ceza alacağını söyler...
Çocuk ertesi gün sokağa çıkacakken bir not yazar ve babasının göreceği bir yere bırakır.
Babası kağıdı görür kısa zaman sonra.
Tüylerini diken diken eden ve küçük bir çocuktan beklenmeyen o cümlelerde şöyle yazmaktadır..-"Annemi kavga ettiğiniz zamanlarda bir sen ağlatıyordun.
Birde yemek yaparken eline aldığı o soğanlar ağlatıyordu.
Sen benim babamsın seni çöpe atamazdım.
Annemi çok seviyorum. Ağlamasına da dayanamıyorum.
O daha az ağlasın diye elimden geleni yapmak istedim hepsi bu babacığım....!😔
61 notes · View notes
yaraliruhlarsemti · 12 days ago
Text
Balkona çöp çıkartmak için çıktım bir kedi var yanıma geliyor sırnaşacak dedim lütfen gider misin o sırada elimden çöp kovası aşağıya düştü olduğum yerde tepindim biraz sonra kediye elimle çöpü gösterip senin yüzünden düştü git al ya iki dakikada başıma ne işler açtın dedim sonra kedinin üzüldüğünü varsayip özür dilerim hava çok soğuk tepkim sana değil havaya dedim komşumuz beni izliyormuş😔 ağır ağır kafasını iki yana salladı bir şeyler mırıldanıp eve girdi😔 muhtemelen gözünde kafadan kırık bir kızım suan😔 hepsi o kedinin suçu ama bunu ona söyleyemem üzülür 😔😔😔 galiba kafadan kontağım😔😔
11 notes · View notes
otadam · 17 days ago
Text
Beynimden şikâyetçiyim.
Sürekli konuşuyor.
Susturamıyorum.
Gece üçte uyanıp bana 2012’de yanlışlıkla yaptıkları mı hatırlatıyor. Sabahları, işe geç kalmışsam, bir de ekstra olarak
“Zaten hayatını da kaçırıyorsun” diye laf sokuyor.
Beynim bir çöp ev gibi. Her şey üst üste yığılmış.
Bir köşede ilkokulda ezberlediğim İstiklal Marşı’nın tamamı, diğer köşede asla kullanmayacağım trigonometri formülleri duruyor.
Ortalıkta dolaşan birkaç eski aşk anısı da var, sağ olsunlar, hâlâ evi terk etmiyorlar ve edecek gibide durmuyorlar.
Beynim gece uyumuyor.
Ben gözlerimi kapatınca o tam mesaiye başlıyor.
Dün neden öyle dedin?
O mesajı yanlış mı anladı?
Acaba insanların beynindeki ses hangi ses tonuyla konuşuyor? gibi gereksiz konuları gündeme taşıyor.
Beynimden şikâyetçiyim,
Bana bulaşmasın, kendi işine baksın istiyorum.
Ama yok, illa ki varoluşu sorgulayacak.
İlla ki her şeyin altında bir mana arayacak.
Halbuki ben sadece kahvemi içip, gökyüzüne bakıp, bu kâinatla fazla muhattap olmadan yaşamak istiyorum.
Beynimden şikâyetçiyim,
Belki de sadece biraz fazla mesai yapmış.
Bir gün o da duracak nasılsa.
Ve işte o zaman, bu uykusuzluk çözülecek.
7 notes · View notes
maksurat · 3 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Kız kardeşim ve Erkek kardeşimle beraber ani bir planlamayla iki günlük Semerkant seyhatine çıktık. Çok bir hazırlık yapamadık ( birkaç makale okuma ve youtubeda Bernanın videoları hariç) hatta gitmeden önceki gün ve hatta giderken o kadar talihsiz şeyler yaşadık ki acaba gitmem hayırlı değil mi diye düşünmekten kendimi alamadım. Ama gitmezsem pişman olacağımı biliyordum. İyi ki içimdeki o kötümser kızı dinlememişim. Çok da güzel geçti hamdolsun. Bir turist olarak beklentilerimin neredeyse tamamını karşıladı. Mimarisi, seramik ve çinileri harikaydı, mest oldum. Baktıkça normalleşmedi bilakis her gördüğüm şeye kalbimi bıraktım. Huzuru ve maneviyatı vardı. Özellikle İmam Maturidiyi ziyaret etmek benim için çok kıymetliydi.
Tumblr media
Şehirde Yandexgo'yla dolaştık ve bir İstanbullu olarak bu kadar çok taksiye binmek, kısa mesafe de olsa binebilmek, çok düşük ücretler ödemek bünyemi afallattı. Caddeleri büyük, tertemiz. Sokaklarda hiç çöp görmedik. Sadece taksi şöförlerinin araba kullanırken kapıyı açıp yere tükürmesi dikkatimi çekti o kadar. Apartman görmedik, evler müstakil ve avlulu. Sokak araları dar. Ara yollara asfalt dökülmemesi bizi şaşırttı. İnsanları yardımsever, kendimizi güvende hissettik. Türkçe anlaşabildik. İngilizce bilen çok az, genelde Rusça konuşuyorlar. Sovyetlerin etkisinin en az olduğu ülkeymiş bu yüzden insanlar dindar denebilir, hurafelere rastladığım için biraz üzülsem de, yemeklerin helal olup olmadığını sorguladığımızda yadırgayıcı bakışlara maruz kaldık:) domuz eti ülkede çok az tüketiliyormuş ve o da belli bölgelerdeymiş.
Kadınların ya örfi kapalılığı var (boyun açık şekilde) ya da başları açık olsa da uzun kıyafet giyiyorlar. Saçları ise genelde çok uzun. Kadife ve pullu kıyafetler giymeyi sevdikleri çok belli.
İki günde şehri gezdik ama doyamadık. Bir daha hem Semerkant'a hem de başka şehirlerine gitmeye niyetliyiz. Seyahat ya Allah!
Eve dönerken Heidi gibi bavulumu ekmekle doldurdum geldim^^
Tumblr media
13 notes · View notes
kalbinnefhasi · 5 months ago
Text
Bir kadının korktuğu şeyler tam liste;
-Regl olmak
-Regl olmamak
-Markete gitmek
-Çöp atmaya çıkmak
-Baba/Abi
-İnsanlar ne der? düşüncesi
-Neden bana baktılar? düşüncesi
-Eve geç kalmak
-Gece
-Erkekler
9 notes · View notes
karanlikgecemmm · 4 months ago
Text
Çöpü çöp tenekesine attıktan sonra nasıl eve getirmiyorsanız, Hayatınızdan çıkardığınız insanları da tekrar hayatınıza almayın.
12 notes · View notes
nev-i · 6 months ago
Text
Arkadaş olmuyor.. gerçekten bu evimizde tahtakurusu postunu paylaştığımda yorum yapan arkadaşlar gerçekten kurtulmanın kolay olmadığını söylemişlerdi ve sonuna kadar inanılmaz haklılar. Resmen bütün odaları evi ele geçirdiler. Mümkün değil ki alınan onca böcek ilacı işe yarasın. Yok ne yaptıysak kâr etmedi. İnanılmaz gibi ama ölmüyorlar yada ölüp ölüp tekrar diriliyorlar. Geceleri resmen böcek avına çıkıyorum tüm evde ya. Psikolojimiz bozuldu biz nasıl kurtulacağız bi çare ya.. yok mu bunun bi çaresi. Baza başlıklarını çöpe attık. Büyük ihtimal yarın bazaları da atacağız. Resmen gerçek denildiği gibi değdiği mobilya çöp oluyor. Çünkü ne yaparsan yap kurtaramıyorsun mobilyayı illaki bi yerinden tekrar türüyor. Bi arkadaş ev değiştirmeye kadar yolu var demişti. Korkarım ki çok haklı. Bu gidişle ya evde mobilya eşya kalmayacak ya da komple ev kalmayacak... Bi yardım bi akıl ne yapacağız biz.. 🤦‍♀️🤦‍♀️🤦‍♀️🤦‍♀️
8 notes · View notes
larviya · 11 months ago
Text
24 yaşındayım. sadece istanbul'da 14 ev bırakmışım. oturdum tek tek aklımda kalanları saydım. sonra bir döngünün içerisinde olduğumu ve aslında tek başıma hiç sorumluluk almadığımı, anıları sadece boş bir döngüde biriktirdiğimi anladım. kurbağaları kovada toplamak gibi. bariyerin arkasında güvenle yaşamak varken bir sürüyle ve çobanla kaldım. "but at the end, I realized love is not based on the career" şimdi kendi başıma bu döngüden çıkıyorum. son ve aynı zamanda ilk bireysel evim olacağını umurak bütün valizlerimi çöp konteynırın kenarına bırakıyorum. bir de hayatımın artık sonlanacağını düşündüğüm yerde hayatıma yanlışlıkla giren piksi'ye anne oldum. artık ne diyeceğimi bilemiyorum
bir sonraki kusmama dek.
-dipnot; büyümeni izlemek yorucu ve kırıcı olsa da korkma. körler mahallesinde ayna satmayacağım.
youtube
14 notes · View notes
famousunknownlove · 4 months ago
Text
Çöpü çöp tenekesine attıktan sonra nasıl eve getirmiyorsanız, hayatınızdan çıkardığınız insanları da tekrar hayatınıza almayın.
5 notes · View notes
edapostblog · 10 months ago
Text
Tumblr media
Bir haftada eve alınan üçüncü soğan poşeti'nin kaybolduğunu gören karı koca, yenisini alıp mutfağa koyup ve biryere saklanıp beklemeye başlarlar.
Dakikalar sonra şaşkın bakışları arasında küçük kızları Seher gelir mutfağa. Soğan poşetini kaptığı gibi koşup evden çıkar ve en yakın çöp tenekesine atar...
Baba ise çocuğu kulağından tuttuğu gibi her zamanki alışılagelmiş sinirli haliyle eve getirir ve neden sürekli soğanları mutfaktan alıp çöpe attığını sorar.
Çocuk korkup annesine sarılır.
Ne dese,ne kadar kızsada çocuktan bir cevap alamaz baba.
En sonunda ertesi gün akşama kadar, sorduğu sorunun cevabını vermezse bir yıl boyunca sokakta arkadaşlarıyla oynamasına izin vermeyeceğini ve ceza alacağını söyler...
Çocuk ertesi gün sokağa çıkacakken bir not yazar ve babasının göreceği bir yere bırakır.
Babası kağıdı görür kısa zaman sonra.
Tüylerini diken diken eden ve küçük bir çocuktan beklenmeyen o cümlelerde şöyle yazmaktadır. -"Annemi kavga ettiğiniz zamanlarda bir sen ağlatıyordun,birde yemek yaparken
eline aldığı o soğanlar ağlatıyordu.
Sen benim babamsın seni çöpe atamazdım,Annemi çok seviyorum.
Ağlamasına da dayanamıyorum,O daha az ağlasın diye elimden geleni yapmak istedim hepsi bu babacığım.... -😢😢
31 notes · View notes
cevhernur · 2 months ago
Text
herkes zengin olunca araba ev hayali kurarken ben eğer zengin olsaydım eve en az 50 tane kedi alırdım. 10 değil,30 değil, 40 da değil tam 50 tane kedi. Ama eve 50 tane sokaktan komşu teyzeleri toplasan ya dedikodumu yaparlar ya etrafa çöp atarlar ya da başka bir zararları dokunabilirdi fakat kediler ne gıybet yapıyo ne de başka bişey.
4 notes · View notes
yalnizligamahkumedilenadam · 2 months ago
Text
Evet uzun bir süre sonra yazı zamanı.
Dün akşam saat 7 sularında işten çıkıp eve giderken kalbimde bir ağrı hissettim. O kadar ağrıdı o kadar yandı ki... Sol kolum da uyuşmaya başlayınca aklıma ilk gelen kalp krizi ihtimali oldu tabi doğal olarak. Sanırım artık her şeyin sonuna geliyorum dedim. Eve gider gitmez anneme durumdan bahsettim ve hemen hastaneye gitmemiz gerektiğini söyledim. Annem babamın dışarda olduğunu ve arayacağını söyledi. Aradı da tabi. Babam hemen geleceğini söyledi benimle de konuştu.
2 saat 45 dakika... Babamı aradığımız andan eve gelmesine kadar geçen süre buydu. Benim durumum bu derece kötüyken onun "bir yere uğraması" gerekmiş ve bu yüzden geç kalmış. Sormadım bile neredeydin ne yaptın diye. Çünkü gördüm değerimi. Gördüm ne kadar önemsendiğimi. Gördüm hepsini. O yeri gelince resmen tapındıkları akrabalarından bile yardım istemediler. Madem babamın işi vardı başkasından yardım isteyebilirlerdi ama yapmadılar. Çünkü onlar için hiç hiç önemli bir durum yoktu ortada. Değersiz bomboş bir şeydi benim hasta olmam. Nasıl olsa ciddiye alınacak kadar kötü durumda değildim. Nefes alıyordum sonuçta yani değil mi? Daha ne isteyebilirdim?
Neyse ki kalp krizi değilmiş. Kanımdaki yüksek enfeksiyondan dolayıymış. Peki ya kalp krizi olsaydı? 2 saat 45 dakika... Ölmüştüm. Evet ölmüştüm ve bunun tek sebebi kendim ambulansı aramak yerine ailemin yanımda olmasını istememdi. Salağım çünkü. Ama dün her şeyi anladım. Değersiz bir çöp poşetiyim ben. Gerçi onun bile bir değeri var. Ben hiç yokum. Ölsem hiç birinin umrunda olmayacaktı. Resmen yalvardım ara birini iyi değilim diye. Ki yanma uyuşukluk ve nefes darlığı hala devam ediyor. Hala nefes almakta zorlanıyorum. Gerçi kimin umrunda? Değersizim. O kadar yalnız hissettim ki dün. Bir kez daha anladım ben bu lanet yalnızlığa mahkumum. Hem de sonsuza kadar.
6 notes · View notes