Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Allah, tüm mü'minlere islam davası ile dertlenmiş ve elinden gelen türde de her fırsatta iyilikte yarışan, karşılıklı gönül rızası ve hoşnutluğu olan, huzur kaynağı salih ve saliha eşler, evlatlar nasip eylesin. Amin
2 notes
·
View notes
Text
Rasulullah (s.a.s) buyurdular ki:
“Sadakanın en üstünü, kişinin bir ilim öğrenip sonra da onu Müslüman kardeşine öğretmesidir.”
İbnu Mace Sünen (243
542 notes
·
View notes
Text
Dünyadaki en büyük mutluluk Kapı çaldığında önünde duran kişinin kim olduğu ve ne getirdiğinden ziyâde, Cân’ı ile orada durduğu imiş ..
.
@namutenaahii
88 notes
·
View notes
Text
"..Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku. Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim. Ve kitapları beraber seveceğiz.. "
2 notes
·
View notes
Text
okuyalım ve anlaşalım, anlaşılmış olalım lütfen…
EN’AM SURESİ GELİNİ
Ben küçükken çok kitap okuyan ama insanları okumayı hiç bilmeyen bir kızdım..
Gördüklerimle okuduklarımın tezatlığı aklımı allak bullak ediyordu..
İnsanlara baktıkça beynimde en çok tekrarlanan şey; “Ama böyle olmamalıydı” cümlesiydi..
Ya kitaplara dost olacaktım yada onları raflarda terk edip insanlarla barışacaktım..
Ne kitaplarla dostluktan vazgeçebildim ne de insanları anlama çabamdan..
Velhasıl arada bir yerlerde kaldım, gittim..
***
Yeni doğduğum sıralarda yakın bir akrabamız evlenmiş, düğünlerinde o kadar mal-mülk davası, eşya kavgası olmuş ki, babam; “Kızımı bir kilimin üzerine evlendireceğim” diye ahdetmiş..
Büyüyünce duydum ben bunu..
Anlamadım tabii.. Düğünde nasıl eşya kavgası olurmuş, bir türlü hayal edemedim..
Büyüdükçe görmeye başladım, düğün öncesi kadınların oturup da geline alınan çoraba varıncaya kadar masaların üzerine dizdiklerini.. Bohçaların açıldığını gördüm, çeyizlerin çakıldığını, gelinin odasına herkesin girip çekmecelerdeki havluların kenarlarına baktığını..
Ve nişanların, sözlerin, düğün öncesi çıkılan alışverişlerde bozulduğunu duydum.. Mağazalarda etek, gömlek, ayakkabı seçilirken birdenbire yüzüklerin atıldığını..
Sonra; “Bu halının iyisini almamışlar, ucuzuna kaçmışlar.. Geline bu kadar mı altın takmışlar? Damadın saati neydi öyle, seyyardan mı almışlar?” gibi bilmem kaçıncı sınıf ucuz dedikoduları..
***
O sıralar ben “Zühd” okuyorum, Ahmed bin Hanbel, Abdullah ibni Mübarek, Beyhaki..
Hemen yanı başımda Zeynep Gazali, Zindan Hatıraları..
Ve Meral Ma’ruf, Hicret Günleri, Dullar Kampı..
Bir insanlara bakıyorum, bir kitaplarıma..
“Beni kitaplara kaçıran ne çok insan var” (Cemil Meriç) demeye başladığım günlerimdeyim..
Kalbimde iki dünya var..
Güzel insanlar kitaplarda yaşıyor..
Kötüler dünyada..
Karamsarım bayağı..
Kötümserim..
Küsmüşüm, kırılmışım, köprüleri atmışım..
Sırtımı şehre verip yönümü dağlara dönmüşüm..
Heybemde kitaplar, dilimde sevda türküleri..
***
Yine bir düğün arifesi, başım dumanlı, efkarlardayım..
Babam eski bir anısını anlattı;
Fakir bir arkadaşı varmış
Evlenmek için ne eşya almaya ne de mehir vermeye gücü yetiyormuş
Derken En’am suresi karşılığında bir kızla evlenmiş
Sonra Allah onlara bol bol rızıklar vermiş..
Ben çok merak ettim o kızı
Hiç görmedim ama çok sevdim
Kitaplardan bir kahraman gibi yıllar yılı unutmadan hatırasını tazeledim..
Oysa ben biliyordum, evleneceği hanıma bir demir yüzük dahi bulamayan sahabeyi..
Efendimizin (s.a.v) ona; “Ezberinde İhlas suresi yok mu? Peki ya Nasr, Kafirun, Zilzal, o halde onlar karşılığında evlen” (Ahmed) buyurmasını..
Sonra; “Kadınların en bereketlisi, geçimi (mihri) en kolay olandır” (Nesai) buyurduğunu..
Hz. Fatıma’nın birkaç kap kacakla yuva kuruduğunu..
Efendimizin (s.a.v), ümmetin kadınlarına helal kıldığı halde sürekli kızlarını, hanımlarını altın takmaktan, lükse dalmaktan, dünyaya saplanıp kalmaktan sakındırdığını..
Ardından bir gözüm kitaplarda bir gözüm insanlarda
Kitaplardan çıkıp gelen numuneler aramaya koyuldum..
Sonra baktım bizim camianın büyükleri;“Onlardan birine yüklerle mehir vermiş olsanız dahi ondan hiçbir şeyi geri almayın..” (Nisa 20) ayetini ve mehirlere sınırlandırma getirmek isteyen Hz. Ömer’e bir kadının bu ayetle itiraz etmesini delil olarak getirip; “çok fazla mihir istemenin neredeyse vacip olduğunu, hatta erkeğin gerekirse zora girerek düğünde yüklü bir miktar ödemesini, sonrası için de borçlandırılarak düğünden sonra mehir ödemeye devam etmesini” öngörüyorlar..
Gerekçe olarak da; “Erkeğin evlilik sorumluluğunu idrak edebilmesi için böyle yüklü bir miktarın gerekli olduğunu, herhangi bir olumsuz durumda kadının mağdur olmaması için Allah’ın bu hakkı kadına vermiş olduğunu” söylüyorlar..
Oysa ayetteki ifade “o kadar mübalağalı bir mehir vermenin caiz olduğunu” bildirirken, kesinlikle bir vucubiyet, hatta emir veya teşvik içermez..
“Kadın çalışmalı, eline mesleğini almalı, kocasının eline bakmamalı, hadi anlaşamazlar da boşanırlarsa kadın ortada mı kalsın?” diyenler, sanki çok farklı bir şey mi söylüyor?
Burada yine niyetler devreye girmiyor mu?
Müslüman erkekler, evlilikte maddiyat konusunda iyi niyeti hak etmiyorlar mı?
Çok olumsuz örnekleri olmuştur, niceleri bu konuda imtihan edilmiştir..
Fakat gücü yetse zaten dünyaları ayaklarının altına serecek olan bir gençten, nasıl “Allah’ın verdiği hak” diyerek dünyanın altında kalmasını isteyebiliriz?
Birileri Hz. Hatice validemiz gibi olmalı değil mi?
Sırf dininin ve ahlakının güzelliğinden dolayı fakir gençlere cennet serinliği olmalı değil mi?
Kendisi zengin olsa da, hiç sözünü etmeden tüm varlığını onun için feda etmeli değil mi?
***
Allah’a tevekkül olmazsa, evlilik dipsiz bir kuyudur..
Bu gemiye, hesap-kitap yaparak geleceği kurtarma, kendilerini garantiye alma niyetiyle binenler, dünyanın onca gailesi arasında helak olup giderler.. Sevgi de cennet esintisi de uğramaz yuvalarına..
Nasıl ki Müslüman erkekler için en bereketlisi; evleneceği kızda dine önem vermesi, soyu, sopu ve zenginliği bir kenara bırakmasıysa, Müslüman kızlar için de en temel kriter; din ve ahlak olmalı..
Ben En’am suresi gelinini çok sevdim,
Sonra bir de Vakıa suresi gelini gördüm,
Eski ayakkabısıyla evinden çıkanları
Elindeki bavulla kıyafetten çok kitap götürenleri gördüm..
Birkaç dostum oldu
Dünya evine girmeyen
Evliliği cennete basamak görüp
Dünyanın üstünden atlayarak geçen..
Birkaç yolcu geçti hayatımdan
Bir kilimin üzerinde hayat sürmeye gocunmayan
Gözlerinde muhabbet, yuvalarında sekinet olan..
Hey benim dostlarım
Kitaplarım
Kitap insanlarım
İnsanlardan kaçıp kendilerine sığındıklarım..
344 notes
·
View notes
Text
Ah bir insan olmayı, sonra da bir müslüman olduğumuzu hatırlasak çok şey değişek güzelleşecek âlemde, ama biz gaflet uykusunda derindeyiz.
7 notes
·
View notes
Text
“Duyduğu ateşi tarif edebilen yeterince yanmıyor demektir” diye bir söz okudum, dert büyüdükçe kimseye anlatamamak bu yüzden işte.
10 notes
·
View notes
Text
Yeniden yorulmaya niyetim yok. Bu yüzden herkese uzağım.
14 notes
·
View notes
Text
Yol uzun değildi de,
biz sapaklarda ziyâdesiyle oyalandık belki de.
18 notes
·
View notes
Text
En büyük ihtiyacımız hoşgörü, en büyük düşmanımız önyargıdır.
20 notes
·
View notes
Text
Sizin için önemli ise, bir yol bulacaksınız. Değilse, bir bahane bulacaksınız.
23 notes
·
View notes