siirmiir
Hatıra Defteri
77 posts
ya da geride kalanlar
Don't wanna be here? Send us removal request.
siirmiir · 1 year ago
Text
Tumblr media
0 notes
siirmiir · 1 year ago
Text
"Unutmak değil belki ama hatırlamamak mümkün." Kelebeğin Rüyası
2 notes · View notes
siirmiir · 2 years ago
Text
Bir Veda Havası
Vakit tamam... Seni terk ediyorum.
O bütün alışkanlıklardan
Ve bütün sıradanlıklardan öteye,
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum.
Doyamadım inan,
Kanamadım sevgiye...
 Korkulu geceleri sayar gibi,
Deprem gecesinde bir yıldız,
Birdenbire kayar gibi;
Ellerim kurtulacak ellerinden,
Bir kuru dal, ağacından
Çatırdayıp kopar gibi...
 Aşksa bitti...
Gülse, hiç dermedik.
Bul kendini kuytularda, hadi dal!
Seninle bir bütün olabilirdik...
Hoşça kal gözümün nuru,
Hoşça kal...
 Vakit tamam... Seni terk ediyorum.
Bu, kırık ve incecik
Bir veda havasıdır.
Tutuşan ellerimden
Parmak uçlarına değen sıcaklık,
İncinen bir hayatın yarasıdır...
 Kalacak tüm izlerin hayatımda.
Gözümden bir damla yaş,
Sızlayıp resmine aktığında;
Bir yer bulabilsem keşke
Bir yer, seni hatırlatmayan;
Kan tarlası gelincik şafağında...
 Ölümse, korktun.
Savaşsa, hep kaçtın...
Vur kendini kuşkularda, hadi al!
Sen bir suydun oysa,
Sen bir ilaçtın...
Hoşça kal canımın içi,
Hoşça kal…
Yusuf Hayaloğlu
0 notes
siirmiir · 2 years ago
Text
Eski Avluda
Bir çiçek açtığında Bir eski avluda Diyor ki; Çalıda sarı bir çiğdemim ben Ve senin çok eski cümlen.
Sen otursan, gitmemiş ki! olsan Ben sana bir eski Endülüs avlusu İstersen serin bir Portofino getirsem Ya da Yedigöllerin yedisini birden.
Bir çiçek açtığında Bir eski avluda Diyor ki;
Her şey çok eksik ve neredeyse yok gibiyken Buldum buluşturdum kendime geldim Tek eksik sensin! İncecik, çilli bir dille sen de gelsen.
Ben sana kırmızı kiremitli bir çatı Begonviller ve bir mavi kapı Ve illa amansız bir avlu getirsem.
Dünya soğur, akşam serinlerken, Benim sensiz sevinecek bir şeyim yok. Kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim, Ve işte en geniş cümlem:
İçimi açtım sana. İçini açmak için.
0 notes
siirmiir · 2 years ago
Text
BEN BİR EYLÜL, SEN HAZİRAN
Bir eylüldü başlayan içimde,
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını,
Çimenler sararmıştı,
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin.
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı,
Katar katar gidiyordu kuşlar uzaklara,
Deli deli esiyordu rüzgâr,
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa,
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar..
 Neydi o bir zamanlar
Sevmişliğim, sevilmişliğim?
O heyheyler, o delişmenlikler neydi?
Ne bu kadere boyun eğmişliğim,
Ne bu acıdan korlaşan yürek,
Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım.
Önümdeki dizboyu karanlıklar da ne,
Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım..
 Beni kötü yakaladın Haziran,
Gamlı, yıkık Eylül sonuma
Bir ilk yaz tazeliği getirdin,
Masmavi göğünle,
Cana can katan guneşinle.
Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime,
Çiçekler açtı dokunduğun,
Çimler büyüdü yürüdüğün
Ve güller katmer katmer oldu güldüğün yerde..
 Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi,
Öldürdüğün yemişlerin ağirlığından
Dallarım yere değiyor,
Güneşi batmadan saçlarının,
Bir dolunay doğuyor bakışlarından.
Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma,
Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık,
Başım dönüyor, off başım dönüyor yaşamaktan,
Ölebilirim artık..
 Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse,
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma.
Baksana; parmak uçlarım ateş,
Lavlar fışkırıyor gözbebeklerimden,
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe,
Benimle uyu, benimle uyan,
Birlikte varalım onüçüncü aylara,
Ben bir Eylül, sen Haziran...
0 notes
siirmiir · 3 years ago
Text
Firar
Bir sihir gibiydi şehre inerken gece
Mektubun güvercin oldu vardı gizlice
Gel diyor, geç olmadan gel, geçiyor yıllar
Böyle başladı, dönülmez bu müthiş firar
 Mademki yeminimiz var, madem aşk mukadder
İşte geldim, bilmesinler yarına kadar
Bil ki artık dönüşüm yok, gitti son vapurlar
Sakla beni, bulmasınlar sabaha kadar
 Belki herkesin dilinde şimdi bu firar
Belki verildi kararım, şimdi yoldalar
0 notes
siirmiir · 3 years ago
Text
Senfoni
Önce sesin gelir aklıma
Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm
Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli
Sonra cumartesi günleri gelir
Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
Bir yağmur yağsa da beraber ıslansak.
 Kırk kere söyledim bir daha söylerim
Savaşta ve barışta, karada ve denizde,
Düşkünlükte ve esenlikte
Zamanımız apayrı bize göre
Yan yana olduk mu el ele
Aç kalsak ağlamayız biliyorum.
 İçim güvercinleri okşamış gibi rahat
Sen yanımdayken ister istemez
Geniş meydanlarda akşam üstleri
Üst üste üç kere deniz, üç kere çınarlar.
 Sen yanımdayken ister istemez
Uzak ırmakları hatırlıyorum.
 Ara sıra düşmüyor değil aklıma
Yabancı kadınların sıcaklığı
Ama Allah bilir ya, ne saklıyayım
Yanında ihtiyarlamak istiyorum...
Turgut Uyar
3 notes · View notes
siirmiir · 3 years ago
Text
Eylül
eylül! daha çocukluğumdan beri size bakardım ben bir yazın azalmakta olan sözcüklerinden nasıl da ansızın sökülürdünüz bahçelerle ve kül dolardı içim...eylül! eylül! kırılgan mevsim! cam hançeri güzün dağılırdı kalbimde birden gecenin ve gündüzün perdesiyle örtülürdünüz tenhâyla ve tül dolardı içim...eylül! eylül! unuttum sizi dağ kızarır yol sararırdı ve ben dönüşlere bakardım o amanvermez belleğin paramparça güldüğüydünüz aynalarla ve gül dolardı içim...eylül!
                      Hilmi Yavuz
1 note · View note
siirmiir · 3 years ago
Text
Kaçak ve Anne
Uçtum ateş üstüne, dağlansın diye sızım
Sorma halim ne olur, yoruldum anlamsızım.
Yağmur doldu içime, açım sigarasızım
Uyuyor musun anne ben geldim, vefasızın.
 Suç oldu suç üstüne, her şarkım her yazım
Vuruştum türkülerle, kanla beslendi sazım.
 Bir rüzgârın önünde, kaçağım kuralsızım
Duyuyor musun anne, yalnızım çok yalnızım.
Ah dalsam dizine, uyusam doymaksızın
Sabah olmasa gece, kaçmasam dermansızım.
 Sür beni gül yüzüne, gitsem de kalsın sızım
Ağlıyor musun anne, gidiyor hayırsızın.
Yusuf Hayaloğlu
1 note · View note
siirmiir · 3 years ago
Text
Oğul
Anne ben geldim, üstüm başım
Uzak yolların tozlarıyla perişan
Çoktan paralandı ördüğün kazak
Üzerinde yeşil nakışlar olan.
 Anne ben geldim, yoruldum artık
Her yolağzında kendime rastlamaktan
Hep acılı, sarhoş ve sarsak
Şiirler çırpıştıran bir adam.
 Kurumuş kuyunun suyu, incirin
Sütü çoktan çekilmiş
Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi
Ayrıkotları, dikenler bürümüş.
 Kapıdaki çıngırak kararmış nemden
Atnalı ve sarmısak duruyor ama
Oğlum, mektup yaz diyen
Sesin hâlâ kulaklarımda.
 Anne ben geldim, ağdaki balık
Bardaktaki su kadar umarsızım
Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın…
                                               Ahmet Erhan, 1982
0 notes
siirmiir · 3 years ago
Text
"Ama artık gitmek geliyor içimden.
Bir sabah masmavi bir bulutun peşinden,
dönüşü olmayan yerlere."
Ataol Behramoğlu
44 notes · View notes
siirmiir · 4 years ago
Text
Sürgün Acısı
Tarifi imkânsız acılar içindeyim
Gurbette akşam oldu yine rüzgâr peşindeyim
Yurdumdan uzak yağmurlar içindeyim
Akşam oldu sürgün susuyor.
 Dönecekler bir gün
Al kırlara, bozkırlara güneşi sunacaklar
Yanacaklar, yanacaklar ama
Bir daha yalnız kalmayacaklar
İki gözüm kör olsun.
 Tarifi imkânsız sancılar içindeyim
Gurbette akşam oldu yine rüzgâr peşindeyim
Yurdumdan uzak yangınlar içindeyim
Akşam oldu sürgün ağlıyor...
0 notes
siirmiir · 4 years ago
Text
Manolya
Bana biraz gökyüzü getir Tek bir kelime bile konuşmadan Suyun kıyısında durup Işaret ver kalbime Gözlerin hangi çiçekten renk almışsa Mecaz duruşuyla o dalga Beni de içine çağırsın Konuştukça azalıyor güzelliğim Dalından düşen bir yaprağın kaderini yaşıyorum Aynalar kırılınca Fotoğraflar da düşüyor suya Muğlak bir cümlenin peşine düşüp Üşüyorum Rüzgâra açık bir yanında oluyorum hayatın Merhametin, o ılık rüzgâr değmese yüzüme Elbet benim de kıyametim olacak Bedenimdeki dünya kokusu Kendime sapladığım bu bıçak bu ağrı Dışımdaki kalabalık içimdeki tenhalık Ne çok şey buluyor beni sen olmayınca… Bana kehanetler üzerine sorular sorma şimdi Sesim ki bir gölgenin rengine bürünüp Sana varlığını sunuyor Manolya! Yüz yıllık adresim Beni bana bırakma Bak, daracık merdivenlerinden çıkıyorum sarayına Düşebilirim sen olmasan Derin kuyulara Yeryüzü korkularına Ey bir yazın rüyasında Bir kere daha açan çiçek Her gölge varlığının esîridir Âşikâr kıl kendini Demli bir çay, biraz melâl Yetmiyor bu hayatı anlamaya Istersen çocuk olur Defne ağaçlarını düşünürüm Meleklerin yaprakları altında Gizli duruşlarıyla oldukları yerde Beni kimseler bulamaz Uyurum suların serin yatağında Istersen yolcu olurum dağlarında Kapında akşamları bürünüp sabahı beklerim Ey ay ışığı! Gökten bana bakan sûret Mürekkebi kurumadan şiirimin Bana bak Yeni açılmış bir güle benzesin yüzüm
Mustafa Özçelik
1 note · View note
siirmiir · 4 years ago
Text
Ellerimde Bir Demet Karanfil
Her sabah Hayatın alışkanlıklarına karşı durarak En yakın ve uzak mesafeleri Birlikte tarayarak Başlarız güne
Aşk ve ölüm iki yanımızda durur birlikte ve iç içe yürürler hayatın yokuşlarında Biri sonsuza kadar alıngan Diğeri cesur
Sen meydanlarda büyümüş çocuk caddelerde ve sokaklarda her söze açık Bir yapraktın belki Esen rüzgarlarca kımıldayan Hava kararır ve gökyüzü Bütün yükünü boşaltırken üstümüze Unutulmuş bir zamandan Sesler ve sözler hatırlatan ellerinle Dikkatli ve tedirgin basıyorsun hayatın tuşlarına
Sen hangi aşkları içinde taşıdın da Şimdi ölümün Yorgun tayını gözlüyorsun
Kalabalıklardaydın sen Dudaklarında Başkaları için Sana ait olmayan Tebessüm provaları yaparken Ben seni Meydanlardan kitaplara çağırdım Antenler telefonlar zincirler tükenip biterken Toplu sesler çıkardım içimden Dağlarda yankılandı Meydanlarda uğuldadı da Sen duymadın
Sanki biz göçebeydik O insan bu insan Hepsinin içinden geçtik Duymadılar
Şimdi bize sunulan yırtık resimler Ve parçalanmış binlerce hayat Çok alıngan bir çocuk oluyor gökyüzü Dokunsan ağlayacak Kadınların Bir mendilde kalıyor gözyaşları
Sokaklar Bizden daha özgür ve telaşlı Bense Her şeye rağmen Ve herkese aykırı Ellerimde bir demet karanfil Yine sana geliyorum
Mustafa Özçelik
0 notes
siirmiir · 4 years ago
Text
Hasret
Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli,
belini sarmayalı,
gözünün içinde durmayalı, 
aklının aydınlığına sorular sormayalı,
dokunmayalı sıcaklığına karnının. 
Yüz yıldır bekliyor beni                                
                      bir şehirde bir kadın. 
Aynı daldaydık, aynı daldaydık.
Aynı daldan düşüp ayrıldık.
Aramızda yüz yıllık zaman,
                               yol yüz yıllık. 
Yüz yıldır alacakaranlıkta 
koşuyorum ardından.
Nâzım Hikmet - 6 Temmuz 1959
1 note · View note
siirmiir · 4 years ago
Quote
Haklısın. Ama sen hayatında hiç hata yapmadın mı?
Devlerin Aşkı, 1976
5 notes · View notes
siirmiir · 4 years ago
Quote
Sabiha: Her birimiz yolumuza gitsek? Halil: Yolumuz? Sabiha: Öyle... Halil: Birleşti biliyorum. Sabiha: Yok, birleşecek gibi değil. Seni tanıdıktan sonra anladım bunu. En iyisi seni hiç görmemek, hiç duymamak. Sevgi de yetmiyormuş, çok eskiden rastlaşacaktık...
Vesikalı Yârim, 1968
2 notes · View notes