Tumgik
#Çocuk Gelişimi Uygulamaları-1
lolonolo-com · 5 hours
Text
Çocuk Gelişimi Uygulamaları-1 2024 Üç Ders Soruları
Çocuk Gelişimi Uygulamaları-1 2024 Üç Ders Soruları Çocuk Gelişimi Uygulamaları-1 2024 Üç Ders Soruları 1. “……… İlkesi, erken yaşta yapılan tanı ve değerlendirme süreci sonucunda çocuğun gerçek potansiyelini ve atipik durumlarını önceden belirlemenin avantajlarına odaklanır.” Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdaki seçeneklerden hangisi gelmelidir? A) Süreklilik B) Erkenlik C)…
0 notes
pazaryerigundem · 3 months
Text
YÖK açıkladı... İkinci üniversite kalktı mı?
https://pazaryerigundem.com/haber/182332/yok-acikladi-ikinci-universite-kalkti-mi/
YÖK açıkladı... İkinci üniversite kalktı mı?
Tumblr media
YÖK Başkanı Erol Özvar, devlet üniversitelerindeki 2’nci öğretim programlarının kapatıldığını açıkladı. Gelecek akademik yıldan itibaren Çocuk Gelişimi, Felsefe, Sosyoloji, Tarih ve Türk Dili Edebiyatı açık öğretim programlarına “ikinci üniversite” kapsamında sadece 35 yaş üstündeki öğrencilerin kayıt yaptırabileceğini anlatan Özvar, “İstihdamla bağı azalan programların kontenjanlarını kademeli olarak azaltıyoruz” dedi.
ANKARA (İGFA) – 259. Üniversitelerarası Kurul Toplantısı Yükseköğretim Kurulunda gerçekleştirildi.
Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar toplantının açılışında yaptığı konuşmada, erişilebilir ve kapsayıcı bir yükseköğretim sistemi anlayışıyla hareket ettiklerini belirterek, “Ülkemizin tüm kesimleri için nitelikli yükseköğretime adil erişim sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz.” dedi.
Devletin yükseköğretime yaptığı büyük yatırımlar ve Yükseköğretim Kurulunun çalışmaları neticesinde üniversitelerde bu yıl 1 milyonu aşan bir kontenjan oluşturulduğunu ifade eden Özvar, “Kapasitemiz hızla artarken, ülkemizde yükseköğretime erişim talebi de güçlü bir şekilde devam etmektedir. Bu yoğun ve güçlü talebe doğru politikalarla yanıt vermek, önceliklerimizden birisidir.” diye konuştu.
“İSTİHDAMLA BAĞI AZALAN PROGRAMLARIN KONTENJANLARINI AZALTIYORUZ”
Özvar, Yükseköğretim Kurulu olarak, gelecek dönem için belirledikleri vizyonun önemli başlıklarından birini de istihdama duyarlılığın oluşturduğunu belirterek, “İstihdamla bağı azalan programların kontenjanlarını kademeli olarak azaltıyoruz” dedi.
Yükseköğretim Yürütme Kurulunca alınan karar doğrultusunda, gelecek akademik yıldan itibaren Çocuk Gelişimi, Felsefe, Sosyoloji, Tarih ve Türk Dili Edebiyatı açık öğretim programlarına “ikinci üniversite” kapsamında sadece 35 yaş üstündeki öğrencilerin kayıt yaptırabileceğini anlatan Özvar, “Başta öğretmenlik mesleği olmak üzere ülkemizin istihdam dengesini yakından gözeterek bu kararları alıyoruz. Nitekim, farklı ön lisans ve lisans programlarında öğrenim gören öğrencimizin öğretmenliğe geçiş fırsatı yakalamak adına 35 yaş sınırı getirdiğimiz programlara ‘ikinci üniversite’ kapsamında yoğun bir şekilde yöneldikleri görülmektedir. Aldığımız karar bu durumu kontrol altına almayı ve sürdürülebilirliği sağlamayı amaçlamaktadır.” ifadelerini kullandı.
“İSTİHDAMA DUYARLI VE GELECEĞİN MESLEKLERİNE UYGUN PROGRAMLARA DÖNÜŞÜM TEMİN EDİLECEK”
Beşerî sermaye dahil olmak üzere ülkenin kaynaklarının etkin kullanımı konusunda çok hassas davrandıklarına işaret eden Özvar, şöyle devam etti:
“Bir taraftan istihdam odaklı yeni programlarla üniversitelerimize ilave kontenjanlar verilirken diğer taraftan da mimarlık, eczacılık, psikoloji, beslenme-diyetetik ve temel bilimlere özgü bazı programlardaki eğitim-öğretim kalitesini yükseltmek amacıyla piyasa beklentilerinin üzerinde mezuniyete yol açan kontenjanlarda ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda yeni düzenlemeler yapılmış ve öğretim elemanları sayısı, derslik ve benzeri kapasite dikkate alınarak düşürülme yoluna gidilmiştir.
Bu dönem üniversitelerimizdeki program kalitesini artırmaya yönelik belki de en önemli çalışmamız devlet üniversitelerimizdeki ikinci öğretim programlarının kapatılması olmuştur. Vakıf üniversitelerinde, devlette olduğu gibi, ikinci öğretim programları yerine istihdama duyarlı ve geleceğin mesleklerine uygun programlara dönüştürülmesi temin edilecektir. Vakıf üniversitelerimizin de gelecek yıla yönelik planlamalarını buna göre yapmalarını bekliyoruz.”
Devlet üniversitelerine gösterdikleri kolaylıkları vakıf üniversitelerine de göstermeye devam edeceklerini vurgulayan Özvar, “Adalet programında yaptığımız benzer uygulamaları burada da yapacağız. Bu bakımdan herhangi bir kayıp olmayacağını özellikle belirtmek isterim.” şeklinde konuştu.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Erasmus Proje Çalışmalarımız Devam Ediyor
Tumblr media
Erasmus Proje Çalışmalarımız Devam Ediyor
Fatma Aliye Borsa İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Erasmus+ Kapsamındaki Staj Çalışmaları İçin Düzenlenen 1. Grup Italya ve 2. Grup Portekiz Hareketliliği Tamamlandı.
Erasmus+ Programı Mesleki Eğitim Öğrenci ve Personel Hareketliliği faaliyeti (KA102) kapsamında hazırlanan "Çocuk Gelişimi Bilişim Avrupa'ya Erişim" adlı proje ile 2 Ekim 2022 - 22 Ekim 2022 ve 30 Ekim 19 Kasım tarihleri arasında staj çalışması yapacak Çocuk Gelişimi Alanı öğrencilerimizin İtalya/ Milano hareketliliği ve 19 Kasım -10 Aralık tarihleri arasında staj çalışması yapacak olan Bilişim Teknolojileri Alanı öğrencilerimizin Portekiz Braga Hareketliliği gerçekleşti. Okulumuz öğretmenlerinden Hikmet REŞİTOĞLU refakatindeki 4 öğrencimiz 3 hafta süre ile Mehmet Emin ÖZ refakatindeki 4 ogrencimiz 3 hafta süre ile Italya / Milano'da "Okul Öncesinde Montessori Eğitimi Uygulamaları" konusunda staj faaliyetini gerçekleştirdikten sonra Mehmet ÇALIŞKAN ve Hikmet REŞİTOĞLU refakatindeki 8 ögrencimiz Portekiz / Braga'da "Bulut Teknolojileri Uygulamaları" konularında 22 günlük staj Eğitimi hareketliliğini gerceklestirdiler. Staja katılan Oğrencilerimiz aynı zamanda Italya ve Portekiz'in kültürel ve doğal yapısı hakkında bilgi sahibi oldular. Malatya Yeşilyurt Fatma Aliye Borsa İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi "Çocuk Gelişimi Bilişim Avrupa'ya Erişim" Adlı Erasmus+ Projesi Kapsamında staja katılan öğrencilerimiz 10 Aralık tarihinde yurda döndü. Read the full article
0 notes
mustafahakanisik · 3 years
Text
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ 2020-2021 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAHAR YARIYILI YARIYIL SONU (FİNAL) SINAV PROGRAMI
24 MAYIS 2021 PAZARTESİ (1. GÜN) Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi II İlk yardım ve Acil Sağlık Hizm. Moda Tasarımına Giriş Türk Dili II 25 MAYIS 2021 SALI (2. GÜN) Araştırma Yöntem ve Teknikleri II Aydınlanma Felsefesi Banka Muhasebesi Çağdaş Felsefe Akımları Çevre Politikaları Depolama ve Envanter Yönetimi Dosyalama ve Arşivleme Epidemiyoloji Eskiçağ Mezopotamya-Mısır Tarihi Etiketleme ve İşaretleme Finansal Hizmet Pazarlaması Gelişme Sosyolojisi Gümrük İşlem ve Uygulamaları Güvenlik Yönetimi Hava Yolu Yönetimi Havacılık Emniyeti ve Güvenliği İnternet Programcılığı II İslam Tarihi II Kameramanlık Kaynaştırma Eğitimi Makina ve Teçhizat Modern Mantık Ofis Uygulamaları Organizasyon Güvenliği Osmanlı Türkçesi II Özel Eğitimde Araç Gereç Geliştirme Özel Gereksinimli Çocuklar ve Eğitimi Sağlık Kurumları ve Sosyal Güv. Mev. Sigorta Muhasebesi Sözlü İletişim ve Hitabet Spor Pazarlaması Spor Tesisleri İşletmeciliği Tapu ve Kadastro Bilgisi Turizm ekonomisi Yolcu ve Yer Hizmetleri Zaman ve Toplantı Yönetimi 26 MAYIS 2021 ÇARŞAMBA (3. GÜN) Alternatif Turizm Anayasa Hukuku Çocuk Gelişimi II Çocuk ve Drama Gıda ve Personel Hijyeni Kimyasal Maddeler ve Tehl. Renk Bilgisi Tıbbi Terminoloji Yeni Medya ve Gazetecilik Uyg. Yiyecek İçecek Hizmetleri Yön. 27 MAYIS 2021 PERŞEMBE (4. GÜN) Sosyal Hizmette Bilişim Tekn. Temel Bilgi Teknolojileri II Yabancı Dil II Blok Uygulama II Blok Uygulama 28 MAYIS 2021 CUMA (5. GÜN) Adli Sosyal Hizmet Afetlerde Halk Sağlığı Hizmetleri Afetlerde İnsan Kaynakları Yön. Aile Sosyolojisi Biyoistatistik Çocuk Edebiyatı ve Medya Çocuk Gelişimi Uygulamaları Çoklu Ortam Uygulamaları Dış Ticaret Belgeleri Dış Ticaret İşlemleri Yönetimi Eğitim Sosyolojisi Gayrimenkul Değerleme İlkeleri Gayrimenkul Mevzuatı Gıda Güvenliğinin Temel Prensip. Göstergebilim Gündelik Yaşam Sosyolojisi Kişilerarası İletişim Kurtarma Araçları Eğitimi Mali Hukuk Bilgisi Medeni Hukuk II Medya Planlaması Meteoroloji Muhasebe Denetimi Okul Sosyal Hizmeti Özel Güvenlik Hukuku Psikiyatrik Sosyal Hizmet Siyasi Tarih Suni Tohumlama ve Veteriner Doğum Bilgisi Temel Harekât Hizmetleri ve Ramp Temel Sağlık Bilgisi Türk Siyasi Hayatı Türk Sosyologları Uluslararası Halkla İlişkiler Yanma ve Yangın 31 MAYIS 2021 PAZARTESİ (6. GÜN) Adalet Meslek Etiği Din Eğ. ve Din Hizmetler. Rehb. Hadis Halkla İlişkilerde Uygulama Teknikleri İş Güvenliği Mevzuatı Kriz Yönetimi Lojistik Yönetimi Maliyet Muhasebesi II Masaüstü Yayıncılık Meslek Hastalıkları Pazarlama İlkeleri Proje Yönetimi Reklam Kampanyaları ve Reklamcılık Uygulamaları Risk Değerlendirmesi Sosyal Antropoloji Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri Sosyal Hizmet Etiği Türkiye’nin Toplumsal ve Ekonomik Yapısı Türkiye’nin Toplumsal Yapısı Vergi Hukuku Veri Tabanı Yönetim Sistemleri Yaşayan Dünya Dinleri 01 HAZİRAN 2021 SALI (7. GÜN) Afetlerde Haberleşme Arapça II Bebeklik Döneminde Gelişim Bireylerle Sosyal Hizmet Cezaevi Yön. ve İnfaz Hukuku Bilgisi Din Sosyolojisi Ekip Çalışması ve Liderlik Hayvan Davranışları ve Refahı İletişim Kuramları İnsan Davranışı ve Sosyal Çevre II İnşaat Muhasebesi Kalem Mev. ve Tebligat Hukuku Bilg. Kamu Maliyesi Mikro İktisat Oyun Çocukluğu Döneminde Gelişim Örgütsel İletişim Para ve Bankacılık Pazarlama İletişimi Protokol ve Sosyal Davranış Kuralları Sağlık Ekonomisine Giriş Sosyolojiye Giriş Spor ve Turizm Stratejik Yönetim Şirketler Muhasebesi Tefsir Tarihi ve Usulü Temel Kredi İşlemleri Temel Sigortacılık ve Risk Toplumla Sosyal Hizmet Tüketici Davranışları Uluslararası İktisat Yazışma Teknikleri Yerel Yönetimler Yönetim Bilişim Sistemleri 02 HAZİRAN 2021 ÇARŞAMBA (8. GÜN) Afet ve Acil Durum Mevzuatı Arapça IV Bilgisayar Donanımı Ceza Muhakemesi Hukuku Çağdaş Sosyoloji Kuramları Dağıtım Kanalları Planlaması E-Ticaret Felsefe Görsel İletişim Tasarımı Hareketli Görüntü Tarihi İcra ve İflas Hukuku İletişim Tarihi ve Sosyolojisi İnsan Hakları ve Sosyal Hizmet İstatistik Analiz Kelama Giriş Kurumsal İletişim Yönetimi Müşteri İlişkileri Yönetimi Sağlık Hukuku Sağlık Kurumları Yönetimi II Sosyal Hizmet Tarihi Sosyal Hizmet Yönetimi Sosyal Politika Sosyoloji Tarihi Sponsorluk Tedarik Zinciri Yönetimi Türk İslam Edebiyatı Veteriner Dış Hastalıkları Bilgisi Veteriner Farmakol. ve Toksikol. Veteriner İç Hastalıkları Bilgisi Web Editörü 03 HAZİRAN 2021 PERŞEMBE (9. GÜN) Aile Eğitimi Ceza Hukuku Çağdaş Psikoloji Akımları Çağdaş Sanat Akımları ve Moda Çağrı Merkezi Yönetimi II Çağrı M. İçin Temel Satış Tekn. Çalışma Ortamında Risk Etm. Dış Ticaret Teşvikleri Dış Ticarette Yazışma Tekn. Dijital Kültür ve Sosyal Medya Estetik ve Sanat Felsefesi Fotoğraf ve Video Proje Gel. Giysi Konstrüksiyonu Görme Biçimleri Görsel Programlama II Grafik Tasarım Tarihi Haber Toplama ve Yazma Tekn. İçerik Yönetim Sistemi İlk Müslüman Türk Devletleri İş Hijyeni Lojistik Maliyet Analizi Maden ve Yapı İşlerinde İSG Nesne Tabanlı Programlama II Öğrenme ve Öğretme Teknik. I Özel Eğitim II Radyo- Televizyonda Program Yapım ve Yönetim Reklamda Yaratıcılık Rekreasyon ve Animasyon Seyahat Acentacılığı ve Tur Operatörlüğü Sigortacılık Uygulamaları Tarih Metodolojisi Temel Tasarım II Ticaret Hukuku Turizm Coğrafyası Turizm Mevzuatı Uluslararası Bankacılık Yeni Medyaya Giriş Yönetici Asistanlığı 04 HAZİRAN 2021 CUMA (10. GÜN) Afetlerde Risk ve Kriz Yönetimi Büro Yönetimi Dış Ticaret İşlemleri Muhasebesi Doğal Afetler ve Afet Yönetimi Dönem Sonu Muhasebe İşlemleri Emlak Komisyonculuğu Teknikleri Finansal Yönetim Fizyopatoloji Gelişim Psikolojisi Genel Antrenman Bilgisi Girişimcilik ve Küçük İşletmeler Güvenlik ve Acil Durum Pros. Haberleşme ve Seyrüsefer Sist. Hadis Tarihi ve Usulü Halkla İlişkilerde Strateji ve Planl. Hasta ve Çalışan Güvenliği Havacılık Kuralları İletişim Hukuku İslam Hukukuna Giriş İslam Kurumları ve Medeniyeti Kriminoloji Kültürlerarası İletişim Mantık Marka Yönetimi Matematik II Olay Yönetim Sistemi Patlayıcı-Parlayıcı Madd. ve Önl. Pazarlama Yönetimi Rapor Yazma İlke ve Teknikleri Reklam Fotoğrafçılığı Sağlık Ekibi Sağlık Kurumlarında Fin. Yön. Sağlık Sosyolojisi Sanat Sosyolojisi Sermaye ve Para Piyasaları Sivil Toplum Örgütleri Siyasi Düşünceler Tarihi Sosyal Güvenlik Sistemi Spor Ekonomisi Spor Organizasyonları Yönetimi Türk vergi Sistemi Türk Yönetim Tarihi Uçuş Teorisi ve Temel Uçak Bilgisi Veteriner Biyokimya Veteriner Mikrobiyoloji ve İmmünoloji Veteriner Parazitoloji
2 notes · View notes
aslikurucuiktidar · 4 years
Text
Hukuku Sinemada Görmek
Hukuku Sinemada Görmek[1] - Fırat Emre Çelebi
Giriş
Hukuk, toplumların ve bireylerin gündelik hayatını doğrudan etkileyen bir yapı olduğu için tüm diğer sanatlarda olduğu gibi sinemada da sıklıkla ele alınan bir temadır. Bu çalışmada, hukukun Sümerler'den günümüze dek uzanan[2] serüveninin yaklaşık olarak son yüz yılında var olan sinemada hukukun temsil biçimleri, ele alınan bazı örnek filmler üzerinden incelenmiştir. Film seçiminde öncelikle kült olanlar tercih edilmiştir. Hukuku konu alan filmler incelendiğinde, geniş bir coğrafyaya ve farklı toplumlara yayılmış olduğu görülse de ağırlıklı olarak örnekleri ABD sinemasında bulunmaktadır.
Hukuk, çok eski tarihlerden beri sinemanın konusu haline gelmiştir. Birçok filmin temel hikayesi farklı gibi görünse de içerisinde hukuk bağlamında ele alınabilecek çokça öge bulunmaktadır. Bu açıdan incelendiğinde, toplumun hukuk algısının oluşumu, gelişimi ve değişiminde sinemanın etkisi göz ardı edilemez. Bu etkiyle toplumda gelişen algı, kimi zaman hukukun adaleti sağlamada güçlü ve olumlu yegane araç olduğu, kimi zaman ise yargının tarafsızlığına duyulan şüphe ile adaletin ancak bireyin kendi eliyle sağlanabileceği (ihkak-ı hak)[3] yönündedir. Bu anlamda ele alındığında sinemanın çok kolay ulaşılabilir ve oldukça etkili bir kaynak olması itibariyle toplumun temel taşı olan hukuk sistemini ele alırken özenli olması gerekir.
I. Sinemanın Konusu Olarak Hukuk
Evrensel dil bulundu!
Lumiere kardeşlerin ilk film gösterimlerindeki bir izleyici (1896)
Sinemaya sıkça konu olan hukuk hem bir imge olarak insani duyguları yansıtabilirlik açısından hem de insanlar ve toplumlar arasındaki ilişkiyi çok büyük bir kitlesel tüketim alanına taşıması açısından etkilidir. Bir hukuk filmi izleyiciye birçok mesaj iletebilir. Örneğin, Yalancı Yalancı filminde başrolün -savunma avukatı Fletcher Reede- bir avukat olarak sürekli yalan söylemesi ve hatta bunu özel hayatında da çok fazla yapması konu alınır. Bu avukat karakter izleyicide halihazırda toplumda yaygın olan 'avukatlar hep yalan söyler' düşüncesini güçlendirmektedir. Bu açıdan sinemanın hukuku her zaman olumlu bir şekilde yansıtmadığı söylenebilir. Dolayısıyla hukuk filmleri, hikayesine ve hukuka dair göndermek istediği olumlu/olumsuz mesajlara göre konusunu belirleyebilir.
Bir hukuk filminde genellikle jüri[4], hakim, savcı, avukat ve hukuk sisteminin diğer ögeleri bulunur. Bunlar elbette hikayeye ve filmin geçtiği ülkeye göre değişebilir. Hukuk uygulamaları, yargı mekanizmaları, jürilik kurumunun varlığı neredeyse bütün ülkelerde farklılık gösterir. Örneğin jüri kurumu Türkiye'de geçen bir hukuk filminde kendine yer bulamaz, ancak ABD'de geçen hukuk filmlerinde sıkça işlenir. Bir başka örnek olarak kimi ülkelerde idam cezası bulunurken kimi ülkelerde bu ceza yürürlükten kaldırılmıştır[5]. Bu durumun sonucu idam cezası olan ve olmayan ülkelerin filmlerinin arasında büyük farklar yaratabilmektedir.
Hukuku konu alan filmlerde bulunan mekanlar ile yaşanan olaylar ve çatışmalar oldukça çeşitlidir. Mekan olarak, seyirciyi hukuk bağlamında düşünmeye zorlamak için çoğunlukla mahkeme salonu, adliye, hukuk bürosu gibi yerler tercih edilir. Hukuku pozitif veya negatif olarak ele almalarının dışında hukuk filmleri, işlediği konu, bağlam, hukuki durum ve taraflar açısından incelenebilir.
A. Mahkeme Salonu Dramaları/Yasal Dramalar
''Mahkeme salonunda en iyi hikayeyi kim anlatırsa o kazanır.''
John Quincy Adams, Amistad[6]
Bir mahkeme salonu draması, genellikle hukuk sistemi ve onun uygulamalarına odaklanan bir filmdir. Amerikan Film Enstitüsü (AFI) öykülerinde adalet sisteminin kritik bir öneme sahip olduğu filmler için 'mahkeme salonu dramı' tanımını kullanır[7]. Bu türdeki filmlerde, genelde mahkeme salonlarında yaşananlar anlatılsa da yasal işlemlerin herhangi bir aşaması konu edilebilir. Filmlerde avukatın iç dünyasına ve karşılaştığı zorluklara verdiği tepkilere de sıkça değinilir.
Yasal dramalarda, haksız yere mahkum edilen insanlarla ilgili hikayeler sıkça işlenir. Kelebek, Esaretin Bedeli, Bülbülü Öldürmek, Yeşil Yol bunlardan birkaçıdır. Bu filmler izleyiciyi yargının tarafsızlığı, hukuka olan güven gibi konuları sorgulamaya itebilir.
Birçok filmde politikleşmiş sorunlar da işlenir. Örneğin, Rüzgarın Mirası, çoğunlukla mahkeme salonunda geçen Amerikan yapımı bir filmdir. Film, 1925'teki Scopes Monkey Davası'nı[8] konu alır. Bir öğretmen olan John Scopes, bu davada Darwinist teorinin öğretisini yasaklayan bir devlet yasası[9] kapsamında suçlanır. Scopes dönemin yasasının emrettiğinin aksine, son bilimsel çalışmalara, deneysel gözlemlere dayanan bilgileri öğretmek ister. Film, bu olay üzerinden sekülarite, ifade özgürlüğü, adil yargılanma hakkı, mahalle baskısı gibi birçok hukuki ve ahlaki meseleyi ele alır.
Kefernahum, yoksul bir hayatın içinde, kalabalık bir ailede yaşayan 12 yaşındaki Zain'in öyküsünü anlatan bir filmdir. Zain, umudun olmadığı bir ailede, okula gitmek yerine çalışmak zorunda bırakılır. Kız kardeşi Sahar, adet görür görmez, henüz 11 yaşında olmasına rağmen, birkaç tavuk karşılığında evlendirilir. Sahar'ı kurtarmaya çalışan Zain başarılı olamayınca evden kaçar ve iş ararken tanışıp dost olduğu Etiyopyalı göçmen bir kadın olan Rahil ile yaşamaya başlar. Rahil kaçak yaşamaya devam ederken parası yetmediği için sahte kimlik edinemez ve yakalanır. Bir süre Rahil'in bebeği ile birlikte yaşamaya devam eden Zain sonunda bebeği kendisine vaat edilen İsveç'e göç imkanı ve bir miktar para karşılığında kaçakçı bir adama verir. Göç işlemleri için gereken belgeleri almaya evine dönen Zain, evdeki yas havasını hisseder ve Sahar'ın kocası tarafından öldürüldüğünü anlar. Evden bir bıçakla koşarak çıkan Zain, Sahar'ın kocasını bıçaklayınca cezaevine düşer. Cezaevindeyken televizyonda izlediği bir canlı yayına telefonla bağlanan Zain, ailesine dava açmak istediğini söyler. Bu noktadan sonra Zain, mahkemede verdiği mücadele ile beraat eder ve son planda pasaport için fotoğraf çekilirken görülür.
Kefernahum, Lübnan'da sosyal adaletsizliğin kontrolden çıktığına işaret ederken temel hak ve özgürlüklerin önemini vurgular. Sağlık, beslenme, eğitim, sığınma ve çalışma hakları olmayan karakterlerin yaşadığı zorlukları ele alan filmde Zain, telefonla bağlandığı canlı yayında ''Çocuk yetiştiremeyecek olan insanlar çocuk yapmasınlar.'' diyerek çocuk hak ehliyetinin başlangıcını[10] bir anlamda yeniden tanımlar. Mahkemede hakime anne ve babasının bir daha çocuk yapmalarını istemediğini belirten Zain, hakimin ''Bir daha çocuk yapacaklarını sanmıyorum.'' sözleri üzerine annesinin karnını işaret ederek ''Peki ya karnındaki?'' diye sorar. Bu sahne Türk Medeni Kanunu üzerinden değerlendirilecek olursa; velayetin kapsamı ve çocuğun korunması ile ilgili yasalarla[11] bir bağlantı bulunabilir. Kefernahum, her ne kadar Lübnan yapımı da olsa, dünyanın neresinden olursa olsun izleyicilerine temel hak ve özgürlükleri sorgulatmaktadır.
12 Öfkeli Adam, hem baştan sona hukuk ve adalet temalı olmasıyla hem de önermeleriyle tamamen evrensel nitelikte bir filmdir. Filme adını veren 12 adam, ABD hukuk sisteminde önemli bir role sahip olan jüri üyelerini ifade etmektedir. Babasını öldürmekle yargılanan 18 yaşındaki Latin Amerikalı bir gencin akıbetini belirlemek üzere karar odasına çekilen jüri üyelerinin neredeyse hepsi gencin suçlu olduğu fikrindedir. Delillere dair şüphe duyan jüri üyesi Davis -8 numaralı jüri üyesi- kararından dönmez ve tüm detayları değerlendirerek gencin suçsuz olduğu yönünde analizler yapar. Geri kalan jüri üyeleri gencin ilk başta suçlu olduğunu düşünseler de, Davis'in tezlerini mantıklı bularak birer birer fikir değiştirirler. Öyle ki gencin suçlu olduğunu en ateşli biçimde savunan jüri üyeleri bile Davis'in mantık yürütmelerine karşı gelemez, her gözden geçirilen delile dair şüphe duyarak sanığın suçsuz olduğu yönünde karar verirler. Film, hukuk sistemi, masumiyet karinesi, idam cezası gibi konuları eleştirel bir şekilde ele alır.
12 Öfkeli Adam, birçok sinema eleştirmeni tarafından gelmiş geçmiş en iyi film olarak değerlendirilmesinin ve IMDB'de en yüksek puanlı ilk 5 film içinde olmasının  dışında, hukuk uygulayıcılarının önyargılarını, mantık ve vicdan ölçütlerini yakından inceler. Duruma ırkçı bir perspektifle yaklaşarak önyargılarıyla hareket eden ve delilleri dogmatik değerlendirerek sorgulama ihtiyacı duymayan jüri üyeleri, hukuk sisteminin çok kritik bir ilkesini hiçe saydıklarının farkında değildirler. Makul şüphe standardı, Amerikan ceza muhakemesi usulünde hayati bir rol oynamaktadır[13]. Eldeki deliller sanığın suçu işlememiş olma ihtimalini ortadan kaldırmamıştır. Jüri üyeleri düşünmeden ve sorgulamadan hüküm vermeye çalışarak masumiyet karinesi kuralını unutmuşlardır. Tüm detaylıca değerlendirmeden ve yargılama süreci sonuçlanmadan Latin Amerikalı gencin katil olduğuna bu denli kanaat getirmeleri hatalıdır. ''Kişi suçlu olmadan bir suçla suçlanabileceği için, temel bir adalet ilkesi davacıların iddialarını kanıtlamasını ve sanığın suçlama ile yargılama arasındaki ilişkide masum olarak kabul edilmesini gerektirir.''[14]
Saatler süren tartışma boyunca yükselen sesler, yaşanan gerilimler, filmin de tek mekanda geçmesiyle izleyiciyi klostrofobik bir ruh haline soksa da, 8 numaralı jüri üyesinin haklı mücadelesi adil bir hüküm ile sonuçlanır. 12 Öfkeli Adam, sürü psikolojisinin, önyargıların, ırkçılığın ve salt inancın getirebileceği yıkıma karşılık verilen mücadelenin zafere ulaşmasıyla adaletin 'olan' değil 'yapılan' olduğunu gözler önüne sermektedir.
B. Hapishane/Mahkum Filmleri
Hapishane filmleri, adından da anlaşılabileceği gibi hapishane, mahkumiyet, suç ve ceza üzerine anlatı unsurları içerirler. Filmlerde, en azından büyük oranda, mekan olarak hapishane kullanılır ve mahkumlar, gardiyanlar, hapishane yöneticileri, infaz görevlileri, avukatlar ve benzeri karakterler tasvir edilir.
Esaretin Bedeli, hapishane filmi denilince, çoğu sinema izleyicisinin aklına ilk gelenlerden biridir. Filmdeki ana karakter Andy Dufresne, onu aldatan eşini ve birlikte olduğu adamı tabanca ile öldürmeye karar verir. Ancak son anda bu kararından vazgeçer. Buna rağmen olay yerinde Andy'nin olay yerini terk ederken geride bıraktığı silah ve iki ceset bulununca cinayeti işleyenin Andy olduğuna hüküm getirilir. Shawshank Hapishanesi'ne gönderilen Andy, daha en baştan kötü bir muamele görse de zamanla kendine arkadaşlar edinir. Muhasebeci olmasının kazandırdığı yetenekler sayesinde gardiyanların ve hapishane müdürünün mali sorunlarını çözmesine yardımcı olan Andy, hapishanede çeşitli ayrıcalıklar elde eder. Bu anlamda film izleyicide mahkumların hepsine eşit davranılmadığı yönünde bir izlenim oluşturur. Film, Andy'nin küçük bir çekiçle yıllar boyu hapishane duvarından bir tünel kazarak kaçması ve hapishane müdürü için aslında var olmayan bir kişi üzerine bankaya yatırılan kara parayı da alarak özgürlüğüne kavuşması ile son bulur.
Akademi Ödülleri dahil olmak üzere birçok ödül kazanan film, izleyicinin suçu, yargıyı, adaleti sorgulamasına sebep olur. Film ceza, infaz, bankacılık başta olmak üzere hukukun hemen her alanından birçok farklı durumu inceler. Bu film, ilk hapishane filmi olan Prison Bars'dan[15] 90 yıldan daha fazla bir süre sonra yayınlanırken bu tür film yapımcılığındaki en eski filmlerde bulunan temel unsurların birçoğunu içeriyor: tutuklu bir kahraman, zalim hapishane çalışanları ve mahkumlar, kurumsal şiddet ve kaçış.[16]
C. Kişilerin Kendi Adaletlerini Kendilerinin Sağladığı Filmler
Bu filmlerde karakterler sorunlarını çözmek için hukuk yoluna başvurmaz veya hukuk yoluyla çözüm bulamadıkları sorunlarını yasadışı yollarla kendi başlarına çözmeye ve böylece adaleti sağlamaya çalışırlar. İhkak-ı hak olarak adlandırılan ve genellikle zor kullanılarak gerçekleştirilen kendi adaletini sağlama eylemi, hukuken yasaktır. Filmlerde olaylar genellikle iyilerin kazanıp kötülerin kaybetmesiyle sonuçlandığından, hukukun adaleti sağlamada yetersiz kaldığı algısı hakimdir. Kişilerin kendi adaletini sağladığı filmler, intikam eylemine de odaklanır. Öznel bir değerlendirmenin ürünü olan adaletsizlik inancı, nesnel bir şekilde ele alınmadıkça bir inanç olmaya devam eder. Diğer bir deyişle, intikamın doğması için birilerinin belirli bir durumda gerçekten adaletsizlik yapmış olması gerekmez, onların adaletsizlik yaptığına inanılması yeterlidir.[17]
Zincirsiz, ABD iç savaşının öncesinde, köleliğin henüz sürdüğü 1858-59 yıllarında[18] siyahi kölelerin hayatlarını ve özellikle Django isimli siyahi kölenin özgürleşerek karısını kurtarmasını konu alır. Hayatı boyunca köle olarak yaşamış Django, karısından ayrı düşmüş bir şekilde hayatını köle olarak sürdürmeye devam etmektedir. Doktor Schultz, üzerlerine para ödülü konmuş ve 'ölü ya da diri' olarak aranan suçluları öldürüp adaleti sağlarken para kazanan bir adamdır. Django'nun eski sahiplerinin üzerine konan ödül sebebiyle, onları bulabilmesi için Django'yu kurtarır ve yanına alır. Yol boyunca birçok suçluyu 'avlayarak' ilerleyen Doktor ve Django arasında bir samimiyet oluşur. Django'nun hikayesinden etkilenen Doktor, ona yardım etmeye karar verir. Doktorun desteğiyle silah kullanmayı ve kendini daha iyi ifade etmeyi öğrenen Django, Doktor ile birlikte karısının yaşadığı çiftliğe gider. Burada Django'nun karısını köle olarak satın almaya çalışsalar da gerçek niyetleri anlaşılır, çıkan çatışmada Doktor ölür. Bu çatışmanın ardından Django tutuklansa da buradan da zekasıyla kurtularak kalan düşmanlarını yener ve karısını kurtarır.
Doktor film boyunca kelle avcılığı yapar, mevcut yasal düzen içinde hareket eder. Doktorun bir adalet insanı olduğu söylenebilir. Filmin sonunda Django'nun karısını kurtarmak için de yasal bir plan yapsalar da, hukuk işe yaramaz, adalet sağlanamaz ve kaos doğar. Bu kaostan lehine düzen çıkaran Django olur. Bu ve benzeri filmlerin genel önermesi 'mevcut hukuk sistemi içinde tatmin edilemeyen adalet istenci, ancak sistemin yıkılıp yerine adaleti karşılayacak olanın getirilmesiyle tatmine ulaşır.' şeklindedir. Django da hukuk dahilinde adaleti sağlamak için yola çıksa da başaramaz, ancak kendi hukukunu uygulayınca kendisinin ve karısının zincirlerini kırar.
İçimdeki Deniz, geçirdiği kaza sonucu genç yaşında felç geçiren ve yalnızca boynundan yukarısını hareket ettirebilen Ramon Sampedro'nun ötanazi yoluyla hayatını sonlandırmak için yıllar boyunca verdiği hukuki mücadeleyi anlatmaktadır. Filmin hem senaristi hem de yönetmeni olan Alejandro Amenabar bir röportajında ''Ramon'un hikayesi anlatılmayı hak etmiyorsa, bu benim için film yapımının sonu demektir.'' sözleriyle senaryonun dayandığı yaşanmış olayın kendisini ne kadar etkilediğini ifade etmiştir.[19] Henüz 26 yaşında bir denizciyken sahilden suya atlayış yaptığı sırada suların çekilmiş olduğunu fark etmeyen Ramon, boynunun üzerine çakılır ve tetrapleji geçirir. Tetrapleji, tıpta bedenin belirli bir kısmının veya tümünün bir yaralanma ya da hastalanma sonucu kullanılamaz hale gelerek felç olması durumudur.[20]
Gerçekte Ramon Sampedro'nun ölümü 1998 yılına tekabül eder. Bu tarih bizim için önemlidir zira ötanaziye ilişkin tartışmalar bu tarihlerde, başka bir deyişle yirminci yüzyılın ikinci yarısında yükselişe geçmiştir. Bu yükselişin nedenlerine yönelmiş çalışmalar iki temel neden üzerinde durmaktadır. Bunların ilki, tıbbi, teknolojik bir süreç olarak ölümün savaşılması gereken bir kötülük haline gelmesi, ikincisi ise tekil yaşamların değerli oluşu ve insanların bu değerli yaşam hakkında karar verebileceğine dair bakış açısı temelinde bireycilik ve otonominin yükselişi ve bu kavramların yaşam hakkının diğer bütün hakların önünde bir hak olduğu savı ile yarışmasıdır.[21]
Ramon, felç olduktan sonra sürekli hayatına son vermek istese de, bunu kendi başına yapması mümkün değildir. İspanya yasaları, iyileşme ihtimali olmayan ve acı çeken hastaların intiharına yardım edenler için hapis cezası öngörmektedir.[22] Geçtiğimiz nisan ayında 30 yıldır MS hastası olan ve terminal seviyesine ulaşan hasta eşinin intiharına yardım eden kocası tutuklanmıştır.[23] İspanya parlamentosu, 2018 yılında ötanazi yasası ile ilgili tasarıyı kabul etmiş ve mevzuatın parlamentodan geçmesi durumunda 2020 yılından itibaren terminal hastalar hayatlarını sonlandırmak için sağlık hizmetlerinden yardım talep edebilecektirler.[24]
Ramon'un davası 1997 yılı sonunda İspanya Anayasa Mahkemesi önüne gelir, ancak oradan da Ramon'un talebine olumsuz bir yanıt çıkacağı kesin gibidir. Bunun üzerine Ramon kiraladığı apartman dairesinde intihar planını dostlarının her birine suç oluşturmayacak kadar küçük görevler vererek gerçekleştirir. Film burada bitse de, gerçekte olaylar Ramon'un ölümünden sonrasında sürmüştür. Süreç boyunca Ramon'a destek olan Ramona, en büyük şüpheli olarak görülür. Ölümünden sonra vasiyeti İspanyol basınında yayınlanınca, binlerce kişi Ramon'un yakınları tarafından imzaya açılan ''Ramon Sampedro'nun ölümüne yardım ettim.'' şeklindeki metni imzalayınca Ramona suçlanabilecek kişi olmaktan çıkar.
Ötanazi hakkı için mücadelesi boyunca Ramon'a destek olan Saygın Ölme Hakkı Derneği[25], Ramon'a davalarında avukat desteği sunmuştur. Anayasa Mahkemesi'nde gerçekleşen duruşmada dernek avukatı mahkemenin Ramon'un talebini ahlaki ve dini kurallara dayanarak reddetmesi üzerine laik İspanya Devleti'nin anayasası ile çelişki içinde olduğunu söyler.
İçimdeki Deniz, yaşam hakkı kadar ölüm hakkının da bireyin kendisinin tasarrufunda olması gerektiği önermesini ele almaktadır. Film bireyin yaşadığı çelişkileri; fiziksel ve psikolojik acıları; dini otoritelerden Anayasa Mahkemesi'ne toplumun çeşitli odaklarının tepkilerini sunmaktadır. Hem film hem de filme kaynaklık eden gerçek olayın detayları yaşam ve ölüm hakkı üzerine önemli bir inceleme alanı sunmaktadır.
II. Hukuku Sinemada Yargılamak: Pozitif ve Negatif Temsil
Hukuk temalı, hukuki bir süreci konu alan veya senaryosunda hukuk ve adalet üzerine anlatı unsuru içeren çok fazla film bulunmaktadır. Öyle ki, IMDB'de bir kullanıcının paylaştığı ''Hukukla İlgili Filmlerin Çok Uzun Listesi'' başlıklı liste yüz yıldan uzun bir zamana yayılan 494 filmden oluşmaktadır.[27] Elbette hukuk filmleri diye tanımlanan filmlerin tümü hukuku; yasama, yürütme ve yargı uygulamalarından bir veya birkaçını; konu edinilen hukuk sistemindeki çeşitli noktalar üzerine çeşitli görüş ve önermeler içermektedir. Bunların içinde hukuku olumlayan görüşler ve önermeler olduğu gibi olumsuz anlamda eleştirel yaklaşanlar da mevcuttur.
A. Hukukun Sinemada Pozitif Temsili
Sinemada hukukun pozitif temsiliyle, hukukun varlığını ve işlerliğini göstermek amaçlanır. Bu temsiller iyiyi ve gerçeği temsil eden hukuk öznelerini, yasaları ve diğer mekanizmaları olumlarken kötüyü ve yasadışı olanı olumsuzlar.
Hukukun pozitif temsilinin bir örneği olarak 12 Öfkeli Adam verilebilir. Filmin ilk sahnelerinde adliyenin içinden rastgele görüntülerle izleyicide bir boşluk duygusu oluşturulur. Ardından hakimin karar alması için jüriye talimat verdiği sahnenin sakin fakat hızlı geçişi görülür. Bu geçiş esnasında kamera sanığın yüzüne odaklanır ve dissolve efekti  ile jüri odası belirirken yitip giden yüz, izleyiciye sanığın kaderinin belirsizleşerek artık film boyunca izleyeceğimiz jürinin elinde olduğunu; dolayısıyla jürinin gücünü ifade eder.
Film boyunca tüm delillere şüpheyle yaklaşarak sanığın suçluluğunun kesin olmadığını ve suçsuz olabileceğini savunan 8 numaralı jüri üyesi, beyaz giyinen tek karakterdir. Sanığın suçsuzluğuna en son ikna olan 3 numaralı jüri üyesi ise en koyu takım elbiseyi giyinmiştir. Beyaz renk 8 numaralı jüri üyesi ile özdeşleşerek tarafsızlığı ve masumiyeti simgelerken; 3 numaralı jürinin siyah renkli takım elbisesi ise önyargıyı ve dogmatizmi temsil eder. Böylece film genel algıda iyi ve kötü olarak çağrışan beyaz ve siyah renkleri ilgili karakterler ile eşleştirerek tarafsız ve gerçekçi işleyen hukuki sürecin adaleti sağlayacağı yönünde güçlü bir önermede bulunmaktadır.
''Film her ne kadar bir yönüyle jüri sisteminin tirani boyutlarını, karar alma sürecinin öznelliğini sorunsallaştırsa, eleştirse de; adalet sarayının, yani hukukun somutluğunun adaletle ilişkisini anlatması açısından önemlidir. Film, asıl amaç olarak izleyiciye hukukun hakikatini sunar. Gerçek adaletin devasa kolonlu adalet saraylarında tecelli edeceğini öğretir.''[28]
B. Hukukun Sinemada Negatif Temsili
Sinemada negatif temsil, hukuk söz konusu olduğunda oldukça yaygındır. Özellikle avukat karakterlerin nasıl ele alındığını inceleyen bir çalışmada 225 filmin 85 tanesinde negatif bir karakterizasyon, 25 tanesinde ise negatif ve pozitif karakterizasyonun karışık bir şekilde olduğu yönünde bir değerlendirme yapılmıştır.[29] Negatif temsilin bu denli yaygın olmasının temel sebeplerinden birisi insanların avukatlara genelde zor, mutsuz, iflas etmiş, suç işlemiş ve benzeri durumlarda gitmesidir. İnsanların öncelikle temas ettiği hukuk öznesi olan avukatlar, hukuk denilince akla gelen ilk figür olma özelliğini taşır. Bu nedenle hukuk filmlerinde sıkça gördüğümüz avukatlar mutsuzluğu, kötülüğü ve çatışmayı sıkça temsil ederler.
Bu temsile sahip filmler arasında Şeytanın Avukatı, çok izlenmiş ve kültleşmiş bir yapımdır. Filmde hukuk, adaleti sağlamaktan ziyade güçlü olmak için kullanılan bir araç olarak ele alınmaktadır. Hiç dava kaybetmemiş genç bir avukat olan Kevin Lomax, New York'taki büyük bir hukuk bürosunda işe alınır. Üstün avukatlık yetenekleriyle bütün davaları kazanmaya devam eden Lomax, yeni işinde de başarısını sürdürür. Filmin sonlarına doğru beliren Lomax'ın başarısının kaynağı olarak şeytanın oğlu olması durumu, izleyiciye avukatların doğasının kötü olduğunu ifade eder. Film, yalnızca doğasında kötülük barındıran avukatların başarılı olduğunu hissettirir. Hatta Alexander Cohen davasında Lomax jüriye müvekkili olan Cohen'i sevmediğini ve hoş bir insan olmadığını, hem mesleki hem de özel hayatında kötü bir insan olduğunu söyleyerek savunmasına başlar. Bu sahneyle Şeytanın Avukatı, avukatların ruhsuz ve sosyopat kişilikler olduklarına dair bir göndermede bulunur. Avukatlar her türlü kötülüğün farkındadır ve kötülüğü savunarak, her türlü hileye başvurarak onu kurtarırlar. 'Şeytanın avukatlığını yapmak' deyimi de tam olarak bunu ifade etmektedir.
''Filmde güçlü bir avukatlık firmasının sahibi olan Şeytan’ın adı özellikle ilgi çekicidir: John Milton. Bu John Milton karakteri İngiliz şair ve romancı John Milton’dan bir başkası değildir. Metne iyice bakıldığında Paradise Lost’tan alıntılar olduğu kolayca göze çarpar. Milton Paradise Lost’ta Tanrı'nın karşısına Şeytan'ı koyarak, ona verilen cezanın çok da adil olmadığını anlatır; düşmüş bir melek olarak Şeytan en az diğer melekler kadar hak etmiştir cennette kalmayı aslında. Bu yüzden Tanrı'nın cezası her zaman adil olmayabilir; yani, Tanrı da adaletsiz olabilir. Şeytan bu adaletsizliği cehennemdeki bütün iblisleri yanına toplayarak gidermek ister ve insan üzerinden Tanrı'dan hesap sorar. Kitaptaki bu anlatımı filmde de buluruz. Bir metafor olarak Şeytan hukukun ta kendisidir. Kevin de hem onun oğlu hem de avukatı olarak hukukun temsilcisidir. Filmin en etkileyici sahnesinde yönetmen, Milton (Al Pacino)’un ağzından, “cennete yükselecek pis kokular hukuktan geçer ve bunu da yapacak olan sensin Kevin” diyerek hukukçuların günahlarını teslim eder.''[30]
Sonuç
Hukuk, sıklıkla işlenen bir tema olarak toplumların ve bireylerin hayatını doğrudan etkileyen bir yapıdır ve sinemada birçok farklı temsil biçimiyle yer alabilir. Bu çalışmada sinemada ele alınan hukuk konu ve pozitif/negatif temsil bakımından değerlendirilmiştir.
Işığa hükmeden sinema, dünyayı fiziksel olarak olmasa da düşünsel olarak daha ulaşılabilir hale getirmiştir. Akademi ve Altın Palmiye ödüllü yönetmen Federico Fellini sinemanın yaşamın sonsuz tutkusunu barındırdığını söyler.[31] İnsanlık, yaklaşık 120 yıldır yaşam ve onu oluşturan elementler başta olmak üzere neredeyse aklına gelen her şeyi filme almaktadır. Kameraya kaydedilenler ise yalnızca sanat değil, aynı zamanda insanların ve toplumların birbirleriyle yaşadığı ilişkilerin de ayrılmaz bir parçası olduğu devasa bir bellektir. Bu belleğin neredeyse her köşesinde hukukun izleri bulunmakla birlikte, yeniden ve yeniden üretilmeyi, insanlığa ışık tutmayı beklemektedir.
Dipnotlar
1- Kolektif, Hukuku Sinemada Görmek, 2. Baskı, İstanbul: Tekin Yayınevi, 2017.
2- Kürşat Koçak, Koloni Çağında Hukuk, Nevşehir Barosu Dergisi, Sayı: 1, Mart 2014, s. 168.
3- ''Eski devirlerde, Devlet teşkilatının henüz çekirdek halinde bulunduğu dönemlerde herkes kendi hakkını kendisi korur ve elde ederdi (ihkak-ı hak). Bu o devir için bir zaruretten kaynaklanmakta idi.'' N. Kağan Kocaoğlu, Roma Hukukunda Adli Teşkilatlanma, Ankara Barosu Dergisi, Sayı: 1, 2013, s. 189.
4- Jüri: Adaletin uygulanmasına katılan yurttaşlar topluluğu.
5- en.w1kipedia.org/wiki/Capital_punishment#Contemporary_use, çevrimiçi, 19 Ekim 2019.
6- Clark D. Cunningham, But What Is Their Story, Emory Law Journal, Sayı: 52, 2003, s. 1151.
7- www.afi.com/afis-10-top-10/, çevrimiçi, 9 Ekim 2019.
8- en.w1kipedia.org/wiki/Scopes_Trial, çevrimiçi, 19 Ekim 2019.
9- Butler Yasası: (Bölüm 1) Tennessee Eyaleti Genel Kurulu tarafından onaylanarak; devlet tarafından devlet okulu fonlarından tamamen ya da kısmen desteklenen üniversite ya da liselerdeki veya diğer bütün devlet okullarındaki herhangi bir öğretmenin İncil'de öğretildiği gibi insanın İlahi Yaratılış hikayesini inkar eden herhangi bir teoriyi ve İlahi Yaratılış yerine insanın daha düşük bir hayvan düzeninden geldiğini öğretmek yasadışıdır. (1922'de y��rürlüğe giren yasa 1967 yılında yürürlükten kaldırılmıştır.)
10- ''Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder.'' TMK m. 28/2.
11- ''Ana ve baba, çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alır ve uygularlar.'' TMK m. 339/1.
''Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde, ana ve baba duruma çare bulamaz veya buna güçleri yetmezse hâkim, çocuğun korunması için uygun önlemleri alır.'' TMK m. 346.
(Velâyetin kaldırılması halinde çocukların bakım ve eğitim giderleri) ''Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu giderler Devletçe karşılanır.'' TMK m. 350/2.
12- www.imdb.com/chart/top?ref_=nv_wl_img_3, çevrimiçi, 19 Ekim 2019.
13- Yasal süreç, kişiye isnat edilen suçun maddi kanıtları makul şüphenin ötesine geçmedikçe suçlanan kişiyi korur. Bkz. ABD Yüksek Mahkemesi, In Re Winship, 1970, 397 U.S. 358.
14- François Quintard-Morenas, The Presumption of Innocence in the French and Anglo-American Legal Traditions, The American Journal of Comperative Law, Sayı: 58, Kış 2010, s. 110.
15- www.imdb.com/title/tt0152075/, çevrimiçi, 19 Ekim 2019.
16- Dawn K. Cecil, Prisons in Popular Culture, Oxford University Press, Mart 2017, s. 4.
17- Yavuz Adugit, İntikam: Adaletin Estetiği, Sanat ve Tasarım Dergisi, Gazi Üniversitesi, Cilt: 1, Sayı: 1, 2008, s. 17.
18- Kölelik, 13. Değişiklik onaylanıncaya kadar ABD'de yasaklanmamıştı. (en.w1kipedia.org/wiki/Slave_codes, çevrimiçi, 19 Ekim 2019).
19- http://www.bbc.co.uk/films/2005/02/01/alejandro_amenabar_the_sea_inside_interview.shtml, çevrimiçi, 16 Ekim 2019.
20- www.merriam-webster.com/medical/quadriplegia, çevrimiçi, 16 Ekim 2019.
21- İrem Burcu Özkan, İçimdeki Deniz: Yükümlülük Olarak Yaşam - Hak Olarak Ölüm, Hukuku Sinemada Görmek, Tekin Yayınevi, 2. Baskı, 2017, s. 84.
22- Özkan, s. 85.
23- https://english.elpais.com/elpais/2019/04/05/inenglish/1554457430_857997.html, çevrimiçi, 17 Ekim 2019.
24- https://english.elpais.com/elpais/2018/06/27/inenglish/1530085050_067473.html, çevrimiçi, 17 Ekim 2019.
25- orj. DMD: Derecho a Morir Dignamente, https://derechoamorir.org/, çevrimiçi, 19 Ekim 2019.
26- www.imdb.com/list/ls052213020/, çevrimiçi, 18 Ekim 2019.
27- Bir planın sonunu öbür planın başlangıcı ile üstüste bindiren, böylece birinci plan eriyerek kaybolurken ikinci planın belirdiği optik etki.
28- Abdurrahman Saygılı, Sinema ve Hukuk: Bir Tür Olarak Hukuk Filmleri, 2014, s. 72-73.
29- Michael Asimow, Bad Lawyers in Movies, Nova Law Review, Sayı: 24, s. 584-591.
30- Saygılı, s. 74.
31- https://tr.wikiquote.org/wiki/Sinema, çevrimiçi, 18 Ekim 2019.
1 note · View note
elazigsurmanset · 3 years
Text
Buğday Derneği, zehirsiz kentler için harekete geçti
Tumblr media
Endüstriyel tarımda kullanılan pestisitlerin yasaklanması için Zehirsiz Sofralar kampanyasına öncülük eden Buğday Derneği, kentlerde kullanılan pestisit ve biyosidal ürünlerin de aynı tehlikeyi taşıdığını söylüyor. Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, kentlerde kullanılan pestisit ve biyosidal ürünlerin azaltılmasına yönelik yeni bir projeye başladı. Zehirsiz Kentlere Doğru adını taşıyan proje ile pestisit ve biyosidal ürünlerin zararlarına dikkat çekmek ve alternatif uygulamaların yerel yönetimlerce kullanılmasını teşvik etmek amaçlanıyor. Sadece tarımsal üretimde değil; kentlerdeki park ve bahçeler, yeşillik alanlar, spor sahaları gibi yerlerde kullanılan pestisitlerin de, bir an önce çözülmesi gereken önemli bir sorun olduğunu belirten Buğday Derneği; TÜİK 2018 verilerine göre Türkiye nüfusunun %92,3’ünün şehirlerde ve ilçelerde yaşadığını hatırlatıyor. Çocuklar tehlikede İtalya’nın Güney Tirol eyaletinde yapılan bir araştırmanın, kentlerdeki pestisit ve biyosidal tehlikesini ortaya koyduğuna dikkat çeken Buğday Derneği İletişim Koordinatörü Turgay Özçelik, bu tehlikenin özellikle çocukları tehdit ettiğini ifade etti. Özçelik söz konusu araştırmayla ilgili şunları söyledi: “Şubat 2021’de yayımlanan araştırmada, Güney Tirol’de çocukların oynadığı alanların %45’inde pestisit kalıntısı tespit edildi. Araştırma için çocukların en çok oyun oynadıkları dönemlerde 19 çocuk parkı, dört okul bahçesi ve bir pazar yerinden 96 farklı çim örneği alındı ve incelendi. Toplanan numunelerde 32 farklı tarım zehiri bulundu. Bu zehirlerin %76’sı hormonal sistem bozucu pestisitler. Hormonal sistem bozucu pestisitler, doğal hormonların fonksiyonlarını taklit etme ya da hormon üretimi süreçlerini baskılama/uyarma yoluyla enerji metabolizmasında bozulmalar, mental bozukluklar, kanser, cinsiyet gelişimi bozuklukları, cinsiyetsiz doğumlar, doğum anomalileri, sperm sayılarında azalmalar gibi çeşitli sağlık sorunlarına neden oluyor. Özellikle çocuklar, hormonal sistem bozucu pestisitlerden daha fazla etkileniyor.” Belediyelere bilgilendirme yapılacak Buğday Derneği, Avrupa Pestisit Eylem Ağı (PAN Europe) ortaklığı ve Zehirsiz Sofralar Pestisit Eylem Ağı işbirliği ile 1 Nisan’da başladıkları ve Avrupa Birliği tarafından Sivil Toplum Diyaloğu Programı VI kapsamında desteklenen Zehirsiz Kentlere Doğru Projesi kapsamında belediyelerle bir anket çalışması yapıp, uzmanlarla birlikte durum analizi yapacaklarını; zehirsiz ve alternatif uygulamalar konusunda yerel yönetimlere bilgilendirme yapacaklarını söylüyor. Proje kapsamında belediyelere yönelik, alternatif uygulamaları içeren bilgilendirici materyaller ve bir web sitesi hazırlanması; kentlerdeki pestisit kullanımının zararları ve alternatif uygulamalar konusunda farkındalık oluşturmak için, kentte yaşayanlara yönelik iletişim faaliyetleri yürütülmesi amaçlanıyor. Kimyasalların hayatımızın her yerinde olduğunu belirten Buğday Derneği Genel Müdürü Batur Şehirlioğlu, her geçen gün yeni bir kimyasalla karşılaştığımızı ya da en az bir kimyasalın zararının ortaya çıktığını söylüyor. Bu zararlı kimyasalların başında pestisitlerin geldiğini belirten Şehirlioğlu, bu pestisitlerin yalnızca tarlada ve gıdada karşımıza çıkmadığını; örneğin sivrisinek mücadelesi esnasında sokakta, okulda, parkta ve evlerimizde dahi bu pestisitlere maruz kaldığımızı belirtiyor. Vatandaşların yalnızca gıdasına, havasına ve doğaya değil; yaşadıkları mekana da sahip çıkması gerektiğini belirten Şehirlioğlu, Zehirsiz Kentler projesi için şunları söyledi: “Bu pestisitlerin sağlığımız ve çevre için zararlarını öğrenmeli, doğa dostu alternatiflerini desteklemeli veya talep etmeliyiz. 100'ün üstünde sivil toplum örgütü ile birlikte Zehirsiz Sofralar için yola çıktığımızda gördük ki, tüm canlıların yaşamını tehdit eden pestisitler ve diğer kimyasallar hayatımızın her alanında. Bu yüzden bu sefer de belediyelerimizi, kentlileri, sivil toplumu ve ilgili tüm paydaşları dahil ederek Zehirsiz Kentlere Doğru diyoruz." “Halk sağlığını korumak için işbirliği şart!” İnsan sağlığına verdiği zarar ve vücutta birikebilmesi nedeniyle pestisitlerin doğru ve uygun kullanımının çok önemli olduğunu ifade eden Biyosidal İş ve Çevre Sağlığı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Zehirsiz Kentlere Doğru Proje Danışmanı Prof. Dr. Muhsin Akbaba, bu konuda duyarlı davranan belediyeler olduğunu belirtti. Akbaba, “Entegre mücadele çalışmalarını destekleyen, biyolojik ve biyoteknik mücadele yöntemlerini yaygınlaştırmaya çalışan belediyelerimiz var ve sayıları giderek artıyor. Ancak ülkemizde kimyasal kullanımını azaltacak çevre, doğa ve insan dostu diğer yöntemlerin yaygınlaştırılmasını sağlamak yolunda atılacak daha çok adım mevcut. Halk sağlığını korumak ve geliştirmek için sivil toplum kuruluşlarının, belediyelerin, akademisyenlerin ve kamu kurumların iş birliği halinde çalışması gerekiyor,” dedi. Hibya Haber Ajansı Read the full article
0 notes
kocaalihaber · 4 years
Text
Burun estetiği (rinoplasti)
Burun estetiği veya Rinoplasti burnu fonksiyonunu bozmadan daha doğal ve güzel görünümlü hale getirmek için yapılan bir ameliyattır. Estetik ameliyatlar içinde en fazla yapılan burun estetiğidir. Bunun birincil nedeni burnun yüzün tam ortasında olması ve kişinin her aynaya bakışta burun estetiğini ve doğallığı bozan patolojilerle göz göze gelmesidir. İşte bu durum kişileri rahatsız edebilir ve bu da onları burun estetik ameliyatlarına yöneltir.
İnsanlar eski çağlardan beri güzelliği, hoş görünmeyi arzulamışlar ve bunu elde etmek için pek çok çaba göstermişlerdir. Bu amaca yönelik alternatif tıp uygulamaları yanında, değişik medikal – cerrahi teknikler bir biri ardına devreye sokulmuş ve zamanla yarışır bir şekilde yeni yeni estetik teknikler devreye sokulmaya devam edilmektedir. Burun estetiğinin tarihçesine bakıldığında ilk dönemlerde basit müdahalelerin olduğunu görüyoruz. Yeni tekniklerin, aletlerin ve anestezinin gelişmesi ile bugün artık burnun doğal ve güzel görünümünü bozan hemen her patoloji düzeltilebilmektedir. Burun kemeri alınabildiği gibi çökmüş burun sırtı kaldırılabilir, düşük burun ucu yükseltilebildiği gibi yüksek burun ucu düşürülebilir, geniş burunlar daraltılabildiği gibi dar burunlar genişletilebilir, uzun burunlar kısaltılabildiği gibi kısa burunlar uzatılabilir ve kısaca akla gelebilecek her türlü müdahale rahatlıkla yapılabilir.
Siz Rinoplasti için uygun bir aday mısınız?
Burun estetik ameliyatı olmayı isteyen kişiler öncelikle bu soruyu kendilerine sormalı ve evet ben uygun bir adayım cevabını bulmaları gerekir. O zaman uygun adaylar kimlerdir? Burun estetiği için en uygun adaylar doğumsal ya da daha sonradan çeşitli nedenlerden dolayı oluşan ve burnun doğal görünümünü bozan estetik veya fonksiyonel sorunları olan kişilerdir. Burun deformiteleri olan kişilerin iyice düşünmeleri, herhangi birilerinin etkisi altında kalmadan burun estetiği yaptırmayı gerçekten istediklerinden emin olmaları, eğer ebeveyinleri ile birlikte yaşıyorlarsa onların olurlarını almaları ve en sonunda doktoruna giderek muayene olmaları gerekir. Muayene ve gerekli görüşmeler sonunda kişilerin ameliyat sonu beklentileri ile doktorunun onlara verebileceği sonuç birbiri ile uyuşuyor ya da birbirine yakın ise bu adaylar gönül rahatlığı ile ameliyat olabilirler. Yani en uygun adaylar bunlardır.
Burun estetik ameliyatlarında yaş sınırı nedir? Burun estetik ameliyatlarında üst yaş sınırı yoktur. Aynen yüz germe ya da diğer ileri yaş estetik ameliyatlarda olduğu gibi kişinin genel durumu müsaade ettiği takdirde her yaşta rinoplasti de yapılabilir. Ancak alt yaş sınırına gelince burada hekimler arasında görüş ayrılıkları vardır. Eski geleneksel görüşe uyan hekimler 18-19 yaşlarından sonra ameliyat yapılaması taraftarıdırlar. Çünkü kişinin kemik gelişiminin tamamlanmasını beklemek gerektiğine inanırlar. Bugün artık bu görüş doğru kabul edilmemektedir. Özellikle burun tıkanıklığına neden olan ve estetik yaklaşım yapılmadığı takdirde düzelemeyecek olgularda 8-9 yaşlarında olsa bile burundaki büyüme bölgelerine dikkat etmek şartı ile septoplasti ya da septorinoplasti yapılabilmektedır. Pediatrik (Çocuk) yaş gurubunda bu müdahaleler yapılmadığı zaman çene- yüz gelişimi neğatif etkilenmekte ve daha sıkıntılı deformiteler ortaya çıkmaktadır.
Ameliyat öncesi doktorunuzla neleri konuşmanız gerekir? Doktorunuzla öncelikle konuşmanız ve sormanız gereken sorulardan bazıları da burun estetik ameliyatlarının komplikasyonları ve bunların nasıl çözümleneceği konusudur. Hatta siz sormasanız bile doktorunuzun yasa gereği bu konuda size bilgi vermesi ve bilgilendirilmiş imzalı onayınızı alması gerekir. Bu hem doktor ve hem de sizin için son derece önem arz eder. Her ameliyatta olduğu gibi burun estetik ameliyatlarında da komplikasyonlar olabilir. Eğer deneyimli bir cerraha ameliyat olursanız bu komplikasyonlar oldukça azaltılır. Ancak hiç komplikasyon olmaz demek doğru değildir. Aneztezi’ye bağlı sorunlar, kanama, nadiren de olsa ameliyat sahasında enfeksiyonlar, burun sırtı ya da yan duvarlarda ufak tefek düzensizlikler ve burun cildinden kaynaklanan problemler gibi bir takım komplikasyonlar her zaman olabilir. Burada önemli olan hastanın hekimin tavsiyelerine harfiyen uyması ve hekiminizin de oluşabilecek komplikasyonları düzeltebilecek beceriye sahip olmasıdır. Eğer doktorunuz size ameliyattan önce oluşabilecek komplikasyonları ve bunları düzeltebileceğini söylüyorsa bu hekime gönül rahatlığı ile ameliyat olabilirsiniz.
Ameliyatın başarısı için doktorunuza karşı açık sözlü olmalısınız. Burun estetik ameliyatları diğer ameliyatlara benzemez. Çünkü ortada fonksiyonun yanında estetik kaygı da vardır. İyi bir estetik sonuç alınmalıdır ki hem kişi ve hem de doktor mutlu olsun. Bunun için ameliyat öncesi açık gönüllülükle doktorunuzla her şeyinizi paylaşmalısınız. Daha önce burundan ameliyat ya da travma geçirmiş iseniz ne kadar zaman geçmiş olursa olsun, bunu doktorunuza söylemelisiniz. Ayrıca yaşam alışkanlıklarınızdan doktorunuzun bilgi sahibi olması gerekir. Özellikle sigara ve keyif verici maddeler kullanıyorsanız ve bunlar ne ise doktorunuza söylemelisiniz. Sigara içiyorsanız ameliyattan bir hafta önce bırakmanız ve bir hafta sonrasına kadar içmemeniz de komplikasyonların azaltılması açısından son derece fayda vardır. Eğer astım, alerji ya da kalp hastalığı vs. gibi kronik bir hastalığınız varsa ve ilaç kullanıyorsanız bunları doktorunuzdan saklamamalısınız. Hatta aspirin gibi kanamayı arttıracak ilaçlar kullanıyorsanız bunları ameliyattan 8-10 gün önce kesmelisiniz. Yerlerine başka bir preparat için doktorunuz ile konuşmalısınız. Hanım bir aday iseniz adet durumunuzu dikkate almalısınız ve eğer mümkünse adet tarihiniz geçtikten sonra ameliyat olmalısınız.
Ameliyatın maliyeti ve ödeme alternatifleriniz Ameliyatın maliyetini ve ödeme şeklinizi önceden konuşunuz. Bir sosyal güvenceniz varsa onu doktorunuza gösteriniz. Gerçi estetik amaçlı müdahaleleri hiçbir sigorta şirketi ödemez, ancak fonksiyonel septorinoplasti ameliyatlarını daha önceden olur almak kaydı ile kamu ya da özel sigorta şirketleri ödeyebilmektedirler. Böyle bir imkan varsa bundan yararlanabilirsiniz. Çünkü bu en doğal hakkınızdır. Bu bölümde doktorunuzla küçük de olsa oluşabilecek bir komplikasyonda revizyon rinoplasti yapılmak gerekirse bunun maliyetinin ne olabileceği ve ne zaman yapılabileceğini de sormanızda yarar vardır. Ameliyat öncesi hazırlık Ameliyattan bir gün önce çok ağır yemekler yenmemeli ve gece saat 23’ten itibaren gıda alımı bırakılmalıdır. Ameliyat öncesi akşam bir duş alınmalı ve özellikle yağlı saçlar iyice yıkanmalıdır. Çünkü ameliyattan sonra bir hafta süre ile burunu uygulanan bandaj ve ateller nedeniyle zorunlu kalınmadıkça duş verilmemektedir. Ameliyat sabahı kişiler asla sıvı ya da katı gıdalar almamalıdırlar. En az 6 saat aç olmaları gerekir. Çünkü dolu mide ile ameliyata giren hastalar ameliyat bittikten sonra uyanma esnasında oluşabilecek kusmalar hayatı tehdit edebilecek komplikasyonlara yol açabilir. Ayrıca ameliyat öncesi iyi bir uyku, ameliyata sakin girmek ve rahat uyanmak ameliyat sonrası istenmeyen durumların oluşmasını engeller.
Ameliyat nerede ve nasıl bir anestezi ile yapılacak? Rinoplasti ya da Septorinoplasti hastanelerde genellikle genel anestezi altında yapılan ameliyatlardır. Bununla birlikte Sınırlı vakalarda yada küçük komplikasyonlu olgularda lokal anestezi kullanılabilir. Genel anestezi altında ameliyata alınan hastalar yani uyutularak ameliyat edilen hastalar ameliyat süresince herhangi bir ağrı duymazlar. Ancak lokal anestezi altında ameliyata alınan hastalar ameliyatın başında çok hafif ağrı acı duyabilirler. Yalnız bu ciddi bir ağrı değildir. Lokal anestezide önce hastalara rahatlatıcı preparatlar yapılır ve onlar sakinleştirilir. Daha sonra burun içine ve etrafına ağrı hissini kaldıracak ve kanamayı azaltacak preparatlar yapılır. İşte bu esnada hafif ağrı olabilir. Eğer iyi bir anestezi yapılırsa anestezi yerleştikten sonra bir ağrı olmaz. Bu nedenle küçük problemli burunlara lokal anestezi uygulanabilir. Ancak bu tamamen hasta isteği ile ilgilidir. Hasta lokal istemiyorsa ve genel anestezi almasında yaşamsal açıdan bir risk yoksa genel anestezi uygulamak hem cerrah ve hem de hasta için daha konforludur. Hastalara ameliyatla ilgili bilgi verilmelidir. Yukarıdaki fasıllar geçtikten sonra hastamıza ameliyat hakkında bir takım bilgiler vermeliyiz. Öncelikle hastaların merak ettiği konu ameliyatın ne kadar süreceğidir. Ciddi bir Septorinoplasti ameliyatı ortalama 3 saat sürer. Ancak oldukça komplike ya da ağır rezizyon olguları 5-6 saat kadar sürebilir. Ancak hafif vakalar ise 1. 5 – 2 saatte bitirilir. Burada önemli olan olgunun ne kadar sürdüğü değil usulüne uygun yapılıp yapılmadığıdır. Çünkü Rinoplasti ve tüm estetik yaklaşımlar acele yapılacak ameliyatlar değildir. Sakince ve kuralına uygun çalışılmalıdır. Bir diğer konu ameliyatın açık ya da kapalı teknik ile yapılacağı konusudur. İnternet çağı olması nedeniyle artık rinoplasti ya da başka bir ameliyat olacak hastalar ameliyatla ilgili bilgilere çok kolay ulaşabiliyorlar. Ameliyat teknikleri ile ilgili bilgileri öğrenip hekimle tartışabiliyorlar. Bu nedenlerle hastalarımıza karşı hoşgörülü olup onlarla bilgilerimizi paylaşmalıyız. Hastaların değerlendirilmesi sonucu çok problemli olmayan ve özellikle tip dediğimiz burun ucu bölgesinde ciddi çalışma yapılmayacak olgularda kapalı teknik kullanabiliriz. Ancak ciddi patoloji olan burunlar, greft kullanılacak olgular ve özellikle önemli tip patolojileri olan olgularda açık teknik rinoplasti yaklaşımı tercih edilmelidir. Bunun yanında hemen her hekimin daha fazla tercih ettiği bir yol vardır. Onun için hangi tekniği kullanacağı konusunu hekime bırakmak gerekir. Açık teknik uygulanacak olgularda kişilerle burun giriş delikleri arasından küçük bir kesi yapılarak girileceğini ve bu kesi yerinde belli belirsiz bir iz kalabileceğini, bu izin ortalama birinci yılın sonunda kaybolabileceğini hastalarla konuşmak gerekir. Bu kesi izi konusunda isteksiz olan kişilerde eğer mümkünse kapalı tekniklerden birini tercih etmek gerekir. Oldukça komplike ve gerft kullanılacak olgularda greft materyalinin nereden alınacağı konusunda hastaları bilgilendirmek ve olurlarını almak gerekir. Greft materyali olarak birinci sırada burun bölme kıkırdağı kullanılır. En uygun olanı da zaten budur. Ancak özellikle revizyon olgularında burun bölme kıkırdağı yeterli olmadığı için ya kulak veya kaburgalardan alınan kıkırdak kullanılacaktır. Burada da öncelikle kulak kıkırdağını tercih etmek gerekir. Eğer o yetersiz olursa bu sefer kaburga kıkırdağı kullanılır. Bu konularda hastaları bilgilendirmemiz gerekir ki sonra ters bir durum oluşmasın. Ameliyat bitiminden sonra her iki burun kavitesine yeni oluşturulan burun bölmesinin tespiti ve kanamanın kontrolü için silikon borulu stent konulacağını ve hastanın kısmen de olsa burundan nefes alabileceği, ancak daha çok ağız yolunu kullanacağını kendine söylemeliyiz. Bununla birlikte burun dış kısmına yeni oluşturulan şeklin muhafazası için alçı ya da thermel splint gibi özel ateller konulacağını da hasta ile paylaşmalıyız. Yani ameliyatta neler yapacağımızı ve ameliyat sonrasında nelerle karşılaşabileceğini hastaya etraflıca anlatmalıyız. Böylece hasta tesadüflerle karşılaşmayacak ve daha rahat olacaktır.
Ameliyat sonrası nasıl geçecek. Ağrı ve şişlik olacak mı? Rinoplasti hastalarının en çok merak ettiği konulardan biri de ameliyat sonrasının nasıl olacağı konusudur. Göz etrafında ve yüzünde çok şiş olacak mi? ağrı olacak mı, burundan nefes alabilecek mi gibi sorular hekimlere sık sorulan sorulardır. Ameliyattan sonra burun bölmesini tespit etmek ve kanamayı engellemek için her iki nazal kaviteye silikon borulu stent konacaktır. Hastalar stentlerin içinden nefes alabilecektir. Bu stentler ameliyattan 48 saat sonra çıkartılacaklardır. Stentler çıkartılırken herhangi bir ağrı hissetmezsiniz. Çünkü stentleri önden buruna bağlayan ipi kesilerek çıkartılır. Ayrıca ameliyat sonrası ilk 24 saat içinde burun içinde ve etrafında hafif ağrı hissedebilirsiniz. Bu ağrılarda analjezik preparatlar ile rahatlıkla giderilebilir. Bununla birlikte ameliyat sonrası her iki burun deliğinden ilk 5-6 saat sızıntı şeklinde kanama, ondan sonra ki 2-3 gün de kanlı seröz sıvı gelebilir. Bu sizi korkutmasın. Gelen akıntıyı gazlı bez ile siliniz. Ancak burun ucuna bir şey kapatmayınız. Çünkü burun deliklerini kapatmazsanız kısmen de olsa nefes alabilirsiniz. Sızıntı şeklinde değil de biraz fazla kanama olursa buna doktorunuz zaten müdahale edecektirler. Buruna aralıklı buz uygulamasının kanama kesici etkisi de olacaktır. Hemen her rinoplasti’den sonra göz etrafında ve yüzün buruna yakın bölgelerinde şişlik ve morluklar olabilecektir. Bu şişlikler özellikle ilk gün oluşmaya başlar ve ikinci günde biraz daha artar. Ancak üçüncü günden itibaren azalmaya başlarlar ve birinci haftanın sonunda kısmen, ikinci haftanın sonunda ise tama yakın kaybolurlar. Bu şişlikleri azaltmak için ameliyattan hemen sonra aralıklı buz uygulaması ve ilaçlar verilmektedir. Burun derisinde oluşan ödemler ise birinci ayın sonunda kabaca kaybolurlar. Ancak hasta ve hekim birinci aydan sonra bile burun derisinde biraz ödem ya da şişlik olduğunun farkına varır. Bu şişlikler etraftaki kişiler tarafından algılanmazlar. Burnun ameliyat öncesi konumuna gelmesi kişiden kişiye fark etse de 5-6 ay ve hatta bazen bir yıl alabilir. Ancak Tip dediğimiz burun ucundaki şişlikler hem daha fazla olur ve hem de gerilemeleri daha uzun sürer. Bu nedenle burun ucu ameliyattan hemen sonra size çok yüksek gelebilir. Bunun için endişelenmeyin. Şişlikler yavaş yavaş geçecektir. Özellikle tip ödemlerinin tamamen kaybolması 9 ay ile 1 yıl alabilir.
Burun sırtına konulan ateller ne zaman alınacak? Burun sırtına konulan tespit materyalleri ya da alçılar ameliyattan 7 gün sonra çıkartılır. Bunlar çıkartılırken de herhangi bir acı ağrı duymazsınız. Atelden sonra genellikle burun sırtına 2-3 gün daha flaster bandaj konulabilir. Eğer açık teknik bir rinoplasti olmuşsanız alçılarınız alınırken burun ucundaki sütürler de alınır. Bu sütürler alınırken de ciddi bir acı duyulmaz. Burun içine atılan sütürler ise eriyen sütürlerdir. Onlar alınmayacak ve zaman içinde eriyip kaybolacaklardır. Bu dönemde burun içi görülerek eğer varsa kabuklar temizlenir ve rahat nefes almanız sağlanır. Ateller ve dikişler alındıktan sonra artık normal yaşam tarzınıza dönebilirsiniz. Ancak ameliyat sonrası 1. ay, 3.ay ve 6ay ve 1.yılın sonunda kontrol randevuları alarak doktorunuza muayene olmanız gerekmektedir. Bu bir yıllık iyileşme süreci sonunda herhangi bir sorun yoksa ve burun şeklinizden memnun iseniz fotoğraflarınız çekildikten sonra artık doktorunuzla vedalaşarak gidebilirsiniz. Ancak herhangi bir sorun varsa, ve bu da konuşularak mutabık kalındığı taktirde revizyon cerrahisi ile düzeltilir. Eğer ciddi bir revizyon cerrahisi yapmak gerekiyorsa bunu bir yıldan önce yapmamak gerekir. Ancak hafif patolojilere bağlı revizyonlar 9 aydan sonra yapılabilir.
Prof. Dr. Orhan GEDIKLI
Ameliyattan ne kadar sonra gözlük kullanabileceksiniz? Bir diğer sorun ise ameliyat sonrası hastaların dereceli ya da güneş gözlüğü kullanmaları konusudur. Ameliyat 3 ay sonrasına kadar gözlük kullanmamak gerekir. Bu süre zarfında mutlak gerekli ise lens kullanılması önerilir. Üçüncü aydan itibaren kontrollü olmak kaydı ile gözlük kullanılabilir. Altıncı aydan sonra ise her türlü gözlük kullanabilirsiniz. Denize ya da havuza ne zaman gireceksiniz? Bir önemli konu da hastaların denize ya da havuza girmeleri ve güneşe çıkmaları konusudur. Ameliyattan 2 ay sonra kapalı havuza girilebilir. Dalış ve atlama hareketleri yapmadan sakin yüzme yapılabilir. Ancak deniz ya da açık havuza 3-4 aydan önce girmemek gerekir. Girerken de daha çok sabah ya da akşam saatlerini yani güneşin etkin olmadığı saatler tercih edilmelidir. Çünkü güneş burun cildindeki ödem ve şişlikleri artıracaktır. Yine dalış ve yüksekten atlama gibi hareketleri yapmadan sakin yüzmeyi tercih etmeniz gerekir. Güneşe çıkarken ise 5-6 ay boyunca buruna gölge yapacak şapka kullanmada yarar vardır. Şapka sizi güneşin zararlı etkilerinden koruyacaktır. Yeni burnunuzla ilk karşılaşmanız ve onu kabullenmek Ameliyattan sonraki bir hafta içinde burnunuzun yeni şekli ile ilgili aynanın karşısına geçmeyiniz ve burnunuzu çok incelemeyiniz. Bu dönemde devamlı burnunuza bakarsanız morluklar, şişlikler ve kan sızıntıları moralinizi bozar. Ben hastalarıma ameliyattan bir gün sonra kendilerine tamamen geldiklerinde ameliyatın seyri hakkında bilgiler veriyorum ve meraklarını biraz da olsun gidermek için ameliyatın sonunda burnunun aldığı şeklin resmini gösteriyorum. Bu sonuç genelde hasta ile ameliyat öncesi konuştuğun ve mutabık kaldığımız sonuca genellikle uygun bir burun görünümü oluyor. Böylece hasta rahatlamış oluyor. Ancak burun sırtı atelleri alındığı gün hastaya öncelikle ameliyat öncesi çektiğimiz resimlerini tekrar gösteriyor ve onunla birlikte eline bir ayna vererek yeni burnunu gösteriyorum. Bilgisayar ekranında eski burun görünümleri üzerinde burnunda yaptığımız değişiklikleri ve son görünümü birlikte değerlendiriyoruz. Bu fasılda bununuzda yoğun ödem olduğu için size büyük gelebilir. Bu şişler zamanla inecek ve burun normal görünümüne gelecektir. Böylece hastalarımız eski burunlarından daha doğal görünümlü burunlarına yavaş yavaş alışmaya ve onu sevmeye başlıyorlar.
source https://saglik.kocaali.com/burun-estetigi-rinoplasti-5/
0 notes
aofdersnotlari-blog · 5 years
Text
2019 - 2020 Açıköğretim Harç Ücretleri
Örgün üniversitelerde harçlar kaldırılmış olmasına karşın açıköğretimde katkı payı adı altında harç alınmaya devam ediliyor. Yeni kayıt, ikinci üniversite, yatay geçiş ve dikey geçiş kayıt türlerinde sabit olarak harç ücreti alınıyor.
2019 – 2020 yılı için açıköğretim harçları dönemlik 265 – 285 TL olarak belirlenmiş durumda. (Geçtiğimiz yıl 225 TL idi. Ortalama 40 TL zam yapılmı.) Harçların yüksek olması tüm öğrencileri isyan ettirsede her yıl bu harçlara zam yapılmaya devam ediliyor.
Anadolu Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi için açıköğretim harç ücretleri aşağıda yer almaktadır.
Anadolu Üniversitesi
2019-2020 Öğretim Yılı İlk Kez Kayıt Yaptıracak Adayların Ödeyeceği Tutarlar
    Açıköğretim, İktisat ve İşletme Fakülteleri
2019-2020
Öğretim Yılı Dönem Öğretim Gideri ₺
2019-2020
Öğretim Yılı Dönem Öğrenci Katkı Payı ₺
    Toplam ₺
                                      Açıköğretim Fakültesi Ön Lisans Programları
1-Acil Durum ve Afet Yönetimi** 285,00 – 365,00 2-Adalet 265,00 – 265,00 3-Aşçılık 285,00 – 285,00 4-Bankacılık ve Sigortacılık 265,00 – 265,00 5-Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı * 265,00 – 305,00 6-Coğrafi Bilgi Sistemleri 285,00 – 285,00 7-Çağrı Merkezi Hizmetleri 265,00 – 265,00 8-Çocuk Gelişimi 285,00 – 285,00 9-Dış Ticaret 265,00 – 265,00 10-Elektrik Enerjisi Üretim, İletim ve Dağıtımı ** 285,00 – 365,00 11-Emlak ve Emlak Yönetimi 265,00 – 265,00 12-Engelli Bakımı ve Rehabilitasyon** 285,00 – 365,00 13-Ev İdaresi 265,00 – 265,00 14-Fotoğrafçılık ve Kameramanlık 285,00 – 285,00 15-Halkla İlişkiler ve Tanıtım 265,00 – 265,00 16-İlahiyat 265,00 – 265,00 17-İlahiyat (Arapça) *** 530,00 – 530,00 18-İnsan Kaynakları Yönetimi 265,00 – 265,00 19-İşletme Yönetimi 265,00 – 265,00 20- İş Sağlığı ve Güvenliği 285,00 – 285,00 21-Kültürel Miras ve Turizm 265,00 – 265,00 22-Laborant ve Veteriner Sağlık ** 285,00 – 365,00 23-Lojistik 265,00 – 265,00 24-Marka İletişimi 285,00 – 285,00 25-Medya ve İletişim 285,00 – 285,00 26-Menkul Kıymetler ve Sermaye Piyasası 265,00 – 265,00 27-Muhasebe ve Vergi Uygulamaları 265,00 – 265,00 28-Özel Güvenlik ve Koruma 285,00 – 285,00 29-Perakende Satış ve Mağaza Yönetimi 265,00 – 265,00 30-Radyo ve Televizyon Programcılığı 285,00 – 285,00 31-Sağlık Kurumları İşletmeciliği 285,00 – 285,00 32-Sosyal Hizmetler 265,00 – 265,00 33-Sosyal Medya Yöneticiliği 265,00 – 265,00 34-Spor Yönetimi 265,00 – 265,00 35-Tarım 285,00 – 285,00 36-Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik* 265,00 – 305,00 37-Turizm ve Otel İşletmeciliği ** 265,00   345,00 38-Turizm ve Seyahat Hizmetleri ** 265,00   345,00 39-Yaşlı Bakımı 285,00   285,00
    40-Yerel Yönetimler 265,00   265,00 41-Web Tasarımı ve Kodlama 285,00   285,00  
    Açıköğretim Fakültesi Lisans Programları
1-Felsefe 265,00   265,00 2-Halkla İlişkiler ve Reklamcılık 265,00   265,00 3-Sağlık Yönetimi 265,00   265,00 4-Sosyal Hizmet 265,00   265,00 5-Sosyoloji 265,00   265,00 6-Tarih 265,00   265,00 7-Türk Dili ve Edebiyatı 265,00   265,00 8-Yönetim Bilişim Sistemleri 265,00   265,00  
  İktisat Fakültesi Lisans Programları
1-Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri 265,00   265,00 2-İktisat 265,00   265,00 3-Kamu Yönetimi 265,00   265,00 4-Maliye 265,00   265,00 5-Uluslararası İlişkiler 265,00   265,00 6-Uluslararası İlişkiler (İngilizce)*** 530,00   530,00  
İşletme Fakültesi Lisans Programları
1-Havacılık Yönetimi 265,00   265,00 2-İşletme 265,00   265,00 3-İşletme (İngilizce)*** 530,00   530,00 4-Konaklama İşletmeciliği 265,00   265,00 5-Uluslararası Ticaret ve Lojistik Yönetimi 265,00   265,00 ANADOLUYÖS ile kayıt yaptıracak öğrenciler 265,00   265,00 * Klavye sınavı nedeni ile Dönem Öğretim Gideri farklı belirlenmiştir.
** Staj nedeni ile Dönem Öğretim Gideri farklı belirlenmiştir.
*** Bu programlarda Dönem Öğretim Gideri ₺530,00’dir. Kayıt yaptıracak öğrencilerden Dönem Öğretim Gideri olarak ₺220.00 tahsil edilecektir. Yabancı dil yeterliliğini sağlayanlara ise ₺310.00 fark oluşturulacaktır.
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim, İktisat ve İşletme Fakülteleri Kayıt-Kayıt Yenileme ile İlgili Ödemeler
Yeni Kayıt;
Kayıt yaptıracak adaylar ilgili Bakanlar Kurulu Kararı gereğince sınav hizmetleri, basılı malzemeler ve diğer hizmetler karşılığı olan ve Anadolu Üniversitesince belirlenen ve yukarıdaki ödeme tablosunda gösterilen Dönem Öğretim Gideri tutarını ödeyeceklerdir.
Kayıt Yenileme;
Kayıt yeniletecek öğrenciler ilgili Bakanlar Kurulu Kararı gereğince sınav hizmetleri, basılı malzemeler ve diğer hizmetler karşılığı olan ve Anadolu Üniversitesince belirlenen staj/uygulama dersi bulunmayan programlarda alt limit ₺220,00 ve tekniker unvanı verilen programlarda alt limit ₺240,00 olup alınan dersin kredisine göre değişen Dönem Öğretim Gideri tutarını ödeyeceklerdir.
Dönem Öğrenci Katkı Payı Ödeyecek Olan Öğrenciler
Açıköğretim Fakültesinin ön lisans programlarında kayıtlı öğrencilerden program süresi sonunda (3’üncü yıldan itibaren) mezun olamayan öğrenciler Dönem Öğrenci Katkı Payı ödeyeceklerdir.
Açıköğretim, İktisat ve İşletme Fakültelerinin lisans programlarında kayıtlı öğrencilerden program süresi sonunda (5’inci yıldan itibaren) mezun olamayan öğrenciler Dönem Öğrenci Katkı Payı ödeyeceklerdir.
2019 - 2020 Açıköğretim Harç Ücretleri
0 notes
lolonolo-com · 22 days
Text
Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 2023-2024 Bütünleme Soruları
Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 2023-2024 Bütünleme Soruları Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 2023-2024 Bütünleme Soruları Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1: 2023-2024 Perspektifi Çocuk gelişimi, bireyin fiziksel, sosyal, duygusal ve bilişsel alanlarda sağlıklı bir şekilde büyümesini hedefleyen çok yönlü bir disiplindir. Bu makalede, çocuk gelişimi uygulamalarına dair çeşitli konular ele alınacak ve…
0 notes
healthilondon-blog · 6 years
Text
IVF (Tüp Bebek) ile ilgili sıkca sorulan sorular
IVF (Tüp Bebek) ile ilgili sıkca sorulan sorularla alakalı olarak bır takım bilgileri Health İstanbul London olararak sizler icin IVF alanında çok yetkin ve tecrübeli doktorumuzdan derledik.
Tüp bebek tedavisi sıkça sorulan sorular:
  1. Tüp bebek tedavisinde cinsel ilişkiye girilebilir mi?
  Tüp bebek tedavisi esnasında belirli dönemlerde cinsel ilişkide bulunulmasında bir sakıncayoktur. Ancak yumurta keseleri belli bir boyuta ulaştıktan sonra cinsel birliktelikte bulunulması tavsiye edilmemektedir. Bunun nedeni yumurtalık boyutunun artmasına bağlı olarak hastanın kasık ağrısı hissetmesi, yumurta keselerinin erken çatlaması ya da yumurtalıkların kendi etrafında dönmesi gibi bir risk oluşmasına neden olabilir. Ayrıca yumurta toplama günü eşten sperm örneği alınmaktadır. Bu nedenle işlemden en az 2 en çok 6-7 gün öncesinde baba adayının cinsel perhize girmesi gerekmektedir. Bu süre erkeğin semen analizi değerlerine göre tedaviyi takip eden doktorun tavsiyesine göre planlanmaktadır. Eğer embriyo transferi yapılmayacak ise yumurta toplama işlemi sonrasında en az 2 gün cinsel birliktelikönerilmemektedir. Eğer embriyo transferi işlemi planlanıyor ise de transferden en az 2 gün sonrasında yeniden cinsel ilişkide bulunulabilir.
  2. Tüp bebek tedavilerinde dış gebelik olur mu?
  Tüp bebek tedavisinde embriyo transfer edildikten sonrasında hekiminizin tavsiye ettiği günde kanda gebelik testi yapılır ve hamileliğin gerçekleşip gerçekleşmediği anlaşılır. Gün aşırı gebelik testi değerinde yaklaşık 2 kat kadar bir artış olması sağlıklı bir gebelik oluştuğunun göstergesidir. Gebelik testi değeriniz belli bir seviyeye ulaştığında ultrasonografik olarak gebelik kesesinin yerleşim yerinin kontrol edilmesi gerekir. Ancak yapılan ultrasonografide rahim içinde gebelik kesesinin izlenmemesi halinde, kanda gebelik testiniz tekrarlanmalıdır. Döllenmiş yumurtanın rahim içinden ayrı bir yerde yerleşmesine dış gebelik denilmektedir.
Tüm gebeliklerin yaklaşık olarak % 1-2 ′sinde dış gebelik ile karşılaşılmaktadır. Tüp bebek tedavilerinde de dış gebelik riski bulunmaktadır ve tüp bebek tedavilerindeki genel gebelik oranlarına bakıldığında bu risk %1’in altındadır. Ancak bu durum, tüp bebek tedavileri ile direk ilgili değildir. Çocuk sahibi olunmasına engel olan diğer sebepler yüzündendir.
  3. Tüp bebek tedavilerinde genetik tarama kimlere önerilir?
  Tüp bebek tedavilerinde embriyolara uygulanan genetik tarama yöntemleri ile hem sayısal kromozom bozuklukları hem de kromozomlardaki belirli bazı yapısal değişiklikler incelenebilmektedir. Deneyimli bir embriyoloji ekibi tarafından gerçekleştirilen biyopsi uygulamaları sonrasında, embriyonun zarar görme riski genellikle %1’in altındadır.
Doğacak bebekte olabilecek kromozomal bozukluklar tespit edilerek; genetik açıdan bozuk olan embriyolar seçilir ve böylece gebelik şansı arttırılırarak başarısız tüp bebek denemelerinin önüne geçilmeye çalışılır. Genetik tarama ile desteklenen tüp bebek tedavileri; tekrarlayan gebelik kayıpları, anomali veya metabolik hastalıklı bebek öyküsü, tekrarlayan başarısız tüp bebek denemesi, ileri kadın yaşı, kadın veya erkekte kromozomal bir bozukluk, açıklanamayan kısırlık, kötü sperm kalitesi ve sperm DNA hasarı olan durumlardaönerilmektedir.
  4. Tüp bebek tedavisini kaç kez deneyebilirim?
  Çocuk isteyen çiftlerde günümüz tıp teknolojisi koşullarında en başarılı sonuçlar verebilen üremeye yardımcı tedavi yöntemi tüp bebek tedavisidir. Çiftler ön muayenelerden geçirilip değerlendirildikten sonra kendilerine uygun tedavi protokolü belirlenerek işlemlere başlanılır. Yeni geliştirilen uygulamalar sayesinde gebelik oranları giderek artmakla birlikte maalesef % 100 değildir.
Yardımcı üreme tedavilerinde bir sayı sınırlaması bulunmamaktadır. Tedavi neticesinde başarısız bir sonuç elde edilebilir fakat bu noktada pes edilmemelidir. İlk denemesinde başarısız sonuç elde edilen pekçok hasta, takip eden süreçlerde gebelik elde edebilmektedir. Çiftlerin sağlık durumunda bir sıkıntı olmadığı sürece tedavi periyotları arasında dinlenme süreleri bırakılarak tüp bebek tedavisinin tekrarlanmasında bir sıkıntı bulunmamaktadır.
  5. Tüp bebek tedavisinde kaçıncı gün embriyo transferi yapılır?
  Tüp bebek tedavilerinde labaratuvarda oluşturulan embriyoların anne rahmi dışında hayatta kalabilmeleri için embriyonun gelişimine destek olacak solüsyonların içinde bulunması, uygun ısı, nem ve asit-baz (pH) dengesinin sağlanması gerekmektedir. Tüp bebek tedavisindeki enönemli basamak bu nedenle embriyo gelişiminin sağlanmasıdır. Döllenme sağlandıktan sonra embriyo gelişimi takip edilerek uygun olan günde transfer işlemi gerçekleştirilir.
Ancak embriyonun kaçıncı günde transfer edileceği ile ilgili kesin bir kural yoktur. Tüp bebek merkezinde hastaya uygulanan tedavi protokolüne, kadından elde edilen yumurta sayısına ve kalitesine, gelişmekte olan embriyonun sayısına ve kalitesine göre embriyonun transfer edilme günü değişim göstermektedir. Ancak genel olarak blastokist gelişiminin gerçekleştiği 4., 5. ve 6. günler embriyo transferi uygulamasında daha yüksek gebelik oranları getirmesi nedeniyle tercih edilmektedir.
  6. Sperm vermekte zorlanan hastalara ne önerilir?
  Kadının yumurta toplama işlem gününde erkekten de ICSI işleminde kullanılmak üzere spermörneği alınması gerekmektedir. Bu örnek kliniklerde kişinin kendisini rahat hissetmesinin sağlandığı özel odalarda, mastürbasyon vasıtası ile alınmaktadır. Ancak yine de bazı durumlarda eşler strese bağlı bu örneği vermekte zorlanabilirler. Bu tip durumlarda örnek verme işlemine bir süre ara verilerek erkeğin stresi azaltılır. Bazı durumlarda ise numune verme odasında eşin bu sürece eşlik etmesine izin verilir.
Erkekte ereksiyon problemi varsa ereksiyona yardımcı olabilecek bazı ilaçlar da hastaya verilebilir. Mastürbasyonla sperm elde edilememesi halinde, geriye boşalma veya menide hiç sperm olmaması durumunda ise erkeklerden bazı cerrahi işlemler ile sperm elde edilebilmesi mümkündür(mikro TESE, TESA, MESA, PESA). Daha detaylı bilgi için aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.
  7. Tüp bebek tedavilerinde erkek yaşı önemli midir? Sperm sayısı yaşa göre değişir mi?
  Erkeklerde sperm üretimi her yaşta devam etmektedir. Ancak erkeğin yaşının ilerlemesiyle birlikte, sperm kalitesinde bir düşüş söz konusudur. 55 yaş ve üzeri erkeklerde ise sperm hareketliliği %54 oranında azalır. Burada etken ise yaş ilerledikçe spermin DNA’sında bazı bozulmaların olmasıdır. Bu değişimlere bağlı olarak da spermin yumurtayı dölleme kabiliyeti azalmakta ve embriyoların kalitesinde ve genetiğinde bazı bozulmalar oluşmaktadır. Erkek yaşı ne kadar genç olur ise bir kadının gebe kalabilme ihtimali o kadar artmaktadır. Ancak genel olarak hem doğal yollardan hem de yardımcı üreme tedavilerinde kadın yaşı, erkek yaşına kıyasla daha büyük bir öneme sahiptir.
  8. Hiç spermi olmayan erkeklere tüp bebek tedavisi yapılabilir mi?
  Erkeklerde menide hiç sperm görülmemesi durumuna azospermi denilmektedir. Azospermi, infertilite problemi olan erkeklerin ortalama %15’inde, tüm erkeklerin ise %1’ inde görülür. Spermin taşındığı kanallarının tıkalı olması halinde görülen azospermide, sperm üretimi olmasına rağmen menide sperm olmaz. Doğuştan olabildiği gibi sonradan (cerrahi, travma) da bu tıkanıklık oluşabilir. Bu duruma obstrüktif azospermi denilmektedir ve tüm hastaların %40’ ında saptanmaktadır.
Kanallar açık olmasına rağmen azospermi varsa, bu testis yetmezliğidir (hormonal bozukluk, yapısal bir bozukluk). Bu duruma nonobstrüktif azospermi denilmektedir. Bu gruptaki azospermi vakalarına sıklıkla kromozom kusurları eşlik edebileceği için erkeğe genetik inceleme önerilmelidir. Öncelikle azosperminin nedeni araştırılmalı ve tedavi çıkacak nedenlere göre planlanmalıdır. Azospermi tanısı konulan kişilere öncelikle detaylı bir öykü alındıktan sonra fiziki muayene yapılmalı, sonrasında skrotal doppler ultrasonografi ve laboratuvar tetkikleri değerlendirilmelidir. Azospermiye neden olan sağlık sorununun giderilmesi, GnRH, FSH ve testosteron hormonlarıyla tedavi yapılması halinde bazı hastalarda sperm üretiminin sağlanması mümkün olabilmektedir.
Genel olarak obstrüktif azospermi hastalarında cerrahi sperm elde etme yöntemleri ile sperm bulma olasılığı %100’e yakın iken; nonobstrüktif azospermide bu oran %65 civarındadır. Yardımcı üreme tedavilerinde kullanılan sperm elde etme yöntemleri MESA PESA( Perkutan Epididimal Sperm Aspirasyonu), PTESA( Perkutan Testiküler Sperm Aspirasyonu), TESE( Testiküler Sperm Ekstraksiyonu), Mikro TESE( Mikroskop altında Testiküler Sperm Ekstraksiyonu).
  9. Anne babada genetik sorun varsa çocuğa geçer mi?
  Sperm ve yumurtada 23 kromozom bulunmaktadır. Bu kromozomlar döllenme yoluyla bir araya geldiği zaman vücudumuzdaki 46 kromozomlu yeni hücreleri oluştururlar. Dolayısıyla kromozomlarımız ve genlerimiz anne ve babamızdan gelmektedir. Bu nedenle anne ve babadaki genetik sorunların bazıları bebeğe de geçebilmektedir. Bu genetik bozuklukların bazıları bebeklerde hastalığa neden olabildiği gibi, bazıları bebekte hastalık olmaksızın sadece hastalığın taşıyıcılık durumu taşımaktadır. Ancak yardımcı üreme tedavilerinde genetik taramalı tüp bebek tedavisi yapılarak genetik açıdan sağlıklı embriyolar seçilebilmekte ve bu genetik bozuklukların bebeğe aktarılması önlenerek gebelik şansı arttırılabilmektedir.
  10. Tüp bebek tedavisinde başarı oranı neye göre değişir?
  Tüp bebek tedavilerinde başarıyı etkileyen, tedaviye giren çifte ve merkeze ait pek çok faktör bulunmaktadır.
• Tedaviye alınan hastaların genel sağlık durumu ve kullandıkları ilaçlar
• Çiftin tüp bebek tedavisi öncesinde sahip oldukları üreme sorunları
• Başarısız yardımcı üreme tedavisi öyküsü olması ve bunun nedenleri
• Çiftin üreme hücrelerinin sayısı ve kalitesi, hormon tahlilleri, rahim tüp filmindeki bulguları, ultrasonografi verileri ve spermiogram testi değerleri
• İleri kadın ve erkek yaşının olması
• Transfer edilen embriyonun kalitesi ve sayısı
• Genetik taramalı tüp bebek tedavisindeki embriyoların kalitesi ve genetik özellikleri
• İmmun sistem bozuklukları
• Çiftin tedavi sürecine uyumu
• Tüp bebek merkezindeki doktorların, hemşirelerin, embriyolog ve biyologların deneyimleri,
• Tüp bebek merkezinin teknik donanım ve denetlenmesi bunlardan sadece bir kaçıdır.
  11. Eşimde Turner Sendromu var tüp bebek yaptırabilir miyim?
  Turner sendromu dişilerde en çok görülen kromozomal anomalilerden biridir. Ailevi veya kalıtsal bir hastalık değildir. Toplumda görülme sıklığı 1/2500‘ dür. Sadece kız çocuklarında görülen genetik bir bozukluktur. X kromozomunun bir kısmının veya tamamının yokluğu veya yapısal bir bozukluğu nedeniyle oluşan bu hastalık tüm dişi fetüslerin %3’ünü etkilemektedir ve düşüklerin %9‘undan sorumlu tutulmaktadır. Ancak oluşan bu embriyoların yaklaşık %1’ i doğum evresine kadar ulaşabilmektedir. Bu aşamaya ulaşan bebeklerde ilerleyen yaşlarda kısa boy, lenfödem, yele boyun, düşük saç çizgisi, kardiyovasküler hastalıklar, hipertansiyon, üriner sistem bozuklukları, işitme ve duyma problemleri, primer amenore, erken yumurtalık yetmezliği ve infertilite ile karşılaşılmaktadır.
Zeka gelişimleri normal olsa da öğrenme güçlükleri, sosyal alanlarda ve arkadaş ilişkilerinde bir yetersizlik söz konusudur. Turner sendromlu kadınlarda doğurganlık 45, XO genetiğine sahip olan kadınlarda nadir olarak görülürken; kromozomlarında mozaik veya X delesyonu olan hastalarda doğurganlık daha sıktır ancak bu durum sadece ergenliğe kendiliğinden girebilen kız çocuklarında mümkün olmaktadır. Bu hastalarda genetik taramalı tüp bebek tedavileri ile gebelik elde edilebilir.
  12. Tüp bebek öncesi Rahim tüp filmi (HSG) çekimi gerekli mi?
  Yardımcı üreme tedavisi olarak yumurtlatma- çatlatma- cinsel ilişkiye bırakma ya da aşılama tedavisi planlanan hastalarda tedaviye başlamadan önce rahim içinin ve tüplerin yapısal ve işlevsel özelliklerinin değerlendirilebilmesi için rahim tüp filminin çekilmesi önerilmektedir.
Tüp bebek tedavisine başvuran hastalarda ise doğum, tekrarlayan gebelik kayıpları, başarısız tüp bebek denemeleri, geçirilmiş karın içi enfeksiyonlar, karın içi ameliyatlar veya rahim içi ameliyatlar, myomektomi gibi öykülerin olması halinde ya da muayene esnasında ultrasonografide rahim içinde düzensizlik, perde, polip ve miyom benzeri görünümlerin olması ya da tüplerde hidrosalpinks benzeri yapıların izlenmesi halinde tedaviye başlamadan önce rahim tüp filmi çekilmesi önerilmektedir. Ancak ilk tüp bebek tedavisi öncesinde rahim tüp filmiçekilmiş ise ve bunun üzerinden 2-3 yıldan daha az bir süre geçmiş ise bu süreçte herhangi bir enfeksiyon ya da cerrahi işlem ve gebelik öyküsü olmamış ise rahim tüp filminin tekrarlanmasına gerek olmayabilir. Hekim muayene bulgularına ve çiftin öyküsüne göre bu filmin gerekli olup olmadığına tedavi sürecinde karar verecektir.
  13. Tüp bebek öncesi Histeroskopi ameliyatı gerekli mi?
  Rahim tüp filminde rahim içinde bir problem saptanması, ultrasonografide rahim içinde düzensizlik, polip, myom benzeri oluşumların izlenmesi veya başarısız tüp bebek denemelerinin olması halinde embriyo transferi ya da aşılama tedavisi öncesinde Histeroskopi işlemi yapılarak rahim içinin gebeliğe hazır hale getirilmesi önem taşımaktadır. Ancak hiçbir bulgusu ya da öyküsü olmayan hastalarda tüp bebek tedavisi öncesinde histeroskopi ameliyatının yapılması zorunlu değildir.
14. Tüp bebek tedavilerinde tüplerin açık veya kapalı olması önemli midir?
  Kadın ve erkekten alınan üreme hücreleri laboratuvar ortamında bir araya getirilerek embriyo elde edilir. Bu embriyolar daha sonra anne adayının rahmine yerleştirilir. Dolayısıyla tüp bebek tedavilerinde tüplerin açık ya da kapalı olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Ancak embriyonun rahim iç zarına tutunabilmesi ve gebeliğin rahim içinde devam edebilmesi adına tüplerin sağlıklı olması ya da rahime giriş yerinden kapalı olmaması önem taşımaktadır. Aksi takdirde başarısız tüp bebek denemesi, gebelik kayıpları ve dış gebelik gibi sonuçlar ile karşı karşıya kalınabilir.
  15. Miyom ya da yumurtalıkta kist varsa tüp bebek tedavisi uygulanır mı?
  Her myom ve her yumurtalık kisti tüp bebek tedavisine engel olmadığı gibi, gebe kalamamaya ya da gebelik kaybına da neden olmamaktadır. Myomun türü, myomun yerleşim yeri, myomun boyutu, myomların sayısı, gebelik kayıp öyküsü ve başarısız tüp bebek denemesi varlığı değerlendirildikten sonra myoma yönelik olarak bir cerrahi işlem gerekip gerekmediği hekim tarafından hastaya anlatılır.
Yumurtalık kistlerine ise kötü huylu olmadıkları sürece herhangi bir cerrahi işlem yapılması önerilmemektedir. Zira yapılan her cerrahi işlem yumurtalık rezervinin azalmasına neden olabilir. Cerrahi işleme gerek duyulmayan hastalarda tüp bebek tedavisi ya da embriyo transferi öncesinde myomların ve kistlerin bazı medikal tedaviler ile baskılanması gerekebilir.
Kanser tedavilerinde uygulanan kemoterapi ilaçları ve radyoterapiler hem yumurtalıklara hem de testislere ciddi zararlar verebilmektedir. Bu tedaviler yumurtalık ve testiküler yetmezliklere neden olabildiği gibi, üreme hücrelerinin genetik yapısını bozarak genetik açıdan hatalı embriyoların oluşmasına ve gebe kalamama ya da tekrarlayan gebelik kayıplarına neden olabilmektedirler. Bu çiftlerde genetik taramalı tüp bebek tedavileri ile genetik açıdan sağlıklı embriyolar bulunması halinde gebelik elde edilebilmektedir.
Bazı ilaç protokolleri ise üreme hücrelerine zarar vermemekte ancak bu hastalıklarla mücadele eden çiftlerin belirli süreler gebe kalmasına izin verilememektedir. Bu hasta grubunda ise tüp bebek tedavisi ile embriyolar oluşturulur ve dondurularak saklanması gerçekleştirilir. Hasta kanser tedavisinin bitmesi ve hekimi tarafından gebeliğe onay verilmesi halinde dondurulmuş embriyolarını kullanarak gebelik elde edebilir. Bekar kadın ve erkeklerde ise kanser açısından bu tip tedavilere başlamadan önce üreme hücresinin veya dokusunun dondurulması işlemi yapılarak ileriki yaşantılarında çocuk sahibi olabilmeleri için bir şans tanınabilir.
  16. Tüp bebek tedavisi için sperm sayısı kaç olmalıdır?
  Sperm sayısı, hareket ve morfoloji problemi olan çiftlerin çocuk sahibi olabilmeleri yardımcı üreme tedavi yöntemleri ile sağlanabilmektedir. Sperm sayısı bireyler arasında ve aynı birey tarafından verilen örnekler arasında değişkenlik göstermektedir. Cinsel birliktelik ile gebelik elde edilebilmesi için baba adayının sperm konsantrasyonun en az 15 milyon, toplam sperm sayısının da en az 39 milyon olması gerekmektedir. Bundan daha az olan değerlerde doğal yollarla gebelik elde edilebilme şansının azalması nedeniyle yardımcı üreme tedavilerinden destek alınması önerilmektedir. Ancak unutulmaması gereken nokta kadın ve erkeğin bir çift olarak değerlendirilmesidir. Semen analizi normal olan çiftlerde de pek çok nedenle gebelik elde edilemeyebilmektedir.
  17. Sperm sayısını yükseltmek mümkün müdür?
  Erkeklerde sperm üretimi ileri yaşlara kadar devam etmektedir. Ancak erkeklerin de yaşla birlikte üreme potansiyellerinde bir azalma oluşmaktadır. Sperm analizi sonuçları maruz kaldıkları çevresel etkenlere, yaşam kalitelerine, genetik mirasa göre değişim göstermektedir. Bu nedenle öncelikle sperm sayısını düşüren faktörlerden uzak durulması gerekmektedir. Sigara, alkol, uyuşturucu, aşırı kilo hem genel sağlık açısından zararlıdır, hem de spermin sayı ve kalitesinde azalmaya neden olmaktadır. Ancak bunların dışında dar giysi ve iç çamaşırları, uzun süreli bisiklet kullanımı, aşırı egzersiz, sauna gibi sıcak mekanlarda uzun süreli yüksek ısıya maruz kalınması, uzun süreli oturarak çalışılması, inmemiş testis, kanser tedavisi, RT, KT, kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı, ağır ilaçlar, bazı vitamin eksiklikleri, varikosel, geçirilmiş cerrahi müdahaleler, geçirilmiş enfeksiyonlar-ateşli hastalıklar, genital bölge travmaları, sperm sayısı, hareket ve morfolojisinde değişimlere neden olabilmektedir.
Sperm sayısının artmasını sağlamak için piyasada sperm çoğaltıcı olarak satılan ürünlerden kesinlikle kaçınmak gerekmektedir. Bununla birlikte gıda takviyesi olarak geçen ve antioksidanözelliği olan bazı ilaçların semen analizi üzerinde iyileştirici etkilerinin olduğu bazı yayınlarda gösterilmiştir. Ancak öncelikle sperm analizindeki sorunun belirlenmesi, bu sorunun düzeltilebilmesi adına önlemlerin alınması ve bu soruna yönelik tedavinin planlanması için infertilite ile ilgilenen bir üroloji doktorundan ve yine infertilite ile ilgilenen bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanından destek alınması gerekmektedir.
  18. Spermler hareketsiz ise tüp bebek yaptırabilir miyim?
  Doğal yollardan cinsel ilişki ile, yumurta arttırma ve çatlatma tedavileri ile gebelik elde edilebilmesi için spermlerin belirli oranlarda hareketli olması gerekmektedir. Çünkü düşük hızda spermin yumurtaya ulaşması zaman alır ve bu süreçte sperm canlılığını kaybedebilir. Sperm hareket problemlerinin varlığında yardımcı üreme tedavilerinden (aşılama, tüp bebek) destek alınması gerekmektedir. Bu amaçla kullanılan sperm seçim yöntemleri bulunmaktadır (mikroçip,IMSI), MSOME, Birefringence, PICSI, Magnetic Activated Cell Sorter (MACS).Öncelikle hareket problemine neden olan etkenler araştırılmalı ve düzeltilebilecek olanlara hem yaşam tarzı anlamında hem de cerrahi yöntemler anlamında müdahale edilmelidir. Yine bazı gıda takviyeleri ve ilaç tedavileri ile sperm hareketlerinin kısmen düzeltilmesi mümkün olabilir.
Tüm spermler hareketsiz ancak canlı ise ya da tedavi ile harekette ve elde edilen embriyo kalitesinde bir düzelme olmuyor ise MESA, PESA (Perkutan Epididimal Sperm Aspirasyonu), PTESA (Perkutan Testiküler Sperm Aspirasyonu), TESE (Testiküler Sperm Ekstraksiyonu), Mikro TESE (Mikroskop altında Testiküler Sperm Ekstraksiyonu) gibi kullanılan sperm elde etme yöntemleri ile yardımcı üreme tedavilerinde başarı elde edilebilir. Bunun dışında cinsel perhiz süresini uzatmak, testislerin ısıya olan maruziyetini azaltmak, sıcak küvet-sauna-hamamdan kaçınmak, dar giysileri tercih etmemek, sigara kullanmamak, beslenme alışkanlıklarını değiştirmek, stres ve kötü yaşam koşullarından uzak durmak da sperm sayısının arttırılmasında yardımcı olabilmektedir.
  19. Sperm sayısının çok az olması durumunda tüp bebek tedavisi yapılabilir mi?
  Tüp bebek tedavisinde erkeğin sperm, kadınınsa yumurta kalitesi ve sayısı elbette çokönemlidir. Ancak döllenme ve embriyo elde etme olayları uzmanlar tarafından gerçekleştirildiği için sperm sayısı az da olsa tüp bebek tedavisi gerçekleştirilebilmektedir. Fakat sperm sayısı az olduğunda elde edilecek embriyo sayısı da az olacaktır ve dolayısıyla da rahme yerleştirmek için en sağlıklı embriyoyu seçmek için çok fazla seçenek bulunamayacaktır. Zaten spermiyogram sonucu sperm sayısının çok az olduğu tespit edildiğinde mikroenjeksiyon uygulanacaktır. Erkeğin verdiği menide hiç sperm bulunamadığında ise cerrahi yöntemle testis kanallarında ve dokusunda sperm aranır.
  20. Tüp bebek tedavisi sonucu yumurtalık rezervi tükenir mi?
  Doğum sırasında kız bebeklerde her iki yumurtalıkta toplamda 1-2 milyon arasında yumurtaöncüsü hücre bulunmaktadır. Doğumdan ergenlik dönemine kadar geçen sürede bu yumurtaların bir kısmı vücut tarafından yok edilir ve ilk adetin görülmesi ile birlikte sayı 250-400 bin civarına kadar geriler.
Adet başlaması ile birlikte her ay belirli sayıda yumurta kesesi seçilir ve 1-2 tanesi olgunlaşırken, diğer yumurta keseleri vücut tarafından yok edilir. Yumurtalıkta üç çeşit yumurta evresi vardır: olgunlaşmamış yumurtalar, belirli bir döngü içinde olgunlaşan ve yumurtlamak üzere hazırlanan yumurtalar ve atrofik/ölü yumurta havuzu. Tüp bebek tedavisi uygulamalarında o ay içinde seçilen yumurta keselerinin çoğu olgunlaştırılmaya çalışılarak elde edilen yumurta sayısı arttırılmaya çalışılır, yani vücudun onları yok etmesine engel olunur. Bu nedenle tüp bebek tedavileri ile kadının yumurta rezervinin azalması ya da tükenmesi söz konusu değildir.
  21. Tüp bebek tedavisi öncesi bir beslenme planı gerekli mi?
  Tüp bebek tedavisi öncesinde özel bir beslenme programına uyulması gerekmez, ancak dengeli beslenme hem genel vücut sağlığı hem de hamileliğin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için önemlidir. Bu da tüp bebek tedavisinde başarı elde edilmesine yardımcı olur. Bu nedenleöncelikle çiftin sağlık durumları ve hastalıkları değerlendirilmeli ve ona göre bir beslenme programı önerilmelidir.
Sağlıklı bir hamilelik için öncelikle vücut kitle indeksine göre uygun bir kiloda olunması gerekir. Aşırı kilolu olmak ya da aşırı zayıf olmak da gebelik ve tüp bebek başarı şansını azaltabilir. Yardımcı üreme tedavilerine başlarken genel olarak karbonhidrattan fakir ancak mineral, protein, omega 3′ den zengin bir beslenme programı tercih edilmelidir. Folik asit, potasyum, magnezyum açısından zengin yeşil yapraklı sebzeler, kuruyemişler, ve baklagiller yine bu süreçte önemlidir. B ve C vitamini içeren meyve ve sebzeler günlük olarak tüketilmelidir. Tedavi sürecinde en az 2- 3 litre su tüketilmelidir. Yine bu süreçte suni tatlandırıcılardan, konserve gıdalardan, katkı maddesi içeren hazır gıdalardan uzak durulması önerilmektedir. Çay, kahve, asitli içeceklerin tüketimi azaltılmalıdır. Düzenli bir yaşam ve uyku düzeni sağlanmalıdır.
  22- Tüp bebek sonrası beslenme planı gerekli midir?
  Tüp bebek tedavisi öncesindeki hazırlıklar, tedavi esnası ve tedavinin sonrası olmak üzere 3 aşamalı şekilde düşünülmelidir. Bu üç aşama da birbirine bağlı ve birbirini etkiler durumdadır. Bu bakımdan tıpkı tedaviye başlamadan önce olduğu gibi tedavi sonrasında da yukarıda bahsi geçen sağlıklı beslenme kuralları takip edilmelidir. Embriyo transferi sonrasında gebelik elde edilmesinden doğuma kadar olan süreçte de sağlıklı ve doğru beslenmek eve canlı bebek götürebilme şansını olumlu etkileyecektir.
Tüp bebek tedavisi sonrasında hastaların tüp bebek tedavisi öncesinde olduğu gibi beslenmeye devam etmeleri önerilmektedir. Gebelik döneminde ise günlük kalori ihtiyacı artmaktadır. Bu dönem alınması gereken sıvı, protein, vitamin, mineraller, temel ve eser elementlerin ihtiyacının arttığı bir dönemdir. Bu süreçte önerdiğimiz beslenme şekli tüm temel besin maddelerinin her birinden, ama şeker ve yağ miktarı yüksek gıdalar hariç, yeterince ve düzenli olarak alınması şeklindedir. Bu konuda bir diyetisyenden de destek alabilirsiniz.
  23. Doğum kontrol yöntemlerinden biri olan bağlanan tüpler daha sonra açılır mı?
  Bir kadının gebe kalabilmesi için sperm ile yumurtanın tüplerde bir araya gelmesi gerekmektedir. Daha fazla çocuk sahibi olmayı istemeyen çiftler, sistemik bir hastalık nedeniyle gebe kalmasına izin verilmeyen kadınlar, doğum kontrol yöntemi olarak tüplerini bağlatmayı tercih edebilmektedir. Bunun dışında geçirilen enfeksiyonlar, karın içi ameliyatlar ya da endometriozise bağlı olarak tüplerde oluşan hasar nedeniyle de tüplerin bağlanması söz konusu olabilir.
Tüplerin açılması ameliyatı tüplerin bağlanması kadar kolay ve pratik bir ameliyat değildir. Bu ameliyatlarda laparoskopi ile veya açık ameliyat ile bir operasyon mikroskobu veya büyüteç (lup) kullanılarak mikrocerrahi ile tüpün bağlı olan iki ucu bulunur ve daha sonra bu uçlar kesilerek uç uca getirilip yeniden dikilir. Ancak genel olarak tüp eski haline tam olarak geri getirilemez ve buna bağlı olarak da dış gebelik oranlarında bir artış gözlenir. Bu nedenle yumurtalık rezervi azalmış yaşı ilerlemiş kadınlarda, kısırlık açısından tüpler dışında başka nedenler saptanmış çiftlerde, tubal koterizasyon yöntemi kullanılan hastalarda, erkekte sperm hareket morfoloji ve sayı problemi varlığında, tüplerindeki hasar enfeksiyon veya dış gebelik nedeniyle oluşmuş olan hastalarda, tubal sterilizasyon yapıldıktan sonra geriye kalan sağlam tüplerin 4 cm’den kısa olduğu bireylerde tubal reanastomoz cerrahileri yerine tüp bebek tedavileri önerilmelidir.
  24. Polikistik overim var tüp bebek yapabilir miyim?
  Polikistik over sendromu (PCOS) bayanlarda sıklıkla görülen, nedeni tam olarak belli olmayan hormonal bir yumurtlama bozukluğudur. PCOS’lu hastalarda yumurtlayamamaya bağlı gebe kalmakta sıkıntı görülebilmektedir. Bu hastalarda yardımcı üreme tedavileri ile gebelik elde edilme şansı oldukça yüksektir( ilaç ya da iğne tedavileri ile yumurtlamanın uyarılması, aşılama, tüp bebek). Ancak bu tedavilerde yakın bir takip ve ilaç dozlarının hassas bir şekilde ayarlanması gerekmektedir. Zira kontrolsüz yapılan tedaviler sonucunda aşırı uyarım sendromu gelişme riski olabilmekte ve bu tablo hayatı tehdit edecek sağlık problemlerine neden olabilmektedir.
  25. Tüp bebek tedavisi adetin kaçıncı günü başlar?
  Tüp bebek tedavilerine adetin 2-5. günleri arasında başlanabilmektedir. Daha önce yapılan tahlil sonuçları ve ultrasonografi muayene bulguları değerlendirilerek yumurtalık rezervinize, rahim ve tüplerinizin durumuna ve sperm analizi sonuçlarınıza göre çifte özel bir tedavi planı yapılır.
  26. Kaç defa tüp bebek tedavisi yapılabilir?
  Günümüzde yeni ilaç protokolleri ve uygulamalar sayesinde tüp bebek tedavilerinde başarı oranları giderek artmaktadır. Ancak gebelik elde etme oranlarının % 100 olmadığı unutulmamalıdır. Tüp bebek tedavisinde kaç defa deneme yapılabileceği ile ilgili bir kısıtlama bulunmamaktadır. Çiftlerin isteği göz önünde bulundurularak sağlık problemleri olmaması halinde her tedavi denemesi arasında belirli bir süre bırakılarak yeni denemeler yapılabilir.
  27. HSG (rahim-tüp filmi) ne zaman çekilir?
  Adet kanaması aktif bir şekilde devam ederken HSG filmi çekilmesi önerilmemektedir. Zira kullanılan ilaçlar hem kan dolaşımına geçebilir hem de adet kanı ile beraber tüpler aracılığı ile karın içine geçebilir. Rahim tüp filmi en erken adet kanaması bittikten sonraki 7-10 günlük süreçte çekilebilir. Yumurtlama zamanı geçtikten sonraki süreçte yapılan çekimlerde ise gebelik ile ilgili değerlendirmeler yapılmalıdır.
  28. Rahim filmi ağrılı bir işlem midir?
  Pek çok hasta internetteki paylaşımlardan ya da arkadaş çevrelerinden bu işlemin çok ağrılı bir işlem olduğu şeklinde ön bilgiler ile hekime başvurmaktadır. Eskiden kullanılan yöntemlerde bu filmler esnasında ağrı şikayeti olabilmekteyken günümüzde Hsg filminin çekilmesi için üretilen modern aletler sayesinde bu işlem esnasında hissedilen rahatsızlık hissi en az seviyeye indirilmiştir. Ancak hastanın strese girmesi, işlem esnasında panik olması ya da vajinismus gibi bir durum söz konusu olması halinde bu işlem esnasında anestezi uygulanabilir. İşlemin kendisi hazırlık sonrasında 5 dakika sürmektedir. HSG filmi çekildikten sonra hastalar günlük hayatlarına dönebilmektedir.
  29. Rahim tüp filminin sonuçları ne ne kadar sürede verilir?
  HSG filminin çekim işi bittikten 10-15 dakika sonrasında filminizi alabilirsiniz. Çekilen filmler bazen siyah röntgen kağıtlarına basılır bazende CD’ lere yazdırılır. Çekilen filmin yazılan raporu ise merkezin yoğunluğuna göre hastaya teslim edilir.
  30. Sperm dondurma işlemi hangi durumlarda yapılır?
  Sperm sayı hareket ve morfolojisinde problemleri olan ve daha ileri yaşlarda çocuk sahibi olmak isteyen erkeklerde, testis dokusundan ya da kanallardan cerrahi yöntemle sperm elde edildiğinde, kanser tedavileri öncesinde, spermlerin gelişimini olumsuz yönde etkileyebilecek tedavilerden önce, testislere zarar verebilecek bir ameliyat öncesinde, vasektomi ameliyatı öncesinde, tüp bebek tedavisi esnasında yumurta toplama günü eşin olmaması durumunda, sperm sayısının az olması durumunda yumurta toplama günü yeterli sperm elde edebilmek adına havuzlama amaçlı ve sperm verme güçlüğü olan kişilerde yardımcı üreme tedavileri esnasında sperm dondurulabilir.
  31. Hangi durumlarda yumurta dondurma işlemi önerilir?
  Yumurtalık rezervinin azaldığı hem ultrasonografi hem de yapılan hormon tahlilleriyle( AMH, FSH, LH) anlaşılan kadınlarda, erken menopoz riski olan kadınlarda, kanser tedavileri öncesinde, yumurtaların gelişimini olumsuz yönde etkileyebilecek tedavilerden önce, yumurtalıklara zarar verebilecek bir ameliyat öncesinde yumurtaların dondurulması işlemi önerilmektedir.
  32. Yumurta toplama işlemi anestezi altında mı yapılır?
  Yumurta toplamı işlemi hastanın ağrı hissetmemesi için anestezi altında yapılır. Üç farklı anestezi uygulaması vardır. Bunlardan biri bilinçli sedasyondur, çeşitli ilaçlar kullanılarak hasta hafif bir uyku haline geçer. İkinci olarak genel anestezi uygulanabilir ve bu işlemde kadın tamamen uyutulur. Üçüncü olarak ise lokal anestezi ile yumurta toplama işlemi yapılır. Ancak bu işlem diğer iki yönteme göre daha ağrı vericidir.
  33. Başarısız bir tüp bebek tedavisinden sonra ne kadar süre ara verip ikinci deneme yapılır?
  Tüp bebek tedavilerindeki başarı oranı günümüz koşullarında maalesef %100 değildir. Bu nedenle başarısız bir tüp bebek tedavisinden sonra hekim ve çift tedavide başarısızlığa neden olabilecek faktörlerin değerlendirilmesi amacıyla bir görüşme yapar ve yeni bir tedavi planı oluşturulur. İki tedavi arasında en az 2 ay en fazla 6 ay kadar beklenmesi yeterli olur. Daha uzun bekleme süreleri kadının rezervi, tedaviye olan inancı ve motivasyonu açısından olumsuz etkiler yaratabilir.
  34. MESA nedir?
  Mesa (Mikroskop Altında Epididimal Sperm Aspirasyonu), Obstrüktif Azospermi gibi menide hiç sperm bulunmaması durumunda ya da ejekülat verme güçlüğü olan hastalarda ya da hareketli spermi olmayan hastalarda erkeğin kanallarından lokal ya da genel anestezi ile mikro- cerrahi yöntemi ile yapılan bir işlemdir.ya da ciltten iğne ile sperm elde edilmesidir.
  35. Mikro- TESE nedir?
  TESE(Testiküler sperm ekstraksiyonu), Menide sреrm bulunmayan azospermі hastalarında ya da sрerm saуısı nоrmal olѕa bile hareketli spermi olmayan hastalarda ya da ejekülat verme güçlüğü olan hastalarda teѕtiѕlerden meni taşıyan tüpler bulunarak çıkarılır ve daha sonra laboratuvarda bazı işlemlere tabi tutularak elde edilen sperm hücreleri ICSI yöntemi ile yumurtaların içine yerleştirilir. Ameliyathane ortamında ve mikroskop altında yapılan bir işlemdir. Ağrılı bir işlem olması nedeniyle genel anestezi altında yapılması önerilmektedir.
  36. PESA nedir?
  PESA(Perkutan Epididimal Spеrm Aspirasуonu), Sperm testislerde bulunan epididim adı verilen kanallar boyunca ilerlerken olgunlaşmaya başlar ve hareket edebilme kabiliyeti kazanır. Testislerin içinde bulunan skrotum iѕmi verilen keѕe аçılmаdаn bu kanalların içine ince bir іğne іlе girеrеk içerisindeki sрermlerin alınması işlemine PESA denilmektedir. Obstrüktіf azospermі оlgularında yаpılаbilir.
  37. TESA nedir?
  TESA(Testiküler Sperm Aspirasyonu), Lokal anestezi altında testise iğne ile girilerek sperm kanallarından sperm elde edilmesi işlemidir. İşlem sonrasında hastanede yatış gerektirmemektedir. Sperm kanallarının doğuştan yokluğu/tıkanıklığı veya ameliyat, iltihap gibi nedenlere bağlı olarak sonradan tıkandığı obstrüktif tip azoospermi hastalarında, retrograd ejakülasyon varlığında, hareketli spermi olmayan hastalarda tercih edilebilen bir yöntemdir.
  38. Dondurulan embriyolar farklı bir merkeze taşınır mı?
  Dondurulan embriyolar gerektiği durumlarda istenirse farklı bir merkeze taşınabilir. Hastalar genel olarak embriyoların taşınma esnasında zarar göreceğinden çekinmektedirler. Embriyolar tüp bebek merkezlerinde azot gazı ile dolu tanklarda muhafaza edilmektedirler ve bu tank içindeki gaz miktarı azalmadığı sürece embriyolar zarar görmezler. Taşıma esnasında ise termos boyutundaki tanklara azot gazı konulmakta ve embriyolar bu tankın içine başka bir merkeze çift tarafından nakil edilmektedir. Bu taşıma esnasında embriyoların zarar görmeyeceği koşulların sağlanması bu nedenle önemlidir.
  39. Mikroçip tüp bebek tedavisinde başarı oranını etkiler mi?
  Sperm sayı ve hareket bozuklukları doğal yollardan gebelik şansını azaltmakla birlikte yardımcı üreme tedavilerindeki başarı oranlarını da azaltmaktadır. Mikroçip yöntemi mikro akışkan çip teknolojisi ile spermler arasından DNA yapısı en iyi olan spermleri seçmek adına kullanılan bir yöntemdir. Bu sayede daha iyi kalitede embriyolar oluşturulabilmektedir.
  IVF (Tüp Bebek) ile ilgili sıkca sorulan sorular
0 notes
lolonolo-com · 8 months
Text
Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 2023-2024 Final Soruları
Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 2023-2024 Final Soruları Auzef Çocuk Gelişimi 4. Sınıf 2024 Final Soruları Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 2023-2024 Final Soruları Çocuk Gelişimi Uygulamaları ve Alanındaki Güncel Konular: 2024 Ocak Final Sınavı Sorularının Analizi Çocuk gelişimi, toplumun temel yapı taşlarından biri olan çocukların fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimlerini kapsayan,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
lolonolo-com · 10 months
Text
Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 2023-2024 Vize Soruları
Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 2023-2024 Vize Soruları Çocuk Gelişimi Uygulamaları ve Değerlendirme Süreçleri: Bir Derleme Çocuk gelişimi, toplumların geleceği üzerinde belirleyici bir etkiye sahiptir. Bu bağlamda, çocuk gelişimi uygulamaları ve değerlendirme süreçleri, hem eğitim hem de sosyal hizmet alanlarında büyük bir öneme sahiptir. Aşağıda, çocuk gelişimi uygulamalarını kapsayan bir dizi…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
lolonolo-com · 1 year
Text
Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 Final Deneme Sınavı -10
Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 Final Deneme Sınavı -10 Auzef Çocuk Gelişimi Lisans 4. sınıf 2023 2024 soruları Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 Final Deneme Sınavı -10 Çocuk Gelişimi Uygulamaları- 1 Ünite -10 Konu : Belediyelere Bağlı Kurum Ve Kuruluşlarda Çocuk Gelişimci Olmak Belediyelere Bağlı Kurum Ve Kuruluşlarda Çocuk Gelişimci Olmak 1- Anne-Çocuk Oyun Merkezi ile ilgili verilen…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
lolonolo-com · 1 year
Text
Çocuk Gelişimi Uygulamaları-1 Final Deneme Sınavı -9
Çocuk Gelişimi Uygulamaları-1 Final Deneme Sınavı -9 Çocuk Gelişimi Uygulamaları-1 Final Deneme Sınavı -9 Auzef Çocuk Gelişimi Lisans 4. sınıf 2023 2024 soruları Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 Ünite -9 Konu : Özel Çocuk Merkezli Kurum Açma Sürecinde Çocuk Gelişimci Olmak 1- Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak bir kurum açarken açılacak olan kurumun yüksek gerilim hattından en az ne kadar…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
lolonolo-com · 1 year
Text
Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 Final Deneme Sınavı -8
Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 Final Deneme Sınavı -8 Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 Final Deneme Sınavı -8 Auzef Çocuk Gelişimi Lisans 4. sınıf sınav soruları, deneme sınavları soruları Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 Ünite -8 Mesleki Ve Teknik Eğitim Liselerinde Çocuk Gelişimci Olmak 1- Çocuk gelişimi ve eğitimi alanı çerçeve öğretim programında hangi iki dal yer almaktadır? A) Müzik ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
lolonolo-com · 1 year
Text
Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 Final Deneme Sınavı -7
Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 Final Deneme Sınavı -7 Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 Final Deneme Sınavı -7 Auzef Çocuk Gelişimi Lisans 4. sınıf 2023 2024 soruları Çocuk Gelişimi Uygulamaları -1 Ünite -7 Konu : Özel Eğitim Kurumlarında Çocuk Gelişimci Olmak 1- Aşağıdakilerden hangisi Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri yönetmeliğinde özel eğitimin tanımı olarak belirtilmiştir? A)…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes