Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
ayrılık
artık hiçbir şey yazamıyorum çalışmaktan vakit de ayıramıyorum ama buraya ara sıra dönüp yazılarımı tekrar okurum belki.
herkese mutlu bloglar
View On WordPress
0 notes
Text
coğrafya gerçekten kader midir?
öncelikle kader kavramı sorgulanmalı tabi. teslimet varsa kader nasıl oluyor, e kader varsa teslimiyetten neden bahsediliyor.
kader kavramı toplumda bazı insanların başarısızlığını örtmek için kullandığı bir kalkan gibi çoğu zaman.
bir iş, aşk veya gelecek ilgili herhangi bir başarısızlıkla karşılaştığımızda bunu hemen “kader kısmet meselesi” nevinden cümlelerle geçiştiriyoruz.
şahsen…
View On WordPress
0 notes
Text
ümit en büyük kötülüktür
çünkü işkenceyi uzatır demiş nietzsche. herhangi bir şeye ümit bağlamak sizi o beklentinin kölesi yapıyor. iyisi mi biz hep beklentisiz ve umursamaz olalım.
en kötü ümit yatırımı insana yapılandır. arkadaş veya dost dersin seni en olmadık yerde sırtından bıçaklar. eşim-sevgilim dersin seni aldatır veya o potansiyeli bünyesinde barındırır. üzülmemek için her zaman tetikte olmalı insan
bugün…
View On WordPress
1 note
·
View note
Text
yalnızlık: melonkoli hastalığı
gregor samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında kendini bir hamam böceğine dönüşmüş olarak buldu. franz kafka kadar yalnızlığı ve melonkoliyi anlatabilen ikinci bir yazar var mıdır bilemiyorum.
bazı zamanlar ruhumda derin bir karadelik varmış gibi hissediyorum. aynı zamanda çektiğim bu yalnızlık ve karamsarlık hoşuma da gidiyor. eminim kafka’nın da hoşuna gidiyordu çünkü yalnız olmak…
View On WordPress
4 notes
·
View notes
Link
1 note
·
View note
Text
yalnızlık: melonkoli hastalığı
gregor samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında kendini bir hamam böceğine dönüşmüş olarak buldu. franz kafka kadar yalnızlığı ve melonkoliyi anlatabilen ikinci bir yazar var mıdır bilemiyorum.
bazı zamanlar ruhumda derin bir karadelik varmış gibi hissediyorum. aynı zamanda çektiğim bu yalnızlık ve karamsarlık hoşuma da gidiyor. eminim kafka’nın da hoşuna gidiyordu çünkü yalnız olmak…
View On WordPress
4 notes
·
View notes
Text
bazı insanları memnun edebilmek için tanrı olmak bile yeterli değildir
3 notes
·
View notes
Text
yola çıkılan gemi ne kadar büyükse, karşılacağın fırtına da bir o kadar büyük olur
jose saramago
2 notes
·
View notes
Text
yola çıkılan gemi ne kadar büyükse, karşılacağın fırtına da bir o kadar büyük olur
jose saramago
2 notes
·
View notes
Text
intihar: cesur bir eylem mi korkaklığın sonucu mu?#veronicaölmekistiyor
yakın zamanda paulo coelho'nun veronika ölmek istiyor romanını okudum. kitap kurgusuyla ve verdiği mesajla gerçekten çok etkileyiciydi.
hayatın rutinine takılıp giden genç, güzel ve varlıklı bir kızın sıkılıp intihar denemesine kalkışması ve başarısızlıkla sonuçlanan bu girişimden sonra kendini akıl hastanesinde bulmasıyla başlıyor eser. sonrasında bir şekilde hayatın anlamını buluyor ve final geliyor. ne klişe ama
coelho inanılmaz başarılı bir kurgucu olmakla beraber böyle kişisel gelişim nevinden yazıları nedense içime sinmiyor. simyacı da öyleydi asıl hazine içimizde, ararsan bulursun mevlayı gibi bir mesaj vardı ve bu da ayrıca tuhaf bir klişe.
benim burada parmak basmak istediğim konu ise çok başka. intihar eden insanlar cesur mu korkak mı? hepimiz zorlu hayat aşamalarından geçiyoruz belki de çoğu zaman bu hayat omuzlarımızda çok ciddi bir yük oluveriyor ama yine de yaşama arzusu, ölümsüz olma arzusu tüm benliğimizi kaplamış.
tüm bu hayat debdebesi içinde ölümü tercihi edip bilinmeyene yelken açmak büyük bir cesaret bence. toplumun geneli bunu tuhaf karşılayabilir belki. mücadeleye o kadar kaptırmışız ki kendimizi pes edenlere karşı derin bir nefret bile uyanıyordur belki içimizde.
5 notes
·
View notes
Text
bahar ve kelebekler 2.0
esmer kız yayları bozuk divanında sere serpe uzanıp, pembe dizisini seyrediyordu. seyrederken de derin hülyalara dalıyordu. başroldeki yakışıklı oyucuya şehvetle bakıyordu belki de kim bilir başroldeki artisti hayatının aşkı olarak düşlüyordu. onun bu halini gören babaannesi derin bir iç çektikten sonra " zamane gençlerinin aşkı dizilerden öğrenmesi ne kadar da yazık" dedi. esmer kızın tatlı yüz hatları gerildi içinden " bir şeye de yorum ya bunak kadın" dedi ama duymamazlıktan geldi ve devam etti dizisine. yakışıklı jön aktristi kollarıyla bir köşeye sıkıştırıp hevesle ve şevkle öpüyordu o sırada. "eskiden.." dedi babaannesi "...birinin bizi sevdiğini anlamak için ne yapardık biliyor musun?" esmer kızın dikkati bir anda dağıldı sohbete dahil olmak istemiyordu ama ilgisini çekmeyi başarmıştı bir kere " ne yapardınız büyükanne?"
"kelebeklere bakardık. daha doğrusu kelebeklerin rengine göre bize nasıl bir talip çıkacağını tahmin ederdik. o zamanlar kelebekler geleceği yorumlamak için çok kullanışlı bir argümandı" dedi büyükanne. yüzünde hafif bir alaycı gülümseme yayıldı ve uzaklara daldı bir anda. "nasıl oluyordu peki kelebekle geleceği yorumlama çok merak ettim" dedi esmer güzel kız. büyükanne hayallerden dönüp yüzüstü yatan, güzel beden kıvrımlarına sahip torununa baktı. dünyaya meydan okuyan bir güzelliği vardı kızın. " eh renklerine bakardık. mesela beyaz kelebekler her zaman favorimiz olmuştur. baharda ilk beyaz kelebeği görenin o yaz evleneceğine inanırdık. turuncu renkli kelebekler bolluk ve bereket demekti mesela. sonra mavi renkli kelebekler bir erkek evlat m��jdesi demekti." büyükanne kendisini kaptırmış hırsla anlatmaya devam ediyordu o sırada pencereden geçen bir kelebek gördü ve neşeyle "bak beyaz bir kelebek" dedi. esmer kız kafasını hafifçe çevirip baktı ve "ah büyükannecim o sarı renkli bir kelebek gözlerin iyice bozuldu artık" dedi. yüzü hemencecik asıldı yaşlı kadının, güzel kızdan kaçmadı bu durum "sarı kelebekler ne anlama gelir peki?" büyükanne "şey sarı... sarı kelebekler hastalık habercisidir" esmer kız huş bir kahkaha attı " ben rastlandı diye buna derim" ve pembe dizisine geri döndü. büyükanne de kendi köşesine dönüp el işlemesine dönmenin daha iyi olacağını anladı. esmer kız yakışıklı artiste odaklandı ve yalnız çok kaliteli çikolataların verebileceği bir mutluluk yayıldı tüm yüzüne. esmer kız... güzel kız... ve bir an için tüm dertlerini unuttu.
4 notes
·
View notes
Text
orwell'ın domuzları
hayvan çiftliği romanını ilk okuduğumda üniversiteyi bitirmek üzereydim. bu kadar muazzam bir kitabı çok sonra okumanın verdiği acıyla beraber bir aydınlama da yaşadım siyaset ve siyasetçilerle ilgili.
orwell romanı yazarken sovyet rusya’yı baz alarak distopik bir evren yaratmıştı. bu durum tıpkı kalıp bir kıyafet gibi her diktatör yönetimlerine uyuyor gerçekten.
siyaset arapça “seyese” kökünden geliyor gariptir ki seyis kelimesiyle aynı kökten geliyor. atın yularından tutup götüren kişi demek oluyor.
şu durumda başımızdaki yöneticiler çobanımız veya seyisimiz olmaktan öteye geçemiyorlar. tıpkı orwell’ın domuzları gibi belli değerlerin koruyucusu olmakla kendilerini o değerlerin (ne kadar değer oldukları da tartışılır) en yılmaz savunucusu olarak görüyorlar.
bir kesim en kurnaz domuzlar siyasal islamcılar. ortadoğu muhafazakar toplumunun en önemli değeri islamı kullanıyorlar. diğer kesim milliyetçilikle beslenen domuzlar kürt veya türk domuzlar. bunlar en çok nefret ettiklerim. allah aşkına saf ırk diye bir şey olduğuna kim inandırdı sizi. en son kesim (belki daha da çoğaltılabilir ama ben uzatmak istemiyorum) ulusalcı atatürkçü kesim. bunlar da bu değer denilen kavramları istismar eden domuzlar.
insanı değerler üzerinden istismar eden bu omurgasızları elimine edecek bir sistem olsaydı keşke.
3 notes
·
View notes
Text
neden ilgi çekmek isteriz?
basit bir soru gibi ama açıklaması zor. instagram ve twitter üzerinde milyonlarca insan görüyorum. takibe takip denilen marjinal kesim. marjinal demek ne kadar doğru olur o da ayrı bir konu.
sorunun kaynağına ve psikolojik temellerine inecek olursak belki de hiç sevilmemiş olma durumu tespitinde bulunabiliriz. bebeklik çağında sevgi yoksunluğu çekenler gelecekte çocukça davranışlarda bulunabilirler.
bu durumu sadece türk toplumuna has bir durum zannediyorsanız yanılıyorsunuz. dünya genelinde de aynı tutum söz konusu.
hiç sevilmemiş olmak, dışlanmak, aşağılık psikolojisi de bu davranışları tetikleyen diğer etmenler. bu tür hesapların çoğu kendi profil resimlerini veya paylaşımlarını da yapamıyorlar. çünkü yetersizlik hissi üretmelerine engel oluyor. aslında çözüm çok basit; kendini geliştirirsen, okur ve araştırırsan bu tür absürt durumları yaşamazsın bu kadar basit işte.
3 notes
·
View notes
Text
bahar ve kelebekler 2.0
esmer kız yayları bozuk divanında sere serpe uzanıp, pembe dizisini seyrediyordu. seyrederken de derin hülyalara dalıyordu. başroldeki yakışıklı oyucuya şehvetle bakıyordu belki de kim bilir başroldeki artisti hayatının aşkı olarak düşlüyordu. onun bu halini gören babaannesi derin bir iç çektikten sonra " zamane gençlerinin aşkı dizilerden öğrenmesi ne kadar da yazık" dedi. esmer kızın tatlı yüz hatları gerildi içinden " bir şeye de yorum ya bunak kadın" dedi ama duymamazlıktan geldi ve devam etti dizisine. yakışıklı jön aktristi kollarıyla bir köşeye sıkıştırıp hevesle ve şevkle öpüyordu o sırada. "eskiden.." dedi babaannesi "...birinin bizi sevdiğini anlamak için ne yapardık biliyor musun?" esmer kızın dikkati bir anda dağıldı sohbete dahil olmak istemiyordu ama ilgisini çekmeyi başarmıştı bir kere " ne yapardınız büyükanne?"
"kelebeklere bakardık. daha doğrusu kelebeklerin rengine göre bize nasıl bir talip çıkacağını tahmin ederdik. o zamanlar kelebekler geleceği yorumlamak için çok kullanışlı bir argümandı" dedi büyükanne. yüzünde hafif bir alaycı gülümseme yayıldı ve uzaklara daldı bir anda. "nasıl oluyordu peki kelebekle geleceği yorumlama çok merak ettim" dedi esmer güzel kız. büyükanne hayallerden dönüp yüzüstü yatan, güzel beden kıvrımlarına sahip torununa baktı. dünyaya meydan okuyan bir güzelliği vardı kızın. " eh renklerine bakardık. mesela beyaz kelebekler her zaman favorimiz olmuştur. baharda ilk beyaz kelebeği görenin o yaz evleneceğine inanırdık. turuncu renkli kelebekler bolluk ve bereket demekti mesela. sonra mavi renkli kelebekler bir erkek evlat müjdesi demekti." büyükanne kendisini kaptırmış hırsla anlatmaya devam ediyordu o sırada pencereden geçen bir kelebek gördü ve neşeyle "bak beyaz bir kelebek" dedi. esmer kız kafasını hafifçe çevirip bakt�� ve "ah büyükannecim o sarı renkli bir kelebek gözlerin iyice bozuldu artık" dedi. yüzü hemencecik asıldı yaşlı kadının, güzel kızdan kaçmadı bu durum "sarı kelebekler ne anlama gelir peki?" büyükanne "şey sarı... sarı kelebekler hastalık habercisidir" esmer kız huş bir kahkaha attı " ben rastlandı diye buna derim" ve pembe dizisine geri döndü. büyükanne de kendi köşesine dönüp el işlemesine dönmenin daha iyi olacağını anladı. esmer kız yakışıklı artiste odaklandı ve yalnız çok kaliteli çikolataların verebileceği bir mutluluk yayıldı tüm yüzüne. esmer kız... güzel kız... ve bir an için tüm dertlerini unuttu.
4 notes
·
View notes
Text
bir kesit
...
genç adam tamamen kan bulanmış eline baktı. kan parmaklarını yalayarak bıçaktan yere doğru damlıyordu. genç adamın göz bebekleri küçüldü, solukları daha da hızlandı, bir an midesinde ne varsa çıkaracak gibi oldu.
yerde yatan yaşlı kadına baktı. ölüm sessizliği almışlığı bütün bedenini kadını. bir an düşündü ne yapabilirim. döndü ve eski kapıya yöneldi. biraz sonra aniden irkildi, "kadını böyle bırakmamalıyım" diye düşündü ama buna vakti yoktu alt kattaki merdivenlerden ayak sesleri duyuyor gibiydi. ne yapacağını şaşırdı ve saklanmaya karar verdi. eski, yer yer çizilmiş kapının ardına gizlendi. insanların gelmesini onu oradan çıkarıp linç edilişini düşündü bir an ama kimse gelmedi uzun süre bekledi ve kaçmaya karar verdi.
"acaba bir şeyler alsa mıydım?" diye düşündü eski apartmandan çıkarken. her yerini ter basmıştı. sonra amacını düşündü. "ben aciz bir hırsız değilim. bu benim manifestom olacak" dedi ve gülmeye hatta kahkahalar atmaya başladı yolun ortasında.
oradan geçmekte olan bir hayat kadınının dikkatini çekti genç adam. "delirmiş olmalı" diye düşündü. sonra yanına doğru yaklaşıp "hey genç adam gündüz çıldırdın mı neden böyle kahkaha atıp duruyorsun" kadın konuşmaya şuh bir edayla başladıysa da gencin delici bakışları karşısında utangaç bir kız çocuğuna döndü birdenbire. "delirdiğim falan yok sadece gülüyorum." dedi histerik bir şekilde gülmeye devam ederken.
genç adamın başı aniden dönmeye başladı. her yer kararıyordu. denge de duramadığını kavradı ve bayıldı.
uyandığında kendini nemli ve pis kokulu bir yatakta buldu. sarışın ve bol makyajlı bir kadın ona doğru bakmaktaydı...
...
2 notes
·
View notes