Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Bu ilaçlar uyku yapıyor
Sonra rüyalar.
Bir filmden sahne ve hayatımın o dönemi
Ellerimin tırnakları uzuyor
Sonra gitarın teli
Bir şiirden bir kaç satır
Şehirler arası yol yapıyor
Uzun zaman oldu bir kitap okumayalı
Bir filmden bir sahne ve hayatımın o dönemi
Ellerimin tırnakları
Gitarın teli
Bu ilaçlar uyku yapıyor
Sonra rüyalar....
0 notes
Text
Belki....
Simsiyah bir kağıda, beyaz bir kalemle yazmak gibi umutlarımız.
Harflerin çizgileri arasında kalan boşluklara rağmen, kelimelerimiz ne kadar çoğalırsa, karanlığımız o kadar azalacak.
Kelimeler üzerine söylenen onca söze rağmen, hala yeniden anlamlandırabilmek her birini, beyaz mürekkep kadar sevinçli
Yazmaya devam usta,
Yazmaya devam kaptan
“Kelimeler bazı anlamlara gelir belki”
Umutla yazdıkça
Siyah boşluklar kapanır belki.....
0 notes
Text
Hüzün, yüzün kadar yalnız
Hüzün, güzün ortasında bırakılmış
Hüzün, bir kaç güzelleme uğruna
Haraç mezat mecralarda satılmış
Keder, acil ihtiyaç yalnız kalmışsan eğer
Kader, her karar her seçim onun yüzünden sanılmış
Gece ortaya çıkan her bir bilmece
Uykusuzluk diyerek
Deli saçması yapılmış
0 notes
Text
22.08.2018 - 22.45 aklıma bir şey takıldı
Neden? Niçin? Nasıl? Niye? bu kadar hain, bu kadar acı ve bu kadar gaddar yalnızız. Yalnızlık üstüne konuşmuştum geçenlerde bir yalnıza. Buna kendisi karar vermişti. Gerçekten bu kadar acımasız mıyız kendimize. Yalnız olmayı neden seçer insan. Orada öylece durup beklemeyi. Sonra yalancı gülüşler gelir, sahte oyalanmalar.
Gerçek hiç bir şey yok mu? Gerçek dediğimiz paylaşmak mı bir buluta bakarken gördüklerini, yoksa gerçek dediğimiz yalnızlıkta bulduğumuz ve yalnızca kendimizin inandığı şekiller görme oyunu mu?
“Başka türlü bir şey” olabilir mi hepimizin istediği. Hepimiz başka türlü şeyler istersek, bu isteklerden iki tanesinin aynı noktada buluşma ihtimali milyarda kaç?
Çocukken mesela yalnız değilmiydik?
Sanki yalnızlık, hissedilmeyen, pusuda bekleyen ve zamanı gelince ortaya çıkan bir hastalık gibi yorgun düştüğünde ortaya çıkıyor.
Hep bir yerlerden gitme ihtiyacı, bir yerlere ait olma korkusuyla isteği bir arada.
Gerçekten istediğimiz başka türlü bir şeyin ne olduğunu biliyor muyuz?
Hadi tekrar düşünelim, yalnız değil miydik çocukken.
Hayal kahramanlarımız öldü mü?
Hani ben öğretmenmişim siz öğrenci, sen doktormuşsun ben hasta ya da bu benim tavşanımmış parka götürüyormuşum,
Ne oldu o uyduruk yabancı diller. Avuç içi kadar arabaları otoparka park etmek, ya da terli terli koşup su içmek.
Ne istiyoruz gerçekten biliyor muyuz?
Yoksa yalnız mıyım?
Yalnız mısın?
Yalnız kalmak böyle bir şey mi?
Cevap verir misin?
Bak balık uyuyor. Hadi söyle bu ne?
0 notes
Text
Ağla benimle, sonra sarılıp uyuyalım.
Yalana ağla mesela
Yalnızlığa
Geçmişe ağla
Şimdiye ve gelişinden belli kötü olduğu geleceğe
Ağla benimle, sonra sarılıp uyuyalım
Üşümüş bir kediye
Ağla
Kardeşine sarılan bir bebeğe mesela
Artık yok olmuş tüm samimi duygulara ağla
Önce ağla benimle sonra sarılıp uyuyalım
Uyandığımızda hiç bir şey değişmez biliyorum ve birazda bu yüzden ağlayalım
Biz tazeleniriz belki
Yeniden dolar gözyaşı pınarlarımız
Tazeleniriz belki
İyi gelir yokluğa sevgiye aşka ağlayışlarımız
0 notes
Text
Kendime Not
Yanına kat birini ya da katıl birine ve git buralardan. Yüreğini sıkıştıran her şeyden uzaklaş. Yanına aldığın ya da sana katılandan hiç bir şey bekleme. Sadece yanında olması mutlu etsin seni. Güzel anlar güzel duygular güzel zamanlar paylaşın. İlla olacaktır kötü ve üzücü zamanlar. Onları da paylaşın insanın insana yaptığı akla aykırı kötülüklerden uzak olmasını dile sadece. Baktın ki orada da var bu kötülükler gittiğin yerden de uzaklaş. Yeri gelirse sadece yolda ol. Mesele bir yere varmak değil, beraber yola çıkmak olsun yanındakiyle ve yolun sonunda illa bir şey olacak diye beklemeyin ikinizde. Sadece yoldaş olun birbirinize.
Akla ve vicdana uzak olandan uzak olun.
Yanına birini kat ya da katıl birine ve git buralardan. Sana bir tek bu iyi gelecek…
0 notes
Text
Bir sabah
Bu dünya böyle işte. Bastığın yer acı, dokunduğun gökyüzü mutluluk...
0 notes
Text
Kitap
O yıllardır paylaşılamayan meydana sahip semtin dolmuşunda, yanımda oturan kızın okuduğu kitapla çıkıyorsun karşıma. Yollarda çalışırken buldum seni ve ne zaman yollarda olsam buluyorum seni. Yaşanmayan ne varsa, peşini bırakmıyor demek ki.
0 notes
Text
Görüşürüz.... Gidince haber ver... Gel öpeyim hadi görüşürüz gidince yaz.... Gidince haber ver... Görüşürüz...
0 notes
Text
Şarkılar
İsimler, kişiler gelir geçer. Bir bakmışsın ki ona adadığın şarkılar, başkasına daha çok yakışmış...
0 notes
Text
Oysa görmüştüm hayalimi...
Zordu en başında. Yanlışlarım yanılgılarım hatalarım vardı. Başka yeller esiyordu başımda. Zordu en başında. Sen başka ben başka alemlerin rüzgarıydık. Sustum bir süre, tan��dım. Baktıkça sana, yenilgilerini, isyanlarını, umutlarını, kırık hayallerini, mavi düşlerini gördüm. Sonra, zaman aldı beni nasırlı ellerine ki artık o eller acıtmıyordu beni. İçinde bir o yana bir bu yana savrulurken şimdide buldum kendimi. Bir yaz akşamında görmüştüm aslında hayalimi. Sen hayallerimi paylaşırken sosyal mecralarda. Oysa görmüştüm hayalimi, elinde tombul tatlı bir bebekle çektirdiğin fotoğrafta. Oysa ben kimim ki? Oysa eğer gördüğüm. Zaman elleriyle bıraksın beni, hayalimin gerçek olduğu anlara... Oysa görmüştüm hayalimi, kucağında tombul tatlı bir bebekle çektirdiğin fotoğrafta....
0 notes
Text
Susmak üzerine(ne diye yazıyorsam)
Kırgınlığın anlaşılmıyorsa sustuklarında, konuşurken anlaşılmayı beklemek, o hiç gelmeyeceğini bildiğin gemiyi "o gemi bir gün gelecek" diyerek beklemeyle ikizdir.
0 notes
Text
Tatlı Şaşkın
Sen benim söylediklerime bakma. Bazen tutamıyorum kemiği yok dilin. Neyi anlatır bilinmez.Yürekten geleni mi daha istekli söyler yoksa akıldan geleni mi? İkisi aynı şey mi? Yoksa hep bir savaş halinde mi? Bu savaş yüzünden mi ruhsal çalkantımız. Acaba içimizde bize hükmetmek isteyen iki güç birbiriyle sürekli savaş halinde olduğundan mı bu içimizdeki bulantı. Sanki bağırıp çağırsak, elimize alnımıza koyup başımıza destek yapıp kusar gibi her şeyi bir bir söylesek rahatlayacağız gibi de hani sonra penseyle sol göğsümüzü sıkıyorlar gibi oluyoruz ya işte hep bu iç savaş yüzünden mi oluyor? Bu durum kimi insanı çok zorluyor olsada bazı güzel insanlarda daha da güzelleştirip baktıkça doyulmayan “tatlı bir şaşkın"lık hali yaratıyor. Yazı aslında bu "tatlı şaşkın"ı anlatacak kadar güzel olmadı. Napalım bu sefer böyle olsun. Bir şairden yine bir şeyler çalarak bitireyim.
Ah ötekim tatlı şaşkınım, gel sen inanma benim her sözüme. Kelim merhemi olsa sürmez mi? Aşkın yüzü olsa, gülerdi yüzüme…
1 note
·
View note
Text
Çünkü sen varsın
Hiç birşeyin anlamı yok iken, şimdi bir toz parçası neden bu kadar değerli? Rüyalarda anlamlar aramam neden? Yoksa uykularıma gelmenin suçlusu ben miyim? Artık uyanmak istemiyorum. Gözlerimi kapattığımda gitme imkanın kalmıyor.
0 notes
Text
Nasılsın?
Sadece tek bir kelime. Cevabı, cevap veren kişiye göre değişir. Kimisi anlatır uzunca dinlerken yorulursun sonbahar rüzgarından bitkin düşmüş kuru yaprak gibi. Kimisi tek kelimeyle açıklar “iyidir” gibi. Kimisi sadece susar ve bakar yakınındaysan, ağzını yüzünü oynatır herşeyi anlatır. Kiminede soramazsın nasılsın diye. Yanında değildir, göremezsin, soramazsın korkarsın, ya cevap vermezse. Sadece tek bir kelime “nasılsın” demek geliyor içimden sana. İçinde geçmiş yazların deniz kokusu, içinde söylenmiş şarkıların tınısı, içinde izlenmiş filmlerin en burun kemiği sızlatan sahneleri, içinde evren karanlığı kadar bir yalnızlıkla. Sadece “nasılsın”. İster uzun uzun anlat, ister tek kelimeyle, istersen ağzını yüzünü oynat,görmesemde. Bir yıldız bul gökyüzünde ona söyle. Ya da bırak bu okuduğun herşeyi unut. Benim ki sadece küçük bir umut. (Klişeden boğulma zamanları-1)
4 notes
·
View notes
Photo
Kavak yelleri esip geçeli yıllar olmuştu. Güçlü rüzgarlara karşı ayakta kalıp, kısa süreli soluklanmalarda mutlu olmaya çalıştığımız zamanlardı. Güzel bir güne başladıktan sonra, öğlen saatlerinde, içimde hissettiğim huzuru, gökyüzünün mavisiyle buluşturmak için yüzümü göğe çevirirken fark etmiştim seni. Bana huzuru yaşatan güzelliğin elinden fotoğraf makinesini kaparak, iki sevgilinin dudakları gibi gözümle objektifi buluşturduğumda hissetiğim anlık duygunun ne olduğunu, bana ne söylemeye çalıştığını şimdi anlıyorum. O zaman beni uyarmıştın belki. Belki de ben saçmalıyorum. Öyle ya da böyle ben deklanşöre bastım ve sen hala buradasın... O an kulağıma fısıldadığın gibi, "Kurumuş öldüğünü sanırken, birden bir rüzgar eser. Seni o kurutan daldan koparıp özgürlüğün yolunu açar. Ama bu rüzgarın seni nereye götüreceği belli olmaz. Yere düşmene izin vermezde eğer gider dikenli bir tele sarılırsan ne yere düşmediğine, ne de o rüzgar her estiğinde özgürlüğü hissettiğine sevinemezsin. Ama sarılmışsındır artık bir dikenli tele, jilet gibi keser tenini. Seni bir dalda kuruyup ölmeye terk etmeyen rüzgar, dikenli bir telle sarmaş dolaş bırakır. Orada öylece kalırsın. Arada rüzgar eser yine, getirir sana özgürlüğü huzuru aşkı. Ama her estiğinde dikenli teller keser yine ruhunu. Derinleştirir kapanmamış yaralarını.... (Dostluğa, özleme, aşka, kavgaya, dertlere, ortaklığa ve sana....)
1 note
·
View note